Print Friendly and PDF

Translate

Gir Kanıma (2008) Låt den rätte komma in

|

 


115 dk

Yönetmen:Tomas Alfredson

Senaryo:John Ajvide Lindqvist

Ülke:İsveç

Tür:Dram, Korku, Romantik

Vizyon Tarihi:08 Ocak 2010 (Türkiye)

Dil:İsveççe, İspanyolca

Müzik:Johan Söderqvist

Web Sitesi:Resmi site

Nam-ı Diğer:Let the Right One In | Let the Right One In

Oyuncular

Kåre Hedebrant

Lina Leandersson

Per Ragnar

Henrik Dahl

Karin Bergquist

Özet

John Ajvide Lindqvist'in çok satan ve İngiliz basını tarafından "Stephen King'in varisi niteliğinde" diye adlandırılan romanından uyarlama olan Gir Kanıma, Kuzey sinemasının hatırı sayılır yönetmenlerinden Thomas Alfredson'ın yorumuyla son dönemde bolca izlediğimiz vampir filmlerine yeni bir soluk getiriyor.

Morrissey'in Let The Right One Slip In şarkısından esinlendiği öne sürülen film adı, aynı zamanda bir vampirin birinin evine girmeden önce davet edilmesi gerektiği mitine de referans veriyor...

Oskar Stockholm'un banliyölerinde yaşayan, çevresi tarafından pek aldırış edilmeyen 12 yaşında bir çocuktur. Oldukça sıradışı bir kız olan Eli'ye aşıktır. Oskar, güneş ışığına dayanamayan, geceleri dışarı çıkan Eli'nin sırrını öğrenir. Onun başka insanların kanına muhtaç olan bir vampir olması Oskar'ı bir seçimin eşiğine getirir.

Altyazı

GİR KANIMA

Domuz gibi ciyakla.

 Bağır.

 Bağır.

 Bağır.

 Domuz gibi.

 Polisin şaibeli ölümleri tespit etmek için kullandığı yollar vardır.

 Angby'deki yangını hatırladınız mı?

 Bir ev yanmış ve içinde de bir ceset bulunmuştu.

 Şimdi bu yangının daha önceden   işlenmiş bir cinayeti örtbas etmek için çıkarıldığını biliyoruz.

 Polis bunu nasıl anlamış?

 Söyle.

 Ölen insanın ciğerlerinde duman bulunmamış.

 Doğru.

 Bu şimdi mi aklına geldi?

 Hayır, ben çok okurum.

 Nasıl kitaplar okuyorsun bakalım?

 Kitap işte.

 Peki.

 Şimdi sizinle uyuşturucular hakkında konuşacağım.

 Sizce en çok bulunan uyuşturucular hangileridir?

 Oskar!

 Sen neye bakıyorsun?

 Bana mı bakıyorsun?

 Siktir git!

 Ne kadar da güzel bir domuzcukmuşsun sen.

 Şimdi hava durumu  Affedersiniz.

 Saat kaç biliyor musun?

 Saatim yok.

 Bu ne?

 Buna halothane deniyor.

 Ricky!

 Ricky!

 Gitsene.

 Ricky?

 Ricky?

 Salak köpek!

 Ricky!

 Sen neye bakıyorsun?

 Ee?

 Bana mı bakıyorsun?

 Siktir git o zaman!

 Derdin ne senin?

 Korkuyor musun?

 Bağır o zaman!

 Sesin çıksın!

 Ne yapıyorsun?

 Hiç.

 - Sen ne yapıyorsun?

 - Hiç.

 - Burada mı yaşıyorsun?

 - Evet.

 Burada, çocuk parkında yaşıyorum.

 Ciddiyim.

 Nerede yaşıyorsun?

 Kapı komşunum.

 Nerede yaşadığımı nereden biliyorsun?

 Ben senin arkadaşın filan olamam.

 Ne demek istiyorsun?

 İlla bir nedeni mi olması lazım?

 Öyle işte.

 Ben de senin arkadaşın olmaya çok patlamıyorum.

 Bana yardım edeceksin bir de!

 Bunu kendim mi halletmek zorundayım?

 Bir şeyler de!

 Beni affet.

 Oğlanın neden öldürüldüğünü bilmiyorlar.

 Endişeli olmalısınız.

 Danışman bütün gün burada olacak.

 İhtiyaç duyarsanız onunla konuşun.

 Sorusu olan var mı?

 Katili öldürürsek sorun olmaz, değil mi?

 Bu hiç hoş olmadı Conny.

 Oskar!

 Oskar!

 Okuldan çıkılınca hemen eve gelinecek.

 Ben eve gelene kadar da apartmanın avlusundan ayrılmak yok.

 Ta Vallingby'de işlenmiş cinayet.

 Çocukları öldüren bir adam  metroya binip iki durak öteye de pekâlâ gidebilir.

 Ya da bir buçuk kilometre yürüyüverir.

 Evet, en iyisi bu  Hayır, Oskar gelecek hafta babasında kalacak.

 Katil Kan Topluyor Kurbanın Kanı Şişede Bulundu Hukukla yönetilen bir toplumda ölüm cezasının   hiçbir meşruiyeti olamaz.

 Hukukla yönetilen mi?

 Hükümet bu teranelere inanalım istiyor.

 Aynı Ruslar gibi.

 Rus diye bir şey yoktur mu diyorsun?

 Tabii ki de varlar.

 Bu adamı görmemiştim.

 Engerekli yılanları düşün.

 Isırılan kimse gerçekten de var mı?

 O adam bizim oraya yeni taşındı.

 Bir çocuğu var.

 - Bizim masaya çağırayım mı?

 - Tabii.

 Belki içki de ısmarlar.

 O zaman kanser olsa buyursun gelsin.

 Kötü haberler mi?

 Evet, hayat boktan.

 15 numaraya yeni taşındın, değil mi?

 Yok, sağ ol.

 Acelem var.

 Anne!

 Ben dışarı çıkıyorum.

 Diziyi seyretmeyecek misin?

 Hayır, bir şeye benzemiyor.

 Avludan dışarı çıkma, tamam mı?

 Ben kendi başıma izlerim o zaman.

 Demek geri geldin.

 Demek geri geldin.

 Yalnız kalmak istiyorum.

 Ben de.

 O zaman evine git.

 Sen evine git.

 Ben senden uzun zamandır burada oturuyorum.

 O ne?

 Bu mu?

 Rubik küp.

 Bulmaca gibi bir şey mi?

 Evet.

 Denemek ister misin?

 Yarına kadar sende kalabilir.

 Belki yarın burada olmam.

 Ertesi güne kadar kalsın o zaman.

 Ama daha uzun olmaz.

 Bunu nasıl yapıyorsun?

 Her bir yüzünü tek renk yapmaya çalışıyorsun.

 Bunun gibi.

 Acayip kokuyorsun.

 Üşümüyor musun?

 - Hayır.

 - Neden?

 Herhalde nasıl olduğunu unuttum.

 Yarın görüşürüz.

 Dostluk ve neşe içinde geçen bir gece için daha sağ olun.

 İyi geceler.

 Yarın görüşürüz.

 Muhteşemsin Jocke.

 İmdat  Merhaba.

 Lütfen yardım edin.

 Bir şey mi oldu?

 Sen iyi misin?

 - Ayağa kalkabiliyor musun?

 - Hayır.

 Seni taşırım.

 Bir telefon buluruz.

 Dikkat et.

 Çok hafifsin.

 Hay içine tükürdüğümün!

 Gösta?

 Seni gören cennetlik.

 Jocke.

 Jocke.

 Balkondaydım ve  Jocke'yi çocuğun biriyle gördüm.

 Buralarda bir yerdeydi.

 Çekil.

 Bu ne?

 Yarabbim.

 Bu kan.

 Bu kan.

 Bunu kim yaptı?

 Bunu nasıl yaptın?

 Çevirerek.

 Şimdi daha iyi kokuyor muyum?

 Adın ne?

 Eli.

 Seninki ne?

 - Eli mi?

 - Evet.

 Ben Oskar.

 Kaç yaşındasın?

 12.

 Aşağı yukarı.

 Sen?

 12 yıl sekiz ay dokuz gün önce doğmuşum.

 Ne demek aşağı yukarı?

 Doğum günün ne zaman?

 Bilmiyorum.

 Doğum günü kutlamaz mısınız?

 Ailen  Onlar biliyordur.

 Sana doğum günü hediyesi de almıyorlar o zaman.

 Hayır.

 İstersen bu senin olsun.

 O senin.

 Bunu nasıl becerdin?

 Göstereyim mi?

 Hadi.

 Al.

 Köşelerden başlıyorsun.

 Sonra bu kısmını yapıyorsun.

 Sonra  Böyle.

  gölgelerin içinde   güneşe çıkmadan sessiz ve hızla koştular.

 Hemen homurdanıp küfrederek   kapıyı kollamaya gittiler.

 Bilbo kaçmıştı.

 Evet.

 Bugünlük bu kadar.

 Perşembe günkü gezi için herkes izin kâğıtlarını getirdi mi?

 O zaman ders bitmiştir.

 - Oskar sen gitmiyor musun?

 - Hayır, benim işim var.

 Ne yazıyordun?

 Ne diyorsun?

 Göster.

 Hayır.

 Ne demek hayır?

 Ver.

 Hadi be.

 Anasıyla kim uğraşacak şimdi?

 Beni bekle!

 Oskar!

 Oskar!

 Teneffüste düştüm.

 Ayağım taşa takıldı.

 Canım.

 Önüne bak biraz.

 Kısa.

 Uzun.

 Uzun.

 Kısa.

 Uzun.

 Kısa.

 Uzun.

 Uzun.

 Kısa.

 Uzun.

 Aynen böyle.

 Hadi.

 Ne oldu?

 Burana.

 Sınıftan çocuklar  Hangi okula gidiyorsun?

 Oskar, beni dinle.

 Sen de onlara vur.

 Hiç karşılık vermedin, değil mi?

 Değil mi?

 Vur.

 Karşılık ver.

 Sertçe.

 Üç kişiler.

 Daha sert vur sen de.

 Çok sert vur.

 O zaman duracaklardır.

 - Ya durmazlarsa?

 - O zaman ben yardım ederim.

 Bunu yapabilirim.

 Hadi.

 Hadi.

 Kıpırda.

 Kısa.

 Kısa.

 T. A. T. L. I. D. R.

 Aradaki mesafeyi koruyun.

 Çok yaklaşmayın.

 Uzaklaşmayın.

 Mesafenizi koruyun.

 Evet.

 Okuldan sonraki ağırlık kaldırma kursuna   yazılabilir miyim?

 Yazılmana gerek yok.

 Yedide orada ol, yeter.

 Katılmayı mı düşünüyorsun?

 - Evet.

 - İyi.

 Çalışırsan güçlü olursun.

 Görüşürüz.

 Bir dakika.

 Karışık şeker.

 Al.

 Hayır.

 Hadi ya.

 Bir tane deneyebilirim.

 Özür dilerim.

 Oskar.

 Beni seviyor musun?

 Evet, çok.

 Kız olmasam da   sever miydin?

 Herhalde.

 Neden sordun?

 Oskar.

 Merhaba.

 - Erken gelmişsin.

 - Merhaba baba.

 Yüzümü tanıyan, seninle yaşadığımı bilen   insanlar var.

 - Gitmesen mi?

 - Başka ne işe yararım ki ben?

 Senden bir isteğim var.

 O oğlanla bu gece görüşme.

 Lütfen.

 Ne  Matte neden bu kadar geç kaldı?

 Matte.

 Evde de tavşana niyet çektirirsin.

 Sen ne yapıyorsun?

 Aç kapıyı.

 Matte!

 İndir beni aşağı.

 İndir beni.

 İmdat.

 İmdat.

 Matte.

 İmdat!

 Açsana kapıyı.

 İmdat!

 İmdat!

 İmdat!

 İmdat!

 İmdat!

 İmdat!

 Orada ne işin var?

 Eli.

 Komünist Parti Başkanı Brezhnev'e göre  Dün kimliği belirlenemeyen bir adam   cinayetten ve cinayete teşebbüsten   Stockholm yakınlarındaki Vallingby'de tutuklandı.

 Adamın kendi eliyle yüzünde açtığı yaralar   kimliğinin belirlenmesini zorlaştırıyor.

 Spor haberlerinde  Hadi geç.

 Bu kapıdan.

 Evet.

 Affedersiniz.

 Babamı arıyorum.

 Bu hastaneye mi yatırıldı?

 Adı ne?

 Hastaymış.

 Onu polis getirdi.

 Nerede olduğunu biliyor musunuz?

 Yedinci katta.

 Ama oraya çıkmak yasak.

 - Onları arayabilirim.

 - Hayır.

 Önemli değil.

 Zavallıcık.

 İçeri gelebilir miyim?

 Uyan, Virginia.

 - Bir çocuk.

 - Ne çocuğu?

 Neden bir çocuk Jocke'yi öldürsün?

 Bilmiyorum.

 Jocke dünya tatlısı bir adamdı.

 O çocuğun bacaklarını ortadan ikiye ayırmak isterdim.

 Oskar!

 İçeri gelebilir miyim?

 Bana bakma.

 Ama beni içeri davet etmelisin.

 Buyur.

 Gözlerini kapa.

 Nasıl geldin?

 Uçtum.

 Tabii ya.

 Üzerinde hiçbir şey yok.

 Buz gibisin.

 Özür dilerim.

 Bu iğrenç mi?

 Hayır.

 Kaç parmak dokunuyor sana?

 Eli  Çıkalım mı?

 O ne demek?

 Kız arkadaşım olmak ister misin?

 Oskar, ben bir kız değilim.

 Hayır mı?

 Çıkmak istiyor musun istemiyor musun?

 Her şey olduğu gibi kalsa olmaz mı?

 Olur herhalde.

 Çıkınca insan özel bir şey yapıyor mu?

 Yok.

 Her şey aynı kalıyor yani.

 Evet.

 - O zaman çıkalım.

 - Ne?

 Sen ve ben.

 - Gerçekten mi?

 - Evet.

 İyi.

 Dinleyin!

 Dinleyin, ilkokul öğrencileri benimle kayacak.

 Ortaokuldakiler istedikleri gibi.

 Şuradaki delgiye dikkat edin.

 Dinleyin beni!

 - Anladınız mı?

 - Avila.

 Avila 

Buzdaki delik diyecektin.

 Buzdaki delik demek istedim.

 Yüzmek ister misin?

 Yüzmek istiyor musun?

 Hayır.

 Bay Avilla, işemem lazım.

 - Ağacın arkasına git.

 - Buza mı işeyeceğim?

 Ne fark eder?

 Yeni buz olacak.

 Sarı buz.

 O sopa neye yarayacak?

 Bir şey yapmaya kalkarsan kafana indirmeye.

 Birden cesur bir domuz mu oldun sen?

 Seni iteceğim.

 Sen de hiçbir şey yapmayacaksın.

 Öyle değil mi?

 Küçük domuz adımına dikkat et   yoksa gömerim seni buza.

 Bak!

 Hadi.

 Bay Avilla çok kızacak.

 Orada durmasına göz mü yumacağız?

 Neler oluyor?

 Siz neler karıştırıyorsunuz?

 Hadi!

 Evet, öyle.

 İşte geliyor.

 Okuldan aradılar.

 Babanla konuş çünkü  Alo.

 Ben iyiyim.

 Bilmem.

 Görüşürüz.

 Merhaba Oskar.

 Yüzmeye gitmişsin işte.

 Şaka yapıyorum.

 Burada olmamıza izin yok.

 Ama büyük çocuklar bazen burada takılıyor.

 Biliyor musun?

 Bugün  Beni buzdaki bir deliğe itmek istediler ama ben  Oskar.

 Elimde sopa vardı.

 Conny'ye o kadar sert vurdum ki   onu acile götürdüler.

 Oskar.

 Evet.

 Bravo.

 Ne yapmamızı istiyorsun?

 Karıştıracağız.

 Acımıyor.

 Parmağını süreceksin sadece.

 Eli?

 Eli?

 Git!

 Uzak dur benden!

 Onu çıkarmak için elektrikli testere kullanmak zorunda kaldılar.

 Polise git.

 Sorun nedir Gösta?

 Bana sorular soracaklar.

 Ne diyorsun yani?

 Beni o odalardan birine kapatıp   gözüme parlak ışık tutacaklar.

 - Jocke'yle içtiğimiz su ayrı gitmezdi.

 - Özür dilerim.

 Yapamam.

 Bu senin görevin.

 Bir suça tanık oldun.

 Yarabbim.

 Harika adamdı diye anlatıp duruyorsun.

 Ama şimdi o gitti.

 Ellerim bomboş kaldı.

 Hiçbir şeyim yok.

 - Lacke.

 - Kessene.

 Lacke deyip durma.

 Sen ne anlarsın.

 Buz gibisin sen.

 Kimse anlamıyor bunu.

 Ah!

 Aferin Lacke.

 Ginia, lütfen.

 Bekle!

 Bari konuşalım, olmaz mı?

 Hadi.

 Yardım edin!

 Yardım edin!

 - Çekil onun üzerinden!

 - Yardım edin!

 Ginia?

 Beklesene.

 Yukarda ne oluyor?

 - Bunu tahmin etmezdim.

 - Hiç etmezsin zaten.

 Ama bu sefer benimsin.

 Rüyanda görürsün.

 Önce sen.

 - Kimler gelmiş.

 - İyi akşamlar.

 Şey  Eğleniyor gibi bir haliniz var.

 Evet.

 Demek Oskar burada.

 Baba.

 Sıra sende.

 Misafirimiz var.

 Burası sıcacık.

 Bir şeyler varmış demek.

 "Ya gidip yaşayacağım ya da kalıp öleceğim.

" Sevgiler Eli.

 Her şey berbat oldu.

 Harika olacaktı.

 Ama hesapları yanlış çıktı.

 Gittikçe daha da kötüleşti.

 Başından yanlıştı.

 Harika olacaktı.

 Bu binaların önünden  Bu gece burası amma kalabalık.

 İçeri gel.

 Ginia.

 Nerelerdesin?

 Ne oldu?

 Seninle konuşmam lazım.

 - Çok endişelendik.

 - Hayır!

 Seni bırakamam.

 Meraktan öldüm.

 - Çıldırdın mı?

 - Hayır!

 Kedilerin nesi var?

 Kedilerin nesi var?

 - Kapıyı aç.

 - Bırakın beni!

 Hayır.

 Oskar, sen misin?

 Evet.

 Sen vampir misin?

 Kanla yaşıyorum.

 Evet.

 Sen   ölü müsün?

 Hayır.

 Anlaşılmıyor mu?

 Ama  Yaşlı mısın?

 12 yaşındayım.

 Ama uzun zamandır 12 yaşındayım.

 Fakir misin?

 Şuradaki yumurtayı gördün mü?

 Onu satarsam nükleer santral satın alabilirim.

 Gerçekten.

 Tabii.

 Parmağını bas.

 Bu yüzükler   nereden çıktı?

 Eve gidiyorum.

 Yarın dağıtmam gereken broşürler var.

 Para kazanmak için mi?

 Ben sana para verebilirim.

 Al.

 İstersen al.

 Bunu öldürdüğün insanlardan   çaldın değil mi?

 - Bana verildi?

 - Kim verdi?

 Değişik insanlar.

 Eve gitmek istiyorum.

 İzin verirsen.

 Bunu satmanın zamanı geldi.

 Babamın pul koleksiyonu.

 Tek bir pul.

 80 bin ediyor.

 80 bin!

 Kır yeri o kadar güzel ki.

 İkimiz orada yaşayabiliriz.

 Kuşların şakımasını dinler   sebze yetiştiririz.

 Lacke, bana yardım etmelisin.

 Tabii.

 - O çocuk.

 - Evet.

 Bana bulaştırmış olmalı.

 Yaşamak istemiyorum.

 Günaydın.

 Her şey daha iyi görünüyor.

 Bugün evine gidebilirsin.

 Güzel olmaz mı?

 Bunu açalım.

 Kan örneği alalım.

 İşte.

 - Bayım?

 - Evet?

 Perdeleri açabilir misin?

 Tabii.

 Sorun değil.

 Şapkanı hemen ver.

 Hadi.

 Sorun ne?

 Ver şunu.

 Kafan mı basmıyor?

 - Selam.

 - Selam.

 Naber?

 Anahtarlarını alabilir miyim?

 - Neden?

 - Eve gitmek istiyorum.

 Tabii.

 Al.

 Sağ ol.

 - Selam.

 - Selam.

 Beni içeri davet etmelisin.

 Etmezsem ne olur?

 Öyle yürüyüp girsen ne olur?

 Kapıda bir şey mi var?

 Hayır!

 İçeri gelebilirsin!

 Sen kimsin?

 Senin gibiyim.

 Bu ne demek?

 "Sen neye bakıyorsun?

 Bana mı bakıyorsun?

 O zaman bağır!

 Bağır!

" Söylediğini duyduğum ilk kelimeler bunlardı.

 Ben insan öldürmüyorum.

 Hayır  Ama elinden gelse   öldürmek isterdin.

 İntikam almak için.

 Değil mi?

 Evet.

 Ben mecbur olduğum için yapıyorum.

 Benmişsin gibi düşün.

 Lütfen Oskar

 Benmişsin gibi düşün.

 Annemin elbiselerinden birini giyebilirsin.

 Oskar.

 Kapıyı aç.

 Tuvaletteyim.

 Geliyorum.

 "Banyodayım.

 Lütfen içeri girme   Bu akşam takılalım mı?

  Seni gerçekten seviyorum.

" Sevgilerle Eli.

 Hayır!

 Ne?

 Bırak beni!

 Sağ ol.

 Oskar  Gitmeliyim.

 Buzdaki adamı kim öldürdü?

 Alo.

 - Oskar, sen misin?

 - Evet.

 Ben Martin.

 Bay Avila, bu gece gelip gelmeyeceğini sordu.

 Neden?

 Bilmiyorum.

 Belki de orada olmanı istiyordur.

 Emin değilim.

 Bu arada   Conny'ye iyi oldu.

 Hak etmişti.

 Ne oyuncu ama.

 - Öyle mi dersin?

 - Evet.

 Bu gece geliyor musun?

 HAVUZ Merhaba Oskar.

 Merhaba.

 Merhaba Oskar.

 Selam.

 Su aerobiği ile başlayalım.

 Acele et.

 Hadi Oskar.

 Hadi Oskar.

 Hareket et.

 Ne?

 Hay Yarabbim.

 İtfaiyeyi arayın.

 Çıkın dışarı!

 Hadi!

 Kim olduğumu biliyor musun?

 - Evet.

 - İyi.

 O zaman anlıyorsun.

 Küçük bir yarışma yapacağız.

 Suyun altında   üç dakika kalma yarışması.

 Yapabilirsen sadece çizeceğim.

 Ama yapamazsan   gözlerinden birini çıkaracağım.

 Onun kulağına karşılık gözün.

 Tamam mı?

 Bu imkânsız.

 Bu senin sorunun.

 Üç dakika.

 Derin bir nefes al.

 Beş  Dört  Üç  İki  Bir.

 - Jimmy.

 - Kes sesini!

 - Hadi gidelim Conny.

 - Sana kes sesini dedim.

||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar