Kara Dul (1987) Black Widow
| |
102 dk
Yönetmen:Bob Rafelson
Senaryo:Ronald Bass
Ülke:ABD
Tür:Suç, Dram, Gerilim
Vizyon Tarihi:01 Şubat 1989 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Michael Small
Oyuncular
Debra Winger
Theresa Russell
Sami Frey
Dennis Hopper
Nicol Williamson
Özet
Catharine (Theresa Russell) seksi ve tuzaklarını dikkatlice
kuran bir güzeldir. Alex (Debra Winger) başkalarının şüphe etmediği konuları
ortaya çıkaran federal bir dedektiftir, bu öldürücü kadının zengin adamları
onunla evlenmeye kandırdığı, ve sonra da servetlerine kavuşmak için onları
öldürdüğünü anlar. Pek yakında Alex'in esrarengiz Catharine'e duyduğu tutku,
onu gitgide tehlikenin derinliklerine çekecektir.
Altyazı
10:30, 11:00 olduğu halde ofise gelmeyince evi aradım.
Catharine uykusunda ölmüş, huzur içinde.
Doktor, yanında
uyuyor bile olsaydın fark edemeyeceğini
söyledi.
Hiçbir şey
yapamazdın.
Bayan Petersen.
-Catharine, seninle
yukarı geleyim.
-Hayır.
Biraz dinlen, Sara.
-Güzel gömlek, Alex.
-Yıllardır öyle,
Michael.
Anlat.
Zaten geciktim.
Bütün sabah ölüm ilanlarına baktım.
Bütün sabah mı?
Evet.
Detroit Free Press listende mi?
12 Nisan tarihli.
Yataktan kalkıp
kahveden önce ölüm ilanlarını okumuyorum.
Bu adam birkaç yıl
önce Marangano'nun kaposu değil miydi?
-Yani?
-Yani dört gün arayla iki adam ölüyor.
Bu ne demek?
Benzerlik yok.
Bu öldürülmüş olabilir, ama Marangano
uykusunda öldü.
Solunumu durmuş.
Testler yapıldı.
-Şimdi olmaz.
-Bruce da aynı
fikirde mi?
Bir eve resmi kurye
ile evrak göndermen yasak.
Dahası, pahalı.
Federal bütçe
açığına katkım.
Marangano işini de
bırak.
İnsanlar uykuda ölebilir.
Mafya babaları bile.
-Cinayetti!
-Hey, sessiz ol.
Jersey'in yarısının
çöp toplama işi ondaydı.
-Bilmem ne yüzünden uykusunda -Ondine Laneti.
"Beynin
solunumu yöneten kısmında sebebi bilinmeyen hasar.
" Az görülür.
Gerçek.
Oluyor.
Evet, altı yıldır
buradayım, hiç olmadı.
Araştıracak mısın?
-Yalnız bu mu?
-Bağlantılı olamaz.
Bu adam mafyadan
değil.
New York'lu milyoner
bir yayıncı.
"Ölüm nedeni
belirsiz.
Deliller,
açıklanamayan bir solunum yetmezliğini
gösteriyor.
Ondine Laneti
ihtimali var.
Sam Petersen, yaş 60.
31 yaşındaki 4 aylık eşi Catharine hayatta.
" Onu bulmak
için bir yıl geri gittim.
Alex, tek örnek o.
İnan bana.
İnan bana, orada bir
şey yok.
Adalet Bakanlığı Özel
Soruşturma Birimi Tam önümde duruyor.
Walter, kahrolası
kullanma talimatını okumayı bilmiyorum.
Daha 5 yaşındayım.
Simdi sen babam ol
ve bana nasıl kullanıldığını anlat.
Basit bir şekilde.
Çok haklısın,
ciddiyim.
Ama yemek için
kadınım geldi.
Ben de kimsenin
babası olmadım.
Ama 200.
000 adet bu plastik
zımbırtı için para çıkarmamı istiyorsan
rol yapmaya başlamanı tavsiye ederim.
-Karın nasıl?
-Bugün pek iyi görünmüyor.
-O, Dallas'taki en güzel kız.
-Biraz döküntü gibi.
Döküntüymüş, daha neler.
Şu talimatları
İngilizce yaz.
-Belki pazar bulabilirsin bu şeye.
-İlgileniyorum.
Evet, peki.
Hoşça kal öyleyse.
Marielle, sence
böyle bir şeyle ilgilenen olur mu?
Kazanmakla ilgili,
Ben.
Kazanmakla herkes
ilgilenir.
Bu oyuncağı çocuklar
için yaptıklarını unutmuşlar.
Talimatlar çok
karmaşık.
Harika!
Dünyanın bir
numaralı aptalı olmalıyım.
Beş günlüğüne
gidiyorum, ama valize Neiman Marcus'un yarısını koydum.
Marielle?
Evet tatlım?
Brendi nasıl bu
kadar çabuk bitti, tatlım?
Dolapta açılmamış bir
şişe gördüm.
Yine haklısın,
tatlım.
Marielle, Etta'ya bu
vasiyetin her açıdan geçerli olduğunu anlattım.
Herhangi bir itiraz,
zaman ve para kaybı olur.
Benim zamanım.
Benim param.
Evlendikten iki ay
sonra tek kardeşini vasiyetinden çıkarıyor, hem de Genç bir kadınla?
Biliyor musun Etta,
kocan haklı.
Ben'in seninle
hiçbir derdi yoktu.
Sadece hakkımdaki
düşüncenle vardı.
Bence şimdi burada
olsaydı yaptığından pişmanlık duyardı.
Martin?
Küçük bir hediye
verirsem vergisi ne olur?
Küçük hanım Marielle, Charleston'a geri dönecek ve herhangi bir küskünlük ya da gereksiz
gecikme istemiyor.
Ne kadar küçük bir
hediye, canım?
Altı sıfırlı yüksek
bir rakam?
Bayan Barnes!
Bayan Barnes?
Bn.
Barnes, çantanıza bakabilir miyim?
Geliyor!
Ne?
Dükkan mı soyacaksın?
Atış poligonundaydım.
Ruhsat almaya
çalışıyorum, hepsi bu.
Bak ne diyeceğim.
Bunu Sears'a geri
gönder.
Ondine Laneti'ni
hatırlıyor musun?
Bugün bir tane daha
geldi.
Adam 10 gün önce
ölmüş.
Yemek?
Ne?
-Yemek dedim.
Yemek.
Bu akşam.
-Elimde iş var.
Peki.
Yarın?
Bence iyi bir fikir
değil.
İş arkadaşıyız.
İşyeri politikası mı?
Ne?
Tamam.
İstifa ederim.
Seni kaybetmeyi göze
alamam.
Sağ kolumsun.
Peki.
Ondine Laneti
hakkında ne dedin?
-Mafya değil.
-Ne?
Dallas'ta bir
oyuncak imalatçısı.
Çok zengin.
Çok temiz.
Yarın yazıcıdan çıktısını alırım, tamam mı?
-İyi geceler.
-İyi geceler.
Michael.
Bekle.
Seninle geliyorum.
Teksas'lı oyuncak
patronu mafyadan olabilir mi?
Teksas'lıyla, New
York'lu benziyor.
-Nasıl?
-İkisi de yaşlı, çok
zengin genç bir kadınla birkaç aylık
evli.
-Sağlığa zararlı
olsa gerek.
-Bir dakikan var mı?
6 aylık karısı
Marielle hayatta.
Yaşı: 28 New York'a,
Dallas'a telefon et.
Gazetelere falan.
Resimlerini
toplayalım.
Zor olmaz.
Tanınmış adamlardı.
Adamların değil.
Karılarının.
Pekala.
Seattle rehberleri, Japon
yemekleri, başka?
-Ender sikkeler.
-Ne tür ender?
Yeni başlayan için
genel, sonra daha özel bir şey.
Belki İtalya,
19. yüzyıl.
Şehir devletler
birleşmeden önce mi, sonra mı?
Bilmiyorum.
Hangisi daha
az bilinir?
Kuzeybatı
Kızılderilileri.
Hangi kabileler?
Kıyı Salişleri
mutlaka.
Başka ne varsa.
Tlingit, Bella
Coola, Kwakiutl.
Asıl ilgilendiğim
totem heykelleri.
Ne o, bilgi
yarışmasına mı çalışıyorsunuz?
Ben alırım.
Teşekkürler.
SAVAŞ KANOLARININ VATANINDA
1914 EDWARD S.
CURTIS Yapımı Sikke Satışının Geliri Müzeye Buraya
gelin çocuklar.
Öğretmenler, şuraya
geçirin lütfen.
Bu taraftan.
Bir milyon dolar.
Çok cömert bir
teklif Bayan Dodd ama bu müze yönetim
kurulunda üyelik satmaz.
-Başkanımız -Evet.
Eminim Bay McCorey
niyetimi takdir edecektir.
İyi günler.
Ama Margaret, senin fikrini
duymak istiyoruz.
Bu koleksiyona karşı
çok güçlü duyguların olduğunu biliyorum.
Bay McCorey ilk toplantımda böyle olmasını istemezdim.
Karşıt fikirde
olmayı.
Bence alımlarımızda
Kıyı Salişlerine bu kadar odaklanmamız bir hata.
En iyisi olmak
istiyorsunuz, ama bizim rolümüz bu değil.
Peki ne, Margaret?
Bütün kabileleri
karşılaştırmalıyız.
Onları öğrenmek için
sanatlarını inceliyoruz.
Kendimizi anlamak
için onları inceliyoruz.
-En iyi resimler
bunlar mı?
-Resim istemiyor.
Fotoğraf
çekileceğini biliyor.
Yüzünü çeviriyor.
Teksas'lı olan
farklı, daha zayıf.
-Duruş şeklinden.
-Daha genç.
En az 5 yaş.
-Makyaj, saç,
tavırlar.
-Bence yanılıyorsun.
Haklı olabilirim.
Hareket tarzı, yani
karmaşık bir baştan çıkarma dizisi ve cinayetler.
Bir kadın bunları
yapmaz.
Ya?
Bir kadın hangisini yapamaz sence?
Baştan çıkarma mı,
cinayet mi?
Tek istediğim saha
görevi.
-Lütfen.
-Dinle.
Veri analizi
işimizin belkemiğidir.
Buradaki en iyi iş
senin.
En iyisi.
-Sen bu iş için
doğmuşsun.
-Bu iş yeşil
pencereli bir iş!
Bruce, altı yıldır
bu bürodayım.
Yeşil pencereli bu
lanet olası devlet dairesinde.
Heyecan istiyorsun.
Herkes bunu işinde
aramıyor.
-Bu da ne demek?
-Tanrım.
Ne demek sence?
Sevgili bulmak!
En son ne zaman uzun
bir hafta sonu yüzünden pazartesi işe geç geldin?
Bana bunu dediğine gerçekten
inanamıyorum!
Bu saçmalığı
annemden hep dinliyorum!
Kendini ne
sanıyorsun, Bruce?
Dinle, ben sadece Mutlu değilsin.
Mutlu biri değilsin.
Ve olmayı hak
ediyorsun, hepsi bu.
Bruce, beni mutlu et.
Haklı olsan bile bu bizim
işimiz değil.
Hafta sonuna
sığdıramadıkların için hastalık mazereti bildirmeyi unutma.
Sağ ol.
Onun ölümüyle
yıkılmıştı.
Birbirilerine çok
bağlıydılar.
Catharine uzaklaşmak
zorundaydı ve Avrupa'ya gitti.
Bir yıldan fazla
olmuş.
Ondan haber aldınız
mı?
Roma'dan bir kart
aldım.
Viyana'dan çok hoş bir not, küçük bir hediye.
Hepsi ilk ayda veya
o civarda.
Yakında bir şey
geldi mi?
Yalnız avukata.
Gayrimenkulü nakde çevirmesi
ve parayı bir İsviçre hesabına
aktarması için talimat almış.
Manhattan'da başka
hiç kimse, bir kişi bile haber almamış.
Herkes aynı şeyi
diyor.
Chicago'lu, ailesi
yok.
Daha önce nerede
yaşadığını ve çalıştığını bilmiyorlar.
Bu resmi alabilir
miyim?
Affedersiniz.
Bu size korkunç
gelmiş olmalı.
Sara, o birdenbire
ortaya çıktı ve yine birdenbire kayıplara karıştı.
-Bu kanuna aykırı mı?
-Garip.
Ben garip buluyorum.
Sam Petersen öldü.
Bütün malı ve parası
da gitti.
Onu senin kadar
sevseydim, bunu çok garip bulurdum.
Felice Baciocchi ve
kızkardeşi Elisa.
Muhtemelen beni
etkilemek için bunlara biraz çalıştın.
İşe yaradı mı?
Gerçekten merak
ettim.
Gerçek olamayacak kadar iyi görünüyorsun.
Aklıma seni
araştırmak geldi.
Fena fikir değil.
Ne de olsa herkes
olabilirim.
İnsanları
araştırmamak tehlikeli.
Araştırdım.
Ne buldun peki?
Mount Holyoke
Koleji'nde antropoloji okuduğunu öğrendim
ve birbirimize çok benzediğimizi.
İtalya'yı, madeni
paraları seviyoruz.
Ve yalnız yaşamayı.
Bundan hiç söz
etmiyorsun.
Neden hiç
evlenmediğimi bilmiyorum.
Bir liste dolusu
nedenim var.
Arada bir onları
çıkarır, cilalarım.
Bütün bu tuhaf ve kendine
has yönler içinde bir yaşama başladım.
Üstüme bir diken, bir
diken daha derken adeta bir kirpiye çevirdim kendimi.
-Ne?
-Çok eski bir
espridir.
İki kirpi nasıl sevişir?
Çok dikkatlice.
Sola, köşeden sağa.
Bulursunuz.
Yoğun programınız
arasında bana zaman ayırmanız incelik.
Hiç problem değil.
Söylediklerimi hiç
düşündünüz mü?
Biliyor musun?
Cenazeden hemen
sonra aynı şey benim de aklıma geldi.
Hatta bir dedektif
tuttum.
Charleston'a
yolladım, ailesinin yaşadığını söylediği yere.
Hiçbir şey yoktu.
Ne aile, ne en ufak
bir iz.
Niye söylemedin,
Etta?
Ben ölmüştü.
Onu geri
getiremezdim.
Gazetelere çıkarım
diye düşündüm.
Büyük bir skandal
istemedim.
Pekala, vasiyete
gelelim, Etta.
Rice Enstitüsü tek
diğer mirasçıydı, değil mi?
Evet.
Ben yardımseverdi ve Ve eminim siz, Marielle yakalanırsa Rice'ın onun size verdiği küçük hediyeyi
alacağını düşündünüz.
Biraz süzülmüş
gibisin canım.
Sana bir solaryum ısmarlayayım.
5 yaşımdan beri her
yıl, yılın bu zamanı buraya gelirim.
Ve her yıl
ayrılırken içimde sanırım bir kayıp duygusu olur.
Bir gün burada
yaşayacağıma dair kendime hep söz verdim.
Neden yaşamıyorsun?
Neden yaşamıyoruz?
Bu ne?
Neredeyse dişimi
kırıyordun.
Tıbbi uyarı.
Penisiline alerjim
var.
Bitti, bitti.
Tamam.
Son el çocuklar.
Herb yapmış, tatlım.
O bakış var.
-Bakış bu mu?
-Bakış bu.
Benden paso.
Kesin yaptın, seni
namussuz.
20'ni görüyorum, 20
daha koyuyorum.
Ne bu, intihar mı?
Acındırma taktiği mi?
-Paranı koymak denir.
Herbert?
-Yaptım, Alex.
40'ını geri al.
Beni gör.
Görüyorum.
Floş, hayatım.
Geçen haftayı
hatırla.
-Şimdi ödeştik,
bebeğim.
-Evet, neyse buradan
gitmeliyim.
Dur bir dakika.
-Haydi çocuklar.
-Sakin olun.
Bu benim param.
Burada Burada
40, 50, 60 dolar var.
Bu paranın gideceği
yer hazır.
Ya, ne alacaksın?
Yeni iç çamaşırı mı?
-Bir kez Alex'le
çıktınız, değil mi?
-Redskins maçına
gitmiştik.
Nasıl gitti?
Skins kaybetti.
Selam.
Boynunu ovmamı ister
misin?
Hayır.
Boynumu ovmanı
istiyorum.
-Of.
-Madam Borgia'nı mı
düşünüyorsun?
-Nasıl öldürdüğünü
buldun mu?
-Tanrım, bilmiyorum.
Metadon olabilir.
Gözden kaçacak kadar az kalıntı bırakır.
Son 4 ayda, kaç tane
50 yaş üstü erkek 40 yaş altı kadınla
evlenmiş, biliyor musun?
Hayır.
Ben de.
Peki ilk 30 şehirde?
Sen söyle.
Zilyon tane.
Üstelik bu kolay
kısmı.
Şimdi bunu
milyonerlerle karşılaştırmayı dene.
Kadınların resimlerini
bul.
Bilgisayar başında daha
oturacaksın demek.
Hayır, bitirdim.
6 kadına indirgedim.
Bu haftaki 2 kadın
dahil.
Bütün ülkeyi
dolaşamazsın.
Araştırmak
zorundayım.
Onları araştırmak
zorundayım.
Yoksa benim için
korkuyor musun?
Saçmalıyorsun, Bruce.
Seni Denver'den
ararım.
Ya da Seattle'den.
Görüşürüz.
Araçlarınızı mümkün olduğunca ileri park edin.
Kontağı kapatın.
El freninizi çekin.
Her şey normal.
Giyinebilirsiniz.
Doktor, neredeyse
unutuyordum.
Tekrarlayan
bademciğim var ve Seattle'ın havasını
biliyorsunuz Genelde ne kullanıyorsunuz?
Penisilin.
Sanırım antropoloji
mezunu olduğunu söyledi.
Vassar'dan veya
Smith'ten -Aslen nereli?
-New England,
sanırım.
Belki de değil.
Tuhaf.
Onu haftada üç kez
görüyorum ama Sally, Bayan McCorey geldi
mi bugün?
Lütfen bak.
Geçmişiyle ilgili bilgi isteyen bir gazeteci
var.
Sakıncası yoksa
bugün rahatsız etmeyeyim.
İncelediğim kişileri
bir şeyler yazmadan rahatsız etmeyi sevmem.
Değişiklikler yapmak
isteyebilirler.
Margaret bu sabah
gelmedi.
William, bu Bayan
Talley.
-Memnun oldum.
-Ben de.
Post-Intelligencer'den.
Ünlü kadın
gönüllülerimiz hakkında bir yazı hazırlıyor.
Yazı işleri
müdürünüzü iyi tanırım.
Kent sayfasında
mısınız?
Gazetede değilim aslında.
Serbest çalışıyorum.
-Makalemi almalarını
umuyorum.
-Depoda çalışıyordum.
-Orada konuşalım mı?
-Olur.
Lütfen burada bir
şeye dokunmayın.
-Ev telefonunuz?
-Burada yaşamıyorum.
-Nerede kalıyorsunuz?
-Hilton'da.
-Bakın -Havaalanı mı?
Merkezdeki.
Bir soru.
Gazete hakkında
neden yalan söylediniz?
Özür dilerim.
Gerçekten, ben
Meslekte yeniyim.
Güçlü kadınlar hakkında bir makaleyi Cosmo ya da- Woman's
Day alabilir.
-Evet, anlıyorum.
Benim kendimi böyle kanıtlamam
hiç gerekmedi.
Sizin için zor
olmalı.
Karım mahremiyetine
düşkündür ve buna saygı duyuyorum.
Ama onunla konuşayım.
Bakalım size
yardımcı olabilir miyiz.
Çok anlayışlısınız.
Başka bir şey?
Sanırım yok,
teşekkürler.
Hey!
Leo, perdeyi ayarlasana.
Tamam, ayarlıyorum.
-Tamam!
-Haydi ahbap!
-Ayarlıyorum!
-Bir sağ kalma filmi
daha mı?
Şüpheliyi görememeniz, onun sizi göremediği anlamına gelmez.
Benzerlik var, ama
arasında bağ olmayan ikiz gibi insanlar gördüm.
Bu işi savmak için
bahane arıyorsun, çünkü cesaretin yok.
Neden bu kadını
mıhlamak istiyorsun?
İki adam bir
lanetten öldü diye mi?
Ondine Laneti.
Uykuda öldüler.
Solunumları durdu.
McCorey de aynı
şekilde ölünce beni ararsın.
Kadınlar şehir
dışındaymış dedin.
Onları zehirledi.
Zehri bir şeye
İçecekleri veya yiyecekleri bir şeye.
Bu adamlara otopsi
yapılmış.
New York veya
Dallas'ta cesetleri çıkarmak isteyen bir polis var mı?
Hayır.
Ama bu eyaletin en
zengin adamlarından birine gidip karınız
katilmiş dememi istiyorsun.
Hem de kimse ortada
cinayet görmezken.
Sen haklısın.
Olayı masandan
çözdün bile.
Günün kalanında izin
yapsana.
Hayır, sen haklısın.
Alo, Bayan McCorey?
Karakola gelip bize
adam öldürüp öldürmediğinizi söyler misiniz?
-Hayır, hiç
delilimiz yok.
-Sabahtan beri
delilleri gösteriyorum!
Adalet Bakanlığı
bunlara delil diyorsa bu konuşmanın en
korkutucu kısmı bu.
Ama haklı olduğumu
biliyorum.
Ne düşünüyorsun?
Piyanist, piyanodan
daha iyi.
Öyle mi?
Yarın bir akortçu
çağırırım.
Genç bir hanım
müzeye geldi.
Hakkında bir makale
yazacakmış.
Onu sevdim.
Çok tatlı birine
benziyor.
Bir cin hazırlayayım
mı?
Hanımefendi.
Bir daha bakın.
Kocama burada
telefonumu bekleyeceğini söylemiş.
Buradaymış.
Öğleden sonra ayrılmış.
Inn at the Market'a
geçmiş.
Sizin için
arayabilirim.
Allah kahretsin!
diş macunu.
Margaret?
-Yukarıdayım!
-Geliyorum.
Hayır, hayır.
Ben şimdi inerim.
Balığa gittiğini
sanıyordum.
Tutamadın mı?
Yönetim kurulu
toplantısı için avukatı aramaya geldim.
Bence hata
yapıyorsun sevgilim.
Lanet olsun.
Bu bir aile işi.
Beni bir kurula daha
alırsan anlaşmazlık ve küskünlüğe yol açar.
Sen benim karımsın.
Yanımda olmanı
istiyorum.
Bunu söyleyişine
bayılıyorum.
-Onu nerede bulmuşlar?
-Bak, Agatha
Christie.
Solunum problemi
değil.
Bildiğimiz kalp krizi.
Herkes gibi, küt diye.
-Otopsi yapıldı mı?
-Evet yapıldı.
Toksin analizi de.
Harika, en fazla 60 bileşiği
kapsıyor.
Kadın kaçınması gerekeni
bilmez mi?
Anafilaktik şok,
kalp krizine benzer.
Bir şeye alerjisi
var mıydı?
-Arı zehri?
Antibiyotik?
-Arı zehri!
Arı zehri.
Buna inanmayacaksın
ama ben bu olasılığı tamamen atladım.
Kesin kovulurum.
Şehirden ayrıldı ve
yerini bilmiyorsun.
Bayan, ortada
cinayet yok.
Nereye gittiğinden
bana ne?
Gittiğini bilmek
yeter.
Ödün kopuyor.
Beni öğrenecekler ve
bunu neden araştırmadığını merak edecekler.
Şikayetin varsa, git
dilekçe ver.
Yoksa lütfen siktir
git.
Bu bir neden değil.
Onunla aynı
odadaydım.
Bir metre
yakınımdaydı.
-Ne yapman
gerekiyordu?
-Bilmiyorum.
Ben ona -
söylemeliydim.
-İnanır mıydı?
Bir şansı olurdu.
Ona şans vermedim!
Doğruca ona giderdi,
sen yanardın, kadın kaybolurdu.
Ve belki o ölmezdi.
Alex, işini
bırakamazsın.
Altı yıl.
Bir hayaletin
peşinden koşmak için!
O bir hayalet değil.
Gel.
Gel!
Onu bulduk.
Sanırım bulduk onu.
Sonunda bulduk
galiba.
-Merhaba.
-Merhaba.
-İyi misin?
-Evet, iyiyim.
Bu benden.
Hawaii biletimi
aldım.
Bu dönüş biletin.
Orada olduğuna nasıl
bu kadar eminsin?
Michael, Seattle'de
bileti kesen kadının resmi tanıdığını söyledi.
Hawaii'den herhangi
bir adla başka yere uçmadığı ne malum?
Belki uçmuştur.
Başka nereden
başlayacağım?
-Bütün eşyalarını
satmışsın.
-Evet.
BMW'yi kaça sattın?
5900 dolara.
Piyasa değeri
6600'müş ama galerici papyon takıyordu ve
acelem vardı.
Bana bir iyilik
yapar mısın?
Bunu Sears'a geri
verir misin?
-Bu kadını hafife
alma.
-Silah kullanmıyor.
Onu yakalamak için, onun
gibi düşünmen gerek.
Sanırım.
Onu tanıdığını
sanıyorsun, öyle mi?
Niçin yaptığını
biliyorsun.
Anlat.
Ben çocukken babam Sana bunu anlatmıştım, değil mi?
Babam çok sinirli
biriydi.
Ispatulayla
kovalardı beni.
Paslanmaz çelikten
krep ıspatulası.
Nasıl acıtırdı
anlatamam.
Bir keresinde beni
koridorda kovaladı yatak odama sokup öldüresiye
dövmeye başladı.
Aman Tanrım.
Sonra kalktı, yere
yığıldı ve öldü.
Bence Margaret ya da
adı her neyse yaşlı erkeklere karşı derin
bir kin besliyor ve Bunu yutuyor musun?
Gerçekten yuttuğuna
inanamıyorum.
Lanet olsun.
Kimse kimsenin
neyi, niçin yaptığını bilmez.
Tek bildiğim, onun
saplantısı öldürmek, senin saplantın da o.
Beni kaygılandıran,
senin de onun kadar deli olabileceğin.
Bronz bir tenle
döneceğim.
Buraya.
Kilauea'ya gidecekler burada sıraya girsin
lütfen.
Bu gezegendeki en
yeni yerde duruyoruz.
Dünyada benzeri yok.
Buraya bayılıyorum!
Herkes Hawaii'ye kumu,
plajı için geliyor ama buraya bir otel
yapmak bir servete mal olur.
Biliyor musun bankacılarım deli olduğumu söylüyor.
Tanrım, burası tam
yeri.
Muhteşem olur!
Hep sabırsız
mıydınız bayan?
Hayatınız boyunca.
Bay Shin, dört
haftada size 600 dolar verdim.
Karşılığında siz hiçbir
şey vermediniz.
Sabahları ofisin
yolunu bulmanıza şaşıyorum.
Hep böyle alaycı
mıydınız?
Alaycı bir bebek
miydiniz?
Kadını dört haftadır
arıyorsunuz.
Bir keresinde ben
birini 18 yıl aradım.
Müthiş bir referans.
Azim.
Ayrıca, böyle güzel
bir kadını haftada 150 papele bulamam.
-Teşvik primi
isterim.
-Prim yok.
Elinizdekini gösterin.
Ne demek bu?
Elimde bir şey yok.
Bay Shin, elinde
verecek bir şey olmadan benden zam
isteyen birinin aptal olması gerek.
Zekanıza hakaret etmenin
anlamı yok.
Karşılıklı saygıya
dayalı iş yapmayı tercih ederim.
Güzel.
-Saygıyı severim.
-Güzel.
Nerede o?
Hanımlar, havuza tekrar
girmeden önce en önemli kuralı
hatırlayalım: Yüzeye çıkarken hızlı nefes vermeyin.
Akciğerde büyümeye, dolayısıyla
kanda hava kabarcığına neden olabilir.
Bu amboliye yol
açabilir.
Amboli de -İyi misin?
Belki girmemelisin.
- çok acılı bir
ölüme.
Pekala hanımlar,
havuza girelim.
Güzel.
Tamam hanımlar, buraya gelin.
Haydi.
Hepiniz gelin.
Eşleşeceğiz ve iki
kişinin aynı tüple nefes almasını çalışacağız.
Birinin oksijeni bittiğinde
gerekiyor.
Çift olun.
Seninle sen.
Seninle sen.
Evet.
Regülatörü alın ve acil hava için eşinize
verin.
Eşleşelim mi?
Merak etme.
Bulaşıcı değil.
Arkadaşım benimle eş
olmaya söz vermişti.
Ya?
Bu durumda yalnız kalan kişi oluyorum, değil
mi?
-Rennie Walker.
-Jessica Bates.
-Jessica Bates, sana
bira borçluyum.
-Kabul ediyorum.
Regülatörü sağ
elinize alın iki nefes çekin, sonra
eşinize verin.
O da iki nefes
alınca geri alıyorsunuz ve iki kere ona
nefes veriyorsunuz.
Beşte nefes
vereceksiniz.
Burnunu fazla
sıkmayın.
Burnunu
tıkayacaksınız, ama çekip kopartmayın.
Elinizi boynunun
altında tutun.
Hava yolu kapanırsa
nefes alamaz.
Bunu kişisel olarak
algılamıyorsun ya?
-Merak etme.
-Peki.
Tamam, bugünlük bu
kadar.
Katıldığınız için
teşekkürler.
Gidebilirsiniz.
Sağ olun.
Adın neydi?
-Rennie.
-Rennie.
-Sen niçin buradasın?
-Takılıyorum.
Paramı harcıyorum.
Niye bakıyorsun?
Affedersin.
Günün büyük kısmını havuzda geçirdik sen böyle görünüyorsun, bense böyle.
Bunu merak ettim
sadece.
Sen de fena
görünmüyorsun.
-Yeni bir mayo iyi
olur ama.
-Ah, mayodan mı?
Harika.
Bütçem kısıtlı.
Ne?
Odama çıkıp doğru
dürüst birer içki içmeye ne dersin?
Olur.
-Evli misin yoksa?
-Hayır.
Şu anda değilim.
Sağ ol.
Bu kim?
Hoşuna gitti, değil
mi?
Böyle yakışıklı
adamlar genelde beğenilir.
Adı Paul Nuytten.
Tüm dünyada altı
tane oteli var.
Kardeşi var mı?
Kuzeni?
Genç bir dedesi?
Bu gece bir parti
veriyor.
Gelmek ister misin?
Ne?
Bu gece bir parti
veriyor.
Gelmek ister misin?
Gelemem.
Bütün pahalı kıyafetlerimi Chicago'da bıraktım.
Önemli değil.
Benimkilerden ödünç
alabilirsin.
Saçını ödünç
alabilir miyim?
Peki kuaförünü?
Tabii.
-Çok güzelsin.
-Sağ ol.
-Yalnız sıkılır
mısın?
-Sıkılmam.
Sonra görüşürüz.
Cin tonik.
Teşekkürler.
Bu elbiseyi
tanıyorum, ama kadın kim?
Paul Nuytten.
Yeni arkadaşım Jessica
Bates.
-Memnun oldum.
-Hoş geldiniz.
Hoş bulduk.
Eviniz çok güzel.
Teşekkür ederim.
Dans eder misiniz?
Hayır.
Teşekkür ederim.
Ayakkabılarım yeni
de.
Matmazel.
Teşekkür ederim.
Adınız ne?
Tran?
Rennie.
Bu gece kalır mısın?
Yarın çok yoğun
olacaksın.
Tekneni
cilalayacaksın yaban domuzu
avlayacaksın.
Ah, Paul.
Küçük defterinde bir
sürü telefon numarası var.
Neden hep bu
konuşmayı yapıyoruz?
Nedeni sensin.
İstediğim sensin.
Tek istediğin, henüz
yatmadığın bu kadın.
Bu beni istemekle
aynı şey değil.
Paul.
Bir öpücüğe
ihtiyacım var.
Taze balık!
Aku!
Taze aku!
Aku!
En taze balıklar!
-Balık!
Balık!
-Su.
-Bir kilo.
-Hey!
Görüyorum ki
balığını yakalamışsın.
Çıkaramadın ha?
Unutmak faydalı bir
beceri.
-Bir ara ben de
öğrensem iyi olur.
-Sigaranı çıkar.
Sigaranı çıkar ve
bana tut.
Hayır, sağ ol.
Federal hükümettenim.
Lisansını kaybetmek
istemezsin.
İşaret et.
Balıklara.
Teşekkürler ve hoşça
kal de.
-Teşekkürler.
-Hoşça kal.
O adam kimdi?
Yerlilerden.
Balığın taze olup olmadığını sordu.
-Alo?
-Sara?
-Evet?
-Sara, ben Catharine.
-Petersen.
-Catharine!
Çok uzun zaman oldu.
İyi misin?
Aslında bir sorunum
var.
Anlaşılan bir kadın
gazeteci hakkımda sorular soruyormuş ve
Sam hakkında.
Böyle biri seni
görmeye geldi mi?
Evet.
Yaklaşık 6 ay önce genç bir kadın geldi.
Ama o federal
hükümettendi.
Sara, şimdi kapatmak
zorundayım ama seni sonra ararım, sohbet ederiz.
Çok uzun zaman oldu,
daha sık konuşalım.
Sonra görüşürüz.
Hoşça kal.
Ben yaparım.
Ben yaparım!
Gösterge yarı dolu
diyor!
İçinde nasıl hava
olmaz?
Bunları kontrol
etmem gerekiyordu.
Biraz daha ileride
ya da arkamı dönmüş olsaydım Ödümü
kopardın.
Arkanı dönmediğin
için sağ ol.
Hemen iniyorum.
Hey!
Bunları çok mu
seviyorsun?
İkinci kocam
hastasıydı.
İkinci kocan?
Kaç tane oldu?
Çok.
Bu şekilde zengin oldum.
Bir tanesi yetmedi
mi?
Zenginlik zor.
Hiçbir zaman tam
zengin olduğuna inanmıyorsun.
Pek romantik doğrusu.
Aslında bunu işim gibi görürdüm.
Kendimi çekici
kılmayı.
Bir profesyoneldim.
Her birini
seviyordum.
Derinden.
Dürüstçe.
Başka türlü
yürümezdi.
Ondan hoşlanıyorsun.
Paul.
Ondan hoşlanıyorsun.
Yakınlaş.
O da bunu istiyor.
Şu anda birine
ihtiyacı var.
Bağlanmayı bilen
birine.
Bir kadın hakkında
tartışıyorlar.
Adı Pelé, şu
futbolcu gibi.
Biri diyor ki, o
salı günü öfkelenecek.
Öteki adam da, hayır,
çarşamba diyor.
Altı adam aynı
tartışmaya girdi - hepsi bu kadını
tanıyormuş gibi.
-Hayır.
Pelé bir tanrıçadır.
Yakıp yıkan bir
tanrıça.
Bir yanardağda yaşar.
Kilauea'da.
Ve arada sırada ateş
püskürür.
-Kahve?
-Hayır, sağ ol.
-Kahve?
-Hayır.
Teşekkürler.
İyi misin?
Pek iyi değilim aslında.
Otele dönsem iyi
olacak.
-Sonra konuşuruz.
-Olur.
-Seni götüreyim.
-Komik olma.
Sadece başım ağrıyor.
Seni bu gece ararım.
Yarın bir şeyler
yaparız.
Dinle, sen ve Jessie
keyfinize bakın.
Tamam mı?
İyi eğlenceler.
Tran Cinhindi'de
ailenizin yanında mı çalışırdı?
İkiniz çok yakın
görünüyorsunuz.
Başka bir ailede mi
çalışıyordu?
Karınızınkinde?
Sadece sezdiğim Öldürüldü.
Daha 19 yaşındaydı.
Üzgünüm.
Hatırlattığım için
de özür dilerim.
Başkalarının
göremediği şeyleri görmek ender bir yetenektir.
Bazı insanları
uzaklaştırıyor.
İnsanlar sorulmayan
şeylerin cevabını bilmek istemiyor.
O yüzden çenemi
tutmayı öğrenmeliyim.
Adayı biraz gezmek
istemez misin?
Evet, isterim.
-Neden gülümsüyorsun?
-Çünkü yüzünde bir
ifade var.
-İfade?
-Bir şey sormak
ister gibi ama sormuyorsun.
Sormalısın.
Hayır, sadece bu
kadının neden evlenmediğini düşünüyordum.
Çekici, zeki.
Çok, çok güçlü.
-O öyledir.
-O mu?
Ama senden
bahsediyorum.
Pekala erkeklerle sorunun ne?
Kötü zamanlama.
Belki biraz korku?
Bu konuda bir şey
diyeyim.
Çok, çok tahrik
edici.
Çok garip bir yer.
Ağaçların özsuyu
lavları soğutuyor.
Paul?
-Rennie ne olacak?
-Rennie'yle birlikte
değilim.
Seninleyim.
Onunla yarışamam.
Buna gerek yok.
Bu her neyse, dürüst
ve bana özel olduğunu bilmek zorundayım.
Bana bak.
Bana bak.
Karar ver.
Burada mı?
Yani, ışıkları
söndürebilir miyiz acaba?
H.
SHIN ÖZEL DEDEKTİF Kapı vurmak yok mu?
-Birinin ofisine
girerken kapı vurulmaz mı?
-Özür dilerim.
Ben vururum.
Senin ofisine gelsem vururum.
Nerede doğdun sen?
-Wisconsin.
Sonra mı geleyim?
-Hayır.
Sonra gelmek için
çok geç.
Kapıyı vurmadın bir
kere.
Ne istiyorsun,
Wisconsin?
Bay Shin, benim adım
Rennie Walker.
Bu kadın benimle
arkadaş oldu.
Şimdi de galiba nişanlımla
ilişkisi var.
Öğrenmek zorundayım.
Hayır, hayır.
Bu tür iş yapmam.
Saygın değil.
Bay Shin, size
hakkımda iki şey söyleyeceğim.
Çok zenginim.
Ve çok param var.
Jessie konusunda
özür dilerim.
Senin bunu
istediğini sandım.
Anlıyor musun,
Rennie?
Otele dönüş çok uzun.
Bir içki verir misin?
Rennie?
Rennie?
Gir.
Girmeni istiyorum.
Neden bu gece, bunca
zaman sonra?
Sanırım yeterince
bekledik.
Bir dakika.
-Günaydın.
-Günaydın.
Geçen gün bunu cipte
unutmuşsun.
Onca yolu kazağımı getirmek
için mi geldin?
Hayır.
Pek sayılmaz.
-Kahve ister misin?
-Hayır, sağ ol.
Sana bir şey
söyleyeceğim.
Bir şey mi oldu?
Dün gece Rennie'yle evlenmeye
karar verdik.
Senin üzülmeni
istemiyorum.
Üzülmem.
Birazdan gelirim.
Aşık kadın.
-Gerçekten şüphe mi
ediyorsun?
-Hayır.
Sana yardım etmedim mi?
Bizi yakınlaştırınca
seni daha çok istedi.
Yani düğün hediyemin
damat olduğunu söyleyebiliriz.
Hediyeme karşı bir
hediye gibi düşündüm.
Paul'la geçirdiğin
zamandan yanında götüreceğin bir şey.
Bu durumda, sana
hala borçluyum.
-Çok güzel bir
törendi.
-Teşekkür ederim.
Harika bir törendi.
Aç.
Bu her neyse, benim
için anlamı büyük.
Kara dul.
Çiftleşir ve öldürür.
Merak ettiğin; aşık
oluyor mu?
Bunu cevaplamak
imkansız onun dünyasında yaşamıyorsan.
Çok ilginç bir
hediye.
Keşke daha çok şey paylaşaydık
dedirtiyor.
-Ama gerçek şu ki,
bitti.
-Gerçek şu ki, henüz
bitmedi.
Görüşürüz o halde.
İzninizle güzel
gelini öpme zevkine erişebilir miyim?
Gir.
Hey, Wisconsin.
Kapıyı vurdun, seni
tanımadım.
-Resimleri çektiniz
mi?
-Tabii.
Kısa süre önce
evlendiğini duydum.
Tebrikler.
İyi malzeme, değil
mi?
Cekmecelerinizde başka
ne var Bay Shin?
Ne demek bu?
Bir sürü şey var.
Ataçlar var.
Naneli şeker var.
Hatta prezervatif.
Seni ilgilendirmese
de.
Neden?
Çünkü seçme hakkınız
var Bay Shin.
Ölebilir ya da mutlu
ölebilirsiniz.
-Bunu niye
yapıyorsun?
-İkinci çekmecede.
Bak!
Beş saniyen var.
-Bir -Lütfen.
- iki -Dur!
Dur!
-Bekle.
- üç dört.
Hyland, iğneyi
göreyim.
Laboratuvara ver.
-Hiçbir şeye
dokunulmasın.
-Tamam.
Bütün odada parmak
izi aransın.
Haberlik bir şey var
mı?
Aşırı doz mu?
Heyecanlı olursa, numaranı
bulurum.
Siz kimsiniz acaba?
Gelmene sevindim,
Paul.
Seninle konuşmalıyım.
Sence Rennie biraz ani
gitmedi mi?
Hayır.
Rutin gezisi.
Amerika'da muhasebecisiyle görüşüyor.
Yatırımlar.
Paul, beni ne kadar
iyi tanıdığını sanıyorsun?
Seni mi?
-Biraz, sanırım.
-Sana yalan söyler
miyim?
-Bilmem.
-Söyledim.
Adım Jessica Bates
değil.
Alex Barnes.
Adalet Bakanlığı'nda
çalışıyorum.
Adalet Bakanlığı Özel
Görev Birimi Karının adı da Rennie değil.
Ama kimse gerçek adını
bilmiyor.
-Beni dinle.
Üç farklı adla
-Bu çok mantıksız.
üç farklı erkekle
evlendi.
Hepsi zengin
erkekler.
-Ne yapmaya
çalışıyorsun?
-Paul, hepsini
öldürdü.
Zehirledi.
Şehirden ayrıldı.
O zaman öldüler, o
yokken.
Ama parama ihtiyacı
yok.
Portföyünü gördüm.
Banka hesapları Onları nasıl elde ettiğini söyledim.
-Seni kullanmışım
gibi geliyor.
-Gibi mi?
Ama ne hissettiğimi bilmediğini
söyleyemezsin.
O Jessie idi, bir
polis değil.
Bak, kendini kötü
hissetme.
Herkes herkesi
kullanıyor.
Ama o daha iyi
yapıyor, değil mi?
Mesele bu, değil mi?
O daha iyi yapıyor.
-Hayır, bu değil.
-Bunu atlatacağını
söyledim kendime.
-Atlattım!
-Öyleyse
vasiyetlerimizi açıkla.
Her şeyi Her şeyi Kanser Vakfı'na bırakıyoruz.
Birbirimize hiçbir
şey yok.
Onun fikriydi.
Bahsettiğin kadına
benziyor mu?
Cevap ver!
Kıskançlık
olmadığını söyle.
Hiç kıskançlık
olmadığını.
Uykusunda boğuldu
gibi bir şey söylediler.
Jessica Bates adında
bir kadın tanıyor musunuz?
Evet.
Anlaşılan Bayan
Bates, Barnes adlı bir federal ajanmış.
Ve Bayan Barnes, Bay
Nuytten'i öldürdüğünüze inanıyor.
Paul dün gece öldü.
Ben San
Francisco'daydım.
Oteli
arayabilirsiniz.
Onu zehirlediğinizi
düşünüyor.
O uyurken gecikmiş
etkisini gösteren bir şey.
-Evde zehri aradınız
mı?
-Hayır.
Arama emri için
makul sebep yok.
-Sizin gönüllü
olarak -Elbette.
Evet.
İstediğiniz her şeye
bakın.
Bu arada Jessica Bates ya da adı her neyse kocamın aşığıydı.
Düğünden önce ve
sonra.
Yani benim evimi
ararken İlginç.
Kocanızın dün
öğleden sonra onun evine gittiğini öğrendik.
Lütfen oturun.
Büyük incelik
gösterdiniz.
Tüm bu
yaşadıklarınızdan sonra.
Dinleyin.
Bayan Barnes'ın evinde toksik bir bileşik bulduk.
Geç etki gösteren
bir zehir.
Ayrıca bazı
fotoğraflar var.
Bayan Barnes ile kocanızın
fotoğrafları.
O resimler tamamen benim
suçum.
Ben Bir
adam tuttum.
Sinir bozucu biri.
Onları nereden
buldunuz?
Tuttuğunuz adam
öldü, Bn.
Nuytten.
Eroinin dozunu fazla kaçırdığını düşündük.
Şimdi korkarım Bn.
Barnes yalnız kocanız için hesap vermeyecek.
Onu ne kadar
tanıyordunuz?
Geride durun.
Paul Nuytten'ı
tanıyor muydunuz?
Aşk ilişkiniz mi
vardı?
Bn.
Nuytten, Kanser Vakfı Bay Foster'ı adaya
yolladı.
Çünkü öyle görünüyor
ki Bir durum söz konusu.
-Durum?
-Bay Nuytten'in
vasiyetiyle ilgili.
Bay Nuytten'in yasal
ikametgahı Florida eyaletindeymiş.
Bunu biliyor
muydunuz?
Hayır.
Bilmeli miyim?
Florida'nın bir
"ölü el" yasası var, Bayan Nuytten.
Bir hayır kurumuna
bırakılan miras, ölümden sonra 6 ay içinde
eş tarafından geçersiz kılınabilir.
-Ne kadar ilginç.
-Elbette bağışı geçersiz kılmanız gerekmez.
Ölümünden kısa süre önce, Bay Foster, kocam vakfınız hakkındaki çekincelerinden bahsetti.
Büyük çekinceler.
Bayan Barnes
hapishaneden aradı.
Uzun bir geziye
çıkmayı planladığınızı söyledim.
VİLAYET MAHKEMESİ
İyi davranıyorlar mı?
İyi misin?
Şikayetim yok.
Bir sürü psikolojik
test yapıyorlar.
Bir tutku suçu için şaşırtıcı
geliyor.
O kadar şaşırtıcı
değil.
Tek nedeninin
kıskançlık olmadığını düşünüyorlar.
En azından Paul'ü.
Düşündüklerine göre senin
saplantın benimleymiş.
Hırslı bir federal
ajan olarak başladığını ve saplantıya dönüştüğünü
düşünüyorlar bu hayaletin.
Sonra onu takip ettin takip ettin
ve asla onu yakalayacak kadar hızlı olamayacağını anlayınca Onu öldürdüm
suçu sana atmak icin.
Nasıl becerdin?
Şehirden ayrılıp
gizlice geri mi döndün?
Evime koyduğun şişeyi
mi kullandın?
Daima her şeyi
gereğinden fazla düşünme eğilimin vardı.
Bir şeyi çözmenin en
önemli kuralı ne zaman duracağını bilmektir.
Biliyor musun 50 yıl sonra geri dönüp baktığımda bütün ilişkilerim içinde bunu daima hatırlayacağım.
Merhaba, Sara.
Seni gördüğüme
sevindim.
Paul'ün brendisine
zehri koyduğuma eminim.
Sen onu
Biliyoruz.
O bulmadan önce bulduk.
Fotoğraf
çekebilirsiniz, geldi!
Tebrikler, müthiş
bir tuzaktı.
Washington'a mı
dönüyorsunuz?
Hawaii'de olduğuna
dair ihbar mı almıştınız?
-Lütfen, basına bir
cevap verin.
-Mahkemede tanıklık
edecek misiniz?
Size hikayeyi ben
anlatırım.
Altyazılar: SDI Media Group [TURKISH]||
« Prev Post
Next Post »