Print Friendly and PDF

Translate

Adım Adım Cinayet (2002) Murder by Numbers

|


115 dk

Yönetmen:Barbet Schroeder

Senaryo:Tony Gayton

Ülke:ABD

Tür:Suç, Gizem, Gerilim

Vizyon Tarihi:05 Temmuz 2002 (Türkiye)

Dil:İngilizce

Müzik:Clint Mansell

Oyuncular

Sandra Bullock

Ben Chaplin

Ryan Gosling

Michael Pitt

Agnes Bruckner

Özet

Richard Haywood (Ryan Gosling) ve Justin Pendleton (Michael Pitt), kusursuz cinayeti işlemeye çalışan iki kolej öğrencisidir. Genç ikili, Justin’in zekası ve Richard’ın uygun doğasının birleşimi ile kusursuz bir katil bilincine eriştiklerini inanmaktadır.

FBI’ın seri cinayetler ve zor davalar konusunda uzman, içgüdüleri kuvvetli ajanı Cassie Mayweather (Sandra Bullock), yeni ortağı Sam Kennedy (Ben Chaplin) ile birlikte bu dosyaya atanır. Dedektiflerimiz bu iki dahi suçluyu yakalamak için bıraktıkları ipuçlarını dikkatlice takibe alırlar

Altyazı

Son kez sözleri söylesek mi?

 İnsan intiharı ve suçu benimsemeden dolu dolu yaşayamaz.

 Söyle.

 Acımasız ateşle yapılan bir anlaşma   bazılarının yaşamasını, bazılarının ölmesini gerektirir.

 Üç dediğimde.

 Bir   iki   üç!

 Hepimizin içinde zayıf bir yön vardır.

 Hükmedilmenin verdiği rahatlık için özgürlükten vazgeçeriz.

 Ama bir güç isteğimiz vardır ki, özgürlüğü arzular, her birimizin   bireysel olarak, neyin iyi   neyin kötü olduğuna dair   kendi adımıza   karar vermemiz için diretir.

 Sorusu olan var mı?

 Justin'in tezini tartışmak isteyen kimse yok mu?

 Bu Darwinci, rekabet eden benlikler görüşüne katılıyor musunuz?

 Bir sorum var.

 Bay Haywood, uyanıksınız.

 Dinliyoruz.

 Senin gibi bir aptal güç hakkında ne bilir?

 Senin gibi bir cahil felsefe hakkında ne bilir?

 Kabalaşmayın lütfen.

 Suçtan mı bahsediyorsun?

 Güzel soru, daha sık uyanık olmalısınız.

 - Cevabınız nedir?

 - Gerçek özgürlük suçu göze alır.

 Özgürlük suçtur, çünkü önce toplumu değil kendini düşünür.

 Teşekkürler, Justin.

 Çok cüretkar.

 Bay Pendelton'ın raporunun kaynağıyla ilgilenenler

- Birileriyle yatmalısın, Bonaparte.

 Justin.

 Beni hatırladın mı?

 Ne istiyorsun?

 Beynini dağıtmak istiyorum.

 Ve bunu bir intihar gibi göstereceğim.

 Herkes bana inanacak, çünkü senin yerinde olsalar  kendilerini öldürürlerdi.

 Bu yanına kalmaz.

 Ayak izlerin eşsiz.

 Seni bir dakikada ele verirler.

 Gömleğinin iplikleri her yanıma bulaştı.

 Saçların da öyle.

 Buna transfer deniyor.

 Daha da önemlisi, parmak izlerin   boynumda   dokunduğun yerde.

 Deriden parmak izi alınamaz.

 Bir Magna fırçası ya da parmak izi kamerasıyla alınabilir.

 Ya da iyot tabancası ve gümüş transfer kağıtlarıyla.

 Cinayet işleyip, bundan kurtulacak kadar disiplinli değilsin.

 Öyle mi dersin?

 Göreceğiz.

 Bam!

 Öldün.

 Neden geç kaldın?

 Ne kadar beklediğimi biliyor musun?

 Hayır, daha iyi bir şeyim var.

 - Nedir o?

 - Apsent.

 Warmwood'lu alkol.

 Molekül yapısı tetrahedral klorla hemen hemen aynı.

 Tetra, ne?

 Esrardaki aktif bileşen.

 Nereden buldun?

 Şairler ilham için içermiş.

 Yüzyılın başından beri yasadışı.

 Daha iyi.

 Duyularımızın bozulmasına.

 Duyuları boşver.

 Dünyanın düzenini bozalım.

 Bozacağız.

 Ne zaman?

 Yakında.

 Bu geceye ne dersin?

 Hemen yapsak?

 Sabah bir biyoloji deneyim var.

 Biyolojinin canı cehenneme!

 Her zaman mazeretin var, bunu biliyor musun?

 Unutalım gitsin.

 Neyi unutalım?

 Bunu aylardır planlıyoruz.

 Planlamaktan gına geldi.

 Tek yaptığın bu.

 Konuşmak, planlar ve hayaller.

 Gerzeğin tekisin.

 Kendinle oyna.

 Richard, dur.

 Sabırlı ol.

 İşte sırtlan geliyor.

 Neden beni olay mahaline sokmamalarını söyledin?

 Kızma, ben kimseyi sokmayın dedim.

 Bu ilk cinayet davan, midenin bulanmasını istemedim.

 Al şunu.

 - Nedir bu?

 - Önemli bir suç mahali aracı.

 Çocuklar, yemek zamanı!

 Toparlanın.

 Burası burada işi olmayan bir sürü insanla dolacak   buna saygıdeğer amirimiz de dahil.

 - Rod mu?

 - Evet, Rod bir polis değil.

 Darnell, suç mahalimden defol!

 Hadi!

 Suç mahaline girmenin sadece bir yolu var.

 Sadece benim bastığım yerlere bas.

 Hazır mısın?

 Bunu asayişte hiç yapmadın değil mi?

 Hayır.

 Orada.

 Bir tür çizmeye benziyor.

 Sence bu koku ne?

 Kusmuk gibi kokuyor.

 Ben de öyle düşündüm.

 Laboratuar için örnek al.

 - Sorun ne?

 - Hiç.

 - Morluğu fark ettin mi?

 - Boğularak öldürülmüş.

 Boyun civarında parmak şeklinde yaralar.

 Şuna bak.

 Temiz bir kesik.

 - Hatıra mı almış?

 - Bence de.

 Savunma yaraları.

 Karşı koymuş.

 Aferin sana.

 Buraya öldürüldükten sonra getirilmiş.

 Neden?

 Kafasındaki yarada çok kan olmalıydı, ama burada çok az var.

 Bunlardan ne çıkarıyorsun?

 - Kan dökmeyi seviyor.

 - Ölümden önce mi, sonra mı?

 - Sonra, kan yok.

 - Fena değilsin.

 Dedektiflik sınavında gayet iyiydin herhalde.

 Rüzgar şiddetleniyor, kanıtları kaybedeceğiz.

 Hiçbir şeyi kaçırmamalıyız.

 Kim olduğunu biliyor musun?

 Hayır, araba yok.

 Hiçbir fikrimiz yok.

 Kimliği belirsiz.

 Bonaparte, sorun ne?

 Bayan Mills?

 Süre doldu.

 Kalemlerinizi bırakın.

 Kağıtlarınızı yanınızdakilerle değiştirin.

 Yirminci soru, C   Burnt Norton.

 Komik buldun galiba.

 Neyi?

 Sürpriz yazılıdan çakmamı.

 Çakmadın.

 Yirmi sorunun ondokuzu doğru.

 Kağıtlarınızı öne doğru uzatın.

 Bekle.

 Seninle konuşmak istiyorum.

 - Bunu neden yaptın?

 - Gizli nedenlerim var.

 Ne gibi?

 Fizikte yarı yıl sınavına hazırlanmama yardım edeceksin.

 Neden ben?

 Çünkü sen bir dahisin, tamam mı?

 1108 Chandler'da oturuyorum.

 Hatırlayabilir misin?

 Saat beş gibi?

 Şey.

.

 Selam Lisa.

 - Bu arkadaş-

-Burası, sağa dön.

 Burası.

 Tekne evde yaşıyorsun.

 Harika.

 Gerçekten öyle.

 Burayı seviyorum.

 Fazla kalabalık değil.

 Bıraktığın için sağol.

 Görüşürüz.

 - Kapıya kadar eşlik mi edeceksin?

 - Elbette.

 Demek 4 yılda dedektifliğe yükseldin?

 - Göründüğünden zeki olmalısın.

 - Teşekkür ederim.

 Benimle çalışmak kötü olacak, seni uyarıyorum.

 Çocuklarla mı konuştun?

 Birkaç şey duydum.

 Ya?

 Bana neden sırtlan dendiğini anlattılar mı?

 Neden?

 Dişi sırtlanların sahte penisi vardır.

 - Gerisini kendin düşün.

 - Bu seni rahatsız ediyor mu?

 Hayır, ben sadece bol kadın pantolonu giyerim, hiç sorun değil.

 Görüşürüz.

 CALlFORNlA ŞARTLl TAHLİYE KURULU DURUŞMA İHBARNAMESİ

Deride parmak izi yok, katil eldiven giyiyordu herhalde.

 - Koca ya da erkek arkadaş değil.

 - Neden olmasın?

 Karını öldürmek için durup eldiven giymezsin.

 Tabii bunu ayrıntılı düşünmediysen.

 Kayıp yüzük parmağı.

 Ne bu?

 Ayin?

 Seri katil?

 - Belki bir evlilik eleştirisi.

 - Olumsuz bir eleştiri.

 Öyle mi?

 Belki de bölgedeki her kötü evliliği soruşturmalıyız.

 Neden sen başlamıyorsun?

 Seninle başlayalım.

 - Hiç evlendin mi?

 - Hayır.

 Nedir bu?

 Karıştığım eski bir cinayet davası.

 Adam şartlı tahliye olacak, kurulda ifade vermemi istediler.

 - Kimliği belirsizden ne haber?

 - Kayıp insanlarda henüz bir şey yok.

 Parmak izlerini araştır, robot resim çizilsin.

 Ben açarım, anne.

 Bonaparte, geleceğini sanmıyordum.

 İçeri gel.

 Bunları kim yaptı?

 Oldukça iyiler.

 Teşekkür ederim.

 Sen mi yaptın?

 O kadar şaşırma.

 Modelliği de ben yaptım.

 Bonaparte, yüzün kızarıyor.

 Neden bana öyle diyorsun?

 Hiç o kariyer uygunluk sınavlarından birine girdin mi?

 Hayır.

 Girseydin, kariyer olarak sana kesinlikle diktatörlüğü önerirlerdi.

 Neden?

 Beni kim dinler ki?

 Fizik kitabın nerede?

 Onu fazla besliyorsun.

 Senin kadar şişmanlayacak.

 Umarım bu, bana sattığın diğer maldan iyidir.

 Bu, KGB, Richard.

 Gramı 14 dolar, beni aya uçurması gerekir.

 Kesinlikle tatmin olacaksın, garanti ediyorum.

 Para iadesi var mı?

 Hadi, anlaşamaz mıyız?

 İstemiyorsan alma.

 Richy Rich.

 - Böyle demenden nefret ediyorum.

 - Zaten indirim yapıyorum.

 Bana o at kuyruklu amigo kızlardan getir   bunu sana bedava vereyim.

 Buna nasıl güvenebilirim?

 Bu bölüme bayılıyorum.

 Malı alıp gidebilir miyim?

 Şuna bak.

 Malı alacaksın.

 Bekle.

 Şunu dinlesene.

 Çok hoşuna gidiyor.

 Sayın Yetkili, Niyetim hiçbir şekilde- Kim olduğunu öğrendik.

 Adı Olivia Lake'miş.

 Cuma, Cumartesi ve bugün işe gitmemiş.

 Şefi burayı bu halde bulmuş.

 Şefi hakkında ne biliyoruz?

 Evli   iki çocuğu var ve mazereti sağlam.

 Belki birini hırsızlık yaparken yakaladı ve hırsız panikledi.

 Cesedi de yanında mı götürdü?

 Bu çamur izleri nereden gelmiş?

 Dışarıda yeni ekilmiş bir çiçeklik var.

 Oldukça kuru görünüyor.

 Belki kadın çimleri suladı.

 Ölüm saati belli mi?

 Midesindekiler ve vücut katılaşmasına göre, Perşembe gecesi 9-10 arası.

 9:27'ye ne dersin?

 İçeri girebilir miyiz?

 Oyunlar başlasın!

 Sam Kennedy, Al Swanson.

 Bölge savcısının yeni yardımcısı ve teşkilatımızın eski bir üyesi.

 Memnun oldum, Sam.

 Bayan Mayweather, sizi görmek güzel.

 Baro sınavını geçtiğini duydum, Al.

 Doğru-yanlış sorusu mu sordular?

 Akrebin iğnesi hala yerinde.

 - Burada ne yapıyorsun?

 - Bilgi alıyorum.

 Sahi mi?

 Sam, lütfen onu bilgilendir.

 Teşekkür ederim.

 Olay ne?

 WlLMONT 80 kilometre

Sam, benim, biraz gecikeceğim.

 Sen başla, tamam mı?

 Galiba ceset atmışlar.

 Aman Tanrım, yaşıyor.

 İyi iş çıkardın.

 Beni nasıl buldun?

 Bir numaralı kural, komşularla konuş.

 Biraz geç dedin ve üç saati geçti.

 Savcı yüzünden mi, neydi adı, Swanson?

 O adi herif mi?

 Hayır.

 - İyi birine benziyor.

 - Tabii, onunla çıkmayı denesene.

 Bir keresinde bana sert davranmıştı, ben de bir kediyle burnunu kırdım.

 Kedi mi?

 Porselen kedi.

 Hayır, sağol.

 İyi.

 O zaman beni eve bırak.

 Teşekkür ederim.

 Otur.

 - Gitmeliyim.

 - Acelen ne?

 Özel bir soru sorabilir miyim?

 Sabırsızlanıyorum.

 Bu işe nasıl girdin?

 Neden cinayet masası?

 Çünkü tanıdığım biri öldürüldü.

 - Gerçekten mi?

 - Hayır.

 Dalga geçiyorum.

 Bu sadece insanların duymak istediği bir saçmalık.

 Dur.

 - Ne yapıyorsun?

 - Buna seks deniyor.

 Eğlenceli, denemelisin.

 Bak, bekle.

 Biz ortağız.

 Bu iyi bir fikir değil.

 Korkma, seni sahiplenmem.

 Dur.

 - Dur, bunu neden yapıyorsun?

 - Çünkü istiyorum.

 Ya benim isteğim?

 Ne istiyorsun?

 - Şimdi mi?

 - Evet.

 Bunu.

 Dur.

 Yavaş ol.

 Hayır, o kalsın.

 Sadece onu.

 Lütfen.

 Olur.

 - Sorun ne?

 - Kalkmalısın, gitmen gerek.

 Neden?

 Çünkü uyumalıyım, yarın yapacak çok işimiz var.

 - Neden birlikte uyuyamıyoruz?

 - Yatak çok küçük.

 Hayır, değil.

 Hadi, gitmen gerek.

 Tanrım.

 Yarın görüşürüz.

 İyi geceler.

 Kanıt o kadar küçük ki, elinde tutsan bile anlamazsın.

 Birkaç sarı halı ipliği, bir parça kırmızı halı ipliği, bir parça kıl.

 Hepsi bu.

 Ne tür iplikler olduğu tahlil edilecek   sonra üretici veri tabanıyla karşılaştırılacak ama faydası olmaz.

 İplikler, Denver dışında toplu üretilen bir tür.

 Farklı markalar altında Batı Amerika'ya dağıtılmış.

 Faydası yok.

 Kırmızı iplikler de aynı.

 Diğer kırmızı ipliklerle   birkaç parlak üç parçalı iplik de bir markayla karşılaştırılacak.

 Bazı toptan indirim mağazalarında Hanover Sampson adıyla satılmış.

 Bu seçenekleri daraltıyor.

 Geçen yıl o renkten 50 bin adet satmışlar.

 Üstderinin ve saç kökünün mikroskobik incelemesi   insana ait olduklarını ortaya çıkaracak.

 İki kahverengi insan saçı.

 Kesinlikle kurbanınki değil.

 Birisi dışında.

 Bu onları şaşırtır ama sonradan anlam kazanacak.

 İnsana ait olmayan bir kıl, dış deri cynocephalus maimon'a uyuyor.

 Bu lanet olası bir maymun kılı.

 Parmak izi yok, cinayet silahı yok.

 Bu iş onları zorlayacak.

 Bunun için maaş alıyorlar, değil mi?

 İşte burada.

 Adli tıp boğulmanın yavaş olduğunu ve kurbanın işkence görmüş   olabileceğini söyledi ama ölüm sonrası bıçak yaraları derin değil.

 SUÇ MAHALİ İNCELEME TEKNİKLERİ Suç mahalinin ıslak olması   ve ölüm sonrası bıçaklama nedeniyle   altüst olmuş bir katil tanımına varacaklar.

 Sosyal biri değil.

 Doğası gereği gece yaşıyor.

 Muhtemelen pornografiden hoşlanıyor.

 Ortalama zekanın üstünde ama eğitilmemiş.

 Yalnız yaşıyor, kadınlarla ilişkisi sınırlı.

 Cinayet düşünmeden işlendi   planlanmadan.

 Cesedi bıraktığı yerin yakınına arabayla gelmedi.

 Bu plan yapmaktır.

 Ama ayak izleri bıraktı.

 Şüpheliye götüren bir kanıt yok ama ortaya çıktığında onu mahvedecekler.

 Ne zaman bir şüphelileri olacak?

 Şu an istediğimiz sonuca ulaşıyor olmalılar.

 Zavallı Ray.

 Neye uğradığını anlamayacak.

 Cassie, şuna bak.

 Vigi botları.

 Vigi botları da ne?

 İşte orada, siyah ceketli.

 - Seni fazla cezbetmesine izin verme.

 - Teşekkür ederim.

 Richard Haywood?

 San Benito polisinden Cassie Mayweather ve Sam Kennedy.

 - Konuşabilir miyiz?

 - Tabii.

 Bir avukat olmadan bizimle konuşmak istiyor musunuz?

 Elbette.

 Geçen Perşembe gecesi neredeydiniz?

 Bu ne hakkında?

 Sonra.

 Soruya cevap verin.

 Matematik sınavına çalışıyordum.

 Bir çalışma grubuylaydım.

 Ne kadar sürdü?

 Yediden, Cuma sabahı üçe kadar.

 Oldukça uzun bir çalışma olmuş.

 Evet, şey  Notlarım orta, üniversite için yükseltmem gerekiyor.

 Diğerlerinin adını verebilir misin?

 Tabii.

 Başım dertte mi?

 Görünümüne çok önem veriyor gibisin, Richard.

 Teşekkürler.

 Ben de kıyafetini beğendim.

 İyi görünüyor.

 Biraz kadınsı   ama yine de profesyonel.

 Bu sahte deri mi?

 K- Mart.

 Aslında ayakkabılarınla ilgileniyoruz.

 Bunlardan bahsedelim.

 Vigi mi?

 Sende bunlardan var mı?

 Onları Santa Barbara'daki Scarlatti'den 637.

50 dolara   kredi kartınla aldın.

 12-D.

 Bu, ayakkabılarımla ilgili olamaz.

 Neden?

 Ayakkabılarımla mı ilgili?

 Bir şey yapmışım gibi beni çok korkuttunuz.

 Onları buldunuz mu?

 Üç hafta önce dolabımdan çalındığını bildirmiştim.

 Bir rapor bile doldurmuştum.

 Ayakkabılarımı buldunuz mu?

 Neler olduğunu söylemelisiniz.

 Çünkü kafam bozulmaya başladı.

 Geçen hafta bir suç mahalinde bunlara uyan ayakkabı izleri bulundu.

 - Convington'lı kadın mı?

 - Evet.

 Cinayeti ayakkabılarımı çalan adamın işlediğini mi düşünüyorsunuz?

 Elimden geldiğince işbirliği yapacağımı bilmelisiniz.

 Çizmelerini kim çalmış olabilir?

 Bilmiyorum.

 Ama keşke bilseydim.

 Okulda düşmanın var mı?

 Lise işte.

 Bu ne demek?

 Kibirli görünmek istemem ama burada beni kıskananlar var.

 - Sahi mi?

 - Evet.

 Neden bunu yapsınlar?

 Çok şanslı olduğum için diyelim   ve birçok yönden kutsandığım için.

 Sen olmak güzel olmalı.

 Şikayetim yok.

 Kontrol edildi.

 Dediği gibi, botlar hakkında bir rapor doldurmuş.

 Müdürün dediğine göre büyük yaygara koparmış.

 Eminim.

 Tam bir baş belası.

 - Öyle söylemedi.

 - Bana inan.

 Böyle çocuklardan nefret ederim.

 Nasıl çocuklardan?

 Ya ders çalışma?

 6 çocuk, Perşembe akşamı 7:30'dan, Cuma sabah 3'e kadar   onun evindeymiş.

 Hepsiyle konuştum.

 15 dakika hariç hep orada olduğunu söylediler.

 Pizza için bankamatikten para çekmeye gitmiş.

 Kontrol ettin mi?

 40 dolar çekmiş.

 9:19'da.

 Şunu büyüt.

 - Neden?

 - Çünkü yüzünü göremiyorum.

 Bu, o.

 Yüzünü göremiyorum.

 İlgisi olduğunu mu düşünüyorsun?

 Bilmiyorum  Ama bu çocukta doğru olmayan bir şeyler var.

 15 dakika, yeterli bir süre değil.

 Covington'a gidip, kadını öldürmesi   cesedi atıp geri dönmesi gerekir.

 En az bir saat lazım.

 SARHOŞ TEKNE

- Beni sorguladılar.

 - Ve?

 - Müthişti.

 - Ayakkabıları sordular mı?

 Hem de nasıl.

 Çok iyiydim, gerçekten.

 Dinle.

 Bu, ayakkabılarımla ilgili olamaz.

 - Neden?

 - Onları buldunuz mu?

 Hiçbir şeyden şüphelenmediklerinden emin misin?

 Abartmadın değil mi?

 Biraz.

 Biraz abarttım.

 Cinayeti ayakkabılarımı çalan adamın işlediğini mi düşünüyorsunuz?

 Elimden geldiğince işbirliği yapacağımı bilmelisiniz.

 Bu gece kayalıklarda buluşalım.

 Gelemem.

 Neden?

 İşim var.

 Ne gibi?

 Sonra söylerim.

 Ben

 - Babası kim biliyor musun?

 - Umurumda değil.

 - Evi aramak istiyorum.

 - Lawrence Haywood.

 Alışveriş merkezini o yapmıştı.

 - Seçim kampanyası destekçisi mi?

 - Evet.

 Böyle çürük bir kanıt için onun gibi bir adamla uğraşmam.

 Kendimi böyle aptalca bir şey yapmayacak kadar seviyorum.

 Senin sorunun ne?

 Sen ne diyorsun Sam?

 - Babası umurumda değil.

 - Onu sormuyorum.

 Bu çocuğu tutuklamak için yeterli kanıtımız var mı?

 Hayır.

 Çok erken tutuklarsak, davayı mahvedebiliriz.

 Öyle mi?

 Neden?

 Hiçbir yargıç elindekilere dayanarak arama emrini imzalamaz.

 Kapa çeneni Swanson!

 Bu çocuk bu küstah tavrıyla-

-Tavrı bir suç değil.

 - Bir gösterge, kişilik türü-

-Ama tanıma uymuyor.

 - Tanım da tanıma uymuyor!

 Cesedi attığı yere arabasız gidecek, Richard'ın botlarını  kullanacak kadar zekiydi ama cinayet düşünmeden  ve planlanmadan işlendi, öyle mi?

 Ama erken davranırsak-

-Bu kimin davası?

 - Sakin ol.

 Hayır, Olivia'nın katilini bulmaya çalışıyorum, bunun için çok- Olivia kim?

 Kurban.

 - Bu soruşturma hala benim mi?

 - Bu ortaklaşa bir çalışma.

 Bu işe fazla bulaşıyorsun, Cassie.

 - Cassie?

 - Ne?

 - Onun ilk adını söyledin.

 - Ne?

 ''Olivia'nın katilini bulmaya çalışıyorum.’’

dedin.

 Hayır, demedim.

 Dedim mi?

 Evet, dedin.

 Katille özdeşleşmelisin   kurbanla değil.

 Hatırladın mı?

  onu öldürdü ve tanık, parmak izi, barut yanığı yok

 Neredeyse unutuyordum.

 Tobias hep bir silah saklardı, işte burada.

 İçeri gelebilir miyim?

 Orada sana destek olmadığım için üzgünüm.

 Ben büyük bir kızım.

 Düşündüğün şeyi söyledin değil mi?

 - Evet, ama

O zaman doğru olanı yaptın.

 - Oraya baskın yapıp

Rod'a söylediklerini duydum.

 Öyleyse, önümden çekilebilir misin?

 Sorunun ne biliyor musun?

 Matlock'u izlememi engelliyorsun.

 Önümden çekilir misin?

 Ben özür dilemeye çalışıyorum.

 Pekala, özrün kabul edildi.

 Oturmak ister misin?

 Kurabiye ister misin?

 - Selam.

 - Selam.

 Neler oluyor?

 Barışıyoruz.

 Hala arkadaşız, değil mi?

 - Bu nedir?

 - Bilmiyorum, öğrenelim.

 Beni yine dışarı mı atacaksın?

 Belki de kalırsın.

 Ya da bu kez, sen gidersin.

 Bilmiyorum.

 Önceden söylemek zor.

 Ne istiyorsun?

 Vaatler mi, bir yüzük mü istiyorsun?

 İstediğin bu mu?

 Bir yüzük?

 Yapma!

 Olay sadece seks değil, tamam mı?

 İnsan olarak sana saygı duyuyorum.

 İstediğin bu- Neden her zaman insanları incitmek istiyorsun?

 Ben her zaman demezdim.

 Sadece bazen oluyor.

 Başkaları hakkında acımasızca dürüst olmakta çok iyisin   ama kendine doğru düzgün baktığın yok.

 Beni nereye götürüyorsun?

 Bakmak yok, geldik sayılır.

 Çık.

 Tamam.

 Gözlerini aç.

 Aman Tanrım, Justin, bu çok güzel.

 Bunları sen mi yetiştirdin?

 Ne oldu?

 Farklısın.

 Evet, farklıyım.

 Mayweather.

 Hapishaneden bir mahkum ödemeli olarak arıyor.

 - Mahkumun adı  - Carl Hudson.

 Aramayı kabul etmek için- Hiçbir arama kabul etmek istemiyo-

-Ne?

!

 - Ben Sam.

 Affedersin.

 Senin için ne yapabilirim?

 Cesedin atıldığı yerdeki kusmuğu hatırlıyor musun?

 Evet, çoğu tanımlanamaz durumdaydı ama   Kevin kısmen sindirilmiş yumurtaları ayırabildi.

 - Balık yumurtaları.

 - Havyar mı?

 Görünüşe göre öyle.

 Havyar satan tüm restoran ve satıcıların listesini çıkardım.

 OLASl HAVYAR KAYNAKLARl: - Maison Saint Croix.

 - Adı ne demiştin?

 - Richard Haywood.

 - Miles Haywood'un oğlu mu?

 - Noel'de anne babasıyla gelmişti.

 - Geçen hafta?

Çarşamba,Perşembe?

 Geçen hafta hiç lise öğrencisi görmedim.

 - Justin Pendleton dışında.

 - Justin Pendleton kim?

 Buraya hep babasıyla gelirdi ama anne babası ayrıldı.

 Artık yalnız geliyor.

 Jefferson Lisesi son sınıfta.

 Richard Haywood da öyle.

 - Burada tek başına mı yiyor?

 - Her zaman bir kitap getirir.

 Yalnızlığı seven biri.

 Ama zeki bir çocuk.

 Konuşurken dinlemelisiniz.

 En son ne zaman geldi?

 Ayın beşinde.

 7:30'da.

 - Ne zaman ayrıldı?

 -9 civarı.

 Ne yedi?

 Bilgisayar kayıtları var mı?

 Justin?

 Selam, Cassie Mayweather, San Benito Polisi.

 Sen bir polis memurusun.

 Cinayet masası dedektifiyim.

 Seni burada bulacağımı söylediler.

 Birkaç soru sorabilir miyim?

 Ayın beşinde Maison Saint Croix'da yemek yedin mi?

 Maison Saint Croix.

 Teşekkür ederim.

 Ayın beşi Perşembeydi ve meze olarak havyar vardı.

 Yedin mi?

 Evet, ben  Belki biraz  Ne olduğunu söyler misiniz?

 Richard Haywood'u tanıyor musun?

 Onu herkes tanır.

 Bununla bir ilgisi var mı?

 - Arkadaşın mı?

 - Hayır.

 Yani ben.

.

 Geçen yıl biyoloji yetenek sınavı için özel ders vermiştim ama- Pek ortak yanımız yoktur.

 Bir çalışma grubunda mısın?

 Hayır.

 Hangi çalışma grubu?

 Perşembe günü ayrılırken, yemek artıklarını aldın mı?

 Artıkları çalışma grubundaki arkadaşlarına götürdün mü?

 Bakın, söyledim, onu hemen hemen hiç tanımıyorum.

 Sınıfta benimle dalga geçer.

 - Bunu neden yapsın?

 - Çünkü   bundan hoşlanıyor.

 Herkesle dalga geçer.

 Popüler çocuklardan biridir.

 Onu popüler yapan ne?

 Bilirsin, akıllı, zengin   esprili, onu herkes sever.

 Sen sevmiyorsun.

 Evet, onun gibilerini bilirim.

 Lisenin yıldızları.

 İnan bana, beş yıl sonra kimsenin umurunda olmayacaklar.

 Richard her zaman popüler olacak.

 Babası zengin   ve o aslında oldukça akıllı.

 Tembel ve hiç çalışmadı ama o biyoloji sınavında 710 aldı.

 Bu beni şaşırtmıştı.

 Uzun uzadıya anlatıyorsun.

 Aslında onu bayağı iyi tanıyor gibisin.

 Sınıftaki davranışlarından biliyorum.

 Affedersin.

 Cassie, neredeydin?

 - Sam bir şüpheli buldu.

 - Kim?

 Gözaltına alındı mı?

 Bilmiyorum.

 Sam'e sor.

 Davadan artık o sorumlu.

 İpucu arıyorlar.

 Selam, Cass.

 Şuna bakın efendim.

 - Uyabilir.

 - Güzel.

 Kaydet.

 İplik, toprak, her tür kalıp, buradaki ve dışarıdaki  -  bitki örneklerini istiyorum.

 - Emredersiniz.

 John bir miktar esrar buldu.

 - Çekmemizin mahsuru var mı?

 - Evet, var.

 Kimmiş?

 Raymond Lee Feathers.

 Jefferson Lisesi'nde hademe.

 Oradaki herkesin, botları çalmış olabilecek   öğrenci ve personelin listesini yaptım.

 Onları halı satın alanlarla karşılaştırdım ve onu buldum.

 Anlaşılan okuldaki çocuklara ot satıyormuş.

 Aferin.

 - Teşekkür ederim.

 - Nerede o?

 Bilmiyorum.

 Galiba kaçtı.

 - Sabıkası var mıymış?

 - Alkollü araç kullanma ve esrar içme.

 Richard Haywood'la konuştuğumuz günden beri işe gitmemiş.

 Botları buldun mu?

 Henüz değil ama sarı halı iplikleri uyuşabilir.

 Arabasını bulana kadar araçtaki iplikleri bulamayız   ama porno filmleri var, çoğu da sadistçe, tanıma uyuyor.

 Ne?

 Evet, pek titiz biri değil.

 Ne diyorsun sen?

 Ayak izleri bırakacak kadar pasaklı ama önce bot çalacak kadar zeki.

 Hadi.

 Adamımız bu, hiç şüphe yok.

 Harika.

 Havyar kavanozu buldun mu?

 - Onu yakaladığım için kızgınsın.

 - Yakaladıysan, senin adına sevinirim.

 Bu dava kapandıktan sonra, başka ortaklar aramalıyız.

 Daha iyi olabilir.

 Nasıl istersen.

 Güzel.

 - Aferin çocuklar.

 - İşemem gerek.

 Merak etme, kanıtları bozmam.

 Ayakta işiyor.

 O benim ortağım, hakkında öyle konuşma lütfen.

 Onunla yattın mı?

 - Ne?

 - Yatacaksın.

 Cassie'nin yöntemidir.

 Yakınlaşmana izin verir, sonra seni reddeder.

 Sorun ne diye sor, kavga çıkarır.

 Neden onunla çalışıyorsun sence?

 Başka kimse istemiyor.

 Galiba ceset atılmış.

 Artık o maymun kılının nereden geldiğini biliyoruz.

 Tamam.

 İnsan sayısı.

 666 numara.

 Lisa.

 Binmek ister misin?

 Bunu zaten yaptık, Richard.

 Hadi.

 Onunla ilgili değil.

 Seninle konuşmak istiyorum.

 - Yalvarmamı mı istiyorsun?

 Lütfen?

 - Kaza yapacaksın.

 Lütfen- Umurumda- Lütfen, umurumda değil.

 Beni üzüyorsun.

 Hadi.

 Hadi.

 Burası eğlenceli.

 Merhaba Justin.

 Nasılsın?

 Burada ne iş ?

 Burada ne işin var?

 Beni bu sürtük için mi ektin?

 Lisa mı?

 O sürtük değil.

 - Ona hakkımızda bir şey anlattın mı?

 - Tabii ki hayır.

 - Onu becerdin mi?

 - Fizik dersine yardım ediyordum.

 Onu becerdin, becerdiğini gördüm.

 Öpüştük.

 Öpüştünüz.

 Hepsi oydu, yemin ederim.

 Lisa'ya yardım ettin ve onunla yatmadın mı?

 - Enayi.

 - İlişkimiz öyle değil.

 Saçmalık.

 Bu kız fıstık ezmesi gibi yayılıyor.

 Babası olmayan bir kızın biraz erkek ilgisi için yapacaklarına şaşarsın.

 Benden nefret mi ediyorsun?

 Bunu yapmak zorundaydım.

 Seni incitmek istemem ama nasıl biri olduğunu sana göstermeliydim.

 İşte böyle biri.

 Senin için yeterince iyi değil.

 Sana değer vermiyor.

 Annen, baban ve diğer herkes gibi.

 Sana gerçekten önem veren tek kişi benim.

 Ne kadar inanılmaz olduğunu gören tek kişi benim.

 Hadi.

 Yaptığımız şey   birlikte.

 Bunu kaç kişi yapmıştır ki?

 Birbirimize bir şey kanıtladık.

 Ve neler yapabileceğimizi gösterdik.

 Bilmiyorum, bizim gibi erkekler için sınır yoktur.

 Ray'i duydun mu?

 Polis onun peşinde.

 Yapacak son bir şey kaldı, sonra güvendeyiz, değil mi?

 Mecbur muyuz?

 Sen söyle.

 Mecbur muyuz?

 Sen misin?

 Kızları getirdin mi?

 Uyumanı sağlayacak bir şey getirdim.

 Bu da ne?

Fizik sınavım.

 B+ aldım.

 Sen bir dahisin.

 Yapma.

 Bu senin.

 - Nedir bu?

 - Kaltağın tekisin.

 Ne?

Ne?

 Ne zamandır orada?

 Gece vardiyasındaki hemşire dörtte geldiğini söyledi.

 Nasılsın?

 İyiyim.

 Biraz ağrım var ama- Burada ne işin var?

 Bilmiyorum.

 Acil bir rapor istersin dedim.

 Evet, istiyorum.

 Ee?

 Her şey hazır.

 Mükemmel.

 Botlar?

 Olumlu.

 Ve bir çift metal makası, yıldız tornavida, bütün kan izleri.

 Ve bir parmak, değil mi?

 Dergilerin arkasında kavanozda mıydı, buzlukta hindi budunun altında mı?

 Dondurmanın arkasında.

 Evet, aferin sana.

 Artık tek gereken bir itiraf.

 İtiraf olmayacak.

 Feathers dün gece intihar etti.

 İntihar mı?

 Silahı kafasına sıkmış.

 Barut yanıkları ve kalıntıları sağ elinde.

 İntihar eden bir parçalayıcı, seri katil tipi   duydun mu?

 Bunu yapma.

 Yapmadım.

 Psikopatlar yakalanmak istiyor.

 Uzan.

 Biliyor musun, kendimi daha iyi hissediyorum, sağol.

 Bence bunu bu çocuklar yaptı.

 Saklamıyorlar bile ve galiba bilmemizi istiyorlar.

 Onları biraz daha iyi tanıyalım.

 - Arkanı dön, giyinmek istiyorum.

 - Kanıtlar Ray'i gösteriyor.

 Kaçtı.

 - O yapmadıysa neden kaçsın?

 - Bir nedeni var.

 Onu ben yakaladığım için kıskanıyor musun?

 Ya da Richard'a kafayı taktın ve düzgün düşünemiyorsun.

 Affedersin- Çekil!

 Sürekli bunu istiyordun.

 Reddettim.

 Almamı istediler çünkü tarafsızlığını  kaybettiğini düşünüyorlar.

 Kim düşünüyor, kim?

 Rod mu?

 Kaybedip kaybetmemek umurumda değil.

 Haklıyım.

 Bunu nasıl buldun?

 Çok ilginçti, evin yanından geçiyordum   çöp bidonu devrildi ve çöpler sokağa saçıldı.

 İyi fren yapmışsın.

 Bazıları annenin, bazıları çocuğun.

 - Bu ne?

 - Ne sen sor, ne ben söyleyeyim.

 DNA karşılaştırması yapılana kadar öğrenemeyiz.

 Senin çocuğun midesi bulandığı için şanslısın.

 Yemeğiyle birlikte biraz da kan kusmuş.

 İmzalı bir ödeme emri getir.

 DNA sonucunu ne zaman öğreniriz?

 - Laboratuara bağlı.

 - Onları arayım mı?

 Hayır.

 Geçen sefer adamı sakinleştirmek yarım saatimi aldı.

 - Acele et.

 - İlgilenirim.

 Görüşürüz.

 Bu ne?

 - DNA için ödeme emri-

-Ne olduğunu biliyorum!

 Bu dava kapandı.

 Kapandı!

 Bunu anlayamıyorsan, o zaman belki-

-Biraz izin ister misin?

 - Hayır, iyiyim.

 İyi değilsin.

 Bazen çok zeki oluyorsun ama asla gerçekten iyi değilsin, değil mi?

 Doktor Sluzer'i tekrar görmek ister misin?

 Hayır.

 O halde bu davada daha fazla vakit harcama.

 Ne bir dakika, ne de bir kuruş daha.

 Sabrımı taşırmak üzeresin.

 Duyuyor musun?

 Evet.

 Selam, ben Cass.

 Ödeme emri için bir iki gün daha gerek.

 Hayır, muhasebe işleri, yazılım falan değişiyor.

 Benim için o kusmuğu tahlil edecek misin?

 Teşekkürler, tatlım.

 Özür dilerim.

 Bunu yapmamalıydım.

 Hadi.

 Kustun mu?

 Neden bana söylemedin?

 - Hatırlamıyorum bile.

 - Hatırlamıyor.

 Ya kimliğini saptarlarsa?

 DNA'yla bunu yapabilirler mi?

 Emin değilim.

 Mide asitleri genellikle ne varsa yer durur.

 - Emin değil misin?

 - Değilim.

 Bu bizi elektrikli sandalyeye götürebilir.

 Gaz odası.

 Ne?

 California gaz odası kullanıyor.

 - Ne kadar aydınlatıcı.

 - Fark etmez.

 Sağol, teşekkür ederim.

 Bana ders verdiğini ona da mı söyledin?

 Bunu neden yaptın?

 Kendi öğrense ve ben bahsetmemiş olsaydım, daha kötü görünecekti.

 Hiçbir kanıtları yok.

 Benimle ilgili yok.

 Merak etme, ben senin gibi bir hain değilim.

 Ben nasıl hain oluyorum?

 Konuşan ben değilim.

 Suçluluk hisseden bir korkak olduğum için   bizi yakalatmak için bütün bilgileri veren de ben değilim.

 - Benimle böyle konuşma!

 - İstediğim gibi konuşurum.

 Sana inanıyorum, bu adli pislik için sana güveniyorum   ve sen neden bahsettiğini bilmiyorsun!

 - Akıllı olman gerekiyor!

 - Dur.

 Akıllı olman gerekiyor.

 Aptal!

 Dur!

 Bak, özür dilerim.

 Buraya gel.

 Aferin sana.

 O kız için hala kızgın değilsin, değil mi?

 Bu iş bitene kadar birbirimize destek olup, sakin olalım.

 Sonra?

 Sonra ne olacak?

 Justin?

 Nereye gidiyorsun?

 Birlikte görünmemeliyiz.

 Bunu bir oyun falan mı sanıyorsun?

 Hadi, hadi.

 Ben Sam Kennedy.

 Size cevap veremiyorum- Burada ne yapıyorsun?

 Sen ne yapıyorsun?

 Bir şey mi istiyorsun?

 Ne gibi?

 Bilmiyorum.

 Herkes bir şey ister, değil mi?

 İsterler mi?

 Sadece nasıl isteyeceklerini bilmezler.

 Ne istiyorsun?

 Richard, çekil.

 Sence çok mu gencim?

 Okulunda bir katil vardı.

 Başından beri, yakın olduğun biri.

 Ne demek istiyorsun?

 Raymond Feathers?

 Siz arkadaştınız, değil mi?

 O sapıkla mı?

 Fazla arkadaşı yoktu.

 O sadece  Bilmiyorum.

 Karısı bile onu terk etti.

 Demek karısıyla da arkadaşsınız.

 Baş belasısın.

 Erkekleri ayartıp sonra reddediyorsun.

 Ama bence   mücadele etmeyi seviyorsun.

 İstiyorsun ama uğraşman gerek.

 Hayır.

 Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin.

 Seçeneğin yok.

 Baş edemiyorsun ve terk ediyorsun?

 Bu sorunun bir parçası, yine de bir parçası.

 Teşekkürler, dedektif.

 Bunu çıktığın her erkeğe yaptığından eminim.

 Yanıldığımı söyle.

 Ya Richard'la Feathers ilişkisini kanıtlarsam?

 Duramıyorsun, değil mi?

 Sana söylediklerim için gerçekten özür dilerim.

 Şu an biraz aklım karışık, ama beni dinle, arkadaş olarak.

 Sadece arkadaş olarak tamam mı?

 Teşekkür ederim.

 Bu gece Richard ve Justin'i gördüm.

 Yalan söylediler, birbirlerini tanıyorlar.

 Öyle mi?

 Bu çocukların anne babası yok gibi.

 Kredi kartı olan yetimler gibiler.

 Okul çok kolay.

 Meslekleri yok.

 Günlük işleri yok.

 Onlardan bir şey beklenmiyor.

 Yaptıkları kimse için önemli değil.

 Böylece ''Neden birini öldürmeyelim?

 Belki önemi olur.'' dediler.

 Belki yanılıyorum ama Rod'u arayıp davanın kapanmamasını iste.

 Bu gece Richard'la aranda ne oldu?

 Ona vurdun mu?

 Yüzüne?

 Hayır.

 Hayır, öyle olmadı- Bir kazay- Rod biliyor mu?

 Richard'ın babası aramış.

 Bunun için teşkilat psikiyatrını göreceksin.

 Hayır, psikiyatr olmaz.

 İşe yaramaz.

 Ne olduğumu biliyorum, ben sadece- Tamam.

 Kimse benimle çalışmak istemiyor mu?

 Sorun değil.

 Ama iyi bir polisim.

 Söylediklerim doğruysa ve bu çocukları bırakırsak, yine yaparlar.

 Lütfen Rod'la konuş.

 Sadece seni dinler.

 Sabah ararım.

 Şimdi ara, yatmamıştır.

 Uyumuyor.

 Sakin ol!

 Rod olur derse   okulun etrafında takılıp onları sinirlendirebilirsin.

 Unutmayın, ödevlerinizi yarın vereceksiniz, mazeret istemem.

 Sonuçlarınızı desteklemeniz gerekiyor tez olarak yeterli olmaz.

 Kaynaklardan alıntılarla gerçek tartışmalar istiyorum.

 Bay Chechi?

 San Benito Polisi'nden Sam Kennedy.

 Memnun oldum, Sam.

 Lisa!

 San Benito Polisi'nden Sam Kennedy.

 ADLİ TlBBlN CİNAYET/İNTİHAR RAPORU ÖLÜM ZAMANl AKŞAM 9:26 CİVARl

Başlangıç zamanı.

 Benim.

 Nasıl yaptıklarını biliyorum.

 Şimdi sebebini öğrenmemiz gerek.

 Yardımcı olamam.

 Burada konuşman gereken biri var.

 DNA'ya bak.

 Kusmuk Justin'e tamamen uyuyor.

 Bunun parasını kim ödedi?

 Cassie kendi cebinden verdi.

 12 adli tıp uzmanından oluşan bir jüri toplarsan, ikna edersin.

 Onları merkeze getirmek istiyoruz.

 İtiraf olmazsa, serbest kalırlar.

 Avukat olmadan konuşurlar mı?

 İstedikleri bu.

 Bizden akıllı olduklarını kanıtlamak istiyorlar.

 Tamam.

 Diğeri nerede?

 Kim?

 Seksi olan.

 Burada değil.

 - Her gün onunla mı çalışıyorsun?

 - Evet.

 Polis olmalıydım.

 Ray'den ne haber?

 Seri katil falan gibi bir şey olduğunu duydum.

 Aslında bu konuda bir teorimiz var.

 Sen ve Justin'le ilgili.

 Sadece bir teori.

 Anlatabilir miyim?

 Evet.

 ''Bu yüzden   tamamen özgürce olan her hareket suçtur, çünkü suç, insanı sürüden   ve kitle topluluğu mekanizmasından ayırır.

 Ama bu, çıkar ya da tutku suçu değil sebepsiz, sıradan bir suç olabilir.

 Suç felsefedir   özgürlük gibi.

 İlginç.

 Buna inanıyor musun?

 Sadece okul ödevi.

 Bir şeyler yazmak gerekiyordu.

 Savunulamaz görüşleri ve onlar hakkında tartışmayı seviyorum.

 Buna inanıyor musun?

 O halde soru şu, kurbanı nasıl seçiyorsunuz?

 Rasgele miydi?

 Yani ben olsam öyle yapardım.

 Evet.

 Çiçekli olan.

 O mükemmel.

 Çok zayıf.

 'Rasgele'nin anlamını anlıyor musun?

 Kimi seçeceğimize karar vermeyiz.

 Benimle geri zekalı gibi konuşma.

 Plana uymamız gerek.

 Plana uymazsak  - Bu nasıl?

 Sırt çantalı.

 - Sabırsızlanma.

 Dur bir saniye.

 Kızların poşetleri yüklediği yerde dur.

 Tamam.

 Suçluluk hissedersen felsefi suçun anlamını kaybolur.

 Ne demek istiyorsun?

 Özgür olduğunu kanıtlamak için birini öldürürsen ve üzgün olduğun için  -  yediklerini kusarsan  - Kusmadım.

 Neden söz ediyorsun?

 Richard kusmadı çünkü suçluluk hissetmedi.

 O serbest, sen değilsin.

 Sakin ol.

 Bırak ne yaptığımızı merak etsinler.

 Hadi, içeri gir.

 Kahveni unutma.

 Burada sigara içemezsin.

 Hadi ama.

 İşimiz bitmedi mi?

 Otursana.

 Evet, Ray iyi bir seçimdi.

 Ama en güzeli- Gerçekten en güzeli, iplikleri, kılları falan ustaca yerleştirmendi.

 Malını aldım.

 Ray'i sen öldürdün, değil mi?

 Arkadaşın değil miydi?

 Kaçtıktan sonra, Los Palos'taki karavanına saklanmasını sen söyledin.

 Neden bahsettiğini bilmiyorum.

 Eve gittin   annene merhaba dedin.

 Restorandan eve yürümen 10 dakika sürdü.

 Anne, ben geldim.

 Odana çıkıp ödevini yapacağını söyledin.

 Kontrol etmeyeceğinden emindin.

 Etmedi de.

 Hiç etmezdi, değil mi?

 Bütün gece 6 arkadaşımla birlikteydim.

 Bunu biliyorsun.

 Onlarla konuştun.

 Gece beraberdin ama gündüz değil, Richard.

 İşin sırrı burada değil mi?

 Gece orada değildin.

 Kafamı hep karıştıran şey, evin içindeki çamurlu ayak izleriydi   biliyor musun?

 Çiçeklikteki toprak kuruydu, peki   o çamur nereden gelmişti?

 3:30. BAŞLANGlÇ ZAMANl

Evdekinin sen olduğunu anladım   çünkü Justin ıslak çiçeklikten geçmeyecek kadar akıllı.

 Saat tam 3:30'du.

 Onun eve gelmesini ne kadar bekledin?

 Aslında onu evde öldürmedin.

 Kabul etmeliyim ki, bu dahice bir karardı.

 Bunu sen mi düşünmüştün, Justin mi?

 Neden bahsettiğini bilmiyorum.

 Gerçek saatleri anlamamıza o yardımcı oldu.

 Bu sana, evdeki gruba gitmen için bol bol vakit kazandırdı.

 Pizza için biraz para çekeceğim.

 Onlara, pizza için para çekmeye gittiğini söyledin.

 - Evet.

 - Ve gittin.

 Ve gittim.

 Sonra alelacele geri döndün.

 Bu 5 dakika sürdü.

 5 dakika sürdü.

 Şimdi konuşmaya başladık.

 Ama sen 15 dakika yoktun.

 Neye bakıyorsun?

 Onu Richard öldürdü.

 Değil mi, Justin?

 Bence Justin yaptı.

 Sana bir şey söyleyeyim.

 Bu duyacağın en önemli şey olacak.

 Başvuru sınavlarındaki bütün talimatlardan daha önemli.

 Olivia Lake'i öldüren kişi   idam edilecek.

 Ya da ömür boyu hapse girecek ve senin durumunda yaklaşık 60 yıl olur.

 Ama onu öldürmemiş olan diğeri   işbirliği yaparsa   bir fırsat yakalayacak.

 Richard 9:25'te çalışma grubuna döndü.

 Demek ki cesedi atan sen olmalısın.

 Planlarken kolaydı   ama artık gerçekten yapman gerekiyordu.

 Bu yüzden ölüm sonrası yaralar derin değildi.

 Çünkü Richard gibi olmaya çalışıyordun ama olamadın.

 Vicdanın o kadar rahat değildi.

 İyi ki değilmiş.

 Canın cehenneme.

 - Benimki konuşmuyor.

 - Sahi mi?

 - Konuşur diye düşünmüştüm.

 - Lisa'dan bahsedelim.

 - Richard'la mı çıkmıştı?

 - Evet, kısa bir süre.

 Kullanıldığını hissetti, sonra Justin'le ilgilenmeye başladı.

 Bunu kullanalım.

 İlginç bir teori.

 - Yapmadığım bir şeyi itiraf edemem.

 - Anlaşılan, gerek kalmayacak.

 Çünkü Justin içerde konuşuyor.

 Justin burada mı?

 Bize senden bahsetti.

 Senden ve Lisa'dan.

 Hangi Lisa?

 O yüzden bana neler olduğunu gerçekten anlatman gerek.

 Bunu bir oyun gibi düşün.

 İlk konuşan kazanır.

 Justin ona ihanet ettiğini söylüyor.

 Bize Lisa'yı ve yaptığınız çekimi anlattı.

 Justin konuşuyor.

 Bu oyunu o kazanacak.

 Ama senin anlatacağın bir şey varsa başka.

 Onu görmeye gideceğim.

 Dur, dur, bekle.

 Hadi, otur.

 Hadi.

 Sana bazı haklarını söylemem gerek  - Görüşme bitti.

 - Neler oluyor?

 - Richard'ın babası avukatını gönderdi - Onları ya tutuklayın ya da bırakın.

 10 dakika daha olsa o çocuklara itiraf ettirmiştik.

 İkisine de.

 Ailelere haber sızdıranı bir öğrenirsem, yemin ederim- Hayır, hayır.

 Önemli değil.

 Evet, yarın konuşuruz.

 Justin'in konuşmasını engelleyen tek şey, arkadaşı kadar sert olduğunu  -  ispat etme ihtiyacı.

 - O daha sert.

 Olabilir.

 Şu Richard'ı, yemin ederim, yakalamak için sabırsızlanıyorum.

 İçlerinden biri katil ve o yakalanacak  ama daha derin bir şeyler var- O da olur.

 Richard gibi kendini beğenmiş bir serseri   kendinden başka kimseyi önemsemez.

 Justin'i sadece egosunu tatmin etmek, onu yönetmek   kendini güçlü hissetmek için kullanıyor.

 Ama 5 yıl sonra   kimse onun eve dönen kral, komik çocuk ya da   sırıkla atlama şampiyonu olmasını umursamayacak.

 Richard sırıkla atlama mı yapıyor?

 Hayır.

 Bilmiyorum.

 Sadece örnek olarak söylemiştim  Bak   Carl Hudson'ı biliyorum.

 Bunu nereden aldın?

 Bu seni hiç ilgilendir- Bu benim- Şahsi meselem!

 Benim!

 Lisede bir kız vardı   akıllıydı ama   pek etkileyici bir geçmişi yoktu.

 Okuldaki en popüler çocuğun ondan hoşlanması herkesin alay konusu oldu.

 Sırıkla atlama şampiyonuydu.

 Güneş ışığında onun o engelin üzerinden geçişini   o altın vücudunu izlediğinde, sanki   hayat daha güzel olamaz gibi gelirdi.

 Ve olmadı da.

 Kız onunla evlendiğinde 16 yaşındaydı.

 Üst dişini kırdığında 17'sindeydi.

 Onu terk edeceğini söylediğinde 18'indeydi.

 Çocuk onu ciddi bir beyin sarsıntısıyla hastanelik etti.

 Bir hafta sonra, kız hastaneden çıktığında   eşyalarını toplamaya başladı ve adam sarhoştu.

 Parmağını sallayarak, ''Bunu bir daha denersen   seni öldürürüm.’’

dedi.

 Bir içki daha içti   ve kız kapıya yöneldi.

 Neden adam çıkana kadar beklemedi?

 - İşe gidene kadar?

 - Bekleyemezdi, hemen gitmeliydi.

 - Neden hemen?

 - Bilmiyorum.

 Çünkü- Çünkü kız- Çünkü olay ondan kaçmak değil ona baş kaldırmaktı.

 Bu onu öldürse bile.

 Öyle galiba.

 Ve mutfak bıçağıyla onu 17 kez bıçakladı.

 Ve onu yol kenarına attı.

 Evet, en sevdiğim elbisemi mahvetti.

 Carl Hudson.

 Gördüğüm en sevimli çocuktu   ta ki Richard Haywood'a kadar.

 Ve Carl'ın şartlı tahliye duruşmasında ifade vermen gerek.

 Ne söyleyeceksin?

 Hiçbir şey.

 Gitmeyeceğim.

 Gitmeyeceğim.

 Gitmek zorundasın.

 Hayır.

 Zorunda değilim.

 O kız Jessica Marie Hudson'dı.

 Hakkında diyecek hiçbir şeyim yok.

 Sana sadece yaraları kaldı.

 Bak, bir anlaşma yaptım.

 Anlaşma, kızın orada ölmesiydi.

 O gömüldü, ben de hayatıma devam edebilirim.

 Ama edemiyorsun değil mi?

 Çünkü tek düşünebildiğin Carl Hudson.

 Her vaka o.

 Çıktığın her erkek.

 Bütün dünyan Carl Hudson.

 Devam ettirdiğin hayat bu mu?

 Bunun için hiç yardım aldın mı?

 Evet.

 Polis oldum.

 Bu olmamış gibi davranamazsın.

 O kadar basit değil, Cass.

 Olmak zorunda.

 Çünkü daha karışık olursa, başa çıkamam.

 Richard Haywood birinci hatta.

 Şu Covingtonlı kadın hakkında mı konuşmak istiyorsun?

 Evet, hepsini biliyorum.

 Senin için ne yapabilirim?

 Justin'in konuştuğunu biliyorum.

 Gerçeği bilmek istersin dedim.

 Bir oyun olduğunu sanıyordum.

 Kurbanı nasıl seçersin?

 Nasıl kurtulursun?

 Sıkılmıştık işte.

 Odaya girene kadar ciddiye almamıştım   kadın orada yatıyordu.

 O serseriyle anlaşma mı yaptın?

 - Orada olmadığını söylüyor.

 - Anlaşma mı yaptın?

Telefonda anlaşma yapmam, ama söyledikleri doğru çıkarsa   ve sadece bu şekilde mahkum edebilirsek belki yaparım.

 İyi.

 Tutuklama emirlerini çıkartalım.

 Richard, nereye gidiyorsun?

 Bize söylemeden gidemezsin.

 Bu şart- Yemeğe döner misin?

 Justin burada değil.

 Annesi ne zaman çıktığını bile bilmiyordu.

 Burada da durum aynı.

 Ya sarışın kız?

 Evet, Lisa.

 Git bak bakalım neler biliyor.

 - Alt kata bakın isterseniz.

 - Kapatmalıyım, hoşçakal.

 Başka nereye gideceğimi bilemedim.

 Neler olduğunu anlat.

 Polis Richard'la senin hakkında sorular soruyor.

 Bir kadını öldürdük.

 Hayır, öldürmediniz.

 Evet, öldürdük.

 Seni o zorladı.

 - Sadece Richard yapmadı.

 - Ama kontrol ondaydı.

 Fikir ondan çıktı.

 Sen böyle bir şeyi asla tek başına yapmazdın.

 Seni baştan çıkarttı   tıpkı beni baştan çıkardığı gibi.

 Ne yapman gerektiğini biliyor musun?

 - Onlara her şeyi anlatmalısın.

 - Anlatacağım.

 Artık hiçbir duygum kalmadı.

 Sana karşı hissettiklerim hariç.

 - O arıyor.

 - Açma.

 Neredesin?

 Onunla mısın?

 Hayır.

 Evet, onunlasın.

 Ve ona bizi anlattın değil mi?

 - Ona her şeyi anlattın mı?

 - Neredesin?

 Evden çıktım.

 Tamam mı?

 Gidiyorum.

 Geri dönmeyeceğim.

 Bitti artık.

 Bittiğini biliyorum.

 Teslim olmak zorundayız.

 Hapse mi girelim?

 Oğlan olup hayatımızın sonuna kadar başkasının kölesi mi olalım?

 Neler konuştuğumuzu hatırlıyor musun?

 Evet.

 Bir saat içinde kayalıklarda buluşalım.

 Peki.

 Onunla buluşmam gerek.

 Neden?

 Mecburum.

 Keşke ondan önce seninle tanışsaydım.

 Cassie Mayweather.

 Otursana.

 Konuştuğumuz buydu değil mi?

 Şöhret ya da ölüm.

 Son kez sözleri söylesek mi?

 İnsan intiharı ve suçu benimsemeden dolu dolu yaşayamaz.

 Söyle.

 Acımasız ateşle yapılan bir anlaşma   bazılarının yaşamasını, bazılarının ölmesini   gerektirir.

 Üç dediğimde.

 Bir   iki   üç!

 - Ne yapıyorsun?

 - Kurşunlar bende, değil mi?

 Sende var mı?

 Mermi yatağını aç.

 Açsana!

 Kendimi öldürmemi mi izleyecektin?

 - Eski Wintu Kulübesi'ndeler.

 - Anlaşıldı.

 Kurşunlar bende ve onları kullanacak cesaretim olduğuna göre   seni vuracağım, sonra kendimi öldüreceğim, tamam mı?

 - Hayır.

 - Hayır mı?

 Neden?

 Hapse girip, köle olmayı mı yeğlersin?

 Hapisten yırtacağını mı sanıyorsun?

 Anlaşma yaptın diye yırtacak mısın?

 Konuştun.

 Konuştun!

 Niye beni vurmuyorsun?

 Başımdan vur, kalbimden.

 Nereden istersen.

 Hadi.

 Artık önemi yok.

 Çek şu kahrolası tetiği.

 Çek!

 Hadi!

 Justin, yapma.

 Yaptığımızın bedelini ödememiz gerek.

 Böyle olmaz.

 Bu sadece birini daha öldürmektir.

 İndir silahı.

 İndir.

 Lütfen yapma.

 Justin, beni dinle.

 Benim için.

 Benim yanıma gel.

 Onu dinleme.

 Dinleme!

 Hayır.

 Yapma!

 Kımıldama.

 Yardım geliyor.

 Çok akıllı olduğunu sanıyorsun, değil mi?

 Justin senden daha akıllı.

 Bunu unutma.

 Bir kurşunum kaldı.

 Boşversene.

 Her gece aynı kahrolası şey mi?

 Beni dinle.

 Beni dinle.

 O kapıdan çıkmayacaksın, Jess.

 O kapıdan çıkmayacaksın!

 Justin, lütfen!

 Justin, yapma!

 Justin!

 Yo, hayır, hayır, hayır, hayır.

 Yakala.

 Tuttum.

 Teşekkür ederim, teşekkür ederim.

 Tamam, tamam.

 İyiyim, iyiyim.

 Bana ne olacak?

 Asıl katil sen olmadığın için   ve orada benim için yaptıklarından dolayı  Merak etme.

 Ben ilgilenirim.

 İyi misin?

 Bir iyilik yap da, eğilip kulağıma bir şeyler fısılda.

 Ne olursa.

 Başka ortaklar aramak konusunda söylediklerimi hatırlıyor musun?

 Ciddi misin?

 Neredeydi?

 Sözümü geri alıyorum.

 Kaseti buldular mı?

 Evet.

 - Durumu nasıl?

 - İyi görünüyor.

 Ama tedavi için onu götürüyoruz.

 Niye Richard'ın cinayeti kasete çekmesine izin verdin?

 Bu gerçekten aptalcaydı.

 Sanki yakalanmak istemiş gibisiniz.

 Sen neden söz ediyorsun?

 Bilmiyor musun?

 Ortağım, Richard'ın bodrumunda gizli bir kamera bulduklarını söyledi.

 Lisa'yla kendini öyle çekmiş.

 Anlaşılan cinayeti de çekmiş.

 Savcı kaseti izliyor.

 Bak, o kasette ne varsa  O kasette ne varsa, ne?

 Gerçekten bir kaset var mı?

 - Belki bir avukatla konuşmalıyım.

 - Kesinlikle.

 Konuş.

 Hayır, bir dakika.

 Bekle!

 Richard'ın seni yönlendirdiğini sanıyordum ama tam tersiymiş.

 Boynumdaki izler, Richard boğazımı sıkarken yüzüğünden oldu.

 Olivia'nın boynunda bu izlerden hiçbiri yok.

 Richard, Ray yapmış gibi göstermek için   bir ara o yüzüğü çıkartmış olabilir.

 Yüzüğün bununla ilgisi yok.

 Hemen şimdi neler olduğunu anlat, ben de   küçük olarak yargılanman için elimden geleni yapayım.

 Bana inanmak zorundasın, oraya gittiğimde haberim yoktu.

 Hiç aklıma gelmemişti  Tanrım.

 Yapacak mısın, yapmayacak mısın?

 Yapamam.

 Lanet olsun.

 Ne yani, benim mi yapmam gerekecek?

 Sen hiçbir şey yapmıyorsun!

 Sadece fikir üretiyorsun, o kadar.

 Sürekli palavra sıkıyorsun.

 Bana her zaman  Suç bir fikir değildir Richard, eylemdir.'' diyorsun.

 ''Herkes düşünebilir.

 Sadece özgür biri yapabilir.’’

Ben özgürüm.

 Eldivenleri ver.

 Ver dedim.

 Sağol.

 Ona göstermek zorundaydım.

 Orada ölmene izin verebilirdim, ama vermedim.

 Teşekkür ederim.

 Sadece bir fırsat istiyorum.

 Yeniden başlamak istiyorum.

 İşler böyle yürümüyor.

 İnsanın bir tek hayatı var.

 Ve bununla ne yaparsan yap, o sana ne yaparsa yapsın   bununla yüzleşmek zorundasın.

 Olmamış gibi davranamazsın.

 Jessica Marie Hudson?

 Jessica Marie Hudson.

 Carl Hudson'ın şartlı tahliye duruşmasına.

 Jessica Marie Hudson.

 Benim.

 


Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar