Print Friendly and PDF

Translate

Bad Samaritan (2018)

|

 


110 dk

Yönetmen:Dean Devlin

Senaryo:Brandon Boyce

Ülke:ABD

Tür:Suç, Gerilim

Vizyon Tarihi:01 Mayıs 2018 (ABD)

Dil:İngilizce

Müzik:Joseph LoDuca

Nam-ı Diğer:No Good Deed

EkleAltyazı TakibiİzledimTavsiye Ekleİzleyeceğim

Oyuncular

David Tennant

Robert Sheehan

Kerry Condon

Carlito Olivero

Jacqueline Byers

Özet

Sean Falco isimli bir vale (Robert Sheehan), zengin müşterilerin evlerini soymak için zekice bir sahtekarlık geliştirir. İşler, yanlış müşteriye (David Tennant) çattığında kötüye gitmeye başlar. Sean, soymak için gittiği evde esir tutulan bir kadına rastlar. Hapse girmekten korktuğu için kadını orada bırakır ve polise haber verir. Polis adamın evini arar fakat hiçbir şey bulamaz. Şimdi ise Sean, kendisinden intikam almak isteyen müşteriden kaçmalı ve adamın evinde esir kalan kadını kurtarmalıdır. -

Altyazı

 Ne yapıyorsun sen?

  Dur!

  Yapma!

  Hayır!

  Ne yapıyorsun sen?

  Çıkar beni buradan!

  Düşüyoruz!

  Rahatsız ediyorum efendim ama size Tanrıdan bahsetmek istiyorum.

  Evet  

Ben pek bu konularla ilgilenen biri değilimdir.

  Peki.

  Kucağınıza atlasam olur mu peki?

  Ne?

  - Ne oldu?

  - Sakın  Kıpırdama.

  Tamam mı?

  Kılını bile kıpırdatma.

  Hayır, hayır, hayır, hayır.

  - Bok gibi görünüyorum.

  - Hiç de bile.

  Melek gibi görünüyorsun.

  Ayrıca asıl amacım seni çekmek değil!

  Arkadan gelen ışık çok güzel, o yüzden çekiyorum.

  - Hayır, çekme!

  Hayır, bunu çekmemelisin.

  - Ne olacak ki?

  - Niye çekmeyeyim?

  - Çünkü  Ciddiyim ben.

  Öyle bir fotoğrafın ortalıkta gezinmesini istemiyorum.

  Ben  Babam beni öldürür.

  Çok güzel ama.

  Bir baksana.

  Sen çok güzelsin.

  Öyle olsun.

  Sadece sende kalacak ama.

  Kitabına koymayacaksın   salak arkadaşların görmeyecek.

  Anlaşıldı mı?

  Bir tanem, doğmamış çocuklarımızın gözleri üzerine yemin ederim.

  Aman Tanrım.

  Sean.

  Bu fotoğrafa bayıldım.

  Gülümsetmeyi nasıl başardın?

  Bir konserve fasulye ve edepsiz bir   şiir sayesinde oldu.

  Tanrım, asıl mesleğin olarak bu işi yapsaydın   neler çıkardı acaba ortaya.

  Öyle.

  Birleşik Amerika'nın ölüm pençeleri   yaratıcılığımı bir lokmada yutuyor ama.

  Karşında işletme öğrencisi duruyor.

  Olabilir ama sen işletmeden çok daha zekisin.

  Bense sadece bir sanatçıyım.

  Fakir   perişan  - Aç  - Aç.

  Şirin.

  Cidden mi?

  Bana destek olacaksın.

  Seni seviyorum.

  Sıkıca tut, bacaklarını yere sağlam bas ve aşağı indir.

  Tamam mı?

  Şimdi sen dene.

  - Tamam.

  - Hadi bakalım.

  Sıkıca tut.

  Geride durma.

  Öyle olmaz Tamam, var gücünle indir.

  İşte oldu.

  Benim öğrenmem de biraz zaman almıştı Rowan.

  Doğum günün kutlu olsun anne.

  Nasılsın?

  Ne güzel bir kutu, Tanrım.

  - Aç bakalım.

  - Sean, canım benim.

  Zümrüt mü bu?

  Annem olduğun için buna değersin diye düşündüm.

  Pahalı hediye demek.

  Evet, Claddagh yüzüğü bu.

  İrlanda'ya özgüdür, sen anlamazsın.

  Bir tanem, bunun ne kadar pahalı olduğunu tahmin bile edemem.

  Hayır, hayır, hayır.

  Uygun bir fiyata anlaştım.

  İş yerindeki bir kadından aldım.

  Gayet makul bir fiyattı.

  St.  Louis'teki işi kabul etsen   parayı dert etmek zorunda kalmazdın aslında.

  Kuzenimin teklifi hala geçerli.

  Tavuk kanatlarının ve takoların stüdyoda fotoğrafını çekmek   kulağa harika gelse de ben almayım ya.

  Orada profesyonel fotoğrafçı olarak çalışacaksın.

  Kaç kişi senin yerinde olmak ister.

  Benlik bir iş değil.

  Belki de başaramayacağından korkuyorsundur.

  Belki de hayatımın geri kalanı boyunca hergün   takım elbise giyip bir kaba işemek istemiyorumdur.

  Bir kaba işemek senin için sorun mu demek yani?

  S.ktiğimin üvey babası be.

  İnşaat işi için bizi dünyanın   öbür ucuna sürüklüyor.

  İki hafta sonra iş yatıyor.

  Oğlum bu anlattığın 7 sene önceydi lan.

  Bu konuda şikayet etmekten vazgeçtiğim zaman   sana da haber veririm Derek, tamam mı?

  Dün geceki mallar nerede?

  Burada işte.

  Tamam dostum.

  Bir kadın saatimiz var.

  Timex mi lan bu?

  Evet, kaliteli saatlerdir dostum.

  Dijital kamera ne ya?

  Hala bunları kullananlar var mı?

  Var tabii.

  Ciddi misin sen?

  Pul çalmışsın.

  Kim pul çalar amına koyduğum?

  Ne yapsaydım Derek?

  Televizyonu mu alsaydım, ne yapsaydım?

  Amaç fark etmeyecekleri şeyleri çalmak.

  Ayrıca bir de fotoğraf çektim.

  Hediye kartı.

  Telefonla taratabileceğimiz bir şeyi almama gerek yok.

  Peki peki.

  Bu yüzden aramızda zeki olan sensin işte.

  Tamam haklısın, en iyi soygunumuz olmadı.

  - Anlarsın ya.

  - Dijital kamerayı ben alayım.

  - Sen de saatle kartı al.

  - Kamerayı niye sen alıyorsun?

  Belki içinde meme fotoğrafı vardır.

  Oğlum kadın Betty White kadar yaşlıydı.

  Ne kastettiğimi anladın mı?

  İğrençsin.

  Yaşlı da olsa memesi vardır.

  S.ktiğimin sapığı.

  Oldu gibi, ne dersin?

  Anlat bakalım.

  Gömleğini tamamen açıp   Victoria's Secret mankeni gibi dudaklarını büzmüş   yatıyor muydu?

  Hay ben seni  Sakın bir daha o suratı yapma.

  Bak oğlum, Riley senin için hem fazla ateşli hem de fazla zeki.

  Sürekli böyle diyorsun Derek.

  Üzgünüm dostum, ama demek istediğim şey şu.

  Yükselmen gerekiyor 30 yaşına geldiğinde fakir halinle perişan sanatçı   ayakları kimseye sökmez haberin olsun.

  Çocuklar!

  Çocuklar!

  - Nino!

  - Nino!

  Bence üç fazla oldu.

  İki daha iyiydi.

  Müdavimleri kaçırmak istemiyorum.

  İnsanlar böyle şeyleri severler Nino.

  Sen modaya ayak uyduruyorsun sadece.

  Yakında bütün yerler   senin peşinden gelecekler, gör bak.

  Bu kadar endişelenme dostum.

  - Tamam, bir deneyelim.

  - Biz senin yanındayız Nino.

  Tam bir satış elemanı bu da.

  Dur Nino, ben açayım.

  Bingo.

  Nino'nun Yeri'ne hoş geldiniz.

  Nasılsınız efendim?

  Ben tutayım.

  Sana restoranda olmaz dedim.

  Kaldır şu şeyi.

  Size iyi akşamlar dileriz.

  Buna ihtiyacınız olabilir.

  Özür dilerim, acil durumlar için yanıma almıştım.

  Pekala, umarım güzel bir akşam yemeği geçirirsiniz.

  Deneriz.

  Afiyet olsun efendim.

  Çık lan!

  Ne yapıyorsun oğlum?

  Hayır!

  Sean.

  Derek!

  - Yo.

  - Hayır, s.kerim seni.

  Bunu diyeceğini biliyordum.

  O yüzden ben sürüyorum.

  Yapma ya.

  Böyle diyorum çünkü iyi insanlar bunlar.

  Hadi ama Derek.

  Oğlum adamların Range Rover'ı var.

  Beş litre benzinle 3 km yol gidiyorlar.

  Şerefsiz bu insanlar.

  Bunu diyen adam geri dönüşüm yapmaz ama.

  Ruhsat nerede?

  Evet!

  Oley be, Burnside'da yaşıyorlarmış.

  - Adamlar senin yanında zaten.

  - Bu işten hoşlanmadım dostum.

  Çocuklu bir aile.

  Bu ne demek sence?

  - Biliyorum, ne söyleceğini biliyorum.

  - Evde kimse yok demek.

  Sen öyle söyledin diye doğru çıkmayacak Derek.

  Bak, eğer alarm sistemi görürsem geri dönerim, tamam mı?

  Yolu çoktan yarıladın değil mi?

  On dakikaya görüşürüz kardeşim.

  Bu  Bunu niye aldınız ki yani?

  Yemeğinizi beğendiniz mi efendim?

  - Harika, teşekkür ederiz.

  - Ne demek.

  Merhaba.

  Sakin ol oğlum.

  Sakin.

  Sakin ol.

  Otur, otur.

  Sıçtık!

  S.ktir!

  Dışarı çıkıp hava almak ister misin?

  Dur!

  S.ktir lan!

  S.ktir.

  Hayır!

  Araba yıkarken daha çok bahşiş aldığım olmuştu be.

  Evet, müşteri hizmetleri için pek de iyi bir gece olmadı.

  Bitse de gitsek.

  - Şuna baksana.

  - Dur bir dakika.

  Hayır, hayır.

  Cayman kıyısından geçirirsen menkul kıymetlerle sorunumuz kalmaz.

  Saçmalıyorsun Mitchell.

  - Vay amına koyayım.

  - Hop hop.

  Dur bakayım.

  Sıra bende.

  Nino'nun Yeri'ne hoş geldiniz efendim.

  Yarı otomatik vites, bu yüzden sakın babaannenin Vauxhall'ıymış gibi   debriyaja yüklenip arabanın içine etme.

  Arabamın yakınında sigara içen olursa olay çıkarırım.

  Terlememeye çalış, hippiler gibi kokuyorsun.

  Ve sakın ağaçların altına filan park etme, tamam mı?

  Arabanız gerçekten çok güzel efendim.

  Biliyorum, sakın elini sürme.

  Hayır, hayır.

  10 bin şimdilik iyi.

  Seni ararım.

  Yeni haberlerim olacak.

  Hesaplama yapılıyor.

  Gideceğiniz yere 3 dakika içinde varacaksınız.

  Varış yerine ulaşıldı.

  Hadi bakalım.

  Hay s.keyim.

  Hay canına yandığım!

  İçerideyiz.

  Harika.

  Tamamdır.

  Alarm yok mu?

  Vay canına.

  Şerefsiz olunca böyle evin oluyor demek ki.

  Seni  Evet be!

  S.keyim.

  - Anlat.

  - Hazır mısın Derek?

  Adama bugün postayla yeni bir siyah kart gelmiş.

  - S.ktir lan ciddi misin?

  - Evet, evet, evet.

  Adam bile bilmiyor geldiğini.

  Oğlum var ya, bu gece 50 tane iPhone alacağız.

  Aynen aynen, eBay'e düşeriz.

  Dostum, o kartla iki günde 15.

 000 dolar kazanırız be.

  S.ktir ya, Riley'i Maui'ye götürürüm ben de.

  Dalga mı geçiyorsun lan?

  Ben annemin evinden taşınırım.

  Zaten zamanı gelmişti seni götü boklu aylak.

  Tamam, dinle şimdi.

  Yapışkanı hala kartın üstünde mi?

  Evet, evet.

  Adamın adı Cale Erendreich.

  Aktifleştirmek için arayın diyor, sonra kartın numarası verilecek.

  Süper.

  Hesabına kayıtlı telefon numarasından araman gerek.

  Tamam mı?

  Ev telefonundan aramayı dene.

  Senin orada bir sıkıntı yok değil mi?

  Her şey kontrolüm altında oğlum.

  Bizim şerefsiz oğlu şerefsiz ne alemde?

  Salataları yeni geldi daha.

  S.keyim, telsizi bulmam gerekecek.

  - Yerinde yok.

  - TV'nin oraya bak oğlum.

  Hayır.

  Orada da yok.

  O zaman belki çalışma odasına filan götürmüştür - Ben öyle yapıyorum.

  - Senin çalışma odan mı var lan?

  Sen helaya götürüyorsun.

  Öyle deme, ama en iyi fikirlerim orada çıkıyor.

  Üst kattaymış, hay s.keyim.

  Şuraya bakalım.

  - Misafir odası.

  - Çocuk filan var mı?

  Piç herifin japon balığı olsa muhteşem olurdu be.

  Duyuyorum.

  Buldum.

  Süpersin, süpersin.

  555 0199.

  Kartınızı aktifleştirmek adına bizi aradığınız için teşekkürler.

  Lütfen kartın üzerindeki numaraları tuşlayın.

  Peki canım, sen nasıl istersen.

  74960390.

  Lütfen bekleyin, kartınız aktifleştiriliyor.

  Hadi bebeğim.

  Kartınız aktifleştirildi.

  Hoşça kalın.

  - Evet!

  - Evet!

  Bu kadına hastayım be.

  Arsız şerefsiz.

  Adamın yatağının yanında kelepçe var.

  Onlara dokunmuyorsun değil mi?

  Hayır.

  Tamam, burada işimiz bitti.

  Burada başka bir kapı var.

  Acayip iyi korunuyor.

  Nasıl yani?

  Çalışma odası gibi bir yer mi?

  - Olabilir.

  - Dostum, eğer çalınacak bir şeyin   yoksa bu kadar güvenli bir kapı almazsın.

  Ben de aynısını düşünmüştüm Derek.

  Üzerinde manyak bir kilit var.

  Tüh ya, keşke anahtarlar sende olsaydı değil mi?

  Hayır, hayır.

  Bence yeterince fazla zaman harcadık   açgözlülük etmeyelim olur mu?

  Deli misin be sen?

  Büyük vurgun nedir?

  Büyük vurgun mu  Bir saçmalama ya.

  O kadar mal çarparsın ki bir daha çalman gerekmez, aptal!

  Tamam tamam, peki.

  Orada kal.

  Tamam.

  Hadi, hadi, hadi, hadi!

  - Hayır.

  - Şerefe.

  Olmadı.

  Sıradaki.

  Evet be!

  Girdim!

  İşte bu be.

  Evet, çalışma odasıymış.

  Şimdi bilgisayara gidiyorum.

  Şifresi de yok!

  Vay amına koyayım!

  Evet, tamam, tamam.

  Şifre dosyası arayacaksın.

  Tamam mı?

  Herkesin olur.

  Ama içerik olarak aratacaksın.

  İçerik, evet.

  Şifreleri nasıl aratacağımı biliyorum herhalde.

  Eksik olma.

  Şifre.

  Arıyor, arıyor.

  İki dakika diyor.

  Zamanın var kardeşim.

  Çek defteri buldum!

  - Ama içinde bir sayfa kalmış.

  - Bir şey olmaz.

  Bize lazım olan tek şey hesap numarası ve iletim hesabı.

  Evet.

  Sanırım öyle de olur.

  Tamam.

  Hay ben senin ağzına sıçayım!

  Oha!

  Aman Tanrım.

  Aman Tanrım.

  Yok artık.

  Tamam, tamam.

  Korkma.

  - Hayır!

  - Hayır, hayır, dinle.

  Bak, sadece   ağzındaki şeyi çıkaracağım.

  Çıksana be!

  Yardım et bana, yardım et lütfen!

  Lütfen yardım et.

  Ediyorum.

  Sana yardım edeceğim.

  - Dinle.

  - Fazla vaktimiz yok.

  Ne demek istiyorsun?

  Hemen yardımcı olacağım efendim.

  Teşekkür ederim.

  Tamam, yirmi.

  Bunlardan biri olsa gerek.

  Hayır, hayır, hiçbiri değil.

  Onlardan hıçbiri olmaz.

  Hiçbiri değil.

  İskelet anahtar olması lazım.

  Deri bir zinciri var.

  Nerede?

  Nerede?

  Nerede bu anahtar?

  Boynunda.

  Hay s.keyim.

  Bu kadar erken mi gidiyorsunuz?

  Evet, zorundayım.

  Ne bekliyorsun acaba?

  Arabamı istiyorum.

  Evet, hemen getiriyorum.

  Aslında bu çift sizden önce gelmişti.

  Onlardan sonra sizin arabanızı getireyim.

  Bekle.

  Hayır, öyle yapamazsın!

  Yere yapıştırılmış.

  S.keyim!

  Bu zincirleri çıkarmanın bir yolunu bulmalıyım.

  Sean, neredesin oğlum?

  Sean!

  Dostum dinle, seni sonra aramam lazım.

  Neredesin amına koyduğum?

  - Ne?

  - Adam dışarıda be.

  Fişi elimde şu anda.

  Arabasını istiyor piç.

  Telefonda bunu açıklayamam bile.

  S.kimde değil.

  Hapse düşmeden önce buraya gelsen iyi olur.

  Sorun ne?

  Aslında benim burada olmamam lazım.

  Hayır, burayı soyuyor olman umrumda bile değil!

  Umrumda değil!

  Kimseye söylemem.

  Yemin ederim.

  Tanrı şahidim olsun ki.

  Lütfen.

  Seni buradan çıkaracağım, ama bu zincirleri kıracak   bir şey bulmam gerekiyor.

  Tamam, sanırım alt katta bazı el aletleri var.

  Aşağıda, garajında.

  Bekle, dur!

  Sandalyeyi yerine koy.

  - Ne?

  - Bak!

  Açık değil ama bakabilir.

  Hay s.keyim.

  Işığı kapatıp şu şeyi ağzıma geri sok.

  Ne olur ne olmaz.

  Tamam, tamam.

  Hazır mısın?

  Hadi.

  Beni dinle.

  - Hemen döneceğim.

  - Gitsen iyi olur.

  Söz veriyorum, söz.

  Evet!

  Üzgünüm.

  Üzgünüm.

  S.ktir.

  S.ktir!

  Dikkatli kullanın, bu akşam bizi tercih ettiğiniz için çok teşekkürler.

  Gerçekten çok mutlu ettiniz bizi.

  Ve siz bayım, sizin de bir şeyiniz vardı  Maserati.

  Evet, mavi olan mıydı?

  Otoparkınızdaki tek Maserati benim.

  Elbette.

  Hemen dönerim.

  Pekala efendim, hemen döneceğim.

  Borcum ne kadar?

  Alo?

  Al bakalım.

  Çok ucuz atlattık amına koyayım.

  Neredeydin be?

  Adamın  Adamın bir kızı var  Kızı mı var?

  Hayır, evinde zincirle bağlamış   tıpkı bir hayvan gibi.

  Ne anlatıyorsun be sen?

  Bak, bak şimdi.

  Aman Tanrım.

  Adam şimdi oraya gidiyor.

  Polise haber vermeliyim.

  Oğlum telefonunu alacaklarını bıliyorsun değil mi?

  Gizli arama yaparım.

  Hayır oğlum, o tarz numaralar 911'de işe yaramaz.

  - Yine de telefonun görünür.

  - Görünse ne olacak ki?

  Ne olacak mı?

  Dostum, ikimiz birden enseleniriz.

  Ama kızla konuşan sen değildin.

  Kızı orada, o s.ktiğimin canavarıyla yalnız bırakan sen değildin!

  911.

  Acil durumunuz nedir?

  Portland'da 8723 numara, Green Lake Vista adresindeki bir evde   esir tutulan bir kız var, kız   kız çalışma odasında zincirle bağlı.

  Çok ciddi tehlike içinde.

  Hemen polisi yollayın.

  Ne dediğimi anladınız mı?

  Evet anlıyorum efendim.

  Bu kadını siz mi gördünüz?

  Lütfen, lütfen yardım edin ona.

  İyi yaptın dostum.

  Sakin ol, yapabileceğin her şeyi yaptın.

  Hayır, hayır yapmadım.

  Dostum, nereye gidiyorsun şimdi?

  Halledildiğinden emin olmaya.

  Şundan da kurtulacağım.

  Bu arada bu maceralar artık bitti.

  Hayatım boyunca bir daha sakız dahi çalmayacağım.

  Yeni kartınızı aktifleştirmek adına aradığınız için teşekkürler.

  Lütfen kartın üzerindeki numaraları  Tamamdır, yemeğiniz güzel miydi?

  Pekala hanımefendi.

  İşte anahtarınız.

  Pekala bayım, anahtarınız burada.

  - Sizin anahtarınız da burada bayım.

  - Borcumuz ne kadar?

  Hayır, hayır, müesseseden hepsi.

  Hiç merak etmeyin.

  - Bütün arabalar burada, sokakta.

  - Teşekkürler.

  İyi akşamlar hepinize.

  Çok teşekkürler, sağ olun.

  S.ktir.

  - 8723 Green Lake Vista, acele et.

  - Ediyorum dostum.

  S.keyim.

  Evet be!

  Hadi bebeğim.

  Hadi, yakalayın onu!

  - Yardımcı olabilir miyim?

  - Dışarı çıkabilir misiniz efendim?

  Peki.

  Göreceksin gününü piç herif!

  Yakaladım seni.

  Neler oluyor?

  Hanımefendi, buraya gelip benimle özel olarak konuşmak ister misiniz?

  Dışarı gelebilir misiniz?

  Size birkaç soru soracağım.

  Evinizde sizden başka biri var mı?

  Hayır, eve girsenize be!

  Girin!

  Neler oluyor?

  - Size iyi akşamlar.

  - Size de Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır.

  Ebesini s.ktiğimin gerzekleri!

  60, 70, 80.

  Nino, paranın hepsi burada   sonra görüşürüz, tamam mı?

  - Çok saçmaydı, değil mi?

  - Evet.

  Hiç macerasız bir günün geçmiyor değil mi?

  Erkenden işe gitmek zorunda olman çok kötü.

  Sana göstermediğim bir sürü numaram vardı.

  Eminim öyledir.

  Yakında görüşürüz.

  İyi geceler.

  S.ktir.

  S.ktir.

  Hadisene.

  S.keceğim.

  Tanrım.

  - Sean,açsana!

  - Hay ben senin.

  Gir içeri!

  Çabuk!

  Tamam, ne kaçırdım?

  Başka bir kız vardı.

  Kız kimdi?

  - Fahişe mi?

  - Hayır hayır, gündüz çalışıyormuş.

  Sevişmek için gelmişe benziyordu   ama o kadar çabuk geldi ki 

Belli ki adam tam bir   pezevenkmiş

Dostum, sana bu pencereleri karart demedim mi ben?

  Senden aldığım diğer tavsiyeler çok işime yaradı ya.

  - Seni buraya ben göndermedim dostum.

  - Biliyorum.

  Biliyorum, senin suçun yok.

  Kıza adamın telefonunu niye vermedin dostum?

  Bu soruyu kendime milyon   defa sormadım mı sanıyorsun be?

  Panik yaptım tamam mı?

  Korktum.

  Garajdaki o cinayet odasını görünce altıma sıçacaktım   ben de kaçtım ve bu hayatımda   yaptığım en şerefsizce hareketti.

  Dostum, korktuğun için   özür dilemek zorunda değilsin.

  Ne bileyim işte   bir kere daha ara istersen.

  Hayır.

  Sikerim öyle işi.

  Bu sefer de başka bir   esmer karıyı çıkartır ortaya, yine kurtulur.

  Olmaz.

  Gitmesini bekleyeceğiz, sonra bunları kullanacağız.

  Çoğu insan garajdan mutfağa açılan kapıyı   kilitlemeyi unutuyor.

  Ben bile unutuyorum bazen.

  İşte burası hırsızın girdiği yer.

  Bu pencereyi daha önce hiç açmadık ama.

  Çok zor bir şey değil.

  Bir santim açık olsa dahi, iyi bir hırsız buradan girer.

  Son zamanlarda çok şikâyet alıyoruz.

  Onu nasıl kullanacağını biliyor musun sen?

  O eve sadece bir testereyle girmem oğlum ben.

  Dikkatli ol adamım.

  Bak, bak, bak.

  Gidiyor, gidiyor işte.

  Hadi!

  Hadi!

  S.ktir.

  S.keyim, eğil eğil.

  - Sence bizi görmüş müdür?

  - Hayır.

  Hazır mısın?

  - Hadi gidelim, hadi.

  - Tamam, gidelim S.ktir.

  S.keyim.

  Sean, pencere açık.

  Hadi, hadi.

  Kaldır beni.

  Tamam, bu taraftan.

  Mahallemde bir eve hırsız girdiğini bildirmek istiyorum   Green Lake Vista, 8723 numara.

  Teşekkürler.

  Tamam.

  Yürü hadi.

  Dur.

  Ne oluyor be?

  - Nerede?

  - Burada kocaman bir kilit vardı.

  Hayır, hayır, hayır, olamaz.

  - Burası  - Dostum, doğru odada olduğumuza emin misin?

  Evet dostum, kız buradaydı.

  Zincirlenmişti.

  Bu imkansız.

  Halı yoktu ki.

  - Ne?

  - Halı.

  Sıçtık!

  Hay s.keyim.

  Yürü, yürü, yürü!

  - Hadi, hadi, hadi!

  - Tamam.

  Canım benim, gözyaşlarının bize engel olmasına izin verme.

  Bu tavırların çok erdemli.

  Bugün bana çok yardımcı oldun.

  Evrimindeki bir sonraki evreye gelmeyi hak ettin.

  Günahkar da cezasını bulacak.

  O girdiğin pencere var ya, daha önce açık değildi.

  Yüzde yüz eminim, demek oluyor ki   demek oluyor ki bizim için açık bıraktı.

  Deli misin sen?

  Unut gitsin dostum.

  Bak, biraz burada sakinleşip   ortalığın durulmasını bekleyelim, tamam mı?

  Sonra seni arabana götürürüm.

  Sen beni karakola götür.

  - Sean, dostum  - Kızın hayatı tehlikede.

  Bir kere daha ara işte.

  - S.kerler.

  - Aman Tanrım.

  - Sean!

  - Hayır!

  Yüzümü görmeleri gerekiyor.

  Bunu görmeleri gerekiyor.

  Dostum, kız şimdiye çoktan ölmüştür.

  Derek, bu bahsettiğimiz kişi birilerinin küçük kızı.

  - Ya oradaki senin kardeşin olsaydı?

  - Kardeşim  Eğer oradaki benim kardeşim olsaydı gidip onu kendim kurtarırdım.

  Bunu denedik ya işte.

  Denedik ama işe yaramadı!

  Bu işler bizi aşan işler!

  Dostum, hapse gireceğinin farkındasın, değil mi?

  Biliyorum ama hapse girmeyi hak ediyorum zaten!

  Bak dostum, hapse atılmak istiyorsan   sen bilirsin, tamam mı?

  İnsanlar beni sevmiyor dostum.

  Ailemi de sevmiyorlar.

  Erkek kardeşlerim bizi sevmesinler diye epey uğraştılar.

  Mahalledeki adamlar   bu işi yapan adamlar   onların hepsi hapiste dostum   hiçbir şey yapmadan bekliyorlar.

  O kapıdan bir adım içeri attığım anda   işim bitmiş demektir, dostum.

  Gebertirler beni.

  Tamam, sen orada değildin.

  Ben yalnızdım.

  Bir tek bu yalanı söylerim.

  Bu yer benim için çok önemli.

  Öyle her önüme gelene göstermem burayı   sadece özel biriyse gösteririm   çok nadir biriyse.

  Buna artık ihtiyacımız yok.

  Çığlık atmam.

  Hayır.

  Hayır, atmazsın.

  Saçlarını kaldır.

  Benden ne istiyorsun?

  Terbiyen, eğitimin   bir piramit şeklinde.

  Sen tam ortadasın   ritmi ve rutini öğreniyorsun.

  En tepede ne var peki?

  Tepede mi?

  Özgürlük.

  Temizlendim.

  Temizlendim, yemin ederim.

  Ne istediysen yaptım.

  Dairesel hareketlerle mi?

  Dairesel hareketlerle, doğru sabunu ve   losyonu kullanarak, senin söylediğin gibi.

  Ne yapıyorsun ya?

  Git yat.

  Burası herhangi bir yer olabilir.

  Senin sevgilin bile olabilir.

  Benim sevgilim değil.

  Bu adamın evinde ne işin vardı?

  Hırsızlık yapıyordum.

  - Ne çaldın?

  - Kredi kartını.

  Ama üzerinde değil.

  Karta ne oldu?

  Kaybettim.

  Memurdan kaçma, dikkatsiz araba kullanma   kamu malına zarar verme, park cezası, otobüs durağında   ve itfaiye vanasında.

  Her suçu işlemişsin.

  Bunun bizim meselemizle ne alakası var?

  Enselendiğinde bir sürü şeyden mahrum kalacağını biliyorsun.

  - Mesela yeşil kartın alınacak.

  - Zorunda olmasam buraya gelir miydim?

  Sana karşı dürüst olacağım.

  Neden buradasın hiç anlamadım.

  Kızın hayatını kurtarmak için.

  Bağlı bir şekilde bıraktığın kız.

  Evet.

  Bak, bana ne istersen yapabilirsin   hapse gönder, ülkeden at.

  Umrumda değil.

  Bu kız iple bağlı değildi bu arada, zincirlenmişti   ve deriyle bağlanmıştı, bir at gibi amına koyayım.

  Orada yaşayan adam yaptı bunu o kıza.

  - Şu adam, Erendreich 

- Cale Erendreich, evet.

  Dört saatten beri söylediğim s.kik herifin   küfrettiğim için üzgünüm, o herifin adı.

  Lütfen  Lütfen gidip bulun şu adamı.

  Bazı yerleri aradık.

  Ama evine gitmeniz gerekiyor.

  Bazı ipuçları filan olmalı.

  Evine iki defa gittik.

  İlk gittiğimizde bir kadınlaydı   fotoğraftaki kız değildi, iki memur da bunu onayladı.

  Evet çünkü bir şeylerin ters gittiğini anladı.

  O yüzden o kadını çağırdı   esmer uzun boylu kadını.

  - Bunu nereden biliyorsun sen?

  - Biliyorum   çünkü evini izliyordum.

  Yardımcı olabilir miyim?

  Kusuruma bakmayın.

  - Siz Cale Erendreich misiniz?

  - Evet.

  Bayım, mahallede yaşandığı iddia edilen bazı suçları   araştırıyoruz, hırsızlık suçları gibi iddialar.

  İçeri girip etrafa göz atsam sizin için sorun olur mu?

  Kahvenizi nasıl içersiniz?

  Dün gece sizi rahatsız ettikleri için utandım zaten.

  Bir kere daha aradıklarını bilmiyordum.

  Bir süre kapıyı çaldım.

  Sabah süt almak için markete gitmiştim.

  En fazla yarım saat olmuştur.

  Evli misiniz Bay Erendreich?

  Bekarım ama sevgilim var, anlıyorsunuz ya?

  Ama çalışma odanızda zincirlenmiş kız filan yokmuş.

  Hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.

  Garaj.

  Güzel bir set.

  Teşekkürler.

  Eksik bir parça var ama.

  Evet, cıvata keskisi.

  Bir arkadaşıma vermiştim.

  Ben eşyalarımı kimseye vermem.

  Geri gelmiyor çünkü.

  Geri verecek.

  Üzgünüm.

  - Düzeltmek zorundaydım.

  - Sorun değil.

  Evet, her şey burada   laptop, değerli eşyalar, biraz nakit para.

  Bir şey eksik demek isterdim ama her şey yerli yerinde.

  Birinin size zarar vermek isteyeceğini düşünüyor musunuz?

  Hayır.

  Ben sıradan bir adamım.

  Pekala.

  Aslında, siz söyleyince aklıma geldi de   son zamanlarda şaka telefonları almaya başlamıştım.

  Suratıma kapatıyorlardı.

  Hani arayıp hiç konuşmuyorlar ya, öyle şakalar.

  Kim olduğu hakkında bir fikriniz var mı?

  Kim bilir!

  Dediğim gibi ben bekar bir adamım.

  Çıktığım kadınların eski sevgilileri oluyor   ben de düşündüm ki  Anlaşıldı, şimdi her şey mantığa oturdu.

  Buyurun.

  Dün gece Nino'nun Yeri'nde yemek yemiş olabilir misiniz?

  Nino'nun Yeri mi?

  Sokağın aşağısındaki restoran mı?

  Kuzey İtalya yemeği yemek istesem La Finestra'ya giderim.

  - Denemeye değer.

  - Bir bakarım.

  Kahve de çok güzelmiş.

  Benim içtiğim boktan güzel, en azından.

  Son bir sorum olacak.

  Pencereniz.

  Sinekliğin yırtıldığını fark ettim.

  Birisi bıçakla kesmiş gibi duruyordu.

  Nasıl oldu acaba?

  Ben yaptım onu.

  Birkaç hafta önce anahtarımı evde unutunca eve oradan girmem gerekti.

  Bir yerlere anahtar gizlemem gerekiyor.

  İyi saklayın aman.

  Gitmekte özgürsün.

  Bay Erendreich şikayetçi olmadı.

  Ne?

  Nasıl?

  Yani adamla konuştun mu?

  - Mutfağında oturdum.

  - Ve onu tutuklamadın mı?

  - Ne diye tutuklasaydım Sean?

  - Adam kaçırmaktan   haksız alıkoymadan, kırmızıda geçmekten, ne bileyim   hapse atacak ne suç varsa işte.

  Dün gece içki içtin mi?

  - Beni dinle, doğruyu söylüyorum.

  - Ben şöyle düşünüyorum.

  Aklın sıra bu adamın senin sevgilini çaldığını düşünüyorsun.

  Hayır, hayır, hayır!

  Kızın adını dahi bilmiyorum ben.

  Bu deli saçmasıyla vaktimi başka neden harcarsın   gerçekten bilmiyorum.

  Bak sana ne diyeceğim.

  Eğer o mahalleden bir gazete   bile çalınacak olursa   ilk yapacağım iş seni tutuklamak olacak.

  Dur bir saniye, bekle ya bekle.

  Gözün adamın üzerinde olacak değil mi, kızı aramaya devam edeceksin?

  Bana kalırsa sen o fotoğrafı Tumblr'dan almışsın, çünkü evinde çekilmemiş.

  Aman Tanrım, yok böyle bir şey.

  - Olamaz.

  - Ben sana neyin olmadığını söyleyeyim.

  911'i şakadan aradığın için seni tutuklamıyorum.

  İstesem pekala tutuklarım.

  Erendriech ile ne derdin varsa   adamdan uzak duracaksın, duydun mu beni?

  Rahat bırak adamı.

  Bunları ben uydurmuyorum.

  Kayıp kişi belgesi doldurmak mı istiyorsun?

  FBI'yla konuş.

  Seni görmeye gelen bu mu?

  Evet mi?

  İyi.

  Çok akıllısın.

  Teşekkürler Sean.

  Hepsi bu kadar mı?

  İhtiyacımız olanı aldık.

  Şimdi de yüzünü, kayıp kişiler   veri tabanında filan aratacaksınız, öyle değil mi?

  Bir soruşturmayı sana açıklayamam.

  Ama soruşturma olacak değil mi?

  İsterseniz onun kimliğini tespit edebilirim, tamam mı?

  Bana ihtiyacınız olursa beni arar mısınız?

  Evine gitmelisin.

  Bakın, üzgünüm ama lütfen   bu kızın iyi olduğunu bilmek zorundayım.

  Harika.

  S.keyim!

  S.ktir!

  S.ktir!

  S.ktir!

  S.ktir!

  S.ktir!

  S.keyim!

  - Arşiv.

  - Merhaba, ben Fuller.

  Valkenberg dosyasını masama getirebilir misin?

  - Soğuk davayı mı?

  - Evet, vakıf fonu çocuğunu.

  Fotokopisi olur mu?

  - Hayır, çıktı olarak istiyorum.

  - Tamamdır, hallediyorum.

  Nino'nun Yeri.

  Ne biçim bir restoran orası be?

  Affedersiniz, ne demek istediniz?

  Karımla birlikte biraz önce   karakolda sizin valelerinizden   birini ihbar ettik.

  Biz gelip sizin restoranınızda yemek yiyelim   karşılığı bu mu olsun?

  Evimizi soymak mı olsun?

  Ne?

  Hayır bayım.

  İyi iş kurmuşsun dostum.

  Polislerin dediğine göre bu aylardır yaşanıyormuş!

  Benim karım göçmenlik bürosunda çalışıyor.

  Umarım mutfağındaki her çalışanın   evrakları tamamdır.

  Burada olması gerekiyor.

  Sean!

  Burada ne işin var?

  Ne oldu sana?

  Bir şey yok, uyku tutmadı.

  Seninle konuşmam gerek.

  Konuşalım tabii canım ama  Riley, gitmemiz gerek.

  - Gitme.

  - Olmaz.

  Sunumum var.

  Notumun üçte birini sunumdan alacağım.

  Bir şey oldu.

  90 dakika sonra çıkarım.

  O zaman her şeyi anlatabilirsin.

  - Olur mu?

  - Tamam, olur.

  - Benim evimde buluşalım mı?

  - Evet, tamam.

  Tamam, seni seviyorum hayatım.

  Ben de seni seviyorum.

  Tamam.

  Dinle, bugün hayatta çalışamam dostum.

  Hiç uyumadım, zincirli kızı kafamdan çıkaramıyorum.

  - Kimi?

  - Düşünmeden edemiyorum, belki de   o evde ikimiz de hapis kaldık.

  Ne demek istediğimi anladın mı?

  Sanki hiç evden çıkamamış gibiyim.

  Anladım dostum, sorun değil.

  Hiç dert etme, ben hallederim.

  - Ne oluyor be?

  - Ne?

  Seni sonra ararım.

  Yo!

  Ne yapıyorsunuz siz burada?

  Burası bizim yerimiz.

  - Artık değil.

  - Kim dedi?

  - Nino.

  - Öyle mi?

  Ağzını burnunu dağıtsam ne olur peki?

  Yiyorsa gel de dağıt lan.

  Çocuklar, çocuklar.

  Bela istemiyorum Nino, neler oluyor dostum?

  Böyle olmaz.

  Bela istemiyorum.

  Sen git tamam mı?

  Rica ediyor adam, ben etmem.

  S.kerim lan seni.

  Böyle saçmalık olmaz Nino.

  Bir daha da geri gelme sürtük.

  S.kerim seni.

  Gidebilirsin.

  Her şey bitti sürtük.

  Bir buzul parçası iki şekilde hareket edebilir.

  İlk hareket şekli içsel akıştır.

  Bunun sebebi yer çekimi ve içsel baskıdır   buzul parçasını aşağıya doğru ittirir.

  Bu bir kart destesini devirmeye benzemez.

  Görebildiğiniz gibi buzul parçasının üst kısmı   alt kısmına nazaran daha hızlı hareket eder   bunun sebebi zeminle yaşanan sürtünmedir.

  Dış kısımlarının sürtünmesinin sebebi buzul parçasının erime halinde olmasıdır.

  Bu bir tezgahtaki buz parçasına benzer.

  Eridikçe zemin kayganlaşır.

  Buzul parçaları çok yavaş hareket ederler.

  Çoğu zaman günde en fazla birkaç santimi bulur.

  Nadiren bir buzul parçası hızlanır.

  Bir buzul hızlandığında buna dalgalanma denir.

  Dalgalanan bir buzul parçası bir gün içinde   onlarca ve hatta yüzlerce metre yol katedebilir.

  - Bu konu neyin nesi?

  - Bu resmi çöpten çıkardım.

  Daireye sokma onu   kapıda kalsın, tamam mı?

  - Otur sen, gözüne buz getireyim.

  - Sağ ol dostum.

  Yemin ederim oğlum, oraya silahımla gideceğim.

  - Ve o ibnelere günlerini göstereceğim.

  - Bırak peşini dostum.

  Hapse girmediğimiz için şükretmeliyiz.

  Teşekkürler.

  Kaç kişilerdi peki?

  Kes lan.

  Sana ne yaptım bilmiyorum ama   tam bir piç kurususun.

  Nasıl ya  Gitmem gerek.

  Gerçekten çok üzgünüm dostum.

  Riley!

  Riley, beni duyuyor musun?

  Beni duyan varsa  Buraya gelerek büyük cesaret gösterdin.

  - Bunu ben yapmadım.

  Ben değildim Jocelyn.

  - Oldu.

  - Riley!

  Sadece  - Hey, seninle konuşmak istemiyor!

  Güvenliği çağırmamı mı istiyorsun?

  Ne olduğunu bilmiyorum tamam mı?

  Lütfen!

  - Riley, sadece iki dakika.

  - Defol git buradan.

  - Burada olamazsın.

  S.ktir git!

  - Beni bir saniye dinle.

  - Ben yapmadım.

  - Bunları babasına anlat.

  - Riley, lütfen!

  Lütfen.

  - Piç herif!

  - Riley lütfen!

  - S.ktir!

  Güvenlik!

  Riley!

  Tanrım, of.

  Alo?

  Neden o hapse atılmadığını biliyor musun?

  - Neden?

  - Çünkü benim hapsimdesin.

  Seni düzelteceğim.

  Riley, sana asla böyle bir saygısızlık yapmam ben   seni seviyorum.

  Bana inanmak zorundasın.

  Lütfen beni ara.

  Belki de doğruyu söylüyordur.

  Yani bu hiç onun yapacağı bir hareket değil.

  Bunu düşundüğüne inanamıyorum.

  Gözünün içine bakmam gerek.

  Ben arabada beklesem peki?

  Elimde silahla?

  Uzun sürmez.

  Tanrım.

  Ril  Riley!

  Don!

  Don!

  Bana araban lazım.

  Sonra açıklarım.

  Ne oldu?

  İşten atıldım.

  Şirketin malını çalıyormuşum.

  Buna inanabiliyor musun?

  Onlara dedim ki; Don Falco hırsız değildir.

  Kamyonetime bakacaksanız buyurun bakın.

  Bagajında on bin dolar değerinde malzeme vardı.

  Ben hırsız değilim.

  Biliyorum, değilsin.

  Biliyorum.

  Canım, sen neden işte değilsin?

  Uzaklaştırıldım.

  Bir çocuğu taciz ettiğimi iddia ediyorlar   hiç öyle bir şey yapar mıyım ben?

  Size tam olarak ne olduğunu anlatmam gerekiyor.

  Don, anlatmayı bitirdiğimde istersen suratıma bir tane geçir, umrumda değil.

  Ama şu anda beni dinlemeniz gerekiyor, çünkü güvende değiliz.

  Hem de hiçbirimiz.

  Riley!

  Aman Tanrım.

  Derek, Derek, beni arayabilir  - Pardon.

  - Pardon canım.

  Bu mesajı alır almaz beni arar mısın lütfen?

  En elzem şeyleri al Patty, geri kalanları satın alırız.

  Rowan!

  Rowan, bilgisayarda fotoğraf programı var değil mi?

  Babam hazırlanmamız gerektiğini söylüyor.

  Bir saniye bir saniye.

  PO kutu 21  San mı?

  San  Sandy.

  Ha s.ktir.

  Arabayı filan almıyorsun.

  Hiçbir yere gitmiyorsun Hep birlikte Radisson'a gidiyoruz.

  Ondan sonra senle birlikte bir avukat bulup polise gideceğiz   ve bu sefer sana inanacaklar.

  Bunu sonra da yaparız.

  Lütfen baba.

  Şimdi baban mı oldum?

  Sana yalvarıyorum, ne olursun.

  Ailemi korumak zorundayım, sen de benim ailemin içindesin   tanımadığımız bir kız değil.

  - Onu öldürecek.

  - Kızın adını bile bilmiyorsun.

  Bak, beni hep en doğru şeyi yapmam için sen cesaretlendirdin   bu sefer doğru şeyi yapacağım.

  Yapmak zorundayım.

  Sizinle otelde buluşurum, söz veriyorum.

  - Sean.

  - Tamam mı?

  Sean!

  Dine aykırı bir düzeltme olacak.

  Yangın çıkacak!

  Kahvaltı yok.

  Kızın yüzünü eşleştirdik.

  Üç hafta önce kaybolmuş.

  Altı kere kontrol ettim.

  Çocuğun bize anlattığı deri bağlar, zincirler   hepsi Phoenix, Memphis ve Denver'da yaşananlarla uyuşuyor.

  Senin vakıf fonu hayaletin.

  Tanrım!

  Fuller, sana bir hobi bulmamız gerek.

  Sizinle bir anlaşma yapalım efendim.

  Eğer bu adamı yakalarsak, yemek yapmayı öğrenirim.

  Yani Cale denen adam, Valkenberg çocuğunun büyümüş hali mi?

  O çocuk bu sıralar 40 yaşına yaklaşmış olmalı.

  Yaşı tutuyor.

  Beyaz erkek, orta boyda.

  40 milyon Amerikalı bu tanıma uyuyor zaten.

  Biliyorum ama bu davalardan her birinin.

 .

   Portland ile en az bir bağlantısı var.

  Oregon'da sevdiği bir şey var  - Ne?

  - Ne olduğunu bilmiyorum.

  Tamam, vakıf fonu teorin doğru çıktı   sana hak veriyorum.

  Benim sorunum şu.

  Küçük vale arkadaşının sözlerine güven olmaz.

  Dur!

  Yapma!

  Onu öldürüyorsun!

  Kaostan düzen doğar.

  Kaosu ben tanımlarım.

  Düzeni ben yaratırım.

  Ne sen, ne de o.

  Beni anladın mı?

  Anladım.

  Kararı ben veririm!

  - Riley.

  - Sean Falco ile mi görüşüyorum?

  - Siz kimsiniz?

  - Riley Seabrook'un   acil durumlar listesinde sizin telefonunuz var.

  - Ne?

  - Kendisi hastaneye yatırıldı.

  Hangi hastane?

  Hey.

  Riley.

  Bir tanem.

  Bu benim hatam.

  Her şeyi mahvettim.

  Bunu sana yapan adam beni incitmeye çalışıyor   çünkü evine girdim.

  Çünkü benim işim buydu.

  Çünkü ben bir gerzeğim   sıradan aptal bır hırsızım.

  Ve şimdi o  Seni incitti  Ve ben  Çok ama çok üzgünüm.

  Dur, ben vereyim.

  Tamam.

  Defol.

  N'aber salak?

  - Neredeydin ulan sen?

  - Birkaç şey almam gerekti.

  Erendreich denen adam Riley'i hastanelik etmiş.

  Ne diyorsun be?

  Adam hayatımı milyonlarca farklı yoldan s.kmeye çalışıyor.

  İyi de bunu onun yaptığını nereden biliyorsun ki oğlum?

  Çünkü beni arayıp dedi ki   seni hapise attırmadım dedi, böylece sistemsel olarak beni s.kecek.

  İyi de niye böyle bir şey yapsın ki?

  Kızın birini çalışma odasında zincirli bir halde   niye tutuyorsa o yüzden.

  Bizi parça parça etmek için.

  - Anne?

  - Derek, lütfen beni dinler misin?

  Bu adam işten yakasını kurtarıyor.

  Kendine dikkat etmelisin.

  - Duydun mu beni?

  - Dostum, benim kim olduğumu bilmiyor ki.

  Dinle dostum   şu anda görüntülü konuşamayız, araba sürüyorum.

  Ne yapamayız?

  Görüntülü mü?

  Derek!

  Bunu hatırladın mı?

  Bunu bak?

  Çalmıştın hani?

  Seni pis hırsız domuz.

  Bu bok çukurunda  Sende ne görüyor anlamadım gerçekten.

  Sen düzeltilemezsin.

  Derek!

  Derek, beni dinle.

  Yoldayım!

  Konuş benimle!

  Derek, lütfen.

  Derek beni duyuyor musun?

  Orada mısın?

  Aç şu telefonu Derek!

  Aç şunu!

  Lütfen!

  Derek!

  Derek, telefonu aç!

  Yakaladım seni piç herif!

  S.ktir!

  S.ktir!

  S.ktir!

  S.ktir!

  s.ktir!

  s.ktir!

  Ateş ettiğini gördün mü?

  Hayır, hayır, telefonda duydum.

  Lutfen birini gönderin.

  Derek Sandoval.

  Kuzeybatı Hamilton Sokağı'nda yaşıyor.

  Evin numarasını hatırlayamıyorum  Lütfen.

  Bir saniye, Hamilton mu dedin?

  Sandoval evi Tamam.

  Başka kişiler de aradı.

  Memurlar gidiyorlar.

  Tanrım.

  Ana habere çıkacağız.

  Canlı yayına.

  Beni dinleyin, beni dinleyin.

  Bunu kimin yaptığını biliyorum, tamam mı?

  Bunu yapan Cale Erendreich.

  Adamın adı Cale Erendreich.

  Bu da onun fotoğrafı, FBI'ya da gönderdim   FBI'dan Ajan Fuller'a, kendisine gönderdim.

  - Adın ne?

  - Sean Falco.

  Git şurada otur.

  Birini gönderip ifadeni aldırırım.

  Yayına son beş, dört, üç, iki  Tesekkürler Glenn.

  İntihar süsü verilen cinayet   ev halkından 3 kişinin canını almışa benziyor.

  Polislerin söylediğine göre ev içinde bir tartışma kötü sonuçlanmış.

  Komşular olay mahalline bakıyorlar, herkes çok tedirgin.

  Bilgi almaya çalışıyoruz  S.ktir.

  Hadi ama!

  Burada bir şey olmak zorunda!

  Sandy, evet!

  Acele et, küçük kovboy   gel buraya.

  Hadi, sıkı tutun.

  Sürmeye devam et.

  Hadi ama, benim için devam et kovboy.

  Hadi millet, sesinizi duyalım.

  Sizden de duyalım.

  Sıçtık.

  Tanrım.

  S.ktir.

  Tanrım.

  Arazi anlaşmasını bekleteyim öyleyse.

  Başka bir şey var mı?

  50. 000 Kanada dolarını banka çeki olarak yollamanı istiyorum.

  Watterboro Bankası, Vancouver.

  Kanada mı Washington mu?

  Kanada.

  Baban sana söylememi istedi  O insanlar hayatta değil, Mitchell.

  Seni düzeltmemem gerekirdi!

  Vancouver, Kanada.

  Bır süre senden haber alamayacağım sanırım?

  İhtiyacım olursa seni bulurum Mitchell.

  Her zamanki gibi.

  Bunu gönderdi.

  Bunu sistemde arattın mı?

  Sonuç çıkmadı.

  Tamam, yüz ekibi bununla uğraşsın.

  Falco hakkında bilgi var mı?

  Sean hala telefonu açmadı, ama telefonu 20 dakika önce   Sandy'de bir kulede algılandı.

  Cale gibi bir adam gizlilik ister, taşrada bir yer gibi.

  Sandy'nin doğusunda Hood Dağı'nın yakınlarında bir yer olduğuna inanıyoruz.

  Özel mülk ise giriş izni çıkarttırmamız gerekecek.

  Sola dönün.

  Varış yeri ileride.

  Ajan Fuller!

  Arazinin bir kısmı devlete ait   ama geri kalan kısım Valkenberg aile fonu denen bir şeye aitmiş.

  Valkenberg.

  Vakıf fonu mu?

  Eric, yargıcı özel telefonundan ara   arama izninin 5 dakika içinde imzalanmasını istediğimizi söyle.

  Sirenleri çalıştır, herkesin kırmızı alarmda  -  olduğumuzu bilmesini sağla.

  - Tamamdır.

  Hadi gidelim, hadi!

  Araçlara binin, gidelim!

  Valkenberg'ü anlat.

  Valkenberg ailenin tek çocuğuydu, babası kıymetli atlara   kafayı takmış bir milyarderdi.

  Yani çocuk, babasından intikam almak için at terbiyecisini mi öldürmüş?

  Hayır, daha 14 yaşındaydı.

  Terbiyeci olan kız da 20'ydi, kıza aşıktı.

  Kızı etkileyebilmek için henüz hazır olmayan bir tayı terbiye etmeye kalktı   beceremeyince atı öldürdü   terbiyeci kız da, babasına söylemekle tehdit edince   kızı öldürdü.

  Şimdi de atları terbiye etmek yerine  İnsanları terbiye ediyor.

  Seni buradan çıkaracağım.

  Seni çıkaracağım.

  Seni oradan çıkaracağım.

  Duydun mu beni?

  Seni çıkaracağım.

  Dikkat et!

  Beni oraya tekrar kilitle.

  Lütfen.

  Bırak açlıktan öleyim.

  Bu çok kabaca olurdu.

  - Hayır.

  - Uyan Sean!

  Hayır, hayır, beni özgür bırakacağını söylemiştin.

  - Bırakacağım da.

  - Hayır, ne yapıyorsun?

  Beni bırakacak mısın?

  Senin için fark eder mi?

  Hayır, efendim.

  Hayır, efendim.

  Dikkatlice izle, Sean.

  Hayır.

  Yapma, yapma bunu.

  Dinle, beni al.

  Onun yerine beni al.

  İkinizden biri gibi seçeneğimiz yok.

  Ondan sonra sen varsın, ama önce izleyeceksin   ben de seni izleyeceğim.

  Gözlerini açmazsan kızın dizlerini kırarım.

  Lütfen, Cale, lütfen.

  Cale kim be?

  - Sean, yemin ederim  - Hayır.

  Derini canlı canlı yüzerim.

  30 saniye sürer sadece.

  Aç şu lanet olası gözlerini.

  Üzgünüm.

  Hayır!

  S.ktir!

  Burası özel mülk, Fuller.

  Yine de izne ihtiyacımız var.

  Bekliyoruz.

  S.keyim.

  Tebrikler, derin sana kaldı.

  En azından çamaşır sodası eritmeye başlayana kadar.

  Bir an için beni korkuttun cidden.

  Ekran görüntüsü almıştın ya   gerçekten çok zekice bir hareketti.

  Gerçekten senden ilham aldım.

  Nihayet birisi benim seviyeme   ulaşmayı başardı, değil mi?

  Bok çuvalı olsan da.

  Sonra buraya geldin   ve çektiğin fotoğrafın işine yaramadığını anladım   yoksa FBI'daki küçük dostun   ve onun küçük takipçileri   bu ormana gelmiş olurdu.

  Burada bir başına, elinde keskiyle yalnız olmazdın.

  Geri getirdiğin için teşekkür ederim bu arada.

  Düzensizlikten tiksinirim.

  FBI'ın gelmesini bekliyorsan   beni aramadıklarını bilmelisin.

  Onun gerçek katilini arıyorlar.

  - O da sensin.

  - Hayır.

  Ben kimseyi öldürmedim.

  Hayır, soruşturmalarında farklı bir bakış açısı ortaya çıkacak.

  Senin anlayışının ötesinde olan, bana ait bir çalışma olacak.

  Sen hepsini benim üzerime yıkmaya uğraşırken   ben hepsinin   Derek'in, Riley'nin, senin aptal hırsızlıklarının   bunların hepsinin senin işin olduğunu kanıtlayacağım.

  Avcısın sen.

  Neden Derek'i öldüreyim ki ben?

  En iyi arkadaşımdı.

  Çünkü ne yaptığını öğrendi.

  Buna inanmazlar.

  Ne kadar zengin olduğumu tahmin bile edemezsin.

  Cinayet işlemeyecek biri olduğumu biliyorlar.

  Hayır, bu konuda eşit değiliz   o yüzden de hard diskine   bir itiraf mektubu yükledim.

  Daha çok beyanname aslında.

  O belgeyi bulacaklar.

  Polisler düzenli biten davalara bayılır.

  Sen neye sırıtıyorsun be?

  Kafayı yemişsin sen.

  - Biliyorsun, değil mi?

  - Hayır.

  Hayır, hayır.

  Çünkü deli insanlar yakalanır.

  Ve senin için hayatının   en sıradışı macerası olan bu olay   benim için sıradan bir gündü.

  Suçluluktan yoksun bir hayat.

  Karışıklıklar, siyaset, gerçek özgürlük.

  Ama sen  Sen bir muammasın.

  Daha tanımadığın bir kadın için   kendi hayatını tehlikeye attın.

  Gerçekten akıl almaz bir şey amına koyayım.

  Buraya gelerek ne elde etmeyi amaçladın acaba?

  Amacıma ulaştım.

  Umarım tüm bunlara değmiştir   çünkü seni kızın yanına gömeceğim.

  Ama sen canlı gömüleceksin.

  Bir insan böyle kurtarılır işte!

  Özür dilerim.

  İşte  Yardım edebilir misin?

  Öldü mü?

  - Bi sus.

  - Lütfen, lütfen, çabuk, çabuk.

  Kıpırdama!

  Doğru düzgün göremiyorum.

  S.ktir oradan!

  Üstüm başım çamaşır sodası be!

  Ver şunu.

  Koş!

  Aman Tanrım.

  Kalk hadi!

  Bu da neydi?

  Muhtemel sebep?

  Yeterli değil.

  Yeterli değil.

  Pekala, hadi gidelim millet!

  İşte oradalar.

  Tam zamanında.

 ||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar