Print Friendly and PDF

Translate

Karanlık Gölgeler (2012) Dark Shadows

|


113 dk

Yönetmen:Tim Burton

Senaryo:Seth Grahame-Smith, John August, Dan Curtis

Ülke:ABD, Avustralya

Tür:Komedi, Fantastik, Korku

Vizyon Tarihi:15 Haziran 2012 (Türkiye)

Dil:İngilizce

Müzik:Danny Elfman

Oyuncular

Johnny Depp

Michelle Pfeiffer

Helena Bonham Carter

Eva Green

Jackie Earle Haley

Özet

1752 yılında küçük oğlu Barnabas(Johnny Depp) ile birlikte Joshua ve Naomi Collins çifti yeni bir hayata başlamak için Liverpool'dan Amerika'ya taşınırlar. Ama koca bir okyanus bile aileyi rahatsız aden gizemli kabustan kaçmak için yeterli değildir.

Şehirde 20 yıl geçirirler ama köklü playboy Angelique Bouchard'un (Eva Green) kalbini kırmışlardır. Angelique Bouchard, Barnabas'ı vampire çevirip mezara hapsetmiştir. İki yüzyıl sonra Barnabas mezarında yanlışlıkla serbest kalmıştır ve gelişmiş 1972 dünyasında tekrardan dirilir.

Altyazı

Kanın, sudan daha yoğun olduğu söylenir.

 Bizi tanımlayan şey budur.

 Bizi birbirimize bağlar.

 Lanetler.

 Gel, canım.

 Gidelim.

 Hadi, Barnabas.

 Kimileri için kan bağı, zenginlik Ve ayrıcalıklı bir hayat demektir.

 Başkaları için ise kölelikle dolu bir hayat.

 Angelique, sana kaç kez ona dik dik bakma dedim?

 Yerini bil.

 Babam, ben daha çocukken   bizi Collins aile imparatorluğunu genişletmek için Yeni Dünya'ya götürdü.

 Maine'in el değmemiş doğasına İngiliz sanayisini götürdük   Ve Amerika'da hiç görülmemiş   bir balıkçılık şirketi kurduk.

 Bir yıl sonra İnsan inşa ettikleriyle gurur duymalıdır.

 Ama unutma, Barnabas, esas zenginlik ailedir.

 Şirketimiz büyürken, Collinsport kasabası da beraberinde büyüdü.

 Ve burada kök salmaya karar Verdik.

 Sonraki 15 yıl boyunca seVgili yuVamızı inşa ettik: Collinwood.

 Fakat ailemizin başarısını herkes paylaşmıyordu.

 ''Seni seviyorum, Angelique.

 Seni istiyorum.”

dediğini duyayım.

 Angelique   üzgünüm, canım   ama sadece yalan duymuş olurdun.

 Yüce Ve güçlüler alçalsın Kibirli yaratıklar yok olsun Ailemin ölümünün kaza olmadığından emindim   Ve kara büyüye, eski lanetlere takıntılı hale geldim.

 ''Bak!

 Cehennemin kapılarının üstünde   bir harf buluverdi.

 Şeytan'ın gerçek adını belirten bir harf.

 Mefistofeles.''

 O zamanlar, yasımın en derin anlarında bile hayatım kapkara değildi.

 Çünkü tek gerçek aşkımı bulmuştum.

 Sonsuza dek beraber olacağımıza söz ver.

 Tanrı şahidimdir, Josette   yemin ederim.

 Reddedebileceğim onca hizmetçi arasında   kırabileceğim onca kalp içinde   sır sahibi olanı bulmuştum.

 Cadıyı bulmuştum.

 Başka birini seçerse eğer Ona Verirse kalbini Büyü kullanacaktır talihsizler Ve böylece seVdikleri Can Verecektir Angelique'in büyüsünün etkisiyle   seVgili Josette'im çaresizce Dullar Tepesi'ne doğru yürüdü.

 Orada pek çok çaresiz ruh ölüme atlamıştı.

 Josette!

 Josette!

 Josette.

 Bana yardım et.

 Josette!

 Sen ne yaptın?

 Angelique beni lanetleyip Vampir yapmıştı   böylece acılarım asla bitmeyecekti.

 İşte canavar.

 Asla ona ait olmayacağımı anlayınca   Angelique, kasabalıları bana karşı kışkırttı   Ve acımı yalnız başıma karanlıkta çekmeye mahkum etti  Çıkarın beni!

  sonsuza dek.

 Çıkarın beni dedim!

 Çıkarın beni!

 KARANLIK GÖLGELER SAYGIN MAİNE'Lİ AİLE İÇİN MÜREBBİYE ARANIYOR COLLINWOOD MALİKANESİ

Merhaba.

 Adım Maggie

 Ev 

KAYAK

Victoria, BC. KlŞ SPORLARl

Merhaba.

 Adım Victoria Winters.

 Lütfen, bana Vicky deyin.

 Nerelisin, Veronica?

 New York.

 Ve adım Victoria.

 ''Ve adım Victoria.”

Bu hatunu sevdim ha!

 New York sıkı yer, ha?

 Galiba.

 Peki ya sen?

 New Yorklu bir kızı taşraya getiren nedir?

 Eski bir dost.

 KURTULUŞ BAŞ ROLDE BURT REYNOLDS - Hoşça kal.

 - İyi günler.

 - Görüşürüz.

 - Kolay gelsin, Veronica.

 Merhaba.

 Ben Victoria Winters.

 Tebrikler.

 Bayan Stoddard'ı görmeye gelmiştim.

 Mürebbiyelik için?

 Ha evet.

 Seni bekliyordu.

 Gel.

 İstasyondan almadığım için kusura bakma.

 Araba cinslik yapıyor.

 Bayan Elizabeth tamir için parasını harcamıyor.

 Çok güzel.

 Toz yuvası sadece.

 Burası yüz kişilik personel için tasarlanmıştı.

 Şimdi tek personel benim.

 Ben ve Bayan Johnson.

 Dipsiz bir kova kadar yardımı dokunuyor.

 Yine de, her ailenin böyle evi yoktur.

 Ya da adını verdikleri bir kasaba.

 Efendim?

 Collins, Collinsport?

 Hiç fark etmemiştim.

 Bu kim?

 Barnaby olabilir.

 Adı ''Barn''lı bir şey.

 Eskiden çok önemli olanlardan biri.

 O zamanlar feci zengin insanlarmış.

 Barnabas.

 Adı Barnabas Collins'di.

 Bu aileden gelmiş geçmiş en nezih erkekti.

 Collinwood'a hoş geldin.

 Bizi daha iyi günlerde hayal etmelisin.

 Bu evde 200 oda var, çoğu ısı tasarrufu için kapalı.

 Eski kanada hiç gitmiyoruz.

 Otur.

 Sonuçta bizden geriye yedi kişi kaldı.

 Kızım Carolyn ve ben.

 Kardeşim Roger ve oğlu David.

 Willie ile tanıştın.

 Bayan Johnson ve Doktor Hoffman   muhtemelen yine akşamdan kalmadır ve uyuyordur.

 Sormamın sakıncası yoksa, David'in annesi nerede?

 Laura denizde kayboldu   David beş yaşındayken.

 Ölümünü kabullenmesi çok zor oldu.

 Bir aylığına onunla çalışması için Doktor Hoffman'ı getirttim.

 Bu üç yıl önce oldu.

 Sakıncası yoksa başvuruda yer almayan bazı sorularım olacak.

 Tabii ki.

 Başkan hakkında ne düşünüyorsun?

 Hiç tanışmadık.

 Savaş?

 Televizyon seyretmem.

 Sence cinsiyetler eşit olmalı mıdır?

 Tanrım, hayır.

 Erkekleri kontrol edemeyiz sonra.

 Bence iyi anlaşacağız, Bayan Winters.

 Vicky.

 Lütfen bana Vicky deyin.

 Carolyn.

 Carolyn, bu Bayan Winters.

 New Yorklu musun?

 Evet.

 Manhattan nasıl bir yer?

 16 olunca orada yaşayacağım.

 Carolyn'in buna izin vereceğime dair bir fantezisi var.

 Annemin de, izin vermezse kaçmayacağıma dair fantezisi var.

 Deliye bakıcılık için geldin demek?

 O kelime için ne demiştim?

 David'e ders vermeye geldim.

 Bol şans.

 Diğerleri bir haftadan fazla dayanmadı.

 Bayan Winters.

 Lütfen, bana Vicky de.

 UZAK DURUN

Çabuk, çabuk, Willie.

 Fena açım.

 Yemin ederim, yine kemik gibi kuru yahniyse  Bu kim?

 Bayan Winters, bu kardeşim Roger.

 Roger, Bayan Winters David'in yeni mürebbiyesi.

 Lütfen bana Vicky deyin.

 Memnun oldum.

 Evet.

 Evet.

 Memnun oldum.

 Yalancısın sen.

 Ben anlarım.

 Birinin yüzüne bakarak hem de.

 Senin yüzünde şöyle yazıyor: ''Şirin ve masum görünsem de sırlarım var.

 Kollarınızdaki tüyleri ürpertecek sırlar.”

Onu rahat bırak, Julia.

 Sen doktorsun.

 Evet.

 Sen de ''Dadı''sın ve o da ''Kaltak.”

Tatlım, birbirimizi böyle yaftalarsak biz kızlar nasıl gelişeceğiz?

 Ee, Vicky, sen nere  Carolyn!

 Şu sesi kısar mısın?

 David, bu Vicky.

 Yeni mürebbiyen olacak.

 Sürprizi mahvettin!

 Onu korkutacaktım.

 Lanet olsun, David.

 Örtülere delik açma konusunda ne dedim?

 Onlar Mısır pamuğundan.

 Seni korkutacaktım.

 Korktun mu?

 Aklım başımdan gitti.

 Deli diye ona karşı nazik davranman gerekmez.

 Carolyn  Carolyn kendini okşuyor.

 Kedi yavrusu gibi sesler çıkartıyor.

 - David!

 - Seni sürüngen!

 Carolyn.

 İkiniz de yettiniz.

 Sormamın sakıncası yoksa, ailenizin işi nedir?

 Deniz mahsulleri, Bayan Winters.

 Büyük bir konserve fabrikamız vardı.

 Hala birkaç balıkçı teknemiz var.

 Kimsenin kiralamadığı eski, paslı tekneler.

 David'in annesi de onlardan birinin dibinde.

 Carolyn, odana git.

 Evdeki herkes onun etrafında pür dikkat ama beni takan yok!

 Ölmedi.

 Ölmüş olamaz.

 Yeter, David.

 Evet, David annesinde bir tür döngüsel ölümsüzlük   olduğunu sanıyor.

 Gerçekten müthiş.

 Onu hissediyorum.

 Benimle konuşuyor.

 Sürekli.

 Pekala   bana göre hayaletler, bizimkinden farklı bir boyuta geçen insanlardır sadece.

 Bazı insanların onları fark edecek kadar güçlü antenleri var.

 Bunu destekleyecek bilimsel kanıtlar  Teşekkürler, Bayan Winters.

 David, beni korkuttun.

 Cadılar Bayramı'na mı hazırlanıyorsun?

 O geliyor.

 O geliyor.

 Bir şeye çarptık.

 Kazıp çıkaralım.

 Buraya gelin.

 Bu da ne böyle?

 Gaz hattı olabilir mi?

 Buralarda hat olmamalı.

 Bu şaka falan olmalı.

 Zincir kesici getir.

 Tanrım!

 Kaçın!

 Son derece üzgünüm.

 Ne kadar susadığımı hayal edemezsin.

 Mefistofeles.

 McDonald's

9 MİLYARIN ÜZERİNDE SİPARİŞ

 Göster kendini, Şeytan!

 Tuhaf ışıklarınla benimle dalga geçme!

 Tuhaf bir zemin.

 Bu da ne?

 Bir ruh yaklaşıyor.

 Şeytanın gözleri beni kıyametime götürmeye gelmiş.

 İstediğini yap bana, Lusifer.

 Ruhum hazır!

 Hıyar!

 ARABA TAMİRİ ELEKTRİKLİ ALETLER ROXY SİNEMASI Güzelim Collinwood'um.

 Sana ne yapmışlar böyle?

 Merhaba, kabak.

 Benden korkma, sarhoş.

 Öğrenmek istediklerimi anlattığın sürece zarar görmezsin.

 Öğrenmen gereken bu.

 Bana bak, münzevi.

 Gözlerime bak   ve en derin düşüncelerini aktar bana.

 Uyan!

 Aferin.

 Şimdi söyle bana, Collins ailesi   hala var mı?

 Evet.

 Dördü kaldı.

 Şükürler olsun.

 Lütfen, hangi aydayız?

 Ekim.

 Bu yüzden kabak var.

 Hangi yıldayız?

 72.

 Dur.

 71.

 Evet, 1972.

 1972 mi?

 Dinle beni, gelecekten gelen.

 Benim sadık uşağım olacaksın   ta ki ben seni serbest bırakana kadar.

 İlk ne yapayım, efendim?

 Beni temizleyeceksin, ucube.

 Sonra beni sözünü ettiğin canlı Collins'lere götüreceksin.

 Tamam.

 Hiç böyle bir görkem gördün mü?

 Her gün.

 Avrupa zarafeti ile Amerikan girişimciliği   arasındaki mükemmel uyum.

 Dünyaya gelmiş en yetenekli dokuz usta   bu muhteşem sütunları yaparken   parmaklarını, uzuvlarını ve canlarını verdi.

 Emin ol, hepsi bu fedakarlığa değdiğini düşündü.

 Bu muhteşem şamdanın zenginliği ve karmaşıklığı   ancak asillerin saraylarında görülür.

 Şömine   Firenze, İtalya'dan gelen en iyi   Carrara mermerinden oyuldu   ve her bir eklemde bir inci var.

 Sen uçuşa mı geçtin?

 Beni bu dünyadan uçurmaya çalıştılar.

 İşe yaramadı.

 Ne zamandır gecelerin kadınları malikaneye girebiliyor?

 Carolyn.

 - Bak.

 - Evet.

 Esrarengiz, değil mi?

 Poz verdiğim her saate değdi.

 Bağışlayın.

 Adım Barnabas Collins.

 Benim adım David Collins.

 - Yani biz  - Akraba mı?

 Uzak akrabayız denebilir.

 Seninle tanışmak büyük bir zevk, Efendi David.

 Çocuklar!

 O adamdan uzak durun.

 Adının Barnabas Collins olduğunu söyledi.

 Ve bana fahişe dediğinden eminim.

 Bu kadar yeter, Carolyn.

 Özel olarak konuşalım, lütfen.

 Bu bir tür şakaysa, bitti kabul edin.

 Para peşindeysen yanlış bilgilendirilmişsin demektir.

 Ancak o çocuklara bir daha bakmayacaksın.

 Anlaşıldı mı?

 Ailenize olan bağlılığınız   hayranlık verici.

 Ve kuşkularınız   makul.

 Bir yabancı geliyor   ve uzak akraba olduğunu iddia ediyor.

 Amacının sorgulanması olağan.

 Bir Collins olarak   ailemize musallat olan karanlığın farkındasınızdır.

 Lanetimizden söz ediyorsun.

 Cadılar, hayaletler, vampirler.

 Efsaneler.

 Sizden önceki pek çok kişi gibi   bizi onlardan kurtarmaya gelmişsinizdir.

 Bedel karşılığı, tabii.

 Farklı olduğumu kanıtlayabilirim.

 Ya?

 Öncelikle, para istemeye gelmedim.

 Para vermeye geldim hatta.

 İkincisi   bu köşkü, kendi bedenim kadar iyi tanıyorum.

 Her kenarını   her köşesini   tüm sırlarını!

 Makramelerimi orada saklıyorum.

 Rezalet bir kötü kullanım.

 Etkileyici.

 Ancak gizli kapısı olan çok sayıda eski ev var.

 Üçüncü bir neden vardır umarım.

 Aslında var.

 Söyleyin   Barnabas Collins hakkında   ne biliyorsunuz?

 Sadece efsaneler.

 Kendine güvenen, güçlü biriydi.

 Herkes ona hayrandı.

 Fakat ailemizin lanetlenmiş olduğuna inanıyordu.

 Annesi, babası ölünce delirdi.

 Bir cadının kendisini vampire dönüştürdüğünü anlattı.

 Ölümü hakkında ne biliniyor?

 Hiçbir şey.

 Aklıma bir şey gelmiyor.

 Bunun nedeni   hiç ölmemiş olması.

 Ben Barnabas Collins'im.

 Bu durumda sen  Bir vampirim, hanımefendi.

 Evet.

 Ne yazık ki öyleyim.

 Daha önemlisi, ben bir Collins'im.

 Size şeref sözü veriyorum: Ne siz, ne de bu çatı altındaki biri lanetimden korkmak zorunda değil.

 Babam gizli geçitlere ve odalara düşkündü.

 Çocukken her birini keşfetmeyi kendime görev bildim.

 Fakat bu oda  En sevdiğim bu oda olmuştur hep.

 ''Gerçek servet ailedir.”

derdi sık sık.

 Ancak açıkçası   diğer türlü servetlere karşı değildi.

 Aman Tanrım.

 Bunca yıl bir servetin üstünde oturmuşuz.

 Şunu bilin: Kalmaya niyetliyim.

 Bu ailenin yeniden bir parçası olmak istiyorum.

 Tek şartla.

 Evet.

 Bunun her zaman   sırrımız kalacağına söz ver.

 Öyle olsun.

 Ortağız.

 Evine hoş geldin, Barnabas Collins.

 Uyandırıldım   demir dişli, sarı bir ejderha tarafından!

 Karşıma binlerce fener aydınlığında dev bir ''M'' harfi çıktı!

 Sonsuza dek bizimle kalmayacak ya?

 Onu sevdim.

 Evet, eminim İngiltere'de işler farklı yürüyordur.

 Ee, Barnabas, memlekette ne tür işler yapıyorsun?

 Collins ailesi her zaman balıkçılık sektöründeydi   ancak iki asır düşündükten sonra   karar verdim, artık tüm enerjimi   aileme adayacağım.

 İki asır gibi geldi demek istedi.

 Günaydın.

 Bu da kim?

 Doktor Hoffman, bu uzak bir akrabamız Barnabas Collins.

 Üçüncü.

 Üçüncü Barnabas Collins, İngiltere'den geldi ve bizimle kalacak.

 Barnabas?

 Doktor Julia Hoffman.

 Tanrım   bir kadın doktor.

 Nasıl bir çağ bu?

 Ciddi mi bu?

 Uzun yoldan dolayı yorgun bence.

 Ailenin değerli çatal-bıçak takımını satacak kadar düşmüşsünüz.

 Nereden anladın?

 Bunlar birebir kopyası.

 Bu çatal gerçek gümüş olsaydı   ona dokunduğum an elim alevler içinde kalırdı.

 Evet, korkunç bir metal alerjin olduğunu söylemiştin.

 Neyse, balıkçılık işi neredeyse bitti.

 Malikane neredeyse harabeye döndü.

 Ben geri döndüm.

 Kısa sürede servetimiz de dönecek.

 Bol şans.

 Maine'deki teknelerin çoğu Angie ile anlaşmalı.

 - ''Angie''?

 - Angelbay.

 Doğu Kıyısı'ndaki neredeyse tüm limanlar onların elinde.

 İşe oradan başlayacağım.

 Senin onayınla   aile şirketini eski ihtişamına kavuşturacağım.

 Josette.

 Bu Vicky.

 Benim gibi hayaletlere inanıyor.

 Merhaba.

 Büyüleyici.

 Sana Vicky demelerine izin vermiyorsundur.

 Victoria gibi bir isim o kadar güzel ki   tek heceli halini duymaya dayanamam.

 Evet, neyse   sizin oralarda para ağaçta yetişiyor belki   ama buralarda bulması biraz zor.

 Yöntemlerim için endişelenme.

 Hemen fabrikayı görmek isterim.

 Atlar ne zaman hazır olur?

 Atlarımız yok.

 Bir Chevy'miz var.

 Merhaba, Angie, iyi günler!

 Günaydın, Angie!

 Merhaba, Angie!

 Günaydın!

 Kapak makinesi bozuldu.

 Çalışması iki saati bulur.

 Bir saatte yap.

 Biraz kamçıyı kullan.

 Bugün herkes yarı hızda çalışıyor sanki.

 Açıkçası, dün gece olanlar yüzünden korkmuş durumdalar.

 - Ne demek istiyorsun?

 - Duymadın mı?

 9. Yol'da, orman kenarında 11 işçi ölü bulundu.

 Her zaman kaza olur.

 Kaza değil.

 Manyağın teki gırtlaklarını sökmüş.

 9. Yol'un neresinde?

 Evet, Helen, benim.

 Evet, doğru duydun.

 Burada katliam olmuş.

 Tamam be!

 İlk 20 seferde duymuştum!

 Eteklerin mi tutuştu  -  ne?

 - Pek tutuşmuş sayılmaz.

 Barnabas Collins'le konuşmak istiyorum.

 Ha o  Kim?

 Kim olduğunu biliyorsun bence.

 Siyah saçlı, yakışıklı.

 Kanla kaplı tuhaf giysileri var.

 Vay be, burası cehenneme dönmüş.

 Olması gerektiği gibi.

 Sen Carolyn olmalısın.

 Çok avcı bir yaratığa dönüşmüşsün.

 Angelique.

 Elizabeth.

 İyi görünüyorsun.

 Bu zevki neye borçluyuz?

 Şehir konseyi adına yeni misafirimize Collinsport'a hoş geldin demeye geldim.

 Ne yazık ki uyuyor.

 Gündüz mü?

 Ne tuhaf.

 O lanet sesler de neydi?

 Barnabas, konuğumuz var.

 Bağışlayın, hanımefendi.

 Daha yeni kalktım.

 Beni korkunç bulursunuz, Bayan  Merhaba, Barnabas.

 Adım Angie Bouchard.

 Öyledir.

 Seninle neler yapmak istediğimi biliyor musun?

 Ancak hayal edebilirim.

 Çizim odasında seninle konuşmak isterim.

 İzninle Elizabeth, bize müsaade eder misin?

 Ne cüretle kirletirsin köşkümü o adi  Gerçekten sensin.

 O adi dudaklarını bana nasıl sürersin?

 Burayı bu kadar bunaltıcı hatırlamıyorum.

 İkimizin çok eğlendiğini de hatırlıyorum.

 Burada   ve   burada.

 Bana neler yaşattığına dair bir fikrin var mı?

 Sevdiğim kadını öldürdün ve beni lanetleyip bu yaratığa çevirdin!

 Barnabas, aş bunları.

 200 yıl bir kutuda kilitli kaldım!

 Abartma, sadece 196 yıl.

 Sonsuz gibi geldi.

 Cadılıktan yargılanıp kazıkta yakılmanı sağlayacağım!

 Zavallı, şirin Barnabas.

 Sen şekerleme yaparken bir şeyler değişti.

 Artık benim Angelbay'im Collinsport oldu.

 Collins aile şirketini batıran sensin demek.

 Buralarda beni severler.

 Küçük göllerindeki tek büyük balık ben kaldım.

 Öyle mi?

 Collinsport halkı, sevgili ''Angie''lerinin şeytanın fahişesi olduğunu biliyor mu?

 Dediklerine tek kelime inanırlar mı sanıyorsun?

 200 yıldır bu toplumun saygın bir üyesiyim   o ya da bu şekilde.

 Adın değişmiş olabilir ama hala Şeytan'ın iblisisin.

 Şeytan'ın sürtüğü.

 Alçak  Collinsport halkı artık bana tapıyor.

 Onlar için nesin?

 Güneşten korkan bir yabancı sadece.

 Gölgelere tekrar hoş geldin, Barnabas Collins.

 Seni özledim.

 Angelbay!

 Bu ismin küstahlığı bile midemi bulandırıyor!

 Angie'de bir şeyler olduğunu biliyordum.

 Ama cadılık mı?

 Aynen.

 Bana karşı katıksız nefreti olan bir cadı.

 ''Nefret'' mi?

 Yok, nefret etseydi seni öldürürdü.

 Lanet için bağlılık gerekir.

 Neden sadece ben   lanetli soyumuzun çürük meyvesini taşıyorum?

 Annem, babam öldürüldü!

 Gerçek aşkım, öldürüldü!

 Sen ne yaptın peki?

 Kendimi kayalıklardan atmaya kalktım.

 Trajik bir şekilde işe yaramadı.

 Sonra da   bir vampir oldum   ve masum kasabalıları öldürmeye başladım.

 Evet   ama aile şirketini de ayakta tuttun   ve köşkün dağılmasını engellemeye çalıştın.

 Evet.

 Evet, yaptım, değil mi?

 Mücadele ettin, Barnabas.

 Kendi çılgın ve sefil yönteminle mücadele ettin   ta ki mücadele etme diye seni demir bir tabuta kilitlemelerine kadar.

 Tanrım, haklısın.

 Mücadele ettin çünkü bu kanımızda var.

 Kanımızda, hanımefendi.

 Şimdi yeniden savaşmak için bir şansın var.

 Ve savaşacağım da!

 KIRILABİLİR BU TARAF YUKARl

 Angelbay

DENİZ MAHSULLERİ

Nasıl bir büyü bu?

 Çık ortaya, küçük şarkıcı!

 AŞK HİKAYESİ

yazan ERICH SEGAL COLLINS

KONSERVE MAVİ BALİNA TAVERNASl

 Balıkçı istiyorsan, önce Silas Clarney'le anlaşmalısın.

 Bar Harbor'dan Boston'a kadar tüm kaptanlar onu dinler.

 Ona ''Grand Banks'in Vaftiz Babası'' derler.

 Affedersiniz.

 Kaptan Clarney?

 Kaptan Clarney, tanıştırayım, Barnabas Collins.

 ''Collins'' mi?

 Neden bir Collins benimle konuşmak ister?

 Sözleşme önermek için.

 Sözleşmem var   Angelbay ile.

 Ya daha iyi bir sözleşme sunsam?

 O zaman Bay Collins, kısa rıhtıma doğru uzamanızı söylerdim.

 Bizim işte sadakat diye bir şey vardır.

 Anlıyorum.

 Bay Clarney   Angelbay için çalışmaktan epey sıkıldınız.

 Hatta, Angelique Bouchard'a bir balık daha satmaktansa   ruhunu şeytana satarsın.

 Anladın mı?

 Ben   anladım.

 Çok iyi.

 Şimdi   nezaket gösterip beni kaptan dostlarınızla tanıştırır mısınız?

 Barnabas?

 Neden Carolyn'in odasına öyle bakıyorsun?

 O şey nedir?

 Bir lamba.

 Nabzı atan bir kan kupasına benziyor.

 Sana çalışma odamı gösterme vakti geldi galiba.

 Psikiyatrist nedir, biliyor musun?

 Ne yazık ki o kelime bana yabancı.

 Bir tür Amerikan lezzeti olduğunu var sayabilir miyim?

 Zihinsel bozukluklar konusunda uzman bir tıp hekimi.

 Ben bir psikiyatristim.

 Şimdi, nerede doğdun?

 Liverpool.

 Benim için tasvir edebilir misin?

 Pis.

 Hava kurum dolu, sokaklar da yeni boşaltılmış lazımlık kokuyor.

 Havada kesif bir sidik kokusu var.

 Hipnotizmayla ilgili deneyimin oldu mu, Barnabas?

 Çok yararlı buluyorum, evet.

 Evet, katılıyorum.

 Bak şimdi   bazen bir hayal dünyası kurarız   geçmişin korkunç anılarını silebilmek için.

 Bence hipnotizma bunları aşar.

 Ben başka amaçlar için kullanırım.

 Seni hipnotize edebilir miyim, Barnabas?

 Hanımefendi   bence bu hiçbir şekilde mümkün  Güzel.

 Şimdi   bana birkaç şey anlatmanı istiyorum.

 Bir vampir mi?

 Sesini yükseltme!

 Neden söz ediyorsun sen?

 Hiç deneme bile!

 Saatlerdir hipnoz altında.

 Barnabas mı?

 Tüm sanrıların çöktüğü bir an vardır ama bunda olmadı.

 Bana her şeyi anlattı   bu sırrı onun geldiği ilk andan beri bildiğini de!

 Neden bir şey demedin?

 Çocukları koruyordum.

 Misafir odalarından birine bir vampir alarak mı?

 İnşaat alanındaki adamları öldürdüğünü itiraf etti.

 O bir katil!

 O bir Collins ve iyi bir adam, bugünlerde bu nadir bir kombinasyon.

 Neredeyse unutuyordum.

 Bu aile yanlış yapmaz.

 Julia, beni şaşırtıyorsun.

 Senin gibi bir hekim onu büyüleyici bulmalıydı.

 Elbette.

 Tıbbi, psikolojik ve fiziksel açıdan büyüleyici.

 Bu yüzden polis yerine sana geldim.

 O halde büyülen, Julia.

 Bu aileye karşı bir parça sevgi ya da saygın varsa   çeneni kapalı tut.

 Bunları seninle konuşmak beni tedirgin ediyor.

 Korkma, çocuğum.

 Bu çağın bir kadınına kur yapma konusunda öneri istiyorum.

 Ve bu ülkenin.

 Beni sen yaşında bir kadından daha iyi kim eğitebilir?

 Bu arada, yaşın kaç?

 On beş.

 On beş ve hala kocan yok mu?

 Doğurucu kalçaların bir an önce işe yaramalı   yoksa rahmin buruşur ve ölür.

 Tuhafsın.

 Sence bu ülkenin kadınları için çok mu   tuhafım?

 Kesin Vicky'den söz ediyorsun.

 Göz koyduğum en doğurgan kalçalara sahip.

 Fazlasıyla tuhafsın.

 Öyle mi düşünüyorsun?

 Kasıntı, aşırı kibar ve eski kafalısın.

 Ya Victoria   o kibar değil mi?

 Rock 'n' roll seviyor gibi görünüyor.

 Ancak Carpenters tarzı bir hatun olduğu kesin.

 Yani marangozlardan mı hoşlanıyor diyorsun?

 The Carpenters müzisyen, sersem.

 Aa, müzik.

 Evet, çağdaş müzikten hoşlanıyorum.

 Ben gitaristim Sırıtkanım

Ben aşığım

Ve günahkarım Müziğimi Güneşte çalarım

Keşke Shakespeare de böyle anlamlı yazsaydı.

 Tamam.

 Onu istiyorsan yaklaşımını değiştirmen gerekir.

 Şu Sallanan Londralı tarzını bırak   ve birkaç normal insanla takıl.

 Bu savaşın iyi tarafı ne, biliyor musunuz?

 - Ne?

 - Yok artık.

 Yok, yok, dinle.

 Bu savaşın iyi tarafı şu   o kadar kötü ki   son savaş olacaktır.

 - Evet.

 - Son savaş.

 Tam ortasında olduğumuz son savaşı   kim kazanacak?

 Barış kazanacak.

 Tüm savaşları barış kazanır.

 Barıştan söz ediyorsun.

 Son iki asrı bir kutuda kilitli geçirdim   her şeyi tüketen boşluğa baktım.

 İnsan ruhunun karanlık gölgelerine.

 Sıkı laflar, usta.

 İki asır boyunca kafa mı yaptın?

 Aynen.

 Sonuçları iyi oldu bence.

 Gerçek aşkımı bulduğuma inanıyorum.

 Ancak ilgisini nasıl çekeceğimi bilmiyorum   çünkü onun gözünde tarihi bir eserim.

 Bizim için de öyle diyorlar.

 Bizim oralarda bir kadının sevgisi, babasına para verilerek kazanılır.

 Ya da koyun.

 Ve sevgi yeterince samimiyse   ikisinin kombinasyonuyla da olabilir.

 Kadınlar parayı umursamaz   ya da koyunları.

 Kesinlikle emin misin?

 Sevgi.

 Hatunlar sevgiyi takdir eder.

 Evet.

 Evet.

 Erich Segal'ın müthiş romanı  

Aşk Hikayesi'nden bir satır geldi aklıma.

 ''Aşk, hiçbir zaman için   üzgünüm dememektir.”

- Bu çok güzel.

 - Vay canına.

 Şunu bilin ki şimdi büyük bir üzüntüyle   hepinizi öldürmeliyim.

 Tabii.

 Hayır, dahiyane.

 Teorik açıdan en azından.

 Kanını arındırmak için bir dizi kan nakli.

 Ve ruhumu da.

 Seni uyarmalıyım, Barnabas, işe yaramama ihtimali de var.

 Tıpta bu tür şeyler öğretmiyorlar.

 İnançlı olun, doktor   çünkü bir insan canavar olabiliyorsa, bir canavar da insan olabilmeli.

 Neden insan olasın, Barnabas?

 Sonsuz gençlikten niye vazgeçesin?

 Bana bak.

 Her yıl güzelliğim azalıyor ve sarhoşluğum artıyor.

 Bu doğruysa, hanımefendi   bir zamanlar gelmiş geçmiş en güzel yaratık sizdiniz herhalde.

 Barnabas   doktor-hasta mahremiyetinin ne olduğunu biliyor musun?

 Hayır.

 Belki nezaket gösterip beni aydınlatırsınız.

 Tamam.

 Barnabas!

 Aa, Victoria.

 Sana eşlik edebilir miyim?

 Beni çok mutlu edersin.

 Yürüyüşe mi geldin?

 Aslında, David'i aramaya geldim.

 Kim bilir şimdi nereye kaçmıştır.

 Noel'den önce onu görürsek şanslıyız.

 O iyi bir çocuk.

 Benim çocukluğumdaki kadar meraklı ve delişmen.

 Sana tapıyor.

 Sen ve annesi dışında hiçbir şeyden söz etmiyor neredeyse.

 Annesini görüp onunla konuştuğuna inanıyor musun?

 Bir parçam, avuntu arayan yalnız bir çocuk olduğuna inanıyor.

 Bir parçam, bu dünyada anlamadığımız şeyler olduğuna inanıyor.

 Büyü, ölüm, kader gibi şeyler.

 O mutlu olduğu sürece, başkalarının neye inandığının ne önemi var?

 Çok iyi ifade ettin.

 Belki de biraz fazla endişeliyiz, Angie.

 Fabrikayı yenilediler ve evi restore ettiler.

 Ne olmuş?

 Grand Banks'teki balıkçıların yüzde 95'i hala bizde.

 Haklı.

 Üretimimiz açısından hiçbir önemi yok.

 ''Hiçbir önemi yok'' mu?

 ''Hiçbir önemi yok'' mu?

 Büyük-büyük büyükannem Angelbay'i kurduğunda   amacı Collins'lere denizin sahibi olmadıklarını göstermekti.

 Bizi küçümseyemeyeceklerini göstermek için.

 Bouchard kadınları iki asır boyunca köle gibi çalıştı   ve bu şirket için hayatlarını feda etti.

 Bunun bir önemi var, beyler.

 O piçlerin bunu yok edeceğini görmektense lanetlenirim daha iyi.

 Arayın ve toplantı ayarlayın.

 Angelbay

 DENİZ MAHSULLERİ

Sana satmak mı?

 Asla.

 Aile onurunun yeniden tesisinin bir fiyatı yoktur.

 Deneyeyim.

 HAMİLİNE

Barnabas Collins 1.750.000 dolar Ticari zekamın seni bu kadar rahatsız ettiğini bilmiyordum.

 Balıkçıları ipnotize etmek ticari zeka değildir, Barnabas.

 Bunlar şartlarım.

 Bunlar da benim şartlarım: Lütfen çabucak cehenneme git.

 Orada Asmodeus, hastalıklı memelerini emebilir.

 Kimse artık böyle konuşmuyor, Barnabas.

 Evet, öyle.

 Bu çağın benim için gizemli olduğunu söylemeliyim.

 Seni şu saniye öldürmemem için bana bir tek iyi neden söyle.

 Denersen seni öldürürüm.

 İmkansız.

 Bunun için merhamet gerekir.

 Fakat sen beni canavara çevirdin.

 İkimiz de canavarız, Barnabas.

 Küçük bir gölde iki büyük balık.

 Ya birimiz ölene kadar savaşırız   ya da birlikte   küçük balıklar yaparız.

 Dürüst olacağım, ilk asır boyunca sana çok kızgındım.

 Çok eğlenceliydi   ailenin büyüteç altındaki karıncalar gibi   kıvranıp yanmalarını seyretmek.

 Evet, Collins adı yok olurken bana hayranlık duyulması   çaresizlerin sırtından zengin olmak eğlenceliydi.

 Fakat son zamanlarda   son zamanlarda sadece   yalnızlık var.

 Biz bu insanlardan farklıyız, Barnabas.

 Biz onlardan iyiyiz.

 Bu yüzden seni özledim.

 Sen yakamayacağım   tek karıncasın.

 Ne istiyorsun, Angelique?

 Sevgini.

 Beni hala seviyorsun, değil mi?

 O soğuk, nabızsız kalbin derinliklerinde bir yerde.

 Tatlım, Afrodit bile daha tuhaf bir birliktelik oluşturamazdı.

 Ya seni zorlarsam?

 Neyle, büyüyle mi?

 İğne dolu bir bez bebekle mi?

 Bu sevgi değil.

 Bununla.

 Bir zamanlar yalvardığın bedenle.

 İtiraf etmeliyim ki bir gün bile yaşlanmamışlar.

 Yeniden başlamaya hazırım, Barnabas.

 Bana sahip olursan ateşkese razı olurum.

 Eskisi gibi değilim.

 Bunu değiştirebilirim.

 Ya reddedersem?

 Sevdiğin her şeyi alırım   önce şu beğeniyle izlediğin küçük yaratıkla başlarım.

 Josette'e benzeyenle.

 Bu durumda   onun onurunu korumak adına   en özel ve kadınsı yerlerini   kirletmek durumundayım.

 Bu son derece pişmanlık verici bir gelişme oldu.

 Pek pişman olmuşa benzemiyordun.

 Evet.

 Ölüyken bile, canlı ete karşı zayıflığım var.

 Özellikle seninkine.

 Bu kadar ateşli bir şey ancak böyle soğuk anlatılır.

 Belki de.

 Bir daha cazibene yenik düşemem.

 Lütfen, beni bağışla.

 Sana sahip olamazsam, aşkım   seni yok ederim.

 Beş dakika daha.

 Çok aptalca bir piyes.

 Bir kurt adam.

 Kurt adam mı?

 Evet, buralarda tek çeken kanal bu.

 Ne durumdayız?

 Daha insan olduğumu hissetmeye başlamadım bile.

 Biraz zaman tanı.

 Doktor, zaman bende fazlasıyla var ne yazık ki.

 Bu en seVdiğim bebek, adı Lucy.

 Lucy'de en sevdiğim şey çılgın, kızıl saçları.

 Kızıl saçlarına baksana.

 Onda en sevdiğim ikinci şey   güzel, parlak kurdelesi.

 Hayır!

 Lütfen!

 Lütfen!

 Hayır!

 Lütfen, yalvarıyorum!

 WINDCLIFF AKIL HASTANESİ AMBULANSI

Gerçekten doğru!

 Anne, baba, lütfen!

 Anne!

 Baba!

 Anne!

 Lütfen, baba!

 baba!

 Yardım et.

 Yardım et.

 Neye yardım?

 Ne dedin?

 Bir balo.

 Hem de gösterişli.

 Kimin için balo?

 Tüm kasaba için tabii ki.

 Tüm kasabanın bizden nefret ettiğini bilmiyor musun?

 Balolar, güç göstergesidir.

 Balolar, hakim sınıfın hakim kalmasını sağlar.

 Ben de hep öyle derim.

 Bu ailenin balosu eksik.

 Aynen.

 Collins ailesi her zaman en büyük ve en güzel baloları düzenlemiştir.

 Tanrım, birileri panjurları kapatabilir mi?

 Barnabas haklı gibi.

 Biraz para saçmamızın vakti geldi.

 Köylülere, yeniden oyunda olduğumuzu gösterelim.

 İnsanlar artık balo vermiyor, sersem.

 Vermiyorlar mı?

 Etkinlikler düzenliyorlar.

 Lütfen söyle, nasıl etkinlik düzenliyor?

 Pekala   önce aynalı bir top lazım.

 Her neyse, alırız.

 Ve içki, bolca içki.

 Carolyn.

 Bir gemiyi dolduracak kadar içki olacak.

 Ve   Alice Cooper.

 Alice Cooper'ı gençliğimden hatırlıyor gibiyim.

 Bu kız Collinsport'ta mı oturuyor?

 Pek sayılmaz.

 Yine de konuğumuz olmalı.

 Nasılsınız?

 - Davet için teşekkürler.

 - İyi akşamlar.

 Collinwood'a hoş geldiniz.

 Hakkını vermeliyim.

 Bu bir etkinlik.

 Eksik olan tek şey Alice Cooper.

 Gidip ortamı şenlendirecek kişilerle tanışsan iyi olur.

 Gördüğüm en çirkin kadın.

 Efendi David.

 Bayan vestiyer nerede?

 Babam onunla içeride konuşuyor.

 Herkesi dışarıda tut dedi.

 Eminim demiştir, David.

 Çok iyi bir iş çıkarttın.

 Gidip diğerleriyle Alice Cooper'ı izlemeni istiyorum.

 Babam dedi ki 

Git şu Cooper denen kadını seyret.

 Bu mal dediğin kadar iyiymiş.

 Her şeyin en iyisine layıksın, tatlım.

 Çocuk kimdi?

 Ne bileyim.

 Hiç görmedim.

 Şimdi   gel buraya.

 Anne, babam nerede?

 Uzun zamandır yok.

 Eve dönecek mi?

 Dışarıda ne işin var, canım?

 Üşütüp nezle kapacaksın.

 Önemli olan tek şeyi kaptım, Barnabas.

 İlgini.

 Sana olan duygularımı dile getirmedim   karşılığı olmayabilir diye.

 Duygularımdan kimseye söz etmedim.

 Evet.

 Sadece ''doğurgan kalçalarımdan'' söz ettin.

 Şey, evet  Bilmiyorum ama nedense sana her şeyi anlatabileceğimi hissediyorum.

 Seni ezelden beri tanır gibiyim.

 Evet.

 Neredeyse hipnoz gibi.

 Evet.

 Fakat, dur.

 Hayır.

 Sende heyecan yaratmak için o numarayı kullanmadım, emin ol.

 Ne olduğunu bilmiyorum ama bir şey beni sürekli buraya çekiyordu.

 Collinsport'a çekiyordu.

 Sana.

 Ah, sevgili Victoria'm.

 - Kokum sana itici mi geldi?

 - Hayır, hayır.

 Üzgünüm.

 Ben sadece 

Sevdiğim insanlar, her zaman beni sevmedi.

 Kendi ailem beni evden yolladı.

 Sümenaltı edildim   farklı bir kızının olmasından daha kolaydı çünkü.

 Lanetli bir kız.

 Başka kızların göremediklerini gördüğüm için lanetliydim.

 Bir çocuğun yaşayabileceği en yalnız, en acılı yıllardı.

 Şimdi kımıldama, Maggie.

 Sadece bir dakika acıyacak.

 Ne kadar zorlasalar da irademi asla kaybetmedim.

 Yüzümde yeniden güneşi görme arzusu.

 Yeni bir yuVa için arayışa başladım.

 O acılardan uzak, yeni bir hayat.

 SAYGIN MAİNE'Lİ AİLE İÇİN MÜREBBİYE ARANIYOR

En çılgın rüyalarımda bile bu kadar mutlu olacağımı düşünmemiştim.

 Bir yeteneğe sahip diye kendi kanından birine ihanet etmek.

 Hayır, Victoria.

 Bu bağışlanamaz.

 Ailen, cehennemin kükürt çukurlarında yanmayı hak ediyor.

 Hey  Hey, davetli değilsin.

 Fakat  Kendimi bildim bileli ait olduğum bir yer istedim.

 Yeniden yuvamda olacağım bir yer.

 Yeniden sevileceğim bir yer.

 O yeri, Collinwood'da buldum.

 Ve burada.

 Çabalarımızı yoğunlaştırmalıyız.

 Acilen tekrar insan olmalıyım.

 Açıklayabilirim.

 Tanrım.

 Kanını beni insan yapmak için kullanmıyorsun.

 Kendini ölümsüz yapmak için kanımı kullanıyorsun.

 Evet ama Barnabas, sende bir armağan var.

 Bunu kendine saklaman haksızlık.

 Collins ailesi seni yanlarına aldı ve sana güvendi.

 Sen adice bu güvene ihanet ettin.

 Üzgünüm.

 Yaşlanmak istemiyorum sadece.

 Yeniden güzel olmak istiyorum.

 Senin gibi sonsuza dek yaşamak istiyorum.

 Ne yazık ki bu mümkün değil.

 İri bir adamda beş litre kadar kan vardır   kibrimi mazur gör ama bu kadarını   7,5 saniyede tüketebilirim.

 Fakat sen, ufaklığım   beş saniyeden kısa sürede damarlarını kuruturum.

 Lütfen beni öldürme.

 Sen iyi bir adamsın.

 Bir beyefendisin.

 - Bağışla beni.

 - Hanımefendi.

 Ne iyiyim, ne de efendi ve affetmem de.

 Seni uyarıyorum, Willie   bundan herhangi birine söz edecek olursan   seni en beter şekilde öldürmem gerekir.

 Merak etmeyin, Bay B.

 O kaltağı zaten sevmezdim.

 Hadi, burada olduğunu biliyorum.

 Güzel işçilik, değil mi?

 Ben şeyi arıyordum  Bunu mu?

 Çalmaya değecek bir şey yok ne yazık ki.

 Yazık, Elizabeth bunu badminton takımları için kullanıyor.

 Ben de onları arıyordum.

 Nesin sen?

 O kadar itici bir şey yapacağım ki   son derece midemi bulandırıyor.

 Sana bir seçenek sunacağım.

 Ne seçeneği?

 Ya Collinwood'da kalır   ve yaşadığın her anı örnek bir baba olmaya adarsın   David'in istediği ve hak ettiği gibi bir baba  Ya da?

 Ya da gidersin   hırsız, bencil hayatını   başka yerde sürdürmene yetecek kadar parayla.

 İhtiyacımız olduğunda Doktor Hoffman nerede?

 Aynen.

 Barnabas, yanıyorsun.

 Üzerimdeki laneti kaldırmanı talep ediyorum.

 Geç kaldın.

 Bu da ne?

 Bugünlerde içtiğin tek şey.

 Nereden geliyor?

 Tanıdığın birinden değil.

 Yemin ederim.

 Buraya dalıp seni yeniden   ölümlü yapmamı isteyeceğini biliyordum.

 Artık sana kan nakli yapacak Doktor Hoffman da yok.

 Evet.

 Evet, yazık oldu   aniden iş için gitmesi gerekti.

 İlginç.

 Okyanus dibinde iş toplantısı yapan pek çok insan tanımıyorum.

 Yalancının tekiydi.

 Kanımı çalıyordu!

 Biraz iki yüzlülük yapmıyor muyuz?

 ''Yalan'' ve ''kan çalmak'' aşina olduğun şeyler.

 Evet, Doktor Hoffman'ı öldürdüm   işçileri de, tıraşsız, nazik gençleri de.

 Şunu biliyorum: Aldığım her canla birlikte   örselenmiş ruhumun bir parçası ölüyor.

 Mecbur olduğum için öldürüyorum.

 Cadılığının etkisiyle.

 Lanetinin etkisiyle.

 Bana bunu niye yaptın?

 Çok yazık.

 Beni sevecek kadar zeki olsaydın o kıza elimi sürmezdim.

 Açık konuş, yılan!

 Kız arkadaşını daha önce de kayalıklardan aşağı yolladım.

 Tekrar yapmayacağımı ne biliyorsun?

 Sana bir iş teklifinde bulunacağım, Barnabas.

 Son teklifim.

 Ya bu küçük gölümü benim yanımda yönetmeyi kabul edersin   ortak ve sevgili olarak   ya da seni yine kutuya kapattırırım.

 Karşı teklifimi hazırladım bile.

 Şu şekilde: O güzelim dudaklarını, arkamda stratejik bir noktaya yerleştir ve yala!

 Angelbay

DENİZ MAHSULLERİ

Uyuyan alev, seni çağırıyorum Dön asıl şekline Geceyi gündüz kadar parlak yap Ve yak bebeğim, yak

DİKKAT YÜKSEK VOLTAJ

Ne  Seni sonsuza kadar bu tabuta kilitlemenin   biraz fazla sert olduğunu fark ettim.

 Teklifim şu: Sevdiğin her şeyi yok edeceğim   ve bizim hakkımızda düşünmeye vaktin olacak.

 Birkaç asır sonra görüşürüz, sevgili.

 Umutsuzluğa kapılma, Barnabas.

 Bu kabustan da kurtulacağız.

 Belki bu sefer bir asır sürmez.

 Kimse var mı!

 Hey!

 Seni duyuyorum!

 Şükürler olsun!

 Her kimsen, korkma.

 Sana zarar vermem.

 Hangi yıldayız?

 Kaç yüzyıl geçti

 Ne kadar sürdü?

 20 dakika.

 Genç Efendi David.

 Yakalandığımı nereden biliyordun?

 Annem anlattı.

 Deli olduğumu düşünüyorsundur.

 Delikanlı, öyle bir şey düşünmüyorum.

 Barnabas Amca?

 Neden yüzünde kadın çamaşırı var?

 Boş ver onu.

 Ailen nerede?

 Victoria nerede?

 Vicky'i görmedim   ama kasabada herkes fabrikamızın yanışını seyrediyor.

 Onları kurtarmalıyız!

 Çabuk!

 Efendi David!

 Belki önce zincirlerimi çözmelisin?

 Hank, Portland'dan bir ekip daha lazım, olabildiğince çabuk!

 Bu insanları çıkar şuradan!

 Herkes geri çekilsin!

 Lütfen geride durun!

 Eyvah.

 Bayan Elizabeth fena sıçtı.

 Şerif, konuşmalıyız.

 Tanrım, Angie.

 Sohbete vaktim yok.

 Kasaba yanıyor!

 Collins ailesinin bir katile yataklık ettiğini kanıtlamaya vaktin yok mu?

 Evet, Doktor Hoffman'ı öldürdüm   işçileri de, tıraşsız, nazik gençleri de.

 Vay canına.

 Kasabanın adı onlardan geliyor, düşünsene.

 Barnabas'ın kasabadan kaçtığına bahse girerim.

 Masum kurbanlarının cesetlerini de orada bulacağından eminim!

 Collins ailesi, şirketlerini cinayetle yeniden kurdu!

 Benim kasabamda olmaz!

 İçlerinden biri burada!

 Patronunun izlerini silmek için yangını o başlatmıştır!

 - Tüyme vakti.

 - Nereye gidiyorsun?

 Willie!

 Neler oldu?

 Yangın!

 Cinayet!

 Kızgın kalabalık!

 Kaçın!

 David, içeri geç.

 Liz   üzgünüm.

 Seni tutuklamak zorundayız.

 Hepinizi.

 Bill   bu kasabayı Collins ailesi kurdu.

 Teknelerimiz ve ağlarımızla kurduk.

 Fedakarlık edip kanımızı akıtarak.

 Karşılığını böyle mi ödüyorsunuz?

 Bir katile yataklık ettin.

 Tutuklayın.

 Beni bekleyen   her türlü cezaya razıyım   yeter ki   aileme zarar gelmesin.

 Orada dur.

 Ve yeter ki   Bayan Bouchard benimle gelsin   çünkü o da benim gibi bir canavar.

 Belki de en iyisi   ikimizin de yok edilmesi.

 Bay Collins, geri çekilin!

 Sizi uyarıyorum!

 Hadi, öldür beni.

 Onlara ne olduğunu göster.

 Hayır.

 Onlara kim olduğumuzu göstereceğim.

 O adam Angie'ye ne yaptı?

 Katil o değil, o.

 O bir cadı.

 Affedersiniz.

 Cesedimi çiğnemen gerekir.

 Pekala, millet, herkes evine gitsin.

 - Burada görecek bir şey yok.

 - Gidelim.

 Beni sevmeliydin, Barnabas.

 Beni sevmiş olsaydın bunların hiçbiri olmazdı.

 Seni yok etmeliydim.

 Bana sadece acı verdin.

 Sana kalbimi verdim!

 Kalbin yok senin!

 Lanet sensin!

 Seni seven kadınlar mahvoluyor!

 Josette, Doktor Hoffman.

 Ve sevgili Vicky'in.

 Ondan lanetini çekmeni emrediyorum.

 ''Emir mi''?

 Midemi bulandırıyorsun.

 Iskaladın.

 Adi, alçak sürüngen.

 Seni cehennemin eşiğine bırakacağım!

 Defol odamdan!

 Angelique!

 Evimden defol.

 ''Senin'' evin mi?

 Bu kadar düzenbazlık yeter!

 Sana tapıyordum!

 Bana musibet oldun!

 Sana hayrandım!

 Senden iğreniyordum!

 Tamam.

 Bu ev Collins'lerin kanıyla kurulduysa   o kanın içinde yüzelim!

 Bizi rahat bırak!

 Carolyn?

 Carolyn, Tanrım.

 Ben kurtadamım, tamam mı?

 Büyütmenin anlamı yok.

 Hav.

 Kızıma ne yaptın?

 Evet, Liz   mükemmel Collins şeceren biraz yavan duruyordu   ben de Carolyn beşikteyken onu ısırması için bir kurtadam yolladım.

 Tıpkı, annesini orkinoslarla çay içmesi için denizi dibine yollayıp   David'i bir piçe dönüştürdüğüm gibi.

 Sana gelince, aşkım   anneni ve babanı öldürdüm.

 Aileni lanetledim, Barnabas'ım.

 Bizi birbirimizden ayırıyorlardı.

 Asla anlamadılar, biz aynıyız.

 Kaderimiz birlikte olmak.

 Onu rahat bırak.

 Önce seni öldüreceğim, yetim.

 David, kaç!

 Kavgan benimle!

 Kavgam hepinizle.

 Seni uyarıyorum.

 Bu son şansın.

 Bırak bizi.

 Yapmazsam, ne yapacaksın, küçük piç?

 Ben değil.

 Annem.

 Gidin!

 David, hadi gel!

 Willie, gel!

 Demek böyle bitecek.

 Sessizce   uyuyormuş gibi.

 Seni sevmiş olabileceğim bir zaman vardı.

 Sonsuza dek birlikte olabilirdik.

 Hala   olabiliriz.

 Sen hiç sevgimi istemedin.

 Bana sahip olmak istedin.

 Hayır.

 Seni seviyorum, Barnabas.

 Sen sevemezsin, Angelique.

 Senin lanetin de bu.

 Al.

 Victoria!

 Victoria!

 Dullar Tepesi dedi.

 Ne yapacağız?

 Her zaman yaptığımız şeyi.

 Dayanacağız.

 Seni kaybettim sanmıştım.

 Beni kaybettin.

 Ben ışıkta yaşıyorum, Barnabas.

 Sen ise gölgelerde.

 Ben yaşlanıp öleceğim, sen sonsuza dek yaşayacaksın.

 Bir yolunu bulacağız, aşkım.

 Sadece bir yolu var.

 Hayır.

 Benim gibi acı çekmeni göremem.

 Asla.

 Hayır!

 Ah, Victoria.

 Güzelim Victoria.

 Victoria.

 Josette.

 Kanın, sudan daha yoğun olduğu söylenir.

 Bizi tanımlayan şey budur.

 Bizi birbirimize bağlar.

 Lanetler.

 Adım Barnabas Collins   Ve lanetim nihayet kalktı.

 DAN CURTIS'in anısına||


Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar