Karanlıkla Karşı Karşıya (2018) BlacKkKlansman
| |
135 dk
Yönetmen:Spike Lee
Senaryo:Spike Lee, David Rabinowitz, Ron Stallworth
Ülke:ABD
Tür:Biyografi, Suç, Dram
Vizyon Tarihi:28 Eylül 2018 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Terence Blanchard
Çekim Yeri:Ossining, New York, ABD
Nam-ı Diğer:Black Klansman
Oyuncular
Alec Baldwin
John David Washington
Isiah Whitlock Jr.
Robert John Burke
Brian Tarantina
Özet
BlacKkKlansman, kenti ele geçirmeyi planlayan bir örgütü
durdurmaya çalışan bir dedektifin hikayesini anlatıyor. Ron Stallworth,
Colorado'da yaşayan Afro-Amerikan bir polis memurudur. Ortağı Flip Zimmerman
ile birlikte çalışmaktadır. İkili Ku Klux Klan'ı durdurmak için mücadele
vermektedir. Ron, örgütün şehri ele geçrime girişimlerini engellemek için
gizlice örgütün içine sızmaya çalışır. Grupla iletişime geçen ve aşırı ırkçı
biri gibi davranan Ron sonunda amacına ulaşır. Grubun toplantılarına katılmaya
başlayan Ron, Klan’ın büyük kurucusu ile yakın ilişki kurar. Genç adam Ku Klux
Klan'ına başarıyla sızmakla kalmayıp, yerel bölümün de başına geçer. Bu sırada
Stallworth’un kimliğine geçen ortağı Zimmerman, ölümcül bir komployla ilgili
bilgilere ulaşır. Peki Afro-Amerikan bir polis memuru, beyaz üstünlüğünü
savunan bir örgütün içinde kimliğini gizli tutmayı nasıl başaracaktır?
Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda
Malcolm X”, “25. Saat” ve “İçerideki Adam” gibi filmlerle tanınan 2 Oscar adayı
Spike Lee oturuyor. Star Wars evreninin Kylo Ren’i Adam Driver ve “Ballers”
dizisiyle tanıdığımız John David Washington'ın başrolü paylaştığı filmin
kadrosunda Topher Grace, Laura Harrier, Ryan Eggold, Jasper Pääkkönen gibi
isimler yer alıyor
Altyazı
Dr. Meade'i gördünüz mü?
Dr. Meade!
Dr. Meade'i bulmama yardım
eder misiniz?
Merhaba, sevgili
Amerikalılar.
Derler ki
çarpışmayı kaybetmiş olabiliriz ama savaşı kaybetmedik.
Evet dostlarım,
saldırı altındayız.
Bunu yerel
gazetelerinizde okumuş, Akşam haberlerinde izlemiş olabilirsiniz.
Doğru.
Entegrasyon ve
ırkların karışımının yayılımıyla dikkat çeken bir çağda yaşıyoruz.
Brown Kararı Brown Kararı
LITTLE ROCK NINE Central High Lisesi
Yahudilerin kontrol ettiği kuklalar tarafından ABD Yüksek Mahkemesi'ne
dayatıldı.
Little Rock,
Arkansas 25 Ağustos 1957 Beyaz çocukları aşağı bir ırkla birlikte okula gitmeye
zorladı.
Bu vurulan son
darbe oldu.
Amerika'nın melez bir
millet olması için için siyah bir tabuta vurulan son darbe oldu.
Bizim çok iyi bir
yaşam tarzımız vardı.
Bizim Bizim çok iyi bir yaşam tarzımız vardı.
Bizim çok iyi bir
yaşam tarzımız vardı.
Bizim çok iyi bir
yaşam tarzımız vardı.
Ta ki bu dünyanın Martin
Luther marsıkları MARTIN LUTHER KING KOMÜNİST
EĞİTİM OKULU ve onların komünist
orduları bizim kutsal, beyaz, Protestan değerlerimize insan hakları
saldırılarını başlatana dek.
Değerli, beyaz
çocuğunuzun okula zencilerle birlikte gitmesini gerçekten istiyor musunuz?
Yeniden
yapılandırma kapsamındaki ilk yasama oturumundan tarihi olaylar.
Onlar yalan
söyleyen, pis maymunlar.
Beyazlarla eşitlik
kazanmak için hiçbir engel tanımıyorlar.
Tecavüzcüler,
katiller, beyaz bakire isteyen -
"Saf bakire" mi?
- Evet.
Tecavüzcüler,
katiller, beyaz kadınların saf bakire tenini
"Uzak durun yoksa atlarım!
" isteyenler.
Son derece
yırtıcılar!
Zencilerin üst
düzey, kan emici Yahudilerin himayesi altındaki sinsi taktikleri Dışarıdan bir orduyu, Kuzey Siyah Canavar'ı
kullanan Nedir o?
"Siyah
Canavar " - Provokatörler.
- Tanrım!
Şuna bakın!
Tanrım!
Dışarıdan bir
orduyu, Kuzey Siyah Canavar'ı kullanan provokatörler Tanrı'nın yönettiği ve
kutsal kitaptan gelen beyaz ırk kuralını bozmaya kararlılar.
Bu uluslararası
bir Yahudi komplosu.
Tanrı hepimizi
korusun.
Tanrı sizi de
korusun efendim.
BU FİLM GERÇEK
OLAYLARA DAYANMAKTADIR
KARANLIKLA KARŞI KARŞIYA COLORADO SPRINGS POLİS GÜCÜNE KATIL
Azınlıklar başvuru için teşvik edilmektedir
COLORADO SPRINGS EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ
Vietnam Savaşı'na neden gönderilmemiştin?
Üniversiteye gittim
efendim.
Vietnam hakkında ne
hissediyorsun?
Karışık duygulara
sahibim efendim.
Kendine çapkın bir
erkek der miydin?
- Hayır, demezdim
efendim.
- Gece kulüplerine
sık gider misin?
- Hayır, efendim.
- İçer misin?
Sadece özel
durumlarda efendim.
Hiç uyuşturucu
kullandın mı?
Sadece doktorumun verdiklerini
efendim.
Senin gibi genç,
havalı ruhlu bir kardeş için bu ender bir durum.
Evet, efendim.
Ama babam ordudaydı.
Annem ve babam beni düzgün
yetiştirdiler.
Genelde insanlarla
aran nasıldır?
Efendim onlar bana
doğru davranırsa ben de onlara doğru davranırım.
Dediğim gibi ben
doğru yetiştirildim, bu yüzden Yani daha
önce hiç olumsuz bir Başka bir polis
sana zenci veya daha kötü bir şey dese ne yapardın?
Bu olur mu efendim?
Olamaz!
Daha önce bu şehirde hiç
siyahi bir polis olmadı.
Eğer seni polis
memuru yaparsak Colorado Springs Polis Gücü'nün Jackie Robinson'ı olacaksın.
Ve eğer Jackie
Robinson hakkında bir şey biliyorsan Ekip
arkadaşlarından, hayranlarından, başka ekiplerden ve basından çok fazla laf
yemek zorunda kalmıştı.
Jackie Roosevelt
Robinson olayını biliyorum efendim.
Güzel.
Madem biliyorsun biri
sana zenci derse öbür yanağını çevirebilecek misin?
Gerekiyorsa evet
efendim.
Evet, çeviririm.
Oğlum, belediye
başkanı, şef ve ben senin burada bir şeyleri başlatabileceğini düşünüyoruz.
Şef Bridges senin
Branch Rickey olacak.
Arkanda olacağım.
Ama elimden ancak bu
gelir.
Bu işin yükü sadece
ve sadece sende olacak.
Fırsat verdiğiniz
için teşekkürler beyler.
Vay canına.
Cybill Shepherd.
The Last Picture
Show'da ona bayılmıştım.
Hiç izlemedim.
Siyah beyaz filmleri
sevmem.
Peki, ne düşünüyorsun?
Bence çok iyi bir
aktris.
Hadi ama.
Bundan biraz
istediğini biliyorsun.
Burada bir kara
kurbağa arıyorum.
Sıra sende.
Bana şu kara
kurbağanın kaydını ver.
Maurice Smalls.
Hazır başlamışken bir
kara kurbağayı daha getir.
Tippy Birdsong.
T-I-P-P-Y.
- Yardım edebilir
miyim?
- Bir dakikanızı
alabilir miyim lütfen?
Otur.
Çavuş Trapp, Şef
Bridges, konuya hemen gireceğim.
Sivil dedektif olmak
istiyorum.
Ne, narkotik gibi mi?
Hangi bölüm olursa
efendim.
Teşkilata yeni
katıldın çaylak.
Bence orada çok
başarılı olurum.
- Öyle mi?
- Gencim.
Benim için çok uygun
bir iş.
Her duruma uyum
sağlarım.
Kendini çok iyi
görüyorsun, değil mi?
Ne gerekirse yaparım.
Ve kayıt odasından
nefret ediyorum.
Bence kayıt odası
başlaman için iyi bir yer çaylak.
Şef, sinek kaydı
tıraş olmamı ister misiniz?
Saçlarımı bile
kısaltabilirim.
Hayır, hayır.
Böyle kalsın.
Hoşuma gidiyor.
Bir kara kurbağanın dosyasını
istiyorum.
Sen sağır mısın?
Bir kara kurbağanın dosyasını
istiyorum dedim.
- Burada kurbağa yok.
- Anlayamadım.
Bende kurbağa yok
dedim.
Sadece insanlar var.
İsimlerini söylersen sana
dosyalarını getiririm.
Kendini havalı
sandığını duydum.
Ama pısırık herifin
tekisin.
İsmi Steven Wilson.
Sence bu yeterince
saygılı oldu mu Memur Kurbağa?
- Alo.
- Ben Bridges- Uyuyor
musun?
Evet Şef.
Gece vardiyasındaydım.
Fikrimi değiştirdim ve bugün biraz erken geliyorsun.
Senin için bir
görevim var.
Öğlen tam 12.00'de,
Narkotik şubede.
- Peki efendim.
- Sivil giyin.
Teşekkürler.
- Zenci saati mi?
- Jimmy, çaylak
gecikti.
- Geciktin çaylak.
- Üzgünüm, bir daha
olmayacak.
Zamanımız kısıtlı o
yüzden hızlı olacağım.
Radikal siyahi
Stokely Carmichael, bu akşam Bell's Nightingale'de bir konuşma yapacak.
Carmichael, Kara
Panterler'in yanında olan eski kodamanlardan.
Ve bildiğim kadarıyla FBI
Direktörü J. Edgar Hoover, Kara Panterler, Amerikan güvenliği için en büyük
dahili tehdittir derken çok haklıydı.
Bu Carmichael
jokeri, eski bir Panter ya da değil ama çok iyi bir hatip olduğu söyleniyor.
Biz de bu yüzden
bu Carmichael'ın Colorado Springs'deki iyi siyahilerin aklını çelmesini ve
onları karıştırmasını istemiyoruz.
Ron, senin görevin
bu akşamki konuşmaya gitmek, bir grup bölücüyü içeri sokmak ve izleyicinin
Carmichael'ın konuşmasına tepkisini gözlemlemek.
- Hazır mısın?
- Doğuştan hazırım.
Ben hazır değilim.
- Bu işin aksama
ihtimali var mı?
- Elbette.
- O zaman ne olacak?
- Sadece plana sadık
kal.
Yani?
Doğaçlama yap.
Caz gibi.
Bebop gibi.
Bu büyük bir baskın
değil.
Sadece biraz bilgi
istiyoruz, o kadar.
Ya biri sana
marihuana sigarası ikram ederse?
- Esrarlı sigara mı?
- Evet.
Esrar.
Affedersin.
Siyahi Kardeş, benim
kafam zaten iyi.
Anlıyor musun?
- Anlaşıldı.
- Dostum Ya biri sana
silah çekerse?
Bu olacak mı?
Suratında bir 45'lik
namlusu var.
Parmak tetikte.
Şimdi ne olacak?
Kardeşim, silahı
suratımdan çek.
Barış, sevgi,
kardeşlik.
Silah hâlâ suratında.
Alttan alırım.
Sakince ve sabırla konuşurum.
Oradan derhal
sıvışırım.
Rahatla.
Biz dışarıda dinleyeceğiz.
- Tamam.
- Anladın mı?
Anladım.
Ben gittim.
İşte başlıyoruz.
Bu akşam nasılsın
kardeşim?
Sana yardımcı
olabilir miyiz?
Ben iyiyim kardeşim.
Ne?
Onu tanımıyoruz.
Hakim, beni neden
çekiştiriyorsun?
Muhteşem bir gece
olacak.
Gerçekten de öyle.
Kardeş Kwame'nin
konuşmasını daha önce hiç dinledin mi?
Kimin?
Kwame Ture.
Evet - Aslında dinlemedim.
- Peki.
İsmini değiştirdiğini
fark etmemiştim.
Evet, Afrika'ya
taşındıktan sonra.
Yüce liderleri
onurlandırmak için Ganalı Kwame Nkrumah ve hocası Gineli Sekou Ture'nin
isimlerini aldı.
Çok iyi.
Colorado Springs'e nasıl
geldiğini biliyor musun?
Evet.
Colorado Üniversitesi
Siyahi Öğrenci Birliği davet etti.
Anlayabiliyorum.
Anlayabiliyorum.
Sen de öğrenci
birliğinden misin?
Ben başkanıyım.
Gerçekten mi?
Şu anda başkanla mı
konuşuyorum?
Evet, öyle.
Tam isabet kardeşim.
Ben bilet aldım.
Başkanla konuştuğuma
göre sırayı atlayabilir miyim?
Sıranın önüne geçmek
yok.
Arkaya.
İçeride görüşür müyüz?
İçeride görüşürüz
kardeşim.
- Başkan Hanım.
- Çok doğru.
ve Siyahi Gücümüz!
Colorado Üniversitesi
Siyahi Öğrenci Birliği tüm dünyada siyahi hakları için mücadele eden öncü
devrimcileri getirmekten onur duyuyor.
Planı olan ve ona
sahip çıkan biricik kardeşimize siyahi sevgimizi gösterelim.
Alkışlarınızla Kwame
Ture!
COLORADO ÜNİVERSİTESİ
SİYAHİ ÖĞRENCİ BİRLİĞİ Teşekkürler Kardeş Patrice ve Siyahi Öğrenci Birliği.
Bu akşam
geldiğiniz için hepinize teşekkür etmek istiyorum sevgili kardeşlerim.
Ama bu akşam size siyahi
olmaktan kaçmaya son vermenizin vaktinin geldiğini söylemek için buradayım.
Siyahi olmaktan
kaçmaya son vermenizin vakti geldi.
Siz üniversite
öğrencilerisiniz, değil mi?
Elbette!
Düşünmelisiniz.
Bu ülkenin büyüyen
entelektüelleri olarak anlamanızın vakti geldi.
Siyahiler için
güzelliği tanımlamalısınız!
İşte bu Siyah
Gücü'dür!
Size bir şey
sorabilir miyim?
Güzellik dar
burunlu biriyle mi tanımlanır?
- İnce dudaklı?
- Hayır.
- Beyaz tenli?
- Tabii ki hayır.
Tabii ki hayır.
Çünkü sizde
bunların hiçbiri yok.
Bizim dudaklarımız
kalındır!
Burunlarımız
geniştir!
Saçlarımız
kıvırcıktır!
Biz siyahiyiz ve
güzeliz!
Gördüğünüz gibi biz,
bu ülkede bize zulmeden beyazlar gibi olmayı çok istiyoruz.
Ve bizden nefret
ettikleri için, biz Afrikalı köklerimizden utandığımız için kendimizden de
nefret ediyoruz.
- Bu gece beni
anlamıyorsunuz.
- Seni anlıyoruz.
Tarzan'ı anlıyor
musunuz?
Tarzan.
Dürüst olacağım,
ben küçükken Cumartesi matinelerine gider, sürekli Tarzan izlerdim.
Beyaz Tarzan, siyah
yerlileri pataklardı.
Ben de orada
oturup "Pislikleri öldür" diye bağırırdım.”
Yabanileri öldür!
Öldür onları.”
"Öldür onları!
Öldür onları!
Oldür onları!
" Ama aslında beni öldür diyordum!
Tıpkı küçük bir
Yahudi çocuğun Nazilerin Yahudileri toplama kamplarına götürüşünü izleyip
tezahürat yapması gibiydi.
Bugün o şeflerin
Tarzan'ı öldüresiye dövmesini ve beyaz kıçını Avrupa'nın mağaralarına geri
göndermelerini istiyorum!
Kesinlikle.
Kesinlikle.
Ama bu zaman
alıyor.
Yalanlardan ve
siyahi zihnindeki utanç verici etkilerinden kurtulmak zaman alıyor.
Siyahilerin,
beyazların yaptığı şeylerin aynısını bir beyaz kendisine yardım etmedikçe
yapamadığını reddetmek zaman alıyor.
Çok doğru.
Siyah Gücü aynı
zamanda birlik olmamız gerektiği anlamına gelir.
Birlik olmalı ve
ırkçılıkla savaşmak için bir temel oluşturulmasını organize etmeliyiz!
Bize zulüm
edenlerle savaşmak için!
Bu ülkedeki
zencilerin büyük çoğunluğu tutsak topluluklarda yaşıyorlar.
Gördükleri baskıya
ve şartlara dayanmaları gerekiyor.
Çünkü sadece ama
sadece siyahiler ve güçsüzler.
Ve şimdi Şimdi sokaklarda ırkçı, beyaz polisler
tarafından köpekler gibi vurulup öldürülüyoruz.
Sokaklarda ırkçı, beyaz
polisler tarafından vurulup öldürülüyoruz dedim.
Kahrolsun polis.
Bu tür bir baskıya
karşılık vermeden daha fazla dayanamayız.
Vietnam'daki şu
savaş sadece yasa dışı değil, aynı zamanda ahlâk dışı.
Onlara ne dedim
biliyor musunuz?
Kesinlikle hayır,
gitmeyeceğiz!
Kesinlikle hayır,
gitmeyeceğiz!
Kesinlikle hayır,
gitmeyeceğiz!
Kesinlikle hayır,
gitmeyeceğiz!
Bir kardeşimin
Vietnamlı yerine beyaz, ırkçı bir polisi öldürülmesini yeğlerim.
Ben de.
Çünkü en azından ırkçı
polisi öldürmek için bir gerekçesi var.
Çünkü onlar tam
burada, bu ülkede arka sokaklarda siyahileri vuruyorlar!
Bizi köpekler gibi
öldürüyorlar!
Tam burada!
Tam burada!
Burada sizden
ayrılmak istiyorum.
Çünkü vakit geç
oluyor.
Sizler de parti
yapacaksınız.
Pardon,
çalışacaksınız.
Yine de siz
kardeşlerime şu sözlerle veda etmek istiyorum.”
Kendim için bir şey yapmayacaksam, kim yapacak?
Sadece kendim için
bir şey yapacaksam kimim ben?
Şimdi değilse ne
zaman?
Ve sen değilsen
kim?
" Kim?
Kim?
Kim?
Siyahiler için
nerede olursak olalım ölümsüz bir sevgiye ihtiyacımız var!
Tüm güç halka!
Tüm güç halka!
Tüm güç halka!
Tüm güç halka!
Tüm güç halka!
- "Tüm güç
halka!
" - Oldukça etkili sözler.
Olağanüstü sözler
Kardeş Kwame.
Çok teşekkür
ederiz.
Teşekkürler
kardeşim.
Memnun oldum.
Kardeşim.
Sana bir şey
soracağım.
Siyah ırkla beyaz ırk
arasında bir savaşın gerçekten kaçınılmaz olduğunu mü düşünüyorsun?
Sana şunu söyleyeyim.
Silahlan kardeşim.
Hazır ol çünkü devrim
geliyor.
Bir silah al ve
silahlan.
Çünkü inan bana
geliyor.
- Bu akşam geldiğiniz
için teşekkürler.
- Tanrı seni korusun.
Bu akşam sahnede çok
iyi görünüyordun.
- Teşekkürler
kardeşim.
- Tamam.
Şimdi ne planladın
bilmiyorum ama sana bir içki ısmarlayabilir miyim?
Kardeş Kwame'nin işlerini
yoluna koyduğundan ve oteline sağ salim vardığından emin olmalıyım.
Anlıyorum.
Ama eğer çok geç
olmazsa belki seninle Red Lantern'da buluşabilirim.
Nerede olduğunu
biliyor musun?
O zaman görüşürüz.
Elbette.
Evet evet.
Harika.
Tüm güç halka!
- Üzgünüm geciktim.
- Selam.
- Olanlara
inanmayacaksın.
- Ne içiyorsun?
Seven and Seven, lütfen.
- Polis bizi kenara
çekti.
- Ne diyorsun?
Sadece siyahları
görmek istemiyorum!
Dağıtın onları!
Sen şu sözde kodaman
Zenci Panter'sin, değil mi?
- Şehirde olduğunu
duydum Stokely.
- Adım Kwame Ture.
Zenci adının ne
olduğunu umurumda değil!
Siyah sürtük, bu Kara
Panter'i gün doğmadan Colorado Springs'den götür.
Beni duyuyor musun?
Yoksa hepiniz kodese
girersiniz.
Biz kodeste doğduk.
Dokunma bana!
- Ona dokunma!
- Çek ellerini
üstümden!
Çek ellerini üstünden!
Ellerini üstünden çek!
Hadi, çek ellerini
üstünden!
Benden uzak dur!
Bırak onu dostum!
Memurların isimlerini
gördün mü?
Görmem gerekirdi ama
her şey çok ürkütücüydü, görmedim.
Hadi, dans edelim.
Beni izle.
Hadi!
Hadi, hadi.
Salon nasıldı?
İnsanlar her söze
inanıyordu.
Noel Pazar'ı
sabahındaki Baptist Kilisesi'ne benziyordu.
Onları epey
heyecanlandırmışa benziyor.
Ama bu siyahların
devrimi başlatmaya hazır olduğu anlamına gelmiyor.
Sana bunu söyleten
nedir?
Oradaki kimse bundan
söz etmiyordu.
Öyle bir ortam yoktu.
Herkes sakindi.
Şunu açıklığa
kavuşturayım.
Bir oda dolusu
"siyahi halk"a ırk savaşına hazırlanmalarını söyledi.
Silahlanıp polisleri öldürmeleri
gerekeceğini söyledi.
Buna ne diyorsun?
Evet, öyle söyledi
Şef.
Ama bence sadece bir
konuşmaydı.
- Konuşma sanatı.
- Ben de öyle
düşünmüştüm.
Jimmy?
Ortağımın söylediği
gibi.
Tamam, neyse ki
Carmichael, Colorado Springs'den ayrıldı.
- Kwame Ture.
- Ne?
İsmini Stokely
Carmichael'dan Kwame Ture'ye değiştirmiş.
İsmini şu asker
kaçağı Muhammed Ali olarak bile değiştirse umurumda değil.
Tamam mı?
O hâlâ tehlikeli.
Patrice'in anlattığı
hikayeyi duydun mu?
Hayır, duymadım.
Polis, Ture'yi ve onu
kenara çekmiş.
Patrice.
Ture'yi getiren
Siyahi Öğrenci Birliği'nden olan kız mı?
Kwame Ture.
Doğru efendim.
Onunla samimi
oluyorsun, öyle mi?
Hayır sadece işimi
yapıyorum Şef.
Gizli görev.
Çarşafların altına
gizlenmediğinizden emin ol.
Davayı asla tehlikeye
atmam efendim.
Ne yapacağını
bilmiyor.
Sen yenisin.
Siz oturun.
Ron benimle gel.
Ron, seni İstihbarat'a
atıyorum.
Orada ne yapacağım?
İstihbarat.
Her ne kadar yanlış olduğunu
bilsem de.
Beş, dört, üç, iki,
bir Basket!
Polis Merkezi.
KU KLUX KLAN Bilgi
İletişim 145-1209 Ku Klux Klan Colorado Springs Şubesini aradınız.
Lütfen mesajınızı bırakın.
Tanrı beyaz
Amerika'yı korusun.
Alo, ben Ron
Stallworth.
Colorado Springs
Gazetesi'nde reklamınızı gördüm.
Sizden bazı okuma
materyalleri almak istiyorum.
Telefon numaram
1039994.
Çağrıma geri
dönmenizi bekliyorum.
- Evet, kimsiniz?
- Ben Ron Stallworth.
Ben Walter, çağrına
geri dönüyorum.
Organizasyon'dan.
-
"Organizasyon" mu?
- Doğru, İlginize
teşekkür ederiz.
Hikayeniz nedir?
Peki, madem sordunuz Madem sordunuz zencilerden nefret ederim.
Yahudilerden nefret
ederim.
İspanyollardan ve
İrlandalılardan, Italyanlardan ve Çinlilerden de.
Ama dilerim Tanrı
beni duyar, o zenci sıçanlardan gerçekten nefret ediyorum.
Damarlarında saf
Aryan kanı olmayan herkesten.
Kız kardeşim Pamela Yakın zamanda o zenci köpeklerden biri tarafından
tacize uğradı.
- Öyle mi?
- Evet.
O zenci köpeğin pis
ellerini onun saf, kar beyazı bedenine değdiğini ne zaman düşünsem Yani saf diyorum Walter.
O bir azize, bir
melek.
Kusmak istiyorum.
Sen tam aradığımız
türden birisin.
Dinle, ne zaman
buluşabilirsin?
Cuma gecesi nasıl?
İşten çıktıktan sonra.
Anlaştık dostum.
Sana detayları
ileteceğiz.
- Kendine iyi bak.
- Tanrı beyaz
Amerika'yı korusun.
Az önce gerçek ismini
kullandığını mı duydum?
Pislik herif.
Evet, pislik herif.
Amatör saati.
Bu gerçek ismin,
değil mi?
Ron Stallworth mü?
- Gerçek ismi bu mu?
- Bunu söylediğine
inanamıyorum.
Yeni, taşralı
arkadaşlarınla iyi şanslar Ron.
Klan'a katılmanı mı
istiyorlar?
Önce benimle buluşmak
istiyorlar.
Seninle buluşmak mı
istiyorlar?
Evet.
Muhtemelen o
buluşmaya gitmemelisin.
İyi fikir Çavuş.
Çılgın herifin
tekisin, öyle mi?
Narkotik'e gitmemiz
gerekiyordu.
Yani Şef Bridges'le çalışmamız
gerekiyordu.
Evet, adamları
harcayamam.
Kayıtlara baktım Şef
ve görünüşe göre onları harcayabiliyorsun.
Çavuş Trapp, Ron
adamla telefonda konuştu.
Tamam mı?
Adamlarımdan birinin sesini
duyduklarında farkı anlarlar.
Nasıl Şef?
Sana anlatmamı ister
misin?
Beyaz bir adamın
konuşmasıyla zencininki arasındaki farkı anlayacaklar.
Siyahi bir adam tam olarak
nasıl konuşur?
Tamam Ron, bence
Şef'in söylemeye çalıştığı şey Sakıncası
yoksa kendi adıma konuşmak istiyorum.
- Teşekkürler Çavuş.
- Tabii.
Ne demeye çalıştığımı
biliyorsun.
Şef, bazılarımız
Kraliyet aksanıyla konuşur, bazılarımız argo konuşur.
Ron Stallworth, her
ikisini de akıcı konuşuyor.
Peki Ron, bu
soruşturmayı nasıl yapmayı öneriyorsun?
Ben KIan'Ia telefonda
iletişimi kurdum ve bir yakınlık yarattım.
O rolü sürdüreceğim.
Ama başka bir memur
da şok şok, şok, beyaz bir memur da yüz yüze buluştuklarında beni oynamalı.
- İşte tam da benim
dediğim.
- Şef.
Siyahi Ron Stallworth
telefonda, beyaz Ron Stallworth yüz yüze.
Böylece karma bir Ron
Stallworth oluyor.
Bunu yapabilir misin?
Sanırım yapabiliriz.
Doğru beyaz adamla
her şeyi yapabiliriz.
Adamlarımdan birine
bir şey olursa iki Ron Stallworth olmayacak.
Hiç olmayacak.
Geciktin.
Üzgünüm.
Bir daha asla
olmayacak.
Sanırım bunu daha
önce duymuştum.
Jimmy, en son ne
zaman bir çaylağın soruşturma yönetmesine izin vermişlerdi?
Doğru ya, hiçbir
zaman.
Tamam.
Devam edelim.
Biyografimize dönelim.
Tamam, Ron Stallworth.
Toptan üretim
yapıyorum.
- Nerede?
- Pueblo.
Gidiş yolu nasıl?
Jimmy, sormana
sevindim.
Dosdoğru I-25'den.
En fazla bir saat.
- Uzun bir yolculuk.
- Ne dinliyoruz?
KWYD.
Sabah Hristiyan
Konuşması.
Sinyal Pueblo
yakınlarında kesilmeye başlıyor.
Dönüşte 102.7'yi açıp
Allman Brothers Fix'i dinlemek istiyorum.
Ama şu gey İngiliz
David Bowie her çıktığında değiştirmem gerek.
Hey, hey, hey!
Bowie'yi severim.
Kim sevmez ki, değil
mi?
Unutma, bu adamlarla
paylaştığın tüm bilgileri korumalısın.
Böylece ben beyaz Ron
Stallworth olabilirim.
Jimmy, ben hep siyahi
olmak istemişimdir.
Bütün kahramanlarım
zenciydi.
Willie Mays - Basket yakalama.
- Uzun Bacak Will.
Tek oyunda yüz sayı
rekoru.
Ama favorimi biliyor
musun?
O.J. Heisman pozu.
- "Juice!
" - O.J.'yi çok severim.
Orenthal James
Simpson.
- Eminim bunu
bilmiyordun.
- Tabii ki
bilmiyordum.
Zenciler olarak
sevgini takdir ediyoruz.
Ama o adamlara bu
sevgiyi duymuyoruz.
Senin için kahrolası
Osmond'lar var.
Hey, Marie Osmond'u
severim Ben seninle oynuyorum ama sen benimle oynamıyor musun?
- Jimmy, bu adil mi?
- Bence değil.
Başka ne var?
Kiminle buluşuyorsun?
Walter Breachway.
Arkadaş ol.
Karşı davet al.
Şu haline bir bak.
Peki, başka bir şey
var mı efendim?
Ben Klan'la
telefondayım, sen yüz yüze görüşüyorsun.
Ve?
Sesini benimkine
benzetmeye çalışmalısın.
Tanrım.
Tamam.
İşte.
- Ben de mi?
- Evet, sen de Jimmy.
- Vaftiz baba.
- Doğru.
Siyahi olmak
istemiştin.
İşte fırsatın.”
Buraya bak.
Bazıları kötü niyetli
olduğumuzu söyler.
Bazıları cesaret der.”
"Buraya bak.
Bazıları kötü niyetli
olduğumuzu söyler.”
Hadi hadi.
Bu ölüm kalım
meselesi.
Hadi.
Öyle mi?
Hadi ama.”
Bazıları cesaret der.
Cesaret!
" Bunu şimdi mi yapmamı istiyorsun?
Lütfen, şimdi.
Hepimizin iyiliği
için.
Lütfen.”
Bazıları çok kötü niyetli olduğumuzu söyler.”
- Ama bırak aksın.
Bırak aksın.
- Akıyorum.”
Hak ettiğimizi alana dek hareketimize son vermeyeceğiz.”
"Hak ettiğimizi
alana dek hareketimize son vermeyeceğiz.”
"Azarlandık ve
hor görüldük.”
"Azarlandık "
- "Azarlandık" desene.
- Azarlandık ne demek?
Saygısızlık edildi.
Sana saygısızlık
edildi Flip.
Sana.
Neden öyle söylemiyor?
"Azarlandık ve
hor görüldük.”
Akması gerek.”
Kötü muamele gördük, dillere düştük.”
"Azarlandık ve
hor görüldük.”
Çıkar şu pisliği.”
Kötü muamele gördük, dillere düştük.”
"Şüphe götürmez
ama öyledir.”
"Şüphe götürmez
ama öyledir.”
"Çift olmak için
iki göz gerekir, evet.”
"Çift olmak için
iki göz gerekir.”
"Evet!
" - "Evet!
" - "Evet!
" - "Evet!
" - "Evet!
" "Kardeşim, payımızı almadan bırakamayız.”
"Kardeşim,
payımızı almadan bırakamayız.”
Dil bilgisi olarak
anlamsız ama olur.”
Yüksek sesle söyle.
Zenciyim ve gurur
duyuyorum.”
O.
J.
için söyle.
Jimmy sen de.”
Yüksek sesle söyle.
Zenciyim ve gurur
duyuyorum.”
"Yüksek sesle
söyle.
Zenciyim ve gurur
duyuyorum.”
Doğru.
İşte oldu.
Size inandım.
Şu boynundaki Yahudi
kolyesini çıkar.
Jimmy, bu Yahudi kolyesi
değil.
Davud'un Yıldızı.
Tamam.
Flip, sen Yahudi
misin?
Bilmem, öyle miyim?
- Ron Stallworth?
- Benim.
- Sen Walter
olmalısın.
- Adım Felix.
Bana Walter
Breachway'le buluşacağım söylendi.
Planlarda değişiklik
oldu Mack.
Kamyona binmen gerekecek.
- Ben arkadan takip - Hayır, olmaz.
Benimle geliyorsun.
Güvenlik.
Seni geri getireceğim.
Hadi gidelim.
- Beyaz ırkı mı
tutuyorsun Ron?
- Elbette.
Son zamanlarda
bölgedeki zencilerle sorun yaşıyoruz.
İç Savaş'tan bu yana
zencilerle hep sorun yaşanır.
Walter kız kardeşinin
olayını anlattı.
Beni hasta ediyor.
Ne diyorlar?
Nereye gittiklerini
söylüyorlar mı?
Ama aynı zamanda
yoldaşlık.
- Ben Klan'dan
umutluyum.
- Ne dedin sen?
- Yoldaşlık mı?
- Hayır, diğer kelime.
- Klan mı?
- "Klan"
değil.”
Organizasyon.”
Görünmez İmparatorluk
belli bir nedenden ötürü görünmez kalmayı başardı.
O kelimeyi sakın
kullanma.
- Anladın mı?
- Hem de nasıl.
Tamam.
Haklısın.
Organizasyon.
Şuna bak.
Asla inanmayacaksın.
- Ne?
- Arkamızda kahrolası
bir zenci var.
- Ron, bizi görüyor.
Geri bas.
- Kahretsin!
Hazırlanalım.
Koltuğunun altına bak.
- Evet.
- Ne?
Dışarı çek.
Doldur.
Hazneye iki mermi
yükle.
Hadi, yükle şunu!
Hadi, yükle.
Bizimle oyun oynama.
Organizasyon.
- O kadar hızlı değil
dostum.
Ağır ol.
Ron.
Gelebilmene sevindim.
Walter Breachway.
Şube Başkanı.
Ron Stallworth.
Beni davet ettiğiniz
için teşekkürler.
Kesinlikle.
Telefondaki sohbetimizden
etkilendim.
Bence amaca hizmet
edebilecek birçok iyi fikre sahipsin.
Söylediğim her şeyde
ciddiydim.
Biliyorsun benim de
zencilerle atışmalarım oldu.
Aslında beni
Organizasyon'a getiren de bu.
- Öyle mi?
- Benim kurtuluşum bu
oldu.
Birkaç zenci
tarafından vuruldum ve yaralandım.
Sonra karım bir grup
zenci tarafından vahşice tecavüze uğradı.
Bu doğru ve bir
tanesi bile hapse girmedi.
Biliyor musun?
Yönetimi ele
geçiriyorlar.
Artık TV'de hep
onları görüyorsun.
Zenciler sabun
satıyor.
Zenciler diş macunu
satıyor.
Zenciler araba
satıyor.
Nereye bakarsan bak zenciler,
zenciler, zenciler.
Evet, o pislikler TV'ye
çıkalı çok olmadı.
Ben Amca ile Jemima
Hala'yı unutuyorsun.
Kahretsin!
O zencileri severdim Pirinç ve tava keki.
- Bu arada ismim
Ivanhoe.
- Ron.
Şu anda tek
yaptığımız onlara bakmak.”
Sözlerine dikkat et.
Bunu söyleme, onu
söyleme.
Kibar ol.”
Artık renkli bile
değiller.
- Zenciler.
- Siyahlar.
Afro Amerikalılar.
Kahretsin.
Onlara zenci de.
Kolay olsun.
- Zenciler.
- Zenciler.
- Doğrusu bu.
- Ben bunları
yıllardır söylüyorum.
Yalnız değilsin.
Başkasının da
anladığını bilmek güzel.
Siz ne gibi şeyler
yapıyorsunuz?
Ne gibi şeyler
yapıyoruz?
Haç yakıyoruz.
Yürüyüşler falan
yapıyoruz ki insanlar bizimle uğraşmasın.
Zencilerin benimle uğraşmasından
bıktım.
Doğru yere geldin.
Bizimle kimse uğraşamaz.
Tarihi ne kadar
biliyorsun?
- Biraz.
Daha çok bilebilirdim.
- Biz sana
öğreteceğiz.
- Bu bizim için büyük
bir yıl olacak.
- Nasıl?
Bum!
- Havai fişek
yapacağız.
- Tamam, tamam.
Kahrolası çeneni kapa.
Ivan, kapa çeneni.
Yanık uçlar.
Peki, peki.
Bu kadar yeter.
Kapa çeneni.
Onun adına özür
dilerim.
Çok içer.
Ne dediğini bilmiyor.
Şunu açıklığa
kavuşturayım, Organizasyon kesinlikle şiddete başvurmaz.
Hayır, o zenci gibi
şiddete başvurmaz.
Şu ölü zenci Martin
Luther gibi.
- Anladım.
- Ron?
- Benimle gelir misin?
- Evet, nereye?
Sen gizli bir görevde
falan mısın?
Çok fazla soru
soruyorsun.
Tamam.
Şimdi dost olalım.
Bu aile.
Tamam mı?
Gidelim.
Tebrikler, ilk sınavı
geçtin.
Gidip şu Üyelik
işlemlerini başlatalım mı?
- Bu kadar mı?
- Bu kadar.
Otursana.
Hadi şunları doldur.
Onları Ülke
Merkezi'ne göndermeliyiz.
Şimdi Üyelik kartını
gönderdiklerinde tüm programlarımıza sen de katılabileceksin.”
Alcoa sabırsızlanıyor.”
O reklamları
seviyorum.
Üye olmak için
kraliyet vergisi.
Yıllık on dolar.
Şube aidatı 15 dolar.
Cübbeler ve başlıklar
dahil değil.
Onlar ekstra.
Kahrolası enflasyon.
Size ne kadar
teşekkür etsem azdır.
Benim için anlamı çok
büyük.
Bizim için bir zevk.
Sen Yahudi değilsin,
değil mi?
Yahudiler İsa'yı
öldürdü.
Beni rencide etmeye
mi çalışıyorsun?
Protokol.
Elbette kokuşuk bir
Yahudi değilim.
Tamam, bak.
Bunu sormak
zorundayız.
Hepsi bu.
Ama o Yahudi değil,
tamam mı?
Tatmin oldun mu?
Burnuma koşer kokusu
geliyor.
- Dalga geçmeyi bırak.
- Ben dalga geçmem.
Kiminle dalga
geçiyorsun?
Tamam, ikiniz de
adamı rahat bırakın.
Ulu Tanrım!
Bırakın biraz nefes
alsın.
Ron, sana bir bira
alayım.
Tamam.
Bu adamlar adına özür
dilerim.
Bazen pek dost
canlısı olmuyorlar.
Sadece
heyecanlanıyorlar.
- Evet.
- Ne tür bira
seversin?
Coors, eğer varsa.
İlginçti.
Tam olarak Beverly
kıroları değiller.
- Senden hoşlandılar.
- Şu Felix dışında.
- O kadar yakından
takip etme.
- İki araba boyu.
- Sence suratıma
iyice baktı mı?
- Muhtemelen.
Kağıtları aldın mı?
Katılmanı istiyorlar.
Teknik olarak senin katılmanı
istiyorlar.
Evet.
Evet, siyahi bir
adamın Ku Klux Klan'a katılmasını istiyorlar.
Bence bu imkansız.
Çifte başarı!
İçerideyiz!
Yavaş ol kardeşim.
Yavaşla.
Onlar için tam olarak
ne kadar endişelenmeliyiz?
Daha detaylı
araştırmayı isteyecek kadar.
Adamlardan biri
muhtemel bir saldırı planlarından bahsetti.
Ona o kadar
güvenmezdim.
Bu adamlar
böbürlenmeyi sever.
- Ne tür bir saldırı?
- Ivan Ivanhoe "Bum" dedi ve havai
fişeklerden bahsetti.
Ama ben inanmadım.
Yeterli olduklarından
bile şüpheliyim.
Her iyi şekilde de bu
noktada bölümün tam desteğini bekliyoruz Çavuş.
Soruşturmaya devam
edelim.
Bir şey yapabilecek
durumları var mı görelim.
Tamam.
- Teşekkürler Çavuş.
- Hallettin.
Kardeş Kwame'yi
havaalanına bıraktığımızda bana şöyle dedi Siyah Gücü Hareketi'nin kapitalist baskısıyla
ve onun kalıcı olmasını sağlayan politikacılarla ve aynasızlarla mücadele etmek
için benim gibi güçlü kız kardeşlere ihtiyacı varmış.
Sözleri neredeyse
bütün polis kabusunu değerli kıldı.
Sorun nedir?
Ne demek istiyorsun?
Sorun nedir?
Ben o kelimeyi
kullanmam.
Hangi kelimeyi?
- Aynasızlar.
- Onlara başka ne
dersin?
Polis memuru Polis Memurlar.
Bir grup tecavüzcü
polis güç gezisinde.
Bütün polislerin
tecavüzcü olduğunu mü düşünüyorsun?
Masum bir kardeşe
tetik çekmesi yeterli.
Neden Kardeş
Kwame'nin konuşmasındaydın?
Bir takım iyi
fikirleri var.
Hepsine katılmıyorum
ama zeki bir kardeş, kesinlikle dinlemeye değer.
Zencilerin
özgürlüğünden yana mısın?
Hep politika konuşmak
zorunda mıyız?
Daha önemli olan ne
var?
Hiç izne çıkıyor
musun?
Hayır.
Bu hayat boyu süren
bir meslek.
Kardeş Angela Davis, en
erdemli kardeş.
Birlikte biraz
kaliteli zaman geçirebilir miyiz lütfen?
Mesleğin ne demiştin?
Kardeş Kathleen
Cleaver, söylemedim mi?
Aynasız mısın?
- Anlamadım.
- Sen aynasız
mısın?
- Polis mi demek
istiyorsun?
- Polis misin?
Hayır.
İnşaat işindeyim.
Ama daha önemlisi ben
siyahi bir adamım.
Güçlü, zeki ve güzel
bir kız kardeşi tanımak isteyen biri.
Şu anda baktığım
kişiyi.
- Anladın mı?
- Elbette.
Ben de bundan söz
ediyorum.
Güç halka.
Tüm güç halka.
- Doğru kardeş.
- Doğru, doğru.
- Ben Walter.
- Ben Ron.
Sen Ron musun?
Affedersin, telefonda
sesin farklı geliyor.
Alerjiler yine sorun
çıkarıyor.
Bende her zaman
vardır.
Dinle, geçerken
uğraman bir zevkti demek istedim.
Bence kardeşler seni
gerçekten sevdi.
Onur duydum.
Cumartesi boşsan neden
Felix'in yerine uğramıyorsun?
Diğer üyelerle
tanışabilirsin.
- Bana uyar.
- O zaman görüşürüz.
Bir arkadaşım var.
Bu gruplarla
takılıyor.
Eski şiddet içeren
ırkçı tarzdan uzaklaştıklarını söylüyor.
Yani Duke da şimdi öyle söylüyor.
Ana akım haline
geliyor.
- Duke?
- David Duke.
Klan'ın şimdiki Büyük
Ustası.
Ama hep üç parçalı
takım elbise giyer.
Toplum içinde
cübbeyle ya da başlıkla hiç görülmemiştir.
Şimdi de Ulusal
Direktör oldu.
Yani Gözünün daha yüksek mevkide olduğu belli.
- Politika mı?
Nasıl?
- Evet.
Bence nefreti
satmanın başka bir yolu.
- Devam et.
- Düşünsene.
Olumlu eylem, göç,
suç, vergi reformu.
Artık kimse kendisine
yobaz denmesini istemiyor, diyor.
Sanırım Archie Bunker
onu fazla kötü gösterdi.
Fikir, bu sorunların
hepsinde var.
Amerikalılar bunu her
gün kabul edebilir ve destekler.
Nihayet bir gün Beyaz
Saray'a bunu içselleştiren birini sokuncaya kadar.
Çavuş Hadi ama
Amerika, David Duke gibi birini asla ABD Başkanı olarak seçmez.
Bunu siyahi bir
adamın söylemesi çok safça.
Neden uyanmıyorsun?
Ron.
Selam.
Ben Connie, Felix'in
karısı.
Tanıştığıma memnun
oldum.
- İçeri girmek ister
misin?
- Tabii.
- Sigara içmemin
sakıncası var mı?
- Hayır, tabii ki yok.
Sana söylüyorum,
savaş geliyor.
İçerideler.
Rahatına bak.
Hücuma geçmemizin
zamanı geldi.
- Emin olmalıyız - Selam dostum!
- Merhaba.
Selam çocuklar.
- Hoş geldin.
- Millet bu Ron.
- Bay Stallworth.
- Peki.
- Mike.
- Selam Mike.
- Arkadaki Scott.
- Jesup.
- Selam, nasılsın?
Ron, otursana.
Böldüğüm için özür
dilerim ama biraz peynir ve kraker getirdim.
- İster misin?
- Sağ ol tatlım.
Walter.
Kim olduğumuzu ve
neyi temsil ettiğimizi hatırlatalım onlara.
Biz Organizasyonuz.
- Yapmamız gereken - Gazetede bir şey okudum.
Carmichael adındaki
bir zenci bir miting düzenlemiş.”
Babun Öğrenci Birliği"nden üniversiteli zenci bir kız
da polisimize saldırmış.
Bu kız tehlikeli.
Komünist Angela Davis
gibi.
Bence Bence çenesini kapatmalıyız.
- Haberi kestim.
- Bu kadar yeter.
Seni seviyorum tatlım.
Bir gün senin için
bir şey yapmamı isteyeceksin.
Bekle ve gör.
Ben de tam burada
olacağım.
Neden işimize
dönmüyoruz?
Bir sonraki haç
yakmamızı konuşalım.
Üyeliğin vaktinde
gelirse sen de katılma şansını yakalayacaksın Ron.
- Büyük bir onur
olacak.
- En yüksek tepeden
en iyi görünür.
Okuyabildiğini
kanıtla.
Geçen hafta Cuma
gecesi Colorado Üniversitesi Siyahi Öğrenci Birliği Hey Ron, sana bir şey göstermeliyim.
Bell's Nightingale
Gece Kulübünde Stokely Carmichael'ın yer aldığı tartışmalı bir konuşmaya ev
sahipliği yaptı.
siyahi öğrenci
birliği, siyahi öğrenci Sence bu ikisi
bir arada oluyor mu?
Bana çok tuhaf
geliyor.
Buraya bak.
Vay canına.
Bu gerçekten
etkileyici.
İşte benim favorim.
On iki kalibre.
Ben buna Yahudi
Katili diyorum.
- Ben de Remington
1900 Model diyorum.
- Aslında öyle.
Peki.
Buradaki işimiz
bitiyor mu?
Birkaç şey daha var Daha değil.
İçinde Yahudi
olmadığından emin olmalıyız.
Artık hakaret
ediyorsun.
Birkaç ay içinde
kardeşimiz olacak birinden söz ediyoruz.
Boynunda Davud'un
Yıldızı'nı görüyor musun?
Ron'un başında Yamaka
var mı?
Sadece protokol.
Benim evim, benim
kararlarım.
- Bu taraftan.
- Şimdi nereye
gidiyoruz?
Sana bir şey
göstermeliyim.
Şansa bak.
Bu gerekli değil
Felix.
Üyeleri böyle
kaybediyoruz.
Bu yalan makinesine
gireceksin.
- Otur.
- Bu ne?
Burası senin Yahudi
inin mi?
Mumlarını burada mı
yapıyorsun?
- Abajurlarını da.
- Hayır.
Bu yalan makinesine
gireceksin.
Aç şu kahrolası
kapıyı!
Bu ucuz bir saçmalık.
Ucuz ya da değil.
Bu Yahudi yalan
makinesine gireceksin.
Otur.
Tamam Felix.
Bu organizasyona
saygımdan dolayı küçük "ukalalık" saçmalığını oynayacağım.
Ama ben Yahudi falan
değilim.
Otur.
Kime sorarsan sor,
sana benim çok dost canlısı biri olduğumu söyler.
Konu şu ki ben sadece
arkadaşlarıma dostça davranırım.
Yahudi dostu değilim.
Kesinlikle zenci
dostu da değilim.
- Ben de öyle.
- Ne düşünüyorum
biliyor musun?
- Ne düşünüyorsun?
- Evet, düşünüyorum.
Ne hakkında
düşünüyorsun?
Bu soykırım olayı hiç
olmadı.
Bugüne kadarki en
büyük Yahudi kumpası.
Sekiz milyon Yahudi
mi öldürüldü?
Toplama kampları mı?
Hiç olmadı.
- Kanıt nerede?
- Senin kafan mı iyi?
Benim kafam iyi olmaz.
Ben içki içerim.
Çünkü bence soykırım gördüğüm
en güzel şeylerden biri.
Bana mantıklı geliyor.
Elinde kurtulman
gereken bir sülük ırkı var.
Ne yaparsın?
Onları aç bırakırsın,
yakarsın, onlardan kurtulursun.
Daha iyi insanlar
için kökleri temizlemek gibi.
- Görüntüleri
izlemedin mi?
- O sahte.
- Hollywood'u
Yahudiler yönetiyor.
- Kahretsin.
Aletine bakayım.
Beni vuracak mısın?
Bırak o silahı.
Siz Yahudilerin
aletlerinizle garip bir şey yaptığınızı duydum.
Tuhaf bir Yahudi
saçmalığı.
- Aletin sünnetli mi?
- Konu bu mu?
Benim Yahudi aletimi
görmeye mi çalışıyorsun, kahrolası nonoş?
Sen kime nonoş
diyorsun?
Yahudi nonoş Şimdi şu kayışı koluna tak.
Tak şunu koluna!
- Felix!
Felix!
- Connie, sorun ne?
- Felix!
Felix!
- Tatlım!
Tatlım, sorun ne?
Bahçemizde zenci bir
bahçe cücesi var!
Seni yakalayacağım
tatlım!
Kahretsin.
Kahretsin!
Öldür o pisliği!
Evet, sürmeye devam et
pis zenci!
Aşağılık zenci!
Pislik!
Camı mahvetti.
Hâlâ yalan makinesine
girmemi istiyor musun?
Herkes eve dönsün!
Derhal eve dönün!
Kahretsin.
Connie, sen iyi misin?
İyi misin?
- Eve dön.
- Bu yüzden daha
güçlü olmalıyız.
Eve dön tatlım.
AMERİKA YA SEV YA DA
GİT!
Yalan makinesi mi?
Ateş mi edildi?
Dalga mı geçiyorsunuz?
Bu berbat bir durum!
Siz benimle dalga
geçiyorsunuz.
Benimle oynuyorsunuz,
benimle oynuyorsunuz.
Şef benimle oyun
oynuyor.
Tam bir grup işi.
- Bu komik mi?
- Hayır efendim.
Çünkü Bridges bunu
duyarsa bu operasyon tümüyle sonlandırılır.
Evet, çok komik.
Ben de kahrolası bir
kenar mahallede okul önü koruması olurum!
Yani bundan haberi
olacak mı Çavuş?
Aşağılık herifler.
Neyi duyacak mı?
Selam çocuklar.
Charles, bize beş
dakika verir misin lütfen?
Elbette.
Trapp'leyken söylemek
istemedim ama o beyaz herif suratıma silah dayadı.
Ve tetiği çekmesine
ramak kaldı.
- Ve çekmedi.
- Ama çekebilirdi.
Sonra ölmüş olacaktım.
Ne uğruna?
Birkaç pisliğin
oyununa engel olmak için mi?
Flip, bu istihbarat.
Birkaç taşralının
sopa yakmasını önlemek için hayatımı riske atmayacağım.
Görev bu.
Senin sorunun ne?
Benim sorunum bu.
Senin için bu bir
savaş.
Benim için bir görev.
Kişisel değil, öyle
olmamalı da.
Beni bu göreve neden
getirdin?
- Neden yapmalıyım?
- Çünkü sen Yahudisin
kardeşim.
Sözde seçilmişler.
BASP diye
geçiniyorsun.”
Beyaz Anglo Sakson Protestan.”
Vişneli turta,
sosisli sandviç, beyaz çocuk.
Bazı açık renkli
zenciler böyle yapıyor.
Beyaz gibi geçiniyor.
Klan'dan duyduğun o
nefret seni sinirlendirmiyor mu?
Elbette
sinirlendiriyor.
O zaman neden bu işle
ilgin yokmuş gibi davranıyorsun?
Çaylak, bu benim işim.
Bu bizim işimiz.
Şimdi sana üye
kartını getireceğim.
Böylece haç yakmaya
gidebilir ve bu adamlarla daha samimi olabilirsin.
Tamam mı ortak?
Uyan beyaz adam.
- Zenci, beyaz
karını, işini istiyor.
- Üzgünüm, çok
üzgünüm.
- Yahudi paranı
istiyor - Şuna bakayım.
Affedersiniz, kiminle
konuşuyorum?
Ben Ron Stallworth,
Colorado Springs, Colorado'dan arıyorum.
Bugün nasılsınız
efendim?
Çok iyiyim.
Teşekkürler.
Sizin için ne
yapabilirim?
Şubemin onurlu
eylemlerine katılmayı çok istiyorum.
Ama üye kartımı alana
dek katılamıyorum.
Tabii ki size bu
konuda yardım edebilirim.
Harika.
- Ben kimle
konuşuyorum?
- Ben David Duke.
İsminiz David Duke mu
dediniz?
Son baktığımda
öyleydi.
Ku Klux Klan'ın Büyük
Ustası mı?
O David Duke mu?
Evet.
O Büyük Usta ve
Ulusal Direktörü, evet.
Ulusal Direktörü de,
öyle mi?
Evet.
Kesinlikle.
Olağanüstü.
Sizinle konuştuğum
için onur duydum efendim.
Bunu söylemekten
korkmuyorum.
Sizi gerçek bir beyaz
Amerikan kahramanı olarak görüyorum.
Başka bir tür var mı?
Hayır, efendim.
Gerçek bir beyaz
Amerikalıyla konuştuğum için mutluyum.
Amin.
Bugünlerde sayımız giderek
azalıyor gibi.
Şimdi, şu üye kartı
konusunda Evet, Ron.
Durumu anlıyorum.
Burada bazı idari
sorunlarımız oldu.
Biraz gecikmeye neden
oldu.
Şunu söyleyeyim, üye
kartının bugün çıkartılıp onaylanması ve gönderilmesiyle bizzat ilgileneceğim.
Nasıl olur?
Teşekkürler efendim.
Benim için ne kadar
önemli olduğunu anlatamam.
Ron lütfen.
Benim için bir zevk.
Bir gün seninle
bizzat tanışmak için sabırsızlanıyorum.
Tanrı beyaz
Amerika'yı korusun.
Tanrı beyaz
Amerika'yı korusun efendim.
Tamam.
Kendine iyi bak.
Affedersin.
Gittiğin yere dikkat
et.
Böyle zarar
görebilirsin havalı çocuk.
Kwame Ture'yi o gece
kenara çektiren polis Landers mıydı?
Nereden biliyorsun?
Artık kokularını
uzaktan bile alıyorum.
Koklayarak mı
görüyorsun?
Epeydir kötü bir
polisti.
- Öyle mi?
- Evet.
Birkaç yıl önce siyahi
bir çocuğu silahla öldürdü.
Tanrım.
Çocuğun silahlı
olduğunu söyledi ama çocuk öyle biri değildi.
Bunu neden hoş
görüyorsunuz?
Onu ispiyonlayan kişi
mi olmak istiyorsun?
Şimdi Landers'ın
ofisine gitmek ister misin?
Bir bir aileyiz.
Doğru ya da yanlış, birbirimize
destek oluruz.
Bu bana başka bir
grubu hatırlattı.
Tam isabet Ron.
Saklambaç odasını
duydunuz mu?
Düzgün bir bar, bir
gecede pis bir nonoş mekânına dönüştü.
Kahrolası nonoşlar
bugünlerde her yerdeler.
Kolonileşmeye
çalışıyorlar.
Önce kendi barları
oluyor, sonra eşit muamele istiyorlar.
Boş ver şu nonoşları.
Bu adamlar askeri
eğitim mi almış?
Birçoğumuz aldık,
evet.
Ben Carson
Tabyası'nda.
- Keşke bu konuda bir
fikrim olsaydı.
- O herifleri daha
önce hiç görmedim.
- Steve ve Jerry'yi
mi?
- Evet, kim onlar?
Bu gizli bilgi.
Hey Ron, 45'liğimle
neler yapabildiğini görmek istiyorum.
Tamam.
Evet, belki gelecek
sefer o zenciyi halledersin.
Elli papel?
- Tamam - Bahsi kabul
ediyorum.
Kahretsin, 10'a ne
dersin?
- Evet, pislik herif!
- Peki, param nerede?
Böyle ateş etmeyi
nerede öğrendin?
Çocukken babam bana oyuncak
bir mantar tabancası almıştı.
O günden beri ateş ederim.
Çok iyi bir mantar
tabancası.
Tamam, gidelim.
Toparlan.
Ron Stallworth, adi
herif.
Hey Walter!
Hey!
Eskisinden daha
iyiyim, değil mi?
Daha iyideyim.
Kesinlikle biraz daha
iyisin.”
İyideyim"in doğru sözcük olduğunu sanmıyorum.
Ama iyi gidiyorsun.
TETİKÇİ - Ve Bernie
Casey!
- Bernie Casey!
Bu kardeş çok güçlü!
Ama Cleopatra Jones
en iyisi!
Böyle güçlü bir kız
kardeş görmemizin vakti geldi.
Tamara Dobson polisi
oynadı, değil mi?
Siyahi sömürüsü filmi.
Kurgu.
Gerçek hayat öyle değil.
Gerçek hayatta Cleopatra
Jones ve Coffy yok.
O hepsinin
"VAFTİZ ANNESİ.”
Şehre gelen en kötü
Tek Kadın Tetikçi Timi!
"Coffy" Pam
Grier'i sevmiyor musun?
Kırmızı şarap gibi
kaliteli ve olgun.
Pam Grier işini
yapıyor.
Ama gerçek hayatta, aynasızlar
siyahileri öldürüyor.
Ya bunu değiştirmeye
çalışan bir polis olsaydı?
- İçeriden mi?
- Evet, içeriden.
Bir şeyleri içeriden
değiştiremezsin.
Bu ırkçı bir sistem.
Böyle pes mi
ediyorsun?
Hayır.
Siyahilerin asıl
ihtiyaç duydukları şey için savaşıyoruz.
Siyahi özgürlüğü.
Doğru.
Peki, bunu içeriden
yapamaz mısın?
Hayır!
Yapamazsın.
Beyaz adam,
iktidardaki konumunu mücadele etmeden vermez.
Dubois "çift
bilinçlilik" konusunda ne demişti?
"İkilik.”
Amerikalı ve zenci
olmak mı?
"Tek bir siyah
bedende iki muhalif ideal.”
Bu çok etkileyici
Patrice.
Bunu anlıyorum.
Ben de sürekli iki
kişi gibiyim.
Ama öyle olmak
zorunda değilsin.
İçimizde bir savaş
sürdürmemeliyiz.
Sadece siyahi
olmalıyız.
- Henüz o noktaya
gelmedik ama.
- Ben beklemekten
yoruldum.
Sana ciddi bir sorum
var.
- Öyle mi?
Ne?
- Çok ciddi.
- Evet.
- "Shaft"
mı "Superfly" mı?
- Ne?
- Birini seç.
Özel bir dedektifi
kadın tellalına her gün tercih ederim.
Pazar günleri iki
kere.
Tamam.
Ron O'Neal mı Richard
Roundtree mi?
Richard Roundtree!
Kadın tellalları
kahraman değildir!
Ron O'Neal kadın
tellalı değil.
Ama bir tanesini çok iyi
canlandırmıştı.
O imaj, insanlarımıza
zarar veriyor.
- Tanrım.
O bir film.
Bırak şunu.
- Bırakamam.
- Seni ukala.
- Sen kime ukala
diyorsun?
- Sana ukala diyorum.
- Ben Tamara
Roundhouse gibiyim.
- Ukala.
- Dönüyorum ve
ilerliyorum Ukala.
Yanlış adres.
Rahatsız ettiğim için
özür dilerim efendim.
İyi geceler.
Merhaba.
Selam.
Üzgünüm, geç saate
kadar çalıştım.
Siz nasılsınız?
Senin için biramız
var Bay Stallworth.
- Sağ ol.
- Senin ikizin var.
- Ne?
- İkizin var.
İkiz ne?
İkiz işte.
Ve ikizin bir zenci.
Telefon rehberine
baktım, onun evi olduğunu sandığım yere gittim.
Ve orada bir zenci
buldum.
Numaram rehberde yok.
Hangi adrese gittin?
Bluestem Yolu'nda.
Bluestem Yolu mu?
Hayır, ben 21.
Cadde'de oturuyorum.
Sana ne demiştim?
Endişe edecek bir şey
yok.
Yani o zenciyi
tanımıyor musun?
Odun yığınında
sakladığım zenci o.
Haklısın.
Başka birinden bahsettiğini
düşünmüştüm.
Hayır, bahsetmiyorum.
1813 Güney 21. Cadde.
Bir ara uğra, bira
içeriz.
Ve biliyor musun?
Şu Siyahi Öğrenci
Birliği'ndeki, gazetelerde polisten şikayet eden şu boş boğaz sürtük.
- Oradaydı.
- O kahrolası sürtük
mü?
O maymun dudaklarını sonsuza
dek kapatmak isterdim.
Hey, öyle söyleme.
Dudaklarını aletimde
görene dek olmaz.
Şimdi biraz poker
oynayabilir miyiz?
Bitirdin mi?
Ron Stallworth, sen
beni Sen beni eğlendiriyorsun.
Şu tek gözlü zenci
Sammy Davis Jr.
'dan daha çok eğlendiriyorsun.
Ama onlar dans
edebiliyor.
Dans edebiliyorlar ve
haklarını vermeliyim.
Onlara vereceğim tek
hak bu.
Carson Tabyası'ndan aktif
görevde olan askerler var.
Bununla cezai
soruşturmaya gidiyoruz.
Gizemli, iki çocuk,
Steve ve Jerry.
Bunlar sana
bahsettiğim şu karanlık, asker çocuklar.
Eski Klan üyeleri.
Felix'in eski Klan
üyeleri.
Senin dostun.
Yeni Klan, Walter.
Walter, ordusu
olmayan bir general.
Felix'in ekibi
onunkinden daha güçlü.
Elbette Felix'in
karısı, Connie.
David Duke'la konuşuyor
olman inanılmaz.
En iyi koşu
arkadaşımdır.
Şimdi bunu
hallettiğimize göre Ronnie, sana söylüyorum, şansımız açık bebek.
İşte bu.
- Ulu Tanrım!
- Evet.
Ron Stallworth, yılın
saygın üyesi.
Ku Klux Klan
Şövalyeleri.
Bu biziz, Stallworth
Kardeşler.
Evet ama şu küçük
psikopat Felix seni izleyip nerede yaşadığını sormuyor.
Ben Yahudi'yim, evet.
Ama öyle
yetiştirilmedim.
Hayatımın bir parçası
değildi.
Yahudi olmak konusunu
pek düşünmedim.
Etrafımdaki kimse
Yahudi değildi.
Bar Mitzvah törenlerine
gitmiyordum.
Benim Bar Mitzvah
törenim olmadı.
Sıradan bir beyaz
çocuktum.
Şimdi bir bodrum
katında bunu yüksek sesle reddediyorum.
Üzerinde pek
düşünmemiştim.
Şimdi sürekli
düşünüyorum.
Dini törenleri ve
kökleri.
Bu o tarafa geçiş mi?
O zaman ben O zaman ben geçiyorum.
Bunu istemiyorum.
RON STALLWORTH Ku
Klux Klan Şövalyeleri Bizi izliyorlar gibi.
Bilmiyorum, ben
uyuyordum.
Bilmiyorum.
Ne yapmalıyız
bilmiyorum.
BU GECE KLAN'IN
UYANIK OLDUĞUNU BİLEREK UYUYABİLİRSİNİZ
- Şu saçmalığa bak.
- Bunları nereden
buldun?
Ön camıma
yapıştırılmıştı.
Ama mahallenin her
yerindeler.
Gerçek mi bu?
Olabildiğince gerçek.
Gözdağı mı?
Siyahi Öğrenci
Birliği'yle ilgili olduğu çok açık.
- Ve seninle.
- Benimle mi?
Olayla ilgili polisle
sözünü sakınmadan konuştun.
Kardeş Kwame
buradayken.
O yüzden şimdi evin
önüne yanan haç getirecekler.
Seni etkilemeye
çalışıyorlar.
Dediğin gibi gözdağı.
Korku taktikleri.
Seni korkutmalarına
izin vermezsen hiçbir şey elde edemezler.
Ama gözünü açık tut.
Sakin ol.
Tamam mı?
Kahrolası sorun bu.
Biz her zaman fazla
sakiniz.
- Fazla sakin.
- Belki polisi
aramalıyız.
Bu pisliği KKK'nin
beyaz, aynasız ortaklarının sızdırmadığını nasıl biliyoruz?
Sana bir şey sorayım.
Bizi affedin.
Ne için affedin?
Sakin.
Sakin olmamı mı
istiyorsun?
Olacağım.
Colorado Springs
Emniyet Müdürlüğü'ne karşı da koruyor.
İyi bir şey.
Evet.
Tahtayı kerosene
batır, bir kutu kibritin üstüne bir sigara yak.
Haç tutuşmadan kaçmak
için sana zaman kazandırır.
- Sıkı bir manzara olmalı.
- Evet, öyle.
Müthiş.
Tam bir şenlik ateşi.
Kilometrelerce öteden
görebilirsin.
Walter'ın dediği gibi
çok iyi görünür.
Yahudi medyasını
korkutur, zencileri de diken üstünde tutar.
Şuna bak.
Kahretsin, bir tane
daha var.
Aynasızlar Aynasızlar bu gece dışarıda.
Evet.
İyi iş.
Bir tane daha gönder.
Bu çocukların çoğu
orduda mı?
Birkaç tane var.
Birkaç tanesi aktif
görevde.
Ben de Vietnam'daki
ikinci dönemimi yeni bitirdim.
- Olamaz.
- Evet.
Adamım.
Hey Ron, C4 hakkında
bilgin var mı?
Çünkü sen ordudansın.
Bir şeyleri havaya
uçurmaya yetecek kadar.
program beyazları, beyaz mirasını, beyaz
özgürlüğünü seviyor.
Bu program ayrıca - İşte benim çocuklarım geliyor.
- Yahudi üstünlüğünü ve suçlu - İşte süvariler geliyor.
- bankacılık kurumunu sergiliyor.
Bu suçlu bankacılar,
suçlu federaller.
Kurum da Halkımıza etnik temizlik yapıyorlar.
Sadece Birleşik
Devletler'de değil.
Sadece Birleşik
Devletler'de değil.
Bugün
politikacılardan duyduğumuz tek şey Haç
yakma iptal.
Çok fazla polis var,
kahretsin!
Siyahi halka
teşekkürler.
Siyahileri seviyorum.
Tüm politikacılar
konuşmalı ve toplumun gerçek liderleri önünde diz çökmeli.
ve şunu söylemeli: "Yahudi halkına
teşekkür ederim.
Yahudileri seviyorum.
Yahudi halkı bizim
daima dostumuzdur.
Ne yaparlarsa
yapsınlar.
Ülkemize ne kadar
zarar verirlerse versinler.
Çok güzel.
Yahudileri seviyoruz.”
Ve hiçbir senatör
veya kongre üyesi cesaret edip şöyle diyemez.
"Beyaz halkı seviyorum.
Beyaz kökleri seviyorum.
Halkımı seviyorum.
Avrupa'da yaratılan
kültürü ve bu muhteşem Hristiyan Batı Medeniyeti'ni seviyorum.
Bunun sürdüğünü
görmek istiyorum.
Zenginleştirilmesini
istiyorum.”
Çoğu kişi zencilerden
nefret ettiğimi düşünür.
Ama etmiyorum.
Organizasyon da
etmiyor.
Sadece kendi
ırklarıyla olmaları gerek.
Pinky öyle derdi.
Pinky, ayrımcılığı
hiç umursamazdı.
Sadece kendi ırkıyla
birlikte olmak isterdi.
Senin için bir Mammy
gibiymiş.”
Rüzgar gibi Geçti" filmini izledin mi?
Pinky, benim için
Hattie McDaniel'dı.
O rolle Oscar kazandı.
En iyi kadın oyuncu.
Sen Scarlett idin o
da Mammy.
- Bu doğru.
- Doğru.
Çok tuhaf, o
öldüğünde aileden birini kaybetmiş gibiydik.
İyi bir zenci böyle
tuhaftır.
O anlamda iyi bir
köpek gibidirler.
İnsana çok yakın
olurlar.
Ve onları kaybettiğin
anda üzülürsün.
İyi dedin Ron.
Bir zamanlar ben de
bir marsık tanımıştım.
Öyle mi?
Evet.
O zenci, karşımızdaki
evde oturuyordu.
Altı ya da yedi
yaşlarındaydım.
Takma ismi Tereyağlı
Bisküvi'ydi.
O ismi nasıl almıştı?
Annesinin tereyağlı
bisküvilerini çok severdi.
Nefis!
Ben ve Tereyağlı
Bisküvi her gün birlikte oynardık.
Bir gün babam işten
eve erken geldi.
Bana o hortlakla artık
oynayamayacağımı söyledi.
Çünkü ben beyazdım, Tereyağlı
Bisküvi ise zenciydi.
Bu çok etkileyici.
Baban olağanüstü bir
adammış.
Gerçek bir
Amerikalıydı.
Bana doğru olanı
öğretmişti.
Bu yüzden devlette
senin ve benim gibi daha çok kişiye ihtiyacımız var.
Bu ülkeyi eski haline
getirebilmek için.
Amin.
Amerika'nın
yüceliğine yeniden ulaşması için.
Kesinlikle.
Keşke yüz yüze
konuşma fırsatımız olsaydı.
Zamanı gelince dostum.
Zamanı gelince.
Senin kabul törenin için
Colorado Springs'de olacağım.
Colorado Springs'e mi
geliyorsunuz efendim?
Mayflower'daki
ataların kadar emin olabilirsin.
Kesinlikle!
Peki, istediğin
malzemeleri topladım.
Sen sadece
görüntülere bakmak için böyle gezdireceksin.
Bir kez denediğinde
sanırım çözersin.
Tamam mı?
Anladın mı?
Teşekkürler.
Bir ihtiyacın olursa
ben masada olacağım.
Tamam.
Teşekkürler.”
LİNÇ EDİLMİŞ"
Bana geri döndüğün için teşekkürler.
Dinle, sanırım yeni
bir lidere ihtiyacımız var.
Arkasında
toplanabileceğimiz birine.
Oy toplayacağımı
sanmıyorum.
Felix çok isterdi ama
bunun olmasına izin veremem.
Çılgın herifin teki.
Kahretsin.
Serseri mayın.
Hayır.
Hitabet yeteneği olan
birine ihtiyacımız var.
Gerçek liderlik
özellikleri sergileyen birine.
Ve bence sen
olmalısın.
Bunu düşünmem gerek.
Babam hasta ve El
Paso'da yaşıyor.
İkisini de idare
edebilir miyim bilmiyorum.
Bunu duyduğuma
üzüldüm.
Bu konuyu düşün.
Sen zeki ve çalışkan
bir adamsın.
İdare edebileceğinden
hiç şüphem yok.
Bence burada taze kana
ihtiyacımız var.
Yeni fikirlere.
Bu sebeple başkanlığı
bırakmayı planlıyorum.
Ama bir aday
göstermek istiyorum.
Şube Başkanı olarak Bay
Ron Stallworth.
- Bu adamla daha yeni
tanıştık.
- Sokaktan yeni geldi.
Sana bir soru sorayım.
Burada Ron için
kendisini ateşe atmak isteyen var mı?
Ben Ron'u onaylıyorum.
Ron'u başka kim
onaylıyor biliyor musunuz?
Bay Duke.
Peki, bu büyük bir
onur ama kabul edemem.
Sorun şu ki siz iyi
adamların ihtiyacı olan her an göreve hazır olacak bir başkan.
Benim babam hasta,
yeni öğrendim.
Bu yüzden burayla
Dallas arasında gidip geleceğim.
El Paso Flip, El Paso!
El Paso olduğunu
sanıyordum.
Öyle.
Ben ne dedim?
- Dallas.
- Hangisi Ron?
Karar ver.
Dallas mola yeri.
El Paso babamın
olduğu yer.
Dallas, şu zenci
sever Kennedy'yi öldürdükleri yer.
- Bunu nereden
öğrendin?
- Okuyabiliyorum.
Bunu yapabiliyorum.
Babanın sağlığı için
dua edeceğiz.
Bu o.
Biliyorsun Ron, bunu
çok fazla kişiyle paylaşmam ama Seninle tanışacağım için heyecanlıyım.
Ben de seninle
tanışacağım için heyecanlıyım Ron.
Hiç endişe etmiyor
musun?
Belki sivri akıllı
bir zenci seni beyaz gibi arıyordur.
Hayır.
Bir zenciyle
konuşursam anlarım.
Nasıl?
Mesela sen Ron.
Ben mi?
Evet.
Yani bazı sözcükleri
telaffuz şeklinden senin saf Aryan bir beyaz olduğunu söyleyebilirim.
Bana bir örnek
verebilir misin?
Evet.
Mesela "biz"
sözcüğü.
Senin ya da benim
gibi saf bir Aryan doğru telaffuz eder.”
Biz.”
Zenci
"Bi-yz" diye telaffuz eder.
Bunu hiç fark ettin
mi?
"Bi-yz"
gibi.
Sanki cızbı-yz köfte
yapacak mısın kardeşim?
" der gibi.
Vay canına.
Tam bir beyazsın.
Bana bu dersi
öğrettiğin için teşekkürler.
Dikkatimi çekmemiş
olsaydın bizim konuşma şeklimizle zencilerin konuşması arasındaki farkı hiç
fark etmeyecektim.
Güzel.
Güzel.
- İşte öyle.
- Evet.
Bu sohbete Colorado
Springs'de devam etmeyi çok isterim.
Burası çok güzel
efendim.
Tanrı'nın memleketi.
Ben de öyle duydum
Ron.
Seninle tanışmak için
sabırsızlanıyorum.
Çok yakında
konuşacağız.
Tanrı beyaz
Amerika'yı korusun.
- Geri gel.
- Tanrım.
Sen kime hareket
çekiyorsun?
- Alo.
- Ben Felix.
Kötü bir zamanda mı
aradım?
Hayır.
Hiç değil.
Sadece yemeğimi
bitiriyorum.
Toplantı.
Benim evde.
Hemen.
Ron, çabuk ol ve
yaltak Walter'a söyleme.
Vadedilmiş topraklara
hoş geldin.
Bir hafta kadar sonra
Bay David Duke'u şehrimizde ağırlayacağız.
Bu akşam kimde silah
var?
Bende var.
Amin.
Senin silahın nerede
Ron?
Biliyorsun, her zaman
üstümde taşımıyorum.
Tamam.
Şimdi Ben sana veririm.
Bir daha olmayacak.
Gelecek pazar iyi bir
atışına ihtiyacımız olacak.
Neden?
Gelecek pazar ne var?
Savaş bize gelecek.
Tabii ya.
Belli ki kendimize
bir asker daha bulduk.
Sadece restorandayken
yeni arkadaşın yanında olsun.
Ve Ron, silahına bir
isim vermek isteyeceksin.
Bu Betsey.
- Onu bana doğrultma.
Tanrım.
- Affedersin.
Silahı hiç kimseye
doğrultma, asla!
Ben ne yaptığımı
biliyorum.
Bu şeyi nasıl
kullanacağımı biliyorum.
Tatlım, hiç etraflıca
düşündün mü?
Neyi?
Onları öldürmeyi.
Zencileri öldürmeyi
asla etraflıca düşünme.
Ama yaptığını geri
çeviremeyeceksin.
Onlar ölmesi gereken birçok
zencinin ilkleri tatlım.
Biliyorum.
Sadece Gerçek oluyor.
Ben hep bir hayal olduğunu
düşünmüştüm.
Biliyorum.
Çok güzel.
Bu ülkeyi geriye
doğru yarışan şempanzelerden arındırıyoruz.
Önce zenciler sonra
Yahudiler.
Sonunda kurtuluyoruz.
Sonunda kurtuluyoruz.
Yüce Tanrı'ya
şükürler olsun.
Sonunda şu
zencilerden kurtuluyoruz!
Bunu yapmana
bayılıyorum tatlım.
Yıllardır zencileri
öldürmeyi konuşuyoruz ve şimdi gerçek oluyor.
Babam bana hep
"İyi şeyler, bekleyenlerin başına gelir" derdi.
Beni hayatına aldığın
için teşekkürler.
Beni böyle sevdiğin
için.
Bana bir amaç, bir
yön verdiğin için.
Bu yeni Boston Çay
Partisi olabilir.
- Bay Stallworth.
- Tanıştığıma memnun
oldum.
Şube üyelerinin
isimleri?
Bu neyle ilgili?
Listendeki iki isim, Kuzey
Amerika Hava Savunma Komutanlığı Karargâhı'nda çalışıyor.
İki gizemli adam.
Steve ve Jerry mi?
Gerçek isimleri Harry
Dricks ve Kevin Nelson.
Üst düzey güvenlik
iznine sahip iki palyaço.
Bu Klan üyeleri güvenliğimizi
denetlemekle sorumlular.
Ülkene hizmet ettin.
Soruşturmanı takip
ediyoruz.
Etkileyici.
Dün gece, Carson
Tabyası cephaneliklerinden birkaç C4 patlayıcı eksildiğini bildirdi.
Şüpheli yok.
Klan mı?
Bekle, KKK ve
Birleşik Devletler Ordusu mu?
Bunu belli
nedenlerden dolayı haberlerde görmeyeceksin ama ilgini çekebileceğini düşündüm.
Olası bir saldırıdan
haberiniz varsa zamanını öğrenmeliyim.
Etkileyici
soruşturması olan sensin.
Ama siz ya da FBI
devreye giremiyor musunuz?
Efendim?
FBI mı?
Federal Soruşturma
Bürosu mu?
Biz bu konuşmayı hiç
yapmadık.
Benden istediğin
kadar nefret edebilirsin.
Sadece o protestoya gitmeyeceğine
söz ver.
Gidiyorum.
Gidiyoruz.
Sen neden
bahsediyorsun?
Detaylara giremem ama
Klan bugün bir saldırı planlıyor.
- O zaman halka
söylemeliyiz.
- Böyle bir seçenek
yok.
Senin sorunun ne?
Hâlâ aktif bir
soruşturmayken başka kimsenin haberi olamaz.
Aktif soruşturma mı?
Bunu nasıl
biliyorsun, söylesene.
Sen aynasız mısın?
- Hayır.
- O zaman nesin sen?
- Oturmak ister misin?
- Hayır.
Ayakta duracağım.
Ben gizli görevde bir
dedektifim.
Klan'ı araştırıyorum.
Kahrolası KKK'yi mi?
Ron Stallworth, bana
yalan söyledin.
Bu gerçek ismin mi
acaba?
Ron Stallworth, benim
ismim ve soyismim.
Bugün zamanı değil
Patrice.
Siyahi Öğrenci
Birliği Başkanı olarak görevimi ciddiye alırım!
Sana ne yararı oldu?
Nevada Caddesi'nde
oturup kendini ateşe verebilirsin.
KKK yine de burada
olacak.
En azından bir şey
yapmış olacağım.
Senden farklı olarak.
- Benden farklı mı?
- Evet!
Siyah bere ya da
siyah deri ceket giymiyorum, "beyazları öldürün" diye bağıran siyah
bir gözlük takmıyorum diye halkımı önemsemiyorum sanma!
Kardeş Kwame'nin konuşmasını
izlediğimiz gece de gizli görevde miydin?
Bu haksızlık.
- Anlamalısın - Soruya cevap ver.
Tanıştığımız gece gizli
görevde miydin?
Evet mi hayır mı?
Ron Stallworth,
siyahilerin devrimini ve özgürlüğünü destekliyor musun?
Ben Colorado Springs
polisi adına gizli görevdeki bir dedektifim.
Bu benim görevim.
Gerçek bu.
Köle zenciler de görevleri
olduğunu söylemişti.
Beni tiksindiriyorsun.
Kardeşim uyanman
gerek!
Ungawa, Siyah Gücü!
Ungawa, Siyah Gücü!
Benimle dalga mı
geçiyorsun?
O çizgiyi sakın geçme.
Bu soruşturmayla
ilgili, ilişkiyle ilgili değil.
O mavi sessizlik
duvarını yıkmak istemem.
Çok güzel.
- Patrice gerçekten
tehlikede mi?
- Belki.
Ungawa, Siyah Gücü!
Ungawa, Siyah Gücü!
Ungawa, Siyah Gücü!
Ungawa, Siyah Gücü!
Ungawa, Siyah Gücü!
İptal.
Evet.
Yakında öğreneceksin.
Ne?
Felix az önce
yürüyüşün iptal edildiğini söyledi.
- Neden?
- Ölüm tehditleri
yüzünden olabilir.
Hayır, ona alışkınlar.
Patlayıcılarla ilgili
başka haber gelmedi mi?
Hayır.
Kahretsin.
Onları silah
taşımakla suçlayıp bir şey yapmalarına engel olmalıyız.
Sonra ne olacak?
En iyi durumda
kusurlu davranış olur.
Sonra çıkarlar Ron için özel bir görevim var.
Ron'un zaten bir
görevi var.
Bir saldırıyı
önlemekten daha önemli ne olabilir efendim?
David Duke'un
hayatıyla ilgili ciddi tehditler aldık.
O yüzden Ron, seni
David Duke'un koruması görevine atıyorum.
- Ne?
- Affınıza sığınarak
efendim, bu durumda bunun iyi bir karar olduğunu sanmıyorum.
Senin ne düşündüğün
kimin umurunda?
Duke'un korumaya
ihtiyacı var.
Başka kimse müsait
değil.
Kendini tutma zamanı.
Kişisel görüşlerini
bir kenara bırak.
Şef, onunla ilgisi
yok ve bunu biliyorsun.
David Duke ve Ron birkaç
kez telefonda konuştu.
Sesini tanırsa, Klan
üyelerinden herhangi biri tanırsa soruşturmamızın tamamına zarar verir.
- Çok tehlikeli.
- Yanılıyorsam düzelt
ama bana hem İngilizce'de hem de argoda iyi olduğunla övünmemiş miydin?
- Bunu hatırlıyor
musun?
- Şef'e cevap ver.
Kapa çeneni Landers!
Biliyorsun, beni ilk
günden beri sabote etmeye çalışıyorsun.
Neden bu kadar
sinirleniyorsun evlat?
- Hey Ron!
Yapma!
- Hayır!
Ronı - Buna değmez,
sakin ol.
- Tamam!
Tamam!
Peki, peki.
- O da ne?
- Hey!
Hey!
Anlaşma karşılıklı
olur Landers!
Beyaz aleti ye!
Seni böyle kolay
sinirlendirmesine izin mi veriyorsun?
David Duke'la hiç
şansın yok.
Önce asıl hedef.
Felix, senin
yapacağını söylüyor.
Tek yapman gereken el
çantasını yerleştirmek.
Ön verandaya, arka
verandaya, kaldırıma, hiç önemli değil.
Binanın yanında
olduğu sürece her yere koyabilirsin.
Burada hepsini
ortadan kaldıracak kadar C4 var.
Dikkatli ol.
- Anlıyor musun?
- Anlıyorum.
Yerleştirdiğinde tek
yapman gereken, hey tatlım, dinliyor musun?
Yerleştirdiğinde tek
yapman gereken, anahtarı açmak.
Bu anahtarı aç.
Bu kadar.
Anladın mı?
Bayan Siyahi Öğrenci
Birliği sürtüğü konuşması için yaşlı bir marsığı getiriyor.
Mekan hıncahınç dolu
olacak.
Yani Kardeş Walker
moloz olacak.
Ve ızgara zenciler.
- İşe yaramazsa ne
olacak?
- B planı.
Halledebilir misin
tatlım?
Bana güvenebilirsin.
Rolümü oynamak için
bekliyordum.
Şeker gibi tatlı!
Muhabbet kuşlarına
bakın.
C4'e dokunabilir
miyim?
Sana C4 yok!
Bizi öbür dünyaya
göndereceksin!
Şu kahrolası adama
bak.
Bundan paçayı nasıl
kurtarıyor?
Bay Duke'un koruması.
- Ne?
- Boş ver onu!
Bay Duke.
Ben Colorado Springs
Emniyet Müdürlüğü'nden bir detektifim.
Bugün güvenliğinizi
sağlamak için buradayım.
Affedersiniz, daha
önce tanışmış mıydık?
Biliyor
olabilirsiniz, hayatınıza dair birkaç ciddi tehdit var.
Burada neler oluyor?
Hayatım tehdit
ediliyor.
Ve bu da korumam
olarak görevlendirdikleri dedektif.
Bay Duke, felsefenize
katılmıyorum.
Fakat ben bir
profesyonelim.
Bu yüzden
güvenliğinizi sağlamak için elinden gelen her şeyi yapacağım.
Profesyonelliğinizi
takdir ediyorum.
- İzninizle efendim.
- Teşekkürler.
- Bu taraftan efendim.
- Walter.
- Kardeşim - Efendim.
Nasılsınız?
Bugünkü ekstra
güvenlik için üzgünüm.
Fazla önlemden zarar
gelmez.
Evet, biliyorum.
Arkadaşlar.
Evet, geçen hafta telefonda
söylediğiniz gibi Bay Duke, en yeni
üyemiz Ron Stallworth'la tanışmanızı istiyorum.
Ron Stallworth,
sonunda seninle bizzat tanışmak bir zevk.
Benim için de.
Sizinle tanışmak da
öyle.
Bu kardeşimiz Jesse.
- Ben Jesse.
- Merhaba Jesse.
- Ron.
- Ron, evet.
- Hakkında çok şey
duydum.
- Peki.
Bu kadar
heyecanlanacağımı bilmiyordum.
Önemli değil.
Onun burada ne işi var?
Bu Bay Duke'ü korumak
üzere görevlendirdikleri kahrolası bir polis.
Yaşayan pislik değil
mi bu?
Beyler, vakit geldi.
- Ron, beni takip
etmeyecek misin?
- Tamam Sen burada
kal.
Duyuyor musun?
Amerika hızla kötüye
gidiyor.
Waco Teksas'ta güzel
bir ilkbahar günü olarak başlayan olay
COLORADO ÜNİVERSİTESİ SİYAHİ ÖĞRENCİ BİRLİĞİ
15 Mayıs 1916.
Jesse Washington bir
arkadaşımdı.
O 17 yaşındaydı, ben
18. Jesse'ye bakmış ve ona yavaş demiştik.
Bugün siz ona
zihinsel engelli derdiniz.
Jesse'nin Lucy Fryer
isminde beyaz bir kadına tecavüz edip öldürdüğünü iddia ettiler.
Jesse'yi yargıladılar
ve hepsi beyazlardan oluşan jüri tarafından üzerinde sadece dört dakika tartışıldıktan
sonra mahkum edildi.
Hristiyan kardeşlerim
Nobel ödülü sahibi, transistörün yaratıcı ortağı ve benim çok değerli dostum
Dr. William Shockley.
Çığır açan bilimsel
çalışmaları bilgisayar çağına yön verdi.
Irk ıslahı
çalışmaları konusundaki araştırmaları burada bulunan herkesin damarlarında üstün
bir ırk genlerini taşıdığını kanıtladı.
Bu bir gerçek.
Bu bir gerçek.
Tartışılamaz.
Bugün, bu gerçeği
kutluyoruz.
Maskeler çıksın,
başlıklar takılsın.
Yolun karşısındaki ayakkabı
cilacısında çalışıyordum.
Karardan sonra bir
grup Jesse'yi yakaladı.
Boynuna bir zincir
geçirdi ve onu mahkeme salonundan sürükleyerek çıkardı.
Saklanmam gerektiğini
biliyordum.
O taraftan.
Dikkatli ol kardeşim.
Peki, tamam.
Bulunduğum yerde,
ayakkabıcının tavan arasında bir pencere vardı.
Kalabalığı
görebiliyordum.
Jesse'yi sokaklarda
yürüttüler.
Onu bıçakladılar ve
dövdüler.
Sonunda onu kanlar
içinde sokakta, yerde tutup testislerini kestiler.
Tanrım.
Bize gerçek, beyaz
insanlar ver.
Görünmez İmparatorluk
güçlü zihinler, cömert kalpler, gerçek bağlılık, temiz ve hazır eller istiyor.
Onur sahibi insanlar.
Yalan söylemeyecek
insanlar.
Bir demagogun önünde
durup aldatıcı dalkavukluklarını göz kırpmadan lanetleyebilecek insanlara.
Tanrım, bize gerçek
insanlar ver.
Görevden kaçınmayan
cesur insanlar.
Güvenilir karakterli
insanlar, değerli insanlar.
O zaman yanlışlar
düzeltilecek ve doğrular dünyayı yönetecek.
Tanrım bize gerçek, beyaz
insanlar ver.
Ron Stallworth.
Ayağa kalk.
Öne çık.
Polis ve yetkililer dışarıda
onu izliyordu.
Parmaklarını kestiler
ve üstüne gazyağı döktüler.
Ateş yakıp onu bu
alevlerin üstünde kaldırıp indirdiler.
Bir daha, bir daha ve
bir daha.
Ron Stallworth, sen
beyaz, Yahudi olmayan bir Amerikan vatandaşı mısın?
Evet.
Evet, ne?
Evet, ben beyaz,
Yahudi olmayan bir Amerikan vatandaşıyım.
Bu ülkede beyaz adam
yönetimini destekliyor musun?
Evet.
Ron Stallworth,
hayatını beyaz ırkın zihnen, bedenen ve ruhen korunmasına, muhafaza edilmesine ve
geliştirilmesine adamayı istiyor musun?
- Evet.
- Otur.
Belediye Başkanı'nın
Gildersleeve isimli bir fotoğrafçısı vardı.
Geldi ve bütün olayın
fotoğraflarını çekti.
O fotoğraflar daha
sonra kartpostal olarak satıldı.
Başlığını çıkar.
Jesse'nin yanmış
bedenini bir torbaya koydular.
Başlığını çıkar.
Onu şehirde
sürüklediler.
Başlığını çıkar.
Kalıntılarını - Başlığını çıkar.
- hatıra eşyası olarak sattılar.
Başlığını çıkar.
Birçok iyi beyaz sanki
4 Temmuz töreniymiş gibi orada öylece durdu.
Öğle yemeğinde
çocukların okuldan çıkmasına bile izin verdiler.
Başlığını çıkar.
Benimse tek yapabildiğim
izleyip beni bulmamalarını ummak oldu.
Gelin.
Işıkla vaftiz edilmiş
kardeşlerinizi karşılayın!
Lütfen!
Onları alkışlayalım!
Jesse'ye bunu yapma nedenlerinden
biri, bir filmdi.
İsmi Bir Ulusun
Doğuşu'ydu.
D.W. GRIFFITH sunar Bir
Ulusun Doğuşu.
Bir yıl önce çıkmıştı.
Çok etkileyiciydi.
Ku Klux Klan'ın yeniden
doğmasını sağlamıştı.
Tanrım!
Tanrım!
Hayır!
Hayır!
Şuna bakın!
İğrenç!
Şu zavallı kadınlar!
Sakın yapma!
Hayır!
Beyaz kadınların
zekası!
Zencilerle beyazların
evlenmesine izin veren önergenin onaylanması.
Bugün o tür bir filme
gişe rekortmeni derler.
Herkes izlemişti.
İğrenç!
Birleşik Devletler
Başkanı Woodrow Wilson bile filmi Beyaz Saray'da izlettirip "Yıldırım
hızıyla yazılmış bir tarihti.”
demişti.
Ne Gerçekten mi?
"Filmdeki şu
özgür zenciler çılgınlık.”
Şu küçük zenci çocuğa
bak!
İzle, izle, zenci
çocukları korkutacaklar.
Hayır, hayır!
İlham kaynağı!
Git, yakala onu!
Mahkeme.
- Onu cehenneme
gönderin!
- Asın onu!
Asın onu!
Suçlu!
Onu şu ata bindirin.
Kaldırın onu!
Asın!
Evet!
Hak ettiğini aldın!
Beyaz Gücü!
Beyaz Gücü!
Beyaz Gücü!
Bugün bu yüzden
buradayız.
Siyah Güç adına!
Siyah Gücü.
Siyah Gücü.
Siyah Gücü!
Siyah Gücü!
Siyah Gücü!
Bana bir iyilik yapıp
etrafa bakmanızı istiyorum.
Doğru, hepiniz etrafa
bakın.
Bugün, sizler gibi
beyaz erkeklerle beyaz kadınların arasında bulunma ayrıcalığına sahibiz.
Gerçek Amerika için
gerçek savaşçılar.
Atalarımızın uğruna
savaşıp can verdiği Amerika.
Gerçek, beyaz
Amerikan ırkı.
Büyük güneyli
soyumuzun temeli.
Ve size teşekkür
etmek istiyorum.
Yüce İsa!
Ülkenizi asla ikinci
plana atmadığınız için size çok teşekkür ederim.
Doğru!
- Önce Amerika.
- Önce Amerika.
Önce Amerika.
Önce Amerika!
Önce Amerika!
Bu ne ya?
Bunun Klan toplantısı
olduğunu bilseydim bu kahrolası işi almazdım.
Kahretsin!
Doğru, doğru!
Beni Louisiana'ya ne
zaman davet edeceksiniz?
Seni ağırlamayı çok
isteriz.
Hâlâ yapılacak çok iş
var.
Yani bu şubeyi
geliştirme konusunda çok iyi bir iş çıkardın ama Ülke çapında da iyi bir iş çıkarabilirim.
Affedersin.
Walter, izninle.
Kendine gel.
Bay Duke, karımın ve
benim huzurunuzda bulunmaktan dolayı onur duyduğumuzu söylemek istiyorum.
- İsmin ne dostum?
- Felix.
Felix, o zevk bana
ait.
Sizi evimizde akşam
yemeğinde ağırlamak isteriz.
Biz Coloradolular da,
Cajun hanımları kadar iyi yemek yapabiliriz.
Peki Connie.
Burada çok yoğun bir
programımız var ama bir hata yaptınız.
Gelecek sefer şehre
geldiğimde bunu sizden isteyeceğim.
Olur mu?
Susie'yi görüyorum.
Hemen dönerim.
Hey, teşekkürler.
Çok teşekkür ederim.
Bu karın mı?
Selam, ben Ron.
Nasılsın?
Tanıştığıma memnun
oldum.
Seni daha önce böyle
şık görmemiştim.
- Tanıştığıma memnun
oldum Felix.
- Muhteşem bir gece
geçirin.
Teşekkürler.
Önce Amerika.
Hey Ron, nasılsın?
- İyiyim, iyiyim.
- Güzel.
O bir polis.
- Kim?
- Şu adam.
- Ron mu?
- Hayır, diğeri.
- Ron polis mi?
- İsmi Phillip.
Ama takma adı Flip.
- Phillip kim?
- Ron kim, o Phillip.
- Sen neden
bahsediyorsun?
- Şu adam!
Beni kahrolası
silahlı soygundan kodese gönderen polis o.
İsmi Phillip, Phillip
Zimmerman.
İsmi ne?
Phillip Zimmerman.
Kaç kere söylemem
gerekiyor?
Kahrolası bir Yahudi
ismi değil mi o?
Ona göre
yargılayamazsın.
Yahudiler isimlerini
sürekli Yahudi ismi olmayan isimlerle değiştirir.
İsa'yı öldürdüler,
değil mi?
Ron Stallworth
kahrolası bir Yahudi.
Daha kötü olabilirdi.
Nasıl?
Zenci olabilirdi.
Bunu onlar inşa etti ve
dağılmaya başlıyor.
Su değildi, her ne
ise O bir zenci.
- Kim?
- Duke'u koruyan
polis.
Zimmerman onun ismini
kullanıyor.
Büyük Usta'ya
söyleyelim mi?
Hayır, hayır, daha
değil.
Doğru zamanı
bulacağım.
Tamam.
Kahrolası Yahudi.
Evet, biliyorum.
Önümüzde güçlü bir
gelecek var.
Bu geziyi yaptığıma
çok memnunum.
Bu şubelerle İzninizle beyler.
Merhaba.
Bay Duke, bir ricam
var.
Onlara bugün korumanız
olduğumu söyleyince bana kimse inanmayacak.
Benimle bir polaroid
çektirir misiniz?
Bilmiyorum.
O havalı gözlükler
çıkıyor mu?
- Evet efendim,
çıkıyorlar.
- Tamam.
- İşte oldu.
- Hey Jesse, hadi
yapalım şunu.
İyi olacak.
Kim İsmi neydi?
Ron.
Stallworth.
Ron.
Ron!
Efendim.
Bizim için bu
fotoğrafı çekebilir misiniz lütfen?
Tamam, bana dokunma.
Harika.
Çok teşekkürler.
Teşekkürler.
Hadi bakalım.
Bir İki Üç!
Yüce İsa!
Sen ne yaptın evlat?
Yani Az önce ne yaptın sen?
Efendim, eğer bana parmağınızı
sürerseniz sizi bir polis memuruna saldırıdan tutuklarım.
Hapiste beş yıl
demektir.
Deneyin.
Oyun mu oynuyorum
görün.
Neden bir ara Louisiana'ya
gelmiyorsun?
Bizim nasıl
oynadığımızı görürsün.
Evlat, o zenci kıçını
derhal buradan çıkarsan iyi olur!
Önce Amerika.
Affedersiniz?
Oturabilir miyim?
Teşekkürler.
- Hazır mısın?
- Şimdi mi?
Heyecanlanma.
Tamam.
- Ben gidiyorum.
- Konuştuğumuz şeyi
unutma.
Tamam.
Buraya gel.
Şimdi işini
yapabilirsin.
Sakin sakin olur.
Affedersiniz.
Affedersiniz.
Tüm birimlerin
dikkatine.
Kahverengi bir
kamyona dikkat edin.
Tamponunda
"Beyaz Gururu" çıkartması var.
Plakası KE-4108.
arka bahçemizde koca
bir sıçanı öldürdü.
Ben de o kahrolası
şeyi ilk kez sevmeye başladım.
İnan bana, üç gün
sonra bir kız izci kapımıza geldi Ron.
Sanırım arkadaşımı
tanıyorsun.
Arkadaşın kim?
Selam.
Hayır, üzgünüm.
Daha önce
tanıştığımızı sanmıyorum.
Ron Stallworth.
Evet.
Birkaç yıl oldu,
değil mi?
- Birkaç yıl mı oldu?
- Evet.
Hayır, üzgünüm, sizi
anımsadığımı sanmıyorum.
Aynı okula mı
gittiniz?
Hayır, ben bir özel
okula gittim.
Leavenworth,
Kansas'ta.
Orası federal
hapishanenin olduğu yer değil mi?
Aslında öyle.
Bu konuda bir şey
biliyorsun.
Değil mi Flip?
- Flip mi?
- İzninizle beyler.
Koridorda Felix
Kendrickson'a acil bir telefon var.
Hemen döneceğim Flip.
Alo?
Felix.
Tanrım, her yerde
polisler var.
Biri onlara haber
vermiş.
Tanrım, bir tane daha
var!
Sakin ol bebeğim.
Bunun için plan
yaptık.
Değil mi?
B planına geçeceğiz.
Tamam mı?
Tamam, tamam.
Tamam.
B planı.
Tamam mı bebeğim?
Bunu yapabilirsin.
Hemen oraya geleceğim.
Tamam.”
Bir gün yardımına ihtiyacım olacak" dediğin günü
hatırla.
İşte bu o an bebeğim.
Seni seviyorum tatlım.
Seni seviyorum.
İzninizle Bay Duke.
Gidelim.
Onu mazur görün Bay
Duke.
Özür dilerim.
Bu neydi böyle?
Sana neden sürekli
Flip diyordu?
Hapishanede
birlikteydik.
Yıllar önce.
Oradan kalma bir
espri.
Umarım her şey
yolundadır.
Evet ama şartlı
tahliyesini ihlâl etmiş olabilir.
Tuvaleti kullanmam
gerekiyor.
Hey, Patrice nerede?
Patrice ve Odetta, Bay
Turner'ı oteline geri götürdüler.
Geri çekil.
Geri çekil.
özgürlük, bu ülkenin sadece beyaz, ırkçı bir ülke
olduğunu değil, ırkçı bir ülke olduğunu sergiliyor.
Aslında bu ırkçı bir
ülke, beyaz karşıtı ırkçı bir ülke.
Gelecek sefer, buraya
bir kız kardeşi getirmeye çalışmalıyız.
Evet.
Bunu her hafta yapmaya
başlamalıyız.
- Kimi bulabileceğime
bakacağım.
- Evet.
Colorado Eyalet
Polisi, kımıldama.
Dur dedim kahrolası!
Dur!
Yardım edin!
Yardım edin, lütfen!
Dur!
- Bombayı nereye
koydun?
- Canımı acıtıyorsun.
Bomba nerede?
Onu nereye koydun?
- Çekil!
Çekil üstümden!
- Nerede o?
Hareket etme!
Kımıldama!
- Kımıldamal - Neden
bahsettiğini bilmiyorum!
Bomba nerede?
Kımıldama!
Üstünden çekil yoksa
seni vururum!
- Çekil üstünden.
- Tamam.
Peki.
- Sakin ol.
- Ben gizli
görevdeyim.
- Silahı var!
- Ben polisim!
O bir terörist!
O zenci bana saldırdı.
Bana tecavüz etmeye
kalktı.
Tutuklayın onu!
- Ben sivil polisim!
- Rozetini göster.
- Cebimde.
Tamam mı?
- Ne bekliyorsun?
- Bize rozetini
göster!
- Cebimde!
Sakin ol!
O zenci bana saldırdı!
Bana tecavüz etmeye
kalktı!
Tutuklayın onu!
- Ben polisim!
Ne yapıyorsun?
- Onu tutuklayın!
Derhal yere yat!
Düşününce, Amerika'nın %85'inden fazlası hâlâ
beyaz.
Amerika, özellikle Bağımsızlık
Bildirgesi'ni yazan ve özgürlüğümüz için savaşan beyazlar tarafından kuruldu.
Medeniyetimizin,
kültürümüzün ve Batı Hristiyan toplumumuzun temelleriydiler.
Bu da dünyada gelişen
Hristiyan kilisesinin baskın bir şekilde beyaz bir Avrupa olgusu olduğu
anlamına geliyor.
Avrupa halkının
muhteşem güzelliği.
Ama bugün "beyaz"
sözcüğü lanetli bir sözcük.
- Ron!
- Kaç!
Patrice!
Patrice!
Hey!
Hey!
Geri çekilin!
Geri çekilin!
- Sen de kimsin?
- Sivil polisim ahmak
herif!
Bu siyahi adam polis
mi?
Bana anahtarlarını
ver.
Geç kaldın.
Patrice, iyi misin?
Patrice!
- kendi grubumuz, Ron ve P.
- Bunu bilmiyorum.
Birbirine dokunan iki
Afrikalı iyi şanstır demişler.
- Bunu kim söylemiş?
- Bir yerde okumuştum.
Bunu nereden aldığını
söyle.
- Soul Train'de bir
kardeşi gördüm.
- Gerçekten mi?
Seni oraya götürmeyi
düşündüm.
Seni California'ya
götüreceğim.
- Don Cornelius'u
tanımıyorsun.
- Anne tarafından
kuzenim oluyor.
Öyle mi?
Kuzenim, evet.
Onu aldım.
Erişim sağladım.
Bu kuzenin ismi ne?
Kim bu kız kardeş Ron?
Benden saklıyorsun.
Tamam sakin ol.
Sakin ol.
Beni hatırlamıyorsun,
değil mi?
Kardeş Kwame?
Stokely Carmichael?
Evet, evet!
O gece iyi
görünüyordun ama şimdi çok daha iyisin.
Bunu siyahilere ne
sıklıkta yapıyorsun?
Neyi?
Bizi sebepsiz kenara
çekiyorsun.
Taciz ediyorsun.
Üzerini arama kisvesiyle
ellerini bir kadının her yerinde gezdiriyorsun.
Bize Tanrı'nın çocuğu
dışında her şey diyorsun.
Neden bahsettiğini
bilmiyorum.
Sana söylediğim gibi
istismar ediyor.
Ama sonuçta yüksek
sesle konuşup hiçbir şey söylemiyor.
İkinize de bir şey
söyleyeyim.
Yıllardır bu şehirde
sizleri hizaya sokuyorum.
O gece kızına
yaptığımı hepinize, her zaman, her yerde yapabilirim.
Bu benim hakkım.
Canım isterse siyah
kıçına kurşun bile sıkabilirim.
Ve bu konuda hiçbir
şey yapılmaz.
Keşke iyi, beyaz
insanlar yerine siz havaya uçsaydınız.
Anlıyor musunuz?
Ben anlıyorum.
Sen anlıyor musun
Patrice?
Evet, kesinlikle ve
tamamen anlıyorum.
- Jimmy, sen anladın
mı?
- Evet, anladım.
- Flip, sen anladın
mı?
- Evet, anladım.
- Şef, sen anladın mı?
- Gerçekten,
gerçekten anladım.
- Tutuklusun.
- Ne?
- Çıkar onu buradan.
- Kalk.
Siz aklınızı mı
kaçırdınız?
Polisliğin
suistimali, cinsel suistimal.
Yürümeye devam et!
- Tamam!
- Hakime anlat!
- Peki, ya benim
haklarım?
- Güç halka.
Eski gizli mikrofon
numarası.
Evet, hepsi benim
işim.
- İşleri kayda almak.
- Her seferinde işe
yarar.
İyi işti millet.
Stallworth.
Ronny.
Beş, dört, üç, iki,
bir Basket!
Bak, kedi ne getirmiş?
İşte orada.
Bu anın adamı!
Bu saatin demek
istemiyor musun Flip?
Yavaş olursan işi
bozarsın.
Jimmy.
Şu polaroid numaran
var ya?
Kollarını onlara
doladığında yemin ederim neredeyse altıma yapıyordum!
Sana söyledim, Ron
doğuştan hazırdır.
Doğuştan hazır Ron.
İşte orada!
İşte çılgın herif!
Buraya gel.
Sen!
Sen, sen, sen!
- Çok iyiydin.
- Hayır.
Biz iyiydik.
Evet, Şef bizi
ofisinde görmek istiyor, hemen.
- Gidelim Hadi, önden
buyur.
- Gidelim.
Hayır, önce sen.
- Hadi.
- Sen günün adamısın.
Başardığınız iş için
sizi ne kadar övsem azdır.
Siz işin içindeyken tek
bir haç yakma olmadığının farkında mısınız?
- Farkındayız Şef.
- Ama Bütün iyi şeylerin bir sonu vardır.
Bu ne demek oluyor?
Bütçe kesintileri.
Bütçe kesintileri mi?
Bu ne zaman oldu?
Dün gece mi?
Keşke bir seçeneğim
olsaydı.
Ama bu enflasyonla
ellerim bağlandı.
Ayrıca artık ciddi bir
tehdit görünmüyor.
Belli ki fazla iyi
bir iş çıkarmışız.
Bu hiç de kötü bir
miras değil.
Şimdi senden, Ron
Stallworth, bu soruşturmanın tüm kanıtlarını yok etmeni istiyorum.
Ne?
Halkın bu
soruşturmadan hiç haberi olmamasını tercih ediyoruz.
Ku Klux Klan'la bütün
iletişimi kesin.
Derhal yürürlüğe
geçsin.
- Bu senin için de
geçerli Flip.
- Tam bir saçmalık.
Kahrolası zırvalıklar.
Emredersin Şef!
- Alavere.
Dalavere.
- Hey Ron.
Bir hafta izin al.
Kız arkadaşın
Patrice'i tatile götür.
Biraz eğlen, çok
çalıştın.
Geri geldiğinde belki
yeni bir görev hakkında konuşabiliriz Ron.
Narkotiğe ne dersin?
ADLİ TIP KURUMU HARİCİ
MUAYENE RAPORU COLORADO SPRINGS EMNİYET BİNASI Bay Duke, birlikte fazla zaman geçirmediğimiz
için üzgünüm.
Tam bir trajediydi.
Davadaki o kahraman
kardeşlerle yeni tanıştım.”
Kahraman " Evet.
Şube çok derinden
sarsıldı.
Evet.
Zavallı Connie, sadece
kocasını kaybetmedi.
Zavallı Connie.
Ciddi hapis cezası
alacak.
Tanrım.
Bir de şu zenci dedektif
vardı.
- aslında
- Kapa çeneni, kapa çeneni.
O kahrolası siyahlar.
Kutlamayı nasıl
mahvedeceklerini iyi biliyorlar.
Tanrım.
Bunu tekrar
söyleyebilirsin.
Şu kahrolası siyahlar.
Kutlamayı nasıl
mahvedeceklerini iyi biliyorlar.
Size bir soru
sorabilir miyim efendim?
Sor.
Şu zenci dedektif.
Acaba siz Acaba ismine ulaşabildiniz mi?
Hayır, sanmıyorum,
ben Kim olduğunu bilmediğinize emin
misiniz?
Kesin emin misiniz?
Çünkü o zenci, timsah
yemi, ucube, orman tavşanı, Mississippi rüzgar çanı dedektifi Ron Stallworth.
Seni ırkçı, beyaz,
taşralı, tırtıl, aşağılık herif!
Bütün hafta burada
olacağım.
RON STALLWORTH Ku
Klux Klan Şövalyeleri Ron Stallworth.
Ku Klux Klan
Şövalyeleri.
Ne yapıyorsun?
Hiçbir şey.
Toparlıyorum.
KKK'ye istifanı
verdin mi?
Olumlu.
Colorado Emniyet
Müdürlüğü'ne istifanı verdin mi?
Olumsuz.
Doğrusunu istersen
Patrice, ben polis olmayı hep istemiştim.
Ve hâlâ halkımın özgürlüğünü
istiyorum.
Bilincim düşmanımla
uyumama izin vermez.
Düşman mı?
Hayır, ben hayatını
kurtaran siyahi adamım.
- Kesinlikle haklısın.
- Doğru.
Bunun için sana
teşekkür ederim ama bunu yapamam.
Bence biz
konuşmalıyız.
Bir şey yok, bir şey
yok.
Bir şey yok de Kan ve toprak!
Kan ve toprak!
Kan ve toprak!
11 Ağustos 2017 Virginia
Üniversitesi Charlottesville, Virginia Amerika Birleşik Devletleri
Yahudiler yerimize geçmeyecek!
Yahudiler yerimize
geçmeyecek!
Beyaz hayatlar
önemlidir!
Beyaz hayatlar
önemlidir!
Siyahi hayatlar
önemlidir!
12 Ağustos 2017 Özgürlük
Parkı Charlottesville, Virginia 12 Ağustos 2017 Trump Tower
Bir tarafta kötü olan bir grup vardı.
Diğer tarafta da çok
şiddet dolu bir grup vardı.
Naziler evinize dönün!
O insanların hepsi
neo nazi değildi, bana inanın!
O insanların hepsi
beyaz üstünlükçüler değildi.
Aynı zamanda çok iyi
insanlar da vardı.
David Duke, Eski
Büyük Usta ve Ku Klux Klan'ın Ulusal Direktörü Çünkü inanıyorum ki bugün
Charlottesville'de 12 Ağustos 2017
Mclntire Parkı, Charlottesville, Virginia
bu Trump'ın kampanyanın başında değindiği bir konuya farkındalık
yaratmaya doğru bir ilk adım.
Bu Amerika'yı geri
almaya yönelik bir ilk adım!
4. Cadde Güneydoğu
& Walter Caddesi 12 Ağustos 2017, Charlottesville, Virginia Kimin sokakları!
Bizim sokaklarımız!
Kimin sokakları!
Bizim sokaklarımız!
Ulu Tanrım!
Ulu Tanrım!
Yoldan kaçmak zorunda
kaldım!
Neredeyse araba
çarpıyordu!
İnsanlar var, şu anda
yerde cesetler var!
Tanrım, bize araba
çarptı!
Orada yatan bir kadın
vardı, güçlükle nefes alıyordu.
Sonunda onu buraya
yuvarladılar ve öldü.
Burası benim şehrim!
Pislikleri burada
istemedik!
29 Mayıs 1985 - 12
Ağustos 2017 Güç İçinde Uyu NEFRETE YER YOK!
RON STALLWORTH'UN ROMANINA
DAYANMAKTADIR BİR SPIKE LEE FİLMİ
KARANLIKLA KARŞI KARŞIYA
« Prev Post
Next Post »