Print Friendly and PDF

Translate

Karanlıkla Karşı Karşıya (2018) BlacKkKlansman

|


135 dk

Yönetmen:Spike Lee

Senaryo:Spike Lee, David Rabinowitz, Ron Stallworth

Ülke:ABDİ

Tür:Biyografi, Suç, Dram

Vizyon Tarihi:28 Eylül 2018 (Türkiye)

Dil:İngilizce

Müzik:Terence Blanchard

Çekim Yeri:Ossining, New York, ABD

Nam-ı Diğer:Black Klansman

Oyuncular

Alec Baldwin

John David Washington

Isiah Whitlock Jr.

Robert John Burke

Brian Tarantina

Özet

BlacKkKlansman, kenti ele geçirmeyi planlayan bir örgütü durdurmaya çalışan bir dedektifin hikayesini anlatıyor. Ron Stallworth, Colorado'da yaşayan Afro-Amerikan bir polis memurudur. Ortağı Flip Zimmerman ile birlikte çalışmaktadır. İkili Ku Klux Klan'ı durdurmak için mücadele vermektedir. Ron, örgütün şehri ele geçrime girişimlerini engellemek için gizlice örgütün içine sızmaya çalışır. Grupla iletişime geçen ve aşırı ırkçı biri gibi davranan Ron sonunda amacına ulaşır. Grubun toplantılarına katılmaya başlayan Ron, Klan’ın büyük kurucusu ile yakın ilişki kurar. Genç adam Ku Klux Klan'ına başarıyla sızmakla kalmayıp, yerel bölümün de başına geçer. Bu sırada Stallworth’un kimliğine geçen ortağı Zimmerman, ölümcül bir komployla ilgili bilgilere ulaşır. Peki Afro-Amerikan bir polis memuru, beyaz üstünlüğünü savunan bir örgütün içinde kimliğini gizli tutmayı nasıl başaracaktır?

Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Malcolm X”, “25. Saat” ve “İçerideki Adam” gibi filmlerle tanınan 2 Oscar adayı Spike Lee oturuyor. Star Wars evreninin Kylo Ren’i Adam Driver ve “Ballers” dizisiyle tanıdığımız John David Washington'ın başrolü paylaştığı filmin kadrosunda Topher Grace, Laura Harrier, Ryan Eggold, Jasper Pääkkönen gibi isimler yer alıyor

Altyazı

Dr. Meade'i gördünüz mü?

 Dr. Meade!

 Dr. Meade'i bulmama yardım eder misiniz?

 Merhaba, sevgili Amerikalılar.

 Derler ki çarpışmayı kaybetmiş olabiliriz ama savaşı kaybetmedik.

 Evet dostlarım, saldırı altındayız.

 Bunu yerel gazetelerinizde okumuş, Akşam haberlerinde izlemiş olabilirsiniz.

 Doğru.

 Entegrasyon ve ırkların karışımının yayılımıyla dikkat çeken bir çağda yaşıyoruz.

 Brown Kararı  Brown Kararı  LITTLE ROCK NINE Central High Lisesi  Yahudilerin kontrol ettiği kuklalar tarafından ABD Yüksek Mahkemesi'ne dayatıldı.

 Little Rock, Arkansas 25 Ağustos 1957 Beyaz çocukları aşağı bir ırkla birlikte okula gitmeye zorladı.

 Bu vurulan son darbe oldu.

 Amerika'nın melez bir millet olması için için siyah bir tabuta vurulan son darbe oldu.

 Bizim çok iyi bir yaşam tarzımız vardı.

 Bizim  Bizim çok iyi bir yaşam tarzımız vardı.

 Bizim çok iyi bir yaşam tarzımız vardı.

 Bizim çok iyi bir yaşam tarzımız vardı.

 Ta ki bu dünyanın Martin Luther marsıkları  MARTIN LUTHER KING KOMÜNİST EĞİTİM OKULU  ve onların komünist orduları bizim kutsal, beyaz, Protestan değerlerimize insan hakları saldırılarını başlatana dek.

 Değerli, beyaz çocuğunuzun okula zencilerle birlikte gitmesini gerçekten istiyor musunuz?

 Yeniden yapılandırma kapsamındaki ilk yasama oturumundan tarihi olaylar.

 Onlar yalan söyleyen, pis maymunlar.

 Beyazlarla eşitlik kazanmak için hiçbir engel tanımıyorlar.

 Tecavüzcüler, katiller, beyaz bakire isteyen  - "Saf bakire" mi?

 - Evet.

 Tecavüzcüler, katiller, beyaz kadınların saf bakire tenini  "Uzak durun yoksa atlarım!

"  isteyenler.

 Son derece yırtıcılar!

 Zencilerin üst düzey, kan emici Yahudilerin himayesi altındaki sinsi taktikleri  Dışarıdan bir orduyu, Kuzey Siyah Canavar'ı kullanan  Nedir o?

 "Siyah Canavar " - Provokatörler.

 - Tanrım!

 Şuna bakın!

 Tanrım!

 Dışarıdan bir orduyu, Kuzey Siyah Canavar'ı kullanan provokatörler Tanrı'nın yönettiği ve kutsal kitaptan gelen beyaz ırk kuralını bozmaya kararlılar.

 Bu uluslararası bir Yahudi komplosu.

 Tanrı hepimizi korusun.

 Tanrı sizi de korusun efendim.

 BU FİLM GERÇEK OLAYLARA DAYANMAKTADIR

KARANLIKLA KARŞI KARŞIYA COLORADO SPRINGS POLİS GÜCÜNE KATIL

Azınlıklar başvuru için teşvik edilmektedir

COLORADO SPRINGS EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ

Vietnam Savaşı'na neden gönderilmemiştin?

 Üniversiteye gittim efendim.

 Vietnam hakkında ne hissediyorsun?

 Karışık duygulara sahibim efendim.

 Kendine çapkın bir erkek der miydin?

 - Hayır, demezdim efendim.

 - Gece kulüplerine sık gider misin?

 - Hayır, efendim.

 - İçer misin?

 Sadece özel durumlarda efendim.

 Hiç uyuşturucu kullandın mı?

 Sadece doktorumun verdiklerini efendim.

 Senin gibi genç, havalı ruhlu bir kardeş için bu ender bir durum.

 Evet, efendim.

 Ama babam ordudaydı.

 Annem ve babam beni düzgün yetiştirdiler.

 Genelde insanlarla aran nasıldır?

 Efendim onlar bana doğru davranırsa ben de onlara doğru davranırım.

 Dediğim gibi ben doğru yetiştirildim, bu yüzden  Yani daha önce hiç olumsuz bir  Başka bir polis sana zenci veya daha kötü bir şey dese ne yapardın?

 Bu olur mu efendim?

 Olamaz!

 Daha önce bu şehirde hiç siyahi bir polis olmadı.

 Eğer seni polis memuru yaparsak Colorado Springs Polis Gücü'nün Jackie Robinson'ı olacaksın.

 Ve eğer Jackie Robinson hakkında bir şey biliyorsan  Ekip arkadaşlarından, hayranlarından, başka ekiplerden ve basından çok fazla laf yemek zorunda kalmıştı.

 Jackie Roosevelt Robinson olayını biliyorum efendim.

 Güzel.

 Madem biliyorsun biri sana zenci derse öbür yanağını çevirebilecek misin?

 Gerekiyorsa evet efendim.

 Evet, çeviririm.

 Oğlum, belediye başkanı, şef ve ben senin burada bir şeyleri başlatabileceğini düşünüyoruz.

 Şef Bridges senin Branch Rickey olacak.

 Arkanda olacağım.

 Ama elimden ancak bu gelir.

 Bu işin yükü sadece ve sadece sende olacak.

 Fırsat verdiğiniz için teşekkürler beyler.

 Vay canına.

 Cybill Shepherd.

 The Last Picture Show'da ona bayılmıştım.

 Hiç izlemedim.

 Siyah beyaz filmleri sevmem.

 Peki, ne düşünüyorsun?

 Bence çok iyi bir aktris.

 Hadi ama.

 Bundan biraz istediğini biliyorsun.

 Burada bir kara kurbağa arıyorum.

 Sıra sende.

 Bana şu kara kurbağanın kaydını ver.

 Maurice Smalls.

 Hazır başlamışken bir kara kurbağayı daha getir.

 Tippy Birdsong.

 T-I-P-P-Y.

 - Yardım edebilir miyim?

 - Bir dakikanızı alabilir miyim lütfen?

 Otur.

 Çavuş Trapp, Şef Bridges, konuya hemen gireceğim.

 Sivil dedektif olmak istiyorum.

 Ne, narkotik gibi mi?

 Hangi bölüm olursa efendim.

 Teşkilata yeni katıldın çaylak.

 Bence orada çok başarılı olurum.

 - Öyle mi?

 - Gencim.

 Benim için çok uygun bir iş.

 Her duruma uyum sağlarım.

 Kendini çok iyi görüyorsun, değil mi?

 Ne gerekirse yaparım.

 Ve kayıt odasından nefret ediyorum.

 Bence kayıt odası başlaman için iyi bir yer çaylak.

 Şef, sinek kaydı tıraş olmamı ister misiniz?

 Saçlarımı bile kısaltabilirim.

 Hayır, hayır.

 Böyle kalsın.

 Hoşuma gidiyor.

 Bir kara kurbağanın dosyasını istiyorum.

 Sen sağır mısın?

 Bir kara kurbağanın dosyasını istiyorum dedim.

 - Burada kurbağa yok.

 - Anlayamadım.

 Bende kurbağa yok dedim.

 Sadece insanlar var.

 İsimlerini söylersen sana dosyalarını getiririm.

 Kendini havalı sandığını duydum.

 Ama pısırık herifin tekisin.

 İsmi Steven Wilson.

 Sence bu yeterince saygılı oldu mu Memur Kurbağa?

 - Alo.

 - Ben Bridges- Uyuyor musun?

 Evet Şef.

 Gece vardiyasındaydım.

Fikrimi değiştirdim ve bugün biraz erken geliyorsun.

 Senin için bir görevim var.

 Öğlen tam 12.00'de, Narkotik şubede.

 - Peki efendim.

 - Sivil giyin.

 Teşekkürler.

 - Zenci saati mi?

 - Jimmy, çaylak gecikti.

 - Geciktin çaylak.

 - Üzgünüm, bir daha olmayacak.

 Zamanımız kısıtlı o yüzden hızlı olacağım.

 Radikal siyahi Stokely Carmichael, bu akşam Bell's Nightingale'de bir konuşma yapacak.

 Carmichael, Kara Panterler'in yanında olan eski kodamanlardan.

 Ve bildiğim kadarıyla FBI Direktörü J. Edgar Hoover, Kara Panterler, Amerikan güvenliği için en büyük dahili tehdittir derken çok haklıydı.

 Bu Carmichael jokeri, eski bir Panter ya da değil ama çok iyi bir hatip olduğu söyleniyor.

 Biz de bu yüzden bu Carmichael'ın Colorado Springs'deki iyi siyahilerin aklını çelmesini ve onları karıştırmasını istemiyoruz.

 Ron, senin görevin bu akşamki konuşmaya gitmek, bir grup bölücüyü içeri sokmak ve izleyicinin Carmichael'ın konuşmasına tepkisini gözlemlemek.

 - Hazır mısın?

 - Doğuştan hazırım.

 Ben hazır değilim.

 - Bu işin aksama ihtimali var mı?

 - Elbette.

 - O zaman ne olacak?

 - Sadece plana sadık kal.

 Yani?

 Doğaçlama yap.

 Caz gibi.

 Bebop gibi.

 Bu büyük bir baskın değil.

 Sadece biraz bilgi istiyoruz, o kadar.

 Ya biri sana marihuana sigarası ikram ederse?

 - Esrarlı sigara mı?

 - Evet.

 Esrar.

 Affedersin.

 Siyahi Kardeş, benim kafam zaten iyi.

 Anlıyor musun?

 - Anlaşıldı.

 - Dostum Ya biri sana silah çekerse?

 Bu olacak mı?

 Suratında bir 45'lik namlusu var.

 Parmak tetikte.

 Şimdi ne olacak?

 Kardeşim, silahı suratımdan çek.

 Barış, sevgi, kardeşlik.

 Silah hâlâ suratında.

 Alttan alırım.

 Sakince ve sabırla konuşurum.

 Oradan derhal sıvışırım.

 Rahatla.

 Biz dışarıda dinleyeceğiz.

 - Tamam.

 - Anladın mı?

 Anladım.

 Ben gittim.

 İşte başlıyoruz.

 Bu akşam nasılsın kardeşim?

 Sana yardımcı olabilir miyiz?

 Ben iyiyim kardeşim.

 Ne?

 Onu tanımıyoruz.

 Hakim, beni neden çekiştiriyorsun?

 Muhteşem bir gece olacak.

 Gerçekten de öyle.

 Kardeş Kwame'nin konuşmasını daha önce hiç dinledin mi?

 Kimin?

 Kwame Ture.

 Evet  - Aslında dinlemedim.

 - Peki.

 İsmini değiştirdiğini fark etmemiştim.

 Evet, Afrika'ya taşındıktan sonra.

 Yüce liderleri onurlandırmak için Ganalı Kwame Nkrumah ve hocası Gineli Sekou Ture'nin isimlerini aldı.

 Çok iyi.

 Colorado Springs'e nasıl geldiğini biliyor musun?

 Evet.

 Colorado Üniversitesi Siyahi Öğrenci Birliği davet etti.

 Anlayabiliyorum.

 Anlayabiliyorum.

 Sen de öğrenci birliğinden misin?

 Ben başkanıyım.

 Gerçekten mi?

 Şu anda başkanla mı konuşuyorum?

 Evet, öyle.

 Tam isabet kardeşim.

 Ben bilet aldım.

 Başkanla konuştuğuma göre sırayı atlayabilir miyim?

 Sıranın önüne geçmek yok.

 Arkaya.

 İçeride görüşür müyüz?

 İçeride görüşürüz kardeşim.

 - Başkan Hanım.

 - Çok doğru.

  ve Siyahi Gücümüz!

 Colorado Üniversitesi Siyahi Öğrenci Birliği tüm dünyada siyahi hakları için mücadele eden öncü devrimcileri getirmekten onur duyuyor.

 Planı olan ve ona sahip çıkan biricik kardeşimize siyahi sevgimizi gösterelim.

 Alkışlarınızla Kwame Ture!

 COLORADO ÜNİVERSİTESİ SİYAHİ ÖĞRENCİ BİRLİĞİ Teşekkürler Kardeş Patrice ve Siyahi Öğrenci Birliği.

 Bu akşam geldiğiniz için hepinize teşekkür etmek istiyorum sevgili kardeşlerim.

 Ama bu akşam size siyahi olmaktan kaçmaya son vermenizin vaktinin geldiğini söylemek için buradayım.

 Siyahi olmaktan kaçmaya son vermenizin vakti geldi.

 Siz üniversite öğrencilerisiniz, değil mi?

 Elbette!

 Düşünmelisiniz.

 Bu ülkenin büyüyen entelektüelleri olarak anlamanızın vakti geldi.

 Siyahiler için güzelliği tanımlamalısınız!

 İşte bu Siyah Gücü'dür!

 Size bir şey sorabilir miyim?

 Güzellik dar burunlu biriyle mi tanımlanır?

 - İnce dudaklı?

 - Hayır.

 - Beyaz tenli?

 - Tabii ki hayır.

 Tabii ki hayır.

 Çünkü sizde bunların hiçbiri yok.

 Bizim dudaklarımız kalındır!

 Burunlarımız geniştir!

 Saçlarımız kıvırcıktır!

 Biz siyahiyiz ve güzeliz!

 Gördüğünüz gibi biz, bu ülkede bize zulmeden beyazlar gibi olmayı çok istiyoruz.

 Ve bizden nefret ettikleri için, biz Afrikalı köklerimizden utandığımız için kendimizden de nefret ediyoruz.

 - Bu gece beni anlamıyorsunuz.

 - Seni anlıyoruz.

 Tarzan'ı anlıyor musunuz?

 Tarzan.

 Dürüst olacağım, ben küçükken Cumartesi matinelerine gider, sürekli Tarzan izlerdim.

 Beyaz Tarzan, siyah yerlileri pataklardı.

 Ben de orada oturup "Pislikleri öldür" diye bağırırdım.”

Yabanileri öldür!

 Öldür onları.”

 "Öldür onları!

 Öldür onları!

 Oldür onları!

" Ama aslında beni öldür diyordum!

 Tıpkı küçük bir Yahudi çocuğun Nazilerin Yahudileri toplama kamplarına götürüşünü izleyip tezahürat yapması gibiydi.

 Bugün o şeflerin Tarzan'ı öldüresiye dövmesini ve beyaz kıçını Avrupa'nın mağaralarına geri göndermelerini istiyorum!

 Kesinlikle.

 Kesinlikle.

 Ama bu zaman alıyor.

 Yalanlardan ve siyahi zihnindeki utanç verici etkilerinden kurtulmak zaman alıyor.

 Siyahilerin, beyazların yaptığı şeylerin aynısını bir beyaz kendisine yardım etmedikçe yapamadığını reddetmek zaman alıyor.

 Çok doğru.

 Siyah Gücü aynı zamanda birlik olmamız gerektiği anlamına gelir.

 Birlik olmalı ve ırkçılıkla savaşmak için bir temel oluşturulmasını organize etmeliyiz!

 Bize zulüm edenlerle savaşmak için!

 Bu ülkedeki zencilerin büyük çoğunluğu tutsak topluluklarda yaşıyorlar.

 Gördükleri baskıya ve şartlara dayanmaları gerekiyor.

 Çünkü sadece ama sadece siyahiler ve güçsüzler.

 Ve şimdi  Şimdi sokaklarda ırkçı, beyaz polisler tarafından köpekler gibi vurulup öldürülüyoruz.

 Sokaklarda ırkçı, beyaz polisler tarafından vurulup öldürülüyoruz dedim.

 Kahrolsun polis.

 Bu tür bir baskıya karşılık vermeden daha fazla dayanamayız.

 Vietnam'daki şu savaş sadece yasa dışı değil, aynı zamanda ahlâk dışı.

 Onlara ne dedim biliyor musunuz?

 Kesinlikle hayır, gitmeyeceğiz!

 Kesinlikle hayır, gitmeyeceğiz!

 Kesinlikle hayır, gitmeyeceğiz!

 Kesinlikle hayır, gitmeyeceğiz!

 Bir kardeşimin Vietnamlı yerine beyaz, ırkçı bir polisi öldürülmesini yeğlerim.

 Ben de.

 Çünkü en azından ırkçı polisi öldürmek için bir gerekçesi var.

 Çünkü onlar tam burada, bu ülkede arka sokaklarda siyahileri vuruyorlar!

 Bizi köpekler gibi öldürüyorlar!

 Tam burada!

 Tam burada!

 Burada sizden ayrılmak istiyorum.

 Çünkü vakit geç oluyor.

 Sizler de parti yapacaksınız.

 Pardon, çalışacaksınız.

 Yine de siz kardeşlerime şu sözlerle veda etmek istiyorum.”

Kendim için bir şey yapmayacaksam, kim yapacak?

 Sadece kendim için bir şey yapacaksam kimim ben?

 Şimdi değilse ne zaman?

 Ve sen değilsen kim?

" Kim?

 Kim?

 Kim?

 Siyahiler için nerede olursak olalım ölümsüz bir sevgiye ihtiyacımız var!

 Tüm güç halka!

 Tüm güç halka!

 Tüm güç halka!

 Tüm güç halka!

 Tüm güç halka!

 - "Tüm güç halka!

" - Oldukça etkili sözler.

 Olağanüstü sözler Kardeş Kwame.

 Çok teşekkür ederiz.

 Teşekkürler kardeşim.

 Memnun oldum.

 Kardeşim.

 Sana bir şey soracağım.

 Siyah ırkla beyaz ırk arasında bir savaşın gerçekten kaçınılmaz olduğunu mü düşünüyorsun?

 Sana şunu söyleyeyim.

 Silahlan kardeşim.

 Hazır ol çünkü devrim geliyor.

 Bir silah al ve silahlan.

 Çünkü inan bana geliyor.

 - Bu akşam geldiğiniz için teşekkürler.

 - Tanrı seni korusun.

 Bu akşam sahnede çok iyi görünüyordun.

 - Teşekkürler kardeşim.

 - Tamam.

 Şimdi ne planladın bilmiyorum ama sana bir içki ısmarlayabilir miyim?

 Kardeş Kwame'nin işlerini yoluna koyduğundan ve oteline sağ salim vardığından emin olmalıyım.

 Anlıyorum.

 Ama eğer çok geç olmazsa belki seninle Red Lantern'da buluşabilirim.

 Nerede olduğunu biliyor musun?

 O zaman görüşürüz.

 Elbette.

 Evet  evet.

 Harika.

 Tüm güç halka!

 - Üzgünüm geciktim.

 - Selam.

 - Olanlara inanmayacaksın.

 - Ne içiyorsun?

 Seven and Seven, lütfen.

 - Polis bizi kenara çekti.

 - Ne diyorsun?

 Sadece siyahları görmek istemiyorum!

 Dağıtın onları!

 Sen şu sözde kodaman Zenci Panter'sin, değil mi?

 - Şehirde olduğunu duydum Stokely.

 - Adım Kwame Ture.

 Zenci adının ne olduğunu umurumda değil!

 Siyah sürtük, bu Kara Panter'i gün doğmadan Colorado Springs'den götür.

 Beni duyuyor musun?

 Yoksa hepiniz kodese girersiniz.

 Biz kodeste doğduk.

 Dokunma bana!

 - Ona dokunma!

 - Çek ellerini üstümden!

 Çek ellerini üstünden!

 Ellerini üstünden çek!

 Hadi, çek ellerini üstünden!

 Benden uzak dur!

 Bırak onu dostum!

 Memurların isimlerini gördün mü?

 Görmem gerekirdi ama her şey çok ürkütücüydü, görmedim.

 Hadi, dans edelim.

 Beni izle.

 Hadi!

 Hadi, hadi.

 Salon nasıldı?

 İnsanlar her söze inanıyordu.

 Noel Pazar'ı sabahındaki Baptist Kilisesi'ne benziyordu.

 Onları epey heyecanlandırmışa benziyor.

 Ama bu siyahların devrimi başlatmaya hazır olduğu anlamına gelmiyor.

 Sana bunu söyleten nedir?

 Oradaki kimse bundan söz etmiyordu.

 Öyle bir ortam yoktu.

 Herkes sakindi.

 Şunu açıklığa kavuşturayım.

 Bir oda dolusu "siyahi halk"a ırk savaşına hazırlanmalarını söyledi.

 Silahlanıp polisleri öldürmeleri gerekeceğini söyledi.

 Buna ne diyorsun?

 Evet, öyle söyledi Şef.

 Ama bence sadece bir konuşmaydı.

 - Konuşma sanatı.

 - Ben de öyle düşünmüştüm.

 Jimmy?

 Ortağımın söylediği gibi.

 Tamam, neyse ki Carmichael, Colorado Springs'den ayrıldı.

 - Kwame Ture.

 - Ne?

 İsmini Stokely Carmichael'dan Kwame Ture'ye değiştirmiş.

 İsmini şu asker kaçağı Muhammed Ali olarak bile değiştirse umurumda değil.

 Tamam mı?

 O hâlâ tehlikeli.

 Patrice'in anlattığı hikayeyi duydun mu?

 Hayır, duymadım.

 Polis, Ture'yi ve onu kenara çekmiş.

 Patrice.

 Ture'yi getiren Siyahi Öğrenci Birliği'nden olan kız mı?

 Kwame Ture.

 Doğru efendim.

 Onunla samimi oluyorsun, öyle mi?

 Hayır sadece işimi yapıyorum Şef.

 Gizli görev.

 Çarşafların altına gizlenmediğinizden emin ol.

 Davayı asla tehlikeye atmam efendim.

 Ne yapacağını bilmiyor.

 Sen yenisin.

 Siz oturun.

 Ron benimle gel.

 Ron, seni İstihbarat'a atıyorum.

 Orada ne yapacağım?

 İstihbarat.

 Her ne kadar yanlış olduğunu bilsem de.

 Beş, dört, üç, iki, bir  Basket!

 Polis Merkezi.

 KU KLUX KLAN Bilgi İletişim 145-1209 Ku Klux Klan Colorado Springs Şubesini aradınız.

 Lütfen mesajınızı bırakın.

 Tanrı beyaz Amerika'yı korusun.

 Alo, ben Ron Stallworth.

 Colorado Springs Gazetesi'nde reklamınızı gördüm.

 Sizden bazı okuma materyalleri almak istiyorum.

 Telefon numaram 1039994.

 Çağrıma geri dönmenizi bekliyorum.

 - Evet, kimsiniz?

 - Ben Ron Stallworth.

 Ben Walter, çağrına geri dönüyorum.

 Organizasyon'dan.

 - "Organizasyon" mu?

 - Doğru, İlginize teşekkür ederiz.

 Hikayeniz nedir?

 Peki, madem sordunuz  Madem sordunuz zencilerden nefret ederim.

 Yahudilerden nefret ederim.

 İspanyollardan ve İrlandalılardan, Italyanlardan ve Çinlilerden de.

 Ama dilerim Tanrı beni duyar, o zenci sıçanlardan gerçekten nefret ediyorum.

 Damarlarında saf Aryan kanı olmayan herkesten.

 Kız kardeşim Pamela  Yakın zamanda o zenci köpeklerden biri tarafından tacize uğradı.

 - Öyle mi?

 - Evet.

 O zenci köpeğin pis ellerini onun saf, kar beyazı bedenine değdiğini ne zaman düşünsem  Yani saf diyorum Walter.

 O bir azize, bir melek.

 Kusmak istiyorum.

 Sen tam aradığımız türden birisin.

 Dinle, ne zaman buluşabilirsin?

 Cuma gecesi nasıl?

 İşten çıktıktan sonra.

 Anlaştık dostum.

 Sana detayları ileteceğiz.

 - Kendine iyi bak.

 - Tanrı beyaz Amerika'yı korusun.

 Az önce gerçek ismini kullandığını mı duydum?

 Pislik herif.

 Evet, pislik herif.

 Amatör saati.

 Bu gerçek ismin, değil mi?

 Ron Stallworth mü?

 - Gerçek ismi bu mu?

 - Bunu söylediğine inanamıyorum.

 Yeni, taşralı arkadaşlarınla iyi şanslar Ron.

 Klan'a katılmanı mı istiyorlar?

 Önce benimle buluşmak istiyorlar.

 Seninle buluşmak mı istiyorlar?

 Evet.

 Muhtemelen o buluşmaya gitmemelisin.

 İyi fikir Çavuş.

 Çılgın herifin tekisin, öyle mi?

 Narkotik'e gitmemiz gerekiyordu.

 Yani Şef Bridges'le çalışmamız gerekiyordu.

 Evet, adamları harcayamam.

 Kayıtlara baktım Şef ve görünüşe göre onları harcayabiliyorsun.

 Çavuş Trapp, Ron adamla telefonda konuştu.

 Tamam mı?

 Adamlarımdan birinin sesini duyduklarında farkı anlarlar.

 Nasıl Şef?

 Sana anlatmamı ister misin?

 Beyaz bir adamın konuşmasıyla zencininki arasındaki farkı anlayacaklar.

 Siyahi bir adam tam olarak nasıl konuşur?

 Tamam Ron, bence Şef'in söylemeye çalıştığı şey  Sakıncası yoksa kendi adıma konuşmak istiyorum.

 - Teşekkürler Çavuş.

 - Tabii.

 Ne demeye çalıştığımı biliyorsun.

 Şef, bazılarımız Kraliyet aksanıyla konuşur, bazılarımız argo konuşur.

 Ron Stallworth, her ikisini de akıcı konuşuyor.

 Peki Ron, bu soruşturmayı nasıl yapmayı öneriyorsun?

 Ben KIan'Ia telefonda iletişimi kurdum ve bir yakınlık yarattım.

 O rolü sürdüreceğim.

 Ama başka bir memur da şok şok, şok, beyaz bir memur da yüz yüze buluştuklarında beni oynamalı.

 - İşte tam da benim dediğim.

 - Şef.

 Siyahi Ron Stallworth telefonda, beyaz Ron Stallworth yüz yüze.

 Böylece karma bir Ron Stallworth oluyor.

 Bunu yapabilir misin?

 Sanırım yapabiliriz.

 Doğru beyaz adamla her şeyi yapabiliriz.

 Adamlarımdan birine bir şey olursa iki Ron Stallworth olmayacak.

 Hiç olmayacak.

 Geciktin.

 Üzgünüm.

 Bir daha asla olmayacak.

 Sanırım bunu daha önce duymuştum.

 Jimmy, en son ne zaman bir çaylağın soruşturma yönetmesine izin vermişlerdi?

 Doğru ya, hiçbir zaman.

 Tamam.

 Devam edelim.

 Biyografimize dönelim.

 Tamam, Ron Stallworth.

 Toptan üretim yapıyorum.

 - Nerede?

 - Pueblo.

 Gidiş yolu nasıl?

 Jimmy, sormana sevindim.

 Dosdoğru I-25'den.

 En fazla bir saat.

 - Uzun bir yolculuk.

 - Ne dinliyoruz?

 KWYD.

 Sabah Hristiyan Konuşması.

 Sinyal Pueblo yakınlarında kesilmeye başlıyor.

 Dönüşte 102.7'yi açıp Allman Brothers Fix'i dinlemek istiyorum.

 Ama şu gey İngiliz David Bowie her çıktığında değiştirmem gerek.

 Hey, hey, hey!

 Bowie'yi severim.

 Kim sevmez ki, değil mi?

 Unutma, bu adamlarla paylaştığın tüm bilgileri korumalısın.

 Böylece ben beyaz Ron Stallworth olabilirim.

 Jimmy, ben hep siyahi olmak istemişimdir.

 Bütün kahramanlarım zenciydi.

 Willie Mays  - Basket yakalama.

 - Uzun Bacak Will.

 Tek oyunda yüz sayı rekoru.

 Ama favorimi biliyor musun?

 O.J. Heisman pozu.

 - "Juice!

" - O.J.'yi çok severim.

 Orenthal James Simpson.

 - Eminim bunu bilmiyordun.

 - Tabii ki bilmiyordum.

 Zenciler olarak sevgini takdir ediyoruz.

 Ama o adamlara bu sevgiyi duymuyoruz.

 Senin için kahrolası Osmond'lar var.

 Hey, Marie Osmond'u severim Ben seninle oynuyorum ama sen benimle oynamıyor musun?

 - Jimmy, bu adil mi?

 - Bence değil.

 Başka ne var?

 Kiminle buluşuyorsun?

 Walter Breachway.

 Arkadaş ol.

 Karşı davet al.

 Şu haline bir bak.

 Peki, başka bir şey var mı efendim?

 Ben Klan'la telefondayım, sen yüz yüze görüşüyorsun.

 Ve?

 Sesini benimkine benzetmeye çalışmalısın.

 Tanrım.

 Tamam.

 İşte.

 - Ben de mi?

 - Evet, sen de Jimmy.

 - Vaftiz baba.

 - Doğru.

 Siyahi olmak istemiştin.

 İşte fırsatın.”

Buraya bak.

 Bazıları kötü niyetli olduğumuzu söyler.

 Bazıları cesaret der.”

 "Buraya bak.

 Bazıları kötü niyetli olduğumuzu söyler.”

 Hadi hadi.

 Bu ölüm kalım meselesi.

 Hadi.

 Öyle mi?

 Hadi ama.”

Bazıları cesaret der.

 Cesaret!

" Bunu şimdi mi yapmamı istiyorsun?

 Lütfen, şimdi.

 Hepimizin iyiliği için.

 Lütfen.”

Bazıları çok kötü niyetli olduğumuzu söyler.”

 - Ama bırak aksın.

 Bırak aksın.

 - Akıyorum.”

Hak ettiğimizi alana dek hareketimize son vermeyeceğiz.”

 "Hak ettiğimizi alana dek hareketimize son vermeyeceğiz.”

 "Azarlandık ve hor görüldük.”

 "Azarlandık " - "Azarlandık" desene.

 - Azarlandık ne demek?

 Saygısızlık edildi.

 Sana saygısızlık edildi Flip.

 Sana.

 Neden öyle söylemiyor?

 "Azarlandık ve hor görüldük.”

 Akması gerek.”

Kötü muamele gördük, dillere düştük.”

 "Azarlandık ve hor görüldük.”

 Çıkar şu pisliği.”

Kötü muamele gördük, dillere düştük.”

 "Şüphe götürmez ama öyledir.”

 "Şüphe götürmez ama öyledir.”

 "Çift olmak için iki göz gerekir, evet.”

 "Çift olmak için iki göz gerekir.”

 "Evet!

" - "Evet!

" - "Evet!

" - "Evet!

" - "Evet!

" "Kardeşim, payımızı almadan bırakamayız.”

 "Kardeşim, payımızı almadan bırakamayız.”

 Dil bilgisi olarak anlamsız ama olur.”

Yüksek sesle söyle.

 Zenciyim ve gurur duyuyorum.”

 O.

J.

 için söyle.

 Jimmy sen de.”

Yüksek sesle söyle.

 Zenciyim ve gurur duyuyorum.”

 "Yüksek sesle söyle.

 Zenciyim ve gurur duyuyorum.”

 Doğru.

 İşte oldu.

 Size inandım.

 Şu boynundaki Yahudi kolyesini çıkar.

 Jimmy, bu Yahudi kolyesi değil.

 Davud'un Yıldızı.

 Tamam.

 Flip, sen Yahudi misin?

 Bilmem, öyle miyim?

 - Ron Stallworth?

 - Benim.

 - Sen Walter olmalısın.

 - Adım Felix.

 Bana Walter Breachway'le buluşacağım söylendi.

 Planlarda değişiklik oldu Mack.

 Kamyona binmen gerekecek.

 - Ben arkadan takip  - Hayır, olmaz.

 Benimle geliyorsun.

 Güvenlik.

 Seni geri getireceğim.

 Hadi gidelim.

 - Beyaz ırkı mı tutuyorsun Ron?

 - Elbette.

 Son zamanlarda bölgedeki zencilerle sorun yaşıyoruz.

 İç Savaş'tan bu yana zencilerle hep sorun yaşanır.

 Walter kız kardeşinin olayını anlattı.

 Beni hasta ediyor.

 Ne diyorlar?

 Nereye gittiklerini söylüyorlar mı?

 Ama aynı zamanda yoldaşlık.

 - Ben Klan'dan umutluyum.

 - Ne dedin sen?

 - Yoldaşlık mı?

 - Hayır, diğer kelime.

 - Klan mı?

 - "Klan" değil.”

Organizasyon.”

 Görünmez İmparatorluk belli bir nedenden ötürü görünmez kalmayı başardı.

 O kelimeyi sakın kullanma.

 - Anladın mı?

 - Hem de nasıl.

 Tamam.

 Haklısın.

 Organizasyon.

 Şuna bak.

 Asla inanmayacaksın.

 - Ne?

 - Arkamızda kahrolası bir zenci var.

 - Ron, bizi görüyor.

 Geri bas.

 - Kahretsin!

 Hazırlanalım.

 Koltuğunun altına bak.

 - Evet.

 - Ne?

 Dışarı çek.

 Doldur.

 Hazneye iki mermi yükle.

 Hadi, yükle şunu!

 Hadi, yükle.

 Bizimle oyun oynama.

 Organizasyon.

 - O kadar hızlı değil dostum.

 Ağır ol.

 Ron.

 Gelebilmene sevindim.

 Walter Breachway.

 Şube Başkanı.

 Ron Stallworth.

 Beni davet ettiğiniz için teşekkürler.

 Kesinlikle.

 Telefondaki sohbetimizden etkilendim.

 Bence amaca hizmet edebilecek birçok iyi fikre sahipsin.

 Söylediğim her şeyde ciddiydim.

 Biliyorsun benim de zencilerle atışmalarım oldu.

 Aslında beni Organizasyon'a getiren de bu.

 - Öyle mi?

 - Benim kurtuluşum bu oldu.

 Birkaç zenci tarafından vuruldum ve yaralandım.

 Sonra karım bir grup zenci tarafından vahşice tecavüze uğradı.

 Bu doğru ve bir tanesi bile hapse girmedi.

 Biliyor musun?

 Yönetimi ele geçiriyorlar.

 Artık TV'de hep onları görüyorsun.

 Zenciler sabun satıyor.

 Zenciler diş macunu satıyor.

 Zenciler araba satıyor.

 Nereye bakarsan bak zenciler, zenciler, zenciler.

 Evet, o pislikler TV'ye çıkalı çok olmadı.

 Ben Amca ile Jemima Hala'yı unutuyorsun.

 Kahretsin!

 O zencileri severdim  Pirinç ve tava keki.

 - Bu arada ismim Ivanhoe.

 - Ron.

 Şu anda tek yaptığımız onlara bakmak.”

Sözlerine dikkat et.

 Bunu söyleme, onu söyleme.

 Kibar ol.”

 Artık renkli bile değiller.

 - Zenciler.

 - Siyahlar.

 Afro Amerikalılar.

 Kahretsin.

 Onlara zenci de.

 Kolay olsun.

 - Zenciler.

 - Zenciler.

 - Doğrusu bu.

 - Ben bunları yıllardır söylüyorum.

 Yalnız değilsin.

 Başkasının da anladığını bilmek güzel.

 Siz ne gibi şeyler yapıyorsunuz?

 Ne gibi şeyler yapıyoruz?

 Haç yakıyoruz.

 Yürüyüşler falan yapıyoruz ki insanlar bizimle uğraşmasın.

 Zencilerin benimle uğraşmasından bıktım.

 Doğru yere geldin.

 Bizimle kimse uğraşamaz.

 Tarihi ne kadar biliyorsun?

 - Biraz.

 Daha çok bilebilirdim.

 - Biz sana öğreteceğiz.

 - Bu bizim için büyük bir yıl olacak.

 - Nasıl?

 Bum!

 - Havai fişek yapacağız.

 - Tamam, tamam.

 Kahrolası çeneni kapa.

 Ivan, kapa çeneni.

 Yanık uçlar.

 Peki, peki.

 Bu kadar yeter.

 Kapa çeneni.

 Onun adına özür dilerim.

 Çok içer.

 Ne dediğini bilmiyor.

 Şunu açıklığa kavuşturayım, Organizasyon kesinlikle şiddete başvurmaz.

 Hayır, o zenci gibi şiddete başvurmaz.

 Şu ölü zenci Martin Luther gibi.

 - Anladım.

 - Ron?

 - Benimle gelir misin?

 - Evet, nereye?

 Sen gizli bir görevde falan mısın?

 Çok fazla soru soruyorsun.

 Tamam.

 Şimdi dost olalım.

 Bu aile.

 Tamam mı?

 Gidelim.

 Tebrikler, ilk sınavı geçtin.

 Gidip şu Üyelik işlemlerini başlatalım mı?

 - Bu kadar mı?

 - Bu kadar.

 Otursana.

 Hadi şunları doldur.

 Onları Ülke Merkezi'ne göndermeliyiz.

 Şimdi Üyelik kartını gönderdiklerinde tüm programlarımıza sen de katılabileceksin.”

Alcoa sabırsızlanıyor.”

 O reklamları seviyorum.

 Üye olmak için kraliyet vergisi.

 Yıllık on dolar.

 Şube aidatı 15 dolar.

 Cübbeler ve başlıklar dahil değil.

 Onlar ekstra.

 Kahrolası enflasyon.

 Size ne kadar teşekkür etsem azdır.

 Benim için anlamı çok büyük.

 Bizim için bir zevk.

 Sen Yahudi değilsin, değil mi?

 Yahudiler İsa'yı öldürdü.

 Beni rencide etmeye mi çalışıyorsun?

 Protokol.

 Elbette kokuşuk bir Yahudi değilim.

 Tamam, bak.

 Bunu sormak zorundayız.

 Hepsi bu.

 Ama o Yahudi değil, tamam mı?

 Tatmin oldun mu?

 Burnuma koşer kokusu geliyor.

 - Dalga geçmeyi bırak.

 - Ben dalga geçmem.

 Kiminle dalga geçiyorsun?

 Tamam, ikiniz de adamı rahat bırakın.

 Ulu Tanrım!

 Bırakın biraz nefes alsın.

 Ron, sana bir bira alayım.

 Tamam.

 Bu adamlar adına özür dilerim.

 Bazen pek dost canlısı olmuyorlar.

 Sadece heyecanlanıyorlar.

 - Evet.

 - Ne tür bira seversin?

 Coors, eğer varsa.

 İlginçti.

 Tam olarak Beverly kıroları değiller.

 - Senden hoşlandılar.

 - Şu Felix dışında.

 - O kadar yakından takip etme.

 - İki araba boyu.

 - Sence suratıma iyice baktı mı?

 - Muhtemelen.

 Kağıtları aldın mı?

 Katılmanı istiyorlar.

 Teknik olarak senin katılmanı istiyorlar.

 Evet.

 Evet, siyahi bir adamın Ku Klux Klan'a katılmasını istiyorlar.

 Bence bu imkansız.

 Çifte başarı!

 İçerideyiz!

 Yavaş ol kardeşim.

 Yavaşla.

 Onlar için tam olarak ne kadar endişelenmeliyiz?

 Daha detaylı araştırmayı isteyecek kadar.

 Adamlardan biri muhtemel bir saldırı planlarından bahsetti.

 Ona o kadar güvenmezdim.

 Bu adamlar böbürlenmeyi sever.

 - Ne tür bir saldırı?

 - Ivan  Ivanhoe "Bum" dedi ve havai fişeklerden bahsetti.

 Ama ben inanmadım.

 Yeterli olduklarından bile şüpheliyim.

 Her iyi şekilde de bu noktada bölümün tam desteğini bekliyoruz Çavuş.

 Soruşturmaya devam edelim.

 Bir şey yapabilecek durumları var mı görelim.

 Tamam.

 - Teşekkürler Çavuş.

 - Hallettin.

 Kardeş Kwame'yi havaalanına bıraktığımızda bana şöyle dedi Siyah Gücü Hareketi'nin kapitalist baskısıyla ve onun kalıcı olmasını sağlayan politikacılarla ve aynasızlarla mücadele etmek için benim gibi güçlü kız kardeşlere ihtiyacı varmış.

 Sözleri neredeyse bütün polis kabusunu değerli kıldı.

 Sorun nedir?

 Ne demek istiyorsun?

 Sorun nedir?

 Ben o kelimeyi kullanmam.

 Hangi kelimeyi?

 - Aynasızlar.

 - Onlara başka ne dersin?

 Polis memuru  Polis  Memurlar.

 Bir grup tecavüzcü polis güç gezisinde.

 Bütün polislerin tecavüzcü olduğunu mü düşünüyorsun?

 Masum bir kardeşe tetik çekmesi yeterli.

 Neden Kardeş Kwame'nin konuşmasındaydın?

 Bir takım iyi fikirleri var.

 Hepsine katılmıyorum ama zeki bir kardeş, kesinlikle dinlemeye değer.

 Zencilerin özgürlüğünden yana mısın?

 Hep politika konuşmak zorunda mıyız?

 Daha önemli olan ne var?

 Hiç izne çıkıyor musun?

 Hayır.

 Bu hayat boyu süren bir meslek.

 Kardeş Angela Davis, en erdemli kardeş.

 Birlikte biraz kaliteli zaman geçirebilir miyiz lütfen?

 Mesleğin ne demiştin?

 Kardeş Kathleen Cleaver, söylemedim mi?

 Aynasız mısın?

 - Anlamadım.

 - Sen aynasız mısın?

 - Polis mi demek istiyorsun?

 - Polis misin?

 Hayır.

 İnşaat işindeyim.

 Ama daha önemlisi ben siyahi bir adamım.

 Güçlü, zeki ve güzel bir kız kardeşi tanımak isteyen biri.

 Şu anda baktığım kişiyi.

 - Anladın mı?

 - Elbette.

 Ben de bundan söz ediyorum.

 Güç halka.

 Tüm güç halka.

 - Doğru kardeş.

 - Doğru, doğru.

 - Ben Walter.

 - Ben Ron.

 Sen Ron musun?

 Affedersin, telefonda sesin farklı geliyor.

 Alerjiler yine sorun çıkarıyor.

 Bende her zaman vardır.

 Dinle, geçerken uğraman bir zevkti demek istedim.

 Bence kardeşler seni gerçekten sevdi.

 Onur duydum.

 Cumartesi boşsan neden Felix'in yerine uğramıyorsun?

 Diğer üyelerle tanışabilirsin.

 - Bana uyar.

 - O zaman görüşürüz.

 Bir arkadaşım var.

 Bu gruplarla takılıyor.

 Eski şiddet içeren ırkçı tarzdan uzaklaştıklarını söylüyor.

 Yani  Duke da şimdi öyle söylüyor.

 Ana akım haline geliyor.

 - Duke?

 - David Duke.

 Klan'ın şimdiki Büyük Ustası.

 Ama hep üç parçalı takım elbise giyer.

 Toplum içinde cübbeyle ya da başlıkla hiç görülmemiştir.

 Şimdi de Ulusal Direktör oldu.

 Yani  Gözünün daha yüksek mevkide olduğu belli.

 - Politika mı?

 Nasıl?

 - Evet.

 Bence nefreti satmanın başka bir yolu.

 - Devam et.

 - Düşünsene.

 Olumlu eylem, göç, suç, vergi reformu.

 Artık kimse kendisine yobaz denmesini istemiyor, diyor.

 Sanırım Archie Bunker onu fazla kötü gösterdi.

 Fikir, bu sorunların hepsinde var.

 Amerikalılar bunu her gün kabul edebilir ve destekler.

 Nihayet bir gün Beyaz Saray'a bunu içselleştiren birini sokuncaya kadar.

 Çavuş  Hadi ama  Amerika, David Duke gibi birini asla ABD Başkanı olarak seçmez.

 Bunu siyahi bir adamın söylemesi çok safça.

 Neden uyanmıyorsun?

 Ron.

 Selam.

 Ben Connie, Felix'in karısı.

 Tanıştığıma memnun oldum.

 - İçeri girmek ister misin?

 - Tabii.

 - Sigara içmemin sakıncası var mı?

 - Hayır, tabii ki yok.

 Sana söylüyorum, savaş geliyor.

 İçerideler.

 Rahatına bak.

 Hücuma geçmemizin zamanı geldi.

 - Emin olmalıyız  - Selam dostum!

 - Merhaba.

 Selam çocuklar.

 - Hoş geldin.

 - Millet bu Ron.

 - Bay Stallworth.

 - Peki.

 - Mike.

 - Selam Mike.

 - Arkadaki Scott.

 - Jesup.

 - Selam, nasılsın?

 Ron, otursana.

 Böldüğüm için özür dilerim ama biraz peynir ve kraker getirdim.

 - İster misin?

 - Sağ ol tatlım.

 Walter.

 Kim olduğumuzu ve neyi temsil ettiğimizi hatırlatalım onlara.

 Biz Organizasyonuz.

 - Yapmamız gereken  - Gazetede bir şey okudum.

 Carmichael adındaki bir zenci bir miting düzenlemiş.”

Babun Öğrenci Birliği"nden üniversiteli zenci bir kız da polisimize saldırmış.

 Bu kız tehlikeli.

 Komünist Angela Davis gibi.

 Bence  Bence çenesini kapatmalıyız.

 - Haberi kestim.

 - Bu kadar yeter.

 Seni seviyorum tatlım.

 Bir gün senin için bir şey yapmamı isteyeceksin.

 Bekle ve gör.

 Ben de tam burada olacağım.

 Neden işimize dönmüyoruz?

 Bir sonraki haç yakmamızı konuşalım.

 Üyeliğin vaktinde gelirse sen de katılma şansını yakalayacaksın Ron.

 - Büyük bir onur olacak.

 - En yüksek tepeden en iyi görünür.

 Okuyabildiğini kanıtla.

 Geçen hafta Cuma gecesi Colorado Üniversitesi Siyahi Öğrenci Birliği  Hey Ron, sana bir şey göstermeliyim.

  Bell's Nightingale Gece Kulübünde Stokely Carmichael'ın yer aldığı tartışmalı bir konuşmaya ev sahipliği yaptı.

  siyahi öğrenci birliği, siyahi öğrenci  Sence bu ikisi bir arada oluyor mu?

 Bana çok tuhaf geliyor.

 Buraya bak.

 Vay canına.

 Bu gerçekten etkileyici.

 İşte benim favorim.

 On iki kalibre.

 Ben buna Yahudi Katili diyorum.

 - Ben de Remington 1900 Model diyorum.

 - Aslında öyle.

 Peki.

 Buradaki işimiz bitiyor mu?

 Birkaç şey daha var  Daha değil.

 İçinde Yahudi olmadığından emin olmalıyız.

 Artık hakaret ediyorsun.

 Birkaç ay içinde kardeşimiz olacak birinden söz ediyoruz.

 Boynunda Davud'un Yıldızı'nı görüyor musun?

 Ron'un başında Yamaka var mı?

 Sadece protokol.

 Benim evim, benim kararlarım.

 - Bu taraftan.

 - Şimdi nereye gidiyoruz?

 Sana bir şey göstermeliyim.

 Şansa bak.

 Bu gerekli değil Felix.

 Üyeleri böyle kaybediyoruz.

 Bu yalan makinesine gireceksin.

 - Otur.

 - Bu ne?

 Burası senin Yahudi inin mi?

 Mumlarını burada mı yapıyorsun?

 - Abajurlarını da.

 - Hayır.

 Bu yalan makinesine gireceksin.

 Aç şu kahrolası kapıyı!

 Bu ucuz bir saçmalık.

 Ucuz ya da değil.

 Bu Yahudi yalan makinesine gireceksin.

 Otur.

 Tamam Felix.

 Bu organizasyona saygımdan dolayı küçük "ukalalık" saçmalığını oynayacağım.

 Ama ben Yahudi falan değilim.

 Otur.

 Kime sorarsan sor, sana benim çok dost canlısı biri olduğumu söyler.

 Konu şu ki ben sadece arkadaşlarıma dostça davranırım.

 Yahudi dostu değilim.

 Kesinlikle zenci dostu da değilim.

 - Ben de öyle.

 - Ne düşünüyorum biliyor musun?

 - Ne düşünüyorsun?

 - Evet, düşünüyorum.

 Ne hakkında düşünüyorsun?

 Bu soykırım olayı hiç olmadı.

 Bugüne kadarki en büyük Yahudi kumpası.

 Sekiz milyon Yahudi mi öldürüldü?

 Toplama kampları mı?

 Hiç olmadı.

 - Kanıt nerede?

 - Senin kafan mı iyi?

 Benim kafam iyi olmaz.

 Ben içki içerim.

 Çünkü bence soykırım gördüğüm en güzel şeylerden biri.

 Bana mantıklı geliyor.

 Elinde kurtulman gereken bir sülük ırkı var.

 Ne yaparsın?

 Onları aç bırakırsın, yakarsın, onlardan kurtulursun.

 Daha iyi insanlar için kökleri temizlemek gibi.

 - Görüntüleri izlemedin mi?

 - O sahte.

 - Hollywood'u Yahudiler yönetiyor.

 - Kahretsin.

 Aletine bakayım.

 Beni vuracak mısın?

 Bırak o silahı.

 Siz Yahudilerin aletlerinizle garip bir şey yaptığınızı duydum.

 Tuhaf bir Yahudi saçmalığı.

 - Aletin sünnetli mi?

 - Konu bu mu?

 Benim Yahudi aletimi görmeye mi çalışıyorsun, kahrolası nonoş?

 Sen kime nonoş diyorsun?

 Yahudi nonoş  Şimdi şu kayışı koluna tak.

 Tak şunu koluna!

 - Felix!

 Felix!

 - Connie, sorun ne?

 - Felix!

 Felix!

 - Tatlım!

 Tatlım, sorun ne?

 Bahçemizde zenci bir bahçe cücesi var!

 Seni yakalayacağım tatlım!

 Kahretsin.

 Kahretsin!

 Öldür o pisliği!

 Evet, sürmeye devam et pis zenci!

 Aşağılık zenci!

 Pislik!

 Camı mahvetti.

 Hâlâ yalan makinesine girmemi istiyor musun?

 Herkes eve dönsün!

 Derhal eve dönün!

 Kahretsin.

 Connie, sen iyi misin?

 İyi misin?

 - Eve dön.

 - Bu yüzden daha güçlü olmalıyız.

 Eve dön tatlım.

 AMERİKA YA SEV YA DA GİT!

 Yalan makinesi mi?

 Ateş mi edildi?

 Dalga mı geçiyorsunuz?

 Bu berbat bir durum!

 Siz benimle dalga geçiyorsunuz.

 Benimle oynuyorsunuz, benimle oynuyorsunuz.

 Şef benimle oyun oynuyor.

 Tam bir grup işi.

 - Bu komik mi?

 - Hayır efendim.

 Çünkü Bridges bunu duyarsa bu operasyon tümüyle sonlandırılır.

 Evet, çok komik.

 Ben de kahrolası bir kenar mahallede okul önü koruması olurum!

 Yani bundan haberi olacak mı Çavuş?

 Aşağılık herifler.

 Neyi duyacak mı?

 Selam çocuklar.

 Charles, bize beş dakika verir misin lütfen?

 Elbette.

 Trapp'leyken söylemek istemedim ama o beyaz herif suratıma silah dayadı.

 Ve tetiği çekmesine ramak kaldı.

 - Ve çekmedi.

 - Ama çekebilirdi.

 Sonra ölmüş olacaktım.

 Ne uğruna?

 Birkaç pisliğin oyununa engel olmak için mi?

 Flip, bu istihbarat.

 Birkaç taşralının sopa yakmasını önlemek için hayatımı riske atmayacağım.

 Görev bu.

 Senin sorunun ne?

 Benim sorunum bu.

 Senin için bu bir savaş.

 Benim için bir görev.

 Kişisel değil, öyle olmamalı da.

 Beni bu göreve neden getirdin?

 - Neden yapmalıyım?

 - Çünkü sen Yahudisin kardeşim.

 Sözde seçilmişler.

 BASP diye geçiniyorsun.”

Beyaz Anglo Sakson Protestan.”

 Vişneli turta, sosisli sandviç, beyaz çocuk.

 Bazı açık renkli zenciler böyle yapıyor.

 Beyaz gibi geçiniyor.

 Klan'dan duyduğun o nefret seni sinirlendirmiyor mu?

 Elbette sinirlendiriyor.

 O zaman neden bu işle ilgin yokmuş gibi davranıyorsun?

 Çaylak, bu benim işim.

 Bu bizim işimiz.

 Şimdi sana üye kartını getireceğim.

 Böylece haç yakmaya gidebilir ve bu adamlarla daha samimi olabilirsin.

 Tamam mı ortak?

 Uyan beyaz adam.

 - Zenci, beyaz karını, işini istiyor.

 - Üzgünüm, çok üzgünüm.

 - Yahudi paranı istiyor  - Şuna bakayım.

 Affedersiniz, kiminle konuşuyorum?

 Ben Ron Stallworth, Colorado Springs, Colorado'dan arıyorum.

 Bugün nasılsınız efendim?

 Çok iyiyim.

 Teşekkürler.

 Sizin için ne yapabilirim?

 Şubemin onurlu eylemlerine katılmayı çok istiyorum.

 Ama üye kartımı alana dek katılamıyorum.

 Tabii ki size bu konuda yardım edebilirim.

 Harika.

 - Ben kimle konuşuyorum?

 - Ben David Duke.

 İsminiz David Duke mu dediniz?

 Son baktığımda öyleydi.

 Ku Klux Klan'ın Büyük Ustası mı?

 O David Duke mu?

 Evet.

 O Büyük Usta ve Ulusal Direktörü, evet.

 Ulusal Direktörü de, öyle mi?

 Evet.

 Kesinlikle.

 Olağanüstü.

 Sizinle konuştuğum için onur duydum efendim.

 Bunu söylemekten korkmuyorum.

 Sizi gerçek bir beyaz Amerikan kahramanı olarak görüyorum.

 Başka bir tür var mı?

 Hayır, efendim.

 Gerçek bir beyaz Amerikalıyla konuştuğum için mutluyum.

 Amin.

 Bugünlerde sayımız giderek azalıyor gibi.

 Şimdi, şu üye kartı konusunda  Evet, Ron.

 Durumu anlıyorum.

 Burada bazı idari sorunlarımız oldu.

 Biraz gecikmeye neden oldu.

 Şunu söyleyeyim, üye kartının bugün çıkartılıp onaylanması ve gönderilmesiyle bizzat ilgileneceğim.

 Nasıl olur?

 Teşekkürler efendim.

 Benim için ne kadar önemli olduğunu anlatamam.

 Ron lütfen.

 Benim için bir zevk.

 Bir gün seninle bizzat tanışmak için sabırsızlanıyorum.

 Tanrı beyaz Amerika'yı korusun.

 Tanrı beyaz Amerika'yı korusun efendim.

 Tamam.

 Kendine iyi bak.

 Affedersin.

 Gittiğin yere dikkat et.

 Böyle zarar görebilirsin havalı çocuk.

 Kwame Ture'yi o gece kenara çektiren polis Landers mıydı?

 Nereden biliyorsun?

 Artık kokularını uzaktan bile alıyorum.

 Koklayarak mı görüyorsun?

 Epeydir kötü bir polisti.

 - Öyle mi?

 - Evet.

 Birkaç yıl önce siyahi bir çocuğu silahla öldürdü.

 Tanrım.

 Çocuğun silahlı olduğunu söyledi ama çocuk öyle biri değildi.

 Bunu neden hoş görüyorsunuz?

 Onu ispiyonlayan kişi mi olmak istiyorsun?

 Şimdi Landers'ın ofisine gitmek ister misin?

 Bir bir aileyiz.

 Doğru ya da yanlış, birbirimize destek oluruz.

 Bu bana başka bir grubu hatırlattı.

 Tam isabet Ron.

 Saklambaç odasını duydunuz mu?

 Düzgün bir bar, bir gecede pis bir nonoş mekânına dönüştü.

 Kahrolası nonoşlar bugünlerde her yerdeler.

 Kolonileşmeye çalışıyorlar.

 Önce kendi barları oluyor, sonra eşit muamele istiyorlar.

 Boş ver şu nonoşları.

 Bu adamlar askeri eğitim mi almış?

 Birçoğumuz aldık, evet.

 Ben Carson Tabyası'nda.

 - Keşke bu konuda bir fikrim olsaydı.

 - O herifleri daha önce hiç görmedim.

 - Steve ve Jerry'yi mi?

 - Evet, kim onlar?

 Bu gizli bilgi.

 Hey Ron, 45'liğimle neler yapabildiğini görmek istiyorum.

 Tamam.

 Evet, belki gelecek sefer o zenciyi halledersin.

 Elli papel?

 - Tamam - Bahsi kabul ediyorum.

 Kahretsin, 10'a ne dersin?

 - Evet, pislik herif!

 - Peki, param nerede?

 Böyle ateş etmeyi nerede öğrendin?

 Çocukken babam bana oyuncak bir mantar tabancası almıştı.

 O günden beri ateş ederim.

 Çok iyi bir mantar tabancası.

 Tamam, gidelim.

 Toparlan.

 Ron Stallworth, adi herif.

 Hey Walter!

 Hey!

 Eskisinden daha iyiyim, değil mi?

 Daha iyideyim.

 Kesinlikle biraz daha iyisin.”

İyideyim"in doğru sözcük olduğunu sanmıyorum.

 Ama iyi gidiyorsun.

 TETİKÇİ - Ve Bernie Casey!

 - Bernie Casey!

 Bu kardeş çok güçlü!

 Ama Cleopatra Jones en iyisi!

 Böyle güçlü bir kız kardeş görmemizin vakti geldi.

 Tamara Dobson polisi oynadı, değil mi?

 Siyahi sömürüsü filmi.

 Kurgu.

 Gerçek hayat öyle değil.

 Gerçek hayatta Cleopatra Jones ve Coffy yok.

 O hepsinin "VAFTİZ ANNESİ.”

 Şehre gelen en kötü Tek Kadın Tetikçi Timi!

 "Coffy" Pam Grier'i sevmiyor musun?

 Kırmızı şarap gibi kaliteli ve olgun.

 Pam Grier işini yapıyor.

 Ama gerçek hayatta, aynasızlar siyahileri öldürüyor.

 Ya bunu değiştirmeye çalışan bir polis olsaydı?

 - İçeriden mi?

 - Evet, içeriden.

 Bir şeyleri içeriden değiştiremezsin.

 Bu ırkçı bir sistem.

 Böyle pes mi ediyorsun?

 Hayır.

 Siyahilerin asıl ihtiyaç duydukları şey için savaşıyoruz.

 Siyahi özgürlüğü.

 Doğru.

 Peki, bunu içeriden yapamaz mısın?

 Hayır!

 Yapamazsın.

 Beyaz adam, iktidardaki konumunu mücadele etmeden vermez.

 Dubois "çift bilinçlilik" konusunda ne demişti?

 "İkilik.”

 Amerikalı ve zenci olmak mı?

 "Tek bir siyah bedende iki muhalif ideal.”

 Bu çok etkileyici Patrice.

 Bunu anlıyorum.

 Ben de sürekli iki kişi gibiyim.

 Ama öyle olmak zorunda değilsin.

 İçimizde bir savaş sürdürmemeliyiz.

 Sadece siyahi olmalıyız.

 - Henüz o noktaya gelmedik ama.

 - Ben beklemekten yoruldum.

 Sana ciddi bir sorum var.

 - Öyle mi?

 Ne?

 - Çok ciddi.

 - Evet.

 - "Shaft" mı "Superfly" mı?

 - Ne?

 - Birini seç.

 Özel bir dedektifi kadın tellalına her gün tercih ederim.

 Pazar günleri iki kere.

 Tamam.

 Ron O'Neal mı Richard Roundtree mi?

 Richard Roundtree!

 Kadın tellalları kahraman değildir!

 Ron O'Neal kadın tellalı değil.

 Ama bir tanesini çok iyi canlandırmıştı.

 O imaj, insanlarımıza zarar veriyor.

 - Tanrım.

 O bir film.

 Bırak şunu.

 - Bırakamam.

 - Seni ukala.

 - Sen kime ukala diyorsun?

 - Sana ukala diyorum.

 - Ben Tamara Roundhouse gibiyim.

 - Ukala.

 - Dönüyorum ve ilerliyorum  Ukala.

 Yanlış adres.

 Rahatsız ettiğim için özür dilerim efendim.

 İyi geceler.

 Merhaba.

 Selam.

 Üzgünüm, geç saate kadar çalıştım.

 Siz nasılsınız?

 Senin için biramız var Bay Stallworth.

 - Sağ ol.

 - Senin ikizin var.

 - Ne?

 - İkizin var.

 İkiz ne?

 İkiz işte.

 Ve ikizin bir zenci.

 Telefon rehberine baktım, onun evi olduğunu sandığım yere gittim.

 Ve orada bir zenci buldum.

 Numaram rehberde yok.

 Hangi adrese gittin?

 Bluestem Yolu'nda.

 Bluestem Yolu mu?

 Hayır, ben 21.

 Cadde'de oturuyorum.

 Sana ne demiştim?

 Endişe edecek bir şey yok.

 Yani o zenciyi tanımıyor musun?

 Odun yığınında sakladığım zenci o.

 Haklısın.

 Başka birinden bahsettiğini düşünmüştüm.

 Hayır, bahsetmiyorum.

 1813 Güney 21. Cadde.

 Bir ara uğra, bira içeriz.

 Ve biliyor musun?

 Şu Siyahi Öğrenci Birliği'ndeki, gazetelerde polisten şikayet eden şu boş boğaz sürtük.

 - Oradaydı.

 - O kahrolası sürtük mü?

 O maymun dudaklarını sonsuza dek kapatmak isterdim.

 Hey, öyle söyleme.

 Dudaklarını aletimde görene dek olmaz.

 Şimdi biraz poker oynayabilir miyiz?

 Bitirdin mi?

 Ron Stallworth, sen beni  Sen beni eğlendiriyorsun.

 Şu tek gözlü zenci Sammy Davis Jr.

'dan daha çok eğlendiriyorsun.

 Ama onlar dans edebiliyor.

 Dans edebiliyorlar ve haklarını vermeliyim.

 Onlara vereceğim tek hak bu.

 Carson Tabyası'ndan aktif görevde olan askerler var.

 Bununla cezai soruşturmaya gidiyoruz.

 Gizemli, iki çocuk, Steve ve Jerry.

 Bunlar sana bahsettiğim şu karanlık, asker çocuklar.

 Eski Klan üyeleri.

 Felix'in eski Klan üyeleri.

 Senin dostun.

 Yeni Klan, Walter.

 Walter, ordusu olmayan bir general.

 Felix'in ekibi onunkinden daha güçlü.

 Elbette Felix'in karısı, Connie.

 David Duke'la konuşuyor olman inanılmaz.

 En iyi koşu arkadaşımdır.

 Şimdi bunu hallettiğimize göre Ronnie, sana söylüyorum, şansımız açık bebek.

 İşte bu.

 - Ulu Tanrım!

 - Evet.

 Ron Stallworth, yılın saygın üyesi.

 Ku Klux Klan Şövalyeleri.

 Bu biziz, Stallworth Kardeşler.

 Evet ama şu küçük psikopat Felix seni izleyip nerede yaşadığını sormuyor.

 Ben Yahudi'yim, evet.

 Ama öyle yetiştirilmedim.

 Hayatımın bir parçası değildi.

 Yahudi olmak konusunu pek düşünmedim.

 Etrafımdaki kimse Yahudi değildi.

 Bar Mitzvah törenlerine gitmiyordum.

 Benim Bar Mitzvah törenim olmadı.

 Sıradan bir beyaz çocuktum.

 Şimdi bir bodrum katında bunu yüksek sesle reddediyorum.

 Üzerinde pek düşünmemiştim.

 Şimdi sürekli düşünüyorum.

 Dini törenleri ve kökleri.

 Bu o tarafa geçiş mi?

 O zaman ben  O zaman ben geçiyorum.

 Bunu istemiyorum.

 RON STALLWORTH Ku Klux Klan Şövalyeleri Bizi izliyorlar gibi.

 Bilmiyorum, ben uyuyordum.

 Bilmiyorum.

 Ne yapmalıyız bilmiyorum.

 BU GECE KLAN'IN UYANIK OLDUĞUNU BİLEREK UYUYABİLİRSİNİZ

- Şu saçmalığa bak.

 - Bunları nereden buldun?

 Ön camıma yapıştırılmıştı.

 Ama mahallenin her yerindeler.

 Gerçek mi bu?

 Olabildiğince gerçek.

 Gözdağı mı?

 Siyahi Öğrenci Birliği'yle ilgili olduğu çok açık.

 - Ve seninle.

 - Benimle mi?

 Olayla ilgili polisle sözünü sakınmadan konuştun.

 Kardeş Kwame buradayken.

 O yüzden şimdi evin önüne yanan haç getirecekler.

 Seni etkilemeye çalışıyorlar.

 Dediğin gibi gözdağı.

 Korku taktikleri.

 Seni korkutmalarına izin vermezsen hiçbir şey elde edemezler.

 Ama gözünü açık tut.

 Sakin ol.

 Tamam mı?

 Kahrolası sorun bu.

 Biz her zaman fazla sakiniz.

 - Fazla sakin.

 - Belki polisi aramalıyız.

 Bu pisliği KKK'nin beyaz, aynasız ortaklarının sızdırmadığını nasıl biliyoruz?

 Sana bir şey sorayım.

 Bizi affedin.

 Ne için affedin?

 Sakin.

 Sakin olmamı mı istiyorsun?

 Olacağım.

 Colorado Springs Emniyet Müdürlüğü'ne karşı da koruyor.

 İyi bir şey.

 Evet.

 Tahtayı kerosene batır, bir kutu kibritin üstüne bir sigara yak.

 Haç tutuşmadan kaçmak için sana zaman kazandırır.

 - Sıkı bir manzara olmalı.

 - Evet, öyle.

 Müthiş.

 Tam bir şenlik ateşi.

 Kilometrelerce öteden görebilirsin.

 Walter'ın dediği gibi çok iyi görünür.

 Yahudi medyasını korkutur, zencileri de diken üstünde tutar.

 Şuna bak.

 Kahretsin, bir tane daha var.

 Aynasızlar  Aynasızlar bu gece dışarıda.

 Evet.

 İyi iş.

 Bir tane daha gönder.

 Bu çocukların çoğu orduda mı?

 Birkaç tane var.

 Birkaç tanesi aktif görevde.

 Ben de Vietnam'daki ikinci dönemimi yeni bitirdim.

 - Olamaz.

 - Evet.

 Adamım.

 Hey Ron, C4 hakkında bilgin var mı?

 Çünkü sen ordudansın.

 Bir şeyleri havaya uçurmaya yetecek kadar.

  program beyazları, beyaz mirasını, beyaz özgürlüğünü seviyor.

 Bu program ayrıca  - İşte benim çocuklarım geliyor.

 -  Yahudi üstünlüğünü ve suçlu  - İşte süvariler geliyor.

 -  bankacılık kurumunu sergiliyor.

 Bu suçlu bankacılar, suçlu federaller.

 Kurum da  Halkımıza etnik temizlik yapıyorlar.

 Sadece Birleşik Devletler'de değil.

 Sadece Birleşik Devletler'de değil.

 Bugün politikacılardan duyduğumuz tek şey  Haç yakma iptal.

 Çok fazla polis var, kahretsin!

 Siyahi halka teşekkürler.

 Siyahileri seviyorum.

 Tüm politikacılar konuşmalı ve toplumun gerçek liderleri önünde diz çökmeli.

  ve şunu söylemeli: "Yahudi halkına teşekkür ederim.

 Yahudileri seviyorum.

 Yahudi halkı bizim daima dostumuzdur.

 Ne yaparlarsa yapsınlar.

 Ülkemize ne kadar zarar verirlerse versinler.

 Çok güzel.

 Yahudileri seviyoruz.”

 Ve hiçbir senatör veya kongre üyesi cesaret edip şöyle diyemez.

 "Beyaz halkı seviyorum.

 Beyaz kökleri seviyorum.

 Halkımı seviyorum.

 Avrupa'da yaratılan kültürü ve bu muhteşem Hristiyan Batı Medeniyeti'ni seviyorum.

 Bunun sürdüğünü görmek istiyorum.

 Zenginleştirilmesini istiyorum.”

 Çoğu kişi zencilerden nefret ettiğimi düşünür.

 Ama etmiyorum.

 Organizasyon da etmiyor.

 Sadece kendi ırklarıyla olmaları gerek.

 Pinky öyle derdi.

 Pinky, ayrımcılığı hiç umursamazdı.

 Sadece kendi ırkıyla birlikte olmak isterdi.

 Senin için bir Mammy gibiymiş.”

Rüzgar gibi Geçti" filmini izledin mi?

 Pinky, benim için Hattie McDaniel'dı.

 O rolle Oscar kazandı.

 En iyi kadın oyuncu.

 Sen Scarlett idin o da Mammy.

 - Bu doğru.

 - Doğru.

 Çok tuhaf, o öldüğünde aileden birini kaybetmiş gibiydik.

 İyi bir zenci böyle tuhaftır.

 O anlamda iyi bir köpek gibidirler.

 İnsana çok yakın olurlar.

 Ve onları kaybettiğin anda üzülürsün.

 İyi dedin Ron.

 Bir zamanlar ben de bir marsık tanımıştım.

 Öyle mi?

 Evet.

 O zenci, karşımızdaki evde oturuyordu.

 Altı ya da yedi yaşlarındaydım.

 Takma ismi Tereyağlı Bisküvi'ydi.

 O ismi nasıl almıştı?

 Annesinin tereyağlı bisküvilerini çok severdi.

 Nefis!

 Ben ve Tereyağlı Bisküvi her gün birlikte oynardık.

 Bir gün babam işten eve erken geldi.

 Bana o hortlakla artık oynayamayacağımı söyledi.

 Çünkü ben beyazdım, Tereyağlı Bisküvi ise zenciydi.

 Bu çok etkileyici.

 Baban olağanüstü bir adammış.

 Gerçek bir Amerikalıydı.

 Bana doğru olanı öğretmişti.

 Bu yüzden devlette senin ve benim gibi daha çok kişiye ihtiyacımız var.

 Bu ülkeyi eski haline getirebilmek için.

 Amin.

 Amerika'nın yüceliğine yeniden ulaşması için.

 Kesinlikle.

 Keşke yüz yüze konuşma fırsatımız olsaydı.

 Zamanı gelince dostum.

 Zamanı gelince.

 Senin kabul törenin için Colorado Springs'de olacağım.

 Colorado Springs'e mi geliyorsunuz efendim?

 Mayflower'daki ataların kadar emin olabilirsin.

 Kesinlikle!

 Peki, istediğin malzemeleri topladım.

 Sen sadece görüntülere bakmak için böyle gezdireceksin.

 Bir kez denediğinde sanırım çözersin.

 Tamam mı?

 Anladın mı?

 Teşekkürler.

 Bir ihtiyacın olursa ben masada olacağım.

 Tamam.

 Teşekkürler.”

LİNÇ EDİLMİŞ"

Bana geri döndüğün için teşekkürler.

 Dinle, sanırım yeni bir lidere ihtiyacımız var.

 Arkasında toplanabileceğimiz birine.

 Oy toplayacağımı sanmıyorum.

 Felix çok isterdi ama bunun olmasına izin veremem.

 Çılgın herifin teki.

 Kahretsin.

 Serseri mayın.

 Hayır.

 Hitabet yeteneği olan birine ihtiyacımız var.

 Gerçek liderlik özellikleri sergileyen birine.

 Ve bence sen olmalısın.

 Bunu düşünmem gerek.

 Babam hasta ve El Paso'da yaşıyor.

 İkisini de idare edebilir miyim bilmiyorum.

 Bunu duyduğuma üzüldüm.

 Bu konuyu düşün.

 Sen zeki ve çalışkan bir adamsın.

 İdare edebileceğinden hiç şüphem yok.

 Bence burada taze kana ihtiyacımız var.

 Yeni fikirlere.

 Bu sebeple başkanlığı bırakmayı planlıyorum.

 Ama bir aday göstermek istiyorum.

 Şube Başkanı olarak Bay Ron Stallworth.

 - Bu adamla daha yeni tanıştık.

 - Sokaktan yeni geldi.

 Sana bir soru sorayım.

 Burada Ron için kendisini ateşe atmak isteyen var mı?

 Ben Ron'u onaylıyorum.

 Ron'u başka kim onaylıyor biliyor musunuz?

 Bay Duke.

 Peki, bu büyük bir onur ama kabul edemem.

 Sorun şu ki siz iyi adamların ihtiyacı olan her an göreve hazır olacak bir başkan.

 Benim babam hasta, yeni öğrendim.

 Bu yüzden burayla Dallas arasında gidip geleceğim.

 El Paso Flip, El Paso!

 El Paso olduğunu sanıyordum.

 Öyle.

 Ben ne dedim?

 - Dallas.

 - Hangisi Ron?

 Karar ver.

 Dallas mola yeri.

 El Paso babamın olduğu yer.

 Dallas, şu zenci sever Kennedy'yi öldürdükleri yer.

 - Bunu nereden öğrendin?

 - Okuyabiliyorum.

 Bunu yapabiliyorum.

 Babanın sağlığı için dua edeceğiz.

 Bu o.

 Biliyorsun Ron, bunu çok fazla kişiyle paylaşmam ama Seninle tanışacağım için heyecanlıyım.

 Ben de seninle tanışacağım için heyecanlıyım Ron.

 Hiç endişe etmiyor musun?

 Belki sivri akıllı bir zenci seni beyaz gibi arıyordur.

 Hayır.

 Bir zenciyle konuşursam anlarım.

 Nasıl?

 Mesela sen Ron.

 Ben mi?

 Evet.

 Yani bazı sözcükleri telaffuz şeklinden senin saf Aryan bir beyaz olduğunu söyleyebilirim.

 Bana bir örnek verebilir misin?

 Evet.

 Mesela "biz" sözcüğü.

 Senin ya da benim gibi saf bir Aryan doğru telaffuz eder.”

Biz.”

 Zenci "Bi-yz" diye telaffuz eder.

 Bunu hiç fark ettin mi?

 "Bi-yz" gibi.

  Sanki cızbı-yz köfte yapacak mısın kardeşim?

" der gibi.

 Vay canına.

 Tam bir beyazsın.

 Bana bu dersi öğrettiğin için teşekkürler.

 Dikkatimi çekmemiş olsaydın bizim konuşma şeklimizle zencilerin konuşması arasındaki farkı hiç fark etmeyecektim.

 Güzel.

 Güzel.

 - İşte öyle.

 - Evet.

 Bu sohbete Colorado Springs'de devam etmeyi çok isterim.

 Burası çok güzel efendim.

 Tanrı'nın memleketi.

 Ben de öyle duydum Ron.

 Seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum.

 Çok yakında konuşacağız.

 Tanrı beyaz Amerika'yı korusun.

 - Geri gel.

 - Tanrım.

 Sen kime hareket çekiyorsun?

 - Alo.

 - Ben Felix.

 Kötü bir zamanda mı aradım?

 Hayır.

 Hiç değil.

 Sadece yemeğimi bitiriyorum.

 Toplantı.

 Benim evde.

 Hemen.

 Ron, çabuk ol ve yaltak Walter'a söyleme.

 Vadedilmiş topraklara hoş geldin.

 Bir hafta kadar sonra Bay David Duke'u şehrimizde ağırlayacağız.

 Bu akşam kimde silah var?

 Bende var.

 Amin.

 Senin silahın nerede Ron?

 Biliyorsun, her zaman üstümde taşımıyorum.

 Tamam.

 Şimdi  Ben sana veririm.

 Bir daha olmayacak.

 Gelecek pazar iyi bir atışına ihtiyacımız olacak.

 Neden?

 Gelecek pazar ne var?

 Savaş bize gelecek.

 Tabii ya.

 Belli ki kendimize bir asker daha bulduk.

 Sadece restorandayken yeni arkadaşın yanında olsun.

 Ve Ron, silahına bir isim vermek isteyeceksin.

 Bu Betsey.

 - Onu bana doğrultma.

 Tanrım.

 - Affedersin.

 Silahı hiç kimseye doğrultma, asla!

 Ben ne yaptığımı biliyorum.

 Bu şeyi nasıl kullanacağımı biliyorum.

 Tatlım, hiç etraflıca düşündün mü?

 Neyi?

 Onları öldürmeyi.

 Zencileri öldürmeyi asla etraflıca düşünme.

 Ama yaptığını geri çeviremeyeceksin.

 Onlar ölmesi gereken birçok zencinin ilkleri tatlım.

 Biliyorum.

 Sadece  Gerçek oluyor.

 Ben hep bir hayal olduğunu düşünmüştüm.

 Biliyorum.

 Çok güzel.

 Bu ülkeyi geriye doğru yarışan şempanzelerden arındırıyoruz.

 Önce zenciler sonra Yahudiler.

 Sonunda kurtuluyoruz.

 Sonunda kurtuluyoruz.

 Yüce Tanrı'ya şükürler olsun.

 Sonunda şu zencilerden kurtuluyoruz!

 Bunu yapmana bayılıyorum tatlım.

 Yıllardır zencileri öldürmeyi konuşuyoruz ve şimdi gerçek oluyor.

 Babam bana hep "İyi şeyler, bekleyenlerin başına gelir" derdi.

 Beni hayatına aldığın için teşekkürler.

 Beni böyle sevdiğin için.

 Bana bir amaç, bir yön verdiğin için.

 Bu yeni Boston Çay Partisi olabilir.

 - Bay Stallworth.

 - Tanıştığıma memnun oldum.

 Şube üyelerinin isimleri?

 Bu neyle ilgili?

 Listendeki iki isim, Kuzey Amerika Hava Savunma Komutanlığı Karargâhı'nda çalışıyor.

 İki gizemli adam.

 Steve ve Jerry mi?

 Gerçek isimleri Harry Dricks ve Kevin Nelson.

 Üst düzey güvenlik iznine sahip iki palyaço.

 Bu Klan üyeleri güvenliğimizi denetlemekle sorumlular.

 Ülkene hizmet ettin.

 Soruşturmanı takip ediyoruz.

 Etkileyici.

 Dün gece, Carson Tabyası cephaneliklerinden birkaç C4 patlayıcı eksildiğini bildirdi.

 Şüpheli yok.

 Klan mı?

 Bekle, KKK ve Birleşik Devletler Ordusu mu?

 Bunu belli nedenlerden dolayı haberlerde görmeyeceksin ama ilgini çekebileceğini düşündüm.

 Olası bir saldırıdan haberiniz varsa zamanını öğrenmeliyim.

 Etkileyici soruşturması olan sensin.

 Ama siz ya da FBI devreye giremiyor musunuz?

 Efendim?

 FBI mı?

 Federal Soruşturma Bürosu mu?

 Biz bu konuşmayı hiç yapmadık.

 Benden istediğin kadar nefret edebilirsin.

 Sadece o protestoya gitmeyeceğine söz ver.

 Gidiyorum.

 Gidiyoruz.

 Sen neden bahsediyorsun?

 Detaylara giremem ama Klan bugün bir saldırı planlıyor.

 - O zaman halka söylemeliyiz.

 - Böyle bir seçenek yok.

 Senin sorunun ne?

 Hâlâ aktif bir soruşturmayken başka kimsenin haberi olamaz.

 Aktif soruşturma mı?

 Bunu nasıl biliyorsun, söylesene.

 Sen aynasız mısın?

 - Hayır.

 - O zaman nesin sen?

 - Oturmak ister misin?

 - Hayır.

 Ayakta duracağım.

 Ben gizli görevde bir dedektifim.

 Klan'ı araştırıyorum.

 Kahrolası KKK'yi mi?

 Ron Stallworth, bana yalan söyledin.

 Bu gerçek ismin mi acaba?

 Ron Stallworth, benim ismim ve soyismim.

 Bugün zamanı değil Patrice.

 Siyahi Öğrenci Birliği Başkanı olarak görevimi ciddiye alırım!

 Sana ne yararı oldu?

 Nevada Caddesi'nde oturup kendini ateşe verebilirsin.

 KKK yine de burada olacak.

 En azından bir şey yapmış olacağım.

 Senden farklı olarak.

 - Benden farklı mı?

 - Evet!

 Siyah bere ya da siyah deri ceket giymiyorum, "beyazları öldürün" diye bağıran siyah bir gözlük takmıyorum diye halkımı önemsemiyorum sanma!

 Kardeş Kwame'nin konuşmasını izlediğimiz gece de gizli görevde miydin?

 Bu haksızlık.

 - Anlamalısın  - Soruya cevap ver.

 Tanıştığımız gece gizli görevde miydin?

 Evet mi hayır mı?

 Ron Stallworth, siyahilerin devrimini ve özgürlüğünü destekliyor musun?

 Ben Colorado Springs polisi adına gizli görevdeki bir dedektifim.

 Bu benim görevim.

 Gerçek bu.

 Köle zenciler de görevleri olduğunu söylemişti.

 Beni tiksindiriyorsun.

 Kardeşim uyanman gerek!

 Ungawa, Siyah Gücü!

 Ungawa, Siyah Gücü!

 Benimle dalga mı geçiyorsun?

 O çizgiyi sakın geçme.

 Bu soruşturmayla ilgili, ilişkiyle ilgili değil.

 O mavi sessizlik duvarını yıkmak istemem.

 Çok güzel.

 - Patrice gerçekten tehlikede mi?

 - Belki.

 Ungawa, Siyah Gücü!

 Ungawa, Siyah Gücü!

 Ungawa, Siyah Gücü!

 Ungawa, Siyah Gücü!

 Ungawa, Siyah Gücü!

 İptal.

 Evet.

 Yakında öğreneceksin.

 Ne?

 Felix az önce yürüyüşün iptal edildiğini söyledi.

 - Neden?

 - Ölüm tehditleri yüzünden olabilir.

 Hayır, ona alışkınlar.

 Patlayıcılarla ilgili başka haber gelmedi mi?

 Hayır.

 Kahretsin.

 Onları silah taşımakla suçlayıp bir şey yapmalarına engel olmalıyız.

 Sonra ne olacak?

 En iyi durumda kusurlu davranış olur.

 Sonra çıkarlar  Ron için özel bir görevim var.

 Ron'un zaten bir görevi var.

 Bir saldırıyı önlemekten daha önemli ne olabilir efendim?

 David Duke'un hayatıyla ilgili ciddi tehditler aldık.

 O yüzden Ron, seni David Duke'un koruması görevine atıyorum.

 - Ne?

 - Affınıza sığınarak efendim, bu durumda bunun iyi bir karar olduğunu sanmıyorum.

 Senin ne düşündüğün kimin umurunda?

 Duke'un korumaya ihtiyacı var.

 Başka kimse müsait değil.

 Kendini tutma zamanı.

 Kişisel görüşlerini bir kenara bırak.

 Şef, onunla ilgisi yok ve bunu biliyorsun.

 David Duke ve Ron birkaç kez telefonda konuştu.

 Sesini tanırsa, Klan üyelerinden herhangi biri tanırsa soruşturmamızın tamamına zarar verir.

 - Çok tehlikeli.

 - Yanılıyorsam düzelt ama bana hem İngilizce'de hem de argoda iyi olduğunla övünmemiş miydin?

 - Bunu hatırlıyor musun?

 - Şef'e cevap ver.

 Kapa çeneni Landers!

 Biliyorsun, beni ilk günden beri sabote etmeye çalışıyorsun.

 Neden bu kadar sinirleniyorsun evlat?

 - Hey Ron!

 Yapma!

 - Hayır!

 Ronı - Buna değmez, sakin ol.

 - Tamam!

 Tamam!

 Peki, peki.

 - O da ne?

 - Hey!

 Hey!

 Anlaşma karşılıklı olur Landers!

 Beyaz aleti ye!

 Seni böyle kolay sinirlendirmesine izin mi veriyorsun?

 David Duke'la hiç şansın yok.

 Önce asıl hedef.

 Felix, senin yapacağını söylüyor.

 Tek yapman gereken el çantasını yerleştirmek.

 Ön verandaya, arka verandaya, kaldırıma, hiç önemli değil.

 Binanın yanında olduğu sürece her yere koyabilirsin.

 Burada hepsini ortadan kaldıracak kadar C4 var.

 Dikkatli ol.

 - Anlıyor musun?

 - Anlıyorum.

 Yerleştirdiğinde tek yapman gereken, hey tatlım, dinliyor musun?

 Yerleştirdiğinde tek yapman gereken, anahtarı açmak.

 Bu anahtarı aç.

 Bu kadar.

 Anladın mı?

 Bayan Siyahi Öğrenci Birliği sürtüğü konuşması için yaşlı bir marsığı getiriyor.

 Mekan hıncahınç dolu olacak.

 Yani Kardeş Walker moloz olacak.

 Ve ızgara zenciler.

 - İşe yaramazsa ne olacak?

 - B planı.

 Halledebilir misin tatlım?

 Bana güvenebilirsin.

 Rolümü oynamak için bekliyordum.

 Şeker gibi tatlı!

 Muhabbet kuşlarına bakın.

 C4'e dokunabilir miyim?

 Sana C4 yok!

 Bizi öbür dünyaya göndereceksin!

 Şu kahrolası adama bak.

 Bundan paçayı nasıl kurtarıyor?

 Bay Duke'un koruması.

 - Ne?

 - Boş ver onu!

 Bay Duke.

 Ben Colorado Springs Emniyet Müdürlüğü'nden bir detektifim.

 Bugün güvenliğinizi sağlamak için buradayım.

 Affedersiniz, daha önce tanışmış mıydık?

 Biliyor olabilirsiniz, hayatınıza dair birkaç ciddi tehdit var.

 Burada neler oluyor?

 Hayatım tehdit ediliyor.

 Ve bu da korumam olarak görevlendirdikleri dedektif.

 Bay Duke, felsefenize katılmıyorum.

 Fakat ben bir profesyonelim.

 Bu yüzden güvenliğinizi sağlamak için elinden gelen her şeyi yapacağım.

 Profesyonelliğinizi takdir ediyorum.

 - İzninizle efendim.

 - Teşekkürler.

 - Bu taraftan efendim.

 - Walter.

 - Kardeşim - Efendim.

 Nasılsınız?

 Bugünkü ekstra güvenlik için üzgünüm.

 Fazla önlemden zarar gelmez.

 Evet, biliyorum.

 Arkadaşlar.

 Evet, geçen hafta telefonda söylediğiniz gibi  Bay Duke, en yeni üyemiz Ron Stallworth'la tanışmanızı istiyorum.

 Ron Stallworth, sonunda seninle bizzat tanışmak bir zevk.

 Benim için de.

 Sizinle tanışmak da öyle.

 Bu kardeşimiz Jesse.

 - Ben Jesse.

 - Merhaba Jesse.

 - Ron.

 - Ron, evet.

 - Hakkında çok şey duydum.

 - Peki.

 Bu kadar heyecanlanacağımı bilmiyordum.

 Önemli değil.

 Onun burada ne işi var?

 Bu Bay Duke'ü korumak üzere görevlendirdikleri kahrolası bir polis.

 Yaşayan pislik değil mi bu?

 Beyler, vakit geldi.

 - Ron, beni takip etmeyecek misin?

 - Tamam Sen burada kal.

 Duyuyor musun?

 Amerika hızla kötüye gidiyor.

 Waco Teksas'ta güzel bir ilkbahar günü olarak başlayan olay 

COLORADO ÜNİVERSİTESİ SİYAHİ ÖĞRENCİ BİRLİĞİ 

15 Mayıs 1916.

 Jesse Washington bir arkadaşımdı.

 O 17 yaşındaydı, ben 18. Jesse'ye bakmış ve ona yavaş demiştik.

 Bugün siz ona zihinsel engelli derdiniz.

 Jesse'nin Lucy Fryer isminde beyaz bir kadına tecavüz edip öldürdüğünü iddia ettiler.

 Jesse'yi yargıladılar ve hepsi beyazlardan oluşan jüri tarafından üzerinde sadece dört dakika tartışıldıktan sonra mahkum edildi.

 Hristiyan kardeşlerim Nobel ödülü sahibi, transistörün yaratıcı ortağı ve benim çok değerli dostum Dr. William Shockley.

 Çığır açan bilimsel çalışmaları bilgisayar çağına yön verdi.

 Irk ıslahı çalışmaları konusundaki araştırmaları burada bulunan herkesin damarlarında üstün bir ırk genlerini taşıdığını kanıtladı.

 Bu bir gerçek.

 Bu bir gerçek.

 Tartışılamaz.

 Bugün, bu gerçeği kutluyoruz.

 Maskeler çıksın, başlıklar takılsın.

 Yolun karşısındaki ayakkabı cilacısında çalışıyordum.

 Karardan sonra bir grup Jesse'yi yakaladı.

 Boynuna bir zincir geçirdi ve onu mahkeme salonundan sürükleyerek çıkardı.

 Saklanmam gerektiğini biliyordum.

 O taraftan.

 Dikkatli ol kardeşim.

 Peki, tamam.

 Bulunduğum yerde, ayakkabıcının tavan arasında bir pencere vardı.

 Kalabalığı görebiliyordum.

 Jesse'yi sokaklarda yürüttüler.

 Onu bıçakladılar ve dövdüler.

 Sonunda onu kanlar içinde sokakta, yerde tutup testislerini kestiler.

 Tanrım.

 Bize gerçek, beyaz insanlar ver.

 Görünmez İmparatorluk güçlü zihinler, cömert kalpler, gerçek bağlılık, temiz ve hazır eller istiyor.

 Onur sahibi insanlar.

 Yalan söylemeyecek insanlar.

 Bir demagogun önünde durup aldatıcı dalkavukluklarını göz kırpmadan lanetleyebilecek insanlara.

 Tanrım, bize gerçek insanlar ver.

 Görevden kaçınmayan cesur insanlar.

 Güvenilir karakterli insanlar, değerli insanlar.

 O zaman yanlışlar düzeltilecek ve doğrular dünyayı yönetecek.

 Tanrım bize gerçek, beyaz insanlar ver.

 Ron Stallworth.

 Ayağa kalk.

 Öne çık.

 Polis ve yetkililer dışarıda onu izliyordu.

 Parmaklarını kestiler ve üstüne gazyağı döktüler.

 Ateş yakıp onu bu alevlerin üstünde kaldırıp indirdiler.

 Bir daha, bir daha ve bir daha.

 Ron Stallworth, sen beyaz, Yahudi olmayan bir Amerikan vatandaşı mısın?

 Evet.

 Evet, ne?

 Evet, ben beyaz, Yahudi olmayan bir Amerikan vatandaşıyım.

 Bu ülkede beyaz adam yönetimini destekliyor musun?

 Evet.

 Ron Stallworth, hayatını beyaz ırkın zihnen, bedenen ve ruhen korunmasına, muhafaza edilmesine ve geliştirilmesine adamayı istiyor musun?

 - Evet.

 - Otur.

 Belediye Başkanı'nın Gildersleeve isimli bir fotoğrafçısı vardı.

 Geldi ve bütün olayın fotoğraflarını çekti.

 O fotoğraflar daha sonra kartpostal olarak satıldı.

 Başlığını çıkar.

 Jesse'nin yanmış bedenini bir torbaya koydular.

 Başlığını çıkar.

 Onu şehirde sürüklediler.

 Başlığını çıkar.

 Kalıntılarını  - Başlığını çıkar.

 -  hatıra eşyası olarak sattılar.

 Başlığını çıkar.

 Birçok iyi beyaz sanki 4 Temmuz töreniymiş gibi orada öylece durdu.

 Öğle yemeğinde çocukların okuldan çıkmasına bile izin verdiler.

 Başlığını çıkar.

 Benimse tek yapabildiğim izleyip beni bulmamalarını ummak oldu.

 Gelin.

 Işıkla vaftiz edilmiş kardeşlerinizi karşılayın!

 Lütfen!

 Onları alkışlayalım!

 Jesse'ye bunu yapma nedenlerinden biri, bir filmdi.

 İsmi Bir Ulusun Doğuşu'ydu.

 D.W. GRIFFITH sunar Bir Ulusun Doğuşu.

 Bir yıl önce çıkmıştı.

 Çok etkileyiciydi.

 Ku Klux Klan'ın yeniden doğmasını sağlamıştı.

 Tanrım!

 Tanrım!

 Hayır!

 Hayır!

 Şuna bakın!

 İğrenç!

 Şu zavallı kadınlar!

 Sakın yapma!

 Hayır!

 Beyaz kadınların zekası!

 Zencilerle beyazların evlenmesine izin veren önergenin onaylanması.

 Bugün o tür bir filme gişe rekortmeni derler.

 Herkes izlemişti.

 İğrenç!

 Birleşik Devletler Başkanı Woodrow Wilson bile filmi Beyaz Saray'da izlettirip "Yıldırım hızıyla yazılmış bir tarihti.”

 demişti.

 Ne  Gerçekten mi?

 "Filmdeki şu özgür zenciler çılgınlık.”

 Şu küçük zenci çocuğa bak!

 İzle, izle, zenci çocukları korkutacaklar.

 Hayır, hayır!

 İlham kaynağı!

 Git, yakala onu!

 Mahkeme.

 - Onu cehenneme gönderin!

 - Asın onu!

 Asın onu!

 Suçlu!

 Onu şu ata bindirin.

 Kaldırın onu!

 Asın!

 Evet!

 Hak ettiğini aldın!

 Beyaz Gücü!

 Beyaz Gücü!

 Beyaz Gücü!

 Bugün bu yüzden buradayız.

 Siyah Güç adına!

 Siyah Gücü.

 Siyah Gücü.

 Siyah Gücü!

 Siyah Gücü!

 Siyah Gücü!

 Bana bir iyilik yapıp etrafa bakmanızı istiyorum.

 Doğru, hepiniz etrafa bakın.

 Bugün, sizler gibi beyaz erkeklerle beyaz kadınların arasında bulunma ayrıcalığına sahibiz.

 Gerçek Amerika için gerçek savaşçılar.

 Atalarımızın uğruna savaşıp can verdiği Amerika.

 Gerçek, beyaz Amerikan ırkı.

 Büyük güneyli soyumuzun temeli.

 Ve size teşekkür etmek istiyorum.

 Yüce İsa!

 Ülkenizi asla ikinci plana atmadığınız için size çok teşekkür ederim.

 Doğru!

 - Önce Amerika.

 - Önce Amerika.

 Önce Amerika.

 Önce Amerika!

 Önce Amerika!

 Bu ne ya?

 Bunun Klan toplantısı olduğunu bilseydim bu kahrolası işi almazdım.

 Kahretsin!

 Doğru, doğru!

 Beni Louisiana'ya ne zaman davet edeceksiniz?

 Seni ağırlamayı çok isteriz.

 Hâlâ yapılacak çok iş var.

 Yani bu şubeyi geliştirme konusunda çok iyi bir iş çıkardın ama  Ülke çapında da iyi bir iş çıkarabilirim.

 Affedersin.

 Walter, izninle.

 Kendine gel.

 Bay Duke, karımın ve benim huzurunuzda bulunmaktan dolayı onur duyduğumuzu söylemek istiyorum.

 - İsmin ne dostum?

 - Felix.

 Felix, o zevk bana ait.

 Sizi evimizde akşam yemeğinde ağırlamak isteriz.

 Biz Coloradolular da, Cajun hanımları kadar iyi yemek yapabiliriz.

 Peki Connie.

 Burada çok yoğun bir programımız var ama bir hata yaptınız.

 Gelecek sefer şehre geldiğimde bunu sizden isteyeceğim.

 Olur mu?

 Susie'yi görüyorum.

 Hemen dönerim.

 Hey, teşekkürler.

 Çok teşekkür ederim.

 Bu karın mı?

 Selam, ben Ron.

 Nasılsın?

 Tanıştığıma memnun oldum.

 Seni daha önce böyle şık görmemiştim.

 - Tanıştığıma memnun oldum Felix.

 - Muhteşem bir gece geçirin.

 Teşekkürler.

 Önce Amerika.

 Hey Ron, nasılsın?

 - İyiyim, iyiyim.

 - Güzel.

 O bir polis.

 - Kim?

 - Şu adam.

 - Ron mu?

 - Hayır, diğeri.

 - Ron polis mi?

 - İsmi Phillip.

 Ama takma adı Flip.

 - Phillip kim?

 - Ron kim, o Phillip.

 - Sen neden bahsediyorsun?

 - Şu adam!

 Beni kahrolası silahlı soygundan kodese gönderen polis o.

 İsmi Phillip, Phillip Zimmerman.

 İsmi ne?

 Phillip Zimmerman.

 Kaç kere söylemem gerekiyor?

 Kahrolası bir Yahudi ismi değil mi o?

 Ona göre yargılayamazsın.

 Yahudiler isimlerini sürekli Yahudi ismi olmayan isimlerle değiştirir.

 İsa'yı öldürdüler, değil mi?

 Ron Stallworth kahrolası bir Yahudi.

 Daha kötü olabilirdi.

 Nasıl?

 Zenci olabilirdi.

 Bunu onlar inşa etti ve dağılmaya başlıyor.

 Su değildi, her ne ise  O bir zenci.

 - Kim?

 - Duke'u koruyan polis.

 Zimmerman onun ismini kullanıyor.

 Büyük Usta'ya söyleyelim mi?

 Hayır, hayır, daha değil.

 Doğru zamanı bulacağım.

 Tamam.

 Kahrolası Yahudi.

 Evet, biliyorum.

 Önümüzde güçlü bir gelecek var.

 Bu geziyi yaptığıma çok memnunum.

 Bu şubelerle  İzninizle beyler.

 Merhaba.

 Bay Duke, bir ricam var.

 Onlara bugün korumanız olduğumu söyleyince bana kimse inanmayacak.

 Benimle bir polaroid çektirir misiniz?

 Bilmiyorum.

 O havalı gözlükler çıkıyor mu?

 - Evet efendim, çıkıyorlar.

 - Tamam.

 - İşte oldu.

 - Hey Jesse, hadi yapalım şunu.

 İyi olacak.

 Kim  İsmi neydi?

 Ron.

 Stallworth.

 Ron.

 Ron!

 Efendim.

 Bizim için bu fotoğrafı çekebilir misiniz lütfen?

 Tamam, bana dokunma.

 Harika.

 Çok teşekkürler.

 Teşekkürler.

 Hadi bakalım.

 Bir  İki  Üç!

 Yüce İsa!

 Sen ne yaptın evlat?

 Yani  Az önce ne yaptın sen?

 Efendim, eğer bana parmağınızı sürerseniz sizi bir polis memuruna saldırıdan tutuklarım.

 Hapiste beş yıl demektir.

 Deneyin.

 Oyun mu oynuyorum görün.

 Neden bir ara Louisiana'ya gelmiyorsun?

 Bizim nasıl oynadığımızı görürsün.

 Evlat, o zenci kıçını derhal buradan çıkarsan iyi olur!

 Önce Amerika.

 Affedersiniz?

 Oturabilir miyim?

 Teşekkürler.

 - Hazır mısın?

 - Şimdi mi?

 Heyecanlanma.

 Tamam.

 - Ben gidiyorum.

 - Konuştuğumuz şeyi unutma.

 Tamam.

 Buraya gel.

 Şimdi işini yapabilirsin.

 Sakin sakin olur.

 Affedersiniz.

 Affedersiniz.

 Tüm birimlerin dikkatine.

 Kahverengi bir kamyona dikkat edin.

 Tamponunda "Beyaz Gururu" çıkartması var.

 Plakası KE-4108.

  arka bahçemizde koca bir sıçanı öldürdü.

 Ben de o kahrolası şeyi ilk kez sevmeye başladım.

 İnan bana, üç gün sonra bir kız izci kapımıza geldi  Ron.

 Sanırım arkadaşımı tanıyorsun.

 Arkadaşın kim?

 Selam.

 Hayır, üzgünüm.

 Daha önce tanıştığımızı sanmıyorum.

 Ron Stallworth.

 Evet.

 Birkaç yıl oldu, değil mi?

 - Birkaç yıl mı oldu?

 - Evet.

 Hayır, üzgünüm, sizi anımsadığımı sanmıyorum.

 Aynı okula mı gittiniz?

 Hayır, ben bir özel okula gittim.

 Leavenworth, Kansas'ta.

 Orası federal hapishanenin olduğu yer değil mi?

 Aslında öyle.

 Bu konuda bir şey biliyorsun.

 Değil mi Flip?

 - Flip mi?

 - İzninizle beyler.

 Koridorda Felix Kendrickson'a acil bir telefon var.

 Hemen döneceğim Flip.

 Alo?

 Felix.

 Tanrım, her yerde polisler var.

 Biri onlara haber vermiş.

 Tanrım, bir tane daha var!

 Sakin ol bebeğim.

 Bunun için plan yaptık.

 Değil mi?

 B planına geçeceğiz.

 Tamam mı?

 Tamam, tamam.

 Tamam.

 B planı.

 Tamam mı bebeğim?

 Bunu yapabilirsin.

 Hemen oraya geleceğim.

 Tamam.”

Bir gün yardımına ihtiyacım olacak" dediğin günü hatırla.

 İşte bu o an bebeğim.

 Seni seviyorum tatlım.

 Seni seviyorum.

 İzninizle Bay Duke.

 Gidelim.

 Onu mazur görün Bay Duke.

 Özür dilerim.

 Bu neydi böyle?

 Sana neden sürekli Flip diyordu?

 Hapishanede birlikteydik.

 Yıllar önce.

 Oradan kalma bir espri.

 Umarım her şey yolundadır.

 Evet ama şartlı tahliyesini ihlâl etmiş olabilir.

 Tuvaleti kullanmam gerekiyor.

 Hey, Patrice nerede?

 Patrice ve Odetta, Bay Turner'ı oteline geri götürdüler.

 Geri çekil.

 Geri çekil.

  özgürlük, bu ülkenin sadece beyaz, ırkçı bir ülke olduğunu değil, ırkçı bir ülke olduğunu sergiliyor.

 Aslında bu ırkçı bir ülke, beyaz karşıtı ırkçı bir ülke.

 Gelecek sefer, buraya bir kız kardeşi getirmeye çalışmalıyız.

 Evet.

 Bunu her hafta yapmaya başlamalıyız.

 - Kimi bulabileceğime bakacağım.

 - Evet.

 Colorado Eyalet Polisi, kımıldama.

 Dur dedim kahrolası!

 Dur!

 Yardım edin!

 Yardım edin, lütfen!

 Dur!

 - Bombayı nereye koydun?

 - Canımı acıtıyorsun.

 Bomba nerede?

 Onu nereye koydun?

 - Çekil!

 Çekil üstümden!

 - Nerede o?

 Hareket etme!

 Kımıldama!

 - Kımıldamal - Neden bahsettiğini bilmiyorum!

 Bomba nerede?

 Kımıldama!

 Üstünden çekil yoksa seni vururum!

 - Çekil üstünden.

 - Tamam.

 Peki.

 - Sakin ol.

 - Ben gizli görevdeyim.

 - Silahı var!

 - Ben polisim!

 O bir terörist!

 O zenci bana saldırdı.

 Bana tecavüz etmeye kalktı.

 Tutuklayın onu!

 - Ben sivil polisim!

 - Rozetini göster.

 - Cebimde.

 Tamam mı?

 - Ne bekliyorsun?

 - Bize rozetini göster!

 - Cebimde!

 Sakin ol!

 O zenci bana saldırdı!

 Bana tecavüz etmeye kalktı!

 Tutuklayın onu!

 - Ben polisim!

 Ne yapıyorsun?

 - Onu tutuklayın!

 Derhal yere yat!

  Düşününce, Amerika'nın %85'inden fazlası hâlâ beyaz.

 Amerika, özellikle Bağımsızlık Bildirgesi'ni yazan ve özgürlüğümüz için savaşan beyazlar tarafından kuruldu.

 Medeniyetimizin, kültürümüzün ve Batı Hristiyan toplumumuzun temelleriydiler.

 Bu da dünyada gelişen Hristiyan kilisesinin baskın bir şekilde beyaz bir Avrupa olgusu olduğu anlamına geliyor.

 Avrupa halkının muhteşem güzelliği.

 Ama bugün "beyaz" sözcüğü lanetli bir sözcük.

 - Ron!

 - Kaç!

 Patrice!

 Patrice!

 Hey!

 Hey!

 Geri çekilin!

 Geri çekilin!

 - Sen de kimsin?

 - Sivil polisim ahmak herif!

 Bu siyahi adam polis mi?

 Bana anahtarlarını ver.

 Geç kaldın.

 Patrice, iyi misin?

 Patrice!

 -  kendi grubumuz, Ron ve P.

 - Bunu bilmiyorum.

 Birbirine dokunan iki Afrikalı iyi şanstır demişler.

 - Bunu kim söylemiş?

 - Bir yerde okumuştum.

 Bunu nereden aldığını söyle.

 - Soul Train'de bir kardeşi gördüm.

 - Gerçekten mi?

 Seni oraya götürmeyi düşündüm.

 Seni California'ya götüreceğim.

 - Don Cornelius'u tanımıyorsun.

 - Anne tarafından kuzenim oluyor.

 Öyle mi?

 Kuzenim, evet.

 Onu aldım.

 Erişim sağladım.

 Bu kuzenin ismi ne?

 Kim bu kız kardeş Ron?

 Benden saklıyorsun.

 Tamam sakin ol.

 Sakin ol.

 Beni hatırlamıyorsun, değil mi?

 Kardeş Kwame?

 Stokely Carmichael?

 Evet, evet!

 O gece iyi görünüyordun ama şimdi çok daha iyisin.

 Bunu siyahilere ne sıklıkta yapıyorsun?

 Neyi?

 Bizi sebepsiz kenara çekiyorsun.

 Taciz ediyorsun.

 Üzerini arama kisvesiyle ellerini bir kadının her yerinde gezdiriyorsun.

 Bize Tanrı'nın çocuğu dışında her şey diyorsun.

 Neden bahsettiğini bilmiyorum.

 Sana söylediğim gibi istismar ediyor.

 Ama sonuçta yüksek sesle konuşup hiçbir şey söylemiyor.

 İkinize de bir şey söyleyeyim.

 Yıllardır bu şehirde sizleri hizaya sokuyorum.

 O gece kızına yaptığımı hepinize, her zaman, her yerde yapabilirim.

 Bu benim hakkım.

 Canım isterse siyah kıçına kurşun bile sıkabilirim.

 Ve bu konuda hiçbir şey yapılmaz.

 Keşke iyi, beyaz insanlar yerine siz havaya uçsaydınız.

 Anlıyor musunuz?

 Ben anlıyorum.

 Sen anlıyor musun Patrice?

 Evet, kesinlikle ve tamamen anlıyorum.

 - Jimmy, sen anladın mı?

 - Evet, anladım.

 - Flip, sen anladın mı?

 - Evet, anladım.

 - Şef, sen anladın mı?

 - Gerçekten, gerçekten anladım.

 - Tutuklusun.

 - Ne?

 - Çıkar onu buradan.

 - Kalk.

 Siz aklınızı mı kaçırdınız?

 Polisliğin suistimali, cinsel suistimal.

 Yürümeye devam et!

 - Tamam!

 - Hakime anlat!

 - Peki, ya benim haklarım?

 - Güç halka.

 Eski gizli mikrofon numarası.

 Evet, hepsi benim işim.

 - İşleri kayda almak.

 - Her seferinde işe yarar.

 İyi işti millet.

 Stallworth.

 Ronny.

 Beş, dört, üç, iki, bir  Basket!

 Bak, kedi ne getirmiş?

 İşte orada.

 Bu anın adamı!

 Bu saatin demek istemiyor musun Flip?

 Yavaş olursan işi bozarsın.

 Jimmy.

 Şu polaroid numaran var ya?

 Kollarını onlara doladığında yemin ederim neredeyse altıma yapıyordum!

 Sana söyledim, Ron doğuştan hazırdır.

 Doğuştan hazır Ron.

 İşte orada!

 İşte çılgın herif!

 Buraya gel.

 Sen!

 Sen, sen, sen!

 - Çok iyiydin.

 - Hayır.

 Biz iyiydik.

 Evet, Şef bizi ofisinde görmek istiyor, hemen.

 - Gidelim Hadi, önden buyur.

 - Gidelim.

 Hayır, önce sen.

 - Hadi.

 - Sen günün adamısın.

 Başardığınız iş için sizi ne kadar övsem azdır.

 Siz işin içindeyken tek bir haç yakma olmadığının farkında mısınız?

 - Farkındayız Şef.

 - Ama  Bütün iyi şeylerin bir sonu vardır.

 Bu ne demek oluyor?

 Bütçe kesintileri.

 Bütçe kesintileri mi?

 Bu ne zaman oldu?

 Dün gece mi?

 Keşke bir seçeneğim olsaydı.

 Ama bu enflasyonla ellerim bağlandı.

 Ayrıca artık ciddi bir tehdit görünmüyor.

 Belli ki fazla iyi bir iş çıkarmışız.

 Bu hiç de kötü bir miras değil.

 Şimdi senden, Ron Stallworth, bu soruşturmanın tüm kanıtlarını yok etmeni istiyorum.

 Ne?

 Halkın bu soruşturmadan hiç haberi olmamasını tercih ediyoruz.

 Ku Klux Klan'la bütün iletişimi kesin.

 Derhal yürürlüğe geçsin.

 - Bu senin için de geçerli Flip.

 - Tam bir saçmalık.

 Kahrolası zırvalıklar.

 Emredersin Şef!

 - Alavere.

 Dalavere.

 - Hey Ron.

 Bir hafta izin al.

 Kız arkadaşın Patrice'i tatile götür.

 Biraz eğlen, çok çalıştın.

 Geri geldiğinde belki yeni bir görev hakkında konuşabiliriz Ron.

 Narkotiğe ne dersin?

 ADLİ TIP KURUMU HARİCİ MUAYENE RAPORU COLORADO SPRINGS EMNİYET BİNASI Bay Duke, birlikte fazla zaman geçirmediğimiz için üzgünüm.

 Tam bir trajediydi.

 Davadaki o kahraman kardeşlerle yeni tanıştım.”

Kahraman " Evet.

 Şube çok derinden sarsıldı.

 Evet.

 Zavallı Connie, sadece kocasını kaybetmedi.

 Zavallı Connie.

 Ciddi hapis cezası alacak.

 Tanrım.

 Bir de şu zenci dedektif vardı.

 -  aslında  - Kapa çeneni, kapa çeneni.

 O kahrolası siyahlar.

 Kutlamayı nasıl mahvedeceklerini iyi biliyorlar.

 Tanrım.

 Bunu tekrar söyleyebilirsin.

 Şu kahrolası siyahlar.

 Kutlamayı nasıl mahvedeceklerini iyi biliyorlar.

 Size bir soru sorabilir miyim efendim?

 Sor.

 Şu zenci dedektif.

 Acaba siz  Acaba ismine ulaşabildiniz mi?

 Hayır, sanmıyorum, ben  Kim olduğunu bilmediğinize emin misiniz?

 Kesin emin misiniz?

 Çünkü o zenci, timsah yemi, ucube, orman tavşanı, Mississippi rüzgar çanı dedektifi Ron Stallworth.

 Seni ırkçı, beyaz, taşralı, tırtıl, aşağılık herif!

 Bütün hafta burada olacağım.

 RON STALLWORTH Ku Klux Klan Şövalyeleri Ron Stallworth.

 Ku Klux Klan Şövalyeleri.

 Ne yapıyorsun?

 Hiçbir şey.

 Toparlıyorum.

 KKK'ye istifanı verdin mi?

 Olumlu.

 Colorado Emniyet Müdürlüğü'ne istifanı verdin mi?

 Olumsuz.

 Doğrusunu istersen Patrice, ben polis olmayı hep istemiştim.

 Ve hâlâ halkımın özgürlüğünü istiyorum.

 Bilincim düşmanımla uyumama izin vermez.

 Düşman mı?

 Hayır, ben hayatını kurtaran siyahi adamım.

 - Kesinlikle haklısın.

 - Doğru.

 Bunun için sana teşekkür ederim ama bunu yapamam.

 Bence biz konuşmalıyız.

 Bir şey yok, bir şey yok.

 Bir şey yok de  Kan ve toprak!

 Kan ve toprak!

 Kan ve toprak!

 11 Ağustos 2017 Virginia Üniversitesi Charlottesville, Virginia Amerika Birleşik Devletleri

Yahudiler yerimize geçmeyecek!

 Yahudiler yerimize geçmeyecek!

 Beyaz hayatlar önemlidir!

 Beyaz hayatlar önemlidir!

 Siyahi hayatlar önemlidir!

 12 Ağustos 2017 Özgürlük Parkı Charlottesville, Virginia 12 Ağustos 2017 Trump Tower

Bir tarafta kötü olan bir grup vardı.

 Diğer tarafta da çok şiddet dolu bir grup vardı.

 Naziler evinize dönün!

 O insanların hepsi neo nazi değildi, bana inanın!

 O insanların hepsi beyaz üstünlükçüler değildi.

 Aynı zamanda çok iyi insanlar da vardı.

 David Duke, Eski Büyük Usta ve Ku Klux Klan'ın Ulusal Direktörü Çünkü inanıyorum ki bugün Charlottesville'de  12 Ağustos 2017 Mclntire Parkı, Charlottesville, Virginia  bu Trump'ın kampanyanın başında değindiği bir konuya farkındalık yaratmaya doğru bir ilk adım.

 Bu Amerika'yı geri almaya yönelik bir ilk adım!

 4. Cadde Güneydoğu & Walter Caddesi 12 Ağustos 2017, Charlottesville, Virginia Kimin sokakları!

 Bizim sokaklarımız!

 Kimin sokakları!

 Bizim sokaklarımız!

 Ulu Tanrım!

 Ulu Tanrım!

 Yoldan kaçmak zorunda kaldım!

 Neredeyse araba çarpıyordu!

 İnsanlar var, şu anda yerde cesetler var!

 Tanrım, bize araba çarptı!

 Orada yatan bir kadın vardı, güçlükle nefes alıyordu.

 Sonunda onu buraya yuvarladılar ve öldü.

 Burası benim şehrim!

 Pislikleri burada istemedik!

 29 Mayıs 1985 - 12 Ağustos 2017 Güç İçinde Uyu NEFRETE YER YOK!

 RON STALLWORTH'UN ROMANINA DAYANMAKTADIR BİR SPIKE LEE FİLMİ  

KARANLIKLA KARŞI KARŞIYA  

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar