Print Friendly and PDF

Translate

Korkusuz (2003) Daredevil

|


103 dkF

Yönetmen:Mark Steven Johnson

Senaryo:Mark Steven Johnson

Ülke:ABD 

Tür:Aksiyon, Suç

Vizyon Tarihi:21 Mart 2003 (Türkiye)

Dil:İngilizce, Yunanca, İtalyanca

Müzik:Graeme Revell

Web Sitesi:Fox Home Entertainment - DVD site

Nam-ı Diğer:Daredevil: A Daring New Vision

Oyuncular

Ben Affleck

Jennifer Garner

Colin Farrell

Michael Clarke Duncan

Jon Favreau

Devam Filmleri

2003 - Korkusuz(204,486)5.3

0 - Untitled Daredevil Reboot(?)?

Özet

Matt Murdock günlük hayatta başarılı bir avukat olarak kanunları uygulamaktadır. Geceleri ise Daredevil kişiliğine bürünerek kanunu kendi eline almakta ve kötülere karşı savaşmaktadır. Çocukluğunda kimyasal maddelere maruz kaldığı için görme duyusunu yitirmiş, ama diğer duyuları inanılmaz bir gelişme kaydetmiştir. Şehrin en büyük çetesinin lideri olan Kingpin, önünde en büyük engel olarak gördüğü Daredevil'i ortadan kaldırmak için bıçak kullanmadaki ustalığı ile bilinen Bullseye'ı devreye sokar. Bu arada yine Kingpin'in hedeflerinden biri olan atletik Elektra ile Daredevil'ın yolları kesişir.

Altyazı

 

Aman Tanrım.

 Matthew.

 Matthew.

 Matthew.

Ölürken tüm hayatının gözünün önünden geçtiğini söylerler.

Ve bu doğrudur, kör bir adam için bile.

Hell's Kitchen'da büyüdüm.

Politikacılar ve emlakçılar şu sıralar Clinton diyorlar.

Ama bir mahale, diğer her şey gibi, bir ruha sahiptir.

Ve ruhlar bir isimle değişmez.

 Haydi, vur bana.

 Sana avans veririm.

 - Bir daha vur ona.

 - Baban gibi dövüşüyorsun.

 Haydi, vur bana.

 - Babam şampiyon olacak.

 - Baban bir serseri.

 - Evet, bir serseri.

 - Haydi.

 Vur bana.

 - Evet, o bir hıyar be.

 - Dövüşemiyor.

 - Ama kaçabiliyor.

 - Zavallı.

Babam bir boksördü.

Bir spor muhabiri bir keresinde onun şeytan gibi dövüştüğünü yazdı  ve adı öyle kaldı.

Jack "Şeytan" Murdock bir mücadeleciydi.

Ama bu uzun zaman önceydi.

 Haydi baba.

 Uyan.

 - Kim kazandı?

 - Colan.

 Öyle mi?

 - Onu yenmiştim, bilirsin.

 - Biliyorum baba.

 Teknik nakavt.

 Bu doğru, Matty.

 Anımsıyorsun.

 - Hey, hey, o da ne?

 - Hiçbir şey.

 Dövüşmeni istemediğimi söylemiştim.

 Dediğin gibi uzaklaşmaya çalıştım ama bok attılar.

 Küfretme.

 Nasıl bok attılar?

 Fallon için çalıştığını söylediler.

 Artık onun adamlarından biriymişsin.

 Gel buraya.

 Otur.

 Gel.

 Sence Fallon için çalışsam iskelede fazla mesai yapar mıydım?

 Delirdin mi sen?

 Kitaplardan başka bir şeyle dövüşmeyeceksin.

 Anladın mı?

 Doktor veya avukat olacaksın.

 Benim gibi değil.

 - Baba  - Matt, yapabilirsin.

 Eğer korkmazsan her şeyi yapabilirsin.

 Şimdi, bana söz ver.

Söz veririm baba.

 DİKKAT BİYO TEHLİKE Hattı iyice çekin.

 Sonra vinci öne getirin, olur mu?

 Hey, çocuk.

 Kendini öldürtmeye mi çalışıyorsun?

 Babamı arıyorum.

 Jack Murdock.

 Onu gördünüz mü?

 Murdock mu?

 Aylardır burada çalışmıyor.

 - Şimdi yaylan bakalım.

 - Haydi, yürü.

 - Jack, beni incitme.

 - İncitirim.

 Jack, haydi ama.

 Başka borçlarım vardı.

 - Baba?

 - Tamam, vereceğim.

 Matt?

 Matt!

 Matty, ben  - Doktorla konuştum ve  - Kör oldum.

 Biliyorum.

 Nereden biliyorsun?

 Ofisinde konuşurken duydum.

 Her şeyi duyuyorum.

 Bana bir şey oldu, baba.

 Ne, bilmiyorum.

 Üzgünüm Matty.

 Çok üzgünüm.

Birbirimize sessiz bir söz verdik  hiç vazgeçmemeye.

Korkusuz olmaya.

Bizim gibi ezilenleri korumaya.

Formumuzu yeniden bulan iki dövüşçüydük.

Görüşümü kaybetmiştim, ama karşılığında bir şey almıştım.

Kalan dört duyum insan ötesi keskinlikte işliyordu.

Ama en harikası, işitme duyum bir çeşit radar görevini görüyordu.

Sokakların gürültüsü üzerinde, vücudumu ve duyularımı eğittim.

Keskin dokunma duyum bana hem güç hem de denge verdi  ta ki şehirin kendisi oyun alanım olana kadar.

Korkusuz bir çocuktum.

 Murdock!

 Hey Murdock!

 Raunt iki.

 - N'aber ezik?

 - Baksana ona be.

 Gözlerine bak.

 - Tekmele kıçını.

 - Haydi, dövüş benimle.

 - Evet Murdock.

 - Sıkıyorsa yap.

 Evet, ben de bunu diyordum adamım.

 Tekmele kıçını.

 Haydi, gidelim artık.

 Pekala.

 BU GECE CANLI - JACK "ŞEYTAN" MURDOCK VE JOHN ROMITA Jack, uzun süre oldu.

 - Artık senin için çalışmıyorum Fallon.

 - Jack, hiç durmadın ki.

 Gerçekten o maçları kendi kendine mi kazandığını sandın?

 42 yaşındasın.

 Miller, Mack, Bendis.

 Hepsi benim boksörlerim.

 Aynı senin gibi.

 Ve şimdi kaybetme sırası sende.

Oğlunu düşün Jack.

Eminim doğru olanı yapacaksın.

 Matty.

 Hayır, kalk baba!

 Haydi baba, kalk!

 Yapabilirsin baba.

 Haydi!

 Haydi baba.

 Kalk!

 Kalk!

 Haydi!

 Haydi!

 Haydi baba!

 Kalk!

 Asla vazgeçme.

 Evet, evet!

 Haydi baba.

 Aynen öyle!

 Evet!

 İyi misin?

 Murdock, iyi misin?

 Tamam, dövüşelim.

 Yerde!

 Bayıldı.

 Dövüş bitti.

 Bayanlar ve baylar, kazanan, nakavt ile   Jack "Şeytan" Murdock!

 Bu senin için Matty.

Olympic'in dışında babamı bekledim.

Bir şekilde, hala bekliyorum.

 Bitir işini.

 Baba!

 Seni göremiyorum baba.

 Seni göremiyorum.

Kimse yıldızı sönmüş bir boksörün ölümüyle ilgilenmedi.

Ben hariç kimse.

 Sözümü tutacaktım.

Diğerlerinin yardım etmediklerine yardım edecektim.

Adalet arayacaktım.

Şöyle ya da böyle.

 Bayanlar baylar, bugün buraya gerçeği aramaya geldik.

 Adaleti aramaya.

 Bay Quesada, mahkemeye 30 Haziran gecesinde   olan olayları söyler misiniz?

 İş çıkışı Josie'nin Barı'na uğradım.

 Bir iki kadeh içtim.

 Angela oradaydı.

 Barı kapatıyordu.

 Biraz eğlenmek için kalmak isteyip istemeyeceğimi sordu.

 Ondan sonra olanlar tamamen kendi isteğiydi.

 Yeminli yalan söylemenin suç olduğunu biliyor musunuz Bay Quesada?

 İtiraz ediyorum.

 Müvekkilim toplumun saygıdeğer bir üyesi.

 - Bn Sutton'ın uyuşturucu geçmişi  - Benim müvekkilim sorgulanmıyor.

 - İfadesi şüphe verici  - İfadesi de sorgulanmıyor.

 Baylar, bu yeter.

 Gerçek şu ki Bay Murdock, Bayan Sutton  Bayan Sutton her anından zevk aldı.

 Bay Quesada, yararınız için, umarım adalet bugün burada yerini bulur   adalet sizi bulmadan önce.

 Matt?

 Matt, nereye gidiyorsun?

 Risk aldığımızı biliyorduk.

 Neden?

 Zengin olmadığı için mi?

 Evet.

 Eskiden uyuşturucu bağımlısıymış.

 O eskidenmiş.

 Biliyorum ama jüriler hatalı kurbanları sevmez.

 Bunu biliyorsun.

 - Bu adil değil.

 - Öyle mi?

 Benim anlamadığım şu.

 Quesada gibi bir hergele nasıl Hirsh gibi bir avukat tutabiliyor?

 Tutamaz.

 Faturayı Kingpin ödüyor olmalı.

 - Haydi.

 Gidip sarhoş olalım.

 - Bu gece olmaz.

 İşim var.

 Doldur bakalım, Josie.

 Bu akşam partiye hazırım.

 Yaptığından sonra ne yüzle buraya geliyorsun?

 Duymadın mı?

 Ben masumum.

 Motorlar kafes arkasına!

 Ateş yok, serseriler!

 - İşte burada.

 - Hey.

 - Nasılsın?

 - Bunu almalısın.

 - Büyük enseli, haydi.

 - İnanamıyorum  Adı neydi?

 Adalet sistemine, değil mi?

 Tabii ki ben yendim.

 Kingpin arkamı kolluyor dostum.

 Nasılsın tatlım?

 - Patron?

 - Ne var?

 - Bu da nedir?

 - O adam ciddi mi?

 Evet, ciddi.

 - Ne istiyorsun?

 - Adalet.

 Quesada!

 Şeytana borcunu ödeme vaktin geldi.

 Tanrım.

 Tanrım!

 - Selam.

 Nasılsın?

 - Duymadın mı?

 - Beraat ettim.

 - Bana göre değil.

 Seni kim yargıç yaptı?

 Sen.

 Cehenneme git  diablo.

 Peki.

 Ama sen önden buyur.

 O tünelin sonundaki ışık var ya?

 - Bil bakalım.

 O cennet değil.

 - Seni öldüreceğim!

 Öldüreceğim!

 - O C treni.

 - Seni öldüreceğim!

 Tanrım!

 Oraya geçemezsin.

 - Charlie'yi ara.

 - Tamam.

 Vaktini harcıyorsun Urich.

 Görülecek bir şey yok.

 Jose Quesada.

 Ve Jose Quesada'nın geri kalanı.

 - Bir sürü gereksiz şey yani.

 - O hikayeleri yazmaya   devam edersen, elimiz kopyacı linççilerle dolup taşacak.

 Korkusuz'un sorumlu olduğunu doğrulamak için mi burdasın dedektif?

 Haydi Urich.

 Yakamı sıkıştırmayı  Senin uydurma Korkusuz'unun bağlantılı olduğu   veya var olduğu hakkında hiçbir delil yok.

 Anladın mı?

 Anladım.

Tek bir adam olayları değiştirebilir mi?

Buna inandığım günler var.

 Ve tüm inancımı kaybettiğim günler de.

Matt, ben Heather.

 Orada mısın?

 Elbette değilsin.

Hiç orada değilsin.

 Hiç olmazsa benim için.

Bak, bunu telefonda yapmak istemezdim  ama bana başka bir seçenek bırakmadın.

Üç ay oldu, ve ben hala daireni görmedim.

Beraber yattığımız her sefer, yalnız uyanıyorum.

Yani, Tanrım, sabahın 3'ünde nereye gidiyorsun?

Sandım ki eğer beklersem, sabırlı olursam, bana açılırsın.

İlişkimizi bir sonraki seviyeye çıkarırız.

Sonra anladım ki, bir sonraki seviye bu.

Hoşça kal Matt.

 Umarım aradığını bulursun.

Lütfen canımı yakma!

Lütfen ateş etme!

 Ben yanlış bir şey yapmadım!

 Şimdi uyu.

 "Görgü tanıklarına göre Quesada'yı   Korkusuz adlı şeytani linççi haklamış.

" - Bunu neden okuduğunu bilmiyorum.

 - Birazı doğru olmalı.

 - Lağımdaki timsahlar gibi mi?

 - Lağımda timsahlar var.

 - Orada çalışan bir dostum görmüş.

 - Peki.

 Kes artık.

 Bu adamı görmelisin.

 Resmi var.

 - Resmi mi var?

 - Çizilmiş, karikatürcü yapmış.

 Bu  Bu çok iğrenç.

 Onun terapi faturalarını görmek istemem.

 Fatura demişken   müvekkilin Bay Lee, ilk ödemesini yaptı.

 - Harika.

 Çok mutlu olmalısın.

 - Evet, inanılmaz.

 Palamutla ödedi.

 Palamut bir balık.

 Biliyor muydun?

 Ben bilmiyordum.

 Bay Lee iyi bir insan ve fazla parası yok   ve hafta sonları balığa çıkıyor.

 Sanırım  Ben de salsa yapıyorum ama telefonumu kıçımı sallayarak ödemiyorum.

 Balı uzatır mısın lütfen?

 Bize daha iyi müvekkiller lazım.

 Beleş davalardan bıktım.

 Müvekkillerimizle derdin ne?

 İyi ve şerefli müvekkillerimiz var.

 Daha iyi kavramın nedir?

 "Daha iyi"yi açıkla.

 - Ne daha iyi bir müvekkil yapar?

 - Daha iyi, zengin ve suçlu demek.

 Hukuk fakültesi ahlaki bir kalkan yaratmayı öğretti   ki masum olmayan insanları da temsil edebilesin.

 - Bu en iyi dersindi hatırlarsam.

 - Senin ahlaki kalkanın yok.

 Sen tamamen kalkansızsın.

 - Yüzüne ne oldu?

 - Hiç.

 Ufak bir kesik.

 Kapıya çarptım.

 Matt, ortadan her kayboluşunda yaralı bereli geliyorsun.

 Dövüş Kulübündeyim.

 Bu, Dövüş Kulübünün birinci kuralı.

 Dövüş Kulübünden söz etmek yok.

 Dövüş Kulübünde değilsin.

 Filmi görmedim.

 Eminim espri komikti ama ben anlamadım.

 Tek diyeceğim, senin dostun olduğum.

 O Gören Göz köpeğine 3000 dolar ödedim.

 Ben köpek istemedim.

 Dinler misin?

 Gören Göz köpekleri ömür boyu bağlanır.

 Seninki kaçtı.

 Duygusal açıklığın konusunda bu ne anlama geliyor?

 - Ne?

 Ne?

 Nerede?

 Nerede?

 Nerede?

 - Ön kapı.

 Daha değil, birazdan.

 Şimdi.

 Söyle bana.

 - Gerçeği mi istiyorsun?

 - Kesinlikle.

 Çok çirkin.

 Mantar mı yoksa doğuştan bir özür mü bilmiyorum   ama avukatın olarak, daha ileri gitmemeni öneririm.

 - Üzgünüm.

 Affedersiniz.

 - Tabii.

 Bal arıyordum.

 Bana yardım eder misiniz?

 Tam önünüzde.

 Şey, biraz daha açık olur musunuz?

 - Nesin sen  - Kör mü?

 Evet.

 - Çok üzgünüm.

 - Sorun değil.

 - Arkadaşın mı?

 - Onu daha önce hiç görmedim.

 Matt Murdock.

 - Memnun oldum Matt Murdock.

 - Ben de memnun oldum.

 Adını alamadım.

 Vermedim ki.

 Bazı insanlar özürlülere hiç sevecen değil.

 Galiba öyle.

 - Nereye?

 - Temyiz yapacağım.

 Öğlen mahkemede olmalıyız.

 - 12:00'de Matt.

 - Orada olacağım.

 Ne istiyorsun?

 Sadece adını öğrenmek istedim.

 Sorun olsun istemedim.

 Bak   takip edilmeyi sevmem.

 O yüzden etme.

 Bekle bir dakika.

 Bekle bir dakika.

 Bekle bir saniye.

 Sakin ol.

 Dokunulmayı sevmem.

 Neleri sevdiğini söylesen de oradan başlasak.

 Kör olduğuna emin misin?

 Adını söylemeyeceğine emin misin?

 - Bana acıyorsun.

 - Evet.

 Acıma.

 Adını öğrenmek isteyen her erkek bunu mu yaşıyor?

 Bir de numaramı sormayı dene.

 - Dövüşün!

 - Dövüşün!

 Dövüşün!

 Dövüşün!

 Bana vurmayı kes.

 Tamam.

 Adım Elektra Natchios.

 Sağ ol.

 Tek bilmek istediğim buydu.

 Gitmem gerek.

 Gitmek mi?

 Bir saniye.

 Bekle.

 Yine dayak yemek istemiyorum.

 Niye gitmen gerek?

 Korumam geldi.

 Koruman mı?

 Sana koruma gerekiyorsa, başım dertte demektir.

 Kafede ektim sanmıştım.

 Babam üstüme fazla düşebiliyor.

 Natchios.

 Tabii ya.

 Nikolaos Natchios gibi.

 Babam olur.

 Seni nasıl bulacağım?

 Bulamazsın.

 Ben seni bulacağım.

 - Neyin var Wesley?

 - Bugünkü gazeteleri gördün mü?

 Biri konuşmuş.

 Biri hep konuşur.

 Suçların Kingpin'i Gerçek mi, Masal mı?

 Wesley, biliyor musun, çok eskiden   işin ilk günü   korumaların dili kesilirmiş.

 Sence bu korkunç, değil mi?

 Çünkü fiziki şeylerden hoşlanmazsın.

 Ben hoşlanırım.

 Wesley, mendil.

 Saat 11 randevunuz burada.

 Natchios, sevgili eski dostum.

 Ben çıkıyorum Wilson.

 Çıkıyorum.

 Sence bu komik mi?

 Kingpin hakkında yazıyorlar.

 İlk başa dönüyorlar.

 Artık ensemi kollamaktan yoruldum.

 Bundan kurtulmak istiyorum.

 Beni satın almanı istiyorum.

 Sanırım bunu çok cömert bir teklif olarak bulacaksın.

 Ne dersin?

 Kızın nasıl?

 - Üzgünüm dedim.

 Ne istiyorsun?

 - Detaylar.

 Bana borçlusun.

 Adı Elektra Natchios.

 Meksikalı bir yemek gibi adı var.

 Yunan, gerzek.

 Babası Nikolaos Natchios.

 - Milyarder olan mı?

 - Evet.

 Evet, milyarder.

 Avukatın olarak derhal onunla evlenmeni öneriyorum.

 Bunu düşüneceğim.

 - Elimizde ne var?

 - Bunu kesin kazanırız.

 Dante Jackson, Queens'li eski mahkum   sevgili mahalle fahişeniz Lisa Tazio   cinayetinden suçlanıyor.

 Kötü haber, Jackson cinayet silahıyla   ve ciğerleri Staten Adasını uçuracak kadar THC doluymuş.

 Jackson, o gece olanları anımsamıyor   90'lı yılların büyük kısmını da.

 - İyi haber ne?

 - Palamut fena değildi.

 Girebilir miyiz lütfen?

 Bay Jackson.

 Siz kimsiniz?

 Avukatınız   masumsanız.

 Öyle misiniz?

 Masum mu?

 Evet.

 Kesinlikle evet.

 Size inanıyorum.

 Gerçekten mi?

 Gerçekten mi?

 Artık savunmanız var.

 Sağ olun.

 Sağ olun, beyefendi.

 Sahte deliller yaratmanı istiyorum.

 Natchios'u ortaya çıkaran.

 - Efendim?

 - Basın bir Kingpin istiyor   ben de onlara bir Kingpin veririm.

 Bullseye'ı bulun bana.

 Üç üzerinden iki.

 Kahrolası İrlandalı pislik.

 Jackson bize neyle ödeme yapacak?

 Cıgaralık mı?

 Üç mahkumiyeti var.

 Cinayet silahıyla bulunmuş.

 Bu, masumluğunu ilginç kılıyor.

 - Nasıl eminsin?

 - Hiç yanıldım mı?

 Hayır.

 Bu da sıkmaya başladı.

 Hop dedik.

 Yanımda kör var.

 Yaya geçidini kullan, dallama.

 Bu şehre aşığım.

 Ceplerinizi boşaltın.

 Kollarınızı kaldırın.

 İşte geldik.

 Şimdi ne olacak?

 Çevreye bakın.

 Matt, içinde bir yalan makinesi olduğunu biliyorum   fakat bu kez tekliyor.

 Diyelim ki  -  Jackson masum.

 - Zaten öyle.

 Suçu ona atmaya kim zahmet eder?

 Bir fahişenin ölümünü örtbas etmek niye?

 Bilmiyorum.

 Bunu yanıtlayamam.

 Lisa Tazio hakkında daha çok şey öğrenmeliyim.

 Ne yazık ki anahtarımız yok.

 Matt?

 Matt, nereye gidiyorsun?

 Kalemini ver.

 Not mu bırakacaksın?

 - Al.

 - O kalem benimdi.

 Bunu öğrettikleri gün hastaydım herhalde.

 Emlak kanunu mu?

 - Ne görüyorsun?

 - Ne mi görüyorum?

 Yüksek duvarlar.

 Halının altında parke zemin.

 İyi Feng Shui görüyorum.

 Acaba kiraya verilmiş midir?

 Köpeği mi varmış?

 - Amonyak.

 - Ne olmuş ki?

 Kan üstünde.

 Başka bir şey.

 Dumansız barut.

 Barut.

 Burada vurulmuş ve dışarı sürüklenmiş.

 Adi hırsızlık süsü vermek için.

 Yapma, Matt.

 Orada bir şey yok.

 Gidelim haydi.

 Bunu yaz.

 Tükenmez kalemle bir şey yazmış.

 Tahtaya işlenmiş.

 - M.

 - M.

 - O.

 - O.

 - M.

 - M.

 - Altı.

 - Altı.

 - Sekiz.

 - Sekiz.

 Biliyordum.

 Faili, annesi.

 Şimdi, kendimiz avukatlık olmadan gidebilir miyiz?

 Susie, oğlum Larry'nin ilk evliliğinden olma kızı.

 Londralı yarı zenci bir adamla evlenip kaçtı.

 Nedir o kelime?

 Melez.

 Yani kahvesinde biraz krema vardı diyelim.

 Ama İnternet'den bir sürü para kazandı.

 Nasıl olduğunu sorma.

 Hayır.

 Geçen Noel bana bir bilgisayar aldılar ama ben   reddediyorum.

 Patlayacağından korkuyorum.

 Şu sıralar kimin uçmaya parası var ki?

 Ama sonra kızkardeşim Marjorie aradı ve bir sürü mili olduğunu söyledi   ve siyatik sinirleri yüzünden onları kullanamıyormuş.

 Ben de dedim ki  Uyuyor.

 Varmadan önce size başka bir şey getirebilir miyim?

 Biraz daha fıstık lütfen.

Manhattan Adliyesinde, cinayetten suçlanan Dante Jackson  fahişeyi öldürme suçlamasıyla - Gördüğünüz gibi  - Dante Jackson.

 Sayın jüri üyeleri, amacım sizi   Dante Jackson'ın örnek vatandaş olduğuna ikna etmek değil.

 12 yaşından beri ceza ve ıslah evlerine defalarca girip çıkmış.

 Ama burası, karakter mahkemesi değil.

 Hukuk mahkemesi.

 Yanlış yöne mi bakıyor?

 Meraklanma.

 Tam istediği yerdeler.

 Peki.

 Bay Jackson'ın başına gelen de buydu.

 Duvarla konuşmak gibi.

 Bu savunmayla çay-kahve ikramı var mı, Bay Murdock?

 Kusura bakmayın Sayın Hakim.

 Toparlıyordum.

 Adalet kördür, ama duyulabilir.

 Ve bugün, gerçek meydana çıkacak.

 Teşekkürler.

 Gel.

 Buradan.

 Kör.

 Hiçbir şey göremiyor.

 Kol burada.

 Kol tam burada, Matt.

 Biraz eğil.

 Oldu işte.

 Pardon.

 Oldu işte.

 Tamam mı?

 Oldu.

 - Ne, fazla mı düşünüyorsun?

 - Evet, biraz fazlaydı.

 Hep aynı sandalye numarası.

 Bu can sıkıcı.

 Sevecenlik tamam ama burası tiyatro değil.

 Memur Mackenzie.

 Olay yerine ilk siz mi varmıştınız?

 Bu doğru.

 Lütfen gözlemlerinizi bize anlatın.

 Ateş edildiği duyumunu aldığımda bir sokak uzaktaydım.

 Olay yerine vardığımda, Lisa Tazio'nun cesedi   evinin merdivenlerinin üstündeydi.

 Jackson'ı sokakta baygın halde buldum.

 Cinayet silahı hala elindeydi  - Ne oldu?

 -  Tazio'nun cüzdanı cebindeydi.

 Mackenzie doğru söylüyor.

 Evet, mahkemede bazen olur.

 Hayır.

 Birisi yalan söylüyor olmalı.

 Onun burada işi ne?

 Kim?

 Ben Urich.

Post muhabiri.

 Yani bir rövanş mı istiyorsun?

 Seni bulacağımı söylemiştim.

 Bir soyguncu olmadığımı nereden bildin?

 Soyguncular genelde gül yağı ve topuklu ayakkabı giymez.

 Yani Chelsea'den bu kadar uzakta.

 Gel buraya.

 Sana göstermek istediğim bir şey var.

 Bekle bir saniye.

 Tam olarak kaç kadını buraya çıkardın?

 Sen ilksin.

 - Güzel cevap.

 - Doğru cevap olduğunu sandım.

 Şuna bak.

 Çok güzel.

 Biliyorum.

 Çocukken bu en sevdiğim şehir manzarasıydı.

 Bunu görmeni çok istedim.

 Bu nedir?

 Annemden kalma.

 - İyi şans için.

 - Çok güzel.

 İyi şans muskası, öyle mi?

 Benim de ihtiyacım var.

 Kabartma harflerle de yapıyorlar mı?

 Bunu bana tam ölmeden önce verdi.

 Ne oldu?

 Öldürüldü.

 Gözlerimin önünde.

 5 yaşındaydım.

 Üzgünüm.

 Yunan trajedisi yok, tamam mı?

 Tamam.

 - Gitmeliyim.

 - Hayır.

 Bekle.

 - Hayır, gideyim  - Bekle, bekle, bekle.

 Yağmur yağacak.

 - Hayır, yağmayacak.

 - Yağacak.

 İnan bana, bu  Hava iki veya üç derece soğudu.

 Nemi koklayabiliyorum.

 Ve yağmur yağınca, sanki dünyanın bir çatısı varmış gibi oluyor.

 Her damla yüzeye vurduğunda bir ses çıkarıyor.

 O anda, sanki ben  Sanki ben tekrar görebiliyorum.

 Ve sadece  Sadece seni görmek istiyorum.

 Pekala.

 Bak, işte geliyor.

 Tanrım.

 Sen çok güzelsin.

 Beni hatırlamıyor musun?

 Belki Kingpin'i hatırlarsın.

 - Şimdi hatırladın mı beni?

 - Ne?

 - Matt, ne oldu?

 - Salak mısın sen?

 Kingpin'den kaçabileceğini mi sandın?

 Matt.

 Gitmem gerekiyor.

 Üzgünüm.

 Gitmeliyim.

 Matt.

 Matt.

 Hayır, hayır, hayır.

 Lütfen!

 Şimdi hatırladın mı beni?

 Salak mısın sen?

 Kingpin'den kaçabileceğini mi sandın?

 Çekil başımdan!

 Hell's Kitchen'dan uzak dur.

 Burası artık senin mahallen değil.

 Kitchen artık Kingpin'in.

 Lütfen.

 Lütfen beni incitme.

 Ben kötü adam değilim evlat.

 Ben kötü adam değilim.

 Değilim.

 Kilisenin gücü nereden gelir, biliyor musun?

 Cemaat anlayışından.

 - Günaydın peder.

 - Günaydın.

 Belki şaşıracaksın ama, Matthew   pazar günleri açığız.

 Sessizliği seviyorum.

 Sanmıyorum evladım.

 Bence yalnızlığı seviyorsun.

 Onu da burada buluyorsun, değil mi Matthew?

 Bazen.

 Bazen bulmuyorum.

 Yalnızlığa mecbur değilsin, Matthew.

 Kapım sana her zaman açık.

 Tanrı'dan sır saklanmaz evladım.

 Günah çıkarma kabininde 30 yıl geçirdim.

 Duymadığım şey yok.

 Öyle devam etsin.

 Pazara görüşürüz öyleyse, tamam mı?

 Tamam.

 Seni geri aramalıyım çünkü şimdi içeri girdi.

 Günaydın.

 Kulakların çınlamış olmalı.

 - Neden?

 - Az önce bu geldi.

 The Grand'deki Siyah ve Beyaz Balosu'na davetiyen.

 Artı bir kişi.

 Artı bir mi?

 Harika.

 - Kahve?

 - Hayır.

 Sağ ol.

 Bir bardak alırım Karen.

 Sağ ol.

 Taze yapıyor sanırım.

 Vay.

 Bu davetiyeye bayağı para harcamışlar.

 Yani hissetmelisin.

 Kazınmış.

 - Beni saat kaçta alacaksın?

 - Gitmiyorum.

 Ne?

 Deli misin?

 Orası zengin insanlarla dolup taşacak.

 Hukuk faturalarını para ile ödeyen insanlar, balık ile değil   veya peynir ile, veya spor malzemeleriyle.

 Sana bir sır vereceğim.

 Burası bir avukat bürosuna benzemiyor.

Sanford and Son 'ın setine benziyor.

 Lamont'ın içeri girmesini bekliyorum.

 - O zaman sen git.

 - Bak bana Matt.

 Ben artı birim.

 Artı birler yalnız dolaşmazlar.

 Birisinin onları getirmesi lazım.

 Bu yüzden "artı bir".

 Bitirdin mi?

 Mahkemeye hazırlanmak için bir saatimiz var.

 Derdin ne senin?

 Hareketli bir geceydi.

 Konuşmak ister misin?

 Hayır.

 Elektra hakkında, değil mi?

 Hayır.

 Natchios The Grand Hotel'in sahibi   ve davet edilmenin sebebi Elektra.

 Benim alanım dışında o, başlamadan bitirsem iyi olur.

 Bu bir rekor olmalı.

 İlişkiyi tamamen atladın, ve direk ayrılığa geçtin.

 Vakit mi kazanmaya çalışıyorsun?

 Senin şu yalan makinen kendi yalanını hissedince ne oluyor?

 Hançeri daha derine saplayalım haydi.

 Skor.

 Bak Matt, gerçekten, top sende artık.

 Artı bir miydi?

 Sağ ol.

 İşte bundan bahsediyordum.

 Beni dinlediğin için mutlu değil misin?

 Bu iş için harika olacak Matt.

 Teşekkürler.

Matt Murdock.

 Ben Urich, New York Post 'dan.

 Ben Urich, memnun oldum.

 Uydurma efsaneler hakkında makaleler yazıyorsun, değil mi?

 Şey, evet, diğer şeylerin yanında.

 Bizi aydınlat.

 Lağımdaki timsahları bilirsin.

 Ortağım  Kingpin hakkında yazdığın o makaleyi okudum.

 New York City'deki suçu bir adamın işletmesi fazla hayalperest.

 Evet, ama ayrıca her günü Cadılar Bayramı sanan bir linççi de öyle.

 Şimdi herhalde bayağı büyümüşlerdir, değil mi, timsahlar yani?

 Bu bir masal.

 Bak, beni aramanı isterim  Pardon.

 Hoş bir renk.

 Ben bilemem.

 Evet, ama beni ara.

 Seninle bir şey hakkında konuşmak istiyorum.

 Memnun oldum.

 İyi eğlenceler.

 Şuna bak.

 Wilson Fisk de geldi.

 Bir daha hiç böyle bir şansımız olmayabilir.

 Haydi, gidelim.

 - Bunu tartışmalıyız.

 - Bay Fisk.

 Selam.

 Ben Franklin Nelson, Nelson & Murdock'dan  Evet, Bay Fisk ile konuşmak istiyorsan, randevu almalısın.

 - Tamam mı?

 - Wesley.

 Kim olduğunu biliyorum.

 Hell's Kitchen'daki kör avukatlarsınız.

 Evet.

 Aslında, kör olan o.

 Ben sağırım.

 Onlara bir kart ver Wesley.

 Hep yeni eleman ararım ben.

 Üzgünüm Bay Fisk.

 Ortağım fazla hararetlendi.

 Sizi temsil edemeyiz.

 Nedenmiş o?

 Evet, neden Bay Murdock?

 Çünkü biz sadece masum olan müvekkillerle ilgileniriz.

 "Masum" dedi.

 O çok komik.

 Yıllardır bu işte olunca tek bir şey öğrendim.

 Nedir o?

 Kimse masum değildir.

 Kimse.

 - Partide iyi eğlenceler.

 - Teşekkürler.

 Yani  Biliyor musun Matt, bir gece için keşke  Keşke  Matt, keşke bir gece için sana gözlerimi verebilseydim.

 - Öyle mi?

 - Öyle.

 Seni oraya götürmemi ister misin Matt?

 Matt?

 Matt?

 İşte buldum seni.

 Geçen gece için çok özür dilerim.

 Şimdi buradasın.

 Tek önemli olan buydu.

 Demek işlemeli kol düğmeleri?

 - Çünkü Wesley Owen Welch  - Kısa keseceğim.

 Söz bende olsaydı, ki bende   bu şirket, körü bir yana, bedavacı   göstermelik Hell's Kitchen avukatları tutar mı sanıyorsun?

 Senelik özürlü istihdam kotamı doldurdum ben.

 Kitchen'a geri dön, Franklin Nelson.

 Yarak kafa.

 Bu gece çok güzelsin.

 Sorun olur mu?

 Hayır, sadece  Bazen insanları huzursuz ediyor.

 Hepsi bu.

 Beni değil.

 Ama bilmelisin ki   bu parti için süslenmemin tek sebebi   senin için güzel görünmekti.

 Bu gece beni görmeni çok isterdim.

 Ben de.

 Matt.

 Ne oldu?

 Sadece   güzel şeyler pek sık başıma gelmez.

 Gelince de, korkarım.

 Kötü bir şey olmayacak.

 Söz veririm.

 Selam.

 Merhaba.

 Merhaba.

 Merhaba.

 Çok güzel gözükmüyor mu?

 Sanırım o mutlu.

 En son böyle güldüğünü annesi öldürülmeden önce görmüştüm.

 Zavallı kız.

 Gözlerinin önünde.

 Ne, bu konuyu açmak mı zorundasın?

 Tarih tekerrürden ibarettir.

 - Ne demek istiyorsun?

 - Sadece hoşça kal diyorum dostum.

 Sadece hoşça kal diyorum.

 - Bir şeyler oluyor.

 - Nedir?

 Baba!

 Partiye geri dön.

 Ne oldu?

 Elektra!

 Stavros seni eve götürecek.

 Baba.

 Baba.

 Nereye gittiğini söyle.

 Bekle.

 Üzgünüm.

 - Neler oluyor?

 - New York bu gece güvenli değil.

 Tek bilmen gereken bu.

 Dikkat et!

 Iskaladım.

 Hiç ıskalamam.

 Bir şey mi düşürdün?

 Tam isabet.

 Baba.

 DELİL/MÜLK

Bunu derhal adli tıbba götür.

 Selam Nick.

 Ne istiyorsun Urich?

 Bunlar seni mutlu ediyor mu?

 Galiba hikayeni buldun.

Polis hala Nikolaos Natchios'un cinayetini araştırıyor  Natchios'un Kingpin olduğu iddiaları var.

 serbest çalışan linççi cinayet için aranıyor.

 Korkusuz olduğu belirtildi.

 Güvenliğimi nasıl geçtin?

 Şu adamdan mı bahsediyorsun?

 Bu gerekli miydi?

 Gerekli mi?

 Hayır, eğlenceliydi.

 Biliyor musun, tüm beklentilerimi aştın.

 Olaya Korkusuz'u da bulaştırmayı başardın.

 Memnun olmalısın.

 O   bana   ıskalattırdı.

 Fazla gurur, adamı öldürür diye eski bir söz vardır.

 O şeytan benim.

 Gerçekten mi?

 Bunu eskiden duymuştum, bir sürü kez.

 Ama şuna cevap ver: Korkusu olmayan bir adamı nasıl öldürürsün?

 İçine korku koyarak.

 Bunu sevdim.

 Ama önce   Elektra'ya selamlarımı ilet.

 Başka bir şey var mı?

 Evet.

 Ben de kostüm istiyorum.

 Sonra ne oldu, Bay Jackson?

 Bir bakayım  Kafam çok kırıktı, her şeyi hatırlayamıyorum.

 İzin verirseniz, Sayın Hakim, bugün yalnız çalışıyorum.

 Bir saniye.

 Kör alfabesiyle yazılmış.

 Bay Jackson, burada dediğine göre   22:15'e kadar Chumley's Barındaymışsınız ve sonra bir   arkadaşınızı görmeye gitmişsiniz.

 Terp.

 Bu doğru.

 Terp'ü görmeye gittim çünkü bana borcu vardı.

 Orada içkiden bayıldınız.

 Bu doğru mu?

 Çoğunlukla ot içiyordum.

 Açıklamanız için sağ olun.

 Memur Mackenzie, ifadesinde   elinizde tabanca bulunduğunu söyledi.

 - Bu yalan.

 - Tabancanız yok  -  değil mi?

 - Hayır.

 - Hiç tabancanız oldu mu?

 - Hayır.

 Tabanca almaya niyetiniz var mı?

 - Hayır.

 - Teşekkür ederim.

 Tabancayla hiçbir şey vuramam.

 - Teşekkürler.

 - Ama tüfek   bambaşka.

 Tüfekte saçma bulunur.

 - Bu kadar.

 - Ateş edince   ortalığa saçılır.

 Önünde ne varsa vurur.

 Sağ olun Bay Jackson.

 Başka sorum yok Sayın Hakim.

 Mahkemeye ara verildi.

 Bay Nelson.

 Kendi iyiliğiniz için, ortağınız yakında döner umarım.

 Ben de.

 Ben de.

 - Ne hissettiğini biliyorum.

 - Ne hissettiğimi bilemezsin.

 İntikam istiyorum.

 İntikam acını azaltmaz.

 Güven bana.

 Biliyorum.

 Artık benim için bir yer yok.

 Evet, var.

 Kal.

 Benimle kal.

 Lütfen.

 Elektra.

 Elektra, bekle.

 Lütfen.

 Sür.

 Matt.

 Beni niye izliyorsun?

 - Ben, Ben Urich.

 - Kim olduğunu biliyorum.

 Ne istiyorsun?

 Müvekkilin masum.

 Evet?

 Kingpin hikayemin kaynağı   Lisa Tazio'ydu.

 Lisa Tazio Kingpin'e mi ulaşmış?

 Hayır.

 Adamlarından biri.

 Yastık sohbeti.

 Bana bilgileri parça parça satıyordu.

 Hiç isim alamadım.

 Şahit olur musun?

 Temel özgürlükler ve saire var.

 Ayrıca, dava hala açık.

 İşe yarar bir şey söyleyebilir misin?

 Evet.

 Hoboken'de bir kuzenim var.

 Mercedes bayii.

 Robert Mackenzie adında birine bir 500 SL satmış.

 Memur Mackenzie.

 Bu mantıksız.

 O doğru söylüyordu.

 Matt   o, üç yıllık polis maaşı.

 Adam doğru söylemiyor.

 1 NO.

 ÇIPLAK KULÜBÜ CANLI KLAS KIZLAR 24 SAAT AÇIK Ona bir gelecek alabilirdim.

 Bizim geleceğimiz.

 Çocuklarımız.

 Yeni araba kokusu tatlı olmalı.

 Murdock, sen ne  Hiç düz vites kullanmadım.

 Nasıl çalışır?

 - Dur!

 - Rahatla, Mackenzie.

 Gezmeye gideceğiz.

 Güzel araba.

 Nereden aldın?

 - Bugünlerde Mercedes'li polis çok.

 - Evet.

 Eminim.

 Tanrım!

 - Sen delisin!

 - Evet, deliyim.

 - Lisa Tazio'yu kim öldürdü?

 - Dante Jackson.

 Durdur arabayı!

 Bu zor işte.

 Paralel park etmek.

 Nasıl, böyle mi?

 Ne istiyorsun?

 Kalp atışın niye değişmedi, merak ediyorum.

 - Kalp düzenleyiciyi ne zaman aldın?

 - Üç yıl önce.

 Ne olmuş?

 Mahkemede yalan söyledin.

 Sanki başkası söylemiyor mu?

 Beni mahvet, yerimi alacak 100 kişi daha bulunur.

 Bu seni aşıyor, Murdock.

 Hepimizi aşıyor.

 Kingpin.

 O, bütün şehri yönetiyor.

 Ona çatarsan sonun Natchios gibi olur.

 Bullseye gibi bir manyak mezara yollar.

 Onunla da kalmaz.

 - Bu da ne demek?

 - Kingpin sadece seni öldürmüyormuş.

 Tüm alieni öldürüyormuş.

 Kahve var.

 Matt'i buldun mu?

 Hayır.

 Arayacaktır.

 Merak etme.

 Eve gitsen iyi olur, Karen.

 Ben iyiyim.

 Ya sen?

 Harikayım.

 Buna harcadığım zamana kıyasla   çok az ilerleme kaydediyorum.

 - Annen mi geliyor?

 - Annem mi?

 Hayır.

 - O not ne?

 - O mu?

 Matt'in Tazio davasına büyük katkısı.

 Hiçbir şey çıkmadı.

 Cinayet tarihi ne?

 9 Ağustos.

 Neden?

 Belki tersten bakıyorsun.

 9 Ağustos.

 9 Ağustos, wow.

 Wow.

 Wow, wow, wow.

 Wow, wow, wow.

 "Wesley Owen Welch.

" Orospu çocuğu.

 Şıngırt.

 Bu iyi olsa iyi olur Kirby.

 Beni bilirsin Urich.

 Hep iyidir.

 Pekala.

 Çok hoş bir şey görmeye hazır mısın?

 - Haydi.

 - Tamam.

 - Haydi ama.

 Sana altın veriyorum.

 - Paramı geri ver.

 - Neden?

 - Bunu gördüm.

 Haydi.

 Pekala  Ama bunu gördün mü?

 Ve sağa sıkılaştırıp, sola çözünce  Garip şeylere dikkat etmemi söylemiştin, değil mi?

 Bu son derece garip bir olay adamım.

 Değil mi?

 Tahmin bile edemezsin.

 Tamam.

 - Alo.

 - Evet, ben Franklin Nelson.

 Uygun değilim.

 Lisa Tazio hakkında.

 Beni hatırladın mı?

 Bekle!

 Ben değildim.

 Dur!

 Bullseye adlı bir kiralık katildi.

 - Babanı ben öldürmedim.

 - Yalancı.

 - Seninle dövüşmeyeceğim.

 - İyi.

 Öyleyse çabuk olacak.

 Ölmeden önce babamın katilinin gözlerine bakmak istiyorum.

 Bekle.

 Bekle.

 Artık biliyorsun.

 Tanrım.

 Sadece seni korumaya çalışıyordum Elektra.

 - Üzgünüm.

 - Elektra.

 Bu o.

 Bu Bullseye.

 Dinle beni.

 Kaçmalısın.

 - Yaptığı şeyi ödemeli.

 - Hayır, anlamıyorsun.

 Seni bir daha kaybetmek istemiyorum.

 Seni bulurum.

 Haydi kızım.

 Hey yetim.

 Oynayalım.

 Güzel.

 Haydi.

 İyisin bebek.

 Bundan emin ol.

 Ama ben   ben sihirliyim.

 Ve şimdi sıradaki numaram.

 Hayır!

 Hayır!

N.

 Y.

P.

D.

 Hava Kontrol.

 Lütfen kımıldama.

Yere çök ve ellerini başına koy.

Tekrarlıyorum, yere çök ve ellerini başının üzerine koy.

 Yardım et.

 Kal.

 Benimle kal.

 Her şey temiz.

 Matthew.

 Matthew.

 Aman Tanrım.

 Aman Tanrım.

 Günahım bu, peder.

 Tanrı'nın merhameti sonsuzdur.

 Dile, yeter.

 Neyim varsa, benden aldılar.

 Şimdi merhamet mi dilemem gerek?

 Ben merhamet dilemem.

 İnsanlar benden diler.

 Bu bir gerçek mi?

 İlki bir uyarıydı  Padre.

 - Buranın arka kapısı var mı?

 - Evet.

 - Oradan çık.

 Polisi ara.

 - Peki ya sen?

 - Bu işi bitirmeliyim.

 - Bu şekilde dövüşemezsin.

 İnançlı ol peder.

 Bu doğru değil mi?

 Sen.

 Oynayalım.

 Kane, tasarısını ve şehir gridini istiyorum.

 Bölgeyi güvenleyin.

 - Evet efendim.

 - Özel Tim nerede kaldı?

 - Kapılar içeriden kilitli.

 - Kırın.

 - Burası bir kilise.

 - Ne olmuş yani?

 Emredersiniz.

 Tokmak getirin.

 Tamam.

 Gidelim.

 Gidelim.

 Gidelim.

 - Hey Coyle.

 Gözün üzerinde olsun.

 - Hangisinin?

 İkisinin de.

 Şu çatıya bir adam istiyorum.

 Hazır mısın?

 Korkusu olmayan adam.

 Galiba korktuğun bir şey buldum.

 Acıya başlayalım.

 Gürültüye başlayalım.

 Fisk senin hakkında haklıymış.

 Kolay lokma olmayacağını söylemişti.

 Fisk mi?

 Kingpin Fisk mi?

 Evet.

 Tüm o kırmızı gül olayı, bayılıyor o pisliğe.

 Benim tarzım değil bu.

 Beni Natchios'u öldürmeye kiraladı.

 Ve güzel kız arkadaşını deşmek için.

 Ama ben, fazla mesai yaptım.

 Seni bedavaya öldüreceğimi söyledim.

 Şeytan bana ait.

 Ellerim!

 Ellerim.

 Ellerimi aldın benden.

 Merhamet göster.

 Tam isabet.

 - Olduğun yerde kal!

 - Kımıldama!

 Dedektif, bak!

 İyi şanslar evlat.

 Bir sorun var.

 Bullseye kaybetti.

 Doğru.

 Sırada burası var.

 Niye öyle diyorsun?

 Çünkü ben olsam öyle yapardım.

 Öyleyse hazır olalım.

 Bekçileri eve yolla.

 - Ama efendim  - Bronx'da büyüdüm ben Wesley.

 Bu senin anlamayacağın bir şey.

 Peki efendim.

 - Seninle konuşmalıyım.

 - Düş yakamdan, Urich.

 - Kapılar açık, detektif.

 - Harika.

 Tam zamanında.

 - İnsanları uzak tutun!

 - Bunu duymak istersin.

 Tazio cinayetiyle ilgili bir ihbar aldım.

 Telefonla bildir.

 Bu akşam derdim çok.

 Wilson Fisk'e uzanıyor.

 Nick, o Kingpin.

 Bunu kanıtlayabilirim.

 Fisk hakkında hiçbir şeyin yok.

 Hayır.

 Ama kimde var, biliyorum.

 - Bir martini daha alır mıydınız?

 - Yok, manzara için buradayım, salak.

 Wesley Owen Welch mi?

 Kim soruyor?

 Detektif Nick Manolis.

 Lisa Tazio cinayeti hakkında konuşacaktım.

 - Avukatımı istiyorum.

 - Sizi hiçbir şeyle suçlamadım.

 Avukatım olmadan sizinle konuşmam.

 Pekala.

 Ben konuşayım.

 Siz dinleyin.

 Sonra savunma pazarlığını yaparız.

 Çek.

 Korkusuz.

 Kingpin.

 Buraya yaralı gelmen çok yazık.

 Seninle dinçken dövüşmeyi çok isterdim.

 Sana korkusu olmayan adam diyorlar.

 Eğer bu doğruysa, neden yüzünü göstermekten korkuyorsun?

 Buna inanmıyorum.

 Hayır.

 Hayır.

 Hell's Kitchen'daki kör avukat mı?

 Tek sevdiğim iki insanı öldürdün.

 Neden?

 İş.

 Hepsi bundan ibaret, iş.

 O zamanlar Fallon için çalışıyordum.

 Baban bir dövüşü kaybetmeliydi   ve kız arkadaşın da yanlış zamanda, yanlış ailedeydi.

 Her zaman iş.

Seni bulurum.

 Benim işime çok karıştın sen.

 12 yaşımdan beri bu günü düşlüyordum.

 Anlamıyorum.

 Ben kötü adam değilim.

 Duyuyor musun kör adam?

 Sirenler.

 Senin için geliyorlar.

 Benim için mi?

 Duymadın mı?

 Kingpin'in kimliği belirlendi.

 Senin için geliyorlar.

 Polis telsizlerini buradan duyabiliyorum.

 Hayır, hayır.

 Onlara kim olduğunu söylerim.

 Öyle mi?

 Haydi, söyle onlara.

 Riker'daki adamlara nasıl kör bir adam tarafından dövüldüğünü söyle.

 Sudaki kan lekesi gibi olur.

 Merak etme bunu sen, çünkü çıkacağım.

 Evet, biliyorum.

 Ve ben de bekleyeceğim.

 Adalet yerini buldu.

 Seni yakalarım.

 Seni yakalarım.

 Seninle henüz işim bitmedi.

 Seninle işim bitmedi Korkusuz.

 Bu senin için baba.

 Tebrikler.

 Sağ olun, Bay Murdock.

 Size minnettarım.

 - Gerçekten.

 Tebrikler.

 - Sen iyi adamsın.

 Pekala.

 Kendin ol.

 Her şey için minnettarım.

 Bir şeye ihtiyacın olursa 117.

 Sokağa gel, beni sor.

 - Harika.

 Harika.

 - Tamam, dostum.

 Kimse bana dokunmak bile istemiyordu.

 - Seni anlıyorum.

 - Çok teşekkür ederim.

 Şimdi ağlayabilirim.

 Bana kardeş gibisin.

 Anlıyor musun?

 GERÇEK KINGPIN!

 "Tanık olmamasına rağmen, polise göre Fisk'i teslim eden Korkusuz'du.

" Görgü tanığı yokmuş.

 Burada öyle yazıyor.

 Neden bu kadar kuşkucusun?

 Görgü tanığı yoksa eğer  Bigfoot'un görgü tanıkları var.

 - Lütfen.

 - Lağımdaki timsahların  Yani lağımda timsahlar var mı?

 Bunu kabul etmedim.

 Açıklıyorum  Lağımda timsahların olduğunu kabul ediyor musun?

 - Kabul ediyor muyum?

 Hayır.

 - Soruma cevap ver.

 Nasıl kabul etmezsin?

 Sen  Judy, buradayız.

 Nasılsın?

 İyiyim.

 İyi olacağım.

 Konuşmak ister misin?

 Hayır, ama sağ ol.

 - Biraz hava alacağım.

 - Ben öderim.

 Sağ ol.

 Seni gördüğüme sevindim.

 Seni de.

 Nasılsın?

 Seni gördüğüme sevindim.

 - Çok sağ ol.

 - Hoşça kal.

 Haftaya görüşürüz.

 Tamam.

 Belki haftaya Matt, ne dersin?

 Belki.

 Matt.

 Ben.

 Çocuklara bırakma sözü verdim.

 Sakız yüzünden daha erken öleceğim.

 Nasılsın?

 Fena değil.

 İyiyim.

 Sağ ol.

 Hemen teşekkür etme.

 Başka bir hikaye üstünde çalışıyorum.

 Gazeteye çıkmadan sana söylemek istedim.

 Korkusuz'un kimliğini biliyorum.

 Adalet kördür.

 Ben.

 Eğer o hikayeyi yayınlarsan   işim biter.

 Ama ben bir muhabirim.

 İşim bu.

Şiddet ayrım gözetmez.

Hepimizi yakalar.

Zengin, yoksul, sağlıklı, hasta.

Hudson nehrinin kış rüzgarları gibi soğuk, sizi sarar  ta ki kemiklerinize işleyene dek  üşümesi bir türlü geçmez.

Kötüler tatil yapmaz, derler.

Peki ya iyiler?

İyiliğin kötülükle savaşı hiç bitmez  çünkü kötülük sürer durur  Tam isabet.

 kötü insanların yardımıyla.

 Kabartma harfler.

 KORKUSUZ AÇIKLANIYOR yazan Ben Urich Matt Murdock isimli bir şeytan.

Korkusuz'a gelince Yakında dünya gerçeği öğrenecek:Buranın kahramanlar şehri olduğunu.

Tek bir adamın olayları değiştirebileceğini.

 Git yakala onları Matt.

Hell's Kitchen benim mahallem.

Geceleri çatıları ve ara sokakları kolaçan ediyorum  karanlıktan izliyorum.

Sonsuza kadar karanlıkta  koruyucu bir şeytan.

||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar