Print Friendly and PDF

Translate

Bataklık (2014) La isla mínima

|



 105 dk
Yönetmen:Alberto Rodríguez
Senaryo:Rafael Cobos, Alberto Rodríguez
Ülke:İspanya
Tür:Suç, Gizem, Gerilim
Vizyon Tarihi:26 Eylül 2014 (İspanya)
Dil:İspanyolca
Müzik:Julio de la Rosa
Oyuncular: Javier Gutiérrez,Raúl Arévalo, María Varod

Özet

Bataklıkta bir seri katil dolaşmaktadır. Zıt kutuplar gibi görünen iki cinayet dedektifi, aralarındaki farklılıkları bir kenara bırakmalı ve daha fazla genç kadın hayatını kaybetmeden, katili bir an önce adalete teslim etmelidir

Alt Yazı

20 EYLÜL 1980
 Bingo kategorisine geçiyoruz.
  Hepinizi oynamaya davet ediyoruz.
  - Gelmeyeceğinizi düşünmeye başlamıştık.
  - Aracımız yolda kaldı.
  Odanın birini verdik.
  Bu gece aynı odada kalmak durumundasınız.
  - Üst katta sağda.
  - Teşekkür ederiz.
  Inigo asılı olarak bulundu.
  Yeni memleketin.
  Yemek yiyip yatacağız.
  Sabah erkenden işe koyulmak istiyoruz.
  Ben de seni çok özledim.
  Nasılsın?
  Hiç kustun mu?
  Tamam.
  Kapatmam lazım.
  Yarın konuşuruz.
  En büyüğü olan Estrella 17 yaşındaydı.
  Carmen de 15 yaşında olmalı.
  - 16.
  - Hey! Bakar mısınız?
  - En son nerede görülmüşler?
  - Kasabanın dışında.
  Babaları Puntal'da tekne kullanıyor.
  Evleri anayoldan üç km içeride.
  Panayırdan ayrılıp yürüyerek evlerine gidiyorlarmış.
  Komşuları bir arabaya bindiklerini görmüş.
  Onları en son bu kadın görmüş.
  - Nasıl bir arabaymış?
  - Bir Citroën.
  - Modeli?
  - Dyane 6 veya 2CV.
  Kadın emin değil.
  - Ne zaman?
  - Üç gün önce.
  - Güzel olmuş.
  Ne balığı bu?
  - Has kefal.
  Hiç yememiştim.
  Lezzetliymiş.
  - İlk kayboluşları mı?
  - Hayır.
  Bu konuda ünlüler.
  Gece olmadan evlerine dönerlerdi ama.
  - Ne ünü bu?
  - Ün işte.
  Anlarsınız ya.
  Hayır anlamadım.
  - Eğlenmeyi severlerdi.
  - Siz sevmez misiniz?
  Hafif kızlardı.
  On tane daha ver.
  Orduya sataşmak için kötü bir zaman.
  O faşist antidemokratik şeyler söyledi.
  Gazeteye bir mektup yolladım, o kadar.
  Suç mu bu?
  Bu ülkede demokrasi yok ki.
  Alışık değiller.
  Bir generali eleştirdikten sonra sırtının sıvazlanmasını bekleyemezsin.
  - Ordu hâlâ çok kuvvetli.
  - Ne yapacağız peki?
  Olduğu gibi mi kalsın?
  - Nereye düştüğüne bak işte.
  - Senin yanına.
  - Hayır.
  Madrid'de gelecek vadeden bir polis değilim ben.
  Benim için bir ceza değil bu.
  Kahraman olmak istemiyorum zaten.
  Orospularla barların paralarına çökmeyi yeğlersin.
  - Sana kim söyledi bunu?
  - Kulağım hassastır.
  - Başka ne duydun?
  - Bu kadarı yetmedi mi?
  Bir şişe tatlı şarap ve iki kadeh alayım.
  Bir tane kadeh verin.
  İyi geceler.
  Şunlar ne içiyorlar?
  - Cin.
  - Cin mi?
  - Birer tane daha gönder.
  Yeter mi?
  - Yeterli.
  Yanında düzgünlerinden börek çörek de ver.
  - Peki size?
  - Bir tane daha bira.
  Daha fazla karıştırmayayım.
  Yeter.
  İkisini de ver gitsin.
  - Saat kaç?
  - Geç oldu.
  Kalk artık.
  İkame araç vermişler.
  ÜCRETLERDE ADALET İÇİN
 Dün gece kızların kasabadan gitmek istediklerini öğrendim.
  - İnsanların içince çenesi düşüyor.
  - Nereye gideceklermiş?
  Herhangi bir yere.
  Babaları kızlarından pek memnun değilmiş.
  Rocío.
  Beylere şarap ver.
  Yeterli dersiniz.
  Yeterli.
  - Siz?
  - Sağ olun.
  - Güzel kokuyor.
  Ne bu?
  - Kerevit.
  Aromalı mı?
  - Buyurun?
  - Yatak odaları neresi?
  Bakabilir miyim?
  İŞ DÜNYASINA HOŞ GELDİNİZ
Nereye gittikleri hakkında bir fikriniz var mı?
  Aranızda hiç tartışma geçti mi?
  Eşyalarında eksik var mı?
  Banka hesap defterleri ile elbiseleri yok.
  Kızlarınız niçin kaçmış olabilir?
  Benim kızlarım bir yere kaçmaz.
  Canlarını yakmaya kalkışan birileri oldu mu?
  - Paraları veya değerli eşyaları var mıydı?
  - Siz niçin buradasınız?
  - Kızlarınızı bulmak için.
  - Onlar kimsenin umurunda değil.
  Kuzenleri orduda Yargıç Andrade'ye hizmet ettiği için buradasınız.
  Maval okumadan gidip bulun onları.
  - Yemek yiyelim.
  - Geliyorum.
  Sobanın içinde buldum.
  Lütfen kocama bir şey söylemeyin.
  Öğrenirse gidip onları öldürür.
  Babalarını yeterince utandırdılar zaten.
  - Yanlarında kimse var mıydı?
  - Yalnızlardı.
  - Kendileriyle konuştun mu?
  - Çok uzaktalardı.
  - Ondan sonra beraberdik.
  - Nerede?
  Çarpışan arabalara bindik, sonra biz evlerimize gittik.
  - Saat kaçtı?
  - 12.
  Eve gidelim dediğimiz için hatırlıyorum.
  - Onları nerede bıraktınız?
  - Yolda.
  Kasabanın hemen dışında.
  - Sevgilileri var mıydı?
  - Hayır.
  Kasabadan kaçmak istedikleri doğru mu?
  - Kim istemez ki?
  - Ben istemem.
  - Kıskançsın sen.
  - Sen de adinin tekisin.
  - Nereye gideceklerini söylediler mi?
  - Buradan daha iyi bir yere.
  Citroën marka arabası olan bir arkadaşları var mıydı?
  - Hayır.
  - Hayır.
  Quini geldi.
  - Ne?
  - Sevgilisi geldi.
  - Çıkabilir miyiz artık?
  - Çıkabilirsiniz.
  - Oğlunuz mu?
  - En küçüğüm.
  Almanya'da.
  İki yıldır orada çalışıyor.
  Barcelona'da da iki oğlum var.
  - Kızım da Fransa'da.
  - Gördüklerinizi anlatır mısınız?
  Virajda, tam şurada durdular.
  - Arabada kaç kişi olduklarını gördünüz mü?
  - Hayır.
  - Arabaya zorla mı bindirildiler?
  - Birbirlerini tanıdıklarını düşünüyorum.
  - Gülüşüyorlardı çünkü.
  - Bir çizim yaptım.
  Bu 2CV, ön farları yuvarlak ve dışarıda.
  Bu da Dyane 6, farlar kaputa gömülü.
  Şuna daha çok benziyordu.
  Dyane 6.
  - Bunlar kim?
  - Irgatlar.
  Harmanda çalışıyorlar.
  Kasabadan biri.
  Tanışık olduklarından belli.
  Her sene gelen bir ırgat olabilir mi?
  Veya panayırda çalışan biri?
  Babalarının sarı bir Dyane 6'sı var.
  Evin arkasında duruyordu.
  - Sarı renk gece beyaz görünebilir.
  - Gri de.
  Yaygın bir araba.
  Affedersiniz.
  Sizinle konuşmak isteyen birisi var.
  Angelita medyumdur.
  Rüyalarında ölülerle konuşur.
  Angelita öğrenmek istediklerini sorar, ölüler de ona anlatır.
  Oturun.
  İki gecedir merhum annemle konuşuyorum.
  Şunu söyledi: Kızları, kullanılmayan çiftlikte görmüş.
  - Bir şey mi oldu?
  - Yok.
  ÇOK YAŞA FRANCO HER ZAMANKİ GİBİ BİZ KAZANACAĞIZ
Pedro! Ne var?
  Arabayı getireyim.
  Uzanmaya çalışayım.
  Ancak suya dokunuyorum.
  Sıkı tutun! İyi misin?
  Aldım.
  Çekin beni.
  Estrella'nın böyle çorabı vardı.
  Estrella! Estrella! Estrella! Estrella! Kaçma! Dur! Niye kaçtın?
  - İznim yok.
  - Bu ne?
  - Yavru geyik mi?
  - Erkek karaca.
  - Nerelisin?
  - Kasabalıyım.
  Ayağa kalk.
  - Adın ne?
  - Jesus.
  İki gün önce fuarda tanışmıştık, hatırladın mı?
  Cinden hâlâ başım ağrıyor.
  - Neyle geldin buraya?
  - Yürüyerek.
  - Mesafe uzun değil mi?
  - Patikaları bilirseniz değil.
  Şu çiftliğe giren veya çıkan kimseyi gördün mü?
  Orayı sevmem.
  Perili orası.
  Gidebilir miyim artık?
  - Geyiği kaça satıyorsun?
  - Kilosu 250 peseta.
  Bunu satma, bize borçlusun.
  Düzgün pişirebilecek birini bul.
  Şerefsiz seni! Defol yoksa kafanı parçalarım senin! - Bir şey bulabildiniz mi?
  - Hayır.
  Kuyuda?
  Bolca çöp.
  Kazları bağla.
  İşeyeceğim.
  Abelardo! Abelardo buraya gel! Carmen.
  Estrella.
  Arabaya bir gitsene, defterimi unutmuşum.
  - Bunlar neredeydi?
  - Şurada.
  Niye buraya attın öyleyse?
  - Diğer eşyaların yanına koydum.
  - Ne eşyası?
  Kaybolmasınlar diye yan yana koydum işte.
  - Geri eski yerine koyayım isterseniz.
  - Yok kalsın.
  Hiçbir şeye dokunma.
  Yazar mısın?
  Göğüs kafesi etrafında bıçak yarasına benzeyen izler var.
  Sol elde birinci derece yanık söz konusu.
  Diğer cesede bakalım.
  Boynunda, karnında ve göğüs kafesinde kesikler olduğunu yaz.
  Sol elde de üç parmak kesilmiş.
  Vajinasında da yaralar var.
  Büyük ihtimal kardeşi gibi bu da tecavüze uğramış.
  Yardım edin, çevirelim.
  Sırtında da çürükler var.
  İki ya da üç gün suda kalmış gibi duruyor.
  - Bu yol nereye çıkıyor?
  - Nehre.
  - Niçin fotoğraf çekiyorsun?
  - El Caso gazetesi.
  - Nasıl haberin oldu?
  - Telefon ettiler.
  - Kim?
  - Bilmiyorum.
  Uzaklaş buradan.
  Duymadın mı lan beni amcık! Siktir ol git! Tamam gidiyorum! Yürü.
  Olayı gizli tutup en kısa sürede çözmeye çalışın.
  Ödüllendirileceğinize söz veriyorum.
  Yakında harmana başlanacak, bununla uğraşmak istemiyorum.
  Başımızda bir sürü sorun var zaten.
  Al sana Madrid'e dönüş bileti.
  Burada öldürülmemişler.
  Etrafta kan yok.
  Birisi buraya getirip atmış olmalı.
  Çift teker izi var.
  Fikrini değiştirip geri dönmüş.
  Birini görüp telaşlanmış olabilir.
  Birisi ailesine haber vermeli.
  Siz buralısınız, sizi tanıyorlar.
  Siz söyleyin.
  Biz her gün yüzlerine bakıyoruz bu adamların.
  Ben söylerim.
  Bir şeyler içelim.
  Sağ ol.
  Affedersin.
  Bunu sabah size bıraktılar.
  Sizin de eşiniz telefon etti.
  Kendisini arayacakmışsınız.
  - Ne var?
  - Aşağıda biri var.
  Sizi soruyor.
  Sarhoş ve elinde de tüfek var.
  Kimsiniz siz?
  Polisiz.
  Bizimle görüşmek istemişsin.
  Tüfeğini indir bakalım.
  Hayır polis değilsiniz.
  Üniformayla yatmıyoruz tabii.
  İndir şunu.
  - Rozetimi göstereyim mi?
  - Yaklaşmayın.
  Rozetimi göstereceğim, sen de silahı bırakacaksın.
  Tamam mı?
  Boştu zaten.
  Sizinle konuşmak istedim.
  Özür dilerim.
  Beatriz benim sevgilimdi.
  Onu öldürdü.
  Adela'yı da öldürdü.
  Onları parçalar ayırıp nehre attı.
  - Bu yüzden sadece ayak buldular.
  - Ne ayağı?
  Onun ayakkabısıydı.
  Ben hediye etmiştim.
  - Geri döneceğini söylemişti.
  - Nereden?
  Costa del Sol'dan.
  Orada bir iş bulmuştu.
  Bana âşıktı.
  Cinayet işleyen biri bavulu bırakıp gitmez.
  - Ne bavulu?
  - Beatriz'in bavulu.
  Nehirde yüzer halde bulmuşlar.
  Castro.
  Kim bu katil?
  Bilmiyorum.
  Otele geç geldik.
  Seni uyandırmak istemedim.
  Bayağı geç işte.
  Odada telefon yok, ne yapsaydım?
  Çalışıyorum işte, başlama yine.
  Ben sakinim, sakin olmayan sensin.
  Günaydın.
  Özür dilerim.
  - Günaydın.
  - Günaydın.
  - Manteca colorá'nın tadına baksana.
  - Aç değilim.
  Kızların otopsi sonucu geldi.
  Estrella'nın çorabında sperm kalıntısı bulmuşlar.
  Kan grubu AB.
  Miguel ile görüştüm.
  Civardaki tüm Dyane 6'ların listesini istedim.
  Ne zaman konuştun?
  - Erken saatte.
  - Hiç uyumaz mısın sen?
  - Uyurum tabii.
  - Ne zaman?
  Sen de uyuduğunda.
  O yüzden hiç görmemişsindir.
  Adli tıp, tekne pervanesi demiş.
  Ailesinden hiç kimse çalışmak için kasabadan ayrılacağını bilmiyormuş.
  Diğer iki kızda da bunun aynısı vardı.
  KADINLAR İÇİN İŞ FIRSATLARI Yerler haritada işli değil.
  Bulmakta zorlanıyoruz.
  - Benim çıkarım ne olacak?
  - Ne istersin?
  Şunlar kaç numara?
  Büyük.
  Buraları bulmak zor tabii.
  500 peseta.
  - 500 de benden.
  - Sigarayı da alayım.
  Yolda içerim.
  Burada kimsenin olmadığını söylemiştim.
  Kullanılmıyor.
  Açayım mı kapıyı?
  Aceleyle çıkılmış gibi.
  Kızlarının boğulduğunu öğrenince apar topar çıkmışlar.
  O olaydan sonra buraya adım atmadılar.
  Bunları tanıyor musun?
  Beatriz, Estrella ve Carmen.
  Charlie'nin Melekleri.
  Ortadaki de Quini.
  - Merhaba.
  - Merhaba.
  Annesi üç yıl önce kayboldu.
  Bu haçı kocam hediye etmişti.
  Hiç çıkarmazdı.
  Adela'm şans getirdiğini söylerdi.
  Size bir şey göstereceğim.
  Gitmeden önce tuhaf bir şeyler gördünüz mü?
  Quini kendisini terk edince torunum çok üzülmüştü.
  - Quini?
  - Villa Francolu yakışıklı Quini.
  Nereye gittiğini söylemedi mi?
  İş bulmaya.
  İleride bizler için geri dönecekti.
  Bu kitaplar onundu.
  Akşam okuluna yazılmıştı.
  - Bunları alabilir miyiz?
  - Lütfen kaybetmeyin ama.
  - Sağ olun.
  - Sağ olun.
  Kimsiniz?
  Ne sikim istiyorsunuz?
  Yeter, yeter! Sen de olduğun yerde kal.
  - Carmen ile Estrella'yı tanıyor muydun?
  - Tanımayan mı var.
  - Onlarla ilişkin var mıydı?
  - Birkaç ay Carmen'le çıktım.
  - Yaşı biraz küçük değil miydi?
  - Ne yapmak için küçük?
  - Fotoğrafını çektin mi hiç?
  - Fotoğrafçıya benzer bir halim mi var?
  Yine dayak mı istiyorsun sen?
  Kayboldukları gece neredeydin?
  Altı gün önce, 17 Eylül'de neredeydin?
  - Bir arkadaşlaydım.
  - Sarışın, uzun saçlı, 16 yaşında mıydı?
  - Öylelerinden mi hoşlanırsın?
  - Orospu çocuğu! Yeter, yeter! Tamam, tamam.
  Neredeydin?
  Biliyorsunuz, Marina'nın yanındaydım.
  Bununla nasıl tanıştın?
  Tanımıyorum.
  - Ya bu?
  - Tanımıyorum.
  Fotoğrafta ne işin var peki?
  O gece falan yan yana gelmişizdir.
  Artık gidebilir miyim?
  Defol.
  Bıçağım.
  Alsana.
  Hepsi yaşıt.
  - Çok küçükler.
  - Adela 14 Eylül'de   Beatriz 15, Carmen ile Estrella da 17'sinde kayboluyor.
  77, 78 ve 80 yıllarında.
  Panayır döneminde.
  - Kasaba kalabalık.
  - Millet bolca içiyor.
  Kaybolan birini geç fark ediyorlar, bir sürü yeni insan.
  Dışarıdan biri olabilir ama hepsinin Quini ile bir ilişkisi var.
  - Hepsi de buradan ayrılmak istiyor.
  - Çocuğun eline dikkat ettin mi?
  Üçgen dövme vardı.
  Fotoğraftakinden.
  Şef! - Şu yeşillinin adı ne?
  - Macarena.
  Macarena'ya bunu ver, bir de içki ısmarla.
  - Tuhaf.
  - Ne?
  Yakışıklı çocuk, istediği kızla birlikte olabilir.
  Niçin yapsın?
  Yorgun görünüyorsun.
  Git de yat.
  Arabayla git.
  Ben yayan gelirim.
  Çarşamba sabahı grevdeki 200 işçi   otoyolu dört ayrı noktada trafiğe kapattı.
  - İyi akşamlar.
  - İyi akşamlar.
  Geldim! - Yalnızım.
  Girebilir miyim?
  - Tabii gel.
  Kısa kalacağım.
  Yorum yapar mısın?
  - Memeleri güzel.
  - İsmi Carmen, öldü.
  Memeleri güzelmiş.
  - Ne öğrenmek istiyorsun?
  - Ne söyleyebilirsen.
  - Nerede buldun?
  - Seni ilgilendirmez.
  - Gazeteciyim ben.
  - Güldürme beni.
  - Madrid'e gönder, cevap versinler.
  - O kadar vaktim yok.
  Ne istiyorsun?
  Bilgi.
  İşkenceye uğramışlar.
  Tecavüz?
  Gazetedeki yazını okudum.
  Çok beğendim.
  Genç yaşta elime düşseydin seni kahraman yapardım.
  Nadir bulunan bir film.
  Bilindik bir marka değil.
  İthal.
  Bu negatifleri kullanan pek kimse olduğunu sanmıyorum.
  Kullananlara ulaşabilirim ama.
  Ancak kadavraların fotoğraflarını isterim.
  Otopsiden.
  Bir ailem var.
  Eve ekmek götürmek lazım.
  - Ailen ne yaptığını biliyor mu?
  - Beni geleceğin Truman Capote'si sanıyorlar.
  Amerikalı bir yazar.
  Neyse.
  Bulmaya çalış.
  Ortağını da bir yerlerde gördüm sanki ama çıkaramadım.
  Vallecas Emniyet Müdürlüğünde çalışmış olabilir mi?
  - Başınız sağ olsun.
  - Sağ olun.
  Başınız sağ olsun.
  Kızlarımın hesap defterlerini buldum.
  Kocam arabaya saklamış.
  Bunu aracının torpido gözünde bulduk.
  Neler oluyor Rodrigo?
  Çok borcum var.
  Kime?
  Tefecinin birine.
  Neden?
  Ailemi buradan kurtarmak istediğim için.
  Kızlarım bu kasabada kalmasın istemiştim.
  Kızların için mi borç aldın yani?
  - Bırak  - Neler oluyor Rodrigo?
  Ne?
  Neler oluyor?
  İki ay önce Puntal'da bir balya buldum.
  Ne balyası?
  Sigara mı?
  Eroin.
  Bilmem anlatabildim mi?
  Ne kadardı?
  Bir kilo.
  Ne yaptın?
  Sattım.
  Parayı ne yaptın?
  - Harcadım.
  - Nerede?
  Dışarıdaki arabayı aldım.
  Kızlarını bu yüzden mi öldürdüler?
  Bilmiyorum.
  Paralarını almak için geldiler.
  Bulaşık makinesini   buzdolabını, televizyonu götürdüler.
  Paralarını vermezsem arabayla tekneyi de elimden alacaklar.
  Buradan kaçmamız lazım.
  Yerel Güvenlikle konuşalım.
  Puntal'ı arasınlar.
  Eroinin asıl sahiplerine ulaşmamız lazım.
  - Ben nehri alayım.
  - Ben de Quini'yi.
  KİRALIK AVCI KULÜBESİ 905 433 Evet.
  Tamam teşekkür ederim.
  Marina evdeymiş.
  Annesi iyi olduğunu söyledi.
  Yerel Güvenlik bir şey bulamadı.
  Birileri haber uçuruyor olmalı.
  Tüm kasaba kaçak sigara içiyor ama teknelerde bir paket kaçak sigara yok.
  Harman zamanı haricinde de bir işle meşgul olmaları lazım.
  Geç.
  Otur.
  - Böyle iyi.
  - Otursana lan! Bugün avcı kulübesinde ne yapıyordun?
  Sevgilimle birlikteydim.
  Detay ister misiniz?
  - Ben isterim mesela.
  - Böyle şeyleri hiç yaşamamış gibisin.
  - Şapkalı adam kimdi?
  - Ne adamı?
  Başıma darbe yemeden önce senin ardından içeri giren adam.
  Gelen giden olmadı.
  Dediğim gibi yalnızdık.
  Kanımı mı alacaksınız?
  Doktor çağırın, bekliyorum.
  Pijamalarını getirseydin keşke.
  Geceyi burada geçireceksin.
   Lora del Río ve diğer bölgelerde.
  Durum iyice ciddileşmeye başladı.
  Geçen yıllarda Endülüs kırsalındakilere benzer olaylar   burada da görülmeye başladı.
  - İyi misin?
  - Evet.
  Joaquin Varela'nın kan tahlili sonuçları.
  Yani Quini'nin.
  Kan grubu aradığımız kişininkiyle uyuşmuyor.
  Size demokratik bir ülkede yaşadığımızı hatırlatırım.
  Bir dahaki sefer birini gözaltına alacaksanız önce bana sorun.
  Bu ülke değişti artık.
  Harman yaklaştıkça halk gerilir.
  Vaktinizi daha fazla öldürmeyin.
  Size iyi günler.
  - Bugün okula gitmiyor musun?
  - Hastayım.
  Karnım ağrıyor.
  Dün öğleden sonra ne yaptın?
  Sinemaya gittim.
  Kiminle?
  - Arkadaşlarla.
  - Hangi arkadaşlarınla?
  İzninizle, hemen dönerim.
  Dün avcı kulübesinde kiminle birlikteydin?
  O şapkalı adam kimdi Marina?
  Hangi adam?
  - O kazak terletmiyor mu?
  - Hastayım.
  Kendine zarar mı verdin?
  - Ne?
  - Bileğin.
  Saatim iz yapmış.
  Saçmalamayı kes Marina.
  Kimdi o şapkalı adam?
  - Sizi anlamıyorum.
  - Quini nerede?
  - Bilmiyorum.
  - Hastasın ama ziyaretine gelmiyor.
  - Haber etmedim.
  - Arasana öyleyse.
  - Anne! - Marina bana bak.
  - Annen kulübede yaptıklarından haberdar mı?
  - Anne! - Adamın kim olduğunu söylemezsen annene anlatırız.
  - Anne! - Efendim?
  - Ben iyi değilim.
  - Karnım ağrıyor.
  Kusacağım.
  - Neyin var canım?
  Biz de çıkalım artık.
  - Kahve için teşekkür ederiz.
  - Afiyet olsun.
  Marina?
  - Ne yapıyorsun?
  - Kıza inandın mı?
  Ben de.
  Bir şeyden korkuyor, ben de sebebini öğrenmeye çalışıyorum.
  Beş yatak odası var, hepsinde de yatak var.
  Gerekirse fazladan yatak da koyabiliriz.
  Dışarıda da köpekler için bir kulübe var.
  Su var, elektrik var.
  Gayet konforlu bir yer yani.
  - Şuraya bakabilir miyim?
  - Tabii.
  Civarı biliyor musunuz?
  - Mülkiyeti size mi ait?
  - Nerede! Lazım olursa vantilatör de mevcut.
  - Ev kimin?
  - Sahibi Valencia'da oturuyor.
  Yıllardır buraya uğramadı.
  Yaşlı bir hanım.
  - En son kim kiraladı?
  - Hatırlamıyorum.
  Bir süredir boş.
  Şu an av sezonunda değiliz.
  Dün buralardaydım, üç kişinin eve girdiğini gördüm.
  Güzelmiş.
  Canımı yakmayın! Sana bir soru sordum.
  Dün buraya gelenler kimdi?
  - Kimin kiraladığını bilmiyorum.
  - Nasıl bilmezsin?
  O adama günlük kiraya veriyorum.
  Gelmeden önce telefon ediyor ve ücreti hesabıma yatırıyor.
  Sesini yükseltme.
  Kim bu şapkalı adam?
  Kim?
  Bir şey bilmiyorum.
  Kimsenin işine burnumu sokmam ben.
  Ne yapıyorsun?
  Ne oluyor burada?
  Yok bir şey.
  Beyler eve bakmaya gelmişler.
  Çıkıyorlardı zaten.
  İyi günler.
  - Şu kim?
  Tanıyor musun?
  - Bekçi mi?
  İlk kez gördüm.
  Sen biraz yürüsene Jesus.
  Sür bakalım.
  İçeri girin.
  Haydi.
  Oturun.
  Eugenio.
  Beylere soğuk bir şeyler ver.
  Rodrigo'nun eline geçen eroin bana aitti.
  Ama bulmadı, çaldı.
  Fakat ben kimseyi öldürmedim.
  Karşınızdaki Fermin.
  Angelita da karısı.
  Medyum falan değil bu arada.
  Kızların öldürüldüğü gece Fermin o çiftlikteymiş.
  Kuyudan başka bildiği şeyler de var.
  Ama bir bedeli olur.
  - Ne istiyorsunuz?
  - Yerel Güvenlik Puntal'dan çekilsin.
  Evet mi, hayır mı?
  - Tamam.
  - Anlat bakalım Fermin.
  Kuyuya çantayı atan adamı gördüm.
  - Nasıl biriydi?
  - Yüzünü görmedim, karanlıktı.
  Ama normal, sıradan biriydi.
  Kızların kaybolduğu gündü.
  Sabahın beşinde bir balya geleceği için çiftlikte bekliyordum.
  - Arabası neydi?
  - Beyaz Dyane 6.
  Tam yanımdan geçti.
  Arabanın arka camında bir çıkartma vardı.
  - Ne çıkartması?
  - Uzun saçlı, şapkalı bir kadın.
  - Uzunluğu bu kadar var mıydı?
  - Biraz daha kısaydı.
  - Şapka nasıldı?
  - Büyük.
  Keşiş şapkası gibi.
  Böyle mi?
  Bir yerde gördüm ama  - Bu kadar mı Fermin?
  - Benden bu kadar.
  Baksana.
  Senin sorununu gördüm.
  Ölüler seni bekliyor.
  Az kaldı.
  Torunuma bu havluları o adam vermiş.
  Malaga'da çalıştığı bir otelden getirmiş.
  - Torununuzun arkadaşının adı neydi?
  - Sebastián.
  - Soyadı?
  - Bilmiyorum.
  - Buralı mı?
  - Bilmiyorum.
  - Kendisini hiç gördünüz mü?
  - Hayır.
  - Torununuz başka ne söyledi?
  - Kendisine iyi davrandığını.
  Quini'yi unutmasına yardımcı olduğunu.
  Sağ olun.
  - Hoşça kal dostum.
  - Güle güle.
  İsmi Sebastián Rovira Gálvez.
  Artık otelde çalışmıyor.
  Kovulmuş.
  Bazı eşyaları halen oteldeymiş.
  Gidip bakalım.
  Anne ile bir arkadaşı Yarın sabah 7:30'da Carabinieri anıtında.
  Yalnız gel.
  Kızların fotoğrafları onun gibi bir filmle çekilmiş.
  - Yalnızca bir yerde satılır.
  - Nerede?
  - Benim fotoğraflar nerede?
  - Bende değil.
  Sende ne var peki?
  Aguila Fotoğraf Stüdyosu, Sevilla.
  Birisi aylık sipariş veriyormuş.
  - Kim?
  - Quini isimli yakışıklı bir çocukmuş.
  Orada tab ediyorlarmış ama ne tür fotoğraflar olduğunu söylemediler.
  Ayin fotoğrafları olmadığı kesin ama.
  Şurada biri daha var.
  Fotoğrafı çeken kişinin yansıması.
  Flaş nedeniyle bulanık çıkmış.
  Bunu ortaya çıkarırsan fotoğraflarını alırsın.
  Peki ama negatifleri lazım.
  Yoksa mümkün değil.
  Haberde kullanmayacağım.
  Bana güvenebilirsin.
  Sen olsan senin gibi birine güvenir miydin?
  Sözüm söz.
  Geceleri uyuyabiliyor mu?
  Ortağın.
  Onu hatırladım.
  Sosyo Politik Kuvvetlerdeydi.
  Bilirsin, Franco'nun Gestaposu.
  71'de Vallecas'taki bir gösteride bir kızı vurdu.
  İki kurşunla.
  Fena yaşlanmış.
  Buna sevindim gerçi.
  O kızın ismi Marina.
  Kızlarımın yakın arkadaşıydı.
  Quini iki gün önce bu kızı avcı kulübesine götürmüş.
  Birlikte olduktan sonra giyinmemesini istemiş ve kızı yatağa bağlamış.
  Sonra dışarı çıkmış ve içeri başka bir adam girmiş.
  Kimmiş o adam?
  Yüzünü görmemiş.
  Tek söyleyebildiği pahalı bir parfüm koktuğu.
  Elleri de yumuşacıkmış.
  Kızın fotoğraflarını çekmiş.
  Quini, birine anlatırsan kasabadaki herkese fotoğrafları gösteririm demiş.
  Kızlarımın öldürüldüğü gece   Marina Quini ile birlikteymiş.
  Ama bir saate kadar.
  Savcılığa bunları anlatır mı dersin?
  Sana bile anlatamamış.
  Gitmem lazım.
  İyi günler.
  İsmim Pedro Suarez.
  - Müdür bey beni bekliyor.
  - Bir saniye.
  PERSONEL HARİCİ GİRMEK YASAKTIR - Bu bavul.
  Açayım mı?
  - Lütfen.
  Adam cidden tuhaftı.
  Bir müşteriyle sorun yaşamıştı.
  - Nasıl bir sorun?
  - Genç bir kızla ilgiliydi.
  Birden ortadan kaybolmasının nedeni de oydu bence.
  Rovira Galvez, Sebastián.
  Sübyancılık mı?
  Kayıtlı adresi yok.
  İki yıl hapis cezası nedeniyle aranıyor.
  Başka?
  Arkadaşı falan var mı?
  Arkadaşı da ailesi de yok.
  Onu buralarda gören olmamış.
  Annesinin cenazesine bile katılmamış.
  Tamam.
  Çok sağ ol.
  Yevmiyeler çok düşük! Soğan ekmeğe bile yetmiyor.
  Bizleri zor günlerin beklediğini bilmenizi isterim.
  Don Alfonso geçen yılki yevmiyelere yüzde 20 zam yaptı.
  - Günlük 150 peseta zam demek.
  - Yetmez! Lütfen sessiz olun! 170 peseta.
  Bu son tekliftir.
  Çalışmak istemeyen gitsin evinde otursun.
  Zaten elimizde fazladan adam var.
  Kabul edenler sıraya geçip imza atsın.
  Bayım! Bakar mısınız?
  Affedersiniz.
  Juan Robles.
  Sizinle tanışmak istedim.
  - Alfonso Corrales.
  - Polisim.
  - Cinayetleri araştırıyorum.
  - Yardımım dokunacaksa   bir haber etmeniz yeterli.
  Görüşmek üzere.
  Sağ olun.
  Evet.
  Evet hiç merak etme.
  Tabii.
  İyi geceler Manuel.
  Sağ ol.
  İşçibaşı, Alfonso Corrales'in evinde kayıtlı veya kayıtsız   hiç Dyane 6 olmadığını söylüyor.
  Marina'nın annesi de kızının sinemaya gittiğini söylüyor.
  Yarın Bay Corrales'i çağırtıp kan tahlili yaptırırım.
  - Bugün geç oldu.
  - Saat daha 11.
  Geç değil.
  Yarın telefon ettirip derhal karakola gitmesini sağlarım.
  Sorun çıkacağını sanmam.
  Şu an kızın bulunması için emir vereceğim.
  Onu telefonla çağırtmanızı istemiyorum.
  Kan tahlili için bana yetki vermenizi istiyorum.
  Derhal.
  Ayrıca Corrales ile Quini'yi sorgulamak için de yetki istiyorum.
  - Senin için sorunlu bir tip demişlerdi.
  - Anlamadım?
  Elinizde hislerinizden başka bir şey yok.
  Ortağın şapkalı birini görmüş.
  O kadar.
  Doğru mu?
  Doğru.
  Ben de şapka takarım.
  Bu beni de şüpheli yapar mı?
  Bana kesin deliller getirmediğiniz sürece size herhangi bir yetki vermem.
  Şimdi gidin lütfen.
  Bir gelişme olursa haber ederim.
  Onu koruyorsunuz.
  Ne?
  - Buranın şartlarını hiç bilmiyorsun.
  - Biliyorum.
  Diğer yerlerle aynı.
  Baba olacaksın.
  Bir şeye kalkışmadan önce iki kere düşün derim.
  Çıkın şimdi.
  Niye bir şey söylemedin?
  Kimden yanasın?
  Sen de onlarla mı birliktesin yoksa?
  Bu soruşturmayı çözmek istiyorum.
  Soruşturmadan alınmak istiyorum.
  Sen de diğerleri gibisin.
  Her şey olduğu gibi gitsin istiyorsun.
  Vallecas'ta yaptıklarından haberim var.
  Hiçbir şeyden haberin yok! Kimden bilgi aldığına dikkat et.
  - O adam kan istiyor.
  - Bırak beni.
  Bir kazaydı.
  Ateş eden de ben değildim.
  Ortağımdı.
  Elimi silahıma götürmedim bile.
  Sen de birini öldürsen, seni de korurum.
  Yanlış mı bu?
  Marina'nın evine gidelim.
  Babası o olamaz ki.
  Adam 87 yaşında.
  Her şeyi yapacağımı söyleyin.
  Hiç önemli değil.
  - Alo?
  - Benim.
  Merhaba Marina.
  Malaga'da bir gelişme var mı diye sormak istedim.
  Beni ne zaman ararlar?
  Senin sözleşmende bir sorun çıktı.
  Gelecek yıla kadar kimseyi işe almayacaklarmış.
  Bir konuşsanız?
  Her şeyi yapacağımı söyleyin.
  Hiç önemli değil.
  Buradan kurtulmam lazım.
  Dayanamıyorum artık.
  Buluşalım.
  Yarım saat sonra, her zamanki yerde.
  Aradığı numara avcı kulübesinin numarası.
  Gerek yok.
  Geldim! Kim o?
  - Burada başka kim kalıyor?
  - Kimse.
  - Kim?
  - Bekçi.
  - Adı ne?
  - Antonio.
  - Sebastián kim?
  - Tanımıyorum.
  - Yeter.
  - Sebastián nerede?
  Yeter dedim! Otur.
  Carmen ile Estrella'yı tanıyor muydun?
  Onları öldürmeden önce işkence etmişler.
  Avcı bıçağı ve kerpetenle.
  Göğüs uçlarını koparmışlar.
  Parmaklarını kesmişler.
  Kanatana kadar vajina ve anüslerine bir şeyler sokmuşlar.
  Bunları canlı canlı yapmışlar.
  İnsan bayılana kadar çok fazla acıya dayanabilir.
  Bilmiyordum.
  - Bilmiyordum.
  - Bana bak.
  Bekçinin adı ne?
  Sebastián.
  İş arıyordu, ben de işe aldım.
  Annesi eski arkadaşımdır.
  - Gizlenmesi gerekiyormuş.
  - Neden gizleniyormuş?
  Bilmiyorum.
  Çok değişti ama.
  - Artık onu tanıyamaz oldum.
  - Alfonso Corrales'i tanıyor musun?
  Evet.
  Bu eve hiç geldi mi?
  Ev kiralandığında buraya gelip gitmem.
  Sebastián nerede?
  Nerede?
  Kulübenin oradaki kullanılmayan evde.
  Aç! Juan! Estrella Bianca adına Hotel Medio Dia iş sözleşmesi.
  Başka kızların adına da çoğaltılmış.
  Hey! Araba gidiyor! Haydi! Dikkatli ol, yol kaygan.
  Dikkat! Bas, bas! Battı.
  Bu yol bataklığa çıkıyor.
  Bir kestirme var! Kıpırdama! Katil! Cidden beni mi sordular?
  Kim?
  Tebrik etmek için mi?
  Telgraf mı?
  Okusana.
  BATAKLIKTAKİ CİNAYETLER ÖLDÜRÜLEN KIZLAR Orayı geç.
  Görevlendirmem nereye çıkmış?
  Alcobendas mı?
  Hiç fena değil.
  Yürüyerek bile gider gelirim.
  Sen nasılsın?
  Elbette özledim.
  Hem de çok.
  İkinizi de çok özledim.
  Gelsene Pedro.
  Macarena ile tanıştırayım seni.
  Dur söyleme  Neyse söyle.
  - Mariví.
  - Mariví.
  Mariví.
  Bir dönün de size baksın.
  Dönün bakalım.
  İkiniz de efsanesiniz.
  - Ortağım Pedro.
  Merhabalar nerede?
  - Merhaba Pedro.
  Macarena ile Mariví yengeç fabrikasında çalışıyorlar.
  Maaşlarına zam gelmiş de onu kutluyorduk.
  Grevi kazanmışlar.
  Çok yaşa emekçi sınıfı! Birer içki daha içer miyiz?
  Ben ısmarlıyorum.
  Haydi içelim.
  Pedro, Pedro  Nerede Pedro?
  Nereye koydun?
  Burada.
  Kim bu?
  Kim?
  Bataklıktaki Çifte Cinayet Çözüldü O.
  Benim de arkadaşım.
  Bunu sakla.
  Oğluna sakla.
  Kaybetme.
  Sakın kaybetme Pedro.
  Şu içkimizi içelim mi artık?
  Artık bir kahramansın.
  Fotoğrafların.
  Birisi var ama yüzü belli değil.
  Truman Capote'ye.
  Truman Capote'ye.
  Sana yanlış bilgi gelmiş.
  O değilmiş.
  Kazara olmuş.
  Hediyem olsun.
  Kızın öldürüldüğü gün gösterilerde çekilmiş bir fotoğrafın büyütülmüş hali.
  Lakabı Kuzgun'du.
  Tek başına 100'den fazla kişiye işkence etti.
  Bu konunun uzmanı.
  Kendine iyi bak Pedro.
  Jesus bize yolluk hazırlatmış.
  - Size borcum.
  - Ne bu?
  Geyik yahnisi.
  - Kendine iyi bak.
  - Siz de.
  Aramızda bir sorun yok, değil mi?
  Çeviri: alihsans [21.
 01.
 2015] alihsans@divxplanet.
 com||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar