Print Friendly and PDF

Translate

Seraphim Falls (2006) Yüce Meleğin Düşüşü

|

115 dk

Yönetmen:David Von Ancken

Senaryo:David Von Ancken, Abby Everett Jaques

Ülke:ABD

Tür:Aksiyon, Dram, Gerilim

Vizyon Tarihi:01 Nisan 2007 (Tayvan)

Dil:İngilizce

Müzik:Harry Gregson-Williams

Web Sitesi:Icon Entertainment International

Nam-ı Diğer:Angelski slapovi

Oyuncular

Liam Neeson

Pierce Brosnan

Michael Wincott

Xander Berkeley

Ed Lauter

Özet

Film karlı ormanlar içersinde bir adamı yaraladıktan sonra takip eden bir grup insan görüntüleri ile başlar. Yaklaşık bir saati geçen süresince takip eilen Gideon'un, Carver ve adamlarınca neden takip edildiği konusunda bir ipucu yoktur. Gideon bu takip süresince yaralanmasına karşın nice badireler de atlatarak kaçmayı bilir. Bu arada Carver'ın adamlarını da eksiltmekten geri kalmaz. Amansız takip bir demiryolu şantiyesinde Gideon'un şantiyenin adamlarınca esir alınması ile son bulacak gibidir ancak Gideon buradan da ustalıkla kurtularak kolay lokma olmadığını belli eder. Carver'ın ona iyice yaklaştığı sırada Gideon'un niye takip edildiğini öğrenilir. Kuzeyli ordusunda yüzbaşı olan Gideon savaşın bitimi sonrası güneyli ordusunda eski bir albay olan Carver'ın evine gelmiş ve ondan mühimmatın ve eski askerlerin ne olduğunu öğrenmek istemiştir. Ancak bu arada gözü dönmüş askerlerce Carver'ın evi içinde eşi ve çocukları ile yakılmıştır. Takip sürerken çöldeki su başındaki kızılderili ve yine çöldeki iksir satıcısı kadın temaları olaya felsefi bir boyut katarak, takip sürecini her ikisine de sorgulatır. En nihayetinde karşılaşan Gideon ve Carver sürpriz bir sonla filmi noktalar.

Altyazı

RUBY DAĞLARI, 1868

 Bu kez onu kesin yakaladık.

  İyi bir atıştı, onu bayağı iyi yakaladık.

  Tüfeğine bile uzanamadı.

  Atı da kaçtı.

  İşin birazını hallettik.

  Devam etmeliyiz.

  Bırakın kan kaybetsin.

  Aşağıya inmeye devam ederse, arayı biraz açacak.

  Hiçbir yere gitmiyor.

  Kan kaybetmesini bekliyoruz.

 .

  Şu işten aldığımız paranın karşılığını verip işi bitirelim.

  -Suya girdi.

  -Evet.

  Diğer tarafta hiçbir iz yok.

  Şelaleyi geçmiştir.

  Bunu kimse yapamaz.

  İyi ama orada bu suya girdi.

  Orada kimse yok.

  Orada kimse olmayacak.

  -Daima biri vardır.

  -Ruhunu çağırmamızı mı bekliyorsun?

  Onu bulmanızı bekliyorum.

  Size para ödememin sebebi bu.

  Dayan, dayan.

  Dayan.

  Allahım.

  Allahım.

  Allahım.

  Kokuyu aldınız mı?

  Kahretsin.

  Dokunma ona.

  İzler çift, takip ediyoruz.

  Hayes, sen ve çocuk bu ikisini izleyin.

  Pope, sen bunu takip et.

  Bay Parsons, siz burada bekleyin.

  Ben bunu takip edeceğim.

  Uzakta değil.

  Kendinize dikkat edin.

  Silahı bende.

  Artık kan kaybetmiyor.

  Evet kaybediyor.

  Pope nerede?

  İzler üç metrede bir.

  Hazır olun.

  O burada.

  Unutmayın, eğer bu o.

  çocuğunu öldürürseniz, paranızı alamayacaksınız.

  Yalnızca eller ve ayaklara.

  Allah kahretsin.

  Yüce Tanrım.

  Pope'a ne yapmış?

  Bayım, bu adam hangi cehennemden gelmiş?

  Atları getir.

  Onu hemen bulalım.

  O bir yarı kızılderili veya kurt olmalı.

  -Bir insanı böyle yemek.

  -Onu yemedi.

  Yürü.

  Yürü.

  Sen ne halt ettiğini sanıyorsun?

  Sanırım bir anlamı vardır.

  -Bir gencin silahıyla bitmek.

  -Ben bir genç silah değilim.

  Ve söylediğin başka bir Allahın cezası şey de umurumda değil.

  Şimdi buraya gel ve ellerini göster.

  Haydi.

  Vurulmuşsun.

  Sanırım bu da başka birinin atını çalmaya çalışırken olmuştur.

  Yeni bir iş bulmaya ihtiyacınız var demek zorundayım bayım.

  Nathaniel!

  Nathaniel!

  Haydi.

  Haydi yürü.

  Teşekkürler.

 Teşekkürler.

  Teşekkürler.

  -Kim bu?

  -At hırsızı.

  Ama yaralı.

  Atın parasını öderim.

  Sen en iyisi önce bir dinlen.

  Birazdan babamız eve dönecek ve sana ne yapacağına o karar verecek.

  Başka iz yok Carver.

  Burada izler donarak kaybolmaya başlamış.

  Kız kardeşin   hırsızlığın pek hoş olduğunu düşünmüyor.

  Büyüyünce bunun için çok zamanın olacak.

  Şuna bak.

  Evet, hala kan kaybediyor.

  Aşağıda başka bir şey daha var.

  -Bir göz at.

  -Evet.

  Ne gördün?

  Charlotte.

  Onu Red'i çalmaya çalışırken yakaladık.

  Yaralı.

  Vurulmuş.

  Kimsiniz bayım?

  Buradan biraz kuzeyde avlanırım.

  Buradan bayağı bir kuzeyde olmalı.

  Oldukça.

  Kendi kendinizi vurduğunuzu sanmıyorum.

  Hayır.

  Hayır.

  Gizlendiğiniz biri mi?

  Toprağınızı almaya çalışanlar mı?

  Öyle diyemem.

  O geçitten aşağıya bir atınız olmadan mı indiniz?

  Buralarda atı olmayan bir adam, genellikle ölü bir adamdır.

  Bunu halledebilirim.

  Ben de benimkini çalmaya çalışana pek iyi gözle bakmam.

  Kızınıza da söylediğim gibi, atın parasını ödeyeceğim.

  Buradan kasabaya yürüyerek yalnızca altı gün sürer   hatırladığım kadarıyla.

  Değeri neyse iki katını öderim.

  Parasını ödeyebiliyorsanız   neden buradan yürüyüp gitmiyorsunuz?

  Tercih etmiyorum.

  -Hiçbir şey yok.

  -Hiçbir kahrolası şey yok.

  -Aşağıya gidip bir göz atacağım.

  -Hayır.

  Burada işimiz bitti.

  Tepeyi izleyeceğiz.

  16 gün oldu.

  17. 'si Zeytin Dağında  -  günde bir dolara.

  - Onu bulduğumuzda paranızı alacaksınız.

  Daha önce değil.

  - Ne demek istiyorsun?

  - Gördün.

  Şu patika aşağıdaki dağ geçidinde bitiyor.

  Çünkü o asla geçitten aşağıya inmedi.

  Tepeyi izleyeceğiz.

  Buraya gel.

  Ben Gideon'um.

  Fazla konuşmuyorsun, öyle mi çocuk?

  Senin evinde uyuyan bir adamı vurmak   pek nazik bir davranış değildir.

  Haydi   yatağına geri dön.

  Nerede o?

  -Kim Allahın cezası-- -Sana burada soruyorum.

  -Kahve ve bisküvi getir kadın.

  -Bana yalan söyle   ve ben de burayı seninle birlikte yakayım.

  -Şimdi nerede o?

  -Gün doğuşuyla gitmiş olmalı.

  Gün doğarken biz buradaydık.

  Kahrolası aptal.

  -Buraya geldiğinde kendinde miydi?

  -Hayır.

  -Ona malzeme veya silah verdin mi?

  -Hayır.

  -Tabancası vardı.

  -Pope'u öldürdükten sonra ondan almıştı.

  -Ona at verdin mi?

  -Hayır.

  Ona verecek atım yoktu.

  Bayım, nereden geldiğinizi bilmiyorum   ama biz vurulmuş melez bir adama yardım ettik ve o da gece gitti   ve bütün bildiğimiz bu.

  Seni yalancı o.

  çocuğu.

  Ona ne sattın?

  O şeytan, parasıyla ne aldı?

  Hayes.

  Size kadınlarla oynaşmanız için para ödemiyorum.

  Bana buraya gelen adamı anlat.

  Eğer yalan söylediğini düşünürsem   kardeşini öldüreceğim ve seni Bay Hayes'e vereceğim.

  O buradaydı   ve gece gitti.

  -Ve bir kısrak çalmış görünüyor.

  -Peki ya şu altın?

  Bilmiyorum.

  Bilmiyorum.

  Onu ben aldım.

  Uyuyordu.

  Onun çantasından aldım.

  Yalnızca bizi korumak için   bir silah istiyordum.

  Evlat, bu dünyada kimse kimseyi koruyamaz.

  Yakında bunu daha iyi anlarsın.

  Pope'un atı burada kalsın.

  Seni o.

  çocuğu.

  Çok fazla konuşmamana şaşmamalı.

  Hırsızlıkla çok meşgulsün.

  "Karı" nasıl yazılır?

  Evlat bu  F-A-H-İ-Ş-E'dir.

  Nasıl yazıldığı sorun değil.

  Gece birlikte olmak için para ödemediğin sürece, bir kadın sana ait değildir.

  Sana karşı nazik olması için para ödersin çocuk, hepsi bu.

  Asla parayla aşkı birbirine karıştırma.

  At silahını.

  Ne istiyorsun?

  Açıkçası, seni nasıl vuracağımı görebilmeyi düşünüyordum.

  Elini onlardan uzak tut.

  Arkanı dön.

  Bunu neden yapıyorsun?

  Yüce Meleğin Düşüşü.

  Albay Carver.

  Arkanı dön.

  Yüzünü görmek istiyorum.

  -Ne?

  -Gecenin kalanında iki kişi nöbet tutsun.

  Tepesine binmeniz pek uzun sürmeyecek.

  Bugün buradaymış.

  Etrafa bakın.

  Kaçmaması ve gizlenmemesi için emin olun.

  Yüce İsa.

  Hala nefes alıyor.

  Bu şeyi ondan çıkarmalıyız.

  Parsons, şu atın icabına bak.

  Şimdi biraz konuşmamız lazım.

  Hemen şimdi, burada.

  Böyle bir katili izleyeceğimizi konuşmamıştık.

  İyi para alıyorsunuz.

  30 günlük anlaşmanın 18.

  günündeyiz  -  iki adamımız öldü.

  -Şaşırdığımı söyleyemem.

  Peşinde olduğumuz adam zayıf ve hazırlıksız.

  Bunu bir uyarı olarak kabul etmenizi tavsiye ederim.

  Peki ya bunu dönüş biletimiz olarak kabul etmeye karar verdiysek?

  Bunu yapmakta tabi ki özgürsünüz Bay Hayes.

  Yine de bunu oturmakta olduğunuz atımın yardımından yoksun olarak yapacaksınız.

  Anlatabildim mi baylar?

  Devam edeceğiz.

  Ama onun yerine ödemeyi aramızda bölmenizi istiyoruz Anlaştık.

  Şimdi gitmemiz gereken bir mesafe var.

  Eğer adamımız aşağıdaki topraklara ulaşırsa, bir daha onu asla göremeyiz.

  İşte bunu yaşamak bana şikayet ettirmezdi.

  Günaydın yabancı.

  Bu kadar uzak tepelerde hiç yolcu görmemiştim.

  Sadece geçiyordum, hepsi bu.

  Viski ister misin?

  Biraz viskimiz var.

  Kapa çeneni Horace.

  Hayır viski aradığımı söyleyemem   ama eminim biraz yiyecek iyi olabilirdi.

  Görünüşe göre siz çocukların aklında başka şeyler var.

  Bunları görmesen yardımcı olabilirdik.

  Yemekle ilgili bir planınız yoksa, yoluma gideceğim.

  Korkarım bunu yapmana izin veremem.

  Görüyorsun biz kanundan kaçan adamlarız.

  Bizi yakalarlarsa asacaklar.

  Horace, eğer susmazsan seni ben asacağım.

  Benim için pek sorun değil.

  Sadece yalnız olmak istiyorum.

  Tıpkı sizin gibi.

  Yani yoluma gideceğim.

  Bayım bana çok tanıdık geliyorsunuz.

  Sizi tanıyor muyum?

  Şüpheliyim.

  Lanet olsun.

  Bu Antietam'daki McCellan'ların oğullarını halledenlerden biriydi.

  Onu öldürmeyecek misin?

  Kurşun israfı.

  Çok bitik ve aç durumda, bu halde kasabaya bile ulaşamaz.

  Bir günde o kahrolası köprüde   oğullarının her ikisini de kaybetti.

  -Gözümle gördüm.

  -Öyle mi?

  Ama ona kimse dokunmadı.

  Ne bir çizik.

  Ne bir yara.

  O gün 100'den fazla adamı tek başına öldürdüğünü söylerler.

  O mu?

  Haydi canım.

  Hey o paranın bir kısmıyla git kendine bir gözlük al.

  Hala Virgil, o falcıyı vurduğun şekilde,   bunu tekrar yapmak için kaşındığını düşündüm.

  Ben buradan gitmeye can atıyorum.

  Gidelim.

  Kahretsin doğru.

  Haydi gidelim.

  O adamın peşinden asla gitme.

  Eğer onu sen vurmazsan, yemin ederim ben vuracağım.

  Hiçbir yabancının, ne cehennem düşünürse düşünsün   kasabaya gidip nereye gittiğimizi yetkililere anlatmasına izin veremeyiz.

  -Haydi.

  Gidelim.

  -Onun icabına kendim bakarım.

  Horace!

  Haydi Horace!

  Korkarım durmanızı istemek zorunda kalacağım.

  Bana izin ver çocuk.

  En iyisi geri dönüp evine git.

  Bayım, daha önce hiç kimseyi arkadan vurmadım.

  Yani en iyisi arkanızı dönün  -  ve size doğru neyin geldiğini görün.

  - Çocuk   şimdi o silahı yerine koy ve yoluna git.

  Dön arkanı.

  Sen bir aptalsın çocuk.

  Sana geçip gitmeme izin vermeni söylemiştim.

  Hey!

  Üç kişilermiş.

  İkisi yukarıya, biri de aşağıya bu yoldan gitmiş.

  -Tanıdık görünüyor mu baylar?

  -Üstündeki izi o mu yapmış?

  Tabi ki o.

  Bu tepelerin dışında başka kim insanları baykuşlar gibi yere sererdi?

  Eğer kendine başka bir at bulduysa, onu gün batımından önce yakalayamayacağız.

  Hesabıma göre vadiden aşağıya gitmeliyiz.

  O Carson City'e doğru gitmeyecek.

  Haydi.

  Şu lanet tepelerden gidelim artık.

  Siz ikiniz bensiz devam edebilirsiniz.

  Ne?

  Bu çocuklar altı aydır aranıyor.

  O Carson'da 250 Dolar eder.

  Bu da onun bize verdiğinden daha iyi bir kahrolası görüntü.

  Ve bu çocuk takip gerektirmiyor.

  -Böyle ayrılamazsın.

  -Cehenneme ayrılamam.

  Senin için neyin iyi olduğunu bilsen sen de yapardın.

  Takibimiz bittiğinde takımın tüm hakkı senindir.

  120'den aşağı değil ve kokan bir cesetle at sürmek zorunda değilsin.

  Tamam.

  Emin misin?

  Siz devam edin ve kendinizi öldürtün.

  Benden bu kadar.

  Tamam.

  Şu 250 doları biraz zor yoldan kazansın.

  Atı olmadan kasabaya asla ulaşamaz.

  Size söylemiştim çocuklar.

  Kahrolası atlar benim.

  Atını sulayabiliriz.

  Çok yorgun görünüyor.

  Tanrının gözünde canavarı affetmek kutsaldır.

  O günahını görür.

  Hepsi bu işte.

  Seni tanımıyorum.

  Vay vay vay.

  Şuna bakın.

  Çocuklar   kötü tanınan, gerçek bir suçluyu canlı olarak yakaladık.

  Bu at hırsızı serseri 250 Dolar eder.

  H damgalı bir atı çalmayı daha iyi bilmeliydin.

  Yaşlı McCleeny böyle at kaybetmeyi pek hoş karşılamaz.

  Bir tane daha ister misin?

  Evet kahrolası.

  -Ustabaşı sen misin?

  -Kimi arıyorsunuz?

  Zararlı bir adamı, buraya gelmiş olabilir.

  -Uzun boylu.

  Fazla konuşmaz.

  -Bu kadar mı?

  -Onu bulmak istiyorum.

  -Burada sizin için hiçbir şey yok.

  -Bu heriften ne istiyorsunuz?

  -Yalnızca onu istiyorum.

  -At sizin mi?

  -Konu atlar değil.

  Çünkü buralarda bazı at hırsızları vardı.

  Adamların çoğu onu yakalanmış görmekten hoşlanıyor.

  Bizim için sorun olmazlar.

  Öyle sanırım.

  Buradan su alabilirsek minnettar olurdum, sonra sizi işinizle başbaşa bırakacağız.

  Evet.

  Lewis size neresi olduğunu gösterecek.

  Kendine yardım et öfkeli çocuk.

  Kapa çeneni.

  İşemem lazım.

  Sizi bulurum.

  Benim için onu tutar mısın?

  Öfkeli çocuk.

  Sana kapa çeneni dedim kahrolası.

  Kaçmış.

  Kaçmış mı?

  Nasıl cehenneme-- -Tamam.

  Siz ikiniz!

  -Evet efendim.

  Köprüden aşağıya.

  Jesus, Mary, Joseph.

  Tamam.

  Şuradan aşağıya aptallar.

  Açın kapıyı.

  Gidip diğer ikisine bakın.

  Onları burada istemiyorum.

  Atlarla ilgilenmediğinizi düşünüyordum bayım.

  İlgilenmiyorum.

  Sanırım burada neyle ilgilendiğinizi bana söylemenin zamanı geldi.

  Hiçbir şey.

  Hiçbir şey.

  Bunu sevdim.

  Dediğim gibi, sadece biraz su istedim ve sonra da yolumuza gideceğiz.

  Sanırım yalnızca yolunuza gidersiniz değil mi?

  Kalk seni koca bebek.

  Silahını al!

  Kahretsin.

  Gidelim.

  Yolcular, tam zamanında geldiniz.

  Size kalacak yer ve arkadaşlık önerebilir miyiz?

  Biraz yiyeceğiniz varsa parasını ödeyebiliriz.

  Tanrı cömerttir.

  Av eti yahnimiz bir haftadır tencerede   ve her gün pişer.

  Gelin.

  Başka bir yerde mi kamp kurmalıydık?

  Korkarım Tanrı sözü, senin mideni bozuyor, öyle mi?

  Tanrı'yla hiç bu kadar yakın olmamıştım.

  Korkacak bir şey yok Bay Hayes.

  Onlarınki yalnızca söz.

  Burada Tanrı'nın işi yok.

  Söylesene boynundaki yara izi nasıl oldu?

  Kızılderililer mi?

  O vahşiler mi?

  Hayır daha kötüsü.

  Mormonlar.

  Tanrıya şükretmek ve iyi bir tüfek   o benim dualarıma cevap verdi ve o değildi.

  Tanrınızla bunun hakkında konuşmak zorundasınız.

  Daha dikkatli bir şekilde olmak zorunda.

  Siz seçilmiş toplum ve herkes.

  Dikkatli olabilirdi ya da ben ölmüş olurdum.

  Peki, siz Tanrının sonra yanınızda olduğunu mu düşündünüz?

  O, daima doğrunun yanındadır evlat.

  Sakıncası yoksa onun hakkını ben alacağım.

  Yahninizi daha iyi hazmetmeme yardım edecek.

  Misafirlerimiz için bir şey çalın çocuklar.

  İlahi olmasın.

  -Hazır mısınız?

  -Kahrolası ilahiler olmasın.

  Kahrolası vaiz.

  - Bunu kendin mi yaptın?

  - Neden benimle nasıl konuştuğuna dikkat etmiyorsun?

  Artık yalnızca sen ve ben varız.

  Gidersen paranı alamazsın.

  Herneyse, gürültü şu kafanı açıkça patlatırdı.

  Çok minnettarım.

  Bir daha beni asla tehdit etme çocuk.

  Anladın mı?

  Silahını kontrol et.

  -Kahretsin.

  -Kahrolası misyonerler.

  Hırsız piçler silahları boşaltmışlar.

  Sana başka bir yerde kamp yapmalıyız demiştim.

  Yine de onun için hala bir tane var   sanırım çok fark etmez.

  Burada ne halt yapıyorlarmış?

  Belli bir tür karar.

  Adam bir kez onu verir ve sonra orası dışında hiçbir yerde bitiremez.

  Gidiyorsun.

  Şimdi gidiyorsun.

  Git şimdi.

  Bunu nasıl bir cehennem yaratığı yapmış?

  Kahretsin.

  Cehennem, bir hayvan değil-- Attan in.

  -Sakin ol.

  Sakin ol.

  -Evet.

  Attan in Silahı buraya fırlat.

  Ne derse yap Carver.

  Yap onu.

  Sakin ol.

  Dizlerinin üzerine.

  Hemen.

  Benden bağışlanmanı istemeyecek misin Yüzbaşı?

  Bu, korkakların söylemesi gereken değil mi?

  İşte tam böyle.

  Çünkü onu planlamıyordum.

  Şu bıçağı buraya fırlat.

  Seni toprağa göndermeden hiçbir şey yapmayı denemene izin vermeyeceğim.

  Artık bitir ha?

  O kadar çabuk değil.

  Seni avlamak için   ne kadar zaman oldu bilmiyorum.

  Artık bunu hızlandırmaya niyetim yok.

  Savaş bitti bayım.

  Üç yıl oldu.

  Asla bitmeyecek.

  O savaştı.

  Savaş.

  Savaş, erkeklerin dövüşüdür, seni o.  çocuğu.

  Senin yaptığın savaş değildi.

  Emirler vardı.

  Senin verdiğin emirler Yüzbaşı.

  Evet.

  Yapıyoruz.

  Tamam Danny, sıra sende.

  Çerçevenin kenarlarına vur, güzelce ve sert.

  Parmaklarına dikkat et.

  Kendini dengele.

  Kendini dengele.

  Şu ayağını uzaklaştır.

  Şimdi güzelce ve sert.

  Şimdi yapıyorsun.

  Şimdi yaptın.

  Şimdi yaptın.

  Seni ısırmayacak.

  Danny, buraya gel.

  Çıkın bu topraklardan.

  Bayan, sağlam bilgilerle geldik   burası Albay Morsman Carver'ın evi.

  -O benim kocam.

  -O burada mı bayan?

  Hayır.

  Burada değil.

  -Evi arayın Teğmen.

  -Evet efendim.

  Eve marş.

  Onlara sert elinizi gösterin çocuklar.

  -Üst katı kontrol edin.

  -Kiler temiz.

  Albay nerede bayan?

  Kendi işine bak Teğmen.

  Nerede o bayan?

  Ahırları yakın.

  Evi terkedin.

  Hayır!

  Dur!

  -Rose!

  -Hayır.

  -Hayır!

  -Albay!

  -Adamlarınız nerede Albay?

  -Savaş bitti.

  Biliyorsun savaş bitti.

  -Adamlarınız nerede?

  -Onları bıraktım.

  -Onları aylar önce bıraktım.

  -Ya toplar?

  Hepsi cehenneme gitti, tahrip edildi.

  Atlanta dışına terkedildi.

  Çek ellerini üzerimden seni Yanki pislik.

  Hayır!

  Lütfen, bebeğim!

  Bırakın beni!

  Bırakın beni!

  Hayır!

  Rose!

  Bırakın beni!

  Danny, hayır!

  Danny!

  Danny, geri dön  Danny!

  Danny, geri dön!

  Tanrım, biri bana yardım etsin.

  Bana ev boş demiştiniz.

  Sen  Seni o.

  çocuğu.

  Kahrolası cehenneme git.

  Kahrolası cehenneme git.

  Bana ev boş demiştiniz!

  Onlar düşman, Yüzbaşı.

  O evi sen yaktın.

  Ve onlar içindeydi.

  Şimdi sıra sende.

  "Onlar için kılıcı al   kılıçla öleceğim.”

 Yeter!

  Yeter!

  Bitti.

  Bitti.

  Red Rock City'ye 40 mil uzaktayız.

  Şu tepeyi izle düzeleceksin.

  Peşimden gelmeye devam edersen   acı dışında hiçbir şey bulamayacaksın.

  Yaşamak için ödeyeceksin   ya da seninkiyle ödersin.

  Mataramı dolduracağım   ve atları sulayıp   ayrılmış olacağım.

  Burada hayat var.

  Buralarda hiçbir şey bedava değildir.

  Hiç altınım yok.

  Kendin bakabilirsin.

  Bir adamın hayatının değeri nedir?

  Birine   karşı diğerine ne dersin?

  Siyah olan güzel.

  Onu bırak.

  Gidebilrsin.

  "Tanrı gücümü korusun.”

 "O parmaklarıma dövüşü, ellerime savaşı öğretir" Amin.

  Haydi.

  Bırak beni yaşlı adam.

  Bu at senin mi?

  Hayır.

  Senin.

  Dilediğin gibi git.

  Senin olan hangisiyse   daima sana döner.

  Aldığın hangisiyse   senden daima alınacaktır.

  Bu su içindi, at için değil.

  Eğer dikkatli olmazsa, bir adam buralarda ölebilir.

  Geldiğini görmedim.

  Sebebi sürekli olarak arkana bakmandır.

  Belki de Madam Louise'in hayat iksiriyle küçük bir miktar ilgilenirdin.

  Tabi bazıları onun süslü bir şişeye konmuş şeytani bir rom olduğunu söyler   ama o tüm hastalıkları iyileştirir.

  Teşekkür ederim.

  Ama korkarım   benim sorunlarımı hiçbir şişe çözemez.

  Siz erkekler   siz daima silahı bir ilaca tercih edersiniz.

  Gerçekten benim neyi seçtiğimin çok önemi yok.

  Ayrıca param da yok.

  Cehennem.

  Asla yoldaki bir tezgahta anlaşma yapmaya izin vermedim.

  Bu 44'lüğün nesi var?

  Hiçbir şey.

  Atın kaç yaşında?

  Gerçekten bilmiyorum.

  Onu çaldın mı?

  Pek sayılmaz.

  Gerçek bir günahkar gibi konuştun.

  Pekala cehennem, dışarıda olmak umurunda değil.

  Adamın yapması gereken, bir adamın yapması gerekendir, değil mi?

  Evet.

  Sanırım senin için en iyisi bu.

  Atına mal olur.

  Buradan gitmediğimi varsayıyorum, herneyse.

  Cehennem, hatta sana iksirden bir şişe vereceğim.

  Hey,   iksirini unutma.

  Şu güneşe yeterince uzun bakınca, kör olursun   ya da daha kötüsü   çıldırırsın.

  Ne cehennem istiyorsun?

  Ben hasta bir dünyaya, bir iksir öneren basit bir seyyar satıcıyım.

  Ben iksir aramıyorum.

  Neden, arkadaşın da böyle söylemişti.

  Kendini ne diye çağırıyor?

  Sen onu ne diye çağırıyorsun?

  Senin şu Colt tabancanın tadına bakabilecek birisi.

  Bak sana ne diyeceğim yabancı.

  Orada üç tane susamış hayvanım var.

  Sendeki suyla bu çeliği   burada değişeceğiz.

  Ne dersin?

  Anlaştık mı?

  Evet.

  Yalnızca bir mermi mi?

  Daha fazla mı arıyorsun?

  Beklemiyorum.

  Zaman   savaşının bittiğini söylemiştin.

  Yalnızca ölüm savaşı bitirebilir Yüzbaşı.

  Devam et   bitir şunu.

  Bunun size bağlı olduğuna inanıyorum efendim.

  Rose.

  Rose.

  Affet beni.


Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar