Profesör (1986) Il camorrista
| |
171 dk
Yönetmen:Giuseppe Tornatore
Senaryo:Giuseppe Tornatore, Massimo De Rita, Giuseppe
Marrazzo
Ülke:İtalya İtalya
Tür:Suç, Dram
Vizyon Tarihi:02 Kasım 1986 (İngiltere)
Dil:İtalyanca
Müzik:Nicola Piovani
Çekim Yeri:Roma, Lazio, İtalya
Nam-ı Diğer:The Professor
Oyuncular
Ben Gazzara
Laura del Sol
Leo Gullotta
Marzio Honorato
Luciano Bartoli
Özet
Camorra'nın patronları Raffaele Cutolo'nun patronunun gerçek
hikayesinden belli belirsiz esinlenen bu, "Il professore" un
(profesör) suç kariyerinin hikayesidir. Hapishanede ve orada adım adım
cinayetler ve uyuşturucular üzerine kurulmuş bir imparatorluk kurabiliyor.
Tüm eski Camorra patronlarını yok etmek ve "patronların
yeni patronu" olmak için bir savaş başlatır. Kız kardeşinin yardımıyla New
York'ta hapishaneden kaçmayı ve kaçmayı başarır. Burada hemen "Cosa
Nostra" (İtalyan Amerikan Mafyası) ile yeni bir ilişki kuruyor. En güçlü
suç örgütünün zirvesine oturacak,
ve İtalyan yetkililer neredeyse iktidarsız
NOT: Vezüv: hem Italya'da ismini bir yanardağdan alan bir
bölgenin ismidir, hem de Aşk Tanırı anlamına gelir.
Campania: Napolininde
içinde bulunduğu 5 şehirden oluşan eyalet.
Bu film dramatik
bağlamda sadece güney değil; ulusal yargı ve parlemento kronikleri ve Camorra
üzerine yapılan gazetecilikten esinlenilerek çekilmiştir.
.
Filmin yazarları
tarihi yeniden yazmayı, kendi gerçeklerini empoze etmeyi amaçlamamıştır; ama
hayali olanla gerçek olanları harmanlayarak, şiddet ve zorbalığa karşı birlik
yaratmak umuduyla bu filmi çekmiştir.
İzleyici, bu filmde gerekliliğine inandığı devlet ve
hukukun farklı versiyonlarını, ve tek gerçeğin yalnızca sivil hayatı korumak
olduğunu bulabilir.
PROFESÖR
- Don Saverio, bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz.
- Söyler misin, senin
için ne yapabilirim?
- Aileme yardım
ettiğin için sana her zaman minnettarım.
- Bugün küçük bir
çocuğa ihtiyacım var.
- Geç.
- Geç.
- Sen de.
- Terliyorsun.
Ateşin var.
- Terliyorsun.
Ateşin var.
- Hiçbirşeyim yok,
iyiyim.
Git başımdan.
- Ne yapıyorsun?
- Hazır mısın?
- Hadi onlara yardım
edelim.
- Tamam, bir
fedakarlık yapalım.
- Yardıma ihtiyacınız
var mı?
- Sevdin mi?
- Hayır, sevmedi.
- Bok parçası!
- Rahat bırak onu!
- İmdat!
- Orospu çocuğu!
- Rahat bırak onu!
Lütfen!
Ne yaptın?
Ne ne?
Onu öldürdüler!
Oğlum, sana ne oldu?
Sana ne yaptılar?
-Ne yazık!
- Polis!
10 YIL SONRA
Oğlum, seni çok
özledim!
Nihayet Napoli'desin.
Sarılayım ona!
Onu 10 yıldır
görmedim.
Oğlum Çok büyümüşsün.
Bak, Ciro bile sana
merhaba demeye geldi.
Hep seni düşünüyorduk.
- Ben de düşünüyordum.
- Herşey başladığında
10 yaşındaydım.
Harikaydım, şimşek
gibi hızlıydım.
Kariyerime o yaşta
başladım.
- Nasıl çaldın?
- Nasıl mı?
Çıplak elle!
- Peki ne çaldın?
- Yüzükler, gümüşler,
çantalar, saatler, cüzdanlar Silahsız,
yalnızca çıplak elle.
- Bu taraftan İlginizi çekti mi?
- Bu yöntemle
çaldıysanız, yönlendirme olmadan?
Ve bunun için yedi
yıl yatacaksın?
Aptalsın!
1967 Anayasasının 57.
maddesini temyiz edersen bile 3 yıldan daha az almazsın.
Sen bir aptalsın!
- Çok konuşuyorsun,
söyle bakalım Avukat mısın?
- Hayır.
Ama eskiden öyleydim.
- Oğlum bir avukat, ama
eskiden değildi.
O çok iyi, her şeyi
biliyor sivil hakları, ceza kanunu,
temyiz - Ama bir iş bulamadı.
Don Antonio onunla
ilgileneceğine söz vermişti.
- Sonra da hiç
ilgilenmedi.
Doğru mu?
- Kesinlikle.
Salvatore, söylesene,
bu avaukatın adı ne?
Bu aptal gibi
davranan?
- O iyi bir avukat.
Bana Don Antonio
Malacarne tarafından tavsiye edildi.
- O hergün meyhanede
yemek yer.
- Bu Malacarne'ye bir
saygı.
- Bunu hak ediyor.
- Günaydın, Don
Antonio.
Rahat uyudunuz mu?
Güzel bir gün.
Dinlenmiş
görünüyorsunuz.
.
- Dikkatlı!
Nazik.
- Yönlendirme!
Yönlendirme!
Yön-len-dir-me!
- Ne demek istiyorsun?
"Monopolio Banane" şirketinin başkanı vergi
kaçakçılığı ile suçlanıyor.
Hileli faaliyetler
düzenleyerek, sahte isimler altında kendi
şirketine milyarlarca para aktardı.
- Buna hırsızlık
denir!
Yönlendirme ile,
istihbarat ile.
- Gaetano Zarra,
neden hapistesin?
- Sigara kaçakçılığı.
- Ya sen, Salvatore?
- Hırsızlıktan!
- Tavuk çalmaktan - Ya sen, Domenico Lasciarra?
Dolandırıcılık mı?
Ya sen serseri?
Silahlı soygun Ya sen, Di Domenico?
Pezevenklik ve insan
ticareti kadınlar, çocuklar Şimdi hapistesin, Kim ailenle ve çocuklarınla
ilgilenecek?
Don Antonio Malacarne
mi?
O seni umursamaz.
Malacarne
avukatlarının ücretini ödedi mi?
Demek istediğim, tabi
ki öder.
Ama burada çürüyesin
diye yapar ödemeyi!
Ama bundan hiç
bahsetmedi.
- Vaaz vermeyi kes.
Açık konuş!
- Haklı!
-Demek istediğim, herkes
kendi iyiliği için burda olduğunu düşünüyor.
ve sizin gibi
insanlar hapiste çürüyor!
- Sen, sen ve sen Ondan daha az zeki değilsiniz Problem şu ki: Onun gibi organize değilsiniz.
- Ve sen bu profesör
bakışınla Nasıl 30 yıl aldın?
- Bir adamı öldürdüm.
- Nasıl?
Kitapla vurarak mı?
- Elleriyle öldürdü!
- Alfredo!
- Kahretsin profesör,
buraya her gelişinde birşeyler söylüyorsun.
- Profesör, ona onu
sevdiğimi ve onunla evlenmek istediğimi yaz.
- Benimle evlenmezse
onu öldürürüm!
- Ne?
- Bir kadını
sevdiğinde onu tehdit edemezsin.
- Evet, edebilirim.
Aynen öyle yaz.
- Bununla
ilgileneceğim.
- Onu öldürürüm!
- Bunlar kim?
- Calabrese.
Patron Don Mico Spina.
Bir yılan gibi keskin.
- Sicilyalı mı?
- Şurada, duvarın
yanında.
Onları görüyor musun?
Güçlü ve tehlikeliler.
Ve şu önümüzde
duranlar, devrimciler.
Sürekli konuşuyorlar,
fakat kafaları karışık.
- Ve Malacarne Ne zaman çıkacak?
- Ne zaman isterse
çıkabilir.
Ondan istediğin
birşeyler varsa.
.
Bir iyilik, koruma bir görüşme talebi!
Ama asla hediyesiz
gitme!
- Er ya da geç onu
göreceğim.
Fakat görüşme
talebinde bulunmayacağım.
- Ne yapman
gerekiyorsa onu yap, ve sonra hücremi temizle, profesör.
- Mola bitmiştir!
- 10 yıldır hapisteyim ve asla başkasının hücresini temizlemedim.
Rosaria!
- Oraya mı gidiyorsun?
- Evet.
- Gel arabayla
gidelim.
Hem takılmış oluruz
biraz.
- Gerek yok.
- Bekle, Bir şeyler
alayım.
- Al şunu.
Belki içeri alırlar.
- Teşekkürler, Ciro.
- Bekle.
- Etiketler mükemmel.
Ama su berbat.
Nunziata'ya söyle bu
siparişlerin etiketi sadece Amerika'da
var.
- Şişe ve su
götüreceğiz oraya.
- Nasıl istersen, Don
Anto.
Orada Coca-cola
içiyorlar hiçbirşey anlamıyorlar.
Bu bakımdan, parayı
ve zamanı iyi kullanmalıyız.
- Hadi.
- O iyi, ama biraz
içine kapanıktır.
Korkarım birileri ona
zarar verebilir.
- Onu koruyabilirsen - Kiminle konuşuyor?
- Vezüv Profesörü Mektupları o yazıyor.
- İşe yaramaz
kardeşin için birşey yapamam.
Ama seni
koruyabilirim.
Ne düşünüyorsun?
- Rosa, neden
herkesin önünde kendini rezil ettin?
Kimsenin merhametine
ihtiyacın yok!
- Kimsenin korumasına
ihtiyacım yok!
- Evet, anladım, ama
sessiz, sessiz - Sorun yok, avukat.
- Emrinde.
- Yüzüne ne oldu?
- Hiç bir şey - 841- Ciro bunları gönderdi.
Fabrikada yaptı.
- Ciro'nun iyi bir
kariyeri var.
- Temyiz başvurum
nasıl gidiyor?
- Beklemen lazım.
- Hep bunu
söylüyorsun.
- Ne kadar paramız
var?
- Birkaç milyon.
- Ne kadar?
- 4 ya da 5.
- Bu senin oğlun mu,
avukat olan?
- Evet, o.
- Adın ne?
- Goffredo La Sciarra.
Dinle, sana hukuk
bürosu açman için para veririm.
Ama bana yardım
edersen!
- Güzel.
- Seni gördüklerinde
ürpermeliler.
- Ne söylersem onu
savunacaksın.
Masraflar benden,
anladın mı?
- Aklını kaçırmış.
Hiç anlamıyor.
Er ya da geç
Malacarne'nin ayaklarına kapanacak.
Köpekler kayıp,
profesör.
Aferin, tebrik ederim!
Onun gibi olmadığın
açık.
O lanet okumadan
eğitiyor.
Bunun yerine bazı
ortaklar buldum.
Sonra iş ve vergiler
üzerine konuştuk, bunlar kimseyle paylaşmadığım şeyler.
Fakat örgüt Eski Camorra?
Bu karmaşa.
Bu içerde de
hapishane dışında da karmaşa demek.
Herşey dağılmış, kimi
küçük patronlar birbirlerini çürütüyorlar, sigara kaçakçılığı bile yapamıyorlar.
Ve biliyor musun,
Malacarne bu yüz karaları hakkında neden konuşmak istemiyor?
- Evet, çünkü Cosa
Nostra ile çalışıyor.
Bana doğruyu söyle Calabrese, Camorra ile neden bu kadar
ilgilendin?
Bu seni ne sikime
ilgilendiriyor?
- Hadi açık konuşalım.
- Evet profesör, sen
zekisin Seni seven biriyle yükselirsin.
Hem de çok
yükselirsin.
Beni mi izliyorsun?
Tabi ki izliyorsun,
sen akıllısın.
Ama akıllı olmak
yetmez profesör!
Tıpkı
Napoli'dekilerin söylediği gibi, taşşaklı olmalısın Peki, sen de o taşşak var mı?
- Al bunu, Alfredo.
Dışarı çıkınca lazım
olabilir.
Böylece sevgilin
senin ne kadar centilmen olduğunu görür, sonra onu öldürmek yerine onunla
evlenirsin.
- Teşekkür ederim,
profesör!
Bir ihtiyacın olursa,
araman yeterli!
- Senden büyük bir
iyilik istiyorum.
- Çekinmene gerek yok.
Ne istiyorsun?
Sana Vezüv
Profesöründen bir mesajım var.
- Ah, o hıyar Ne istiyormuş benden?
- Seni yarın avluda
duelloya davet ediyor.
- Düelloya mı?
- Peki bu hıyar bu
genç yaşta neden ölmek istiyor?
- Barış zamanında
dost edin ki savaş zamanında sana yardım etsinler!
- İyi şanslar
profesör!
- Saat kaç?
- 12:05.
Saat kaç?
12:10.
- Gelecek mi, yoksa
gelmeyecek mi?
- Göreceğiz şimdi.
- Bahse varım
Malacarne gelmeyecek.
Don Anto!
- Neler oluyor?
- Avukatından.
İçinde bir mektup var.
- Italya
cumhurbaşkanı, Antonio'ya sivil haklarını
cesurca koruduğu için madalya verecek
Bu kadar, sevgili başkan! " cesurca koruduğu için
" - Saat kaç?
- 12:30!
- Malacarne kartondan
kabadayı!
Malacarne kartondan
kabadayı!
Kartondan bir
kabadayı !
- Pekala Vezüv
Profesörü.
- Profesör
taşşaklıymı.
- Hanımefendi,
Profesörün kızkardeşi Rosaria, nerede yaşıyor?
- Orada, birinci
katta.
- Teşekkürler.
- Beni burada bekle,
seni arayacağım.
- Günaydın.
- Avukat - Dona Rosaria - Evet?
- Kimsiniz?
- İzin verin kendimi
tanıtayım!
Ben, Alfredo Canale.
- Ne istiyorsunuz?
- Size Profesör'den
selam getirdim Ben istemedim, ama o
ısrar etti.
- Güzel Girin.
Size
verebileceklerimin hepsi bu.
Zengin değiliz!
- Biliyorum Ve bu sizi onurlandırır.
Hatta babam bile
benim için çok şey yapmadı.
Dona Rosa, ben,
kardeşlerim ve ve arkadaşlarım hepimiz
sizin emrinizdeyiz, anladınız mı?
- İyi, şimdi
gidebilirsiniz.
- Teşekkür ederim,
dona Rosaria.
- Kardeşinizle gurur
duymalısınız!
Bu arada, hapiste
herkes ona saygı duyar.
Malacarne'yi rezil
etmeyi başardı!
- Ne düşünüyorsun?
Şurda burda ödeme oraya buraya bağış!
Bu hikaye de ne?
Siz kodamanlara
meydan okudunuz!
- Meydan okuma
değildi, sadece bir yanlış anlama.
- Bunu hayatınla
ödeyebilirsin!
O, kim biliyor musun?
Hatırladın mı?
- Biliyorum kim
olduğunu, Rosa.
Ve kendimi de
biliyorum.
- Bana inanıyor musun?
!
Rosa, sakin ol.
Hayat bir
gülücüktür.
- Ciro ile mi geldin?
- Nerden biliyorsun?
Söyle buraya gelsin, onunla
konuşmak istiyorum.
- Nerden biliyorsun,
dedim.
- Ah, biliyorum, her
zaman, herşeyi bilirim.
- O nasıl ?
Özel izine ihtiyacın
var.
- Don Anto, bu bir
zaferdi!
- Nunziata!
Hiç büyümeyeceksin.
- İyi görünüyorsun.
- Araba burda.
- Teşekkürler.
- Uzun zaman oldu.
- Ah, evet - Elbise düğmeleri mi yapıyorsun?
- Hayır.
- Astar mı?
- Hayır.
- Demek bez, pamuk, koltuk
değneği ve makinelere - ihtiyacın var,
öyle mi?
- Evet.
- Sonra birçok
fabrika ile anlaşmalar yapacaksın.
- Doğru mu, değil mi?
Ve sadece
Malacarne'ye haraç ödemek zorundasın.
- Ve sonra başkaları,
ve sonra herkes gelecek.
- Şimdi ise kimseye
birşey ödemek zorunda değilsin.
- Peki bizi kim
koruyacak?
- Ben.
Vezüv Profesörü.
- Nasıl?
- Burayı vaftiz
edeceğim, tıpkı bizi vaftiz eden üç ihtiyarın vaftiz ettiği gibi!
Onlar demir ve
zincirle vaftiz ettilerse, ben de demir ve zincirle vaftiz edeceğim.
Gözlerimi gökyüzüne
diktim ve düşen bir yıldız gördüm.
Ve burası vaftiz
edilmiştir.
Toplum sessiz
kelimelerle oluşur.
Söylesenize, ne arıyorsunuz?
- Ben onur arayan
genç bir adamım.
- Bir güvercin kaç
kilo eder?
- Rüzgara atılan
bir tüy kadar.
- Peki bu neyi
simgeliyor?
- Sessizliğin
bekçiliğini.
Ah şu sinekler topluma tüm sessizliği getirir, görür ve
kazanır.
- İhanet edersen, bu
ekmek kurşuna dönüşecek.
Ve bu şarap da
zehire İlk başta tanıdığım gibi onurlu
bir genç adamsan, şu andan itibaren, bu topluluğa ait bir güvercinsin.
- Profesör, size
şükranlarımı göstermek istiyorum.
Adamlarım gece gündüz
Malacarne'nin peşinde.
Nerede olduğunu ve onu
nasıl yakalayacağımızı biliyoruz.
En ince ayrıntısına
kadar hesaplandı.
Yapmak istiyor musun?
Yarım yamalak da olsa
yapmak istiyor musun?
Kral ya da
yardımcı-kral?
- Malacarne'yi kim
öldürürse, benim dostum olacak.
- Seni severim, duymak
istediğim buydu.
- Günaydın, dona
Rosaria!
- Günaydın!
- Hanımefendi,
altkatı temizlememi ister misiniz?
- Hayır, teşekkürler TV'yi buraya koy Anladın mı, yoksa anlamadın mı?
- Dona Rosaria - Günaydın, Alfredo.
- Bi ihtiyacınız var
mı?
- Hayır.
- Dona Rosa, izin
verirseniz, bu kez size birşey vermek istiyorum.
- İçeri buyur!
Şu kapıyı kapat.
Ve şu paketleri çabuk
bitir!
Gel.
- Tekrar teşekkürler.
- Dona Rosaria - Ve Jacono de Pagani.
- Memnun oldum.
- Bu ay için.
Ve kardeşinize ben ve
arkadaşlarımın selamalarını iletin.
- Arkadaşlar
Profesörden büyük şeyler bekliyor.
- Teşekkür ederim.
- Saygılarımla, dona
Rosaria.
- Tüm bunlar
kardeşinize ait.
- Ben de size birşey
vereceğim.
Bu kardeşimden.
- Bir cevabın var mı?
- Evet.
- Bu ne demek oluyor:
"Yüzük önde, yılanlar arkada"?
- Hiç birşey, dona
Rosaria.
Hiç bir anlamı yok.
- Mükemmel bir akşam
geçirdik, Titas.
- Teşekkürler!
- Umarım tüm iş
sorunları iyiye gidecek, kaynak suyunda olduğu gibi.
Ve sigara ve kaynak
suyu işi artık yeter, zaman değişti.
- Evet, fakat
arıtmada problem var.
- Şu adamlar kim?
- Frank Titas,
amerikalı.
- Görüşürüz, Titas.
- Kendin hazırla.
- Gidebilirsin.
- İyi geceler.
- Hadi.
- Sekiz dokuz gibi.
Tekrar vurdu.
- Kahretsin -
"Yüzük önde, yılanlar arkada" ne demek oluyor?
- Aşağı geliyor.
- Seni tanıyorum.
Kim gönderdi seni?
- O, hayat
verendir, hem de alan.
Vezüv Profesörü.
- Profesör kendine
bahaneler uyduruyor.
Gelemezdi.
- Selamını gönderiyor.
- Bırak.
- Menü nasıl?
- Nefis.
- Sen ye.
- Teşekkürler,
profesör.
- Ve bu akşam,
herkese şampanya!
Kutlamalıyız!
- Ve tabi ki, kimse
birşey görmedi!
- Lütfen, Mr. Questor.
- İş bu aşamaya kadar
gelmişse, bu demektir ki, suikastçiler hapishanede.
- Öyle mi?
- Ve ne zaman hapiste
bir patron öldürülürse, bir başkası onun yerini alacak demektir.
Savaş çıkacak!
Birbirlerini
öldürsünler kimin umurunda İşimizi
kolaylaştırırlar.
- Peki
Birbirlerini ne zaman öldüreceklerini kim bilebilir?
- Dinle?
- Evet.
Bazı tevsiyelerim var,
eğer ben.
Sana şunu söylemek istiyorum, bu olaylar senin itibarını
yükseltmez, onları önlemeliyiz!
- Bu kontrol değil!
Bu taciz.
Hadi skandal çıkar!
- Firar!
- Adaleti yerine
getirelim!
- Direniş uzun sürmez!
- Hücrelerinize
girmenizi emrediyorum. Size bir şey olmayacak, söz veriyorum.
- Ne olacak?
Bizi hücrede yalnız
bırakacaksınız.
- Reform istiyoruz!
Burası lağım,
hapishane değil!
Reform!
- Reform!
Reform istiyoruz!
- Hücrelerinize dönün!
- Size bir öneride
bulunacağım.
- Bu konuda
yapabilceğin hiç birşey yok, Profesör.
Bu politik bir sorun.
- Peki politika nedir?
Yakınındaki insanları
sikme sanatıdır.
Nerelisin?
Padova mı?
Demek seni nakil
etmelerini umursamıyorsun!
Fakat diğer türlü insanlar beni sever, yuvaları, aileleri
var, çocukları onları ziyaret eder.
Peki nakil
ettiklerinde ne olacak?
Yoldaşlar, neden
işleri batırmak istiyorsunuz?
Bu topluluğun kurbanı
olmak istiyor musunuz?
- Haklı!
- Bravo, Profesör!
Sana bir istikak
defteri vereceğiz.
- Eğer bu, şu yoksul
insanlar için iyiyse, Her türlü istikak defterini kabul ederim.
Yoldaşlar, ne
istediğinizi biliyorum.
Hapishanede daha
fazla adalet istiyorsunuz.
Bu doğru.
Bu kutsal.
Ama nasıl?
Nasıl?
Devrimle mi?
Tam bir hayal
kırıklığı!
Reform er ya da
geç gerçekleşecek gazetelerde.
- Peki gazetelerle
ne yapacağınızı biliyor musunuz?
- Evet, anladık!
Fakat beni
dinlerseniz, size acilen iyi bir öneri verebilirim.
Size üç öneride
bulunacağım.
Birincisi: Hiç
biriniz nakil edilmeyeceksiniz.
İkincisi: Daha çok
ziyaretçi kabul edecek ve daha iyi besleneceksiniz.
Üçüncüsü: Herhangi
birinizin paraya ihtiyacı olursa, içerde ya da dışarıda, Vezüv profesöründen
tahsil edebilir.
Problem
yaratırsanız, adımı unutun.
Ama eğer unutmak
istemiyorsanız, sağduyulu olun, ve başka problemler çıkmadan, ilk önce bana
gelin.
- Şimdi, bana birşey
borçlusun.
Bu akşam saat sekizde
dışarı çıkmalıyım.
Endişelenme.
Kapılar kapanmadan geri döneceğim.
- Bunun anlamı "Yüzükler
önde, yılanlar arkada" mı?
Cevap ver!
Beni ölümün habercisi
yaptın!
- Peki mektubu açtın
mı!
- Evet, açtım Öğrenmek istedim!
- Bana inanmıyor
musun?
- Sana inanmak mı?
Sen gözünü bile kırpmadan adamı sırtından vurursun.
Bu şekilde insanları
öldürürsen eve geri dönemezsin!
Babam hayatta olsaydı
ne derdi?
- Ben kimseyi
öldürmedim, bunu anlamıyor musun?
Bunu kafana iyice sok!
- Rosa Evet geri döneceğim.
Döneceğim, emin olmak
için.
Ne yapmalıyım?
20 yıl hapis cezam
var.
Ne yapmayı
düşünüyorsun?
Çöp mü olacaksın?
Burdan geçen ilk dallamayı
engellemeli miyim?
- Ne yapabilirim?
Ne?
- Bunu yapma!
Sakin ol!
Öyle demek istemedim,
Aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum.
Bunu nazik kalarak
yapabilirsin, sadece sinirlenme yeter.
- Şayet tüm
hayatımı hapiste yatarak geçireceksem, bir patron gibi yaşamak isterim.
Ve eğer babam
yaşasaydı, bana hak verirdi.
Ama yaşamıyor,
öyleyse sadece sen bana hak verebilirsin.
Bana sen hak
vermelisin, sen!
Tamam, sana hak
vereceğim, ama öldürmen için değil.
- Sadece doğru şeyler
için.
- Kesinlikle, doğru
şeyler için.
Ama iyi olmak bir
sefer olmamalı, kalbinle düşün.
Bunu unutma.
Haraç, gasp,
koruma hepimiz için zenginlik getirir.
Bu sadece doğru
bir topluma sahip olmak içindir.
doğru insanlarla
ve herkesi bağlayan sıkı yasalarla.
Sefil de olsa hayatın
maliyeti vardır.
ama adil olan kim,
kim bu ödülü hak ediyor?
Napoli'de ve tüm
Campania'da 104.000 fabrika, 37.000 tersane, 25.000 otel, 280.000 alışveriş
mağazası, 80.000 ambulans ve binlerce profesyonel var.
Ve biz asgari olarak
aylık 100 bin liret ile katkıda bulunursak, yılda 600 milyar kazanırız.
Başlangıç olarak bu
kadar, iyi yönetilmesi gerekir.
Bir kısmı bağlılık
göstermek için harcanacak, mahkumlar ve aileleri için Geri kalanı tekrar yatırım için kullanılacak.
- Camorra (Napoli
Mafyası) ile nasıl anlaşma yaptık?
- Barış içinde
yaşamak istiyorlarsa, her paket sigara için bize yüzde ödemek zorundalar, ve
her türlü kaçakçılık işleri için, bunlar zaten olanlar ve bunlar da üretenler
için.
- Uyuştucu için bile
mi?
- Herşey için dedim.
Yeterince açık mı?
- Pekala, anladığım
kadarıyla hepimiz anlaştık.
Ama açık konuşalım: Bu
savaşı kışkırtacak.
Kim savaş çıkaracak?
- Biz zaten bir sürü
kişiyiz, ve daha da çoğalacağız.
Senin bölgende,
Napoli'de, 300 binden fazla işsiz var.
Peki biz onlara ne
önereceğiz?
Bir iş!
Italya'nın güneyine
hayat vereceğiz!
- Haklısın, bize onu
seven birileri lazım.
- Sana söylemiştim.
Camorra'nın
reformu için üç şey yapmamız lazım.
İlki, mükemmel bir
örgütlenme, ikincisi, yozlaşmış siyasetçiler ve hakimler için para, ve
üçüncüsü, herkesin yaşamı ve ölümü üzerinde söz hakkına sahip olmak.
- Kes şunu!
- Neredeyse şafak
atacak.
Ne yapmak istiyorsun?
- Cavalier, bu yıl
tüm hasat tehlikede.
Toprak istediğimi
vermezse
Mahvolacağım.
Yıl boyunca bunu
söylüyorsun!
Bu uğursuzluk getirir!
Çalışacak mısın yoksa
bırakacak mısın?
- Bu zavallıya yardım
et!
- Sadece nasıl
söyleceğini biliyorsun: 'Çocuk için'!
Bu toprağı
terketmelisin.
Burayı başkasına söz
verdim.
Ah, bu Amerikan
müziği
- Salvatore, bu kale bir gün benim olmalı.
Belediye başkanı
olunca bunu unutma.
- Geri döndüğün için
sağol.
Sen onurlu bir
adamsın.
Senin ve ailenin
güvenliğini garanti ediyoruz.
Kime hayaş sigortası
verirsek o güvendedir.
kendilerini kutsal
koruyucuların olarak tanıtarak, Her ay adamlarımız gelecek bunu içinden gelen
bir teklifle kutsamalısın.
çünkü her teklif
kalpten gelmez, bu ertelenirse ya da başka utanç verici şeyler olursa, bir
kutsalı bir günahkardan daha iyi kimse incitemez.
- Burası karara
bağlanmıştır.
Hadi gidin.
Burası altı aydır
aylığımı ödemiyor.
Bana, ''Siz artık
birer ölüsünüz'' demiştiler.
Ama hala hayattayım.
Ne yapmam gerekiyor?
- Şu narin ellere bak!
Açıkçası beyefendiler.
- Belediye başkanı
bunu önemsemelidir.
Bana bugünün
postasını ver.
- Oğlum beş yıldır iş
bekliyor.
Ona bir sürü sözle
verdiler, ama o hala işsiz.
Üstelik evlendi.
- Pekala, pazartesi
başlasın.
Nerede olacağını sana
söyleriz.
- Teşekkür ederim.
- Bunlar şimdilik
sende kalsın.
- Seçimler için kimi seçmeniz gerektiğini hatırlayın!
- Ailende kaç kişi
var?
- Yedi.
- Sana güveniyorum.
Unutma.
- Çok teşekkür ederim!
- Bu Maronna'nın
yolunu açacaktır.
- Hoşça kal!
- Rahibeler, içeri
buyrun!
- İkiniz de!
- Oturun.
Ee ?
- Buraya gelmekle iyi
mi ettim bilmiyorum.
Ama nereye
gidebilirdim ki?
Polise mi?
Buraya gelmekten daha
kötü.
İlkönce seni
tutuklarlar ve sana inanmazlar ama ona inanırlar.
Sonra da o dışarı
çıktıtğında beni öldürebilir.
- Kimden
bahsediyorsun?
"Hoşuna
gidecek" dedi bana, "yeterince büyümüşsün!
" Beni ikna etti, ama işini bitirdikten sonra, arkadaşlarını
aradı!
Beni alıkoyup aylarca
benden faydalandırlar.
Artık dayanamıyorum.
-Ağlama, Rita - Bunu kimseye söylememeliydim.
- Yardım et bana,
Rosaria!
- Onu tanıyor musun?
- Nunziata için
çalışıyor.
Çocuk taciri.
Onun gibi giyinen
yirmiden fazla kişi vardı.
Ne yapmalıyım?
İyi.
- İsdihdam, sendika
aracılığı ile ele alınmalıdır!
Mafyaya geçit yok!
Camorra'ya karşı
Rebel!
- Rahat bırak beni!
- Sen ve lanet bildirilerin!
Onları sana
yedireceğim!
Anladın mı aptal?
Cettina - Beni rahat
bırak!
Sana söylemiştim, ben
dediğimi yaparım!
- Benimle evlen, seni
seviyorum.
- Seninle asla
evlenmeyeceğim!
- Red edersen seni
öldürürüm.
- Defol!
- Yemin ederim
öldürürüm!
- Benimle evlenecek
misin, evlenmeyecek misin?
- Hayır,
evlenmeyeceğim!
Evet mi, hyır mı?
Bunu iyi düşün, Cetti!
- Hayır!
Seni sevdiğimi
anlayamıyorsun!
Bunu anlıyor musun?
Satanı (Şeytan) red
mi ediyorsun?
- Evet.
- Ve tüm yaptıklarını?
- Evet.
- Antonio'yu
hepimizin onayladığı bir kilisede vaftiz etmek istiyor musunuz?
- Evet, istiyoruz.
- Antonio, seni Baba,
Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz ediyorum.
- Amin.
- Artık benim ve
Tanrının başka bir oğlu daha var Tanrı
seni korumazsa, ben koruyacağım!
- Profesör, bize
birşey söyle.
İnsanlar çok merak
ediyor.
- Ben önemli biri
değilim.
Ah, makaleni
beğenmedim!
- Cesur ol Profesör!
- Teşekkürler.
- Sendika rahatladı.
- Teşekkürler,
Profesör.
- Frank Titas,
Amerikalı, en sonunda seninle konuşmak istiyor.
Ama sadece seninle
baş başa konuşmak istiyor.
- Pekala, burdan
çıkmak için daha sansasyonel bir yol arıyorum.
Köklü aileler ve şu
New York'lular, güçlü olduğumuzu anlamalılar.
- Herşey yolunda
giderse, avukatın dediği gibi, seni daha güvenli bir yere nakledecekler, ve
sonra herşey daha kolay olacak.
- Sayın Başkan, bu
uzmanlık içeren psikolojik incelemelerin
sonuçları, kuşkusuz olarak müvekkililim akıl sağlığının düşük olduğu,
akli dengesinin olmadığı yönünde.
- Sanığın sorulanması
ile devam ediyoruz.
- Sayın Yargıç!
Ben yoruldum, Tüm gün
ayaktaydım - Peki, tamam Ekleyeceğin başka birşey var mı?
Oh evet, görüyorsunuz
Sayın Yargıç, siz ve aileniz için en iyisini diliyorum.
Ama deli olmadığımı
söylerseniz, aklıma bazı düşünceler gelir
diyelim ki, size ya ada ailenize birşeyler oldu ve ya bu gerçekten olursa ben ne yapabilirim?
Sen de mi
delireceksin?
!
Ve daha sonra bize
yeni bir yargıç gerekecek, ikimizi de doğruca tımarhaneye göndermek için - Geri çekilin, yoksa !
- Rosa, New
Yorkluların gazeteyi okurkenki yüz ifadelerini hayal edebiliyor musun: Vezüv
Profesörü filmlerde olduğu gibi hapisten silahla kaçtı !
- Ayrıca TV'de yine
Profesör!
- Aferin, Alfredo!
- Ve Nunziata'nın yüz
ifadesi!
- Ne istiyorsun?
- Vezüv Profesörüne
mesaj getirdim.
Ah, ya cevabı şöyle
olursa: Beş çöp torbası içeride senin yanında mı?
Hadi!
- Ben ve adamlarım 5
dakika içinde dışarıda olmazsak, burası havaya uçacak.
Hepiniz burada
öleceksiniz.
- Tuzağa düştün!
- Bu doğru değil.
Blöf yapıyorsun.
- Hadi, vur!
- İyi, konuş bakalım!
Bu Vezüv Profesörü ne
istiyor?
- Senin işini barışçı
yollarla almak istiyor.
Bu barış size her bir
paket sigara için 30 bin lirete mal olacak, her soygun için 60 bin, ve kabaca
30 milyonda fuhuş ve kumar için.
Her bir gün, bu
anlaşılır.
- Bizim ne olduğumuzu
sanıyorsun?
Bir hayır kuruluşu mu?
- Bu bizim kanımız.
Bu vampir ne kadar
istiyor?
- Bunu biraz
tutabilirsin.
- Merhaba?
- Artık sana ödeme
yapmak istemiyoruz.
- Kar dokunulmazdır.
- Rita!
- Aman Tanrım!
Bu yılın başından bu
yana 100 kişiden fazla kişi suikaste uğradı.
Narkotik Müdürü bu
uyuşturucu çeteleri savaşının müttefik Camorrist örgüt Nunziata ile Berzella ve
Musella adlı Camorra örgütleri arasında olduğnu söyledi.
Bu arada, Campania hapishanesinden
kaçanların takibi devam ediyor.
Bugün bile, çok
sayıda insan organize suç örgütlerini protesto etti.
- Önlem aldın mı?
Haberin var mı?
- Elbette, sakin ol!
- İyi.
Titas, misafirleri
ile beraber bizi kendi evinde ağırlayacak.
Nasıl insanlar
olduklarını göreceksin.
İşadamları,
bankacılar, girişimciler, şovmenler Hepsi
Frank Titas ile dost olmaya çalışıyor.
- İyi akşamlar.
- İyi akşamlar.
- Onu tanıyor musun?
- Şunu mu?
Her hafta TV'de.
- Peki şu ikisini?
- Yaşlı olan
İtalyanın en büyük bankeri.
Diğeri ise Roberto
Sapienza.
Politikaya girip çıkanlar
onun gibilerinin evine gider.
- Nerden biliyorsun
bunları?
-Hapiste onca yıl
geçirmiş olmasaydın, sende hepsini bilirdin.
- Hapiste bunca yıl
yatmasaydım, şu an burada olmazdık.
- Bu güzel partinin
tadını çıkarıyorum, ama özel konuşmayı tercih ederim.
- Endişelenmeye gerek
yok, gördüğün herkes benim arkadaşımdır.
Ve eğer anlaşırsak, senin
de arkadaşların olacaklar.
- Tamam, iyi.
- Sana uyuşturucu
ticaretinde güvenbiliriz.
Ama bize ne ile
garanti vereceksin?
Eski ailelerle nasıl
anlaştın?
- Eski topraklar
sizin probleminiz.
Yoksa yanılıyor muyum?
Karaya çıkabiliriz, Milan'daki
iyi malları arıtıp teslim ederiz.
Siz dağıtımla
ilgileneceksiniz.
Bir çatışma çıkarmak
lüzumsuz ve pahalı olur.
Kar hepimize yeter.
Bir kar olacak olursa
tabi.
- Hiçbir şey
şampanyadan daha önemli değildir.
Onlar temiz ve serin
tutulmalı.
Dostun onun zamanını
boşa harcamaz.
Ona "Bir İçim
Su" derler, çünkü kadife gibi bir cildi var.
Birbirlerine
yakışıyorlar.
- Birbirlerine
yakışıyorlar, çünkü insanlar sevişirken birbirlerinin oyunlarını bilirler.
Bu arada, adın ne?
Garanti, teslimat,
yüzde konuştuk hep.
Ama senin iznin
olmadan ve Şu Cosa Nostra'nın, Peru ve Tayland'a adam gönderemem.
- Bravo, Profesör.
Seni sevdim!
Ama biliyorsun, bu
izin sadece benim inisiyatifimde değil.
Ama Cosa Nostra'nın
hesabına olursa.
Krediler onlara gider.
- Bu gösteriyi 20 yıl
önce yaptım.
Nerelisin?
Vezüv mü?
Alfredo Canale'yi
tanıyor musun?
Benim arkadaşımdı.
Şimdi ne yapıyor?
Senin için mi
çalışıyor?
- Herşeyi biliyorsan,
neden soruyorsun?
- Belki de çok fazla
konuştum.
Çünkü sen benim
hemşerimsin, anladın mı?
Şu araba bizim, eskort
gerekli değil, Profesör.
Haberler çabuk
yayılır bu şehirde.
- Komiser, buraya
gelmek için bir sebebin olmalı.
- Ya senin burada
olmak için sebebin ne?
- Haber var mı?
- Soruşturma devam
ediyor.
- Söyle bana.
Nerede saklanıyor?
- Bana söylemelisin.
Kendi başına
kaçmadığına eminim, bazıları onu kaçırdı.
Kim olabilir?
Peki şimdi nerede?
Komiser, bunu
soruşturuyor!
- Afedersiniz.
- Tabi, buyrun.
- Merhaba!
- Rosa, benim.
Sana merhaba demek
istedim.
- Anladım.
Bunu bu gece için mi
düzenledin?
- Ne?
Konuşamıyor musun?
Orada birileri mi var?
- Evet bir şarkı olmalı.
Ne?
- Kutsal olan gidip
edebi babamızla konuşmalı.
- Ne zaman?
- Şu an meşgulüm,
başka zaman ara.
- Ben bu telefon
görüşmesinin kaydını sana göndereceğim, sonra da kardeşinin hayatı konusunda
artık endişe etmyeceksin.
- Günaydın.
- Teşekkürler.
- Vezüv Profesörü, Joe
Gandino, New York'lu.
Tony Cuomo, Miami'li.
- Oturun.
- Teşekkür ederim.
- Yolculuk iyi geçti
mi dostum?
- Evet, iyiydi.
- Pekala, Napoli'de
neler oluyor?
- Bazı sorunlar var.
- Fakat şimdi
özgürsün, doğru hamleler yapabilirsin.
Çok fazla ölüm
kimseye iyilik getirmez.
Bu işler nasıl yürür
bilirsin.
Sen çekiç ve örs
arasındasın.
Ne zaman sipariş
lazım olsa, sen göz kulak olmalısın.
- Biliyorum işi iyi
yapıyorsun, ve insanlarına iyi davranıyorsun.
Ama bunu kendi başına
yürütemezsin, sorunların olur.
- Frank şahidimdir, Ben
ortaklığı hak edenlere teklif ederim.
Ancak her bölgenin bir patronu olmalı.
Sicilyalılar
Sicilya'da, Calabrialılar, Calabria'da -
Sen ise Campania'da - Senin izninle.
- Eğer isterseniz,
dinlemeye izniniz var.
O halde, burda mala
ihtiyacımız var.
Sicilya yeterli değil.
Şu Marsilyalıları
sevmiyoruz.
Napoli iyi.
Ancak eski dostlarını
hor kullanamazsın.
Savaş çıkarmak kolay,
ama sen barışı korumalısın.
Şunu unutma, bir baba
kendi oğullarına karşı asla kendini koymaz.
- Ama ben Senin oğlun olmak istiyorum.
- Tamam.
- 365 oda.
Her gece biri.
- Hatırladın mı?
- Evet, tabi.
Burası artık senin
evin.
Şu andan itibaren
hayatımız değişecek.
İyi şeyler yapacağız,
göreceksin.
- Onlar zengin olsun.
Bankaları, uçakları,
binaları satın alsınlar Peki sana ne
kadar ödeyecekler?
Her teslimat için bir
milyon mu?
500 bin, bir adam
öldürmek için mi?
Hayatını riske
ediyorsun!
Bu sana 10 yıla mal
olacak ve yine konuşamayacaksı.
Neden?
Profesör ailene her
ay 300 bin liret göndereceği için mi?
- Şayet konuşursam, sen
aileme para gönderecek misin?
- Bana o bakıyor - Babam gibi!
Bunun ne kadar güzel
olduğunu anlıyor musun?
Bak.
Burası patika.
Buraya da ekipmanları
yerleştireceğiz.
Ve tüm buralarda golf
sahası.
- Bu ne kadara mal
olur?
- 35 Milyar!
Hepsini finanse ettik.
Buraya istediğiniz
her türlü yatırımı yapabiliriz, Profesör.
Burası turizm için
önemli bir merkez olacak.
Ne düşünüyorsun, Ciro?
- Peki çimler ne zaman
büyür?
- Onu da
halledeceğiz, onu da - Salvatore,
kaybedenler burada bunu yapar!
Vezüvde bir golf
sahası mı?
Bu proje salakça!
- Turizm hakkında ne
biliyorsun ki?
Bu benim işim.
- Yani demek
istiyorsun ki, sen ve arkadaşların sorumluluk alıp havaalanı ve gaz istasyonu inşa edeceksiniz, çünkü
kargo ve ekoloji konusunda uzmansınız, öyle mi?
Sonra bizi golf
oynamaya göndereksin, öyle mi?
- Anlaşma böyle
değildi.
Arkadaşların Mesillo
ve köpekbalığı Senator D'Amore'ye söyle, senin oylarını aynı şekilde toplarım, onları
sana verdim.
- Elimden gelen bu
kadar.
- Sonraki adım kenara
çekilmek olur, ve artık bir anlaşma yapalım.
Ayaküstü konuşarak
anlaşma yapamyı sevmiyoruz, masaya oturmayı seviyoruz.
Masaya oturalım!
- Aferin, Ciro.
Haydi gidip şu meclis
üyesi ve senatörle tanışalım.
- Seni uyarıyorum, bundan
daha fazlasını elde edemeyiz.
- Bir ziyafet şöleni
hazırla, Salvatore!
Masada kafa kafaya
oturmak istiyorum.
- İşte geldiler!
- İyi akşamlar!
- İyi akşamlar!
- Şerefli Malventi, arkadaşımı
tanıtmama izin verin.
- İyi akşamlar.
- Franco Pirrone,
inşaatçı.
- Nasıl böyle
anlaşılmayan anlaşmalar yapabilirsiniz?
- Bu bir tuzak, fakat
Profesör bunun üstesinden gelecek.
- Umarım.
- Ciro Parrello.
- Memnun oldum!
- Demek inşaatçısın.
Bu bölgede işleriniz
zor olmalı.
- Bakın, bana
kalırsa, Camorra'ya her ay para vereyim ve onlarda beni rahat bıraksın.
- Ama böyle bir
şiddet dayanılmaz!
- Peki neden?
Devlete bizi
unutsunlar diye mi vergi ödüyoruz?
Bunun yerine, Camorra
bizi koruyor.
Hadi açık konuşalım,
onurlu adam!
Sence bunun için
vergi ödemeli miyim?
Şaka yapıyorum, bu
çok açık.
- Korkma onurlu adam,
Napoli'de insanlar en dramatik olayların bile espirisini yaparlar.
- Yine de, bu
insanlar neşelidir.
- Hey, gözlerini dört
aç.
- Burada bekle.
- Ya da evler
yetersiz.
Ben inşaata milyarca
yatırmaya hazırım.
- Ve izin istemeye de.
Daha sonra meclis
üyeleri gelir, mesela Mesillo.
Peki bana ne cevap
verecek?
- Çok güzel,
gidebilirsin.
- Bu beklediğimiz
değişiklik.
Profesör ölmeli!
- Frank Titas bizimle
anlaşma yapmalı.
- Halledin şu işi!
- Hadi!
- Yani sizce, sigara
kaçakçılığı yüzünden tekrar birbirimize girmeyelim!
- Bu mantıklı, bu
sektörde çalışan 80 bin insan var.
Ve bir sabah hepsi
sokağa atılırlarsa Şehirde devrim olur!
Bakın, onları bile
kullanabilirim, eğer hükümet bana sigara üretmem için izin verirse.
peki bana izin
verilecek mi?
- Bu işler çok
karıştı.
Benimle gel.
Oraya git.
Diğerlerini ara.
- Bana bir şey söyle.
Milyarlardan çok
rahat söz ediyorsun.
- Çok önemli bir işin
mi var?
- Ve senin sırrını
açığa çıkaracağım.
Büyük bir suçlu gibi
masaya oturuyorsun.
Camorra'ya reform
getiren efsanevi lider, bir yıldır takip altında.
- Sen çok
ğelencelisin.
Ama sana inanmıyorum.
Dostlarım bana bunu
asla yapmaz.
Hadi!
- Merhaba, Ciro
Parrello ile görüşebilir miyim, lütfen?
- Üzgünüm, hepsi
çıktılar.
- Merhaba, cevap ver
bana Rosa!
Konuş, dona Rosa konuş benimle!
- Hoşça kal!
- İyi geceler!
Herkese iyi geceler!
- Hoşça kal, Salvato.
- İyi geceler.
- Çık dışarı yoksa
seni öldürürüm!
- Sakin ol, sakin ol!
- Kahretsin!
- Yüzünü gördün mü?
- Beni yalnız bırak!
Kahretsin!
Hiç birşey yapmadım!
- Kımıldama!
- Boynumu incittin!
Bu dostumun arabası,
çalmadım!
Evrakları tamam.
- Neler oluyor, Alfredo
Canale?
Garip şeyler oluyor
bu gece.
Nunziata, Verzella hepsi buralarda.
- Çok güzel bir gece,
komiser!
- Kimin için?
Biliyorsun ki, onlarda
bizim gibi Profesörü arıyorlar.
Tutuklamak için
değil, öldürmek için!
- O halde neden
onları durdurmuyorsun?
- Yalnızca onlardan
önce bulmamıza yardım edersen.
- Bir telefon
görüşmesi yapabilir miyim?
- Dona Rosaria'yı
aramak işe yaramaz.
Hattı kestim, hıyar!
Ondan ne istedin,
söyle bana.
- Söyleyeceğim Eğer onu rahat bırakırsan.
Yoksa ölürsün, komiser!
- Acele et.
- İyi geceler!
- Git uyu.
- Yarın görüşürüz.
- Bu gece ikiniz
kalın.
- Tamam.
İyi geceler!
- Geldi.
Reto Montagnone'de
bir evde.
Çabuk gel!
- Kahretsin!
Yakalandı!
- Ateş etmeyin!
Ateş etmeyin!
!
- B-Zed 29, tepeye
çıkın.
Emrim olmadan ateş
etmeyin.
Bölgeden araba
çıkmasın.
Dikkatli olun,
silahlılar.
- Hey, silahlarınızı
bırakın!
- Bu sefer köşeye
sıkıştın.
Vezüv Profesörü
yalnızca şef ve ekibi tarafından tutuklanabilir.
- Ben basit bir
komiserim.
- Göreceksin, göreceksin.
Herşeyi biliyorum!
- Zamanında rahip
olsaydım, Şimdi papa olmuştum.
- Ne isimleri?
!
Ben birşey söylemem!
Ne düşünüyorsun,
komiserim?
Ben ajan değilim!
- Sadece nereye
gitmek istediğini soruyorum.
- Serbest miyim?
Hayır!
Öyleyse neden soruyorsun?
- Bu senin için iyi
olmaz, burası tehlikeli bir hapishane.
Ben seni sakin bir
hapishaneye transfer edebilirim.
- Profesör neredeyse
ben orda kalmak istiyorum.
- Senin yaptığını
anlayacağından neden bu kadar eminsin?
Bunu düşün.
- Anlayacak.
Anlamasa bile, ben
bir Camorrist'im!
Bir Camorrist ne
demek, biliyor musun?
- Profesör!
- Saklayacak bir
şeyin yok!
- Alfredo!
- Profesöre söyle,
ona ihanet etmedim.
- İnan bana.
- O oğlumun babası o oğlumuzun babası, Alfredo!
O bir katil, anladın mı?
Görüyor musun?
Bunun için ödeme
yapacak, yemin ederim bunun için ödeme yapacak!
- İlk suçun cezaevi
hastahanesinden kaçmak.
- Ne kaçması?
Sayın Yargıç.
Ben sadece uzaklaştım.
Belki biraz
gürültüyle Sadece biraz uzaklaştım,
kaçmadım.
- Sayın Yargıç!
Müvekkilimin bir deli
olduğu kabul edildi.
Bir deli adamın
cezaevinden kaçması, ya da başka bir yerden, suç değildir, sonuçta o bir deli.
- Kaçak olduğunuz
süre boyunca ne yaptınız?
- Size söyleyemem,
bana üç müebbet verebilirsiniz çünkü.
Ama size şunu
söyleyebilirim: Adalete yardımcı oldum.
- Bu yılki 300 ölümle
ilgileniyor musunuz?
- Ne ölümleri?
Açlıktan ölenler mi?
- Suikastle ölenler!
Bu suikaste uğrayan
insanlarla ilgili.
- Sanki biri, cenaze
evlerine abone olmuş gibi görünüyor.
Mantıklı, öyle değil
mi?
- Sessizlik,
sessizlik!
- Peki ya R.
C?
Reformist Comorra?
Ne biliyorsun?
- R.
C belki de Red Cross
demektir.
Ya da "Rosaria
Cara", kız kardeşimin adı.
- Arkanızda sizin
için hayatını feda etmeye hazır 3 bin kişinin olduğu doğru mu?
- Hanımefendi, onlar
öyle diyor.
Güzel tohum ekmişim
demek!
Sayın Yargıç, beni
izleyin, eğitimli olanlar.
Onlara iyi şeyler
vermeseydim, bu şözleri söylemezlerdi.
Görüldüğü gibi
kaderimde iyi şeyler yapmak varmış, yardımseverlik belki de çünkü sevgiye ihtiyacım var, bilmiyorum Dün yetimlere 2 milyon bağışladım.
Bunu yazınız, yazınız!
- Yani kendinizi bir
mesih olarak mı görüyorsunuz?
- Bunu sen
söylüyorsun!
Tekil zamir
kullandığım için bağışlayın Ancak çoğul İncile uymuyor.
- Sessizlik, sessizlik!
Yoksa salonu
boşaltırım!
- Fotoğrafçıları
uzaklaştırın.
- Sanık oturabilir!
Burası mahkeme
salonu, tiyatro değil!
- Kendimi neye karşı korumam gerektiğini
biliyor musunuz?
Popülariteye karşı!
- Örgütünüzün üyeleri
kimler?
- Size söylerim, ama
yüzden fazla önemli kişinin ismi söz konusu.
Aklımda tutamam.
Yüksek bürokratlar
bile var.
- Beni de mi kast
ediyorsun?
- Gücendiyseniz,
yardımcı oluruz.
Sayın yargıç, Alfredo
Canale'in dul eşini kürsüye çağırmak istiyorum.
- Sessizlik!
İtiraz ediyorum Sayın
Yargıç!
İddia makamı bunun
farkında değil.
Bu tanığın listede
adı yok.
- Sayın Avukat, size
saygı duyuyorum, ama böyle bağırırsanız Sen
konuş, ben konuşayım Kimse bir şey
anlamaz.
Sayın Yargıç, benim
gibi birini yargılama şerefine asla erişmemişsinizdir.
Yine de, beni
aşağılamak istiyorsunuz.
Beni aşağılıyorsunuz.
çünkü ben sıradan bir
memur tarafından yargılanmamalıyım.
Bir bakanlık
tarafından yargılanmalıyım.
Daha da ötesi bir
kadın tarafından yargılanıyorum!
- Sen bir palyaçosun.
- Bir kadınla ne
yaparım biliyor musunuz?
- Sessizlik!
- Bu bir skandal!
Adalete yapılmış bir
hakaret!
- Sessizlik!
- Bu kabul edilmez
bir skandal!
- Duruşma
ertelenmiştir.
Sanığı götürün!
Doktor Jervolino!
Sana özel tim şefi
olacağını söylemiştim.
Tebrik ederim!
Questor'a merhaba de!
Küçüğüm, ölüm önce
babanı aldı ve sonra da anneni.
Suikast çetesi
tarafından öldürülen tek masum tanıktı.
Sağlıklı büyü, farklı
ol!
Herşeyi ve herkesi
unut, daha iyi bir yaşam için.
Bu sanattır!
Bu şiirdir!
Bu bizim Profesörün
kalbidir!
O, Napolinin en
''büyük şairi'' ünvanını onuruyla hakedendir.
- İyi görünüyorsun,
Anna.
- Sende.
Cezanın düşürülmesi
ile ilgili herhangi bir gelişme var mı?
- Profesör bununla
ilgileniyor.
Para gönderdin mi?
- Evet.
Onun şiirini okuyorum
- Çok güzel, değil mi?
- Çok özel bir aşk
şiiri.
- Ben de okudum.
- Onun ilgi çekici
bir adam olduğunu düşünüyorum.
- Güzel!
- Oh tanrım, bazı
fantezilerini anlamıyorum.
Gey gibi görünüyorlar.
Ama onu suçlayamam.
Hapiste nasıl
şeylerin olduğunu biliyorsun.
- Günaydın, Profesör.
- Ciro, Avukat Deprem deprem!
Sessiz, sessiz ol,
deprem oluyor!
- Gel Nerede?
Bu ilahi bir işaret,
eski Camorra içinde kıyamet kopacak.
- Öldür onu Nereye gittiğini sanıyorsun, göt herif?
İşini bitirmedin.
Bitir işini,
acılarına son ver.
Seni öldürmek için
iki sebebim var.
Birincisi, iyi bir
Camorrist olduğunu göstermedin.
İkincisi, benim zarif
kişiliğim hakkında söylediklerin.
Ama seni
bağışlayacağım.
Ve sende bana borsada
bazı tüyolar vereceksin.
- Seni ziyarete gelen
kız kim?
- Kızkardeşim.
- Bana kızkardeşini
vereceksin.
O benim, benim olacak!
- Kaldırın.
- Bekle.
- Tam bir kıyım,
Doktor Jervolino!
Ne yapabilirdim ki!
?
- Neler olduğunu
öğrenmeye çalışacağız.
Her suçludan deprem
sırasında ne yaptığını öğreneceğiz.
Her anı, her şeyi.
- Evet, anlıyorum,
ama her ne olduysa bir çoğu bakanlığın emriyle nakledilmiş.
Önlem için.
- Peki Profesör de
nakeldildi mi?
- Bir kaç saat önce.
Peki kendi başına mı,
yoksa Gaetano Zarra, Gennaro di Domenico ve diğerleriyle mi?
- Beraber, yaklaşık
40 kişiler.
- Ve sanıyorum, hepsi
aynı hapishaneye nakledilecekler.
- Kornaya bas.
- Teşekkürler, Rosa.
Bekle Soyun.
- Acele etmeliyiz, çok
az zamanımız var.
- Aylardır evsizim.
Yazıklar olsun sana!
- Durumunu anlıyorum
ama depreme biz neden olmadık.
Bu doğal bir afet, sabırlı
olmalıyız.
Sizin için
çalışıyoruz.
Sizin için
çalışıyoruz.
- Pekala, şu problem
çözüldü, anladın mı?
- Evler ne olacak?
Sözleşmeler ne zaman
imzalanacak?
- Herşeyin zamanı var.
Şimdi gitmeliyim.
- Saygılarımla.
- Ve dostlarına selam
söyle.
- Ek olarak onaylandı
mı?
- Evet, geçen hafta, başkan
yakında onaylar.
Campania'daki Kızıl
Tugaylar tarafından yapılan birinci terörist saldırının ardından tüm şehre öfke
ve panik hakim.
Bir kaç saat önce,
Kızıl Tugayların Napoli ayağı bu sabah Napoli'deki katliama misilleme yaptı.
İmar Komisyonu
Başkanının depremde hasar gören bölgeler için atadığı, Yerel Encümen Mimmo
Mesillo kaçırıldı.
Şoförlüğünü ve
sekreterliğini yapan iki ajan da öldürüldü.
- Büyük bir piçi
yakalamışlar.
Milyarlar kazanmıştı.
- Kapa çeneni!
Şimdi tüm bölge polis
kaynayacak, ve hiç bir bok yapamayacağız.
Git ve 9.
bölgedeki tüm
teröristleri ara, ve binlercesini buraya getir.
Evimde devrimciler
gibi davranmaya nasıl cüret ederler?
- Ben bir şey
yapmadım.
Encümen Mesillo'yu
tanımıyorum.
- Kaç!
- Kaç!
- Burada duramayız!
- Hayatımda hiç bu
kadar polis görmemiştim.
Bu devrim mi?
!
- Savaş başladı, ne
yazık!
- Burada bir bir şey
yapamazsınız!
- Bu gerçek bir
deprem!
- Bu encümen kim?
Onlar bulamazlarsa
biz buluruz, onu bulacağız ölü ya da
diri.
- Bu şekilde devam
edemeyiz!
- Peki, tamam Sessizlik!
- İzin ver, dona Rosa.
Problem ne?
Kimsenin parası yok!
Elimizde hiç bir şey
yok, artık uyuşturucu da yok.
Şu götveren Titas
artık bizim için hiçbir şey tedarik etmiyor!
O tekrar köklü
ailelerin tarafına geçti.
Profesöre söyle bu
konuda birşeyler yapsın.
- Profesör herşeyi
biliyor ve uygun bir çözüm yolu bulmaya çalışıyor.
Ama biraz
beklemelisiniz.
Ve dostlarınıza da
böyle söyleyin.
Kardeşim kimseyi asla
terketmez.
Anladınız mı?
Asla!
- Benimle neden
görüşmek istedin?
- Oh, neden bu ses
tonunu kullanıyorsun?
Sana büyük bir fırsat
sunmak istedim.
Seni İtalyada mobil
tugayların en ünlü şefi yapacağım.
Senin en önemli
davanı çözeceğim, ulusal çıkarlar Ve
belki bir kaç terörist tutuklarsın.
Sonra sen de bana göz
yumarak teşekkür edersin Neden bu konuda
konuşuyoruz?
Sen zeki birisin.
Ve sen de bir
çakalsın!
Ama ben de devleti
temsil ediyorum, ve bir camorrist ile anlaşmalar yapmam.
- Yalancı!
Bir kere yaptın.
- Evet, bu doğru İsmi Alfredo Canale idi.
Senin hayatını
kurtarmak için nerede olduğunu söylemişti.
Eğer bir dakika geç
kalsaydım, sen ölmüş olurdun o ise yaşayacaktı.
- Ama sen onu
öldürdün.
Sen nesin biliyor
musun?
Bir aptal!
- Ama sen beni
tutukladığın zaman, hayatımı kurtardığını biliyordun - Bunu neden yaptın?
- Çünkü ben polisim!
- Nasıl bir
hayalkırıklığı Daha akıllı olduğunu
düşünüyordum.
Eğer senin gibi saf
birini kaçırırlarsa, kimsenin umurunda olmaz.
Ama Mesillo için
konuşacak olursak, şunu temin ederim ki, benimle anlaşmaya gelecekler.
Onları zorlayamam,
ama gelecekler, senden daha yüksek kişiler.
Devlet gelecek.
Kim gelebilir O devlet sayılmaz.
- Profesör, birileri
seninle görüşmek istiyor.
- Önce beni selamla.
- Şimdi
konuşabilirsin.
Neler oluyor sana?
- Beni bir albay gibi
meşgul ediyorlar.
Yöneticinin ofisinde
bazı önemli kişiler seninle görüşmek istiyorlar.
İstihbarat Dairesi.
- Biliyorum.
- Biliyorum, ben
herşeyi bilirim -Teröristler Napoli'ye
saldırıda bulunabilir, diye düşünüyorsun, Buna karışmak devlet birimlerindense senin
için daha kolay.
- Encümen Mesillo çok
zayıf bir karakter.
30 yıldan fazladır Campania'da
politikanın içinde.
ve bir çok şey
biliyor.
Eğer onların
tehditlerine teslim olursa, kuruluşların güvenirliği tehlikeye girecek.
- Öyleyse Profesör,
benim partim encümenin hayatının kurtarılmasını istiyor hem de acilen.
- Beyler Beni de karıştırmak istiyorsunuz, Ama sizinle
anlaşamam.
Ben büyükbaşları
istiyorum.
Bunu onlara söyleyin
ve sonra tekrar görüşelim.
- Yüksek sesle oku.
- Sayın depremzedeler - Devam et, devam et!
- Sayın
depremzedeler, Meclis üyesi Mesillo konuşuyor.
Beni kaçırdılar, ve
beni öldürecekler.
Yardım edin, hayatımı
kurtarın!
Sayın depremzedeler,
yetkilileri evsiz ailelere ev vermeleri için zorlayın.
Deprem bölgeleri için
imar planı isteyin.
Arkadaşlar, acilen ve
gerçekten müdahele edilmesini sağlayın, yoksa ben artık bir ölüyüm.
- Bu sekreterliğimize
bi mesaj.
Umarım bu tatmin
edicidir.
- Neredeyse hepimiz - Neredeyse hepimiz tüm şartları kabul ettik.
- Yani?
- Öncelikle bu, senin
transferin ve adamlarının ceza indirimi için gayet iyi.
Deprem bölgelerindeki
kontratlara ilişkin olarak, emeğin için sana %50 ödeyebiliriz.
ve şahsınıza ilişkin
olarak da, özgür olacaksınız, akıl hastası kabul edilerek.
Tüm bunlar, bu sorunu
kısa bir süre içinde kimseye ödün vermeden, çözmeniz için.
Elbette polis ve
finansal koruma hiçbir şey bilmeyecek.
- Yarın tüm
teröristler senin talebinle burada olacak.
- Bunu acilen
öğrenmemiz lazım.
- Sana söz verdim,
Mesillo'yu kurtarmak için mümkün olan herşeyi yapacağım.
- Senatör, bana bir
şeyi açıklayın.
Bu basit encümeni kurtarmak
için neden tüm bu şeyleri göze alıyorsunuz?
Senin parti başkanın
için bu neden bu kadar tehlikeli?
!
- Sen etkili bir
adamsın, bunu anlayabilirsin.
Bana başka soru sorma.
- Sana eşlik
edeceğim, Mr.
Senator.
Gelin.
- Bana başka bir
iyilik daha yapmalısınız.
Bunlar Milan'dan
arkadaşların - Frank Titas?
- Onu tutuklayıp
buraya transfer etmelisin.
- Polis.
Evrakalrınız lütfen.
- Tutuklusunuz.
- Ama siz
çıldırmışsınız!
Kızıl Tugayların
ültimatomundan bir kaç gün sonra, encümen Mesillo, bir kez daha ulusal ve yerel
politkacıların gündemini oluşturmuştur.
- Dinleyelim bakalım
ne diyor.
- Teröristlerin taleplerine
ilişkin olarak partinizin aldığı pozisyon ne?
Pozisyonumuz güçlü,
hükümet teröristlerle görüşemez.
Kimse niyetimizin
teslim etmek değil, onların ipliğini pazara çıkarmak olduğunu bilmeyecek.
Biz kamu düzeninin
emirlerine itaat ediyoruz.
- Bunlar bizim
şartlarımız: 5 Milyar Liret, karışık seri numaralı banknotlar halinde, silah, ve
hapishanelerin kontrolü için taahhüt, transferler, ve ceza indirimi.
- 48 saat içinde
cevaplayacağım.
- Bu da son şartımız.
Bize sorun çıkaran
bazı polisleri ortadan kaldırmalısınız.
- Mesela?
- Mobil Tim şefi,
Jervolino.
- İyi örnek - Durdurun!
Durdurun arabayı!
- İyi, ama çok yorgun.
Çok yürümüş olmalı.
Hepsi bu.
- Bunlar polis değil!
- Kenara çek!
- Siz de kimsiniz?
Ne istiyorsunuz?
- Sayın Meclis Üyesi,
bizimle gelin, lütfen.
- Dikkat, araba 15.
otobanda.
Meclis üyesi serbest
bırakıldı, ama istihbarat servisi onu alıp götürdü.
- Ne?
!
- Şu an evde diye
haber aldık.
Kendini iyi
hissetmiyor, doktorlar herhangi bir sorgulamaya izin vermedi.
Başka bir şey yok.
Gaza bas, bu şeyden
hoşlanmadım.
- Bu ne demek?
Mesillo'yu sorguya
çekenleri engellemişler.
Camorra'nın eline
geçmişse herşey mümkün.
Camorristler bu
oyunun küçük bir parçası sadece, bu çok daha büyük bir oyun.
Daha hızlı!
- Dikkat et!
- Hadi, geç!
- Profesörden.
- Şampanya ile
dişlerini temizle.
Böylece otopsin temiz
çıkacak.
Profesör, profesör, lütfen
konuşalım!
- Gelini tebrik
ederim!
- Teşekkür ederim!
Buradaki herşeyi
değişmüş buldum.
Mesela insanlar,
İtalyanlar - Tamam, hadi gidelim!
- Bu gece hepimiz
keyifliyiz!
Daha da iyisi,
mutluyuz!
- Bu benden.
Bir cenazeye değil, düğüne
gittiğimizi biliyoruz.
- Kardeşin Titas'ı
neden öldürdü?
- Kardeşim hiç bir
şey yapamazdı, karar onun değildi.
- Alıkş!
- Kim yaptı o zaman?
- Gaetano Zarra.
O deli adam bunu
kendi başına yaptı.
- Ama kardeşim onu
cezalandıracak.
Profesör sana kendi saygınlığı
için ihanet etti.
Seni öldürecek.
Bir dost.
- Benimle kafa bulma,
Üç aydan fazla oldu!
Sen bir meclis
üyesisin, Salvatore.
Adın
milletvekilliğinde geçiyor, değil mi?
Ve sen, Ciro, şu
arkadaşlarınla birlikte kaç milyar kazandın?
- Kapa çeneni!
5 milyar toplandı, ama
sadece bir milyarı teröristlere gitti!
Ve şu ahmaklar bunu
aldı!
Diğer 4 milyar nerede?
- Tamam, ama şimdi
sakin ol!
- Sakin mi?
Ve vaatler mi?
Özgürlük, hala özgür
değilim!
Kahretsin!
- Verdikleri
sözlerini tutacaklar, bu sadece an meselesi artık.
- Politikacılar
nasıldır bilirsin!
- Aferin Onları nasıl tedavi edeceğimi biliyorum.
Öldür onları!
- Neler söylüyorsun?
- Evet, evet!
- Bu tehlikeli
olabilir.
Senin iyiliğin için
söylüyorum, anla beni.
Salvatore Giuliano'la
ne olduğunu hatırlıyor musun?
- Bunu daha önce
söylemeliydin!
Artık çok geç.
- Benim işim bitti,
Profesör.
Belgeler mükemmel
oldu tıpkı gerçek gibi.
- Politikacılar
benimle taşşak geçemez!
Yarın TV ve
gazetelere bak.
Göreceksin kimin
Salvatore Giuliano gibi sona yaklaştığını!
Hükümeti devirmek
için bir skandal yaratılacağı yönünde, Mühürlü bir belgenin ele geçirildiği
teyit edildi.
Belgeye göre,
İstihbarat ve bazı yerel teşkilatların Meclis
üyesi Mesillo'nun serbest bırakılması için hiç bir anlaşması olmamış.
Bugün bazı görüş
alışverişinde bulunduk.
İşte görüntüler.
Bu saçma!
Hepsi yalan!
Bu belge sahte.
Bunu yayınlamak bile
skandal!
- Partiniz hakkında
ne düşünüyorsunuz?
- Belgenin sahte
olabileceğini düşünüyoruz.
Ama bize sahte
olduğunu kim teyit edecek?
Bu arada,
cumhurbaşkanının ünlü reformist Camorra patronunun
yüksek güvenlikli bir hapishaneye transferini onayladığı haberi elimize geçti.
- Italya'daki tüm
hapishanelerdeki adamlarıma binlerce mektup gönderdim.
- Beni öldürürsen, katliam
çıkaracaklar.
- Sana olanlar için
üzgünüm, ama hala hayatta olduğuna memnunum.
Öldürmek yerine
kınadılar.
Ama bana mezarlığa
kadar eşlik etmene memnunum.
Öyleyse başka
promosyon alacaksın.
Belki bir Questor olacaksın!
- Promosyon yok,
yarın transfer oluyorum.
- Sonra biz basamak
atlayacağız!
Basamak !
- Üç ay hücrede!
Delirmemi istediler!
Ama beceremediler.
Ve şimdi hareket
lazım bize.
Ödeme yapmayı red
edenler cezalandırılmalıdır Örnek olsun diye cezalandırın.
Ölü sayısını
umursamadan onları ayırın!
- Örnek infaz!
- Sakin ol!
- Sakin olmalısın.
- Sana Anna'yı
getirdim, Orada bekliyor.
- Hayır, onu
istemiyorum.
Ciro ile görüşmek
istiyorum.
- Ona söyle gelsin.
- Ciro burada değil,
Roma'da.
- O mümkün olan
herşeyi yapar mı?
Politikacıları
ürküttü mü?
Kaç tane teslimatı
hasıraltı etti?
Şu istihbarat servisi
de ödeme yapmak zorunda!
- Ciro bir şey
yapmıyor!
- Ne?
!
Ben burada çürüyorum ve o hiçbir şey yapmıyor, bunu mu demek
istiyorsun?
O sadece lanet aşkını
düşünüyor Ah, o diğer tarafa geçti.
Hatta bana ihanet
etti.
- Elbette, Ciro
ihanet etti.
Öyleyse bizim
tarafımızdaki herkes ölü ya ihanet
etmişler, ya da edecekler.
Sen bile ihanet ettin.
- Ben asla ihanet
etmedim!
- Bana ihanet ettin.
Sensiz hayatım nasıl
olurdu biliyor musun?
Bunu mu düşünüyorsun?
Tüm bu yıllar
boyunca, hep diğerleriyle ilgilendin.
Benimle asla
ilgilenmedin!
Yorgun olduğumda,
hastalandığımda uyuduğumda ya da
uyuyamadığımda.
Sadece diğerleri
vardı!
Ciro oraya, Ciro
buraya - Oh, anladım, Ciro'yu korumak
istiyorsun.
Biliyorum, sen her
zaman onu sevdiğimi düşündün.
Hadi o zaman,
üzerimde dans et.
.
dans, dans!
Rosa, biliyorsun Camorristler her zaman beyinleri ile düşünür.
ve asla kalpleriyle
düşünmezler.
- Rosaria!
Burada ne yapıyorsun?
- Beni içeri
almayacak mısın?
- Elbette, buyur.
- Kapıyı kapat.
- Tüm belge ve
dökümanları bana ver!
- Bu ne demek oluyor?
- Eğer sen grev
masasına oturmaya korkarsan, ben oturacağım.
Parti sekreterinin
mektuplarını ver, ve tüm toplantı tutanaklarını.
- Ne toplantısı?
!
Hiç bir şey tutanak
edilmedi!
- Rosa, anlamalısın, tüm
bu yanlışı kardeşin yaptı.
Evet, güzeldi,
harikaydı ama artık bitti!
- Güzeldi, harikaydı ama bunu unutursak daha iyi, öyle mi?
Öp beni, Ciro.
Sadece bir kez.
- Şimdi gidebiliriz.
- Sayın Hakim, Cira
ve kızarkadaşını kimin öldürdüğünü biliyorum.
- Sizinle görüşmeye
karar verdim, çünkü adaletle işbirliği yapmak istiyorum.
- İyi niyetinizin
kanıtı ne?
Sana neden güveneyim?
- Profesör bize
ihanet etti, ve hepimizi öldürmek istedi.
Benim ölüm emrimi
verdi, Cosa Nostra karşısında yüzünü kurtarmak için!
Ama ben onurlu bir
adamım.
Herşeyi itiraf
edeceğim, kendi işlediğim cinayetlerden başlayacağım!
Bu eller çok kişiyi
öldürdü, Sevgili Yargıç!
Bu bir kanıt için
yeterli mi?
- Herşeyi anlatacağım.
İsimler, soyisimler, bağlılıklar,
ortaklıklar, cinayetler, Tüm Camorrist toplantılarının yer ve zamanları, kendi
başına asla bulamayacağın şeyler.
- Reformist
Camorra'dan başlayalım hadi.
- Hainler!
- Ayağa kalkın!
Mahkeme!
- Askerlerim gelecek.
Biliyorum.
Biliyorum.
Beni özgür
bırakacaklar.
Muhteşem bir saldırı
olacak!
Biliyorum, biliyorum Gökten bin şövalye inecek.
Bin tanesi de
denizden yükselecek.
Bu benim intikam
günüm olacak!
Biliyorum, biliyorum Gelecekler Bin tanesi gökyüzünden, bin tanesi de denizden Biliyorum, ben herşeyi bilirim İnfaz, infaz
- Profesör!
Ziyaretçin var.
||
« Prev Post
Next Post »