Print Friendly and PDF

Translate

Çift Zaman (2009) La doppia ora

|

 


 95 dk

Yönetmen:Giuseppe Capotondi

Senaryo:Alessandro Fabbri, Ludovica Rampoldi, Stefano Sardo

Ülke:İtalya

Tür:Suç, Dram, Gizem

Vizyon Tarihi:10 Eylül 2009 (İtalya)

Dil:İtalyanca, İspanyolca

Müzik:Pasquale Catalano

Nam-ı Diğer:The Double Hour

Oyuncular

Ksenia Rappoport

Filippo Timi

Antonia Truppo

Gaetano Bruno

Fausto Russo Alesi

Özet

Sonia, oda hizmetçiliği yapan bir göçmendir. Eski polis Guido ise şimdilerde bir villada koruma görevlisidir. Bir tanışma toplantısında bir araya gelen Sonia ile Guido kısa sürede anlaşır ve aralarında bir ilişki başlar. Sonrasında Sonia bir anda kendini yeniden tek başına bulur. Genç kadının hafızasında bir soygun ve cinayetle ilgili bazı görüntüler belirmektedir...

Altyazı

Kalsiyum, dişler ve kemikler için çok önemlidir.

 Geleneksel olarak, en önemli yemeklerimiz   karbonhidrattan yapılır.

 Yani fırın ürünleri, ekmek  - Ekmek ve bal.

 - Tamam.

 Bal aynı miktardaki kalorilerden daha fazla şekere sahiptir.

 Gelebilir miyim?

 Oda temizlikçisi.

 Affedersiniz  - Sonra tekrar gelirim.

 - Hayır, içeri gel.

 - Banyodan başlarım.

 - Olur.

 Saçlarını saldığında daha iyi görünüyorsun.

 Farkı yaratan tek bir şey vardır.

 Sigara ve kahve içersen, beyazlatma işe yaramaz.

 İki, üç ay içinde B3'ten B1'e düşersin.

 Bence sen en az A2'sin.

 - Görüşürüz.

 - Görüşürüz.

 - İlk sefer mi?

 - Çok mu belli?

 Birazcık.

 Nerelisin?

 Bekle 

- Budapeşte mi?

 - Hayır.

 Ljubljana.

 Nerede orası?

 - Selam.

 - Selam.

 Ne arıyorsun, 10 numara?

 Bilmiyorum, herkes aynı.

 Ruh eşi.

 Belki.

 Sen?

 Sosyal bir hayattan daha ucuz.

 Akşam yemeği ve seks hepsi 25 Euro.

 Ayrıca baştan çıkarma faktörü de benim için çok önemli.

 Sanırım öyle.

 O zaman seni "evet" diye işaretliyorum.

 - Selam.

 - Selam.

 Guido.

 Sonia.

 - Bir şey söylemeyecek misin?

 - Bekliyorum.

 Benden önceki adama henüz hayır dememişsin.

 Zor bir akşam mıydı?

 - Kötü bitti.

 Sen sonuncusun.

 - En kötüsü ben olabilirim.

 O halde ne demen gerekiyor?

 Hiçbir şey, sadece üzülme yoksa Marisa sinirlenir.

 Marisa?

 Organizatör.

 O sarışın.

 Herkesi gülümserken görmek istiyor.

 Evet, bana da söylemişti.

 Derdini tasanı evde bırak, neşeli bir sohbet yap.

 Başla.

 Bu gece söyleyecek söz bulamıyorum.

 - Benimkini denemek ister misin?

 - Alkollü mü?

 - Votka tonik.

 - Hayır, teşekkürler.

 - İçmiyor musun?

 - Can sıkıcı bir durum.

 Evet.

 Marisa bizimle olduğuna pek memnun değil.

 Peki ya sen?

 Neden buraya geliyorsun?

 Hoşça kal.

 - Ona verebilir miyim?

 - Kesinlikle.

 - Risk senin.

 - Elbette!

 - Guido!

 - Marisa  3 numara geçen hafta aradı.

 Birlikte çıktığınızı ve gerçekten çok iyi anlaştığınızı söyledi.

 - Neden onunla çıkmıyorsun?

 - Çünkü en iyi müşterini kaybedersin!

 Bu akşamlar uzun mu sürer?

 Evet, uzun olur.

 Moralini bozmadılar mı?

 Evet, bozdular.

 - Bir içkiye ne dersin?

 - Sen içmiyorsun ki.

 Evime gelmek ister misin?

 - Kötü bir fikirdi.

 - Hayır, yarın ilk nöbet bende.

 Geç oldu.

 23.23.

 Komik olan ne?

 Hiçbir şey.

 Salak bir oyun.

 Bana birini hatırlattı.

 Ne oyunu?

 23.23, çift zaman.

 Kayan bir yıldız gördüğünde   bir dilek tutman gerekir.

 İşe yarıyor mu ?

 Hayır.

 Ne oldu?

 Yok bir şey, neden?

 Sadece merak  Saat 2.00 olmuş.

 - Seni arayabilir miyim?

 - Olur.

 Hoşça kal.

 Numaran bende yok!

 Guido!

 Guido!

 Numaran yok!

 Selam Marisa.

 İyidir.

 Ya sen?

 Sorun yok, devam et.

 Evet, onu hatırlıyorum.

 Sahi mi?

 Teşekkürler  Evet.

 Günaydın.

 Ona numaramı ver.

 Elbette.

 Sağ ol.

 Hoşça kal.

 Günaydın.

 Bekle, Sonia.

 Ben de geliyorum.

 Marco, yeni görevli.

 Sevimli, değil mi?

 Stefano'dan sonra, "Artık iyi görünümlü adam kalmadı" demiştim.

 Onlara dikkat etmek zorundasın, iyi içerler.

 O zaman kendimi engelleyemem.

 Tüm gün beni izlediğini hissediyorum.

 Selam söyle ona.

 Selam söyle Marco'ya.

 - Bugün keyfin yerinde.

 - Alışılmadık bir durum mu?

 Seni bir aydır tanıyorum ve 4 kez gülümsedin.

 Onların üçü bugün oldu.

 Adı ne?

 Hadi, söylesene.

 Girebilir miyim?

 Kat görevlisi.

 Girebilir miyim?

 Kat görevlisi.

 İşte geliyor.

 Bavulda karısının cesedini taşıdığına eminim.

 - Günaydın Margherita.

 - Günaydın Bay Caminiti.

 - Salı mı?

 - Bana Bruno de.

 Salı.

 - Günaydın.

 - Günaydın.

 - Yeni mi?

 - Sonia?

 Hayır!

 - Bir aydır buralarda.

 - Sonia  Hoşça kal.

 Sonia  Aradığına sevindim.

 Burada pek kimseyi tanımıyorum.

 Ben de hemen hemen öyleyim.

 Ama merak ettim.

 Senin gibi biri, böyle bir yerde  Çok fazla seçenekle, yanlış olanı yapmayı bırakırsın.

 Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun.

 Evimizin arkasında nehre düşmüş bir ağaç vardı.

 Tüm günümü orada geçirirdim.

 Sonra annem merak ettiği için beni aramaya gelirdi.

 Sonra?

 Annem öldü ve babamla kalmak için buraya geldim.

 Babam İtalyan, Ancona'lı.

 Hemen yeni bir aile kurmuştu.

 Başarılı olmadı, bu yüzden ben de ayrılıp, etrafta dolanmaya devam ettim.

 Ama artık bir süre buralarda kalmak istiyorum.

 Neden Torino'ya geldin?

 Bilmem, belki nehir olduğu içindir.

 Sen, kimliğini göster.

 Siktir git!

 - Ne dedin?

 - Siktir git!

 - Kime siktir diyorsun?

 - Sana!

 Siktir git!

 Guido.

 - Kaybolmuştun.

 - Bir yere gitmedim.

 Guido, iyi görünüyorsun.

 - Sağ ol.

 - Bir şey mi böldüm?

 - Sonia.

 - Dante.

 Gitsem iyi olacak.

 Ara beni, tamam mı?

 - Polisle bir sorunun var mı?

 - Benim mi?

 Suratından belli oluyor.

 Biraz otum var.

 - Polis misin?

 - Eskidendi.

 Sonra ne oldu?

 Sonra  Hiçbir şey.

 Sigara ister misin?

 İçmesem daha iyi.

 Sık sık yüzmeye gider misin?

 Saçın   klor kokuyor.

 İyi bir polismişsin.

 Sizin ağaçlar da böyle miydi?

 İstersen, sana bir CD yapabilirim.

 Yapacak fazla bir işim yok.

 Orman bekçisi olmak o kadar kötü değil, hatta üniforma giymen bile gerekmiyor.

 Benimkinden nefret ediyorum.

 Ben sadece patron burada olduğunda giyerim.

 - Neyden hoşlanır?

 - Yalnızca üç sefer karşılaştım.

 Meslektaşımın karısı.

 - Burada sana ait hiçbir şey yok mu?

 - Bu var.

 Bu mikrofon sayesinde ağaçları dinledin.

 Av tüfeği gibi bir mikrofon, ama birazcık üzerinde oynadım.

 50 Hertz frekans aralığında çok büyük kardiyot tüpü var.

 Sesi gümbür gümbür.

 Av tüfeği gibi.

 Diğerlerini de buraya getiriyor musun?

 Sen ilksin.

 Neden ben?

 Fotoğraftaki karımdı.

 - Evliymişsin.

 - Dul bir adamım.

 Bu kelimeyi ilk kez kullanıyorum.

 - Özür dilerim.

 - Artık üç yıl oldu.

 Sana hazır değilim.

 Güvenlik kameralarını devre dışı bırak.

 - Şimdi de alarm.

 - Kapalı.

 İçeri girdin zaten.

 Evin içindekini de kapat ve kapıyı aç.

 Sonia, merak etme, birazdan giderler.

 Bizimle ilgilenmiyorlar.

 Özür dilerim.

 Dik koy onu.

 - Ne kadar malzeme kaldı?

 - Sadece ufak tefek eşyalar.

 Dik koy dedim!

 Ona yardım et, içeri dönüyorum.

 Gözün üstlerinde olsun.

 Ağaçların içinde çok sevimli görünüyordunuz.

 Araya girdiğim için mahçup oldum.

 Kız arkadaşını halletmemde bir sakınca yok değil mi?

 Fark etmez, değil mi?

 Bu şekilde atlamak cesaret ister.

 Kendimi öldürmek isteseydim, ilaç kullanırdım.

 İyi bir uyku ile her şey biterdi.

 Marco, müdürün pencereleri değiştirmek istediğini söyledi.

 Pencerelerin intihar için uygun olmamasını istiyor.

 Ne demek istediğimi anlıyor musun?

 Pencereleri açmamalısın.

 Eve git, ben burayı hallederim.

 Tam olarak derdimi anlatmadım.

 - O parfümün ne kadar olduğunu biliyor musun?

 - Hayır.

 Tahmin etmeye uğraşma, sana söyleyeyim: 220 Euro.

 Onu bu dansçı kadın kırdı.

 Çünkü oda temizlikçisi değildi.

 Çok üzgünüm, bir şeyler ayarlayacağımıza sizi temin ederim.

 Onun gibi moronları burada mı kiralıyorsunuz?

 Seninle ne yapmam lazım?

 Sorun çıkarmak istemiyorum.

 Tek yapmamız gereken düzgünce beraberliğimiz noktalamak   başka yapacak bir şey yok?

 Bu şekilde devam edemeyiz.

 Sonia  Sonia!

 Merhametin sınırsız.

 Dünyevi hayatımızın ne kadar kısa ve belirsiz olduğunu bize hatırlat.

 Ruhunuz tüm hayatımız boyunca kutsallık ve adaletle   rehberlik etsin.

 Çünkü bu hayatta sana hizmet ettikten sonra, kilise ile birlikte  Onun şahsi gayretleriyle oldu.

 Bunu isteyebileceğini düşündüm.

 Teşekkürler.

 Hoş bir çift olmuştunuz.

 Bir süredir burada değilmişsin.

 Faturalar hala ilk kiracının adına.

 Onlara bilgilerimi vermiştim, ama biraz vakit alıyor.

 Şimdi ne olacak?

 Olanlardan sonra ayrılmayacak mısın?

 - Henüz karar vermedim.

 - Çok yazık.

 Yeniden biraz mutlu olmaya başlarsın   ama her şey berbat olur.

 Tuhaf, değil mi?

 Harika bir alarm sistemi kurarsın ve sadece bir gün aktif etmezsin   üstüne kadının biri ile takılırsın  Tesadüf.

 Evet, elbette.

 - POLİS MEMURU - - Pisi pisine.

 - Teşekkürler.

 Hey, temiz orası.

 Günaydın.

 Büyükannem haklıymış.

 Hizmetçilerine davranışıyla onun gerçek bir centilmen olduğunu söyleyebilirsin.

 Saygı çok önemlidir.

 Evde resmen anne-baba diye hitap ederlerdi.

 Tamam, eski kafalıymışlar.

 Bugün de aynı şeyi yapmamızın gerekli olduğunu söylemiyorum.

 Ama, her neyse  Buralarda bir adam var mıydı?

 Merdivenlerde?

 - Alo?

 - Ben, Margherita.

 - Ne yapıyorsun?

 - Hiçbir şey.

 Ben de öyle, boktan bir durum!

 Buluşalım mı?

 - Bilemiyorum.

 - Evime gelsene.

 Mini barda sakladığım şişeler var.

 Hayır, gerçekten canım istemiyor.

 - Tamam, ama yarın işten sonra.

 - Kusura bakma, hoşça kal.

 - Margherita  - Sonia  Sonia!

 Sonia!

 - Gece nöbeti mi?

 - Hayır, bir şey unuttum.

 Kahve ister misin?

 Problemin farkındayım, ama odayı şimdi değiştiremem.

 Evet, anlıyorum.

 Elbette.

 Güzel.

 Evet.

 Boş bir odam olsaydı, sizi hemen taşırdım.

 Tamam, kahvaltıdan sonra.

 Güzel.

 Seni 422'den 435'e taşıyorum.

 Tamam mı?

 Teşekkür ederim.

 Kurşun burada kalmış.

 Kafatasında çökme olmuş ama kırılmaya sebep olmamış.

 Bunu sana hastanede söyleyeceklerdi.

 Bazen bir milimetre bile büyük bir fark yapar.

 Yani hasar yok  - Her şey yolunda mı?

 - Kesinlikle iyisin.

 Ciddi bir fiziksel ve zihinsel şok yaşadın.

 Kendini yorma, hoş şeylerle zamanını geçir.

 Dün bir küre satın aldım.

 70 Euro.

 Komodinin üstüne koydum, baksana  Bir küreye neden ihtiyacım olsun ki?

 Tüm yaptığım Collegno'dan Torino'ya, Torino'dan Collegno'ya her gün gitmek.

 Bunun yerine Londra için bir bilet almış olabilirdim.

 Muhtemelen tek gidiş.

 Hayatta mısın?

 Bu gece gelemezsem sorun olur mu?

 Sana bir şey göstereceğim.

 Güzelmiş.

 - Bunu nereden aldın?

 - Almadım.

 Köprüye baksana.

 Buenos Aires'te.

 - Hiç gitmedim oraya.

 - Gitmedin mi?

 Polis bunu bana verdi.

 Guido'nun olduğunu söyledi.

 Foto montaj olmalı.

 Belki de Guido seni götürmek istedi, sana söylemesi için de bu, güzel bir yoldu.

 Evet, belki.

 Tamam.

 Başka zaman çıkarız.

 - İyi akşamlar, Bay Caminiti.

 - Bruno.

 - Paydos mu?

 - Evet.

 Parfümlü uyuz adamı hatırlıyor musun?

 Onunla daha önce karşılaşmıştım.

 Ne kaba bir adam!

 - Buranın müdavimlerindendir.

 - Sahi mi?

 Merak etme.

 Otel değiştirmesi için ikna ettim.

 - Gitmek zorundayım.

 İyi geceler.

 - Uzağa mı gidiyorsun?

 - Arabayla bırakabilirim.

 - Hayır teşekkürler, uzağa gitmiyorum.

 Israr ediyorum.

 Hayır, gerçekten.

 Sağ ol.

 Bakın kim varmış!

 Bu saatte tek başına dışarısı olmaz, etraf çapulcu dolu.

 Arabamı yakına park ettim.

 O gece ambulansı arayanın kim olduğunu söylesene?

 Polise hastanede uyandığımı söyledim, hatırlamıyorum.

 Hırsız Guido'yu öldürdü ama seni kurtarmak için özen gösterdi.

 Mantıklı gelmiyor.

 - Tabii başka bir şey  - Beni vurdular!

 Hayır, Guido'yu vurdular.

 Ama kurşun onun üzerine sekti ve senin küçük kafana saplandı.

 Eve gidiyorum.

 Sonia  Burada uyuyabilir miyim?

 Hayırdır?

 İyi misin?

 Margherita  - Neredeyse beni öldürüyordun.

 - Böyle olmayacaktı.

 Hayır, böyle olmayacaktı.

 Gitsen daha iyi olurdu, peşimde polis vardı.

 Şanslı herif.

 Peki ya Dolores Dominguez?

 - Öldü.

 - Daha önce mi?

 Şahsen sana söylemeye gelmiştim.

 Anlaşmamız bu değildi.

 Seni görmek istedim.

 Buraya gel.

 - Cenaze ne zaman?

 - Pazartesi.

 - Her zamanki şekilde iletişime geçeceğiz.

 - Kırmızı yatak örtüsü ile.

 Pazartesi.

 Salı günü de Buenos Aires'te kahvaltı yaparız.

 Artık bu şekilde devam edemem.

 Evet, edebilirsin.

 Bir şey mi oldu?

 Hayır, yok bir şey.

 Bak, bu barmenin numarası, Manuel.

 Bunu hak ediyorum, barda 60 Euro harcadım.

 - Londra'ya bir bilet!

 - Evet, Londra.

 - Araba sürebilecek misin?

 - Evet.

 - İstersen burada uyuyabilirsin.

 - Hayır, yatağımı özlüyorum.

 - Marco?

 - Marco

 - Yarın işe geliyor musun?

 - Evet.

 Bugün iyi hissetmiyorum, iş yerini arayıp gelmeyeceğimi söyledim.

 - Hoşça kal.

 - Hoşça kal.

 - Getirdiğin için teşekkür ederim.

 - Ben teşekkür ederim.

 İyi vakit geçirdim.

 Saçların salıkken daha iyi görünüyorsun.

 - Hoşça kal.

 - Güle güle.

 Guido 

Buradayım.

 Sensiz ne yapacağım?

 Üzgünüm.

 Gerçekten üzgünüm.

 Lütfen, git artık.

 Margherita'dan haber var mı?

 Bugün de gelmedi.

 Şunu bir saniye keser misin?

 - Onun derdi ne?

 - Bilmiyorum.

 Onu görürsen, çok kızdığımı söyle.

 Zaten sana da yeni alıştım.

 Stilin güzel, fazla söze gerek yok.

 Beni takip ediyorsun.

 Yüzme kıyafetini görmek istedim.

 Babanla bugün sohbet ettim.

 Senin hakkında ne söylüyor biliyor musun?

 - Tahmin edebilirim.

 - Hayır, edemezsin.

 Üzgünüm, benim hatam, kötü bir başlangıç yaptık.

 Ama hatalar her zaman düzeltilebilir.

 Babam sana ne anlattı?

 Üzücü bir hikâye.

 Küçük kızı sevgilisi için para yardımı istemişti.

 İyi bir baba olarak, yalnızca reddetmedi   üstelik onunla görüşmesini de engelledi.

 Sonra bir gün, uyandı   ve evin boşaltılmış olduğunu gördü, çek defterleri, nakit para, mücevherat  Olanlardan sonra, kızıyla görüşmeyi bıraktı.

 Bunu zaten biliyorum.

 Doğru, o zaman bilmediğin bir şey söyleyeyim.

 Baban o sabah hiç şaşırmadı.

 Onu bekliyordu.

 Seninle ilgili yanlış giden bir şeyler vardı, zarar görüyordun.

 - Uzun zaman önceydi.

 - Elbette, ama insanlar değişmez.

 Belki sen de öğrenmişsindir.

 Bitti mi?

 Duş almam gerek.

 - MARGHERITA BAGINI VEFAT ETTİ

 - Dün olmuş.

 İntihar olduğunu söylüyorlar.

 İşe geri dönün, müşterilerimizin bize ihtiyacı var.

 Hadi.

 Nasıl yapmış?

 Pencereden atmış kendini.

 Tanrım, göğün ve yerin yaratıcısı, sonsuz cennetin yaratılışında,   İsa peygamberin paskalya bayramında, erkekleri birleştirdin.

 Vaftiz olarak, biz de   İsa peygamberin yeniden dirilişine katıldık.

 Kız kardeşimizin ebedi istirahatgahını kutsa, Sonia  Sonia'mı dedi?

 Sakin ol.

 Benim adımı niye söyledi?

 - Sakin ol, gidelim.

 - Sonia dedi, duymadın mı?

 Yüce Tanrımız, âmin.

 Âmin.

 - O ne?

 - Kahve   Hint likörlü.

 Cenazeler beni havaya sokar.

 Neden bilmiyorum.

 Ama düşünürsen, ölüm bizim kurtuluştur.

 Her şeyi yapmak için zaman olsaydı, hiç kimse, hiçbir şey yapmazdı.

 Peki ya Sen?

 Nasıl bir cenaze istersin?

 Hangi yoldan gidiyorsun?

 Merak etme, seni eve götüreceğim.

 Bu elbiseyle harika görünüyorsun, Sonia.

 Sonia  Sonia.

 Sonia  Sonia.

 Dikkat et.

 Selam.

 Ne oldu?

 Hiçbir şey hatırlamıyor musun?

 Ama sen  Her zaman buradaydım.

 Ne?

 - Ölmüştün.

 - Hayır.

 Küçük bir sıyrıkla kurtuldum.

 Kurşun üzerimden geçip orada durdu.

 - Ne kadar sürdü?

 - Üç gün.

 Uyanacağını biliyordum.

 Bunu biliyordum.

 Tomografide hiç hasar görünmüyor.

 - Kurşun?

 - Sıyırmış.

 Komadayken hiçbir şey yapılmadı.

 Duygusal şok ve basınç azalması   beyin kanamasına neden olabilir ama komadayken bu terimlerden   korkmanıza gerek yok.

 Anjiyo yaptık, belli ki sen farkında değilsin   ama herhangi bir damar anormalliği saptanmadı.

 Artık iyisin, yakında eve gidebilirsin.

 Sadece alışamadım.

 İşe gittim, eve gittim,   bir arkadaşım ölmüş, onun cenazesine gittim.

 Hepsi benim kafamdaymış.

 Merak etme.

 Koma esnasında, bazen akıl aktif kalır   iskambil kâğıtlarını karıştırma, hatıraları birleştirme, algılamalar,  yerler, yüzler.

 Bazı insanlar kendilerine için çalınan bir şarkı duyduklarını iddia ederler.

 Diğerleri ise sevdikleri birinin sesiyle   uyandıklarına yemin ederler.

 - Sensiz ne yapacağım?

 Ben hallederim.

 - Teşekkürler.

 - Sorun yok.

 Selam, Margherita.

 - Nasılsın?

 - Bana mı soruyorsun?

 Gerçekten bilmek ister misin?

 - Marco'yu hatırladın mı?

 - Elbette.

 Sanırım onu seviyorum.

 Ama Lorenzo ile onu dolandırdıktan sonra farkına vardım.

 Lorenzo, otelin müdürü.

 Hatta ona yatakta "efendim" demiştim!

 Hepsi benim tarzıma gelir.

 Doktorlar seni rahatsız etmeme izin verdiler.

 Sadece bir kaç dakikalığına.

 Bize yardımcı olabilecek belirli bir şey fark ettin mi?

 - Yüzlerini gördün mü?

 - Yüzleri maskeliydi.

 İsmen birbirlerini çağırdılar mı ya da olağandışı aksanları var mıydı?

 - Üzgünüm, hatırlamıyorum.

 - Tamam.

 Seni yormak istemem.

 Rahat bırakacağım.

 Hadi bitirelim bu işi  Aklına bir şey gelirse, beni ararsın.

 Babamı aradılar mı?

 Denediler   ama baban gelemedi.

 Elbette.

 - O ne?

 - Yeni ofisim.

 Çok iyi bir bekçi değilim.

 Şimdi ne olacak?

 Hadi içeri gel.

 Başlamadan   önce.

 Sana verebileceğim bir bardak musluk suyu.

 Biraz uyu.

 Beni kurtardın.

 Uyurken seni izleyeceğim.

 Nasıl hissediyorsun?

 Farklı.

 Bir sürü şey.

 Onları 2 milyon yapacak, belki de 2,5 milyon.

 Otursana.

 Nasılsın?

 İyiyim, teşekkürler.

 - Peki ya Sonia?

 - Artık o da iyi.

 Memnun oldum.

 Baksana.

 Monica'yı hatırlıyor musun?

 Evet.

 Tanımıyorsun, ama bir yıl önce biz sevgiliydik   sonra kocasından ayrıldı ve benimle birlikte oldu.

 Onunla yataktayken zavallı adama bu saçmalıkları anlatmıştı.

 Onunla evlendiğim gün   ya benimle aynı işi yaparsa diye düşündüm.

 Ama yine de onunla evlendin.

 Her zaman bize olmayacağını ümit ettik.

 Tabii ki.

 Ama beni de aldattı.

 O dosyayı okumadım, Dante.

 - Onun kim olduğunu bilmek istemiyor musun?

 - Zaten biliyorum.

 Hatta profesyonel oldukları düşünüyorum.

 - Tanrı aşkına, sen bir polistin.

 - Polis 

Tüm günümü telefon bakmakla geçirirdim.

 - Bir minibüse kilitlediler.

 - Sana ulaşmak için onu kullandılar.

 - Kurşun onun için değildi.

 - Beni sinirlendiriyorsun.

 - Evet mi?

 - Evet.

 Seni kimin kızdırdığını biliyorsun musun?

 Giorgio Bechis, onun babası.

 Kızının komaya girdiğini söylediğimde ne dedi biliyor musun?

 Evini soyup onu bir adamla terk ettiğinde   zaten kızı onun için ölmüştü.

 Ne yaptı?

 Ona açıklama yaptı mı?

 - Hayır.

 - Herhangi bir kanıt?

 Telefon kayıtları, banka hareketleri?

 Hayır.

 - Bizi rahat bırak.

 - Ya sana da aynısını yaparsa?

 Ya bir gün çekip gider ve geri gelmezse?

 Hoşça kal, Dante.

 Alo?

 Alo?

 Baba 

İyileştin mi?

 Evet.

 Güzel.

 Merhaba.

 Şimdi mi iptal ediyorlar?

 30 kadın ve 20 erkekle kaldım.

 Sabırlı ol, nerden bilebilirim

 Bir dakika sonra tekrar arayacağım.

 Guido!

 Marisa  Guido, sevgilim.

 Nasılsın?

 - Peki ya Sonia?

 - Artık iyi.

 Kahretsin.

 Seni suç haberlerinde değil evlilik ilanlarında   görmeyi ummuştum.

 İlk adım bu olacak.

 Burada ne yapıyorsun?

 Hoşça kal demeye geldim, bu kez gerçekten en iyi müşterini kaybettin.

 Onun doğru kız olduğunu biliyordum.

 Artık sana söyleyebilirim.

 Ne pahasına olursa olsun seninle tanışmak istemişti.

 Utangaç olduğu için grup seansına katıldı.

 Ama aslında senin için oradaydı.

 - Selam.

 - Selam.

 - Ne yapıyorsun?

 - İş ilanlarına bakıyorum.

 Var mı bir şey?

 - Kahve ister misin?

 - Olur.

 - DOLORES DOMINGUEZ'IN CENAZESİ BUGÜN SAAT 13.00'DE

- Saat kaç?

 - 11.00 civarı.

 - Şimdiden!

 Teşekkürler.

 Çıkmak zorundayım.

 Margherita'ya uğrayacağıma söz verdim.

 - Geç mi dönersin?

 - Hayır, sanmam.

 İstersen, kal.

 - Kahven.

 - Teşekkürler.

 Takmama yardım et.

 Alır almaz pişman oldum.

 Yo, gayet güzel.

 Teşekkürler.

 Gerçekten gitsem mi bilemiyorum.

 Margherita benden bazı tavsiyeler istiyor.

 Sevgilisini dolandırdı, söyleyip söylememekte kararsız.

 Kim bilir   belki çoktan anlamıştır.

 Ona tekrar güvenmeyecektir.

 Ben de öyle düşünmüştüm.

 Selam.

 Sana ne yaptığıma bak.

 Acıyor mu?

 Ne fark eder ki?

 Benim için fark eder.

 Ne yapmam gerek?

 Hastaneye gelip her şeyi riske mi atacaksın?

 Elbette hayır.

 Para zaten Buenos Aires'teki bankada.

 O piç kurusu bile indirim istedi.

 Senin gerçekten sevdiğin o küçük resmi sakladı.

 Yeni pasaportun.

 Ne oldu?

 Bekçi her şeyi anladı.

 Sorun çıkaracak mı?

 Bilmiyorum.

 Hayır.

 Gidelim.

 Guido.

 Guido?

 Orada mısın?

 Guido?

 Alo?

 Alo?

 Son kez kaçıyoruz.

 Söz veriyorum.

 Teşekkürler, hoşça kalın.

 Günaydın.

 Bagaj?

 23 nolu kapıdan iniyorsunuz.

 Ve bu da Buenos Aires bağlantınız için.

 Roma'da tekrar kontrole girmenize gerek yok.

 Bayan Dominguez!

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar