Ölüm Kitabı (1990) Misery
| |
107 dk
Yönetmen:Rob Reiner
Senaryo:Stephen King, William Goldman
Ülke:ABD
Tür:Suç, Dram, Gerilim
Vizyon Tarihi:01 Şubat 1991 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Marc Shaiman
Oyuncular:
James Caan
Kathy Bates
Richard Farnsworth
Frances Sternhagen
Lauren Bacall
Özet
Paul Sheldon kolay okunan popüler romanlar yazarıdır. Artık
kariyerinde bir dönüm noktasında olduğunu düşünür, seri maceralarını yazdığı
karakteri Misery Chastain'in öldürüp diziyi bitirir. Paul taşrada geçirdiği bir
araba kazasından yaralı kurtulur.
Onu bulup evinde bakmaya başlayan Annie Wilkes, şans eseri
Paul'un sadık okurlarından biridir ve kahramanı Misery Chastain'in de sıkı bir
hayranıdır. Son kitabı okuyup Misery'nin ölümüyle şoke olan kadın öfkeye
kapılır ve Paul'u ayağından feci şekilde yaralayarak onu yatağa hapseder. Hem
bölge şerifi hem de menajeri umutsuzca Paul'ü ararken o, gardiyanı Annie'ye
özel bir Misery macerası daha yazmak zorundadır.
Harry ile Sally Tanışınca yönetmeni Rob Reiner'ın bu müthiş
başarılı Stephen King uyarlaması, o zamana dek gölgede kalmış aktris Kathy
Bates'i şöhretle tanıştırmakla kalmamış, onu Oscar'la da buluşturmuştu.
Altyazı
"O olmadan ne anlamı var ki?"
SON.
Yazan Paul Sheldon.
Hâlâ iyiyim.
Nedir o?
- Eski bir dost.
Geçen gün dolabımı
karıştırıyordum.
Orada duruyordu.
Çok güzel Paul.
Bir havası var.
- İlk kitabımı
yazdığımda bir yayımcı bulana kadar bu
çantanın içinde taşımıştım.
O zamanlar yazardım.
Hâlâ yazarsın.
- Misery işine
başladığım güne kadar yazardım.
Hiç fena bir iş değil.
Gittikçe daha da iyi
oluyor.
Misery ilk baskıda
büyük bir başarıya imza attı.
Bir milyon sattı.
Marcia, lütfen.
- Misery kızının
dişlerine tel taktırmanı sağladı, koleje gönderdi.
Marcia, lütfen.
- Misery kızının
dişlerine tel taktırmanı sağladı, koleje gönderdi.
İki evin ve Nicks'e
sezonluk biletin var.
Karşılığı ne oldu?
Onu öldürdün.
Asla bütün hayatım olsun
istemedim.
Ondan hemen kurtulamazsam sonsuza dek yazmak zorunda kalabilirim.
Yeni kitabı bitirmek
için Colorado'ya gidiyorum.
Bunu başarırsam mezar taşıma yazılacak bir şeyler
düşünebilirim.
Ben bir numaralı
hayranınım.
Merak edecek bir şey
yok.
Burada rahat
edeceksin.
Sana çok iyi
bakacağım.
Bir numaralı hayranın
benim.
Neredeyim?
- Silver Creek'in
hemen dışında.
Ne zamandır?
- İki gündür.
İyileşeceksiniz.
Adım Annie Wilkes.
- Bir numaralı
hayranım.
Evet.
Aynı zamanda hemşireyim.
Yutun bunları.
Alın.
Nedir bunlar?
- Novril.
Ağrı kesici.
Teşekkür ederim.
Neden bir hastanede değilim?
Neden bir hastanede değilim?
Şiddetli bir tipiydi,
sizi tehlikeye atmak istemedim.
Hastaneyi aramaya
çalıştım ama hatlar da kesikti.
Kendini yormamalısın.
Dinlenmelisin.
Olümden döndün.
Kocaman aç.
Bacaklarını oynatmaya
çalıştığında acı veriyor değil mi?
Ama sonsuza dek
sürmeyecek, söz veriyorum.
Bir daha
yürüyebilecek miyim?
- Tabii ki
yürüyeceksin.
Kolun da iyileşecek.
Omuzun da yerinden
çok kötü çıkmıştı.
İnatçılık etti ama
sonunda yerine taktım.
Yine de en çok
bacaklarınla yaptıklarımla gurur duyuyorum.
Evdeki malzemeyi
kullandım, hiçbir doktor bundan iyisini yapamazdı.
Aslında göründüğü kadar
kötü değiller.
Her iki bacağın diz
kapağı bölgesinde kırıklar var.
Sol bacağın kaval kemiği
de kırılmış.
Kemiklerin oynadığını
elimle hissedebiliyordum.
Bu yüzden hareketsiz kalmaları
en iyisi.
Yollar açılır
açılmaz, sizi hastaneye götürürüm.
Bu arada hızla
iyileşin.
Bu arada hızla
iyileşin.
Bunu evimde yapacak
olmanız benim için büyük bir şeref.
Adım Marcia Sindell,
sizi New York'tan arıyorum.
Silver Creek polis
şefi ya da şerifiyle görüşmek istiyorum.
Hangisini
istiyorsunuz?
- Hangisi meşgul
değilse.
Her ikisinin de
meşgul olmadığından eminim çünkü her
ikisi de benim.
Ayrıca polis görevlileri
derneği başkanıyım.
Emekli korucuları koruma
derneği başkanı da, eğer balık için iyi
bir rehbere ihtiyacınız varsa, benden iyisini bulamazsınız.
Bana Buster deyin,
herkes öyle der.
Sizin için ne
yapabilirim?
Ben bir yayıncıyım.
Sizi aradığım için
aptal gibi hissediyorum ama müşterilerimden
biri, Paul Sheldon"un başı dertte olabilir.
Yazar Paul Sheldon mu?
Demek müşteriniz?
- Evet.
Herkes Misery
romanlarını çok seviyor.
Evet.
Eminim Paul"ün romanlarını
bitirebilmek için yıllardır Silver
Creek'e geldiğini biliyorsunuzdur.
Anladığım kadarıyla altı
haftadır burada.
Pek sayılmaz.
Az önce aradım ve geçen
salı ayrıldığını söylediler.
Bu biraz tuhaf değil
mi?
- Bilmiyorum, genelde
otelden ayrılmadan önce sizi arar mı?
- Hayır.
Tabii ki aramaz.
Kızı uzun süredir
ondan haber alamamış.
Genelde kitabın
çıkmasına yakın bizlerle iletişimde olurdu.
Ve ondan haber
alamadığım için - Kaybolduğunu
düşünüyorsunuz.
Aradığım için
kendimden nefret ediyorum.
Bana aptal olduğumu
söyleyin.
- Belki biraz aşırı
korumacı.
Size ne yapacağımı
söyleyeyim.
Şimdiye kadar bir şey
rapor edilmedi; ama ismini sistemimize yerleştireceğim bir şey duyarsam sizi hemen ararım.
- Çok iyi olur.
Teşekkür ederim.
Hoşça kalın Bayan
Sindell.
Telefon mu geldi?
Yoğun bir sabah.
- Evet iş, iş, iş.
Virginia, tipi ne
zamandı?
- Geçen Salı.
Neden?
Nedeni yok.
Beni bulman bir
mucizeydi.
Hayır, mucizeyle hiç
ilgisi yok.
Seni izliyordum.
İzliyor muydun?
Silver Creek'te
kaldığın benim için sır değildi.
Bir numaralı hayranın
olduğumu unutma.
Bazı geceler oraya
gelip saatlerce oturdum.
Kulübeden sızan ışığı
seyrettim.
Dünyanın en büyük
yazarının içeride neler yaptığını hayal ettim.
Tekrarlar mısın?
İyi duyamadım.
- Kımıldama.
Boynunu incitmek
istemiyorum.
Ve o akşam üstü
arabamla eve dönerken seni kulübeden
çıkarken gördüm.
Acaba senin gibi bir
dahi yaklaşan tipiye rağmen nereye gitmek
ister diye düşündüm.
Yaklaşan tipiden
haberim yoktu.
- Şansın varmış ki
ben biliyordum.
Ama ben de şanslıyım.
Çünkü yaşıyorsun.
Ve daha çok kitap
yazacaksın.
Oh Paul.
Yazdıklarının hepsini
okudum.
Misery hikayeleri.
Hepsini ezbere
biliyorum.
Sekizini birden.
Hepsini çok seviyorum.
Çok naziksin.
- Sen de çok zekisin.
Bebek gibi oldun.
İşte bitti.
- Teşekkür ederim.
Telefon hatları ne
zaman düzelir?
Kızımı aramalıyım.
New York"taki
ajansımı arayıp hala nefes aldığımı bildirmeliyim.
Çok uzun sürmez.
Yollar açılınca telefon
hatları da düzelecektir.
Numaraları bana
verirsen, senin için düşürmeyi deneyebilirim.
Teşekkür ederim.
- Senden bir şey
isteyebilir miyim?
Çantanda yeni bir
Paul Sheldon kitabı olduğunu fark ettim.
Eğer mahsuru yoksa - Okumak mı istiyorsun?
Eğer sakıncası yoksa.
Kitabım yayınlanmadan
önce ilk kimin okuyacağına dair çok
sıkı bir kuralım vardır.
Sadece editörüm,
ajansım ve bir de beni araba kazasından
kurtaran kişi.
Bana ne büyük bir
armağan verdiğini bilemezsin.
Tanrım, ağrıların her
saat başı nüksedecek gibi.
Sana Novril
getireyim, ilaç saatini geçirdiğim için bağışla lütfen.
Yeni kitabının adı
nedir?
- Henüz bir isim
düşünmedim.
Konusu nedir?
Bilmiyorum.
Çılgınca gelebilir
ama çok uzun süredir Misery dışında hiçbir
şey yazmadım.
Neden okumuyorsun?
Bana ne düşündüğünü
söylersin.
Belki bir isim de
düşünürsün.
Sanki yapabilirmişim
gibi.
Bay Sheldon'un ayrılışında
sıra dışı bir şey yok Buster.
Bay Sheldon'un
ayrılışında sıra dışı bir şey yok Buster.
Şampanyadan
anlayabilirsin.
Sen anlıyor
olabilirsin Libby.
- Gitmeye hazır
olduğunda bir şişe Dom Perignon
ısmarlar.
Sonra hesabı keser ve
ayrılır.
Şehirler arası bir
telefon, özel kuryeyle gelen bir paket.
Sıra dışı her hangi
bir şey?
Bay Sheldon sıra dışı
şeylerden hoşlanan biri değildir.
Kim olduğuna ve tüm
şöhretine rağmen ayakları hala yere
basan biri.
New York'tan her
defasında aynı arabayla gelir.
65 model Mustang.
Düşünmesine yardım ettiğini
söyler.
Hep iyi bir müşteri
oldu.
Gürültü yapmaz,
kimseyi rahatsız etmez.
Umarım kötü bir şey
olmamıştır.
- Ben de öyle.
Eminim o eski
Mustang"le çoktan New York"a varmıştır.
Eminim haklısındır.
Sağ ol Libby.
- Bir şey değil.
Henüz sadece 40 sayfa
okuduğumu biliyorum, ama Ama, ne?
- Hiç.
Hayır.
Nedir?
- Bu çok saçma.
Ben kimim ki senin
gibi birini eleştirebileyim?
Sorun değil,
kaldırabilirim.
Çok zekice
yazılmış.
Gerçi senin
yazdığın her şey öyle.
Ama bir sorun var.
Küfürler Paul.
Sonunda söyledim.
- Kullandığım lisan
seni rahatsız mı ediyor?
Asil bir yönü yok.
Onlar varoş
çocukları.
Ben de kenar
mahallede büyüdüm.
Orada herkes öyle
konuşur.
- Hayır konuşmaz!
Kasabadaki dükkana
gittiğimde ne söylüyorum sanıyorsun "Kaldır
kıçını Wally, boktan domuzum için yem versene pislik!
" Ya da bankaya gittiğimde bay Bollinger'e,"Şu
çeki bozsana bok herif!
" mi diyorum?
Gördün mü?
Bak bana ne yaptırdın!
Üzgünüm Paul.
Çok üzgünüm.
Bazen aşırı
yoruluyorum.
Beni affedebilecek
misin?
Önemi yok.
Seni seviyorum Paul.
Aklını.
Yaratıcılığını.
Demek istediğim buydu.
İşte bu eğlenceli.
Virginia.
Bu aracın içinde karım
değil, yardımcımsın.
Yardımcın olmaktansa
evde kölen olmayı yeğlerim.
Dur!
- Ne?
Kırık dalı görüyor
musun?
Karların ağırlığından
olabilir.
- Evet, çürük bir dal
da olabilir.
Rüzgardan da olabilir.
Bir çok nedenden
olabilir.
Lanet olsun.
- Yardım ister misin?
Hayır, çok
eğleniyorum!
Teşekkür ederim!
Sheldon'un orada
olduğunu mu düşünüyorsun?
Umarım değildir.
Eğer oradaysa da
ölmüştür.
Gazete bürosuna
gidelim.
Uyandırmadığımı
umarım.
- Hayır, sorun değil.
Bak ne getirdim.
Dükkana getirmişler.
Oldukça fazla
getirmişler, ben de görür görmez parayı
bastırıp aldım, bu ilk kopyalardan biri.
O halde yollar açık.
- Kasabaya kadar
olanı, hepsi bu.
Hastaneyi arayıp
beyin cerrahlarından biriyle konuştum.
Ona kim olduğunu ve neler
olduğunu anlattım.
Enfeksiyon yoksa
hayati bir tehlike olmadığını söyledi.
Yollar açılınca seni
almaları için bir ambulans gönderecekler.
Telefon çalışıyor mu?
Benimki hala kesik.
Ama kasabadakiler
gayet iyi çalışıyor.
Ajansını da aradım.
Oh Paul.
Daha başında
etkilendim.
Ne mükemmel bir ilk
sayfa.
Misery Chastain adını
duymak bile Kızım meraktan delirmiştir.
- En değerli dostumla
yeniden buluşmak gibi Doğum günü ve
orada olmalıydım.
Bugün.
Ajanstaki bayan iyi
olduğunu haber verecekmiş ama şahsen
konuşabilmek için yarına kadar bekleyeceksin.
Oh Paul.
İnanılmaz bir
şairsin.
Özel yemeğimden
hazırladım.
Wilkes usulü sahanda
yumurta.
Ve yetmiş beşinci sayfaya
geldim.
Sanırım bu iyi olduğu
anlamına geliyor.
Hayır.
Hayır değil, bu, oh
şey, kelime bulamıyorum.
Harika desem hakaret etmiş
olmam, değil mi?
Benim için fazla bile.
- Hayır.
Sadece harika değil.
Kusursuz.
Kusursuz bir şey.
Tanışma vakti geldi diye
düşündüm.
Dünyadaki en iyi
dostuma merhaba de.
Domuzum, Misery.
Misery mi?
- Evet, bir numaralı hayranın
benim demiştim.
Evet.
Sana inanmaya
başladım.
- Bu çiftlikte fazla
bir şey yok.
Sadece bir iki inek,
tavuklar ve ben.
Ama Misery geldikten
sonra her şey değişti.
Beni öylesine
gülümsetiyor ki.
Domuzun çok sevimli.
Üç yüzüncü sayfaya
geldim.
Şimdi kusursuzdan da
öte.
Kutsal.
Dago"nun
boyadığı tavan neredeydi?
- Sistine manastırı.
Evet.
O ve Misery'nin çocuğu.
Bu dünyada kendime
yakın hissettiğim iki kutsal şey.
Kocam beni terk
ettiğinde buna hazır değildim.
Çok zor günlerdi.
İlk zamanlar aklımı kaçırıyorum
sanmıştım.
Nasıl olduğunu tahmin
ediyorum.
Seni bilmiyorum ama
ben unutmak için kendimi işe verdim.
Gündüzler, geceler.
Hastanede gece
vardiyaları çok yalnız geçer.
Çok kitap okudum.
Misery kitabını o dönem
fark ettim.
Beni çok mutlu
etti.
Tüm sorunlarımı
unutturdu.
Sanırım içinde senin
de yaşadıklarınla ilgili de bir şeyler var.
Evet.
Her kitabı defalarca
okudum.
Bu romandan da geriye
2 bölüm kaldı ama bittiğinde başa dönüp
tekrar tekrar okuyacağımı biliyorum.
Ben
Bitti mi?
- Evet.
Sorun değil.
- Teşekkür ederim.
Beni yanlış anlama.
Evliliğe karşı biri
değilim, ama beni o koridorda bir daha
yürütecek erkek çok özel biri olabilir.
Evet.
Bu hafife
alınabilecek bir konu değil.
Saygı çok önemli.
İnsanlar artık evlilik
müessesesine saygı göstermiyor.
Evliliğin ne demek
olduğunu bilmiyorlar.
Kalıp sohbet etmek
istedim ama sona az kaldı.
Neler olacağını
öğrenmeliyim.
Sen.
Seni leş kargası.
Nasıl yaparsın?
O asla ölemez.
Misery Chastein asla
ölemez.
Annie 71 yılında
bir çok kadın doğum yaparken öldü.
Ama önemli olan
onun ruhu ve Misery"nin ruhu hala yaşıyor.
Ben onun ruhunu
istemiyorum!
Ben onu istiyorum!
Ve sen onu
öldürdün!
- Hayır!
Öldürmedim.
Kim öldürdü?
- Hiç kimse.
Göçüp gitti.
Göçüp gitti mi?
Göçüp gitti mi?
O göçüp gitmedi!
Onu sen öldürdün!
Sen yaptın!
Sen yaptın!
Sen yaptın!
Misery"mi sen
öldürdün!
Hey!
Annie!
İyi olduğunu
sanmıştım Paul.
Ama iyi değilsin.
Sen de diğerleri
gibi yalancı bir kargasın.
Bir süre yanında
olmam gerektiğini de sanmıyorum.
Senin için
kimsenin geleceğini de düşünme.
Ne doktorlar, ne
ajansın, ne ailen.
Çünkü onları hiç
aramadım.
Burada olduğunu
kimse bilmiyor.
Bana bir şey
olmaması için dua etsen iyi olur.
Çünkü ben ölürsem sen de ölürsün.
Tanrım!
Hayır bayan Sindell,
buraya gelmenize gerek yok.
Yapılabilecek her şey
yapıldı.
Eyalet polisiyle
işbirliği içersindeyiz, FBl"ın da bilgisi var.
Evet.
Bir şey öğrenir
öğrenmez sizi ararım.
Merak etmeyin.
İstediğiniz zaman
arayın.
Hoşça kalın bayan
Sindell.
Tamam, teşekkürler.
Sheldon"un kredi
kart hesaplarında Silver Creek"ten ayrıldıktan sonra hareket yok.
- Yazıyla ilgili bir
haber de yok.
Seni zavallı şey.
Yerde ne işin var?
Ama benim hatam.
Bir hastane yatağım
olsaydı bu asla olmazdı.
Seni yatağına
yatırayım.
Biliyorum canın
yanıyor.
Ama sadece birkaç
saniye sürecek.
Hadi bakalım.
Lütfen.
Dur.
Bekle.
- Mızmız bir bebek
gibisin.
Rahat mısın?
Mükemmel.
Çok şakacısın.
Sana büyük bir
sürprizim var.
Ama önce yapman gereken
bir şey var.
Bu büyük sürprizi
beklerken, bir şeyler atıştırabilir miyim?
Ne istersen getiririm.
Ama önce dinle.
Bazen bulanık
düşündüğümü biliyorum.
Kabul ediyorum.
Denver"da tanık kürsüsünde
dururken soruların hepsini bu yüzden anımsayamamıştım.
Ama bu defa her şey çok
net.
Tanrıya seni
sordum, O da seni bana, sana yolu gösterebilmem için gönderdiğini söyledi.
- Yolu göstermek
mi?
Evet.
Yiyecek bir şey
dediğimde peynir ve kraker gibi bir
şeyler demek istemiştim.
Şakanın sırası
değil.
Dünyayı bu iğrenç
şeyden kurtarmalısın.
Kitabımı yakmamı
mı istiyorsun?
- Senin için zor
olacağını biliyorum ama bu en iyisi.
Bu bir şeyi
değiştirmez.
Ajansım düzinelerce
kopyasını çıkarttı.
New York"taki
tüm yayın evleri tarafından okunuyor.
Kitabımı yakmak istiyorsan,
yak.
Ama dünyayı bir
şeyden kurtardığını sanma.
O halde kibriti çak
Paul.
- Bu hiç zor değil.
Dediğin gibiyse, yap
o zaman.
Bunun tek kopya olduğunu
biliyorum.
24 yaşında ilk
kitabını yazdığında hiç kopya almadın çünkü
kimsenin ciddiye alacağını düşünmedin.
Ama aldılar.
Ve o günden beri hiç
kopya almadın, çünkü batıl inançların var.
Her defasında Silver
Creek"e gelmenin nedeni bu.
Bunu 11 yıl önce Merv
Griffin"e anlatmıştın.
- Merv Griffin.
Bak ne diyeceğim.
Basılması gerekmiyor,
kimsenin okuması da gerekmiyor.
Sadece kendime
saklayabilirim.
Kimsenin
varlığından haberi bile olmaz.
O var olduğu
sürece, aklın asla özgür olmayacak.
Bence kibriti
çakmalısın Paul.
Bunun Tanrının
isteği olduğunu görmüyor musun?
Sen zeki birisin,
bunu kolayca görebileceğini biliyorum.
Bizler bu dünyaya
yardım için gönderildik Paul.
Benim sana yardım
etmem gibi.
Lütfen.
Sana yardım etmeme
izin ver.
Doğru olanı
yapıyorsun.
Aman Tanrım!
Tanrım!
Tanrım!
Tanrıya şükür!
Tanrım!
Şükürler olsun.
Tanrım!
Sahiden pislik bir
şeymiş.
Aşağıdaki Steadman"ların
evi.
İlerideki de Wilkes
çiftliği.
65 model Mustang ortalarda
yok.
İleride çok fazla bir
şey yok, geri dönsek iyi olur.
Her geçen yıl kış
mevsiminin biraz daha kısaldığına inanıyorum.
İnsanlar bunun ozon
tabakasıyla ilgisi olduğunu söylüyor.
Sen ne düşünüyorsun?
- Bilmiyorum.
Zaten bir teoriden
ibaret.
Ağrı kesicin.
Yeniden yayındayız.
Bize seyircinin kimi
seçtiğini tekrar söyle.
Kevin"ı seçtiler.
Kevin"i seçtiler!
Kevin Andrews, merhaba
Kevin.
Merhaba, nasılsın
Chuck?
- Bize buluşmanızın
nasıl geçtiğini anlat.
Tamam.
Önce çok kaliteli bir
restoran seçtim.
Lüks bir yer.
Ve Kevin kravat
takmadan geldi.
Spor bir takım
giymişti, siyah pabuçları vardı.
Hoşuna gitti mi?
- Evet.
Her zaman odanın
diğer tarafına geçmek istemiştim.
- Bak sana ne
getirdim.
Elektrikli tıraş
makinesi.
Artık kendi tıraşını
olabilirsin.
Sürprizin bu olduğunu
bilseydim, bütün kitaplarımı yakabilirdim.
Hadi, şakanın sırası
değil.
Bugün senin için büyük
bir gün.
Sadece bekle, ben her
şeyi hazırladım.
Neyi hazırladın?
- Büyük sürpriz de bu
işte.
Yeni stüdyon.
Yazarların da
çalışmak için bir yere ihtiyacı var.
Çalışmak mı?
Yani yazmak gibi mi?
Ne yazacağımı
sanıyorsun?
- Oh Paul.
Sanmıyorum.
Biliyorum.
Artık o iğrenç
karalamadan da kurtulduğuna göre asıl
iyi olduğun konuya geri dönebilirsin.
Yeni bir roman
yazacaksın.
Bugüne dek en
büyük başarını.
Misery"nin
dönüşü.
- Misery"nin
dönüşü mü?
Onu öldürmek
istemediğini biliyorum.
Şimdi bunu
düzeltebilirsin.
Bu kitabı hayatını
kurtardığım ve seni iyileştirdiğim için
bana ithaf edeceksin.
Oh Paul.
Bütün dünya beni
kıskanacak.
Birden bire bir
kitap yaratmamı beklemiyorsun, değil mi?
Senden sadece
şaheser yaratmanı bekliyorum.
Sen de iyi
biliyorsun ki, bu kitap yazmanın doğal yolu değil.
Hatta kimi
insanlar bunu dayatma olarak kabul eder.
Zekana güvenim sonsuz
Paul.
Ustelik manzara sana ilham verecek.
Sadece içine çek.
Birazdan dönerim.
Sanırım çok fazla
ziyaretçi alan biri değilsin.
Endişelenme.
Tamamen yalnızız, işine
konsantre olabilirsin.
Harika.
- Yazman için en pahalı
kağıtlardan aldım.
Ve 50 papele bu
daktiloyu aldım, sadece "N" harfi eksik.
Satıcı kadına en
sevdiğim yazarın isminde "N" harfi olduğunu söylemiştim.
Benim de en değer
verdiğim hemşirenin adında iki tane var.
Annie.
Hadi oradan.
İyi yapmış mıyım?
- Hem de çok iyi.
Ama küçük bir şey daha
var.
Bu kağıtlarla
çalışamam.
Gözleri yoracak kadar
parlak mürekkebi de dağıtır.
Belki kasabaya geri
dönüp, normal beyaz kağıt getirebilirsin.
Ama bu en pahalısı.
Mürekkep nasıl
dağılabilir?
Buraya gel, sana
göstereyim.
"Dağılmak.
" Sahiden de dağılıyormuş.
Şaşırtıcı değil mi?
Sana söylemiştim.
Her şeyin senin için
tam olmasını istiyorum sadece kitap
değil, nasıl yazıldığı da önemli.
Beni düşündüğün için
sağ ol.
Sana kasabadan başka
ne getirebilirim?
Nefsini tatmin etmek
için özel bir isteğin var mı?
Küçük bir kayıt
cihazı da ister misin?
Ya da bir çift
çalışma terliği?
Hayır.
Kağıt getirmen
yeterli.
Emin misin?
Çünkü istersen senin
için tüm dükkanı getiririm!
Annie.
Neyin var?
- Neyim mi var?
Senin için her şeyi
yaptım!
Seni mutlu etmek için
her şeyi yaptım!
Seni besledim!
Seni temizledim!
Seni giydirdim!
Ama karşılığında ne
aldım!
"Yanlış kağıt
getirmişsin Annie!
" "Bu kağıtla yazamam Annie!
" Sana aptal kağıtlarını getireceğim ama bir an önce minnettarlık göstermeye başlasan çok iyi
olur!
Lanet olsun.
Hadi, romanda işe
yaramıştı.
Vay canına, işe
yaradı.
Ne sürpriz ama.
Manyak fahişe.
Paul, kağıtlarını getirdim!
Uç paket aldım.
Umarım hikayeni
yeniden yazmana yeter.
Benden istediğin gibi.
Paul?
Ter içinde kalmışsın.
Rengini de hiç
beğenmedim.
Ne yapıyordun?
Ne yaptığımı çok iyi
biliyorsun.
Acıdan kıvranıyorum.
Haplarımı ver.
Zavallı.
Seni yatağına yerleştireyim,
sonra getiririm.
Haplarımı şimdi
istiyorum!
- Sadece bir iki
saniye sürer.
Hayır!
Ağrılarımı hemen
dindirmeni istiyorum Annie.
Lütfen.
Dindir bu acıyı.
Lütfen.
Seni böyle görmek beni
çok üzüyor.
Yolda gelirken çok
düşündüm.
Al bakalım.
Bir şeyden artık
eminim.
Bu güne kadar popüler
olamamamın tek nedeni bu sinirim.
Bana çok kızmış
olmalısın.
Doğruyu söyle.
Ara sıra herkesin içinde
fırtınalar kopar.
Dahim yazmadan önce biraz
dinlense iyi olur.
Ayaklar yukarı.
Oldu işte.
Al.
Belki aklına bir
şeyler gelir.
Ben olsam çok şey
beklemem.
- Aptallık etme.
Sen bir dahisin.
Beni ilham
kaynağın olarak düşün.
Sana inancım tam
sevgilim.
Yakala.
Sevgilimmiş.
Şu anda Paul
Sheldon"un ölmüş olduğu tahmin ediliyor.
Araçtan çıktığını
biliyoruz, ama cesedi kazanın olduğu bölgede
bulamadık.
Bir başkası bulsaydı
mutlaka bölge hastanesine götürmesi gerekirdi.
Karların altında bir
yerde gömülü kaldığına hiç şüphemiz yok.
Ama bunu araştırmadan
sonra anlayacağız.
Tabii vahşi hayvanlara
yem olmuş olması da mümkün.
Tabii vahşi
hayvanlara yem olmuş olması da mümkün.
Colorado polis şefi
Douglas"ın açıklamalarını dinlediniz.
Gelişmelerle yeniden birlikte
olacağız.
Öldüğüne inanmıyorsun
değil mi?
Ölmüş olabilir, ama,
onların dediği gibi değil.
O bu araçtan tek
başına çıkmadı.
Kapı kenarında
ezikler var.
Biri onu çıkardı.
Üzgünüm Paul,
bunların hepsi yanlış.
- Ne?
Yeniden yazmak
zorundasın.
Bunlar sana göre
değil.
Hepsini at.
Sadece adımı verdiğin
o mezar kazıcısını bırakabilirsin.
Fikirlerine değer
veriyorum.
Ama biraz aceleci
davranmıyor musun?
Yazdıklarının hiç
biri adil değil.
- Adil değil mi?
Evet.
Küçükken
Bakersfield"da en sevdiğim şey cumartesi
günleri gösterilen dizi filmlere gitmekti.
Film serileri.
Biliyorum bay ukala!
Onlara dizi de
diyorlar!
Aptal değilim.
Favorim Roket Adamdı.
Bir defasında frenlerine
bir şey olmuştu.
Kötü adamlar onu dağ
yolunda sıkıştırıp, kapıları kilitlediler
ve frenleri keserek orada ölüme terk ettiler.
Ayıldığında kurtulmaya
çalıştı, araçtan çıkmak istedi.
Ama o çıkamadan
otomobil bir uçurumdan aşağı uçtu ve alev aldı.
Hayal kırıklığına
uğramıştım ve ertesi hafta inan bana en
ön sıradaydım.
Her zaman geçen
haftanın finaliyle başlarlardı.
Araçtan çıkmaya
çalışan Roket Adam, araç düşmeden önce çıkmayı
başardı ve herkes sevinçle bağırdı!
Ama ben sevinmedim.
Ayağa kalktım ve
diğerlerine bağırdım.
Geçen hafta olanlar
bu değildi!
Hafıza kaybı mı
geçirdiniz?
Bizi kandırıyorlar!
Bu doğru değil!
Roket Adam düşen
arabadan çıkamamıştı!
Dizilerde her zaman
böyle kandırmacalar olur.
Sen yapmayacaksın.
Benim
Misery"imde asla.
Son kitabın bitiminde
lan doktor Cleary"e gitmiş ama atı düşmüştü.
Lan omzunu ve kaburga
kemiklerini kırdı ve doktora hiç ulaşamadı.
Bu yüzden onu
kurtaran şey kesinlikle kan nakli olamaz.
Misery yerde yatarken
bitmişti.
Oradan başlasan iyi
olur.
Misery yerde yatarken
bitmişti.
Oradan başlasan iyi
olur.
Adil buldun mu?
Devam edeyim mi?
Elbette.
Oh Paul.
Demek lan birden Misery"nin
arı sokması sonucu geçici koma
nedeniyle diri diri gömüldüğünü fark ediyor.
Mezar kazıcı bayan
Wilkes da aynı şeyin 30 yıl önce Evelyn Hide"nin başına geldiğini hatırlıyor.
Ve doktor Cleary,
Misery"nin Evelyn Hide"nin uzun
süreden beri kayıp kızı olabileceğini tahmin ediyor çünkü arı sokması sonucu görülen koma nadir
bir şey kalbim yerinden çıkacak gibi!
İlk kitaptan beri
Misery"nin soylu biri olduğunu biliyordum
ve haklı çıktım.
- Evet.
Bitirdiğin her bölümü
hemen okuyabilir miyim?
Eksik
"N"leri de tamamlarım.
Tekrar eskisi gibi
olabilecek mi?
Artık lan da biliyor.
Yoksa yine hafıza
kaybına mı uğrayacak?
- Beklemen gerek.
Onu hala o kusursuz sevgiyle
mi sevecek?
Beklemek zorundasın.
- İpucu da mı yok?
Misery yaşıyor!
Ne romantik!
Bu evin her tarafı
romantizmle dolacak!
Gidip Liberace plağımı
koyacağım.
Liberace seversin
değil mi?
Konser
verdiklerinde onları en ön sıradan dinleyen kim sanıyorsun?
Bütün gün onun
plaklarını çalacağım, ilham alman için.
Değişmeyen favorimdir.
Bu gece benimle yer
misin?
Misery"nin
dönüşünü kutlamak için.
Bunu sensiz
yapamazdım.
Oh Paul.
Onur duyarım.
Hayır burada değil.
Bilmiyorum, bana
artık hiçbir şey söylemiyor.
Biriyle ilişki
yaşıyor olmalı.
Bir dakika.
Şimdi girdi.
Jim Taylor.
Kiminle ilişkin olduğunu
bilmek istiyormuş.
Merhaba Jim, nasılsın?
Bunu daha önce de
konuştuk.
Dükkanın önüne koltuk
koyarsan insanlar oturmak isteyeceklerdir.
Onu ben de sevmem ama
oraya gelip kalkmasını söylemeyeceğim.
Dennis"e selam
söyle.
Hoşça kal.
Her kimse, okumayı çok
sevdiği ortada.
Çok fazla enerjim
olduğunu düşünmen hoşuma gitti.
Paul Sheldon"u
bulamasam bile belki ne konuda yazdığını öğrenirim Ne bulmayı bekliyorsun, kar
fırtınası sırasında otomobiliyle
uçuruma düşen bir adamın hikayesini mi?
Bu alaycı tarzın
evliliğimizin tuzu biberi tatlım.
Umarım beğenirsin.
- Harika görünüyor.
Sen de öyle.
Hiç bu kadar güzel et
yememiştim.
Ne kullanıyorsun?
Sırrım sadece taze
domates kullanmam.
Salça asla.
Biraz da çeşni
katması için, biber ve soya sosu kullanırım.
New York"taki
restoranlarda bile bulamazsın.
Kadeh kaldıralım.
- Kadeh mi?
Evet.
Misery"ye.
Sana şarap koyayım.
Misery"ye.
Bekle.
Bunu doğru yapmalıyız.
Mumun var mı?
Bilmiyorum.
Sanırım.
Gidip bakayım.
Yemek kursuna mı gittin
yoksa doğal yeteneğin mi?
Asla.
Yıllar geçtikçe
kendiliğinden oluşan bir şey.
Sana çok yakışıyor.
- Sahi mi söylüyorsun?
Kesinlikle.
Bulamadıysan sorun
değil, sadece hoş olur dedim.
Şaka mı yapıyorsun?
Biri bana bir gün
evimde mum ışığında Paul
Sheldon"la yemek yiyeceğimi söylese
ayağı havada mı diye bakardım.
Böyle iyi mi?
- Mükemmel.
Misery ve Annie
Wilkes"a.
Onu hayata döndüren
kadına.
Bunu her söylediğinde
gerçekten yüzüm kızarıyor.
Tanrım, ne yaptım?
Çok üzgünüm.
Bu güzel anı mahvettim.
Beni bağışlayabilecek
misin?
Bir tane daha
doldurayım.
Hiç olmamış gibi davranabilir
miyiz?
Misery"e.
- Misery"e.
Bu, bugüne dek
yazdığın en mükemmel Misery.
19. bölüm.
28. bölüm.
35. bölüm.
Haplarını getirdim.
Annie?
Annie ne oldu?
- Yağmur.
Bazen hüzün verir.
Buraya ilk
geldiğinde Paul Sheldon"un sadece yazar
yönünü seviyordum.
Ama şimdi onu
bütünüyle sevdiğimi biliyorum.
Ama şimdi onu
bütünüyle sevdiğimi biliyorum.
Beni sevmediğini
biliyorum.
Sevdiğini söyleme.
Sen dünyanın, en
yakışıklı, en ünlü adamısın.
Ama ben film yıldızları gibi değilim.
Benim gibi biri
olsaydın, senin gibi birini kaybetmenin
ne olduğunu anlardın.
- Beni neden
kaybedesin ki?
Kitap neredeyse
bitti.
Bacakların da
hızla iyileşiyor.
Yakında gitmek isteyeceksin.
Neden gitmek
isteyeyim?
Burayı seviyorum.
Çok naziksin.
Ama bunun doğru olduğunu
sanmıyorum.
Bu silaha gelince bazen onu kullanmayı düşünüyorum.
Artık gitsem iyi
olur.
Belki de içine mermi
koyarım.
İnsan oğlundan
daha yüce bir adalet var.
Beni o
yargılayacak.
Ne?
- Misery"i
yargılamak istiyorlar.
Çok güzel.
İnsan oğlundan
daha yüce bir adalet var.
Beni o
yargılayacak.
"Paul
Sheldon"un öldüğü tahmin ediliyor.
" Hatıra Defteri.
"Yatırım uzmanı Carl
Wilkes öldü.
" "Hemşirelik öğrencisi hayatını kaybetti.
" "Anne M. Wilkes, Garners hemşirelik okulu
gururla sunar.
" "Anne Wilkes yoğun bakım bölümünün başına
geçirildi.
" "Emekli çocuk doktoru bölge hastanesinde komada
öldü.
" "Wilkes bölgenin baş doğum hemşiresi seçildi.
" "Luci bebek hastanedeki 5 haftalık mücadelesini
kaybetti.
" "Eldridge hastanesinde yeni doğan bir bebek daha
öldü.
" "Hemşire, hastanedeki bebek ölümleri yüzünden
sorgulandı.
" "Hastanenin bebek ünitesindeki ölümler sürüyor.
" "Doğum hemşiresi demir parmaklıklar ardında.
"
Sabah görüşürüz Programa çoktan başlamış olmam gerekiyordu.
Ama öyle iyi vakit geçiriyorum
ki Paul?
Dışarı çıktığını
biliyorum.
Ne?
- Odadan çıkmışsın.
Hayır, çıkmadım.
Çalışma odamdaki
penguenin yüzü her zaman güneye bakar.
Neden bahsettiğini
bilmiyorum.
Seramik penguen mi?
Aradığın şey bu mu?
İki defa çıktığını
biliyorum.
Başta nasıl
başardığını anlamadım.
Ama dün gece,
anahtarını buldum.
Anı defterimi de dışarıda
bırakmışım.
Beni nasıl
düşündüğünü hayal edebiliyorum.
Ama hiç önemli değil.
Dün gece her şey çok
netleşti.
Daha fazla zamana
ihtiyacın olduğunu anladım.
Sende burada olma
fikrini benimseyeceksin.
Eski Kimberly elmas
madeninde neler olduğunu bilirsin değil mi?
Oradaki elmas
hırsızlarına ne yaptıklarını hatırlıyor musun?
Merak etme, onları
öldürmediler.
Bu su kaynattı diye
bir Mercedes"i hurdaya yollamak olurdu.
Hayır, onları
yakaladıklarında yeniden madene getirip çalıştırdılar.
Ama bir daha
kaçmayacaklarından emin olmak zorundaydılar.
Adına da topal operasyonu
dediler.
Yapmayı düşündüğün
her neyse, yapma lütfen.
Tanrı aşkına.
- Güven bana.
Tanrı aşkına!
- Bu en iyisi.
Annie.
Lütfen!
Bitti sayılır.
Bu sonuncu.
Tanrım, seni
seviyorum.
Geri zekalı manyak!
Manyak sensin!
- Pis serseri!
Öylece bırak, tamam?
Bu haline bayılıyorum.
- Kaç kez
söyleyeceğim benim bir sistemim var.
Nerede bu lanet şey?
- Ne şeyi?
O şey işte!
İşte burada, tam
olması gerektiği yerde.
Nedir o?
- Emin değilim.
Belki de hiç.
Yine de bulduğuna
sevindim.
- Yine o biberlerden
biri.
"Hastanenin
bebek ünitesindeki ölümler devam ediyor.
" "Doğum hemşiresi demir parmaklıklar ardında.
" "Ejder kadın masum olduğunu söylüyor.
" "Wilkes adliye merdivenlerinde muhabirlerle
konuştu.
" "İnsan oğlundan daha yüce bir adalet var.
Beni o yargılayacak.
" Hadi Misie.
Hadi.
Merhaba Tatlım!
Çok şakacısın.
Hadi Misery.
Merhaba Pete.
- Buster.
Bir iki soru
soracağım.
- Sor tabi.
Elinde Paul
Sheldon"un romanından var mı?
- Bir miktar vardı.
Ama üç günde hepsini
sattım.
Bunlardan birini
bayan Wilkes satın almış olabilir mi?
Şaka mı bu?
O adam ne zaman bir kitap
yazsa, ilk kopyasını o alır.
Son günlerde tuhaf bir
şey istedi mi?
Hep aynı şeyler.
Bir sürü kağıt.
Kağıda tuhaf demezsen
tabii.
Gazete mi?
- Hayır.
Yazı kağıdı.
Yazı kağıdı.
Bunda tuhaf bir şey
yok.
Bayan Wilkes bir şey
mi yaptı?
- Hiçbir şey.
Seni anlayamayacağım.
Yemeğini pişiriyorum.
Yirmi dört saat
hizmet ediyorum.
Sense savaşa devam
ediyorsun.
Bana ne zaman
güvenmeye başlayacaksın?
Tanrım!
- Korkutmak istemedim
ama kapıyı çalma fırsatı vermediniz.
Ziyaretçilere pek alışkın
değilim.
Sizin için ne
yapabilirim?
- Paul Sheldon"la
ilgili bir şey duydunuz mu?
Ne bilmek
istiyorsunuz?
- Yardımcı olabilecek
bir şey.
45 yıl önce
Worcester, Massachusetts"te doğdu Franklin
ve Helen Sheldon"un tek çocuğu, çok vasat bir öğrenciydi.
Aradığım bilgiler
bunlar değil bayan, uzun bir süreden beri
kayıp ve bu böl - Biliyorum, bu
çok üzücü.
En büyük hayranıyım.
Bütün kitapları var.
Sahip olduğum Paul
Sheldon koleksiyonumla gurur duyarım.
Çok kaba olduğumu
düşüneceksiniz, sizi içeri davet etmedim, lütfen.
Teşekkür ederim.
- Eminim o korkunç kazayı
duymuşsunuzdur.
Etrafa bakmamda
sakınca var mı?
- Tabii ki yok.
Kaza haberini
aldığımda neredeyse ölecektim.
Dizlerimin üzerine
çöküp gerçek olmaması için yalvardım.
Söyleyeceklerim
sizi güldürebilir ama önemli değil.
Dua ederken, Tanrı
bana hazır olmamı söyledi.
Niçin?
- Yerini almam
için.
Bir çok insana büyük
keyif verdi.
Zamanımızda bunu
yaşatabilen insan sayısı çok az.
Tanrı bir numaralı
hayranı olduğum için, Paul Sheldon"muşum gibi hikayeler yazma görevini bana verdi.
Ben de kasabaya
indim.
Bir daktilo aldım.
Ve yazı kağıtları.
Misafir odamı
çalışma odasına çevirdim.
Görmek ister
misiniz?
Elbette.
- Bu taraftan.
Nasıl yazdığını
bilirim.
Kullandığı kelimeleri,
o güzel hikayeleri.
Dört haftayı onun
gibi yazmaya çalışarak geçirdim.
Ama olmuyor.
Deniyorum, bütün
kelimelerini biliyorum, ama aynı şey değil.
Belki de alışman için
zamana ihtiyacın var.
Size yazdıklarımdan
verebilirim, ne düşündüğünüzü söylersiniz.
İyi bir eleştirmen
değilim.
Tahmin ederim.
Ne aptalım, eminim
misafir almadığımı düşüneceksiniz.
Sıcak çikolataya ne
dersiniz?
- Zahmet etmeyin.
Sorun değil.
Hazırda var.
Yalnızlık
hissediyor olmalısınız.
Kişi kendinden
zevk almıyorsa, başkaları için neşe kaynağı olamaz.
Bu çok doğru.
İşte geldi.
- Teşekkür ederim ama daha fazla vaktinizi almak istemem.
Gitsem iyi olur.
- Tadına bile
bakmadınız.
Eminim çok güzeldir.
Ama dönmem gerekiyor.
Sakıncası yoksa, sizi
tekrar ziyarete gelebilirim.
Çok mutlu olurum, yolu
da biliyorsunuz.
Bayan Wilkes?
İyi misiniz?
Buradayım!
Aşağıdayım!
Bay Sheldon?
Kötü hissetme.
Bu er ya da geç mutlaka
olacaktı.
Bu bir işaret.
Neden seni korumak
için seçildiğimi anladın mı?
Birbirimiz için
yaratılmışız.
Ama artık bu
dünyadaki süremiz sona ermeli.
Endişelenme Paul.
Yapılması gereken
şey için her şey hazır.
Silaha iki kurşun
koydum.
Biri senin.
Biri benim için.
Sevgilim, bu muhteşem
olacak.
Sakın korkma.
Seni seviyorum.
Ben de seni
seviyorum.
Haklısın.
Birbirimiz için
yaratılmışız.
Ölmemiz
gerektiğini de biliyorum.
Olmeliyiz ki Misery yaşayabilsin.
Misery"e
sonsuz yaşamı verecek güç bizde.
Kitabı bitirmek
zorundayız.
Ama zamanı geldi.
Yakında diğerleri de
gelir.
Neredeyse bitti.
Şafakla birlikte Misery"i bu dünyaya geri getireceğiz.
Sana yiyecek bir
şeyler hazırlayayım.
"Misery üç gün
üç gece boyunca ağladı.
" Meraktan öleceğim.
Lan"la mı birleşecek
yoksa Windthorne"la mı?
Yakında öğreneceksin.
Son bölüme başladım.
Bitirdiğimde her şey mükemmel
olmalı.
Üç şeye ihtiyacım var.
- Ne gibi?
Bilmiyor musun?
- Şaka yapıyordum
aptal.
Sigara istiyorsun.
Eskiden içerdin ama
bıraktın.
Yalnızca yeni bir
kitabı bitirdiğinde bir tane içiyorsun.
Yakmak için de bir
kibrit.
Ve bir kadeh şampanya.
Dom Perignon.
- Evet, Dom Perignon.
Annie?
Evet Paul?
Bitirmek üzereyim.
Bu çok romantik.
Lan ve Windthorne Misery
için düello ediyorlar.
Lan mı kazanacak?
Söyleme.
Vintorn değil mi?
Birazdan her şeyi
öğreneceksin.
Şampanyayı getir.
Güzel olmuş mu?
Mükemmel olmuş.
Tek şey hariç.
Bu defa iki kadehe
ihtiyacımız var.
- Oh Paul.
Misery"nin
babasının kim olduğunu onca yıl boyunca kimse bilmedi.
Tekrar birleşecekler
mi?
Hepsi burada.
Sonunda lan"la
mı evleniyor yoksa Windthorne"la mı?
Hepsi burada
yazılı.
Yapamazsın!
- Neden?
Senden öğrendim.
Hayır, hayır!
Benim Misery"ime
yapamazsın!
Seni öldüreceğim lanet
olası yalancı!
İstiyor musun?
Ye hadi!
Boğulana kadar ye!
Seni hasta, manyak
sürtük!
18 ay sonra.
İşte bu.
Ve ilk kopyası.
Times dergisi kitabını
kapak yapacakmış.
Bu da bir ilk.
Times ve Newsweek
kitabını sayıklıyormuş.
Sakın gülme ama sanırım ilk defa yazdığın bir kitaptan
para kazanacaksın.
Güzel.
Hoşuna gider
sanmıştım.
Artık ciddiye
alınıyorsun.
Eleştirmenlerin
beğenmesi hoşuma gitti, umarım okuyucu da beğenir.
Ama bunu kendim için yazdım.
Delirdiğimi düşünme
ama bir açıdan, Annie Wilkes tüm bu yaşadıklarım, sayesinde oldu.
Konuyu açtığına göre,
bunu sormalıyım yoksa yayıncılar birliğinde
işim biter.
O evde geçenlerle
ilgili yeni bir kitap yazmaya ne dersin?
Seni bu kadar
tanımasam en büyük korkumu birkaç kuruş para için yeniden yaşamamı istediğini düşünürdüm.
Atlattığını
sanıyordum.
Böyle bir tecrübeyi
kimse atlatamaz.
Çok garip.
Öldüğünden emin olsam
da yine de ara sıra onu düşünüyorum.
Rahatsız etmek
istemezdim, ama siz Paul Sheldon musunuz?
Evet.
Bir numaralı
hayranınız olduğumu söylemek istedim.
Çok naziksiniz.
||
« Prev Post
Next Post »