Bad Samaritan (2018)
| |
110 dk
Yönetmen:Dean Devlin
Senaryo:Brandon Boyce
Ülke:ABD
Tür:Suç, Gerilim
Vizyon Tarihi:01 Mayıs 2018 (ABD)
Dil:İngilizce
Müzik:Joseph LoDuca
Nam-ı Diğer:No Good Deed
EkleAltyazı TakibiİzledimTavsiye Ekleİzleyeceğim
Oyuncular
David Tennant
Robert Sheehan
Kerry Condon
Carlito Olivero
Jacqueline Byers
Özet
Sean Falco isimli bir vale (Robert Sheehan), zengin
müşterilerin evlerini soymak için zekice bir sahtekarlık geliştirir. İşler,
yanlış müşteriye (David Tennant) çattığında kötüye gitmeye başlar. Sean, soymak
için gittiği evde esir tutulan bir kadına rastlar. Hapse girmekten korktuğu
için kadını orada bırakır ve polise haber verir. Polis adamın evini arar fakat
hiçbir şey bulamaz. Şimdi ise Sean, kendisinden intikam almak isteyen müşteriden
kaçmalı ve adamın evinde esir kalan kadını kurtarmalıdır. -
Altyazı
Ne yapıyorsun sen?
Dur!
Yapma!
Hayır!
Ne yapıyorsun sen?
Çıkar beni buradan!
Düşüyoruz!
Rahatsız ediyorum
efendim ama size Tanrıdan bahsetmek istiyorum.
Evet
Ben pek bu konularla ilgilenen biri değilimdir.
Peki.
Kucağınıza atlasam
olur mu peki?
Ne?
- Ne oldu?
- Sakın Kıpırdama.
Tamam mı?
Kılını bile
kıpırdatma.
Hayır, hayır, hayır,
hayır.
- Bok gibi
görünüyorum.
- Hiç de bile.
Melek gibi görünüyorsun.
Ayrıca asıl
amacım seni çekmek değil!
Arkadan gelen
ışık çok güzel, o yüzden çekiyorum.
- Hayır, çekme!
Hayır, bunu çekmemelisin.
- Ne olacak ki?
- Niye çekmeyeyim?
- Çünkü Ciddiyim ben.
Öyle bir fotoğrafın
ortalıkta gezinmesini istemiyorum.
Ben Babam beni öldürür.
Çok güzel ama.
Bir baksana.
Sen çok güzelsin.
Öyle olsun.
Sadece sende
kalacak ama.
Kitabına
koymayacaksın salak arkadaşların
görmeyecek.
Anlaşıldı mı?
Bir tanem, doğmamış
çocuklarımızın gözleri üzerine yemin ederim.
Aman Tanrım.
Sean.
Bu fotoğrafa
bayıldım.
Gülümsetmeyi nasıl
başardın?
Bir konserve fasulye
ve edepsiz bir şiir sayesinde oldu.
Tanrım, asıl
mesleğin olarak bu işi yapsaydın neler
çıkardı acaba ortaya.
Öyle.
Birleşik Amerika'nın
ölüm pençeleri yaratıcılığımı bir
lokmada yutuyor ama.
Karşında işletme
öğrencisi duruyor.
Olabilir ama sen
işletmeden çok daha zekisin.
Bense sadece bir
sanatçıyım.
Fakir perişan
- Aç - Aç.
Şirin.
Cidden mi?
Bana destek olacaksın.
Seni seviyorum.
Sıkıca tut,
bacaklarını yere sağlam bas ve aşağı indir.
Tamam mı?
Şimdi sen dene.
- Tamam.
- Hadi bakalım.
Sıkıca tut.
Geride durma.
Öyle olmaz Tamam,
var gücünle indir.
İşte oldu.
Benim öğrenmem de biraz zaman almıştı Rowan.
Doğum günün kutlu
olsun anne.
Nasılsın?
Ne güzel bir kutu,
Tanrım.
- Aç bakalım.
- Sean, canım benim.
Zümrüt mü bu?
Annem olduğun için
buna değersin diye düşündüm.
Pahalı hediye demek.
Evet, Claddagh
yüzüğü bu.
İrlanda'ya özgüdür, sen
anlamazsın.
Bir tanem, bunun ne
kadar pahalı olduğunu tahmin bile edemem.
Hayır, hayır, hayır.
Uygun bir fiyata
anlaştım.
İş yerindeki bir
kadından aldım.
Gayet makul bir
fiyattı.
St. Louis'teki işi kabul etsen parayı dert etmek zorunda kalmazdın aslında.
Kuzenimin teklifi
hala geçerli.
Tavuk kanatlarının
ve takoların stüdyoda fotoğrafını çekmek
kulağa harika gelse de ben almayım ya.
Orada profesyonel
fotoğrafçı olarak çalışacaksın.
Kaç kişi senin
yerinde olmak ister.
Benlik bir iş değil.
Belki de
başaramayacağından korkuyorsundur.
Belki de hayatımın
geri kalanı boyunca hergün takım elbise
giyip bir kaba işemek istemiyorumdur.
Bir kaba işemek
senin için sorun mu demek yani?
S.ktiğimin üvey
babası be.
İnşaat işi için bizi dünyanın öbür ucuna sürüklüyor.
İki hafta sonra iş
yatıyor.
Oğlum bu anlattığın 7
sene önceydi lan.
Bu konuda şikayet
etmekten vazgeçtiğim zaman sana da
haber veririm Derek, tamam mı?
Dün geceki mallar
nerede?
Burada işte.
Tamam dostum.
Bir kadın saatimiz
var.
Timex mi lan bu?
Evet, kaliteli
saatlerdir dostum.
Dijital kamera ne ya?
Hala bunları
kullananlar var mı?
Var tabii.
Ciddi misin sen?
Pul çalmışsın.
Kim pul çalar amına
koyduğum?
Ne yapsaydım Derek?
Televizyonu mu
alsaydım, ne yapsaydım?
Amaç fark
etmeyecekleri şeyleri çalmak.
Ayrıca bir de
fotoğraf çektim.
Hediye kartı.
Telefonla
taratabileceğimiz bir şeyi almama gerek yok.
Peki peki.
Bu yüzden aramızda zeki olan sensin işte.
Tamam haklısın, en
iyi soygunumuz olmadı.
- Anlarsın ya.
- Dijital kamerayı
ben alayım.
- Sen de saatle
kartı al.
- Kamerayı niye sen
alıyorsun?
Belki içinde meme
fotoğrafı vardır.
Oğlum kadın Betty
White kadar yaşlıydı.
Ne kastettiğimi
anladın mı?
İğrençsin.
Yaşlı da olsa memesi
vardır.
S.ktiğimin sapığı.
Oldu gibi, ne dersin?
Anlat bakalım.
Gömleğini tamamen
açıp Victoria's Secret mankeni gibi
dudaklarını büzmüş yatıyor muydu?
Hay ben seni Sakın bir daha o suratı yapma.
Bak oğlum, Riley
senin için hem fazla ateşli hem de fazla zeki.
Sürekli böyle
diyorsun Derek.
Üzgünüm dostum, ama
demek istediğim şey şu.
Yükselmen gerekiyor 30 yaşına geldiğinde fakir
halinle perişan sanatçı ayakları
kimseye sökmez haberin olsun.
Çocuklar!
Çocuklar!
- Nino!
- Nino!
Bence üç fazla oldu.
İki daha iyiydi.
Müdavimleri kaçırmak
istemiyorum.
İnsanlar böyle
şeyleri severler Nino.
Sen modaya ayak
uyduruyorsun sadece.
Yakında bütün yerler senin peşinden gelecekler, gör bak.
Bu kadar endişelenme
dostum.
- Tamam, bir
deneyelim.
- Biz senin
yanındayız Nino.
Tam bir satış
elemanı bu da.
Dur Nino, ben açayım.
Bingo.
Nino'nun Yeri'ne hoş
geldiniz.
Nasılsınız efendim?
Ben tutayım.
Sana restoranda
olmaz dedim.
Kaldır şu şeyi.
Size iyi akşamlar
dileriz.
Buna ihtiyacınız
olabilir.
Özür dilerim, acil
durumlar için yanıma almıştım.
Pekala, umarım güzel
bir akşam yemeği geçirirsiniz.
Deneriz.
Afiyet olsun efendim.
Çık lan!
Ne yapıyorsun oğlum?
Hayır!
Sean.
Derek!
- Yo.
- Hayır, s.kerim
seni.
Bunu diyeceğini
biliyordum.
O yüzden ben
sürüyorum.
Yapma ya.
Böyle diyorum çünkü iyi insanlar bunlar.
Hadi ama Derek.
Oğlum adamların
Range Rover'ı var.
Beş litre benzinle 3
km yol gidiyorlar.
Şerefsiz bu insanlar.
Bunu diyen adam geri
dönüşüm yapmaz ama.
Ruhsat nerede?
Evet!
Oley be, Burnside'da
yaşıyorlarmış.
- Adamlar senin
yanında zaten.
- Bu işten
hoşlanmadım dostum.
Çocuklu bir aile.
Bu ne demek sence?
- Biliyorum, ne
söyleceğini biliyorum.
- Evde kimse yok
demek.
Sen öyle söyledin
diye doğru çıkmayacak Derek.
Bak, eğer alarm
sistemi görürsem geri dönerim, tamam mı?
Yolu çoktan
yarıladın değil mi?
On dakikaya
görüşürüz kardeşim.
Bu Bunu niye aldınız ki yani?
Yemeğinizi
beğendiniz mi efendim?
- Harika, teşekkür
ederiz.
- Ne demek.
Merhaba.
Sakin ol oğlum.
Sakin.
Sakin ol.
Otur, otur.
Sıçtık!
S.ktir!
Dışarı çıkıp hava
almak ister misin?
Dur!
S.ktir lan!
S.ktir.
Hayır!
Araba yıkarken daha
çok bahşiş aldığım olmuştu be.
Evet, müşteri
hizmetleri için pek de iyi bir gece olmadı.
Bitse de gitsek.
- Şuna baksana.
- Dur bir dakika.
Hayır, hayır.
Cayman kıyısından geçirirsen menkul
kıymetlerle sorunumuz kalmaz.
Saçmalıyorsun
Mitchell.
- Vay amına koyayım.
- Hop hop.
Dur bakayım.
Sıra bende.
Nino'nun Yeri'ne hoş
geldiniz efendim.
Yarı otomatik vites,
bu yüzden sakın babaannenin Vauxhall'ıymış gibi debriyaja yüklenip arabanın içine etme.
Arabamın yakınında
sigara içen olursa olay çıkarırım.
Terlememeye çalış, hippiler
gibi kokuyorsun.
Ve sakın ağaçların
altına filan park etme, tamam mı?
Arabanız gerçekten
çok güzel efendim.
Biliyorum, sakın
elini sürme.
Hayır, hayır.
10 bin şimdilik iyi.
Seni ararım.
Yeni haberlerim olacak.
Hesaplama yapılıyor.
Gideceğiniz yere 3
dakika içinde varacaksınız.
Varış yerine
ulaşıldı.
Hadi bakalım.
Hay s.keyim.
Hay canına yandığım!
İçerideyiz.
Harika.
Tamamdır.
Alarm yok mu?
Vay canına.
Şerefsiz olunca böyle evin oluyor demek ki.
Seni Evet be!
S.keyim.
- Anlat.
- Hazır mısın Derek?
Adama bugün postayla
yeni bir siyah kart gelmiş.
- S.ktir lan ciddi
misin?
- Evet, evet, evet.
Adam bile bilmiyor
geldiğini.
Oğlum var ya, bu gece
50 tane iPhone alacağız.
Aynen aynen, eBay'e
düşeriz.
Dostum, o kartla iki
günde 15.
000 dolar kazanırız
be.
S.ktir ya, Riley'i
Maui'ye götürürüm ben de.
Dalga mı geçiyorsun
lan?
Ben annemin evinden
taşınırım.
Zaten zamanı
gelmişti seni götü boklu aylak.
Tamam, dinle şimdi.
Yapışkanı hala kartın üstünde mi?
Evet, evet.
Adamın adı Cale Erendreich.
Aktifleştirmek için
arayın diyor, sonra kartın numarası verilecek.
Süper.
Hesabına kayıtlı telefon numarasından araman
gerek.
Tamam mı?
Ev telefonundan aramayı dene.
Senin orada bir
sıkıntı yok değil mi?
Her şey kontrolüm
altında oğlum.
Bizim şerefsiz oğlu
şerefsiz ne alemde?
Salataları yeni
geldi daha.
S.keyim, telsizi
bulmam gerekecek.
- Yerinde yok.
- TV'nin oraya bak
oğlum.
Hayır.
Orada da yok.
O zaman belki
çalışma odasına filan götürmüştür - Ben öyle yapıyorum.
- Senin çalışma odan mı var lan?
Sen helaya götürüyorsun.
Öyle deme, ama en
iyi fikirlerim orada çıkıyor.
Üst kattaymış, hay s.keyim.
Şuraya bakalım.
- Misafir odası.
- Çocuk filan var mı?
Piç herifin japon
balığı olsa muhteşem olurdu be.
Duyuyorum.
Buldum.
Süpersin, süpersin.
555 0199.
Kartınızı
aktifleştirmek adına bizi aradığınız için teşekkürler.
Lütfen kartın
üzerindeki numaraları tuşlayın.
Peki canım, sen
nasıl istersen.
74960390.
Lütfen bekleyin, kartınız
aktifleştiriliyor.
Hadi bebeğim.
Kartınız
aktifleştirildi.
Hoşça kalın.
- Evet!
- Evet!
Bu kadına hastayım
be.
Arsız şerefsiz.
Adamın yatağının yanında kelepçe var.
Onlara dokunmuyorsun
değil mi?
Hayır.
Tamam, burada işimiz
bitti.
Burada başka bir
kapı var.
Acayip iyi korunuyor.
Nasıl yani?
Çalışma odası gibi bir yer mi?
- Olabilir.
- Dostum, eğer
çalınacak bir şeyin yoksa bu kadar
güvenli bir kapı almazsın.
Ben de aynısını
düşünmüştüm Derek.
Üzerinde manyak bir
kilit var.
Tüh ya, keşke
anahtarlar sende olsaydı değil mi?
Hayır, hayır.
Bence yeterince fazla zaman harcadık açgözlülük etmeyelim olur mu?
Deli misin be sen?
Büyük vurgun nedir?
Büyük vurgun mu Bir saçmalama ya.
O kadar mal
çarparsın ki bir daha çalman gerekmez, aptal!
Tamam tamam, peki.
Orada kal.
Tamam.
Hadi, hadi, hadi, hadi!
- Hayır.
- Şerefe.
Olmadı.
Sıradaki.
Evet be!
Girdim!
İşte bu be.
Evet, çalışma
odasıymış.
Şimdi bilgisayara
gidiyorum.
Şifresi de yok!
Vay amına koyayım!
Evet, tamam, tamam.
Şifre dosyası
arayacaksın.
Tamam mı?
Herkesin olur.
Ama içerik olarak
aratacaksın.
İçerik, evet.
Şifreleri nasıl aratacağımı biliyorum herhalde.
Eksik olma.
Şifre.
Arıyor, arıyor.
İki dakika diyor.
Zamanın var kardeşim.
Çek defteri buldum!
- Ama içinde bir
sayfa kalmış.
- Bir şey olmaz.
Bize lazım olan tek
şey hesap numarası ve iletim hesabı.
Evet.
Sanırım öyle de olur.
Tamam.
Hay ben senin ağzına
sıçayım!
Oha!
Aman Tanrım.
Aman Tanrım.
Yok artık.
Tamam, tamam.
Korkma.
- Hayır!
- Hayır, hayır,
dinle.
Bak, sadece
ağzındaki şeyi çıkaracağım.
Çıksana be!
Yardım et bana,
yardım et lütfen!
Lütfen yardım et.
Ediyorum.
Sana yardım edeceğim.
- Dinle.
- Fazla vaktimiz yok.
Ne demek istiyorsun?
Hemen yardımcı
olacağım efendim.
Teşekkür ederim.
Tamam, yirmi.
Bunlardan biri olsa
gerek.
Hayır, hayır, hiçbiri
değil.
Onlardan hıçbiri
olmaz.
Hiçbiri değil.
İskelet anahtar
olması lazım.
Deri bir zinciri var.
Nerede?
Nerede?
Nerede bu anahtar?
Boynunda.
Hay s.keyim.
Bu kadar erken mi
gidiyorsunuz?
Evet, zorundayım.
Ne bekliyorsun acaba?
Arabamı istiyorum.
Evet, hemen
getiriyorum.
Aslında bu çift
sizden önce gelmişti.
Onlardan sonra sizin
arabanızı getireyim.
Bekle.
Hayır, öyle
yapamazsın!
Yere yapıştırılmış.
S.keyim!
Bu zincirleri çıkarmanın bir yolunu bulmalıyım.
Sean, neredesin
oğlum?
Sean!
Dostum dinle, seni
sonra aramam lazım.
Neredesin amına
koyduğum?
- Ne?
- Adam dışarıda be.
Fişi elimde şu anda.
Arabasını istiyor
piç.
Telefonda bunu
açıklayamam bile.
S.kimde değil.
Hapse düşmeden önce buraya gelsen iyi olur.
Sorun ne?
Aslında benim burada
olmamam lazım.
Hayır, burayı
soyuyor olman umrumda bile değil!
Umrumda değil!
Kimseye söylemem.
Yemin ederim.
Tanrı şahidim olsun
ki.
Lütfen.
Seni buradan
çıkaracağım, ama bu zincirleri kıracak bir
şey bulmam gerekiyor.
Tamam, sanırım alt
katta bazı el aletleri var.
Aşağıda, garajında.
Bekle, dur!
Sandalyeyi yerine
koy.
- Ne?
- Bak!
Açık değil ama bakabilir.
Hay s.keyim.
Işığı kapatıp şu
şeyi ağzıma geri sok.
Ne olur ne olmaz.
Tamam, tamam.
Hazır mısın?
Hadi.
Beni dinle.
- Hemen döneceğim.
- Gitsen iyi olur.
Söz veriyorum, söz.
Evet!
Üzgünüm.
Üzgünüm.
S.ktir.
S.ktir!
Dikkatli kullanın,
bu akşam bizi tercih ettiğiniz için çok teşekkürler.
Gerçekten çok mutlu
ettiniz bizi.
Ve siz bayım, sizin
de bir şeyiniz vardı Maserati.
Evet, mavi olan
mıydı?
Otoparkınızdaki tek
Maserati benim.
Elbette.
Hemen dönerim.
Pekala efendim, hemen
döneceğim.
Borcum ne kadar?
Alo?
Al bakalım.
Çok ucuz atlattık
amına koyayım.
Neredeydin be?
Adamın Adamın bir kızı var Kızı mı var?
Hayır, evinde
zincirle bağlamış tıpkı bir hayvan gibi.
Ne anlatıyorsun be
sen?
Bak, bak şimdi.
Aman Tanrım.
Adam şimdi oraya
gidiyor.
Polise haber vermeliyim.
Oğlum telefonunu
alacaklarını bıliyorsun değil mi?
Gizli arama yaparım.
Hayır oğlum, o tarz
numaralar 911'de işe yaramaz.
- Yine de telefonun
görünür.
- Görünse ne olacak
ki?
Ne olacak mı?
Dostum, ikimiz birden enseleniriz.
Ama kızla konuşan
sen değildin.
Kızı orada, o s.ktiğimin
canavarıyla yalnız bırakan sen değildin!
911.
Acil durumunuz nedir?
Portland'da 8723
numara, Green Lake Vista adresindeki bir evde
esir tutulan bir kız var, kız kız
çalışma odasında zincirle bağlı.
Çok ciddi tehlike
içinde.
Hemen polisi
yollayın.
Ne dediğimi
anladınız mı?
Evet anlıyorum
efendim.
Bu kadını siz mi
gördünüz?
Lütfen, lütfen
yardım edin ona.
İyi yaptın dostum.
Sakin ol,
yapabileceğin her şeyi yaptın.
Hayır, hayır yapmadım.
Dostum, nereye
gidiyorsun şimdi?
Halledildiğinden
emin olmaya.
Şundan da
kurtulacağım.
Bu arada bu
maceralar artık bitti.
Hayatım boyunca bir
daha sakız dahi çalmayacağım.
Yeni kartınızı
aktifleştirmek adına aradığınız için teşekkürler.
Lütfen kartın
üzerindeki numaraları Tamamdır,
yemeğiniz güzel miydi?
Pekala hanımefendi.
İşte anahtarınız.
Pekala bayım,
anahtarınız burada.
- Sizin anahtarınız
da burada bayım.
- Borcumuz ne kadar?
Hayır, hayır,
müesseseden hepsi.
Hiç merak etmeyin.
- Bütün arabalar
burada, sokakta.
- Teşekkürler.
İyi akşamlar
hepinize.
Çok teşekkürler, sağ
olun.
S.ktir.
- 8723 Green Lake
Vista, acele et.
- Ediyorum dostum.
S.keyim.
Evet be!
Hadi bebeğim.
Hadi, yakalayın onu!
- Yardımcı olabilir
miyim?
- Dışarı çıkabilir
misiniz efendim?
Peki.
Göreceksin gününü
piç herif!
Yakaladım seni.
Neler oluyor?
Hanımefendi, buraya
gelip benimle özel olarak konuşmak ister misiniz?
Dışarı gelebilir
misiniz?
Size birkaç soru
soracağım.
Evinizde sizden
başka biri var mı?
Hayır, eve girsenize
be!
Girin!
Neler oluyor?
- Size iyi akşamlar.
- Size de Hayır,
hayır, hayır, hayır, hayır.
Ebesini s.ktiğimin
gerzekleri!
60, 70, 80.
Nino, paranın hepsi burada sonra görüşürüz, tamam mı?
- Çok saçmaydı,
değil mi?
- Evet.
Hiç macerasız bir
günün geçmiyor değil mi?
Erkenden işe gitmek
zorunda olman çok kötü.
Sana göstermediğim
bir sürü numaram vardı.
Eminim öyledir.
Yakında görüşürüz.
İyi geceler.
S.ktir.
S.ktir.
Hadisene.
S.keceğim.
Tanrım.
- Sean,açsana!
- Hay ben senin.
Gir içeri!
Çabuk!
Tamam, ne kaçırdım?
Başka bir kız vardı.
Kız kimdi?
- Fahişe mi?
- Hayır hayır,
gündüz çalışıyormuş.
Sevişmek için
gelmişe benziyordu ama o kadar çabuk
geldi ki
Belli ki adam tam bir
pezevenkmiş
Dostum, sana bu pencereleri karart demedim mi ben?
Senden aldığım diğer
tavsiyeler çok işime yaradı ya.
- Seni buraya ben
göndermedim dostum.
- Biliyorum.
Biliyorum, senin
suçun yok.
Kıza adamın telefonunu
niye vermedin dostum?
Bu soruyu kendime
milyon defa sormadım mı sanıyorsun be?
Panik yaptım tamam
mı?
Korktum.
Garajdaki o cinayet
odasını görünce altıma sıçacaktım ben
de kaçtım ve bu hayatımda yaptığım en
şerefsizce hareketti.
Dostum, korktuğun
için özür dilemek zorunda değilsin.
Ne bileyim işte bir kere daha ara istersen.
Hayır.
Sikerim öyle işi.
Bu sefer de başka
bir esmer karıyı çıkartır ortaya, yine
kurtulur.
Olmaz.
Gitmesini
bekleyeceğiz, sonra bunları kullanacağız.
Çoğu insan garajdan
mutfağa açılan kapıyı kilitlemeyi
unutuyor.
Ben bile unutuyorum
bazen.
İşte burası hırsızın
girdiği yer.
Bu pencereyi daha
önce hiç açmadık ama.
Çok zor bir şey
değil.
Bir santim açık olsa
dahi, iyi bir hırsız buradan girer.
Son zamanlarda çok şikâyet
alıyoruz.
Onu nasıl
kullanacağını biliyor musun sen?
O eve sadece bir
testereyle girmem oğlum ben.
Dikkatli ol adamım.
Bak, bak, bak.
Gidiyor, gidiyor
işte.
Hadi!
Hadi!
S.ktir.
S.keyim, eğil eğil.
- Sence bizi görmüş
müdür?
- Hayır.
Hazır mısın?
- Hadi gidelim, hadi.
- Tamam, gidelim S.ktir.
S.keyim.
Sean, pencere açık.
Hadi, hadi.
Kaldır beni.
Tamam, bu taraftan.
Mahallemde bir eve
hırsız girdiğini bildirmek istiyorum Green
Lake Vista, 8723 numara.
Teşekkürler.
Tamam.
Yürü hadi.
Dur.
Ne oluyor be?
- Nerede?
- Burada kocaman bir
kilit vardı.
Hayır, hayır, hayır,
olamaz.
- Burası - Dostum, doğru odada olduğumuza emin misin?
Evet dostum, kız
buradaydı.
Zincirlenmişti.
Bu imkansız.
Halı yoktu ki.
- Ne?
- Halı.
Sıçtık!
Hay s.keyim.
Yürü, yürü, yürü!
- Hadi, hadi, hadi!
- Tamam.
Canım benim,
gözyaşlarının bize engel olmasına izin verme.
Bu tavırların çok
erdemli.
Bugün bana çok
yardımcı oldun.
Evrimindeki bir
sonraki evreye gelmeyi hak ettin.
Günahkar da cezasını
bulacak.
O girdiğin pencere
var ya, daha önce açık değildi.
Yüzde yüz eminim, demek
oluyor ki demek oluyor ki bizim için
açık bıraktı.
Deli misin sen?
Unut gitsin dostum.
Bak, biraz burada
sakinleşip ortalığın durulmasını bekleyelim,
tamam mı?
Sonra seni arabana
götürürüm.
Sen beni karakola
götür.
- Sean, dostum - Kızın hayatı tehlikede.
Bir kere daha ara
işte.
- S.kerler.
- Aman Tanrım.
- Sean!
- Hayır!
Yüzümü görmeleri
gerekiyor.
Bunu görmeleri
gerekiyor.
Dostum, kız şimdiye
çoktan ölmüştür.
Derek, bu
bahsettiğimiz kişi birilerinin küçük kızı.
- Ya oradaki senin
kardeşin olsaydı?
- Kardeşim Eğer oradaki benim kardeşim olsaydı gidip onu
kendim kurtarırdım.
Bunu denedik ya
işte.
Denedik ama işe
yaramadı!
Bu işler bizi aşan
işler!
Dostum, hapse
gireceğinin farkındasın, değil mi?
Biliyorum ama hapse
girmeyi hak ediyorum zaten!
Bak dostum, hapse
atılmak istiyorsan sen bilirsin, tamam
mı?
İnsanlar beni
sevmiyor dostum.
Ailemi de
sevmiyorlar.
Erkek kardeşlerim
bizi sevmesinler diye epey uğraştılar.
Mahalledeki adamlar bu işi yapan adamlar onların hepsi hapiste dostum hiçbir şey yapmadan bekliyorlar.
O kapıdan bir adım
içeri attığım anda işim bitmiş
demektir, dostum.
Gebertirler beni.
Tamam, sen orada
değildin.
Ben yalnızdım.
Bir tek bu yalanı
söylerim.
Bu yer benim için
çok önemli.
Öyle her önüme
gelene göstermem burayı sadece özel
biriyse gösteririm çok nadir biriyse.
Buna artık
ihtiyacımız yok.
Çığlık atmam.
Hayır.
Hayır, atmazsın.
Saçlarını kaldır.
Benden ne
istiyorsun?
Terbiyen,
eğitimin bir piramit şeklinde.
Sen tam ortadasın ritmi ve rutini öğreniyorsun.
En tepede ne var
peki?
Tepede mi?
Özgürlük.
Temizlendim.
Temizlendim, yemin
ederim.
Ne istediysen yaptım.
Dairesel
hareketlerle mi?
Dairesel
hareketlerle, doğru sabunu ve losyonu
kullanarak, senin söylediğin gibi.
Ne yapıyorsun ya?
Git yat.
Burası herhangi bir
yer olabilir.
Senin sevgilin bile
olabilir.
Benim sevgilim değil.
Bu adamın evinde ne
işin vardı?
Hırsızlık yapıyordum.
- Ne çaldın?
- Kredi kartını.
Ama üzerinde değil.
Karta ne oldu?
Kaybettim.
Memurdan kaçma, dikkatsiz
araba kullanma kamu malına zarar verme,
park cezası, otobüs durağında ve
itfaiye vanasında.
Her suçu işlemişsin.
Bunun bizim
meselemizle ne alakası var?
Enselendiğinde bir
sürü şeyden mahrum kalacağını biliyorsun.
- Mesela yeşil
kartın alınacak.
- Zorunda olmasam
buraya gelir miydim?
Sana karşı dürüst
olacağım.
Neden buradasın hiç
anlamadım.
Kızın hayatını
kurtarmak için.
Bağlı bir şekilde
bıraktığın kız.
Evet.
Bak, bana ne
istersen yapabilirsin hapse gönder,
ülkeden at.
Umrumda değil.
Bu kız iple bağlı
değildi bu arada, zincirlenmişti ve
deriyle bağlanmıştı, bir at gibi amına koyayım.
Orada yaşayan adam
yaptı bunu o kıza.
- Şu adam,
Erendreich
- Cale Erendreich, evet.
Dört saatten beri
söylediğim s.kik herifin küfrettiğim
için üzgünüm, o herifin adı.
Lütfen Lütfen gidip bulun şu adamı.
Bazı yerleri aradık.
Ama evine gitmeniz
gerekiyor.
Bazı ipuçları filan
olmalı.
Evine iki defa
gittik.
İlk gittiğimizde bir
kadınlaydı fotoğraftaki kız değildi, iki
memur da bunu onayladı.
Evet çünkü bir
şeylerin ters gittiğini anladı.
O yüzden o kadını
çağırdı esmer uzun boylu kadını.
- Bunu nereden
biliyorsun sen?
- Biliyorum çünkü evini izliyordum.
Yardımcı olabilir
miyim?
Kusuruma bakmayın.
- Siz Cale
Erendreich misiniz?
- Evet.
Bayım, mahallede
yaşandığı iddia edilen bazı suçları araştırıyoruz,
hırsızlık suçları gibi iddialar.
İçeri girip etrafa
göz atsam sizin için sorun olur mu?
Kahvenizi nasıl
içersiniz?
Dün gece sizi
rahatsız ettikleri için utandım zaten.
Bir kere daha
aradıklarını bilmiyordum.
Bir süre kapıyı
çaldım.
Sabah süt almak için
markete gitmiştim.
En fazla yarım saat
olmuştur.
Evli misiniz Bay
Erendreich?
Bekarım ama sevgilim
var, anlıyorsunuz ya?
Ama çalışma odanızda
zincirlenmiş kız filan yokmuş.
Hayal kırıklığına
uğrattığım için üzgünüm.
Garaj.
Güzel bir set.
Teşekkürler.
Eksik bir parça var
ama.
Evet, cıvata keskisi.
Bir arkadaşıma
vermiştim.
Ben eşyalarımı
kimseye vermem.
Geri gelmiyor çünkü.
Geri verecek.
Üzgünüm.
- Düzeltmek
zorundaydım.
- Sorun değil.
Evet, her şey burada laptop, değerli eşyalar, biraz nakit para.
Bir şey eksik demek
isterdim ama her şey yerli yerinde.
Birinin size zarar
vermek isteyeceğini düşünüyor musunuz?
Hayır.
Ben sıradan bir
adamım.
Pekala.
Aslında, siz
söyleyince aklıma geldi de son
zamanlarda şaka telefonları almaya başlamıştım.
Suratıma
kapatıyorlardı.
Hani arayıp hiç
konuşmuyorlar ya, öyle şakalar.
Kim olduğu hakkında
bir fikriniz var mı?
Kim bilir!
Dediğim gibi ben
bekar bir adamım.
Çıktığım kadınların
eski sevgilileri oluyor ben de düşündüm
ki Anlaşıldı, şimdi her şey mantığa
oturdu.
Buyurun.
Dün gece Nino'nun
Yeri'nde yemek yemiş olabilir misiniz?
Nino'nun Yeri mi?
Sokağın aşağısındaki
restoran mı?
Kuzey İtalya yemeği
yemek istesem La Finestra'ya giderim.
- Denemeye değer.
- Bir bakarım.
Kahve de çok
güzelmiş.
Benim içtiğim boktan
güzel, en azından.
Son bir sorum olacak.
Pencereniz.
Sinekliğin yırtıldığını
fark ettim.
Birisi bıçakla
kesmiş gibi duruyordu.
Nasıl oldu acaba?
Ben yaptım onu.
Birkaç hafta önce
anahtarımı evde unutunca eve oradan girmem gerekti.
Bir yerlere anahtar
gizlemem gerekiyor.
İyi saklayın aman.
Gitmekte özgürsün.
Bay Erendreich
şikayetçi olmadı.
Ne?
Nasıl?
Yani adamla konuştun mu?
- Mutfağında oturdum.
- Ve onu
tutuklamadın mı?
- Ne diye
tutuklasaydım Sean?
- Adam kaçırmaktan haksız alıkoymadan, kırmızıda geçmekten, ne
bileyim hapse atacak ne suç varsa işte.
Dün gece içki içtin
mi?
- Beni dinle,
doğruyu söylüyorum.
- Ben şöyle
düşünüyorum.
Aklın sıra bu adamın
senin sevgilini çaldığını düşünüyorsun.
Hayır, hayır, hayır!
Kızın adını dahi bilmiyorum ben.
Bu deli saçmasıyla
vaktimi başka neden harcarsın gerçekten
bilmiyorum.
Bak sana ne
diyeceğim.
Eğer o mahalleden
bir gazete bile çalınacak olursa ilk yapacağım iş seni tutuklamak olacak.
Dur bir saniye,
bekle ya bekle.
Gözün adamın
üzerinde olacak değil mi, kızı aramaya devam edeceksin?
Bana kalırsa sen o
fotoğrafı Tumblr'dan almışsın, çünkü evinde çekilmemiş.
Aman Tanrım, yok
böyle bir şey.
- Olamaz.
- Ben sana neyin
olmadığını söyleyeyim.
911'i şakadan
aradığın için seni tutuklamıyorum.
İstesem pekala
tutuklarım.
Erendriech ile ne
derdin varsa adamdan uzak duracaksın, duydun
mu beni?
Rahat bırak adamı.
Bunları ben
uydurmuyorum.
Kayıp kişi belgesi
doldurmak mı istiyorsun?
FBI'yla konuş.
Seni görmeye gelen
bu mu?
Evet mi?
İyi.
Çok akıllısın.
Teşekkürler Sean.
Hepsi bu kadar mı?
İhtiyacımız olanı
aldık.
Şimdi de yüzünü,
kayıp kişiler veri tabanında filan
aratacaksınız, öyle değil mi?
Bir soruşturmayı
sana açıklayamam.
Ama soruşturma
olacak değil mi?
İsterseniz onun
kimliğini tespit edebilirim, tamam mı?
Bana ihtiyacınız
olursa beni arar mısınız?
Evine gitmelisin.
Bakın, üzgünüm ama
lütfen bu kızın iyi olduğunu bilmek
zorundayım.
Harika.
S.keyim!
S.ktir!
S.ktir!
S.ktir!
S.ktir!
S.ktir!
S.keyim!
- Arşiv.
- Merhaba, ben
Fuller.
Valkenberg dosyasını
masama getirebilir misin?
- Soğuk davayı mı?
- Evet, vakıf fonu
çocuğunu.
Fotokopisi olur mu?
- Hayır, çıktı
olarak istiyorum.
- Tamamdır,
hallediyorum.
Nino'nun Yeri.
Ne biçim bir
restoran orası be?
Affedersiniz, ne
demek istediniz?
Karımla birlikte
biraz önce karakolda sizin
valelerinizden birini ihbar ettik.
Biz gelip sizin
restoranınızda yemek yiyelim karşılığı
bu mu olsun?
Evimizi soymak mı
olsun?
Ne?
Hayır bayım.
İyi iş kurmuşsun
dostum.
Polislerin dediğine
göre bu aylardır yaşanıyormuş!
Benim karım
göçmenlik bürosunda çalışıyor.
Umarım mutfağındaki her
çalışanın evrakları tamamdır.
Burada olması
gerekiyor.
Sean!
Burada ne işin var?
Ne oldu sana?
Bir şey yok, uyku
tutmadı.
Seninle konuşmam
gerek.
Konuşalım tabii
canım ama Riley, gitmemiz gerek.
- Gitme.
- Olmaz.
Sunumum var.
Notumun üçte birini sunumdan alacağım.
Bir şey oldu.
90 dakika sonra
çıkarım.
O zaman her şeyi
anlatabilirsin.
- Olur mu?
- Tamam, olur.
- Benim evimde
buluşalım mı?
- Evet, tamam.
Tamam, seni
seviyorum hayatım.
Ben de seni
seviyorum.
Tamam.
Dinle, bugün hayatta
çalışamam dostum.
Hiç uyumadım,
zincirli kızı kafamdan çıkaramıyorum.
- Kimi?
- Düşünmeden
edemiyorum, belki de o evde ikimiz de
hapis kaldık.
Ne demek istediğimi
anladın mı?
Sanki hiç evden
çıkamamış gibiyim.
Anladım dostum,
sorun değil.
Hiç dert etme, ben
hallederim.
- Ne oluyor be?
- Ne?
Seni sonra ararım.
Yo!
Ne yapıyorsunuz siz burada?
Burası bizim yerimiz.
- Artık değil.
- Kim dedi?
- Nino.
- Öyle mi?
Ağzını burnunu dağıtsam ne olur peki?
Yiyorsa gel de dağıt
lan.
Çocuklar, çocuklar.
Bela istemiyorum Nino,
neler oluyor dostum?
Böyle olmaz.
Bela istemiyorum.
Sen git tamam mı?
Rica ediyor adam,
ben etmem.
S.kerim lan seni.
Böyle saçmalık olmaz
Nino.
Bir daha da geri
gelme sürtük.
S.kerim seni.
Gidebilirsin.
Her şey bitti sürtük.
Bir buzul parçası
iki şekilde hareket edebilir.
İlk hareket şekli içsel akıştır.
Bunun sebebi yer
çekimi ve içsel baskıdır buzul
parçasını aşağıya doğru ittirir.
Bu bir kart
destesini devirmeye benzemez.
Görebildiğiniz gibi
buzul parçasının üst kısmı alt kısmına
nazaran daha hızlı hareket eder bunun
sebebi zeminle yaşanan sürtünmedir.
Dış kısımlarının
sürtünmesinin sebebi buzul parçasının erime halinde olmasıdır.
Bu bir tezgahtaki
buz parçasına benzer.
Eridikçe zemin
kayganlaşır.
Buzul parçaları çok
yavaş hareket ederler.
Çoğu zaman günde en
fazla birkaç santimi bulur.
Nadiren bir buzul
parçası hızlanır.
Bir buzul
hızlandığında buna dalgalanma denir.
Dalgalanan bir buzul
parçası bir gün içinde onlarca ve hatta
yüzlerce metre yol katedebilir.
- Bu konu neyin nesi?
- Bu resmi çöpten
çıkardım.
Daireye sokma onu kapıda kalsın, tamam mı?
- Otur sen, gözüne
buz getireyim.
- Sağ ol dostum.
Yemin ederim oğlum, oraya
silahımla gideceğim.
- Ve o ibnelere
günlerini göstereceğim.
- Bırak peşini
dostum.
Hapse girmediğimiz
için şükretmeliyiz.
Teşekkürler.
Kaç kişilerdi peki?
Kes lan.
Sana ne yaptım
bilmiyorum ama tam bir piç kurususun.
Nasıl ya Gitmem gerek.
Gerçekten çok
üzgünüm dostum.
Riley!
Riley, beni duyuyor musun?
Beni duyan varsa Buraya gelerek büyük cesaret gösterdin.
- Bunu ben yapmadım.
Ben değildim Jocelyn.
- Oldu.
- Riley!
Sadece -
Hey, seninle konuşmak istemiyor!
Güvenliği çağırmamı
mı istiyorsun?
Ne olduğunu
bilmiyorum tamam mı?
Lütfen!
- Riley, sadece iki
dakika.
- Defol git buradan.
- Burada olamazsın.
S.ktir git!
- Beni bir saniye
dinle.
- Ben yapmadım.
- Bunları babasına
anlat.
- Riley, lütfen!
Lütfen.
- Piç herif!
- Riley lütfen!
- S.ktir!
Güvenlik!
Riley!
Tanrım, of.
Alo?
Neden o hapse
atılmadığını biliyor musun?
- Neden?
- Çünkü benim
hapsimdesin.
Seni düzelteceğim.
Riley, sana asla
böyle bir saygısızlık yapmam ben seni
seviyorum.
Bana inanmak
zorundasın.
Lütfen beni ara.
Belki de doğruyu
söylüyordur.
Yani bu hiç onun
yapacağı bir hareket değil.
Bunu düşundüğüne
inanamıyorum.
Gözünün içine
bakmam gerek.
Ben arabada beklesem
peki?
Elimde silahla?
Uzun sürmez.
Tanrım.
Ril Riley!
Don!
Don!
Bana araban lazım.
Sonra açıklarım.
Ne oldu?
İşten atıldım.
Şirketin malını
çalıyormuşum.
Buna inanabiliyor
musun?
Onlara dedim ki; Don
Falco hırsız değildir.
Kamyonetime
bakacaksanız buyurun bakın.
Bagajında on bin
dolar değerinde malzeme vardı.
Ben hırsız değilim.
Biliyorum, değilsin.
Biliyorum.
Canım, sen neden
işte değilsin?
Uzaklaştırıldım.
Bir çocuğu taciz
ettiğimi iddia ediyorlar hiç öyle bir
şey yapar mıyım ben?
Size tam olarak ne
olduğunu anlatmam gerekiyor.
Don, anlatmayı
bitirdiğimde istersen suratıma bir tane geçir, umrumda değil.
Ama şu anda beni
dinlemeniz gerekiyor, çünkü güvende değiliz.
Hem de hiçbirimiz.
Riley!
Aman Tanrım.
Derek, Derek, beni
arayabilir - Pardon.
- Pardon canım.
Bu mesajı alır almaz
beni arar mısın lütfen?
En elzem şeyleri al
Patty, geri kalanları satın alırız.
Rowan!
Rowan, bilgisayarda
fotoğraf programı var değil mi?
Babam hazırlanmamız
gerektiğini söylüyor.
Bir saniye bir
saniye.
PO kutu 21 San mı?
San Sandy.
Ha s.ktir.
Arabayı filan
almıyorsun.
Hiçbir yere gitmiyorsun
Hep birlikte Radisson'a gidiyoruz.
Ondan sonra senle
birlikte bir avukat bulup polise gideceğiz
ve bu sefer sana inanacaklar.
Bunu sonra da
yaparız.
Lütfen baba.
Şimdi baban mı oldum?
Sana yalvarıyorum,
ne olursun.
Ailemi korumak zorundayım,
sen de benim ailemin içindesin tanımadığımız
bir kız değil.
- Onu öldürecek.
- Kızın adını bile
bilmiyorsun.
Bak, beni hep en
doğru şeyi yapmam için sen cesaretlendirdin
bu sefer doğru şeyi yapacağım.
Yapmak zorundayım.
Sizinle otelde
buluşurum, söz veriyorum.
- Sean.
- Tamam mı?
Sean!
Dine aykırı bir
düzeltme olacak.
Yangın çıkacak!
Kahvaltı yok.
Kızın yüzünü
eşleştirdik.
Üç hafta önce
kaybolmuş.
Altı kere kontrol
ettim.
Çocuğun bize
anlattığı deri bağlar, zincirler hepsi
Phoenix, Memphis ve Denver'da yaşananlarla uyuşuyor.
Senin vakıf fonu
hayaletin.
Tanrım!
Fuller, sana bir hobi bulmamız gerek.
Sizinle bir anlaşma
yapalım efendim.
Eğer bu adamı
yakalarsak, yemek yapmayı öğrenirim.
Yani Cale denen
adam, Valkenberg çocuğunun büyümüş hali mi?
O çocuk bu sıralar
40 yaşına yaklaşmış olmalı.
Yaşı tutuyor.
Beyaz erkek, orta
boyda.
40 milyon Amerikalı
bu tanıma uyuyor zaten.
Biliyorum ama bu
davalardan her birinin.
.
Portland ile en az bir
bağlantısı var.
Oregon'da sevdiği
bir şey var - Ne?
- Ne olduğunu
bilmiyorum.
Tamam, vakıf fonu teorin
doğru çıktı sana hak veriyorum.
Benim sorunum şu.
Küçük vale
arkadaşının sözlerine güven olmaz.
Dur!
Yapma!
Onu öldürüyorsun!
Kaostan düzen doğar.
Kaosu ben tanımlarım.
Düzeni ben yaratırım.
Ne sen, ne de o.
Beni anladın mı?
Anladım.
Kararı ben veririm!
- Riley.
- Sean Falco ile mi
görüşüyorum?
- Siz kimsiniz?
- Riley Seabrook'un acil durumlar listesinde sizin telefonunuz
var.
- Ne?
- Kendisi hastaneye
yatırıldı.
Hangi hastane?
Hey.
Riley.
Bir tanem.
Bu benim hatam.
Her şeyi mahvettim.
Bunu sana yapan adam
beni incitmeye çalışıyor çünkü evine
girdim.
Çünkü benim işim
buydu.
Çünkü ben bir gerzeğim sıradan aptal bır hırsızım.
Ve şimdi o Seni incitti
Ve ben Çok ama çok üzgünüm.
Dur, ben vereyim.
Tamam.
Defol.
N'aber salak?
- Neredeydin ulan
sen?
- Birkaç şey almam
gerekti.
Erendreich denen
adam Riley'i hastanelik etmiş.
Ne diyorsun be?
Adam hayatımı
milyonlarca farklı yoldan s.kmeye çalışıyor.
İyi de bunu onun
yaptığını nereden biliyorsun ki oğlum?
Çünkü beni arayıp
dedi ki seni hapise attırmadım dedi, böylece
sistemsel olarak beni s.kecek.
İyi de niye böyle
bir şey yapsın ki?
Kızın birini çalışma
odasında zincirli bir halde niye
tutuyorsa o yüzden.
Bizi parça parça
etmek için.
- Anne?
- Derek, lütfen beni
dinler misin?
Bu adam işten
yakasını kurtarıyor.
Kendine dikkat
etmelisin.
- Duydun mu beni?
- Dostum, benim kim
olduğumu bilmiyor ki.
Dinle dostum şu anda görüntülü konuşamayız, araba
sürüyorum.
Ne yapamayız?
Görüntülü mü?
Derek!
Bunu hatırladın mı?
Bunu bak?
Çalmıştın hani?
Seni pis hırsız
domuz.
Bu bok çukurunda Sende ne görüyor anlamadım gerçekten.
Sen düzeltilemezsin.
Derek!
Derek, beni dinle.
Yoldayım!
Konuş benimle!
Derek, lütfen.
Derek beni duyuyor
musun?
Orada mısın?
Aç şu telefonu Derek!
Aç şunu!
Lütfen!
Derek!
Derek, telefonu aç!
Yakaladım seni piç
herif!
S.ktir!
S.ktir!
S.ktir!
S.ktir!
s.ktir!
s.ktir!
Ateş ettiğini gördün
mü?
Hayır, hayır,
telefonda duydum.
Lutfen birini
gönderin.
Derek Sandoval.
Kuzeybatı Hamilton
Sokağı'nda yaşıyor.
Evin numarasını
hatırlayamıyorum Lütfen.
Bir saniye, Hamilton
mu dedin?
Sandoval evi Tamam.
Başka kişiler de aradı.
Memurlar gidiyorlar.
Tanrım.
Ana habere çıkacağız.
Canlı yayına.
Beni dinleyin, beni
dinleyin.
Bunu kimin yaptığını
biliyorum, tamam mı?
Bunu yapan Cale
Erendreich.
Adamın adı Cale
Erendreich.
Bu da onun
fotoğrafı, FBI'ya da gönderdim FBI'dan
Ajan Fuller'a, kendisine gönderdim.
- Adın ne?
- Sean Falco.
Git şurada otur.
Birini gönderip
ifadeni aldırırım.
Yayına son beş,
dört, üç, iki Tesekkürler Glenn.
İntihar süsü verilen
cinayet ev halkından 3 kişinin canını
almışa benziyor.
Polislerin
söylediğine göre ev içinde bir tartışma kötü sonuçlanmış.
Komşular olay
mahalline bakıyorlar, herkes çok tedirgin.
Bilgi almaya
çalışıyoruz S.ktir.
Hadi ama!
Burada bir şey olmak zorunda!
Sandy, evet!
Acele et, küçük
kovboy gel buraya.
Hadi, sıkı tutun.
Sürmeye devam et.
Hadi ama, benim için
devam et kovboy.
Hadi millet,
sesinizi duyalım.
Sizden de duyalım.
Sıçtık.
Tanrım.
S.ktir.
Tanrım.
Arazi anlaşmasını
bekleteyim öyleyse.
Başka bir şey var mı?
50. 000 Kanada
dolarını banka çeki olarak yollamanı istiyorum.
Watterboro Bankası,
Vancouver.
Kanada mı Washington
mu?
Kanada.
Baban sana söylememi
istedi O insanlar hayatta değil,
Mitchell.
Seni düzeltmemem
gerekirdi!
Vancouver, Kanada.
Bır süre senden
haber alamayacağım sanırım?
İhtiyacım olursa
seni bulurum Mitchell.
Her zamanki gibi.
Bunu gönderdi.
Bunu sistemde
arattın mı?
Sonuç çıkmadı.
Tamam, yüz ekibi
bununla uğraşsın.
Falco hakkında bilgi
var mı?
Sean hala telefonu
açmadı, ama telefonu 20 dakika önce Sandy'de
bir kulede algılandı.
Cale gibi bir adam
gizlilik ister, taşrada bir yer gibi.
Sandy'nin doğusunda
Hood Dağı'nın yakınlarında bir yer olduğuna inanıyoruz.
Özel mülk ise giriş
izni çıkarttırmamız gerekecek.
Sola dönün.
Varış yeri ileride.
Ajan Fuller!
Arazinin bir kısmı
devlete ait ama geri kalan kısım
Valkenberg aile fonu denen bir şeye aitmiş.
Valkenberg.
Vakıf fonu mu?
Eric, yargıcı özel
telefonundan ara arama izninin 5 dakika
içinde imzalanmasını istediğimizi söyle.
Sirenleri çalıştır, herkesin
kırmızı alarmda - olduğumuzu bilmesini sağla.
- Tamamdır.
Hadi gidelim, hadi!
Araçlara binin, gidelim!
Valkenberg'ü anlat.
Valkenberg
ailenin tek çocuğuydu, babası kıymetli atlara
kafayı takmış bir milyarderdi.
Yani çocuk,
babasından intikam almak için at terbiyecisini mi öldürmüş?
Hayır, daha 14
yaşındaydı.
Terbiyeci olan kız da 20'ydi, kıza aşıktı.
Kızı
etkileyebilmek için henüz hazır olmayan bir tayı terbiye etmeye kalktı beceremeyince atı öldürdü terbiyeci kız da, babasına söylemekle tehdit
edince kızı öldürdü.
Şimdi de atları
terbiye etmek yerine İnsanları terbiye
ediyor.
Seni buradan
çıkaracağım.
Seni çıkaracağım.
Seni oradan
çıkaracağım.
Duydun mu beni?
Seni çıkaracağım.
Dikkat et!
Beni oraya tekrar
kilitle.
Lütfen.
Bırak açlıktan öleyim.
Bu çok kabaca olurdu.
- Hayır.
- Uyan Sean!
Hayır, hayır, beni
özgür bırakacağını söylemiştin.
- Bırakacağım da.
- Hayır, ne
yapıyorsun?
Beni bırakacak mısın?
Senin için fark eder
mi?
Hayır, efendim.
Hayır, efendim.
Dikkatlice izle,
Sean.
Hayır.
Yapma, yapma bunu.
Dinle, beni al.
Onun yerine beni al.
İkinizden biri gibi
seçeneğimiz yok.
Ondan sonra sen
varsın, ama önce izleyeceksin ben de
seni izleyeceğim.
Gözlerini açmazsan
kızın dizlerini kırarım.
Lütfen, Cale, lütfen.
Cale kim be?
- Sean, yemin ederim - Hayır.
Derini canlı canlı
yüzerim.
30 saniye sürer
sadece.
Aç şu lanet olası
gözlerini.
Üzgünüm.
Hayır!
S.ktir!
Burası özel mülk,
Fuller.
Yine de izne
ihtiyacımız var.
Bekliyoruz.
S.keyim.
Tebrikler, derin
sana kaldı.
En azından çamaşır
sodası eritmeye başlayana kadar.
Bir an için beni
korkuttun cidden.
Ekran görüntüsü
almıştın ya gerçekten çok zekice bir
hareketti.
Gerçekten senden
ilham aldım.
Nihayet birisi benim
seviyeme ulaşmayı başardı, değil mi?
Bok çuvalı olsan da.
Sonra buraya geldin ve çektiğin fotoğrafın işine yaramadığını
anladım yoksa FBI'daki küçük dostun ve onun küçük takipçileri bu ormana gelmiş olurdu.
Burada bir başına,
elinde keskiyle yalnız olmazdın.
Geri getirdiğin için
teşekkür ederim bu arada.
Düzensizlikten
tiksinirim.
FBI'ın gelmesini
bekliyorsan beni aramadıklarını
bilmelisin.
Onun gerçek katilini
arıyorlar.
- O da sensin.
- Hayır.
Ben kimseyi
öldürmedim.
Hayır,
soruşturmalarında farklı bir bakış açısı ortaya çıkacak.
Senin anlayışının ötesinde
olan, bana ait bir çalışma olacak.
Sen hepsini benim
üzerime yıkmaya uğraşırken ben hepsinin Derek'in, Riley'nin, senin aptal
hırsızlıklarının bunların hepsinin
senin işin olduğunu kanıtlayacağım.
Avcısın sen.
Neden Derek'i
öldüreyim ki ben?
En iyi arkadaşımdı.
Çünkü ne yaptığını
öğrendi.
Buna inanmazlar.
Ne kadar zengin
olduğumu tahmin bile edemezsin.
Cinayet işlemeyecek
biri olduğumu biliyorlar.
Hayır, bu konuda
eşit değiliz o yüzden de hard diskine bir itiraf mektubu yükledim.
Daha çok beyanname
aslında.
O belgeyi bulacaklar.
Polisler düzenli
biten davalara bayılır.
Sen neye
sırıtıyorsun be?
Kafayı yemişsin sen.
- Biliyorsun, değil
mi?
- Hayır.
Hayır, hayır.
Çünkü deli insanlar
yakalanır.
Ve senin için
hayatının en sıradışı macerası olan bu
olay benim için sıradan bir gündü.
Suçluluktan
yoksun bir hayat.
Karışıklıklar,
siyaset, gerçek özgürlük.
Ama sen Sen bir muammasın.
Daha tanımadığın
bir kadın için kendi hayatını tehlikeye
attın.
Gerçekten akıl almaz
bir şey amına koyayım.
Buraya gelerek ne
elde etmeyi amaçladın acaba?
Amacıma ulaştım.
Umarım tüm bunlara
değmiştir çünkü seni kızın yanına
gömeceğim.
Ama sen canlı
gömüleceksin.
Bir insan böyle
kurtarılır işte!
Özür dilerim.
İşte Yardım edebilir misin?
Öldü mü?
- Bi sus.
- Lütfen, lütfen,
çabuk, çabuk.
Kıpırdama!
Doğru düzgün
göremiyorum.
S.ktir oradan!
Üstüm başım çamaşır
sodası be!
Ver şunu.
Koş!
Aman Tanrım.
Kalk hadi!
Bu da neydi?
Muhtemel sebep?
Yeterli değil.
Yeterli değil.
Pekala, hadi gidelim
millet!
İşte oradalar.
Tam zamanında.
||
« Prev Post
Next Post »