Print Friendly and PDF

Translate

Gün Işığı (2007) Sunshine

|


 107 dk

Yönetmen:Danny Boyle

Senaryo:Alex Garland

Ülke: İngiltere, ABD

Tür:Macera, Bilim-Kurgu, Gerilim

Vizyon Tarihi:11 Mayıs 2007 (Türkiye)

Dil:İngilizce

Müzik:John Murphy

Oyuncular

Cillian Murphy

Michelle Yeoh

Troy Garity

Rose Byrne

Hiroyuki Sanada

Özet

Ya bir gün Güneş de, Dünya’dan yüz çeviriverirse? 2057 yılına gelindiğinde, Dünya çok büyük bir tehdit altındadır. Güneş artık eskisi gibi Dünya’yı ısıtmamakta ve buna bağlı olarak da insanlığın dünya üzerindeki varlığı ölümcül bir tehlike ile karşı karşıyadır.Bu kötü gidişi geri döndürebilmesi ümit edilen tek bir yol kalmıştır: Icarus II isimli bir uzay gemisi ile Güneş’e doğru yola çıkan Kaptan Kaneda liderliğindeki ekip! Taşıdıkları nükleer başlık ile Güneş’in yeniden harekete geçebilmesini sağlamaya çalışacaklardır. Bütün dünya nefeslerini tutmuş bu sekiz kişilik ekibin başarısını beklerken Icarus II’nin birden bire dünya ile radyo bağlantısı kesilir. Artık Güneş ile başbaşa ve karşı karşıya kalmışlardır.Trainspotting ile elde ettiği başarıyla adından çokça söz ettiren İngiliz yönetmen Danny Boyle, gelecek kurgusu yaptığı bilim kurgu filmi Gün Işığı ile türün sevenleri arasında heyecan yarattı. Güneş ve Dünya arasında gidip gelirken klostrofobik bir gerilime hazır olun!

Altyazı

 Güneşimiz ölüyor.

  İnsanlık yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

  Yedi yıl önce İkarus Projesi güneşi tekrar ateşlemek üzere bir görev gönderdi.

  Ama o görev, yıldıza ulaşamadan kayboldu.

  16 ay önce ben, Robert Capa, ve yedi kişilik bir takım     güneş kışında donmuş olarak Dünya'dan ayrıldık.

  Yükümüz     Manhattan Adası'nın kütlesine eşdeğer bir yıldız bombası.

  Amacımız     yıldız içinde yıldız yaratmak.

  Sekiz astronot bombanın arkasına bağlı.

  Benim bombamın.

 İkarus II'ye hoş geldiniz.

  İkarus.

  Evet, Dr. Searle?

 Lütfen Gözlem Odası girişinin süzgecini değiştir.

  Süzgeç azalsın mı, artsın mı, Dr.

 Searle?

 Azalsın.

 İkarus, bu tam parlaklığa ne kadar yakın?

  Şu anda bulunduğumuz 58 milyon kilometre mesafede     güneşi tam parlaklığının yüzde 2'si oranında gözlemliyorsunuz.

 Yüzde iki mi?

 Yüzde 4 gösterebilir misin?

  Yüzde 4, gözünüzün ağtabakasını onarılmaz şekilde zedeler.

  Ancak 30 saniyeyi aşmamak kaydıyla     yüzde 3,1 düzeyinde gözlem yapabilirsiniz.

 Pekâlâ.

 İkarus, süzgeci   yüzde 3,1'e ayarlayacağım.

 Tabi ki canlandırıcı.

 Işık duşu almak gibi.

 - Kendini biraz kaybediyorsun.

 - Yüzdürme tankı gibi.

 Aslında hayır.

 Biftek mi?

 Tavuk.

 Beğenmezsen, gelecek mesaimi sen alırsın.

 Derin uzayda duyusal yoksunluk denemeleri yaptım.

 Yüzdürme tanklarında tam karanlık denemesi.

 Karanlığın özelliği, karanlıkta yüzersin.

 Karanlıkla birbirinizden farklısınız   çünkü karanlık bir yokluk, bir boşluk.

 Ama tam ışık, insanı sarıveriyor.

 Seninle bir oluyor.

 Çok ilginç.

 Bence  Tavsiye ederim.

 Asıl ilginç olan, Searle, sen gemi psikologusun   ama belli ki senden çok daha akıllıyım.

 İyi.

 Kimse söylemiyorsa ben söyleyeceğim.

 Güneş rüzgârları bu mesafede öngördüğümüzden çok daha güçlü.

 Şimdilik hâlâ toplu iletiler gönderebiliriz.

 Yüksek frekans, paraziti aştığından   Ay İstasyonları yayını alabilir.

 Fakat 24 saat içinde iletişimimizin kopması mümkün.

 Mümkün mü?

 Muhtemel.

 Sonunda tek başımıza kalacağız.

 Dünya'ya 90 milyon km uzaktayız.

 Zaten tek başınayız.

 Yapmayın beyler.

 Bunu bekliyorduk.

 Şebeke yok.

 Ölü bölgeye   tahminimizden 7 gün önce giriyoruz.

 Ama eve son bir ileti göndermeyi düşünen varsa   şimdi yapsın.

 Anne, baba.

 Umarım oğlunuzla gurur duyuyorsunuz.

 İnsanlığı kurtarıyor ve saire.

 Bu ileti elinize geçtiğinde ölü bölgede olacağım.

 Sandığımızdan erken geldik.

 Yani bana yanıt gönderemeyeceksiniz.

 İletiye ihtiyacım olmadığını bilesiniz diye.

 Ne diyeceğinizi zaten biliyorum.

 Işığın güneşten Dünya'ya ulaşması 8 dakika sürüyor.

 Yani başardığımızı, yükü bıraktıktan   8 dakika kadar sonra anlayacaksınız.

 Tek yapmanız gereken, gökyüzünde biraz daha fazla parlaklığa dikkat etmek.

 Bir sabah uyandığınızda gün özellikle güzelse   başardığımızı anlayacaksınız.

 Tamam.

 Benden bu kadar.

 Birkaç yıl sonra görüşürüz.

 İkarus, gücünü biraz azaltır mısın?

  Evet, Corazon.

 Kaptan?

 Kaptan?

 Galiba Searle'le konuşmuşsunuz.

 - Rapor hazır mı?

 - Evet.

 Burada.

 O2 verimi iyi.

 Hatta fazla bile üretiyoruz.

 Yaklaştıkça ciddi oranda azalacak.

 Ama oraya varıp yolun dörtte birini geri dönmeye yetecek yedeğimiz var.

  İkarus I'i düşünüyorsunuz.

 Onları tökezleten her neyse   oksijen eksiği olduğunu sanmıyorum.

 En azından giderken değil.

 S.ktir.

 S.ktir.

 - Mace.

 - Mace.

 - Ne yapıyorsun?

 - Dur.

 - S.ktir.

 - Sakin ol.

 Bırak.

 Orospu çocuğu.

  Orada bir saat kaldı.

 - Dur.

 Toplu iletimi gönderemiyorum, rüzgâr şiddetli.

  Sakin ol.

 - Özür dilerim, tamam mı?

 Kaneda, Searle, güverteye durum bildirin.

  Ne oluyor?

 Haberleşme Merkezi'nde erkeklik fazlası baş gösterdi.

 Nasıl yapılıyor?

  Sana çocukluğumu mu anlatacağım?

  Çocukluğunu muhtemelen senden iyi biliyorumdur.

 Zamandan.

 16 ayda insan her şeye alışabilir.

 İnsan   kopuveriyor.

 Hata yaptım, biliyorum.

 Su andan itibaren     bir daha kopmayacağım.

 Reçete   Dünya Odası.

 İki saat?

 Bir de saçını kestir, Mace.

 Dalgalar geri gelsin.

  Dr. Searle, huzurlu birim yazdı.

 Dalgalar bana huzur veriyor.

 Yeniden.

 Mace, affedersin.

 Önce sana bırakmalıydım.

 Capa.

 Özür dileyen benim, tamam mı?

 Tamam.

 - Özür bu muydu?

 - Evet.

 - Kabul edilmiş farz et.

 - Tamam.

  Üst sol kalkan kadranında art arda temas raporları     saat 17'ye dek ufak bir asteroit fırtınasına dönüştü.

  Yağmur damlasından büyük değil.

  Yine de 19 delik oluştu.

  Ayrıca motor bölmesine de ikincil temas var.

  Yamanması üç alfa vardiyası aldı.

  Biraz buhar kaybettik.

 Ciddi değil.

  Bize çarpmalarını Gözlem Odası'ndan izledim.

  İtiraf etmeliyim ki, Ay Üssü, bu 

 Bu     güzeldi.

  İtiraf etmeliyim ki, Ay Üssü, bu 

Bu   güzeldi.

  Mace?

 - Evet.

  Bakım programına göre, ana bilgisayar paneli     soğutucu tankın dışında 14 dakika daha kalabilir.

 Hastir.

 Beyler   bir şey görmek ister misiniz?

 Edecek birkaç lafım olmalıydı   ama düşününce   insan ne diyebilir?

 Bayanlar baylar: Merkür.

 23 saat önce haberleşme sisteminde  Uzay müziğini dinlerken?

  frekansları tararken bir yayın duydum.

 Merkür'ün karanlık tarafındayken ortaya çıktı.

 Gezegenin demir içeriği   anten işlevi görüyor.

 Fonda parazit hâlâ çok ama sinyal yeterince iyi.

 İkarus, ses dosyası 7-5/B, lütfen.

  Olur, Harvey.

 Kapat.

 Bu ne?

  İkarus I.

 O sinyal, imdat çağrısı.

 Tanrım.

 Olanaksız.

 7 yıl oldu.

 Belli ki olanaksız değil, çünkü duyabiliyorsun.

 - Hâlâ yaşıyorlar mı?

 - Bilmiyoruz.

 Ama olabilir.

 Oksijen yenileniyor.

 Su geri kazanılıyor.

 Güneş enerjileri var.

 Peki ya yiyecek?

 Erzakları yetmez.

 Duruma bağlı.

 Sekiz kişiye üç yıl yetecek erzakları vardı.

 Dört yıl fazlası var.

 Sıkı perhiz.

  İkarus I'e ne oldu, bilmiyoruz.

 Kaza olmuş olabilir.

 8 gırtlak kalmamış olabilir.

 - Kaptan, yerlerini biliyor muyuz?

 - Aferin, Capa.

 İşte soru bu.

 İkarus.

 Lütfen Merkür'ün çevresini izleyen bir sapan yönü çiz.

  Baş üstüne, kaptan.

  Şimdi de İkarus I çağrı kaynağını çiz.

 Tanrım.

 Başarmalarına ramak kalmış.

 Sinyal işte bu yüzden alınmamış.

 Arkadaki ışık ve ses içinde kaybolmuş.

 Yanlarından geçeceğiz.

 15 ya da 20 bin kilometre civarı.

 Sağ kalan olabilir mi?

 Kalkan sağlamsa.

 Onları görebilecek miyiz?

 Evet.

 Hepsine dikkatle bakmalıyım.

 Çok dikkatle.

 Şu anda bir tahminde bulunacak olursam, yönümüzü değiştirebiliriz.

 Onlara doğru uçabiliriz.

 Ama öyle bir şey yapmayacağız.

 Açıkçası, kesinlikle öyle bir şey yapmayacağız.

 Hecelemem mi gerekiyor?

 En yakın yıldızın kalbine gönderecek bir yükümüz var.

 Yıldız öldüğü için bunu yapıyoruz.

 O ölürse, biz de ölürüz.

 Her şey ölür.

 Görevimiz bu.

 Aslolan bu.

 En önemli şey, görevimizi başarmak.

 O kadar.

 - Haklı.

 - Haklıyım tabi.

 Aksini düşünen var mı?

 - İtiraz edebilir miyim?

 - Hayır.

 Kaptan?

 Devam edin.

 Tabi ki yönümüzü    İkarus I'in mürettebatına yardım için değiştirmek saçma olurdu.

 Mürettebattan sağ kalanlar olduğunu bilsek bile   görevimiz uğruna canları feda edilebilir.

 Bizimkiler gibi.

 - Aynen öyle.

 - Ancak    İkarus I'de bulunan bir şey, yönü değiştirmeye değebilir.

 Dediğin gibi, Mace, bırakacak bir yükümüz var.

 Bir yük.

 Tekil.

 O yükün bırakılması ve tesiri hakkındaki her şey   sadece kuramsal.

 Yani   işe yarayacak mı, bilmiyoruz.

 Ama bildiğimiz bir şey var: İki bombamız olursa iki sansımız olur.

  İkarus I'i kullanabileceğimizi varsayıyorsunuz.

 Evet.

 Onları durduranın uzay aracında bir arıza ya da hasar olmadığını varsayarsak.

 - Evet.

 - Fazla varsayım.

 Öyle.

 Bu, tehlike değerlendirmesi.

 Mesele şu: Yönü değiştirme tehlikesi, artı bir yükün faydasından ağır basar mı?

 - Oylayacağız.

 - Hayır.

 Oylama yok.

 Burası demokrasi değil.

 Biz bir takım astronot ve bilimciyiz.

 Verebileceğimiz en bilgili kararı vereceğiz.

 Sen mi vereceksin?

 Yükü bırakmanın karmaşıklığını en iyi anlayan kişi   karar verecek.

 Fizikçimiz.

 S.ktir.

 İkarus, yükü başarılı bırakma hesaplarını yap.

  Yük bırakma noktasına varıldı.

 Yükü ayır.

  Yıldız bombası çalıştırılıp ayrıldı.

  Takım ve yaşam kesitinin uzaklaşıp     yoluna devam etmek için 4 dakikası var.

 Ayrılmadan 4 dakika sonra motorlar kendiliğinden ateşleniyor.

  Yük motorları 4 dakikalık gecikmeyle kendiliğinden ateşlenecek.

  Güney Kutbunda taç deliğine girecek.

  Manyetik saha yapısı açık.

  Sıcaklık, 37 bin derece.

  Tahmin güvenilirliği yüzde 45'in altına düştü.

  Kalan tahminler işe yarar kurgulamaya açık değil.

  Değişkenler sonsuz.

  Doğruluk bilinmiyor.

 Sorun tam orada.

 Motorlar ve güneşin yerçekimi arasında   hız öyle büyük olacak ki   uzay ve zaman birbirine karışacak.

 Her şey bozulacak, ölçülemez hale gelecek.

 Öyle ya da böyle, bir sonuca varmalısın.

 - Bana bir karar gerek.

 - Karar olmaz, tahmin olur.

 Para atıp, "Yazı mı, tura mı karar ver," demek gibi.

 E?

 Tura.

 Bu bomba için Dünya'nın tüm bölünebilir madenlerini kazdık.

 Başka yük olmayacak.

 Bu taşıdığımız, son şansımız.

 Son umudumuz.

 Searle'ün savı sağlam.

 Son iki umut bir umuttan iyidir.

 İste bu.

  Sapan tamamlandı.

  İkarus, Merkür yörüngesinden çıkıyor.

 Merhaba.

 Merhaba.

 Güzel rüya mı?

 Tahmin edeyim.

 Güneşin yüzeyi mi?

 Gördüğüm tek rüya.

 Gözümü her yumduğumda aynı şey.

 Dr. Searle'le konuşsan iyi olabilir.

 Belki bir yardımı dokunur.

 Belki.

 Bilmeni istedim   bence doğru kararı verdin.

 Şey.

 Mace öyle düşünmüyor, tahminimce Harvey'le Trey de.

 Evet   ama ben öyle düşünüyorum.

 - Alarmı durdur.

 Ne oluyor?

 - Berbat ettim.

 Sen değil.

 Sorumluluk benim.

 - Yönümüzden sapmayacaktık.

 - Trey, anlat.

 Yönü değiştirmek için İkarus'tan kontrolü devralmam gerekti.

 Tüm hesapları yaptım.

 İki kez, üç kez üzerinden geçtim.

 Hepsi doğruydu.

 Ben de yeni koordinatları ayarlayıp yola koyuldum.

 - Sorun ne?

 - Yörünge mi yanlış?

 Yörünge iyi.

 Ama güneşe yaklaşma açımızı 1,1 derece değiştiriyor.

 Kalkanları yeni açıya göre ayarlamadın.

 Aman Tanrım, Trey.

 Unuttum.

 Kafam hız ve yakıt hesapları ve milyon şeyle doluydu  Sıçtım, tamam mı?

 İnsanlar sıçar.

 Endişeye kapılıp   yüzüme gözüme bulaştırdım.

 İçine sıçtım.

 Trey.

 Hâlâ hayattayız.

 Geminin yanında delik açılmadı.

 10 bin derece sıcaklık yok.

 - Gerçek hasar ne?

 - Bilmiyoruz.

 Alarm çalıştığında İkarus kalkanları bağımsız ayarlamaya çalıştı.

 Ama tüm algılayıcılar yanmış.

 O yüzden etkilenen alanın durumunu bilmiyoruz.

 Öğrenmenin tek yolu, oraya çıkmak.

 Tamam.

 Ben giyineyim.

 İki kişilik iş.

 İkinci kaptansın, hiçbir yere gitmiyorsun.

 - Gönüllüyüm.

 - Hayır, gönüllü benim.

 İyi.

 Capa'yı gönüllü öneriyorum.

 Olur.

 Yaparım.

 Tamam.

 Tamam.

 Dünya yörünge eğitiminde bunu bin kez yaptın.

 Evet.

 İyi gidecek.

 Tamam mı?

 Tamam, İkarus.

 Kontrolü biraz devralacağım.

  Tamam, Cassie.

 - Hızı keseceğim.

 Hasarlı yeri güneşten uzağa döndüreceğim.

  Anlaştık mı?

 - Evet, Cassie.

 O kadar döndürürsek 3. ve 4.

 Haberleşme Kuleleri gider.

 Neyse ki şu anda onlara ihtiyacımız yok.

 Şu anda yok ama eve dönmek için olacak.

 O köprüyü vakti gelince aşarız.

 Bu arada, onlara elimden geldiğince gölge vereceğim.

 Pekâlâ beyler.

 Açıyorum.

 Tamam.

  Başlık kamerası çalışıyor.

  Olumlu.

 Görüntü iyi.

 Capa, kontrol, kamera çalışıyor.

  Olumlu.

  Hava kabininden bakım birimleriyle çıkıyorum.

 Hasarlı alanı incelemek için aşağı iniyorum.

 Tamam, beyler.

 Usulca.

  Usulca.

  Anlaşıldı.

  İkarus, lütfen kalkanı dönecek şekilde ayarla.

  Baş üstüne, Cassie.

  Güneşe göre yeniden düzenliyorum.

 Tanrım.

 Bu, kalkanlardaki sıcaklık değişimi.

 Metal sıkışıp genleşiyor.

 Ne olduğunu biliyorum, havacı.

 Sanki yırtılıyormuş gibi.

  3. ve 4.

 Haberleşme Kulelerinde ağır hasar.

 Anlaşıldı, İkarus.

 3. ve 4.

 kuleler kayıp.

 Alarmı iptal et.

 3. ve 4.

 Haberleşme Kule algılayıcısını kapat.

  Burayı görmelisiniz beyler.

  Çok etkileyici.

  Tamam.

  Hasarlı dört panel var.

  300 metre kadar dışarıda.

 Capa, sakin ol.

 Oksijenini hızlı tüketiyorsun.

 Anlaşıldı, Cory.

 İste bu.

 Solunumunu yavaşlat.

 Hareketlerin rahat.

  Birinci panele yaklaşıyorum.

  Şansımız varmış.

  Bunu görüyor musunuz?

  Görüyoruz.

 Hidrolik yanmış.

  Şunu kapatalım.

 Tamam, Mace.

 Dene.

 Birinci kapandı.

 Yapabilir misiniz?

  Biraz zaman alır ama  Evet.

 Yapabiliriz.

 Harika.

  Herkesin yüzünde güller açıyor.

  Aferin.

 - Canımsın, kaptan.

  Sıradaki panele geçiyoruz.

  Elde var üç.

 Hey.

 Canına kıyma.

 Hallettik, tamam mı?

 Ne oluyor?

  Gemi hareket ediyor.

 O2 kaybediyoruz.

 S.ktir.

 Galiba O2 kaybediyoruz.

 İkarus II bilgisayar kontrolünde.

 Olumsuz, İkarus.

 Elle kontrol.

  Olumsuz, Cassie.

 Bilgisayar kontrolü.

  Gemi ilk yönüne dönüyor.

 İkarus, elle kontrole geç.

  Olumsuz.

 Görev tehlikede.

  Elle uçuş kontrol komutası kaldırıldı.

 - Neden?

 - Olumsuz, İkarus.

 Olumsuz.

 Derhal gerekçe bildir.

  Oksijen bahçesinde yangın.

 Olamaz.

 Oksijeni kapat.

 - Yangını sınırla.

 - Bölüm kapanıyor.

 Oksijen de.

 - Beşten dokuza kadar bölmeleri kapat.

 - Kapanıyor.

 Kaneda, Capa, derhal hava kabinine.

 Yapamam.

  Dik panelleri bırakamam.

  Kalkanlar onarılmazsa gemi yanar.

 Ölecekler.

 - Hayır.

 Yanacaklar.

 - Hayır.

  İkarus devret.

 Cassie, pilot     acil durum komutası 0-0-0.

  Komuta 0-0-0 anlaşıldı.

  İkinci insan onayı gerekiyor.

 - Anlaşıldı.

 Mace?

 Mace?

 Bekle Cassie.

 Tanrım, Harvey.

 Harvey, Muhabere Subayı, 0-0-0 onaylandı.

  Komuta devri onaylandı.

  Elle kontrole dönüldü.

 Hayır.

 İkarus, işlemi sürdür.

 Ne?

  Kaptan.

  Beni destekleyin.

 - Anlaşıldı, Mace.

  Mürettebatın önceliği, yükü korumak.

  Yangını söndürün.

  İkarus, geminin kontrolünü al.

  Olumlu, kaptan.

 - Lanet olsun.

  Gemi ilk yönüne dönüyor.

  Bırak gireyim.

 Lütfen.

 - Olumsuz.

  Kapı, Muhabere Subayı emriyle kapatıldı.

  Seni orospu çocuğu.

 Bırak gireyim.

  Hasar tespiti tamamlandı.

  Fıskiye sistemi çalışmıyor.

  Ateş 6 saat yanacak.

  Durduramama olasılığı: Yüzde 60.

  Yaşam destek sistemlerine hasar verme olasılığı: Yüzde 75.

 Ne yapacağız?

 - O2 ile boğacağız.

 - Ne?

 Parlama yapacak.

 Kendini tüketecek.

 Bütün bahçeyi kaybedeceğiz.

 Zaten kaybettik.

  Tanrım, Mace, bilmiyorum.

 İkarus, O2 tanklarını aç.

  Cory, çekil oradan.

  O 2 tankları açılıyor.

 Hayır.

  Kalkanın yüzde 89'u tam güneş ışığında.

  Capa, geri dön.

  Bunu ben bitireceğim.

 Lütfen, yapabilirim.

 Git.

 Capa hava kabinine dönüyor.

 Anlaşıldı mı?

  Capa hava kabinine dönüyor.

 Anlaşıldı mı?

  Anlaşıldı, Capa.

 Acele et.

  Kalkanın yüzde 91'i tam güneş ışığında.

  Kalkanın yüzde 94'ü tam güneş ışığında.

 Kaptan?

 Kaptan?

 Kalkanın kenarındayım.

  Anlaşıldı mı?

 Kaptan, hemen ayrılmalısınız.

 Kaptan?

  Kalkanın yüzde 97'si tam güneş ışığında.

 Son panel kapanıyor.

 Kalkan güvende.

 Hemen gitmelisiniz.

  Kaptan, tam üzerinizde.

  Kaneda başaramayacak.

 - Gitmelisiniz.

  Derhal gitmelisiniz.

 Çok uzak.

  Kaptan, gidin.

  Neden gitmiyor?

  Kaneda.

 Ne görüyorsun?

  Searle, kaptana söyle, gitsin.

 Kaneda, ne görüyorsun?

  Searle, anlaşıldı mı?

 Kaneda?

  Kalkana yön verildi.

 Dağılım şöyle: Trey revirde, yatıştırıcı verildi.

 Dr. Searle intihar tehlikesi tanısı koydu.

 Tanıya itiraz eden olduğunu sanmıyorum.

  İkinci kaptan olduğumdan İkarus II'nin kaptanı artık benim.

 Kaneda ve Capa sayesinde   kalkanlarımız sağlam.

 Yük de.

 Fakat oksijen bahçesi tamamen tahrip oldu.

 Ayrıca büyük oranda O2 yangında yandı.

 Şu anda görünen o ki   oksijen yedeğimiz, yük bırakma noktasına varmamıza yetmeyecek.

 Dönüş yolculuğundan sağ çıkmak bir yana.

 Sadede gelelim.

  İkarus I'le buluşmaktan başka çaremiz yok.

 Görevi tamamlayacaksak    İkarus I tek umudumuz.

 Teknik bir hata yaptı.

 Ne demek istiyorsun, Cory?

 Harvey, bırakma noktasına kadar oksijen yetmez dedi.

 Ama yeter.

 Sadece hepimize yetmez.

 Bırakalım da Trey kendini öldürsün mü, diyorsun?

 Hayır.

 Zaten   Trey yetmez.

 İki kişi daha kaybetmek gerek.

 Yedide üç.

 Çok fazla kısa çubuk.

  Capa, benim.

 Bambaşka şeyler   eve dönemeyeceğinden korkmakla   eve dönemeyeceğini bilmek.

  Sağ kalmamız İkarus I'den ne kurtaracağımıza bağlı.

 Hayır.

 Burada öleceğiz.

 Diğer takım gibi.

 Bunu biliyorum.

 Sen de biliyorsun.

 Korkuyor musun?

 Yıldız bombası tetiklendiğinde   ilk başta çok az şey olacak.

  Ardından bir kıvılcım doğacak     ve bir an uzayda asılı kalacak.

 Daha sonra   ikiye bölünecek.

 Onlar da tekrar, tekrar   tekrar bölünecek.

 Tüm hayallerin ötesinde bir patlama.

 Küçük ölçekte bir "patlama".

 Ölen yıldızdan doğan yeni yıldız.

 Bence çok güzel olacak.

 Hayır.

 Korkmuyorum.

 Ben korkuyorum.

  Searle, Capa, sizi bekliyorlar.

 Tamam, gidelim.

 Dikkat, önünüze bakın.

 Cassie, bu görünüyor mu?

  Ne?

 Hava.

 Toz dolu.

 İnsan derisi.

 Ne?

 Tozun yüzde 80'i insan derisi.

 Affedersin.

 - Işık yok mu?

 - Yok.

 Şaşırmadım.

 Karanlıktan korkan var mı?

 Ayrılalım.

 Bence iyi fikir değil.

 Haklı olabilirsin.

 Uzaylılar bizi tek tek alabilir.

  İkarus I büyük gemi.

 Tek toplulukla yeterince arayamayız.

 Tamam.

 Haklısın.

 Mace, sen güverteye git, uçurabilir misin bir bak.

 Searle, sen sosyal tesisle yatakhaneye bak.

 Capa, yük senindir.

 Ben de bahçeye bakayım.

 İrtibatta kalalım beyler.

 Herkes dinlesin.

 Bunu görmelisiniz.

 Yedi yıl kontrolsüz büyüme.

  Görüyor musunuz?

  Onca zaman sonra tıkır tıkır işleyen bir ekosistem.

 Oksijen oranına bir bakın.

 Harika.

  Aman Tanrım.

  Cory, eğrelti otlarına bak.

 Tuhaf.

 Alt sistemler sağlam.

 Güneş toplama sağlam.

 Gemi çalışmalıydı fakat uçuş bilgisayarından ses alamıyorum.

 Su var.

 Yemek.

 Mürettebat yok.

 Ceset yok.

 Tanrım.

 Yürümek zor, o kadar yoğun.

  Ben Pinbacker.

 İkarus I'in komutanı.

  Görevimizden vazgeçtik.

  Yıldızımız ölüyor.

  Tüm bilimimiz     tüm umutlarımız     tüm hayallerimiz, boş.

  Bunun karşısında     biz     tozuz.

 O kadar.

  Ve bu toza döneceğiz.

  O, ölmemizi seçtiğinde.

  Tanrı'ya meydan okumak     bizim ne haddimize!

 Bundan bir şey çıkarabilen var mı?

  Yayın kodu altı buçuk yıl öncenin.

  İrtibatsız bölgeye girdikten sonra olmalı.

 Yükü bırakmaları gereken sırada olmalı.

  Yük tam çalışır halde.

 Tekrar et, Capa.

 Yük tam çalışır halde.

 Dört dörtlük.

 Harika.

 Aradığımızı bulduk yani.

 Hayır, bulmadık.

  Devam et, Mace.

 İmdat işaretinin nedenini biliyorum.

  Bir soğutucu arızası var.

 Sonuç olarak     Capa'nın yükü bulması fark etmez.

  Ana bilgisayar olmadan uçamayız.

  Baltalanmış.

 Görevden hiç sapmamalıydık.

 Ben bir şey diyeceğim.

 Takımı buldum.

 Ne olmuş?

 Hidayete ermişler.

 Işığı görmüşler.

 Kendilerini yakmışlar.

 Nasıl olur?

 Gözlem süzgeci tamamen açık sanırım.

  İkarus II'nin arkasında olmasak onlara katılırdık.

 Külden küle.

 Yıldız tozundan yıldız tozuna.

 İkarus.

 Dengeleyiciler.

 - O neydi?

 - Beyler, derhal hava kabinine dönün.

  Önemli bir şey oldu.

  Sizden uzaklaşıyoruz.

  Tekrar ediyorum, uzaklaşıyoruz.

  Tüm takım hava kabinine.

  Cassie.

 - Hava kabini açılmış.

 Neden, bilmiyoruz.

  İkarus I'in kilit sistemi parçalanmış.

 Durumu koruyabilirim ama tekrar kenetlenemeyiz.

  Bir şey daha var.

  Bir yarık var, görüyorum.

 Atmosfer kaybediyorsunuz.

 Sıçtık.

 Hayır, sıçmadık.

 En azından birimiz sıçmadı.

 Ne oldu?

 Hava kabini tahrip olmuş.

 Tek giysi var.

 Capa alıyor.

 - Neden Capa?

 - Kalanlarımızın önceliği düşük.

 Benim önceliğim düşük değil.

 Muhaberesi olmayan gemide Muhabere Subayısın.

 Ben kaptanım.

 Görevi sürdürmek için kaptan gerek.

  Harvey, İkarus'ta yükü çalıştırabilecek tek kişi, Capa.

 Seçenek yok.

 Hayır, senin için yok.

 Capa, giysiyi çıkarmanı emrediyorum.

 Çık giysiden.

 Bu bir emirdir.

  Sizi temin ederim, İkarus II'ye geçince elimden geleni  Ne yapacaksın?

 Başka giysi mi getireceksin?

 Hava kabini yarılmış.

 Kapağı açınca nasıl tekrar basınç vereceğiz?

 Cassie.

 Devam et.

  Kabini açınca basıncı gideremeyiz.

 Gazın kuvveti onu dışarı fırlatacak, doğru mu?

 Doğru.

  Hava kabininizi açarsanız ve iyi hizalarsak içeri fırlayacak.

 Biz de.

 Giysisiz mi?

 - Olabildiğince yaklaştır.

 - 20 metre aşmanız gerek.

 Sıfırın altında 273 derecede.

 Soğuk olacak.

 Ama başaracağız.

 Daha iyi fikri olan?

 Anlaşıldı.

 Mace.

 Bir sorun var.

 Bilgisayar bozuk.

 Kapağı birimizin elle açması gerekecek.

 İçeriden.

 S.ktir.

 Haklısın.

 Her hâlükârda, birimiz arkada kalıyor.

 Peki.

 Anladım.

 Ben kalıyorum.

 Aklınızdaki bu mu?

 Hayır, Harvey.

 Ben kalıyorum.

 Sen iyi misin?

 Hey, Capa.

 Gelip geçici yıldız tozuyuz.

  Mace, hizadayız.

  Her şey hazır.

 Searle, hazır mısın?

 Tamam.

 Tek sansımız var.

 Cassie.

  Hazır mısın?

 - Hazırım.

 Harvey, gözlerini yum, ağır ağır nefes ver.

 Anlaşıldı.

 Yapalım şu işi.

  Hava kabininde mürettebat.

  Dış kabin kapısı kapatılmalı.

  Harvey'i kaybettim.

 Harvey'i kaybettim.

  Harvey gitti.

 - Hava kabininde mürettebat.

  Dış kabin kapısı kapanıyor.

 Nefes al Mace.

 Nefes al.

 Elimi tut.

 Elimi tut.

 - Nefes al Mace.

 - Capa?

 İyisin, Mace.

 İyisin, Mace.

 Lütfen nefes al.

 - Capa, iyi misin?

 - Evet.

 Evet.

 Gidelim buradan.

  Searle?

  Artık gidiyoruz.

  Görevi tamamlayacağız.

  Hepimiz seni düşünüyoruz, Searle.

  Searle?

  Şimdi gidiyoruz.

  Seni seviyoruz.

 İkarus'un faaliyet dosyasına baktım.

 Bir daha baktım.

 Bir de Cory baktı.

 Hep aynı sonuç.

 İkarus kendi dosyalarını silmiyorsa, o yapmadı.

 Hava kabini donanımında da arıza yoktu.

 Yani hava kabini elle açıldı.

 Cassie'yle ben güvertedeydik.

 Ben de Capa ve Searle'leydim.

 Harvey olmadığını kabul edebiliriz.

 Tek seçenek kalıyor.

 Trey.

 Trey uyuşuk halde.

 Kalkıp yemek bile yiyemiyor.

 Günde 23 saat uyuyor.

 Her şey için kendini suçluyor.

 - O niye yapsın?

 - Bilmiyoruz.

 O olması olasılığı var, bunu ciddiye almalıyız.

 Daha çok uyuşturarak mı?

 Olay hava kabini baltalamasıyla bitmiyor.

 Bir şey daha var.

 Searle'le Harvey ölünce, iki ciğer de kaybettik.

 Trey ölürse   bırakma noktasına kadar oksijenimiz yeter.

  En azından İkarus I'de olanları öğrendik.

 - Burada olanların aynısı.

 - S.ktir, Capa.

 Bize neyi hatırlatıyorsun?

 Kayıp insanlığımızı mı?

 Ben yaparım.

 Başkasına paslamam.

 Nasıl yapacaksın?

 Orası Trey'le benim aramda.

 Bu kez oylayacağız.

 Oybirliği gerekiyor.

 Benim konumumu biliyorsunuz.

 Benim de.

 Ne istiyorsunuz?

 Bir kişinin canına karsı insanlığın geleceği mi?

 Öldür gitsin.

 Cassie?

 Hayır.

 - Cassie.

 - Gerekçeyi biliyorum.

 Mantığı biliyorum.

 Oyumu istiyorsunuz.

 Alamazsınız, diyorum.

 Ne yapalım?

 Tanrım.

 Üzgünüm, Cassie.

 Acısız olsun.

 Bir şekilde.

 Merhametle.

 Trey.

  Herkes buraya gelsin.

 Bileklerini kesmiş.

 Kendi üzerine aldı.

 Tüm ölümleri.

 Kaneda.

 Searle.

 Harvey.

 Trey.

 Görevi saptırmasan hiçbiri olmazdı.

 - Ne diyeyim?

 - Hiçbir bok deme.

 Bilesin ki, bunun yeri   burası.

 S.ktir.

 Hava az.

 Sarfiyatı sınırlamalıyız.

  İkarus?

 - Evet, Capa?

 Tüm takımın biyometrik işaretlerini ölç.

 Oksijen tüketimini kontrol et.

  Kontrol ediyorum.

 Sağ ol.

  Capa.

  Evet?

 - Ölüyorsun.

  Bütün takım ölüyor.

 Öldüğümüzü biliyoruz.

 Yükü bırakacak kadar yaşayalım   bize yeter.

  Capa, uyarı.

  Yükü bırakacak kadar yaşamayacaksın.

 Lütfen açıkla.

  12 saat sonra takım karmaşık işleri yapamaz hale gelecek.

  14 saat sonra takım temel işleri yapamaz hale gelecek.

  16 saat sonra, ölüm.

  Bırakma noktasına varış:  19 saat.

 - İmkânsız.

 Corazon emindi.

 Dört kişiyi yaşatacak oksijen vardı.

  Olumlu.

 Dört kişi yaşayabilirdi  Trey öldü.

 Sadece dört mürettebat üyesi var.

  Olumsuz.

 Olumlu, İkarus.

 Dört kişi: Mace, Cassie, Corazon ve ben.

  Beş mürettebat üyesi.

 İkarus?

  Evet?

 Besinci kim?

  Bilinmiyor.

 Besinci mürettebat nerede?

  Gözlem odasında.

 Sen melek misin?

 Vakit geldi mi?

 Öyle çok bekledim ki!

 Sen kimsin?

 Kim miyim?

 Zamanın sonunda   an gelecek, yalnızca bir insan kalacak.

 Sonra an geçecek.

 İnsan gidecek.

 Burada var olduğumuzu gösterecek hiçbir şey olmayacak   sadece yıldız tozu.

 Son insan Tanrı'yla tek başına.

 O insan ben miyim?

 Tanrım.

 Tanrım, Pinbacker?

 Senin Tanrın değil.

 Benimki.

 İkarus.

 Tam güneş ışığı.

 Kimse yok mu?

 Aman Tanrım.

 İkarus?

  Dikkat!

 Ana bilgisayar panellerini     soğutucudan çıkarmaya izniniz yok.

  Lütfen panelleri soğutucuya geri sokun.

  Biyometrik işaretlerinizi teşhis edemiyorum.

  Lütfen kendinizi tanıtın.

 Bu bir saka olmalı.

 Tanrım.

 Bir bebek.

 Ne güzel bir bebek.

 İkarus, Mace'i bağla.

 Ona harika bir şey   göstereceğim.

 Ya da Cassie'yi ya da Capa'yı.

 İkarus?

 Karşı koyma.

 Karşı koyma.

 Mace?

 Capa?

 Kimse İkarus'tan ses alamıyor mu?

 Kimse yok mu?

 Capa?

 İkarus, neden yörüngedeyiz?

 Yanıt ver.

 Ne?

 Aman Tanrım.

 Capa?

 Capa?

  Giyside.

  Bağlantıyı kullan.

  Başlıkta.

 Mace?

  Neler oluyor - Mace?

 İkarus'la konuşamıyorum.

  Pinbacker gemide.

 Görevi durdurmaya çalışıyor.

  Görevi yok etmeye çalıştı.

 Delirmiş.

  Mace, dinle.

 Hava kabininde kilitli kaldım.

 Tanrım.

 Ana bilgisayar soğutucudan çıkmış.

 Mekanizma çalışmaz halde.

 Panelleri indiremiyorum.

 Mace, tekrar et lütfen.

 İkarus yanacak.

 Mace.

  Mace, yanıt ver.

 Hadi.

  Capa.

  Capa.

 - Mace?

 Yörüngedeyiz.

 Bilgisayar çökmüş.

  Tekrar çalıştırabilir miyim, bilmiyorum.

  Bizi yörüngeden elle çıkarman gerekecek.

  Tek yolu   yükü ayırmak.

 Anladın mı, Capa?

  Bombayı güneşe sok.

 Yükü ayır.

 Bombaya ulaşıp elinle patlatman gerek.

 Hava kabininde kilitli haldeyim.

 Nasıl bilmiyorum, ama yap işte.

 Yap işte.

  Tamam.

  Yapacağım.

 Anlaşıldı, Mace.

 Anlaşıldı.

 Capa.

 Bacağım.

 Tanrım.

 Yap şunu, Capa.

 Yap şunu.

 Mace.

 Hadi.

  Gördüğüm tek rüya   Güneşin yüzeyi mi?

  Gözlerimi her yumduğumda aynı şey.

 Cassie?

 Cassie?

 Güneşe uçuyoruz.

 Cassie, zaman dar.

 Bilmem gerek.

 O nerede?

 Burada mı?

 Yedi yıl boyunca Tanrı'yla konuştum.

 Hepimizi cennete götürmemi söyledi.

 Hayır.

 Bitir şu işi.

 25 olsun.

 25'e ayarla.

 Lütfen.

 Lütfen.

  Merhaba abla.

  Çocukları öp.

 Çocuklar, gelin.

 Zaman geldi.

  Bir sabah uyandığınızda     gün özellikle güzelse başardığımızı anlayacaksınız.

  Tamam.

  Benden bu kadar.

||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar