Print Friendly and PDF

Translate

Kızıl Nehirler (2000) Les rivières pourpres

|


106 dk

Yönetmen:Mathieu Kassovitz

Senaryo:Jean-Christophe Grangé, Mathieu Kassovitz

Ülke:Fransa 

Tür:Suç, Gizem, Gerilim

Vizyon Tarihi:27 Eylül 2000 (Fransa)

Dil:Fransızca

Müzik:Bruno Coulais

Çekim Yeri:Albertville, Savoie, Fransa

Nam-ı Diğer:The Crimson Rivers

Oyuncular

Jean Reno

Vincent Cassel

Nadia Farès

Dominique Sanda

Karim Belkhadra

Devam Filmleri

2000 - Kızıl Nehirler(57,073)6.9

2004 - Kıyamet Melekleri(19,402)6.0

Özet

Görevini yaparken uyguladığı sertlikten dolayı bir taşra görevine sürülen tecrübeli polis müfettiği Niemans ile genç yardımcısının korkunç şekilde işlenmiş seri cinayetleri çözme çabası olayların giderek karmaşıklaşmasıyla içinden çıkılmaz bir hal alır.

 

Kitapları Türkiye'de de çok satan Jean-Christophe Grangé'ın ilk kitabı olan Kızıl Nehirler, Fransa'nın usta yönetmen-oyuncu ekibiyle başarılı bir gerilim filmi olarak beyazperdeye aktarılmış.

Altyazı

KIZIL NEHİRLER

 İki saat sonra merkezde oluruz.

  - Ne tarafa gideceğiz?

  - Şu tarafa.

  Tamam mı?

  Hadi görüşürüz.

  Ne istediniz?

  Ateşin var mı?

  Bu tarafa geçmenize kim izin verdi?

  Adamların.

  Ben Müfettiş Pierre Niemans.

  Yalnız mısın?

  Hesapta bir ekip göndereceklerdi.

  Neler oluyor?

  Ekip benim.

  Yüzbaşı!

  O kadar yolu üniformalılarla takışmak için tepmedim.

  Olay ne?

  Gel.

  İki gün önce üniversitenin rektörü Remy Callois'nın kaybolduğunu bildirildi.

  32 yaşında, bekar.

  Remy üniversitede hem okutman, hem de kütüphaneciymiş.

  Kütüphanecilik de en saygın görevmiş.

  Rektör, Remy'nin çok çalışkan ve dakik biri olduğunu söyledi.

  Hiç geç kalmazmış.

  Dün öğleden sonra  dağcı, bir kız cesedi bulmuş.

  Niye cinayet masasını aradınız?

  Bu tarz şeylere alışık değiliz.

  Nasıl yani?

  Ceset 50 metre yükseklikte asılı bulundu.

  GUERNON - Üniversite 500 metre

Cinayet masası için çalışıyorsun ama oraya bağlı değilsin, öyle mi?

  Öyle.

  Sizin bölümle hiç çalışmadık.

  Şanslısınız.

  NE MUTLU SIRLARA ULAŞANLARA

Bu üniversitenin burada ne işi var?

  Bu çok özel bir üniversite.

  Kendi elektriklerini üretirler.

  Su kaynakları da var.

  Hastaneleri bile var.

  1. 200 öğrencileri var.

  Yüze yakın öğretim görevlisi ve araştırmacı.

  Avrupa'nın en eski üniversitelerinden biri.

  Bir kar fırtınası olsa aylarca idare edebilirler.

  Rektör buraların efendisi gibidir.

  Bölgenin çoğu ona ait.

  İşte, geleceğin Bill Gatesleri burada yetişiyor.

  Ne?

  Geleceğin Bill Gatesleri.

  Hastane üniversitenin içinde mi?

  Ama bölgedeki herkes yararlanabiliyor.

  Hepimize bedava bakarlar.

  Onlarla birlikte çok iş yaptık.

  Doğum kliniği bile var.

  Komiser Niemans'la tanışın.

  Bize bu davada yardım edecek.

  87'de sizin Krimonoloji dersinize katılmıştım.

  Siz başladınız mı?

  Daha ipi kesmedim.

  Başlayalım mı?

  Onu bulunduğu gibi görmek isteyeceğinizi düşündüm.

  İnanılmaz bir şey.

  Bunu ancak bir akıl hastası yapabilir.

  Cesedin cenin gibi durmasını istemiş.

  Nasıl yani?

  Cenin gibi  Ana karnındaki bebek gibi.

  Öleli 48 saat olmuş.

  İlk incelemelerde omuzlarda  kollarda, dirseklerde ve kalçalarda kesiklere rastlandı.

  Çok keskin bir alet kullanılmış.

  Falçete gibi bir şey.

  İpi keser misiniz?

  Dört kaburga kırılmış.

  Kollar, omuzdan ve dirsekten kırılmış.

  Bir sürü kırık var.

  Kaval kemiği, kalça  Raporda ayrıntılarıyla okursunuz.

  Eller ölmeden önce bir baltayla kesilmiş.

  Kan kaybından ölmesin diye bilekler dağlanmış.

  Katil kurbanın yavaş yavaş ölmesini istemiş.

  Yerinizde olsam yapmazdım.

  Katil bir cerrah inceliğiyle gözleri oymuş.

  Bu ameliyatı kurban canlıyken yapmış.

  Bu ne iğrenç birşey böyle!

  Göz çukurları su doluydu.

  Suyu inceliyoruz.

  Kasabamızda çok önemli bir göz doktoru var.

  Belki o bu konuyu aydınlatabilir.

  Ölmesi ne kadar sürmüş?

  Bunu otopsiden sonra söyleyebilirim.

  Herhalde beş saat kadar.

  Bu kesikler özenle açılmış.

  Büyük ihtimalle katil, kurbanın bilincini yitirmeden  bu dayanılmaz acıyı yaşamasını istemiş.

  Bütün hapishanelere, tımarhanelere ve kiliselere bakın.

  Patikalar, sığınaklar, pistler aranacak.

  160 kilometrelik bir eksende arabaları durdurup kimlik kontrolü yapın.

  Son yirmi yılda bu tarzda bir cinayet işlenmiş mi araştırın.

  Bilgisi olabilecek insanlarla, adamın iş arkadaşlarıyla konuşun.

  Nerede ne yaptığını bilenlerle.

  Son iki gündür nerelerde yağmur yağdı öğrenin.

  Bir şeyler bulun!

  Şahit, delil  İki saatiniz var.

  Dr.  CHERNEZE - Göz Hastalıkları Uzmanı

Kim var orada?

  Kim var orada?

  Kimsiniz?

  Konuşsanıza!

  Doktor!

  Kimsiniz?

  Köpeği çıkart buradan.

  Önemli değil.

  Sen evine git.

  Bir şey yok.

  Salı günü bekliyorum.

  Kimsiniz?

  Komiser Niemans.

  Afedersiniz, köpeklerden çok korkarım.

  Köpeklerden değil, sahiplerinden korkun.

  Ne istemiştiniz?

  Remy Callois cinayetini araştırıyorum.

  Evet, duydum.

  Çok korkunç.

  Onu tanır mıydınız?

  Babasını tanırdım.

  Üniversiteye birlikte gitmiştik.

  Üniversitede ders verdiniz mi?

  20 yıl boyunca.

  Ama 82'de istifa ettim.

  Neden?

  Görüş ayrılığı.

  Rektörle mi?

  Hiçbir şey anlamıyorum.

  Bu cinayetle benim ne ilgim var?

  Şu fotoğraflar hakkındaki görüşlerinizi öğrenmek istiyordum.

  İşkence mi edilmiş?

  Saatlerce.

  Korkunç!

  Bunu bilmiyordum.

  Elleri yok mu?

  Gözleri de yok.

  Onun için size geldim.

  Niye böyle bir şey yapıldığını anlamak için.

  Bilemem ki.

  İhtisasınız nedir?

  Gözlerdeki genetik hastalıklar.

  Kuşaktan kuşağa geçen kalıtımsal hastalıklar.

  Özellikle kapalı çevrelerde yaygındır.

  Tabii üniversite de  Üniversiteyle ne ilgisi var?

  Öğretim görevlileri asırlardır kendi aralarında evlenirler.

  Genlerde bozulma başlıyor.

  Böylece genetik hastalıklar başlıyor.

  Seçkinlerin ödediği bir bedel bu.

  Öğretim görevlilerinin çocukları ayrıcalıklı olur sanırdım.

  Öyledirler.

  Anlamıyorum.

  Son iki kuşak boyunca  durum tersine döndü.

  Dağlı çocuklar hastalanmaya başladı.

  Az önce gördüğünüz çocuk gibi.

  Bu cesetteki yaralarla hastalıkların bir ilgisi olabilir mi?

  Eller ve gözler kişiye özeldir.

  DNA gibi, onlar da her insanda farklı olur.

  Bunlar bizim biyolojik kimliğimizi gösterir.

  Katil size ipuçları vermeye çalışıyor.

  Sonra bıçaklamaya başladı.

  Köpeği bıçakladı, adamı bıçakladı  çantayı bıçakladı.

  Bıçağı da arabanın altına attı!

  Paris manyak dolu!

  Ciddiyim.

  Metro, polisler  Robokoplar!

  ''Biletini göster.

 '' Ne işim var ya?

  Ben ineklerimle çok mutluyum.

  Burası cennet!

  Temiz hava.

  Şu ineklere baksana.

  Paris iğrenç bir yer.

  Çocukların hepsi serseri!

  - Orman bekçileri geldi.

  - Selam.

  - Nasılsınız?

  - Ne haber?

  Sakin ol.

  Gidelim mi?

  İyi avlar!

  Bir fırt ister misin?

  Sen içiyor musun?

  - Hep içerdim.

  - Daha önce içmezdin!

  Artık içiyorum.

  Ama şu anda görevdesin.

  Ama o içiyor.

  O senin üstün.

  Sen benim neyimsin?

  Yeter be!

  Siz niye geldiniz?

  Dün gece mezarlığa saldırmışlar.

  Yani ''kutsal yere saldırı''.

  İlkokula da saldırmışlar.

  ''Hırsızlık'' diyeceksin salak.

  Bir günde iki olay!

  Bugün işler yoğun.

  İlk önce mezarlığa gidelim.

  Bugün kafam yerinde.

  Versene şunu.

  - Şimdi ne var?

  - Yok bir şey.

  - Somurtuyorsun.

  - Çünkü esrar içiyorsun!

  Sen sarhoş olunca ben somurtuyor muyum?

  Kesin be!

  Mahalle karıları gibisiniz!

  Saldırı için geldiniz.

  Gelin de göstereyim.

  Tamam tamam.

  Şuradaki anıt mezar.

  Zaten burada bir tane var.

  Sabah geldiğimde  burayı böyle buldum.

  Şu dazlaklar yapmıştır.

  Hep buralarda dolaşıyorlar.

  - Burada dazlak mı var?

  - Yok canım, gençler.

  - Genç dazlaklar mı?

  - Hayır, gençler.

  Böyle saldırılar olmuş muydu?

  İlk defa oluyor.

  1972-1982.

  Fazla yaşamamış.

  Durun.

  Buna hakkınız yok.

  Ailesinin izni lazım.

  Kanunları bilirim.

  Sakin ol!

  Önemli değil.

  Ailesini nerede bulabilirim?

  Annesi deliydi.

  Kızını şeytanın öldürdüğünü söylüyordu.

  Şeytan mı?

  Evet.

  Judith HERAULT 14 Nisan 1972- 23 Eylül 1982

Şu dazlaklar nerede?

  Kasabanın çıkışındaki depodalar.

  Onlara bir uğrayalım bakalım.

  İlk önce okula gitmeliyiz.

  Müdire bizi bekliyor.

  Ne çalınmış?

  Hiçbir şey çalınmamış.

  Bu çok tuhaf değil mi?

  Sizi daha önce görmemiştim.

  Yeni mi tayin oldunuz?

  Belli oluyor mu?

  Ne yaptınız da sizi buraya gönderdiler?

  Polisler de öğretmenler gibidir.

  Her zaman istediğimiz yeri seçemeyiz.

  Bana mı söylüyorsunuz?

  14 yıldır tayinimi istiyorum.

  Tabii artık çok geç.

  Buradan girmişler.

  Okul kayıtları burada tutulur.

  Hiç zarar vermemişler.

  ARŞİV Hiçbir şeyin çalınmadığından emin misiniz?

  Hiçbir şey.

  Her şeyi kontrol ettim.

  Bu çok tuhaf.

  Hiçbir şey anlamadım.

  Tamam.

  Öğleden sonra gelip şikayette bulunun.

  Hepsi bu mu?

  Ne yapayım?

  Hiçbir şey çalınmadıysa soruşturma da olmaz.

  İyi günler.

  İyi günler müfettiş.

  Eskiden müfettiş denirdi.

  Artık teğmen deniyor.

  Bir saniye.

  Kaç yıldır buradasınız?

  Zannettiğiniz kadar olmadı.

  Size bir isim söylesem hatırlar mısınız?

  Siz söyleyin.

  Judith Herault.

  Benim öğrencilerimden miymiş?

  82'de ölmüş.

  - Dosyasına bakayım mı?

  - Memnun olurum.

  Bu işin onunla bir ilgisi mi var?

  Sizce?

  Şu ezilen kız mıydı, onu düşünüyorum.

  Ezilen mi?

  Otoyoldaki bir kazada ölmüştü.

  Korkunçtu.

  Başka?

  Kamyon çarpmıştı.

  Annesi de oradaymış.

  Kadın delirmişti.

  Annesini nerede bulabilirim?

  Ne oldu?

  Sayfalar yırtılmış.

  81-82 arası alınmış.

  İşte!

  Hiç fotoğrafı var mı?

  Sınıf fotoğrafı falan  Fotoğraflar da alınmış.

  Hemen dönerim.

  Ne istiyorsun?

  Trafik polisi yok mu?

  Yok.

  Hepsi öğle yemeğinde.

  Ne oldu ki?

  Bir şey soracaktım.

  Ben de polisim.

  Ne soracaktın?

  Yirmi yıl önce olmuş bir kazayı.

  Aradığın adam benim.

  Bana Mezarcı derler.

  27 yılda 248 kaza.

  Dur  249 kaza, ölen insanlar  Hem de sadece bizim bölgemizde.

  30 kilometre boyunca.

  Parsayı polislerle itfaiyeciler toplar.

  Halbuki kaza mahaline ilk biz gideriz.

  Her şey burada kayıtlı.

  Ne öğrenmek istiyordun?

  - Bilgisayar kullanabiliyor musun?

  - Ne sandın?

  82'de ölmüş bir kızın ailesini arıyorum.

  Judith Herault.

  Bu isim çok tanıdık.

  - Judith Herault  - H, E, R, A, U, L, T.

  Bulduk.

  ''Judith Herault.

  ''98.

  kilometre.

  Eylül 82.

 '' Bu kız mı?

  Evet o.

  Bir saniye.

  1982  Yavaş yavaş hatırlıyorum.

  Şey çarpmıştı  Tabii ya!

  Bu ne dağınıklık be!

  İşte.

  İşte kızın dosyası.

  Polis raporu da içinde.

  Fotoğraflar falan da var.

  Seni uyarayım, fotoğraflar biraz  Merak etme.

  Uyarmıştım.

  Aman Allahım!

  Bu nasıl olmuş?

  Saatte 120'yle giden 38 tonluk bir kamyon çarptı.

  Kimliğini nasıl teşhis ettiniz?

  Kaza mahaline gittiğimizde annesi yolun kenarında duruyordu.

  - Elinde de kızın  - Evet?

  Parmağı vardı.

  Kızın sağlam kalmış tek parçasıydı.

  Kız, kadının elinden kurtulmuş ve karşıya geçmek istemiş.

  Kim bilir ne olmuştu?

  Annesinin telefon numarası var mı?

  Dalga mı geçiyorsun?

  20 yıl oldu.

  Sigorta şirketi bize bir adres göndermişti.

  Yeni bir şey bulursak haber verelim diye.

  Bu çok saçma!

  Rektörün odası nerede?

  Şuradan, oradan da sola.

  Rektörü görmek istiyorum.

  Ben onun yardımcısıyım.

  Ben yardımcı olayım.

  O zaman rektöre görüşmek istediğimi söyle.

  Kim diyeyim?

  Komiser Niemans.

  Komiser Niemans görüşmek istiyor.

  Oturun lütfen.

  Sizinle hemen ilgileneceğim.

  Bu üniversitenin kölesi oldum.

  Hiç boş vaktim yok.

  Ne istemiştiniz?

  Callois'nın ölümünü araştırıyorum.

  Yüzbaşı Dahmane ifademi almıştı.

  Bana Remy'nin özel hayatından bahsedin.

  Yüzbaşıyla mı çalışıyorsunuz?

  Tam olarak değil.

  Ben özel bir birime bağlıyım.

  Demek o sizsiniz.

  Ben de hiçbir şey anlamadım.

  Remy hiç kimseyi rahatsız etmezdi.

  Çok nazik, çok çalışkan biriydi.

  Ailesini de yakından tanırdım.

  Kütüphanecilik görevini de babasından devralmıştı.

  Burada mı okumuştu?

  Evet, birçoğumuz gibi.

  Birçok öğrencimiz burada doğup büyümüştür.

  Bazıları aileleri gibi öğretim görevlisi olur.

  Bu geleneğimizin bir parçasıdır.

  Remy de bu geleneğe uymuştur.

  Sabıkası yokmuş.

  Belki bizim gözümüzden kaçmış bir şey vardır.

  Ne gibi?

  Ondan nefret eden biri.

  Uyuşturucu, bir tarikat

 Sanırım söylediklerimi anlamadınız.

  Biz bir topluluğun üyeleriyiz.

  Burada bilgi başköşededir.

  Burada herkes büyük bir uyum içinde yaşar.

  Aramızdan birini suçlarsanız, hepimizi suçlamış olursunuz.

  Tabii beni de.

  Odasını görmek istiyorum.

  Bu mümkün değil.

  Polis odayı mühürledi.

  Ben yine de görmek istiyorum.

  Hubert, buraya gelir misin lütfen?

  Ne yazık ki size eşlik edemeyeceğim.

  Oğlumun size eşlik etmesinde bir sakınca yoktur umarım.

  Size söylemiştim, burada geleneklerimize çok bağlıyız.

  Üç yıl boyunca en iyi üniversite seçildik.

  Sayemizde ülke puanımız da yükseldi.

  Eğlencesine öğrencilerin lQ ortalamasını hesapladık.

  Bilin bakalım kaç çıktı?

  24.

  Ne dediniz?

  Callois'nın oda numarası 24'tü.

  Anahtarı var mı?

  Yok.

  Buraya girmek için gerçekten izniniz var mı?

  Kütüphanedeki görevi neydi?

  Kitaplardan ve oturma düzeninden sorumluydu.

  Oturma düzeni de ne?

  Geleneklere göre her sene aynı yerde otururuz.

  Çok faydalı olur, işleri kolaylaştırır.

  ''Biz efendiyiz. Bizler  Köleyiz.

  ''Her yerdeyiz, ama hiçbir yerde yokuz.

  ''Kızıl nehirleri biz yönetiriz. ''

Onun doktora teziydi.

  Yıllarca üstünde çalışmıştı.

  - Ferreira nerede acaba?

  - Şurada.

  - Gitmem gerekiyor.

  - Yarın görüşürüz.

  Fanny Ferreira mı?

  Remy Callois'nın cesedini sen mi buldun?

  Sen kimsin?

  Komiser Niemans.

  Araştırma için Paris'ten geldim.

  Paris bu işlere de mi bulaşıyor.

  Olayına göre değişir.

  Yazık.

  Yöresel tatları severim.

  Ciddiyet beni hasta eder.

  Beni de.

  Sen farklı mısın?

  25 yıldır uğraşıyorum.

  Ama belki sen de yardım edersin.

  Hiç sanmam.

  Çok birşey görmedim.

  Onu fark edinceye kadar iki kere tırmandım.

  İfademi okumadın mı?

  Cesedi oraya taşıyabilmesi için katilin güçlü biri mi olması gerekir?

  Şart değil.

  İşini bilen, gerekli aletleri olan biri istediği şeyi istediği yere çıkartır.

  Nasıl biriydi?

  Gösteriş budalası bir sersemdi.

  Buradaki çoğu öğrenci gibi.

  Haklısın.

  Fazlasıyla  - Sertler.

  - Kesinlikle.

  Güçlü yarış arabaları için küçük bir pist.

  İlk turdan sonra heyecanı kalmaz.

  Dosyanda buzulbilimci olduğun yazıyordu.

  Ne yaparsın?

  Çığları kontrol ederim.

  Okul bir vadiye kurulmuş.

  Ben de çığları buradan uzak tutuyorum.

  Okulu koruyorsun.

  İşimi yapıyorum.

  - Remy Callois gibi.

  - Ne?

  Callois gibi sen de burada okudun, burada çalışıyorsun.

  - Yani?

  - Sen de grubun bir üyesisin.

  Ne grubu?

  Seçkin hocaların seçkin çocukları.

  Yorucu bir gündü.

  Hem de üniformalılardan hoşlanmam.

  Karakolda numaram var.

  Ben patolojistim.

  Su hakkındaki incelemenin sonuçları geldi.

  Yağmursuyu, ama asityağmuru.

  - Nasıl yani?

  - Bu çok olur.

  Ama 1970'den beri buralarda asityağmuru görülmedi.

  Son günlerde de yağmadı.

  Hiçbirşey anlamadım.

  - Hava çok soğuk.

  - Buz gibi.

  Merhaba rahibe.

  Ben polis memuruyum.

  Burada Bayan Herault adında biri var mı?

  Niye soruyorsunuz acaba?

  Özür dilerim, ama bunu söyleyemem.

  Rahibe Andrée 17 yıldır burada kalıyor.

  Biz de geçmişteki bir olayla ilgileniyoruz.

  Onu görmem mümkün mü acaba?

  Sorarım.

  Buyurun.

  Burada bekleyin.

  Şapkanı çıkar.

  Çocuk bahçesi mi sandın burayı?

  Evladım.

  Burada bekleyin.

  Rahibe Andrée sizinle görüşecek.

  - Ama sizi uyarmalıyım.

  - Niye?

  Onunla konuşabilirsiniz, ama onu göremezsiniz.

  Onu dinleyebilirsiniz, ama ona yaklaşamazsınız.

  Neden?

  Yemini var.

  Ne yemini?

  Rahibe Andrée karanlık yemini etti.

  Onu 15 yıldır kimse görmedi.

  Rahibe  Rahibe Andrée  Rahibe  Ben Sarzac polisindenim.

  Kızınız oraya gömülmüştü, değil mi?

  Judith sizin kızınızdı, değil mi?

  Dün gece birileri mezarını açmak istemiş, o yüzden buraya geldim.

  Geri geliyorlar.

  Kim?

  Görevlerini tamamlamak için geri geliyorlar.

  Kimden bahsediyorsunuz?

  İblisler.

  Judith'in onların başına bela olmayacağından emin olmak istiyorlar.

  Yani kızınızı o iblisler mi öldürdü?

  Biraz daha açık konuşabilir misiniz?

  18 yıldır bunu unutmaya çalışıyorum.

  Dün gece  o iblisler  gizlice okula girip Judith'in fotoğraflarını çalmışlar.

  Bu işin nedenini anlamam için yardımınız gerekiyor.

  Çocuğum hakkındaki bütün izleri yok etmek için.

  Niye?

  Sırlarını koruyabilmek için.

  Bu sır nedir?

  Judith'in yüzü onlar için bir tehdit.

  Lütfen rahibe, afedersiniz, ama  Kızınızın nasıl öldüğünü anlatabilir misiniz?

  Kızım hastalanmıştı.

  Doğduğu hastaneye gittik.

  Sonra iblisler bize saldırdı.

  Bizi kovaladılar.

  Kızımla birlikte kaçıp kurtulmak istedim.

  Ama bizi yine buldular.

  Kimse onlardan kaçamaz.

  Sarzac'tan önce nerede oturuyordunuz?

  Bu kabus Guernon'da başladı.

  Polisten yardım istemeyi düşünmediniz mi?

  Ben sana iblislerden bahsediyorum  sen bana polis diyorsun.

  Yavrum için yapabileceğin hiçbir şey yok.

  Hala vakit varken sen kendi ruhunu kurtar.

  Şimdi beni yalnız bırak.

  Daha fazla hatırlamak istemiyorum.

  Afedersiniz.

  Bu buz kütleleri karların sıkışmasıyla oluşur.

  Sıkışan kar buza dönüşür.

  Her mevsimin belirli bir tabakası vardır.

  Burası 200 metre derinliğinde.

  Muazzam birsu ve enerji kaynağı.

  Bu buzları oluşturan su asırlar öncesine ait.

  Buzulbilim okumak nereden aklına geldi?

  Üniversite santralinin araştırma laboratuvarı var.

  Bu buzul kayıyor.

  Biz de bu neye sebep olur onu inceliyoruz.

  Burası.

  Ne kadar aşağıya ineceğiz?

  En az 30 metre.

  Niye beni istedin?

  Buralarda bir sürü iyi rehber vardır.

  Senin en iyisi olduğun söyleniyor.

  Hem de uygundun.

  Katilleri yakalamak için sivilleri de kullanıyorsunuz yani.

  Belki de gönlünü çalmaya çalışıyorum.

  Şunu tak.

  İplere de basma.

  Geçmişe hoşgeldin komiser.

  Bu örneklerle sizdeki asit yağmurunu karşılaştıracağım.

  Doğru yerdeyiz.

  Bunun bir sebebi olmalı.

  Bir ipucu olmalı.

  Bir işaret.

  Nieamans!

  Bu çok tehlikeli.

  Burada kalamayız.

  Burayı her an su basabilir.

  Orada ne var?

  Doğal su kanalları.

  Ne yapıyorsun?

  Nereye gidiyorsun?

  Şu anda neredeyiz?

  Buzullar arasındaki bir kanalda.

  Bu kanalları santrali besleyen sular açar.

  Burada duramayız.

  Çok tehlikeli.

  Gel.

  Ne oldu?

  Devriye  Ne alırsınız beyler?

  Bugün iş için geldik.

  Teğmen kiracılarınla konuşmak istiyor.

  Arka tarafta.

  - Ne var?

  - Ben de geliyorum.

  Sen burada kal.

  Onlarla ben konuşurum.

  Kırmıza şaraba ne dersin?

  Merhaba beyler.

  Müdürle görüşmek istemiştim.

  Patronla.

  Sizin çetenin başıyla.

  Niye?

  Polis.

  Buraya yeni tayin oldum.

  Teğmen Max Kerkeryan.

  Bir iki şey soracağım.

  Nefesini tüketme.

  Senin gibileri biliriz.

  Biz polisle konuşmayız.

  Tamam, ben ilgilenirim.

  Ne istemiştiniz?

  Dün gece neredeydiniz?

  Ne oldu ki?

  Gençler mezarlıktaki bir lahite gamalı haç çizmişler.

  Niye bize soruyorsunuz?

  Dazlaklar ve gamalı haç  Gamalı haç ve dazlaklar  Burada gamalı haç gören var mı?

  - Ne diyorsunuz be?

  - Gamalı haç.

  Bana bak Kojak  Siz dazlak değil misiniz?

  Ne olmuş?

  - Okula siz girmediniz mi?

  - Okul mu?

  Sağır mısın be?

  Biz polislerle konuşmayız.

  Defol git.

  - Hiç okula gitmedin mi?

  - Ya sen?

  Sen ne okudun?

  Şerifçilik mi?

  Kendini bir bok mu sanıyorsun?

  - Sakin ol.

  - Çek o ellerini!

  Memur bey görevini yapıyor.

  Ben görevimi yapıyorum.

  Görevi ne ki?

  Bizim asabımızı bozmak mı?

  Evet öyle.

  Senin gibilerin asabını bozmak.

  Kimmiş onlar?

  - Kimmiş onlar?

  - Faşolardan iğrenirim.

  Bunu kendi kendine mi anladın?

  Sakin ol!

  Ne istiyor bu be?

  Ona uyma!

  Burası özel mülk.

  Artık gitseniz iyi olur.

  Kanunları biliyorum.

  Evet, defol git!

  Çok yardımcı oldunuz.

  Hepsi kendini bir bok sanır.

  Silahla rozeti alınca kral olurlar.

  Orospu çocuğu!

  İyi bak mankafa.

  Silah yok.

  Rozet yok.

  Ne demişti bu herif?

  Ne demişti?

  Artık polis değilim.

  Artık polis değil misin?

  Kovboyculuk bitti mi?

  Çek ellerini!

  Ne demişti?

  - Ne demiştin?

  - Orospu çocuğu dedim!

  Orospu çocuğu!

  Gebert şu herifi!

  Hadi!

  Ne oldu?

  Kerkeryan hep kazanır.

  lsındın mı?

  Gel de benimle dövüş it herif!

  Hadi!

  İt herif!

  Al bakalım!

  Dikkat, silahını alacak!

  Kıpırdama!

  Bana silah mı doğrulttun?

  Dur!

  Biz yapmadık.

  Ne yapmadınız?

  Mezarlıktaki işi.

  Beyaz Lada'lı birini gördük.

  Niye daha önce söylemediniz?

  Sormadın ki.

  Bir daha birine silah doğrultunca mermi var mı bir bak.

  Gerizekalı.

  - Şarap harika.

  - Çok leziz.

  Kokusu da çok güzel.

  Çok etkileyici.

  - Ne oldu?

  - Onlar değilmiş.

  Onlarla hiç sorunumuz olmadı.

  Artık var.

  Ne oluyor be?

  Bok herif!

  Gelsene!

  Pişman olacaksın!

  Bok herif!

  Ne oldu?

  Anahtarları ver.

  Bölgedeki bütün beyaz Lada'ların listesini istiyorum.

  Hepsinin!

  Bir saat içinde.

  Bana telsizle haber verin.

  Bütün beyaz Lada'lar.

  - Ne?

  - Lada.

  Nasıl yazılıyor?

  - Bilmem.

  - Tahmin et.

  L, A, D, A mı?

  Al.

  Nasılsın?

  İyiyim.

  Afedersin, seni de bu işe bulaştırdım.

  Sence bir seri katil mi?

  Hayır, seri katiller varolmak için öldürürler.

  Bence bu adam bir rehber katil.

  O da ne demek?

  Bizi bir yere götürüyor.

  Niye?

  Niye mi?

  Ya bize bir şey anlatmaya çalışıyor, ama ben anlamıyorum  Ya da?

  Ya da bizimle oyun oynuyor.

  Komiser.

  Cesedin kimliğini tespit ettik.

  Afedersin.

  Orada mısın şef?

  Bir şey buldunuz mu?

  Bütün Lada'ları bulduk.

  Bu bölgede 132 tane var.

  Şimdi ne yapalım?

  Guernon'da kayıtlı olan var mı?

  Guernon mu?

  Guernon, evet var.

  Beyaz bir Lada.

  Kimin üstüne kayıtlı?

  Ruhsat Philip Sertys adına.

  İyi becerdiniz.

  Konuşuruz.

  Bunu bana yapma.

  Allah  Sıçayım!

  Siktir!

  Adı Philip Sertys.

  Bu üniversiteden mezun.

  29 yaşında, bekar.

  25 yaşında doktor olmuş.

  Kadın doğumcuymuş.

  - Kampüste mi kalıyormuş?

  - Hayır, evi kasabada.

  Adresi var mı?

  Neyin peşindesin?

  Sadece anlamaya çalışıyorum.

  Sağol.

  Dalga geçmesenize!

  Kalk!

  Yavaşça  - Kıpırdama!

  - Ben polisim.

  Ben polisim dedim ya!

  Yavaş ol.

  - Şu silahımı ver.

  - Kıpırdama!

  Seni tutukluyorum.

  Ben polisim.

  Silahımı ver.

  Size polis okulunda bunu mu öğretiyorlar?

  Çok komik.

  Komiser Niemans.

  - Pierre Niemans mı?

  - Evet.

  Afedersin.

  Hemen söylesen olmaz mıydı?

  - Burada ne yapıyordun?

  - Bir şüpheliyi arıyorum.

  Adı ne?

  Philip Sertys.

  Niye?

  Pierre Niemans ha!

  Bu işi biliyorsun!

  Ne arıyorsun?

  Hiçbir şeye dokunma.

  Tamam tamam.

  Nefes alabilir miyim?

  Bu herif köpeklerle bozmuş.

  Judith  Bu herif tam bir köpek manyağı.

  Bekle!

  Ne oldu?

  Gelsene.

  İnanamıyorum!

  Komiser Şahin kuçulardan korkuyor.

  Korkma.

  Hadi gel.

  Gelsene.

  Dikkat et!

  Bu ısırabilir.

  - Çenen durmaz mı senin?

  - Şaka yapıyordum.

  Vay be!

  Bu herif ne yapıyor, biliyor musun?

  Köpekler üzerinde deney yapan birinin laboratuvarı burası.

  Mükemmel bir dövüş köpeği yaratmaya çalışıyor.

  Her türlü alet var.

  Baksana.

  Bu iğrenç.

  Baksana.

  Nereye gidiyorsun?

  Nereye gidiyorsun?

  Senin şüphelini görmeye.

  Nerede olduğunu biliyor musun?

  Nereye gidiyoruz?

  Sertys'i niye arıyordun?

  Kutsal eşyaya saldırı.

  Ya sen?

  Nerede?

  Sarzac'ta.

  Buradan 200 kilometre uzakta.

  Sen onu niye arıyorsun?

  Demek Sarzac.

  Çakmak nerede?

  Sen hiç cevap vermez misin, yoksa garezin bana mı?

  Sola dön.

  Tamam şef, sola dönerim.

  Bu iş çok eğlenceli olacak.

  - Beyefendi!

  - Benimle birlikte.

  Evet?

  Aynı şekilde boğulmuş.

  Katil de aynı kişi, eminim.

  Ama bu adama işkence edilmemiş.

  Ya eller?

  Öldükten sonra kesilmiş.

  Bu işi hiç anlamadım.

  Anlamadığım şey bunun niye gözleri yerinde?

  - Otopsiye başladınız mı?

  - Hayır.

  Yara da yok.

  Bir ipucu olmalı.

  Nasıl bir şey?

  Bilmem.

  Ama kesin bir şey var.

  İyice bakmamız lazım.

  Durun.

  Penseyi verin.

  İnanamayacaksınız.

  Bunlar cam.

  Bunlardan göz doktorlarında olur.

  Tıbbiyede de bulunur.

  Bütün adamlarını topla.

  Cherneze'nin bürosunda buluşalım.

  Neler oluyor, söylesenize.

  Bana mı soruyorsun?

  Nereye gittiğini sorabilir miyim?

  Çekil başımdan.

  Beni karakolda bekle.

  Sen benimle alay mı ediyorsun?

  O benim de şahidim!

  O kadar yolu boşuna tepmedim.

  Burada oyun oynamıyoruz.

  Öğretmenlik için vaktim yok.

  Ben bir efsaneyim ayaklarından vazgeç artık!

  Senin de öğreneceğin şeyler vardır.

  - Yalnız çalışırım.

  - Birlikte yalnız çalışırız.

  Burası neresi?

  - Hiç birine ateş ettin mi?

  - Hiç gerek olmadı.

  İyi.

  Onu canlı istiyorum.

  Kimi?

  Kimi yahu?

  Bu da ne be?

  Ne arıyoruz?

  Söylesene.

  Söylersen belki bir yardımım dokunur.

  Diğer merdivenlerden in!

  Gelme!

  Koş!

  Neler oluyor?

  ''Kızıl nehirlerin kaynağına gideceğim.

 '' Neler olduğunu anlatsan ölür müsün?

  Hiçbir şey bilmiyorum ki!

  - Bu da bir cevap.

  - Evet.

  Parmak izlerini karşılaştırıyorum.

  Kayıt yok.

  Dosyalarda böyle bir parmak izi yok.

  Kahretsin!

  - Şu parmak izine de bakar mısın?

  - Tabii.

  O ne?

  20 yıl önce ölen bir kız çocuğuna ait.

  Buraya onun için geldim.

  Ne oldu?

  Bu kız öldüyse ciddi bir sorunla karşı karşıyayız.

  Çünkü size ateş eden o.

  Bu parmak izleriyle silahdakiler tıpatıp aynı.

  Tabii yaş farkı var.

  Konuşmalıyız.

  Şimdi konuşmak mı istiyorsun?

  Dün gece Sertys mezarlığa gitmiş.

  82'de ölen Judith Herault'nun mezarına.

  Mezarı açamamış, o da bizi yanıltmak için gamalı haç çizmiş.

  Dün gece birileri ilkokula da girmiş.

  81-82 yıllarına ait belgeleri ve fotoğrafları çalmışlar.

  O yıllarda Judith Herault orada okuyormuş.

  Şu çocuklardan biri.

  Nasıl ölmüş?

  Bir kamyon ezmiş.

  Kaza olarak kayda geçmiş.

  Ama annesi bana bambaşka bir hikaye anlattı.

  Ona göre  kızını iblisler öldürmüş.

  İblisler.

  Kadın kafayı yemiş.

  O zamandan beri manastırdaymış.

  Ama sanki bana bildiği her şeyi anlatmadı  Sen oraya beş çayına mı gittin?

  Önemsiz bir suçu soruşturuyorduk.

  Konuşsun diye kadını dövecek halim yoktu.

  O bir rahibe.

  Sıra sende.

  Neler olduğunu anlat.

  Sanki iz sürüyoruz.

  Her ceset bir diğerini bulmamızı sağlıyor.

  Şimdi  Sertys, Callois ve Cherneze'nin 20 yıl önce olan bir kazayla  ilgileri var.

  İki gün önce Callois'nın öldürüldüğünü duyuyorlar.

  Cesedi buluyoruz.

  Çok korkuyorlar.

  Geçmiş canlanıyor.

  Mezarlığa ve okula gidiyorlar.

  Birşeyler bulabilmek için.

  Birşey arıyorlar.

  Ama ne?

  - Judith gerçekten öldüyse  - Niye?

  Kadın intikam peşinde.

  Belki de kızın ölümü hakkında yalan söylüyordu.

  İyi de ya parmak izleri?

  Parmaklar kesilebilir.

  Bana ateş edenin beş parmağı vardı.

  Niye seni öldürmedi?

  Niye intikam peşinde olduğunu anlamamız için.

  Bu üç kurban arasındaki bağ ne?

  Callois kütüphaneciydi.

  Sertys doğum kliniğinde çalışıyordu.

  Cherneze rektörle çalışıyordu.

  Hepsinin üniversiteyle ilgisi var.

  Gitme zamanı.

  Ben ne yapacağım?

  Bak bakalım Judith gerçekten ölmüş mü?

  Bunu söyleyeceğini biliyordum.

  En eğlenceli işler hep bana.

  Bir şey bulunca ara.

  Ne yapıyorsun burada?

  Dört saat sorgulandım.

  Kusura bakma.

  Herkes çok gergin.

  Seni bırakayım mı?

  Olur.

  Demek Cherneze de öldürüldü.

  Onu tanır mıydın?

  Üniversitedeki dinozorlardan biri.

  Bütün bu dahilerden pek hoşlanmıyorsun.

  Entellektüelleri sevmem.

  Senin ailen öğretim görevlisi değil miydi?

  Ailemi de pek sevmem.

  Sola döneceğiz.

  Seni bekleyen biri var mı?

  Kız tavlamaktan hiç anlamıyorsun.

  - Sağol.

  - Rica ederim.

  Güzel bir ev.

  Evet.

  Her yerden uzak.

  Televizyon, radyo yok.

  Burada cep telefonu bile çalışmaz.

  Bu patlayıcı mı?

  Çığlara karşı kullanıyorum.

  Buradaki herkes senin gibi mi?

  Dağlarla mücadele insanı sert yapar.

  Polislik gibi.

  Polis olalı çok oldu mu?

  Fazlasıyla.

  Şu çakmağı doldur.

  Haklısın.

  Sigarayı bırakmaya çalışıyorum.

  Bu bir hediyeydi.

  Eski karından mı?

  Hiç evlenmedim.

  Ya sen?

  Neredeyse rektörün oğluyla evleniyordum.

  Yürümezdi.

  Kimse öyle düşünmüyordu.

  Üç yıl aynı odada karşılıklı ders çalışırsan  bir yakınlaşma olur.

  Niye üniversiteden bu kadar nefret ediyorsun?

  Niye benden şüpheleniyorsun?

  Dağcısın.

  İlk cesedi sen buldun.

  İkinciyi bulmama yardım ettin.

  Bütün şüpheleri üstüne çekiyorsun.

  Ama bir şey var ki  Ne?

  10 dakika boyunca  bir insanı boğazlarken gözlerinin içine bakamazsın.

  Artık gideyim.

  Çay için teşekkürler.

  Selam.

  Callois'nın tezi ne hakkındaymış?

  Olimpos dağından bahsediyor.

  Yunanlı atletlerin vücutlarıyla zihinlerinin uyumundan bahsediyor.

  36'daki Berlin Olimpiyatı'na gönderme yapıyor.

  Şu Nazi propagandası Alman atletleri.

  Kızıl nehir neymiş?

  Üstün insanın kanı.

  Kanı mı?

  Damarlar  Komiserim  Fikrimi sorarsan  bu tez tam bir Nazi saçmalığı.

  Sonu da resmen şöyle bitiyor: ''Nasıl mükemmel bir faşist olunur?

 '' Bugün üstün insan nasıl yaratılır onu anlatıyor.

  Nasılmış?

  Güçlü çocukları zeki çocuklarla karıştırarak.

  Onları seçip evlendirerek.

  Buna da şey diyorlar  Ari ırk.

  Evet, ari ırk.

  Naziler de savaşta bazı köylerde bunu denemişler.

  Bu okuldaki gibi  Sağlam kafa  sağlam vücut.

  Ne yapıyorsunuz burada?

  Aradığınız şey burada değil!

  Callois'nın görevi neydi?

  Anlamadım.

  Callois.

  Sertys.

  Cherneze.

  Bütün iş burada.

  Neyin peşindesiniz?

  Bizden mi şüpheleniyorsunuz?

  Kurbanlar da suçlu olabilir.

  Söylediklerinize dikkat edin.

  Hakkınızda bir araştırma yaptım.

  Haddinizi aşıyorsunuz.

  Şüpheliler listesinin başına seni koydum.

  Bu işlerin arkasında olduğunu kanıtlamak istemesem seni öldürürdüm.

  Haksız mıyım?

  Bırak onu.

  Delirdin mi?

  Bu iş burada bitmez.

  Seni de yalnız bırakmaya gelmiyor.

  Mezarlıkta ne buldun?

  Bir işe yarar mı bilmem.

  Katil o değil.

  Onu tanıyor musun?

  - Bize yardım ediyordu.

  - Yardım mı ediyordu?

  Kızıl nehirin ne demek olduğunu anlatmaya çalışıyordu.

  Burada asırlardır kapalı bir toplum olarak yaşamışlar.

  Zamanla entellektüellerin çocuklarında genetik bozukluklar görülmeye başlanmış.

  Yeni bir kana ihtiyaç duymuşlar.

  Ne?

  Doğumhanede öğretim görevlilerinin çocuklarını  sağlıklı dağlı çocuklarla değiştirmişler.

  Sertys'in babası Fanny'yle Judith'i mi değiştirmiş.

  Ve daha bir sürü çocuğu.

  Niye?

  Üstün bir ırk yaratmak için.

  Bunlar Nazi mi?

  - Üniversite Nazi yuvası mı?

  - Orası bir üniversite değil.

  Üretim merkezi.

  Bu da kim be?

  Ateş et!

  Ateş et!

  Kurşun geçirmez!

  Aynı noktaya ateş et.

  Hadi, ateş et!

  Ateş et!

  Dikkat!

  İyi misin?

  - Bu manyak kim?

  - Rektörün oğlu.

  Ne istiyordu?

  Fanny'ye yaptıklarını öğrenmemizi engellemeye çalışıyordu.

  O ne yapmış olabilir ki?

  O zaman herhalde 10 yaşındaydı.

  O değiştirilmişti.

  Kütüphanede Fanny'yle ders çalışıyordu.

  Evleneceklerdi.

  Planları buydu.

  Niye kız hepsini öldürmeye başladı?

  Onların kurallarına uymak istemiyordu.

  Sence masum mu?

  Dur.

  Bunu senden öğrendim.

  Şu senin kız nedir yahu?

  Komando mu?

  Hala emin olamadın mı?

  Beni de buraya getirmişti.

  Her şeyi görebilirdim.

  Evet, seni de ameliyat edebilirdi.

  Beni öldürmek istemiyordu.

  Beni vurmadı.

  Sen ne diyorsun yahu?

  Seni vurmadı, ama üç herifin icabına baktı.

  Kız arkadaşın boş zamanlarında erkekleri doğruyor.

  Ama bütün bunlar niye?

  Nasıl yani?

  Karı tam bir psikopat!

  Bizim anlamamızı istedi.

  - Neyi?

  - Yakalanmak istiyordu.

  Çok güzel.

  Bizim işimiz de bu zaten.

  Şimdi onu bulmamız lazım.

  İşimiz bu.

  Ne oldu?

  Patlayıcıları almış.

  Ne patlayacısı?

  Ağzından kerpetenle laf alıyoruz.

  Kampüsü boşalttınız mı?

  Bunun bir açıklaması olmalı.

  Şimdi bunun sırası değil.

  Kampüsü boşaltın.

  Bu iş böyle olmaz.

  Dağdaki kim?

  - Yalnız gidiyorum.

  - Yalnız gidemezsiniz.

  Yalnız gidiyorum.

  Kıpırdamayın!

  Sakin olun.

  Kimse gelmiyor.

  Siz delirdiniz mi?

  Ver şunu bakayım.

  Bana güven.

  Silahlarınızı indirin.

  Artık sonuna kadar gideceğiz.

  Onu bana bırak.

  Aşağıda.

  Fanny, bu tarafa dön.

  Aşağıya in.

  Buraya kadar.

  Bitti artık.

  Kim olduğunu biliyorum.

  Bilmiyorsun!

  Yapma!

  Sana ne yaptıklarını biliyorum.

  Yeni doğmuş bebekleri değiştiriyorlardı.

  Çocukları öldürüyorlardı.

  Biliyorum.

  Artık çok geç.

  Bana yardım edemezsin.

  Git buradan!

  Bunları senin sayende öğrendim.

  Artık bu işi bırakamam.

  - Ben de.

  - Sakın yapma!

  Üniversite kapatılacak.

  Onların işi bitti.

  - Masum insanları öldüreceksin.

  - Onların hepsi suçlu.

  Kimse masum değil!

  Judith!

  İkizler!

  İkizleri değiştirmişler.

  Sadece birini.

  O yüzden yüzü onlar için bir tehditti.

  Sen onunla ilgilen.

  O kazada ölen kimdi?

  Ya parmak izleri?

  Her şeyi annem yaptı.

  O kız zaten ölüydü.

  Annem her şeyi ayarlamıştı.

  Manyaklaşacağını hesaplamamış.

  Bu işten sıyıramazsın.

  Öyle bir niyetim yok.

  Kıpırdama, yoksa gerçekten ölürsün.

  Dur!

  Onu rahat bırak!

  Çığ düşüreceğim.

  Beni dinle.

  Yaklaşma!

  Sana zarar verenlerin hepsi öldü.

  Bunu yaparsan onlar haklı çıkar.

  Onu ancak sen durdurabilirsin.

  Sen onun gibi değilsin.

  Çok geç olmadan onu durdur.

  - Elimden bir şey gelmez.

  - Gelir.

  Öldür onu.

  Hayatımız için.

  Ailemiz için.

  Bizden çaldıkları hayat için.

  Öldür onu.

  - O masum.

  - Öldür onu!

  Benim için.

  Yaşayamadığım hayatıma karşılık.

  Hep senin gölgende kaldım.

  Seni yarattılar, beni bir kenara fırlattılar.

  Öldür onu.

  Öldür.

  Hadi!

  Onun anlamasını istemiştin.

  Bunu yapamam.

  Sadece sen ve ben.

  Sen ve ben.

  Hadi!

  Yapma.

  Sen onun gibi değilsin.

  Onun gibiyim.

  Öldür onu!

  Hadi!

  Bunu öğrenmen gerekiyordu, kimsenin unutmaması için.

  Biliyorum.

  Çabuk!

  Tut şunu!

  Tamam tamam.

  Ben iyiyim.

  Sağol.

  Yeter artık.

  Bu kadarı yeter.

  Bir şey sorabilir miyim?

  Köpeklerden niye korkuyorsun?

  Çok uzun zaman oldu.

 ||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar