Print Friendly and PDF

Translate

Tehlikeli Aşk (2010) Kites

|


123 dk

Yönetmen:Anurag Basu

Senaryo:Anurag Basu, Robin Bhatt, Sanjeev Dutta

Ülke:Hindistan 

Tür:Aksiyon, Dram, Romantik

Vizyon Tarihi:14 Ocak 2011 (Türkiye)

Dil:İngilizce, Hintçe, İspanyolca

Müzik:Rajesh Roshan

Web Sitesi:Resmi site

Çekim Yeri:Las Vegas, Nevada, ABD

Nam-ı Diğer:Brett Ratner Presents Kites: The Remix

Oyuncular

Hrithik Roshan

Bárbara Mori

Kabir Bedi

Steven Michael Quezada

Kangana Ranaut

Özet

Ağır yaralı bir adam, Meksika çölünün sert arazisinde çöl sıcağında ölüme terk edilir. Bu kişi J.'dır. Bir zamanların tasasız genç adamı. Şimdinin aranan suçlusu...

Onu hayatta tutan tek şey ise büyük aşkı Natasha'yı bulmaktır. Natasha başka bir kişiyle nişanlıdır ama J.'ye kavuşacağına emindir. Bu büyüleyici güzellikteki kadın hayatına girdiği erkeklerin yaşamını sonsuza dek değiştirir...

Altyazı

Uçurtmaların birbirleriyle dans etmeleri ayrı bir güzelliktir.

 Bir sürek dansı.

 Sonunda yere düşecekleri gerçeğine aldırmazlar.

 Tanrı seninle olsun, evlat.

 Teşekkür Ederim.

 Senor Jay!

 Umarım hayatının aşkıyla   bir araya gelmişsindir.

 3 Ay Önce.

 Las Vegas - Rüyalar Şehiri.

 Burada herkes aynı şeyin peşinde.

 Hayatınızı değiştirecek bir çift zar.

 Bir büyük şans.

 Benimde amacım buydu.

 - Ne içersin?

 - Sadece bira.

 - Biran ve 100$'ın üstü.

 - Teşekkür ederim.

 - Bir bira.

 - Hemen.

 Para kazanmak için her yolu denedim.

 Mısır sattım.

 Ölümcül gösteriler düzenledim.

 Korsan film sattım.

 Beş parasız günlerimde otostop yaptım.

 Sahte evlilikler.

 1 1 defa.

 Kendimce o kadınlara yardım ediyordum ama yurttaşlık aldılar bende paralarını.

 - Bu sefer ne kadar?

 - Zavallıcık.

 Ödeme yapacak parası yok.

 1000 Dolar.

 Balayı masrafları ekstra.

 700 Dolar istiyor.

 Ben de avans olarak 250 Dolar istiyorum.

 O da kim?

 Benim bir dostum: Jay Ray.

 O İngilizce bilmiyor, sende İspanyolca bilmiyorsun.

 - Nasıl aşık oldunuz.

 - Müzik seviyoruz efendim, müziğin dili yoktur.

 Aşkımıza ise kelimeler yetmez.

 Dans eğitmenliği yapmaya başladım.

 Fazla bir şey kazandırmıyordu ama orada harika bir şey yaşadım.

 Hayatıma Gina girdi.

 Gina, Bob Groverin kızıydı.

 Plazanın sahibiydi.

 Şehrin en büyük kumarhanesinin patronu.

 Jay, oğlum bu hafta sonu nişanlanıyor.

 Sende bizimle ol.

 Kimse ne Bob'a hayır der, nede Gina'ya.

 Bob önüme kırmızı halı serdi.

 Aileden biri gibi gördü.

 Gerçekten bunu yapmana hiç gerek yoktu.

 Buna alışırsınız, bayım.

 - Tanıştığımıza sevindim.

 - Jamaal.

 - Hoşçakal.

 - Güle güle.

 Gina sayesinde sonunda gerçekten piyangoyu vurmuş gibiydim.

 Hayat güzeldi.

 Sonunda istediğim her şeye sahiptim.

 Yani hemen hemen.

 Hala kaderim üzerinde kontrolüm yoktu.

 Jay, kardeşim gelmiş.

 O harika değil mi?

 Güzel, seksi, egzotik, vahşi.

 O bir kral, değil mi?

 Bir daha seni ona bakarken yakalamasam iyi olur!

 Sıkı adamsın.

 Ben Tony, Gina'nın kardeşi.

 Buraya gel.

 Nişanlım Natashan ile tanış.

 Aşkım, buraya gel.

 Bu, Jay.

 Gina'nın erkek arkadaşı.

 Siz nerede tanıştınız?

 Dans kursunda değil mi?

 Ben Natashan'yı nasıl mı tanıdım?

 Ara yolda gidiyordum.

 ''Küt'' diye bir ses geldi.

 Birine çarpmıştım.

 Hemen kenara çektim.

 Korkudan ölüyordum.

 Arabadan indim ve ne göreyim?

 İki uzun seksi bacak.

 Onlara bu bacaklar için öleceğimi söylüyorum.

 Evet bebeğim, bunlar için canımı veririm ben.

 Baksanıza, Haklıyım değil mi?

 Böyle bir güzellik olabilir mi?

 Tony mutluydu, ama bilmediği bir sır vardı.

 Yarın nişanlanacağı kadın, eskiden benim karımdı.

 Bir saniye.

 Eskiden değil, o hala benim karım.

 Natasha 11 eşimden biriydi.

 Yalan evlilik yaptığım son göçmen kadın.

 Ben onu Linda adıyla tanımıştım.

 Diğer kadını hatırlamıyorum bile.

 Beni etkileyen tek kadın o.

 O İngilizce bilmiyor sende İspanyolca bilmiyorsun.

 Nasıl aşık oldunuz?

 Müzik seviyoruz efendim.

 Müziğin dili yoktur.

 Aşkımıza ise kelimeler yetmez.

 42 dolar eksik.

 42 Dolar eksiğin var.

 Peki komisyonumu nasıl kazanacağım?

 42 Dolarımı ver.

 Derhal.

 Başka param yok.

 Sonra ödesem?

 Bizi dolandırmaya çalışma!

 Bunun garantisi ne?

 -42 Dolar istiyorum.

 Hemen şimdi.

 - Bana 42 dolarımı şimdi ödeyeceksin.

 - Başka hiç param yok.

 - Bana dört ve iki ver.

 42!

 Tamam!

 İşte, bu kazağı al.

 Bunun için 4 Dolar ödemiştim.

 Ve sutyenimi de alabilirsin.

 2 Dolar'a almıştım.

 İşte 4 ve 2, 42 Hoşuna gitti mi?

 Mutlu musun?

 Kafayı yemiş.

 Kazak için 4 sutyen için 2.

 Bana matematik öğretmeye çalışıyor.

 Delirdin mi sen?

 Benimle ailemin önünde nasıl böle konuşursun?

 Beni küçük düşürdün.

 - Rahat bırak beni!

 - Ben konuşurken öyle çekip gidemezsin.

 Bana bir daha öyle davranma!

 Natasha!

 Neler oluyor?

 Bakar mısınız?

 - Telefonumu şarj eder misiniz lütfen?

 - Tamam, sorun değil.

 Sen İyi misin?

 - Biraz su alabilir miyim?

 - Evet elbette, oradan alabilirsin.

 Hey!

 Tanrım!

 Merhaba Bob.

 Las Vegas'ta yeni bir büyük soygun ya da yeni bir yapı olduğunda,  her zaman kendi payımızı alırız.

 Burası bizim şehrimiz ve bize ait olanı   korumak için hiçbir şeyden kaçınmayız.

 Sende kalsın.

 Lazım olur.

 Buda yeni arabanın anahtarı.

 Aileye hoşgeldin.

 Teşekkür ederim.

 Gina'yı seviyorsun değil mi?

 Elbette Bob.

 Ağladığını görmeyi hiç istemem.

 Merhaba, Robin.

 Bunu İspanyolca nasıl söylerim?

 - Nedir o?

 - Bunu İspanyolca nasıl söylerim?

 - Tamam.

 Devam et.

 - Sanırım boşanmalıyız.

 Sen başka biriyle evlenmeden.

 Bu gece .

 Hayır, bekle.

 Belki boşanmamızı bu gece sonuçlandırmak iyi olur.

 Ne?

 Ne diyorsun sen, Jay?

-Acele et.

 Zamanım tükeniyor.

 Pekala.

 Şunu aşağı indir.

 - Devam et.

 - Bence sen başka biriyle evlenmeden önce   boşanmamız lazım.

 Neden bu gece buluşup, boşanmamızı sonlandırmıyoruz?

 Bebeğim, geceyi benim dairemde geçirmek isterim.

 Pekala.

 - Ne dedi?

 - Düğün öncesi geceyi yalnız geçirmek istiyor.

 Tamam.

 Neden ona Hintçe ya da İngilizce öğretmiyorsun?

 Nasıl iletişim kuracağız?

 Onu seninle bırakacağım.

 Ne istersen öğretebilirsin, anne.

 Efendim, para mutluluğu satın alabilir.

 Yeter ki alacağınız yeri bilin.

 Bu aileyi çok iyi tanırım.

 Onlara bulaşma.

 - İyi geceler sevgilim.

 - Hoşçakal.

 - Dinle  - Söyle, sen söyle.

 Hayır, lütfen.

 Bir şey söylemek üzereydin.

 Söyle.

 Tamam.

 Söylemek istediğim  Tonya'i seviyor musun?

 Sen?

 Gina'yı seviyor musun?

 - Tanrım.

 - Tamam.

 Pekala.

 Boşanmam.

 Nerede?

 - Boşanman mı?

 - Evet, boşanma işi.

 Bana bir kalem zaten.

 Dur dur var bende.

 Kalem.

 Ben Jay  Jay, Bayan Linda'dan boşandım.

 42 dolarım nerede?

 42 dolar.

 Karşılık olarak.

 Beni anlıyorsun değil mi?

 Evet.

 42 Dolarınız.

 Bana parayı göster.

 Bunu sevdim.

 - Üstü kalabilir.

 - Teşekkür ederim.

 Sorun kalmadı.

 Artık her istediğini yaparsın.

 Bende her istediğimi yapabilirim.

 Mükemmel.

 Mükemmel.

 Keşke evliliğimiz gerçek olsaydı.

 Ne dediğini anlamadım.

 Ama sanırım, bende isterdim.

 Lluvia neydi?

 Yağmur.

 - Ne?

 - Yağmur.

 Biliyor musun o gün, annem beni bırakıp gittiğinde   daha çok küçüktüm.

 Annem.

 Yağmurlu bir gündü.

 ''Lluvia.

'' Hiç paramız yoktu, hastaneye yatmak zorunda kalmıştım.

 O zaman çok küçüktüm.

 Ağlamaya başladım.

 Annem bana  Bana sarıldı.

 Sürekli beni sevdiğini söyledi.

 O kadar güzeldi ki.

 Sonrada  Sonrada beni bıraktı.

 Ama ben hep, ona hep sarıldım.

 Bir gün bana geri döneceğini umuyordum.

 Ama dönmedi.

 Yağmurlu bir gündü.

 Bugünde yağmurlu ve   biri yine beni terk edecek.

 - Hayır hayır, yağmur hüzün değil.

 - Hüzün değil.

 Yağmur hüzün değil, asla.

 - Gel, gel.

 - Yapma.

 - Hayır, yapma olmaz.

 Gel.

 Benimle gel, lütfen!

 Çantan, arabada unuttun.

 Sağol.

 Neredeydin?

 Seni burada bırakmıştım.

 Nerelerdeydin?

 Neden bana cevap vermiyorsun?

 Sadece nerede olduğunu bilmek istiyorum.

 Buraya beş defa geldim.

 Evde yoktun.

 Evin haline bak.

 Dökülüyor.

 Seninle konuşurken bana bak.

 Ben konuşurken yüzüme bakacaksın.

 Neden bana cevap vermiyorsun?

 Gel.

 Gel.

 Pekala dostum.

 Telefonun şarjı tamam.

 Sanırım bir mesajın var.

 Al bakalım.

 Arkadaşların geldi.

 Cebindeki karttan aramıştım.

 - Jay'i almaya gelmiş olmalısınız.

 - Çok teşekkür ederim.

 Demin buradaydı.

 - Burada kimse yoktu ama.

 Salon boş.

 - Bakın cüzdanı bende.

 Buralarda bir yerlerde olmalı.

 Nereye gittiğini bilmiyorum.

 Etrafa bakın.

 Uzakta olamaz.

 Acele edin.

 Nerede o?

 Ben gidiyorum.

 Üzgünüm.

 Unut beni.

 Kaç adam gerektiği umurumda değil.

 Kimin ne yapması gerektiği de.

 Gelecek sefer elimden kaçamayacak.

 - Alo.

 - Jamaal.

 Benim Jay.

 Binanın dört tarafını tutun.

 Anladınız mı?

 Her yeri tutun.

 - Natasha'nın nerede olduğunu biliyor musun?

 - Evet.

 Bu akşam Mandalay Bayssa'de bir işim var.

 Saat 10'da orada görüşürüz.

 - Jamaal, beni dinliyor musun?

 - Sonra konuşuruz.

 Her otele bakmanızı istiyorum.

 Her kumarhaneye.

 Her sokağa, her köşeye ve her deliğe.

 Neredeydin?

 Seni burada bırakmıştım.

 Nerelerdeydin?

 Neden bana cevap vermiyorsun?

 Sadece nerede olduğunu bilmek istiyorum.

 Buraya beş defa geldim.

 Ama sen yoktun.

 Nerede olduğunu söyle bana!

 Evin haline bak.

 Dökülüyor.

 Bu kadar saçmalık yeter.

 Seninle konuşurken bana bak.

 Ben konuşurken yüzüme bak dedim.

 Neden bana cevap vermiyorsun?

 Gel.

 Tamam dinliyorum.

 Ne bulduğunu söyle.

 GPS sinyalini belirledim.

 Eyalet otoyolunun güneyinde.

 Tony, bunu polise bırak.

 Epäillyt'dan Saint'ye doğru gidiyorlar.

 Bentley durdu.

 134:3169: Polis hala onları her yerde arıyor.

 Ama şuan itibari ile Jay ve Natasha hala kayıp.

 Sen oğlumun nişanlısını çaldın.

 Sadece bu değil, kumarhaneden 2milyon$ nakit çaldın.

 Hey, aynı şeyimi düşünüyorsun.

 - Korkuyor musun?

 - Korkuyor musun?

 Evet, biraz.

 Sen?

 Evet, biraz.

 Ama bu iyi.

 - Kenara çek!

 - Hayır sakın durma.

 Devam et.

 - Ne yapıyorsun?

 - Sepetleri gördün mü?

 - Balonlar.

 - Evet.

 Birine atlamak zorundayız.

 Bunu yapabilirsin.

 Dediğim yap.

 Git hadi.

 Git dedim.

 Atla.

 - İyi misin?

 - Evet.

 Teşekkür ederim.

 - Ben Jay.

 Bu Linda.

 - Merhaba.

 Merhaba ben Jay.

 Tanıştığımıza sevindim.

 - Üzgünüm efendim.

 - Neyle kaçtılar dedin?

 Hayır.

 Hayır.

 Lütfen bunu yapma.

 Birlikte gidelim.

 Bırakma beni!

 Güven bana.

 Teşekkür ederim.

 Buna inanamıyorum.

 Buna resmen inanamıyorum.

 Param, arabam, mücevherlerim, her şeyim vardı.

   - Bir şey mi dedin?

 Ama şimdi hiçbir şeyim yok.

 Kapa çeneni.

 Tüm bunlar senin hatan.

 Neden Tony'e silah doğrulttun?

 Neden?

 - Neden mi?

 - Evet Neden?

 Senin başına şişeyle vurmanla aynı nedenle.

 Sen niye şişeyle vurdun peki?

 Onu vurmasaydım, sen ölmüş olacaktın.

 Anlıyor musun?

 Bana minnettar olmalısın.

 Şimdi dön lütfen.

 Hadi, dön dön.

 Gözlerini kapat.

 Ayrıca beni tahrik ettin.

 Bunun farkındasın, değil mi?

 - Neden bahsettiğini bilmiyorum.

 -Beni Tahrik Ettin.

 Sen, bütün bunları bana sen yaptın.

 Beni öptün, başımı döndürdün.

 - Ben seni öptüm mü?

 - Evet.

 - Şimdi dönebilir miyim?

 - Evet.

 - Seni ben öptüm.

 Ama sende karşılık verdin.

 - Hayır sen beni öptün.

 - Hoşuna gitmedi mi?

 - Hayır.

 O zaman geri ver.

 Öpücüğümü geri ver.

 - Mutlu oldun mu?

 - Evet.

 Şimdi kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinde öpücük mü alacağız?

 - Öğlen ve akşam yemeklerinde?

 Her şeyde mi?

 - Evet.

 Hayır, ben açım.

 Yiyecek bir şeyler bulmalıyız.

 - Karnım zil çalıyor.

 - Tamam, tamam anladım.

 Acıktın.

 Tamam, ceplerime bakıyorum ama  -  bende hiç para yok.

 Sende var mı?

 - Hayır.

 Burada yok.

 Hiç param yok.

 - Hayır yok dedim.

 Banka, banka.

 - Bankada mı?

 - Bankada paran mı var senin?

 - Çok fazla yok.

 200$ ama gidip alalım.

 - Bankaya mı gidelim.

 - Evet - Evet sen ve ben  -  bankaya gidelim.

 - Natasha, adını görsünler ve parti bitsin.

 Hapsi boylarız.

 - Neyin var senin?

 - Bu Natasha değil.

 Adım Linda.

 Bayan Linda Ray, hatırladın mı?

 - Evet.

 Bayan Linda Ray.

 Jay'in karısı.

 - Evet.

 - Size bir şey söylediler mi?

 Nerede atladılar?

 - Aslında efendim onlar.

 Size bir şey dediler mi?

 O ikizi balondaydı değil mi?

 Meksikalı kadın ve o Hint'li adam.

 O insanlar çok tehlikeli.

 Ne söylediklerini, nereye gittiklerini bilmem gerekiyor.

 - Bu insanlar aptal mı?

 - Bakın bayım bizde tercümanı bekliyoruz.

 Bu iki insan dilimizi bilmiyor.

 Neden dilimizi hiç öğrenmiyorsun?

 Efendim, adının Natasha olmadığını öğrendik.

 Adı Linda.

 Meksikalı bir göçmen.

 Yeşil kartta yazılı.

 Kocasını da öğrendik.

 - Kimmiş?

 - Jay.

 Linda Ray.

 - Ne kadar çekmek istiyorsunuz?

 - Efendim, anlamadım.

 - Ne kadar para?

 - Para, hepsini hepsini.

 Hepsini kapatıyorsunuz tamam.

 Ben hemen dönerim tamam mı?

 Bir dakika.

 Gidelim.

 Benimle gelmeniz gerekiyor bayan, şimdi yürüyün.

 - Sakin ol dostum.

 - Herkes yere.

 Buraya gel.

 Sen, buraya gel.

 - Parayı ver.

 - Tamam.

 - Lütfen ateş etmeyin.

 - Tamam, parayı ver.

 Bir milyonu.

 - Ne dedin sen?

 - Evet evet hadi.

 Bir milyon$ ve 200.

 Bir milyon mu?

 Neyin var senin?

 Kendi paranı al.

 Sonrada gidelim.

 - Senin neyin var?

 Senin neyin var?

 Bunu 200 Dolar için mi yapıyoruz?

 Ne yani bankayı mı soyacaksın.

 Sadece kendi paranı al, sonrada gidelim.

 Çok aptalsın.

 Durdur arabayı!

 Hadi gazla.

 Çılgın kadın.

 Orada yaptığın neydi ha?

 Delirdin mi?

 - Hem ne dedin bana?

 Aptal mı?

 Delisin sen.

 O delinin teki.

 Kimse bir bankadan 200 Dolar çalmaz.

 200 de çalsan, 1 milyon da çalsan   hapiste yapacağın süre aynı.

 Beş yıl.

 Bu saçmalık.

 Doğru söylüyor.

 Bir milyonda çalsan da aynı   200$ 2 si içinde 5 yıl yatarsın.

 Bence çok haklı.

 Evet ama sen nereden biliyorsun?

 Bankamı soyuyorsun?

 Sen daha önce hiç banka soydun mu?

 Hayır.

 Daha önce hiç sorgunculuk yapmadım.

 - İlk soygunuymuş.

 - Evet, tabi.

 Eminim öyledir.

 200 Dolarla nasıl hayatta kalmayı planlıyorsun?

 Açıklayabilir misin?

 200$ ile nasıl kurtulacağını soruyor.

 Öylemi dedi?

 1 1 kadınla evlendikten sonra tüm paran ne oldu?

 Evlendiğin 1 1 kadından gelen paraları soruyor.

 1 1 kadın mı?

 Hepsiyle yattın mı?

 Hintçe biliyor musun?

 - Evet evet, çok güzel.

 - Vay canına.

 Gerçekten Hint'lisin ha.

 - Adım Satpal, Hindistan'dan.

 Hint'lisin demek.

 - Bende seni Meksika'lı sanmıştım.

 - Meksikalı'mısın?

 - Hayır.

 Ben Hintliyim.

 Karım Meksikalı.

 - O Hintli karısı Meksikalı.

 - Ama onu sevdim.

 Memnun oldum.

 - Bende öyle.

 Satpal, araban bize lazım.

 - Bana kart gibi bir şey verebilir misin?

 - Evet, ama seninle iş yapmak istemem.

 - Uzat şunu.

 - Tamam işte.

 Güzelmiş.

 Kendine iyi bak tamam mı?

 Görüşürüz.

 Ünlü hırsızlar Jay ve Natasha suç dalgalarına Bir milyon$lık yeni bir soygun eklediler.

 Arkamda gördüğünüz banka   Jay ve Natasha'nın son soygununun gerçekleştiği yer.

 Banka bir memuru rehin aldıkları   ve kaçarken de bir rehin götürdükleri iddia ediliyor.

 Seni seviyorum dedi.

 Kalbimi çaldı.

 Bonito.

 Güzel kadın.

 Hintçede ''seni seviyorum'' nasıl denir?

 - Ben aptal bir kızım.

 - Ne?

 Ben aptal bir kızım.

 Ben aptal bir kızım.

 Ben aptal bir kızım.

 Aşk.

 İspanyolca ''seni seviyorum'' nasıl söylenir?

 ''Paskannan housuihini.

'' ''Paskannan '' Ne?

 - ''Housuihini.

'' ''Paskannan housuihini.

'' ''Paskannan housuihini.

'' Giysilerimi uzatabilir misin, lütfen?

 - Ne?

 - Şeylerim, bana  Giysiler mi?

 Merhaba.

 Biliyor musun?

 Değişme.

 Güzel görünüyorsun.

 - Yani çok güzelsin.

 Hayır hayır, bekle.

 - Hadi ver şunları.

 İzin ver  - Bana izin ver!

 Hadi ama ne var bunda.

 - Hayır.

 Hayır olmaz dedim.

 - Sorun ne?

 - Evet.

 Ben aptal bir kızım.

 Bende.

 Babama benziyorsun.

 Babana mı?

 - Nasıl yani?

 O şapkayı takınca ona benziyorsun.

 Odamı şapkalıydı.

 Gerçekten mi?

 Bende hep takarım.

 Babam öldüğünde çok küçüktüm.

 Ben çok küçüktüm   babam öldüğü zaman.

 Ve oda hep senin gibi şapka takardı.

 Daha sonra yapayalnız kaldık.

 Altı kardeştik.

 Benimle altı.

 2 erkek 4 kız.

 Paramız yoktu, evimiz yoktu.

 USA: Han istasyonu.

 Ailemin her şeyi olsun istedim.

 Tony'yle olanlar kaza değildi.

 Tesadüf değildi.

 Tony'yleydim, çünkü   paraya ihtiyacım vardı.

 - Ailem için para lazımdı.

 - Anlıyorum.

 Üzülme.

 Aileni hayal kırıklığına uğratmadın.

 Bir hayalin vardı.

 Benim hayalimle aynı.

 Ama şimdi daha büyük bir hayalimiz var.

 Karşılaşmamızı   kader istedi.

 Ve bence birlikte olduğumuz sürece her şeyi yapabiliriz.

 Göreceksin.

 Çalışacak ve çok para kazanacağız.

 Benim ellerim çok beceriklidir.

 Sanki sihirli gibidir.

 Gördün mü?

 Söz veriyorum mutlu olacağız.

 Daima!

 - Daima!

 - Daima!

 Kımıldamayın.

 Eller yukarı.

 Ellerinizi göreyim.

 Odayı arayın ve tutuklayın.

 Hey!

 İndirin silahlarınızı.

 Silahları hemen indirin.

 Yoksa sinirlenebilirim.

 Parayı bize vermeniz, bizi gerçekten mutlu edecek şerif.

 Sen neden söz ediyorsun.

 Sence neyiz biz?

 Bir avuç kaçık mı?

 Çaldıkları paraları.

 3milyonun tamamını.

 Ben neden söz ettiğini bilmiyorum.

 Şimdi arabalara gidiyoruz.

 Herkes sakin olsun.

 Aptalca bir şeye yeltenmeyin.

 O zaman sorun kalmaz.

 Bak bence yarısını onlara vermeliyiz.

 Sadece söylüyorum.

 - Yarısını ver, herkes mutlu olsun.

 - Onu dinlemeyin.

 Yalan söylüyor.

 Amigo, yalancıya benziyor muyum?

 Para onlarda.

 Paramızı vermeden hiç bir yere gitmiyorsunuz.

 Hadi çabuk!

 O tarafa, hadi hadi.

 Anahtarlar, çabuk.

 Merkez burası 9.

 Tekrarlıyorum burası 9.

 Destek istiyorum.

 - Linda atlamak zorundayız.

 Hadi.

 - Yapamam.

 Sıkıca tutun ve atla.

 Hadi.

 Yapamıyorum.

 Bacaklarını kullan hadi.

 Bacaklarını kullan.

 Sıkı tutun.

 Kimse var mı?

 Bitti sayılır tatlım.

 - Çok acıyor.

 - Çok üzgünüm, çok üzgünüm.

 Endişelenme, aşkım.

 Ben ölmeyeceğim.

 Birlikte bebek yapacağız.

 İkisini de buldun mu?

 Ne kadar istiyorsun?

 İki milyon dolar mı?

 Nerede olduklarını söyle.

 Tamam yalnız geleceğim.

 Söz veriyorum yalnız geleceğim.

 - Texas'a gitmek ne kadar sürer?

 - Yaklaşık altı saat.

 - Geldim buradayım.

 - Daha çabuk, hadi karşıya geç.

 2 dakikan kaldı.

 Alışveriş merkezine gel.

 - Buradayım alışveriş merkezi içindeyim.

 - Dördüncü kata çık.

 - Neden beni koşturuyorsun?

 - Yalnız olduğundan emin olmak istiyorum.

 - Tamam o zaman.

 - Dördüncü kat parkına gel.

 Ve o telefonu çöpe at.

 Gözüm üstünde.

 - Çok etkilendim.

 - Kes artık.

 Durma, öldür beni.

 Seni öldürmeye gelmedim, Tony.

 Ama bir şey anlamanı istiyorum.

 Natasha ile birlikte ailene yanlış yaptık.

 Bunun için çok üzgünüm.

 Gerçekten çok üzgünüm.

 2 milyon çaldığımızı söyledin.

 Bu yalan değil.

 Para bize senden uzak olmak için lazım.

 Başka seçenek bırakmadın.

 Şimdi ödeştik, Tony.

 Yaşaman izin veriyorum, sende gitmemize izin vereceksin.

 Bunu anlıyormusun?

 Ödeştik Tony.

 Hayır Jay.

 Ödeştik diyeceğimiz tek gün   Natasha'nın seni bırakıp bana döndüğü gün olacak.

 Ve o seni terk edecek.

 Onu arayacak ama asla bulamayacaksın.

 O gün ödeşeceğiz.

 20 yıldır bu işin içindeyim.

 Sorunlarla karşılaşmayacaksın.

 - Ne kadar zaman alacak?

 - Bir hafta.

 - Sağol Robin.

 - Sorun değil dostum.

 Bir hafta Jay.

 Bir hafta sonra pasaportlar hazır olur.

 Sonra her yere gidebilirsin.

 Anne ben geldim.

 - Beni kaldırabilir misin?

 Yukarı.

 - Tamam.

 Nedir bu, gizli bir şey mi?

 - Eskiden kalma mı?

 - Bekle, şimdi göreceksin.

 Bu, ailemle benim fotoğrafımız.

 - Bu senmisin ?

 - Evet.

 - Senin müstakbel karın.

 - Müstakbel karım.

 Bu çok şirin.

 Çok güzel bir hikayesi de var.

 Babam.

 Bir panayıra gitmiştik.

 Tüm kız ve erkek kardeşlerimle.

 Panayıra mı?

 Tamam.

 - Küçük, tahtadan ördekleri vuruyorduk.

 - Ördekleri vuruyordunuz.

 - Vuruyorduk.

 - Gördün mü, seni anlıyorum.

 Benim dışımda herkes kazandı.

 Ben de ağlamaya başladım.

 Sonra babam bunu verdi, tekrar gülmem için.

 Ama buna artık ihtiyacım yok.

 Çünkü artık  Sen   beni gülümsetiyorsun.

 Sende beni gülümsetiyorsun.

  bu evlilik Tanrı'nın önünde kutsal bir birliktelik oldu.

 Tanrı'nın birleştirdiğini, ancak Tanrı ayırır.

 Jay, Linda'yı hastalıkta ve sağlıkta karın olarak kabul ediyor musun?

 - Evet de.

 - Evet.

 Linda, Jay'i hastalıkta ve sağlıkta kocan olarak kabul ediyor musun?

 Evet.

 Ben de sizi karı koca ilan ediyorum.

 - Ne?

 Bunu tekrar söyler misin?

 - Ne oldu ne dedim?

 Ne dedim ki ben?

 - Hiçbir şey.

 Ben onu sevdiğimi söyledim.

 - Değil mi?

 Ne dedim ben?

 - Pantolonuna yaptığını söyledin.

 Sen görürsün.

 Gel buraya.

 Gel buraya.

 Sen benim için   her şey demeksin.

 Her şey.

 Seni seviyorum.

 Seni   seviyorum.

 - Seni Seviyorum.

 - Seni Seviyorum.

 Jay, Jay neredesin?

 Neredesiniz Linda?

 Tebrik ederim dostum.

 Robin!

 Hadi yukarıya Linda.

 Kanaman var.

 Arabayı çalıştır Linda.

 - Arabayı çalıştır.

 - Hayır, hayır.

 Jamaal!

 Liikkeelle!

 Lütfen beni yalnız bırakma.

 Sevgilim endişelenme.

 Bizi yakalamalarına izin vermem.

 Tamam mı?

 Buna izin vermeyeceğim.

 Seni seviyorum.

 Seni seviyorum.

 Linda!

 Linda!

 Gidiyorum.

 Özür dilerim.

 Unut beni.

 Natasha nerede Tony?

Bunu sana sormalı.

 O seninleydi.

 Lütfen Tony.

 Sana söyledim.

 Bir gün seni bırakır dedim.

 Sana söyledim, oda bunu yaptı.

 Ve bunun sorumlusu sensin.

 Hepsi senin hatan.

 Senin!

 Nerede o Tony?

Nerede olduğunu söyle.

 Onu bir kere göreyim.

 Sadece bilmek istiyorum.

 - Nedenini bilmek istiyorum.

 - Kapa çeneni pislik.

 Takip edin.

 Dikkat et.

 Nerede Jamaal?

 O nerede?

 Endişelenme.

 Bizi yakalamalarına izin vermeyeceğim.

 Linda!

 Gidiyorum.

 Üzgünüm.

 Unut beni.

 


Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar