Print Friendly and PDF

Translate

Gizli Oda (2011) La cara oculta- SAKLI YÜZ

|



97 dk
Yönetmen:Andrés Baiz
Senaryo:Andrés Baiz, Arturo Infante, Hatem Khraiche
Ülke:Kolombiya Kolombiya, İspanya İspanya
Tür:Komedi, Dram, Gizem
Vizyon Tarihi:16 Eylül 2011 (İspanya)
Dil:İspanyolca
Nam-ı Diğer:Bunker | The Hidden Face
Oyuncular: Quim Gutiérrez,Martina García,
María Soledad Rodríguez, Jose Luis Garcia

Özet

La cara oculta; aşk, kıskançlık ve ihanetin sınırlarını keşfe çıkan bir psikolojik gerilim. İspanyol çift Adrian ve Belen, içinde panik odası bulunan, II. Dünya Savaşı sırasında inşa edilmiş Kolombiya’daki bir eve taşınır. Adrian’la ilgili şüpheleri bulunan Belen, panik odasına girerek Adrian’ı kontrol etmeye karar verir ve geri dönüşü olmayan korkunç bir yola girer.

Alt yazı

Merhaba, Adri.
Bu hiç kolay değil.
Yüz yüze söylemek için yeterince güçlü değilim.
Belki bu şekilde gereksiz tartışmaların önüne geçilebilir.
Ben gidiyorum.
Seni çok seviyorum  ama artık seninle ilişkimi sürdüremem.
Lütfen, beni arama ve benden nefret etme.
  SAKLI YÜZ
  Ne alırsınız?
  Tek buzlu bir viski, lütfen.
  Hemen.
  Ağlayan erkekleri görmek hoşuma gitmiyor.
  Bir erkek kendini suçlu hissettiği için ağlar.
  Her zaman değil.
  Affedersiniz.
  Kapatıyoruz.
  Canın sağ olsun.
  Siz iyi misiniz?
  Hayır, iyi değilim.
  Ne oluyor lan?
  Ne yapıyorsun?
  Bırak onu, sarhoş.
  Hadi gidelim.
  Ama bana vurdu!
  Görmedin mi?
  - Hadi gidelim, bitti.
  - Tamam, tamam.
  Ne oldu?
  Size neden saldırdı?
  Yok bir şey.
  Dikkat et.
  Acıyor mu?
  Hayır, iyiyim.
  Bu şekilde gidemezsin.
  Bir taksi çağırayım.
  Nerede oturuyorsun?
  Nerede mi oturuyorum?
  - Hayır.
  - Ne yapıyorsun?
  Orkestra yönetiyorum.
  Tempo nasıldı?
  Sesini kısma, ben şefim.
  Zorla.
  Sakın düşme.
  Bir, iki, az kaldı.
  Üç, dört.
  Güzel.
  - Dikkat et.
  - Kanepe nerede?
  Dikkatli.
  Günaydın.
  Neredeyim?
  Benim evimde.
  Gitmem gerek.
  Adrian'dı, değil mi?
  Ben Fabiana.
  - Adımı nereden biliyorsun?
  - Sen söyledin.
  Dün gece ne oldu?
  Neden kavga ediyordun?
  Gerçekten gitmem gerek.
  Teşekkür ederim.
  Bugünlük bu kadar.
  Tek buzlu bir viski.
  Özür dilemeye geldim.
  Bu sabah tam bir hıyardım.
  Evet, doğru.
  Ayrıca bana yardım ettiğin için de teşekkür ederim.
  Hiç gerek yoktu.
  - Kim olsa yapardı.
  - Hayır, hiç sanmıyorum.
  Pardon.
  Benimle oturmak ister misin?
  Hayır, çalışmak zorundayım.
  Elbette.
  O zaman bir önerim var.
  Nedir?
  Vay canına, bu inanılmaz.
  Enstrümanlar daha az sesliden daha yüksek sesliye doğru sıralanır.
  İlk sırada yaylı sazlar: Kemanlar, viyola, viyolonsel ve kontrbas.
  Sonra tahta nefesli sazlar, bakır nefesli sazlar ve   en arkada da vurmalı sazlar.
  Hepsi bu kadar.
  Çok özel bir yer.
  Beni getirdiğin için teşekkür ederim.
  Rica ederim.
  - Seni böyle görmek hoşuma gidiyor.
  - Ne gibi?
  Rahatlamış, mutlu, iyi.
  Bahse girerim ya evlisindir ya da bir kız arkadaşın vardır.
  Hiçbiri değil.
  Bu ayna hoşuma gitti.
  Fabiana.
  Merhaba.
  - Hep ayakta mıydın?
  - Hayır.
  Kahvaltı ister misin?
  Hadi gidelim.
  Burası çok büyük.
  Neden şehirde oturmuyorsun?
  Burası sessiz, daha iyi konsantre oluyorum.
  Doğa ilham verici.
  Evet ama tek güzel tarafı bu değil.
  Ardında ne var, neler saklı hoşuma gidiyor, anlıyor musun?
  - İşe ne zaman gidiyorsun?
  - Bugün çalışmıyorum.
  Öyle mi?
  Ben de.
  Bu gece burada yat.
  Seni sonra götürürüm.
  Pekala.
  Tamam.
  - Günaydın, maystro.
  - Günaydın.
  Maystro.
  Bayan Belen Echeverría'dan herhangi bir haber yok herhalde.
  - Haberim yok.
  - Misafirin mi var?
  Rahatsız etmiyoruz ya?
  Girin içeri.
  Müsaadenizle.
  Sizinle tanıştığıma memnun oldum, bayan.
  Francisco Jose Buitrago, Bölge savcılığı ofisi.
  Fabiana Caicedo.
  - Bernardo Ramirez, ortağım.
  - Nasılsınız?
  Kız arkadaşınız ülkeyi terk etmiş.
  Göçmen bürosu bunu teyit etti.
  - Evinize bakmak istiyoruz.
  - Bu gerekli mi?
  Kesinlikle, maystro.
  Hiç belli olmaz.
  - İsminiz neydi?
  - Fabiana Caicedo.
  Fabiana.
  Müsaadenizle.
  Çok güzel.
  Çok hoş.
  Çok hoş.
  Tebrik ederim, çok güzel bir ev.
  - Teşekkür ederim.
  - Sizin, değil mi?
  Kiralık.
  - Ne kadar süredir buradasınız?
  - Yaklaşık iki ay.
  Bayan Echeverria herhangi bir şey bıraktı mı?
  Banyoda bir kaç şey var.
  Kremler, diş fırçası falan.
  Ayrıca işle alaka bir şeyler.
  Burada çalışıyordu.
  Sorun nedir?
  O ortadan kaybolmadı.
  Başka bir adam için beni terk etti.
  - Polis soruşturma yapıyor ama  - Rutin bir şey.
  Hiçbir şey bilmiyorlar.
  Arkadaşları ya da ailesi İspanya'da mı?
  Onunla her türlü iletişim yolunu denedim.
  Hiç cevap alamadım.
  Ortalığı velveleye vermek de istemedim.
  Hiç endişelenmedin mi?
  Elbette endişelendim ama iyi olduğunu biliyorum.
  Sence ölmedi mi?
  Hayır.
  - Ya kaçırıldıysa?
  - Lütfen.
  Onu bahçeye gömdüğümü mü düşünüyorlar?
  Ne yapıyorsun?
  Yukarı gelsene, geç oldu.
  - Birazdan gelirim.
  - Bekliyorum.
  - Fabiana.
  - Adrian, beni korkutma.
  Sorun ne?
  Bu yerde elektriğin kesilmesi hoşuma gitmiyor.
  Yağmur yağınca böyle oluyor.
  Sorun yok.
  Sen iyi misin?
  Buraya gel.
  Gördün mü?
  Kendi kendine geri geliyor.
  Korkma artık.
  Tertemiz olmuşsun.
  Beni çok beklettin.
  Su harikaydı.
  - Öyle mi?
  - Evet.
  Köpeği dışarı çıkarır mısın, lütfen?
  Hans, dışarı.
  Fabiana, sence bu adamın kız arkadaşı kaybolduktan   hemen sonra seninle çıkmaya başlaması biraz acele olmadı mı?
  Hayır, olmadı.
  Senin yerinde olsam bu kadar rahat olmazdım.
  - Neden?
  - O bir şüpheli.
  Bu suçlu olduğu anlamına gelmiyor.
  Sonuçta, kadın onu terk etmiş.
  Bundan emin değiliz.
  Ne o kıskandın mı?
  Sonunda istediğini elde ettin, paralı bir adam.
  Boktan maaşlı bir polisten daha iyi.
  Haklı olabilirsin.
  Tito.
  Orkestra müdürü.
  Hatırlıyor musun?
  Fabiana ile tanışmanı istiyorum.
  - Selam, memnun oldum.
  - Sizi görmüştüm.
  Konserde tam arkanızdaydım.
  Roberto Peña.
  Fabiana Caicedo.
  Memnun oldum.
  Tito, tüm bu organizasyonun mükemmel olmasını sağlar.
  Harika bir patrondur.
  Tam tersi, Adrian, biliyorsun sana sahip   olduğumuz için esas biz şanslıydık.
  Orkestra ve ben seni hiç unutmayacağız.
  Gittiğim zaman sizleri özleyeceğim, ki çok az kaldı.
  Hayat böyle.
  Hans.
  Dışarı.
  Çık buradan.
  Kim var orada?
  Adrian?
  Kimsiniz?
  Kimsiniz?
  Hala acıyor mu?
  Al şunu.
  Yarım saat içinde acısı geçer.
  İyi misin?
  Bu evde yalnız kalmak istemiyorum.
  Ya bana kötü bir şey olsaydı?
  Hiçbir şey olmadı.
  Yağmur yüzünden elektrikler kesildi, köpek de seni korkuttu, hepsi bu.
  Öyle değil mi?
  Ne oldu?
  Bence burada bir hayalet var.
  - Fabiana  - Gülme, ciddiyim.
  Ne hayaleti?
  Nerede?
  İşte, dinle.
  Doğru  - Duyuyor musun?
  - Tuhaf bir ses var.
  Gördün mü?
  Su tesisatından rüzgar geliyor olabilir.
  Değil mi?
  Oradaki hayalet   Fabiana'yı rahatsız edersen, benimle uğraşmak zorunda kalırsın, tamam mı?
  Bence bu iş halloldu.
  Hayır, burada bir şeyler oluyor.
  Endişelenme.
  Hadi yatalım.
  Başına buz koyayım.
  Teşekkürler.
  Ne demek.
  Evet, benim.
  Ne?
  Evet, yarım saate gelirim.
  Sorun ne?
  Ne oldu?
  Başsavcılık ofisiydi.
  Bir ceset bulmuşlar, Belen olabilirmiş.
  Cesedi teşhis etmemi istiyorlar.
  Bayan Belen Echeverria'ya benzerlik gösteren genç bir bayan cesedi   bulundu, onu teşhis etmek için bize yardım etmenizi istiyoruz.
  - Pekala.
  - Beni takip edin.
  - Bay Salamanca.
  - Merhaba.
  Yangın nedeniyle yüzü tanınmaz halde.
  Teşhis etmek çok zor.
  Belen değil.
  - Emin misiniz, maystro?
  - Kesinlikle.
  Üzgünüm.
  - Selam.
  - Kiminle konuşuyordun?
  - Orada ne oldu?
  - Hiç kimseyle.
  Bir kitap arıyordum.
  Nasıl gitti?
  - O muymuş?
  - Hayır.
  Belen hayatımdan çıktı artık.
  Tamam mı?
  Seni seviyorum.
  Beni takip ediyor musun?
  Hayırdır, yemek falan?
  - Güzel pişiririm - Doğru.
  Sana bir şey söylemem lazım.
  İyi mi kötü mü?
  İyi  Bogota Filarmonisini yönetmek için aday olduğumu hatırlıyor musun?
  - Evet.
  - Bugün aradılar,  beni seçmişler.
  Sahi mi?
  - Adri, ciddi misin?
  - Evet.
  Tebrik ederim, tatlım.
  Bu harika.
  Çok sevindim, gerçekten.
  15 gün içinde gidiyorum.
  15 gün mü?
  - Ne kadarlığına?
  - Bir yıl.
  Bir yıl mı?
  Ee, o zaman  - Bilemiyorum.
  - Benimle gelir misin?
  Ne, Bogota'ya mı?
  15 gün içinde seninle bir yıllığına Bogota'ya gelmemi mi istiyorsun?
  İşim ne olacak, bu arada?
  Sen gel, sonra bakarız.
  Pekala.
  Seninle gelirsem, benimle ilgileneceğine söz verir misin?
  - Bu bir evet mi?
  - Evet.
  Ne?
  Beni yalnız bırakmayacak mısın?
  Hep yanımda mı olacaksın?
  Seni bir saniye bile yalnız bırakmayacağım.
  Adrian harikaydı.
  Onun yaşında bu kadar yetenekli koro şefi, çok az vardır.
  Onu almakla hata etmemişim.
  Aynen, sen adamı gözünden tanırsın.
  - Sen de öyle.
  - Onu getireyim.
  - İyi iş çıkardın, Tito.
  - Sana da tebrikler.
  Teşekkürler.
  Evet.
  - Selam.
  - Selam, Belen.
  Nasılsın?
  Seni arıyordum.
  Veronica'ya veda ediyordum.
  Onu hatırlıyor musun?
  - Elbette.
  Nasılsınız?
  - Ya siz?
  Harika.
  - Konseri beğendiniz mi?
  - Çok.
  Hepiniz harikaydınız.
  - Gidelim mi?
  - Olur.
  - Görüşürüz.
  - Görüşürüz.
  Bu kadar iyi bir şef olduğunuzu bilmiyordum, bayım.
  Affedersiniz, hanımefendi, beni ayartmaya mı çalışıyorsunuz?
  Bunu inkar etmeyeceğim.
  Biraz uğraşıyorum.
  - Ya siz kimi ayartıyorsunuz?
  - Sizden başka kim olabilir ki?
  - Bilmem.
  - "Bilmem" mi?
  Şaka yapıyorum, şapşal.
  Gözünü benden alamadığını biliyorum.
  Bu ev çok enteresan bir İtalyan mimar tarafından inşa edilmiş   oldukça meşhur bir evdir.
  - Aman Tanrım!
  - Bu benim köpeğim, Hans.
  Akıllı bir köpektir, değil mi, Hans?
  Merhaba, Hans.
  Çok heybetlisin.
  Senden hoşlanmışa benziyor.
  Köpekleri severim.
  Sonra bazı değişiklikler yapıldı.
  Bahçeyle ben ilgilendim.
  Botanik benim tutkum.
  - Kocan da Alman mı?
  - Öyleydi.
  İş için Kolombiya'ya geldi, ben de peşinden, aşık olmuştum.
  Buna içilir.
  Piyanon varmış.
  Sıradan bir piyano değil, çok güzel bir Alman piyanosu.
  - Bakabilir miyim?
  - Elbette.
  - Çalıyor musun?
  - Hayır, nota bilmem.
  Ama erkek arkadaşım çalıyor, kendisi orkestrası şefi.
  Sahi mi?
  Ne hoş.
  Sizin gibi ben de onun peşinde Kolombiya'ya geldim.
  İşte aşk.
  Bir süredir şehirde küçük bir dairede yaşıyorum.
  Sadece hafta sonlarını burada geçiriyorum.
  Banyomuz burada.
  Bir ay içinde Berlin'e döneceğim.
  Bu konuyla ilgili kafam karışık.
  Evi beğendiysen, istediğin zaman senin olabilir.
  - Sadece tek bir dezavantaj var.
  - Neymiş o?
  Kalan kişi köpeğim Hans'a bakmak zorunda.
  Hayır, hiç sorun değil.
  Söylediğim gibi köpekleri severim.
  Harika.
  Adrian.
  Oradaki sehpanın amacı nedir?
  - Çok da anlamam ama.
  - Yeri gayet iyi.
  Hans, kaybol.
  İlk baktığım deri en iyisi,  derisi, rengi hoşuma gitti.
  Bir tanesinin bu şekilde dolgu topuk   diğerinin de ahşap topuk olmasını istiyorum.
  Bir saniye lütfen.
  Selam, Emma.
  Güzel.
  Evet, benimle birlikte, gerçekten uslu duruyor.
  Bu harika.
  Hans seni gördüğüne çok sevinecek.
  Tamam, yarın görüşürüz o zaman.
  - Bu hayvancık da kim?
  - Hans.
  Onu burada bırakmam sorun olmaz değil mi?
  Hayır, burada köpekleri severiz, köpekler de müziği sever.
  Merhaba, Belen.
  Pardon, bölüyor muyum?
  Hala prova mı yapıyorsunuz?
  - Hayır, Veronica ile konuşuyordum.
  - Merhaba, Belen.
  İyi o zaman.
  Viskini bitir, arabada görüşürüz.
  Ben de çıkıyorum.
  Bayan Veronica, kemanınızı unutmuş görünüyorsunuz.
  Maystro.
  - Bir şey yapmıyorduk.
  - Ben de bir şey söylemiyordum.
  Yolculuk boyunca konuşmayacak mısın?
  Belen?
  Bütün müzisyenleri ofisine kabul ediyor musun   yoksa sadece bayan kemancıları mı?
  Müzisyenlerle muhabbet edemez miyim?
  Elbette edersin ama konuşmakla flört etmek aynı şey değil.
  - Abartıyorsun.
  - Abartıyor muyum?
  Evet.
  Onu daha önce de seninle görmüştüm.
  - Ne zaman?
  - Neyse boş ver.
  İstediğini yap.
  Sıçıp batırırsan vebali boynuna.
  Bir gün uyandığında yanında ben olmazsam sakın şok olma.
  Özür dilerim.
  - Yeni tasarımlar nasıl?
  - Güzel.
  Taslakları İspanya'ya gönderdin mi?
  Evet, geçen hafta.
  Çok beğendiler.
  Buradaki deriler iyi mi?
  - İyi, birinci kalite.
  - Bu harika.
  Ben çıkıyorum.
  Adrian?
  Ne oldu?
  Şu kemancı Veronica ile görüşüyor musun?
  Saçmalama, Belen.
  Onunla devam eden bir şey yok.
  Neden o zaman birbirinizle mesajlaşıyorsunuz?
  Telefonuma mı baktım?
  Bana cevap ver.
  Onunla biraz flört ettim, hepsi o kadar.
  Hiçbir şey olmadı.
  Seni üzecek bir şey yapmam.
  Neden o zaman onunla flört ettin?
  - Hepimiz flört ederiz.
  - Hayır   hepimiz flört etmeyiz.
  Seni seviyorum ve yanındayım.
  Gerisi önemli değil.
  Bana inanman için ne yapabilirim?
  Veronica'yı mı kovayım?
  Olur, kov onu.
  - Bunu yapamam.
  - Harika!
  Hadi git, geç kalacaksın.
  Ben iyiyim.
  Yalnız kalmak istiyorum, hepsi bu.
  Onunla buraya gelmek için İspanya'daki hayatımı geride bıraktım   bunun doğru bir karar olup olmadığını bilemiyorum.
  Kocam her zaman işine çok bağlıydı.
  Öncelik hep işiydi.
  Ama bensiz de yaşayamazdı.
  Kocanız ne iş yapıyordu?
  Mühendisti.
  Muhteşem bir zekası vardı.
  Onunla bana kur yapardı.
  Buna inanabiliyor musun?
  Bazen merak ediyorum   bana bir şey olsa   ölsem falan   Adrian nasıl tepki verirdi?
  Neden onu test etmiyorsun?
  Test etmek mi?
  Evet, ona küçük bir ders vermek.
  Aşk tamamen saf olmalı, değil mi?
  Sır saklayabilir misin?
  Benimle gel.
  Eşim Güney Amerika'da olanlar gibi her an   saldırıya uğrayacağını sanıyordu.
  Bu yüzden bu yeri inşa etti.
  Onda saplantı haline gelmişti.
  Huzur içinde ölünecek bir yer demişti.
  Ve öyle de oldu.
  İçeri girsene.
  Güçlendirilmiş cam, tek yönlü bir görüş.
  Tamamen ses geçirmez.
  Hava geçirmez bir şekilde sırlanmış.
  Elektrik için bir jeneratör.
  Baksana.
  Görüyor musun?
  Bu hoparlör ile dışarıdan gelen her şeyi duyabilirsin.
  Manyak bir şey bu.
  Ya burası?
  Çok acayip.
  Uzun zamandır buraya girmemiştim.
  Sırrını bana gösterdiğin için teşekkür ederim.
  Artık bizim sırrımız oldu.
  - Güle güle.
  - Hadi hoşça kal, kendine dikkat et.
  - Berlin'e vardığımda seni ararım.
  - Tamam.
  - Selametle.
  - Teşekkürler.
  İyi yolculuklar.
  Her şey için teşekkür ederim, Emma.
  Rica ederim.
  Kendine iyi bak, tamam mı?
Merhaba, Adrian.
  Spor salonunda tanıştığım biri yüzünden senden ayrılıyorum,  beni heyecanlandırıyor.
  Merhaba, Adrian.
  Baksana, İspanya'dan neden ayrıldığımı biliyor musun?
  Çünkü acayip sıkılmıştım.
Merhaba, Adri.
  Bu hiç kolay değil.
  Yüz yüze söylemek için yeterince güçlü değilim.
  Belki bu şekilde gereksiz tartışmaların önüne geçilebilir.
  Ben gidiyorum.
  Seni çok seviyorum   ama artık seninle ilişkimi sürdüremem.
  Sanırım böylesi ikimiz içinde en iyisi.
  Lütfen, beni arama ve benden nefret etme.
  ADRIAN İÇİN VIDEO
Merhaba, Adri.
Bu hiç kolay değil.
Yüz yüze söylemek için yeterince güçlü değilim.
  Belen, videoyu yeni gördüm.
  Anlayamıyorum.
  Neler döndüğünü bilmiyorum.
  Müsait olduğunda beni ara, tamam mı?
  Adrian!
  Adri, buradayım!
  Buradayım!
  Adri!
  Adrian!
  Adrian!
  Hayır, gitme, Adri!
  Kahretsin.
  Hadi.
  Siktir!
  Adrian!
  Adrian!
  Özür dilerim.
  Çok özür dilerim, Adri.
  Özür dilerim.
  Seni seviyorum.
  Adri.
  Bana yardım et.
 ama artık seninle ilişkimi sürdüremem.
Sanırım böylesi ikimiz içinde en iyisi.
Lütfen, beni arama ve benden nefret etme.
  - Şüphelendiğin biri var mı?
  - Şüpheli derken?
  Çok güzel bir kadın.
  Bir hayran, bir arkadaş, bir sevgili olabilir.
  Hayır, burada pek tanınmıyoruz.
  Çok yalnızdı ama bundan şüpheliyim.
  Onu son kez gördüğünüz gün 8 ağustostu.
  Evet.
  Bay Peña?
  Onu bir gün önce gördüm.
  Buraya gelmişti.
  Bize yardımcı olabilecek bir şey söyledi mi?
  Neden onlara anlatmıyorsun, Adrian?
  - Tartışmıştık.
  Önemli bir şey değildi.
  - Burada her şey önemlidir.
  Karı koca kavgası gibi bir şey, hepsi bu.
  Belen, Adrian'la orkestra üyesine şaşırtmıştı.
  Aslında pek bir şey yoktu, sadece içki içiyorlardı   ama Belen rahatsız olmuştu.
  Bunlar önemli değil, önemli olan nerede olduğunu bulmak.
  - Yapmamız gereken bu.
  - Artık beklemek zorundayız.
  Belki çıkar gelir.
  Maystro, kaçırma ya da zorla alıkoyma gibi bir durum gözükmüyor.
  Göçmen bürosuna gidip ülkeyi terk etmiş mi bir bakacağız.
  Onu bulmamıza yardımcı olabilecek bir şeyler var mı diye evi araştıracağız.
  Yani ona kötü bir şey olduğunu düşünmüyorsunuz.
  Bu tür durumlar sandığınızdan daha çok görülür.
  Hatta bu ülkede bile.
  - Benden bu kadar.
  - Ne?
  Adri.
  Adri.
  "Benden bu kadar" ne demek?
  Adri.
  "Benden bu kadar" ne demek?
  Adrian.
  Böyle konuşamazsın!
  Daha kötüsü olamazdı!
  Adrian!
  Adrian, sudaki dalgalanmaya bak!
  Adri, bak şunlara!
  Adri, hayır.
  Adrian!
  Adri!
  Ha siktir.
  Bunun derdi ne ki?
  Hadi ama.
  Bana bunu yapma, lütfen.
  Bu ayna hoşuma gitti.
  Hayır, lütfen, hayır.
  Adri, lütfen bunu yapma.
  Kes şunu, lütfen, yeter.
  Durun!
  Yeter!
  Kes şunu!
  Kapayın çenenizi!
  Nereden çıktın lan sen?
  O benim diş fırçam.
  Sikik orospu.
  Sikik orospu.
  İmdat!
  İmdat!
  Buradayım!
  Yardım edin!
  İmdat!
  Buradayım!
  Yardım edin!
  Seni haşladım.
  Çok mu acıdı?
  Üzgünüm ama bunu yapmak zorundaydım.
  Anlıyorsun, değil mi, Fabiana?
  Fabiana!
  Fabiana, beni duyabiliyor musun?
  Hans.
  Dışarı.
  Git buradan.
  Siktir.
  İyi vakit geçiriyor musun?
  Kaç yaşındasın?
  Beş mi?
  Ne yapıyorsun?
  Anahtar.
  Fabiana.
  Anahtarı buldun, Fabiana.
  Pekala, şimdi düşün.
  Fabiana, beni dinle.
  Çok iyi, Fabiana.
  Beni dinle.
  Beni dinle.
  Düşün.
  Ne yapıyorsun sen?
  Bunu yapma!
  O kolye değil!
  Beni dinle!
  Bu lanet evde neden ışıklar kesilip duruyor?
  Fabiana, hayır.
  Anahtar, Fabiana!
  Bana telefonu uzatır mısın?
  Teşekkürler.
  Evet.
  Evet, o benim.
  Ne oldu?
  Sorun ne?
  Bir ceset bulmuşlar, Belen olabilirmiş.
  Sırıtma, sürtük.
  Ben ölü değilim.
  Sandığım kadar beyinsiz değilmişsin.
  Başla.
  Dur.
  Harika, Fabiana.
  Hayır.
  Şimdi durma.
  Fabiana, geri dön.
  İşte böyle, hadi.
  Hadi, hadi, hadi.
  Başla.
  Dur.
  Orada biri mi var?
  Evet!
  Benimle mi konuşuyorsun?
  - Güzel, Fabiana.
  - Adrian, sen misin?
  Benimle oynama.
  Hadi.
  Hadi.
  - Baba?
  - Hayır.
  Kahretsin, Fabiana, düşün.
  - Belen mi?
  - Evet!
  Hadi ama, Fabiana.
  - Sen ölü müsün?
  - Çok beklersin.
  Hadi.
  Yaşıyor musun?
  Tuzağa mı düştün?
  Evet!
  Seni Adrian mı kilitledi?
  Hayır.
  Hadi, Fabiana, sormaya devam et.
  Devam et.
  Aynanın arkası mı?
  Evet!
  Güzel, Fabiana, çok güzel.
  Hayır.
  Diğer ayna kapıda mı?
  Evet!
  Harikasın, Fabiana.
  Hadi.
  Gardırop, Fabiana.
  Gardırop.
  Nasıl anlatsam sana?
  Gardırop, gardırop.
  Çok iyi, Fabiana.
  Evet.
  Fabiana, ne yapıyorsun?
  Fabiana!
  Neden açmıyorsun?
  Ne halt ediyorsun?
  Aç şunu!
  Üzgünüm.
  - Selam.
  - Kiminle konuşuyorsun?
  - Orada neler oldu?
  - Hiç kimseyle.
  Bir kitap arıyordum.
  Nasıl gitti?
  O muymuş?
  - Sikik orospu.
  - Hayır.
  Sikik orospu.
  Fabiana, seni sikik orospu!
  Aç şunu!
  Fabiana, seni sikik orospu   beni burada bırakamazsın!
  Fabiana, aç!
  Beni burada bırakamazsın!
  Aç!
  Aç!
  Adrian.
  Ne yapıyorsun?
  Uyuyamadım.
  Sen iyi misin?
  Yatağa git.
  Ben de geliyorum.
  Sakin ol, Hans.
  Sakin, sorun yok.
  Sorun yok, sakinleş.
  Maystro Salamanca.
  - Ramirez.
  - Her şey yolunda mı?
  Evet.
  Bir yargı görevlisi olarak sizi bilgilendirmek benim görevim   Bayan Belen Echeverria davasıyla artık ben ilgileniyorum.
  Memur Buitrago bu sabah söylemek için aradı.
  Umarım yakında onu bulursunuz.
  - Elimizden geleni yapacağız.
  - Çok teşekkür ederim.
  Bir şey mi istiyorsun?
  Bana bakın, maystro, yaptıklarınıza çok dikkat edin.
  Senin derdin ne?
  Kız arkadaşını gerçekten umursamıyorum.
  Ama Fabiana'ya bir şey olursa, seni öldürürüm.
  - Her şey yolunda mı?
  - Evet, teşekkürler.
  - Selam.
  - Selam.
  - Bir tane alabilir miyim?
  - Sen sigara içmezsin.
  İspanyol nasıl?
  - Ne olmuş ona?
  - Nasıl gidiyor?
  İyi.
  Demek onunla İspanya'ya gidiyorsun.
  - Bakalım, göreceğiz.
  - Ya kız arkadaşı?
  Bilmem.
  Ortaya çıkmaması daha iyi, değil mi?
  Belen.
  Belen, iyi misin?
  İYİ MİSİN?
  Ne oldu?
  Merhaba.
  Neden her şeyin yerini değiştirdin?
  Sana sürpriz yapmak istemiştim.
  Banyo düzgün çalışıyor.
  - Öyle mi?
  - Evet.
  Ve manzara buradan daha güzel.
  Sakıncası var mı?
  Hayır, ama keşke ilk önce bana sorsaydın.
  Hoşuna gider sanmıştım.
  Sorun değil.
  - Adrian burada değil.
  - Öyle mi?
  Nerede peki?
  Çalışıyor.
  Sen öyle san.
  Kendine iyi bak, Fabiana.
  Veronica.
  Merhaba.
  Dinle beni.
  Senden çok hoşlanıyorum.
  Seninle takılmayı seviyorum ama bu yaptığımız  Ben bunu sürdüremem.
  Tamam.
  Millet, Si ile başlayacağız.
  Üflemeli sazlar, tempo sizde.
  Gösterin kendinizi, tamam mı?
  Kemanlar, kontrbaslar ve çellolar, ağırlık üçünüzde.
  Tamam mı?
  Hadi başlayalım.
  Bir ve iki ve  Belen.
  Belen.
  Belen.
  Belen.
Bu mesaj Bayan Belen Echeverria içindir.
Emma Engel'in Berlin'de vefat ettiğini bildirmekle yükümlüyüm.
Aile, evi Almanya'dan satmak istiyor, bu yüzden size ihtiyacım var  

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar