İkinci Nefes (2007) Le deuxième souffle
| |
155 dk
Yönetmen:Alain Corneau
Senaryo:Alain Corneau, José Giovanni
Ülke:Fransa
Tür:Suç, Dram, Gizem
Vizyon Tarihi:13 Haziran 2008
Dil:Fransızca
Müzik:Bruno Coulais
Web Sitesi:Resmi Production Company Site
Oyuncular
Daniel Auteuil
Monica Bellucci
Michel Blanc
Jacques Dutronc
Eric Cantona
Özet
1958’de geçen hikâye, hapishaneden yeni kaçmış meşhur
gangster Gu’yu takip ediyor. Bütün Fransız polis teşkilâtı adamın peşindedir.
Sevdiği kadın Manouche’la beraber ülkeyi terk etmeden önce para bulmak için son
bir iş yapması gerekmektedir. Başarılı da olur, fakat polislerin çevirdikleri
dolap sonucunda kendi suç ortakları onu bir hain gibi görüyorlardır. Gu, bundan
sonra şerefini temizlemek için ne gerekiyorsa yapacaktır...
Altyazı
Gelsene!
Hadi atla!
İKİNCİ NEFES
Şansın açık olsun ve teşekkürler.
- Lafı bile olmaz.
- Olur.
Kaçıp kaçamayacağımı
bilmeden duvarın üstünde beklememden iyidir.
Çıkıyor muydun sen?
Evet.
Senin yerinde olsaydım ben de beklemezdim.
İnsan bir kere genç
olur.
60'lı yıllarda Paris
İyi akşamlar.
Afiyettesiniz umarım.
- Nasıl gidiyor?
- İyidir.
- Bu akşam geç saate
kadar kalacak mısın?
- Hasta olduğumu
biliyorsun.
Kasiyer dediğin çok
önemlidir.
Patron sensin gerçi.
Benim müşterilerimi
tanıyamamışsın.
Bir haber çıksa
hepsi buraya doluşur.
Manouche, fazla
düşünüyorsun.
Hemen geliyorum.
- Fred değil miydi o?
- Evet.
Bu akşam seninle
konuşmaya gelebilirmiş.
- Benimle mi?
- Evet.
Gu kaçmış.
Hadi eve gidelim.
- Bir sorun yok ya?
- Bize konyak getir
Alban.
- İnanamıyorum.
- Neden?
Kaçamaz mıydı?
İçeri gireli 6 sene
olmuştu.
Bu işlerden elini
eteğini çekeceğini söylemişti.
Kaçacağını hiç
düşünmezdim.
Söylenenlere göre
Marsilya'ya girmiş.
Çok zorlanıyordur.
Önlem almamı ister
misin?
- Paul, o adamı
tanıyorum.
- Aileden bir akraba
öyleyse.
- İş ortağı.
Gu önemli biriydi.
- Nerede o?
- Bilinmiyor.
- Bir öyle bir böyle!
Fred sana ne söyledi?
- Hemen parlama.
Bulacağız.
Gu'nun dışarıda
olduğunu biliyoruz, hepsi bu.
Yaklaş.
Gu serbest.
- Polisi aramamı
ister misiniz?
- Ben aradım.
Kırsalda olduğunu
düşünüyorlar.
Birlikte gidelim.
Şimdi!
Neden?
Kimin yaptığını
biliyor musun?
- Hayır.
Kapatıyoruz.
Herkes evlerine!
Marcel, sen kal.
- Aşağı taraf, iyi
misiniz?
- Evet.
Sende bir şey mi?
Sadece Jack'i
kaybettik.
Herkes 5 dakika
içinde çıksın.
Bravo vallahi!
Herkesi
sorgulayacağız.
Kim sorumlu?
O mu?
- Hayır.
Kendisi buranın
sahibidir.
- Size bir şey
sorulmadı.
Sonra konuşursunuz.
- Nedir buranın hali?
!
Komiser - İyi akşamlar Manouche.
- Iyi akşamlar
komiser.
Beyler, Jack Ribaldi
ile tanışın.
Jack her zaman
adaleti savunmuş bir adamdı.
İşte bu da doğanın
ona cevabı.
Başka ateş edilen
silah yok mu?
- Belki de
sakladınız.
- Hoş geldiniz
komiser.
Sizi yakinen
tanıyorum.
- Salonda bir ölü
yatıyor.
- Farkındayız.
- Bana bilgiçlik
taslama.
Manouche tabii ki
hiçbir şey görmedi.
Sirki sonlandırın da
gösteri başlasın.
Bu geceden hoşnutsuz
olan tek bir müşteri bile yok.
Beyler, masalardan
kalkış açıları olayda müşterilerin rol oynamadığını gösteriyor.
Biri masanın altına,
bir diğeri arka tarafa kaçmış.
İngiltere’den gelen
yağmur onları çok da rahatsız etmemiş.
Geri kalanlarda ise hanımefendi
tabii ki bir şey görmedi.
Olay sırasında barın
arkasında sinekleri yakalıyordu.
Buraya giren
canilere "neden" diye sordu.
Sonra da ortadan
kayboldu.
Tek birinin mi yoksa çete işi mi olduğunu
anlayamadı.
- Doğru gidiyorsunuz
komiser.
- Demiştim.
Manouche'a gelince Jack'in da Manouche'a karşı bir yakınlığı
vardı.
Aynı, dört senedir ortalarda
olmayan Paul Bey gibi.
Manouche hiçbir şey
görmedi.
Kendi sandalyesinde
hesap yapıyordu.
Hesap yaparken de
gözü başka şeyi görmez.
Barmenimize gelince Marcel Stephanua idi sanırım.
Marcel o kadar
korktu ki içeri giren adamların
suratlarına bile bakamadı.
Zavallı Marcel.
- Ve hiçbir şey
görmedi.
Değil mi?
- Aynen öyle.
- Biraz düşün
istersen yavrucuğum.
- Harikaydınız.
Dışarıda mıydınız yoksa?
Bu uysallığınız ve
karşı vermediğiniz için sizlere teşekkürlerimi iletirim.
Az kalsın
unutuyordum.
Kapıcıyı takdim edeyim.
Onurlu ama kaçak bir adam.
Müşterileri girerken
izledi.
Dışarıdaki trafik yüzünden hiçbir şey işitmedi.
Bu nasıl trafiktir
böyle!
İnsanı canından
bezdirir.
Müşterilerin
çıktıklarını gördü.
Her zamanki gibi.
Ve bir geldi de ne
görsün, yerde ölü bir adam yatıyor.
Yine de fazla
korkmadı.
Ben senin yerine
anlatıyorum evladım.
- Madem istiyorsunuz.
Bunu görmek için fevkalade
zeki olmaya gerek yok.
Bir ahmak bile bu
insanların hiçbir şey görmediklerini anlar.
Merak ediyor insan.
Sokağa doğru olan
lastik izlerine baktım.
İçlerinden birini
öldürmüş olabilirsiniz.
Cesede bakalım
ufaktan.
Ve resmi açıklamayı
da sizlerle paylaşalım.
Komiserin tanzimi
size verildi.
Adres değişikliklerinizi bize bildirmeyi
unutmayın.
Harika!
Yeniden bekâr
kaldınız Manouche.
Yolların kesiştiği yerde duruyor gibisiniz.
Bu civardaki
restoranlar da çok pahalı.
Çok kötü!
Pekâlâ, Alban.
Gece baskısına bir
bak istersen.
Gidelim.
Kımıldarsan, ses
çıkarırsan ölürsün.
Karıyı çağır, aşağı
gelsin.
Şimdi!
İşi bitirmeye mi
geldiniz?
- Değişir.
- Neye göre?
O tabancalar elinize
ağır gelmiyor mu?
Bu karmaşanın nedeni
sensin.
Sen istediğin sürece
devam edecek.
- Ne kadar
istiyorsunuz?
- Gözümüz parada
değil.
İkimize de dört
biner.
Nereye getireyim
parayı?
- Çok geç!
- Eller havaya!
Hemen!
Paul'e benden selâm
söyleyin.
Adımı anmayın.
Kuşlar bile
duymayacak.
Notum nerede?
İki saniyeniz var!
Cebimde.
- Manouche
anahtarları al.
Alban aşağıda.
Benim adımı söyle
yeter.
- İkiniz de çökün.
- Yapma bunu.
- Yere yatın!
Boyunlar halıya
değsin.
Kadını tek buldunuz,
kral kesildiniz, değil mi?
Toy delikanlımız
kocaman olmuş.
Bana güvenebilirsin.
Eski toyluğum geride
kaldı.
- Ayağa kalkın.
Sen şurada bekle.
Sen gel bakalım.
Arkadan vurması
kolay.
Bırak onun dişleri
kalsın.
Buradaki Jack'i
ölürken izledi.
Adını söyle.
- Henry Letourneur.
- Seni kim yolladı?
Bana lafımı tekrar
ettirme!
- Jo.
- Jo kim?
- Jo Ricci.
- Venture Ricci'nin
Paris'teki kardeşi mi?
- Evet.
Bir süre öncesine
kadar hiçbir şey yapamıyordu.
Büyük birinin
geleceğini söyledi, ona bekleyelim dedik.
- Sonra?
- Hapisten
çıkacakmış.
Neden bu gece?
Jack bu gece benim
mekânda öldürüldü.
Anladım.
Al bunları,
gidiyoruz.
Bu kadın hakkında ne
biliyorsunuz?
Fıstık gibi bir hatun
olduğunu ve barın sahibi olduğunu.
Bundan sonra hep
böyle.
Ceplerinizi boşaltın
bakalım!
Anahtarlarını al.
Sizinle ufak bir
yolculuğa çıkacağız.
Hızlanabilirsin
biraz.
Jo Ricci'yi bulmam 1
ay almaz.
Bizimle kalamazsın.
Jack'in ölümüyle etraf
polis kaynar.
İşinde çok başarılı
bir komiser var.
Blot.
Komiser Blot.
Adını işitmiştim
içerideyken.
Jack ile birlikte
miydin?
Onunla veya başka
biriyle.
Paul'e sorabilirsin.
Bir an önce
gitmelisin.
- Kuzenim seni
bekliyor.
- İtalya’ya
gitmeliyim.
Eskilerden bir
tanıdığım var.
Onunla görüşeceğim.
Buradaki gidişât çok
değişmiş.
Ben yapamam.
Sana yardım ederiz.
Marsilya'dan
çıkabilirsin.
Sen buradasın ya ben geri dönmem artık.
Biraz uyuyup dinlen.
Haberleri dinleyin.
Jo Ricci lüks bir
barı satın almış.
Her dakika oradaymış.
Araştırma emri
çıkartmadan önce birkaç işimiz var.
Aferin, güzel iş
çıkarmışsın.
Bravo sana.
Elimizde
soğukkanlılıkla işlenmiş iki cinayet var.
Jack'i niye aradan
çıkardıklarını bilmiyorum.
Sigara ticaretinde
rol oynuyordu.
İspanyollar ile
arası iyiydi.
Tarihin numarası da
budur.
Sağ kalanlar hep
haklıdır.
Yine de, Paul’un
cinayetiyle Manouche'ta hiçbir değişiklik olmadı.
Gençlerdeki bu
romantizmi seviyorum.
Manouche'un âşıkları
Paul tarafından mı ortadan kaldırıldı?
Üzgünüm, ama buna
kimse inanmaz.
Hele ki bu kadar
ucuz bir olay yüzünden.
Bu olay üzerine bir
operasyon hazırlığı içindeyim.
Çatışmadan
kurtulanları incelemek istiyorum.
- Bunu iyi
karşılayacaklar mı?
- Orasını bilemem.
Bu mafyayı bitirmek
için çok yol aradım, ama bulamadım.
Ama öte yandan,
Alban dedin mi yanında Gu de gelir.
Gu şu anda cezasını
çekmek için hapiste yatıyor.
İçeri gönder.
Hayır, hayır, kal.
Merhaba komiser.
Sizi bulabildiğime
sevindim.
Yardımcım.
Hizmetinizdeyiz.
Kendine güvenli
görünüyor.
Teşekkürler.
Paris'i terk etme
izni vermeniz için geldim.
Bu olayları unutmaya
ihtiyacım var.
Mazide kalmalı.
Sizi görmemeye kimse
katlanamaz ama.
Bir kadın nihayetinde
bir kadındır.
Bilmiyor numarası
yapmayın.
Hayatta bazı
engeller çıkar karşımıza.
Mekânınızı öyle
görünce birden çok şaşırdım.
Daha açık anlatayım.
Alın.
İki insanın ölümü
bunlar.
Önceki gece, terk
edilmiş bir yolda bulundular.
Katiller onların
bulunmayacağını düşünmüş.
İyilik ve kötülük.
Aralarında yıllardır
süregelen rekabet.
Acı ve zevk.
Ben bile bazı günler
bunu istiyorum.
Nereye gidiyorsunuz
Manouche?
Dilerseniz bunlardan
kaçın.
Başka bir hayat için başkalarını bulun.
Benimki gibi bir
değişim kolay değil.
Geç kaldınız ama.
Cinayet masasından gelen şu gence bakın.
Şayet sizi aratırsam
görevi ona vereceğim.
Size nasıl teşekkür
edeceğimi bilemiyorum.
Şansınız bol olsun
Manouche.
Nedir fikrin?
Çok tehlikeli.
Fazlası da var.
- Ama gitmesine izin
verdiniz.
- Özgürlüğün ucunu
kaçırabilir.
Ricci'ye gittim o
gece.
Kardeşi
Marsilya'daki sigara mafyasını yönetiyor.
Manouche'un bana
dediklerini zaten biliyordum.
Jack ve Jo aynı
sebepten öldüler.
İki ceset Ricci'nin barında çalışıyordu.
Ve Manouche şimdi
sakin.
Rahatlamış.
Birinden yardım
almış.
En iyisinden.
Al, şu herife bir
bak.
Bu da çok zengin ve
çok tehlikeli biriydi.
Şimdiyse meteliksiz.
Ülkeyi başka türlü terk etmesi imkânsız.
Gu Minda artık yalnız değil.
İyi akşamlar.
Seni daha önce
bekliyorduk.
Manouche'un
yerindeki iş iyi gitmedi.
Alban işe karıştı.
Şimdilik daha fazla
konuşmayalım.
Jeunot?
Benim.
Venture.
Ölmüş.
Bahçeye gömün.
Nico'yu Marsilya'ya
gönderin.
Ne salaksın be
Jeunot!
Tek yapacağın Jack'i
öldürmekti.
O arkadaki herife fazla
dikkât etmemiş olabilir.
Ona o kadar dedim, şu
sigara işinden çekilmesi için.
Şimdi ne yapacağız?
İntikâmını almalıyız.
- Kendi yöntemimizle
alacağız da.
- Senin yöntemin çok
riskli.
İyi birini bulacağız.
Gerçek bir kiralık
katil.
Benim.
Selâm.
Manouche hazırladı.
O iyi mi?
Sen de o kadar yol
teptin.
Ona bakmak zorunda
değilsin.
Bir şeylerin
gelmesini hep beklemiştim.
Geriye baktığımda zaten
bir şeylerin olduğunu görüyorum.
Bana hâlâ güveniyor
musun?
- Sen olmasan
Manouche olmazdı.
- Manouche'tan
bahsetmiyorum şimdi.
Sen, tek başına
düşündüğünde, bir şansımız olduğunu görüyor musun?
Sen dışarıda
aranıyorsun, ben de burada.
Dışarı bile
çıkamıyorum.
Tuvalete bile
gidişim zor.
Böyle bir şans bir
daha gelmez.
Evine git.
Gidecek bir evim
kalmadı.
Manouche'un yanında
kalıyordum.
Biraz düşünmesi
gerekiyor.
- Ben de bunu
yapacağım.
- Peki.
Öyle olsun.
Onlarla fazla konuşmam.
Ama sen canını buna
sıkma.
- Fazla genişledik.
Manouche da öyle.
Herkes tek tek
avlanıyor.
Hele Ricci!
Manouche gibi bir kadını elde etmek için Sence bu yakışıyor mu?
Ricci pekâlâ biliyor
ki; Manouche gibi namuslu yaşayanlar ancak böyle kazanılır.
Onlar gibi olmadığım
için sinirleniyor ve kontrolü kaybediyor.
Biraz düşün.
Manouche'un evine
gelen o iki herifi ne yaptın?
Issız bir yere
bıraktım.
Çantalarını da senin
için aldım.
Onları
gönderebileceğin bir adres vereceğim.
- Kendime dikkat etmeliyim.
- İyi bak.
Manouche da gelecek
yakında.
- Giyinmen
gerekebilir.
- Giyinmek mi?
Seninle yemek
yiyeceğini ve haberleri olduğunu söyledi.
Olur, hemen.
Şarabı da senin
sevdiğinden aldığını söyledi.
Bu kadar yapmayın
yahu!
Şimdi alındım.
Dediğim gibi; seni
bekliyor.
Bara tek başıma
gideceğim.
Rahat mısın, değil
misin burada?
Amma abarttın!
Daha dün hücredeyken şimdi buradayım.
Şampanya içiyorum.
Ne istesem oluyor.
Rahat mısın diye
soruyorsun.
İyi konuşuyorsun.
Manouche seni dinler, beni dinlemiyor.
Başımın etini yedi
de yedi.
Yok sen
yalnızmışsın, yok üşürmüşsün Ve daha
neler neler!
Görüşürüz.
Benim.
10 yılı aşkın bir
süredir Seni gördüm ya önümde o bana yeter.
Saat kaç?
Işık mı tutuyorlar
yoksa?
- Sabah ne olacağını
biliyorsun.
- Neymiş?
Şehirdeki tüm
polisler ceplerinde benim resmimle dolaşacaklar.
E, ne olmuş?
İyi bir adamın resmi.
Polislere karşı
gelmeyi sevmeyen bir adamın.
Dün iyi atlattın.
Ünlü Blot.
Evet.
Onu hafife
almamalısın.
Ufak birkaç ipucuyla
hepimizi yakalayabilir.
Buraları terk etmem
gerektiğini söyledi.
- Tam olarak - Tamam, boş ver.
Onun oyununu
oynamalıyız.
Yoksa hepimiz
batarız.
Dünyanın sonu olmasa
da çok canımız yanabilir.
Ne olursa olsun hapse
dönmeyeceğim.
Peki bana ne olacak?
Oynadım ve kaybettim.
Şimdi beni arıyorlar.
Beni daima
arayacaklar.
Manouche İyi geceler Jo.
- Geç oldu, belki
rahatsız ettim.
- Olur mu hiç
komiser.
Hoş geldiniz.
Oturmak ister misiniz?
- Çok ayıp etmiş
olurum.
Matmazel Colette,
Matmazel Evelyn.
Memnun oldum.
Çok zarif bayanlar.
Kadından
anlıyorsunuz.
Biz ise bir türlü
anlayamadık.
Birlikte yaşıyoruz.
Sabrımı
zorluyorsunuz.
Güzel bir hayatınız
var.
Macera, yolculuk Şu sıra değil.
Herkes arkaya gitsin.
Matmazel.
Kapıyı kapat.
Kimse girmesin.
İki kızla olmayı
isterdim.
Ama işim başımdan
aşkın.
Metin olun komiser.
Kadınlar adamı
yoldan çıkarır.
Bilmez miyim.
Ben de evliyim.
Jo, iki ceset var
elimde.
Benimle ne ilgisi
var peki?
Aklıma ilk sen
geldin.
Annem değilsiniz.
Venture'den haber
var mı?
Arabayla geliyormuş.
Çok da uzun sürmez
herhalde.
Jack'in ölümüyle
birlikte macera duygumu biraz yitirdim.
- Herkes o adamı
tanırdı.
Manouche'u da.
- Beni de tanıyorsun
herhalde?
Jack'in da Manouche
yüzünden öldüğünü düşünmeden edemiyorum.
Jack'in da kendi
zaafları vardı.
Oyun oynamaya
gelmedim.
Sana birkaç sorum
var.
Herkesin fikri
kendinedir.
Benim fikrimse
söyle: Önceleri sen girmek istemedin.
Venture gibi büyük
işlerde gözün yoktu.
Venture ise sigara
mafyasının başına geçme derdindeydi.
Jack ise cezasını
buldu.
Aynı gece, Jack kardeşinle bir kavga etmiş.
Gazetelerden bile
anlaşılıyor aradaki sürtüşme.
Onları tanırdım.
Yani oraya giden
müşterileri.
Seni her zaman
sevmişimdir Jo.
Bir kadeh içer miyiz?
En sert konyağından.
Demek ki bu herif
evine döndü.
Arada kalan piyonlar
tek tek düşüyor.
İleride senin de
başına neler gelebileceğinin farkında mısın?
Yanlış şeylere
inanmaya devam edersen.
Arabayı bulduğumuz
yerin 10 metre uzağında bir ev vardı.
Kimse hiçbir şey
duymamış.
Sonraki gece,
oradaki bir arabadan bir şarjör çıkarttım.
Üzerindeki izler
Gu'ye aitti.
Senin
"müşteriler" son sürat giden bir arabada öldürülmüş.
Bu davayı bitirdiğim
gün kendimi dağ kulübesine atıp yalnız
bir gece geçireceğim.
Eve girdiğim
zaman karımın yerinde yeller esiyordu.
Annesine gitmiş.
Kaprisler ve
istekleridir biz erkekleri bitiren.
Arşivde ne bulduğuma
asla inanamazsın.
Cinayet raporu.
15 ya da daha az
senedir oradaymış.
Francis Brancal'in
ölüm raporu.
Francis de ne
adamdı, değil mi?
Kimseye zararı yoktu.
Doğru bildiği yoldan
giderdi.
Ben pek tanımıyordum
ama sevgilisinin bir iddiası var.
Bir kâğıda yazılmış
bir yazıyla ilgili.
Ben de okudum.
- Bir yere varacak
mı?
- Şart da değil.
Manyağın teki bir
yerlere yazılar yazmış.
Francis'i öldüren Gu
imiş.
İlginç geldi bana.
Sence?
Evet, tuhafmış.
Gu serbest bu arada.
Gu, Manouche'un
eskisi.
Sen ve ağabeyin Jack ile münasebetteydiniz.
Jack ise Manouche'un
eskisiydi.
Manouche ile senin
barında karşılaşsam yadırgamam yani.
Sonra da senin evine
gideriz hep birlikte.
Anladın mı?
- Bu kadarını
düşünmemiştim.
- Ben senin yerine
düşünüyorum.
Bana bunun için para
veriliyor.
Yine de anlamlı
gelmiyor.
Manouche'un
kocasının ölümü haberiyle işlerine
karışmak için ufak bir ziyarette bulunuluyor.
Ve yaşlı Gu ortaya
çıkıyor.
Detayları belki bir
gün anlarız.
Gu fazla dışarıda
tutunamaz.
- Senin için iyi
olur?
- Benim için mi?
O heriften mi
korkacağım?
O da aynı şekilde
düşünüyor olabilir.
Kahretsin!
Niye buraya geliyor?
Müşterilerinden
birinin ağzı biraz boş çıktı.
Gu o adamları kimin
gönderdiğini öğrenmiştir.
Fikrimi sorarsan her
şeyini almaya geliyordur.
- Öyle mi?
- Kimseyi töhmet
altında bırakmayayım.
Ama Gu, Manouche'un
gözüne girmek için intikamını alacaktır.
Pek sevecen
yaklaşmayacaktır.
Onun canını alırım!
Böylece zorlanmamış
olur.
Müşterilerimden ise
ben sorumluyum.
O da farklı
düşünmüyordur.
Burada konuşurken
bile adamı fazla önemsemiyorsun.
Benim mevkiime
geldiğinizde aşağıdakileri görmezsiniz.
Çok teşekkür ederim
Jo.
Tamam, biraz
abarttım.
Ama küstahlaşmana gerek
yok.
Oğlun neler yapıyor
bakalım?
Liseyi bitirdi.
Doktor olmak istiyor.
Bir saat içinde
İngiltere’de olacak.
Öncesinde de
Almanya’daydı.
Tebrik ederim.
- Diplomayla da
hayat yürütülüyor demek ki.
- Hiçbir şeyden korkum yok.
Cesaret ile aile
geçindirilmez.
Bunu bir düşün.
- Gözlerimizi
açmamız gerekiyor komiser.
- Ne yapacağını
gayet iyi biliyorsun.
Yorgunluktan
geberdim.
Bu işler çok karışık.
Jo'nun oğlu tıp
okuyormuş.
Ben sizi evinize
bırakayım.
8 sene 8 sene sonra Biliyorum.
Hayır, bilmiyorsun.
Senin için böylesi
daha iyi.
Karımla evlendiğime birkaç
kez pişman olmuşumdur.
Babam, ablam ve
ağabeyim olduğu için de.
Kimseye zarar
getirmeden ortadan kaybolmak en iyisi.
Ne duruyorsun, gazla!
Benim.
- Selâm.
- Selâm.
Uyudum mu?
Sayılır.
Onlardan biri olsaydım seni yatakta göreceğimi
düşünmezdim.
At tepmiş gibisin.
Şunları almaya
geldim.
Sonra onları aramaya
gider miyiz?
Manouche valizini
toplamakla meşgul.
- Şimdiden mi?
- Evet.
Daha fazla kaldıramazmış.
Tâbii ki sana da
ihtiyacı var.
Ona çok acı
çektirdin.
Üstüme gelme.
- Bana dediklerini
aktarıyorum.
- Konuşacağımızı
söylemişti.
O der öyle.
Canı bir şey isterse mutlaka yapar.
Ufak bir gezinti
yapmak istiyormuş.
Sonra da seni
arayacakmış.
- Seni alacak bir
kuzeni varmış.
Theo.
Tanıyor musun?
- Yakinen.
Evrakını sana o
verecekmiş.
Adam işi biliyor.
Buradan kalkıp işleri
yoluna koymalıyım.
- Her şey yoluna
kondu.
- Sana
güvenebileceğimi biliyordum.
Çok büyük işler
başardın.
Jo Ricci.
Bu kadar büyümesi benim hatam.
Ama onu bana
bırakmanı istiyorum.
Kızların içkilerine
ilaç atan bir herifti.
Dışarıyı bir kolaçan
edip geliyorum.
Jo Ricci ile
telefonda görüştüm.
Bir an evvel o
adamın mekânına gitmeliyiz.
Sürekli istim
üzerinde.
Ya taşınıyor ya da
bir yerlerde.
- Kim?
- Gu.
Aradığımız adam bu.
Fazla ilerlemesine
izin veremeyiz.
- Kim gelecek peki
sizce?
- Alban Aigu.
- Cepte bilin.
Beni iyi dinle.
Alban senin yaşın
kadar adam öldürdü.
Manouche'un da o
herifi nasıl kullandığı belli.
Gu hakkındaki her
şeyi söyledim.
Gelecek olursa o
kadını ona bırakmayacağım.
Resmi bir uyarı bu.
Ateş etmeyecekseniz nişan
almayın.
Hiçbir hataya yer
yok.
Yoksa hiç uygun
zaman olmayabilir.
Alo?
Kaçta?
Tamam, sağ ol.
Dinleme işe yaradı.
Saat 8'de adamı
alacağım.
Kadın önce
Marsilya'dan çıkıp sonra güneye inecekmiş.
Çıkalım.
Saat 8'de barın
girişinde olacakmış.
Elimizi biraz daha
çabuk tutmalıyız.
Yaklaşıyoruz.
Sağa döndüğümüzde.
İşte geldi.
Peugeot araba.
Şurası.
50 metre kaldı.
Devam et.
- Bitti.
- Yanıldık mı?
Olabilir de,
olmayabilir de.
Bir şey mi gördün?
Hayır, ama iyi
hissetmiyorum.
Olmadı mı olmuyor
işte.
İnsan o duyguyu
hissetmeli.
Pasaport
çıkartmalıyım.
Manouche bu işlerin nasıl
yapılacağını bilir.
Gidip gitmediğini
anlamak için bir çıkacağım.
Sen dinlenmene bak.
Ben yiyecek
getireyim.
- Merhaba komiser -
Merhaba Alban.
- Canın mı sıkıldı?
- Akşam yürüyüşü.
Aferin, çok sağlıklı.
Soğuk almanı
istemeyiz.
Girsene bir
dakikalığına.
- Madem istiyorsunuz.
- Sağ ol.
Arkaya binebilir
misin?
Patronlarına saygıda
kusur etmiyorsun.
Manouche gitti.
- Yapma ya?
Hemen mi?
- Bunlardan canı
sıkıldı.
Gitmiş olmak için
gitti.
Herkes bir yerlerde.
Hoş değil.
Bunların kimin
başlattığını bilmek isterdim.
- Hiç ipucu var mı?
- İyi söyledin.
Sen kal.
- Manouche ile
ilgilenmek gerek.
Gustave Minda denen
adam?
Hiç bilmiyorsundur
nerede olduğunu, değil mi?
Bizim oralarda
yalnız adam derler.
Nerede olduğunu asla
bilemezsiniz.
Ondan hep 2–3 adım
geride olursun.
Evet.
Bu herifi bulmak zor.
Doğrudur.
Ben kaçtım.
- Dikkatli ol.
Sokakta başına bir
şey gelirse çok üzülürüz.
Şansınız açık olsun
komiserim.
Yine görüşelim.
Alban da buraya
geldiğine göre pek de yanlış iz üzerinde değiliz.
Gu neden geri
çekildi?
- Tereddüt etti?
- Ya da korktu.
10 yıl geçtikten
sonra bu iş zor gelmiştir.
İlk yolculuk bu.
Görüşürüz.
Dans edenlerden biri.
Başka bir şey
bilmiyorum.
- Adama işten
bahsedebildin mi?
- Geçiyormuş uğramış.
Jo bunu pek takmıyor.
Aynı şekilde bir
cevap vermek istememiştir.
İyice salak yerine
koyardı kendini.
Yapacak bir şey yok.
Bekleyeceğiz.
Aslında bir şey
öğrendim.
Ama kardeşinin
gitmesini bekledim.
Ian bana birinden
bahsetti.
Adamın adı Orloff.
Orloff mu?
Orada mıydı?
Gördün mü?
Evet, adamla
tanıştım.
Benimle çocukmuşum
gibi konuştu.
İngiltere’ye kadar
ünü nam salmış.
- Bir şeyden bahsetti
mi?
- Hayır.
Hiç.
Sadece patronla
konuşurum dedi.
Başka ilgilenenler
de var.
Gidip onu gör.
Onu burada
beklediğimi söyle.
Canı isterse gelir.
Telefon yok.
Bekleniyordum galiba?
Hoş geldin.
- Pascal'ı
tanıyorsun.
Bu da Antoine.
- Memnun oldum
beyler.
Bu seneye nasıl
girdin?
Bir seneye
başlamanın çok değişik yolları var.
Yine de istediğin
gibi olmuyor.
- Evet, ama
polisleri atlatmak lazım.
Ben elimi bile
sürmem.
Hiçbir olaya
karışmak istemiyorum.
Ne buna, ne de
başkasına.
Yakında mal gelecek.
Bir ton ağırlığında.
Pazartesi kalkacak.
Biz dördümüz ve bir
de o.
Bu kadar süre içinde
öyle bir gangsteri bulmak zor olacaktır.
Zaten bulduk sayılır.
İki adamımı versem hemen işini bitirirsiniz.
Koltuklarım kabardı.
Düşündüğün detayları
reddetmem de imkânsız sanırım.
Kabul etmeyeceğim
gibi görünüyor.
Son cevabımı 1 hafta içinde mi istiyorsunuz?
- 2 hafta kadar var.
- Söylemiştin.
Reddedecek olursam 4.
'yü bulmak için 1 haftanız var.
3 kişiyle imkânsız
olur.
- 3 de olur.
İki kişiyle bile ne
işler çıkardığımı bilirim.
Detayları belirleyin.
1 tonluk altın öyle
kolayca alınmaz.
Karar verince beni
ararsınız.
Sizin kararınıza
uyarım.
O zamana kadar başka
lafım yok.
Memnun oldum.
Merhaba güzelim.
Gel.
Senin evine gelmek
istemiştim.
Ama düşündüm ki - Yazmayı da bıraktın.
- Karin ve ailen
nasıl?
- Çok iyiler.
Ama çocuklarla
birlikte eşimin ailesinin evine gittiler.
Theo yardımın lazım.
- İşler yine mi
karıştı?
- Evet.
Öncelikle,
Marsilya'da boş bir ev lâzım bana.
Birini saklamak için.
- Yeni kaçmış birini.
- İtalya’ya gidecek.
Gustave Minda.
- Gu mü?
Evet.
- Onun peşindeler.
- Maria'nin bir evi var.
Kışın gitmeyiz.
Yolculuk ise zor
olabilir.
Gu kolay lokma değil.
- Sen başarırsın.
- Ondan değil.
Zamanı söyleyemiyorum.
Biraz araştırmam
gerek.
Biraz bekleteceğim
sizi.
- Uzun sürer mi?
- Bakacağız.
Dostum için
yapıyorum.
Efsane Gu.
Başka biri olsaydı
Sen nasıl yaparsan yap işe yarayacaktır.
Manouche neler
yapıyor?
Bu kâğıtla nereye
çıkış yapabilirim ki?
- Her şey hazırmış.
- Öyle miymiş?
Dışarı çıkınca ne olacak?
Olmaz.
Benim başka bir
fikrim var.
Hepsini öldürüp Marsilya'dan
öyle ayrılacağım.
Sen daha iyi bilirsin
tabii.
Jo'nun mekânına da komiser
ara sıra gidiyormuş.
Hiç şaşırmadım.
Benim kalmam gerek.
Manouche ile
ilgilenmeliyim.
Yolculuğun onu çok
bozmuş.
Yanımdan hiç
ayırmadım.
Bir şeye ihtiyacın
olursa beni ararsın.
Buna hayat denmez.
Benim.
Girin.
Kapı açık.
Selâm Stan.
- Merhaba Theo.
Senin işten haber
yok.
Fazla yer
değiştiremiyorum.
İtalya’ya geçecekmiş.
Bundan bahsediliyor.
Bana önceden dediğin
gibi onu reddettim.
Yeniden
konuşabiliriz.
Çok acelesi yok.
Nereye gittiğini
biliyor musun?
- Fazla söz
etmediler.
Bir anda geliverdi.
- Önemli biri mi?
- Evet.
Çok da zengin.
- Kaçamak konuşma.
- Onun yüzünden.
Bana sorarsan bunlar
bir iş çeviriyorlar.
Hediye veriyor gibi.
Adamın birinin
evraklarını getirdi bu arada.
Gu'den gelmiş.
Tanımıyor musun?
- Tanırım.
Ne zaman ülkeyi terk
edeceğini bilmeliyiz.
Beni bekleyecek.
Evraklar için bir
hafta daha var.
Önceden yoksa bıyık
bıraksın.
İki fotoğrafını
versin.
Biri vesikalık.
Bu kuralları kesinlikle
bilsin.
- Parası?
- Her zamanki gibi
100. 000 frank.
Ülkeyi terk etmeden
önce 100 milyon vurma ihtimali var.
- 100 milyon mu?
- Evet Theo.
Bunlar çocuk değil.
Biz kalanlar da onlardan
besleniyoruz ancak.
- 100 milyon mu?
- Toparla artik
kendini.
Gu gibi bir adamla 10
gün sonra bizimdir.
Hemen içeri girelim.
Bıyık sana yakışmış.
Paul beklememiş
gerektiğini düşünüyordu.
Hep bekledi.
Özgür olmayacağını söylemişsin.
Gerçek bir savaş
için her zaman ihtiyatlı davranırım.
- Bizde de mi
ihtiyatlıydın?
- Bilmiyorum, sen
söyle.
- Beni sevdiğine
inanmıştım.
- Manouche hâlâ
anlayamadın.
Oynadım ve kaybettim.
Kaybettim.
- Ben buradayım
ama erkeğim.
Onu diyorum ya.
Şimdi etrafımda
polisler var.
Bir hatamı görür ve seni
de bulurlarsa hayatin karman çorman olur.
Kimseden
korkmuyorum.
Önceki gibi değil
bu.
Gözyaşı dökmek
yok artik.
İkimiz de daha
güçlüyüz.
Hep aynı olacak.
Hırsız-polis.
Güçlü-zayıf.
Ve en üst seviyeye
ulaşıldığında geri kalanlar yok olacak.
Aynı yerde buluşalım.
Hemen vermiyorum.
- Yeterli gelmedi mi?
- Fazla bile.
Onları öldürmek için
başka bir yol gelmiyor aklıma.
Antoine'cik gibi
kendi işini yapmaktan korkarsan başka
birini öldürmek için kiralık bir katil ararsın.
Benim için bu kadarı
yeterli değil.
10 milyar da versen,
dünyayı da versen yetmez.
Dilerseniz bu işin
piri bir adamı ayarlayabilirim.
- Planları şimdi mi
değiştiriyorsun?
- Biraz büyü önce.
- Yabancı biri mi?
- İyi bildiğiniz
biri.
Gu Minda.
- Gu mu?
Hapiste değil miydi
o birkaç senedir?
Geçenlerde kaçmış.
Ortadan yok oldu ama
bunun bir süreliğine olduğunu düşünüyorum.
Biriniz
sorabilirsiniz.
Ufaklık konuşabilir
mi?
- Ben hallederim.
O da kabul eder.
Gu'yu biliriz.
Ne istiyorsa
vereceğiz.
Güzel.
İyi.
Kaçışını hazırlamak
seneler sürmüştür.
Haklısın.
Adam neredeyse
sıfırı tüketti.
Eskiler ona
"Üstat" derlermiş.
Belki de herkes öyle
diyor.
- Neyse ki mazide
kaldı.
- Öyle
düşünebilirsin tabii.
Bekleyip görmek
lazım.
Adam bir kere
başladı mi sonradan duramazmış.
En iyisi o
sayılabilir.
Yoluna çıkanları tek
tek harcadı.
Öldürdüğü iki adam
ona yetmez.
Onun adına da cevap
veriyorum.
- Ne kadar
düşüncelisin sen!
- Yeter Antoine!
Gu ile de pekâlâ
başarabiliriz.
Ona eminim de, adamı
dâhil etmeyi pek bilmiyorum.
Başka çaremiz yok!
Bu işi bir an önce
halletmeliyiz.
Sonra çok pişman
olabilirsiniz.
- Sonra derken?
- Evet.
Gu devrimi bile
görmedi.
Hapiste yatıyordu.
İnsanların arasına
karışırsa olacakları düşünsene.
Onu sonra düşünürüz.
Şu işi halledelim de.
Detaylar için Gu ile
mi konuşalım?
Adam gitmeden önce iki
saatiniz olacaktır.
Sonra bir daha
yakalayamazsınız.
Kâfi!
Bu işleri biliyorum.
Akilli hareket
etmeliyiz.
Gu'ye benden söz
etme.
Benim bunlarla ilgim
yok.
Beni görmek
isteyecektir, ama onunla görüşemem.
Bize güveniniz var
mı yok mu?
Olur da Gu'nün kötü
bir ânına denk gelirsek hepimiz ölürüz.
O güveni verecek
olan odur.
Herkese de sorular
sorma!
Ben diğerlerine
benzemem.
Beyler, iyi geceler.
- Bu herifin lafları
nedir böyle?
- Fazla üstüne alma.
Racon yüzünden mi?
Yerim öyle raconu.
Milyoner olduğunda
hayati unutursun.
Geri dönmen de zaman
alır.
Theo gelmiş.
Seni görmek çok güzel.
Gustave!
Sen olduğuna
inanamıyorum.
Hep dolu geziyorsun.
İkiniz de anladınız,
değil mi?
Sadede gel Theo.
Karar verdin mi?
- İzin ver de bir
şeyler içsin.
- Çıkar baklayı.
- Bizi götürecek
misin?
- Zengin misin?
Hapiste ekonomimle
yakinen ilgilendim.
- Yolculuk için
gerekiyorsa ben veririm.
- Onu sen hiç
dinleme.
Evrakın için lazım.
200. 000 ve iki
fotoğraf gerekiyor.
Ve bıyığı da kes.
Resimleri vermek
için 8 günün var.
- 8 mi?
- O kadarcık mı?
- Bunu tahmin etmiştim.
Dışarı çıkman
gerekmeyecek.
Bir makinesi olan
biri var.
Şimdilik sen
dinlenmene bak.
Hoşuna gitti mi?
- Bunu sevmedim Theo.
Pişman olacağım bir
işe girmek istemem.
Pişman olacağın bir
durum yok.
Çıkınca paran hazır
olacak nasıl olsa.
Herkesin payına 5
milyon düşüyor.
- Sen bundan pay
istemiyor musun?
- Hayır istemiyorum.
Parada hakkim yok.
Çok riskli.
Gu için risk yok mu
yani?
Başka seçeneğim yok.
Elimizdeki bu.
- Vakit ne zaman?
- Birkaç gün içinde.
- Kiminle gideceğim
belli mi?
- Belli.
Volture Ricci.
- Ricci mi?
O hayvanın abisi mi?
- Tuzak bu.
- Kardeşi onu
bağlamaz.
Jo başına buyruktur.
Abisi ise sözünün
eridir.
Benim onayımı aldın.
Hayır gidemez!
Anladın, gidemez!
Gitmiyor!
- Git ve geleceğimi
söyle.
- Tamam.
Tartışmanın sırası
değil.
Sırası değilmiş.
Dürzü seni!
Seni seviyorum.
Seni mutlu
görememek beni kahrediyor.
Hiçbir şeyden
korkmamanı dilerim.
Gu, beni isteme.
Kararını verdin.
Seni tanırım.
Değiştirmezsin.
Böyle ayrılmayı
yeğlerim.
Aksi benim için çok
zor olur.
Seni Paris'te
bekliyor olacağım.
Her şey bitince
Alban'i bul.
Ben de hemen
gelirim, birlikte gideriz.
Seni seviyorum.
Manouche.
Pazartesiye
ayarlandı.
Yarın akşam 7'de
gidiyorsunuz.
Pascal.
Antoine.
Gu.
- Selâmlar olsun
sana Gu.
- Sana da selâm
çocuk.
Gelin.
Dolu musunuz?
İdare eder.
İşimiz çok ama
süremiz dakikalarla sinirli.
Cezayir'e büyük bir
parti mal gidiyor.
Hiç falso vermeden
halletmek istiyorlar.
Başta normal gelse
de sonradan bizi sattılar.
Lâkin Marsilya
dışında büyük bir savaş yaşanacağını bilmeni isterim.
Boyalı bir
kamyonette bekleyeceğiz.
O kamyonetle Paris'e
gideceğiz.
Yalnızca 3 kişi
kaçmak zorunda kalacak.
Bu işi bana veren
patron ben ve şoför.
Transfer yapılmadan hemen
önce girmemiz gerek.
Antoine ilk gireni
mıhlamak için hazır bekliyor olacak.
- Tam - Böyle adamları kendi yerlerinde basmayı
düşünmek en büyük hatadır.
Tabutta eve döneriz.
- Hiç değişmemişsin
Gu.
- Ölçülerini biliyor
musun bari?
- Korkma evlât, ben
geldim.
- O savaş sırasında bizim kamyonet fark
edilmeyecek.
O sebeple içeri
girdikten sonra son derece hızlı olmalıyız.
Onları gâfil avlamak
için 2 ya da 3 dakikamız var.
Al, bak.
Antoine'in takip
edeceği yolu söyle.
Sen ise şuradan
ilerleyip önünden mutlaka geçilecek bir soteye gireceksin.
Gecikmeyi ilk fark
ettiğin anda Pascal öbür taraftan girecek.
Ve şuradan
ilerleyeceğiz.
Eğer dediğin yeri
alırsam en fazla adamı ben öldüreceğim gibi.
Ben de ön tarafı şuradan kapatacağım.
Sarı Oğlan 50 kilo
kadar bir it.
O manyağı bilirim.
Sağı solu hiç belli olmaz.
Şu kadar falandır.
Diğer kamyonete
geçene kadar kaçış sırasında azami hızlı olmalıyız.
Peki niye önce
saldırmıyoruz?
Tuzak ihtimaliyle dışarıyı kapatabilirler.
Arabaları
boşaltmadan gemilerin açılmasına ihtimal yok.
Bunu yapmak bize
sadece zaman kaybettirir.
Orada son ihtiyacımız bu.
Orayı seçmelerinin
nedeni açık denize hemen çıkabilmeleri.
Bir boşluk
bulduklarında onları bir daha yakalayamayabiliriz.
Ne zaman
ilerleyeceğini bilirsin ama ne zaman duracağını bilemezsin.
Öyle ha deyince
yapamazsın.
Bir yanlışımızda
işimiz biter.
Fardiano ve ordusunu
da unutmamalıyız.
Tek hatamızda bizi
biçeceklerdir.
- Sigara içmeye
vakit çıkar, değil mi?
- Sakinleşebiliriz.
Düşünebiliriz biraz.
Gel hazırlanalım.
Külçeler ile kendime
bir havuz yaptıracağım.
Sonuncuydu bu.
Bekle.
İnin, inin!
15 dakikadan fazla
süremiz yok.
- Birinizde mide
ilacı var mı?
- Miden mi bulanıyor.
Yolculuk yapacağım.
Marsilya'ya
gidiyorum.
Her zamanki gibi yine
bir günün diğerine uymuyor.
Pascal bir bakar
mısın şu ilaca?
Onunla gitmek ister
misin?
- Güven
saçmalıklarına gerek yok.
Ben kendim bulurum.
Gu bizimle kalmalısın.
- Olmaz.
Ben geldiğimde belki Venture'un evinde
değildin.
- Belki.
İstediğini
yapabilirsin.
Çok umurumda değil.
- Şimdi - Biliyorum.
- Polise yardım eden
bizden değildir.
- Aynen öyle.
- Görüşürüz Gu.
- Görüşürüz.
Komiserim, neler
diyeceksiniz?
Yorum yok.
Hiçbir yorum yok.
- Büyük bir arabadan
söz ediliyor.
- Yeter be!
Çekilin başımdan.
Arabayı bulun.
Amerikan malı olduğu
sanılıyor.
Kahretsin!
Motosiklettekileri keskin nişancıyla keklik
gibi avlamışlar.
Kahretsin!
- Komiser!
- Yine ne var!
- Zırhlı aracı
bulduk.
Bombayla yakmış
hayvanlar!
En ince ayrıntısına
kadar inceleyin.
Gemiyi de derhal
gözlem altına alın.
Her yerini aramanızı
istiyorum.
Madem anlamıyorsun ne
diye beni telefonda tutuyorsun?
Her şeyi istiyorum.
Her şeyi!
Evet?
- Selâm Fardiano,
rahatsız ediyor muyum?
- Etmesen şaşarım!
Beni meşgul etme.
- Dostum, yeni yıla
kocaman bir hediyeyle girdiniz.
- Şimdi de seni mi çekeceğim?
Benimle mi
uğraşıyorsunuz artık?
Yaş tahtaya
basıyorsun.
Bir şüpheli var mı
diye soracaktım.
15 saattir kafamı
kaldıramadım.
Herkesi inceledim.
Herkesi!
Benimle oyun oynama.
Biri olsaydı
şamatayı görürdün.
Buyurun.
Makul bir rapor
sunuyorum size.
Ha, ben bunu akil
edemezdim çünkü ya!
İşin uzmanı sensin
ne de olsa.
- Çıkardığımız
kurşunlar.
Kolye yaparsın kendine.
- Teşekkür ederim dostum.
Mizacınız hiç
değişmemiş.
Kaybol!
Kaybol!
- Evet?
- İzler birbirinin
aynısıymış.
Beyler, aradığımız
katil Marsilya'dakiyle aynı kişi.
Beni iyi dinleyin.
Jo Ricci, Manouche'a
teklif götürmüş.
Şarkı söylemesi için
olabilir.
Orada ufak bir
tartışma yaşandı.
Ve bu tartışma da
körüklendi.
Kim tarafından?
Bana kalırsa Gu
tarafından.
Gu'de Colt varmış ve
olaydan sonra oradaki bir kuytuya atmış.
Pek iyiye işaret
değil.
Marsilya'daki
cinayette de yine aynı Colt'u kullanıyordu.
Evet, sorulara
geçelim.
Neden bu amatör
hatasını yapsın?
Objektif gözle
bakarsanız buradaki olayı anlayamazsınız.
Gu bize bir mesaj
gönderiyor.
Delirdiğini
söylüyor.
O kadar delirmiş
ki böyle şeylere göz yumuyor.
Son derece
profesyonel birine göre Gu bunları kabulleniyor imzasıyla.
Aynı zamanda ikaz
ediyor.
"Peşime
düşerseniz ortalığı kana bularım.
" Şimdilik bizim
önümüzde.
Kendine güveni de
tam.
İşleri büyük
ihtimalle de kendi istediği gibi planladı.
Parayı da aldı.
Bize yardımı
dokunmayacak bir diğer şey ise
Gu gitti.
Ve dava kapandı.
- Ya diğerleri?
Onları almayacak mıyız?
- Tabii ki.
Saklanan daha çabuk
bulunur.
Normal bir yaşam
sürecekler.
- Gu'nun resmini
niye yayınlamıyoruz?
- Hiç olur mu?
Daha çabuk kaçar.
Çıkması gerekiyor
zaten.
Parmaklıklar
arasında 10 sene geçirmiş bir adam.
Hele ki kendine çok
fazla güveniyorsa Tam planlandığı gibi
gitti.
Artik zengin bir
adam.
- Bu kadar tantana
ona fazla.
Gu ile konuşmadın mı?
- Hayır.
Ama şu anda
yapayalnız.
Başına her şey
gelebilir.
Hemen gitmesem de
olur.
Bir şeyleri
değiştirmek için zamanımız var.
Bana bunu o
söylemişti.
Çok yoruldum.
Korkmaktan çok
yoruldum.
Selâm Gu.
Gezintiye çıkar
mıydın sen?
Arada bir iyi
geliyor.
Sağlıklı.
Atlasana.
Seni götüreyim.
- Kontrol etmek
ister misin?
- Hayır.
Yüklemeye başla, ben
geliyorum.
- Yolunda gidecek.
- Hiç şüphen olmasın.
Sana bir numara
öğretebilir miyim?
- Gu, hep aynısın.
- Bu, senin kardeşin
Jo için.
Bir şey söyleme.
Biliyorum, ama kardeş sonuçta.
- Hiçbir şey
bilmeyen bir kardeş.
- Haddini aşma.
O kadar değil.
Serseri hayatı
yaşıyor.
Ve Paris'i terk
etmeme nedenim onu öldürebilecek olmam.
Olayları
büyütmese daha iyi olacak.
Niye olduğunu bilmek
istemez misin?
Hayır.
Canın sağ olsun.
Sana bir hediye
aldım.
Unuttum ama.
Kendine iyi bak.
Lingo'yu ne zaman
öldüreceklerini sormuştun.
Fotoğrafları almak
için de gelebilirsin.
Buraya kadarmış.
- Kendine mukayyet
ol.
Görüşürüz Gu.
Ağzını açma ve
kaçmaya çalışma!
Yürüyüşe çıkmak için
biraz geç değil mi?
Bernard.
Yanında dolanan tip.
Ona taziyelerini
gönderebilirsin.
Mekânımız da şurada.
Burayı seveceğini
düşündük.
Senin için anlamı
büyük.
Ama barbar mıyız biz!
Sırf konuşturmak için seni buraya getirmezdik.
Lingo'yu biraz
hırpalayacağız sadece.
Kimle olsa
çalışıyorsun.
Pişmanlık duyuyorsun
ama elden bir şey gelmiyor.
Ling mi?
Ling de Valein mi?
Üstüne bastın.
Onunla da iş
yapmışsın.
İkinizi de peşi sıra
alacağız.
Hoşuna gitti mi?
Onu tanırım.
Ben ötmedim.
Ağzımı bile açmadım.
Kim için olursa olsun.
- Herkes seninle
aynı değil.
- Hemen sonuca
varmasanız da olur.
Beni ne
zannediyorsun!
Hep yerimi korudum.
Beni koruyanları da.
Öyle pislik biri
olsaydım bana güvenmiyor olurdu kimse.
O da tam tersini
söyledi.
Benimle yeni
yetmeymişim gibi konuşma!
Hep palavra üstüne
palavra atarsınız.
Hayatimi biliyordun.
Onun yerini
almayacağımı bilirsin.
Bu numaranızı yer mi
hiç!
Sence yalan mı
söylüyorum?
- Hangi konuda?
- İki konuda da.
Evet, ikisinde de.
Doğruyu bilseydim
bile bu beni şaşırtmazdı.
- Demek ki bilmiyorsun.
- Nereden bilecektim ki?
Gören de söylemedi.
Söyleyemezdi zaten.
Orada çarptığınız
malın değeri 250 milyona denk geliyor.
- Madem çok
biliyorsun bana ne gerek vardı?
- Planlar senin beyninde.
Yarısını güyâ biz
alacaktık.
Yarısını kendine al, gerisini ver.
Olay buydu.
Plan 4 kişiye
göreydi.
- 5 kişiye aitti.
- Nasıl 5?
Lindiq'in de payı
vardı.
O herifi dizlerinin
üstüne çöktüreceğim.
Bekle.
Bak, fikrimi biraz
değiştirdim.
Venture tamam.
Ne konuştuğunuzu söyle.
Ama diğerleri senin
gibiydi.
Tanıdığın biri var
mı?
Yok.
- Nasıl yok?
- Benim işim değil.
Defol git!
Defolayım mı?
Gelebilirsiniz
komiser.
Komiser Blot.
Cinayet masası.
Bu konuşmayı
kaydettim.
- Yasal değil bu!
- Evet, yasal.
Hepsi yasal.
Fardiano ve Venture
Ricci ile bu tezgâhı hazırladın.
Gustave Minda'nin
ifadesi.
Venture Ricci'yi
itiraf etti.
Ben kimse için ötmem.
Bir ötersen hepimiz
zevkle dinleriz.
Oliver, şunu bağla
ve hücreye kapat.
Yalnız konuşacağım.
Üzgünüm Gu.
Beklediğim ufak
şeyler ortaya çıktı.
Şehrin dışında bir
kamyonet bulduk.
- Beni nasıl
buldunuz?
- Şöhretin de yardım
etti.
Her zamanki gibi
yalnızdın.
Benim zamanımda
böyle ketenpereler yapılmaz, oyun kurallarıyla oynanırdı.
Böyle iş yapması
kolay olsa gerek.
Midemi
bulandırıyorsunuz.
Sakın hastalanma
burada.
Fardiano pek iyi
bakmaz sana.
Paris'e gidiyorum.
Komisyonumu
vermeyecek misin?
- Arkadaşların var
mı?
- Hayır.
Senin?
- Komiser hata
yapıyorsunuz.
- Onu omuzlarının
üzerindekine söyle.
Selâm sana mahkûm.
Arkadaşına bakindik
da birazdan o da bize katılacak.
Kim diye
düşünüyorsun şimdi.
Seni onunla
tanıştıracağım.
Bu bakışı hiç
beğenmedim ama.
Seni biraz
yontacağız anlaşılan.
Daha insana
benzeyeceksin.
Avukatlarımı
çağıramamam polis teşkilatına güvenimi yıktı.
Bir arkadaşından
sana geliyor.
Bakalım bilebilecek
misin kim olduğunu.
Dostunun dediğine
göre buradaymışsın.
Biz de gidip alalım
dedik.
Şu sinirini bırakır
mısın artık?
- Palavra dolu
halinize bir bakin!
"Orada
çarptığınız malin değeri 250 milyona denk geliyor.
" "Madem
çok biliyorsun bana ne gerek vardı?
" Doğru değil!
- Pişmanlık duyması
normal.
- Zorla mı
söylettiniz yoksa?
Hayır, adamına göre
muamele yapıyoruz.
Ben masumum.
Kimseyi tanımıyorum, kimseyi görmedim.
Avukatlarımla
görüşmek istiyorum.
Beyefendiye bir
sandalye çekin.
İşte oldu.
Böyle daha
rahatlarsın.
- Gece kulüpten
çıktıktan sonra neredeydin?
- Benim evimde.
Griptim.
- Kiminle birlikteydin?
- Grip olunca insan evdeki herkes nereye gider?
Adam susamış.
Biraz su verin.
Yeter!
Bana kalırsa
kulüpteydin.
Oraya gelmiş
olsaydık hemen arabayla kaçacaktın.
Dallama!
Mesleğini zorbalıkla mı yapıyorsun?
Mantıklı davran.
Arabayı senin kullanman çok daha iyi olacaktı.
Araba falan yok.
Hiçbir şey yok.
Ben bir şey yapmadım.
Avukatlarımı
istiyorum.
İşte yine başladık.
Çok da iyi
gidiyorduk hâlbuki.
Diğerini getirin.
Acı çekiyor gibi,
değil mi?
Hadi!
Durun!
Göremiyor musunuz
adam ölecek.
Tanıyor musun bu
adamı?
Bu adamı hiç
görmedim.
Ama bu adamın bile
bir siniri var.
- Benim de öyle.
- İfade alınırken
işkence uygulanmaz.
Söyleyecek bir şeyi
vardır belki.
Bana sorun lütfen.
Yalvarıyorum.
Son haberlere bir
bak.
Beğeneceksin.
Şuradaki sensin.
Yaptığın en büyük
hatanın yanlış adamlarla çalışmak olduğu yazılmış.
Venture Ricci ile
olan işbirliğinizden bahsedilmiş Konuşmamış.
Salıverilmek için
yapmış.
Bıraksınlar diye.
Sen yine de araştır.
Gu boş yere yapmaz bunu.
Venture'un bir parmağı olabilir.
Ne düşünüyorsun?
Hiç.
Bir erkek erkek olarak doğar.
İşkenceyi seçecektir.
Fardiano onu
bırakmaz.
Bunu yapabilecek
insanlar olduklarına onları inandıracaktır.
Beni korkutan da bu.
Gitmem gerek.
Dinliyorum.
Bildiğin üzere Jo, Gu'yu
içeri aldılar.
Bize giren çıkan yok.
Ama herif Gu'yu
enselemiş.
Biliyordum.
Bir terslik olduğu
belliydi.
Venture'un benden
yardım istememesi çok yazık oldu.
Resmen saçmaladı.
Orloff ile bu işi şimdiye
kadar bitirmiştik.
- Orloff mu?
- Evet.
Venture beni
savsakladı, çünkü Gu'yu istiyordu.
- Sonuç ortada.
- Orloff da işin
içinde mi?
Gu ve Venture'u o
tanıştırdı.
Bakalım Gu hakkında ne
düşünüyormuş.
Burada olduğumu ona
söyleyin.
İyi misiniz?
Başım çatlıyor.
Neyim var?
- Kafaya darbe
aldınız.
Kafatasında çatlama
var gibi.
Herifi rahat bırak.
Adam kafayı yerinden
oynatmış.
Şu haline baksana
herifin.
Korkma!
Zenginsen ben seni korurum.
Gu için senden garanti
almıştım.
- Merhaba Antoine.
- Ötecek.
Göreceksin.
Hemen anlayacaksın.
- Venture'e saygım
sonsuzdur.
Kardeşini de büyük
bir zevkle anarım.
14'te malum binanın
5. katında buluşalım.
- Gelecek olursa
anahtar paspasın altında.
- Sen nerede olacaksın?
Ben gitmekte olan
bir araçta olacağım.
Güzel bir muhittir
senin gideceğin.
Top atsan kimse
duymaz.
Ne komiksin sen öyle!
Hastaneden çıkacak.
İkinizi
buluşturacağım.
Hastaneden kaçmak
daha kolaydır.
Bundan
yararlanmalıyız.
- Tanıştırır mısın?
- Bir arkadaşım.
O da başka bir
arkadaşım.
Arkadaşlar arasına
geldik.
Adım Orloff.
Stani Orloff.
Gu ile ilgili bazi
haberler aldım.
- Nasılmış?
- Düzeliyor.
Bir şeyler duydum.
Neler duydunuz?
Ona gideceğim.
Hemşire kılığına
girerim.
Kadın olmak bir kere
işe yaramış olur.
Fazla üzülmüşsünüz.
Manouche'tu, değil
mi?
Onu oradan
çıkartabiliriz gibime geliyor.
- Ne zaman?
- Yarın burada olun.
Peki, tamam.
Yalnız başıma
gitmeyi yeğlerim.
Biraz düşünmem gerek.
İşte kadın dediğin
böyle olur.
Hem de nasıl.
Gömme bir dolap
bulabilir misin?
- Makine var mı?
- Evet.
Gu'yu çıkaracaklar, istediler.
Ortalık ısınabilir o
zaman.
Gayet makul.
Beyler.
Beni takip edin.
Rica ederim oturun.
Venture hakkında.
Önemli.
Hep dürüst biri oldu - Bu olayla ilgili ne biliyorsunuz?
Şu Gu denen dürzüyle
iş çevirdiklerini.
Ve sonucunda Venture
içeride.
İyi de hikâyen çok
kısa.
Arkadaşlarının
önünde söylemediğin bazı ufak sırlar var mı?
- Yoksa açıkça
konuşabilir miyiz?
- Sorun yok.
Gu'nun fişini çekeceğiz.
Seninkini de eğer
istersen.
Almayayım.
Venture'ü ihbar eden
Gu idi.
Niye eşit
paylaştırmadınız altını?
Kimsenin gıkı
çıkmazdı.
Öbür türlü de bizim
işimize gelmeyecekti.
Sizinki de karda
adım atıp izini belli etmemek.
Komiser Blot şehirde.
Eriyince ortada kar
kalmaz.
Sen olmasaydın Venture
bu duruma düşmezdi.
Ona yardım ettim.
Venture herkese
yardım ederdi.
İstedikleri biziz.
Hepsi de senin suçun.
Anlıyorum.
Gu'yu öldürmemize
yardım et, biz de peşini bırakalım.
Blot ve Fardiano
hariç gerçeği bilen yok.
Fardiano
işkencecidir ama akıldan eser yoktur kendisinde.
Venture'u ihbar
edenin Gu olduğuna inansaydım onu
öldürürdüm.
- İnanmıyorsan?
- Herkesin merakı
kendine.
- Bizimle oyun
oynama.
Ne istiyorsanız
yapın.
Gu'yu bulamazsak
sana saracağız.
Öyle mi?
Ne zaman olacakmış o?
Ne zaman istersen.
Niye hemen olmasın?
- Rahat dur!
Bu dilenci neyin
nesi?
Herkes korunmak
ister.
Ben de öğleden sonra
kendimi korumaya aldım.
Hemen kaçacağımızı
mı sandın?
Fazla konuşuyorsun
Antoine.
Venture'un namına
peki.
Size olsa hayatta iş
yapmazdım.
Venture'u Gu ihbar
ettiyse ölecektir.
Başka lafım yok.
Seni anlıyorum.
İnsanın abisi ne de
olsa.
İstediğin pekâlâ da
normal.
Tek yapman gereken,
şuradaki biçkin yarenini tımar etmek.
Hepsi bu.
Beyler!
Sözüm söz.
- Kâfidir.
- Bitti mi?
- Mümkündür.
Gitti.
Tuvalete gideceğim!
Duydunuz mu?
Lingo'nun bulunduğu
bölgedeki binada.
Onun payı orada yatıyor.
Nasıl hissediyorsun?
- Şanslı.
- Gitmeliyiz.
Bugüne randevu aldım.
Göreceğiz.
Neyi göreceğiz?
Gu sen zenginsin.
Bunları unutmalıyız.
Her şeyi bir anda
silip atamam.
Adamın adını
bilmeliyim.
Ben daha dürüst oynadım.
Onun gibi değildim.
Benden bir adım
öndeydi.
Boğazıma oturuyor bu.
Beni nasıl gözetledi?
Kesin görürdüm onu.
Beni nasıl gözetledi?
Avukatlar dosyaları
almışlar.
Hiçbir şeyi
imzalamamışsın.
Kaydettikleri kaset
delil olamaz.
Ya diğerleri?
Ben masada yatarken
kaçanlar.
Bunları unutup
gidemem.
Bensiz daha iyi
olursun.
Paris'e atla
gitmemeliydim.
Merhaba Manouche.
Oturun.
Kafayı yemek üzere.
İnsanlar onu
tanıyacak diye evden dışarı adımını atmıyor.
Beklemeniz gerek.
Bir an önce gitmek
de lazım.
Siz.
Sizi dinler.
Onunla konusun, rica
ediyorum.
Gu'yu uzun zamandır
tanırım.
Hayatini böyle
yaşaması gereken bir okuldan geliyor.
Kendiyle bile
çelişkili kararlar verebiliyor.
İsminizi öğrenmeyi
isterdim.
Simona.
Simona?
Bence Manouche'tan çok
daha hoş bir isim.
Eminseniz Gu ile
konuşurum.
Biraz değişmişsin ama
çok değil.
Seneler oldu.
İyi akşamlar
Manouche.
Müsaadenle.
Pisliğe bak!
Her şeyi önceden
ayarlamışım gibi yazmışlar.
Bunu durdurmamız
gerek.
Düzeni yeniden
kurmalıyız.
- En önemli konu bu
değil.
- Şaka mı yapıyorsun!
Beni tanıyormuş gibi
söylemişler.
Yüreğim yanıyor.
Görmüyor musun?
Üç ay içerisinde 100
milyona iki kez yaklaştın.
Peki neden?
Kimseye haksızlık
yapmadım.
Kimseye!
Ben sözümün eri biri
oldum.
Blot beni yakaladı
ama ağzımdan tek bir kelime bile çıkmadı.
Sence bu gerzek uzun
zamandır mı bunu planlıyordu?
Sadece kendi
bildiklerini anlatan bir polis memuru bu.
Diğerleri de böyle.
Venture'u yakalayan
adamlara bak.
Polisler ona da aynı
oyunu peydahlıyorlardır.
Bunu kendi başıma
halletmeliyim.
Dinle, seninle
ilgileneceğim.
Bana sonra teşekkür
edersin.
Sakin bir şekilde
ilerleyeceğiz.
Beklemenin bir
anlamı yok.
Senden daha iyidir
bağlantılarım.
Pascal ve Antoine'in
gönüllü olarak katıldıklarını biliyorum.
Ve hepsini Venture'e
yıktılar.
Beni rahat bırak.
Beniz rahat bırak!
Sakinleşecektir.
Başka bir şeyden
konuşmayacak.
Bana güvenin.
İçimde kötü bir his
var.
Sür.
Eller direksiyonda
olsun.
Dümdüz devam
edeceksin.
İleriden de sola
dönüyorsun.
Madik atarsan marizi
yersin.
Sağa dönüşün orada
dur.
Arkana dönme.
Ellerin direksiyonda
olsun.
Yaptığın işkencenin tüm
detaylarını yazıyorsun.
Venture Ricci ve
bana yaptıklarını bir bir anlatacaksın.
İkimiz de hiçbir şey
bilmiyoruz.
Başla.
Sabrımı zorlama.
Güzel, güzel.
Çok iyi döktürmüşsün.
Adalet Bakanı için
de bir şeyler karala bakalım.
- Bakan mı?
- Evet, senin
patronun sonuçta.
Tüm numaralarını dökebilirsin
ortaya.
İnsanlara itiraf
ettirmek için neler yaptığını.
Pişmanlık duyduğunu
ve bir kere daha yinelemeyeceğini söyleyeceksin.
Biraz daha
süslenebilirmiş.
Yine de kalpten
yazmışsın.
Kelepçe var mı
üzerinde?
- Sağ cebimde.
Kımıldama.
Eğil.
Şunları takalım.
Sol elini arkaya al.
Şimdi de sağ.
Şimdi ikisi de bağlı.
Arkandayım.
Şimdi seni arkaya
alacağım.
Koltuğa boylu
boyunca uzan.
Evimi de aradınız mı
yoksa?
Nasıl aramayalım?
Bize söylendi, biz
de yaptık.
Motin'i öldürdüğüme
çok sevinemiyorum.
Bana niye
anlatıyorsun bunu?
Her şeyi bilmek
senin işin değil mi?
Meraklı biri değil
misin yoksa?
4 kişi olunacaktı.
Antoine, Pascal,
Venture ve ben.
Sus!
Sus!
Antoine bir
platformun üzerinde pusuya yatmıştı.
Hiçbir şey
duymuyorum!
Duymuyorum!
Duymuyorum!
Bu sabahtan beri yok.
- Neden ve nerede?
- Sakin olun.
Sebepsiz yere çıkmaz.
Şöyle oturun.
- Bu iş hiç
bitmeyecek.
Bekleyip göreceğiz.
Çıkması kötü oldu.
Blot şehirde.
Blot geldi mi?
- Selâm Stan.
- Gu başına
buyruksun.
Fazla risk alıyorsun.
- Öyle mi dersin?
Yaşlı bir bunaktan tavsiye
alma yaşını geçtim.
Dostlarım bir hain
olduğumu düşünüyor.
Geri kalanlarsa
peşimde.
Ne yapacaktım peki?
Bekleyecek miydim?
Manouche'u da
tehlikeye mi atsaydım?
Hayatıma bile mâl
olsa konuşmazdım.
- Her şey olacağına
varır.
- Kesinlikle.
Ve nihayeti yakın.
Fardiano öldü.
- O zaman üzerinde
bir baskısı da kalmadı.
- Yaptıklarını tek tek yazdı.
İşkenceyle ilgili mi?
- Çok da büyük bir
olay sayılmaz.
- Ben zorlamadım.
Hepsini kendi itiraf etti.
Peki ya şimdi?
Bakanlıktan
adamlarla görüşüp onlara defteri göstereceksin.
Yazıları
karsılaştırabilmek için mektup örneklerin de olacak.
Sonra sonucu bana
söyle.
Peki.
Yarın akşam hallederim.
- Ne kullandın?
- Colt'u.
- Aynısını mı?
- Ve o iki hödük için kullandığımı da.
Ne fark eder?
Dilerim ne yaptığını
biliyorsundur.
- Tamam, ben
çıkıyorum.
- Dur.
Senden mühim bir
iyilik isteyeceğim.
Ne kadar mühim?
Bu kadar mühim.
Dışarı çıkın.
Bir yerlerde yemek
yersiniz.
Onun morali bozuk.
Benim elimden bir
şey gelmiyor.
- Çıkmak istemiyorum.
- İsteyeceksin.
Lütfen.
Kaçarak çok zaman
kaybettirdim sana.
Sonradan gelen
pişmanlığın kimseye faydası olmuyor.
Tamam.
- Hazırım.
- Çok güzelsin.
- Görüşürüz.
- İyi akşamlar.
Dışarı çıkman iyi
oldu.
Orloff buna son
vermek zorunda.
Her şey bitmeli.
İyi akşamlar.
Çok az zamanım var.
Al, bir göz at.
Evet?
Şüpheye yer yok.
Bence yeterli.
Onların yakasını
bırakma.
- Sakin ol.
- Ne olursa bize
haberdar et.
- Bir şey olmayacak
ki.
- Tüm hayatim buna
bağlı.
Mösyö Mouillet bunu
yazdırtmak için öldü.
Onun başına
gelenlerden sonra bunu yapmak zorundayım.
Son adımda başarısız
oldun.
Ama tartışmaya bile
gelemiyorsun.
Benden seni öldürmek
için söz aldılar.
Sonra da çıktılar.
- Sonrası da sonra.
- Hârika!
Manouche dışarıya
bir bakar mısın?
Böyle numaralara
girişmezdi normalde.
Eller masanın
üstünde kalsın.
Bir numara yapmaya kalkarsanız bunu anlarım.
Nazikçe
hesaplaşacağız.
Jo bu işin arkasında
sen varsın.
Bana doğruyu söyle.
Evet?
Venture'ün
intikamını almaya geldin.
Gayet makul bir
neden.
Cebimde Fardiano'nun
itirafları var.
Benim hiçbir şey
tezgâhlamadığımı yazdı.
Benim sözüme
inanıyor musun?
Sana inanıyorum.
Güzel.
Sizi iki salak da sözüme inanıyor musunuz?
Şeytan böyle anlaşma
yapar.
- Orloff nerede?
- Kes sesini!
Ben konuşuyorum.
Ya sen Pascal?
Çok sessizsin.
İnanıyorum mu
diyeyim?
Hep sessizi oynadın.
Her zaman aynı
roldeydin.
Ben yanlış
anlamadıysam aramızda sorun yok.
Olay çıkarmadan buradan
şimdi çıkacaksınız.
Artik gidebilir
miyiz?
Ellerinin masanın
üstüne koyup kalk.
Evet, nedir durum?
Beyler, size görüp
görebileceğiniz en büyük pislik yığınını sunarım.
Şimdi abisiyle de
uğraşmaya başlamış.
İdama gitse altına
yapar.
Arkaya git.
Yapma ufaklık.
Dur artik!
Beşinci kattan geldi
sesler.
En üst katta oldu!
Silahlarıyla
bekliyor.
Şimdilik girmiyoruz.
Elektriği bekleyelim.
Ben Blot.
Konuşmama izin ver!
- Hadi Gu, at
silahlarını.
- Hayır.
Kapayalım hesabı.
Durun!
Ateş kes!
Manouche Beyler, dava kapandı.
Gustave Minda ve üç
gangster öldü.
Şimdilik bu kadar.
- Hey, siz!
- Ben mi?
- Evet, siz.
Bir şey düşürdünüz.
- Benim değil
komiser.
- Yok, yok.
Sizin olduğuna eminim.
Manouche.
İzin verin geçsin.
Öldü.
Hiçbir şey söylemedi
mi?
Hayır, hiçbir şey.
Evinize, Paris'e
dönün.
Öldüler.
Hepsi öldü.
Elveda Manouche,
merhaba Simona.
Bir şey söylemeyin
şimdi.
Birlikte göreceğiz.
« Prev Post
Next Post »