Print Friendly and PDF

Translate

Hızlı ve Öfkeli: Tokyo Yarışı (2006) The Fast and the Furious: Tokyo Drift

|

 


 104 dkF

Yönetmen:Justin Lin

Senaryo:Chris Morgan

Ülke:ABD

Tür:Aksiyon, Suç, Gerilim

Vizyon Tarihi:28 Temmuz 2006 (Türkiye)

Dil:İngilizce, Japonca

Müzik:Brian Tyler

Oyuncular

Lucas Black

Damien Marzette

Trula M. Marcus

Zachery Ty Bryan

Brandon Brendel

Devam Filmleri

2001 - Hızlı Ve Öfkeli(342,910)6.8

2003 - Daha Hızlı Daha Öfkeli(247,922)5.9

2003 - Turbo Charged Prelude to 2 Fast 2 Furious(2,956)6.2

2006 - Hızlı ve Öfkeli: Tokyo Yarışı(238,068)6.0

2009 - Hızlı ve Öfkeli 4(259,231)6.6

2009 - Los Bandoleros(3,748)5.9

2011 - Hızlı ve Öfkeli 5(348,697)7.3

2013 - Hızlı ve Öfkeli 6(364,641)7.1

2015 - Hızlı ve Öfkeli 7(355,170)7.1

2015 - Hızlı ve Öfkeli: Kompresörlü(1,321)6.7

2017 - Hızlı ve Öfkeli 8(200,852)6.7

Özet

Yasadışı sokak yarışı sırasında bir kazaya karışan Sean Boswell (Lucas Black) ıslah evine veya hapse girmemesi için ABD Deniz Kuvvetleri emekli subayı olan ve Tokyo'da oturan babasının yanına gönderilir. Okulda Twinkie (Bow Wow) ile arkadaş olur ve onun aracılığı ile Tokyo'daki yarış dünyasına giriş yapar. Toplulukta "Drift Kralı" olarak bilinen Takashi (Brian Tee) ile bir yarış yapmaya karar verir. Bir arabasının olmadığını gören Han Seul-Oh (Sung Kang) onun Takashi karşısında nasıl yarıştığını görmek ister. Fakat Sean arabayı mahveder. Sean arabanın borcunu ödemek için Han için çalışmaya başlar ve bu sırada Han Sean'e driftin inceliklerini öğretir. Han ile ortağı arasında çıkan bir sorun yüzünden işler karışır ve Sean de artık bu işin içindedir. Artık sorunlarından kaçamayacağını anlar ve onlarla yüzleşmek için kendini hazırlar.

Altyazı

Güzel araba.

 İşimi görüyor.

 Ne işi, evlere pizza servisi mi?

 Önemli olan araba değil, sürücüdür.

 - Ne yapıyorsun öyle?

 - Ne?

 Sen, kız arkadaşımla mı konuşuyordun?

 - Kahretsin.

 Yine başladı.

 - Evet.

 Arabama hayran kaldı.

 ''Arabama''ymış.

 Anneannemin Buick'i bile bu hurdayı geride bırakır serseri.

 Babanın Viper'ına ne demeli?

 Bu canavar 500 beygir gücünde, ayrıca Borla egzoz sistemi var.

 100 km'yi 4,3 saniyede mi ne görüyordu.

 - Aşağı yukarı.

 Aşağı yukarı.

 - Evet.

 Vay canına.

 Demek broşürünü okudun.

 Ne atıştı ama bebek.

 Ne atıştı o öyle.

 Çok iyiydi.

 Ne yapacak acaba?

 - Görelim bakalım.

 - Gidelim.

 Arkandayım.

 Bırakın da arabalarınız konuşsun.

 Ben sadece ruhsatına yarışırım.

 Bu araba 80 bin mangır değerinde.

 Seninki gibi beş para etmez hurdayı ne yapayım?

 Benim için yarışmaya ne dersiniz?

 Kazanan beni alır.

 SHANGRl-LA EVLERİ

Kesin, keselim şunu.

 Haydi, acele edin, çabuk, çabuk!

 Kökle bebek!

 Öbür taraftan ilk çıkan kazanır!

 - Başlıyor.

 - Haydi!

 - Hazır mısınız beyler?

 - İlginç bir yarış olsun Clay.

 Kahretsin!

 Evet!

 Beni sevdiğini sanıyordum.

 Şu işe bak.

 Bu da ne?

 Anlaşılan okul balosuna başkasıyla gideceğim.

 - Arabayı durdur Clay!

 - Kapat çeneni!

 - Durdur arabayı Clay!

 - Kes sesini!

 Durdur!

 Clay lütfen dur!

 Lütfen dur!

 Kopyasını verir misin?

 Bunun şaka olduğunu mu sanıyorsun?

 Şurada duran Ken ve Barbie'yi görüyor musun?

 Onlara hiçbir şey olmayacak.

 Ailelerinin bağlantıları var.

 Bense senin gibi zavallıları severim.

 Neden biliyor musun?

 Çünkü sen doğruca kodesi boylarsın.

 - Arabam nerede?

 - Ezdirdim.

 Ne yaptırdın?

 - Otur!

 İşin bitti.

 - Sakin ol.

 Anladın mı?

 İşin bitti.

 Hem de daha 18 yaşını doldurmadan.

 Şimdi otur aşağıya.

 Sean.

 Aklın neredeydi senin?

 Bayan Boswell, değil mi?

 Oturun.

 Evli değilim.

 Memur Bey, burada sigara içmek serbest mi?

 Eyalet yasaları çok sıkı.

 Durum ise ortada.

 Şansı yaver giderse gençlik mahkemesinde yargılanır.

 Son iki yılda taşındığımız üçüncü şehir.

 Şuursuzca araç kullanmak ve kamu malına zarar vermekten iki sabıkası var.

 Bu da üçüncüsü olacak.

 Onu sokaklardan uzaklaştırmak isteyecekleri kesin.

 Başka bir yolu olmalı.

 Bu kez nereye taşınıyoruz?

 Hiçbir yere taşınmıyoruz.

 TOKYO, JAPONYA Sean.

 Ayın yedisinde geleceğini sanıyordum.

 Bugün ayın yedisi.

 Dur, bekle, bir dakika bekle.

 İçeri gir.

 İşte burası.

 Aslında seni karşılamaya gelecektim Sean  ama annen ayın yedisi demişti  ve Japonya, Amerika'dan bir gün öndedir.

 Sonuçta geldin ve buna çok sevindim.

 Annen nasıl?

 Nerede yatacağım?

 Sean, annenin başka çaresi yoktu, biliyorsun.

 Ya buraya gelecektin ya da ıslahevine girecektin.

 Başın her derde girdiğinde taşınamazsın ki.

 Ama sen öyle yaptın.

 Bak, hiçbirimiz böyle olmasını istemezdi.

 Ama sana iyi bakacağıma dair annene söz verdim.

 O yüzden, annenle belirlediğimiz kurallara uyarsan  - Hiçbir sorun çıkmaz.

 - Kurallar mı?

 Evet, kurallar.

 Çok basit.

 Okula gidecek ve okuldan doğruca eve döneceksin.

 Seni herhangi bir arabanın yakınında görmek istemiyorum.

 Yatak odası sana ait.

 Keyfine bak.

 Saat onda ışık sönecek.

 OKULA GİDEN TREN 07.

00'DA KALKlYOR Olacak iş değil.

 Yanlış trene binmişim.

 Okula yeni başladım.

 Boswell, evet efendim.

 Japon yemekleri ordu hayatı gibidir.

 Hiçbir şeyi sorgulama.

 Adım Twinkie.

 Dizüstü bilgisayarının olmadığını fark ettim.

 Sahi mi?

 Bir tane bulabilirim.

 Yarı fiyatına.

 İstemem.

 ½60 indirimli.

 İkimiz de asker çocuğu olduğumuz için.

 Param yok dostum.

 Ayrıca, ben asker çocuğu değilim.

 Tamam, peki.

 Peki cep telefonu ister misin?

 Herkesin cep telefonuna ihtiyacı vardır.

 Darılma ama  senin adını bile hatırlamayacağım kadar kısa kalacağım burada.

 Öyleyse gezip tozmak için yeni ayakkabılara ihtiyacın olacak.

 Michael Jordan'ı sever misin?

 Ben çok severim.

 Şuna bak.

 Yepyeni bir çift Jordan.

 Daha piyasaya çıkmadı.

 LeBron James gelse, bulamaz.

 Şu Sparco direksiyonu satıyor musun?

 Hayır.

 O benimki.

 Onu perakende aldım.

 Ne sürüyorsun?

 - Arabam mı?

 - Evet.

 - Arabamın eşi benzeri yoktur.

 - Göstersene.

 Buralarda fazla kalmayacağını sanıyordum.

 Pekala.

 İnanılmaz, değil mi?

 Şu arabaya bak.

 Hiç değilse sürmeme izin ver.

 Anlaşılan, buralarda gerçek araba yok.

 Aramızda esprili arkadaşlar var demek.

 Tamam.

 Onlarla tanışmaya hazır mısın, bilmiyorum.

 Heyecanlı görünüyorsun.

 Nasılsın Tosh?

 Zevke geldiğinde kullanırsın.

 Duyuyor musunuz?

 Benim için hala yeterince iyi değil.

 Çünkü arabayı iyi sürmüyorsun!

 Baksana.

 Gazın vereceği tepkiyi anlamam için bilgisayara gerek yok.

 Öyleyse seninle işimiz kalmadı.

 V8 ile böyle sorunlar yaşamazsın.

 Ah siz erkekler.

 Tek derdiniz motorlarınızın büyüklüğü.

 Ben erkeğim.

 Bu genlerimde var.

 Demek bunlarla yarışıyorsunuz?

 Bu sevimli oyuncaklarla.

 Biliyor musun, terliklerin yokken seni tanımakta zorlandım.

 Uwabaki'lerimi mi kast ediyorsun?

 Adın Neela, değil mi?

 Çabuk öğreniyorsun.

 Nerelisin peki?

 Burada oturuyorum.

 Nerede yaşadığını sormadım.

 Memleket neresi?

 Memleketim çok mu önemli?

 Kim bu turist?

 Okullu kızlarla ne işin var Y?

 Hayatta hızla ilerliyorsun.

 Çevreni değiştirmelisin.

 Çarşamba, çarşamba, bu perşembe.

 Tanrım.

 Kızlar, bekleyin, tamam mı?

 Güzel.

 Bekleyin.

 O da şimdi gidiyordu.

 Affedersin, Japonca bilmiyorum.

 Anladın mı?

 Gaijin?

 Takashi.

 Konuşuyorduk, o kadar.

 Sen buralara yabancısın.

 Az önce bana dediğin şey, gaijin miydi neydi  tam olarak ne demek?

 Arkanı dön  ve bas git demek.

 Biz de aynen öyle yapacağız.

 Haydi dostum, gidelim.

 Bak dostum, o bir yakuza.

 İşte bu çok garip  çünkü ben burayı özgür bir ülke sanıyordum.

 Kızların istediği kişiyle konuşabildiğini sanıyordum.

 Benim kim olduğumu biliyor musun koçum?

 Evet, sen Japonya'nın Justin Timberlake'i gibi bir şeysin.

 Git buradan.

 Lanet olsun dostum.

 Yakuza nedir bilir misin?

 Mafya.

 Affedersin Y.K.-san.

 Bu maymun bugünkü muzunu yemedi de.

 Hey, Y.K., haydi gidelim.

 Yarış zamanı.

 İyi şanslar Timberlake.

 Birazdan yarışacağım için şanslı olan sensin.

 O zaman yarışalım haydi.

 Ne ile?

 Kaykayınla mı?

 Araban yokken erkeklik taslamak kolaydır.

 Benimkini al.

 Haydi yarışalım.

 Ne var?

 Ne biliyormuş görmek istiyorum.

 İyi araba kullanır mı?

 ''İyi araba kullanır mı?

'' da laf mı?

 ''Y.K.'' ne anlama gelir, biliyor musun?

 ''Yamuk Kafa'' mı?

 ''Yanlama Kralı''.

 Yanlama mı?

 Yanlama da ne demek?

 İlle de sözlük mü lazım?

 Şu ünlü tabloyu bilir misin?

 Hani sürekli gülümseyen kadın var ya?

 - Mona Lisa.

 - Evet, evet.

 Mona Lisa.

 Bu araba, yanlama dünyasının Mona Lisa'sıdır.

 Han bu bebeği baştan yarattı.

 Dövülmüş pistonlar, daha büyük bir turbo, yeni miller, yeni kranklar.

 Dostum, Han boşuna emek harcamaz, anlıyor musun?

 Yanlama konusunda 30 saniyelik bir ders almak istesem  Pekala, bunu yapmanın pek çok yolu vardır.

 El freni en kolay yöntemdir  o yüzden ilk yapacağın şey el frenini çekmek.

 El frenini çektikten sonra direksiyonu tam kır.

 En iyisi mi, Mona'yı çarpma yeter, tamam mı?

 Tamam.

 Hazır.

 Dikkat.

 Başla!

 Dedim sana.

 Kahretsin!

 Kahretsin!

 Şehirden ayrılma.

 Saatin farkında mısın?

 Yedi falan sanıyordum.

 Amerika, Japonya'dan birkaç saat geride, biliyorsun.

 Görünüşe bakılırsa, buradaki parti daha eğlenceliymiş.

 Biriyle mi yarıştın Sean?

 Buradan gidiyorsun.

 Hiç durma.

 Anlamıyorsun, değil mi?

 Gidebileceğin başka yer yok.

 Burada da yapamazsan, hapse gireceksin.

 Anlıyor musun?

 Burada oyun oynamıyoruz.

 Son kez söylüyorum.

 Benim evimde yaşayacaksan, kurallarıma uyacaksın.

 Yoksa gidersin.

 Anladın mı?

 Anladın mı?

 Evet efendim.

 Bin.

 Paranı vereceğim.

 Neden başka bir seçeneğin varmış gibi konuşuyorsun?

 İçerideki pençe dövmeli herifin bana borcu var.

 Pençe mi?

 Bana paramı getir.

 Tamam.

 Han dedi ki  okane.

 Han sana okane dedi.

 Gidelim.

 Artık teslimat işindesin.

 Seni haftada bir ya da saat başı çağırabilirim.

 İster hasta, ister Beyonce'yi beceriyor ol, umurumda olmaz.

 Çağırdığımda geleceksin.

 - Bir şartla: Bana yanlamayı öğret.

 - Seninle pazarlık yapacak değilim.

 Pazarlık yapmıyordum.

 Onun burada ne işi var?

 Garajımdaki hurda yığınının bedelini ödüyor.

 Umarım araba kullanmaz.

 Gaijin.

 Sonraki yarışın ne zaman?

 İzlemek istiyorum.

 İkimiz yarışsak nasıl olur?

 Gerçekten kendine güvenen biri misin, yoksa hepsi lafta mı kovboy?

 Dediğimi duydun.

 Bir araba daha kaybetmeye hazır mısın Han?

 86 Corolla'yı elinden almaya hazırım.

 Tamam.

 72 Skyline'ı koy bakalım ortaya.

 Anlaştık.

 Ne diyorsun Morimoto?

 Gönder onu.

 İş konuşacağız.

 Teslimatın gecikti.

 Ne zamandan beri ayrıntılara takılır oldun?

 Teslimatı ne zaman yapacaksın Han?

 Sabırlı ol ve o işi bana bırak.

 Baba, benim.

 Ders harici etkinlikler için okulda kalmam gerekti.

 O yüzden biraz geç kalacağım.

 Efendim.

 Beni takip etmekten vazgeçmelisin.

 Burada ne yapıyorsun?

 Erkek arkadaşından yanlama konusunda ders vermesini isteyecektim.

 İnan bana, bu dünyanın bir parçası olmak istemezsin.

 Senin için sorun olmamış.

 Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun.

 Neden bilmediğimi düşünüyorsun?

 Bir gaijin, bir yabancı, olduğum için mi?

 Dur bir tahmin edeyim.

 Sık sık yer değiştiren bir asker çocuğusun.

 Anne baban hiç evde olmazdı.

 Bu yüzden de onlara karşı hep öfke duydun.

 Bu yanlama delisi adamlar da senin ailen gibi oldu.

 Bire sıfır, kovboy.

 Diğer beyazlar gibi gidip güzel bir Japon kız bulsana?

 Orada her şey yolunda mı?

 Y.K. ile başa çıkabilirim.

 Onun yakuza olduğunu sanıyordum.

 Amcası yakuza.

 O ise küçük deposunda gangstercilik oynuyor.

 Ama ona ihtiyacım var.

 Kamata Amca'nın işlerime burnunu sokmasını önlüyor.

 Ne demek istiyorsun?

 Amcası bölgesindeki herkesten pay alır.

 Biz de onun bölgesindeyiz.

 Bir işten ½ 50 kazanmak, hiçbir şey kazanmamaktan iyidir.

 Hiç Y.K. ile yarıştın mı?

 Neden?

 Çok mu iyi?

 Yarışmanın anlamı nedir ki?

 Yarıştığın adamdan daha iyi olup olmadığını anlarsın.

 Yarış, daha hızlı olduğunu kanıtlar, o kadar.

 Yarışacaksam, ortada çok önemli bir şey olmalı.

 Yoksa niye yarışayım ki?

 Neden benim yarışmama izin veriyorsun?

 Çünkü sen Y.K.'nın kriptonitisin.

 Ayrıca bana bir araba borçlusun.

 S.ktir.

 Neler  Buradaki polis araçları fabrika çıkışı ayarlıdır.

 Saatte 180 km.

 basarsan, sana yetişemezler.

 Denemezler bile.

 Biliyor musun?

 Bu ülkeyi sevmeye başladım.

 Danny!

 İyi görünüyorsun.

 Disco.

 Konuşmalıyız.

 Sana bir içki ısmarlayayım mı?

 Gel.

 Ağır olun hanımlar.

 Gel.

 Nasılsınız?

 Nasıl gidiyor?

 Merhaba bebeğim.

 Çocuğa dokunmayın kızlar.

 Daha reşit değil.

 Kızlar, kızlar, kızlar.

 Burası yetişkinler için Disneyland gibi, değil mi?

 - Hepsi de şeye benziyor  - Mankene mi?

 Şunlara bak.

 Tokyo, gezegenin bu tarafının moda başkentidir, tamam mı?

 Gün boyu poz verdiğini düşünsene.

 Ne yorucu bir iş.

 Yalnızca yorulsan iyi, eğlenmek istiyorsun  ama eğlenemiyorsun, çünkü kimseyi tanımıyorsun.

 Adamların çoğu da kur yapamayacak kadar ödlek.

 Ne yapardın?

 Seni güldüren ufaklıkla konuşurdun dostum.

 Evet.

 Dinle dostum, farklı düşünmekle kalmam, farklı davranırım.

 Ben böyleyim.

 Sean!

 Kırmızı Evo senin.

 Nasıl yani?

 Artık beni temsil ediyorsun.

 Ne yani, sana Hyundai mı kullandıracaktım?

 Şuna bak.

 Siktir.

 Sen buna yanlama mı diyorsun?

 Annemin tek gözü görmüyor ama senden çok daha iyi.

 Han, bu herifi nereden buldun?

 Lütfen birisi ona yanlamayı öğretsin.

 Bu senin mi?

 Benim.

 Peki ne oldu?

 Bilmiyorum.

 Üste bu halde buldum.

 Potansiyeli var.

 Olabilir.

 Göreceğiz.

 Biliyor musun Sean, Japonların bir sözü vardır  ''Başı açıkta kalan çiviyi çakarlar.'' Okula geç kalacaksın.

 Sean!

 Bu, bana bozuk bir iPod sattığın için!

 Yapma dostum, sen bozmuşsun.

 Durun, durun.

 Ortada bir yanlış anlama var herhalde.

 Çekil yolumdan.

 Yoksa sıra sana gelir.

 - Ağır ol.

 - Dostum, para iadesi yapmam, tamam mı?

 Pekala, haydi göster kendini!

 Haydi!

 Bana bir daha dokunursan  Al.

 Bunu bozmamaya çalış.

 İnanamıyorum.

 Senin neyin var dostum?

 Şimdi herkes aldığını değiştirmek isteyecek!

 Kahretsin!

 Günü kurtarmak kolay iş değilmiş, değil mi?

 Belki bir ara öneride bulunmak istersin.

 Gayet iyi gidiyorsun.

 Sağ ol.

 Baksana.

 Efendim?

 Geçen akşam olanlar için özür dilerim.

 Hayatınla ilgili yorum yapmamalıydım.

 Sorun değil.

 Faul!

 - Faul falan değildi.

 - Fauldü.

 - Hadi oradan.

 - Fauldü işte.

 Hey, Han!

 Şu ibneyi al başımdan!

 İbne mi?

 Ben hakem miyim yahu, bana ne?

 Buraya niye geldin?

 Eski kovboy filmlerini bilir misin?

 Hani, kovboylar kanundan kaçmak için sınırı geçer.

 Burası da benim Meksikam.

 Arabanla yarışmama neden izin verdin?

 Parçalayacağımı biliyordun.

 Niye izin vermeyeyim?

 Pahalı bir araba da ondan.

 Benim param var.

 İhtiyacım olansa güvenilir adamlar.

 Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.

 Karşındakini tanımak için bir araba feda etmek  ödeyebileceğim bir bedel.

 Şuradaki insanlara bir bak.

 Kurallara göre yaşıyorlar, ama neden?

 Korkunun kendilerini yönetmesine izin veriyorlar.

 Kurallara göre yaşamazlarsa ne olur?

 Hayat basittir.

 Seçim yaparsın ve geriye dönüp bakmazsın.

 Kazanmak için yarışmayacaksan ne için yarışacaksın?

 - Gerçekten bilmek istiyor musun?

 - Evet.

 Tamam.

 Gidelim.

 Birinin anlatmasıyla yanlama yapmayı öğrenemezsin.

 Yaparak öğreneceksin.

 Yanlamayı icat edenler bu işi dağlarda hissederek yapmışlar.

 Sen de hissederek yap.

 Bir daha!

 - Çantanın içinde ne var?

 - Birazdan görürsün.

 Kaç paran var?

 Biraz daha, biraz daha.

 Öyle iyiyim ki, bir keşişe prezervatif bile satabilirim.

 Bir daha.

 Bir daha.

 Dikkat et.

 Dikkat et.

 Acele etme.

 Bas, bas, bas!

 Fena değil.

 Kaçırma!

 Kaçırma!

 Merhaba Han.

 Baksana.

 Bir ziyaretçin var.

 Twink.

 Ona bir sandalye getir.

 Seninle iş yapmak bir zevk.

 Evet, bebek.

 Ne dedim sana?

 Demiştim, değil mi?

 bama boy: neden seni yanlama yaparken görmüyorum?

 görmek istediğini söylemedin ki?

 Aslında hiç fena değilmiş.

 Ketçap bile koymadım.

 Aslında, tam bir gaijin sayılmam.

 O sözcükten nefret ediyorum.

 Çocukken bana hep öyle derlerdi.

 Burada doğduğunu sanıyordum.

 ''Yabancı'' kelimesi pek çok anlama gelebilir.

 Annem ben 10 yaşımdayken ölmüş.

 Liseyi bitirdikten sonra Avustralya'dan buraya gelmiş.

 Hakkında bildiğim tek şey, barlarda çalıştığıydı.

 Beni Y.K.'nın büyük annesi büyüttü.

 Annemle babam ben 3 yaşımdayken ayrılmış.

 Annemle sürekli taşındık, çoğunlukla da benim yüzümdendi.

 Aslında hep benim yüzümdendi.

 Farkında olmasam da  kendimi insanlara ben yabancı ettim.

 Ama anladım ki, yabancı olup olmamanın bir önemi yok.

 Önemli olan ne istediğini bilmek  ve onun peşine düşmektir.

 Çocukken buraya gelirdik.

 Daha araba bile süremezken, okulu asıp  bizden büyük çocukları yanlama yaparken seyrederdik.

 O zamanlar her şey başkaydı.

 Ehliyetimi aldıktan sonra, burada yatıp kalkar oldum.

 O zamanlar, ne araban varsa onu sürerdin.

 Elimizdekilerle yetinirdik.

 Kimse bize bulaşmazdı.

 Ehliyetimi aldığım gün, ilk trafik cezamı kestiler.

 Ertesi gün ilk yarışımı kazandım.

 Zengin bir çocuğu, üç araba boyu farkla yendim.

 İtiraf etmeliyim ki, harika bir duyguydu.

 O anda  Başka hiçbir şeyin önemi kalmıyor, değil mi?

 - Ne geçmişin, ne de geleceğin.

 - Ne de sorunların.

 Sadece o anı yaşıyorsun.

 Çocuğun sakinleşmesi lazım.

 Twink, yeni bir takım alacağım.

 Ne?

 Bir takım daha mı?

 Onlar bugün yaktığın üçüncü takımdı.

 Bu lastikler ucuz değil.

 Y.K., bir sandalye çek.

 Şekerleme pişireceğiz.

 Yapma dostum, bak 

Ondan uzak dur  yoksa bir tekerlekli sandalye sürüyor olacaksın.

 Kendine yeni bir sürücü bul.

 - Bir şeyim yok.

 - Ne bekliyordun ki?

 Yalnızca ateşle oynamadın, kibritin üstüne benzin döktün.

 Bitti.

 - Bir gaijin uğruna mı?

 - Ben de bir gaijin'im.

 Çok değiştin Y.K. Bana değiştiğimi söylüyorsun.

 Ama aramızda çok fark yok.

 İkimiz de zavallı anne babaların çocuklarıyız.

 Annen, Kabukicho'nun en iyi kancığıymış  öyle diyorlar.

 Annemi bu işe karıştırma.

 Sana bakmasaydık, ondan farkın olmayacaktı.

 Para için ne olsa yapacaktın.

 Amcan olmasa yüzüne bakan olur mu sanıyorsun?

 Aramızda pek fark yok Neela.

 Tek fark, benim kim olduğumu ve nereye ait olduğumu bilmem.

 Sen, kim olduğunu biliyor musun?

 Nereye ait olduğunu biliyor musun?

 N'aber?

 Gel.

 Amca.

 Kamata Amca, ben de seni görmeye gelecektim.

 İyi misin?

 Evet.

 Bu, geçen haftanın parsası.

 İşler iyi mi?

 Lütfen buyur.

 Doğruyu söylemek gerekirse  verdiğin dökümleri inceliyorum  ama okuduğumun yarısını bile anlamıyorum.

 Göründüğü kadar karmaşık değil.

 Öyleyse, nasıl oluyor da  ortağının bizden çaldığını ben bile anlayabiliyorum?

 Bu doğru olsa bile  fazla çalmış olamaz amca.

 Yoksa anlardım.

 Eski bir söz vardır  Bir çivi yüzünden  bir nal kaybettik.

 Bir nal yüzünden, bir at kaybettik.

 Bir at yüzünden  haberi ulaştıramadık.

 Ulaştırılamayan bir haber yüzünden  savaşı kaybettik.

 Babanı özledim.

 N'aber kardeşim?

 Sana kefil oldum!

 Senin için itibarımı riske attım!

 Seninle ortaktık!

 Yaptığın gizli anlaşmalardan haberim olmayacağını mı sandın?

 Hadi ama.

 İzci olmadığımızı ikimiz de biliyoruz.

 - Bu bizim işimiz.

 - Takashi!

 Şimdi ne yapacaksın?

 Bu bizim işimiz mi?

 Dostum, bana ihtiyacın var.

 Ben olmasaydım, hala üç kuruş için çayevlerini haraca bağlıyordun.

 - Arabaya bin!

 - Çabuk,çabuk!

 Çabuk ol!

 Sean!

 Sean!

 Takashi!

 Arabaya bin.

 Yerinde olsam bunu yapmazdım.

 Tamam.

 Seninle geleceğim.

 Neela.

 Baban olmadığında görüşürüz.

 - Seni bu akşam uçağa bindiriyorum.

 - Baba  Sean, itiraz istemiyorum.

 Olanlar benim suçum.

 Şimdi kaçamam.

 Yapamam.

 Sean, ben senin babanım.

 Senin sorumluluğunu taşınıyorum.

 Ben de yaptıklarımdan sorumluyum.

 Bu işi çözmeliyim.

 Bunu anlayabiliyor musun?

 Hiç değilse benim yaptığım hataları yapmıyorsun.

 İyi misin dostum?

 Şehirden ayrılıyoruz.

 Bak, bazı tanıdıklarım var.

 Yapamam Twink.

 Bak, Y.K. kelleni istiyor.

 Anladın mı?

 Tabii, bir de Kamata'nın başına açtığın bela var.

 Burada işin bitti kardeşim.

 - İyisi mi Kamata ile konuşayım.

 - Ne?

 Y.K. onun dediklerini yapıyor.

 Bunu duymamış gibi yapacağım.

 Bu olaya son vermeliyim.

 Onunla konuşacağım.

 Ne, delirdin mi?

 Han öldü, tamam mı?

 Ayrıca, Kamata'nın mekanına elini kolunu sallayarak giremezsin!

 Elimden başka bir şey gelmez.

 Han bunu almanı isterdi.

 Nedir bu?

 Kamata'nın mekanından sağ çıkarsan ihtiyacın olacak.

 Senin ihtiyacın yok mu?

 Önemli değil.

 Başımın çaresine bakarım.

 Bay Kamata ile görüşmek istiyorum.

 Sean!

 Buradan gitmelisin.

 Yanlış yere geldin.

 Seni görmeye gelmedim.

 Takashi.

 Arkadaşın kim?

 Önemli biri değil.

 Ben hallederim.

 Bende size ait bir şey var efendim.

 Buraya gelip  para bıraktıktan sonra, geri çıkabileceğini mi sanıyorsun?

 Baştan beri size ait olan bir şeyi iade ediyorum efendim.

 Ama sırf bunun için gelmedim.

 Özür dilemeye geldim.

 Yeğeniniz ve ben kendimizi rezil ettik.

 Bu gaijin'i dinleme.

 Takashi  onca yaptıklarından sonra bana emir mi veriyorsun?

 Özür dilerim.

 Efendim, kavgasız gürültüsüz bir çözüm yolu önermeye geldim.

 Bunu nasıl yapmayı tasarlıyorsun?

 Yarışarak.

 Y.K. ve ben size olduğu kadar kendimize de sorun olmaktan başka bir şey yapmadık.

 Sizden bu meseleyi çözmek için bize fırsat vermenizi istemeye geldim.

 Yarışacağız  ve kaybeden buradan çekip gidecek.

 Ben bu pisliği bir kere yendim zaten!

 Aferin.

 Öyleyse zorlanmayacaksın.

 GİRMEK YASAK

Polis bütün arabalara el koydu.

 Hey!

 Hırıldamasının nedeni bu.

 Az kaldı Twink.

 Birkaç ufak değişiklik kaldı.

 Ben araba için endişelenmiyorum dostum.

 Y.K.'nın bu yolu seçmesinin bir nedeni var.

 Burası onun dağı.

 Bugüne kadar aşağıya inebilen tek kişi o.

 Çok iyi!

 - Çok iyi!

 - Harika!

 Haydi.

 Çok iyi!

 Haydi!

 - Haydi Sean.

 - Haydi!

 Haydi!

 Sean, göster kendini.

 Haydi.

 Yapma, dostum!

 Yanlış yapıyorsun.

 Evet bebek!

 İşte böyle dostum.

 Ne dedim sana!

 Özgürsün.

 Hey, Sean!

 Sean!

 Şuna bak dostum.

 Bu herif yeni Y.K. ile yarışmak istiyormuş.

 Asya'da geçmediği adam kalmamış.

 Bu akşam olmaz Twinkie.

 Han'ı tanıdığını söyledi.

 Han aileden biriymiş.

 Tamam.

 Yarışalım.

 Araban güzelmiş.

 Birkaç yıl önce dostum Han'dan kazandım.

 Onun Amerikan arabalarını sevdiğini bilmiyordum.

 Benimle takılırken severdi.

 Bu on saniyelik bir yarış değil, biliyorsun.

 Bende zamandan bol bir şey yok.

 Hazır mısın evlat?

 Haydi Sean!

 Haydi!

 Hazır!

 Dikkat!

 Başla!

 BU FİLMDE YER ALAN OTOMOBİL SAHNELERİ TEHLİKELİDİR.

 TÜM SAHNELER TRAFİĞE KAPALl ALANLARDA  EĞİTİMLİ DUBLÖRLER TARAFlNDAN ÇEKİLMİŞTİR.

 BU FİLMDE YER ALAN HİÇBİR HAREKET  SÜRÜŞ ŞEKLİ VEYA SAHNE TAKLİT EDİLMEMELİDİR.

||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar