Print Friendly and PDF

Translate

Ani Tehlike (1965) The Ipcress File

|


 109 dk

Yönetmen:Sidney J. Furie

Senaryo:W.H. Canaway, James Doran, Len Deighton

Ülke:İngiltere

Tür:Gerilim

Vizyon Tarihi:01 Ocak 1966 (Türkiye)

Dil:İngilizce, Arnavutça

Müzik:John Barry

Çekim Yeri:Birdcage Walk, St. James's Park, St. James's, London, İngiltere, Birleşik Krallık

Oyuncular

Michael Caine

Nigel Green

Guy Doleman

Sue Lloyd

Gordon Jackson

Devam Filmleri

1965 - Ani Tehlike(13,616)7.2

1966 - Cehennem Dönüşü(5,838)6.9

1967 - Milyonluk beyin(4,675)6.0

1976 - Spy Story(22)6.8

1995 - Bullet to Beijing(1,367)5.6

1996 - Midnight in Saint Petersburg(1,008)5.1

Özet

Londra'da, bir casusluk ajanı İngiliz bilim adamlarının çocuk kaçırma ve beyin yıkama olaylarını soruştururken, bir yandan da kendi bürokrasisiyle uğraşmaktadır

Altyazı

 - Sadece bunlar.

 - Tamam.

 - Hangi tren efendim?

 - 7:55, Nottingham.

 - Dr Radcliffe için rezervasyon olacaktı.

 - Peki, efendim.

 '7:55 treni peron 13'den kalkıyor.

 'Rugby, Leicester, Nottingham ve Sheffield'da duracaktır.

' - Gerçekten çok teşekkürler.

 - Teşekkürler, efendim.

 - Her şey tamam?

 - Evet, teşekkürler.

 Evet, iyi tatiller, Dr Radcliffe.

 Henderson sizi Notthingham'da karşılayacak.

 - Tamam.

 Güle güle.

 - Oldu.

 Hoşçakal.

 '  peron 13’den kalkıyor.

 'Rugby, Leicester, Nottingham ve Sheffield'da duracaktır.

' Herkes trene!

 Dr Radcliffe kameranızı mı unuttunuz?

 Dr Radcliffe nerede?

 Günaydın.

 Sabah olunca uyanmalısınız.

 20 dakika geç kaldın, biliyorsun.

 - Yeni bir şey var mı?

 - Hepsi raporda yazıyor.

 Bazılarının aksine gayet derli toplu.

 Hatırlaman gerekir ki sen hala ordudasın, dostum.

 Sana bir şey söyleyeyim mi.

 Sen benim yerime hatırla.

 sabah 9:45, posta dağıtımı.

 Postacı senin adamın Haggerty'ydi, iki paket ve dört mektup dağıttı.

 sabah 9:56, fırının minibüsü çağrıldı.

 iki büyük kepekli ve dilimlenmiş bir beyaz ekmek bıraktı.

 Ayrıca her zamankinden 1 lt fazla süt aldılar.

 Ya içeride daha fazla kişiler ya da daha fazla çay tüketiyorlar.

 Ne arıyorsun burada?

 Senin sırana daha saatler var.

 Ross seni istiyor.

 Bu nedenle benim gibi yaşlı kurtlar gelip senin nöbetini devralmalı.

 - Ne istiyor?

 Sana söyledi mi?

 - Hayır.

 Hiç bir şey söylemedi mi?

 Evet.

 Onun güvencesi altındaymışım.

 Sana da ihtiyar Ross'a da lanet olsun.

 - Biliyorsun?

 - Neyi biliyor muyum?

 Kaseti silmen gerekiyor.

 Kayıt devam ediyordu.

 İyi sabahlar.

 - Günaydın.

 - Günaydın, efendim.

 - Teşekkürler.

 - Teşekkürler.

 Haydi, küçük güvercinler.

 İçeri gel, Palmer.

 - Çavuş Palmer emredildiği gibi rapor veriyor.

 - Kapıyı kapat, Palmer.

 Hamile bir deve gibi iki büklüm ofisime gelme.

 Hazırola geç.

 Rahat.

 Bu benim B-107 mi, efendim?

 Sanki bilmiyormuşsun gibi.

 Ayrıca okuması oldukça zor, Palmer.

 Orduyu çok seviyorsun, değil mi?

 Oh, evet, efendim.

 Orduyu çok seviyorum, efendim.

 Esprilerin için daha iyi bir kitle bulmalıyız.

 - Seni Binbaşı Dalby'nin oraya gönderiyorum.

 - Oh.

 Görevim ne olacak, efendim?

 Senin garip yeteneklerini gözetleme görevlerinden daha çok kullanmanı sağlayabilir.

 - En azından iki boyunca tavan arasının birinde kısılıp kalmazsın.

 - Ah, bu bir terfi mi, efendim?

 - Sayılır.

 - Maaşım artacak mı?

 Bir bakalım.

 Şimdi 1300 artı harcamalarını alıyorsun.

 Evet, efendim.

 - Sana 1400 vermeye çalışacağım.

 - Oh, teşekkürler, efendim.

 - Şimdi yeni çıkan kızılötesi mangallardan alabilirim.

 - Paranı harcama.

 Gittiğin yerde yemek yapmaya çok vaktin olmayacak.

 Dalby adamlarını çalıştırır.

 ve bendeki mizah anlayışı onda yoktur.

 Evet, efendim.

 Bunu özleyeceğim, efendim.

 Pekala, gel bakalım, devrini yapalım.

 Ah, B-107, bu bizimle gelmek zorunda mı?

 Korkarım öyle.

 Hadi gel, Palmer.

  eski bir işi almak   hayır, hafta sonları olmaz.

 Oh.

 Günaydın, efendim.

 İstemiş olduğunuz adam görüşmek üzere yukarıda sizi bekliyor.

 Kapıdan geçin, koridoru takip edin ve merdivenden yukarı çıkın.

 - Anladın mı?

 - Ah, evet, teşekkürler.

 Beklemek ister miydin?

 Efendim.

  Ben zor olduğumu zannetmiyorum, zor olan bu işler.

 Yani, demek istediğim  Günaydın, Dalby.

 - Günaydın, efendim.

 - Az önce T-104'ünü okudum.

 Bunun sizin ziyaretinizi hızlandıracağını düşünmüştüm.

 Hızlandırdı da.

 Radcliffe'i kaybetmeniz ne yazık.

 Aslında böyle bir şeyin olmasını bekliyorduk.

 Umarım bölümümü işi boşlamakla suçlamıyorsunuzdur.

 Sevgili dostum, bununla ilgili bir şüphemiz yok.

 Anlamana yardımcı olayım, Dalby.

 Radcliffe'in korumasının öldürülmesi şüphelerimizi doğruladı.

 Bir süredir beyin göçünü araştıran bir bölümümüz var.

 Devlette çalışan birçok bilim adamı kariyerlerinin tepesindeyken işlerinden ayrılıyorlar.

 Çalışmayı bırakıyorlar.

 - Hepsini kontrol ediyoruz, değil mi?

 - Tabii ki.

 Hepsini kontrol ediyoruz.

 126'sı son iki yılda ayrıldı.

 107'sinin ayrılmak için geçerli nedenleri vardı.

 Daha iyi olanaklar, daha çok para.

 Üçü öbür dünyaya göç etti.

 - Peki diğer 16'sı?

 - Radcliffe ile 17.

 17 üst düzey adam.

 Olasılık kanunlarına karşı gelen şeyse hiçbirinin ayrılmak için mantıklı bir sebebi yoktu.

 Ama Radcliffe istifa etmedi.

 - Kaçırıldı.

 - Kesinlikle.

 Şimdi ilk gerçek ipucumuzu bulduğumuzu düşünüyoruz.

 Ve senden Radcliffe'i geri getirmeni istiyorum.

 - Deneyeceğim.

 Tabii.

 - Bu yeterli değil.

 Eğer onu geri getirmezsen, yukarıdakiler senin bölümü kapatmak zorunda kalabilirler.

 Bir dakika.

 Bu bölüm karşı istihbarat için kurulmuştu.

 Radcliffe gibi güvenlik düzeyi bir (S1) gözetimleri için değil.

 Wilson ve Roberts'ın bölümleri de öyle.

 Ama ben onları S1 görevlerine atıyorum.

 Onlar savaş dairesi, ben içişleri dairesiyim.

 Bunun farkındayım Dalby.

 Bunu sana ben ayarladım, hatırladın mı?

 İşi bitmiş bir binbaşıya göre gayet iyi bir işin var, değil mi?

 Hm.

 Taylor'ın yerine sana yeni birini getirdim.

 Hm?

 Nasıl biri?

 Biraz itaatsiz biri ama iyi bir adamdır.

 Çavuş Palmer.

 - Bu çok fazla Bayan Norman.

 - O kadar da değil.

 Lyons Corner evini yaptıktan sonra benden bir barı temizlememi bekleyemezsiniz.

 - İyi bir oteldir.

 - Bilmiyorum.

 İşçi bulma kurumunda daha iyisini bulabilirdim.

 Evet, efendim?

 Şimdi yukarı çıkabilirsiniz.

 İyi şanslar, Palmer.

 Gerekli her şeyi hazırla.

 - İyi günler, efendim.

 - İyi günler.

 Kapıdan geçin, koridorda ilerleyin ve merdivenden yukarı çıkın.

 Anladım!

 Kapıyı kapat.

 Genelde bir B-107'nin konusu olmuş birine içeriği okunmaz, Palmer, ama sana doğrudan söyleyeceğim.

 "İtaatsiz, "Saygısız  "ve bir düzenbaz  "ve belki de suç işlemeye meyilli.

 " Evet, oldukça adil bir değerlendirme olmuş.

 - Efendim.

 - İyi.

 Bu son özelliğin faydalı olabilir.

 Ama senle ilgili bir sorunum olursa, Palmer, seni yakarım Palmer, seni öyle bir yakarım ki, Ross'un seni bulduğu yere geri dönmek zorunda kalırsın.

 Gel benimle.

 Kulağına küpe olacak bir söz.

 Eğer Ross'a raporlanacak bir şey çıkarsa ben raporlarım.

 - Anladın mı?

 - Evet, efendim.

 Bu güzel akşam için size teşekkür ederim.

 Şakalarını sakla, Palmer, Albay Ross'un mizah anlayışı bende yoktur.

 Evet, bunu çok özleyeceğim zaten, efendim.

 İşini devraldığım adam bana gerekli bilgileri verecek mi?

 - Eğer ruhuyla konuşabilirsen evet.

 - Affedersiniz anlamadım?

 Bu sabah vuruldu.

 - Günaydın, efendim.

 - Günaydın.

 Günaydın, efendim.

 Murray.

 Palmer.

 - Merhaba.

 - Merhaba.

 Tabancanı ona ver.

 Ona bir Colt.

 32 verin.

 - Bunu nasıl kullanacağını biliyor musun?

 - Colt.

 32'yi mi?

 Evet.

 - Otomatiğimi kullanmayı tercih ederim.

 - Colt'u kullan.

 Colt'u kullanırım.

 - Günaydın, efendim.

 - Günaydın.

 - Günaydın, efendim.

 - Günaydın.

 Günaydın.

 - Teşekkürler.

 - Bluejay üzerine olan dosya bu, efendim.

 - Buna ihtiyacınız var mı?

 - Hayır  Oh, gir içeri, Palmer.

 Evet, anladım.

 Ben buradan gideceğim.

 Eğer sen de buradan gidersen.

 Oh, evet.

 Affedersiniz.

 Geçen gece oraya nasıl gittin?

 Ortaya ne çıktı?

 Sabah S1'miz, Radcliffe kaçırıldı ve Taylor öldürüldü.

 Bana bildirilen şu ki, eğer Radcliffe'i geri getiremezsek bu bölüm kapatılacak.

 Mesaj alındı ve anlaşıldı.

 Palmer.

 Bu Palmer, Taylor'ın yerine geldi.

 Chilcott-Oakes.

 - Merhaba.

 - Carswell.

 Gray, Edwards ve Courtney.

 Alice tanıyorsun, tabii.

 Pekala, o zaman  Oh, oturabilirsin.

 Avrupa’da Radcliffe'i pazarlayabilecek boyutta çalışan sadece iki kişi var.

 İlki, kod adı Serçe, bana adı prens Sûreté tarafından bildirildi.

 iki ay evvel tutuklandı ve hala hapishanede.

 Böylelikle geriye Erik Ashley Grantby kalıyor.

 Kod adı Bluejay, Arnavutluk 1918 doğumlu Teşekkürler, Chico.

 Şapkalı olan, Bluejay, Kel olan ekibinin şefi, kod adı Housemartin.

 Bu iki yıl önce Stockholm'de çekildi.

 Bu Bluejay'in daha yakın zamanda çekilmiş bir filmi Geçen ekim, Viyana.

 O zamandan beri gözüküyor ki kendini saklıyor.

 Alice onun dosyasından Londra ve çevresinde sıkça uğradığı bilinen yerlerin listesini çıkarttı.

 Ben hepsinin kontrol edilmesini istiyorum.

 - Jock, bunları al.

 - Efendim.

 - Gray.

 - Efendim.

 - Edwards.

 - Efendim.

 - Chico.

 - Teşekkürler, efendim.

 Palmer.

 Son olarak, eğer Bluejay'in elinde Radcliffe varsa onu en yüksek teklifi veren satacaktır.

 ve bu da biz olmalıyız.

 Onunla kim bağlantı kurarsa onun bizim de alıcı olduğumuzu bilmesini sağlamalı.

 Pekala, işe koyulun.

 Courtney, seninle bir şey konuşacağım.

 Şey, ah, benim adım Harry.

 - Ben Jock.

 - Merhaba.

 - Bu onun sevgilisi mi?

 - Hayır!

 Resmi davranışlarını kadınlar üzerinde uygulamıyor herhalde.

 Kurallar onlara işlemiyor.

 - Sana da nutuğunu çekti, değil mi?

 - Evet.

 Bunu herkese yapar.

 Yine de gerçekten kötü biri değildir.

 Havladığı kadar ısırmaz.

 Gel.

 Bu senin masan, Bay Palmer.

 - Pipo içermiyorsun, değil mi?

 - Hayır.

 Bay Taylor kanserden korkardı.

 Merkezi istihbarat bürosu raporları, ekipman talep formu, harcama izin formu, araba evrakları - seninki mavi zodyak.

 Kayıt defteri, sigorta, sürücü ehliyeti ve L-101 formu.

 L-101 formu nedir?

 Çalışma raporu.

 Her işten sonra bir tane hazırlaman gerekir.

 Bu Dalby mutlu ediyor.

 Grantby'i 19 farklı yerde sormalıyım o zaman 19 tane saçma cevap mı bulmalıyım?

 Aynen öyle, ahbap.

 Buradaki işler neredeyse hep ayak işidir.

 Bu Dalby'nin iş yapış şekli olabilir.

 Ama benim değil.

 - Görüşürüz, Jock.

 - Tabi, hoşçakal.

 Sana hep yardım ediyorum, değil mi?

 - Biz arkadaşız, değil mi?

 - Bir kereliğine bana yardım etmeye ne dersin?

 Tabii, Pat.

 Senin için her şeyi yaparım.

 - Tünaydın, Müfettiş.

 - Tünaydın.

 - Adı ne demiştin?

 - Grantby, Erik Ashley Grantby.

 - Bakalım nelerimiz var.

 - Ona ait yeşil kartınız var.

 - Uzun zaman almaz, efendim.

 - Tamam.

 - Şimdi  - Evet?

 Geçen akşam beraber olduğun şu sarışın piliç.

 - Rita?

 - Telefon numarası ne?

 Seni pis ihtiyar.

 Sen benim sırtımı kaşıyacaksın ben de onunkini.

 - Seni bir yere kapatmalılar.

 - Biliyorum.

 - İşte bunlar, efendim.

 - Teşekkürler.

 Ah  Grantby.

 Önemli bir suçlu.

 Pekala, işte, Harry.

 Bunu iyice incele.

 Üç park fişi.

 Thurlow Gardens.

 Thurlow Gardens.

 Thurlow Gardens.

 Sonuncusu daha iki hafta önce.

 İşte!

 Plaka numarası.

 - Bunu not edebilir miyim?

 - Tabii.

 4-1-7  F-L-U.

 - Teşekkürler, Pat.

 - Bir saniye.

 Kızın telefon numarasına ne oldu?

 Oh!

 Ayrıldım ondan.

 Bana Donaldson'nun Metallerin kristal yapısı ve Wilson'un Metal Yorulma ve Gerilme Mühendisliğini  getirin.

 Evet, tabii.

 Bay Grantby?

 Bay Grantby, bilimsel bir aletin önemli bir parçasını aramaktayız.

 Bir trende kaybolmuştu.

 Düşündük ki onu bulmamızı siz sağlayabilirsiniz.

 Şşşş.

 Bir anlaşma yapmak istiyoruz.

 Beni altıdan sonra arayın.

 Santral, Knightsbridge 2149'dan arıyorum.

 Ulaşamadığım bir numara var.

 Kontrol edebilir misiniz?

 'Bu numara kullanılmamaktadır.

 ' Grantby.

 Tamam, beyler, oturun.

 Pekala, ne söyleyeceksiniz dinleyelim bakalım.

 Carswell?

 Aa, şans yok efendim, ben ulaşamadım.

 - Chico?

 - Durum aynı.

 Çok üzgünüm, efendim.

 Üzgün olmanın hiç bir yararı yok, var mı?

 Onunla bağlantıya geçen kimse yok mu?

 Aa, ben geçtim.

 Bilim müzesi kütüphanesinde.

 Ve?

 Bana kullanılmayan bir telefon numarası verdi.

 - Takip ettin mi?

 - Evet ama sonra onu kaybettim.

 - Kayıp mı ettin?

 - Evet.

 Seni aptal.

 Bir bakayım.

 Pekala, bunu raporuna yaz.

 Ne kadar saçmada olsa bir an önce L-101'lerinizi görmek istiyorum.

 Ondan sonra dışarı çıkıp tekrar Grantby'i arayabilirsiniz.

 Alice.

 Üzülme, adamım, bir şeyler bulabilen tek kişi sendin.

 - Çok memnun gözüküyordu.

 - Tuhaf bir gösterme etme şekli var.

 - Bunlar yasak biliyorsun.

 - Annem noelde almıştı bana.

 Şu an işte olman gerekir.

 Oh, sen iştesin ama değil mi?

 Dalby yeni elemanlarını tanımak ister.

 - Her şeyi gördün mü?

 - Evet, teşekkürler.

 O zaman nerede olduğunu biliyorsun  Viskinin.

 - Evet.

 - İkimize birer tane hazırla o zaman.

 Teşekkürler.

 Şerefe.

 Müzik sever misin?

 - Evet.

 - Niye bir şeyler çalmıyorsun o zaman?

 Mozart.

 Yemek pişirme müziği.

 Dalby'e L-101'inde ne anlatacaksın?

 Kadınlardan hoşlandığını.

 Doğru bildin.

 Onun düşündüğü gibi serseri değilsin.

 Kitapları, müziği ve yemek yapmayı seviyorsun.

 En çok piliçleri severim.

 - Bu işe nasıl girdin?

 - Kocam bu işi yapıyordu.

 Tokyo'da öldürüldü.

 Üzüldüm.

 Onlar da bana bu işi verdi.

 Askeri hapishanede yatmışsın.

 Evet, doğru.

 - Neden tutuklanmıştın?

 - Aaa  Berlin'de çalışıyordum ve Alman ordusu üzerinden oldukça iyi para kazanıyordum.

 ve İngiltere ordusunun beni cezalandırması konusunda ısrarcıydılar.

 - Ne yaptın?

 - Çok karışık.

 - Ross'u etkilemiş.

 - Beni de etkiledi.

 O yüzden benim burnumdan az getirmedi.

 Yine de, hapishanede 2 yıldan iyidir.

 Oranın yemekleri çok kötü.

 - Çok profesyonelsin.

 - Evet, sen de öyle.

 Bunların hepsine ihtiyacın var mı?

 Bir kişi yerine iki kişiye yemek yapmak neredeyse aynı kolaylıktadır.

 Bana katılırsın diye düşünmüştüm.

 Hayır, teşekkürler.

 Aç değilim.

 - Böyle yapmalısın  - Göster bana.

 Çok basit.

 Başlangıç için ilk bunu çıkart.

 Bakar mısın, lütfen?

 - Boş ver.

 Yemeğe çıkalım.

 - Tamam.

 Bir dakika.

 - Görevli memur, lütfen.

 - 'Kim istiyor?

 ' - Keightley, Özel bölüm.

 - Ah!

 Pat, ben Harry.

 Merhaba!

 Sanırım senin için burada bir şeyimiz var.

 Shoreditch'de bir adam yakalandı.

 Adamı gözaltında tutuyoruz.

 - Kod adı Housemartin.

 - Hemen geliyoruz.

 - Palmer.

 - Bay Palmer başka biriyle beraber az önce çıktı, efendim.

 Hemen geri döneceğini söyledi.

 Beklemek ister misiniz?

 Her şey kontrol altında efendim.

 Ben Palmer'ım.

 Anahtarları al.

 Bu taraftan efendim.

 Ayağa kalk.

 Ölmüş, efendim.

 Görünüşe göre Bluejay bunda bizi yendi.

 Tutuklama kağıdını görmek istiyorum.

 Burada, efendim.

 "Yasadışı çanta sahibi olmaktan tutuklu.

" - Çanta mı, nerede bu çanta?

 - Diğer adamlar götürdü.

 Alırken imzaladı.

 - İçinde ne olduğunu gördün mü?

 - Elektrik ekipman, efendim.

 "Sandersons yakınlarında tutuklandı.

" Ne bu Sandersons?

 Kullanılmayan bir fabrika, efendim.

 - Bununla dışarıyı arayabiliyor muyum?

 - Evet, efendim.

 - 225 Wellington Caddesi.

 - Dalby'mi arıyorsun?

 Dalby'i boş ver.

 Bir TX-82'ye ihtiyacım var.

 Alamazsın adamım.

 Ross için çalışırken bir şey öğrenmiştim.

 - Keightley.

 - 'Merhaba, Pat.

' - 'Ben Harry Palmer.

 ' - Naber?

 Yardımını istiyorum.

 Housemartin ölmüş.

 Ve benim TX-82'ye ihtiyacım var.

 Bunun için 3H güvenlik iznine ihtiyacın var.

 Durum ne?

 Durum?

 CC1.

 CC1?

 Tamam, Harry, öyle diyorsan.

 Bana yeri ve zamanı söyle.

 2:30.

 Geciktiler.

 - Palmer?

 - Ben Palmer.

 Pekala, işimize bakalım.

 Hadi gidelim.

 - Adamlar yerinde.

 - Onları kapının oradan uzaklaştır.

 Eğleniyor musunuz, Müfettiş?

 TX-82'i sen mi istedin?

 - Evet, efendim.

 Bence Radcliffe içeride.

 - Gerçekten mi?

 İşimize bakalım o zaman.

 Kapıyı kır.

 Tamam mı?

 Tamam.

 Ayrılın.

 Buraya ışık getirin.

 Hadi.

 - Bu nasıl bir fabrikaydı acaba.

 - Bilmem ki.

 Burada kimse yok, efendim.

 - Adamları buradan çıkarın.

 - Tamam, efendim.

 Arabalara binin.

 Hadi çabuk.

 Hadi kaldırın kıçınızı.

 Görünüşe göre boşuna yaptık bunu.

 Bu yeteri kadar iyi değil.

 Hadi.

 Hepiniz toplanın.

 Merkezi istihbarat bürosuna göre operasyon saat 2:25 başlayacaktı.

 Siz 2:35'de başladınız.

 Asıl iyi olmayan bu.

 İyi günler.

 Teşekkürler Bir dahaki seferi CC1 yetkisi kullanacağın zaman adamı bulduğuna emin ol.

 Biliyor musun.

 Eğer  Radcliffe burada olsaydı, Ben de bir  kahraman olurdum.

 O burada değildi.

 Sen de kahraman değilsin.

 Binbaşım.

 Bu soba hala sıcak.

 İçinde bunu buldum.

 Bir çeşit kayıt kasedi.

 - "Ipcress.

 " - Ne?

 Üstünde "Ipcress" yazıyor.

 Chilcott-Oakes verin bakalım bundan bir şey bulabilecek mi.

 Bir şey çıkabilir.

 Evet, Palmer, çıkabilir.

 - Bu arada öğle yemeği yediniz mi?

 - Hayır Hayır, efendim.

 Ben size ısmarlayayım.

 Bundan ne anlıyorsun?

 Eğer biraz daha ekipmanım olsaydı bir şeyler bulabilirdim.

 Değişik şekillerde oynatabilirdim.

 Pekala makul sınırlarda olabilir.

 Ama bir anlamı olmalı.

 Yine de bir TX-82'ye değmez, değil mi?

 - Bununla ilgili bir dosya açın.

 - Tamam, efendim.

 - Chico, Neden  - Ve biz hala Radcliffe'i bulmak zorundayız.

 Bu da daha çok ayak işi ve çalışma demek.

 İşe koyulun.

 Oh.

 Günaydın, efendim.

 "Champignons.

" Şaşalı bir Fransız markası için 10 pens daha fazla ödüyorsun.

 Mantar istiyorsan sonraki rafta daha iyi fiyata bulabilirsin.

 Sadece marka değil bunların tadı da daha güzel.

 Tabi.

 Tam bir gurmeydin, değil mi Palmer?

 Beefaroni?

 Sıra dışı.

 - Sizi burada daha önce görmedim, efendim.

 - Hayır.

 Bu  Amerikan alışveriş sistemlerine alışamadım.

 Sanırım zamana ayak uydurmam lazım.

 Hm?

 - Evet.

 Bu çok güzel.

 - Gerçekten mi?

 Mm.

 - Dalby ile geçiniyorsun, değil mi?

 - Evet, efendim.

 - Ve Courtney denen kızla.

 - Buraya  - Affedersiniz.

 - Özür dilerim.

 Buraya mantarlar ve piliçler hakkında   Oh, sizin gibi adamları!

  konuşmaya gelmediniz, değil mi?

 - Çabuk kavradın.

 İzninizle.

 Şu kaset.

 Artık onunla ilgili çok kalın bir dosyanız olmuştur.

 Doğru.

 Bu bebek maması, efendim.

 - Onu görmek istiyorum.

 - Neden  Özür dilerim.

 Neden Dalby'den istemiyorsunuz?

 - Dalby'nin öğrenmesini istemiyorum.

 - Neden efendim?

 Saygısızlaşma, Palmer.

 - Benim için bir iş yapmanı istiyorum.

 - Seçeneğim var mı?

 Açıkçası, yok.

 Oldukça basit.

 Ben dosyayı istemiyorum, Sadece mikrofilmini istiyorum.

 Hm?

 Efendim.

 - Bunu benim B-107'me koyun.

 - Çok komik.

 - Affedersiniz, lütfen.

 - Evet, tabi.

 Özür dilerim.

 Başka insanlarda var.

 Biliyorsun, Palmer.

 Onları niye denemiyorsunuz?

 - Dalby bunu duymamalı.

 - Daha önce söylemiştiniz.

 Ya da geçmişin peşini bırakmaz.

 Kendini askeri hapishanede bulursun.

 İyi günler.

 Teşekkürler.

 Champignons?

 Her şeyin en iyisi Palmer'ımız için.

 Sen Ross için çalışıyorsun.

 O seni buraya gönderdi.

 Saçmalama.

 Ben Dalby için çalışıyorum.

 Sen Ross için çalışıyorsun.

 Ben Dalby için çalışıyorum.

 Sen Ross için  Ah, kahretsin.

 Courtney, sana bugüne kadar  yiyebileceğin en güzel yemeği pişireceğim.

 Bu yediğim en güzel yemekti.

 Güzel.

 Her zaman gözlüklerini takar mısın?

 Evet.

 Yatak dışında.

 Bu hafta sonu için yolculuk planım.

 Beni görmek için sabırsızlanırsan diye nerede olduğumu bilmeni istiyorum.

 - Çok düşüncelisin.

 - Eğer benimle beraber geçirirsen  bir çok zahmetten birbirimizi kurtarmış oluruz.

 Sanırım senin.

 Hafta sonunu berbat ettiğim için üzgünüm ama yarın çalışıyoruz.

 Cumartesi?

 - Grantby'nin kullanılmayan telefon numarası?

 - Arkasını çevir.

 - "İrlandalı muhafızların bandosu.

" - Ayrıca çok iyiler.

 Bence çok ilginç bulacaksın.

 Seninle sahne önünde saat  üçte bulaşalım.

 Buna ne denir?

 İnce kırmızı hat.

 Güzel vatansever şeyler.

 Ona uygun ritimler.

 Sanırım senin tarzın değil?

 Bach veya Mozart tercih ederim.

 Şanslısın, sıradaki Mozart.

 Oh, gerçekten mi?

 Bilimsel bir aletin çok önemli bir parçasıyla ilgileniyoruz.

 proto-proton dağıtıcı aleti?

 Aynen öyle.

 Anlıyoruz ki  hakları bir tek sizdeymiş.

 Haklarının bana ait olduğunu söyleyemem.

 Ne güzel bir parçaydı.

 Teşekkürler.

 İrlandalı muhafızlar bandosu, şimdi size yumuşak klasik bir uvertür çalmak istiyor.

 Mozart'tan - The Marriage Of Figaro.

 Mozart'ın yapıtları çok ince ve kesin.

 Askeri bandolar ve orkestraların tarafından da iyi yorumlanıyorlar.

 - Sizce de öyle değil mi?

 - Oh, evet.

 Tabii.

 Size bu hakları ayarlayabilirim.

 Müvekkillerim almaya hazır.

 15,000 diyelim mi?

 Efendim, burada arsa satmıyoruz.

 Bundan çok daha iyi fiyata satabilirim.

 20, o zaman?

 25.

 - Anlaştık.

 - Nakit.

 Bunlar teslimatla ilgili bilgiler.

 Temiz iş.

 Bu işkenceyi daha fazla dinlemek zorunda mıyız?

 Yapacak işlerim var.

 - Bence gayet iyi çalıyorlar.

 - Kazananı söyle bana yeter.

 Dikkat!

 Tebrikler, Palmer, az önce bir Amerikan ajanını öldürdün.

 CIA, Grantby'nin arkasına adam taktığını bize bildirmiş olması gerekirdi.

 Her neyse, bu onlara bizim alanımızda cirit atmamalarını öğretir.

 Söylesene, Dalby, Radcliffe nasıl?

 Kaçırıldığını hatırlamıyor.

 Fiziksel olarak sorunu yok gibi.

 Doktor bir kaç hafta dinlenmesi lazım dedi.

 - Onun için S1 güvenliği devam etsin.

 - Mm-hm.

 Palmer'ı ona veririm.

 Sence bu akıllıca mı?

 Neyse sen kendi işini bilirsin.

 Ah.

 Çay çok güzel.

 İyi günler.

 Teşekkürler.

 Evet, ilginç buldun mu?

 Oh, evet.

 Portre minyatürler koleksiyonunu gördün mü?

 - Hayır.

 - Hayır mı.

 O zaman yarın kesin gitmeliyiz.

 Olur.

 Seni beklettiğim için kusura bakma, Palmer.

 Biraz koşturmaca olacak ama bence yetişiriz.

 - Nefesin mi kesildi, doktor?

 - Ben iyiyim.

 Önden buyurun.

 Sevgili dostum, seni iyi gördüğüme çok sevindim.

 - Özür dilerim.

 Geç kaldım.

 - Önemli değil.

 - Başlayalım mı?

 - Tabii Sadece kısa bir şey söyleyeceğim.

 Ondan sonra sana bırakacağım Bayanlar ve baylar, Sanırım hepiniz bilimsel telgrafımızdan Dr Radcliffe'ın proto-proton dağıtma deneylerini duydunuz.

 Büyük oranda Dr Radcliffe sayesinde hidrojen atomlarındaki füzyonun ve buna benzer dünyadaki bütün enerji kaynaklarının kontrolü kayda değer düzeyde her gün daha da yakınlaşıyor.

 Bu nedenle benim için büyük bir zevktir ki Dr Radcliffe'i son çalışmalarının sonuçları sunmak üzere sempozyum vermesi için çağırdım.

 Teşekkürler, Sir Robert.

 Bayanlar ve baylar  bugün sizlere yeni bir mezon üretim yöntemini aktaracağım  yeni bir üretim yöntemini   yeni bir  mezon üretimi  Yeni bir  mezon üretim  yöntemi  Dr Radcliffe, iyi misiniz?

 Dur orada bakalım.

 Duvara yaslan.

 Tamam, şimdi kıpırdayayım deme.

 - Siz İngilizlerin zeki olduğunu sanırdım.

 - Çok zeki, senin gibi.

 - Silah kullanmaya meraklı?

 - Ne yapıyorsun burada?

 - Seni takip ediyorum.

 - Neden?

 Çünkü adamlarımızdan birini öldürdün.

 Dur.

 Aç.

 - Onu neden öldürdün?

 - Direk üstüme geldi.

 Tabi  Dalby de aynısını söyledi.

 - Grantby hakkında ne biliyorsun?

 - Hiçbir şey.

 Şimdi şunu aklına sok.

 Senin temiz olduğunu anlayana kadar seni takip edeceğim.

 Ve temiz değilsen  Seni öldüreceğim.

 Ah, işte buradasın, Dalby.

 Kulübümde yemek yiyeceğiz.

 Oraya yürüyebiliriz.

 Kulübünde yemekler güzel, değil mi?

 Fena değil.

 Kalkanımız gayet güzeldir.

 Radcliffe'ın tıbbı raporunu okudun mu?

 Hayır.

 Psikiyatr bir çeşit amnezi geçirdiğini söyledi.

 Fiziksel olarak tamamen normal.

 Ama artık bir fizikçi olarak görev yapamaz.

 Görünen o ki, hayatının o bölümü tamamen silinmiş.

 Bilim adamı bir anda işe yaramaz oldu öyle mi?

 Senin beyin göçü fikrine uyuyor gibi.

 - Evet, tamamen.

 - Sonraki hamlemiz ne o zaman?

 Grantby.

 Bize defolu mal satmasını kaldıramıyorum.

 Palmer'ı parayı geri alması için gönderdim.

 Grantby gibi birinin doğru olanı yapacağına inanıyor musun?

 Ne yapabilirim?

 Tutuklayayım mı?

 Hayır.

 Bunu tavsiye etmem.

 - Onunla biraz oynayalım.

 - Tehlikeli.

 - Ortadan kaybolabilir.

 - Oh, bu riski alacağız.

 Öyle diyorsan.

 - Aklıma gelmişken.

 - Hm?

  Amerikalılar Palmer'ı takip ediyorlar.

 Onlar için bezdirici oluyordur.

 Eğer temizse kaygılanacak bir durum yok.

 Eğer değilse Amerikalılar onun çaresine bakacaklar.

 Bizi birçok sorundan kurtarırlar.

 - Tünaydın.

 - Tünaydın.

 - Binbaşı Dalby sizinle görüşmem için beni gönderdi.

 - Öyle mi?

 - Kendi gelmek için çok mu yorgun?

 - Hayır Görünen o ki, bize tamamen dürüst davranmadınız Bay Grantby.

 - Bize sattığınız mallar defolu.

 - Ben sadece size onu aktarmaya anlaştım.

 Onun durumu ben ilgilendirmez.

 Yine de biz paramızı geri istiyoruz.

 Hayır.

 Ben sadece bir aracıyım.

 Bu işte uzun süredir çalışmıyorsunuz.

 Ama öğreneceksiniz.

 Harry.

 - Ne var?

 - Bir dakikalığına buraya gel.

 Ne var?

 Bu tarafa geç.

 Sana bir şey göstermek istiyorum.

 "Baskı altında koşullu refleksle "psikoneroz oluşumu.

" Ne demek bu?

 Bu, 17 bilim adamının neden çalışmayı bıraktığını biliyorum demek.

 - Evet?

 - Tekrar bak, adamım.

 I-P-C-R- E-S-S.

 Ipcress.

 - Araban dışarıda mı?

 - Evet.

 Radcliffe'i görmeye gideceğim.

 Küçük bir deney yapmak istiyorum.

 Ben yokken buna iyi bir bak.

 Çıktıktan sonra kitlemeyi unutma.

 Tamam.

 Merhaba, Pat.

 Ben Harry.

 Ne oldu?

 Evet.

 Teşekkürler.

 Jock öldü.

 O  O benim arabamda vuruldu.

 Şu Amerikan ajanı benim yaptığımı düşünmüştür.

 - Bir süreliğine benim yerime taşınmalısın.

 - Evet.

 Gidip eşyalarımı alayım.

 Gel seni bırakayım.

 Ben Palmer, Binbaşı.

 Seninle hemen konuşmam lazım.

 Çok.

 Ha  Hayır, telefonda konuşamam.

 Seni görmem lazım.

 Evet.

 Evet, T108'i biliyorum.

 Umarım uzun sürmez.

 Akşam yemeğine randevum var.

 Pekala.

 Dairemde ölü bir Amerikan ajanı var.

 - Sen mi öldürdün?

 - Biri üstüme yıkmaya çalışıyor.

 Peki kim böyle bir şeyi yapmak isteyebilir?

 Jock Carswell, Ipcress dosyasıyla ilgili bir şeyler bulup bana göstermişti.

 Onu öldüren kimse, o üstüme yıkmaya çalışıyor.

 - Bunları kanıtlayabilir misin?

 - Dosya masamdan çalındı.

 Grantby tarafından tabii.

 Hayır.

 - Ross.

 - Ross?

 Bir keresinde bana Ipcress dosyasını mikrofilme çekmemi söylemişti.

 - Bana daha önce niye söylemedin?

 - Beni hapishaneye geri gönderecekti.

 Temizlikçi kadının sabah ne zaman geliyor?

 - 9 gibi.

 - Bu durumda 12 saatimiz var.

 O işi halletmeyi bana bırak Sen ortadan kaybol.

 Birisi işi benim üstüme yıkmaya çalışıyor.

 Bana yardım etmelisin.

 Fazla heyecanlısın, Palmer.

 Harry.

 - Seni izliyor olabilirler.

 - Ben de dikkatli olacağım.

 Trenimi kaçıracağım.

 Görüşürüz.

 Albay Ross, lütfen.

 '  peron 14'den kalkıyor 'Prag, Budapeşte ve Belgrada giden 'kıtalararası ekspres'e bağlanacaktır.

' Teşekkürler.

 Sizinle bir şey konuşacaktım, efendim.

 Palmer dairesinde ölü bir Amerikan ajanı bulmuş.

 - O mu yapmış?

 - Yapmadım diyor.

 Üstüne yıkmaya çalıştıklarını söylüyor.

 - Nerede şimdi?

 - Bilmiyorum.

 Ayrıca bana dedi ki Ipcress dosyasına özel ilgi göstermişsin.

 Senin bölümünde oldukça yüksek bir ölüm oranı var.

 - Neden acaba.

 - Grantby'i yakalamalısın.

 Bunu daha önce önermiştim.

 Şimdi yap o zaman.

 Biletler.

 Biletler.

 - Evet?

 - Biletiniz, lütfen.

 Hey!

 Bekle bir dakika.

 - Sen kimsin?

 - Ben bir doktorum.

 Yatılı kalır mısınız.

 Bu zombilerin sorunu ne?

 Konuşamıyorlar mı?

 Arnavutlukta İngilizce konuşmazlar.

 - Arnavutluk mu?

 - Atalarımın toprakları.

 Bu  açlık ve soğuk hava  yöntemleri bana sökmez, Grantby.

 - Öyle mi?

 - Sökmez.

 Bunlara dayanırım.

 - Dosyayı okudum - Biliyorum.

 Bu yüzden buradasın.

 Ona iki gün daha vereceğiz.

 Ondan sonra tedaviye başlayacağız.

 Tamam, zombi.

 Tamam.

 Nasıl hissediyorsun?

 - Doktor olan sensin.

 Sen söyle.

 - Otur şuraya.

 Hazır.

 Gestapo ve Rus içişleri bakanlığı eskiden bir adamı bu duruma getirmek için aylarca döverlermiş.

 Ama çok demode ve kaba.

 ve çok yavaş.

 Rahatla.

 Rahatla.

 Uykun geliyor.

 Rahatla.

 Tamamen rahatla.

 'Benim sesimi dinle.

' Sadece benim sesimi.

 Ipcress olayını unutacaksın.

 Ipcress dosyasıyla ilgili her şeyi unutacaksın.

 'Adını bile unutacaksın.

' Harry Palmer.

 Benim adım Harry Palmer.

 Adın yok senin.

 Harry Palmer.

 Adım Harry Palmer.

 Adın yok senin.

 'Benim adım Harry Palmer.

 Harry Palmer.

' Benim adım Harry Palmer.

 Kendine acı çektirerek zihnini başka yöne veriyor.

 Onu aşağıya indirin.

 Bir dahaki sefer kayışların içine yastık koyun.

 - Benim için bu işi kolaylaştırmak ister misin?

 - Hayır.

 Kendim için isterim.

 - Zor biri.

 - Sonunda tedaviye cevap verecektir.

 Tedavinin dozajını arttırın.

 Her uyuya kaldığında uyandırıp onu buraya getirin.

 Hazır.

 Sesin ve görüntünün ritmini beyin dalgalarına göre ayarlayın.

 Tepki süresini hızlandıracaktır.

 Rahatla.

 'Tamamen rahatla.

' 'Sesimi dinle.

' 'Sadece benim sesimi dinle.

' 'Rahatla.

 Rahatla.

' Tamamen rahatla.

 Uykun geliyor.

 Göz kapakların ağırlaşıyor.

 Kurşun kadar ağırlar.

 'Kurşun kadar ağırlar.

' 'Kapatmamayı deneyeceksin ama başaramayacaksın' 'Ipcress olayını unuttun.

' 'Ipcress dosyasını unuttun.

 ' İsmini bile unuttun.

 'Adın ne senin?

 ' Şimdi şöyle bir ses duyacaksın, "Beni dinle.

" 'Sadece bu sesin dediklerini yapacaksın.

' 'Beni dinle.

 Beni dinle.

' 'Buradasın çünkü sen bir hainsin.

' 'Beni dinle.

' 'Buradasın çünkü sen bir hainsin.

' 'Müttefiklerinin ajanlarını öldüren bir hainsin.

 'Ipcress dosyasını çalan bir hainsin.

' 'Ipcress dosyasını ülkesinin düşmanlarına satan bir hainsin.

' 'Beni dinle.

 Beni dinle.

' Benden sonra tekrar et, "Ne zaman bu sesi duyarsam, 'Beni dinle.

' Bu sesin dediklerine uyacağım " "Ne zaman bu sesi duyarsam, 'Beni dinle.

' Bu sesin dediklerine uyacağım " Beşe kadar saydığımda uyanacaksın.

 Sana olanları hatırlamayacaksın.

 Ama ismini hatırlayacaksın.

 Bir, iki, üç, dört  beş.

 Çok iyi tepki veriyor.

 Aah!

 Santral.

 CC1 santrali.

 - Merhaba.

 - Ben Palmer.

 Neredesin?

 Austin'in Wharf Lane'de telefon kulübesinde.

 Bir dakika.

 Kaçmış.

 - Programlandı mı peki?

 - Daha çok tedavi etmek isterdim.

 Deneyin onu.

 Beni dinle.

 Beni dinle.

 Dinliyor musun?

 - Evet.

 - Albay Ross'u ara.

 ve ondan seninle depoda buluşmasını iste.

 sonra oraya git.

 Seninle orada buluşacağım.

 'Beni dinle.

 Beni dinle.

' Hemen şimdi yap ve telefonu kapatıp az önce söylediklerimi unut.

 Adamları depodan hemen çıkarın.

 Palmer?

 Palmer?

 Dur.

 Binbaşı.

 Bir kelime dahi etme yoksa seni öldürürüm.

 Kapıyı kapat.

 Sakın konuşma.

 Sakın.

 Tamam.

 Buraya geç.

 Oraya.

 Duvara doğru geri git.

 Işığın altına.

 Bırak onu.

 - Ne halt ediyorsun sen?

 - Kapa çeneni Bana Dalby'nin burada olacağını söylemedin.

 Sana ne oldu Palmer?

 Aranızdan bir bana ne olduğunu gayet iyi biliyor.

 İkinizden biri çift taraflı oynuyor.

 Haklısın, Palmer.

 Ipcress dosyasının mikrofilmini kim istedi?

 Bunu seni test etmek için yaptım.

 Carswell'i Ross öldürdü.

 Saçmalıyorsun.

 Ross, Carswell'in Ipcress dosyasına çözdüğünü bilemezdi.

 Courtney söyledi ona.

 Jean senin için mi çalışıyordu?

 Evet.

 Bu adamdan bir süredir şüpheleniyordum.

 Böyle yürümez, Ross.

 Courtney'i de Palmer'ı kullanmaya çalıştığın gibi kullandın.

 CIA'in adamını da Ross öldürdü.

 O sana tuzak kurdu.

 - Şerefsiz herif.

 - Aman tanrım.

 Eskiden bana işi bitmiş binbaşı derdin.

 Dinle beni.

 Dinle beni.

 Ross'u vur.

 Haini şimdi vur.

 İtaatsiz herifin teki olmana güveniyordum, Palmer.

 Beni yem olarak kullandın.

 Öldürülebilir veya aklımı kaybedebilirdim.

 Sana bunun için para veriyoruz.

 Teşekkürler.

 Çeviri: Carlito_Br||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar