Korkusuz (2003) Daredevil
| |
103 dkF
Yönetmen:Mark Steven Johnson
Senaryo:Mark Steven Johnson
Ülke:ABD
Tür:Aksiyon, Suç
Vizyon Tarihi:21 Mart 2003 (Türkiye)
Dil:İngilizce, Yunanca, İtalyanca
Müzik:Graeme Revell
Web Sitesi:Fox Home Entertainment - DVD site
Nam-ı Diğer:Daredevil: A Daring New Vision
Oyuncular
Ben Affleck
Jennifer Garner
Colin Farrell
Michael Clarke Duncan
Jon Favreau
Devam Filmleri
2003 - Korkusuz(204,486)5.3
0 - Untitled Daredevil Reboot(?)?
Özet
Matt Murdock günlük hayatta başarılı bir avukat olarak
kanunları uygulamaktadır. Geceleri ise Daredevil kişiliğine bürünerek kanunu
kendi eline almakta ve kötülere karşı savaşmaktadır. Çocukluğunda kimyasal
maddelere maruz kaldığı için görme duyusunu yitirmiş, ama diğer duyuları
inanılmaz bir gelişme kaydetmiştir. Şehrin en büyük çetesinin lideri olan
Kingpin, önünde en büyük engel olarak gördüğü Daredevil'i ortadan kaldırmak
için bıçak kullanmadaki ustalığı ile bilinen Bullseye'ı devreye sokar. Bu arada
yine Kingpin'in hedeflerinden biri olan atletik Elektra ile Daredevil'ın
yolları kesişir.
Altyazı
Aman Tanrım.
Matthew.
Matthew.
Matthew.
Ölürken tüm hayatının gözünün önünden geçtiğini söylerler.
Ve bu doğrudur, kör bir adam için bile.
Hell's Kitchen'da büyüdüm.
Politikacılar ve emlakçılar şu sıralar Clinton diyorlar.
Ama bir mahale, diğer her şey gibi, bir ruha sahiptir.
Ve ruhlar bir isimle değişmez.
Haydi, vur bana.
Sana avans veririm.
- Bir daha vur ona.
- Baban gibi
dövüşüyorsun.
Haydi, vur bana.
- Babam şampiyon
olacak.
- Baban bir serseri.
- Evet, bir serseri.
- Haydi.
Vur bana.
- Evet, o bir hıyar
be.
- Dövüşemiyor.
- Ama kaçabiliyor.
- Zavallı.
Babam bir boksördü.
Bir spor muhabiri bir keresinde onun şeytan gibi dövüştüğünü
yazdı ve adı öyle kaldı.
Jack "Şeytan" Murdock bir mücadeleciydi.
Ama bu uzun zaman önceydi.
Haydi baba.
Uyan.
- Kim kazandı?
- Colan.
Öyle mi?
- Onu yenmiştim,
bilirsin.
- Biliyorum baba.
Teknik nakavt.
Bu doğru, Matty.
Anımsıyorsun.
- Hey, hey, o da ne?
- Hiçbir şey.
Dövüşmeni
istemediğimi söylemiştim.
Dediğin gibi
uzaklaşmaya çalıştım ama bok attılar.
Küfretme.
Nasıl bok attılar?
Fallon için
çalıştığını söylediler.
Artık onun
adamlarından biriymişsin.
Gel buraya.
Otur.
Gel.
Sence Fallon için
çalışsam iskelede fazla mesai yapar mıydım?
Delirdin mi sen?
Kitaplardan başka bir
şeyle dövüşmeyeceksin.
Anladın mı?
Doktor veya avukat
olacaksın.
Benim gibi değil.
- Baba - Matt, yapabilirsin.
Eğer korkmazsan her
şeyi yapabilirsin.
Şimdi, bana söz ver.
Söz veririm baba.
DİKKAT BİYO TEHLİKE Hattı
iyice çekin.
Sonra vinci öne
getirin, olur mu?
Hey, çocuk.
Kendini öldürtmeye mi
çalışıyorsun?
Babamı arıyorum.
Jack Murdock.
Onu gördünüz mü?
Murdock mu?
Aylardır burada
çalışmıyor.
- Şimdi yaylan
bakalım.
- Haydi, yürü.
- Jack, beni incitme.
- İncitirim.
Jack, haydi ama.
Başka borçlarım vardı.
- Baba?
- Tamam, vereceğim.
Matt?
Matt!
Matty, ben - Doktorla konuştum ve - Kör oldum.
Biliyorum.
Nereden biliyorsun?
Ofisinde konuşurken
duydum.
Her şeyi duyuyorum.
Bana bir şey oldu,
baba.
Ne, bilmiyorum.
Üzgünüm Matty.
Çok üzgünüm.
Birbirimize sessiz bir söz verdik hiç vazgeçmemeye.
Korkusuz olmaya.
Bizim gibi ezilenleri korumaya.
Formumuzu yeniden bulan iki dövüşçüydük.
Görüşümü kaybetmiştim, ama karşılığında bir şey almıştım.
Kalan dört duyum insan ötesi keskinlikte işliyordu.
Ama en harikası, işitme duyum bir çeşit radar görevini
görüyordu.
Sokakların gürültüsü üzerinde, vücudumu ve duyularımı
eğittim.
Keskin dokunma duyum bana hem güç hem de denge verdi ta ki şehirin kendisi oyun alanım olana kadar.
Korkusuz bir çocuktum.
Murdock!
Hey Murdock!
Raunt iki.
- N'aber ezik?
- Baksana ona be.
Gözlerine bak.
- Tekmele kıçını.
- Haydi, dövüş
benimle.
- Evet Murdock.
- Sıkıyorsa yap.
Evet, ben de bunu
diyordum adamım.
Tekmele kıçını.
Haydi, gidelim artık.
Pekala.
BU GECE CANLI - JACK
"ŞEYTAN" MURDOCK VE JOHN ROMITA Jack, uzun süre oldu.
- Artık senin için
çalışmıyorum Fallon.
- Jack, hiç durmadın
ki.
Gerçekten o maçları
kendi kendine mi kazandığını sandın?
42 yaşındasın.
Miller, Mack, Bendis.
Hepsi benim
boksörlerim.
Aynı senin gibi.
Ve şimdi kaybetme
sırası sende.
Oğlunu düşün Jack.
Eminim doğru olanı yapacaksın.
Matty.
Hayır, kalk baba!
Haydi baba, kalk!
Yapabilirsin baba.
Haydi!
Haydi baba.
Kalk!
Kalk!
Haydi!
Haydi!
Haydi baba!
Kalk!
Asla vazgeçme.
Evet, evet!
Haydi baba.
Aynen öyle!
Evet!
İyi misin?
Murdock, iyi misin?
Tamam, dövüşelim.
Yerde!
Bayıldı.
Dövüş bitti.
Bayanlar ve baylar, kazanan,
nakavt ile Jack "Şeytan"
Murdock!
Bu senin için Matty.
Olympic'in dışında babamı bekledim.
Bir şekilde, hala bekliyorum.
Bitir işini.
Baba!
Seni göremiyorum baba.
Seni göremiyorum.
Kimse yıldızı sönmüş bir boksörün ölümüyle ilgilenmedi.
Ben hariç kimse.
Sözümü tutacaktım.
Diğerlerinin yardım etmediklerine yardım edecektim.
Adalet arayacaktım.
Şöyle ya da böyle.
Bayanlar baylar, bugün
buraya gerçeği aramaya geldik.
Adaleti aramaya.
Bay Quesada,
mahkemeye 30 Haziran gecesinde olan
olayları söyler misiniz?
İş çıkışı Josie'nin
Barı'na uğradım.
Bir iki kadeh içtim.
Angela oradaydı.
Barı kapatıyordu.
Biraz eğlenmek için
kalmak isteyip istemeyeceğimi sordu.
Ondan sonra olanlar tamamen
kendi isteğiydi.
Yeminli yalan
söylemenin suç olduğunu biliyor musunuz Bay Quesada?
İtiraz ediyorum.
Müvekkilim toplumun
saygıdeğer bir üyesi.
- Bn Sutton'ın
uyuşturucu geçmişi - Benim müvekkilim
sorgulanmıyor.
- İfadesi şüphe
verici - İfadesi de sorgulanmıyor.
Baylar, bu yeter.
Gerçek şu ki Bay
Murdock, Bayan Sutton Bayan Sutton her
anından zevk aldı.
Bay Quesada,
yararınız için, umarım adalet bugün burada yerini bulur adalet sizi bulmadan önce.
Matt?
Matt, nereye
gidiyorsun?
Risk aldığımızı
biliyorduk.
Neden?
Zengin olmadığı için
mi?
Evet.
Eskiden uyuşturucu bağımlısıymış.
O eskidenmiş.
Biliyorum ama jüriler
hatalı kurbanları sevmez.
Bunu biliyorsun.
- Bu adil değil.
- Öyle mi?
Benim anlamadığım şu.
Quesada gibi bir
hergele nasıl Hirsh gibi bir avukat tutabiliyor?
Tutamaz.
Faturayı Kingpin
ödüyor olmalı.
- Haydi.
Gidip sarhoş olalım.
- Bu gece olmaz.
İşim var.
Doldur bakalım, Josie.
Bu akşam partiye
hazırım.
Yaptığından sonra ne
yüzle buraya geliyorsun?
Duymadın mı?
Ben masumum.
Motorlar kafes
arkasına!
Ateş yok, serseriler!
- İşte burada.
- Hey.
- Nasılsın?
- Bunu almalısın.
- Büyük enseli, haydi.
- İnanamıyorum Adı neydi?
Adalet sistemine,
değil mi?
Tabii ki ben yendim.
Kingpin arkamı
kolluyor dostum.
Nasılsın tatlım?
- Patron?
- Ne var?
- Bu da nedir?
- O adam ciddi mi?
Evet, ciddi.
- Ne istiyorsun?
- Adalet.
Quesada!
Şeytana borcunu ödeme
vaktin geldi.
Tanrım.
Tanrım!
- Selam.
Nasılsın?
- Duymadın mı?
- Beraat ettim.
- Bana göre değil.
Seni kim yargıç yaptı?
Sen.
Cehenneme git diablo.
Peki.
Ama sen önden buyur.
O tünelin sonundaki ışık
var ya?
- Bil bakalım.
O cennet değil.
- Seni öldüreceğim!
Öldüreceğim!
- O C treni.
- Seni öldüreceğim!
Tanrım!
Oraya geçemezsin.
- Charlie'yi ara.
- Tamam.
Vaktini harcıyorsun
Urich.
Görülecek bir şey yok.
Jose Quesada.
Ve Jose Quesada'nın
geri kalanı.
- Bir sürü gereksiz
şey yani.
- O hikayeleri
yazmaya devam edersen, elimiz kopyacı linççilerle
dolup taşacak.
Korkusuz'un sorumlu
olduğunu doğrulamak için mi burdasın dedektif?
Haydi Urich.
Yakamı sıkıştırmayı Senin uydurma Korkusuz'unun bağlantılı olduğu veya var olduğu hakkında hiçbir delil yok.
Anladın mı?
Anladım.
Tek bir adam olayları değiştirebilir mi?
Buna inandığım günler var.
Ve tüm inancımı
kaybettiğim günler de.
Matt, ben Heather.
Orada mısın?
Elbette değilsin.
Hiç orada değilsin.
Hiç olmazsa benim
için.
Bak, bunu telefonda yapmak istemezdim ama bana başka bir seçenek bırakmadın.
Üç ay oldu, ve ben hala daireni görmedim.
Beraber yattığımız her sefer, yalnız uyanıyorum.
Yani, Tanrım, sabahın 3'ünde nereye gidiyorsun?
Sandım ki eğer beklersem, sabırlı olursam, bana açılırsın.
İlişkimizi bir sonraki seviyeye çıkarırız.
Sonra anladım ki, bir sonraki seviye bu.
Hoşça kal Matt.
Umarım aradığını
bulursun.
Lütfen canımı yakma!
Lütfen ateş etme!
Ben yanlış bir şey
yapmadım!
Şimdi uyu.
"Görgü
tanıklarına göre Quesada'yı Korkusuz
adlı şeytani linççi haklamış.
" - Bunu neden okuduğunu bilmiyorum.
- Birazı doğru olmalı.
- Lağımdaki timsahlar
gibi mi?
- Lağımda timsahlar
var.
- Orada çalışan bir
dostum görmüş.
- Peki.
Kes artık.
Bu adamı görmelisin.
Resmi var.
- Resmi mi var?
- Çizilmiş,
karikatürcü yapmış.
Bu Bu çok iğrenç.
Onun terapi
faturalarını görmek istemem.
Fatura demişken müvekkilin Bay Lee, ilk ödemesini yaptı.
- Harika.
Çok mutlu olmalısın.
- Evet, inanılmaz.
Palamutla ödedi.
Palamut bir balık.
Biliyor muydun?
Ben bilmiyordum.
Bay Lee iyi bir insan
ve fazla parası yok ve hafta sonları
balığa çıkıyor.
Sanırım Ben de salsa yapıyorum ama telefonumu kıçımı
sallayarak ödemiyorum.
Balı uzatır mısın
lütfen?
Bize daha iyi
müvekkiller lazım.
Beleş davalardan
bıktım.
Müvekkillerimizle
derdin ne?
İyi ve şerefli
müvekkillerimiz var.
Daha iyi kavramın
nedir?
"Daha
iyi"yi açıkla.
- Ne daha iyi bir
müvekkil yapar?
- Daha iyi, zengin ve
suçlu demek.
Hukuk fakültesi
ahlaki bir kalkan yaratmayı öğretti ki
masum olmayan insanları da temsil edebilesin.
- Bu en iyi dersindi
hatırlarsam.
- Senin ahlaki
kalkanın yok.
Sen tamamen
kalkansızsın.
- Yüzüne ne oldu?
- Hiç.
Ufak bir kesik.
Kapıya çarptım.
Matt, ortadan her
kayboluşunda yaralı bereli geliyorsun.
Dövüş Kulübündeyim.
Bu, Dövüş Kulübünün
birinci kuralı.
Dövüş Kulübünden söz
etmek yok.
Dövüş Kulübünde
değilsin.
Filmi görmedim.
Eminim espri komikti
ama ben anlamadım.
Tek diyeceğim, senin
dostun olduğum.
O Gören Göz köpeğine
3000 dolar ödedim.
Ben köpek istemedim.
Dinler misin?
Gören Göz köpekleri ömür
boyu bağlanır.
Seninki kaçtı.
Duygusal açıklığın konusunda
bu ne anlama geliyor?
- Ne?
Ne?
Nerede?
Nerede?
Nerede?
- Ön kapı.
Daha değil, birazdan.
Şimdi.
Söyle bana.
- Gerçeği mi
istiyorsun?
- Kesinlikle.
Çok çirkin.
Mantar mı yoksa
doğuştan bir özür mü bilmiyorum ama
avukatın olarak, daha ileri gitmemeni öneririm.
- Üzgünüm.
Affedersiniz.
- Tabii.
Bal arıyordum.
Bana yardım eder
misiniz?
Tam önünüzde.
Şey, biraz daha açık
olur musunuz?
- Nesin sen - Kör mü?
Evet.
- Çok üzgünüm.
- Sorun değil.
- Arkadaşın mı?
- Onu daha önce hiç
görmedim.
Matt Murdock.
- Memnun oldum Matt
Murdock.
- Ben de memnun oldum.
Adını alamadım.
Vermedim ki.
Bazı insanlar
özürlülere hiç sevecen değil.
Galiba öyle.
- Nereye?
- Temyiz yapacağım.
Öğlen mahkemede
olmalıyız.
- 12:00'de Matt.
- Orada olacağım.
Ne istiyorsun?
Sadece adını öğrenmek
istedim.
Sorun olsun istemedim.
Bak takip edilmeyi sevmem.
O yüzden etme.
Bekle bir dakika.
Bekle bir dakika.
Bekle bir saniye.
Sakin ol.
Dokunulmayı
sevmem.
Neleri sevdiğini
söylesen de oradan başlasak.
Kör olduğuna emin
misin?
Adını söylemeyeceğine
emin misin?
- Bana acıyorsun.
- Evet.
Acıma.
Adını öğrenmek
isteyen her erkek bunu mu yaşıyor?
Bir de numaramı
sormayı dene.
- Dövüşün!
- Dövüşün!
Dövüşün!
Dövüşün!
Bana vurmayı kes.
Tamam.
Adım Elektra Natchios.
Sağ ol.
Tek bilmek istediğim
buydu.
Gitmem gerek.
Gitmek mi?
Bir saniye.
Bekle.
Yine dayak yemek
istemiyorum.
Niye gitmen gerek?
Korumam geldi.
Koruman mı?
Sana koruma
gerekiyorsa, başım dertte demektir.
Kafede ektim
sanmıştım.
Babam üstüme fazla
düşebiliyor.
Natchios.
Tabii ya.
Nikolaos Natchios
gibi.
Babam olur.
Seni nasıl bulacağım?
Bulamazsın.
Ben seni bulacağım.
- Neyin var Wesley?
- Bugünkü gazeteleri
gördün mü?
Biri konuşmuş.
Biri hep konuşur.
Suçların Kingpin'i Gerçek
mi, Masal mı?
Wesley, biliyor
musun, çok eskiden işin ilk günü korumaların dili kesilirmiş.
Sence bu korkunç,
değil mi?
Çünkü fiziki
şeylerden hoşlanmazsın.
Ben hoşlanırım.
Wesley, mendil.
Saat 11 randevunuz
burada.
Natchios, sevgili
eski dostum.
Ben çıkıyorum Wilson.
Çıkıyorum.
Sence bu komik mi?
Kingpin hakkında
yazıyorlar.
İlk başa dönüyorlar.
Artık ensemi
kollamaktan yoruldum.
Bundan kurtulmak
istiyorum.
Beni satın almanı
istiyorum.
Sanırım bunu çok
cömert bir teklif olarak bulacaksın.
Ne dersin?
Kızın nasıl?
- Üzgünüm dedim.
Ne istiyorsun?
- Detaylar.
Bana borçlusun.
Adı Elektra Natchios.
Meksikalı bir yemek
gibi adı var.
Yunan, gerzek.
Babası Nikolaos
Natchios.
- Milyarder olan mı?
- Evet.
Evet, milyarder.
Avukatın olarak
derhal onunla evlenmeni öneriyorum.
Bunu düşüneceğim.
- Elimizde ne var?
- Bunu kesin
kazanırız.
Dante Jackson, Queens'li
eski mahkum sevgili mahalle fahişeniz Lisa
Tazio cinayetinden suçlanıyor.
Kötü haber, Jackson
cinayet silahıyla ve ciğerleri Staten
Adasını uçuracak kadar THC doluymuş.
Jackson, o gece
olanları anımsamıyor 90'lı yılların
büyük kısmını da.
- İyi haber ne?
- Palamut fena
değildi.
Girebilir miyiz
lütfen?
Bay Jackson.
Siz kimsiniz?
Avukatınız masumsanız.
Öyle misiniz?
Masum mu?
Evet.
Kesinlikle evet.
Size inanıyorum.
Gerçekten mi?
Gerçekten mi?
Artık savunmanız var.
Sağ olun.
Sağ olun, beyefendi.
Sahte deliller
yaratmanı istiyorum.
Natchios'u ortaya
çıkaran.
- Efendim?
- Basın bir Kingpin
istiyor ben de onlara bir Kingpin
veririm.
Bullseye'ı bulun bana.
Üç üzerinden iki.
Kahrolası İrlandalı
pislik.
Jackson bize neyle
ödeme yapacak?
Cıgaralık mı?
Üç mahkumiyeti var.
Cinayet silahıyla
bulunmuş.
Bu, masumluğunu
ilginç kılıyor.
- Nasıl eminsin?
- Hiç yanıldım mı?
Hayır.
Bu da sıkmaya başladı.
Hop dedik.
Yanımda kör var.
Yaya geçidini kullan,
dallama.
Bu şehre aşığım.
Ceplerinizi boşaltın.
Kollarınızı kaldırın.
İşte geldik.
Şimdi ne olacak?
Çevreye bakın.
Matt, içinde bir
yalan makinesi olduğunu biliyorum fakat
bu kez tekliyor.
Diyelim ki - Jackson
masum.
- Zaten öyle.
Suçu ona atmaya kim
zahmet eder?
Bir fahişenin ölümünü
örtbas etmek niye?
Bilmiyorum.
Bunu yanıtlayamam.
Lisa Tazio hakkında
daha çok şey öğrenmeliyim.
Ne yazık ki
anahtarımız yok.
Matt?
Matt, nereye
gidiyorsun?
Kalemini ver.
Not mu bırakacaksın?
- Al.
- O kalem benimdi.
Bunu öğrettikleri gün
hastaydım herhalde.
Emlak kanunu mu?
- Ne görüyorsun?
- Ne mi görüyorum?
Yüksek duvarlar.
Halının altında parke
zemin.
İyi Feng Shui
görüyorum.
Acaba kiraya verilmiş
midir?
Köpeği mi varmış?
- Amonyak.
- Ne olmuş ki?
Kan üstünde.
Başka bir şey.
Dumansız barut.
Barut.
Burada vurulmuş ve
dışarı sürüklenmiş.
Adi hırsızlık süsü
vermek için.
Yapma, Matt.
Orada bir şey yok.
Gidelim haydi.
Bunu yaz.
Tükenmez kalemle bir
şey yazmış.
Tahtaya işlenmiş.
- M.
- M.
- O.
- O.
- M.
- M.
- Altı.
- Altı.
- Sekiz.
- Sekiz.
Biliyordum.
Faili, annesi.
Şimdi, kendimiz
avukatlık olmadan gidebilir miyiz?
Susie, oğlum
Larry'nin ilk evliliğinden olma kızı.
Londralı yarı zenci
bir adamla evlenip kaçtı.
Nedir o kelime?
Melez.
Yani kahvesinde biraz
krema vardı diyelim.
Ama İnternet'den bir
sürü para kazandı.
Nasıl olduğunu sorma.
Hayır.
Geçen Noel bana bir
bilgisayar aldılar ama ben reddediyorum.
Patlayacağından
korkuyorum.
Şu sıralar kimin
uçmaya parası var ki?
Ama sonra kızkardeşim
Marjorie aradı ve bir sürü mili olduğunu söyledi ve siyatik sinirleri yüzünden onları
kullanamıyormuş.
Ben de dedim ki Uyuyor.
Varmadan önce size başka
bir şey getirebilir miyim?
Biraz daha fıstık
lütfen.
Manhattan Adliyesinde, cinayetten suçlanan Dante Jackson fahişeyi öldürme suçlamasıyla - Gördüğünüz
gibi - Dante Jackson.
Sayın jüri üyeleri,
amacım sizi Dante Jackson'ın örnek
vatandaş olduğuna ikna etmek değil.
12 yaşından beri ceza
ve ıslah evlerine defalarca girip çıkmış.
Ama burası, karakter
mahkemesi değil.
Hukuk mahkemesi.
Yanlış yöne mi
bakıyor?
Meraklanma.
Tam istediği yerdeler.
Peki.
Bay Jackson'ın başına
gelen de buydu.
Duvarla konuşmak gibi.
Bu savunmayla
çay-kahve ikramı var mı, Bay Murdock?
Kusura bakmayın Sayın
Hakim.
Toparlıyordum.
Adalet kördür, ama
duyulabilir.
Ve bugün, gerçek
meydana çıkacak.
Teşekkürler.
Gel.
Buradan.
Kör.
Hiçbir şey göremiyor.
Kol burada.
Kol tam burada, Matt.
Biraz eğil.
Oldu işte.
Pardon.
Oldu işte.
Tamam mı?
Oldu.
- Ne, fazla mı
düşünüyorsun?
- Evet, biraz
fazlaydı.
Hep aynı sandalye
numarası.
Bu can sıkıcı.
Sevecenlik tamam ama
burası tiyatro değil.
Memur Mackenzie.
Olay yerine ilk siz
mi varmıştınız?
Bu doğru.
Lütfen gözlemlerinizi
bize anlatın.
Ateş edildiği
duyumunu aldığımda bir sokak uzaktaydım.
Olay yerine
vardığımda, Lisa Tazio'nun cesedi evinin
merdivenlerinin üstündeydi.
Jackson'ı sokakta
baygın halde buldum.
Cinayet silahı hala
elindeydi - Ne oldu?
- Tazio'nun cüzdanı cebindeydi.
Mackenzie doğru
söylüyor.
Evet, mahkemede bazen
olur.
Hayır.
Birisi yalan söylüyor
olmalı.
Onun burada işi ne?
Kim?
Ben Urich.
Post muhabiri.
Yani bir rövanş mı
istiyorsun?
Seni bulacağımı
söylemiştim.
Bir soyguncu
olmadığımı nereden bildin?
Soyguncular genelde
gül yağı ve topuklu ayakkabı giymez.
Yani Chelsea'den bu
kadar uzakta.
Gel buraya.
Sana göstermek
istediğim bir şey var.
Bekle bir saniye.
Tam olarak kaç kadını
buraya çıkardın?
Sen ilksin.
- Güzel cevap.
- Doğru cevap
olduğunu sandım.
Şuna bak.
Çok güzel.
Biliyorum.
Çocukken bu en sevdiğim
şehir manzarasıydı.
Bunu görmeni çok
istedim.
Bu nedir?
Annemden kalma.
- İyi şans için.
- Çok güzel.
İyi şans muskası,
öyle mi?
Benim de ihtiyacım
var.
Kabartma harflerle de
yapıyorlar mı?
Bunu bana tam ölmeden
önce verdi.
Ne oldu?
Öldürüldü.
Gözlerimin önünde.
5 yaşındaydım.
Üzgünüm.
Yunan trajedisi yok,
tamam mı?
Tamam.
- Gitmeliyim.
- Hayır.
Bekle.
- Hayır, gideyim - Bekle, bekle, bekle.
Yağmur yağacak.
- Hayır, yağmayacak.
- Yağacak.
İnan bana, bu Hava iki veya üç derece soğudu.
Nemi koklayabiliyorum.
Ve yağmur yağınca,
sanki dünyanın bir çatısı varmış gibi oluyor.
Her damla yüzeye
vurduğunda bir ses çıkarıyor.
O anda, sanki ben Sanki ben tekrar görebiliyorum.
Ve sadece Sadece seni görmek istiyorum.
Pekala.
Bak, işte geliyor.
Tanrım.
Sen çok güzelsin.
Beni hatırlamıyor
musun?
Belki Kingpin'i
hatırlarsın.
- Şimdi hatırladın mı
beni?
- Ne?
- Matt, ne oldu?
- Salak mısın sen?
Kingpin'den
kaçabileceğini mi sandın?
Matt.
Gitmem gerekiyor.
Üzgünüm.
Gitmeliyim.
Matt.
Matt.
Hayır, hayır, hayır.
Lütfen!
Şimdi hatırladın mı
beni?
Salak mısın sen?
Kingpin'den kaçabileceğini
mi sandın?
Çekil başımdan!
Hell's Kitchen'dan
uzak dur.
Burası artık senin
mahallen değil.
Kitchen artık
Kingpin'in.
Lütfen.
Lütfen beni incitme.
Ben kötü adam değilim
evlat.
Ben kötü adam değilim.
Değilim.
Kilisenin gücü
nereden gelir, biliyor musun?
Cemaat anlayışından.
- Günaydın peder.
- Günaydın.
Belki şaşıracaksın
ama, Matthew pazar günleri açığız.
Sessizliği seviyorum.
Sanmıyorum evladım.
Bence yalnızlığı
seviyorsun.
Onu da burada
buluyorsun, değil mi Matthew?
Bazen.
Bazen bulmuyorum.
Yalnızlığa mecbur
değilsin, Matthew.
Kapım sana her zaman
açık.
Tanrı'dan sır
saklanmaz evladım.
Günah çıkarma
kabininde 30 yıl geçirdim.
Duymadığım şey yok.
Öyle devam etsin.
Pazara görüşürüz
öyleyse, tamam mı?
Tamam.
Seni geri aramalıyım çünkü
şimdi içeri girdi.
Günaydın.
Kulakların çınlamış
olmalı.
- Neden?
- Az önce bu geldi.
The Grand'deki Siyah
ve Beyaz Balosu'na davetiyen.
Artı bir kişi.
Artı bir mi?
Harika.
- Kahve?
- Hayır.
Sağ ol.
Bir bardak alırım
Karen.
Sağ ol.
Taze yapıyor sanırım.
Vay.
Bu davetiyeye bayağı para
harcamışlar.
Yani hissetmelisin.
Kazınmış.
- Beni saat kaçta
alacaksın?
- Gitmiyorum.
Ne?
Deli misin?
Orası zengin
insanlarla dolup taşacak.
Hukuk faturalarını
para ile ödeyen insanlar, balık ile değil
veya peynir ile, veya spor malzemeleriyle.
Sana bir sır
vereceğim.
Burası bir avukat
bürosuna benzemiyor.
Sanford and Son 'ın setine benziyor.
Lamont'ın içeri
girmesini bekliyorum.
- O zaman sen git.
- Bak bana Matt.
Ben artı birim.
Artı birler yalnız
dolaşmazlar.
Birisinin onları
getirmesi lazım.
Bu yüzden "artı
bir".
Bitirdin mi?
Mahkemeye hazırlanmak
için bir saatimiz var.
Derdin ne senin?
Hareketli bir geceydi.
Konuşmak ister misin?
Hayır.
Elektra hakkında,
değil mi?
Hayır.
Natchios The Grand
Hotel'in sahibi ve davet edilmenin
sebebi Elektra.
Benim alanım dışında
o, başlamadan bitirsem iyi olur.
Bu bir rekor olmalı.
İlişkiyi tamamen
atladın, ve direk ayrılığa geçtin.
Vakit mi kazanmaya
çalışıyorsun?
Senin şu yalan
makinen kendi yalanını hissedince ne oluyor?
Hançeri daha derine
saplayalım haydi.
Skor.
Bak Matt, gerçekten,
top sende artık.
Artı bir miydi?
Sağ ol.
İşte bundan
bahsediyordum.
Beni dinlediğin için
mutlu değil misin?
Bu iş için harika
olacak Matt.
Teşekkürler.
Matt Murdock.
Ben Urich, New York
Post 'dan.
Ben Urich, memnun
oldum.
Uydurma efsaneler
hakkında makaleler yazıyorsun, değil mi?
Şey, evet, diğer
şeylerin yanında.
Bizi aydınlat.
Lağımdaki timsahları
bilirsin.
Ortağım Kingpin hakkında yazdığın o makaleyi okudum.
New York City'deki
suçu bir adamın işletmesi fazla hayalperest.
Evet, ama ayrıca her
günü Cadılar Bayramı sanan bir linççi de öyle.
Şimdi herhalde bayağı
büyümüşlerdir, değil mi, timsahlar yani?
Bu bir masal.
Bak, beni aramanı
isterim Pardon.
Hoş bir renk.
Ben bilemem.
Evet, ama beni ara.
Seninle bir şey hakkında
konuşmak istiyorum.
Memnun oldum.
İyi eğlenceler.
Şuna bak.
Wilson Fisk de geldi.
Bir daha hiç böyle
bir şansımız olmayabilir.
Haydi, gidelim.
- Bunu tartışmalıyız.
- Bay Fisk.
Selam.
Ben Franklin Nelson, Nelson
& Murdock'dan Evet, Bay Fisk ile
konuşmak istiyorsan, randevu almalısın.
- Tamam mı?
- Wesley.
Kim olduğunu
biliyorum.
Hell's Kitchen'daki
kör avukatlarsınız.
Evet.
Aslında, kör olan o.
Ben sağırım.
Onlara bir kart ver
Wesley.
Hep yeni eleman
ararım ben.
Üzgünüm Bay Fisk.
Ortağım fazla
hararetlendi.
Sizi temsil edemeyiz.
Nedenmiş o?
Evet, neden Bay
Murdock?
Çünkü biz sadece
masum olan müvekkillerle ilgileniriz.
"Masum"
dedi.
O çok komik.
Yıllardır bu işte
olunca tek bir şey öğrendim.
Nedir o?
Kimse masum değildir.
Kimse.
- Partide iyi
eğlenceler.
- Teşekkürler.
Yani Biliyor musun Matt, bir gece için keşke Keşke Matt,
keşke bir gece için sana gözlerimi verebilseydim.
- Öyle mi?
- Öyle.
Seni oraya götürmemi
ister misin Matt?
Matt?
Matt?
İşte buldum seni.
Geçen gece için çok
özür dilerim.
Şimdi buradasın.
Tek önemli olan buydu.
Demek işlemeli kol
düğmeleri?
- Çünkü Wesley Owen
Welch - Kısa keseceğim.
Söz bende olsaydı, ki
bende bu şirket, körü bir yana, bedavacı göstermelik Hell's Kitchen avukatları tutar
mı sanıyorsun?
Senelik özürlü
istihdam kotamı doldurdum ben.
Kitchen'a geri dön,
Franklin Nelson.
Yarak kafa.
Bu gece çok güzelsin.
Sorun olur mu?
Hayır, sadece Bazen insanları huzursuz ediyor.
Hepsi bu.
Beni değil.
Ama bilmelisin ki bu parti için süslenmemin tek sebebi senin için güzel görünmekti.
Bu gece beni
görmeni çok isterdim.
Ben de.
Matt.
Ne oldu?
Sadece güzel şeyler pek sık başıma gelmez.
Gelince de, korkarım.
Kötü bir şey
olmayacak.
Söz veririm.
Selam.
Merhaba.
Merhaba.
Merhaba.
Çok güzel gözükmüyor
mu?
Sanırım o mutlu.
En son böyle
güldüğünü annesi öldürülmeden önce görmüştüm.
Zavallı kız.
Gözlerinin önünde.
Ne, bu konuyu açmak
mı zorundasın?
Tarih tekerrürden
ibarettir.
- Ne demek istiyorsun?
- Sadece hoşça kal
diyorum dostum.
Sadece hoşça kal
diyorum.
- Bir şeyler oluyor.
- Nedir?
Baba!
Partiye geri dön.
Ne oldu?
Elektra!
Stavros seni eve
götürecek.
Baba.
Baba.
Nereye gittiğini
söyle.
Bekle.
Üzgünüm.
- Neler oluyor?
- New York bu gece
güvenli değil.
Tek bilmen gereken bu.
Dikkat et!
Iskaladım.
Hiç ıskalamam.
Bir şey mi düşürdün?
Tam isabet.
Baba.
DELİL/MÜLK
Bunu derhal adli tıbba götür.
Selam Nick.
Ne istiyorsun Urich?
Bunlar seni mutlu
ediyor mu?
Galiba hikayeni
buldun.
Polis hala Nikolaos Natchios'un cinayetini araştırıyor Natchios'un Kingpin olduğu iddiaları var.
serbest çalışan
linççi cinayet için aranıyor.
Korkusuz olduğu
belirtildi.
Güvenliğimi nasıl
geçtin?
Şu adamdan mı
bahsediyorsun?
Bu gerekli miydi?
Gerekli mi?
Hayır, eğlenceliydi.
Biliyor musun, tüm
beklentilerimi aştın.
Olaya Korkusuz'u da
bulaştırmayı başardın.
Memnun olmalısın.
O bana
ıskalattırdı.
Fazla gurur, adamı
öldürür diye eski bir söz vardır.
O şeytan benim.
Gerçekten mi?
Bunu eskiden
duymuştum, bir sürü kez.
Ama şuna cevap ver: Korkusu
olmayan bir adamı nasıl öldürürsün?
İçine korku koyarak.
Bunu sevdim.
Ama önce Elektra'ya selamlarımı ilet.
Başka bir şey var mı?
Evet.
Ben de kostüm
istiyorum.
Sonra ne oldu, Bay
Jackson?
Bir bakayım Kafam çok kırıktı, her şeyi hatırlayamıyorum.
İzin verirseniz,
Sayın Hakim, bugün yalnız çalışıyorum.
Bir saniye.
Kör alfabesiyle
yazılmış.
Bay Jackson, burada
dediğine göre 22:15'e kadar Chumley's Barındaymışsınız
ve sonra bir arkadaşınızı görmeye
gitmişsiniz.
Terp.
Bu doğru.
Terp'ü görmeye gittim
çünkü bana borcu vardı.
Orada içkiden
bayıldınız.
Bu doğru mu?
Çoğunlukla ot
içiyordum.
Açıklamanız için sağ
olun.
Memur Mackenzie,
ifadesinde elinizde tabanca bulunduğunu
söyledi.
- Bu yalan.
- Tabancanız yok - değil
mi?
- Hayır.
- Hiç tabancanız oldu
mu?
- Hayır.
Tabanca almaya
niyetiniz var mı?
- Hayır.
- Teşekkür ederim.
Tabancayla hiçbir şey
vuramam.
- Teşekkürler.
- Ama tüfek bambaşka.
Tüfekte saçma bulunur.
- Bu kadar.
- Ateş edince ortalığa saçılır.
Önünde ne varsa vurur.
Sağ olun Bay Jackson.
Başka sorum yok Sayın
Hakim.
Mahkemeye ara verildi.
Bay Nelson.
Kendi iyiliğiniz
için, ortağınız yakında döner umarım.
Ben de.
Ben de.
- Ne hissettiğini
biliyorum.
- Ne hissettiğimi
bilemezsin.
İntikam istiyorum.
İntikam acını
azaltmaz.
Güven bana.
Biliyorum.
Artık benim için bir
yer yok.
Evet, var.
Kal.
Benimle kal.
Lütfen.
Elektra.
Elektra, bekle.
Lütfen.
Sür.
Matt.
Beni niye izliyorsun?
- Ben, Ben Urich.
- Kim olduğunu
biliyorum.
Ne istiyorsun?
Müvekkilin masum.
Evet?
Kingpin hikayemin
kaynağı Lisa Tazio'ydu.
Lisa Tazio Kingpin'e
mi ulaşmış?
Hayır.
Adamlarından biri.
Yastık sohbeti.
Bana bilgileri parça
parça satıyordu.
Hiç isim alamadım.
Şahit olur musun?
Temel özgürlükler ve
saire var.
Ayrıca, dava hala
açık.
İşe yarar bir şey
söyleyebilir misin?
Evet.
Hoboken'de bir
kuzenim var.
Mercedes bayii.
Robert Mackenzie
adında birine bir 500 SL satmış.
Memur Mackenzie.
Bu mantıksız.
O doğru söylüyordu.
Matt o, üç yıllık polis maaşı.
Adam doğru söylemiyor.
1 NO.
ÇIPLAK KULÜBÜ CANLI KLAS
KIZLAR 24 SAAT AÇIK Ona bir gelecek alabilirdim.
Bizim geleceğimiz.
Çocuklarımız.
Yeni araba kokusu
tatlı olmalı.
Murdock, sen ne Hiç düz vites kullanmadım.
Nasıl çalışır?
- Dur!
- Rahatla, Mackenzie.
Gezmeye gideceğiz.
Güzel araba.
Nereden aldın?
- Bugünlerde
Mercedes'li polis çok.
- Evet.
Eminim.
Tanrım!
- Sen delisin!
- Evet, deliyim.
- Lisa Tazio'yu kim
öldürdü?
- Dante Jackson.
Durdur arabayı!
Bu zor işte.
Paralel park etmek.
Nasıl, böyle mi?
Ne istiyorsun?
Kalp atışın niye
değişmedi, merak ediyorum.
- Kalp düzenleyiciyi
ne zaman aldın?
- Üç yıl önce.
Ne olmuş?
Mahkemede yalan
söyledin.
Sanki başkası
söylemiyor mu?
Beni mahvet, yerimi
alacak 100 kişi daha bulunur.
Bu seni aşıyor,
Murdock.
Hepimizi aşıyor.
Kingpin.
O, bütün şehri
yönetiyor.
Ona çatarsan sonun
Natchios gibi olur.
Bullseye gibi bir
manyak mezara yollar.
Onunla da kalmaz.
- Bu da ne demek?
- Kingpin sadece seni
öldürmüyormuş.
Tüm alieni
öldürüyormuş.
Kahve var.
Matt'i buldun mu?
Hayır.
Arayacaktır.
Merak etme.
Eve gitsen iyi olur,
Karen.
Ben iyiyim.
Ya sen?
Harikayım.
Buna harcadığım
zamana kıyasla çok az ilerleme
kaydediyorum.
- Annen mi geliyor?
- Annem mi?
Hayır.
- O not ne?
- O mu?
Matt'in Tazio
davasına büyük katkısı.
Hiçbir şey çıkmadı.
Cinayet tarihi ne?
9 Ağustos.
Neden?
Belki tersten
bakıyorsun.
9 Ağustos.
9 Ağustos, wow.
Wow.
Wow, wow, wow.
Wow, wow, wow.
"Wesley Owen
Welch.
" Orospu çocuğu.
Şıngırt.
Bu iyi olsa iyi olur
Kirby.
Beni bilirsin Urich.
Hep iyidir.
Pekala.
Çok hoş bir şey görmeye
hazır mısın?
- Haydi.
- Tamam.
- Haydi ama.
Sana altın veriyorum.
- Paramı geri ver.
- Neden?
- Bunu gördüm.
Haydi.
Pekala Ama bunu gördün mü?
Ve sağa sıkılaştırıp,
sola çözünce Garip şeylere dikkat etmemi
söylemiştin, değil mi?
Bu son derece garip
bir olay adamım.
Değil mi?
Tahmin bile edemezsin.
Tamam.
- Alo.
- Evet, ben Franklin
Nelson.
Uygun değilim.
Lisa Tazio hakkında.
Beni hatırladın mı?
Bekle!
Ben değildim.
Dur!
Bullseye adlı bir
kiralık katildi.
- Babanı ben
öldürmedim.
- Yalancı.
- Seninle dövüşmeyeceğim.
- İyi.
Öyleyse çabuk olacak.
Ölmeden önce babamın
katilinin gözlerine bakmak istiyorum.
Bekle.
Bekle.
Artık biliyorsun.
Tanrım.
Sadece seni korumaya
çalışıyordum Elektra.
- Üzgünüm.
- Elektra.
Bu o.
Bu Bullseye.
Dinle beni.
Kaçmalısın.
- Yaptığı şeyi
ödemeli.
- Hayır, anlamıyorsun.
Seni bir daha
kaybetmek istemiyorum.
Seni bulurum.
Haydi kızım.
Hey yetim.
Oynayalım.
Güzel.
Haydi.
İyisin bebek.
Bundan emin ol.
Ama ben ben sihirliyim.
Ve şimdi sıradaki
numaram.
Hayır!
Hayır!
N.
Y.
P.
D.
Hava Kontrol.
Lütfen kımıldama.
Yere çök ve ellerini başına koy.
Tekrarlıyorum, yere çök ve ellerini başının üzerine koy.
Yardım et.
Kal.
Benimle kal.
Her şey temiz.
Matthew.
Matthew.
Aman Tanrım.
Aman Tanrım.
Günahım bu, peder.
Tanrı'nın merhameti
sonsuzdur.
Dile, yeter.
Neyim varsa, benden
aldılar.
Şimdi merhamet mi
dilemem gerek?
Ben merhamet dilemem.
İnsanlar benden diler.
Bu bir gerçek mi?
İlki bir uyarıydı Padre.
- Buranın arka kapısı
var mı?
- Evet.
- Oradan çık.
Polisi ara.
- Peki ya sen?
- Bu işi bitirmeliyim.
- Bu şekilde
dövüşemezsin.
İnançlı ol peder.
Bu doğru değil mi?
Sen.
Oynayalım.
Kane, tasarısını ve
şehir gridini istiyorum.
Bölgeyi güvenleyin.
- Evet efendim.
- Özel Tim nerede kaldı?
- Kapılar içeriden
kilitli.
- Kırın.
- Burası bir kilise.
- Ne olmuş yani?
Emredersiniz.
Tokmak getirin.
Tamam.
Gidelim.
Gidelim.
Gidelim.
- Hey Coyle.
Gözün üzerinde olsun.
- Hangisinin?
İkisinin de.
Şu çatıya bir adam
istiyorum.
Hazır mısın?
Korkusu olmayan adam.
Galiba korktuğun bir
şey buldum.
Acıya başlayalım.
Gürültüye başlayalım.
Fisk senin hakkında
haklıymış.
Kolay lokma
olmayacağını söylemişti.
Fisk mi?
Kingpin Fisk mi?
Evet.
Tüm o kırmızı gül
olayı, bayılıyor o pisliğe.
Benim tarzım değil bu.
Beni Natchios'u
öldürmeye kiraladı.
Ve güzel kız
arkadaşını deşmek için.
Ama ben, fazla mesai
yaptım.
Seni bedavaya
öldüreceğimi söyledim.
Şeytan bana ait.
Ellerim!
Ellerim.
Ellerimi aldın benden.
Merhamet göster.
Tam isabet.
- Olduğun yerde kal!
- Kımıldama!
Dedektif, bak!
İyi şanslar evlat.
Bir sorun var.
Bullseye kaybetti.
Doğru.
Sırada burası var.
Niye öyle diyorsun?
Çünkü ben olsam öyle
yapardım.
Öyleyse hazır olalım.
Bekçileri eve yolla.
- Ama efendim - Bronx'da büyüdüm ben Wesley.
Bu senin
anlamayacağın bir şey.
Peki efendim.
- Seninle
konuşmalıyım.
- Düş yakamdan, Urich.
- Kapılar açık,
detektif.
- Harika.
Tam zamanında.
- İnsanları uzak
tutun!
- Bunu duymak
istersin.
Tazio cinayetiyle
ilgili bir ihbar aldım.
Telefonla bildir.
Bu akşam derdim çok.
Wilson Fisk'e
uzanıyor.
Nick, o Kingpin.
Bunu kanıtlayabilirim.
Fisk hakkında hiçbir
şeyin yok.
Hayır.
Ama kimde var,
biliyorum.
- Bir martini daha
alır mıydınız?
- Yok, manzara için
buradayım, salak.
Wesley Owen Welch mi?
Kim soruyor?
Detektif Nick Manolis.
Lisa Tazio cinayeti
hakkında konuşacaktım.
- Avukatımı istiyorum.
- Sizi hiçbir şeyle
suçlamadım.
Avukatım olmadan
sizinle konuşmam.
Pekala.
Ben konuşayım.
Siz dinleyin.
Sonra savunma
pazarlığını yaparız.
Çek.
Korkusuz.
Kingpin.
Buraya yaralı gelmen
çok yazık.
Seninle dinçken
dövüşmeyi çok isterdim.
Sana korkusu olmayan
adam diyorlar.
Eğer bu doğruysa,
neden yüzünü göstermekten korkuyorsun?
Buna inanmıyorum.
Hayır.
Hayır.
Hell's Kitchen'daki
kör avukat mı?
Tek sevdiğim iki
insanı öldürdün.
Neden?
İş.
Hepsi bundan ibaret,
iş.
O zamanlar Fallon
için çalışıyordum.
Baban bir dövüşü
kaybetmeliydi ve kız arkadaşın da
yanlış zamanda, yanlış ailedeydi.
Her zaman iş.
Seni bulurum.
Benim işime çok
karıştın sen.
12 yaşımdan beri bu
günü düşlüyordum.
Anlamıyorum.
Ben kötü adam değilim.
Duyuyor musun kör
adam?
Sirenler.
Senin için geliyorlar.
Benim için mi?
Duymadın mı?
Kingpin'in kimliği
belirlendi.
Senin için geliyorlar.
Polis telsizlerini
buradan duyabiliyorum.
Hayır, hayır.
Onlara kim olduğunu
söylerim.
Öyle mi?
Haydi, söyle onlara.
Riker'daki adamlara
nasıl kör bir adam tarafından dövüldüğünü söyle.
Sudaki kan lekesi
gibi olur.
Merak etme bunu sen,
çünkü çıkacağım.
Evet, biliyorum.
Ve ben de
bekleyeceğim.
Adalet yerini buldu.
Seni yakalarım.
Seni yakalarım.
Seninle henüz işim
bitmedi.
Seninle işim bitmedi
Korkusuz.
Bu senin için baba.
Tebrikler.
Sağ olun, Bay Murdock.
Size minnettarım.
- Gerçekten.
Tebrikler.
- Sen iyi adamsın.
Pekala.
Kendin ol.
Her şey için
minnettarım.
Bir şeye ihtiyacın
olursa 117.
Sokağa gel, beni sor.
- Harika.
Harika.
- Tamam, dostum.
Kimse bana dokunmak
bile istemiyordu.
- Seni anlıyorum.
- Çok teşekkür ederim.
Şimdi ağlayabilirim.
Bana kardeş gibisin.
Anlıyor musun?
GERÇEK KINGPIN!
"Tanık
olmamasına rağmen, polise göre Fisk'i teslim eden Korkusuz'du.
" Görgü tanığı yokmuş.
Burada öyle yazıyor.
Neden bu kadar
kuşkucusun?
Görgü tanığı yoksa
eğer Bigfoot'un görgü tanıkları var.
- Lütfen.
- Lağımdaki
timsahların Yani lağımda timsahlar var
mı?
Bunu kabul etmedim.
Açıklıyorum Lağımda timsahların olduğunu kabul ediyor
musun?
- Kabul ediyor muyum?
Hayır.
- Soruma cevap ver.
Nasıl kabul etmezsin?
Sen Judy, buradayız.
Nasılsın?
İyiyim.
İyi olacağım.
Konuşmak ister misin?
Hayır, ama sağ ol.
- Biraz hava alacağım.
- Ben öderim.
Sağ ol.
Seni gördüğüme
sevindim.
Seni de.
Nasılsın?
Seni gördüğüme
sevindim.
- Çok sağ ol.
- Hoşça kal.
Haftaya görüşürüz.
Tamam.
Belki haftaya Matt,
ne dersin?
Belki.
Matt.
Ben.
Çocuklara bırakma
sözü verdim.
Sakız yüzünden daha
erken öleceğim.
Nasılsın?
Fena değil.
İyiyim.
Sağ ol.
Hemen teşekkür etme.
Başka bir hikaye
üstünde çalışıyorum.
Gazeteye çıkmadan
sana söylemek istedim.
Korkusuz'un kimliğini
biliyorum.
Adalet kördür.
Ben.
Eğer o hikayeyi
yayınlarsan işim biter.
Ama ben bir muhabirim.
İşim bu.
Şiddet ayrım gözetmez.
Hepimizi yakalar.
Zengin, yoksul, sağlıklı, hasta.
Hudson nehrinin kış rüzgarları gibi soğuk, sizi sarar ta ki kemiklerinize işleyene dek üşümesi bir türlü geçmez.
Kötüler tatil yapmaz, derler.
Peki ya iyiler?
İyiliğin kötülükle savaşı hiç bitmez çünkü kötülük sürer durur Tam isabet.
kötü insanların
yardımıyla.
Kabartma harfler.
KORKUSUZ AÇIKLANIYOR yazan
Ben Urich Matt Murdock isimli bir şeytan.
Korkusuz'a gelince Yakında dünya gerçeği öğrenecek:Buranın
kahramanlar şehri olduğunu.
Tek bir adamın olayları değiştirebileceğini.
Git yakala onları
Matt.
Hell's Kitchen benim mahallem.
Geceleri çatıları ve ara sokakları kolaçan ediyorum karanlıktan izliyorum.
Sonsuza kadar karanlıkta
koruyucu bir şeytan.
||
« Prev Post
Next Post »