Print Friendly and PDF

Translate

Hesaplaşma (2003) Paycheck

|

119 dk

Yönetmen:John Woo

Senaryo:Philip K. Dick, Dean Georgaris

Ülke:ABD , Kanada 

Tür:Aksiyon, Macera, Suç

Vizyon Tarihi:05 Mart 2004 (Türkiye)

Dil:İngilizce

Müzik:John Powell

Oyuncular

Ben Affleck

Aaron Eckhart

Uma Thurman

Paul Giamatti

Colm Feore

Özet

Michael Jennings dünyanın en iyi mühendislerinden biridir. ürün geliştirme deprtmanında çalışan Michael Jennings ürünleri geliştirdikden sonra hafızasını sildirmektedir.Michael Jennings bu sefer 3 yıl sürecek bir işe girmiştir. projenin ne olduğunu kimse bilmemektedir. Michael Jennings bu işin sonunda yüklü bir miktar para alacaktır. parasına almaya giden jennings tüm parasını 20 parça basit eşya karşısında bağışladığını duyduğunda şok yaşar. ama bu 20 parça eşya onun hayatını değiştirecektir.

Altyazı

Haydi uyanın   ve kendinize gelin.

 Üç boyutlu bir dünyada yaşıyoruz.

 Bilgisayar dünyası şimdiye kadar tekdüzeydi   iki boyutlu görüntülerden ibaretti.

 Şimdi, çığır açan teknolojik buluşlar sayesinde  ARC, hayat bulmanızı sağlayabilir.

 Üç boyutlu gerçekçilik dünyasında  çalışıp, oynayabileceğimiz bir Hayat.

 Bir Hayat  yaşayan ekran.

 Etkilendiniz mi?

 Evet, etkilendim.

 Şunlardan birini benim için paketler misiniz?

 - Avukat siz misiniz?

 - Ben, Rita Dunne.

 Açıkcası, Nexim'den hiç kimse bugün burada olamazdı.

 HESAPLAŞMA - İçeri davet etmek isterdim, ancak  - Bol şans, Bay Jennings.

 - İki ay sonra görüşürüz.

 - Evet.

 Evim, güzel evim.

 VERİTABANI TARANIYOR YÜKLENİYOR Ne düşünüyorsunuz?

 Tamamen aynı teknoloji mi?

 Tamamen aynı teknoloji değil.

 Sonunda, bazı yerlerini değiştirmeye karar verdim.

 Ekranın görünüşünü asla beğenmedim.

 Ve sonra aklıma  kim ister?

 Beyler, ben bilgisayarın geleceğiyim  ve Nexim'in yeni Freedom Line görüntü teknolojisini takdim etmek istiyorum.

 Nexim'in yeni ürünü.

 Özgürlük geleceğinizde.

 Bunu hemen piyasaya sür! ARC daha fazla dayanamayacak.

 %100'lük pazar payının imkansız olduğunu kim söylemiş?

 Derhal Pazarlamayı bağla bana.

 Tebrik ederim.

 Teşekkür ederim.

 Biliyorsunuz, Bay Jennings   üç yıldır yapmaya çalıştığımızı siz sadece iki ayda yaptınız.

 Bazen geriye dönük çalışmak daha kolaydır.

 Şerefinize.

 Beni hatırlamayacaksınız, değil mi?

 İşte bu çok kötü.

 İşaret noktasına ulaşıldı.

 Şimdi hafızasını işaret noktasından bugüne dek siliyoruz.

 Tanrı aşkına, Rita.

 Tanrım! Bu, yeterince tehlikeli! Beyin ısısı 43'ten bir derece yukarı çıkarsa, bitkisel hayata girer.

 TEHLİKE Haydi, Mike.

 İşte oldu.

 HEDEF HAFIZA SİLİNDİ Tamamen temizlendi.

 Günaydın, gün ışığı.

 Nasılsın, koca adam?

 İyi mi?

 Teşekkür ederim.

 Sakin ol.

 Yavaş, yavaş.

 Acele etmek yok, tamam mı?

 - İşte böyle.

 İyi miydi?

 - Evet.

 Aferin.

 Hey, Mike, bana bak.

 Bana bak.

 Tam buraya.

 Hatırladığın son gün ne?

 19 Ekim.

 22 ARALIK Mike, hatırladığın son şey ne?

 Red Sox, playoffları kazandı.

 Şu yasal konuları halledelim, olur mu?

 Micheal Jennings, gizlilik sözleşmenizin şartları gereğince, asla bir çalışan olmadınız.

 Çalışmalarınızın Nexim'in fikri mülkiyeti olduğunu kabul ediyorsunuz.

 Burada hiç çalışmadım.

 Hiç kimseyi görmedim.

 Burada bulunmadım.

 Anladım.

 Çekim hazır mı?

 Güzel.

 - Nasılsın bakalım, Kaplan?

 - İyiyim.

 Şimdi, senin sıran.

 - Hazır mısın?

 - Evet.

 Başla! Sekiz haftayı tamamen silmek için, beyin ısını 42,5'e çıkarmam gerekti.

 - İyiyim.

 - Kısacası, gittikçe zorlaşıyor, Mike.

 - İyiyim, dedim.

 - Gerçekten yavaşlıyorsun.

 - Çeneni kapasan, daha hızlı olabilirim.

 - Ne yapabileceğini göster, çekirge.

 İşte bu! Evet, işte böyle! Evet! Devam, devam, devam et! Haydi, haydi, haydi! Çok güzel! Evet! Bir tane daha! Bir tane daha, Mikey! Nasıl yaptığını gördün mü?

 Nasıl odaklandığını?

 - Evet, suratına konsantre oldum.

 - Hayır, beni seviyorsun.

 Haydi, senin için her şeyi yapan adama kötü davranma.

 Farkında mısın, hafızanı silerken ne gördüğümü bir kere olsun sormadın.

 Esas olarak, son iki ay senin için hiç yaşanmadı.

 Bilmeyecek ne var bunda?

 Günde 20 saat  birinin bilgisayar fikrini çalıp başkasına satmak.

 Son iki ay, sen ne yaptın?

 Hatırladığım son şey  İspanya'da Aston Martin'le gezdiğim ve Belize'de bilmem kiminle dalmayı öğrendiğim.

 Yedi günde yedi stadyum turu.

 Harika.

 Demek istediğim, hafızam aslında ilgi çekici anlardan ibaret.

 İyi.

 İyi bir hayat.

 Sildiğin zımbırtılar önemli değil.

 James ve Sarah Rethrick Nexim, ARC'nin canlı gösterisine yanıtını bildirdi.

 Bunu gördüm, demek ki bugün döndün, partiye gelmeme bahanen yok.

 Jimmy.

 NOT: Red Sox yenildi.

 Rethrick gibi adamların nesi var?

 Her şeyi olmak zorunda mı?

 Jimmy hakkında ne istersen söyle, Allcom'u garajında kurdu.

 Bekle, bekle.

 Yalnız bırakma beni.

 Bir şey olmaz.

 Konuş.

 İnsanlarla kaynaş.

 İstemiyorum.

 Merhaba.

 - Ben, Michael.

 - Ben, Rachel.

 - Rachel Porter.

 - Madam mı, Matmazel mi?

 Sizin için, Doktor Porter.

 - Doktor.

 Özür dilerim, Doktor.

 - Sorun değil.

 Ne doktorusunuz?

 - Biyolog.

 - Gerçekten mi?

 Jimmy için mi çalışıyorsunuz?

 O halde üzerinde çalıştığınız şey çok gizli biyolojidir.

 Evet.

 Her şey öyle değil mi zaten?

 Gidelim.

 - Pardon?

 - Demek istediğim  Saçma sapan konuşarak sizi etkilemeye çalışmaktan memnunum  fakat boşuna vakit kaybetmeyi bırakıp  bilirsin, bir yere gidebileceğimizi düşündüm.

 Ne yapacağımı söyleyeyim, Micheal.

 Oraya gidip bir arkadaşımla konuşacağım.

 Adam gibi bir sohbet istersen  beni nerede bulacağını biliyorsun.

 Tamam.

 Seninle tanıştığıma sevindim.

 Bu kadar kolay mı pes ediyorsun?

 İkinci bir şansa inanmıyorusun, değil mi?

 Tecrübelerime dayanarak, hayır, inanmıyorum.

 İyi geceler.

 - Mike! - Jimmy! - Nasılsın?

 - İyiyim.

 Sen nasılsın?

 Çağırdığın için teşekkür ederim.

 - Buradan gel.

 - Hey, Jimmy  İşte şimdi oldu.

 Teşekkür ederim.

 Bekle bir saniye.

 İsaac, yangın alarmını devre dışı bırak, lütfen.

 <i>Alarm devre dışı.

 Köpükle bu kadar iyi görüneceğini sanmam.

 Bu şık takımın içinde bile.

 Amacın ne, Jimmy?

 Beni ikna etmeye çalıştığını bilecek kadar iyi tanıyorum seni.

 Konu ne?

 Okulda olduğumuz zamanı hatırlıyor musun, dünyayı değiştirmek istiyorduk.

 Dünyayı kurtarmak istediğimizi sanıyordum.

 - Anlambilim.

 - İş ne, Jimmy?

 Sana söyleyemem.

 Optikle ilgili olduğu dışında bir şey söyleyemem.

 Ve bununla hisse senedi opsiyonun olacak, Mike.

 Şirketin gerçek bir parçası.

 Peki ya başarılı olmazsa?

 Hiçin gerçek bir parçasını alırım.

 Söz veriyorum, başarısız olmayacak.

 Nereden biliyorsun?

 Gerçek bir kristal küre mi bu?

 Keşke öyle olsa.

 Anlamı şu, sekiz rakamlı bir miktar alacağını garanti ediyorum.

 - En az.

 - Peki, sorun ne?

 İş, alışık olduğundan biraz daha uzun zaman gerektirebilir.

 - Ne kadar uzun?

 - İki yıl.

 Belki üç.

 - Dalga geçiyorsun.

 - Çok ciddiyim.

 Jimmy, bu imkansız.

 Bunu yapamazsın.

 Yapılabilen en uzun süre 8 haftaydı.

 Biliyorum çünkü ben yaptım.

 Mümkün olduğunu varsayalım, yapar mıydın?

 - Hayatımın 3 yılından vazgeçmek mi?

 - Vazgeçmek değil, takas etmek.

 Üç yıl karşılığında hayatının geri kalanı.

 Yüklü bir çek ve emeklisin.

 <i>Üç yıl içinde pek çok şey olabilir.

 <i>Hemen biter.

 Sana iki saniye gibi gelecek.

 Kalp atışı ve bitti.

 <i>En çılgın hayalinin ötesinde zengin olacaksın.

 <i>Yüklü bir çek ve emeklisin.

 Bay Jennings.

 John Wolfe.

 Hoş geldiniz.

 Buradan ayrılmanıza izin verilmeyeceğini biliyorsunuz.

 Size burada, kampüs içinde bir ev tahsis edilecek.

 Tüm yazışmalarınız incelenecek, dışarıya telefon etmek yok  ve size gelen her şey kontrol edilecek.

 Kişisel eşyalarınızı almalıyım.

 Saat, cüzdan ve üzerinizde başka ne varsa.

 Üzgünüm ancak içeriye herhangi bir şey sokulması yasak.

 Tüm bunlar, çekinizi aldığınızda size iade edilecek.

 Affedersiniz.

 Onu da almalıyım.

 Mike.

 Gelebildin.

 - Seni görmek güzel.

 - Seni de.

 - Her şey yolunda mı?

 - Evet.

 Otur lütfen.

 Bay Wolf sana detayları vermiştir.

 Evet.

 Kaybetmemeyi başardığım yegane gözlüğümü de aldı.

 Üzgünüm.

 - Nedir bu?

 - Bu, hafızanı silmek için.

 Sana bir izotop enjekte edeceğiz, beynine yerleşecek, işaret noktası işlevi görecek.

 Sonra, hazır olduğumuzda, başka bir iğne işarete kadar her şeyi silecek.

 Beyni barbarca kızartmak yok.

 Pekala.

 - Neye bulaştırdım kendimi?

 - Haydi bulalım.

 <i>Mavi Metin başlatıldı.

 Etkileyici.

 Burası en küçük birimimizdi.

 Şimdi, en kazançlı birimimiz.

 Affedersiniz Bay Rethrick.

 Sizinle biraz konuşabilir miyim?

 Etrafa bir göz at.

 Hemen dönerim.

 <i>Çevrim tamamlandı.

 Veri nakli gerçekleşti.

 Pekala! Pes ediyorum! Pes ediyorum! Pes etme.

 Doktor Porter.

 Gök gürültüsü ve şimşek kullanmadığınız için şanslıyım galiba.

 Haklısın.

 Gelecekte gücünü sorgulamayacağım.

 Affedersin, kendimi tutamadım.

 Marianne'in bugün uçakta olduğunu söylediğini sanıyordum.

 Konferansı uçaktan yapmayı planlıyordu.

 Dinle  Geçen gün için özür dilemeliyim.

 Bazen böyle oluyorum, olmamalıyım.

 Dikkat et.

 İkinci bir şans istiyor gibi bir halin var.

 - Her şey yolunda mı?

 - Evet.

 - Başka bir şey söyle.

 - Pardon?

 Güzel bir şey söyle.

 Çabuk ol, aksi halde unutacağım.

 Böyle bir meltem adamımız için nedir ki?

 Pekala, ona borcum vardı.

 Şimdi ödeştik.

 Kibar ol, çünkü Mike bizim için çalışacak.

 Görüşürüz.

 - Hazır mısın?

 - Evet.

 Haydi gidelim.

 Hala vazgeçebilirsin.

 Kırgınlık olmaz.

 Hayır.

 Kalmak istiyorum.

 Michael Jennings, ekibinin diğer yarısıyla tanış.

 Dr.

 William Dekker.

 - Tanıştığımıza sevindim.

 - Benim için bir zevk.

 Beyler, hayatınızın gelecek üç yılına bir göz atalım.

 Ne oldu?

 Michael.

 Başardın.

 <i>- Ne kadar sürdü, Jimmy?

 - Üç yıl oldu, Mike.

 <i>- Nasıldım?

 - İyiydin.

 <i>Reddy Grant & Associates'deki hesabına paran aktarıldı.

 <i>Saat birde, orada bir randevun var.

 <i>Şimdi eve git, evraklarla ilgilen.

 <i>Hazır olduğunda beni ara.

 Öğrenmemiz gereken çok şey var.

 MICHAEL JENNINGS ALLCOM ŞİRKETİ HİSSE SENEDİ TOPLAM MİKTAR 92.

016.

000 $ 92 milyon dolar.

 Reddy Grant and Associates'deki herkes yaptığınızı takdir ediyor, efendim.

 Benim takdir ettiğim kadar olamaz, inan bana.

 Sadece şurayı imzalayın.

 - Oldu mu?

 - Harika.

 - Kişisel eşyalarınız.

 - Evet.

 Dört pul yeterliydi.

 Fazladan bir 50 senti karşılayabileceğimi sanıyorum.

 Bunlar benim eşyalarım değil.

 - Değil mi?

 - Hayır.

 Ne olduğunu bilmiyorum.

 Bunun için endişelenme.

 Önemi yok.

 Hisselerim hakkında konuşalım.

 Yapmak istediğim, şimdi biraz para çekmek  ve kalanını uzun vadeli yatırıp, faiziyle yaşamak.

 Nasıl yapacağız?

 Bay Jennings, hisselerinizden feragat ettiniz.

 - Affedersin, ne dedin?

 - Evet, işte burada  dört hafta öncesinin tarihi var.

 Hakkınızdan feragat ettiniz ve yalnız eşya zarfının teslimini istediniz.

 - Bunu hatırlamıyor musunuz, efendim?

 - Hayır.

 Hatırlamıyorum, çünkü böyle bir şey yapmadım.

 Neden yapayım ki?

 Yapmam.

 Çok anlamsız.

 Hata yapılmış ve düzeltilmesi gerek.

 Kabul etmeliyim, yaptığınız çok tuhaf  Tuhaf değil.

 Tuhaf, normalin biraz dışında ancak yine de makuldür.

 En büyük 500 şirketten birinin 100 milyon dolarlık hissesini  birkaç biblo karşılığında vermek deliliktir! Kimse yapmaz bunu! Anlamsız! Bir kutu saç spreyi 40 milyon dolar etmiyorsa tabii! Üstelik de pembe! Peki ya bu nedir, 100 milyon dolarlık bir kibrit kutusu mu?

 Birkaç yıl yoktum! Tekrar moda mı oldu bu?

 Gözlük, 100 milyon dolar mı?

 - Kaçırdığım bir şey mi var?

 - Tamam, bir bakayım.

 - Ancak biraz zamanımı alacak.

 - Delilik bu.

 Birkaç yere telefon edeceğim.

 <i>- Bay Rethrick'in ofisi.

 - Michael Jennings.

 Önemli bir konu.

 <i>Üzgünüm, dışarı çıktı.

 Öğleden sonra dönecek.

 <i>İsterseniz cep telefonundan ulaşmayı deneyebilirim.

 Geldiği an beni aramasını sağlayın.

 Teşekkür ederim.

 FEDERAL ARAŞTIRMA BÜROSU Dinleyin çocuklar, bir hata var.

 - Hain değilim, mühendisim ben! - Tersine mühendis, doğru mu?

 Gizli bir devlet teknolojisi için para aldığını zaten biliyoruz.

 Mike, buna hainlik denir.

 Bu ülkede, insanlar bu yüzden kızartılır.

 Evet ve bu ülkede FBI canınızı sıktığında gidip bir avukat bulursunuz.

 - Bugün değil.

 - Bu da ne demek?

 Savcı beni arayıp, Michael Jennings'in işbirliği  ulusal güvenlik meselesidir dediğinde böyle olur.

 Her şeyden önce bu benim değil, tamam mı?

 Bir hata  Tam oldu.

 Ne diyordun?

 Çözmeye çalıştığımız bulmacanın birkaç parçasını göstereyim sana.

 William Dekker, devlet fizikçisi, Silah Dairesi.

 Üç yıl önce, projesi iptal edildi.

 Bu hoşuna gitmedi ve çalışmasını sattı.

 Gizli bir çalışma.

 Birkaç büyük şirkete gösterdi.

 Rethrick'in satın aldığını düşünüyoruz.

 Maalesef, Rethrick'le satış arasında bağlantı kuramıyoruz çünkü  Dekker öldü.

 Doğal sebeplerden.

 Doğal dediğimiz şey dairesinden 45 metre aşağı düşmesi.

 Peki bunun benimle ne ilgisi var?

 Dekker'ın işiyle ilgili tasarımların bu ay kaydedilen patent başvuruları.

 Bu belgelerin her birinde kimin imzası olduğuna bir bak.

 Anlamadın mı?

 O patentlerde senin adın var! Rethrick, Dekker'ı veya çizimin nereden geldiğini bilmediğini iddia edebilir.

 Yapman gereken, Rethrick için yaptığın her şeyi hemen şimdi bize anlatmak.

 Yapamam.

 Geri kalan hayatını sözde arkadaşını korumak için hapiste mi geçireceksin?

 - Bize yardım et, birlikte çalışalım.

 - Yapamam! Hafızamı sildi! Hatırlamıyorum! Ne bildiğimi söyleyeyim size.

 Tuzağa düşürüldüm.

 Bana inanmalısınız, son üç yılda ne yaptığımı hatırlamıyorum! Ne?

 Bekle bir saniye! Bekle.

 Rethrick silmeyi denemiş olabilir, biz de geri getirmeyi deneyeceğiz.

 Hiçbir şey görmeyeceksiniz.

 Vaktinizi boşa harcıyorsunuz diyorum.

 TEHLİKE BEYİN İÇ ISISI Burada bir şey var.

 Haydi! Haydi! Lanet olsun.

 Hiçbir şey yok.

 Bekleyin bir saniye.

 Sigara içmeliyim.

 Şef.

 Aldıracağını sanmam.

 Duman! Kahretsin! Lanet olsun! Kapıyı kapatın! - Hangi cehennemde bu?

 - Kaçmış! Endişelenme, hiçbir yere gidemez! Kapıyı koruyun! Işıkları yakın! Göremiyorum! Yere yatın! Yerde kalmaya çalışın! Mitchell! Bir şey görüyor musun?

 Klein, gidelim haydi! Al, kapıyı kapat! Neler oluyor?

 İyi geceler, Michael.

 Orada! Çekilin! BİR GÜN GEÇERLİ Haydi gidelim! Affedersiniz.

 Açın şu kapıyı! Nereye gitti?

 - Her durağa adam koyacağım! - O zamana kadar çoktan gitmiş olur! Nasıl yaptı bunu?

 - Pardon.

 - İyi misin?

 - Evet.

 - Dikkatli ol.

 Jane.

 Rahatla.

 Her şey yolunda.

 Federal Ajanlarla konuştuğunu biliyorum.

 Fakat sorun değil, çözümlendi.

 Bunları kimin yolladığını bulmam gerek.

 Bulmama yardım eder misin?

 - Üç yıl önce yollanmışlar.

 - Hayır.

 Karışıklık olmuştu, hatırla.

 3 yıl önce yollananlar değil.

 Bunları başkası yolladı.

 - Kim olduğunu bulup konuşmalıyım.

 - Yerine konulanlar birkaç hafta önce geldi.

 - Kim gönderdi?

 - Aslına bakarsan, sen gönderdin.

 Buradaki senin imzan.

 Gördün mü?

 20 parça.

 <i>Kişisel eşyalarınızı almalıyım.

 Michael Jennings, üçü üç geçe öldü.

 Hükümet, kanıt bulunamadığı için, Allcom dosyasını kapattı.

 Görüyorsun işte, kaçması imkansız, bir şey değiştirmediysen tabii.

 Değiştirmedim.

 - Tam olarak ne yapıyordun?

 - Tart yiyordum.

 Avukatın ofisinden, önceden bildirdiği zamanda ayrıldı.

 Federaller onu, önceden bildirdiği zamanda gözaltına aldı.

 Fakat önceden bildirdiği gibi, ölmedi o! Michael Jennings, süper ajan değil, bir mühendis! Buna rağmen, çifte kilitli bir odadan bir şekilde kaçmayı başardı.

 Nasıl?

 Kader miydi?

 Hayır, kader bizim tarafımızdaydı.

 Bilen biri, bir şey değiştirdi demektir, ve ben değildim.

 Sen değilsen, o halde kim  Michael buradan gittiğinden beri, makineyi kontrol eden oldu mu?

 HATA Bul onu.”

Sadece gidemeyeceğin yerlere bakarsan, önündeki zenginlikleri kaçırırsın.”

 Evet, zenginliğim zaten uçtu.”

17-44-4-26-37-40-22.”

 Kombinasyon mu?

 Şifre mi?

 Parola mı?

 "Yeni Özgürlük Yatırımı.”

 Yeni Özgürlük Yatırımı Bankası, lütfen.

 Ne demek bu?

 Böyle bir bankanın olmadığını mı söylüyorsunuz?

 İşte bu rahatlatıcı.

 <i>- Kim gönderdi bunları?

 - Sen gönderdin.

 <i>Buradaki senin imzan.

 Gördün mü?

 20 parça.

 <i>Bunlar patent başvuruları.

 <i>Bu belgelerin her birinde kimin imzası olduğuna bir bak! <i>Bir hata var! Ben hain değilim! <i>Dekker öldü! Rethrick, Dekker'ı veya çizimi <i>bilmediğini iddia edebilir! <i>Bana inanmalısınız, son üç yılda ne yaptığımı hatırlamıyorum! <i>Michael.

 Başardın.

 Ufaklık.

 Tanıdık bir ses duymak ne kadar güzel bilemezsin.

 <i>- Michael?

 - Dinle, başım belada, sana ihtiyacım var.

 <i>Saat dokuzda, Union İstasyonu'nda buluşalım.

 <i>- Orada olacağım.

 - Tamam, dostum.

 Şapka hakkında tek kelime edersen, giderim.

 Hey, dostum! Sana işi almamanı söylemiştim, Mike.

 Haydi, bir masa bulalım.

 Enjeksiyonlar mı?

 Evet, böyle olması gerekiyordu galiba.

 - Fakat elbette, bu kimyasal bir yöntem.

 - Yani?

 Yani, gizli kalmış bazı hatıraların olabilir.

 Belki de gördüklerim bunlardır.

 Muhtemelen.

 Beyin yıkamayı aşan ve Federaller yüzünden ortaya çıkan anılar.

 Bunları neden almış olayım ki?

 Açıkla bunu.

 Para yerine kendime bu çöpleri gönderdim.

 Zavallı dostum.

 Bilmiyorum.

 Fakat kendine sorman gereken soru bu değil.

 Kendine sorman gereken soru  o kadar paradan neden vazgeçtin?

 Tüm bunların en tuhaf parçası, işte bu.

 90 milyon dolar.

 Kimse üç yıl içinde bu kadar değişemez.

 Pekala, ne tür bir plan yaptığını bulmak mı istiyorsun?

 Geriye doğru çalışalım.

 Üzerinde çalıştığım tasarımın, Dekker adında birinin olduğunu söylediler.

 - Dekker mı?

 - Evet.

 - William Dekker mı?

 - Galiba.

 Federaller için Seviye Beş gibi bir şey üzerinde çalıştığını duymuştum  sonra bir gün gelip her şeye son verdiler.

 - Neydi peki?

 - Ortak görüş, bir lazer olduğu.

 Neden peki?

 Çünkü Dekker'in taslakları, bir ayna ve mercek gerektirdi.

 Bunlar yalnız lazerde kullanılır ya da uzaktan görüş sağlayan <i>- uydu kamerada.

 - İşte ilk sayı geliyor  17.

 <i>Sonraki  44.

 <i>- Mercek kusursuz optikler gerektirdi.

 - 4.

 Ayna nötrino kaplı, dolayısıyla muazzam bir harcama söz konusu.

 <i>  37  40.

 <i>Ve bonus sayı, 22.

 Bir şey görmek için, kim 500 milyar dolar harcar ki?

 Ne?

 O silme odasından sigara ve gözlük olmadan  çıkmam mümkün değil.

 Otobüs bileti olmadan, o otobüse asla binemezdim.

 Elmas yüzüğüm olmasaydı, o çocuğu Reddy Grant'e kadar takip etmezdim.

 O paradan vazgeçtim  sadece bu parçaların dikkatimi çekmesini sağlamak için.

 Neden?

 Çünkü 500 milyar doları neyi görmek için harcayacağını biliyorum.

 Gelecek.

 <i>Sayılardan beşini ve bonus sayıyı işaretlediyseniz, <i>ikincilik ödülü sizin.

 Virüs kullanmış.

 Bugün öğleden sonra 3:03'te makine bozulmuş.

 3:03 mü?

 - Virüsü atlatabilir misin?

 - Hayır, o tür bir virüs değil.

 Gel, göstereyim sana.

 Yazılımın içinde değil.

 Donanımın içinde.

 İçine bir devre koymuş.

 - Zehirli bir hap gibi.

 - Yine de onu bulabilirsin, değil mi?

 Evet, bulabilirim.

 O halde bul.

 Planlarda küçük bir değişiklik.

 Bay Stevens'a göre, Michael Jennings'e artık ihtiyacımız kalmadı.

 Bak, eğer bildiğimiz bir şey varsa  o da zamanda yolculuğun mümkün olmadığı.

 Einstein bunu kanıtladı.

 Zamanda yolculuk, evet.

 Fakat Einstein, zamanı görmenin teoride mümkün olduğuna inanıyordu.

 Mike, haydi.

 Belki de sadece Dekker'ı bulmamız gerekiyor  - Dekker'la konuşamam.

 - Neden peki?

 - Kaza geçirdi.

 - Kaza mı?

 Evet, yatak odasının penceresinden aşağı düştü.

 Pencereden aşağı  Yatak odasının penceresinden aşağı düştü! Elbette.

 Bu mümkün.

 Bir dakika! Buradan çıkmalıyız! Ufaklık, beni dinle.

 Olanların  Bu şeyi kullandım, geleceğimi gördüm   ve değiştirmem için ne gerektiğini gördüm.

 Fakat Allcom'dan alabildiğim, sadece bu anlamsız parçalar oldu.

 Yapmam gereken şey için, her parçanın belirli bir zamanda, belirli bir yerde kullanılması gerekiyordu.

 Demek istediğim, bunlar olmasaydı, çoktan ölmüş olurdum.

 Evet, geri kalanların ne için olduğunu bilmemen çok kötü.

 Ne?

 Kandırdım seni! Seni tekrar görmek harika, Mike! Tanrı aşkına! Bu tipler Federallere benzemiyor.

 İşte.

 Al bunu.

 Bu anahtar oradaki kapıyı açmanı sağlar.

 Arkandan kapıyı kapat.

 Anladın mı?

 Fırla! Git! Git haydi! Lanet olsun! Git! Tanrım, umarım doğru olanı yapmışımdır.

 Lanet olsun.

 Git.

 - Silahın nerede?

 - O aldı.

 Nasılsın bakalım, Mike?

 Sen?

 Neden?

 Hatırlamıyor musun?

 Bunu kendin istedin, Mike.

 Dolayısıyla, öleceğini bilmek nasıl bir duygu?

 Kahretsin! Kendi kaçısını planladığını mı söylüyorsunuz?

 Sayın Savcı, efendim, hiçbir açıklamamız yok.

 Zira tüm kanıtlara baktıktan sonra, tek mantıklı fakat kabul etmesi zor sonuç  başına ne geleceğini önceden biliyor olması.

 Bunlar, kaçmadan önce Jennings'ten elde edilen anılar.

 Hiçbir anlamı yok gibi görünüyor.

 Gladys.

 Bugünlük bu kadar.

 Dekker'ın bir şey tasarlamaya çalıştığını biliyorduk.

 Fakat planlarını sattığında yarısını bile tamamlamamıştı.

 Anlamıyorum.

 Dekker, JPL'de lazerle güçlendirilmiş mercek üzerine çalışıyordu.

 Merceğin, evrendeki bir dönüşü görecek kadar güçlü olduğunu iddia ediyordu.

 Dekker, sonsuza dek ilerleyen bir dönemeci görebilirsen  sonuçta başladığın noktaya döneceğine ve kendini göreceğine inanıyordu.

 Ancak şimdiki zamandaki haline bakmayacaktın.

 Hayır.

 Geleceğe bakıyor olacaktın.

 Jennings yaptığı şeyi kavrar ve kullanmaya kalkarsa ne olur, biliyor musun?

 Dünyadaki her ulus bunun için ona dünyayı verebilir.

 Jennings bunu yapmaz.

 Ona çok yakındım.

 Hiç yalan söylemedi.

 Neyle suçlandığını öğrendiğinde, incinmiş ve korkmuştu.

 Pekala, onu getirdiğinizde ona Şeref Madalyası vereceğim.

 Onu önce Rethrick bulmazsa tabii.

 Gerçekten geleceği gördüğünü düşünüyor musun?

 Bu müthiş olurdu.

 CAFÉ MICHEL Café Michel mi?

 Adım Michael Jennings  ve yakınlarda bir rezervasyon yaptırdım mı, hatırlamıyorum.

 Kontrol etmeniz mümkün mü?

 Sağ olun.

 Yaptırmış mıyım?

 Kaç kişilik?

 Hayır, teşekkür ederim.

 Hayır, orada olacağım.

 Merhaba.

 Sizi besledi mi?

 Rachel, ben Jimmy.

 - İyi misin?

 - Ne oldu ki?

 Bilmiyor musun?

 Hayır.

 İçeri girebilir miyim?

 Michael'ı en son ne zaman gördün?

 Dün sabah.

 Laboratuarında sabaha kadar çalıştı.

 Rachel, bunu benden duyacağın için üzgünüm.

 Michael, dün Allcom'dan ayrıldı.

 Temelli olarak.

 Ne?

 İşini bitirdi, hafızasını sildik ve  - Hayır.

  gitti.

 Hayır, bana söz verdi.

 Sonuna kadar götürecekti.

 Bununla çok para kazandı, Rachel.

 Parayla ilgilenmediğini söyledi.

 <i>- Demek ki hiçbir şey bilmiyor.

 - Onsuz gitmez.

 Michael bu.

 Akıllı davranacaktır.

 Bir şeyi atlıyoruz.

 İşe gider gitmez, eve girin.

 Ve tek başına bir yere gidemeyeceğinden emin olun.

 Ne olduğunu bilmek istiyorum.

 Hoşça kalın, çocuklar.

 Günaydın, Dr.

 Porter.

 Bir yere mi gidiyorsunuz?

 Günaydın.

 Çantamı al.

 - Buna ihtiyacınız olacak.

 - Anladım.

 Geliyor musun?

 Hayır, teşekkürler.

 Buradan izlemeyi tercih ederim.

 Nasıl istersen.

 Banyoyu ve evin her yerini baştan aşağı aradık.

 Hiçbir şey yok.

 Yapmanı istediğim şu.

 Tekrar banyoya gir  Tamam, sola dön.

 Bana ne gördüğünü söyle.

 Ayna.

 Onu yakaladık.

 Onunla saat 13:00'de Café Michel'de buluşacak.

 Buluşacağından emin olalım.

 Benzeri bulundu.

 Michael Jennings'le buluşacaktım.

 - Oturun lütfen.

 - Teşekkür ederim.

 Oradaki masaya otur.

 Sırtın pencereye dönük olsun.

 <i>Michael.

 Tanrıya şükür iyisin.

 Seni bir daha göremeyeceğimi sandım.

 Michael, benim.

 Rachel.

 - Dinle  - Beni hatırlayamıyorsun.

 Hayır.

 Özür dilerim.

 Polisler.

 İçeri giremeyiz.

 Net bir atış için beklemem gerekecek.

 Maya, oyala onu.

 Bir şeyi hatırlayacağını düşündüğünü söyle ona.

 <i>İkinizin nişanlandığını.

 Bir şeyi hatırlayacağını düşünmüştüm.

 Üç yıldır birlikteyiz.

 Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.

 <i>Gerçekten çok üzgünüm.

 Deniyorum.

 Demek böyle yapıyor  Beni çok dikkatli dinle, Maya.

 Şunu söylemeni istiyorum.

 Michael, zarfın hala sende olduğunu görebiliyorum.

 Demek ki çalışıyor.

 Kişisel eşyaları değiştirdiğini biliyorum.

 Yardım ettim.

 Aynaya benim için bir not bırakmıştın.

 Senden bir şey almam gerekiyordu.

 Stevens'a ulaşmamı sağlayacak bir şey.

 O, seninle çalışmıştı.

 Makineyi tamir etmeye çalışıyor.

 Makineyi tamir etmeye çalışıyor.

 Geriye dönük çalış, Michael.

 Manyetik kartı al.

 Kampüsün manyetik kartı.

 Onu bana vermen gerekiyordu.

 Tereddüt ettiğinde, Rachel incinmez, sabırsızlanırdı.

 Dinle Michael, şu an bana güvenmezsen, ikimiz de mahvoluruz.

 - Temelli olarak.

 - Güzel.

 Geri dönsem iyi olacak.

 Şüphelenmeye başlarlar.

 <i>Burada bekle.

 Yarım saat içinde dönerim.

 Ve endişelenme, birlikte olacağız.

 <i>Seni seviyorum.

 - Hangi beyzbol takımını tutuyorum?

 - Ne?

 Hangi beyzbol takımını tutuyorum?

 Ne fark eder ki?

 Red Sox.

 - Gitsek iyi olacak.

 - Bekle! Artık gidebiliriz.

 Haydi.

 - Bekle! Dur.

 - Araban var mı?

 - Olabilir.

 - Olabilir mi?

 - Bir BMW arıyoruz! - Dalga geçiyor olmalısın! Kahretsin! Kahretsin! - Şu anahtara bir bakayım.

 - Neden?

 Yanlış bölümdesin.

 Jennings, BMW'yi, Southgate Auto'dan internet üzerinden satın aldı.

 Anahtar dört hafta önce yollandı ona.

 - Arabasının rengi ne?

 - Bir araba değil.

 Pine'a doğru döndüler! Altıncı caddede yakalayın onları! - Bu şeyde ne kadar iyiyim?

 - İyisin! Dinle, iyisin dedim, tamam mı?

 Sıkı tutun! - Fotoğraflar.

 Southgate BMW.

 - Anlaşıldı.

 Dur! Zarfı kaybettim! - Dönüp seni alacağım! - Görüşürüz! Aldım! Çıkalım buradan.

 İndir bizi! <i>Mike, sana yardım edebiliriz! Neler olduğunu biliyoruz! Seni almamıza izin ver! Tünele yöneldi! Önünü kesin! Eğil! Başını çevir! Sence Jennings bunu görmüş müydü?

 Gelecek sefere, izlendiğini görür belki.

 Üzgünüm.

 Üzgünüm.

 Önemli değil.

 Nasılsa hepsi senin için.

 Kıyafet getirdim sana.

 İhitiyacın olabileceğini düşündüm.

 Umarım uyar.

 Teşekkür ederim.

 Bu benim mi?

 Hatırlamıyor musun?

 Beni hatırlamıyorsun, değil mi?

 Bunlar senin.

 <i>İyi ki doğdun.

 <i>- İyi ki doğdun.

 - Çok tatlısın.

 Üzgünüm.

 Üzgünüm.

 Hatırlamıyorum işte.

 Gitmemem gerekirdi.

 Kendine farklı eşyalar yolladığını söylüyorsun  makineden sonra ayırdıklarını ve güvenliğimizin bunu fark etmediğini.

 Olağan şeyler önsezi gücüyle birleşince  Michael'ı, mühendisken kaçış ustasına dönüştürdü.

 Seni bilmem fakat iyiliğinin karşılığını ödemek isterim.

 Michael, iyi misin?

 İyiyim.

 Michael, makinende ne gördüğünü bilmiyorum fakat  birkaç hafta önce laboratuarından geldin ve sapsarıydın.

 En garip soruyu sordun bana.

 Ne?

 İlişkimizin yürümeyeceğini bilsem  yine de seninle olur muydum?

 Ne cevap verdin?

 Birlikte geçireceğimiz zamanı hiçbir şeye değişmeyeceğimi.

 Buyuz biz, deneyimlerimizin neticesi.

 Ayrıca  hayattaki en iyi şeylerden bazıları tamamen hatadır.

 Ne?

 Reddy Grant'ten ayrılırken zarfı kontrol ettiğimde  20 parça belirttiğimi söylediler, fakat sadece 19 parça vardı.

 Anlamıyorum.

 Ne fotoğrafları bunlar?

 MAKİNE GELECEĞİ SÖYLÜYOR DÜNYA LİDERLERİ ALLCOM'UN BULUŞUNU KINIYOR Michael, diğer fotoğraflara da baksana.

 ALLCOM'UN CİHAZI UMUTSUZ GELECEĞİMİZİ ORTAYA ÇIKARDI BORSA PANİKLEDİ ALLCOM HİSSELERİ SATIŞA RAĞMEN FIRLADI SAVAŞ! Başkan Allcom'un teknolojisine sahip yerlere saldırı emri verdi.

 Sonuncuya bak.

 Aman Tanrım.

 Bu, gelecek.

 Makine savaş öngörüyor, savaştan kaçınmak için savaşa giriyoruz.

 Salgın hastalık öngörüyor, tüm hastaları bir araya getirip, salgın yaratıyoruz.

 Bu makinenin önceden gördüğü şeyleri yapıyoruz.

 Hayatımız üzerindeki kontrolü tümüyle ona bırakıyoruz.

 Bunu ben yaptım.

 Geleceği görmek bizi yok edecek.

Birine geleceği gösterirsen, geleceği kalmaz.

 Gizemi yok edersin.

 Umudu yok edersin.

 Geri dönmeliyim.

 O makineyi yok etmeliyim.

 Bu imkansız.

 Kampüs çok büyük.

 Yüzlerce koruma var.

 Bize 50 yıl daha kazandıracağımdan kesin emin olmasam   yaşadığımız üç yıldan öylesine vazgeçmezdim.

 Tamam.

 Nasıl gireceğiz?

 Biz girmeyeceğiz.

 Her şeyin bir nedeni olduğunu söylemiştin ve benim de buna dahil olduğumu.

 Haydi.

 En fazla bir gün daha.

 Bakılacak fazla yer kalmadı.

 Galiba düşündüğümüz kadar zeki değilsin, Stevens.

 Nereye bakacağını bilmeden Jennings de daha çabuk bulamazdı.

 Ulaşımdan yayını aldık.

 - Her yerde olabilir.

 - Ancak o kaçmıyor.

 Ortadan kaybolmanın bir yolunu bulabilirdi, ama ne yaptığına bak.

 Allcom geçiş kartı.

 Geri dönüyor.

 Allcom'dan çıkan telefon ve veri hatlarını izleme emri çıkartalım.

 Kampüse birilerini gönderin.

 O makineyi istiyorum! Jennings ve o kız görülmüş.

 Ne yapmamı istiyorsun?

 Hiçbir şey.

 Olduğunuz yerde kalın! Kimse geçemez! Dördüncü kattaki tüm metal dedektörleri aynı anda iptal oldu.

 Bilyalar.

 Koridordan aşağı metal dedektörüne.

 Jennings laboratuarındaki korumaları çek.

 İçeri girsin, bizi yanılttığını sansın.

 Makineyi tamir ettiğinde onu yakala.

 Bunu ben yaptım.

 Kapı açık olmamalıydı.

 Bir terslik var.

 Bizi bekliyorlar.

 Arkamızdan kapıyı kapatalım.

 Ve kapalı tutalım.

 - İçeri girdi.

 - Doğrulandı.

 İçeride.

 Harika.

 Makinede olduğunu doğruladığımız an peşine düşelim.

 Dışarı çıkmasını bekleyeceğimizi sanıyordum.

 Bekleyemem! İster Jennings olsun, isterse makine  Birini ele geçirdiğim sürece fark etmez! Gidelim! Bu iş görür.

 Dikkat et.

 - Ne yapıyorsun?

 - Kilidi kırıyorum.

 Bir saniye.

 Onu kıramazsın.

 Yine de içeri girebilirler.

 Dışarıdaki okuyucuyu bozmalıyız.

 Gidelim.

 Bu şeyi yok etmeden önce geleceğe bir göz atalım.

 Virüs koydum.

 Jimmy onu bana karşı kullanamasın diye.

 O halde tamir edebilirsin, değil mi?

 Virüsü nereye koymuş olabilirim?

 Belki anakartlardan birine.

 Ona ihtiyacımız olmayacak, tamam mı?

 Onunla çok tehlikeli oluyorsun.

 Bulmana yardımcı olacak bir şey vermişsindir kendine.

 Ne olabilir bilmiyorum.

 Geriye kalan tek şey kurşun ve bu.

 - Kare bulmaca mı?

 - Evet.

 Şuna bak.

 Yukarıdan aşağı 12.

 Belki de buradadır.

  9, 10, 11, 12.

 Bir bakalım.

 Belki de devre şemasıdır.

 Ana yola koymazdım.

 12 aşağı  Yakalayın.

 Tamam, koridor 3, A katı.

 Jennings'in laboraturarı.

 Pekala, şu şeyi son bir kez kullanalım.

 Buradan çıkalım.

 Burası laboratuar.

 Asma kat.

 Bak, bunu kullanmadan önce geleceğimi değiştirdim.

 Tekrar yapabilirim.

 Vaktimiz kalmadı.

 Onlar ulaşmadan bunu yok etmeliyiz.

 Jennings'in laboratuarının kapısını tekrar programla lütfen.

 Hemen! Mekanizmaya bir şey yapmış olmalı.

 - Buradan nasıl çıkacağız?

 - Bilmiyorum.

 Temiz! - Ne yapıyorsun?

 - Bunlar sıvı hidrojen tankları.

 Makineyi soğutmada kullanılıyorlar.

 Peşpeşe patlarlar.

 Bir numara patladı.

 Altı numaraya gelindiğinde  bu kadar yazmış.

 Patladığında görüşürüz Jimmy.

 Haydi! Gördün mü?

 Acele karar veriyorsun.

 Havalandırmadan çıktılar.

 Dağılın ve onları bulun.

 Üç numara, beklemede.

 Kımıldama! Dikkat et! Laboratuarın çıkışlarını kapatın.

 Pekala Jennings   bakalım neler yapabileceksin.

 Rachel, kapıya git.

 Tamam mı?

 Silahı bırak! Silahı bırak! Görünüşe göre Michael'ın asma katta randevusu var.

 Oraya ulaşmasını sağlayalım.

 - Gidelim.

 - Hayır, asma kattan gidemeyiz.

 Biliyorum.

 Gitmeyeceğiz, söz veriyorum.

 Gidelim.

 - Michael! Ne yapıyorsun?

 - Git! Dikkatlerini dağıtırım.

 - Hayır! - Dinle beni.

 Bu benim borcum.

 O makineyi ben yaptım, bedelini ödemeliyim.

 Hayır! Benimle geleceksin! Kaderini değiştireceğine söz verdin! Lütfen.

 Vaktimiz yok.

 Beni seviyorsan, bana değer veriyorsan git.

 İyi bir hayat yaşa.

 Beni hatırla.

 Lanet olsun sana! Jimmy! Beni öldürmek istiyorsan gel de kendin yap! Buradayım! Beni istiyor musun?

 Gel.

 - Merhaba, Jimmy.

 - Merhaba, Mike.

 - Galiba buraya kadar, ha?

 - Evet, öyle Mike.

 - Sadece kendini suçlayabilirsin.

 - Yalan.

 Kaderini değiştiremezsin, Mike.

 Bugün ölmen gerekiyor.

 Belki.

 Fakat beni sen öldürmeyeceksin.

 Doğru, Mike.

 Geleceği gördüm.

 Hala kaderini değiştirebileceğini düşünüyor musun, Mike?

 Ben geleceğim, Mike! Jennings, Rethrick'in elinde.

 - Emekliye ayırın.

 - Ne?

 Makine elimizde.

 Yaratıcısının yanlış ellere düşmesini istemeyiz.

 Beni suçlama.

 Sen ve Michael, ölene kadar mutlu yaşayabilirdiniz, hafızanız silinmeden.

 Beğenmediği bir şey görmüş birine benziyor.

 Programı durdurmaya o karar verdi.

 Şu açıdan bak.

 Geleceği değiştirdin, Michael.

 Sen müdahale etmesen ikiniz de yaşardınız ve biz dost kalırdık   böyle olmasındansa.

 Böyle olmamalıydı.

 O kadar çabuk mu pes ediyorsun?

 İkinci bir şansa inanmıyor musun?

 Doğruyu söylemek gerekirse, inanıyorum.

 GİT Haydi, haydi.

 Rachel! Gidelim.

 - Kayıt var mı?

 Belge?

 - Patlama her şeyi yok etmiş.

 Galiba makineyi ele geçiremedik, değil mi?

 Jennings'den bir iz var mı?

 Hayır, ne yazık ki başaramadı.

 Ufaklık çiçekçi açarken aklı neredeydi?

 Bu bitkiler yaşam destek ünitesine bağlı gibi.

 Gerçekten mi?

 Bu konuda yetenekli olduğunu söyledi.

 Bence ölümcül bir yetenek.

 Ufaklığın şansı var ki biyoloğum.

 Şansımız var ki biyolojiden çaktım ve ikinize de yardım edemem.

 Demek öyle.

 Çok yazık   çünkü yeni bir şirket için ortak arıyorum.

 - Gerçekten mi?

 Ne yapacaksın?

 - Dünyayı kurtaracak bir plan.

 Sana göre değilim.

 Değiştirmene yardım edebilecek biriyle idare edebilir misin?

 - Güzel.

 - Bizim sonumuz nasıl peki, Michael?

 - Geleceğimizde ne var?

 - Bilmiyorum.

 Böyle olmasını seviyorum.

 - Bir şeyi biliyorum.

 - Neyi?

 Bir daha hiçbir şeyi unutmak istemiyorum.

 Ayrılın! Ayrılın! Kuşçu geliyor.

 - Ufaklık! - Yemek vakti.

 - Onları buldun! - Evet, buldum.

 Burada her şeyi kim yapıyor?

 - Sen kahramanımsın! - Teşekkürler.

 - Duydun mu?

 Ben kahramanım.

 - Harika.

 Galiba hatırladım.

 Bunlar bizim kuşlarımız mı?

 Elbette.

 Onları birlikte almıştık.

 Kuşları hatırlıyor musun?

 Aferin.

 Geleceği gördün ve sadece Polly ile Tweetie'yi mi hatırlıyorsun?

 Bizi zengin edecek bir şey hatırlasana?

 - Bir saniye.

 - Ne var?

 - Galiba bir şey daha vardı.

 - Hayır, hayır.

 Zarf boş.

 Hiç endişelenme.

 Bekle.

 Hatırlamaya çalışıyorum.”

Sadece gidemeyeceğin yerlere bakarsan, önündeki zenginlikleri kaçırırsın.”

 Bu kuşlardan kurtulamayacağını biliyor olmam gerekirdi, değil mi?

 Elbette.

 Onlar aileden sayılır.

 Burada olacaklarını biliyordum.

 Gidemeyeceği yere bakan şey nedir?

 Kafesteki bir kuş.

 Önündeki zenginliği kaçırırsın.”

Önündeki zenginlik.”

 90 milyon değerinde piyango.

 - İçinde ne var?

 - Bu 90 milyon dolarlık kupon.

 - Bir dakika.

 - 90 milyon.

 - Güzel.

 - Evet, gurur duyuyorum.

 - Bir dakika.

 Hayır! - Ne yapıyorsun?

 Komisyonumu konuşmak için iyi bir an.

 Yüzde 33.

 - 5 olduğunu sanıyordum.

 - Hayır, yüzde 33.

 - Yüzde 33.

 - Bunu hak ediyor.

 Benim bölgemde bulundu.

 Sana geri dönecek.

 Parayı alacağım.


Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar