Print Friendly and PDF

Translate

Karanlık Adam (1990) Darkman

|

 


96 dk

Yönetmen:Sam Raimi

Senaryo:Sam Raimi, Chuck Pfarrer, Ivan Raimi

Ülke:ABD

Tür:Aksiyon, Suç, Bilim-Kurgu

Vizyon Tarihi:01 Nisan 1991 (Türkiye)

Dil:İngilizce

Müzik:Danny Elfman

Oyuncular

Liam Neeson

Frances McDormand

Colin Friels

Larry Drake

Nelson Mashita

Özet

Onun sahip olduğu herşeyi yok ettiler.Şimdi suçun yeni bir düşmanı var ve adaletin de yeni bir yüzü. Dr.Peyton Westlake'in labaratuarı sadist Robert Durant tarafından yerle bir edilince,Westlake intikam için ava başlar. Sam Raimi'den aksiyon yüklü bir macera.

Altyazı

Çünkü bir baş belası.

 Hayır dediğimi söyle.

 Ona da hayır diyorum.

 Ona, canın cehenneme de.

 Hayır.

 Bir dakika sonra burada olacak.

 Beni arazimden, güç kullanarak   atabileceğini sanan bir adam.

 Önemli değil.

 Sadece kendini sert sanan biri.

 Geliyorlar.

 Silahlarını alın.

 Bu beyefendiler için bir sürprizimiz var.

 Robert Durant.

 Sen ve kızlarının üstüne arayacağız.

 Şu güzellere bakın.

 Tamam bu temiz.

 Bunda bir şey yok.

 Ayağın sakat mı?

 Ayağım yok.

 Bir keresinde tahta bacaklı bir nişanlım olmuştu.

 Ne oldu?

 Bacağını kırdım.

 Tamam, kesin saçmalığı.

 Sana söyleyeceğim üç şey var, Durant.

 Bir: Ben malımı satmıyorum.

 İki: Hiç kimse Eddie Black'e meydan okuyamaz.

 Özellikle bir avuç çekik göz.

 Ve üç: Bunlar hoşuna gitmiyorsa   ki gitmediğini görebiliyorum   testislerinizi kesebiliriz.

 Belki bu, sizi daha çok tatmin eder.

 Ölün!

 Hepsini öldürün.

 Şimdi  Benim maddelerime bir göz atalım.

 Teker teker.

 Bir.

 Öfkemin beni kontrol altına almaması için çalışırım.

 İki.

 Her zaman başarılı olamam.

 Üç.

 Yedi maddem daha var.

 Sistem, veri almaya hazır.

 Sadece biraz daha dayan.

 Pislik.

 Parçalanma süresi?

 99 dakika.

 Yine.

 Neden?

 Neden, neden, neden?

 Sentetik deri veri analizi.

 Bozulmaya sebep olan ne?

 Likit deri neden dayanmıyor?

 Oluşturma süreci kolaydı.

 Doku reddi?

 Bunu çözmüştük.

 Yakın olduğumuzu biliyorum.

 Zeki insanlarız.

 Peki sorun ne?

 Bu hücreleri neden koruyamıyoruz?

 Ne yapacağız şimdi?

 Şimdi?

 Evet.

 Yeniden düşüneceğiz.

 Sabırlı   tarafsız olacağız.

 Ne kadar süreceği umurumda değil, Yakitito.

 Orada bizi beklediğini biliyorum.

 Bunu hissedebiliyorum.

 Neredeyse tadını alıyorum.

 İşte burada, hayallerindeki kız.

 - Peyton!

 - Çok tatlısın.

 Deri nasıl gidiyor?

 Hala 99'u geçemedi.

 Olacak.

 Olacağını biliyorsun.

 Kendine bir bak.

 Akılsız bir isyankar.

 Ne güzel günlerdi.

 - Hey  - Ne?

 - Buraya gel.

 - Ne?

 - Gel buraya.

 - Aklından ne geçtiğini biliyorum.

 Sana bir şey göstereceğim.

 Neden çıkarması bu kadar zor şeyler giyiyorsun.

 Hadi gel, dans edelim.

 Herb Gorson, lütfen.

 Al bebeğim.

 - Peyton!

 - Affedersin.

 Herb, merhaba.

 Ben, Julie Hastings.

 Dinle, Von Hoffenstein anlaşmasını incelerken   bir kaç not buldum.

 Ve sanırım bulmamam gerekiyordu.

 Öyle mi, ne peki?

 Claude Bellasarious'a gönderilmiş bir kaç mektup.

 Ve   tahsis komisyonundaki çeşitli kişilere   yapılmış ödemelerin kayıtları.

 Sence bunun anlamı ne?

 - Bence bunlar rüşvet.

 - Peki ne yapmamız gerekiyor?

 İlk olarak Strack ile konuşmak istiyorum.

 Onlara bir şans tanıyacağım.

 Daha sonra bana haber verir misin?

 Evet tamam.

 - Tamam görüşürüz.

 - Sonra konuşuruz Herb.

 Hoşça kal Herb.

 - Gitmek istemiyorum.

 - Öyleyse gitme.

 Gitmek zorundayım.

 Gitmek zorundayım.

 Geç kaldım.

 Kal lütfen.

 Seni ararım.

 Görüşürüz.

 Belki.

 Julie!

 Julie, bekle.

 Ne oldu?

 Ben düşünüyordum da  Bence evlenmeliyiz.

 Evlilik?

 Bu şirkette işleri daha yeni yoluna koydum ve   kendi evimin olmasını çok seviyorum.

 Seninle neredeyse birlikte yaşıyoruz.

 Evlilik sadece sabahları telefona senin bakman   ve eğer büyükannemse yanlış numara demek olacak.

 Zavallı kadın Alzheimer olduğunu düşünmeye başladı.

 Bunu şimdi konuşamam.

 Julie, benimle evlenmeni istiyorum.

 Peyton, seni seviyorum.

 Biliyorum ama  Ama bunu düşünmem gerek tamam mı?

 Bay Strack, bazı dokümanları inceliyordum ve   kafamı karıştıran bir şeye rastladım.

 Ofisinizden, Claude Bellasarious'a gönderilen bir not.

 Bazı ödemelerden söz ediyor ve  Evet, o notu biliyorum.

 Bana o ödemeler şey gibi göründü  Ödemelerdi.

 Tahsis komisyonuna.

 Tam adını koymak gerekirse, rüşvet.

 Bu seni şok mu etti?

 Hayır.

 Bu kadarını tahmin ettim.

 Bundan haberinin olmaması gerekiyordu.

 O dosyanın elden ele dolaşmaması gerekiyordu.

 Yine de senden şunu anlamanı istiyorum.

 Şu makete bir bak Julie.

 Bu bir rüya.

 Dönümlerce nehir kıyısı arsa çürümekten kurtuluyor.

 Binlerce iş yaratılıyor.

 Büyük bir bina.

 Gelecek için kurulacak   çok büyük bir bina.

 Diğer rüyalarla karşılaştırıldığında çok kötü değil.

 Ve bu rüyayı gerçekleştirmek için   ödenen bedel bazen pek hoş olmuyor.

 Evet, ben kaçmıyorum.

 Öyle olsun istiyorum.

 Ne oldu?

 Beni tutuklayacak mısın?

 Bu, elimde bir suçun gerçekleştiğine dair   kanıt olması gerçeğini değiştirmiyor.

 Sana şöyle tavsiyede bulunayım.

 Kendine bir kaç dakika izin ver.

 Kadınlar tuvaletine git.

 Çantanı burada bırak.

 Benim yanımdayken o nota ne olacağı ise   benim sorumluluğumda.

 Keşke bu kadar basit olsaydı.

 Öncelikle, not şu an yanımda değil.

 Seni korumaya çalışıyorum.

 Robert Durant adı   sana bir şey ifade ediyor mu?

 Uyuşturucu, dolandırıcılık   ve emlak.

 Bu proje için rakibimiz, Robert Durant.

 O çok tehlikeli bir adamdır Julie.

 Ve o belgeye ulaşmak için   elinden geleni yapacağından eminim.

 DNA içeriği kabul edilebilir.

 Glikoz mükemmel.

 Hatta kolajenleri bile kontrol ettik.

 Çok iyiler.

 Bu inanılmaz.

 Her gün farklı bir kombinasyon deniyoruz.

 Süre, Yakitito.

 Süre.

 98 dakika.

 Yine sigorta.

 Onarırım.

 O hatta fazla yüklendiğimizi biliyordum.

 Yakitito, süre.

 Süre?

 99.

 100 dakika.

 Ne?

 Ne?

 Hücreler dayanıyorlar.

 Kararlılar.

 Ama Doktor Westlake, neden şimdi?

 Karanlık.

 Tabi ki.

 Karanlık.

 Sentetik hücreler ışığa duyarlı.

 Bu inanılmaz.

 Karanlığın özelliği ne?

 Nasıl bir sır saklıyor?

 Hala kararlılar.

 Süre, Yakitito, Süre!

 101 dakika.

 Sonunda   zarar görmüş deriyi değiştirebileceğiz.

 Hayır, Yakitito, hayır.

 Henüz değil arkadaşım.

 Yaptığımız, bulmacanın bir parçasını çözmekti.

 Hala bir soru var.

 Hücrelerin ışıkta 99 dakikadan fazla   dayanmasını nasıl sağlayacağız?

 Ama en azından biliyoruz ki ışıkla ilgili.

 Ben bakarım.

 Aptalca kahramanlık gösterisi yapma lütfen.

 Biz sadece belgeler için geldik.

 Bellasarious notları nerede, söyle.

 Güneşle birlikte dinen bir fırtına gibi ortadan kaybolalım.

 Ben, neden bahsettiğinizi bilmiyorum.

 Ne yazık.

 Ne notları?

 O notları istiyoruz.

 Yardımcının zor durumu, hafızanı tazelemene yardım edebilir.

 Ona veda etmen gerekebilir.

 O bir asistan.

 Bırakın nefes alsın.

 Doktoru duydun.

 Havalandırın.

 Hayır.

 Hayır.

 Bingo.

 Güzel.

 Asyalı'nın parmaklarını getirin.

 Beyler.

 Rick, seninle gurur duyuyorum.

 Doğrudan beyne.

 Böylesi hoşuma gider.

 Evlenmek.

 Çok fazla çalıştığını görmedim.

 Adam havaya uçmuş.

 Tek buldukları, bir kulak olmuş.

 Küçük bir parça.

 Gömmek çok zamanımı almadı.

 Merak etme.

 Her şey düzelecek.

 Tamam, açmaya hazır olun.

 Tamam.

 İki süngere daha ihtiyacımız olacak.

 Tamam.

 Getiriyorum.

 Tamam.

 Neredeyse hazırız.

 - Gözlerini kontrol edelim.

 - Sedyeyi buraya getirin.

 Buraya.

 Onu kaybedebiliriz.

 Sıradaki 30-35 yaşlarında.

 Erkek.

 Kimliği ya da hastane kaydı yok.

 Şehrin güneyinde nehir kıyısında bulmuşlar.

 Orada çok fazla evsiz ve yerli yaşıyor.

 Her hafta en az üç isimsiz geliyor.

 Bu, Bay İsimsiz gibi bir döküntü haline gelene kadar   kimse onlarla ilgilenmiyor.

 Vücudunun%40'ını kaplayan yanıklar var.

 El ve yüz, en ciddi hasar gören yerler.

 On yıl önce yanık acıları dayanılmaz olurdu.

 Bu adam, hayatının kalanını çığlık atarak geçirebilirdi.

 Şimdi, Rangeveritz Tekniği'ni kullanıyoruz.

 Kısaca spino-thalamic demetteki sinir uçlarını kesiyoruz.

 İşte böyle.

 Bu şekilde sinirler beyne acı ve titreşim duyularını iletmiyor.

 Artık beyin, acı duyusunu alamadığı için   ona iğne batırdığınızda   hiçbir şey hissetmiyor.

 Her tedavi yönteminde olduğu gibi   bu ameliyatın da ciddi yan etkileri var.

 Vücut, hissetmemeye başlayınca   bu kadar çok duyusal veri kaybolunca   beyin, açlık çekmeye başlıyor.

 Her zaman aldığı verileri alamayan beyin   elindeki uyarıcılarla ve duyularla yetiniyor.

 Ve onları güçlendiriyor.

 Yabancılaşma ve yalnızlık çekiyor.

 Kontrolsüz şiddete de sıklıkla rastlanıyor.

 Artık adrenalin, vücudunda ve beyninde   kontrolsüz olarak dolaşıyor.

 Ve ona, artan bir güç veriyor.

 Doğal olarak, iyileşmeleri için her şansı veriyoruz.

 İyimser olmasını sağlayıp, güven veriyoruz.

 Ona, iyileşme potansiyelinden bahsediyoruz.

 Şahsen, ben ona çok fazla şans tanımıyorum.

 Kod mavi.

 Yanık birimi.

 Doktor?

 Buradan ben sorumluyum.

 Buradan ben sorumluyum.

 Geçmeme izin verin.

 Julie.

 Benim!

 Benim!

 Benim!

 Laboratuarım.

 Bütün çalışmalarım.

 Hayır, olamaz.

 Hayır!

 Hayır!

 Hayır!

 Hayır!

 Hayır!

 Merhaba.

 Evim.

 Güzel.

 Güzel.

 Sistem  Sistem  Sistem, sayısallaştırma işlemi için hazır.

 Lütfen kodunuzu girin.

 Tamam.

 Sayısallaştırma süreci başladı.

 Başladı.

 Yetersiz veri.

 Olamaz.

 Hayır, lütfen.

 Lütfen, hayır.

 Çeyrek daire A ve Çeyrek daire C   tanınamıyor.

 Nerede hata yapıyorum?

 Ne?

 Evet.

 Çeyrek daire.

 Çeyrek daire.

 Kopyala.

 Doku kopyalama işlemi başladı.

 Sayısallaştırma işlemi başladı.

 Evet işte böyle.

 Zekice, zekice.

 Yeniden oluşturmaya 571 saat 57 dakika.

 Deriyi mükemmelleştirmem gerekecek.

 Yanlış!

 Yanlış!

 Ellerim.

 Onlar onu, ellerimi aldılar.

 Ellerim  Ellerimi aldılar.

 Ellerim  STRACK ENDÜSTRİLERİ Geleceğin Şehri Balosu Geldiğin için teşekkür ederim.

 Julie, son zamanlarda yaşadıklarından sonra   seni rahatsız etmek istemedim.

 Ama Bellasarious notları hakkında   bir karara varıp varmadığını öğrenmem gerekiyor.

 Karar, ikimiz için de verildi.

 Belgeler yangında yok oldu.

 Sakıncası yoksa, bundan söz etmek istemiyorum.

 Julie, bahsettiğim için özür dilerim.

 İnan bana   neler hissettiğini biliyorum.

 Gerçekten.

 Ne yazık ki yas için bir tedavi yok.

 Ama acını azaltabilecek şeyler var.

 Buna dans deniyor.

 Bir martini ister misin?

 Evet.

 Bayılırım.

 Tamam.

 Havalandır onu.

 Adamın adı Robert G.

 Durant!

 Sana teslimatı nereden alacaklarını söyledim.

 Tanrım!

 Sana her şeyi anlattım.

 Biliyorum Rick.

 Söylediğini biliyorum.

 Ama istersen, söylemediğini varsayalım.

 Al bakalım tatlım.

 Bu, en sevdiğin.

 - Nasılsın bakalım?

 - Bugün çok iyiyim.

 Hey, Pauly.

 Nasılsın dostum?

 Bakıyorum yine mideni dolduruyorsun.

 İşte para, dostum.

 Hediyeni aldın ha?

 - Görüşürüz.

 - Görüşürüz.

 Sistem, sayısallaştırmaya başlamak için hazır.

 Lütfen kodunuzu girin.

 Kod onaylandı.

 Veri girişi gerekiyor.

 Sistem, beklemede.

 Zamanı geldi.

 Evet.

 Hey, Pauly.

 Durant, Rick'in nerede olduğunu merak ediyor.

 Ve çok kızgın.

 Çok kızgın.

 Sebebini bana sorma.

 Ricky'yi sevdiğini biliyorum.

 Pauly, Ricky'nin nerede olduğunu biliyor musun?

 İyi misin, Pauly?

 Evet.

 İşte para.

 Pauly, senin için çok endişelendik.

 Hey, Bay Durant.

 Uyuyakalmış olmalıyım.

 Özür dilerim.

 Sanırım teslimatı kaçırdım.

 Para nerede, Pauly?

 Ne parası?

 Ben teslimata gitmedim.

 Rio.

 Birinci sınıf.

 Ne hoş.

 Ve bir tane de Rick için.

 Evet.

 Bu, ortadan kayboluşunu açıklar.

 Hey, benim bundan haberim yok.

 Para nerede Pauly?

 Ne parası?

 Size yemin ederim Bay Durant   ben teslimata gitmedim.

 Ben burada uyuyordum.

 Tanrı aşkına.

 Yemin ederim.

 Nasıl giyindiğimi bile bilmiyorum.

 Evet, Pauly   sana iyi uçuşlar.

 Bana ne oldu böyle?

 Ben ne oldum?

 Lütfen.

 Lütfen dayan.

 Sadece bir kerelik.

 Ne?

 Neyim ben?

 Neyim ben?

 Bir tür sirk ucubesi mi?

 Öyle miyim?

 Bir ucube miyim?

 Belki de başıma şapka takmalıyım.

 Hoşuna gitti mi?

 Evet?

 Evet?

 Dans eden ucubeyi görün.

 Sadece 5 dolar.

 Dans eden ucubeyi görmek   sadece 5 dolar.

 Sizi eğlendireceğim.

 Size ucubeyi göstereceğim.

 Hepiniz eğleneceksiniz.

 Size, ucubenin kim olduğunu göstereceğim.

 Evet!

 Tanrım!

 Tanrım!

 Dayanamıyorum artık.

 Ben bilim adamıyım.

 Evet.

 İşte bu.

 Objektif düşün.

 Analiz et.

 Analiz et.

 Bekle.

 Bekle.

 İşte bu.

 Öfkeni kontrol et.

 Sadece   sakin ol Peyton.

 Sakin.

 Sakin ol oğlum.

 Ben bir bilim adamıyım.

 Ben bir bilim adamıyım.

 Yeniden oluşturma programı  Yeniden oluşturma programı tamamlandı.

 Julie.

 Hayır.

 Korkma Julie.

 Benim hayatım.

 Hayır.

 Lütfen Julie, lütfen.

 Benden korkma.

 Beni dinle.

 Kimsin sen?

 Benim.

 Peyton.

 Sen ölmüştün.

 Hayır.

 Hayır Julie, hayır.

 Bir hastanedeydim.

 Komadaydım.

 Kendimde değildim.

 Julie, lütfen.

 Lütfen.

 Lütfen sarıl bana.

 Özür dilerim.

 Özür dilerim.

 Nasıl söyleyeceğimi bilemedim.

 Seni görmem gerekiyordu.

 Her şeyin aynı olacağını bilmek istiyordum.

 Evet.

 Ama Peyton, anlayamıyorum.

 Biliyorum, bu bir şok.

 Ama Julie, çok fazla şey var.

 Ve sana her şeyi anlatacağım.

 Sadece zamana ihtiyacım var.

 Sarıl bana Peyton.

 Beni bırakma.

 Sadece biraz zaman gerek.

 Tamam.

 Doktorların komadan sonra   beni görmeni neden istemediklerini anlıyorum.

 Bu onların fikri.

 Seninki ne?

 Bunu çözmek için zamana ihtiyacım var Julie.

 Tek başıma.

 Peki biz ne olacağız Peyton?

 Yeniden sensiz kalmak istemiyorum.

 Benim de sana ihtiyacım var, Jules.

 Bu yüzden buradayım.

 Kendimi   paramparça olmuş bir oyuncak gibi hissediyorum.

 İçim dışıma çıkmış gibi.

 İçimde neler hissettiğimi bir bilsen.

 Utanıyordum.

 Korkuyordum.

 Beni yeniden istememenden korkuyordum.

 Elbette seni hala istiyorum.

 Julie  Julie, ya yaralanmışsam?

 Diyelim ki kötü bir yaram var.

 Artık yüzüme bakamayacaksın.

 Dokunmak bile istemeyeceksin.

 Ya o zaman?

 Bilmiyorum.

 Gerçekten bilmiyorum Peyton.

 Bunu neden soruyorsun?

 Kendine bir bak, harikasın.

 Ve geri döndün.

 Evet geri döndüm değil mi?

 Her zamanki gibi.

 Ne istiyorsun dostum?

 Adım, dostum değil.

 Durant, Robert G. Durant.

 Ve Bay Guzman'la konuşmak istiyorum.

 Tamam.

 Teşekkürler.

 Rudy, aptalın biri telefonda seninle konuşmak istiyor.

 Hey, Bay Durant.

 Ah, Rudy.

 - Bir sorunumuz var efendim.

 - Beni dinle.

 - Bir karışıklık oldu.

 - Konuşma.

 Dinle.

 Pauly'nin çaldığı para başıma dert olmaya başladı.

 Ciddi bir nakit akışı sorunumuz var.

 Bugün Çin mahallesinden alman gereken parayı aldın mı?

 Hayır efendim ama 

Çok yazık.

 Öyleyse Hung Fat'i aramamız gerekecek.

 Ya borçlu olduğu parayı öder.

 Ya da koleksiyonumun parçası olur.

 Güzel bir ek olarak.

 Bu doğru.

 Yani seni yarın sabah 08:30 gibi evinden almamı mı istiyorsun?

 Bu hiç   sorun değil.

 Bu hiç   sorun değil.

 Bu hiç   sorun değil.

 Bu hiç   sorun değil.

 Bu hiç   sorun değil.

 Bu hiç   sorun değil.

 Bunun için bir çanta ister misin dostum.

 Bu hiç   sorun değil.

 Hey, hey.

 Sakin ol dostum.

 Benim adım dostum değil.

 Adım Durant.

 Robert G. Durant.

 Evet.

 Ben, Robert G. Durant.

 Çok iyi.

 Robert.

 Beni, yüce varlığınla onurlandırman   ne büyük incelik.

 Para.

 Para?

 Evet, Robert.

 Tanrım.

 Ne kadar utanıyorum.

 Ama hiç param yok.

 Size bir marketin yanına bile yaklaşmadığımı   kaç kez söylemem gerekecek geri zekalı.

 Kefalete bile zor ikna ettim.

 her şeyi filme kaydetmişler.

 Sadece onları benden uzak tut.

 Hala o belgeleri imzalaman gerekiyor.

 Nereye gidiyorsun?

 Hong Kong Restoranı.

 Çabuk.

 Beyaz toz artık eski değerinden satılmıyor.

 Tong'un tüm üyeleri, yoksulluğun pençesinde.

 Ve değersiz hizmetkarlarınız içinde   Hung Fat, en çaresiz olandır.

 Kendi acınası kölelerim bile   bazen isteklerimi reddediyorlar.

 Ve en sevdiğim dostlarımı rahatsız ediyorlar.

 Bu yüzden, güzel günler geldiğinde   umarım çok yakında olur   sizi yeniden ödüllerle onurlandırana kadar   güle güle, Robert.

 Güle güle Robert.

 Bize olan borçlarını   ben bu puroyu bitirene kadar ödeyeceksin.

 Ama Robert  Tamam Robert, sen kazandın.

 Lanet olsun.

 Sür şunu.

 Daha ileri gidemiyorum.

 Özür dilerim.

 Bu bir karnaval.

 Oraya kendim giderim.

 Peki ya ücretim?

 Canın cehenneme.

 Çekilin.

 Çekilin.

 Nerede o?

 Kim nerede?

 Guzman!

 Senin yanında olduğunu sanıyordum.

 Lanet olsun.

 Bu pisliklerden iki tane var.

 Vur onu.

 Vur onu.

 Hangisi Durant?

 Beni değil, onu.

 Vur onu.

 Vur onu.

 Lanet olsun.

 Sen kimin çocuğusun bakalım?

 Ama önemli değil.

 Artık ölüsün.

 Hayır, hayır, hayır.

 İşte bu.

 Orada durma öyle.

 Bir şey yap.

 Aşağılık herif beni polise ihbar etmiş.

 Neredeyse ona parayı verecektiniz.

 Bay Durant, özür dilerim.

 Hadi gelin ve muhteşem eğlence trenine binin.

 Hadi.

 Bir kez daha.

 Saate bakmayı keser misin?

 Saatin canı cehenneme.

 Hastaneye geri dönmeyi unut Peyton.

 Bütün günü birlikte geçireceğiz.

 Ve tüm geceyi de.

 İsterdim hayatım ama yapamayacağım.

 Terapi grubuma katılmalıyım.

 Ama Peyton, birlikte daha çok zaman geçirmeliyiz.

 Neden yanımda bu kadar huzursuz olduğunu söyle.

 Tamam Jules.

 Dinle beni.

 Hakkımda bir şey söylemem gerek.

 Nasıl değiştiğim hakkında.

 Hastanedeyken ben  Yarı insan, yarı hayvan.

 Bilimin bu acımasız kazasına kendi gözlerinizle tanık olun.

 Hadi toplanıp, ona daha yakından bakın.

 Görebileceğiniz gibi  Peyt, ne?

 Peyton, ne oldu?

 Ben hastanedeyken   bir başkası oldu mu?

 Hayır.

 Evet.

 Beni teselli eden bir adam oldu.

 Ve iyiliği için ona saygı duydum.

 Ama benim için bir anlamı yok.

 Peyton, sorun bu muydu?

 Sorun bu muydu, Peyt?

 Seni çok seviyorum hayatım.

 Geri dönmek çok güzel.

 Hadi, Julie Hastings.

 Şimdi sana bu raflarda duran en büyük   en tatlı hayvan oyuncağı kazanacağım.

 Evet.

 Sonra gitmem gerek.

 Hep gitmen gerekiyor.

 Neden bu kadar dramatik olmak zorunda?

 Hastane seanslarım var Jules.

 Henüz%100 iyileşemedim.

 Ama yakında iyileşeceğim.

 Bu yer, tam olarak nerede?

 Peyton, bir şekilde katkım olsun istiyorum.

 Seni oraya götüremez miyim?

 Hayır.

 Lütfen Julie.

 Beni orada görmeni istemiyorum.

 Beni bir özürlü ya da bir ucube gibi   görmeni istemiyorum.

 Pembe fil, lütfen.

 Üzgünüm dostum.

 Çizginin arkasından atmazsan sayılmaz.

 Zaten çizginin arkasındaydım.

 Pek sayılmaz.

 Burada, kız arkadaşımla duruyordum.

 Şimdi, izin verirsen pembe fil.

 İmkansız.

 Önemli değil Peyton.

 Önemli.

 Kız arkadaşım için pembe fili kazandım.

 Neden çekip gitmiyorsun dostum?

 Fil.

 Çabuk.

 Beni duymadın mı?

 Ucube?

 Kaybol.

 Al!

 Al dedim.

 Şu fili al.

 Lütfen, hayır.

 Affet beni.

 Peyton, bekle.

 Yarı insan, yarı ucube.

 O bir ucube, bayanlar ve baylar.

 O bir ucube.

 Peyton.

 Peyton?

 Sentetik deri veri analizi.

 Aminoasit oranı%64.

 Zar potansiyeli 122 Megavolt.

 Bozulma süresi 99.

008.

 Neden bana söylemedin Peyton?

 Neden beni aramadın?

 Bana gelmeliydin Peyt.

 Yalan söylemek zorunda değildin.

 Peyton.

 Sana yardım etmeye çalışabilirdim.

 Şimdi de yardım edebilirim.

 Artık benden saklanmak zorunda değilsin Peyt.

 Julie.

 Louis, konuşmamız gerek.

 Mükemmel.

 Bunu ben de isterim.

 Brandy?

 Hayır.

 Ben bir kadeh alacağım.

 Uyarmadı deme.

 Bu Napoleon.

 Ve çok güzel.

 Artık seninle görüşemem.

 Hayatım, sakin ol.

 Dediğin gibi, hadi konuşalım.

 Louis, Peyton'la bir ilişkim olduğunu biliyorsun.

 Elbette.

 O yaşıyor.

 Geri döndü.

 Hemen dönerim.

 Evet?

 Seninle konuşmam gerekiyor Louis.

 Şimdi olmaz Franz, kötü zamanda aradın.

 Kapanış fiyatı mı?

 Bence bu, olması gerekenden düşük.

 Piyasanın hareketlerini incelemeyi bana bırak.

 Bence satın almalıyız.

 10,000 yeterli olacaktır.

 Sen benim dediğimi yap.

 Pişman olmayacaksın.

 Evet.

 Bellasarious notları.

 Bunu bulmana üzüldüm Julie.

 İlişkimizin bu soruna ihtiyacı yoktu.

 Peyton'un laboratuarını sen yaktın.

 Şahsen ben yapmadım.

 Benim için bazı şeyleri yapan bir adamım var.

 Yasal olmayan yöntemlerle.

 Robert, vergi ödemeyi sevmiyor.

 Ve şimdi beni de öldüreceksin.

 Pek sayılmaz.

 Elinde hiçbir şey yok.

 Ve bana çok pahalıya patlayan polis departmanını   hiç hoş bulmayacaksın.

 Julie, büyük resmi görmeye çalış.

 Burada yaptığımız şeyi düşün.

 Sen ve ben, biz bir şehir kuruyoruz.

 Araya bir şeyin girmesine izin veremeyiz.

 Bu şeyler nasıl görünürse görünsün   aramızda bazı şeyler olmamış gibi davranamazsın Julie.

 Bunlar hala var.

 Eğer beni öldürmeyeceksen   yapacak işlerim var.

 Sanırım bu, elveda demek.

 Robert'ı buraya gönder.

 Elbette Bay Strack.

 Robert, sana iyi ve kötü haberlerim var.

 Geleneklere göre önce kötü haber söylenir.

 Bayan Hastings'le küçük bir sorunumuz var.

 Anlaşılan, anlaşmamızı ortaya çıkarmış.

 Bu hiç sorun değil.

 Peki iyi haber?

 Karın ölmüş.

 Şakaydı tabi ki.

 Hayır.

 İyi haber, son günlerdeki sorunlarımızın kaynağını buldum.

 O notları almaya gittiğinde   iyi doktorumuzdan kurtulmayı başaramamışsın.

 Westlake mi?

 Adam parçalandı.

 Şahsen ilgilendim.

 Yaşıyor.

 Açık noktalardan hoşlanmam Robert.

 Kapat.

 Nerede?

 Sanırım bir rehberimiz var.

 Julie!

 Dikkat et.

 Sanırım burada.

 Çatıya çıktı.

 Julie!

 Şaka ediyor olmalısınız.

 Hey, Smiley, yeniden depoya döndü dostum.

 Burada.

 Bu kapı.

 Sistem, sayısallaştırma işlemi için hazır.

 Veri girişi gerekli.

 Smiley, sen misin?

 Smiley.

 Hangi cehennemdesin?

 Yaklaş.

 Lanet olsun Smiley.

 Oradaki sen misin?

 Ateş etme Smiley.

 Benim, Guzman!

 Yüce tanrım.

 İyi atıştı.

 Gel buraya.

 Sen  çok   yaramaz   bir çocuksun.

 İndir.

 İndir.

 Bir şeyin yapılmasını istiyorsan kendin yapacaksın.

 Tamam, Durant.

 Bunu ben halledeceğim.

 Havalan.

 Havalan.

 Havalan dedim.

 Atın onu.

 Atın dedim.

 Lanet olsun.

 Öleceksin.

 Öleceksin.

 Öleceksin.

 Hologram tanımlama aktif.

 Hologram tanımlama işlemi tamamlandı.

 Sırada sen varsın, Durant!

 Seni almaya geliyorum.

 Salla onu.

 Bu da neydi böyle?

 Peşinden git.

 İşte orada.

 Gidin buradan.

 Geri çekilin.

 Geri çekilin.

 O benim.

 Hay aksi.

 Özür dilerim.

 Burası, Polis Helikopteri-12.

 O adamı hemen aşağı indirin ve teslim olun.

 Helikopteri indirin.

 İndir.

 Çekilin.

 Dikkat et.

 Artık iyi adam yok.

 Lanet olsun.

 Dengeli tut.

 Ne yapıyor böyle?

 Canın cehenneme pislik.

 Hayır!

 Hayır!

 Cehennemde yan.

 Berbat görünüyorsun Robert.

 Lanet olası Westlake helikopterimi düşürdü.

 Senin adına üzüldüm.

 Adam bir hamamböceği.

 Öldürdüğünü sanıyorsun.

 Başka bir yerden çıkıyor.

 Öyleyse yakında buraya da gelir.

 Çünkü nasıl düşündüğünü iyi biliyorum.

 Dünyanın eksilen bir avukat için yas tutacağını hiç sanmıyorum.

 Sevdiklerimi öldürmek, hayatımın en trajik yanı.

 Karım.

 Ölen karımın   elinde bazı hisseler vardı.

 Onu, Smokies üstüne bir uçak yolculuğuna gönderdim.

 İstersen sadece   dört ayak üstüne düştüm diyelim.

 Kurtulmana sevindim Robert.

 Çocuklarının babasız büyüdüğünü görmek istemem.

 Beni çok severler.

 Henüz gençken   babam beni inşaatlarda çalıştırırdı.

 Sadece ben ve Kızılderililer.

 Başka kimse burada   saati 4 dolar 50 sente   rüzgara karşı çalışmayı göze alamazdı.

 Deli diyebilirsin.

 Ama bazen özlüyorum.

 Sınırda bir hayat.

 13 cm genişliğinde.

 200 metre yukarda.

 Yüksek çelik.

 Bu arada   senin çocuğun yok Robert.

 Gerçekten çok çirkin bir pisliksin.

 Ne diyorsun Julie?

 Burada gerçek canavar kim?

 Ben, daha iyisini kurmak için yıkarım.

 Ama sen   sen sadece, intikam almak için yok ediyorsun.

 Bak.

 Etrafına bir bak.

 Hepsi bana ait.

 Çünkü ben inşa ettim.

 Hepsini ben yaptım.

 Ya sen neye sahipsin?

 Şu, yüzündeki küçük sorun dışında?

 Şaka yapıyorum elbette.

 Vicdanın rahatsız mı?

 Ellerinde biraz kan   üstelik, adalet dediğin şey için.

 Adalet.

 Bunu sen de biliyorsun.

 Bu, benim yaptığım şeyin de diğer adı.

 Birlikte çalışıyor olmalıydık.

 Senin gibi bir adam işime yarardı.

 Seni bu yüzden buraya getirdim.

 Benim için çalışarak çok para kazanabilirsin.

 Hala istiyorsan Julie'yi de vereyim.

 Hoşuna gitti mi?

 Neredesin?

 Pey  Kaltak.

 Peyton!

 İşte buradasın.

 Julie.

 Peyton?

 Hadi.

 Aşağı gidiyorsun yanık kafa.

 Hayır.

 Yardım et.

 Yokluğunda   Julie'yi yakından tanıma fırsatım oldu.

 Zevkinin farklı olduğunu biliyorum.

 Ama şu kadarından eminim   ucubelerle birlikte olmuyor.

 Peyton!

 Julie!

 Hadi durma, yap.

 Yap, Westlake.

 Ama şunu düşün.

 Ölmeme izin verirsen   sen de en az benim kadar kötü olacaksın.

 Yapamazsın.

 Seni çok iyi tanıyorum.

 Beni bırakmak   senin için bir seçenek değil.

 Bununla asla yaşayamazsın.

 Pek çok şeyle yaşamayı öğrendim.

 Bana bakma.

 Bakmak istiyorum.

 Deriyi yapacaksın.

 İşe yarayacak.

 Bu önemli değil.

 Julie.

 Sence bunu kendime söylemedim mi?

 Geceler boyunca bunu düşünmedim mi?

 Bu sadece yanık deride.

 Önemli değil.

 Eğer kapatırsam   bir maskenin arkasına saklanırsam   sen, içindeki kişi olarak beni sevebilirdin.

 Acımadan.

 Ama garip bir şey oldu.

 Maske üzerinde çalışırken   içimdeki adamın değiştiğini fark ettim.

 Sonra da bir canavar oldum.

 Bir canavar.

 Ben buna katlanabilirim.

 Ama başkasının dayanabileceğini sanmam.

 Hayatımızı geri istiyorum.

 Peyton!

 Peyton!

 Peyton artık yok.

 Peyt?

 Ben herkesim.

 Ve hiç kimseyim.

 Her yerdeyim.

 Ve hiç bir yerde.

 Bana   Karanlık Adam deyin.

 

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar