Print Friendly and PDF

Translate

Profesör (1986) Il camorrista

|

 


171 dk

Yönetmen:Giuseppe Tornatore

Senaryo:Giuseppe Tornatore, Massimo De Rita, Giuseppe Marrazzo

Ülke:İtalya İtalya

Tür:Suç, Dram

Vizyon Tarihi:02 Kasım 1986 (İngiltere)

Dil:İtalyanca

Müzik:Nicola Piovani

Çekim Yeri:Roma, Lazio, İtalya

Nam-ı Diğer:The Professor

Oyuncular

Ben Gazzara

Laura del Sol

Leo Gullotta

Marzio Honorato

Luciano Bartoli

Özet

Camorra'nın patronları Raffaele Cutolo'nun patronunun gerçek hikayesinden belli belirsiz esinlenen bu, "Il professore" un (profesör) suç kariyerinin hikayesidir. Hapishanede ve orada adım adım cinayetler ve uyuşturucular üzerine kurulmuş bir imparatorluk kurabiliyor.

Tüm eski Camorra patronlarını yok etmek ve "patronların yeni patronu" olmak için bir savaş başlatır. Kız kardeşinin yardımıyla New York'ta hapishaneden kaçmayı ve kaçmayı başarır. Burada hemen "Cosa Nostra" (İtalyan Amerikan Mafyası) ile yeni bir ilişki kuruyor. En güçlü suç örgütünün zirvesine oturacak,

ve İtalyan yetkililer neredeyse iktidarsız

NOT: Vezüv: hem Italya'da ismini bir yanardağdan alan bir bölgenin ismidir, hem de Aşk Tanırı anlamına gelir.

 Campania: Napolininde içinde bulunduğu 5 şehirden oluşan eyalet.

 Bu film dramatik bağlamda sadece güney değil; ulusal yargı ve parlemento kronikleri ve Camorra üzerine yapılan gazetecilikten esinlenilerek çekilmiştir.

.

 Filmin yazarları tarihi yeniden yazmayı, kendi gerçeklerini empoze etmeyi amaçlamamıştır; ama hayali olanla gerçek olanları harmanlayarak, şiddet ve zorbalığa karşı birlik yaratmak umuduyla bu filmi çekmiştir.

 İzleyici,  bu filmde gerekliliğine inandığı devlet ve hukukun farklı versiyonlarını, ve tek gerçeğin yalnızca sivil hayatı korumak olduğunu bulabilir.

 

PROFESÖR

- Don Saverio, bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz.

 - Söyler misin, senin için ne yapabilirim?

 - Aileme yardım ettiğin için sana her zaman minnettarım.

 - Bugün küçük bir çocuğa ihtiyacım var.

 - Geç.

 - Geç.

 - Sen de.

 - Terliyorsun.

 Ateşin var.

 - Terliyorsun.

 Ateşin var.

 - Hiçbirşeyim yok, iyiyim.

 Git başımdan.

 - Ne yapıyorsun?

 - Hazır mısın?

 - Hadi onlara yardım edelim.

 - Tamam, bir fedakarlık yapalım.

 - Yardıma ihtiyacınız var mı?

 - Sevdin mi?

 - Hayır, sevmedi.

 - Bok parçası!

 - Rahat bırak onu!

 - İmdat!

 - Orospu çocuğu!

 - Rahat bırak onu!

 Lütfen!

 Ne yaptın?

 Ne  ne?

 Onu öldürdüler!

 Oğlum, sana ne oldu?

 Sana ne yaptılar?

 -Ne yazık!

 - Polis!

 10 YIL SONRA

 Oğlum, seni çok özledim!

 Nihayet Napoli'desin.

 Sarılayım ona!

 Onu 10 yıldır görmedim.

 Oğlum  Çok büyümüşsün.

 Bak, Ciro bile sana merhaba demeye geldi.

 Hep seni düşünüyorduk.

 - Ben de düşünüyordum.

 - Herşey başladığında 10 yaşındaydım.

 Harikaydım, şimşek gibi hızlıydım.

 Kariyerime o yaşta başladım.

 - Nasıl çaldın?

 - Nasıl mı?

 Çıplak elle!

 - Peki ne çaldın?

 - Yüzükler, gümüşler, çantalar, saatler, cüzdanlar  Silahsız, yalnızca çıplak elle.

 - Bu taraftan  İlginizi çekti mi?

 - Bu yöntemle çaldıysanız, yönlendirme olmadan?

 Ve bunun için yedi yıl yatacaksın?

 Aptalsın!

 1967 Anayasasının 57.

 maddesini  temyiz edersen bile  3 yıldan daha az almazsın.

 Sen bir aptalsın!

 - Çok konuşuyorsun, söyle bakalım  Avukat mısın?

 - Hayır.

 Ama eskiden öyleydim.

 - Oğlum bir avukat, ama eskiden değildi.

 O çok iyi, her şeyi biliyor  sivil hakları, ceza kanunu, temyiz  - Ama bir iş bulamadı.

 Don Antonio onunla ilgileneceğine söz vermişti.

 - Sonra da hiç ilgilenmedi.

 Doğru mu?

 - Kesinlikle.

 Salvatore, söylesene, bu avaukatın adı ne?

 Bu aptal gibi davranan?

 - O iyi bir avukat.

 Bana Don Antonio Malacarne tarafından   tavsiye edildi.

 - O hergün meyhanede yemek yer.

 - Bu Malacarne'ye bir saygı.

 - Bunu hak ediyor.

 - Günaydın, Don Antonio.

 Rahat uyudunuz mu?

 Güzel bir gün.

 Dinlenmiş görünüyorsunuz.

.

 - Dikkatlı!

 Nazik.

 - Yönlendirme!

 Yönlendirme!

 Yön-len-dir-me!

 - Ne demek istiyorsun?

"Monopolio Banane" şirketinin başkanı vergi kaçakçılığı ile suçlanıyor.

 Hileli faaliyetler düzenleyerek, sahte isimler altında  kendi şirketine milyarlarca para aktardı.

 - Buna hırsızlık denir!

 Yönlendirme ile, istihbarat ile.

 - Gaetano Zarra, neden hapistesin?

 - Sigara kaçakçılığı.

 - Ya sen, Salvatore?

 - Hırsızlıktan!

 - Tavuk çalmaktan  - Ya sen, Domenico Lasciarra?

 Dolandırıcılık mı?

 Ya sen serseri?

 Silahlı soygun  Ya sen, Di Domenico?

 Pezevenklik ve insan ticareti  kadınlar, çocuklar  Şimdi hapistesin, Kim ailenle ve çocuklarınla ilgilenecek?

 Don Antonio Malacarne mi?

 O seni umursamaz.

 Malacarne avukatlarının ücretini ödedi mi?

 Demek istediğim, tabi ki öder.

 Ama burada çürüyesin diye yapar ödemeyi!

 Ama bundan hiç bahsetmedi.

 - Vaaz vermeyi kes.

 Açık konuş!

 - Haklı!

 -Demek istediğim, herkes kendi iyiliği için burda olduğunu düşünüyor.

 ve sizin gibi insanlar hapiste çürüyor!

 - Sen, sen ve sen  Ondan daha az zeki değilsiniz  Problem şu ki: Onun gibi organize değilsiniz.

 - Ve sen bu profesör bakışınla  Nasıl 30 yıl aldın?

 - Bir adamı öldürdüm.

 - Nasıl?

 Kitapla vurarak mı?

 - Elleriyle öldürdü!

 - Alfredo!

 - Kahretsin profesör, buraya her gelişinde birşeyler söylüyorsun.

 - Profesör, ona onu sevdiğimi ve onunla evlenmek istediğimi yaz.

 - Benimle evlenmezse onu öldürürüm!

 - Ne?

 - Bir kadını sevdiğinde onu tehdit edemezsin.

 - Evet, edebilirim.

 Aynen öyle yaz.

 - Bununla ilgileneceğim.

 - Onu öldürürüm!

 - Bunlar kim?

 - Calabrese.

 Patron Don Mico Spina.

 Bir yılan gibi keskin.

 - Sicilyalı mı?

 - Şurada, duvarın yanında.

 Onları görüyor musun?

 Güçlü ve tehlikeliler.

 Ve şu önümüzde duranlar, devrimciler.

 Sürekli konuşuyorlar, fakat kafaları karışık.

 - Ve Malacarne  Ne zaman çıkacak?

 - Ne zaman isterse çıkabilir.

 Ondan istediğin birşeyler varsa.

.

 Bir iyilik, koruma  bir görüşme talebi!

 Ama asla hediyesiz gitme!

 - Er ya da geç onu göreceğim.

 Fakat görüşme talebinde bulunmayacağım.

 - Ne yapman gerekiyorsa onu yap, ve sonra hücremi temizle, profesör.

 - Mola bitmiştir!

 - 10 yıldır hapisteyim  ve asla başkasının hücresini temizlemedim.

 Rosaria!

 - Oraya mı gidiyorsun?

 - Evet.

 - Gel arabayla gidelim.

 Hem takılmış oluruz biraz.

 - Gerek yok.

 - Bekle, Bir şeyler alayım.

 - Al şunu.

 Belki içeri alırlar.

 - Teşekkürler, Ciro.

 - Bekle.

 - Etiketler mükemmel.

 Ama su berbat.

 Nunziata'ya söyle bu siparişlerin etiketi sadece  Amerika'da var.

 - Şişe ve su götüreceğiz oraya.

 - Nasıl istersen, Don Anto.

 Orada Coca-cola içiyorlar  hiçbirşey anlamıyorlar.

 Bu bakımdan, parayı ve zamanı iyi kullanmalıyız.

 - Hadi.

 - O iyi, ama biraz içine kapanıktır.

 Korkarım birileri ona zarar verebilir.

 - Onu koruyabilirsen  - Kiminle konuşuyor?

 - Vezüv Profesörü  Mektupları o yazıyor.

 - İşe yaramaz kardeşin için birşey yapamam.

 Ama seni koruyabilirim.

 Ne düşünüyorsun?

 - Rosa, neden herkesin önünde kendini rezil ettin?

 Kimsenin merhametine ihtiyacın yok!

 - Kimsenin korumasına ihtiyacım yok!

 - Evet, anladım, ama sessiz, sessiz  - Sorun yok, avukat.

 - Emrinde.

 - Yüzüne ne oldu?

 - Hiç bir şey  - 841- Ciro bunları gönderdi.

 Fabrikada yaptı.

 - Ciro'nun iyi bir kariyeri var.

 - Temyiz başvurum nasıl gidiyor?

 - Beklemen lazım.

 - Hep bunu söylüyorsun.

 - Ne kadar paramız var?

 - Birkaç milyon.

 - Ne kadar?

 - 4 ya da 5.

 - Bu senin oğlun mu, avukat olan?

 - Evet, o.

 - Adın ne?

 - Goffredo La Sciarra.

 Dinle, sana hukuk bürosu açman için para veririm.

 Ama bana yardım edersen!

 - Güzel.

 - Seni gördüklerinde ürpermeliler.

 - Ne söylersem onu savunacaksın.

 Masraflar benden, anladın mı?

 - Aklını kaçırmış.

 Hiç anlamıyor.

 Er ya da geç Malacarne'nin ayaklarına kapanacak.

 Köpekler kayıp, profesör.

 Aferin, tebrik ederim!

 Onun gibi olmadığın açık.

 O lanet okumadan eğitiyor.

 Bunun yerine bazı ortaklar buldum.

 Sonra iş ve vergiler üzerine konuştuk, bunlar kimseyle paylaşmadığım şeyler.

 Fakat örgüt  Eski Camorra?

 Bu karmaşa.

 Bu içerde de hapishane dışında da karmaşa demek.

 Herşey dağılmış, kimi küçük patronlar birbirlerini çürütüyorlar, sigara kaçakçılığı bile yapamıyorlar.

 Ve biliyor musun, Malacarne bu yüz karaları hakkında neden konuşmak istemiyor?

 - Evet, çünkü Cosa Nostra ile çalışıyor.

 Bana doğruyu söyle  Calabrese, Camorra ile neden bu kadar ilgilendin?

 Bu seni ne sikime ilgilendiriyor?

 - Hadi açık konuşalım.

 - Evet profesör, sen zekisin  Seni seven biriyle yükselirsin.

 Hem de çok yükselirsin.

 Beni mi izliyorsun?

 Tabi ki izliyorsun, sen akıllısın.

 Ama akıllı olmak yetmez profesör!

 Tıpkı Napoli'dekilerin söylediği gibi, taşşaklı olmalısın  Peki, sen de o taşşak var mı?

 - Al bunu, Alfredo.

 Dışarı çıkınca lazım olabilir.

 Böylece sevgilin senin ne kadar centilmen olduğunu görür, sonra onu öldürmek yerine onunla evlenirsin.

 - Teşekkür ederim, profesör!

 Bir ihtiyacın olursa, araman yeterli!

 - Senden büyük bir iyilik istiyorum.

 - Çekinmene gerek yok.

 Ne istiyorsun?

 Sana Vezüv Profesöründen bir mesajım var.

 - Ah, o hıyar  Ne istiyormuş benden?

 - Seni yarın avluda duelloya davet ediyor.

 - Düelloya mı?

 - Peki bu hıyar bu genç yaşta neden ölmek istiyor?

 - Barış zamanında dost edin ki savaş zamanında sana yardım etsinler!

 - İyi şanslar profesör!

 - Saat kaç?

 - 12:05.

 Saat kaç?

 12:10.

 - Gelecek mi, yoksa gelmeyecek mi?

 - Göreceğiz şimdi.

 - Bahse varım Malacarne gelmeyecek.

 Don Anto!

 - Neler oluyor?

 - Avukatından.

 İçinde bir mektup var.

 - Italya cumhurbaşkanı, Antonio'ya sivil haklarını  cesurca koruduğu için madalya verecek  Bu kadar, sevgili başkan! " cesurca koruduğu için

 " - Saat kaç?

 - 12:30!

 - Malacarne kartondan kabadayı!

 Malacarne kartondan kabadayı!

 Kartondan bir kabadayı !

 - Pekala Vezüv Profesörü.

 - Profesör taşşaklıymı.

 - Hanımefendi, Profesörün kızkardeşi Rosaria, nerede yaşıyor?

 - Orada, birinci katta.

 - Teşekkürler.

 - Beni burada bekle, seni arayacağım.

 - Günaydın.

 - Avukat  - Dona Rosaria  - Evet?

 - Kimsiniz?

 - İzin verin kendimi tanıtayım!

 Ben, Alfredo Canale.

 - Ne istiyorsunuz?

 - Size Profesör'den selam getirdim  Ben istemedim, ama o ısrar etti.

 - Güzel  Girin.

 Size verebileceklerimin hepsi bu.

 Zengin değiliz!

 - Biliyorum  Ve bu sizi onurlandırır.

 Hatta babam bile benim için çok şey yapmadı.

 Dona Rosa, ben, kardeşlerim ve ve arkadaşlarım  hepimiz sizin emrinizdeyiz, anladınız mı?

 - İyi, şimdi gidebilirsiniz.

 - Teşekkür ederim, dona Rosaria.

 - Kardeşinizle gurur duymalısınız!

 Bu arada, hapiste herkes ona saygı duyar.

 Malacarne'yi rezil etmeyi başardı!

 - Ne düşünüyorsun?

 Şurda burda ödeme  oraya buraya bağış!

 Bu hikaye de ne?

 Siz kodamanlara meydan okudunuz!

 - Meydan okuma değildi, sadece bir yanlış anlama.

 - Bunu hayatınla ödeyebilirsin!

 O, kim biliyor musun?

 Hatırladın mı?

 - Biliyorum kim olduğunu, Rosa.

 Ve kendimi de biliyorum.

 - Bana inanıyor musun?

!

 Rosa, sakin ol.

 Hayat bir gülücüktür.

 - Ciro ile mi geldin?

 - Nerden biliyorsun?

 Söyle buraya gelsin, onunla konuşmak istiyorum.

 - Nerden biliyorsun, dedim.

 - Ah, biliyorum, her zaman, herşeyi bilirim.

 - O nasıl ?

 Özel izine ihtiyacın var.

 - Don Anto, bu bir zaferdi!

 - Nunziata!

 Hiç büyümeyeceksin.

 - İyi görünüyorsun.

 - Araba burda.

 - Teşekkürler.

 - Uzun zaman oldu.

 - Ah, evet  - Elbise düğmeleri mi yapıyorsun?

 - Hayır.

 - Astar mı?

 - Hayır.

 - Demek bez, pamuk, koltuk değneği ve makinelere  - ihtiyacın var, öyle mi?

 - Evet.

 - Sonra birçok fabrika ile anlaşmalar yapacaksın.

 - Doğru mu, değil mi?

 Ve sadece Malacarne'ye haraç ödemek zorundasın.

 - Ve sonra başkaları, ve sonra herkes gelecek.

 - Şimdi ise kimseye birşey ödemek zorunda değilsin.

 - Peki bizi kim koruyacak?

 - Ben.

 Vezüv Profesörü.

 - Nasıl?

 - Burayı vaftiz edeceğim, tıpkı bizi vaftiz eden üç ihtiyarın vaftiz ettiği gibi!

 Onlar demir ve zincirle vaftiz ettilerse, ben de demir ve zincirle vaftiz edeceğim.

 Gözlerimi gökyüzüne diktim ve düşen bir yıldız gördüm.

 Ve burası vaftiz edilmiştir.

 Toplum sessiz kelimelerle oluşur.

 Söylesenize, ne arıyorsunuz?

 - Ben onur arayan genç bir adamım.

 - Bir güvercin kaç kilo eder?

 - Rüzgara atılan bir tüy kadar.

 - Peki bu neyi simgeliyor?

 - Sessizliğin bekçiliğini.

 Ah şu sinekler  topluma tüm sessizliği getirir, görür ve kazanır.

 - İhanet edersen, bu ekmek kurşuna dönüşecek.

 Ve bu şarap da zehire  İlk başta tanıdığım gibi onurlu bir genç adamsan, şu andan itibaren, bu topluluğa ait bir güvercinsin.

 - Profesör, size şükranlarımı göstermek istiyorum.

 Adamlarım gece gündüz Malacarne'nin peşinde.

 Nerede olduğunu ve onu nasıl yakalayacağımızı biliyoruz.

 En ince ayrıntısına kadar hesaplandı.

 Yapmak istiyor musun?

 Yarım yamalak da olsa yapmak istiyor musun?

 Kral ya da yardımcı-kral?

 - Malacarne'yi kim öldürürse, benim dostum olacak.

 - Seni severim, duymak istediğim buydu.

 - Günaydın, dona Rosaria!

 - Günaydın!

 - Hanımefendi, altkatı temizlememi ister misiniz?

 - Hayır, teşekkürler  TV'yi buraya koy  Anladın mı, yoksa anlamadın mı?

 - Dona Rosaria  - Günaydın, Alfredo.

 - Bi ihtiyacınız var mı?

 - Hayır.

 - Dona Rosa, izin verirseniz, bu kez size birşey vermek istiyorum.

 - İçeri buyur!

 Şu kapıyı kapat.

 Ve şu paketleri çabuk bitir!

 Gel.

 - Tekrar teşekkürler.

 - Dona Rosaria  - Ve Jacono de Pagani.

 - Memnun oldum.

 - Bu ay için.

 Ve kardeşinize ben ve arkadaşlarımın selamalarını iletin.

 - Arkadaşlar Profesörden büyük şeyler bekliyor.

 - Teşekkür ederim.

 - Saygılarımla, dona Rosaria.

 - Tüm bunlar kardeşinize ait.

 - Ben de size birşey vereceğim.

 Bu kardeşimden.

 - Bir cevabın var mı?

 - Evet.

 - Bu ne demek oluyor:

"Yüzük önde, yılanlar arkada"?

 - Hiç birşey, dona Rosaria.

 Hiç bir anlamı yok.

 - Mükemmel bir akşam geçirdik, Titas.

 - Teşekkürler!

 - Umarım tüm iş sorunları iyiye gidecek, kaynak suyunda olduğu gibi.

 Ve sigara ve kaynak suyu işi artık yeter, zaman değişti.

 - Evet, fakat arıtmada problem var.

 - Şu adamlar kim?

 - Frank Titas, amerikalı.

 - Görüşürüz, Titas.

 - Kendin hazırla.

 - Gidebilirsin.

 - İyi geceler.

 - Hadi.

 - Sekiz dokuz gibi.

 Tekrar vurdu.

 - Kahretsin  -

"Yüzük önde, yılanlar arkada" ne demek oluyor?

 - Aşağı geliyor.

 - Seni tanıyorum.

 Kim gönderdi seni?

 - O, hayat verendir, hem de alan.

 Vezüv Profesörü.

 - Profesör kendine bahaneler uyduruyor.

 Gelemezdi.

 - Selamını gönderiyor.

 - Bırak.

 - Menü nasıl?

 - Nefis.

 - Sen ye.

 - Teşekkürler, profesör.

 - Ve bu akşam, herkese şampanya!

 Kutlamalıyız!

 - Ve tabi ki, kimse birşey görmedi!

 - Lütfen, Mr. Questor.

 - İş bu aşamaya kadar gelmişse, bu demektir ki, suikastçiler hapishanede.

 - Öyle mi?

 - Ve ne zaman hapiste bir patron öldürülürse, bir başkası onun yerini alacak demektir.

 Savaş çıkacak!

 Birbirlerini öldürsünler kimin umurunda  İşimizi kolaylaştırırlar.

 - Peki

Birbirlerini ne zaman öldüreceklerini kim bilebilir?

 - Dinle?

 - Evet.

 Bazı tevsiyelerim var, eğer ben.

Sana şunu söylemek istiyorum, bu olaylar senin itibarını yükseltmez, onları önlemeliyiz!

 - Bu kontrol değil!

 Bu taciz.

 Hadi skandal çıkar!

 - Firar!

 - Adaleti yerine getirelim!

 - Direniş uzun sürmez!

 - Hücrelerinize girmenizi emrediyorum. Size bir şey olmayacak, söz veriyorum.

 - Ne olacak?

 Bizi hücrede yalnız bırakacaksınız.

 - Reform istiyoruz!

 Burası lağım, hapishane değil!

 Reform!

 - Reform!

 Reform istiyoruz!

 - Hücrelerinize dönün!

 - Size bir öneride bulunacağım.

 - Bu konuda yapabilceğin hiç birşey yok, Profesör.

 Bu politik bir sorun.

 - Peki politika nedir?

 Yakınındaki insanları sikme sanatıdır.

 Nerelisin?

 Padova mı?

 Demek seni nakil etmelerini umursamıyorsun!

Fakat diğer türlü insanlar beni sever, yuvaları, aileleri var, çocukları onları ziyaret eder.

 Peki nakil ettiklerinde ne olacak?

 Yoldaşlar, neden işleri batırmak istiyorsunuz?

 Bu topluluğun kurbanı olmak istiyor musunuz?

 - Haklı!

 - Bravo, Profesör!

 Sana bir istikak defteri vereceğiz.

 - Eğer bu, şu yoksul insanlar için iyiyse, Her türlü istikak defterini kabul ederim.

 Yoldaşlar, ne istediğinizi biliyorum.

 Hapishanede daha fazla adalet istiyorsunuz.

 Bu doğru.

 Bu kutsal.

 Ama nasıl?

 Nasıl?

 Devrimle mi?

 Tam bir hayal kırıklığı!

 Reform er ya da geç gerçekleşecek  gazetelerde.

 - Peki gazetelerle ne yapacağınızı biliyor musunuz?

 - Evet, anladık!

 Fakat beni dinlerseniz, size acilen iyi bir öneri verebilirim.

 Size üç öneride bulunacağım.

 Birincisi: Hiç biriniz nakil edilmeyeceksiniz.

 İkincisi: Daha çok ziyaretçi kabul edecek ve daha iyi besleneceksiniz.

 Üçüncüsü: Herhangi birinizin paraya ihtiyacı olursa, içerde ya da dışarıda, Vezüv profesöründen tahsil edebilir.

 Problem yaratırsanız, adımı unutun.

 Ama eğer unutmak istemiyorsanız, sağduyulu olun, ve başka problemler çıkmadan, ilk önce bana gelin.

 - Şimdi, bana birşey borçlusun.

 Bu akşam saat sekizde dışarı çıkmalıyım.

 Endişelenme.

Kapılar kapanmadan geri döneceğim.

 - Bunun anlamı "Yüzükler önde, yılanlar arkada" mı?

Cevap ver!

 Beni ölümün habercisi yaptın!

 - Peki mektubu açtın mı!

- Evet, açtım  Öğrenmek istedim!

 - Bana inanmıyor musun?

- Sana inanmak mı?

Sen gözünü bile kırpmadan adamı sırtından vurursun.

 Bu şekilde insanları öldürürsen  eve geri dönemezsin!

 Babam hayatta olsaydı ne derdi?

 - Ben kimseyi öldürmedim, bunu anlamıyor musun?

 Bunu kafana iyice sok!

 - Rosa  Evet geri döneceğim.

 Döneceğim, emin olmak için.

 Ne yapmalıyım?

 20 yıl hapis cezam var.

 Ne yapmayı düşünüyorsun?

 Çöp mü olacaksın?

 Burdan geçen ilk dallamayı engellemeli miyim?

 - Ne yapabilirim?

 Ne?

 - Bunu yapma!

 Sakin ol!

 Öyle demek istemedim, Aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum.

 Bunu nazik kalarak yapabilirsin, sadece sinirlenme yeter.

 - Şayet tüm hayatımı hapiste yatarak geçireceksem, bir patron gibi yaşamak isterim.

 Ve eğer babam yaşasaydı, bana hak verirdi.

 Ama yaşamıyor, öyleyse  sadece sen bana hak verebilirsin.

 Bana sen hak vermelisin, sen!

 Tamam, sana hak vereceğim, ama öldürmen için değil.

 - Sadece doğru şeyler için.

 - Kesinlikle, doğru şeyler için.

 Ama iyi olmak bir sefer olmamalı, kalbinle düşün.

 Bunu unutma.

 Haraç, gasp, koruma  hepimiz için zenginlik getirir.

 Bu sadece doğru bir topluma sahip olmak içindir.

 doğru insanlarla ve herkesi bağlayan sıkı yasalarla.

 Sefil de olsa hayatın maliyeti vardır.

 ama adil olan kim, kim bu ödülü hak ediyor?

 Napoli'de ve tüm Campania'da 104.000 fabrika, 37.000 tersane, 25.000 otel, 280.000 alışveriş mağazası, 80.000 ambulans ve binlerce profesyonel var.

 Ve biz asgari olarak aylık 100 bin liret ile katkıda bulunursak, yılda 600 milyar kazanırız.

 Başlangıç olarak bu kadar, iyi yönetilmesi gerekir.

 Bir kısmı bağlılık göstermek için harcanacak, mahkumlar ve aileleri için  Geri kalanı tekrar yatırım için kullanılacak.

 - Camorra (Napoli Mafyası) ile nasıl anlaşma yaptık?

 - Barış içinde yaşamak istiyorlarsa, her paket sigara için bize yüzde ödemek zorundalar, ve her türlü kaçakçılık işleri için, bunlar zaten olanlar ve bunlar da üretenler için.

 - Uyuştucu için bile mi?

 - Herşey için dedim.

 Yeterince açık mı?

 - Pekala, anladığım kadarıyla hepimiz anlaştık.

 Ama açık konuşalım: Bu savaşı kışkırtacak.

 Kim savaş çıkaracak?

 - Biz zaten bir sürü kişiyiz, ve daha da çoğalacağız.

 Senin bölgende, Napoli'de, 300 binden fazla işsiz var.

 Peki biz onlara ne önereceğiz?

 Bir iş!

 Italya'nın güneyine hayat vereceğiz!

 - Haklısın, bize onu seven birileri lazım.

 - Sana söylemiştim.

 Camorra'nın reformu için üç şey yapmamız lazım.

 İlki, mükemmel bir örgütlenme, ikincisi, yozlaşmış siyasetçiler ve hakimler için para, ve üçüncüsü, herkesin yaşamı ve ölümü üzerinde söz hakkına sahip olmak.

 - Kes şunu!

 - Neredeyse şafak atacak.

 Ne yapmak istiyorsun?

 - Cavalier, bu yıl tüm hasat tehlikede.

 Toprak istediğimi vermezse

 Mahvolacağım.

 Yıl boyunca bunu söylüyorsun!

 Bu uğursuzluk getirir!

 Çalışacak mısın yoksa bırakacak mısın?

 - Bu zavallıya yardım et!

 - Sadece nasıl söyleceğini biliyorsun: 'Çocuk için'!

 Bu toprağı terketmelisin.

 Burayı başkasına söz verdim.

 Ah, bu Amerikan müziği 

- Salvatore, bu kale bir gün benim olmalı.

 Belediye başkanı olunca bunu unutma.

 - Geri döndüğün için sağol.

 Sen onurlu bir adamsın.

 Senin ve ailenin güvenliğini garanti ediyoruz.

 Kime hayaş sigortası verirsek o güvendedir.

 kendilerini kutsal koruyucuların olarak tanıtarak, Her ay adamlarımız gelecek bunu içinden gelen bir teklifle kutsamalısın.

 çünkü her teklif kalpten gelmez, bu ertelenirse ya da başka utanç verici şeyler olursa, bir kutsalı bir günahkardan daha iyi kimse incitemez.

 - Burası karara bağlanmıştır.

 Hadi gidin.

 Burası altı aydır aylığımı ödemiyor.

 Bana, ''Siz artık birer ölüsünüz'' demiştiler.

 Ama hala hayattayım.

 Ne yapmam gerekiyor?

 - Şu narin ellere bak!

 Açıkçası beyefendiler.

 - Belediye başkanı bunu önemsemelidir.

 Bana bugünün postasını ver.

 - Oğlum beş yıldır iş bekliyor.

 Ona bir sürü sözle verdiler, ama o hala işsiz.

 Üstelik evlendi.

 - Pekala, pazartesi başlasın.

 Nerede olacağını sana söyleriz.

 - Teşekkür ederim.

 - Bunlar şimdilik sende kalsın.

 - Seçimler için  kimi seçmeniz gerektiğini hatırlayın!

 - Ailende kaç kişi var?

 - Yedi.

 - Sana güveniyorum.

 Unutma.

 - Çok teşekkür ederim!

 - Bu Maronna'nın yolunu açacaktır.

 - Hoşça kal!

 - Rahibeler, içeri buyrun!

 - İkiniz de!

 - Oturun.

 Ee ?

 - Buraya gelmekle iyi mi ettim bilmiyorum.

 Ama nereye gidebilirdim ki?

 Polise mi?

 Buraya gelmekten daha kötü.

 İlkönce seni tutuklarlar ve sana inanmazlar ama ona inanırlar.

 Sonra da o dışarı çıktıtğında beni öldürebilir.

 - Kimden bahsediyorsun?

 "Hoşuna gidecek" dedi bana, "yeterince büyümüşsün!

" Beni ikna etti, ama işini bitirdikten sonra, arkadaşlarını aradı!

 Beni alıkoyup aylarca benden faydalandırlar.

 Artık dayanamıyorum.

 -Ağlama, Rita  - Bunu kimseye söylememeliydim.

 - Yardım et bana, Rosaria!

 - Onu tanıyor musun?

 - Nunziata için çalışıyor.

 Çocuk taciri.

 Onun gibi giyinen yirmiden fazla kişi vardı.

 Ne yapmalıyım?

 İyi.

 - İsdihdam, sendika aracılığı ile ele alınmalıdır!

 Mafyaya geçit yok!

 Camorra'ya karşı Rebel!

 - Rahat bırak beni!

 - Sen ve lanet bildirilerin!

 Onları sana yedireceğim!

 Anladın mı aptal?

Cettina  - Beni rahat bırak!

 Sana söylemiştim, ben dediğimi yaparım!

 - Benimle evlen, seni seviyorum.

 - Seninle asla evlenmeyeceğim!

 - Red edersen seni öldürürüm.

 - Defol!

 - Yemin ederim öldürürüm!

 - Benimle evlenecek misin, evlenmeyecek misin?

 - Hayır, evlenmeyeceğim!

 Evet mi, hyır mı?

 Bunu iyi düşün, Cetti!

 - Hayır!

 Seni sevdiğimi anlayamıyorsun!

 Bunu anlıyor musun?

 Satanı (Şeytan) red mi ediyorsun?

 - Evet.

 - Ve tüm yaptıklarını?

 - Evet.

 - Antonio'yu hepimizin onayladığı bir kilisede vaftiz etmek istiyor musunuz?

 - Evet, istiyoruz.

 - Antonio, seni Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz ediyorum.

 - Amin.

 - Artık benim ve Tanrının başka bir oğlu daha var  Tanrı seni korumazsa, ben koruyacağım!

 - Profesör, bize birşey söyle.

 İnsanlar çok merak ediyor.

 - Ben önemli biri değilim.

 Ah, makaleni beğenmedim!

 - Cesur ol Profesör!

 - Teşekkürler.

 - Sendika rahatladı.

 - Teşekkürler, Profesör.

 - Frank Titas, Amerikalı, en sonunda seninle konuşmak istiyor.

 Ama sadece seninle baş başa konuşmak istiyor.

 - Pekala, burdan çıkmak için daha sansasyonel bir yol arıyorum.

 Köklü aileler ve şu New York'lular, güçlü olduğumuzu anlamalılar.

 - Herşey yolunda giderse, avukatın dediği gibi, seni daha güvenli bir yere nakledecekler, ve sonra herşey daha kolay olacak.

 - Sayın Başkan, bu uzmanlık içeren psikolojik incelemelerin  sonuçları, kuşkusuz olarak müvekkililim akıl sağlığının düşük olduğu, akli dengesinin olmadığı yönünde.

 - Sanığın sorulanması ile devam ediyoruz.

 - Sayın Yargıç!

 Ben yoruldum, Tüm gün ayaktaydım  - Peki, tamam  Ekleyeceğin başka birşey var mı?

 Oh evet, görüyorsunuz Sayın Yargıç, siz ve aileniz için en iyisini diliyorum.

 Ama deli olmadığımı söylerseniz, aklıma bazı düşünceler gelir  diyelim ki, size ya ada ailenize birşeyler oldu  ve ya bu gerçekten olursa   ben ne yapabilirim?

 Sen de mi delireceksin?

!

 Ve daha sonra bize yeni bir yargıç gerekecek, ikimizi de doğruca tımarhaneye göndermek için  - Geri çekilin, yoksa !

 - Rosa, New Yorkluların gazeteyi okurkenki yüz ifadelerini hayal edebiliyor musun: Vezüv Profesörü filmlerde olduğu gibi hapisten silahla kaçtı !

 - Ayrıca TV'de yine Profesör!

 - Aferin, Alfredo!

 - Ve Nunziata'nın yüz ifadesi!

 - Ne istiyorsun?

 - Vezüv Profesörüne mesaj getirdim.

 Ah, ya cevabı şöyle olursa: Beş çöp torbası içeride senin yanında mı?

 Hadi!

 - Ben ve adamlarım 5 dakika içinde dışarıda olmazsak, burası havaya uçacak.

 Hepiniz burada öleceksiniz.

 - Tuzağa düştün!

 - Bu doğru değil.

 Blöf yapıyorsun.

 - Hadi, vur!

 - İyi, konuş bakalım!

 Bu Vezüv Profesörü ne istiyor?

 - Senin işini barışçı yollarla almak istiyor.

 Bu barış size her bir paket sigara için 30 bin lirete mal olacak, her soygun için 60 bin, ve kabaca 30 milyonda fuhuş ve kumar için.

 Her bir gün, bu anlaşılır.

 - Bizim ne olduğumuzu sanıyorsun?

 Bir hayır kuruluşu mu?

 - Bu bizim kanımız.

 Bu vampir ne kadar istiyor?

 - Bunu biraz tutabilirsin.

 - Merhaba?

 - Artık sana ödeme yapmak istemiyoruz.

 - Kar dokunulmazdır.

 - Rita!

 - Aman Tanrım!

 Bu yılın başından bu yana 100 kişiden fazla kişi suikaste uğradı.

 Narkotik Müdürü bu uyuşturucu çeteleri savaşının müttefik Camorrist örgüt Nunziata ile Berzella ve Musella adlı Camorra örgütleri arasında olduğnu söyledi.

 Bu arada, Campania hapishanesinden kaçanların takibi devam ediyor.

 Bugün bile, çok sayıda insan organize suç örgütlerini protesto etti.

 - Önlem aldın mı?

 Haberin var mı?

 - Elbette, sakin ol!

 - İyi.

 Titas, misafirleri ile beraber bizi kendi evinde ağırlayacak.

 Nasıl insanlar olduklarını göreceksin.

 İşadamları, bankacılar, girişimciler, şovmenler  Hepsi Frank Titas ile dost olmaya çalışıyor.

 - İyi akşamlar.

 - İyi akşamlar.

 - Onu tanıyor musun?

 - Şunu mu?

 Her hafta TV'de.

 - Peki şu ikisini?

 - Yaşlı olan İtalyanın en büyük bankeri.

 Diğeri ise Roberto Sapienza.

 Politikaya girip çıkanlar onun gibilerinin evine gider.

 - Nerden biliyorsun bunları?

 -Hapiste onca yıl geçirmiş olmasaydın, sende hepsini bilirdin.

 - Hapiste bunca yıl yatmasaydım, şu an burada olmazdık.

 - Bu güzel partinin tadını çıkarıyorum, ama özel konuşmayı tercih ederim.

 - Endişelenmeye gerek yok, gördüğün herkes benim arkadaşımdır.

 Ve eğer anlaşırsak, senin de arkadaşların olacaklar.

 - Tamam, iyi.

 - Sana uyuşturucu ticaretinde güvenbiliriz.

 Ama bize ne ile garanti vereceksin?

 Eski ailelerle nasıl anlaştın?

 - Eski topraklar sizin probleminiz.

 Yoksa yanılıyor muyum?

 Karaya çıkabiliriz, Milan'daki iyi malları arıtıp teslim ederiz.

 Siz dağıtımla ilgileneceksiniz.

 Bir çatışma çıkarmak lüzumsuz ve pahalı olur.

 Kar hepimize yeter.

 Bir kar olacak olursa tabi.

 - Hiçbir şey şampanyadan daha önemli değildir.

 Onlar temiz ve serin tutulmalı.

 Dostun onun zamanını boşa harcamaz.

 Ona "Bir İçim Su" derler, çünkü kadife gibi bir cildi var.

 Birbirlerine yakışıyorlar.

 - Birbirlerine yakışıyorlar, çünkü insanlar sevişirken birbirlerinin oyunlarını bilirler.

 Bu arada, adın ne?

 Garanti, teslimat, yüzde konuştuk hep.

 Ama senin iznin olmadan ve Şu Cosa Nostra'nın, Peru ve Tayland'a adam gönderemem.

 - Bravo, Profesör.

 Seni sevdim!

 Ama biliyorsun, bu izin sadece benim inisiyatifimde değil.

 Ama Cosa Nostra'nın hesabına olursa.

 Krediler onlara gider.

 - Bu gösteriyi 20 yıl önce yaptım.

 Nerelisin?

 Vezüv mü?

 Alfredo Canale'yi tanıyor musun?

 Benim arkadaşımdı.

 Şimdi ne yapıyor?

 Senin için mi çalışıyor?

 - Herşeyi biliyorsan, neden soruyorsun?

 - Belki de çok fazla konuştum.

 Çünkü sen benim hemşerimsin, anladın mı?

 Şu araba bizim, eskort gerekli değil, Profesör.

 Haberler çabuk yayılır bu şehirde.

 - Komiser, buraya gelmek için bir sebebin olmalı.

 - Ya senin burada olmak için sebebin ne?

 - Haber var mı?

 - Soruşturma devam ediyor.

 - Söyle bana.

 Nerede saklanıyor?

 - Bana söylemelisin.

 Kendi başına kaçmadığına eminim, bazıları onu kaçırdı.

 Kim olabilir?

 Peki şimdi nerede?

 Komiser, bunu soruşturuyor!

 - Afedersiniz.

 - Tabi, buyrun.

 - Merhaba!

 - Rosa, benim.

 Sana merhaba demek istedim.

 - Anladım.

 Bunu bu gece için mi düzenledin?

 - Ne?

 Konuşamıyor musun?

 Orada birileri mi var?

 - Evet  bir şarkı olmalı.

 Ne?

 - Kutsal olan gidip edebi babamızla konuşmalı.

 - Ne zaman?

 - Şu an meşgulüm, başka zaman ara.

 - Ben bu telefon görüşmesinin kaydını sana göndereceğim, sonra da kardeşinin hayatı konusunda artık endişe etmyeceksin.

 - Günaydın.

 - Teşekkürler.

 - Vezüv Profesörü, Joe Gandino, New York'lu.

 Tony Cuomo, Miami'li.

 - Oturun.

 - Teşekkür ederim.

 - Yolculuk iyi geçti mi dostum?

 - Evet, iyiydi.

 - Pekala, Napoli'de neler oluyor?

 - Bazı sorunlar var.

 - Fakat şimdi özgürsün, doğru hamleler yapabilirsin.

 Çok fazla ölüm kimseye iyilik getirmez.

 Bu işler nasıl yürür bilirsin.

 Sen çekiç ve örs arasındasın.

 Ne zaman sipariş lazım olsa, sen göz kulak olmalısın.

 - Biliyorum işi iyi yapıyorsun, ve insanlarına iyi davranıyorsun.

 Ama bunu kendi başına yürütemezsin, sorunların olur.

 - Frank şahidimdir, Ben ortaklığı hak edenlere teklif ederim.

 Ancak  her bölgenin bir patronu olmalı.

 Sicilyalılar Sicilya'da, Calabrialılar, Calabria'da  - Sen ise Campania'da  - Senin izninle.

 - Eğer isterseniz, dinlemeye izniniz var.

 O halde, burda mala ihtiyacımız var.

 Sicilya yeterli değil.

 Şu Marsilyalıları sevmiyoruz.

 Napoli iyi.

 Ancak eski dostlarını hor kullanamazsın.

 Savaş çıkarmak kolay, ama sen barışı korumalısın.

 Şunu unutma, bir baba kendi oğullarına karşı asla kendini koymaz.

 - Ama ben  Senin oğlun olmak istiyorum.

 - Tamam.

 - 365 oda.

 Her gece biri.

 - Hatırladın mı?

 - Evet, tabi.

 Burası artık senin evin.

 Şu andan itibaren hayatımız değişecek.

 İyi şeyler yapacağız, göreceksin.

 - Onlar zengin olsun.

 Bankaları, uçakları, binaları satın alsınlar  Peki sana ne kadar ödeyecekler?

 Her teslimat için bir milyon mu?

 500 bin, bir adam öldürmek için mi?

 Hayatını riske ediyorsun!

 Bu sana 10 yıla mal olacak ve yine konuşamayacaksı.

 Neden?

 Profesör ailene her ay 300 bin liret göndereceği için mi?

 - Şayet konuşursam, sen aileme para gönderecek misin?

 - Bana o bakıyor  - Babam gibi!

 Bunun ne kadar güzel olduğunu anlıyor musun?

 Bak.

 Burası patika.

 Buraya da ekipmanları yerleştireceğiz.

 Ve tüm buralarda golf sahası.

 - Bu ne kadara mal olur?

 - 35 Milyar!

 Hepsini finanse ettik.

 Buraya istediğiniz her türlü yatırımı yapabiliriz, Profesör.

 Burası turizm için önemli bir merkez olacak.

 Ne düşünüyorsun, Ciro?

 - Peki çimler ne zaman büyür?

 - Onu da halledeceğiz, onu da  - Salvatore, kaybedenler burada bunu yapar!

 Vezüvde bir golf sahası mı?

 Bu proje salakça!

 - Turizm hakkında ne biliyorsun ki?

 Bu benim işim.

 - Yani demek istiyorsun ki, sen ve arkadaşların sorumluluk alıp  havaalanı ve gaz istasyonu inşa edeceksiniz, çünkü kargo ve ekoloji konusunda uzmansınız, öyle mi?

 Sonra bizi golf oynamaya göndereksin, öyle mi?

 - Anlaşma böyle değildi.

 Arkadaşların Mesillo ve köpekbalığı Senator D'Amore'ye söyle, senin oylarını aynı şekilde toplarım, onları sana verdim.

 - Elimden gelen bu kadar.

 - Sonraki adım kenara çekilmek olur, ve artık bir anlaşma yapalım.

 Ayaküstü konuşarak anlaşma yapamyı sevmiyoruz, masaya oturmayı seviyoruz.

 Masaya oturalım!

 - Aferin, Ciro.

 Haydi gidip şu meclis üyesi ve senatörle tanışalım.

 - Seni uyarıyorum, bundan daha fazlasını elde edemeyiz.

 - Bir ziyafet şöleni hazırla, Salvatore!

 Masada kafa kafaya oturmak istiyorum.

 - İşte geldiler!

 - İyi akşamlar!

 - İyi akşamlar!

 - Şerefli Malventi, arkadaşımı tanıtmama izin verin.

 - İyi akşamlar.

 - Franco Pirrone, inşaatçı.

 - Nasıl böyle anlaşılmayan anlaşmalar yapabilirsiniz?

 - Bu bir tuzak, fakat Profesör bunun üstesinden gelecek.

 - Umarım.

 - Ciro Parrello.

 - Memnun oldum!

 - Demek inşaatçısın.

 Bu bölgede işleriniz zor olmalı.

 - Bakın, bana kalırsa, Camorra'ya her ay para vereyim ve onlarda beni rahat bıraksın.

 - Ama böyle bir şiddet dayanılmaz!

 - Peki neden?

 Devlete bizi unutsunlar diye mi vergi ödüyoruz?

 Bunun yerine, Camorra bizi koruyor.

 Hadi açık konuşalım, onurlu adam!

 Sence bunun için vergi ödemeli miyim?

 Şaka yapıyorum, bu çok açık.

 - Korkma onurlu adam, Napoli'de insanlar en dramatik olayların bile espirisini yaparlar.

 - Yine de, bu insanlar neşelidir.

 - Hey, gözlerini dört aç.

 - Burada bekle.

 - Ya da evler yetersiz.

 Ben inşaata milyarca yatırmaya hazırım.

 - Ve izin istemeye de.

 Daha sonra meclis üyeleri gelir, mesela Mesillo.

 Peki bana ne cevap verecek?

 - Çok güzel, gidebilirsin.

 - Bu beklediğimiz değişiklik.

 Profesör ölmeli!

 - Frank Titas bizimle anlaşma yapmalı.

 - Halledin şu işi!

 - Hadi!

 - Yani sizce, sigara kaçakçılığı yüzünden tekrar birbirimize girmeyelim!

 - Bu mantıklı, bu sektörde çalışan 80 bin insan var.

 Ve bir sabah hepsi sokağa atılırlarsa  Şehirde devrim olur!

 Bakın, onları bile kullanabilirim, eğer hükümet bana sigara üretmem için izin verirse.

 peki bana izin verilecek mi?

 - Bu işler çok karıştı.

 Benimle gel.

 Oraya git.

 Diğerlerini ara.

 - Bana bir şey söyle.

 Milyarlardan çok rahat söz ediyorsun.

 - Çok önemli bir işin mi var?

 - Ve senin sırrını açığa çıkaracağım.

 Büyük bir suçlu gibi masaya oturuyorsun.

 Camorra'ya reform getiren efsanevi lider, bir yıldır takip altında.

 - Sen çok ğelencelisin.

 Ama sana inanmıyorum.

 Dostlarım bana bunu asla yapmaz.

 Hadi!

 - Merhaba, Ciro Parrello ile görüşebilir miyim, lütfen?

 - Üzgünüm, hepsi çıktılar.

 - Merhaba, cevap ver bana Rosa!

 Konuş, dona Rosa  konuş benimle!

 - Hoşça kal!

 - İyi geceler!

 Herkese iyi geceler!

 - Hoşça kal, Salvato.

 - İyi geceler.

 - Çık dışarı yoksa seni öldürürüm!

 - Sakin ol, sakin ol!

 - Kahretsin!

 - Yüzünü gördün mü?

 - Beni yalnız bırak!

 Kahretsin!

 Hiç birşey yapmadım!

 - Kımıldama!

 - Boynumu incittin!

 Bu dostumun arabası, çalmadım!

 Evrakları tamam.

 - Neler oluyor, Alfredo Canale?

 Garip şeyler oluyor bu gece.

 Nunziata, Verzella  hepsi buralarda.

 - Çok güzel bir gece, komiser!

 - Kimin için?

 Biliyorsun ki, onlarda bizim gibi Profesörü arıyorlar.

 Tutuklamak için değil, öldürmek için!

 - O halde neden onları durdurmuyorsun?

 - Yalnızca onlardan önce bulmamıza yardım edersen.

 - Bir telefon görüşmesi yapabilir miyim?

 - Dona Rosaria'yı aramak işe yaramaz.

 Hattı kestim, hıyar!

 Ondan ne istedin, söyle bana.

 - Söyleyeceğim  Eğer onu rahat bırakırsan.

 Yoksa ölürsün, komiser!

 - Acele et.

 - İyi geceler!

 - Git uyu.

 - Yarın görüşürüz.

 - Bu gece ikiniz kalın.

 - Tamam.

 İyi geceler!

 - Geldi.

 Reto Montagnone'de bir evde.

 Çabuk gel!

 - Kahretsin!

 Yakalandı!

 - Ateş etmeyin!

 Ateş etmeyin!

!

 - B-Zed 29, tepeye çıkın.

 Emrim olmadan ateş etmeyin.

 Bölgeden araba çıkmasın.

 Dikkatli olun, silahlılar.

 - Hey, silahlarınızı bırakın!

 - Bu sefer köşeye sıkıştın.

 Vezüv Profesörü yalnızca şef ve ekibi tarafından tutuklanabilir.

 - Ben basit bir komiserim.

 - Göreceksin, göreceksin.

 Herşeyi biliyorum!

 - Zamanında rahip olsaydım, Şimdi papa olmuştum.

 - Ne isimleri?

!

 Ben birşey söylemem!

 Ne düşünüyorsun, komiserim?

 Ben ajan değilim!

 - Sadece nereye gitmek istediğini soruyorum.

 - Serbest miyim?

 Hayır!

 Öyleyse neden soruyorsun?

 - Bu senin için iyi olmaz, burası tehlikeli bir hapishane.

 Ben seni sakin bir hapishaneye transfer edebilirim.

 - Profesör neredeyse ben orda kalmak istiyorum.

 - Senin yaptığını anlayacağından neden bu kadar eminsin?

 Bunu düşün.

 - Anlayacak.

 Anlamasa bile, ben bir Camorrist'im!

 Bir Camorrist ne demek, biliyor musun?

 - Profesör!

 - Saklayacak bir şeyin yok!

 - Alfredo!

 - Profesöre söyle, ona ihanet etmedim.

 - İnan bana.

 - O oğlumun babası  o oğlumuzun babası, Alfredo!

 O bir katil, anladın mı?

 Görüyor musun?

 Bunun için ödeme yapacak, yemin ederim bunun için ödeme yapacak!

 - İlk suçun cezaevi hastahanesinden kaçmak.

 - Ne kaçması?

 Sayın Yargıç.

 Ben sadece uzaklaştım.

 Belki biraz gürültüyle  Sadece biraz uzaklaştım, kaçmadım.

 - Sayın Yargıç!

 Müvekkilimin bir deli olduğu kabul edildi.

 Bir deli adamın cezaevinden kaçması, ya da başka bir yerden, suç değildir, sonuçta o bir deli.

 - Kaçak olduğunuz süre boyunca ne yaptınız?

 - Size söyleyemem, bana üç müebbet verebilirsiniz çünkü.

 Ama size şunu söyleyebilirim: Adalete yardımcı oldum.

 - Bu yılki 300 ölümle ilgileniyor musunuz?

 - Ne ölümleri?

 Açlıktan ölenler mi?

 - Suikastle ölenler!

 Bu suikaste uğrayan insanlarla ilgili.

 - Sanki biri, cenaze evlerine abone olmuş gibi görünüyor.

 Mantıklı, öyle değil mi?

 - Sessizlik, sessizlik!

 - Peki ya R.

C?

 Reformist Comorra?

 Ne biliyorsun?

 - R.

C  belki de Red Cross demektir.

 Ya da "Rosaria Cara", kız kardeşimin adı.

 - Arkanızda sizin için hayatını feda etmeye hazır 3 bin kişinin olduğu doğru mu?

 - Hanımefendi, onlar öyle diyor.

 Güzel tohum ekmişim demek!

 Sayın Yargıç, beni izleyin, eğitimli olanlar.

 Onlara iyi şeyler vermeseydim, bu şözleri söylemezlerdi.

 Görüldüğü gibi kaderimde iyi şeyler yapmak varmış, yardımseverlik  belki de çünkü sevgiye ihtiyacım var, bilmiyorum  Dün yetimlere 2 milyon bağışladım.

 Bunu yazınız, yazınız!

 - Yani kendinizi bir mesih olarak mı görüyorsunuz?

 - Bunu sen söylüyorsun!

 Tekil zamir kullandığım için bağışlayın Ancak çoğul İncile uymuyor.

 - Sessizlik, sessizlik!

 Yoksa salonu boşaltırım!

 - Fotoğrafçıları uzaklaştırın.

 - Sanık oturabilir!

 Burası mahkeme salonu, tiyatro değil!

 -  Kendimi neye karşı korumam gerektiğini biliyor musunuz?

 Popülariteye karşı!

 - Örgütünüzün üyeleri kimler?

 - Size söylerim, ama yüzden fazla önemli kişinin ismi söz konusu.

 Aklımda tutamam.

 Yüksek bürokratlar bile var.

 - Beni de mi kast ediyorsun?

 - Gücendiyseniz, yardımcı oluruz.

 Sayın yargıç, Alfredo Canale'in dul eşini kürsüye çağırmak istiyorum.

 - Sessizlik!

 İtiraz ediyorum Sayın Yargıç!

 İddia makamı bunun farkında değil.

 Bu tanığın listede adı yok.

 - Sayın Avukat, size saygı duyuyorum, ama böyle bağırırsanız  Sen konuş, ben konuşayım  Kimse bir şey anlamaz.

 Sayın Yargıç, benim gibi birini yargılama şerefine asla erişmemişsinizdir.

 Yine de, beni aşağılamak istiyorsunuz.

 Beni aşağılıyorsunuz.

 çünkü ben sıradan bir memur tarafından yargılanmamalıyım.

 Bir bakanlık tarafından yargılanmalıyım.

 Daha da ötesi bir kadın tarafından yargılanıyorum!

 - Sen bir palyaçosun.

 - Bir kadınla ne yaparım biliyor musunuz?

 - Sessizlik!

 - Bu bir skandal!

 Adalete yapılmış bir hakaret!

 - Sessizlik!

 - Bu kabul edilmez bir skandal!

 - Duruşma ertelenmiştir.

 Sanığı götürün!

 Doktor Jervolino!

 Sana özel tim şefi olacağını söylemiştim.

 Tebrik ederim!

 Questor'a merhaba de!

 Küçüğüm, ölüm önce babanı aldı ve sonra da anneni.

 Suikast çetesi tarafından öldürülen tek masum tanıktı.

 Sağlıklı büyü, farklı ol!

 Herşeyi ve herkesi unut, daha iyi bir yaşam için.

 Bu sanattır!

 Bu şiirdir!

 Bu bizim Profesörün kalbidir!

 O, Napolinin en ''büyük şairi'' ünvanını onuruyla hakedendir.

 - İyi görünüyorsun, Anna.

 - Sende.

 Cezanın düşürülmesi ile ilgili herhangi bir gelişme var mı?

 - Profesör bununla ilgileniyor.

 Para gönderdin mi?

 - Evet.

 Onun şiirini okuyorum - Çok güzel, değil mi?

 - Çok özel bir aşk şiiri.

 - Ben de okudum.

 - Onun ilgi çekici bir adam olduğunu düşünüyorum.

 - Güzel!

 - Oh tanrım, bazı fantezilerini anlamıyorum.

 Gey gibi görünüyorlar.

 Ama onu suçlayamam.

 Hapiste nasıl şeylerin olduğunu biliyorsun.

 - Günaydın, Profesör.

 - Ciro, Avukat  Deprem  deprem!

 Sessiz, sessiz ol, deprem oluyor!

 - Gel  Nerede?

 Bu ilahi bir işaret, eski Camorra içinde kıyamet kopacak.

 - Öldür onu  Nereye gittiğini sanıyorsun, göt herif?

 İşini bitirmedin.

 Bitir işini, acılarına son ver.

 Seni öldürmek için iki sebebim var.

 Birincisi, iyi bir Camorrist olduğunu göstermedin.

 İkincisi, benim zarif kişiliğim hakkında söylediklerin.

 Ama seni bağışlayacağım.

 Ve sende bana borsada bazı tüyolar vereceksin.

 - Seni ziyarete gelen kız kim?

 - Kızkardeşim.

 - Bana kızkardeşini vereceksin.

 O benim, benim olacak!

 - Kaldırın.

 - Bekle.

 - Tam bir kıyım, Doktor Jervolino!

 Ne yapabilirdim ki!

?

 - Neler olduğunu öğrenmeye çalışacağız.

 Her suçludan deprem sırasında ne yaptığını öğreneceğiz.

 Her anı, her şeyi.

 - Evet, anlıyorum, ama her ne olduysa bir çoğu bakanlığın emriyle nakledilmiş.

 Önlem için.

 - Peki Profesör de nakeldildi mi?

 - Bir kaç saat önce.

 Peki kendi başına mı, yoksa Gaetano Zarra, Gennaro di Domenico ve diğerleriyle mi?

 - Beraber, yaklaşık 40 kişiler.

 - Ve sanıyorum, hepsi aynı hapishaneye nakledilecekler.

 - Kornaya bas.

 - Teşekkürler, Rosa.

 Bekle  Soyun.

 - Acele etmeliyiz, çok az zamanımız var.

 - Aylardır evsizim.

 Yazıklar olsun sana!

 - Durumunu anlıyorum ama depreme biz neden olmadık.

 Bu doğal bir afet, sabırlı olmalıyız.

 Sizin için çalışıyoruz.

 Sizin için çalışıyoruz.

 - Pekala, şu problem çözüldü, anladın mı?

 - Evler ne olacak?

 Sözleşmeler ne zaman imzalanacak?

 - Herşeyin zamanı var.

 Şimdi gitmeliyim.

 - Saygılarımla.

 - Ve dostlarına selam söyle.

 - Ek olarak onaylandı mı?

 - Evet, geçen hafta, başkan yakında onaylar.

 Campania'daki Kızıl Tugaylar tarafından yapılan birinci terörist saldırının ardından tüm şehre öfke ve panik hakim.

 Bir kaç saat önce, Kızıl Tugayların Napoli ayağı bu sabah Napoli'deki katliama misilleme yaptı.

 İmar Komisyonu Başkanının depremde hasar gören bölgeler için atadığı, Yerel Encümen Mimmo Mesillo kaçırıldı.

 Şoförlüğünü ve sekreterliğini yapan iki ajan da öldürüldü.

 - Büyük bir piçi yakalamışlar.

 Milyarlar kazanmıştı.

 - Kapa çeneni!

 Şimdi tüm bölge polis kaynayacak, ve hiç bir bok yapamayacağız.

 Git ve 9.

 bölgedeki tüm teröristleri ara, ve binlercesini buraya getir.

 Evimde devrimciler gibi davranmaya nasıl cüret ederler?

 - Ben bir şey yapmadım.

 Encümen Mesillo'yu tanımıyorum.

 - Kaç!

 - Kaç!

 - Burada duramayız!

 - Hayatımda hiç bu kadar polis görmemiştim.

 Bu devrim mi?

!

 - Savaş başladı, ne yazık!

 - Burada bir bir şey yapamazsınız!

 - Bu gerçek bir deprem!

 - Bu encümen kim?

 Onlar bulamazlarsa biz buluruz, onu bulacağız  ölü ya da diri.

 - Bu şekilde devam edemeyiz!

 - Peki, tamam  Sessizlik!

 - İzin ver, dona Rosa.

 Problem ne?

 Kimsenin parası yok!

 Elimizde hiç bir şey yok, artık uyuşturucu da yok.

 Şu götveren Titas artık bizim için hiçbir şey tedarik etmiyor!

 O tekrar köklü ailelerin tarafına geçti.

 Profesöre söyle bu konuda birşeyler yapsın.

 - Profesör herşeyi biliyor ve uygun bir çözüm yolu bulmaya çalışıyor.

 Ama biraz beklemelisiniz.

 Ve dostlarınıza da böyle söyleyin.

 Kardeşim kimseyi asla terketmez.

 Anladınız mı?

 Asla!

 - Benimle neden görüşmek istedin?

 - Oh, neden bu ses tonunu kullanıyorsun?

 Sana büyük bir fırsat sunmak istedim.

 Seni İtalyada mobil tugayların en ünlü şefi yapacağım.

 Senin en önemli davanı çözeceğim, ulusal çıkarlar  Ve belki bir kaç terörist tutuklarsın.

 Sonra sen de bana göz yumarak teşekkür edersin  Neden bu konuda konuşuyoruz?

 Sen zeki birisin.

 Ve sen de bir çakalsın!

 Ama ben de devleti temsil ediyorum, ve bir camorrist ile anlaşmalar yapmam.

 - Yalancı!

 Bir kere yaptın.

 - Evet, bu doğru  İsmi Alfredo Canale idi.

 Senin hayatını kurtarmak için nerede olduğunu söylemişti.

 Eğer bir dakika geç kalsaydım, sen ölmüş olurdun o ise yaşayacaktı.

 - Ama sen onu öldürdün.

 Sen nesin biliyor musun?

 Bir aptal!

 - Ama sen beni tutukladığın zaman, hayatımı kurtardığını biliyordun  - Bunu neden yaptın?

 - Çünkü ben polisim!

 - Nasıl bir hayalkırıklığı  Daha akıllı olduğunu düşünüyordum.

 Eğer senin gibi saf birini kaçırırlarsa, kimsenin umurunda olmaz.

 Ama Mesillo için konuşacak olursak, şunu temin ederim ki, benimle anlaşmaya gelecekler.

 Onları zorlayamam, ama gelecekler, senden daha yüksek kişiler.

 Devlet gelecek.

 Kim gelebilir  O devlet sayılmaz.

 - Profesör, birileri seninle görüşmek istiyor.

 - Önce beni selamla.

 - Şimdi konuşabilirsin.

 Neler oluyor sana?

 - Beni bir albay gibi meşgul ediyorlar.

 Yöneticinin ofisinde bazı önemli kişiler seninle görüşmek istiyorlar.

 İstihbarat Dairesi.

 - Biliyorum.

 - Biliyorum, ben herşeyi bilirim  -Teröristler Napoli'ye saldırıda bulunabilir, diye düşünüyorsun, Buna karışmak devlet birimlerindense senin için daha kolay.

 - Encümen Mesillo çok zayıf bir karakter.

 30 yıldan fazladır Campania'da politikanın içinde.

  ve bir çok şey biliyor.

 Eğer onların tehditlerine teslim olursa, kuruluşların güvenirliği tehlikeye girecek.

 - Öyleyse Profesör, benim partim encümenin hayatının kurtarılmasını istiyor  hem de acilen.

 - Beyler  Beni de karıştırmak istiyorsunuz, Ama sizinle anlaşamam.

 Ben büyükbaşları istiyorum.

 Bunu onlara söyleyin ve sonra tekrar görüşelim.

 - Yüksek sesle oku.

 - Sayın depremzedeler  - Devam et, devam et!

 - Sayın depremzedeler, Meclis üyesi Mesillo konuşuyor.

 Beni kaçırdılar, ve beni öldürecekler.

 Yardım edin, hayatımı kurtarın!

 Sayın depremzedeler, yetkilileri evsiz ailelere ev vermeleri için zorlayın.

 Deprem bölgeleri için imar planı isteyin.

 Arkadaşlar, acilen ve gerçekten müdahele edilmesini sağlayın, yoksa ben artık bir ölüyüm.

 - Bu sekreterliğimize bi mesaj.

 Umarım bu tatmin edicidir.

 - Neredeyse hepimiz  - Neredeyse hepimiz tüm şartları kabul ettik.

 - Yani?

 - Öncelikle bu, senin transferin ve adamlarının ceza indirimi için gayet iyi.

 Deprem bölgelerindeki kontratlara ilişkin olarak, emeğin için sana %50 ödeyebiliriz.

 ve şahsınıza ilişkin olarak da, özgür olacaksınız, akıl hastası kabul edilerek.

 Tüm bunlar, bu sorunu kısa bir süre içinde kimseye ödün vermeden, çözmeniz için.

 Elbette polis ve finansal koruma hiçbir şey bilmeyecek.

 - Yarın tüm teröristler senin talebinle burada olacak.

 - Bunu acilen öğrenmemiz lazım.

 - Sana söz verdim, Mesillo'yu kurtarmak için mümkün olan herşeyi yapacağım.

 - Senatör, bana bir şeyi açıklayın.

 Bu basit encümeni kurtarmak için neden tüm bu şeyleri göze alıyorsunuz?

 Senin parti başkanın için bu neden bu kadar tehlikeli?

!

 - Sen etkili bir adamsın, bunu anlayabilirsin.

 Bana başka soru sorma.

 - Sana eşlik edeceğim, Mr.

 Senator.

 Gelin.

 - Bana başka bir iyilik daha yapmalısınız.

 Bunlar Milan'dan arkadaşların  - Frank Titas?

 - Onu tutuklayıp buraya transfer etmelisin.

 - Polis.

 Evrakalrınız lütfen.

 - Tutuklusunuz.

 - Ama siz çıldırmışsınız!

 Kızıl Tugayların ültimatomundan bir kaç gün sonra, encümen Mesillo, bir kez daha ulusal ve yerel politkacıların gündemini oluşturmuştur.

 - Dinleyelim bakalım ne diyor.

 - Teröristlerin taleplerine ilişkin olarak partinizin aldığı pozisyon ne?

 Pozisyonumuz güçlü, hükümet teröristlerle görüşemez.

 Kimse niyetimizin teslim etmek değil, onların ipliğini pazara çıkarmak olduğunu bilmeyecek.

 Biz kamu düzeninin emirlerine itaat ediyoruz.

 - Bunlar bizim şartlarımız: 5 Milyar Liret, karışık seri numaralı banknotlar halinde, silah, ve hapishanelerin kontrolü için taahhüt, transferler, ve ceza indirimi.

 - 48 saat içinde cevaplayacağım.

 - Bu da son şartımız.

 Bize sorun çıkaran bazı polisleri ortadan kaldırmalısınız.

 - Mesela?

 - Mobil Tim şefi, Jervolino.

 - İyi örnek  - Durdurun!

 Durdurun arabayı!

 - İyi, ama çok yorgun.

 Çok yürümüş olmalı.

 Hepsi bu.

 - Bunlar polis değil!

 - Kenara çek!

 -  Siz de kimsiniz?

 Ne istiyorsunuz?

 - Sayın Meclis Üyesi, bizimle gelin, lütfen.

 - Dikkat, araba 15.

 otobanda.

 Meclis üyesi serbest bırakıldı, ama istihbarat servisi onu alıp götürdü.

 - Ne?

!

 - Şu an evde diye haber aldık.

 Kendini iyi hissetmiyor, doktorlar herhangi bir sorgulamaya izin vermedi.

 Başka bir şey yok.

 Gaza bas, bu şeyden hoşlanmadım.

 - Bu ne demek?

 Mesillo'yu sorguya çekenleri engellemişler.

 Camorra'nın eline geçmişse herşey mümkün.

 Camorristler bu oyunun küçük bir parçası sadece, bu çok daha büyük bir oyun.

 Daha hızlı!

 - Dikkat et!

 - Hadi, geç!

 - Profesörden.

 - Şampanya ile dişlerini temizle.

 Böylece otopsin temiz çıkacak.

 Profesör, profesör, lütfen konuşalım!

 - Gelini tebrik ederim!

 - Teşekkür ederim!

 Buradaki herşeyi değişmüş buldum.

 Mesela insanlar, İtalyanlar  - Tamam, hadi gidelim!

 - Bu gece hepimiz keyifliyiz!

 Daha da iyisi, mutluyuz!

 - Bu benden.

 Bir cenazeye değil, düğüne gittiğimizi biliyoruz.

 - Kardeşin Titas'ı neden öldürdü?

 - Kardeşim hiç bir şey yapamazdı, karar onun değildi.

 - Alıkş!

 - Kim yaptı o zaman?

 - Gaetano Zarra.

 O deli adam bunu kendi başına yaptı.

 - Ama kardeşim onu cezalandıracak.

 Profesör sana kendi saygınlığı için ihanet etti.

 Seni öldürecek.

 Bir dost.

 - Benimle kafa bulma, Üç aydan fazla oldu!

 Sen bir meclis üyesisin, Salvatore.

 Adın milletvekilliğinde geçiyor, değil mi?

 Ve sen, Ciro, şu arkadaşlarınla birlikte kaç milyar kazandın?

 - Kapa çeneni!

 5 milyar toplandı, ama sadece bir milyarı teröristlere gitti!

 Ve şu ahmaklar bunu aldı!

 Diğer 4 milyar nerede?

 - Tamam, ama şimdi sakin ol!

 - Sakin mi?

 Ve vaatler mi?

 Özgürlük, hala özgür değilim!

 Kahretsin!

 - Verdikleri sözlerini tutacaklar, bu sadece an meselesi artık.

 - Politikacılar nasıldır bilirsin!

 - Aferin  Onları nasıl tedavi edeceğimi biliyorum.

 Öldür onları!

 - Neler söylüyorsun?

 - Evet, evet!

 - Bu tehlikeli olabilir.

 Senin iyiliğin için söylüyorum, anla beni.

 Salvatore Giuliano'la ne olduğunu hatırlıyor musun?

 - Bunu daha önce söylemeliydin!

 Artık çok geç.

 - Benim işim bitti, Profesör.

 Belgeler mükemmel oldu tıpkı gerçek gibi.

 - Politikacılar benimle taşşak geçemez!

 Yarın TV ve gazetelere bak.

 Göreceksin kimin Salvatore Giuliano gibi sona yaklaştığını!

 Hükümeti devirmek için bir skandal yaratılacağı yönünde, Mühürlü bir belgenin ele geçirildiği teyit edildi.

 Belgeye göre, İstihbarat ve bazı yerel teşkilatların  Meclis üyesi Mesillo'nun serbest bırakılması için hiç bir anlaşması olmamış.

 Bugün bazı görüş alışverişinde bulunduk.

 İşte görüntüler.

 Bu saçma!

 Hepsi yalan!

 Bu belge sahte.

 Bunu yayınlamak bile skandal!

 - Partiniz hakkında ne düşünüyorsunuz?

 - Belgenin sahte olabileceğini düşünüyoruz.

 Ama bize sahte olduğunu kim teyit edecek?

 Bu arada, cumhurbaşkanının ünlü reformist Camorra  patronunun yüksek güvenlikli bir hapishaneye transferini onayladığı haberi elimize geçti.

 - Italya'daki tüm hapishanelerdeki adamlarıma binlerce mektup gönderdim.

 - Beni öldürürsen, katliam çıkaracaklar.

 - Sana olanlar için üzgünüm, ama hala hayatta olduğuna memnunum.

 Öldürmek yerine kınadılar.

 Ama bana mezarlığa kadar eşlik etmene memnunum.

 Öyleyse başka promosyon alacaksın.

 Belki  bir Questor olacaksın!

 - Promosyon yok, yarın transfer oluyorum.

 - Sonra biz basamak atlayacağız!

 Basamak !

 - Üç ay hücrede!

 Delirmemi istediler!

 Ama beceremediler.

 Ve şimdi hareket lazım bize.

 Ödeme yapmayı red edenler cezalandırılmalıdır Örnek olsun diye cezalandırın.

 Ölü sayısını umursamadan onları ayırın!

 - Örnek infaz!

 - Sakin ol!

 - Sakin olmalısın.

 - Sana Anna'yı getirdim, Orada bekliyor.

 - Hayır, onu istemiyorum.

 Ciro ile görüşmek istiyorum.

 - Ona söyle gelsin.

 - Ciro burada değil, Roma'da.

 - O mümkün olan herşeyi yapar mı?

 Politikacıları ürküttü mü?

 Kaç tane teslimatı hasıraltı etti?

 Şu istihbarat servisi de ödeme yapmak zorunda!

 - Ciro bir şey yapmıyor!

 - Ne?

!

 Ben burada çürüyorum  ve o hiçbir şey yapmıyor, bunu mu demek istiyorsun?

 O sadece lanet aşkını düşünüyor  Ah, o diğer tarafa geçti.

 Hatta bana ihanet etti.

 - Elbette, Ciro ihanet etti.

 Öyleyse bizim tarafımızdaki herkes ölü  ya ihanet etmişler, ya da edecekler.

 Sen bile ihanet ettin.

 - Ben asla ihanet etmedim!

 - Bana ihanet ettin.

 Sensiz hayatım nasıl olurdu biliyor musun?

 Bunu mu düşünüyorsun?

 Tüm bu yıllar boyunca, hep diğerleriyle ilgilendin.

 Benimle asla ilgilenmedin!

 Yorgun olduğumda, hastalandığımda  uyuduğumda ya da uyuyamadığımda.

 Sadece diğerleri vardı!

 Ciro oraya, Ciro buraya  - Oh, anladım, Ciro'yu korumak istiyorsun.

 Biliyorum, sen her zaman onu sevdiğimi düşündün.

 Hadi o zaman, üzerimde dans et.

.

 dans, dans!

 Rosa, biliyorsun  Camorristler her zaman beyinleri ile düşünür.

 ve asla kalpleriyle düşünmezler.

 - Rosaria!

 Burada ne yapıyorsun?

 - Beni içeri almayacak mısın?

 - Elbette, buyur.

 - Kapıyı kapat.

 - Tüm belge ve dökümanları bana ver!

 - Bu ne demek oluyor?

 - Eğer sen grev masasına oturmaya korkarsan, ben oturacağım.

 Parti sekreterinin mektuplarını ver, ve tüm toplantı tutanaklarını.

 - Ne toplantısı?

!

 Hiç bir şey tutanak edilmedi!

 - Rosa, anlamalısın, tüm bu yanlışı kardeşin yaptı.

 Evet, güzeldi, harikaydı  ama artık bitti!

 - Güzeldi, harikaydı  ama bunu unutursak daha iyi, öyle mi?

 Öp beni, Ciro.

 Sadece bir kez.

 - Şimdi gidebiliriz.

 - Sayın Hakim, Cira ve kızarkadaşını kimin öldürdüğünü biliyorum.

 - Sizinle görüşmeye karar verdim, çünkü adaletle işbirliği yapmak istiyorum.

 - İyi niyetinizin kanıtı ne?

 Sana neden güveneyim?

 - Profesör bize ihanet etti, ve hepimizi öldürmek istedi.

 Benim ölüm emrimi verdi, Cosa Nostra karşısında yüzünü kurtarmak için!

 Ama ben onurlu bir adamım.

 Herşeyi itiraf edeceğim, kendi işlediğim cinayetlerden başlayacağım!

 Bu eller çok kişiyi öldürdü, Sevgili Yargıç!

 Bu bir kanıt için yeterli mi?

 - Herşeyi anlatacağım.

 İsimler, soyisimler, bağlılıklar, ortaklıklar, cinayetler, Tüm Camorrist toplantılarının yer ve zamanları, kendi başına asla bulamayacağın şeyler.

 - Reformist Camorra'dan başlayalım hadi.

 - Hainler!

 - Ayağa kalkın!

 Mahkeme!

 - Askerlerim gelecek.

 Biliyorum.

 Biliyorum.

 Beni özgür bırakacaklar.

 Muhteşem bir saldırı olacak!

 Biliyorum, biliyorum  Gökten bin şövalye inecek.

 Bin tanesi de denizden yükselecek.

 Bu benim intikam günüm olacak!

 Biliyorum, biliyorum  Gelecekler  Bin tanesi gökyüzünden, bin tanesi de denizden  Biliyorum, ben herşeyi bilirim  İnfaz, infaz  - Profesör!

 Ziyaretçin var.

||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar