Acı Tatlı Hayat (2005) Dalkomhan insaeng
| |
120 dk
Yönetmen:Jee-woon Kim
Senaryo:Jee-woon Kim
Ülke:Güney Kore
Tür:Aksiyon, Dram
Vizyon Tarihi:07 Temmuz 2006 (Türkiye)
Dil:Korece, Rusça
Müzik:Pa-lan Dal, Yeong-gyu Jang
Nam-ı Diğer:A Bittersweet Life
Oyuncular
Jung-min Hwang
Yu-mi Jung
Hae-gon Kim
Roe-ha Kim
Özet
Sun-Woo, Seul'un gökdelenleri arasında lüks bir otelde müdür
olarak çalışmaktadır. İşindeki mükemmeliyetçiliği sayesinde patronu tarafından
çok sevilmektedir. Çok sert bir patron olan Kang Başkanın ise herkesten
sakladığı bir sevgilisi vardır. Kang Başkan Sun-Woo'yu sevgilisinin başka bir
ilişkisi olup olmadığını öğrenmesi için tutar. Fakat kadının ihaneti kısa süre
içerisinde ortaya çıkar. Bunun cezası ölümdür fakat Sun-Woo buna karşı çıkar.
Altyazı
"Güzel bir bahar günü," "genç bir öğrenci
dalların rüzgarda hareket ettiğini fark eder.”
"Ustasına
sorar;"
"Dallar kendi kendilerine mi yoksa, rüzgar yüzünden
mi hareket ediyorlar?”
"Görmek için
başını kaldırmadan usta cevap vermiş:"
"Harekete ne dallar ne de rüzgar sebep olur.”
"Bu senin
kalbinde ve aklındadır.”
Bay Sunwoo, barda
size ihtiyaç var.
- Ne oldu?
- Bir sorun çıktı.
Tamam, geliyorum.
Üzgünüm, çalışma
saatleri sona erdi Gitme zamanınız geldi.
Bir.
İki.
Üç.
Otur aşağı, sersem.
Min-gi, kapıyı
kilitle.
Aşağılık herif!
- Teşekkür ederim.
- Çok teşekkür ederim.
Evet, Bay Kang.
Parayı sabah
yollayacağım.
Şimdi kapatıyoruz,
patron.
- Dün sorun çıkmış?
- Halledildi, efendim.
Güzel.
Her zaman işi
hallediyorsun.
Görünüşe göre, sorun
çıkaran Bay Baek'in oğlu.
Evet.
Bay Baek'in sorumlu olduğundan
pek emin değilim.
Baek'in oğlu eskiden
bir tefeciydi.
Sahneye yeni çıktı.
Bu da deniz
mahsulünüz.
Görünüşe göre,
yaptığı anlaşmalar güney batı Asya'da genişleyerek artıyor.
Neyin peşinde?
- Herkesin Rus
kızları işe almayı bırakmasını istiyor.
Filipinli kızların
arkasında.
Bir avuç hergele.
Babasının oğlu.
İkisi de aç gözlü.
Benim.
Moon Suk.
Arabamı almamalıydım.
Umarım rahatsız
etmiyorum.
Yeterli.
O ne?
Deniz mahsulü mü?
Biraz alırım.
Dün için üzgünüm.
Sadece birkaç
saniyeliğine çıkmıştım.
Sen yukarıda
meşguldün.
Yalnızca birkaç yerli
adamdı.
Endişe edilecek bir
şey yok.
Zeki olduğunu mu
sanıyorsun?
Böyle mi çalışıyorsun?
Çık dışarı.
Otelde bekle.
Aklını kullan.
İlerleyebilirsin.
Ama bu kolay
olmayacak.
Tek bir hata yılların
emeğinin bir anda mahvolmasına neden olabilir.
Bunu unutmayacağım.
Ben de bu işi direkt
olarak Bay Baek ile çözmeye çalışacağım.
Neyse.
Seni başka bir şey
için görmek istedim.
Üç iş günü süresince Şangay'a
gitmek zorundayım.
Bir şey yapmanı
istiyorum.
Bu - Bana içki koy.
- Evet, efendim.
Affedersiniz.
Gerçek şu ki Genç bir bayanla birlikteyim Ondan çok hoşlanıyorum Benim gibi insanlardan çok farklı biri.
Yorumun yok mu?
Tebrikler, efendim.
Beni tebrik etme.
Sanırım biriyle bir
ilişkisi var.
Etrafında genç bir
adam dolanıyor.
Bundan başka kimseye
bahsetmedim Her şeyi anlatabileceğim tek
kişisin.
Bunun beni ne kadar endişelendirdiğini
kimse bilmiyor.
İşte bu yüzden ben yokken, Heesoo'ye göz kulak olmanı
istiyorum.
Takip mi edeyim?
Şey, ona yardımcı ol.
Bir şeye ihtiyacı var
mı bak.
Bak bakalım adam ona
yaklaşıyor mu?
Belki adama aşıktır ve
onunla yatıyordur.
Günümüzde gençler
Önce dokunuyor sonra öpüşüyorlar.
Kendilerini
bırakıveriyorlar.
Doğru ansa, niye
sonuna kadar gidilmesin ki?
Ama onunla
birlikte olduğunu düşünmek beni delirtiyor.
- Aptalca değil mi?
- Hayır, efendim.
Anlıyorum.
Aptalca.
Bunu benim için öğren.
Adamın kim olduğunu
ve ne yaptıklarını bilmek istiyorum.
Sadece üç günlüğüne.
İşte.
Bu adresi ve numarası.
Eğer onlar Onlar gerçekten
Umarım bu yalnızca benim
hayal gücümdür.
Ama ilişkileri varsa,
hemen beni ara, ya da kendin hallet.
Şaşırdın mı?
Bana yalan
söylenmesinden nefret ederim.
Özellikle de aşk
konusunda
Bu Şangay'da ki numaram.
Direkt hattım.
Kendine iyi bak.
Kız arkadaşın var mı?
Hayır, efendim.
Hiç aşık oldun mu?
Hayır, eminim
olmamışsındır.
Bu yüzden bu
konuda sana güveniyorum.
Bu yüzden seni
seviyorum işte.
Gidelim.
Kendinize iyi bakın.
Bay Kang bunu onun
için size vermemi istedi.
Ne?
Bay Kang'dan bir
hediye.
Ne peki?
Çok komik görünüyor.
Bay Kang'a çok
benziyor.
Çok şirin.
Değil mi?
Evet.
Hayır, henüz değil.
Şimdiden mi?
Biraz bekle.
Bay Kang sizi gideceğiniz
yerlere götürmemi söyledi.
Buna gerek yok.
Gidebilirsin.
- Ama Bay Kang - Ben onunla konuşurum.
Şey, size yarın
uğrarım.
Bir şeye ihtiyacınız olursa,
beni arayın.
Ben iyiyim.
Merak etmeyin.
Yine de verin.
Güle güle.
Bayım!
Anahtarlarınız!
"Bayım mı?”
Heesoo!
İyi anlaştıkları
kesin.
Bir çift çocuk.
Niye dışarı çıkmıyor?
Min-gi?
Her şey yolunda mı?
Ne oldu?
Şu hergele, adı
neydi, şu Baek denen adam
Devamlı arayıp beni rahatsız ediyor.
Senin itibarını
zedelediğini söylüyor.
Seni görmesi
gerektiğini söylüyor.
Ona dedim ki:
"Onlar senin adamların.”
"Suçlu olan
senin adamların.”
Vazgeçirmeye çalıştım.
Ama seni görmek için
ısrar ediyor.
On dakikada bir
arıyor.
Şey yapabiliriz Kahretsin.
Şimdi kim arıyor?
Gördün mü?
Yine o.
Ondan bıktım.
Onunla sen ilgilen.
Ben Kim Sunwoo.
Anlıyorum.
Beni görmek
istiyorsan buraya gel.
Şimdi kapatıyorum.
Onunla ilgilendim.
Alo?
Alo?
Kapattı.
Kaba hergele!
- Belki de ben - Bırak şunu!
Gülüyor musun?
Bu seni güldürüyor mu?
Komik mi?
Sen ve şu şapşal
gülümsemen.
İnsanda seni
yumruklama isteği uyandırıyor.
Bana bak.
Affedersiniz efendim.
Sence bu komik mi?
Niye devamlı her şeyi
daha da zorlaştırıyorsun?
Moon, bu senin işindi.
Onu senin için ben
hallettim.
Orada olman gerekirdi.
Onlarla iş yapmamız
için bizi zorlamaya çalışıyorlar.
Bizi korkutmak
istiyorlar.
Anlamıyor musun?
Bana ders mi
veriyorsun?
Bana bir telefon
verin.
İşte, patron.
Ne salaksın sen!
Bu sesli aramalı mı?
Numaraları tuşlamaya
ne dersin?
Ağzımı mı kullanayım?
Sinirlerimi
bozuyorsun!
Samseon çetesinden
Moo-sung'u ara.
Cep telefonun kapalı olduğu
için evi aradım.
Müsaitsen, yardımcı
olursan sevinirim.
Sadece bu akşamüstü
üçe kadar.
Sonrasında gerek yok.
Bu mesajı alırsan Buradayım.
Ben Sunwoo.
Saat kaçta?
Saat kaç?
Bir saat içinde orada
olurum.
Yola çıkıyorum.
Bay Kang senin sıkı biri
olduğunu söylüyor.
Gerçekten mi?
Evet.
Ciddiyim.
Sen fedai değil misin?
Geçen gün kartımı vermiştim.
Otelde çalışıyorum.
- O zaman otel
fedaisisin.
- Alakası yok.
Ne sıkıcı.
- Bir şey sorabilir
miyim?
- Sor.
- Nasıl tanıştınız?
- Bir saniye.
- Kırmızı lamba ne
kadar?
- 280,000 won.
Teşekkürler.
Hoşça kalın.
Gidelim.
Şeyi soruyordun, Bay
Kang ile nasıl tanıştığımı?
Evet.
Neden soruyorsun?
Bir nedeni yok.
Cevap vermekzorunda
değilsin.
Merhaba.
Onu alayım ben.
- Üzgünüm.
- Ne için?
Bunu sormamalıydım.
Mühim değil.
Eşlik ettiğin için
sağ ol.
Tek başıma yemek
istemiyordum.
Görmek istiyorsan
içeri gel.
Eve nasıl gideceksin?
Taksiyle.
Buradan kolay
bulunuyor.
Merhaba.
Trafiğe takıldım.
Bugünkü parçanın adı
"Romance.”
Güzel ve yumuşak bir
şekilde başlayın.
Bu kadar komik olan
ne?
Ciddi olun.
Herkes hazır olsun.
Başlayalım.
Affedersiniz.
Hazır mısınız?
- Evet, hazırız.
- Evet.
Başlayalım.
Merhaba, Min-gi.
Birisi seni görmeye
geldi.
Kim?
Oh Moo-sung adında
bir adam.
Moo-sung mu?
Tanımıyorum.
Başka bir şey?
Moon Suk konuşmak
istiyor.
Şimdi olmaz, Min-gi.
Gerek yok.
Birazdan orada olurum.
Kadehler havaya!
Hey, Sunwoo.
Bize katıl.
- Bu Bay Kim mi?
- Evet, bu Kim Sunwoo.
Bizimle otur.
- Gelsene.
- Otursana.
Gel, otur.
Otursana.
Son zamanlarda ki bu
gizlilik nedir?
Neler oluyor?
- Bir içki iç.
- Kızlar, gitme vakti
geldi.
Ne yapıyorsun?
Eğlenceyi mahvetme.
Kalkmayın, her neyse bu Bay Baek, Baek Entertainment'ın başkanı.
Geçen gün için
üzgünüm.
Sadece bir yanlış
anlamaydı.
Bunu söylemek için mi
geldin?
Hiçbir yanlış anlama
yoktu.
Davranışın profesyonellikten
çok uzaktı.
- Sunwoo!
- Bu işe karışma.
- Adamlarına geri
çekilmelerini söyle.
- Sakin ol, Sunwoo!
Bay Baek benim
konuğum.
Kahretsin.
- Bunu bana nasıl
yaparsın?
- Bunu sen hak ettin.
Kim Sunwoo.
Dünya senin mi
sanıyorsun?
Dikkat et.
Pişman olabilirsin.
- İçeri girmeyecek
misin?
- Birisini bekliyorum.
Heesoo.
İşte buradasın.
Randevun nasıldı?
Bundan bahsetmesek.
Peki ya ailen?
Kim o?
Seyoon, yapma!
Seyoon!
Kes şunu!
Hergele!
Kimi aradığımı
biliyorsun, değil mi?
Son bir sözün var mı?
Ya da kendin hallet.
Şöyle yapacağız.
Sana bir şans
vereceğim.
Dikkatle dinle.
Bir daha asla
görüşmeyin.
Bu gece bizim sırrımız olacak.
Bu gece hiç olmadı.
Her şeyi unutun.
Hatıralarınızı silin.
Bunun imkansız
olduğunu düşünmeyin.
Bu sandığınızdan da
daha tehlikeli.
Düşünülecek bir şey
yok.
Sen, dışarı!
Seyoon, gitme.
- Seyoon.
- Bayan Heesoo.
Bekleyin, Bayan
Heesoo.
- Heesoo.
- Beni rahat bırak.
- Dinle beni!
- Bırak beni!
Onu kolayca unutabileceğimi
mi sanıyorsun?
Gerçekten?
Ben sadece Tek istediğim bundan kurtulacak bir yol
bulmaktı.
Tamam, şimdi git
artık.
Bayan Heesoo.
Söyleyecek başka bir
şeyim yok.
Bunu
görebiliyorsundur.
Hayatımı kurtardığın için
teşekkür mü istiyorsun?
Git artık buradan.
Ne söylersen
yapacağım Bayan Heesoo Bunun imkansız olduğunu biliyorsun.
Aşk silinip atılamaz.
Hey, pencereni aç!
Hergele!
Hey!
Kim var orada?
Ortaya çık.
Çıkın ortaya,
hergeleler!
Ortaya çık.
Hala saklanıyorsun!
Yalnız mısın?
Bitirelim şu işi.
Ben Samseon
çetesinden Oh Moo-sung.
Her kimsen, buraya
gel.
Daha fazla konuşmaya
gerek yok.
Sakin ol.
Sana bir mesaj
getirdim.
Seni Baek mi yolladı?
Dinliyorum.
Özür dile ve sana
hiçbir şey olmasın.
Sadece üç kelime,
"Hatalı olan bendim.”
Sadece üç kelime ile
korkunç şeylerin olmasını engelleyebilirsin.
"Hatalı.
Olan.
Bendim.”
Üç kelime her şeyi
düzeltebilir.
Çek.
Git.
Buradan.
Bir daha düşün.
Zırvalamayı kes ve
beni kızdırmadan git.
Herkesin kendi hayatı var.
Niye cevap
vermiyorsun?
Önemli değil.
Kahve ister misin?
Hayır, birazdan
gideceğim.
Buraya gel.
Keyifsiz gibisin.
Sorun nedir?
Hiçbir şey.
Bay Kang.
Ben taşınıyorum.
Evi satılığa
çıkarttım.
Senden niye
hoşlandığımı biliyor musun?
Başkalarının ne düşündüğü
umurunda bile değil.
Bence bu harika.
Nedeni genç olman
diye düşünüyordum.
Ama başka bir
yönün daha bana çekici geliyor.
Aslında komik.
Nedir peki?
Elbette, gençlik
bir armağandır.
Ama yaşlandıkça sabırsızlanmaya başlarız.
Bayan Bay Kim.
Senin gibi iyi bir adamın
burada ne işi var?
Fena dayak yemişsin.
Yüzün kötü görünüyor.
Neye bulaştığını
biliyor musun?
Bu çok iğrenç.
Oyalanmayı bırak.
Kurtul şundan.
Bu gerçekten iğrenç.
Kendinden çok emindin.
Bir de şimdi ki
haline bir bak.
Bir gülümse bize.
Bizimkiler bunu
unutmayacaktır.
Neler olduğundan
haberleriyok.
Başını öne eğ!
İşler böyle yürür.
Kimseyi suçlama.
Dünya komik bir
yer.
Bir düşünsene.
Hayatın bir anlamı
yok.
Kişiler pek de
önemli değil.
Kimse yarın ne
olacağını bilmiyor.
Bana ne yapacaksınız?
Bekle.
Sabırlı ol.
Arayan Bay Kang.
Evet, Bay Kang.
Evet, anlıyorum.
Patron sana bir şans
daha veriyor.
Niye bana söylemedin?
Niye böyle bir hata
yaptın?
Düşündüm ki eğer ikisi
birbirlerini görmezlerse Devam et.
Sözlerini tutarlarsa her şey düzelir diye düşündüm.
Bırak bunları.
Bana gerçek nedeni
anlat.
Bana karşı dürüst ol.
Kız yüzünden mi?
Söylemeyecek misin?
Bana Moon'u ver.
Evet, Bay Kang.
Evet, anlıyorum.
Kollarını tutun.
Ne?
Bırakın beni.
Onu buraya getirin.
Bırakın beni!
Moon!
Yapma.
Tutun onu!
Moon.
Dinle, Moon!
Moon!
Yeterince derin
değildi.
Bu arada, tebrikler.
Hayatta kalmayı
başardın.
Çantada senin için bir
hediye var.
Aç onu.
Hayatla oyun oynamamalısın.
Bu it
Sonuna kadar havanı koruyacaksın demek ki, it.
Bekle, bana bak Havalı mıyım?
Dediğimi yapsan daha
iyi olur, pislik.
On beş dakikan var.
Bir daha düşün, sonra
onu ara.
Young-duk'u
hatırladın mı?
O zaman ona demiştin
ki:
"Geriye dönüş yok. Sadece
kabullen.”
Sonra da elini
kırmıştın.
Ne günlerdi, değil mi?
On beş dakikanı
akıllıca kullan.
Patronu hayal
kırıklığına uğratma.
Ona hayatını
borçlusun.
Adamlar bir öncekinin
üç katı bir çukur kazıyorlar.
İşte.
Hergele.
Evet, anlıyorum.
Merhamet için yalvardın mı?
Şanslı bir hergele olduğunu
söylemeliyim!
Onu bana ver.
Ne halt Pil nerede?
Geri çekilin.
Kazmayı bırakın.
Hapı yuttuk Şu pislikler.
Hala uğraşmakla
meşguller.
Bizden beterler.
Görünüşe göre çok
misafirin var.
Meclis üyesi Park tekrar
aday olacağını açıkladı.
Haberleri duydum.
Bu nasıl oldu?
İş kontrolden çıktı.
Başın belada.
Müdahale etmeyip bize
bırakmış olsaydın böyle olmayacaktı.
Üzgünüm.
Mühim değil.
Hepsi benim hatam.
Hafif bir çekiç
düzgün çakamaz.
Her şeyi açıklığa
kavuşturalım.
Ne yapmamızı
istiyorsun?
Birkaç yıl önce akıllıve yetenekli genç bir adam benim için
çalıştı.
Bir gün, ona basit
bir görev verdim.
Ancak bir nedenle,
başaramadı.
Şimdi tekrar
düşününce, o kadar da ciddi bir hata değildi.
Üzerinde
durmayabilirdim.
Ama tavrı çok
tuhaftı.
Hatasını kabul
etmiyordu.
Yanlış bir şey
yapmadığını söylüyordu.
Belki haklıydı.
Belki de benim
hatamdı.
Ama organizasyon
ne olacaktı?
Aile ne olacaktı?
Patron hata
yaptığını söylüyorsa bunu her ne
pahasına olursa olsun kabul edeceksin.
Düzeltilmesi bu
kadar kolaydı.
Ama sonunda elini
kaybetti.
Böylece, umut vaat
eden bir adamın hayatı bir günden diğerine sona erdi.
Kim Sunwoo, söz
konusu olduğunda bir el yetmez.
Min-gi, sana.
Alo?
Evet.
Evet, Bay Won.
Bu iş yeterince
uzamadı mı?
İyi misin?
İyi mi görünüyorum?
Kim'in iyi bir ünü
yok muydu?
Sen hep ününe ayak
uyduruyor musun?
Nasıl bu kadar ileri
gitti?
Sanırım hakkında
yanılmışım.
Ne yapacaksın?
Bilmiyorum.
Nedenlerin artık bir
önemi yok.
Bilmiyorum.
Bu hikayeyi sona
erdireceğim.
Sonuna kadar
gideceğim.
Kim o?
Kim o?
Parayı görelim.
Paranın nereden
geldiğini kontrol etmemiz gerekmiyor mu?
Ben adamı kontrol
ederim.
Ne için kullanacaksın?
Size söylemek zorunda
mıyım?
Söylemezsen, ne kadar
verirsen ver, sana satmayız.
Paramı istemiyor
musunuz?
Ne yapacağız?
Akıllı birine
benziyor.
Hakkında ne karar vereceğimi
bilmiyorum.
Peki ya polisse?
Polis olmadığından
emin misin?
Kulağım dibinde bağırmasana.
Bir bakalım.
Ne yapsak?
Ona yarın saat dörtte
parayla burada olmasını söyle.
Mikhail, sen olsaydın
geri gelir miydin?
Kahretsin!
Adımı söyledin.
Adlarımızı
kullanmamamız gerekiyor!
Ya ben de sana
Myung-gu deseydim?
Sersem!
Bu hoşuna gider
miydi, pislik?
- Ne?
- Pislik mi?
Evet, pislik!
Canın cehenneme.
Dur bir dakika.
Benimle mi
uğraşıyorsun?
Seni sersem!
Yarın dörtte buraya
gel.
Yalnız.
Sana kefil olacak
biri var mı?
Önüne gelene
satamayız.
Sana kefil olacak
birini bul.
Yarın görüşürüz.
Kahretsin.
Sözlerine dikkat et.
Çeneni kapasana sen!
Kim arıyor ki?
Yeni bir yüz.
Seni kim yolladı?
Bay Han.
Bay Han mı?
Hangi Bay Han?
Gyungsan'dan Bay Han.
Han Sang-shik.
Onu nereden
tanıyorsun?
Müessesemize Rus
kızlar temin ediyor.
Gece kulübü?
Evet.
Tamam.
Niye silaha ihtiyacın
var?
Bilmiyorum.
Ben yalnızca emirlere
uyuyorum.
Yüzün morarmış.
Bunlardan daha önce kullandın
mı?
Evet.
- Nerede?
- Eskiden korumaydım.
- Daha çıraksın.
- Bunlar benim için
değil.
- Silah monte
edebilir misin?
- Daha önce yapmıştım.
Bana silahları
getirin.
Böyle bir silah
görmüş müydün?
Muhtemelen böylesini
hiç görmemişsindir.
Bu Rus silahlarının
en iyisidir.
Bir Stechkin.
Stechkin otomatik
tabanca.
Bir Stechkin.
Stechkin otomatik
tabanca.
KGB bunu kullanır.
Evet, para?
Bekle.
Seni kontrol etmemiz
gerekiyor.
Seni kontrol etmemiz
gerekiyor.
- Sana anlatmıştım.
- Ne söylediğini
duydum.
Han ile konuşmak
istiyorum.
Han'ı arayalım!
Bana seri atış
şarjörlerini getirin.
Uzun sürmez.
Beklerken sana nasıl
kullanılacağını göstereyim.
Bunu satın almadan önce
kullanmayı öğrenmelisin.
Gördün mü?
Daha hızlı.
Beni izle.
Bu kısmı tut, sonra
yayı yerleştir.
Sonra da bu kısmı
içeri sok.
Sonra da bu kısmı
içeri sok.
Daha sonra da
şarjörünü tak.
Ve sonra bam!
Kolay, değil mi?
Haydi, bir kere daha.
Ne kadar iyi
izlediğini bir görelim.
- Hemen geri arayacak.
- Tamam.
Bana karşı sen.
Aynı anda
başlayacağız, tamam mı?
Ama kurşun yok.
Hazır mısın?
Bir, iki Üç!
Kahretsin.
Alo?
Kim?
Bay Han?
Bana
biriniyollamışsın.
Müşterinizin işlerini
takip eden adam.
Bu gürültü de ne?
Yine sarhoş mu oldun?
Myung-gu.
Niye cevap
vermiyorsun?
Orada mısın?
Yeni geldim.
Orada mısın?
Yeni geldim.
Malın bende.
Bana bir saat ver.
Sonra görüşürüz.
Bakacağına Baek'i ara.
Acelem var.
Ne yapıyorsun?
Acele et.
Ne yapıyorsun?
Acele et.
Buz pisti, değil mi?
Saatlerdir bekliyorum.
Bu mesajı alınca, ara.
Kahretsin soğuk.
Şaşırdın mı?
Beni bir daha
görmeyeceğini mi sandın?
Haydi, gülümsesene.
Sakin ol.
Bizler profesyoneliz.
Bir şey keşfettim.
Kötü hatıralar insanda
travmaya neden oluyor Hatıraları silmek
mümkün olmuyor.
Ama kötü hatıralar
bırakanları ortadan kaldırmak mümkün.
Ama kötü hatıralar
bırakanları ortadan kaldırmak mümkün.
Ne demek
istiyorsun?
Geçmişi unutmak
daha iyi.
Çocukça davranmaya
gerek yok.
Baek, hafızan
berbat ve benim istediğim şey Boş ver,
sadece bir sorum var.
Boş ver, sadece
bir sorum var.
Niye ben?
Bir bakalım.
Ben nasıl şey Kim Sunwoo.
Kahretsin!
Beni öldürebileceğini
mi sandın?
Sorun nedir?
Sence adil değil mi?
Bunun niye senin
başına geldiğini bilmiyorsun değil mi?
Cevapları başka yerde
ara.
Sorunu yanlış kişiye
soruyorsun.
Hayat acı
çekmektir.
Bilmiyor muydun?
Ayağa kalk.
Sana öğreteceğim.
Ayağa kalk!
Kan.
Kahretsin.
O da neydi?
Merhaba, efendim.
Bir silah sesi
duydunuz mu?
Bir hayat daha
söndü.
Bir hayat daha
söndü.
Zaman kötü.
Herkes için zor.
Uçları bir araya
getirmek kolay değil.
Ben kahrolası politikacıları
suçlu buluyorum.
Şehirde ki şu otobüs
şeritleri taksiciler için işleri zorlaştırıyor.
Şehir merkezine,
lütfen.
Şehir merkezine,
lütfen.
Bir hata yaptın.
Dikkatli ol.
Çöz onları!
Bana telefonu getir.
Benim telefonumu,
sersem!
Kısa keseceğim.
Sunwoo'yu gördün,
öyle değil mi?
- Bay Kim'i mi
kastediyorsunuz?
- Evet, Bay Kim.
Son zamanlarda
nerelerde?
Ben nereden bileyim?
Merhaba, Mi-ae Yoldayım.
Tamam.
CEVAPSIZ ÇAĞRI: KIM
SUNWOO
Çıkın dışarı.
Çabuk.
Haydi, çabuk!
Aşağıda olacağım.
Bir şey olursa beni
arayın.
İşte bu.
Bunu kapıya bıraktı
ve gitti.
Nasıl böyle oldu?
Mühim değil.
Hallolacak.
Moon Suk.
Kim o?
Sana bir şey söylemek
istiyordum.
Buraya kimse giremez.
Bu işi büyütmeyelim.
Burası son durağım.
Gidecek yerim kalmadı.
Sen Gerçekten bunu yapacak mısın?
Neden ben?
Söylesene niye bana
karşısın.
Bana hakaret ettin.
Bırak bunları.
Gerçek nedeni söyle.
Söylesene.
Bunu çok düşündüm.
Ama hala anlamıyorum.
Söyle bana.
Bu nasıl bu noktaya
geldi?
Cevap ver bana.
Beni gerçekten
öldürmek istiyor musun?
Beni öldürmek istedin?
Sana yedi yıl sadık bir
köpek gibi hizmet ettim!
Cevap ver bana.
Bir şey söyle!
Söylesene.
Seni durduran neydi?
Kız mıydı?
Bunu yapma.
Hiçbir şey eskisi
gibi olmayacak.
Alo?
Sakinlik
"Bir
sonbahar gecesi, genç öğrenci ağlayarak uyanmış.”
"Ustaya bu
tuhaf gelmiş ve sormuş:"
"Bir kabus
muydu?”
"Öğrenci"hayır"demiş.”
"Üzücü bir
rüya mıydı?”
"Hayır, Ustam.”
"Rüya öyle
güzeldi ki "
"Öyleyse niye bu kadar üzgünsün?”
"Genç öğrenci
göz yaşlarını silmiş, ve yavaşça cevap vermiş.”
"Çünkü
gördüğüm rüya asla gerçek olamaz.”
« Prev Post
Next Post »