Sınır Bölgesi (2007) Borderland
| |
105 dk
Yönetmen:Zev Berman
Senaryo:Eric Poppen, Zev Berman
Ülke:Meksika, ABD
Tür:Suç, Korku, Gerilim
Vizyon Tarihi:10 Şubat 2007 (Almanya)
Dil:İngilizce, İspanyolca
Müzik:Andrés Levin
Oyuncular
Brian Presley
Rider Strong
Jake Muxworthy
Beto Cuevas
Martha Higareda
Özet
Meksika ABD sınırında uyuşturucu ekimi yaparak, Aztek
tanrılarına tapınan bir çete, güvenlik güçlerinin kendilerini bulmaması için
tanrılara kurban adayarak, insan kanı, gözü, kulağı, dili, gibi uzuvlarla
büyüler yapmaktadır. Seneler önce Mesiko City'de, çetenin malikanesini
basan polislerden olan Ulises, orada yaşadıklarını hiç unutmamıştır.
Bu nedenle, çetenin peşini bırakmamakta kararlıdır. Bununla
beraber sınır polisi, Ulises'i ve delillerini umursamayarak olayı unutmasını
tavsiye eder.
Ulises, polisin bu çeteden çekindiğini düşünmektedir. Bu
esnada Teksas'da bir gençlik kampında sıkılmış olan üç Amerikalı genç,
eğlenceli zaman geçirmek için Meksika sınırına gider ve burada bir süre
eğlenir. Ancak, daha önce Ulises'in ortağının kolunu kesmiş ve iki gözünü
çıkarmış olan psikopat Gustavo, bunlardan birini kaçırır.
Kaçırılan arkadaşlarını bulmak isteyen diğer iki arkadaşı
hayal dahi edemeyecekleri korkular, vahşet dolu sahneler, çılgın inançlar ve
akıl almaz olaylar beklemektedir.
Altyazı
Polis!
Polis!
Talihsizlik.
Arka girişe bakalım.
Burada kimse yok.
Hadi gidelim.
Hadi.
Açık.
Yaşanmış olaylardan
esinlenilmiştir.
Burada kimse yok,
Ulises.
Bak.
Şuna bak.
Santeria.
Ağzı yok.
Kana benziyor.
Araştırma yaptıralım.
Onunla Vasquez
kartelini bağlantılı kılan bir şey bul.
İyi.
Ulises!
Ulises!
Galiba bir şey daha
buldum.
Ve insana benziyor!
Lütfen buradan hemen
gidelim?
Polis.
Hemen ortaya çık!
Alel acele çıkmış
gibiler.
Kadın çocuğu
geldiğimizi biliyor olmalı.
Gitmemişler, Ulises.
Hapishaneleriniz
bizi esir edemez.
Mermileriniz de bize
zarar veremez.
Santillan ile sadece
konuşmak istiyoruz.
Çok geç kaldınız.
Kuşa dönüştü ve uçtu gitti.
Hayır!
Hayır!
Hayır!
Hayır!
Hayır!
Hayır!
Hayır!
Hayır!
Hayır!
Ulises.
Ulises Yardım et.
Korkak kadın
çocukları.
Bunları ne yapacağız?
Çiftliğe götür.
Papa Nganga'sı
için polis gözü istiyor.
Bitir işini.
Ben mi?
Kendini kanıtla,
Luis.
Kanıtla kendini.
Yoksa Papa'ya senin
ödlek biri olduğunu mu söyleyeyim?
Lütfen onu bırakın.
Bırakın onu.
Bırak onu, kadın
çocukları.
Bırak onu!
Gözlerini aç.
- Hayır.
- Gözlerini aç.
Hayır, seni manyak
piç.
Papa senin izlemeni ve polis arkadaşlarına bunu kimin yaptığını anlatmanı istiyor.
Hayıııır!
***
Bir yıl sonra.
Yoksul insanlar
yoksuldur çünkü tembeldirler.
Bir şey söyleyeyim
mi?
S..erim yoksulları.
Alayını s..eyim,
tamam mı?
Ne yani, birinin
açık pazarda yarışamaması benim mi sorunum?
Mağdurlara yardımcı
olmalıyız.
S..erim valla.
Babam motor
tamircisi idi, tamam mı?
Hayatını motor
tamircisi olarak geçirdi.
İki gündür Wharton School'dan
uzağım.
İşletme dalında
Yüksek Lisans yapalı iki yıl oldu ve
önümde fırsatlar var.
Hepimizin ilham
kaynağısın.
Artık gidebilir
miyiz?
Soldaki güzel
arkadaşıma biraz esrar vereyim.
Neden kalmıyorsun?
Geliyor musun?
Hoşça kal Henry.
Şu A..na kodumun yaz
kampından kurtulmA..z lazım.
Ed'i buldun mu?
Hayır.
Ama çivici Courtney
Anderson denen adamı seyrettim.
Öyle mi?
Aslında senin için
önemli bir aşama.
Evet, aslında
seyretmedim.
Doğru.
Çünkü kafan
kötü cehennem azabı saçmalıklarıyla dolu.
Kötü değil, Henry.
Eddie hangi
cehennemde?
Öğleye kadar sınıra
varmak istiyorum.
Hey!
Ed!
Eddie!
Dostum, neredeydin?
Bütün gece seni
aradık.
Endişelenme artık.
Doğrusunu yapıyorsun.
Vay canına!
Olamaz!
- A..na kodumun
manyakları!
- Ay, ay, ay!
- Neyin var senin?
- Vay canına!
S..tir!
Bir yer hayal edin,
orada bir erkek isterse erkek olabilir.
Öyle bir yer ki
orada hayvani isteklerini yerine
getirebilir ebeveynlerin ve
öğretmenlerinin değersiz yargılarından uzak kalırsın ve daha az okumuş arkadaşların olur.
Şeytana uyabileceğin
bir yer.
- Evet!
- Kötü
takılabilirsin!
- Kötü!
- Hoşuna giden
şeyleri yaparsın ve kimse s..ine
takmaz, polis de dahil.
Anlat, Henry Kardeş!
- Gerçek özgürlükten
bahsediyorum, dostum!
- Gerçek özgürlük!
Ülkemizde kabul
edilen aşırı derecedeki özgürlük düzeni saçmalığı gibi değil.
Kesinlikle değil!
Hadi sınıra gidelim!
Meksika.
Hemen gidiyoruz, striptizciler
bacaklarını açtığı vakit Manzanita'da
olacağız.
- Mala kayacağım.
- Şaka yapıyorsun.
Namuslu bakanımızın
oğlunun sonunda mala kayacağına inandım.
- Patlatacağım!
Tamamen kutsal bir
olay.
Dua edelim de Cinsel
Yolla Bulaşan Hastalıklara davetiye çıkarmasın.
Karamsarsın.
Beyler, hatunlara benden selam söyleyin.
Hadi ama dostum.
Burada oyalanamazsın.
Tamam mı?
Bütün kızlar süslü çocuklarla çıkıp
"Kumbaya" şarkısı söyleyecek.
Başka zaman gelirim,
olur mu?
Kafamda tasarladığım
bir sürü şey var.
Sakinleştirici ister
misin, dostum?
Bir tane vardı
galiba.
- Dinlenmek
istiyorum.
- Öldüğünde
dinleneceksin zaten, dostum.
Hadi ama.
Sen Stanford'a
gidiyorsun.
Ben de Penn'e.
Phil de hangi
cehenneme gidiyorsa, öyle değil mi?
Doktorun olarak kocaman beynini dinlendirmen konusunda ısrar
ediyorum ve biraz kaçıklık yap, tamam,
bir kereliğine.
Yüksel ve parla,
ibne.
Wharton, ibnetor!
Wharton!
Hop hop, Wharton!
Apartmandaki İş
İdaresi Yüksek Lisans'lı ilk satıcı sen olacaksın.
Evet, boşver bunları,
dostum.
Uyuşturucuyu
bırakıyorum.
İnsan klonlaması
aşırı düzeye gelmek üzere, dostum.
Her şeyi yabancı
ülkelere sat, pazarlamanı internetten yap.
Kendini
klonlamayacağına dair bana söz ver.
Standford'dan
ayrıldığın zaman seni takımımda kullanabilirim.
Ne dersin?
Kendini zengin bir
piç kurusu gibi hissediyor musun?
Yapabileceğimizin en
iyisi bu mu gerçekten?
Ne?
Zengin olmak mı?
Evet.
Daha kötüsünü
yapabiliriz.
Mesela.
Ne oluyor?
Annenle senin iyi bir hukuk fakültesine girememenin
hayal kırıklığını konuşuyoruz.
Austin'in nesi var?
Top 100'de.
100 ne?
Hey!
Seksi araba!
Dünyanın en neşeli
yerine hoş geldiniz.
Hey, fıstık!
Hey, hey, hey!
Hey, yabancı,
merhaba!
Meksika'ya hoş
geldiniz.
Biliyor musunuz,
size bir sürprizim var?
Üç bira bir dolar.
Sizin için üç VIP
önerim var.
- Hadi, ha?
- Pekâlâ.
N'aber?
Güzel kadınlar.
Hadi dostlarım!
Meksika'ya hoş
geldiniz.
Hey!
Juan, üç müşterimiz
var.
İnanabiliyor musun?
Arkadaki şu fıstık az önce oraya girip onunla ilişki yapmamı
istedi.
Neden buraya yıllar
önce gelmedim?
Bunu istediğine emin
misin?
Neyi, seksi mi demek
istiyorsun?
Evet.
Ama bu ilk seferin.
Ciddi bir şey
istemez misin?
Bu ciddi bir şey.
Yani, siz
buradasınız, değil mi?
Ne güzel bir an.
Birazdan dönerim.
Bir dakika.
Merhaba.
Una más cerveza, por
favor.
"Fabor.”
Pardon?
"Fabor.”
V harfi B gibi
telaffuz edilir.
"Fabor.
Cerbeza.”
Pardon.
İspanyolcam berbat.
En azından bir
striptiz kulüpte bir bira ısmarlayabilirsin.
Başka isteğin?
Saatliğine 80 papel
istiyor ve anal seks yapacak.
Anal mı?
Anal ilişki
istediğimi kim söyledi?
Anal sevmez misin?
Hayır, Sen mi istedin?
O bir profesyonel,
tamam mı?
Eğer verdiği hizmet karşılığında para
veriyorsam sanırım servis kapsamını bilmeye
hakkım vardır.
Daha 17 yaşında,
tamam mı?
Aslında bir bakire.
Bu fırsatı kaçırma,
tamam mı?
İyi vakit geçirmeni
istiyorum.
Büyümeni istiyorum.
Bir erkek olmanı
istiyorum.
Dur bir dakika.
Bu sana.
400.
Biliyorsun yani.
- Sana diyorum!
- Bırak beni!
- Hemen, pislik
herif.
- A..ına koyduğumun kadını!
Neden sakin
olmuyorsun, dostum?
Kız fahişe değil.
Sorun değil.
Kendim
halledebilirim.
Sorun değil.
Bu s..i olmayan ibne
daha çok senin tipin mi, Valeria?
S..tir git, Gilberto.
Bu kıza göre sikin
var mı sanıyorsun?
Bir şey sordum.
Sağır mısın?
Derdin ne, dostum?
Ah!
Kahretsin!
Çok salakçaydı.
En azından şimdi
arkadaşlarına anlatacak güzel bir hikâyen oldu.
Ne?
Haddimin bildirildiği mi?
Hayır.
Zavallı savunmasız bir kadına nasıl yardım
ettiğine dair.
Evet, haklısın.
Burası sıkıcı olmaya
başlarsa sopayla vurarak yıldızları temizleyebilirsin.
Eski kocam başımın çaresine bakabileceğim gerçeğinden hoşlanmazdı.
Dur tahmin edeyim.
Bu yüzden eski oldu.
Onu terk ettim ve buraya yani Manzanita'ya geldim.
Sana daha sonra bir
içki ısmarlayabilir miyim?
Yani güçlü bir
kadından korkmuyor musun?
Bana sopa
savurmaması şartı ile.
Bir şey yok, korkma.
Korkmuyorum.
Yani O orada durmak zorunda mı?
Sevmiyor musun?
Seviyorum.
Sadece İzleniyormuşum
gibi hissediyorum.
Çocuğun mu var?
Cehenneme gideceğim.
Adı ne?
Mati.
Ağlama.
Çok güzel, Amelia.
Senden hoşlandı.
Vallahi acemilerle
çalışıyorum.
Neredeyse kendini
öldürtüyordun.
- Ve sen!
- Ne?
Bir kadına mı aşık
oldun?
Hadi ama.
Hadi ama, Phil.
Beni öldürüyorsun.
Ondan hoşlandım.
Çok tatlı.
Ne var bunda?
Düdüklemek
istediğini sanıyordum.
- Çocuğu oradaydı.
- Eee?
Çocuğun bezini
değiştirebilsin diye 80 dolar ödedim.
Paranı mı istiyorsun?
Al.
Al bakalım.
Ben tuvalete
gidiyorum.
Evet, git bakalım,
salak.
Onları doğru
yetiştirmeye çalışıyorsun.
Şu senin seksi hatun
değil mi?
Adı Valeria.
Bir kere de yarı
medeni hareket etmeye çalışmayı dene.
Merhaba.
Merhaba.
Bu kuzenim, Lupe.
Lupe, bu da Eduardo.
Merhaba.
Merhaba.
Kuzeninin nesi var?
Eski kafalı.
Söyle ona,
halüsilasyon mantarı merhaba demenin doğal yoludur.
Ne yani?
Sen kullanmıyor musun?
Halüsilasyonlara
dayanamıyorum.
Binanın tepesinden
atlamaktan ya da cinayet işlemekten
korkuyor.
- İşte buradasın.
- Hadi.
- Hadi, Ed.
- Pekâlâ.
- Evet, Ed!
- Pekâlâ.
Ondan hoşlanıyorum.
Pekâlâ.
- Bunlar çok iğrenç.
- Sakın kusma, tamam
mı?
Kafayı bulmak ister
misiniz çocuklar?
Evet!
Hey, dostum!
Deliğe mi düştün?
Kira parası almaya
başlayacaklar!
Çok kısa sürdü.
Senden hoşlandı,
amigo.
Yapman gerekeni
biliyor musun?
Onu Palo Alto'ya
davet et.
Palo Alto'ya
gitmiyorum.
Ne demek istiyorsun?
Stanford'u terk
ediyorum.
Mektup
göndermeyeceğim.
Hey, beyler, ben
gidiyorum.
Şunu Mati'ye vermek
istiyorum.
Dostum,
sendeliyorsun.
Hayır, hayır.
İyiyim, gerçekten.
Hıp, hop.
Yavaş ol.
Gitmiyorsun.
Hayır, bana
ihtiyacınız yok.
Bir taksi çağırırım,
sonra görüşürüz.
Beni yeneceksin.
- Bu büyük babam.
- Pardon, bayım.
Burası inanılmaz.
Şu çiçeklere bak.
İnsana neşe veriyor.
- Öyle olmalı ki - Ölülerin üzgün olduğunu mu sanıyorsun?
Sen öyle düşünmüyor
musun?
Bence hayat dolu
dolu yaşanmazsa çok sıkıcı olur.
- Hadi.
- Yenileceksin.
Tanrı yok.
Çoğu insan bu
düşünceden korkuyor.
Ben çok rahatlatıcı
buluyorum.
Tek Tanrı yoktur.
Birçok Tanrı var.
Pardon.
Ne?
Dedim ki tek Tanrı yok.
Birçok Tanrı var, ve
içimizde yaşıyorlar.
Gariptir ki sınırı geçtiğimizden beri artık ben gibi hissetmiyorum.
Kim gibi
hissediyorsun?
Kendim gibi.
Bence sen uyuşturucunun etkisindesin.
- Cidden.
- Cidden mi?
Evet.
Hey!
Ateşin var mı?
S..tir!
Ödümü patlattın.
Pardon.
Sağol.
Dostum, iyi
görünmüyorsun.
Kafam kıyak.
Ne?
Bak, arkadaşımla
birlikte seni bırakabiliriz.
Tamam mı?
Neyse, adın ne?
- Phillip.
- Ándale.
Hey.
Binsene.
Hey, binsene.
Bin.
Bin.
Bu arkadaşım,
Phillip.
Amerikalı.
Ne diyeceğim?
Ben yine de
yürüyeceğim.
Kalk, bok çuvalı.
Saat kaç?
Bilmiyorum.
10. 00 filandır
Phil dün gece dönememiş.
Öyle mi?
Erken kalkmak
istersin sanıyordum.
On dakika daha.
Ona eğersiz mi
bindin?
Dostum, inanamıyorum.
Siz insanlar.
İşte bu yüzden
uyuşturucu kullanmıyorum.
Yani?
Onu doğal yönden düdüklemişsin.
Malı vermişsin.
Dostum, seninle
gurur duyuyorum.
Hamile kalırsa ya da
AIDS kaparsam?
Seni gururlandırır mı?
Hayatını nasıl
yaşıyorsun?
Kafamı kullanarak.
Öyle mi?
O halde Stanford'da kafanı kullanarak nasıl mahvolduğunu anlat.
Sen anlamazsın.
Dene.
Bakın, erken çıkmak
istediğimizi biliyor.
Nesi var onun?
Cep telefonunu
aramayı denedin mi?
Ulaşılamıyor.
Eee, ne yapacaksın?
Kafamda birkaç fikir
var.
Mesela?
Gönüllüler grubu
için çalışmak.
Uluslararası Yardım
Teşkilatı.
Malawi'de sulama
kanalları inşa ediyorlar ve
organizasyon için yardıma ihtiyaçları var.
Benimle taşak mı
geçiyorsun?
Hayır.
Çok güzel, dostum!
Sonra ne yapacaksın?
Bir Volvo alıp A..na
kodumun Demokratik Partisi'ne mi katılacaksın?
Hayret bir şeysin,
Eddie.
Seni tanıdığımı
sanıyordum.
Topa döndün.
Uyanık mısın?
Hey!
Phillip, değil mi?
Pasaportuna baktım.
Adım Randall.
Tanıştığımıza memnun
oldum.
Susadın mı?
Neredeyim?
Gökkuşağının öte
tarafında.
Biraz erimiş ama çikolata
sana iyi gelir.
Al.
Koku için üzgünüm.
Alışman gerekiyor.
Hey!
Gidin buradan!
Küçük pislikler.
Hey Benden ne istiyorsun?
Zamane adamısın,
dostum.
Çok yakında Papa ile
görüşeceksin.
Harika biridir.
Evet.
Olduğun yerde kal, sakin ol.
Bir şeye ihtiyacın
olursa bana söyle, tamam mı?
Yiyecek, su, ne
istersen.
İyisin.
Televizyon seyretmek
ister misin?
Sanırım burada bir
yere fazladan bir televizyon koymuştum.
Resepsiyon berbat
ama bu pisliği düşünmeyi unutturur.
Dostum, bekle.
Hey, hey!
Kimsiniz siz?
Hey!
Kimsiniz siz?
Burada ne işim var?
Arkadaşımız kayıp.
Anladın mı?
Kayıp.
Sorun nedir?
Afedersiniz.
Burada İngilizce
bilen var mı?
İngilizce mi?
- Evet.
- Evet.
İngilizce.
- İngilizce biliyor
musunuz?
- Hayır.
Bir dakika.
Defol!
Ramirez ile
konuşmadan gitmem.
Canın cehenneme!
- Ramirez gelmeden
gitmem.
- Rodriguez!
- Rodriguez.
- Emredin Komutanım.
- Bırak gelsin.
- Emredersiniz,
efendim.
Hayvanlarını buradan
götür.
Sorduğum kanıtlara
bakın.
Bak!
Boktan dünyaya hoş
geldin.
Evet?
Evet?
- İngilizce biliyor
musunuz?
- Evet, biraz.
Dostum, seni
gördüğüme sevindim.
Dün gece bir mezar
soydular.
Bir çocuğun cesedini
çaldılar.
Santillan'ın
Nganga'sı için!
Onun gelişi için
hazırlık yapıyorlar.
Hikâyeni
dinlememi istedin, ben de dinledim.
Ortağını unut.
Burası Meksiko
değil, Meksika hiç değil.
Burası sınır.
Sınırın anısı olmaz.
Burayı hatırlamak seni ölüme götürür.
Bak, başına bir şey
geldi, ve hiçbir kızla ilişkisi olmadı.
Bu konuda ne
yapacaksınız?
Üzgünüm.
Arkadaşınız en az 72 saat ortaya çıkmayana dek yapabileceğimiz bir şey yok.
Acele etmeyin.
Ortaya çıkacaktır.
Hassiktir!
Gitmesine izin
vermemeliydik.
Ailesine haber
vermeliyiz.
Ne diyeceğiz, tek
başına gezmesine izin verdiğimizi bir kadın
bulması için esrar içirip kafayı buldurduğumuzu mu söyleyelim?
Birkaç saat daha
bekleyelim, tamam mı?
Haber var mı?
Gelir diye Henry
oteli gözlüyor.
Bundan başka
yapabileceğimiz başka bir şey yok.
Her şeyi ben berbat
ettim, hepsi benim yüzümden.
Şu Amelia denen
kızın komşuları bir şey görmüş olabilir.
Oraları
araştırabilirsin.
İspanyolcam ile mi?
Hayır.
Benim dilimle.
Hadi.
Lupe.
Bu yürüyüşün ne için
olduğunu biliyor musun?
Kaybolanlar için.
Ne dedi?
İngilizce tam olarak
ifade edemiyorum.
Ortadan yok
olanlar gibi bir şey.
Nerelisin?
San Anton denilen
küçük bir bok kuyusundan.
Öyle mi?
Vinnie'nin
Pizzası'nı bilir misin?
Alvarez'de mi?
Teksas'daki en güzel
turtadır.
Evet.
Burada olduğumda
özlediğim tek şey odur.
Özlemediğim şey ise:
Amerikan kadınlarıdır.
Dünyanın en kibirli kadınlarıdır.
Hayatımı orada
kazanamadım.
İnanması zor.
Benimle alay mı
ediyorsun?
Hayır.
Los Angeles'da üç
tane, Phoenix'de de iki tane kadın benimle alay etmişti.
Hala cesetlerini
arıyorlar.
Demek istediğimi
anlıyor musun, şekercik?
Bak, ailemin biraz
parası var.
Bir telefon
edebilirsem.
Para ile ilgisi yok,
ana kuzusu.
Neyle ilgili?
Ruhlarla ilgili.
Ruhlar mı?
Dünya ruhlarla dolu.
Burayı öğrenmeden
önceydi, tamam mı?
Birine gününü
göstermişsem, yani öldürmüşsem beni
sinirlendirmiştir ya da o gün canım bir
şey istemiştir, anlıyor musun?
Sonra Papa bana başka bir yol gösterdi.
O isteği bana nasıl
kullanacağımı öğretti.
Bilir misin?
Nasıl yönlendireceğimi.
Ruhlarla bağlantı
kurmayı.
Palo'dan
bahsediyorum.
Palo- Mayombe.
Arıza Afrika'dan
olsa gerek.
Evet, ama benimle ne
alakası var?
Onunla konuşmak için
Papa seni kullanacak.
Sana ihtiyacı var.
Bu önemli bir
mesele, ana kuzusu.
Anlamadın mı?
Hayatın değişecek.
Bir anlam ifade
edecek.
Hissedebiliyorum.
Bir şeyler dönüyor.
Kötü bir şeyler.
İki aydır buradayım ama
bu durum farklı.
Boktan bir ülkede
yaşıyorsun.
Kusura bakma.
Galiba Amerika'da
şimdiye kadar kimse kaçırılmamış.
Kaçırıldığını
bilmiyoruz.
O halde ne?
Ne oldu?
Şurada duran araba.
Şoför bizi
seyrediyor.
Buraya geldiğimden
beri yeşil araba burada oyalanıyor.
Bak, paranoyaklaşma.
Belki de kız
arkadaşını bekliyordur.
Bir sorun mu var,
pislik?
- Evine dön, beyaz
adam.
- Bu Phil'in.
Hey.
Hey!
Vay kadın çocuğu.
Tanrım!
Hey!
Orada kimse var mı?
Randall?
Merhabalar!
Sorun nedir?
İşemem lazım.
Demin gitmiştin.
Yani, kakamı yapmam
lazım.
Donuma etmemi mi
istiyorsun?
Cesur arkadaşların
var.
Biliyor musun?
Ne demek istiyorsun?
Burunlarını
sokmamaları gereken yere sokuyorlar.
Bu iyi bir burnunu
kaybetme yoludur dahası da var.
Dur, dur, dur.
Pantolonumu da
çözmelisin.
İbneye filan mı
benziyorum?
A..na kodumun
Meksikalı'ları.
Kaçağım diye bana
devamlı pis işler yaptırıyorlar.
Çifte standart
yapıyorlar.
Hassiktir.
Buraya gel, kadın
çocuğu!
Buraya gel!
Hey!
Hey!
Lütfen!
Dur!
Hayır!
Buraya gel!
Bir daha kaçmaya
çalışırsan, götüne dinamit sokarım!
Anladın mı?
Evet.
Evet.
Televizyon hakkını
kaybettin, ibne.
Zincirleyin.
Çiftlikteki
uyuşturucu dağıtıcıları Palo-
Mayombe'nin müritleridir.
Ve rahipleri
Santillan adında biri.
Bir hafta önce iki tane adamı dükkâna geldi.
Konuşmalarına kulak
misafiri oldum.
Bir Amerikalı'yı
arıyorlardı.
- Buyurun, bayan?
- Açık mısınız?
Evet.
Bir şeyler almak
istiyorum.
Girin.
Parasını sonra
alırım.
Eğer Santillan
arkadaşınızı aldıysa yapabileceğiniz
bir şey yok demektir.
Ne diyorsun yani?
Arkadaşımızı
Meksikalı manyak bir dini tarikattan kurtarmamız
mı gerekiyor?
İnsanlara
gururlarının öldüğü gibi ruhlarının da
öldüğünü söylüyorlar.
Böyle insanlar her
şeyi yapabilirler.
Bu çocuklardan uzak
dur, Valeria.
Tehlikeli.
Afedersiniz, ama
tütsününüz var mı?
Var, hanımefendi.
Alayım.
Henry, dur bir
dakika.
Sakın bu heriflere
dalaşma.
- Taşak geçilmekten
bıktım.
- Polise gitmeliyiz.
S..erim polisi!
A..na kodumun işe
yaramazları!
Sakin olur musun?
Böyle çözemeyiz.
Belki de
müttefiklerimiz ile ve Birleşmiş Milletler ile görüşmeliyiz.
İşleri daha da
berbat edeceksin.
Zaten berbat değil
mi?
Nesin biliyor musun,
Eddie?
Sonuç olarak ödleğin
tekisin.
İşte bu yüzden
Afrika'ya kaçıyorsun.
Birine dalaşmak
ister misin, ha?
Ben nasılım, ibne?
Bana, FBI'a, CIA'e,
Piyade Askerler'e.
Şu pis kadını
buradan Ebu Garib hapishanesine götürsen, ha?
Öldü gibi görünüyor,
ha?
Göreceksin, piç.
Lütfen Hayır!
Lütfen, lütfen
Lütfen, lütfen - Hey!
- Git ananı becer,
ibne.
Hey!
Ne oluyor?
Nereye gidiyorlar?
Doktor şanlısın dedi.
Az daha tahtalı köyü
boyluyor muşum.
Gözlerinizin önünde
birine çatmayı denedim.
Ona Phil ve şu
Santillan denen züppeyi anlattım.
Adamın beti benzi
attı neyden bahsettiğimi bilmediğini
söyledi.
Sonra, beni korusun
diye bunu verdi.
Buraya kadar,
arkadaşlar.
Hoşça kalın.
Tanrım, Henry hadi
ama.
Yaralısın.
Düşün bir kere.
Düşünüyorum.
Ama bu adamların
başlattığı işi bitirmeye geleceklerini
düşünüyorum.
Onlardan polis bile
korkuyor.
Gördünüz.
Bakın, burada
kalırsak, kolay av haline geliriz.
Phil ne olacak?
O öldü.
O öldü, dostum.
Arkadaşınız mı kayıp?
Siyah saçlı, 20- 21
yaşlarında mıydı?
Yaşıyor.
Hayatım.
Burada ne işin var?
Amerikalı'yı görmek
istedim.
Onu gördün.
Şimdi git hadi.
Bunu kim yaptı?
Beni iyi dinle.
Eğer onun saçının
teline dokunursan Yatak odamın duvarını
derinle süslerim.
- Anladın mı?
- Evet.
Özür dilerim, patron.
Özür dilerim.
Amacı olmayan
şiddete inanmam.
Bunu Rendall'a
öğretmeye çalıştım ama Amerikalı
olduğundan kalın kafalı.
Bana ne yapacaksınız?
Ne yapacağımız seni
ilgilendirmez.
Sakin ol.
Eskiden hep
Meksikalı kullanırdım.
Ama sonuncusu çok cesurdu
çok inatçıydı.
Zaman geldi iş
birliği yapmayı reddetti dolayısıyla
büyü olmadı.
Tanrılar etkilenmedi.
Kararımı vermiştim gelecek sefer Meksikalı kullanmak yerine Amerikalı kullanacaktım.
Genç ve sevecen
birini.
Bana istediğimi verecek birini.
Neymiş istediğin?
Çığlık.
Lütfen, evime dönmek
istiyorum!
Hayır!
Santillan
uyuşturucuları kuzeye gizlice sokmadan uyuşturucuları
sınır polisinden gizlettirecektir.
Bunu yapması Şunu nasıl dersiniz, "un escudo mágico
de sangre"?
Kandan esrarengiz
bir kalkan?
İnsan kanından.
Ne?
Tanrı'ların
korumasına karşılık olarak onlara bir
kurban verirler.
Ne diyorsun sen?
Phil öldürülecek mi
diyorsun?
Santillan bugün
öğleden sonra geldi.
Bu gece ayini
gerçekleştirecek.
Dolunayda.
Ne yapacağız?
Amerikan FBI'ına
gidin.
Başınızdan geçenleri
anlatın.
Onlara Santillan ve
operasyonunun size anlattığım kanıtını sunun.
Meksika polisi bir
şey yapmazsa, belki sizinkiler yapar.
Onu bu gece
öldüreceklerini söyledin.
Vakit dar.
Arkadaşınızın yerini
biliyorum.
Çiftliğe gidip
elimden geleni yaparım.
Yarım saat sonra
otelinizde buluşalım.
Delil getireceğim.
Belki de onunla
gitmeliyiz.
Phil'i sevdiğimi
biliyorsun, değil mi?
Evet.
Tamam, bazen
kokainini kırardım ama Satın alacağımı
düşünürdüm, Eddie.
Şimdi bana ödlek demek istiyorsan, durma söyle.
Hak ettim.
Kendi kendime ödlek
derim, dostum.
Korkuyorum.
Valeria'yı bırakıp geliyorum.
Tamam.
Ed, bak dostum.
Daha önce dediğim Afrika'da beş parasız hendek kazmak
istiyorsan bana sorarsan manyağın tekisin
demiştim, ama cesursun.
Ay!
Bak, belki de
bizimle gelmen daha iyi olur.
Gelemem.
Burası güvenli
değil, Valeria.
Beni sınırdan öteye
kaçırır mısın?
Tamam.
Ne yapacağımızı
kararlaştırınca geri geleceğim.
Ben burada olacağım.
Valeria!
Bırak beni!
Neler oluyor?
Bilmiyorum.
Hiçbir fikrim yok.
Merhabalar!
Hassiktir!
Hassiktir!
Kahretsin!
Hassiktir!
Hassiktir!
Yardım edin!
Biri yardım etsin!
Yardım edin!
Yardım edin!
Kapıyı açın, bayan!
Beni öldürecekler!
- A..na kodumun
kapısını aç, bayan!
- Ay!
Sakın açma!
Hassiktir!
İmdat!
Yardım edin!
Yeter.
Hadi.
Konuşmak istemiyordu.
Ben konuşturdum.
Onu ben konuşturdum!
Konuşmak istemiyordu!
Henry.
Ne oldu?
Henry mi o?
- Evet.
- Nerede?
Çatıda.
Dostum, onu görmek
istemezsin.
- Şeridi
geçemezsiniz, bayan.
- Ne oldu?
Tamam, artık
gitmelisin.
Seninle geliyorum.
Anlaşmamız böyle
değildi.
Anlaşma umurumda
değil.
O arkadaşımdı.
Ne oluyor?
Gösteri zamanı,
fıstık.
Bir şey yok.
S..tir!
Tamam, tamam, tamam.
Oraya vardığımızda
ne yapacağız?
"Vardığımızda"
mı?
Sana yardım etmemi
istersin, öyle değil mi?
Hiç silahla ateş
ettin mi?
Evet.
Evet, ateş ettim.
Peki ya bir insana?
Hiç insana ateş
ettin mi?
Edebilir misin?
Evet.
Etmek zorunda
kalsaydım ederdim.
Herkes burada mı?
Evet.
O halde başlayalım.
Şimdi Chango'yu
uyandıracağız.
"Ölüm
gölgesi vadisinden geçsemde " yaratıcılığın
adına .”
hiçbir kötülükten korkmayacağım.
"Senin asan
ve yardımcıların, bana yardım edecektir.
"Düşmanımın
önünde "benim için bir yemek
hazırla.
Başımı yağ ile
yağla.”
- Duy beni, Chango.
Duamı duy.
- "Kendimi
çok mutlu hissediyorum.”
Sana kanı akan
beden getirdim.
Korkuyla çarpan
bir yürek getirdim.
"İyilik ve
merhametin hayatım boyunca beni takip edeceğini muhakkaktır " Acıdan
inleyen bir ruh getirdim.
"Ve sonsuza
dek Tanrı'nın evinde oturacağım.”
Eğer bu seni
memnun ederse bize güç ver "Ve sonsuza dek Tanrı'nın evinde
oturacağım.”
hala gölgeden,
gün ışığına çıkıp yürüme gücü.
"Ve sonsuza
dek Tanrı'nın evinde oturacağım.”
Yardım et, Tanrım!
Tanrım!
Asın.
Sakın ölmeyin.
Phil'in eşyaları.
Yürü, yürü, yürü!
Merhaba.
Beni hatırladın mı?
Bir yıl önce
Meksiko'da ortağımı öldürüp beni sağ bırakmıştınız.
Polis misin?
Pislik herif beni öldürmeliydin.
Öldürdüm zaten.
Hayır, seni aşağılık!
Çocuk nerede?
Cesedi mi ruhu mu?
Hasta kadın çocuğu.
Papa!
Devam et.
İstiyorsan çek
tetiği.
Piç herif.
Seni Nganga'ma
kurban edeceğim.
Amerikalı'ya eşlik
edebilirsin.
Kaybolun!
Ulises!
Gidin buradan, piç
kuruları, anladınız mı?
Tamam mı?
S..tir!
Kalkma!
Gazla!
Çanta nerede?
Burada.
Gördün mü?
Gördün tabi.
Dayan.
Seni tedavi
ettireceğiz.
Ed, onlara
hikâyemizi anlat.
Kendin anlatacaksın.
Söz ver!
Lütfen yardım
edebilir misiniz?
Vurulan biri var.
Bayım.
Hadi!
Bırakma kendini.
Eli buz gibi.
Hayır.
Tüh.
Ona sınırın ne kadar
uzakta olduğunu sor.
Sınır ne kadar
uzakta?
Ön kapıdan çıkın.
İki kilometre sonra
nehre geleceksiniz.
Dedi ki Oraya yürüyerek gidip iki kilometre sonra nehri yüzerek
geçecekmişiz.
Tamam.
Biraz yiyecek alalım biraz da su, karşı tarafa yüzerek geçeriz.
Bayım.
Bayım?
Buradalar.
Ne?
Onları gördün mü?
Kahretsin!
Dinleyin kadın
çocukları!
Başınız büyük belada!
Haberiniz yok!
Önemli bir adamı
öldürdünüz!
Bir Tanrı'yı!
Silahlarımız var
kaybedecek bir şeyimiz yok.
Öleceğiz.
Hayır, ölmeyeceğiz.
Tamam.
Koş.
Kahretsin!
Tamam, tamam, tamam.
Burada kal.
Arkayı kontrol
edeceğim.
Tamam.
Bayım?
Bayım?
Kadın çocuğu Tanrım.
Aman Tanrım.
Kahretsin.
Ed.
Hassiktir!
Hadi, atın
silahınızı!
Söz veriyorum çabuk
halledeceğim!
Kaç!
Hoşuna gitti mi?
Neye bakmayı
seviyorum biliyor musun?
Gebertmeden önce bir
kadının gözlerine bakmayı.
Hadi bakalım.
Aç ağzını.
Hadi bakalım.
Teşekkürler.
Gördün mü?
Hoşuna gitti mi?
Bir şey mi kaçırdım?
Bana eski karımı
hatırlatıyorsun.
Hayır!
Hayır!
Hassiktir!
Acıttın kadın çocuğu!
Piç!
Kadın çocuğu!
Bak, dostum.
Dövüşmek
istemiyorum, tamam mı?
İstemiyorum.
Lütfen.
Seninle dövüşmek
istemiyorum.
Dövüşmek istemiyorum.
Dostum.
Hayır Lütfen.
Hayır, lütfen!
Hayır Hayır!
Lütfen yapma
Yapma Dövüşmek istemiyorum Yeter.
Yeter.
Lütfen, beni öldürme.
Lütfen yapma Hayır!
MEKSİKA'LI
YETKİLİLER DÖRT KİLO SAF KOKAİN ELE GEÇİRDİLER.
KAZANLARIN
YANINDA YIĞINLA İNSAN SAÇI BULUNDU.
BİR TARİKAT ÜYESİ
POLİS BARİKATINI AŞARKEN YAKALANDI.
SORGULANDIĞINDA İNSANLARI KURBAN ETMENİN VE NGANGA'NIN
GÜCÜNÜN KENDİSİNİ GÖRÜNMEZ KILDIĞINI SÖYLEDİ.
ÇİFTLİKTEKİ TOPLU
MEZARDA ELLİDEN FAZLA CESET ÇIKARILDI.
BEYİNLERİ VE
OMURİLİKLERİ ÇIKARILMIŞTI.
ED VE VALERIA,
RIO GRANDE NEHRİNİ GEÇERKEN ABD'Lİ YETKİLİLERCE TUTUKLANIP SORGUYA ÇEKİLDİLER.
TARİKATIN BİRKAÇ
ÜYESİ HALA SERBEST VE OLAY HALA SONUÇLANMADI.
« Prev Post
Next Post »