Print Friendly and PDF

Translate

Çılgın Max: Öfkeli Yollar (2015) Mad Max: Fury Road

|


 120 dk
Yönetmen:George Miller
Senaryo:George Miller, Brendan McCarthy, Nick Lathouris
Ülke:Avustralya , ABD
Tür:Aksiyon, Macera, Bilim-Kurgu
Vizyon Tarihi:15 Mayıs 2015 (Türkiye)
Dil:İngilizce, Rusça
Müzik:Junkie XL
Web Sitesi:Resmi site
Nam-ı Diğer:Mad Max 4
Oyuncular: Tom Hardy,Charlize Theron,Nicholas Hoult,ByrneHugh Keays-Byrne,Josh Helman
Devam Filmleri
1979 - Çılgın Maks(182,344)6.9
1981 - Çılgın Maks 2: Savaşcı(159,216)7.6
1985 - Mad Max 3(121,569)6.3
2013 - Mad Max Motion Comic(129)5.4
2015 - Çılgın Max: Öfkeli Yollar(820,451)8.1

Özet

Ailesi öldükten sonra post-apokaliptik Avustralya’da safi hayatta kalmak için çabalayan Max (Tom Hardy), şiddet ve acımasızlık dolu bu dünyada masum bir gruba yardım etmek zorunda kalır. İlk başta Max’in motivasyonu kendini koruyabilmektir, fakat zaman içinde Max’in içinde tekrar bir yaşam sebebi ve ümit oluşur. Yol Savaşçısı’nda minyatür bir kasabanın masum insanlarını maskeli psikopat Humungus ve deli ordusundan korumak zorunda kalan Max, bu sefer başlarını cesur Imperator Furiosa’nın (Charlize Theron) çektiği bir grup kadını maskeli psikopat Immortan (Hugh Keays-Byrne) ve deli ordusundan korumak zorunda kalıyor.

Altyazı

Adım Max.
Dünyam ateş ve kandır.
Neden bu insanlara zarar veriyorsunuz?
- Petrol çünkü bu, seni aptal.
 - Petrol savaşları.
- Benzzin için öldürüyoruz.
 - Benzzin.
Dünyada su tamamen tükeniyor.
Artık su savaşları var.
Bir zamanlar polistim  âdil bir gâye arayan yol savaşçısıydım.
 dağıtma noktasına geçin.
İnsanoğlu ipsiz sapsız oldu, kendi kendine terör estirir hâle geldi.
- Robotik termonükleer çarpışma.
 - Yeryüzü bozuk.
- Kemiklerimiz zehirlendi.
 - Ömrümüz yarı yarıya düştü.
Dünya çökerken  her birimiz, kendi çapımızda parçalandık.
Kimin daha fazla çılgın olduğunu kestirmek zordu  ben mi yoksa geri kalan herkes mi?
Merhaba?
Neredesin?
- Neredesin Max?
 - Neredesin Max?
- İşte yine geliyorlar.
 - Max Rockatansky.
Beynimin kara maddesine doğru solucan gibi geliyorlar.
- Yardım et bize Max.
 - Yardım edeceğine söz vermiştin.
Kendime diyorum ki  bana dokunamazlar.
Çoktandır ölüler.
Peşinden gidin!
Peşinden gidin!
Şimdi!
Hem ölülerden hem de canlılardan kaçan  leşçiler tarafından avlanan  koruyamadıklarım tarafından musallat olunan benim.
Çorak topraklarda yaşıyorum yani.
Tek bir içgüdüye indirgenmiş bir adamım  hayatta kalmaya.
 0 Negatif - Yüksek Oktanlı Genel Verici Max?
 Sen misin?
 Neredeydin?
 Yardım et bize.
 Neredeydin?
 Bize yardım et Max.
 Neredeydin Max?
 Yardım et bize!
 Bize yardım et Max.
 Kaçmayı bırak.
 Bizi ölüme terk ettin.
 Bizi ölüme terk ettin!
 Bizi ölüme terk ettin!
 Bize yardım edeceğine söz vermiştin.
 Neden?
Şahit ol!
ÇILGIN MAX GAZAP YOLUBizler savaş çocuklarıyız!
Savaş çocukları!
Delikaze savaş çocukları!
Savaş çocukları!
Fucacima delikaze savaş çocukları!
 Bağlandı.
 Bugün petrol kasabasına gidiyoruz!
Petrol kasabası!
 Bugün tırla Aqua Kola taşıyoruz.
Aqua Kola!
- Bugün ürünümüzü taşıyoruz!
 - Ürün!
Ve bugün anne sütü taşıyoruz!
Anne sütü!
 Verin coşkuyu Ölümsüs Joe için!
 Bir kez daha, petrol kasabasından benzzin   mermi çiftliğinden mermi getirtmek üzere   savaş tırımızı gönderiyoruz.
 Bir kez daha, muzafferim Furiosa'yı saygıyla selamlıyorum!
 Ve Valhalla'nın sonsuz otobanlarında   benimle yol alacak yarı ömürlü   savaş çocuklarımı da selamlıyorum.
 Ben sizin Mesih'inizim!
 Bu dünyanın küllerinden benim ellerimde doğacaksınız!
 Geliyor.
 Hazırlanın.
 Evet.
 Evet.
 Evet.
 Geliyor.
 Sakın ola dostlarım, suya bağımlı hâle gelmeyin.
 Sizi etkisi altına alır.
 Yokluğu da ağırınıza gider.
Çekin!
Hepsini düşürün!
 İtin!
 Petrol kasabasına sinyal verin.
 Konvoyun yolda olduğunu bildirin.
 Sıfırı tüketmiş bir savaş çocuğu var elimde.
 Şu tam hayatlıyı bağla.
Dikkat et be!
 Genel verici o.
 Patron, petrol kasabasına gitmiyor muyuz?
 Ya Mermi çiftliğine?
 Doğuya gidiyoruz.
 Ben herkese iletirim.
 Yeni emirler var!
 Gürletin!
 Gürletin!
 Bu ikmal seferi değil!
 Yürü.
 Yürü.
 Yürü.
 Ace, neler oluyor?
 - Doğuya gidiyoruz.
 - Neden?
 Bilmiyorum.
 Emir böyle.
 Möö.
 Baba.
 Bundan haberin var mı?
 Ürünün petrol kasabasına gitmiyor.
 Yoldan çıktı.
 Düşman bölgesine giriyor.
 Bunu neden yapsın ki baba?
 Bakayım şuna.
 Bakayım bir.
 - Rictus.
 - Görmek istiyorum!
 Rictus, git bak bakayım babayı ne üzüyormuş!
 Splendid?
 Angharad?
<b>ÇOCUKLARIMIZ SAVAŞ BEYLERİ OLMAYACAK<b>DÜNYAYI KİM KATLETTİ?
 - Neredeler?
 - Onlar senin malların değil.
 Bayan Giddy?
 Bir insana sahip olamazsın.
 Er veya geç biri tepki gösterir!
 Onları nereye götürüyor?
 Onları bir yere götürmedi.
 Onunla gitmek için onlar yalvardı.
 - Onları nereye götürüyor?
 - Senden çok uzaklara.
 Neler oluyor?
 - Slit.
 - Neler oluyor?
 Slit!
 İhanet, hıyanet, bir muzaffer yoldan çıktı.
 Bir muzaffer mi?
 Kimmiş?
 Furiosa.
 - Ölümsüs Joe'dan bir sürü şey aldı.
 - Ne gibi şeyler?
 Üreyicileri.
 Ödülü olan üreyicileri.
 O da onları geri istiyor.
 El bile sürülmemiş olarak.
 Eylemlerimle onu onurlandırırım.
 V-8.
 - O benim direksiyonum.
 - Ben süreceğim.
 - Sen benim mızrakçımsın.
 - Az önce kendimi terfi ettirdim.
 - Bugün olmaz.
 Bugün benim günüm.
 - Kendine bir baksana!
 - Ayağa kalkamıyorsan savaşamazsın da!
 - Haklı evlat.
 - Burada kalıp ahmak gibi ölmeyeceğim.
 - Çoktan bir cesetsin sen.
 - Doldurmam, birazcık daha sıvı almam lazım sadece.
 - Vakit yok!
 Kan torbamı alırız o zaman.
 Kan torbamı alırız ve onu mızrakçının tüneğine bağlarız.
 - Ağızlığı var üzerinde.
 Azgın bir yabani o.
 - Aynen öyle.
 Yüksek oktanlı çılgın kan beni dolduruyor.
 Öleceksem eğer   gazap yolunda tarihe geçerek öleceğim.
 Evet.
 Aynen.
- Organic?
 - Efendim.
 Kan torbasını yukarı çek.
 Peki.
İşte böyle!
 Benden daha fazla ne alabilirler?
 Kanımı aldılar.
 Şimdi de arabamı aldılar!
 Ölümsüs!
 Ölümsüs Joe!
 Bana baktı!
 Doğruca bana baktı!
 - Kan torbana baktı!
 - Kafasını çevirdi.
 - Gözlerimin içine baktı.
 - Ufku tarıyordu.
 Hayır.
 Bekleniyorum.
 Valhalla'da bekleniyorum!
 Hay sikeyim!
 Ölümsüs!
 Evet!
 Hey!
 Şuraya bakın!
 Şuraya bakın!
 Patron!
 Kaleden araçlar geliyor.
 İşaret fişeği atıyorlar.
 Petrol kasabasından ve mermi çiftliğinden destek istiyorlar.
 Bu da nedir?
 Destek mi?
 Yem mi?
 Dolambaçlı yol.
Bu Savaş Tır'ı bizim arazimizde ne arıyor?
Aptalca  ama hoş gelmişler.
 Sağa bakın.
 Şahinler!
 Sağda şahinler var!
 Gözünüzü açın!
 Bakın!
 Şahinler var sağda!
 Gözünüzü açın!
Gözünüzü açın!
 Evet!
 Geri döndürüp desteğimizin içine doğru çekelim mi onları?
 Yok.
 Böyle iyiyiz.
 Gazı kökleriz!
Gürletin!
 Başlıyoruz!
Nişancıları hazırlayın!
 Morsov!
Hadi, saldırın!
 Savaş!
 Hazır!
 O bizimdir Slit!
 Bizimdir.
 Öncelikle şahinleri ondan uzaklaştırmalıyız!
 Tertiplenin!
 Kafam o benim!
 Kalk ayağa!
 Yapabilirsin!
 Morsov!
 Morsov!
Olamaz!
 Bana şahit olun!
 - Şahidim!
 - Şahidim!
 Şahidim!
 Vasat Morsov!
 Vasat!
 Hazır!
 Hazırlanın!
 Beni arkaya yanaştır!
Geliyorlar!
 - Burada nefes alamıyoruz!
 - Gözden uzak durun.
 Hemen!
Geri dön.
Hidrolikler!
 Hidrolikler!
 İşte böyle.
 Şimdi de ganimeti eve götürüyoruz.
 Bizden kaçabileceğini sanıyor baba.
 Bizi aptal sanıyor.
 Bizi burada ekebileceğini sanıyor!
 Kökle gazı!
 Kökle!
 Neden durmuyorsun?
 Crew!
 Çekil oradan!
 Çekil oradan!
 Ne yaptın sen?
 Ne yaptın?
 Ağırlık dengesine ihtiyacımız var.
 Kan torbasını arkaya al.
Yakalayın onları.
 Yakalayın onları!
 Hey, kafa   boynuna veda et.
Vuruyoruz kelleyi!
 İçeri giriyoruz Slit!
 Hadi!
 Neredeyse yakaladık onu.
 Hadi!
 Sabit tut.
 Ne gün ama!
 Ne sevimli bir gün!
 Güneşi tutan, Valhalla'ya yol alan   adam benim!
 Bana şahit ol kan torbası.
 Şahit ol!
 Yaşarım, ölürüm, tekrar yaşarım.
 Geri dönmüyoruz.
 Su.
 Sen.
 Angharad, rüzgârdan mı   yoksa öfkeli bir kızgınlık mı?
 Aldım.
 Öv beni kan torbası.
 Onu canlı enseledik.
 Parçalara ayıracak onu.
 Parçalayacak onu!
 Kesici.
 Zincir.
 Şunlara bak.
 Pek parlak, pek kromlar.
 Çok minnettar olacak.
 Karşılığında her şeyi isteyebiliriz.
 Savaş tırını kullanmak istiyorum.
 - Sen ne isteyeceksin?
 - O benim ceketim.
 Al tabii.
 Bir ceketten daha fazlasını isteyebilirsin.
 Yeşil Vadi'ye gidiyoruz.
 Bekle, ikimiziz- Çok Annelerin Yeşil Vadi'sine gidiyoruz.
 Nasıl hissediyorsun?
 - Acıtıyor.
 - Burada her şey acıtır.
 Bunu atlatmak istiyor musunuz?
 Söylediğimi yapın.
 Alabildiğinizi alın ve koşun.
 Kontak kilidi.
 Sıralamayı kendim ayarladım.
 Tır bensiz hiçbir yere gitmiyor yani.
 - Binebilirsin.
 - Onlarsız olmaz.
 Bekleriz o zaman.
 Çok kötü bir adamın minnettarlığına bel bağlıyorsun.
 Karılarından birine zaten zarar verdin.
 Ne kadar minnet duyacaktır sence?
 2,000 beygir gücünde, nitro iticili bir savaş makinesinde oturuyorsun.
 En az beş dakika avantajın var derim.
 Yüzündeki o şeyin çıkmasını istiyor musun?
 Gidelim.
 O kadar bacağın içinde gidip   en sevdiğininkinin bacağını vurmalıydın zaten!
 Bok herif!
 Sırf sana yapmanı söylediği için yapmak zorunda değilsin.
 Başka ne şansı var ki?
Zarar vermeyecek.
 Bize ihtiyacı var çünkü.
 - Neden?
 - Pazarlık yapmak için.
Bal gibi zarar verir, tamam mı?
- Yeşil Vadi'ye gelir mi dersiniz?
 - Asla!
 Çük yiyen manyak bir bok herifin teki o.
 - Oradan uzak dur.
 - Arkandalar.
 Petrol kasabası çocukları.
 Mallara zarar verme.
Ne görüyorsun?
 Büyük tırlar.
 Sansarlar.
 Alevciler.
 İnsan yiyicinin ta kendisi de orada.
 Masrafı hesaplamaya geliyor.
 - Arkamızda bir şey sürüklüyoruz.
 - Sanırım yakıt kapsülü.
 Hayır, olmaz.
 Ben giderim.
 Pislik!
 Ona ihanet ettin!
 - Gereksiz öldürme yok!
 - Bu savaş çocuğu ölmemi istiyor.
 - Anlaşmıştık.
 - Delikaze o.
 Yarı yaşamının sonuna gelmiş bir çocuk o sadece.
 Değilim.
 Yaşarım, ölürüm, tekrar yaşarım!
 Tut onu.
 Bağla iyice!
 Atın gitsin!
Sepetle gitsin.
 Daha da fazla arkadaşın geliyor.
 Mermi çiftliği.
 - Mermi çiftliğinden geliyorlar.
 - Öyle mi?
 Bitti.
 Ona karşı koyamazsınız.
 - Seyret bizi ahbap.
 - Güneşi tutan kişi o.
Baksana ne kadar ustaca kandırdı seni savaş çocuğu.
 Yalan söyleyen bir ihtiyar o.
 Onun ellerinde yükseltileceğiz!
 Bu yüzden logosu sırtımıza mühürlenmiş durumda.
 "Damızlık!
" "Ölümlük asker!
" - Hayır, bekleniyorum ben!
 - Yaşlı bir adamın ölüme giden askerisin.
 - Her şeyi ve herkesi öldüren!
 - Suçlu biz değiliz.
 Öyleyse dünyayı kim katletti?
 İlerideki yol için bir anlaşma yapmıştım.
 Güvenli geçiş için.
 Hâlâ geçerli mi bilmiyorum.
 Bagaja girin geri.
 Kapağı açık tutun.
 Sana burada ihtiyacım var.
 Tırı sürmen gerekebilir.
 Sen.
 Sen kal.
 Orada kal.
 Ne yaparsan yap görülmemelisin.
 Yalnız bekleniyordum.
 Anlaşma böyleydi.
 Aşağıya gel.
 Adın ne?
 Sana ne diye sesleneyim?
 Fark eder mi?
 Sen bilirsin.
 Ne zaman "ahmak" diye bağırırsam   gidebildiğin kadar hızlıca sür ve buradan git.
 Sıralama şöyle  bir.
 Bir, iki.
 Bir.
 Kırmızı, siyah, çalıştır.
 Anladın mı?
 Hepsi burada.
 Aynen istediğiniz gibi üç bin galon benzzin.
 Kapsülü yerinden çıkaracağım şimdi.
 Siz de kayaları bırakın.
 "Birkaç araç peşimde olabilir.
" demiştin.
 "Belki" demiştin.
 Üç farklı savaş tarafı saydık.
 Ne yapalım, şansım yaver gitmedi.
 Hadi yapalım şunu.
 Ahmak!
 O bizim yakıtımız.
Hızar için yol açın.
Ben geçtikten sonra taşları temizleyin  ve herkesi geçirin.
 Ölümsüs!
 Ölümsüs Joe!
 Yanımda bir savaş çocuğu var.
 Savaş tırındaydım diyor.
 Sen.
 Tırman araca.
 Hey!
 Hey!
 Botu bende!
 Kan torbasının botu bende.
 Beni de alın.
 Onun botu bende.
 Bunların hepsi bir aile didişmesi yüzünden.
 Sağlıklı bebekler.
 - Şarjörü doldur.
 - Dolduramam.
 Silah!
 - Silahı ver!
 - Henüz dolmadı!
 - Sen!
 Hemen!
 - Anlaşmamız vardı.
 Rictus!
 Karılar içeride!
 Daha fazla alev atma.
 Splendid.
 Splendid!
 O benim çocuğum.
 Benim malım!
 Ölüms- Ölümsüs, eğer tıra çıkabilirsem içeri girmenin bir yolu var.
 - Adın ne senin?
 - Nux.
 Omurgasından kargıyı sokarım.
 Senin için nefes almaya devam etmesini sağlarım.
 Olmaz.
 Kafasına bir tane sık, tırı durdur   hazinelerimi bana geri getir   ve bizzat ben seni   Valhalla'nın kapılarına taşıyayım.
 Bekleniyor muyum?
 Ebedi yol alacaksın  parlak ve krom olarak.
 Rictus!
 Çıkması için yardım et ona.
 Hazır mısın?
 İşte başlıyoruz.
 Vasat!
Çük!
 Dikkat edin!
 Angharad!
 İn oradan!
 Olamaz!
 Angharad!
 Dur!
 Tırı geri çevir.
 - Onu almak için geri dön!
 - Olmaz.
 Tırı geri döndürmesini söyle ona!
 - Gördün mü?
 - Tekerlerin altına girdi.
 Gördün mü?
 Tekerlerin altına girdi.
 Devam ediyoruz.
 - Olmaz!
 - Devam ediyoruz.
Neden bahsettiğini bilmiyor o.
 Ne olursa olsun Yeşil Vadi'ye gideceğiz.
 Şu aptal Yeşil Vadi.
 Nerede olduğunu bile bilmiyoruz!
 - Sen iyi misin?
 - Devam edin!
Cheedo!
 Cheedo, aptallık etme!
 - Dur!
 - Bizi affeder.
 Edeceğini biliyorum.
 - Artık geri dönemeyiz!
 - Biz onun kıymetlileriydik.
 - Cheedo!
 - Koruma altındaydık.
 Bize yüksek yaşamı vermişti.
 - Bunun neresi kötü?
 - Biz eşya değiliz!
 Hayır!
Cheedo, biz eşya değiliz!
 - Biz eşya değiliz.
 - Bunu duymak istemiyorum!
 - O hep böyle derdi.
 - Ama şimdi öldü!
 Üzüntüden ellerini ovuştur, saçını başını yol istersen ama ona geri dönmeyeceksin.
 Ona geri dönmeyeceksin.
 - Angharad!
 - Gel hadi!
 Gel!
 Ee   nerede   şu Yeşil Vadi nerede?
 Doğu'ya doğru uzun bir gece yolculuğunda.
 Malzeme sayımı yapmamız gerek.
 Her silahı ve mermisini eşleştirmenizi istiyorum.
 Ben aşağıya inip tamirat yapacağım.
 Birinin arkada olması gerek.
 - Ben giderim.
 - Olmaz.
 Bir arada kalmanızı istiyorum.
 Yapabilirim.
 Burada ne işin var?
 Gördü.
 Her şeyi gördü.
 Kan torbam kızı öldüren tırı kullanıyor.
 Şunu yapmayı kes.
 Dur.
 Üç defa kapılar benim için açıldı.
 Hangi kapılar?
 Valhalla'da bekleniyordum.
 Adımı söylüyorlardı.
 Ölümsüs'le birlikte yürümeliydim, tüm kahramanlarla ziyafet çekmeliydim.
 Demek kaderinde yokmuş.
 Büyük bir şey için bağışlandığımı sanmıştım.
 Bir takip aracı kullanma fırsatım oldu.
 Bir süre Larry ve Barry bile nefesimi kesmeyi bıraktı.
 - Larry'yle Barry de kim?
 - Dostlarım.
 Larry ve Barry.
 Beni onlar haklamazsa gece humması haklayacak.
 Bu koca oğlan için sadece dört mermi var, hemen hemen işimize yaramaz yani.
 Ama bu ufaklığı 29 kez ateşleyebiliriz.
 Angharad bunlara "antitohum" derdi.
 Bir tane ekip birinin ölümünü izlersin.
 30 depo benzzin harcadık   19 tüp nitro, 12 saldırı motosikleti, 7 takip aracı.
 Bineklerin zararı.
 Şimdiyse efendim, bizi bataklığa sapladınız.
 Hey Joe!
 Patron!
 Senin hatun son nefesini veriyor.
 Ya çocuk?
 - Geliyor musun kardeşim?
 - Bekle!
 Sesi gittikçe azalıyor.
 Çıkar onu.
 Çıkar!
 - Hadi!
 Beni işkence için çağırdınız!
 - Sabır!
 Sen kalıp yasını tut baba.
 - Ben onları sana getiririm.
 - Dikkat et!
 Malları koru!
 Sadece bir tane öfkeli mermi   Furiosa için.
 Deh!
 Çok yazık oldu!
 Gel.
 Bir ay daha olsa   düzgün bir insan olurmuş.
 - Erkek miymiş?
 - Hem de üstün bir Alfa.
 Hey Rictus!
 Erkek kardeşini kaybettin.
 Her açıdan mükemmel bir kardeşi.
 Bir erkek kardeşim vardı!
 Küçük bir erkek kardeşim vardı!
 Ve mükemmeldi!
 Her açıdan mükemmeldi!
 Hadi.
 - Karılarını vurmak istemezsiniz efendim.
 - Sadece taciz ediyorum.
 Yardım etmek istiyor!
 - Kim?
 - Savaş çocuğu.
 - Nereden çıktı o?
 - Tırdan attığımızı sanıyordum!
 Şunun hemen ardında yüksek bir yer var.
 Ağacı diyor.
 - Evet, ağacı diyorum.
 - Onu bana bırakın.
 Şu parlak ışığı ve yaklaşan silah sesini fark eden var mı?
 - Çık dışarı.
 - Bunu yapabilirim.
 Bu makineyi biliyorum.
 Biliyor.
 O bir mekanikçi.
 İki mermin kaldı.
 Ona tut.
 Nefes alma.
 Savaş çocuğu!
 Vinci şu ağaç şeyinde kullanabiliriz.
 Bunu al.
 Motor kaputlarını alalım.
 Aracı sen kullan!
 - Meşale tut.
 - Elimde meşale var.
 - Yaklaştır.
 - Tam gözünün önünde.
 Deh!
 Deh!
 Kan torbası!
 Ben adaletin terazisiyim!
 Ölüm korosunun şefiyim!
Şarkını söyle Koch kardeş!
 Söyle şarkını Koch kardeş!
 Söyleyin kardeşlerim!
 Söyleyin!
 Söyleyin!
 Bize ateş ettiklerini bilmiyorlar mı?
 Silah keyfi!
 Böyle parlak bir şey yapacağım hiç aklıma gelmemişti.
 - Motor ne durumda?
 - Çok sıcak ve çok susadı.
 Savaş Tırı'nı yarım kilometre öteye götürmen gerek.
 Ya motorlar soğuduğunda geri dönmezsen?
 Devam edersiniz.
 Ne yapacak bu?
 Önce misilleme yapacak.
 Gidelim.
 Yaralı mısın?
 - Kanın akıyor.
 - Onun kanı değil.
 Bu nedir?
 Anne sütü.
 Sorun yok.
 Uyu sen.
 Dinlen.
 Oranın var olduğunu nereden biliyorsun?
 Orada doğdum.
 Neden oradan ayrıldın?
 Ayrılmadım.
 Çocukken beni aldılar.
 Kaçırdılar.
 Bunu daha önce yaptın mı?
 Çok kez.
 Ama şimdi bir Savaş Tırı kullanıyorum   elime geçen en iyi fırsat bu.
 Ya onlar?
 Onlar umut arıyor.
 Ya sen?
 Kefaret.
 Ne var orada?
 Böyle bir şey hatırlıyorum.
İmdat!
 İmdat!
Lütfen yardım edin!
 Lütfen!
 Yem bu.
 Tırda kalın.
Çabuk!
 Lütfen acele et!
 Geri dönecekler!
 Ben Vuvalinilerdenim!
 Çok Annelerdenim!
 Beni yetiştiren annemin adı K.
T.
 Concannon!
 Mary Jabassa'nın kızıyım!
 Kundak Köpeği klanındanım!
 Benim.
 Gözleri tanıdık geliyor.
 Belki de Jabassa'nın çocuğudur.
 O bizim Furiosa'mız.
 Ne kadar oldu?
 Yedi bin gün.
 Küsuratını hatırlamıyorum.
 Furiosa.
 Annene ne oldu?
 Öldü.
 Üçüncü günde.
 Nereden geldin?
 Batıdan.
 Kaleden.
 Dağların ardından.
 - Erkekler.
 Kim onlar?
 - Güvenilirler.
 Buraya gelmemize yardım ettiler.
 Bu güzellikleri nereden buldun?
 Çok yumuşak.
 Bunun bütün dişleri yerinde.
 Görmeleri için sabırsızlanıyorum.
 Görmeleri mi?
 - Neyi görecekler?
 - Evimizi.
 Yeşil Vadi'yi.
 Batıdan geldiyseniz yanından geçmişsinizdir.
 Kargalar.
 Kargalarla dolu, tuhaf yer.
 - Toprak.
 - Oradan çıkmak zorundaydık.
 - Suyumuz yoktu.
 Su zehirliydi.
 Acıydı.
 - Su kirliydi.
 - Sonra kargalar geldi.
 - Hiçbir şey yetiştiremedik.
- Diğerleri nerede?
 - Hangi diğerleri?
- Çok Anneler.
 - Sadece biz kaldık.
 Bak.
 Ona uydu deniyor.
 Bayan Giddy bize anlatmıştı.
 Eskiden bütün Dünya'ya mesaj yollamakta kullanılırmış.
 Televizyon programları.
 Eskiden dünyada herkesin sevdiği bir program vardı.
 Sence hâlâ birileri var mıdır?
 - Programları yolluyor mudur?
 - Kim bilir.
 Orası Sükut Ovası.
 İçeride kal minik Joe.
 Dışarısı güzelliğini yitirmiş.
 - Bebek mi bekliyorsun?
 - Küçük Savaş Beyi.
 - Çok çirkin olacak.
 - Belki de kız olur.
 Onunla insanları öldürüyorsun değil mi?
 Burada gördüğüm herkesi öldürdüm.
 Kafadan vurdum.
 Hepsini.
 Küt.
 Tam ense köklerinden.
 Nedense sizlerin böyle şeyler yapmayacağınızı sanmıştım.
 Buraya gel.
 Bak.
 Tohumlar.
 Bunları evden getirdim.
 Yadigâr bunlar.
 Gerçekler.
 - Bulduğum her fırsatta birini dikerim.
 - Nereye?
 Şimdiye kadar hiçbiri büyümedi.
 Toprak çok kuru.
 Ne kadar çok çeşit var.
 Ağaçlar, çiçekler, meyveler.
 Eskiden herkesin vardı.
 Eskiden kimsenin kafasını uçurmaya gerek yoktu.
 Konuşabilir miyiz?
 Diğerleriyle konuştum.
 Tuz çölünü geçmek için daha iyi bir fırsatımız olmayacak.
 Tırı burada bırakırsak ve motosikletlere mümkün olduğunca çok şey alırsak   160 günlük yolculuk yapabiliriz.
 Motosikletlerden biri senin.
 Deposu dolu.
 Bizimle gelirsen seviniriz.
 Ben kendi yoluma gideceğim.
 Umut bir hatadır.
 Sorunu çözemezsen   kafayı yersin.
Neredesin Max?
- Neredesin?
 - Bana yardım et.
Yardım et bize.
 Yardım edeceğine söz verdin.
Hadi baba!
 Gidelim!
 Pekâlâ.
 Bu, eve gidiş yolunuz.
 Geri mi dönelim?
 - Geri mi?
 - Evet.
 Artık deliliğin geçti sanıyordum.
 - Ne diyor bunlar?
 - Geldikleri yere dönmek istiyor.
 - Kale'ye.
 - Kale'de ne var ki?
 - Yeşillik.
 - Ve su.
 Orada inanılmaz miktarda temiz su var.
 Bir sürü de bitki var.
 İhtiyacınız olan her şey var.
 Yüksekten korkmuyorsanız tabii.
 - Su nereden geliyor?
 - Yerin altından pompalıyor.
 Suya Aqua Kola diyor ve hepsini sahipleniyor.
 Ona sahip olduğu için hepimizin de sahibi.
 Adamı şimdiden sevmedim.
 Dağların etrafından dolanmak iki hafta sürer.
 Hayır.
 Geldiğimiz yoldan dönelim diyorum.
 Kanyondan.
 Açık olduğunu biliyoruz, değil mi?
 Tüm birliklerini oradan geçirdi.
 Öyleyse Savaş Tırı'nı alırız ve tam ortalarından taarruza geçeriz.
 Geçitte tankeri ayırırız.
 Arkamızdan geçidi kapatırız.
 Güm!
 Kale'yi nasıl alacağız peki?
 Oraya kadar sağ kaldığımızı farz edersek.
 Geçidi kapatabilirsek kolay olur.
 Sadece savaş kuçuları ve savaşamayacak kadar hasta savaş çocukları kaldı geride.
 Hem yanımızda Nux olacak.
 O bir savaş çocuğu.
 Bizi eve geri götürüyor olur.
 Yapması gerektiği gibi kaçırılanları geri götürüyor olur.
Evet.
 Umut var gibi geliyor.
 Bu planı sevdim.
 Baştan başlayabiliriz.
 Tıpkı eski günlerdeki gibi.
 Bak, zor bir gün olacak.
 Ama seni temin ederim, o tarafa doğru 160 gün yol giderseniz   tuzdan başka bir şey bulamayacaksınız.
 En azından bu şekilde biz   birlikte   bir tür kefaret bulabiliriz.
Savaş Tırı!
Bu Savaş Tırı!
 - Bunlar onlar.
 - Neden geri gidiyorlar?
 Teslim olmak mı istiyorlar?
 Kanyona gidiyorlar.
 Kale'ye geri dönüyorlar!
 - Savunmasız olduğunu biliyorlar!
 - Siktir!
Yürüyün!
 Yürüyün!
 Gidelim!
 - Ne yapıyorsun sen?
 - Dua ediyorum.
 - Kime?
 - Kim dinliyorsa.
 Başlıyoruz kızlar!
 O benim arabam!
 Önümüze geçip, tekerleklerimizi delmeye çalışacak.
 Motorumu patlatma.
 Hızlandıracağım.
 Birazcık.
 Seni pislik!
 Ona ihanet ettin!
 Git sen.
 Dinlendirmemiz gerek.
 Birinci motor gitti.
 İki de patlamak üzere.
 Tamam.
 Motor ustası mısın?
 Tamam.
 Birinci motoru tamir et hemen.
 Sen de benimle beşinci tekere gel.
 Tankeri çıkaracağız.
 Bir kişiye bir mermi.
 - Göremiyorum.
 - Maadi!
 Maadi!
 Göremiyorum.
 Hey!
 Zıpkın ve pulluklar!
 Bizi yavaşlatıyorlar!
 Üç civata bırak.
 Üç tane.
 Buraya bak!
 İyi misin?
 Galiba yaralandı.
 Hayır!
Hey.
Benimle kal!
Benimle kal!
 Benimle kal!
 Kendinde misin?
Sen şunun işini bitir!
 Onun işini ben bitiririm!
 Valhalla!
 Birinci motor iyi.
 Şimdilik.
 Yaralandı.
 Çok kötü yaralandı.
 Duydun mu?
 İki tane V8'in uçtuğunu göreceğiz.
 Senin sürmen gerekecek.
 Ben onu yolumuzdan çekeceğim.
 Rictus!
 Al beni!
 Cheedo!
 Ne yapıyorsun?
 Hayır!
 Koca oğlan!
 Gel!
 Elimi tut!
 Hayır!
 Beni hatırladın mı?
 Öldü!
 Öldü!
 Siz geçip güvende olunca pedalı sıkıştırıp peşinizden geleceğim.
Hadi!
Çabuk!
 Geçide geliyoruz.
 Şahidim ol.
 Rictus!
 - Neden öyle ses çıkarıyor?
 - Havayı göğüs boşluğuna pompalıyor.
 Her nefes aldığında ciğerleri çöküyor.
 Biliyorum.
 Çok üzgünüm.
 Biliyorum.
 Biliyorum.
 Şunu tut.
 Tamam.
 Orada tut.
 Bastır.
 Yuva.
 Yuva.
 Hayır.
 Hayır, hayır, olamaz.
 Çok kan kaybetti.
 Bütün kanı aktı.
 Şunu tut.
 Bu bize lâzım.
 Sağ ol.
 - İğne.
 - Hadi!
 Tut şunu.
 Onu uyanık tutun.
 Furiosa.
 Tamam, geri çekilmiyor.
 İşte böyle.
 Tamam, yukarı kaldır.
 Yukarı kaldır.
 Pekâlâ.
 Affedersin.
 İşte böyle.
 Tamam.
 İşte böyle.
 Max.
 Adım Max.
 Adım bu.
 Dur!
 Kendini göster!
 Bir şey taşıyor.
 Ölümsüs Joe bu.
Ölümsüs Joe ölmüş!
Furiosa!
Furiosa!
 Furiosa!
 Furiosa!
Furiosa!
 Geri geldi.
- Onları yukarı alın!
 - Onları yukarı alın!
- Onları yukarı alın!
 - Onları yukarı alın!
 Hadi yapalım şunu.
 Onları yukarı alalım.
Bu çorak toprakları dolaşan bizler, daha iyi olma arayışımızda nereye gitmeliyiz?
İlk Tarih İnsanı


Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar