Hırsızlar (2012) Dodookdeul
| |
Yönetmen:Dong-hun Choi
Senaryo:Dong-hun Choi, Lee Gi-Cheol
Ülke:Güney Kore
Tür:Aksiyon, Suç
Vizyon Tarihi:25 Temmuz 2012 (Güney Kore)
Dil:Korece, Çin Lehçesi, İngilizce, Çince, Japonca
Müzik:Pa-lan Dal, Yeong-gyu Jang
Nam-ı Diğer:The Thieves
Oyuncular
Yoon-Seok Kim
Jung-jae Lee
Hye-su Kim
Ji-hyun Jun
Simon Yam
Özet
Popeye (Lee Jung-jae), yardımcısı Jampano (Kim Soo-hyun),
anne kız numarası yapan alkolik Chewing Gum (Kim Hae-sook) ve seksi hırsız
Anycall (Jun Ji-hyun) ile beraber Leesung Galeri'nin varlıklı sahibinden nadide
bir eseri çalarlar. Ertesi günse Popeye'yi yakalamaya çalışan ve her adımını
takip eden polis memuru (Ju Jin-mo) tarafından tarafından basılırlar.
Kore'den kaçmak zorunda kalan çete Hong Kong'ta Popeye'nin
eski patronu Park'ın çetesine katılır. Çete lideri Park'ın amacı Makau'de ağır
güvenlik önlemleriyle korunan bir kumarhaneden 30 milyon dolar değerindeki
"Güneşin Gözyaşları" isimli elmas kolyeyi çalmakt
Altyazı
Sonunda sizinle tanıştığım için minnettarım.
Kusuruma bakmayın, dergi
röportajlarıyla meşguldüm.
Hayır, sizin ne
kadar meşgul olduğunuzu biliyorum.
Böyle geldiğim için
özür dilerim.
Yürüyüşe çıkmıştım
da.
Lütfen, bu kadar
resmi olmayın.
- Bize çay getirin.
- Unut gitsin.
O Royal Salute mi?
Alabilir miyim?
Bana bugün sert bir
içki lazım.
Peki, kızım
bekaretini size sundun mu?
Anne, bu kadar
kabalaşma.
Bir kere sürmeyle Mercedes
bile 2. el araba olur.
Size iyice bir
bakayım.
Hayır, tüm
vücudunuza.
En azından deforme
değilsiniz.
Çok zengin misiniz?
Peki, bu bina sizin
mi?
Hayır, ölene dek
babamın.
- Ya, resim galerisi?
- Sevkiyat şeklinde.
Övünmek istemem ama koleksiyonum halkın görmesi için çok değerli.
- Bakabilir miyim?
- Neye?
Koleksiyonunuza.
Elbette.
Burada kal, biraz
yalnız sohbet edeceğiz.
Sakız!
Sakız mı?
Doğru!
Üzgünüm tatlım,
annem biraz tuhaf biri, değil mi?
Çok yenilikçi biri.
Anne, bu taraftan.
Gidelim lütfen.
Olur, yolu gösterin.
- Geri döneceğiz!
- Tamam.
Sonra görüşürüz!
Gösteri başlasın!
Ateş edin.
İyi atış, Zampano.
Bu atışı ben yaptım.
Ne zaman sıra Zampona'ya
gelecek?
Gidelim.
Çok mutlu görünüyor.
Burası pahalı bir
buz dolabı gibidir.
Herhangi bir problem
çıkınca sistem 3 dakika içinde bunu çözer.
Ama anneciğim, lütfen
bu kadar resmi olmayın.
- Siz de eskiden
ressammışsınız, değil mi?
- Kızım ressam
olduğumu mu söyledi?
Evet, hayatınızı
tamamen romantizmle ve dinamik şekilde geçirmişsiniz.
Gidelim mi?
Bakmamalıyım.
- Beni aşağıya indir.
- İniyor.
Çok hızlı!
Çok hızlı!
Leğen kemiğim Açıkçası, bu müzede ki her şeyin sahte olduğu
söylenir.
Lütfen içeri girin.
Zenginliğiniz
hakkında soru sorduğum için yüzeysel olduğumu mu düşünüyorsunuz?
İçten biri olduğunuzu
düşünmüştüm.
Yüzeysel biriyimdir.
Doğru ama size bir şey söyleyebilir miyim?
Kızım turnayı
gözünden vurdu.
Başım Anneciğim.
Anneciğim.
Anneciğim.
- Anneciğim iyi
misiniz?
- İyiyim.
Şimdi, benimleyken
rahat görünüyorsunuz.
Belki birazcık
rahatımdır.
Bu taraftan.
- Bu muhteşemdi.
- Benim için bir
zevkti.
Saatlerin çalmasına
3 dakikamız var.
Geri sayım başladı.
- İçeride misin?
- İçerideyim.
Bu şifre çözücü
nerede ki?
İşte burada.
- Tamam.
Zampano, beni çıkart.
- Tamam.
Sonra görüşürüz.
Biraz daha zamana
ihtiyacım var!
Chewingum, onu oyala!
Anne, iyi misiniz?
Dur!
Tatlım.
Neyin var?
İyi misin?
İncindin mi?
Yardım et bana.
Hayat zaman geçtikçe
zorlaşıyor.
Bu adamı elinde sıkı
tut.
Kötü biri değil.
Bir dakika.
Bir dakika.
Alarm nereden
geliyor?
Sizin özel
deponuzdan geliyor.
Ama ben az önce
oradaydım.
Hanım efendi!
Hanım efendi!
Üzgünüm, ama
çantanızı açmamız lazım.
Bir sorun mu var?
Annemi mi
suçluyorsun?
Bay Lee, şu an bu
çantayı açtırırsan, kızımı bir daha göremezsin.
Ne yapalım?
Açın.
Burada yok.
Onlara bunun sadece
bir güvenlik protokolü olduğunu söyleyin.
Ama aşkta protokol
yoktur.
Gidebilir miyiz?
O, gerçekten harika.
Bu güzellik ulusal müzeye
ait.
Ama, burada niye az
para var?
Bunu şimdi piyasaya
koyamazsınız.
Çoktan izleme
listesine alınmıştır.
Kalanını 2 yıl
içinde vereceğim.
Ne yapacaksınız?
Ne yapabiliriz ki?
Onu böl.
Payımın kalanını
saklayacağım.
Unut gitsin.
2 yıl içinde uğrayıp
alırım.
Tüm payımı şimdi
alabilir miyim?
Tüm düşündüğün para
mı?
Meslektaş ruhu yok
mu sende?
Meslektaşım
vereceğini söyledi ya.
5 ay boyunca o salağın
üzerinde çalıştım.
Geçen gençliği
sadece nakitle telafi edeceğim.
O galeri müdürüyle
yattın mı?
Hayır, ama neden bu
seni ilgilendiriyor?
Çok da büyük bir
başarı değil.
Elinde sadece 5 ay
mı tutabildin?
Chewingum!
Ben seks objesi
miyim?
Kiminle konuştuğuna
dikkat et!
Saygın nerede senin?
Bu mizacın düzenli olarak
sevişmediğinden kaynaklanıyor.
Sevişmen mazi de
kalmadı mı?
Ya, o nasıl?
Sana cidden onu ayarlayayım mı?
Kavga etmeyin.
Sonraki iş ortağımız
çok etkileyici biri.
Size Macao Park'tan
bahsetmedim mi?
Macao Park kim?
Bahsettiğin şu kalleş
olan kişi, değil mi?
Adamım, tellerin
üzerinde göklere uçardı.
Evet, doğru
Popie'nin eski patronuydu.
Ne patronu be!
Sadece bir iş
ortağıydı.
Peki, kim o?
Ne deli saçması ama O, 24 yaşındayken 700 dolar ile Macao'ya
gitti.
Ne kadar kazanmıştı?
8 milyon dolar.
Bu yüzden ona
''Macao Park.
'' derler.
Başkalarının
yaptıklarını umursamam.
Bana ait olmadığı
sürece sallarım.
- Peki, bu işi
yapacak mıyız?
- Macao Park ile
birlikte yapacağız.
O pisliğe nasıl
güveneyim?
Bize Çin'de
katılacakmış.
Hangi cehennemden paranın
kokusunu aldılarsa!
Müziği açın!
- Saklayın!
- Parayı al!
- Popie, işlerin iyi
gidiyor mu?
- Tünaydın!
İş, ona sahip
olanlar için iyidir.
Daha kovulmadın mı?
- Lesung
Galerilerini duydun mu?
- Evet, biliyorum.
3 aydır o galerinin
peşindeydik.
O beş para etmez
serseri Çin'den bir şey aldı.
Çin’den çalıntı eşya
alıp satan herifin adı ne?
- Wei Hong, efendim.
- Evet, o.
- Neden bu kadar çok
çakmağın var?
- Birini alabilirsin.
Sağ olasın.
Neyse, o dün soyuldu.
Ayrıca yerel polis
karakolu, kamu güvenliğini sağlamak için çalıştı.
İşler çok karışıktı.
Küllük versene.
Bunu kullanabilir
miyim?
Tabii olur.
O Bir
küllük.
Sen olsaydın, nasıl
içeri girerdin?
Sonraki binadan
uçarak geçmek için bir tel kullanırdım.
Fotoğrafları ona
göster.
Bu tam olarak içeri nasıl girdiklerini
gösteriyor.
Şu seksi kızın
yanında ki Chewingum değil mi?
Bu mu?
Bu Chewingum mu?
Uzun süredir onu
görmemiştim.
Onu, şunun telefonundan
ara.
Bakalım Telefonunu kapat.
Orada bıraktım.
Evet, şu an burada.
Bu benim işim
olsaydı, onu kullanmazdım.
Emirleri iyi
dinlemez ve çok fazla içki içer.
Sabırsızdır.
Böyle CCTV'ye
yakalanır.
Ama neden burada cehennem
azabına uğruyorum?
Bir kere suç
işlersen, her zaman işlersin.
Öyle mi?
Telefonunu açmıyor.
Başka bir tane daha
mı çalmak istiyorsun?
Bisikletin üstünde
oldukça fotojeniksin.
Bu ben miyim?
Bütün bu suçlarla
itham mı ediliyorum?
Ayrıca onu açmak
istiyorsanız, bana arama emrinizi gösterin.
Tüm istediğim
çalıntı mal.
Bunun yerine seni yakalamaya mı çalışayım?
3 ay boyunca gölgen
mi olayım?
Ya da yasanın tadına
mı bakmak istersin?
- Yasayı tatmak
biraz yavaş olmaz mı?
- Senin için
hızlandıracağız.
Yarın emri alıp,
sana geleceğim.
Gidelim.
Allah kahretsin!
Dışarı çıkın, çıkın.
Telefonum.
Bunu almayı
unutmuşum.
Ulusal hazineye
tükürdü.
Yurtdışına gideceğiz.
Neden oraya
gideceğiz?
Popie şu an 5-0 oldu.
Uçarak mı gideceğiz?
Ne yapalım?
Onu bozguna uğratsak
mı?
Niye bana soruyorsun
ki?
Sabırsızım ve deli
gibi içerim.
Yolculuk için bir
şişe paketleyeceğim!
Hepinize iyi
tatiller!
Benim gitmemem lazım.
Yurtdışında ölmekle ilgili bir rüya gördüm de.
Audrey Hepburn bile
öldü.
Sen de bir gün
öleceksin.
Bu işte beraberiz.
Kötü rüyanı satın
alacağım.
Ciddi misin?
İyi o zaman!
Gel de rüyamı al!
Chewingum'u hiç
sormadı.
Sadece tel
takımındakileri sordu.
Sahi mi?
Ama Yenicall
gidecek, değil mi?
Yenicall!
Bu arabayla gidip hapishaneden bir konuk getir.
Bunu hala Mercedes
diye mi çağırıyorsun?
- Pepsee gelecek yıl
çıkacak, değil mi?
- Şartlı tahliye
edildi.
Pepsee'de kim?
- Gitmiyor muyuz?
- Beni tanıyor musun?
Nasıl tanıyayım?
Arabamı sen kullan.
Ben kullanamıyorum.
Ünlü müsün?
Bu nedenle
yakalandım.
Zengin misin?
Zengindim.
Peki, ne oldu?
Biz hırsızlar,
pahalı şeyleri çalar, onları ucuza satarız.
Hepsi kendimize
karşı bir savaştır.
Gülüyor musun?
Savaşacak çok şey
varken niye kendinle savaşıyorsun?
- Benden
hoşlanmamış, gibisin.
- Hayır, senden çok
hoşlandım, abla.
- Benden hoşlanma.
- Sadece ben senden
hoşlansam yeterli.
Değil mi?
Yaşlı kadınlarla iyi
geçinirim.
Kenara çek.
Affedersin, fazla
zamanımız yok.
Bana zamandan
bahsetme.
Peki efendim.
Hoş geldin.
- Bu Chewingum.
Tanıyor musun?
- Ablayı nasıl
tanımam?
İşinde bir efsanesin.
Nasılsın?
Beni övme.
Artık yaşlandım.
Japonya'da olduğunu
duymuştum.
Popie beni sürekli işlerin
içine sokuyor.
İçki gibi kokuyor.
Yine mi içtin?
Kızım boşandığı için
içtim.
Sağlığımı korumak
için günde bir bardak içerim.
Bu Zampano.
Bize bir dakika izin
verin.
Hala güzel.
Nesi güzel?
Bana göre süper kaltağa benziyor.
Ama ikisi çıkıyorlar
mı?
Şimdi patron sen
misin?
Emekli olacak mısın?
Sadece, Macao
işinden sonra olacağım.
- O serseri beni
davet etti mi?
- Hala hapiste
olduğunu sanıyor.
Gideceksek bana söz
ver, onun derisini soyacağım.
Aynı fikirdeyiz.
Ayrılabilir misiniz?
Niye, çok kazandığım
için mi?
Siz kara
listedesiniz.
Sahi mi?
Teşekkürler.
Yakında görüşürüz.
Sonraki sefer
olmayacak.
Asla bilemezsin.
Chen, ben Macao Park.
Balığa gidelim.
Olur, nereye?
Orada görüşürüz.
Hemen aramadın mı?
Sana 5 dakika içinde geleceklerini söylemiştim.
Çok üzgünüm.
Onun aradığını
sanmıştım.
Çok üzgünüm.
Üzgünüm, üzgünüm
kazayla bastım.
Çağrıların yarısı
yanlıştır.
Shaowen!
Kahve nerede kaldı?
Kahve mi?
Hayır, sağ olun.
Banyoyu kullanabilir
miyim?
Gerçekten 5 dakika
da geldiniz.
Tam zamanında geldik.
Kuyumcuda ki yanlış
alarmmış.
Bildirecek bir şey
yok.
Teşekkürler.
Tekrar teşekkürler.
Teşekkürler.
Geri dönelim.
Onu aradın mı?
Bizi Tai Ji'den
çağırıyorlar.
Dikkat edin.
Hoşça kalın.
Seni entrikacı
kaltak!
Bunu nerene
istiyorsun?
Burana mı?
Yoksa burana mı?
Sadece nakit.
Oyalanmayı bırak.
Sen güzelsin.
Peki, Chick iş için
bize katılacak mı?
Korelilerin kasayı
açmasına izin veremem.
Seksi mi?
Umarım gençtir.
Senden seksi olduğu
kesin.
İşte geliyor.
Hiç değişmemişsin.
Sen de aynısın.
- Birlikte
çalışmıştık.
- Sonunda.
Hala aynı
görünüyorsun.
Baban hala çalışıyor
mu?
Neler yapabileceğimi
gördükten sonra emekli olacak.
Bu, o mu?
Andrew!
Ne?
Ne dedin?
Neden Kantonca
konuşuyorsun?
Benimle alay mı
ediniyorsun?
Hayır.
- Beni aşağılıyor
musun?
- Tabii ki hayır!
Merhaba!
Merhaba!
Ne zaman Kore'ye
gideceksiniz?
Yarın.
- Koreliler her
zaman yalan söylemez mi?
- Kesinlikle
söylerler.
- Ve Macao Park'ta
bir Koreli.
- Kesinlikle öyle.
Korelilerin Allah
Belasını versin.
- Onunla daha önce
çalıştın mı?
- Bir zamanlar.
Şu bıyıklı olan
Macao Park mı?
Daha buraya gelmemiş.
Bakın, buraya geliyorlar.
- Şu kirli hallerine
bir bakın.
- Dikkatli olmalıyız.
Ne ekersen onu
biçersin.
Hadi gülümseyin.
- Geri zekalılar, bu
sıcakta böyle giyinmiş.
- Köylü salaklar
gibi sırıtıyorlar.
Bu Koreli Piliç
ateşli olsa da kesinlikle estetik
ameliyat geçirmiştir.
Öyle mi düşünüyorsun?
Tadalım.
Yavaştan alacağım.
Onları başından
alaşağı edeceğim.
Bazı vücutlar
seksidir.
Ve güzel bir yüzleri
vardır.
Bu koca kafa ne
diyor?
Normal de Korelilere
güvenmem ama seni görünce kalbimi sana açmak istiyorum.
Kaybol, puşt.
Puşt mu?
- Bana puşt dedi!
- Otur.
Çince konuşabiliyor
musun?
O, yarı Koreli yarı
Çinli adam ne dedi?
Sana estetik
ameliyat oldun mu diye sordu.
Koca kafalı serseri
bu şekilde doğmanın ne kadar zor olduğundan haberin var mı?
Sakin ol.
Sessizce bekleyelim.
Ölmek mi istiyorsun?
Orospu çocuğu Kolumu mu tuttun?
Kolumu mu tuttun?
Sert çocuk!
Sana ateş edemem mi
sanıyorsun?
Seni geberteceğim!
Kıpırdama.
Üzgünüm.
İyiyim.
Sıcak!
Sıcak!
Soğuk su!
Soğuk su!
İyi misin?
Koreli misin?
Koreliyim!
Popie ile birlikte
mi geldin?
Macao Park sen misin?
İçki kokuyorsun.
Tut bunu.
- Bekle, bekle!
- Sen, tel de
yürüyen kişi olmalısın.
Dikkatli ol, eteğim
kısa.
Kısa etek ve uzun
saç Bir bayanın olması gerektiği gibi.
Girelim mi artık?
Biz de seninle
tanıştığımız için memnunuz.
Geç kaldığım için
özür dilerim.
- Seni görmek güzel,
Chen.
- Uzun zaman oldu.
Oturun, herkes
otursun.
Otur, otursana.
Aradığım herkes
gelmiş, birbirinizle daha sonra tanışırsınız.
Hepiniz kendi
alanınızda birer profesyonelsiniz.
Profesyonel Profesyonel.
Sen de, Popie.
Senin yanında
sıradan bir hırsız sayılırım.
Haklı mıyım, Chen?
O zaman, işimize
bakalım.
Chen, silahlar Bunlar çok büyüktür.
Çok ta ağırdır.
Hadi ama Bu bir, bu da iki.
Al bakalım.
Nereyi soyacağız?
Kumarhaneyi.
Delilik bu!
Kesinlikle delilik!
Bir kumarhaneyi mi
soyacağız yani?
Neyin peşindeyiz
peki?
Hedefimiz, 'Güneşin
Gözyaşı'.
O bir elmas.
Güneşin Gözyaşının,
tahmini değeri 30 milyon dolar.
Tokyo'da bir sergi
sırasında çalındı.
Çalanın Hong Konglu
olduğu tahmin ediliyor.
Kim bu kadın?
Macao'ya elması
getiren kadın, Tiffany Teli çekecek olan
sen misin?
Önce benimle doğru
konuş.
Bu benim çakmağım.
Patronun olduğumu
sanmıştım.
Hepiniz büyümüşsünüz.
İki eski arkadaşımı
da getirdim yanımda.
Uzun zaman oldu.
Size katılabilir miyim?
İçmeyi bırakmadın mı
hala?
Bana bunlar dokunmaz.
Değişmişsin Seninle biraz konuşalım.
Neden olmasın.
- Pepsee'yi neden
getirdin?
- Kasayı açmak için.
Kasayı açacak, yoksa
anlaşma da yok.
Tamam kasayı açın.
Ellerin hala
yumuşakmış.
O kadar da yakın
değiliz, unuttun mu?
Bekle, bekle, bekle!
Elimi acıttın.
Kasayı nasıl
açacağım şimdi?
Hala rol
yapamıyorsun.
Chewingum kalabilir.
Ama Pepsee'yi geri
gönder.
Şu aptal bıyığı da
çıkar.
Piç kurusu Olanlar için özür dilerim.
Nerede kalmıştık?
- O kadın Tiffany,
değil mi?
- Bu sandığımızdan da
güç değil mi?
O, Wei Hong'un
metresidir.
Yani Wei Hong'u mu
soyacağız?
Neden?
Korktun mu?
- Ne?
- Wei Hong kim?
Wei Hong'un kim olduğunu, nasıl göründüğünü hatta nereli olduğunu bilen yok.
Tek ayrıntı elinde
kelebek dövmesi var.
Evet, kelebek
dövmesi görürseniz ölürsünüz.
Bıyıkların Ne olmuş, bıyıklara?
O Çinli piçi
tanıyorum.
- Meşhur biridir.
- Evet, öyle
olduğuna ne şüphe.
Duyduğuma göre, bu
aralar silah satıyormuş.
Bekle, ne kadara
satacaksın?
20 milyon dolar.
Kahretsin!
20 milyon dolar!
- Kime satacaksın
peki?
- Kim olabilir?
Güneydoğu Asya'da
çalıntı malları toplayan bir grup üyenin listesi burada.
Malezya'lı
Boonhyungtan, Singapur'lu Weechung ve
Hong Kong'lu Wei Hong!
Wei Hong'a geri mi
satacaksın?
Onu tanımıyorsunuz
bile.
Ben tanıyorum.
Onunla önceden
tanışmıştım.
Wei Hong'u tanıyor
musun?
Vazgeçmek mi
istiyorsunuz?
Tamam, hadi yapalım.
Bu bilginin kaynağı
kim?
Güzel soru!
Kadın Rolls Royce
ile geldi.
Sandalye lütfen.
Ekibin bu mu?
Sorularınız nedir?
Tiffany düzenli
olarak kumarhaneye gider.
Kumarhane kasasında
elması mı tutuyor?
Kumarhane de
kasaların olduğu yere hiç kimse giremez.
O zaman nerede?
30.
katta ki dairede.
Kolay o zaman o, alt
tarafı otel odası.
Güven Güvenlik!
Güvenlik!
30.
katta ki her köşede termal kameralar vardır.
İki kasa var, ama
şifrelerine dair hiç bir fikrim yok.
Kapılar manyetik
alanla korunuyor.
Tiffany 4 yıl önce
kalp pilinin takıldığı bir ameliyat oldu.
Ve güvenlik
sisteminden dolayı ondan başka kimse içeriye giremez.
Tabii sizin
dışınızdaki insanlar, değil mi?
Mucize gibi.
Elbette, mucizeler
konusunda uzmanızdır.
Güzel.
Kasadaki tüm parayı
alın.
Sizinle de hiç
tanışmadık.
Kimsin sen?
Tiffany benim kız
kardeşim, üvey kardeşim.
Ben kalıyorum.
Sen gidecek misin?
Hayır, hayatım
silahlar olmuş bir kere.
Güzel!
Hadi bunun şerefine
içelim.
Şehir faresi!
Bardak getir bize.
Teyze!
Benim bir üniversite diplomam var.
- Ve Seuol'de de
yaşadım.
- Öyle mi?
Pepsee, katıl bize.
Bir şeyler içelim.
~4 yıl önce, Seoul~ Pozisyonumuzu
aldık.
İndir şunu.
İşte geliyor.
Macao Park ilk sen
çık.
Tamam, dur.
Bekle.
Sorumluluğu al.
Ne için?
Kadınların kalbini
çaldığın için.
Bu suç mu?
Acele et, polisler
devriye geziyor.
İndir.
İşte gidiyoruz.
- Bekle, bir sorun
var.
- Telde gariplik var.
Bir şey mi oldu?
İyi misin?
Tel koptu.
Macao Park düştü!
- Sen orada kal,
geliyorum ben!
- Hayır ben de
iniyorum!
Olmaz alarm devreye
girer.
Polisler geliyor,
çık hemen.
Beni duyuyor musun?
Çık!
Ne oldu?
Polisler onu buldu
mu?
Hayır.
Yakalanmadı yani.
Ama neden aramıyor?
Altınların değeri
yaklaşık 3 milyon dolar, sen olsaydın arar mıydın?
- 3 gün oldu.
- Çoktan 3 gün oldu.
Kimsiniz?
Bekle bir dakika.
Onu içeri al.
İçeri gel.
Busan harika olur.
15.
katta 2
oda olsun lütfen.
Tamam.
Şartlı tahliye
edildiğini duydum.
İşlerin nasıl?
Kore buradan daha
güzel.
Organize olamadan
çalmak çok zor.
Bu tutumun neden?
Özür dilersin
sanmıştım.
Özür dileyecek bir
şey yok.
O zaman altınlara ne
oldu?
İkiniz de sağ olun.
Altınlarla kaçtığımı
mı sandın, yoksa?
Ben hırsızım, ne
olmuş yani?
- Sağ ol.
- Sağ ol.
O gün aramızda bir
şeyler oldu sanmıştım.
Biz Romeo ve Juliet
gibi değiliz.
Elbette değiliz.
O zaman kasayı
açamayacağımı mı sanıyorsun?
Bunu 5 saniyede
açarsan, bizimlesin.
3 saniye Hile yaptın.
Ben de bir hırsızım,
ne olmuş yani?
Macao'da görüşürüz.
Aldın mı?
Güneydoğu Asya
çalıntı malların alıcı listesi.
Tamam!
Elmaslar bizimdir!
Tam olarak aynısı
yapabilecek misin?
Tabii ki.
Benim.
Sana bahsettim 'Güneşin Gözyaşını buldun mu?
Evet, aynen öyle.
Şarabı getir.
Tamam.
Lanet olsun!
Kopyasını çıkarmak
ne kadar sürer?
Zirkonyum 3 gün
sürer, ama para sorunu var.
Sana 20.
000 dolar vereceğim, Macao'ya
gönder.
Her şey hazır.
Cidden, neredeyse
yurt dışında ölüyordum.
Şuna bakın.
Küçük kardeşimizin sporu nasıl gidiyor diye
bakmaya gelmiştim.
Baksana.
Bu durumda kalan
çoğu kadın telaşlanır.
Ama ben yapmam.
Neden mi?
Çünkü bunu bana hep
yaparlar.
Seni küçük serseri, öpüşürken
dudaklarını rahat bırak.
Siz ikiniz şarap mı
içiyorsunuz?
Hayır, hayır.
Sen de iç.
Ben gidiyorum, tamam
mı?
Abla, hadi içelim.
Macao Park, şimdi
mahvoldun!
- Popie, hazır mı o?
- Gidip altınları
alalım.
Tamam, neredeyse
bitti.
- Ne oldu?
- Macao Park düştü!
Halat mı koptu?
Polisler gelecek!
Çabuk dışarı çık!
- Peki altınlar?
- Hepsi Macao
Park'ta.
Neden hepsi o piçte?
CCTV kanıtları
incelendikten sonra, polis şüphelinin bir fotoğrafını yayınladı.
İçelim mi?
Ne kadar oldu?
Bir ya da iki hafta.
Şimdi anladım, o
geri gelmeyecek.
İyi misin?
Benim yanımdasın,
değil mi?
Sabah Beni polise götür.
Başlayalım!
Kes şunu!
Çok sıcak!
Kokuyor burası.
- Ne boktan bir yer
böyle!
- Çok iğrenç!
Bundan sonra bu
telefonları kullanın.
Herkes iletişim
halinde olsun.
Bu Blackberry.
Ayrıca dosyaları
okuyun, herkesin yapması gerekenler orada yazıyor.
Bekleyin.
Cüzdanım yok!
Hırsızlarla çalışmak
beni delirtecek!
Julie, sen misin?
Tabii ki de değilsin.
Çok ciddiyim.
Kim de?
Koreli vatandaşlarım
sizin aldığınızı biliyorum.
Sen!
Bana dokundun.
Neden?
Ne içindi o, yoksa
benden hoşlanıyor musun?
Andrew!
Gürültü yapma!
- Kızıyorum ama!
- Ben de işe
başlayacağımız için çok heyecanlıyım.
Biz bir çift mi
olduk?
Hem de Japon çifti
mi?
- Sorun mu vardı?
- Hayır, sorun değil.
Teşekkür ederim.
Osaka da 3 yıl
yaşadım.
Ben Tokyo'luyum.
Öyle mi?
Öncelikle,
masadakilere güven sağlayın.
Japon çifti oyunda
ortaya cömertçe para koyan bir izlenim bırakacak.
Hatta Jonny onlara karşı bir miktar bahis koyacak.
- Merhaba - İyi
şanslar, iyi şanslar.
İkincisi, binayı
inceleyin.
Katlardaki yerleşimi
ve personel giriş çıkışlarına bakın.
Andrew.
Efendim, buraya
girmek yasak.
Burada Pekin Ördeği
yok mu?
- Hayır, muhtemelen
aşağıdadır.
- Peki, sağ ol.
- Bugün en çok
hangisi lezzetli?
- Hepsi.
- Baban taburcu
edildi mi?
- Evet.
Andrew, daha sonra
güvenlik odasını kontrol edecek.
Daha sonra Tiffany Wei Hong'un elmasıyla Macao'ya gidecek.
Kumarhane müdürü onu
karşılayacak.
Popie'ye de peşinden
ayrılmayacak.
Sizi görmek çok
güzel Hanımefendi.
Uzun zaman olmuştu.
Bu taraftan lütfen.
Tiffany, iki koruma
ve iki valizle geldi.
Yeterli mi?
Onun çok güçlü bir
tarzı var.
Tiffany'nin öğleden
sonra golf kursu var.
Ayrıca sabahta
kumarhanede olacaktır.
Görüştüğü başka
kimse yok.
Her zaman kendi
taşıdığına göre 30.
katta bile korumaları var demek ki.
Zemini kontrol etmek
için ana anahtara ihtiyacım var.
Alabilirsiniz.
Onu genel müdürden
ödünç alacağız.
Yenicall, Zampano, bu
gece ikiniz bir ekipsiniz.
Neden çıkardın onu?
İş için.
Sen sadece cüzdana odaklan.
10 dakika da tamam
bu iş.
Benden bu kadar çok
mu hoşlanıyorsun?
Hayır, hangi parfümü
kullanıyorsun diye baktım.
Parfüm kullanmam ben.
Kendi kokum her zaman erkekleri cezp eder.
Saç stilini mi
değiştirdin?
İşte geliyor.
Ne içiyorsun?
Bu mu?
- Votka.
- Votka.
Seni ilk kez
görüyorum.
Çinli misin?
Koreliyim.
Koreli demek.
Çabuk, çabuk!
- Güney Kore.
- Evet, Güney Kore.
Benimle matrak
geçiyor.
Sana içki
ısmarlayayım.
2 şarap Bekle Ben
ısmarlıyorum.
Neden?
İyi birisine
benziyorsun.
- Gerçekten mi?
- Evet, gerçekten.
Kumarhane
müşterileri beni sinir ediyor.
İçkilerimizi
içebileceğimiz daha sakin bir yere gidelim mi?
Gerek yok, burası
gayet iyi.
Haklısın, burası da
iyi.
- Sen de benden
hoşlandın mı?
- Aslında tam olarak Öpüşmekte kötü sayılmazsın.
Sadece dudaklarını gevşet ve keyfine bak.
Bekle.
Silahları içeriye
nasıl sokacağız?
Silahlar mı?
Üçüncüsü, rüşvet.
Neden beni yalnız
gönderiyorsunuz ki?
Hangi yaşlı adam
acaba?
- 'Macao'da kar
yağacak mı?
' - Çılgın piç!
'Macao'da kar
yağacak mı?
' - 'Macao'da kar
yağacak mı?
' - Para!
Yukarı da görüşürüz.
Bu kadar mı yani?
Yemekler geldi.
Buraya, buraya Çok sıcak!
Sorun değil, sorun
değil!
İyiyim ben,
gerçekten.
Çok sıcakmış!
3 6 lazım bize.
- 6!
- 6!
- 6!
- Güzel!
Sizin için üzüldüm.
Gerçekten çok
zenginmiş.
Japonca bilmiyor mu
acaba?
İki katman halinde
yapılmış.
Arkası çok kalın.
Nasıl açacaksın?
Parmaklarıma
güveniyorum.
~ 4 gün önce ~ Hong
Kong Polis Merkezi Hırsızların %95 i kasayı arkadan açmaya çalışır.
Aslında bu basit ama
ağır ekipmanlar gerektirir.
Bu yöntemle aptal
olanlar yakalanır.
Ama gerçek
profesyoneller önden açmaya çalışır.
Bu yöntem zordur ama
hızlıdır.
İşte Bu
cam sistem yüzünden önden açılması zordur.
Matkapla delmeye
kalkarsanız da sisteme bağlı tel boşta
kalır ve sistemi kilitler.
İkinci bir şansınız
asla olmaz.
- Chen ile ne zaman
görüşeceksiniz?
- Bu gece.
Silahı ver.
- Gerek yok.
- Güvenliğin için
almalısın.
Bunun yerine kasayı
açamamamdan endişelen bence.
Babanızın
becerilerini öğrenemediniz mi?
Özür dilerim.
Ne için özür
diliyorsun?
O hırsız, ben
polisim.
Ümidini kaybetme.
Wei Hong'u yakalayabilmemiz için Macao Park'ı idare et yeter.
5 yıldır onun
peşindeyiz.
Elimizde resmi bile
yok.
Eski bir dostları
olabilir.
Mercek tekrar
kilitlenebilir, çok hassas.
Arkadan gir.
Daha kolay.
Hayır, önden
gireceğim.
Doğrusu bu.
- Nasıl?
- Henüz bilmiyorum.
Sürtük.
O ne demek?
Sürtük.
Geliyor.
Arkası 12 santim mi?
Girmenin imkanı yok.
Bol şans.
- Çok serttir.
- Yine de bir içki,
değil mi?
Gerçekten bir gecede
8 milyon dolar kazandın mı?
3 gecede kazandım.
1 gecede de hepsini
kaybettim.
Kazandığın anda bu
işleri bırakmalıydın.
Bu bakış açısıyla
para kazanamazsın.
Daha sonra nasıl
hissettin?
Kafayı sıyırıyordum.
Macao, sence de burası
sıcak olmadı mı?
Sıcaksa üstünü
çıkart.
Ama şu elması, Wei
Hong'a satmak zorunda mısın?
Satmazsak, avlanan
biz oluruz.
Avlanmayı isterdim.
- Nasıl bir his
olurdu acaba?
- Berbat ve yalnız.
- Bu dövme ne?
- 'Benim ki mutlu
son.
' Küçüklüğümden beri mutlu
sonları sevmişimdir.
Bu yüzden biz de
denemeliyiz.
Öyle mi?
Neymiş o?
Başka zaman
anlatırım.
Bu benim büyük
çıkışım olacak.
Ne oldu?
Çıkarmıyordum, giyiyordum.
Ne halt ettiğini
sanıyorsun?
Ondan hoşlanıyor
musun?
Hayır.
O zaman sorun ne?
İşimize konsantre
olmalıyız.
Hayatta en korktuğum
şey, paramın olmaması.
Hayatım boyunca bu
işi yapmama rağmen paranın hepsi kızıma
gitti.
Ondan sonra da
damadıma.
Şimdi en ufak işi
bitirmekten bile korkuyorum.
Seni kıskanıyorum.
Genç ve güzelsin.
Kötü kadın!
Hepsi makyaj.
Her yerim çürük
içinde.
En azından
içindekiler iyi durumda.
Ne zaman yağmur
yağsa, her yerim ağrıyor.
Bu iş bitince iyi bir adamla evlenmek istiyorum.
Hayır, birlikte
yaşamak istiyorum.
Ve herkes gibi vergi
ödemek istiyorum.
Benim hayalim böyle,
sen ne yapmak istiyorsun?
Tabii, önce kasayı
açmam gerek.
Niye açamayasın ki?
Macao Park'ın
yüzünden sana karşı hala duyguları olduğu anlaşılıyor.
- Ben o adamdan
nefret ediyorum.
- Bu da bir tür
duygudur.
O zaman ondan
hoşlanıyor muyum?
O aşağılık heriften
mi?
Doğru, o aşağılık
bir herif, ama bizi zengin yapacak aşağılık bir herif.
Bir şeylerin doğru
gitmediğini hissediyorum.
Macao Park'ın elması
tek başına satmasına izin verecek misiniz?
Uzun zaman önce, iki
hırsız Güneşin Gözyaşlarını çaldılar sonra
da Wei Hong'a sattılar.
Ne oldu biliyor
musun?
Biri öldü, diğeri de
zar zor yürüyor.
- Ne kadara aldı?
- Bin dolar.
Macao Park'a
güvenmiyorum.
- Bu iş
başarısızlığa mahkum.
- Bekle.
Tamam.
Macao Park, onu
hafife alıyor.
Bu yüzden biz sadece
nakitleri alacağız.
Tiffany'nin
nakitlerini.
<i>COD
Kumarhanesi.
18 saat önce.
Son gün, Chen ve
Chewingum, 20.
kattaki süitleri kontrol edecek.
Yenicall, oradan
Tiffany'nin süitine tırmanacak.
Süitiniz hazır,
efendim.
Çok yorulduk, yarın
sabah devam ederiz.
- Ne zaman
döneceksiniz?
- Beş civarı.
Japonca biliyor
musunuz?
Görüşürüz o halde.
- Zampano, çatıya
çıkmak için hazırlan.
- Tamam.
- Ama CCTV'den nasıl
kurtulacağım?
- O konuda
endişelenme.
Popie ve ben onları
halledeceğiz.
Deli misin?
Buna İngilizce mi
diyorsun?
Seni piç kurusu!
Kavga etmeyin.
Üzgünüm.
Üzgünüm.
Aşağılık herif!
Kameraları asansörün
olduğu kata yönlendirin.
B72'de sorun var.
Kara listedeki 39
numaralı şüpheli.
Ben ilgileneceğim.
Çok üzgünüm.
Alt katta sorun
varmış.
Orada mısın?
Evet.
Gizlen.
O benim uzmanlık
alanım.
Aşağılık herif.
Beni gerçekten
yumrukladı.
Benim, paket geldi.
Depodan sola dön, on
dakika sonra oradasın.
Bir kafe ile kilise
var.
Oradaki garsondan
alacaksın.
Merhaba,
affedersiniz, Kore'den bir paket var mı?
- Evet, bir dakika
lütfen.
- Tamam.
Buyurun.
Aldım.
Bize tekne ayarladın
mı?
Bu, Hong Kong için.
Tamam, kaç kişi?
Bir.
Yarın sabah
görüşürüz.
- Neden evlenmedin?
- Kadınlar kötü
adamları sevmezler.
Hayır, sen iyi bir
adama benziyorsun.
Aslında, Wei Hong'un
yüzünü gördüm.
Uzun zaman önce, Tokyo'daki
Güneşin Gözyaşını çaldım ve Busan'a
götürdüm.
Bu sönmeden önce,
boyun eğmezseniz teker teker ölürsünüz.
Bu fiyata satamayız.
Beş yüz bin dolar
istiyoruz.
Ben hiçbir şey
söylemedim.
Sonra da ateşi
söndürdü.
Yani ben çok kötü
bir adamım.
Hayır, iyi bir
adamsın.
Özür dilerim.
Biraz fazla kaçırdım
sanırım.
İş öncesi sinirli
oluyorum.
Yarın ne olursa olsun yanımdan ayrılma.
10 yıldır hiç
yapmadım.
10 yıl değerinde
yapalım.
Hırsızların duasını
kabul etmez.
Muhtemelen.
Ama İsa çarmıha gerildiğin de yanında iki
hırsız vardı.
Birbirimizi
anlamalıyız.
Öyle değil mi?
Dünyada ki en kötü
günah değil ya.
Bok yığının da
açmaya çalışan bir çiçek sadece.
Acele çıkman gerek.
Ne için dua
ediyorsun?
Bir daha karşılaşmamamız
için ediyorum.
Bir şey saklıyorsun.
- Dört yıl önce
neden beni terk ettin?
- Ben mi?
Zampano, orada
rüzgar ne durumda?
İyi.
Her şey ayarlandı.
Dikkatli ol.
Nasıl bu hale geldik?
Dikkatli ol.
30 dakika içinde
başlıyoruz, herkese ilet.
<i>Beklemedeyiz.
D- Günü, Saat:4:35.
Yenicall, hazır
mısın?
Bekle.
Birazdan giriyorum.
- Kulaklığın nerede?
- Unutmuşum.
- Pencereleri açtın
mı?
- Evet.
Ne oldu?
- Selam.
- Selam.
Aşk teknesi nehre
düşmüş.
Kıskandım.
Yabancı bir ülkeye
geldim, hala yalnızım.
Acınacak haldeyim.
En iyisi paraya
odaklanmak.
Hazırım.
Yenicall, dikkatli
ol.
Tiffany nerede?
Tiffany kumarhaneye
bir saat önce geldi.
Tiffany, VIP
odasından ayrılmamalı.
Chen, onu orada
tutmalısın.
Endişelenme.
Tamam.
Hiç kimse unutmasın, sadece 10 dakikamız var.
10 dakikanın dışına
çıkarsak, polisler devreye girecektir.
Sen, gelmiyor musun?
Ben kara listedeyim.
Çıkışta seni
bekleyeceğim.
10 dakika sonra
görüşürüz.
- Neden orada durdu?
- Muhtemelen
beklemede.
Yenicall, dikkatli
tırman.
Bana güveniyor musun?
Güvenmeliyim, başka
şansım yok.
Peki, beni seviyor
musun?
Daha sonra söylesem
olur mu?
Tamam, hazırım!
1.
kablo çok sıkı.
Biraz gevşet.
Tamam, 1.
kablo gevşiyor.
Yenicall, dikkatli
ol!
İyi misin?
Lanet olsun!
Neredeyse ölüyordum.
Hadi!
- Selam.
- Selam.
Tamam.
Dur.
Tiffany'nin
süitindeyim.
- Size yardım edeyim.
- Çok teşekkür
ederim.
Kıpırdama.
Buraya giremezsiniz.
- Jonny, 30.
kattayız.
- Tamam, biz de
giriyoruz.
30.
katta bir hareketlilik var.
Ateş etmeyin!
Kimse kıpırdamasın!
Telsiz ve
telefonları masaya koyun.
- Sen kimsin?
- Ana güç merkezi
nerede?
Uzak durun!
Güvenlik odası
kontrol altında.
Bugün geç kaldın.
Neler oluyor?
Kimse kıpırdamasın.
- Temiz!
- Temiz!
Başla.
Acele et, kapıdayız.
Kafanıza dikkat edin.
Hoş geldiniz, hoş
geldiniz.
Efendim, yedek
jeneratör çalıştı.
Burası yer altı kasa
bölgesi!
Ana elektrik kesildi.
Orada ne oluyor?
Bir sorun olmalı.
Doğru gitmeyen bir
şeyler var.
Gidip kontrol edeyim
mi?
- İyi şanslar!
- İyi şanslar!
Öncelikle, çıkış
kapılarını kapatın.
Standart
prosedürleri izleyin polisler 10 dakika
içinde burada olacaktır.
Gidebilir miyim?
Teslim etmem gereken
yemekler var.
Şu anda kimse dışarı
çıkamaz.
Isınmaya başladık.
- Parayı hazırla.
- Tamam, efendim.
Bu sabah kimsenin
uyukladığını sanmıyorum.
15.
numara yardım et!
Yenicall, kasa açıldı
mı?
2 dakika 19, 18, 17 İkiniz randevuda mısınız?
Acele edin.
Kes sesini!
İşte budur!
Merak etme, içimde
iyi bir his var.
Bugün şansınız yok.
Chen!
Hareket ederseniz,
ölürsünüz.
- Geri çekilin.
- Oradaki kımıldama.
Chen, ne yapıyorsun?
- Aşağılık hırsız.
- Bugün şansı
olmayan sensin.
Paraları al, çabuk
ol.
VIP odası, acil
durum.
Otur!
Ama ben hafifimdir.
Açıldı!
Burada değil.
Nerede o zaman?
VIP odasında bir
durum var.
- VIP odası mı?
- Kontrol edin.
Cevap yok.
VIP odasını kontrol
edin.
Ne oldu?
Selam çocuklar,
rahatsız ettiğim için özür dilerim.
Birisi size bunu
vermemi istedi.
Nedir o?
Bilmiyorum.
Bu bizim dinleme
cihazımız değil mi?
Bizden haberi varmış!
Bir sorun var.
- Bu da ne?
Yok mu?
- Macao Park, bu
nasıl olur?
Ana elektrik geri
geldi.
Efendim, şuna bakın!
- Bu VIP odası,
değil mi?
- Evet, efendim!
Elması unutun!
Wei Hong ile yalnız
buluşacağım.
Bu zamana kadar ki
her şey için teşekkürler.
Yenicall, bu ne
demek?
O serseri bizimle
oynadı mı şimdi?
Macao Park ne demiş?
Bu zamana kadar ki her şey için teşekkürler mi?
Chen, neler oluyor?
Macao Park, sen
kimsin?
- Hemen gitmeliyiz.
- Elmas olmadan
gitmem.
Anlayamadın mı?
Hong Kong'da tanıştığımız o kadın, Macao
Park'ın adamıydı.
Zampano, önce beni
aşağı indir.
- Chen, ne yapacağız?
- Bu bir tuzak.
Çıkıyoruz!
- Hangi tarafa
gidiyorlar?
- Kumarhanenin batı
kanadına.
Batı kanadına iki
şüpheli geliyor.
Julie'dan mesaj var.
Macao Park elması
almış.
Kumarhane
çıkışlarını izleyin, ve polislere zanlının resimlerini dağıtın.
Güzel, kapıları açın.
- Benimle gel, yaşlı
adam.
- Tamam, olur.
Sen!
Buraya gel.
VIP odasından mı
geliyorsun?
Bu kişileri gördün
mü?
Gördün mü?
Konuşamıyor musun?
Sorun nedir?
Personel listesini
kontrol et.
İsminiz nedir?
Bu olabilir mi?
Ben Deli sürtük!
Deli sürtük.
Adın, deli sürtük mü?
Burada mı
çalışıyorsun?
Bu isimde bir
personel var mı, sor bakalım.
Çok şüpheli
görünüyor.
Onu götürmek istiyor musun, istemiyor musun?
Bu adam kim?
Yenni!
Seni seviyorum!
Yakalayın şunu!
Kumarhane katında
bir şüpheli yakaladık.
Ayrılalım.
Tamam.
Dikkatli ol!
Affedersiniz, pardon.
Görevinizi yapın.
Kimliğinizi gösterir
misiniz?
Acelem var, acelem
var.
Nereden geliyorsunuz?
Daha sonra, daha
sonra.
Sorun değil,
yüzlerimizi bilmiyorlar.
Doğru.
Bırak!
Yanlış adamı
yakaladınız!
Kim olduğumu biliyor
musunuz?
- Merkezde öğreniriz.
- Tamam, tamam.
Kahretsin, sakın
bize bakma bakma.
Bırakın beni!
Siz üçünüz!
Durun orada!
Sana bakma dedim.
Kıpırdama.
Dur!
Durun orada.
Çantayı bırakıp ellerinizi havaya kaldırın.
Otoparkın C
bölgesinde, şüpheli ateş açtı.
Bu kadının resmi yok.
O benim grubumdan
değil.
Korkuyor musun?
Her şey yoluna
girecek.
Çekilin!
Çekilin!
Lanet olsun!
Kahretsin!
Macao Park, seni adi
herif!
Seni geberteceğim!
- Anahtarı ver!
- Ver hadi!
Anahtarı ver!
Durmazsanız ateş edeceğiz!
Şüpheli bir araba
çaldı, çıkışa gidiyor.
Aracı durdurun!
Gaza bas, Chen!
Ben iyiyim.
Harikasın, Chen!
Seni seviyorum!
Seni gerçekten
seviyorum!
Bir kere daha söyler
misin?
Seni seviyorum, sen
harika birisin.
Üzgünüm.
Hayır, kötü bir rüya
görüyor olmalıyım.
İki şüpheli
kaçarken, duvara çarparak öldü.
Kaza, şüphelilerin
aracın kontrolünü kaybetmesi sonucu gerçekleşti.
Onların VIP odasında
ki şüpheliler oldukları doğrulandı.
3 zanlıya merkeze
kadar eşlik ediyoruz.
Onları hemen
yakalayıp, döneceğiz.
10 dakika içinde
oradayız Bugün şanssız günümdeyim.
- Hiç mantıklı değil!
- Uslu dur!
- Kumarhaneler de
suç işlemiyor mu?
- Kapa çeneni!
Arabayı durdurun!
Duracağız!
Hemen!
- Durdur, hemen.
- Tamam, tamam.
Popie, direksiyonu
yakala!
5'de iskeleye gel.
Beni orada nasıl
bırakırsın?
Macao Park'ın beni
arkamdan bıçaklayacağını biliyordun!
Özür dilerim, özür
dilerim, özür dilerim.
Delirmiş olmalıyım.
İlk önce seni
kurtarmalıydım.
Bayanlar önden.
Peki, ya diğerleri?
Ya, Chewingum?
Deli Chewingum
düğünümde annem olacağını söylemişti.
Hadi Hong Kong'a
gidelim ve şu serseriyi yakalayalım.
Macao Terminaline,
Hong Kong Havaalanına ve Merkez Terminale adam gönderin!
Sadece izleyin, tutuklamayın.
- Buradayım.
- Merhaba, Macao
Park!
Tsim Sha Tsui'den
itibaren Macao Park'ı takip edin.
Kahrolası Hong Kong - Dışarıdayım.
- Güle güle!
Wei Hong, elmas
gerçekten güzel!
Ben mi?
Yeterince memnunum,
hadi işi alalım.
10 milyon dolar.
Hong Kong'da değil.
3 gün içinde
Busan'da görüşelim.
Tek başına gel.
Çakmağını uzatır
mısın?
Teşekkürler.
Macao Park'ı nasıl
bulacağız?
Bir laf vardır gölgeyi yakalamak için rüzgarı kovalamalısın.
Macao Park'ın
ayağına gelen kadın ne sürüyormuş?
Rolls-Royce
sürüyormuş.
Araba kiralama
şirketlerini araştıralım.
Bir hafta önce
olmalıydı.
Aslında 6 gün önce,
Koreli bir müşteri tarafından kiralandı.
- Koreli mi?
- Evet.
Bu olmalı.
- Eşiniz bunu sevdi.
- Sizde bayana eşlik
edin.
Bu değerli nesneyi
çaldığım için o kadar mutluyum ki Affedersiniz!
Burada bir saat buldum.
Müşterinin adresi
sizde var mı?
Ben de var.
Senin ekranında görünmüyor mu?
Andrew!
Andrew!
Orası köpek
hastanesi.
İyi günler.
Burası Busan Grand
Hotel.
Alo?
Burası Busan
Şu kim?
Tiffany'i takip eden
polis.
Sıradaki Macao Park
olacak mı?
- Wei Hong, Busan'a
gidecek mi?
- Kesinlikle.
- Macao Park ne
düşünüyor?
- Bulacağız.
Kore'de dedektif bir
arkadaşım var.
Merhaba dedektif, nasılsın?
İyiyim, iyiyim, görüşmeyeli
uzun zaman oldu!
Cameron!
Sen de kimsin?
Eskiden umutsuz bir
aktris, şimdi ise yaşamak için dolandırıcılık yapan bir kadın.
Fakat sadakatle
yaşarım ve ölürüm.
O nerede?
Yenicall'i zina ve
suç kayıtlarında arayabilirsiniz.
Zina mı?
Zina değil, aşktı.
Allahın cezası
çeneni kapat.
Sana yaşam öykümü
sordum mu?
Şu serseri nerede?
Size söyledim ya.
Sadakatle yaşarım ve
ölürüm.
Köpeğinin adı ne?
Cameron.
Cameron mu?
Hayır, lütfen yapma!
- Cameron - Lütfen!
Ona dokunmayın.
Onu gerçekten
seviyor musun?
Cameron'un boğazını
kes.
O zaman, o adam
nerede?
Hedef göründü.
Neredeydin serseri?
Yürüyüş
ekipmanlarını getirmeye gitmiştim.
Hedef üst kata
çıkıyor.
Uzun bir gün olacak.
- Kahvem nerede
kaldı?
- Şimdi geliyor,
efendim.
Bu bina 1503 yılında
yapılmış.
- Yavaşla!
- Niye?
Polisler buraya
dizilmiş.
- Polisler mi?
- Neden buradalar ki?
Ben mi?
Hepsini tek başıma mı yapayım?
Güç hattını kes.
Güç hattı Bu da ne?
Arabalarımızı
çekecek gibi görünüyorlar.
Bekleyin!
Bekleyin!
Bu da ne?
Park ihlali.
Bir şikayet aldık.
Tamam, hallettim.
Dışarı çıkıyorum.
Hata olmasın, hepimiz
içeride dinleneceğiz.
Gözlerimdeki öfkeyi
görüyor musun?
Küçük bir hatanda, Cameron
cennete gider.
Kapa çeneni!
Bekleyin Macao Park pırlantanın yerini söylemezse Wei
Hong onu öldürecek.
Daha da iyi.
Yarım saate burada
olacaklar.
Hayır, yanınıza
geleceğim.
- Asansör şirketini
aradık.
- Hemen şunu tamir
edin!
Hedef ayrılıyor.
Julie!
Macao Park hareketlendi.
Onu izliyorum.
Onun tarafını
üstlen, takip ediyoruz.
Yavaş git.
Ne kadar sürecek?
Anında düzelteceğiz.
- Bütün gün sürmesin!
- 100 yıldır bunu
yapıyoruz.
Kesinlikle Macao
Park'ın kokusu bu.
Bu adam yemekte mi
yemiyor?
Ne yapıyorsun?
Göz önüne
saklamamıştır.
Busan harika olur.
15.
katta iki
oda olsun lütfen.
Şu araba kaç tur
attı sokakta?
Yaklaşık 3 tur.
Macao Park içeri
giriyor.
Bayan, pırlantanın
nerede olduğunu sorduğunuzdan emin olun.
- Bilet ne oldu?
- Burada.
- Feribot 2 saat
içinde kalkacak.
- Teşekkürler.
Hepsi bu kadar mı?
Onu 5 dakika oyala.
Bittiğine üzüldüm.
Eğlenceliydi.
Daima kadınlarla
eğlenirim.
Gerçekten mi?
Pepsee'yle de
eğlendin mi?
Neden Macao'da onu
kurtardın?
Üstelik yaşlı adam
kıyafetini değiştirmen gereken önemli bir andı.
O, bu kadar önemli
miydi?
Kadınlara bu kadar
çabuk güvenme.
Popie'yle birlikte
sana ihanet etti.
Bacağını yaraladı.
Doğru, bacağım
düşerken kırılmıştı.
Alarm kapandı ve
kanalizasyona düştüm.
Ve emekledim - 2 hafta boyunca mı?
- Evet.
Eve gittiğimde,
karanlıktı geri dönmemin gereksiz olduğunu
anlamıştım.
Eminim, hattı da
birlikte kesmişlerdir.
Hayır.
O kadın, benden gerçekten şimdi bile nefret
ediyor.
4 yıl önceki
altınları alıp, kaçtım.
Peki, o kadına hala
güveniyor musun?
Hat, o adamın işiydi.
O kadını gizlice
seven adamın.
Ben olmazsam küçük
bir hırsız olan adamın.
Ne oldu?
Hikayem çok mu ahmakça?
Birazcık.
- Pırlantayı ne
zaman satacaksın?
- Yakında.
Şimdi nerede?
Evinde mi?
Popie!
Macao Park'ın
hattını kestin mi?
Neden bahsediyorsun?
Pislik herif.
Düzgünce cevap ver.
Ortalıkta dolanmayı
kes ve pırlantayı bul, sürtük!
Yapabilirsen, kendin
yap.
Yoksa, başka bir aşk
botu mu?
Ağladın mı?
Kes şunu.
Bu kadar drama yeter.
- Pırlantalar
içeride mi?
- Sadece boş bir oda.
Pis ellerini çek
üzerimden.
Kimin elleri daha
kirli nasıl bilebilirsin ki?
Macao alanında seni
gördüm.
Şu kapıyı aç.
Yapabilirsen kendin
aç.
Herkes burada gibi
görünüyor.
Benim odamda mısınız?
Neden hepiniz bu
kadar sessizsiniz?
Pırlantayı buldunuz
mu?
Hayır.
Pepsee, muhtemelen
denememişsindir bile.
Bunca yıl senden nefret ettiğim için üzgünüm.
Beni Macao'da
kurtardığın için teşekkürler.
- Buluşmalıyız - Buluşup ne yapacaksınız?
Aşkınızı ifade etmek
için tutkuyla tartışacak mısınız?
Dürüst karakterim
dışarı çıkman için sana 5 dakika veriyor.
Korkunç adamlar
geliyor.
Ne zaman bu kadar
merhametli oldun?
Bilmiyor muydun?
Merhamet cüzdandan
gelir.
Bizim cüzdanımız da
öyle.
Yenicall!
Hala içeride misin?
Neden beni dışarı
çağırıyorsun?
Macao Park merhaba.
Şu an odana gidiyorum.
Duydun mu?
Pırlantanı alacağız.
Cehennemdesin,
pislik herif.
Bu konuda ne
düşünüyorsun?
Aniden sessizleştin.
Senin gibilerin
yardımına ihtiyacım yok.
- Macao Park.
- Wei Hong nerede?
- Pırlanta nerede?
- Para nerede?
Devam!
İletişime geçtiler.
Kafe'deki kadını
tutuklayın.
Gidelim.
Acele et!
Herkes geri dönüyor.
Tamam, ben Macao
Park'ım.
Önce biraz nikotin
çekelim.
Yenicall, içeride
misin?
Pırlantayı buldun mu?
Lütfen sus,
konsantre oluyorum.
Tabii, tabii.
Bekle, hepsi otomatik
silahlar taşıyor.
Endişelenme, SWAT
timi yolda.
Yine şu araba.
Çekil!
Dikkat edin,
beyefendi.
- Yakalaman gereken
bir feribot var.
- Eğer
yetişebilirsem Nerede şu lanet olasıca Aman Tanrım
Bizi Busan'dan buraya getiren, yiğit birisin.
Bir hırsızdan çalmak.
Bunun nesi yanlış?
Yalvarırsan cebine
biraz harçlık alıp gitmene izin verebiliriz.
Ama ben 10 milyon
dolar için buradayım.
Önce iş.
- Nerede?
- Şurada.
1503 numaralı odada.
Gidip getirin.
Alfa takımı,
harekete geçin!
Bina sakinlerini
koruyun ve dikkatlice tarayın.
SWAT timini içeri
yollayın!
Alfa girişi tutun, Bravo
sizde arkayı koruyun.
Sessizce hareket
edin!
Yenicall, aşağısı
karmakarışık.
- Ya, pırlanta?
- Aldım.
Çabucak aşağı gel!
Çabuk ol!
Neden o burada?
Bu odayı
hatırlamıyor musun?
Uzun zaman önce tam burada oturuyordun.
Öyle mi Wei Hong?
Viski ister misiniz?
Viski için vakit var
mı?
Burada mı
oturuyordum?
Kimsin sen?
Burada iki hırsız
vardı.
Hayır, üç tane.
Bu yanmadan önce
razı olmazsanız teker teker öleceksiniz.
Bu fiyata
satmayacağız!
500,000 dolar
istiyoruz!
Senin baban mıydı?
İyi anıların uzun
sürmeyecek.
Kim benden bir şey
çaldıysa hepsi öldü.
Bu iyi.
Her halükarda burada
yakalanacaksın.
Bu sahte!
Aşağıya kaçtı.
Bekle.
Keskin nişancıyı
gönder!
Çabuk!
Ateş etmeyi kesin!
- El bombası!
- Geri çekilin!
Yenicall, iyi misin?
Savaş mı çıktı?
Kaçın!
Dikkatli olun!
- Bina sakinlerini
koruyun!
- Charlie takımı bu yoldan!
Hadi oraya gidelim!
Julie, çıkışı koru.
Yenicall!
Ne?
Başımın etini yeme!
Sadece nerede
olduğunu merak ettim.
Sanırım asansöre
yaklaştım.
O zaman onu
atabilirsin.
Kendim veremez miyim?
Bana güvenmiyor
musun?
Elbette güveniyorum ama
bazı şeyler duydum Polisler her yerde!
Böyle bir zamanda birbirimize
güvenmek zorundayız.
3.
kattaki asansörün tepesindeyim.
Hadi, acele et.
Güçlü olmalıyız.
Tamam.
7.
kata düştü.
Bravo, 7.
katta bir şüpheli yakalandı.
Silah sesleri
yaklaştı şimdi.
Yenicall, burada
mısın?
Evet!
Beni görebiliyor
musun?
Görüyorum.
O zaman bana at.
Sana hayatımı
atıyorum.
Tamam, at!
Alt katta beni bekle.
Sana söyledim, bu
senin cehennemin.
Ne?
Sen olmazsan küçük bir hırsız mı olurdum?
Bunu neden yaptın?
Neyi?
Neden hattı kestin?
Hırsızlar bunu
yapmaz mı?
Ama sen altını aldın!
Hem de 68 kg'ın
hepsini!
Dostum!
Eski dostum!
Yaranı tedavi et.
İşin bitti.
Şu Çinliler seni
bulacaklar.
Biliyorum.
Cehennem ve yalnızlık olacak.
Lütfen sakince
binayı terk edin!
Dur.
Moron'un onun
yanında olduğundan bile haberim yoktu.
- Wei Hong mu?
- Tamam.
Macao Park kaçıyor!
Onu yakalayın!
Feribot bileti
almıştı.
Limana gidin!
Liman nerede?
Wei Hong, teslim ol!
Hong Kong'dan
mısınız?
Beni tutuklama
emriniz yok.
Kendini bu kadar
yüksekte görme.
Sadece Hong Kong'da
olamaz.
Macao Park nerede?
Busan Limanında.
Yani Busan Feribot
Limanında.
Teşekkürler.
Popie, Popie!
Cevap ver!
Andrew, Popie'yi
görüyor musun?
Onu yakala!
Ne diyorsun sen?
Pardon.
Popie!
Popie, pırlanta
sende mi?
Beni takip etme!
- Popie, buraya gel!
- Defol!
Çekil!
Öldün sen!
Hadi konuşalım,
pislik herif!
Allahın cezası!
Defol!
- İyi misiniz?
- İyi.
İyi işti.
Sen!
Dur!
Dur!
Dur!
Çok tuhaf, neden
pırlanta bu kadar kırılgan ki?
Yenicall.
Sanırım yanlış
pırlantayı aldık.
Yenicall, seni
sürtük!
Kopyası için sana ne
kadar ödüyor?
20,000 dolar.
Neden?
Bana da bir tane
gönder.
50,000 dolar veririm.
Popie'ye söyleme.
Orada ne yapıyorsun?
Her zaman ne
yapıyorsak onu.
İşte burada.
Teşekkürler.
Bravo, taramaya
devam et.
Duştaydım ve silah
seslerini duydum!
Neler oluyor?
Artık hepsi bitti.
- Aşağı inebilir
miyim?
- Evet.
- Güvenli mi?
- Size eşlik
edeceğim.
Teşekkürler.
Teşekkürler.
Size uyar mı
bilmiyorum.
Sadece ayaklarımı
örtsün yeter.
Teşekkürler.
Kendinize dikkat
edin.
Zampano bunu
görmeliydi.
Chewingum benimle
gurur duyardı.
Neden böyle üzgün
hissediyorum?
Hayır, hayır.
Benim ki mutlu son.
Kıpırdama.
Arkadaş olduğumuzu
düşünmüştüm.
Polisler ve
hırsızlar her zaman ortaktır.
Wei Hong!
Wei Hong!
Dur!
Müfettiş!
Wei Hong'u yakaladım!
Müfettiş!
Onu yakaladım!
Efendim, neden cevap
vermiyorsunuz!
- Ödümü kopardın!
- Ne yapıyorsun?
Ne yapabilirim ki?
Polisler
saklananları bulamamışlar.
Zavallı Popie, 4
yılı var.
Yenicall nerede?
Onu satmak için Hong
Kong'da bulunuyor ama kim bu fiyata alır ki?
Sonunda sürünerek
bana dönecek.
Neden?
Hong Kong'a mı
gideceksin?
Hong Kong'da daha
fazla iş yok.
Ne tür şarap
istersiniz?
Bana bir kadeh
kırmızı olandan ver yeter.
Bu havayolunun beyaz
şarapları en iyisidir.
- Bu değil, bize
Meursault getir.
- Evet, efendim.
Bu benim.
Hong Kong'da erkek arkadaşınla
mı buluşacaksın?
Hayır, bir iş
arkadaşıyla.
Bir kadın.
Hong Kong mutfağı
bir harika.
Bu tesadüfü
karşılaşmayı kutlamak için bir akşam yemeğine ne dersin?
Lütfen reddetme, bu
çok kaba olur.
Annem daima bana 'Kadınlara dikkat et.
' derdi.
Ama yurtdışında bile
dikkatli mi olmalıyım?
Sadece bir yemek.
Bu bir evet mi yoksa
hayır mı?
Reddetmemi imkansız hale getiriyorsun.
Sizin için bir mesaj
var.
Çit listesine
ihtiyacın var mı?
Sürtüklerin önde
gideni, beni nasıl buldu?
Abla!
Seni görmek ne güzel!
Bak, nasıl da
titriyorum!
- Gerçekten
buradasın!
- Ya, pırlanta?
Odamda.
Sana bu listenin %30'unu vereceğim.
Ve bir aylık otel faturamı
ödeyeceksin.
Evet, bu yüzden ödemesi
için birini getirdim.
Buda nesi Doğru gelmiyor.
Aman Tanrım!
Kötü bir anlaşma
yaptım, altın fiyatları yükseldi.
Macao Park.
Tekrar
karşılaşmayalım diye gerçekten dua
ettin mi?
Yüz yüze konuşamaz
mıyız?
En baştan
başlayabiliriz.
Ve başlayacağız da.
Fakat senin çevrende
çok fazla insan var.
Bir saniye.
Anahtar burada,
efendim.
Teşekkürler.
Hong Kong'da mısın?
Burada hava çok
güzel.
Seni tekrar
arayacağım, çalmam gereken son bir şey kaldı.
İş arkadaşın hala
suyun altında mı?
Boğulmayı hak ediyor.
Ödeyecek büyük bir
faturası var.
Biraz önce
resepsiyon tarafından durduruldum.
Onun faturasını
ödedin mi?
Hayır, başkası zaten
ödemiş ve bagajını taşımış.
KoreAngels Çeviri
Ekibi: vanicela, Aralidia, sultany, GünBatımı||
« Prev Post
Next Post »