Print Friendly and PDF

Translate

Kirli İşler 2 (2003) Mou gaan dou II

|


 119 dk

Yönetmen:Wai-keung Lau, Alan Mak

Senaryo:Alan Mak, Felix Chong

Ülke:Hong Kong, Çin, Singapore

Tür:Aksiyon, Suç, Dram

Vizyon Tarihi:01 Ekim 2003 (Hong Kong)

Dil:Çin Lehçesi, İngilizce, Çince, Tayca

Müzik:Kwong Wing Chan

Oyuncular

Anthony Wong Chau-Sang

Eric Tsang

Carina Lau

Francis Ng

Edison Chen

Devam Filmleri

2002 - Kirli İşler(116,444)8.0

2003 - Kirli İşler 2(16,534)7.3

2003 - Kirli İşler 3(12,239)6.9

Özet

Yan'ın cinayetinden tam altı ay sonra, Ming arka planda olacağı sıradan bir ofis işine gönderilmiştir. Dahili soruşturma için beklemedir. Bu arada polis departmanının içinde yeni bir star ortaya çıkmıştır.

SONSUZ CEHENNEM: BİTMEYEN ZAMAN.

  SONSUZ MEKAN VE ACI SONSUZ ZAMAN.

  ZAMAN İlk tutuklamamı hatırlıyorum.

  12 Aralık 1980'deydi.

  Ekibim ve ben Hano Road'da devriye geziyorduk.

  Dünya Ticaret Merkezi'nde bir sorun vardı.

  Biz de hemen oraya döndük.

  Olay yerine gittiğimizde silahlı çatışma devam ediyordu.

  On beş kişi yerde yatıyordu.

  Her yerde kan vardı.

  Çoğu elinde bıçak tutuyordu.

  Ortağım geri dönmemi istedi.

  O zamanlar acemiydim.

  Ben de kabul ettim.

  Daha tabancamın kılıfını açamadan ortağım yere düştü.

  Karnından vurulmuştu.

  Bir tür bıçakla.

  Açılan yaradan her tarafa kanlar fışkırıyordu.

  Ne yapacağımı bilmiyordum.

  Altı kurşunun hepsini adamın üzerine boşalttım.

  Kaç yaşında olduğunu hatırlamıyorum.

  Ama iki yıl sonra onu gördüğümde bir kulüpte içiyordu.

  Sarhoş görünüyordu.

  Arkadaşlarının hepsi Kwun'un fedaileriydi.

  'Kötüler her zaman yaşar, sadece iyiler genç ölür.

 ' Ortağımın yüzünü hala hatırlıyorum.

  Çok pişman oldum.

  Altı kurşunun hiçbiri başına isabet etmemişti.

  Dünya böyle olmamalı.

  Olması gereken bu değil.

  Sam!

  Kaç yıldır Kwun'un yanındasın?

  İki yıl kadar.

  Seninle neden ilgilendiğimi biliyor musun?

  Yakışıklıyım.

  Olabilir  Çünkü senin iyi biri olduğunu düşünüyorum.

  Senin bizim yanımızda olmanı isterdim.

  Görevli olarak.

  Unut bunu!

  Altı kurşunun hepsini sıktın ve o adamı öldüremedin, öyle mi?

  İşte iyi bir adam olman için.

  Sana iyi bir neden.

  Olmaz.

  Bana her şeyi Kwun verdi.

   hatta hayatımı bile.

  Ona ihanet edersem   senin bile gözünde alçak olurum.

  Değil mi?

  - Bunu söyleyeceğini biliyordum.

  - Evet!

  Ama Ngai Ailesi için fedakarlığın bir anlamı yoktur.

  Usta ne demiş bilisin.

  "Unutma ki ceza, geleceği zamanı bilir. "

Evet.

  İkimizin de sonunu kim bilebilir?

  Çalışma zamanı!

  Bu kadar erken mi?

  Evet.

  Çocuklara yemek götürmeliyim.

  Bütün paket al.

  - Bu yeter.

  Sende kalsın.

  - Boş ver uğraşma.

  Hey  Arka kapıyı kullanmak ister misin?

  Polisle çene çalmamı yasaklayan kural yok.

  Ön kapı iydir.

  Kullanmak lazım.

  Prat Avenue lütfen.

  Kwun amca içerde mi?

  Kwun amca biri seni görmek istiyor.

  Güle güle Mary.

  Söylediklerine göre bütün bu antikalar  Amerika'dan özel olarak gelmiş.

  Bunların hepsi saçmalık.

  18,000$.

  Bunu Hong Kong'da verebilecek kaç kişi var?

  Otursana  Bence en fazla bin kişi vardır.

  Sam senin köstebek olmanı istiyor.

  Bu fikri sevmediysen onunla konuşabilirim.

  Ne de olsa benim adamımsın.

  Olur.

  Emin misin?

  Evet.

  Bana çantayı getir.

  Mary  Aslında doğruyu söylemek gerekirse korkacağını düşünmüştüm.

  Ortalık sakinleşene kadar Tuen Mun'da saklan.

  Akademi sınavları için hazırlan.

  Sana para bıraktım.

  Akıllı harca.

  Şarkıyı sevdin mi?

  Evet.

  Artık senin.

  Diğer sette bu kadar iyi ses vermez.

  Ama bir gün sana, yeni bir tane alacağım.

  Ne oldu?

  Hoşuna gitmedi mi?

  Hayır.

  Yok bir şey.

  Bu saati sana patron mu verdi?

  Bu seni ilgilendirmez.

  Bu akşam olanlar   aramızda kalacak.

  Bunu Sam'ın duymasını istemiyorum.

  Neden?

  Kadınlar basittir.

  Bir adam beni aldatabilir.

  Ve ben   her şeyi yapabilirim.

  Şimdi eve git.

  Bu akşam çok işim var.

  Patron "Bu akşam kan görmek istiyorum. " dedi.

  Adanın yerlisi bu gün   "Mersedes'in var mı? "   diye sordu.

  Ben de "Elbette" dedim.

  İşte burada.

  Yoksa burada sizinle birlikte olmayacaktım.

  Hayır.

  Burada olmazdım.

  Buraya gelmeyecektim.

  Şimdi güzel bir kızın yanında olacaktım.

  Neyse?

  Sigaran var mı?

  Sigara kullanmıyorum.

  Bu işi unutalım.

  Arabamda bir şey yok.

  Gördün mü?

  Kız mantıklı konuşuyor.

  Kendine bir bak.

  İyi giyimlisin.

  Başın derde girsin istemezsin değil mi?

  Bir de bana bak.

  Beni kötü dövdün.

  Sence savcı bu konuda ne düşünecektir?

  Hey  Bahse girerim Tsim Sha Tsui 'ya hiç gitmemişsindir, değil mi?

  Kim olduğumu biliyor musun?

  Ben Keung'um.

  Sam'ın en iyi adamlarından biri.

  Seni gördüğüm yerde bunu ödeteceğim.

  Hey  Ambulans çağırın.

  Bak her tarafım kanıyor.

  Hemen 500cc kadar O grubu kan iste.

  Ender bulunur.

  Kapa çeneni.

  Merkeze gidene kadar bekle.

  Alın bunu.

  Hey, beni neden merkeze götürüyorsunuz?

  Ben ne yaptım?

  - Sadece araba çaldım.

  - Kapa çeneni!

  Sen iyi bir öğrencisin.

  Ha?

  Bu yıl madalyanın sana verilmesi düşünülüyor.

  Yip'e bundan bahsetme  Doğum günün kutlu olsun!

  Bunda sevinecek bir şey yok.

  Ömrümün on yılını bu cehennemde geçirdim.

  Beni bile mezun etmeyi başardınız.

  Bence artık  buradan ayrılma zamanınız geldi.

  Neden buradan ayrılmıyorsunuz ha?

  Artık komiserlik yapamam.

  Ve emekli olmama daha altı yıl var.

  Kırk sekiz yaşına giriyorum.

  Ve hala çok iyi   polisler yetiştirebilirim.

  Doksan yediye kadar beklemen gerek.

  Hey, yüz kırk dokuz, şerefe!

  Hey, Yan.

  Bütün gün çalıp duruyor.

  Kim o kız arkadaşın mı?

  - Şerefe, efendim.

  - Şerefe!

  Beni yalnız bırakın.

  Bu benim sorunum değil bilmek istemiyorum.

  Hey, Law!

  Neler oluyor?

  Babam az önce öldü.

  Başına bir şey geldiğinde   çocuklarına haber vermemi istemişti.

  Sizi üzdüğüm için üzgünüm.

  Şu televizyonu kapat da yemeğini ye.

  Kwun'un ölümü ile ilgili ne bildiklerini duymak istiyordum.

  Onu sen mi öldürdün Ching?

  Ben çok konuşurum.

  Öldürseydim bunu çoktan duyardın.

  Wan ve Gandhi'ye sor.

  Ha?

  Kwun öldüğünde ben Macau'daydım.

  Biliyorsunuz  Çocukları benden şüpheleniyor.

  Ama kimseden korkmuyorum.

  En büyük oğlu doktor.

  En küçüğü ise serseri.

  Kızı ise yakınlarda evlendi.

  Ortanca oğlundan başka kimse bu işle ilgilenmez.

  Çok ileri giderlerse, onlara gösteririm.

  Kwun'ı korumayı başaramadınız.

  Bu kadar yeter, John.

  Babam her zaman  "Her sonun bir de başı vardır.

 " derdi.

  Şimdi bunu düşünmeliyiz.

  Şimdi düşünmemiz gereken Büyük Dörtlü'nün bu konuda ne düşündüğü.

  Teşekkürler.

  Tamam  Abla  Annem nasıl?

  İyi.

  Hala yatakta.

  Gelirken bize biraz tütsü getir.

  Babam için morga götüreceğim.

  Ekip B, Tak Shing sokağını kontrol edecek.

  Ekip C, siz bu binanın çıkışını gözleyin.

  Austin Road çıkışına bakan kapıyı.

  Burada iki çıkış var.

  Biri Tak Shing sokağına bakıyor.

  Diğeri Austin.

  Afdersiniz  Alo?

  Bu kadar büyük bir olaydan neden benim haberim yok.

  Olay meydana gelir gelmez herkese haber verdim.

  Kwun'un adamları eli kolu bağlı oturacak değiller.

  Bununla on dört oldu.

  Ngai ailesine yine ödeme yapmalıyız.

  Ben aranızda en genç olanım.

  Onun için bu işi bana bırakın.

  Ngai'lere bir daha ödeme yapmayacağım.

  Siz üçünüz ne düşünüyorsunuz.

  Hadi, Büyük Dörtlü'ye.

  Şerefe.

  Ben Wong.

  Adamlarının binanın dışında ne işi var?

  - Gevezelik için zamanım yok.

  - Bir sorun mu var?

  Hayır.

  Bir şey yok.

  Nasılısınız çocuklar?

  Benim sandalyem nerede?

  Eğer yemek için geldiysen, bu çok kötü.

  Çünkü diğer işler gecikecek.

  Yemek için geldim.

  Bu gece bir şeyler olacak.

  Bırakın Büyük Dörtlü düşündüklerini yapsın.

  Onlarla sonra ilgileniriz.

  Savaşmalarına izin vermeyin.

  Yoksa bir çok kişi ölür.

  Ne oldu?

  Hoşunuza gitmedi mi?

  Kuralı biliyorsun.

  Bir kart çek.

  Evet.

  Hayır.

  Konuşacak başka bir şey kalmadı.

  Merhaba Hau!

  Wah?

  Önemli bir şey değil.

  Macau'da bir gazino açacağını duydum.

  Artık yönetim bende sayılır.

  Ortaklık konusunda ne diyorsun?

  Kwun amca öldü.

  Bunu istediğimi sanmıyorum.

  Anlıyorum.

  Ama tek sorun Macau'daki iş değil.

  Gandhi'nin karısıyla eğlendiğini biliyorum.

  Kusura bakmayın.

  Macau'daki gazino işini tehlikeye atamam.

  Şimdi gitmeliyim.

  Sam'ın adamları ne yapıyor?

  Wah'ın borcunu ödediğini biliyorum.

  Konuyu saptırma.

  Bana bilmediğim bir şey söyle.

  Bir şeyler öğrendiğinde beni ara.

  Evet?

  Hau on dakika sonra Wah'la buluşacak.

  Bana kalırsa.

  Büyük Dörtlü zorda.

  Muhbire göre Hau dört milyonluk kokain getiriyor.

  Ne bu?

  Mafya barajı mı?

  Durun!

  Hey durun!

  Atın silahları!

  Wah'ın ödemeyi neden yaptığını bilmiyorum.

  Ama ben anlaşmayacağım.

  Hey, Gwei.

  Şimdi telefonu Gwei'ya ver.

  Bekliyorum.

  Ne var Hau?

  Ben de Gandi'yle aynı fikirdeyim.

  Ödeme yapmayacağız.

  Ne o, ne de ben.

  Gandi'yle senin cimri olduğunuzu duymuştum.

  Birlikte içeri soktuğunuz eroinin çalındığını biliyorum.

  Bu milyonlar demek değil mi?

  Ama tesadüf eseri malın  senin depoda olduğunu duydum.

  Ne?

  Ne diyor?

  Beş Büyüğün arasından sadece Wah ve Gwei ödedi.

  Sam'ı da sayarsak üçe iki eder.

  En genciniz benim.

  Ödeme yapacağım.

  Görüşürüz.

  Fazla üzülme.

  Hadi iç!

  Ngai'lere ödemeyi yapın.

  Komiser.

  Bay Ngai yemeğe gidiyor.

  Yemek için biraz geç değil mi?

  Babam, her zaman işten sonra buraya gelirdi.

  Alışkanlıklarını devam ettiriyorum o kadar.

  Katılmak ister misiniz?

  Artık sizin döneminiz başlıyor.

  Zor olsa gerek.

  Pek sayılmaz.

  Adamlarınız bütün gece çalıştı.

  Ama boş yere.

  Asıl zor olan bu.

  Tamam.

  İyi iş çıkardın Hau.

  Umarım böyle devam edebilirsin.

  Bu işi bir trajediye çevirme.

  Gidiyoruz.

  Ne dediniz?

  Şampanya patlatmak istiyoruz.

  Kwun öldüğü için kutlama yapacağız.

  Sizin için de patlatabiliriz.

  Çatışacak mıyız?

  Hey Memur Beyler!

  Ngai ailesi yasta.

  Ne istiyorsunuz?

  Gidelim.

  Gidiyoruz.

  Sam.

  Buyurun.

  Babam kumarı buradan yönetirdi.

  Karanlık ama özel bir işadamıydı.

  İyi tanınırdı.

  Onu adını bilmeyen var mı?

  Her zaman şöyle derdi, "Her sonun bir başı vardır.

 " O günü   hiç unutmayacağım.

  - Alo?

  - Nasılsın tatlım?

  Yiyecek bir şeyler ister misin?

  Hayır teşekkürler.

  Eve dön yeter.

  Yüz kırk dokuz.

  Bir polisin temiz bir geçmişi olmalıdır.

  Ngai ailesiyle ilişkini kestiğini biliyoruz.

  Ama hala aynı babayı paylaşıyorsunuz.

  Bu da kayıtlarında yalan söylediğin anlamına geliyor.

  Başka seçeneğim yok.

  Üzgünüm ama ilişiğini kesmek zorundayım.

  Hala polis olmak istiyor musun?

  Olabilir miyim?

  Bana iyi bir neden göstermen gerek.

  İyi biri olmak istiyorum.

  Polis olmak istiyorsan bana yardım et.

  Bu kadar basit.

  Beni seçtiniz çünkü Hau'nu kardeşiyim değil mi?

  Gerekirse kendini tutuklayabilir misin?

  Nereden başlayabilirim?

  Vur ona!

  Vur ona!

  Yere ser!

  - Nasılsın ufaklık.

  - Buraya gel  Susun!

  İyi misin?

  Kalk ayağa!

  Nasılsın?

  Görüşürüz  Ne oldu?

  Neyin var?

  Ağrıyor mu?

  Bugün babam öldü.

  Bana çok iyi davranırdı.

  Müdürden cenazesi   için izin istedim.

  O da "Tutuklu olduğunu bilmiyor musun?

 " dedi.

  Buna bile hakkım yok.

  Öz babamın  cenazesine katılamıyorum.

  Sen bunu anlamazsın.

  Git buradan!

  Git buradan!

  Hadi sakin ol.

  Delirdin mi?

  Yan'ı göreve mi aldın?

  Hau'nun üvey kardeşi olduğunu biliyorsun.

  Sorun ne?

  Bana dosyasını ver.

  Şimdi de Şef'i mi oynuyorsun.

  Dosyasının arşivde olduğunu sen de biliyorsun.

  Seni kardeşim saydım.

  Tek istediğim bir dosya.

  Kardeşimsen bunu isteme.

  Bu kadar yeter.

  Sakin ol.

  Bağırma.

  Çocuğu düşürmüş.

  Çok önemli değil.

  Sadece bir bebek.

  Başkasını yaparsınız.

  Anladın mı?

  Dört yıldır birlikteyiz.

  Defalarca senin kefaletini ödedim.

  Önce ailenle yemek yiyorsun.

  Sonra mafya ile savaşıyorsun.

  Çocuğumuzun senin gibi olmasını istemiyorum.

  Anladın mı?

  Neden bu kadar sinirlisin?

  Önemli değil.

  John senin zeki olduğunu söylerdi.

  Ailene yardım etmeyi düşünüyor musun?

  Ngai ailesinden uzak durmak istediğini biliyorum.

  Ama biz kardeşiz.

  Bu bir gerçek.

  Pazar günü kızımın doğum günü.

  Sen de davetlisin.

  Benimle konuşmaktan nefret ediyorsun değil mi?

  Hayır.

  Terfi ettin mi?

  Süper stajyer mi olacaksın?

  Ne zaman gerçek bir polis olacaksın?

  Sam şaka yapıyor.

  Hadi gül biraz.

  Yardımların için sana teşekkür ederim.

  Acemi bir polisken birkaç olayda  sana yardım ettim ama şimdi sıra sende.

  Borcunu ödemeye ne dersin ha?

  Bunu bir düşün  Ne yapacaksan yap.

  Annenin güzel bir poposu var.

  Ne yapıyorsun?

  Oğlun koca aptalın teki.

  Sana mı çekmiş?

  Ne dersin?

  Çok komiksin.

  - Ben gidiyorum.

  - Hemen mi?

  Bay Ngai ile görüşeceğim.

  Geç kalıyorum.

  Sam sana iyi davranıyor.

  Ama kendine iyi davranmıyor  Dört yıl oldu.

  Artık görev alması gerekiyordu.

  Ama her şeyi Ngai'ye bıraktı.

  Şimdi Ngai ailesi büyük ve kötü.

  Bizim sayemizde  Hau'nun bunu bilmesi lazım.

  Dört yıl boyunca.

  Hiç uyumadım.

  Ben Müfettiş Wong'um.

  Üzülme Mary.

  Seni korurum.

  O zaman sözünü tut.

  Tutacağım.

  Hey!

  Nasılsın ufaklık?

  İki gün önce emlakçı yanıma uğradı.

  Bu eve ne kadar teklif etti dersiniz?

  Yüz atmış milyon.

  Evet yüz atmış milyon verdi.

  Hong Kong'un nesi var?

  Ha söyler misiniz?

  Babam burayı aldığında buranın   değeri sadece dokuz milyondu.

  Ne dünya ama  Doksan yedi yaklaşıyor.

  Göç vakti geldi.

  Ama bu o kadar sorun değil.

  Günümüzde iletişim çok basit.

  Her şey bir telefon kadar yakın  Ben sadece telefon faturaları için üzülüyorum.

  Biliyorsunuz telefon firmaları dolandırıcı.

  Annemle konuştum.

  İşlerimiz çok iyi gidiyor.

  Evet çocuklar, benim için çok çalıştınız.

  Size karşı nankör olmak istemem.

  İşlerin kontrolünü size bırakacağım.

  Bunu bir hediye sayın  veya emeklilik sigortası.

  Yiyin!

  Ne kadar isterseniz!

  Beraber daha fazla zaman geçirmeliyiz, bugünki gibi.

  Ayrılacak mısınız?

  Siz gittikten sonra ortalık karışacak.

  Budistsin değil mi Sam?

  Başlamak basittir, ayrılmak zordur.

  Ben ayrılıyorum.

  Benim için sevinmelisin.

  Bunu çok düşündüm.

  Gelecek kokainde.

  Güney Amerika'dan dört gemi gelecek.

  Ufak şilepler.

  Taylandlı'larla görüştüm.

  Sen tekel olacaksın.

  Şef olacaksın, marketin lideri.

  Tayland'a git ve malı yüklet.

  Diğer dört gemiden kurtulmak mı istiyorsun?

  Öp bakalım.

  Aferin.

  Yan.

  - Biraz kenara çekilebilir misiniz?

  - Tamam.

  Hadi sen de gel.

  Geliyorum.

  Evet çekiyorum.

  Dikkat.

  Hazır.

  Gülümseyin.

  Son iki yıldır buralarda değildim.

  Bu çok zor.

  Aileden uzakta.

  Her zaman aileyle birlikte olamıyorum.

  Kardeşlerinin hepsi temiz işlerde.

  Aile için her şeyi   babam ve ben yaptık.

  Umarım sen de yaparsın.

  Önümüzdeki hafta görüşmeye sen de gel.

  Seni yoldan ararım.

  Sanırım bu iş onun için çok önemli.

  Gelecek Çarşamba şahsen kendisi gidecek.

  Bu dördüncü olacak.

  Kwun'un ölüm yıldönümü.

  Hau Büyük Dörtlü'ye darbe vurmak istiyor.

  Peki.

  Sam'i niye gönderdi?

  Bilmiyorum.

  Sam yardım ediyor olabilir  Tabi  Öldürmek istemiyorsa.

  Hey  İki gündür sizi izliyorum.

  Şefiniz olarak bilgi istiyorum.

  Sen de Ngai ailesindensin.

  Yaptığın şeyin farkında mısın?

  Amirim  ben polisim!

  Güzel.

  Selam ver o zaman.

  Bir masa ayırdım.

  Sen de katılır mısın?

  Hey.

  Nasıl olmuş?

  Keung!

  Bu kıyafetle ne yapıyorsun?

  Av peşindeyim.

  Kendime güzel   bir kız bulacağım.

  - Tatlım!

  - Evet?

  Gideceğini neden haber vermedin?

  İş için buradayım tatlım.

  Tatil için değil.

  Merak etme.

  Rahat duracağım  Hau, Wah ve diğerlerini ortadan kaldıracak.

  Biliyorum.

  Ama hedefinde sen de varsın.

  Bu çok saçma.

  Bu nasıl olacak?

  Ben gelene kadar havaalanında bekle.

  Uçma zamanı patron.

  Şu an yapabileceğim tek şey bu.

  Uçak indiğinde Sam'ı tekrar ara.

  Hau'yu bu akşam öldüreceğim.

  Fazla acele etme!

  Acele etmiyorum  Dört yıl önce  Hau'yu öldürmemi sen istemiştin.

  Ne olacak?

  Bana şantaj mı yapıyorsun?

  Sana şantaj falan yapmıyorum.

  Sadece ikimiz de sınırı aştık.

  Geri dönemeyiz.

  Herkesi yerine göndereceğim.

  Bu geceki operasyon çok gizli.

  A timi burayı izleyecek.

  B timi burada olacak.

  Benden emir bekleyecek.

  C timi hedefi izleyecek ve  Bana neden haber vermedin?

  Biliyorsun  Hau sürekli değişiklik yapıyor  Tek köstebeğin Yan olduğunu mu düşünüyorsun?

  Adamlarım yedi yıldır gözlüyorlar.

  Kartın nerede?

  Berabere.

  Birlikte yönetelim ha?

  Gidiyoruz.

  Kımıldamayın!

  Hau.

  Avukatın gelmesini bekleyebilirsin.

  Bizimle işbirliği yap.

  Pekala.

  Sizinle işbirliği yapacağım.

  Bu konuda ciddi misiniz Bay Ngai?

  Nedeni nedir?

  Babam derdi ki   "Her sonun   bir başı vardır.

 " Dört yıl önce öldü.

  İşte zamanı geldi.

  Kömür yeterince kızıştı.

  Ateş hazır.

  Patron, kız geldi.

  İşte buradasın.

  Bize ne göstereceksin?

  Bekleyin ve görün.

  Buldum efendim.

  İki yabancı da özel dedektif.

  Alo!

  Tatlım  - Neredesin?

  - Elbette Tayland'da.

  Geri dön!

  Sen deli misin?

  Neden döneyim?

  Soru sorma.

  Sadece dön.

  Hau seni öldürmek istiyor!

  Çok saçma.

  Ben onun için çalışıyorum.

  Dinle   Kwun'u ben öldürdüm.

  Videonuz var mı?

  Nedir bu?

  Güzel bir şov.

  Keung.

  Dikkatli ol.

  Hau ne dedi?

  - Sam.

  - Sunny!

  Dört yıl önce   Hau'yu öldürmemi sen istemiştin.

  Ne olacak?

  Bana şantaj mı yapıyorsun?

  Hayır.

  Sana şantaj falan yapmıyorum.

  Sadece ikimiz de sınırı aştık.

  Geri dönemeyiz.

  Ben ilgilenirim.

  Alan ve Johnson  Onları babamın katilini bulmaları için tuttum  Kimi bulduk dersiniz?

  Babama komplo kuran bir polis.

  Kanun koruyucu.

  Memur Luk!

  İşte televizyonda görünen şu adam.

  İster yakalayın  İster bırakın o size kalmış.

  Çok güzel bir şovdu.

  Çok fotojeniksin.

  Dört yıl önce   Sam'ın karısı size ne kadar para verdi?

  Bir şans daha verin bay Ngai.

  Onlara dört yıl önce bir şans vermiştim.

  Ama kullanmadılar.

  Bu gün sana bir şans versem   bunu kullanır mıydın?

  Yedi yıldır bizimlesin.

  Sen polissin.

  Bizse kötü insanlarız.

  Şimdi kader zamanı.

  Beni kandıramazsın.

  Senin müfettiş Lau babamı öldürttü.

  Sam'dan bir haber var mı?

  Patron aradı.

  İyi olduğunu söyledi.

  Onu burada beklemeni istedi.

  Gelecekmiş.

  Ailen nerede?

  Göç ettiler.

  Sen gitmedin mi?

  Hemen kaçmalıyız.

  Taylandlılar peşimizde.

  Hadi çabuk ol.

  Bunu başaramayacağını biliyorsun.

  Biliyorum.

  Karım Hong Kong'da tehlikede.

  Bize yardım et.

  Bunu neden yapayım?

  Ben de patronunu öldürmene yardım edeceğim.

  Bunu istediğini biliyorum.

  Ne diyorsun?

  Sana hep bir arkadaş gibi davrandım.

  Ona güvenme patron!

  - Yok ol!

  - Ona güvenme patron!

  Bırak şunu!

  Afedersin Sam.

  Tutuklamak için mi geldin?

  Hau'yu öldürmeni istiyorum.

  O zaman her şeyi unuturuz.

  Bu durumda konuşacak bir şey yok.

  Üstlerimle görüştüm.

  Her zaman için senin yanındalar.

  Neden?

  Komployla adam öldürttüm.

  Birliğimizin parçalanmasını istemiyoruz.

  Bu kadarı yeterli değil mi?

  Hey kartların nerede?

  Çıkar!

  Büyük kartı çeken kazanır.

  Ben kazandım.

  Gidiyoruz.

  Anahtarlar.

  Bunu unut.

  Ben bu oyunu çoktan kaybettim.

  Bu oyunu birlikte çıktığımız ilk gün bulmuştuk.

  Hep bu kartları kullandın.

  Hey  Biliyordum.

  Evet.

  Geçmişte kararı hep sana bıraktım.

  Şimdi dinleme sırası sende.

  İlk defa sen beni dinleyeceksin  Biz kardeş gibiyiz.

  Buna seyirci kalamam.

  Benimle günlerdir kontak kurmadı.

  Yan da.

  Anahtarlar.

  Yardım edin!

  Hayır.

  Biri yardım etsin!

  Bana neden yalan söyledin?

  Söylemedim.

  Sam'in başı dertte.

  Sana ben basit bir kadınım demiştim.

  Kocam için bir şeyler yapmam lazım.

  Tayland'a gidiyorum.

  Lütfen gitme.

  Gitmeliyim.

  Bizi sakın takip etme.

  Gitmeni istemiyorum.

  Lütfen gitme!

  Beş yıldır Sam'la birliktesin.

  Sam'a ne olduğunu bilemeyiz.

  - Belki de ölmüştür.

  - Sen ne diyorsun?

  Ben seni korurum.

  - Ne yapıyorsun?

  - Gitmeni istemiyorum.

  Çizgiyi aştın.

  Dinle beni!

  Ben senin patronunum!

  Karşıma bir daha çıkma.

  - Bu akşam havaalanında olacak.

  - Alo?

  Kwun'ı ben öldürdüm.

  Bir erkek beni aldatırsa her şeyi yapabilirim.

  ZAMAN Dosya numarası 3142.

  Müfettiş Wong komplo kurmakla yargılanıyor.

  Bu konuyla ilgili on birinci oturumu da tamamladık.

  Müfettiş Wong sorunuz var mı?

  Hayır  Hayır.

  11 Nisan 1995'de,  bu kaseti elde ettik.

  Buna göre  Komplo tezgahlamakla suçlanıyorsunuz.

  Kabul ediyorum.

  Tarih 1997 oldu.

  1 Haziran'a kadar durum raporunuzu alamazsak  hala terfi edebileceğinizi düşünüyor musunuz?

  Çince'de bir atasözü vardır.

  "Yeni bir kral ile yeni bir teba gelir.

 " Bence her şeye yeniden başlamalıyız.

  Size ne oldu?

  Size desem ki deliller yok edildi   yeniden başlar mıydınız?

  Ne diyorsunuz?

  Üzgünüm, kanunları çiğnedim.

  1997'den sonra polis gücünün morali hakkında ne düşünüyorsunuz?

  Çin halkı duygusaldır.

  Umarım Çin yasaları beni desteklemeye devam eder.

  Ama kendime inancım tam, efendim!

  Kararlarınıza saygı duyuyorum.

  Ama ben bu oyunu   çoktan kaybettim.

  Ne düşünüyorsunuz?

  Affedilirseniz onunla yüzleşecek misiniz?

  Savaş daha bitmedi.

  Hepimiz yangına çok yakınız.

  Şunu unutmayın!

  Hong Kong'u Ngai ailesi yönetmiyor.

  Bu dosya Interpol'den geldi.

  Karar vermeden önce oku.

  Tayland'da hiç cenazeye katıldın mı?

  Birkaç ay önce   karımın cenazesindeydim.

  Keşişler üç gün boyunca hiç durmadan dua ettiler.

  Ancak hiç göz yaşı dökmedim.

  Yakma günü geldiğinde   tabutunu oturma odasında bıraktılar.

  Çok sinirlendim.

  Hepsine saldırdım.

  Keşişler bana  "Tayland'ın töresi" dediler.

  Ölüler   gömülmeden önce   ebediyete varmadan   bizimle kalmaya ihtiyaç duyuyorlar.

  Beni anlıyor musun?

  Peki karım neden tabutta değildi?

  Sonsuzluğa mı varmıştı?

  Karın için üzgünüm.

  Keşiş elini buraya koydu.

  Ve dedi ki "Sorun yok   karın burada.

 " İşte Taylandılar   beni buradan vurdu.

  Ben de kendi kendime  "Geri dönülmez bir yola girdin.

 " dedim.

  Böylece Hau'nun ne kadar tehlikeli olduğunu yine gördük.

  Sana inanıyorum.

  Sen iyi birisin.

  Bunu yıllardır duymuyordum.

  Sağol.

  Planın nedir?

  Elimden gelenin en iyisini yapmak.

  Bu iş bittiğinde   Hong Kong'dan gideceğim.

  Lau!

  Değişmişsin.

  Bebek!

  Malı bozdun değil mi?

  Ne diyeceksin?

  Hepsini çek o zaman.

  Hey Yan.

  Çok ileri gitme.

  Bu çocukların moralini bozuyor.

  Bay Ngai beni buraya iş yapmam için gönderdi.

  Hoşlanmadın mı?

  Hastaneye götür.

  Yaşlı olmaları önemli değil.

  Onlardan öğrenecek çok şeyin var.

  John birkaç yıl dinlenecek.

  Ne demek istediğimi biliyorsun?

  Şu anda hiçbir engel istemiyorum.

  Politika için   teklifler alıyorum.

  Her şey yolunda giderse   ailem karanlıktan kurtulacak.

  Nasılsınız.

  Hung sizden bahsettiği zaman  Buna inanamadım.

  Siz çok gençsiniz Bay Ngai.

  Burcunuz nedir?

  - Öküz.

  - DemeK öküz yılı.

  Öküz iyi bir yıldır.

  Başkan Chan genç insanları sever.

  - Sizi sonra tanıştıracağım.

  - Teşekkürler.

  Sahi mi?

  Bay Chan, Triad'lardan pek hoşlanmaz.

  Evet.

  Bu doğru.

  Müfettiş Leung.

  Bay Ngai emniyete yardımcı olması için davet edildi.

  Sahi mi?

  Tebrik ederim.

  - Müfettiş Chong golf oynar mısınız?

  - Chong San.

  Chong San?

  Sorun nedir?

  Merhaba Ben Ngai.

  Ngai Wing Hau.

  Bay Ngai'nin avukatıyım.

  Bu gün tören var.

  Bu bekleyebilir.

  Peki hayır dersem bu sizin için bir sorun olur mu acaba?

  Bay Ngai.

  Adam öldürmekten tutuklsunuz.

  Konuşmama hakkınız var.

  Söyleceyekleriniz   aleyhinize kullanılabilir.

  Sorunuz var mı?

  Hayır.

  Dosyaları okudum.

  Adam öldürmeden bir şey çıkmaz.

  Ancak örgüt lideriği  Biraz sorun yaratabilir.

  Siyasi partiler ve dernekler aradı.

  Davetlerini iptal etmişler.

  Pekin'i ara.

  Yardım edecek birilerini bul.

  Bana bırakın, ben hallederim.

  Unut bunu.

  Ayrıca.

  Aleyhimize konuşacak birini bulmuşlar.

  Herkes bunun Sam olduğunu biliyor.

  Bizim aleyhimize tanıklık yapacak.

  - Bu kadar.

  Yapacak bir şey yok.

  - Bize sorun olmaz demiştin!

  Artık herkesin gözü onun üzerinde.

  Şimdi ne yapacaksın?

  Ben ne yapacağım?

  Hükümeti mi tehdit edelim.

  Yanlış bir şey yapma.

  Hepimiz aynı gemideyiz.

  Hayır.

  Ben iniyorum.

  Ben avukatım.

  Sizin gibi değilim.

  Üzgünüm.

  Evet.

  Sam'ın Tayland'da bir karısı ve kızı var.

  Bu senin sorunun.

  Sen ve   kardeşlerim, annemi alıp Hawai'ye gidin.

  Tamam.

  Bir süre buradan uzaklaşalım.

  - Sana ne olacak?

  - Ben iyi olacağım.

  Üzgünüm, aileme yardım edemiyorum.

  Hey biz bir aileyiz!

  Anneme dikkat edin.

  Merak etme biz ilgileniriz.

  Evet.

  Ben şahitlik yapsam bile   Hau sadece birkaç yıl yatar.

  Evet.

  Sonra seni öldürmeliyiz  Rahat yaşaman için.

  Evet  Sana teşekkür etmeliyim.

  Sensiz geri dönemezdim.

  Evet.

  Şimdi buna vakit yok.

  Bir ihtiyacın olursa iste.

  - Onlar seni koruyacaklar.

  - Tamam.

  Patron.

  Sağol.

  Nasıl gidiyor?

  İyi.

  Sivilliğe terfi ettim.

  Önümüzdeki ay stajyer müfettiş olacağım.

  Mary ayrılmadan önce   seni aradı mı?

  Patron.

  Fazla üzülme.

  İhtiyacım olursa   seni aramamı istediler.

  Yardım edecek misin?

  Geri döneceğini düşünmüyordum.

  Neden?

  İşte buradayız.

  İki yıl oldu.

  Babam yüzünden iki yıl boyunca beni aramaya cesaret edemedin.

  Benimle yüzleşemez miydin?

  Evet.

  Hau'yu tutuklayabilmen için her şey hazır.

  Dosyaları güne göre sıraladım.

  Bana neden hala yardım ediyorsun?

  Sana yardım etmiyorum.

  Ben bir polisim.

  Müfettiş Luk'a verdiğim sözü tutmak istiyorum.

  Artık kötü biri olmak istemiyorum.

  İki yıl sonra şef olacağım.

  Ne için?

  Hapse girmek için mi?

  Geçmişi unutalım.

  Beni departmana geri alın.

  Bana bir masa verin.

  Mutlaka deniz manzaralı olsun.

  Ama sonra bir daha karşıma çıkma.

  Merak etme.

  Beni bir daha görmeyeceksin.

  Bir şey daha var.

  Bazı sözleri deşifre edemedim.

  Anlamazsan beni ararsın.

  Ayrıca emirlere karşı gelme.

  Eğer gelirsen seni vururum.

  Güzel.

  Artık günahlarım affolacak.

  Bu o kadar basit değil.

  Teşekkürler, memur bey.

  Süreç üç gün sonra başlayacak.

  Evet, OCTB.

  Müfettiş Wong.

  Sam kaçtı!

  Mutfaktan çıktı.

  Mutfağa kim bakıyordu?

  Özür dilerim, efendim.

  Kaçmadan önce Sam'ı Tayland'dan aradılar.

  Alo?

  Bay Ngai?

  Nasıl yardımcı olabilirim?

  Beni siz aradınız?

  Şimdi size nasıl yardım edebilirim söyleyin.

  Otur!

  Öldürün beni.

  Öldürün ve her şey bitsin.

  Bunu neden yapayım?

  Uzun zamandır böyle bir şey yapmadım.

  Her şey tatlıya bağlanabilir.

  Hong Kong ikimiz için de yeterince büyük, Sam.

  Ortak bile olabiliriz.

  Geçmişi unutalım.

  Beni öldüreceksiniz.

  Bu akşam beni öldüreceksiniz.

  Ya kızına ve karına kim bakacak?

  Az önce Hau, Tayland'da Sam'in karısını ve kızını kaçırdı.

  Şu Tayland'lı güzeli mi?

  Bütün bu yıllar boyunca hayatta kalmayı başardım.

  Başardım çünkü Tayland'da dostlarım vardı.

  Bu telefona bakmalısın.

  Hawai'den geliyor.

  Bütün ailen orada.

  Tayland'lı dostlarım da orada.

  Baba!

  Neredesin?

  Bay Ngai!

  Kapa çeneni!

  Size söyledim.

  Beni bu akşam öldüreceksiniz.

  Silahı yerine koyun Bay Ngai!

  Bırakın yapsın.

  Beni daha önce bir kere öldürmeye çalıştı.

  Bırak şimdi yapsın.

  Memurlar  Bana ateş ettikten sonra   onu vurup vurmamak size kalmış.

  Her sonun bir başlangıcı vardır.

  Her zaman bedel ödenir.

  İki sorum var.

  Ailesini öldürdün mü?

  Elbette hayır.

  Arkadaşlarım ve ben onları sadece korkutmak istedik.

  Onları senin için öldürmemi ister miydin?

  Hayır desem bana inanır mısınız?

  Ben burada kendimi ölüme hazırladım.

  Bu yapabileceğim tek şey.

  Üzgünüm.

  Yüzlerce delil toplayabilmek için çok çalıştım.

  Tek amacım seni   canlı olarak hapse gönderebilmekti.

  Nasılsın?

  Taylandlı adam, Sam.

  Paul.

  Teşekkürler.

  Çok iyi.

  Artık ortağız.

  Kokain az önce Hong Kong'a doğru yola çıktı.

  Ngai'nin payını sileyim mi?

  Paul.

  Fazla ileriye gitmesek iyi olur.

  Benimle tanışmış olman senin için büyük şans.

  Yoksa şimdiye ölmüş olurdun.

  Silahım seni öldürmediği zaman kader bizi ortak olarak birleştirdi.

  Asla ileri gitmemeliyiz.

  Anladın mı?

  Hong Kong'un bağımsızlık kutlamaları   saat onbir yirmi'de başladı.

  İki ülkenin de milli marşı çalındı.

  Belediyenin üzerindeki   İngiliz Bayrağı indirildi.

  Tören çok sade ve asil oldu.

  Tören başlamadan önce her taraf çok sessizdi.

  İki ülkenin orkestraları çalarken   Çinli temsilciler poz verdiler.

  Prens Charles ve Vali Patten gülüyordu.

  Tören başladığı zaman üç İngiliz   ve üç Çinli asker aynı podyumda yürüdüler.

  Çinli askerler   Çin Halk Cumhuriyeti'nin   bayrağını göndere çektiler.

  Arkalarında üç Hong Kong polisi, Hong Kong bayrağı taşıyordu.

  Bu sırada bütün davetliler ayağa kalktılar.

  Saat gece yarısını gösteriyordu.

  1 Temmuz 1997'de  birlikte sallanan   Çin ve Hong Kong bayrağı   koloniler çağının   bittiğini gösteriyordu.

  Bu aynı zamanda bir ülke için   iki ayrı yönetim biçimi demekti.

  Böylece Çin Halk Cumhuriyeti   Hong Kong Özerk Bölgesi kurulmuş oldu.

  Tamam, anlaşıldı.

  Seni yanıma alacağım.

  Şefler arasında en kötüsü hangisidir biliyor musun?

  Çirkin olan.

  Şunlara bak.

  Ne kadar güzeller.

  Adınız nedir hanımefendi?

  Adım  Galiba  Mary.

  Mary.

  Mary.

  M-A  M-A-Y  M-A-R-Y.

  Sanıyorum  Adım M-A-R-Y.

  Sonsuz Cehennemin Üç Ayrı Bileşeni Vardır.

  Bitmeyen Zaman.

  Sonsuz Bir Mekan Ve Acı.

  BEŞ GÜNAHLI ÖLÜMLÜLERDEN   HER KİM Kİ BU CEHENNEM DÜŞERSE SONSUZ BİR ACIYA MAHKUM OLUR.

 ||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar