Print Friendly and PDF

Translate

Bahis (2001) Intacto

|


 108 dk

Yönetmen:Juan Carlos Fresnadillo

Senaryo:Juan Carlos Fresnadillo, Andrés M. Koppel

Ülke:İspanya

Tür:Gerilim, Dram

Vizyon Tarihi:21 Mart 2003 (Türkiye)

Dil:İspanyolca, İngilizce

Müzik:Lucio Godoy

Nam-ı Diğer:Intact

Oyuncular

Leonardo Sbaraglia

Eusebio Poncela

Mónica López

Antonio Dechent

Max von Sydow

Özet

Korkunç bir uçak kazasında tek sağ kalan kişi olan Tomas, depremden kurtulan ve bu olaydan sonra çevresindeki insanlara dokunarak onların şanslarını alabildiğini keşfeden Federico, ailesini kaybettiği trafik kazasından kurtulmuş kadın polis Sara ve yaşamı dışında her şeyini kaybettiği İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kendisini zengin eden bir kumarhaneye sahip olan Sam. Her birinin yaşamlarında dönüm noktası olan bu olaylar nedeniyle kendilerini dünyanın en şanslısı sayan bu kişilerin hihayesi. Sam'in adeta sağ kolu olan ve kumarhanenin gücüne güç katan Federico, günün birinde bu ortaklığı bitireceğini söylediğinde, adeta cennetten kovulmuşçasına, şans çalma yetisi Sam tarafından elinden alınır. Geri dönüp intikam almayı kafaya koyar ve bunun için Tomas'la işbirliği yapar. Ancak Tomas'ın peşinde kazadan beridir onu takip eden Sara vardır.

Altyazı

|Bahislerinizi koyun lütfen.

 Bahisler kapandı.

 27 kırmızı tek.

 Yüksek.

 Bahislerinizi koyun lütfen.

 - Çalışanlar için.

 - Teşekkürler.

 Bahisler kapandı.

 24 siyah çift.

 Yüksek.

 30 kırmızı çift.

 Yüksek.

 İspanyol bir müşteri bizi temizliyor.

 Masa 12, koltuk 6 İhtiyar her zamanki gibi yapmanı istiyor.

 Üzerinde mavi bir ceket ile  mor ve altın renk çizgileri olan bir kravat var.

 Oh, özür dilerim.

 Sizi başka biri sandım.

 Özür dilerim Bahislerinizi koyun lütfen.

 29 siyah, tek.

 Yüksek.

 Bu numarada hiçbir şey yok.

 - Federico?

 - Gittiler.

 Bugün ne kadar yaptın?

 Altı.

 Pek formunda değilsin.

 Sana hoşçakal demeye geldim.

 Birkaç günden beri, göğsümde bir acıyla, nefessiz kalıp uyanıyorum.

 Bu bende uzun zamandan beri yoktu.

 Sen yaşlılıktan ölmeyeceksin.

 Beni yenebilecek biri var mı?

 Oynamaya devam ediyorsun.

 Ben işlerle ilgileniyorum.

 Her defasında onları tehlikeye sokuyorsun.

 İnan bana, kaybetmeyeceğim.

 Kumarhane, para, esirler, hepsi senin olacak.

 Kazanmadığım hiçbir şeyi istemiyorum.

 Bu yarışı yapmak mı istiyorsun?

 Bana karşı mı oynamak istiyorsun?

 Hiç bir şansın yok.

 O kadar yetenekli değilsin.

 Bilemezsin.

 Seni depremden beri tanıyorum.

 Seni kim kanatları altına aldı.

 Besledi.

 Öğrenimin için para harcadı.

 Seni kim adam yaptı?

 Beni şansım kurtardı, bunu sen söyledin.

 Seni feda etmeyeceğim.

 Sana yeteneğinden nasıl yararlanacağını ben öğrettim ve kendini benden şanslı sanıyorsun.

 Bir salak yetiştirmişim.

 Otur!

 Sen yüzümü görmesine izin verdiğim tek insansın.

 Akşam yemeğini yedin mi?

 - Henüz değil.

 Git bir duş al.

 Seni davet ediyorum.

 Bugün olmaz.

 Başka planlarım var.

 Gidiyor musun Federico?

 Üstelik bana sarılmadan?

 Yapma bunu.

 Senin yeteneğini ben keşfettim.

 Ve seni yetiştirdim.

 Şimdi gidebilirsin.

 Güle Güle, Federico.

 Hey, yaşlı adam onu etkisiz hale getirdi.

 o bize uğursuzluk getirmeden ona dokunabiliriz.

 YEDİ YIL SONRA Adı Tomás Sanz.

 Onlara onun yalnız yolculuk etmediğini söyleyin.

 - Ya buna ne dersin?

 - Kes artık.

 Hemşire!

 Kaynanamla tam 3 yıl kaldı.

 Daha sonra o ölür ve eşinden 500.000 peseta alır.

 Ve benim karım bankaya gittiğinde çeki kaybetti.

 Daha sonra "Bu benim suçum, uğursuzluk getirdim.

" dedi.

 Deliye dönmüştüm sonrasında kötü giden her şey benim suçumdu.

 Resmine bakmak ister misin?

 Bir tane bulabilirim.

 Bu nedenle onu kovdum.

 Kapıyı çarptı ve  tüm kağıtlar havada uçuştu.

 O anda  500.

000 pesetalık bir çek gördüm.

 Bu olay hakkında ne düşündün, Federico?

 Şanslı mı yoksa şanssız mıyım?

 - Çeki sakladın mı?

 - Ne?

 Çek.

 - Ne düşünüyorsun?

 - Horacio Caparros.

 Sen şanslı bir adamsın.

 Hayır.

 Onu bana daha sonra ver.

 Bu Claudia, telefon sana.

 Havadaki çarpışmadan taze et.

 Tamam, bu senin kaybın.

 Sen tatilde olduğun için dosyayı bana verdiler.

 Berbat bir şans, yaşlı adam.

 Bu senin fazladan harcadıkların için.

 Herkes ölmedi mi?

 Tüm bunlar rezil 50 milyon peseta için.

 Eğer hayatta kalırsa sadece yarısı.

 Eğer bizimle birlikte poliçe alabilirse  beş altı kat fazlasını alacak.

 Yani 200 ya da 300 milyon hakkında konuşuyoruz.

 Evet, para bu.

 Teşekkürler.

 Claudia!

 Merhaba yaşlı adam.

 Günaydın.

 Yeterli mi?

 Her zamanki gibi  soygun suçlamasıyla tutuluyor.

 Biliyorum.

 Gelecek bir parası var mı?

 Çok kötü bir tecrübe yaşadı.

 Parayı hakkıyla kazandı.

 Biraz bekle.

 O ifade verdi.

 Lütfen  Onun imzaladığını görmem gerekiyor, hepsi bu.

 Ne kadar?

 Ne?

 Kaç para?

 25 milyon.

 Sence böyle bir şey için  yeterli mi?

 - O kabul etti.

 Havayolu için ucuz bir rakam.

 İki dakika  - İyi günler.

 - İyi günler.

 - Ben sigorta acentasındanım.

 - Seni arayabilir miyim?

 Teşekkürler.

 Çek bende.

 İmzaladıktan sonra sana vereceğim.

 Lütfen?

 Çok tatlı.

 Onunla ne yapacaksın?

 Ne?

 Bu işe ne kadar harcayacaksın?

 Bir ya da iki günümü alır.

 Anladım.

 Gittiğin yer için pek de iyi değil.

 Endişelenirsem, kartlara dönerim.

 Dikkatimi dağıtmak için.

 Zaman geçirmemi sağlıyorlar.

 Kartları karmak  problemlerimi unutmamı sağlar.

 Bir as al.

 Seni bu gece buradan  dışarı çıkaracağım.

 Kazık atmak yok.

 Tomás Sanz.

 Sen şanslı bir adamsın.

 - Kesinlikle.

 - Bana inan.

 Uçak kazasının tutarı kişi başına 1 milyon.

 Böylesi bir kazadan kaç kişi arasından  canlı çıkmıştın?

 237 yolcu.

 237 milyon.

 Bana başka bir şans verir misin?

 Başka kazık atmak yok.

 Eğer benim için oynarsan, özgürlüğünü vereceğim?

 Oynamak?

 Ne oynayacağız?

 Özür dilerim.

 2 dakika doldu.

 Tamam bitiriyoruz.

 Evet, imzalayacak mısın, imzalamayacak mısın?

 İlk bahis senin paranla olacak.

 Daha sonra kazandıklarını kullanacağız.

 Ve de kazandığın sürece ortalama bir rakamla devam edeceğiz.

 Ya kaybedersem?

 Hiçbir şey.

 Sonra ne olacak?

 Gitmek için özgür olacaksın.

 Bu iş ne kadar sürecek?

 En fazla 2 hafta sürecek.

 - Nasıl olur, bilmem ki  - Endişelenme.

 Hiç bir özel yeteneğe ihtiyacın yok.

 İki şeyi hiçbir zaman unutma.

 Bana hiç bir sebeple dokunma.

 Neden?

 Hiçbir uzantıma.

 Hiçbir resmime.

 Bu yolculukta hatıraya ihtiyacın yok.

 Hatırlıyor musun?

 Akşam.

 Daha başlamadan önce?

 Hayır.

 Güven belgesine ihtiyacın var mı?

 Evet, onu tanımıyorum.

 Kontrol kulesiyle yapılan uçak kayboldu görüşmesinin  kayıtlar 2 saat 12 dakika sonra  bulundu.

 Kara kutu çarpışmanın  son anlarıyla ilgili gerekli bilgiyi sağlayacaktır.

 231 yolcu ve 6 mürettabatın  ölüm anı.

 Hayatta kalan tek kişi, Tomás Sanz  polis nezaretinde hastanede.

 2 ay önceki banka soygunu nedeniyle  gönüllü olarak mı burdasın?

 Bir uçak kazasının içinde olmak nasıl bir şey?

 Uykuluydum.

 Haydi.

 Bana sahip oluyorsun.

 Bu şey de ne?

 - Çok komik kokuyor.

 - Şeker pekmezi.

 Benim favorim.

 Kesinlikle.

 Ödülünü alayım.

 Özür dilerim.

 Federico, burada kalamazsın.

 - O yeni.

 - Bırak da gitsin.

 İşte burada.

 Bu da ne?

 Beni bilirsin parayla bahis oynamam.

 Bu para değil.

 Mücevher.

 Uçak kazasında kurtulan tek kişinin tazminatı.

 Evet, elbette.

 Bana tanıdık biri gibi geliyorsun.

 Onunla oynamayacağım.

 Her neyse, bu yeterli değil.

 Parmaklarından biri gerçek bir av olacak.

 Eğer istekliyse.

 - Oynayacağım.

 - İyi fikir.

 - Ne yapabiliriz, Federico?

 - Oynarız.

 - Bekle!

 - Beni sayma!

 Bekle, lanet olsun!

 - Parmağım ne olacak?

 - Parmağını kaybetmeyeceksin.

 - Yolun dışında.

 - Üçerli haldeler.

 Hepsi amatör bunların.

 Bingo da kazanan ya da balkondan düşen.

 Ne yani?

 Sana karşı kesinlikle  hiçbir şansları yok.

 - Hayır.

 Boşver!

 Uçak kazasında hayatta kaldın ben sana oynadım  Sence bu şans mı değil mi?

 Ne yani?

 Orada ihtiyacın olan tek şey şans.

 Evet, ama aptal değilim.

 Ve ayrıca sen  şansını kontrol edebilirsin.

 - Sen delisin!

 Yolun dışında.

 Ya da sana dokunurum ve  yoldan alırım.

 Neden uçak kazasından bir tek sen kurtuldun?

 Neden?

 Orada iyi insanlar vardı.

 Seni ne kurtardı sıradan hırsız?

 Allah mı?

 - Şans.

 - Senin için öyle  bir şey yok.

 Senin ödülün, onların şansını almandı.

 Aksi takdirde, ölmüş olurdun.

 - Kesinlikle.

 - Sana inanıyorum.

 Ama istemezsen  bunu unutabilirsin.

 - Parayı sakla.

 - Bunu parmak için  mahvettin ve şansı sana verdim.

 O senin.

 Eller masaya lütfen.

 Gözbağlarını kaldırın.

 Kımıldama lütfen.

 Alo?

 Alo?

 Hala oynuyor musun?

 Kimsin?

 Hala oynuyor musun?

 Sence, Federico?

 Sen yaşlılıktan ölmeyeceksin.

 - Ne?

 - Kafamda bir böcek var.

 Ve bu akşam daha fazla kazanacağım.

 ve hayatım boyunca devam edeceğim!

 Kaybedilmiş bir parmağın olabilir.

 - Sen de öyle, haklısın?

 - Hayır.

 Eğer seninkini keserlerse buradan kaçarım.

 Onlarınkini belki.

 Ama benimkini asla.

 Kazanmayı sevmen beni mutlu etti.

 Peki bunu nasıl paylaşacağız?

 Seninki sonbahar ve kış.

 Benimki ilkbahar ve yaz.

 Ne sinir!

 Yatacağımız bir oda bakacağım.

 Ben Anna.

 Sinyal sesinden sonra mesaj bırakın.

 Merhaba Anna, benim, orada mısın?

 Anna  Orada mısın?

 Çok güzel.

 Sadece  iyi misin demek içindi.

 Benimle gelmediğin için mutluyum.

 Uçağa binmek istememe rağmen  ikimiz de yaşadığımız için  mutluyum.

 Mutluyum.

 Seni özledim.

 Özür dilerim.

 Özür dilerim.

 Haydi!

 Koş!

 Haydi, yukarı!

 Bunu yapamam.

 Çok yaşlıyım.

 Allahım!

 Bana çantayı ver!

 Haydi, onu bana ver!

 - Bana dokunma!

 - Onu bana ver!

 Bana hiç dokunma.

 Ama hiç!

 Paralı telefondan aramayı düşündüm.

 Gelecek sefer ilk bana söyle.

 - Bunu yapacağız tamam mı?

 - Tamam, tamam.

 - Onun adı ne?

 - Anna.

 - Resimdeki kız mı?

 - Evet.

 - Seninle yolculuk yapmıyor muydu?

 - Uçağı kaçırdı.

 Şanslıymış.

 Peki uçağı nasıl  kaçırdı?

 Boğa güreşçisini uyarmak için telefona ihtiyacımız vardı.

 Büyük bir güreş ancak korkuyla yapılır.

 Başarısızlık ya da gerçek bir boğa güreşi korkusu değil.

 Acı korkusu.

 Seninki, senin çevrendekiler, senin adamların.

 Korku boğa güreşi yoluyla, gerçeği görmeni sağlar.

 Ama sen hiç boğa tarafından boynuzlanmadın.

 Ve boğaya olan korkumu kaybettim.

 Bu olmadan bu işi yapamazsın.

 Günaydın.

 Günaydın.

 - Alejandro Domínguez.

 - Biliyorum.

 - Birkaç sorum olacak.

 - Bir saniye izin verir misiniz?

 Tabii ki.

 Bu ilk defa olmuyor.

 Alarm çalışmadı mı?

 Onu açmayı her zaman unuturum da.

 - Bu bazen olur.

 - Yaşlılık.

 Bazı şeyleri unutuyorum.

 Lütfen özür dilemeyin.

 Başka eksik bir şey var mı?

 Hayır.

 Bir dakika.

 Teşekkürler.

 Bunu oraya koy, lütfen.

 Sara.

 Arabalarda Tomás Sanz'ın izleri var.

 - Ya diğeri?

 - Hiçbir iz yok.

 Camlar ya da kapılar zorlanmamış.

 - Peki içeri nasıl girdi?

 - Duvarlardan.

 Ya da anahtarları vardı.

 Bize tüm evi gösterdin mi?

 Domínguez'in hiçbir mahkumiyeti  ya da dosyalarımızdaki biriyle bağlantısı yok.

 Tamam.

 Güle güle küçük boğa.

 Güle güle.

 Beni yalnız bırak.

 Uçakta ne yapıyordun?

 Kaçıyordum.

 Ve daha sonra?

 Belki iş için sahile giderdin.

 Bundan sonra Caribbean'ı satın almak için yeterli olurdu.

 Ne oynayacağız?

 Henüz karar vermedim.

 Gelecek ay burada tekrar öğle yemeği yiyeceğiz.

 O zaman görüşürüz.

 Bir dakika.

 Sanırım burada kalacağım, Alfredo.

 İyi günler.

 İyi günler.

 - Pencereyi kıran sendin.

 - Ne?

 Arkanı dön, bir adım uzaklaş, ellerini arabaya koy.

 Bu da ne?

 Beni anlıyor musun?

 Seni kelepçeleyeceğim.

 - Önce sağ kol.

 - Bana dokunmak için  buna ihtiyacın var.

 - Arkanda.

 Bana dokunmayı kesecek misin!

 Bırak gideyim!

 Beni de kocan ya da çocukların gibimi yapacaksın?

 Ne?

 Yara izi.

 Meslektaşların arasında ünlüsün.

 Sende ölmüş olmalıydın.

 Ama yaşadın.

 Tomás Sanz nerede?

 Senin iyi şansın karşındakinin kötü şansıdır.

 İşte olay bu?

 - Tomás Sanz?

 - Haydi bir anlaşma yapalım.

 Seni ona götüreceğim ve beni unutacaksın.

 Bütün tazminatını bu işe harcadın ha?

 Bu işe yarayacak mı?

 Yarayacak.

 Neden Sanz'la uğraşıyorsun?

 Yahudiye gitmesine izin ver.

 - Kim?

 - Yahudi.

 Toplama kampında hayatta kaldı ve gazinoda yaşadı.

 Ödülü alabileceğini söylüyorlar.

 Onu normal bir insana çevir.

 Ama ben buna inanmıyorum.

 Birlikte olduğumuz yol gibi.

 Bu akşam esirlerle oynuyor olacağız.

 Hepsi benim gibi insanlara izin veren   aptallar ve sen onlara uğursuzluk getiriyorsun,  onlara dokunuyorsun.

 Onları hissediyorsun.

 Ellerindeki küçük şansı almak için.

 Daha sonra zarları ayarlıyorsun ve en yüksek numara kazanıyor.

 Şakır şakır yağmur yağacak.

 Sıcak tutan elbiselere ihtiyacın olacak.

 Ahlaksız anne.

 Canını sıkan bir şey mi var?

 Bana söyleyecek misin?

 Güven belgesi.

 POLİÇE: EŞİN ÖLÜMÜ İÇİN.

 ÇOCUĞUN ÖLÜMÜ İÇİN.

 Ortaya konulan paralar, lütfen.

 Bu tablo gerçek mi?

 - Evet, neye oynuyoruz bahsi?

 - Ben evimi koyacağım.

 Şimdi mi koyuyorsun ortaya?

 Oynarken seni mutlu eden bir şeyler düşün.

 Kendini rahat hissetmen için iyidir.

 Mutluluk veren bir şeyi düşün.

 Anna'yla mesela.

 Neden oynamıyorsun?

 Ödülü alamadım.

 Emin misin?

 Onu almadığın zaman, sen hiçbir şeysin.

 - Tomas'la birlikte olan yaşlıydı.

 - Esirleri seçme  zamanı geldi.

 Neden burada olmadıklarını anlayamıyorum.

 - Haydi gidelim.

 - Şimdi yapamayız.

 Tekrar oynayamayız.

 Lütfen bir adım öne çık.

 Onu bulmak için tek yol bu.

 Beyaz saçlı adam.

 Beyaz saçlı adam.

 Bir adım öne çık.

 Aynaya yaklaş.

 En iğrenç olanını seç.

 Kavuniçi kazaklı olan.

 Kavuniçi kazaklı adam, bir adım öne çık.

 Kazanan ortaya konan parayı ve esirleri alır.

 Gözbağları.

 Endişelenme bu en müthiş kısım.

 Tamam mı?

 Haydi başlayalım.

 Bekleyin.

 Daha başlamayın.

 Aynaya doğru yaklaş.

 Eliniz, lütfen.

 6 ve 4  10.

 Eliniz, lütfen.

 3 ve 2.

 5.

 Eğil!

 Oyun geçersiz oldu.

 Buraya gelirken o benim odamdaydı.

 O seni yenemez.

 - Artık onun silahı var.

 - Ve seni durduramaz.

 O !

 Beni mahvettin!

 Biraz daha beklemiş olmalıydın.

 Ödülü haketmiyorsun.

 - Bu da ne?

 - O bizim, bırak onu.

 Ee ne yani?

 - İnsanlara kazık mı atıyoruz?

 - Bu seni sıkıyor mu?

 Bu kız.

 Ona ne olacak?

 - Büyük ihtimalle soğuktan ölecek.

 - Haydi söyle bana.

 Hiçbir fikrim yok.

 Fotoğraf, öpücük belki de senin için bir şeyler ifade ediyordur.

 Devam et.

 Bak, garip bir törenle, onun şansını aldın.

 Artık onun şansı sana ait.

 Artık oynayacağımız oyun bu.

 İnsanların şansı.

 Daha fazla fotoğraf, daha fazla şans.

 Bana inanmıyor musun?

 Bu kadar basit insanlar fotoğraflarla oynamayı seviyor.

 Kaçacak parayı denkleştirmenin en kolay yolu bu.

 Bunu sevmedim.

 Bu oyunu oynamayacağım.

 Başka bir yol bilmiyorum.

 Bu yüzden, bu senin seçimin.

 Benimle kal ya da arabadan çık.

 Bir silah al ve banka soymaya git.

 Kararını ver.

 O gelmek üzere.

 - Sen bir p.

 Çsin.

 - Bizim işimize baktıktan sonra.

 Ortaya konan paralar lütfen.

 Beni burada bekle.

 Hazır mısın?

 - Herşeyi bahse çevirdin?

 - Hepsi ya da hiçbiri.

 Ve de çek.

 Bu akşamdan sonra koşmaya  arabada uyumaya ve berbat şeyler yemeye son vereceğiz.

 Sonra, Ucanca'ya son oyun için gideceğiz.

 Ucanca?

 Orada ne kazanacağımız çok daha önemli.

 Bu kazanmak ve saygı  görmekle ilgili değerli bir soru.

 Bu iyi.

 Ne?

 Saygı mı?

 Tüm bunların nedeni bu.

 Burada kazandığın zaman dünyanın en şanslı adamı olursun.

 Sonra güle güle deriz.

 Bana içecek bir şey alırsın.

 Ya da iki şişe.

 Şimdi konsantre ol.

 Buradakilerden herhangi biri Ucanca'ya gitmek için cinayet işleyebilir.

 Haydi!

 Çabuk!

 Koş!

 Haydi koş!

 Haydi, Haydi!

 Sadece iki tane kaldı!

 Haydi, Haydi!

 Dur, Alejandro!

 Kazandın!

 Dur, Alejandro.

 Dur.

 Kazandın.

 Federico?

 Federico?

 Kapıyı açmalarına izin ver!

 Sana hepsi açık.

 Beni bir yerlere bırakabilir misin?

 Tren nerede?

 O burada ne yapıyor?

 O burada ne yapıyor?

 Kızı aldığın yere bırak.

 Kızı tekrar valize koy.

 Özür dilerim ama o bana ait.

 Defol.

 Defol!

 Özür dilerim.

 Bu hiç olmamalıydı.

 Tomas'ı bulmuşsak burada olmamalıydın.

 Anna.

 Yardımına ihtiyacım var.

 Benimle konuşmalısın.

 En baştan başlayalım.

 Neden uçağa binmedin?

 Onu terkederek hiçbir yere varamazsın.

 Ya da uçak kazasından kaçınarak.

 Çünkü o da hayatta kaldı ve neyin nasıl olduğunu gördü.

 Kötü şansın Tomas'ın suçu, Anna.

 Ölebilirdin.

 Sana inanmıyorum.

 Benim uçmama izin vermedi.

 Havaalanında bana, "Seni artık sevmiyorum.

"dedi Hayatımı kurtardı.

 Sen ne dedin?

 "Seni artık sevmiyorum.

" Sen iyi misin?

 Capparos'un dosyası neden kopyalandı?

 Otoyol manyağı.

 Mahkeme kopyasını istedi.

 - Ne için?

 - Eski hanımının isteği nedeniyle.

 Bu bir intihardı ama kadın hayat sigortası istedi.

 Ve Van Kuipp ödemek istemedi.

 Van Kuipp!

 Havayolunun sigorta şirketi!

 O bana ait.

 İyi akşamlar.

 - Sen Claudia mısın?

 - Evet.

 Bekler misiniz?

 Ofisiniz bize Caparros ve Sanz'ın dosyalarıyla ilgilendiğinizi söyledi Evet.

 Hastanede başka birilerini gördüm.

 Kahrolası!

 Kahrolası!

 Kötü şans.

 Kötü şans!

 Anna'ya ne olacak?

 Onu geri alamayız.

 Nasıl?

 Onun resmi için oyna.

 Ama o herif Ucanca'ya gitti.

 - Şimdi başkasına ait.

 - Kim?

 Samuel Berg.

 Yahudi.

 Bunu nereden biliyorsun?

 Çünkü herifte Tanrısal bir şans var.

 Kimse Ucanca'da 30 yıl kalamadı.

 P.

ç!

 Beni oraya götürmek istiyordun!

 Sen kaybedemezdin bu yüzden Anna'ya oynadım.

 Oyun nedir?

 Sana boş bir tabanca verirler.

 İlk sen ateşlersin.

 Onu öldürürsen kazanırsın.

 Aksi halde  Yahudi ateş eder.

 Beşe bir.

 Kötü mü sence.

 Senden daha şanslı olan adam 6 feet aşağıda.

 Şimdi, bu benim kararım.

 Kime oynayacaksın?

 Ucanca'ya bir uçak tuttular.

 Neden bana kaybeden birini getirdin?

 Oynama.

 Gérard haberi olmadan oyunda  arkadaşını sürdüğünü söyledi.

 Kimse buraya aşkla gelmez.

 Adam oynamakta kararsız.

 Genelde oyuncularla konuşmak gibi bir alışkanlığım yoktur.

 Fakat bu kez bir istisna yapacağım.

 Bak.

 Her sabah göçmenlere kapılar açılır.

 Ve onlardan birçoğu getirilir.

 Önce en yaşlıları  Sonra ailelerimiz  Yaşı büyük olan abilerimiz ablalarımız  İki hafta içinde  elli kişiyi geçmiyorduk.

 Sonunda gelmeyi bıraktılar.

 Ve bir gün  Bir adam çıkageldi.

 Bu bir muhafız değildi.

 Üzerinde  kum rengi bir kostüm vardı.

 Siyah bir mendille burnunu kapatıyordu.

 İyi gözükmüyordu.

 Bizi aldı ve  karnesine yazdı.

 Ailelerimize geri dönmemizi söylemişti.

 Sonra gitti ve bir daha dönmedi.

 Fakat muhafızlar geri döndü.

 Bizi yanyana dizdiler ve numara verdiler.

 Kollarıma baktım.

 Bu ben değildim.

 Bu başkalarından biriydi.

 Eğer kapıyı geçtiğinde  dönüp bize baktıysa  kazandığındandır.

 Sonra birden kayboldu.

 Her gün yeni bir iki numara.

 Veya hiçbiri.

 Bazen bize sadece bakıp giderlerdi.

 Sonunda ben ve Daniel'den başkası kalmadı.

 Dört gün boyunca yalnız kaldık.

 Bayağı konuştuk.

 Daniel bazı şeyleri biliyordu.

 Bana babasına yardım ettiğini söylemişti.

 Ona sürekli bakıldığını  biliyor muydunuz?

 Onu ortalarda görebilir miyiz?

 Bu onun kız kardeşi Helena'nın resmi.

 Dışarıda bekleyenlerin  ailemiz olmadığını Daniel biliyordu.

 Kapı yeniden açıldığında  arkadaşımın elini sıktım.

 Gözlerimi kapatıp bunun ben olmamam için dua ettim.

 Daniel beni bıraktığında gözlerimi açamıyordum.

 Onunla yüzyüze gelmeyi istemezdim.

 "O sende" dedi.

 Ve gitti.

 Sonra  elime fotoğrafını bıraktı.

 Kapı yeniden açıldığında  üniformalar değişmişti.

 İyi.

 Siz hazırsanız  oynayalım.

 Aşağı giden bir asansör gördüm.

 Roberto?

 Carlos, Javier.

 Okudunuz mu?

 Federico, yaşamalısın.

 Bana güven.

 Ne olur.

 Sağ salim geri dön.

 "Seni artık sevmiyorum."

Haydi çıkalım buradan.

 Bitirdin.

 Git.

 Christ, Federico.

 İkimiz de bitirdik.

 Haydi.

 Kazandık.

 Kazanan sensin.

 Dikkat et.

 Sara?

 Orada mısın?

 

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar