Hesaplaşma (2003) Paycheck
| |
119 dk
Yönetmen:John Woo
Senaryo:Philip K. Dick, Dean Georgaris
Ülke:ABD , Kanada
Tür:Aksiyon, Macera, Suç
Vizyon Tarihi:05 Mart 2004 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:John Powell
Oyuncular
Ben Affleck
Aaron Eckhart
Uma Thurman
Paul Giamatti
Colm Feore
Özet
Michael Jennings dünyanın en iyi mühendislerinden biridir.
ürün geliştirme deprtmanında çalışan Michael Jennings ürünleri geliştirdikden
sonra hafızasını sildirmektedir.Michael Jennings bu sefer 3 yıl sürecek bir işe
girmiştir. projenin ne olduğunu kimse bilmemektedir. Michael Jennings bu işin
sonunda yüklü bir miktar para alacaktır. parasına almaya giden jennings tüm
parasını 20 parça basit eşya karşısında bağışladığını duyduğunda şok yaşar. ama
bu 20 parça eşya onun hayatını değiştirecektir.
Altyazı
Haydi uyanın ve
kendinize gelin.
Üç boyutlu bir
dünyada yaşıyoruz.
Bilgisayar dünyası
şimdiye kadar tekdüzeydi iki boyutlu
görüntülerden ibaretti.
Şimdi, çığır açan
teknolojik buluşlar sayesinde ARC, hayat
bulmanızı sağlayabilir.
Üç boyutlu
gerçekçilik dünyasında çalışıp,
oynayabileceğimiz bir Hayat.
Bir Hayat yaşayan ekran.
Etkilendiniz mi?
Evet, etkilendim.
Şunlardan birini
benim için paketler misiniz?
- Avukat siz misiniz?
- Ben, Rita Dunne.
Açıkcası, Nexim'den hiç
kimse bugün burada olamazdı.
HESAPLAŞMA - İçeri
davet etmek isterdim, ancak - Bol şans,
Bay Jennings.
- İki ay sonra
görüşürüz.
- Evet.
Evim, güzel evim.
VERİTABANI TARANIYOR YÜKLENİYOR
Ne düşünüyorsunuz?
Tamamen aynı
teknoloji mi?
Tamamen aynı teknoloji
değil.
Sonunda, bazı
yerlerini değiştirmeye karar verdim.
Ekranın görünüşünü asla
beğenmedim.
Ve sonra aklıma kim ister?
Beyler, ben
bilgisayarın geleceğiyim ve Nexim'in
yeni Freedom Line görüntü teknolojisini takdim etmek istiyorum.
Nexim'in yeni ürünü.
Özgürlük
geleceğinizde.
Bunu hemen piyasaya
sür! ARC daha fazla dayanamayacak.
%100'lük pazar
payının imkansız olduğunu kim söylemiş?
Derhal Pazarlamayı
bağla bana.
Tebrik ederim.
Teşekkür ederim.
Biliyorsunuz, Bay
Jennings üç yıldır yapmaya
çalıştığımızı siz sadece iki ayda yaptınız.
Bazen geriye dönük
çalışmak daha kolaydır.
Şerefinize.
Beni
hatırlamayacaksınız, değil mi?
İşte bu çok kötü.
İşaret noktasına
ulaşıldı.
Şimdi hafızasını
işaret noktasından bugüne dek siliyoruz.
Tanrı aşkına, Rita.
Tanrım! Bu, yeterince
tehlikeli! Beyin ısısı 43'ten bir derece yukarı çıkarsa, bitkisel hayata girer.
TEHLİKE Haydi, Mike.
İşte oldu.
HEDEF HAFIZA SİLİNDİ Tamamen
temizlendi.
Günaydın, gün ışığı.
Nasılsın, koca adam?
İyi mi?
Teşekkür ederim.
Sakin ol.
Yavaş, yavaş.
Acele etmek yok,
tamam mı?
- İşte böyle.
İyi miydi?
- Evet.
Aferin.
Hey, Mike, bana bak.
Bana bak.
Tam buraya.
Hatırladığın son gün
ne?
19 Ekim.
22 ARALIK Mike,
hatırladığın son şey ne?
Red Sox, playoffları
kazandı.
Şu yasal konuları halledelim,
olur mu?
Micheal Jennings,
gizlilik sözleşmenizin şartları gereğince, asla bir çalışan olmadınız.
Çalışmalarınızın
Nexim'in fikri mülkiyeti olduğunu kabul ediyorsunuz.
Burada hiç çalışmadım.
Hiç kimseyi görmedim.
Burada bulunmadım.
Anladım.
Çekim hazır mı?
Güzel.
- Nasılsın bakalım,
Kaplan?
- İyiyim.
Şimdi, senin sıran.
- Hazır mısın?
- Evet.
Başla! Sekiz haftayı
tamamen silmek için, beyin ısını 42,5'e çıkarmam gerekti.
- İyiyim.
- Kısacası, gittikçe
zorlaşıyor, Mike.
- İyiyim, dedim.
- Gerçekten
yavaşlıyorsun.
- Çeneni kapasan,
daha hızlı olabilirim.
- Ne yapabileceğini
göster, çekirge.
İşte bu! Evet, işte
böyle! Evet! Devam, devam, devam et! Haydi, haydi, haydi! Çok güzel! Evet! Bir
tane daha! Bir tane daha, Mikey! Nasıl yaptığını gördün mü?
Nasıl odaklandığını?
- Evet, suratına
konsantre oldum.
- Hayır, beni
seviyorsun.
Haydi, senin için her
şeyi yapan adama kötü davranma.
Farkında mısın,
hafızanı silerken ne gördüğümü bir kere olsun sormadın.
Esas olarak, son iki
ay senin için hiç yaşanmadı.
Bilmeyecek ne var
bunda?
Günde 20 saat birinin bilgisayar fikrini çalıp başkasına
satmak.
Son iki ay, sen ne
yaptın?
Hatırladığım son şey İspanya'da Aston Martin'le gezdiğim ve
Belize'de bilmem kiminle dalmayı öğrendiğim.
Yedi günde yedi stadyum
turu.
Harika.
Demek istediğim,
hafızam aslında ilgi çekici anlardan ibaret.
İyi.
İyi bir hayat.
Sildiğin zımbırtılar
önemli değil.
James ve Sarah
Rethrick Nexim, ARC'nin canlı gösterisine yanıtını bildirdi.
Bunu gördüm, demek ki
bugün döndün, partiye gelmeme bahanen yok.
Jimmy.
NOT: Red Sox yenildi.
Rethrick gibi
adamların nesi var?
Her şeyi olmak
zorunda mı?
Jimmy hakkında ne
istersen söyle, Allcom'u garajında kurdu.
Bekle, bekle.
Yalnız bırakma beni.
Bir şey olmaz.
Konuş.
İnsanlarla kaynaş.
İstemiyorum.
Merhaba.
- Ben, Michael.
- Ben, Rachel.
- Rachel Porter.
- Madam mı, Matmazel
mi?
Sizin için, Doktor
Porter.
- Doktor.
Özür dilerim, Doktor.
- Sorun değil.
Ne doktorusunuz?
- Biyolog.
- Gerçekten mi?
Jimmy için mi
çalışıyorsunuz?
O halde üzerinde
çalıştığınız şey çok gizli biyolojidir.
Evet.
Her şey öyle değil mi
zaten?
Gidelim.
- Pardon?
- Demek istediğim Saçma sapan konuşarak sizi etkilemeye
çalışmaktan memnunum fakat boşuna vakit
kaybetmeyi bırakıp bilirsin, bir yere gidebileceğimizi
düşündüm.
Ne yapacağımı
söyleyeyim, Micheal.
Oraya gidip bir
arkadaşımla konuşacağım.
Adam gibi bir sohbet
istersen beni nerede bulacağını
biliyorsun.
Tamam.
Seninle tanıştığıma sevindim.
Bu kadar kolay mı pes
ediyorsun?
İkinci bir şansa
inanmıyorusun, değil mi?
Tecrübelerime
dayanarak, hayır, inanmıyorum.
İyi geceler.
- Mike! - Jimmy! -
Nasılsın?
- İyiyim.
Sen nasılsın?
Çağırdığın için
teşekkür ederim.
- Buradan gel.
- Hey, Jimmy İşte şimdi oldu.
Teşekkür ederim.
Bekle bir saniye.
İsaac, yangın
alarmını devre dışı bırak, lütfen.
<i>Alarm devre
dışı.
Köpükle bu kadar iyi
görüneceğini sanmam.
Bu şık takımın içinde
bile.
Amacın ne, Jimmy?
Beni ikna etmeye çalıştığını
bilecek kadar iyi tanıyorum seni.
Konu ne?
Okulda olduğumuz
zamanı hatırlıyor musun, dünyayı değiştirmek istiyorduk.
Dünyayı kurtarmak istediğimizi
sanıyordum.
- Anlambilim.
- İş ne, Jimmy?
Sana söyleyemem.
Optikle ilgili olduğu
dışında bir şey söyleyemem.
Ve bununla hisse
senedi opsiyonun olacak, Mike.
Şirketin gerçek bir
parçası.
Peki ya başarılı
olmazsa?
Hiçin gerçek bir
parçasını alırım.
Söz veriyorum,
başarısız olmayacak.
Nereden biliyorsun?
Gerçek bir kristal
küre mi bu?
Keşke öyle olsa.
Anlamı şu, sekiz
rakamlı bir miktar alacağını garanti ediyorum.
- En az.
- Peki, sorun ne?
İş, alışık olduğundan
biraz daha uzun zaman gerektirebilir.
- Ne kadar uzun?
- İki yıl.
Belki üç.
- Dalga geçiyorsun.
- Çok ciddiyim.
Jimmy, bu imkansız.
Bunu yapamazsın.
Yapılabilen en uzun
süre 8 haftaydı.
Biliyorum çünkü ben
yaptım.
Mümkün olduğunu varsayalım,
yapar mıydın?
- Hayatımın 3
yılından vazgeçmek mi?
- Vazgeçmek değil,
takas etmek.
Üç yıl karşılığında hayatının
geri kalanı.
Yüklü bir çek ve
emeklisin.
<i>Üç yıl
içinde pek çok şey olabilir.
<i>Hemen biter.
Sana iki saniye gibi gelecek.
Kalp atışı ve bitti.
<i>En çılgın
hayalinin ötesinde zengin olacaksın.
<i>Yüklü bir
çek ve emeklisin.
Bay Jennings.
John Wolfe.
Hoş geldiniz.
Buradan ayrılmanıza izin
verilmeyeceğini biliyorsunuz.
Size burada, kampüs
içinde bir ev tahsis edilecek.
Tüm yazışmalarınız
incelenecek, dışarıya telefon etmek yok ve
size gelen her şey kontrol edilecek.
Kişisel eşyalarınızı
almalıyım.
Saat, cüzdan ve
üzerinizde başka ne varsa.
Üzgünüm ancak içeriye
herhangi bir şey sokulması yasak.
Tüm bunlar, çekinizi
aldığınızda size iade edilecek.
Affedersiniz.
Onu da almalıyım.
Mike.
Gelebildin.
- Seni görmek güzel.
- Seni de.
- Her şey yolunda mı?
- Evet.
Otur lütfen.
Bay Wolf sana
detayları vermiştir.
Evet.
Kaybetmemeyi
başardığım yegane gözlüğümü de aldı.
Üzgünüm.
- Nedir bu?
- Bu, hafızanı silmek
için.
Sana bir izotop
enjekte edeceğiz, beynine yerleşecek, işaret noktası işlevi görecek.
Sonra, hazır
olduğumuzda, başka bir iğne işarete kadar her şeyi silecek.
Beyni barbarca
kızartmak yok.
Pekala.
- Neye bulaştırdım
kendimi?
- Haydi bulalım.
<i>Mavi Metin
başlatıldı.
Etkileyici.
Burası en küçük
birimimizdi.
Şimdi, en kazançlı
birimimiz.
Affedersiniz Bay
Rethrick.
Sizinle biraz
konuşabilir miyim?
Etrafa bir göz at.
Hemen dönerim.
<i>Çevrim
tamamlandı.
Veri nakli
gerçekleşti.
Pekala! Pes ediyorum!
Pes ediyorum! Pes etme.
Doktor Porter.
Gök gürültüsü ve
şimşek kullanmadığınız için şanslıyım galiba.
Haklısın.
Gelecekte gücünü
sorgulamayacağım.
Affedersin, kendimi
tutamadım.
Marianne'in bugün
uçakta olduğunu söylediğini sanıyordum.
Konferansı uçaktan
yapmayı planlıyordu.
Dinle Geçen gün için özür dilemeliyim.
Bazen böyle oluyorum,
olmamalıyım.
Dikkat et.
İkinci bir şans istiyor
gibi bir halin var.
- Her şey yolunda mı?
- Evet.
- Başka bir şey söyle.
- Pardon?
Güzel bir şey söyle.
Çabuk ol, aksi halde
unutacağım.
Böyle bir meltem
adamımız için nedir ki?
Pekala, ona borcum
vardı.
Şimdi ödeştik.
Kibar ol, çünkü Mike bizim
için çalışacak.
Görüşürüz.
- Hazır mısın?
- Evet.
Haydi gidelim.
Hala vazgeçebilirsin.
Kırgınlık olmaz.
Hayır.
Kalmak istiyorum.
Michael Jennings,
ekibinin diğer yarısıyla tanış.
Dr.
William Dekker.
- Tanıştığımıza
sevindim.
- Benim için bir zevk.
Beyler, hayatınızın gelecek
üç yılına bir göz atalım.
Ne oldu?
Michael.
Başardın.
<i>- Ne kadar
sürdü, Jimmy?
- Üç yıl oldu, Mike.
<i>- Nasıldım?
- İyiydin.
<i>Reddy Grant
& Associates'deki hesabına paran aktarıldı.
<i>Saat birde,
orada bir randevun var.
<i>Şimdi eve
git, evraklarla ilgilen.
<i>Hazır
olduğunda beni ara.
Öğrenmemiz gereken
çok şey var.
MICHAEL JENNINGS ALLCOM
ŞİRKETİ HİSSE SENEDİ TOPLAM MİKTAR 92.
016.
000 $ 92 milyon dolar.
Reddy Grant and
Associates'deki herkes yaptığınızı takdir ediyor, efendim.
Benim takdir ettiğim
kadar olamaz, inan bana.
Sadece şurayı
imzalayın.
- Oldu mu?
- Harika.
- Kişisel eşyalarınız.
- Evet.
Dört pul yeterliydi.
Fazladan bir 50 senti
karşılayabileceğimi sanıyorum.
Bunlar benim
eşyalarım değil.
- Değil mi?
- Hayır.
Ne olduğunu
bilmiyorum.
Bunun için
endişelenme.
Önemi yok.
Hisselerim hakkında
konuşalım.
Yapmak istediğim, şimdi
biraz para çekmek ve kalanını uzun
vadeli yatırıp, faiziyle yaşamak.
Nasıl yapacağız?
Bay Jennings, hisselerinizden
feragat ettiniz.
- Affedersin, ne
dedin?
- Evet, işte burada dört hafta öncesinin tarihi var.
Hakkınızdan feragat
ettiniz ve yalnız eşya zarfının teslimini istediniz.
- Bunu hatırlamıyor
musunuz, efendim?
- Hayır.
Hatırlamıyorum, çünkü
böyle bir şey yapmadım.
Neden yapayım ki?
Yapmam.
Çok anlamsız.
Hata yapılmış ve
düzeltilmesi gerek.
Kabul etmeliyim,
yaptığınız çok tuhaf Tuhaf değil.
Tuhaf, normalin biraz
dışında ancak yine de makuldür.
En büyük 500
şirketten birinin 100 milyon dolarlık hissesini
birkaç biblo karşılığında vermek deliliktir! Kimse yapmaz bunu! Anlamsız!
Bir kutu saç spreyi 40 milyon dolar etmiyorsa tabii! Üstelik de pembe! Peki ya
bu nedir, 100 milyon dolarlık bir kibrit kutusu mu?
Birkaç yıl yoktum! Tekrar
moda mı oldu bu?
Gözlük, 100 milyon
dolar mı?
- Kaçırdığım bir şey
mi var?
- Tamam, bir bakayım.
- Ancak biraz
zamanımı alacak.
- Delilik bu.
Birkaç yere telefon
edeceğim.
<i>- Bay
Rethrick'in ofisi.
- Michael Jennings.
Önemli bir konu.
<i>Üzgünüm,
dışarı çıktı.
Öğleden sonra dönecek.
<i>İsterseniz
cep telefonundan ulaşmayı deneyebilirim.
Geldiği an beni
aramasını sağlayın.
Teşekkür ederim.
FEDERAL ARAŞTIRMA
BÜROSU Dinleyin çocuklar, bir hata var.
- Hain değilim,
mühendisim ben! - Tersine mühendis, doğru mu?
Gizli bir devlet
teknolojisi için para aldığını zaten biliyoruz.
Mike, buna hainlik
denir.
Bu ülkede, insanlar
bu yüzden kızartılır.
Evet ve bu ülkede FBI
canınızı sıktığında gidip bir avukat bulursunuz.
- Bugün değil.
- Bu da ne demek?
Savcı beni arayıp, Michael
Jennings'in işbirliği ulusal güvenlik
meselesidir dediğinde böyle olur.
Her şeyden önce bu
benim değil, tamam mı?
Bir hata Tam oldu.
Ne diyordun?
Çözmeye çalıştığımız
bulmacanın birkaç parçasını göstereyim sana.
William Dekker,
devlet fizikçisi, Silah Dairesi.
Üç yıl önce, projesi
iptal edildi.
Bu hoşuna gitmedi ve çalışmasını
sattı.
Gizli bir çalışma.
Birkaç büyük şirkete
gösterdi.
Rethrick'in satın
aldığını düşünüyoruz.
Maalesef, Rethrick'le
satış arasında bağlantı kuramıyoruz çünkü
Dekker öldü.
Doğal sebeplerden.
Doğal dediğimiz şey
dairesinden 45 metre aşağı düşmesi.
Peki bunun benimle ne
ilgisi var?
Dekker'ın işiyle
ilgili tasarımların bu ay kaydedilen patent başvuruları.
Bu belgelerin her
birinde kimin imzası olduğuna bir bak.
Anlamadın mı?
O patentlerde senin
adın var! Rethrick, Dekker'ı veya çizimin nereden geldiğini bilmediğini iddia
edebilir.
Yapman gereken,
Rethrick için yaptığın her şeyi hemen şimdi bize anlatmak.
Yapamam.
Geri kalan hayatını
sözde arkadaşını korumak için hapiste mi geçireceksin?
- Bize yardım et,
birlikte çalışalım.
- Yapamam! Hafızamı
sildi! Hatırlamıyorum! Ne bildiğimi söyleyeyim size.
Tuzağa düşürüldüm.
Bana inanmalısınız,
son üç yılda ne yaptığımı hatırlamıyorum! Ne?
Bekle bir saniye! Bekle.
Rethrick silmeyi
denemiş olabilir, biz de geri getirmeyi deneyeceğiz.
Hiçbir şey
görmeyeceksiniz.
Vaktinizi boşa
harcıyorsunuz diyorum.
TEHLİKE BEYİN İÇ
ISISI Burada bir şey var.
Haydi! Haydi! Lanet
olsun.
Hiçbir şey yok.
Bekleyin bir saniye.
Sigara içmeliyim.
Şef.
Aldıracağını sanmam.
Duman! Kahretsin!
Lanet olsun! Kapıyı kapatın! - Hangi cehennemde bu?
- Kaçmış! Endişelenme,
hiçbir yere gidemez! Kapıyı koruyun! Işıkları yakın! Göremiyorum! Yere yatın! Yerde
kalmaya çalışın! Mitchell! Bir şey görüyor musun?
Klein, gidelim haydi!
Al, kapıyı kapat! Neler oluyor?
İyi geceler, Michael.
Orada! Çekilin! BİR
GÜN GEÇERLİ Haydi gidelim! Affedersiniz.
Açın şu kapıyı! Nereye
gitti?
- Her durağa adam
koyacağım! - O zamana kadar çoktan gitmiş olur! Nasıl yaptı bunu?
- Pardon.
- İyi misin?
- Evet.
- Dikkatli ol.
Jane.
Rahatla.
Her şey yolunda.
Federal Ajanlarla
konuştuğunu biliyorum.
Fakat sorun değil,
çözümlendi.
Bunları kimin
yolladığını bulmam gerek.
Bulmama yardım eder
misin?
- Üç yıl önce
yollanmışlar.
- Hayır.
Karışıklık olmuştu,
hatırla.
3 yıl önce
yollananlar değil.
Bunları başkası
yolladı.
- Kim olduğunu bulup
konuşmalıyım.
- Yerine konulanlar
birkaç hafta önce geldi.
- Kim gönderdi?
- Aslına bakarsan,
sen gönderdin.
Buradaki senin imzan.
Gördün mü?
20 parça.
<i>Kişisel
eşyalarınızı almalıyım.
Michael Jennings, üçü
üç geçe öldü.
Hükümet, kanıt
bulunamadığı için, Allcom dosyasını kapattı.
Görüyorsun işte,
kaçması imkansız, bir şey değiştirmediysen tabii.
Değiştirmedim.
- Tam olarak ne
yapıyordun?
- Tart yiyordum.
Avukatın ofisinden,
önceden bildirdiği zamanda ayrıldı.
Federaller onu,
önceden bildirdiği zamanda gözaltına aldı.
Fakat önceden bildirdiği
gibi, ölmedi o! Michael Jennings, süper ajan değil, bir mühendis! Buna rağmen,
çifte kilitli bir odadan bir şekilde kaçmayı başardı.
Nasıl?
Kader miydi?
Hayır, kader bizim
tarafımızdaydı.
Bilen biri, bir şey
değiştirdi demektir, ve ben değildim.
Sen değilsen, o halde
kim Michael buradan gittiğinden beri, makineyi
kontrol eden oldu mu?
HATA Bul onu.”
Sadece gidemeyeceğin yerlere bakarsan, önündeki
zenginlikleri kaçırırsın.”
Evet, zenginliğim
zaten uçtu.”
17-44-4-26-37-40-22.”
Kombinasyon mu?
Şifre mi?
Parola mı?
"Yeni Özgürlük
Yatırımı.”
Yeni Özgürlük
Yatırımı Bankası, lütfen.
Ne demek bu?
Böyle bir bankanın
olmadığını mı söylüyorsunuz?
İşte bu rahatlatıcı.
<i>- Kim
gönderdi bunları?
- Sen gönderdin.
<i>Buradaki
senin imzan.
Gördün mü?
20 parça.
<i>Bunlar
patent başvuruları.
<i>Bu
belgelerin her birinde kimin imzası olduğuna bir bak! <i>Bir hata var! Ben
hain değilim! <i>Dekker öldü! Rethrick, Dekker'ı veya çizimi <i>bilmediğini
iddia edebilir! <i>Bana inanmalısınız, son üç yılda ne yaptığımı
hatırlamıyorum! <i>Michael.
Başardın.
Ufaklık.
Tanıdık bir ses
duymak ne kadar güzel bilemezsin.
<i>- Michael?
- Dinle, başım
belada, sana ihtiyacım var.
<i>Saat
dokuzda, Union İstasyonu'nda buluşalım.
<i>- Orada
olacağım.
- Tamam, dostum.
Şapka hakkında tek
kelime edersen, giderim.
Hey, dostum! Sana işi
almamanı söylemiştim, Mike.
Haydi, bir masa
bulalım.
Enjeksiyonlar mı?
Evet, böyle olması gerekiyordu
galiba.
- Fakat elbette, bu
kimyasal bir yöntem.
- Yani?
Yani, gizli kalmış
bazı hatıraların olabilir.
Belki de gördüklerim
bunlardır.
Muhtemelen.
Beyin yıkamayı aşan ve
Federaller yüzünden ortaya çıkan anılar.
Bunları neden almış
olayım ki?
Açıkla bunu.
Para yerine kendime bu
çöpleri gönderdim.
Zavallı dostum.
Bilmiyorum.
Fakat kendine sorman
gereken soru bu değil.
Kendine sorman
gereken soru o kadar paradan neden
vazgeçtin?
Tüm bunların en tuhaf
parçası, işte bu.
90 milyon dolar.
Kimse üç yıl içinde bu
kadar değişemez.
Pekala, ne tür bir
plan yaptığını bulmak mı istiyorsun?
Geriye doğru
çalışalım.
Üzerinde çalıştığım
tasarımın, Dekker adında birinin olduğunu söylediler.
- Dekker mı?
- Evet.
- William Dekker mı?
- Galiba.
Federaller için
Seviye Beş gibi bir şey üzerinde çalıştığını duymuştum sonra bir gün gelip her şeye son verdiler.
- Neydi peki?
- Ortak görüş, bir
lazer olduğu.
Neden peki?
Çünkü Dekker'in
taslakları, bir ayna ve mercek gerektirdi.
Bunlar yalnız lazerde
kullanılır ya da uzaktan görüş sağlayan <i>- uydu kamerada.
- İşte ilk sayı geliyor
17.
<i>Sonraki 44.
<i>- Mercek
kusursuz optikler gerektirdi.
- 4.
Ayna nötrino kaplı,
dolayısıyla muazzam bir harcama söz konusu.
<i> 37 40.
<i>Ve bonus
sayı, 22.
Bir şey görmek için, kim
500 milyar dolar harcar ki?
Ne?
O silme odasından sigara
ve gözlük olmadan çıkmam mümkün değil.
Otobüs bileti
olmadan, o otobüse asla binemezdim.
Elmas yüzüğüm
olmasaydı, o çocuğu Reddy Grant'e kadar takip etmezdim.
O paradan vazgeçtim sadece bu parçaların dikkatimi çekmesini
sağlamak için.
Neden?
Çünkü 500 milyar
doları neyi görmek için harcayacağını biliyorum.
Gelecek.
<i>Sayılardan
beşini ve bonus sayıyı işaretlediyseniz, <i>ikincilik ödülü sizin.
Virüs kullanmış.
Bugün öğleden sonra 3:03'te
makine bozulmuş.
3:03 mü?
- Virüsü atlatabilir
misin?
- Hayır, o tür bir
virüs değil.
Gel, göstereyim sana.
Yazılımın içinde
değil.
Donanımın içinde.
İçine bir devre
koymuş.
- Zehirli bir hap
gibi.
- Yine de onu
bulabilirsin, değil mi?
Evet, bulabilirim.
O halde bul.
Planlarda küçük bir
değişiklik.
Bay Stevens'a göre, Michael
Jennings'e artık ihtiyacımız kalmadı.
Bak, eğer bildiğimiz
bir şey varsa o da zamanda yolculuğun
mümkün olmadığı.
Einstein bunu
kanıtladı.
Zamanda yolculuk,
evet.
Fakat Einstein,
zamanı görmenin teoride mümkün olduğuna inanıyordu.
Mike, haydi.
Belki de sadece
Dekker'ı bulmamız gerekiyor - Dekker'la
konuşamam.
- Neden peki?
- Kaza geçirdi.
- Kaza mı?
Evet, yatak odasının penceresinden
aşağı düştü.
Pencereden aşağı Yatak odasının penceresinden aşağı düştü! Elbette.
Bu mümkün.
Bir dakika! Buradan
çıkmalıyız! Ufaklık, beni dinle.
Olanların Bu şeyi kullandım, geleceğimi gördüm ve değiştirmem için ne gerektiğini gördüm.
Fakat Allcom'dan
alabildiğim, sadece bu anlamsız parçalar oldu.
Yapmam gereken şey
için, her parçanın belirli bir zamanda, belirli bir yerde kullanılması gerekiyordu.
Demek istediğim,
bunlar olmasaydı, çoktan ölmüş olurdum.
Evet, geri kalanların
ne için olduğunu bilmemen çok kötü.
Ne?
Kandırdım seni! Seni
tekrar görmek harika, Mike! Tanrı aşkına! Bu tipler Federallere benzemiyor.
İşte.
Al bunu.
Bu anahtar oradaki
kapıyı açmanı sağlar.
Arkandan kapıyı kapat.
Anladın mı?
Fırla! Git! Git
haydi! Lanet olsun! Git! Tanrım, umarım doğru olanı yapmışımdır.
Lanet olsun.
Git.
- Silahın nerede?
- O aldı.
Nasılsın bakalım,
Mike?
Sen?
Neden?
Hatırlamıyor musun?
Bunu kendin istedin,
Mike.
Dolayısıyla,
öleceğini bilmek nasıl bir duygu?
Kahretsin! Kendi
kaçısını planladığını mı söylüyorsunuz?
Sayın Savcı, efendim,
hiçbir açıklamamız yok.
Zira tüm kanıtlara
baktıktan sonra, tek mantıklı fakat kabul etmesi zor sonuç başına ne geleceğini önceden biliyor olması.
Bunlar, kaçmadan önce
Jennings'ten elde edilen anılar.
Hiçbir anlamı yok
gibi görünüyor.
Gladys.
Bugünlük bu kadar.
Dekker'ın bir şey tasarlamaya
çalıştığını biliyorduk.
Fakat planlarını
sattığında yarısını bile tamamlamamıştı.
Anlamıyorum.
Dekker, JPL'de
lazerle güçlendirilmiş mercek üzerine çalışıyordu.
Merceğin, evrendeki
bir dönüşü görecek kadar güçlü olduğunu iddia ediyordu.
Dekker, sonsuza dek
ilerleyen bir dönemeci görebilirsen sonuçta
başladığın noktaya döneceğine ve kendini göreceğine inanıyordu.
Ancak şimdiki
zamandaki haline bakmayacaktın.
Hayır.
Geleceğe bakıyor
olacaktın.
Jennings yaptığı şeyi
kavrar ve kullanmaya kalkarsa ne olur, biliyor musun?
Dünyadaki her ulus
bunun için ona dünyayı verebilir.
Jennings bunu yapmaz.
Ona çok yakındım.
Hiç yalan söylemedi.
Neyle suçlandığını
öğrendiğinde, incinmiş ve korkmuştu.
Pekala, onu
getirdiğinizde ona Şeref Madalyası vereceğim.
Onu önce Rethrick
bulmazsa tabii.
Gerçekten geleceği
gördüğünü düşünüyor musun?
Bu müthiş olurdu.
CAFÉ MICHEL Café
Michel mi?
Adım Michael Jennings ve yakınlarda bir rezervasyon yaptırdım mı,
hatırlamıyorum.
Kontrol etmeniz
mümkün mü?
Sağ olun.
Yaptırmış mıyım?
Kaç kişilik?
Hayır, teşekkür
ederim.
Hayır, orada olacağım.
Merhaba.
Sizi besledi mi?
Rachel, ben Jimmy.
- İyi misin?
- Ne oldu ki?
Bilmiyor musun?
Hayır.
İçeri girebilir miyim?
Michael'ı en son ne
zaman gördün?
Dün sabah.
Laboratuarında sabaha
kadar çalıştı.
Rachel, bunu benden duyacağın
için üzgünüm.
Michael, dün
Allcom'dan ayrıldı.
Temelli olarak.
Ne?
İşini bitirdi,
hafızasını sildik ve - Hayır.
gitti.
Hayır, bana söz verdi.
Sonuna kadar
götürecekti.
Bununla çok para
kazandı, Rachel.
Parayla
ilgilenmediğini söyledi.
<i>- Demek ki
hiçbir şey bilmiyor.
- Onsuz gitmez.
Michael bu.
Akıllı davranacaktır.
Bir şeyi atlıyoruz.
İşe gider gitmez, eve
girin.
Ve tek başına bir
yere gidemeyeceğinden emin olun.
Ne olduğunu bilmek
istiyorum.
Hoşça kalın, çocuklar.
Günaydın, Dr.
Porter.
Bir yere mi
gidiyorsunuz?
Günaydın.
Çantamı al.
- Buna ihtiyacınız
olacak.
- Anladım.
Geliyor musun?
Hayır, teşekkürler.
Buradan izlemeyi
tercih ederim.
Nasıl istersen.
Banyoyu ve evin her
yerini baştan aşağı aradık.
Hiçbir şey yok.
Yapmanı istediğim şu.
Tekrar banyoya gir Tamam, sola dön.
Bana ne gördüğünü
söyle.
Ayna.
Onu yakaladık.
Onunla saat 13:00'de Café
Michel'de buluşacak.
Buluşacağından emin
olalım.
Benzeri bulundu.
Michael Jennings'le
buluşacaktım.
- Oturun lütfen.
- Teşekkür ederim.
Oradaki masaya otur.
Sırtın pencereye
dönük olsun.
<i>Michael.
Tanrıya şükür iyisin.
Seni bir daha
göremeyeceğimi sandım.
Michael, benim.
Rachel.
- Dinle - Beni hatırlayamıyorsun.
Hayır.
Özür dilerim.
Polisler.
İçeri giremeyiz.
Net bir atış için
beklemem gerekecek.
Maya, oyala onu.
Bir şeyi hatırlayacağını
düşündüğünü söyle ona.
<i>İkinizin
nişanlandığını.
Bir şeyi
hatırlayacağını düşünmüştüm.
Üç yıldır birlikteyiz.
Ne söyleyeceğimi
bilmiyorum.
<i>Gerçekten
çok üzgünüm.
Deniyorum.
Demek böyle yapıyor Beni çok dikkatli dinle, Maya.
Şunu söylemeni
istiyorum.
Michael, zarfın hala sende
olduğunu görebiliyorum.
Demek ki çalışıyor.
Kişisel eşyaları değiştirdiğini
biliyorum.
Yardım ettim.
Aynaya benim için bir
not bırakmıştın.
Senden bir şey almam
gerekiyordu.
Stevens'a ulaşmamı
sağlayacak bir şey.
O, seninle çalışmıştı.
Makineyi tamir etmeye
çalışıyor.
Makineyi tamir etmeye
çalışıyor.
Geriye dönük çalış,
Michael.
Manyetik kartı al.
Kampüsün manyetik
kartı.
Onu bana vermen
gerekiyordu.
Tereddüt ettiğinde, Rachel
incinmez, sabırsızlanırdı.
Dinle Michael, şu an
bana güvenmezsen, ikimiz de mahvoluruz.
- Temelli olarak.
- Güzel.
Geri dönsem iyi
olacak.
Şüphelenmeye
başlarlar.
<i>Burada bekle.
Yarım saat içinde
dönerim.
Ve endişelenme,
birlikte olacağız.
<i>Seni
seviyorum.
- Hangi beyzbol
takımını tutuyorum?
- Ne?
Hangi beyzbol
takımını tutuyorum?
Ne fark eder ki?
Red Sox.
- Gitsek iyi olacak.
- Bekle! Artık
gidebiliriz.
Haydi.
- Bekle! Dur.
- Araban var mı?
- Olabilir.
- Olabilir mi?
- Bir BMW arıyoruz! -
Dalga geçiyor olmalısın! Kahretsin! Kahretsin! - Şu anahtara bir bakayım.
- Neden?
Yanlış bölümdesin.
Jennings, BMW'yi,
Southgate Auto'dan internet üzerinden satın aldı.
Anahtar dört hafta
önce yollandı ona.
- Arabasının rengi ne?
- Bir araba değil.
Pine'a doğru
döndüler! Altıncı caddede yakalayın onları! - Bu şeyde ne kadar iyiyim?
- İyisin! Dinle,
iyisin dedim, tamam mı?
Sıkı tutun! -
Fotoğraflar.
Southgate BMW.
- Anlaşıldı.
Dur! Zarfı kaybettim!
- Dönüp seni alacağım! - Görüşürüz! Aldım! Çıkalım buradan.
İndir bizi! <i>Mike,
sana yardım edebiliriz! Neler olduğunu biliyoruz! Seni almamıza izin ver! Tünele
yöneldi! Önünü kesin! Eğil! Başını çevir! Sence Jennings bunu görmüş müydü?
Gelecek sefere, izlendiğini
görür belki.
Üzgünüm.
Üzgünüm.
Önemli değil.
Nasılsa hepsi senin
için.
Kıyafet getirdim sana.
İhitiyacın
olabileceğini düşündüm.
Umarım uyar.
Teşekkür ederim.
Bu benim mi?
Hatırlamıyor musun?
Beni hatırlamıyorsun,
değil mi?
Bunlar senin.
<i>İyi ki
doğdun.
<i>- İyi ki
doğdun.
- Çok tatlısın.
Üzgünüm.
Üzgünüm.
Hatırlamıyorum işte.
Gitmemem gerekirdi.
Kendine farklı
eşyalar yolladığını söylüyorsun makineden
sonra ayırdıklarını ve güvenliğimizin bunu fark etmediğini.
Olağan şeyler önsezi
gücüyle birleşince Michael'ı,
mühendisken kaçış ustasına dönüştürdü.
Seni bilmem fakat
iyiliğinin karşılığını ödemek isterim.
Michael, iyi misin?
İyiyim.
Michael, makinende ne
gördüğünü bilmiyorum fakat birkaç hafta
önce laboratuarından geldin ve sapsarıydın.
En garip soruyu
sordun bana.
Ne?
İlişkimizin
yürümeyeceğini bilsem yine de seninle
olur muydum?
Ne cevap verdin?
Birlikte
geçireceğimiz zamanı hiçbir şeye değişmeyeceğimi.
Buyuz biz,
deneyimlerimizin neticesi.
Ayrıca hayattaki en iyi şeylerden bazıları tamamen
hatadır.
Ne?
Reddy Grant'ten
ayrılırken zarfı kontrol ettiğimde 20
parça belirttiğimi söylediler, fakat sadece 19 parça vardı.
Anlamıyorum.
Ne fotoğrafları
bunlar?
MAKİNE GELECEĞİ
SÖYLÜYOR DÜNYA LİDERLERİ ALLCOM'UN BULUŞUNU KINIYOR Michael, diğer fotoğraflara
da baksana.
ALLCOM'UN CİHAZI
UMUTSUZ GELECEĞİMİZİ ORTAYA ÇIKARDI BORSA PANİKLEDİ ALLCOM HİSSELERİ SATIŞA
RAĞMEN FIRLADI SAVAŞ! Başkan Allcom'un teknolojisine sahip yerlere saldırı emri
verdi.
Sonuncuya bak.
Aman Tanrım.
Bu, gelecek.
Makine savaş
öngörüyor, savaştan kaçınmak için savaşa giriyoruz.
Salgın hastalık
öngörüyor, tüm hastaları bir araya getirip, salgın yaratıyoruz.
Bu makinenin
önceden gördüğü şeyleri yapıyoruz.
Hayatımız
üzerindeki kontrolü tümüyle ona bırakıyoruz.
Bunu ben yaptım.
Geleceği görmek
bizi yok edecek.
Birine geleceği gösterirsen, geleceği kalmaz.
Gizemi yok
edersin.
Umudu yok edersin.
Geri dönmeliyim.
O makineyi yok
etmeliyim.
Bu imkansız.
Kampüs çok büyük.
Yüzlerce koruma var.
Bize 50 yıl daha
kazandıracağımdan kesin emin olmasam yaşadığımız
üç yıldan öylesine vazgeçmezdim.
Tamam.
Nasıl gireceğiz?
Biz girmeyeceğiz.
Her şeyin bir nedeni
olduğunu söylemiştin ve benim de buna dahil olduğumu.
Haydi.
En fazla bir gün daha.
Bakılacak fazla yer
kalmadı.
Galiba düşündüğümüz
kadar zeki değilsin, Stevens.
Nereye bakacağını
bilmeden Jennings de daha çabuk bulamazdı.
Ulaşımdan yayını
aldık.
- Her yerde olabilir.
- Ancak o kaçmıyor.
Ortadan kaybolmanın bir
yolunu bulabilirdi, ama ne yaptığına bak.
Allcom geçiş kartı.
Geri dönüyor.
Allcom'dan çıkan
telefon ve veri hatlarını izleme emri çıkartalım.
Kampüse birilerini
gönderin.
O makineyi istiyorum!
Jennings ve o kız görülmüş.
Ne yapmamı istiyorsun?
Hiçbir şey.
Olduğunuz yerde
kalın! Kimse geçemez! Dördüncü kattaki tüm metal dedektörleri aynı anda iptal
oldu.
Bilyalar.
Koridordan aşağı
metal dedektörüne.
Jennings laboratuarındaki
korumaları çek.
İçeri girsin, bizi
yanılttığını sansın.
Makineyi tamir
ettiğinde onu yakala.
Bunu ben yaptım.
Kapı açık olmamalıydı.
Bir terslik var.
Bizi bekliyorlar.
Arkamızdan kapıyı
kapatalım.
Ve kapalı tutalım.
- İçeri girdi.
- Doğrulandı.
İçeride.
Harika.
Makinede olduğunu doğruladığımız
an peşine düşelim.
Dışarı çıkmasını
bekleyeceğimizi sanıyordum.
Bekleyemem! İster
Jennings olsun, isterse makine Birini
ele geçirdiğim sürece fark etmez! Gidelim! Bu iş görür.
Dikkat et.
- Ne yapıyorsun?
- Kilidi kırıyorum.
Bir saniye.
Onu kıramazsın.
Yine de içeri
girebilirler.
Dışarıdaki okuyucuyu
bozmalıyız.
Gidelim.
Bu şeyi yok etmeden
önce geleceğe bir göz atalım.
Virüs koydum.
Jimmy onu bana karşı kullanamasın
diye.
O halde tamir
edebilirsin, değil mi?
Virüsü nereye koymuş
olabilirim?
Belki anakartlardan
birine.
Ona ihtiyacımız
olmayacak, tamam mı?
Onunla çok tehlikeli
oluyorsun.
Bulmana yardımcı
olacak bir şey vermişsindir kendine.
Ne olabilir
bilmiyorum.
Geriye kalan tek şey
kurşun ve bu.
- Kare bulmaca mı?
- Evet.
Şuna bak.
Yukarıdan aşağı 12.
Belki de buradadır.
9, 10, 11, 12.
Bir bakalım.
Belki de devre
şemasıdır.
Ana yola koymazdım.
12 aşağı Yakalayın.
Tamam, koridor 3, A
katı.
Jennings'in
laboraturarı.
Pekala, şu şeyi son
bir kez kullanalım.
Buradan çıkalım.
Burası laboratuar.
Asma kat.
Bak, bunu kullanmadan
önce geleceğimi değiştirdim.
Tekrar yapabilirim.
Vaktimiz kalmadı.
Onlar ulaşmadan bunu
yok etmeliyiz.
Jennings'in
laboratuarının kapısını tekrar programla lütfen.
Hemen! Mekanizmaya
bir şey yapmış olmalı.
- Buradan nasıl
çıkacağız?
- Bilmiyorum.
Temiz! - Ne
yapıyorsun?
- Bunlar sıvı
hidrojen tankları.
Makineyi soğutmada
kullanılıyorlar.
Peşpeşe patlarlar.
Bir numara patladı.
Altı numaraya
gelindiğinde bu kadar yazmış.
Patladığında
görüşürüz Jimmy.
Haydi! Gördün mü?
Acele karar
veriyorsun.
Havalandırmadan
çıktılar.
Dağılın ve onları
bulun.
Üç numara, beklemede.
Kımıldama! Dikkat et!
Laboratuarın çıkışlarını kapatın.
Pekala Jennings bakalım neler yapabileceksin.
Rachel, kapıya git.
Tamam mı?
Silahı bırak! Silahı
bırak! Görünüşe göre Michael'ın asma katta randevusu var.
Oraya ulaşmasını
sağlayalım.
- Gidelim.
- Hayır, asma kattan
gidemeyiz.
Biliyorum.
Gitmeyeceğiz, söz
veriyorum.
Gidelim.
- Michael! Ne
yapıyorsun?
- Git! Dikkatlerini
dağıtırım.
- Hayır! - Dinle beni.
Bu benim borcum.
O makineyi ben
yaptım, bedelini ödemeliyim.
Hayır! Benimle
geleceksin! Kaderini değiştireceğine söz verdin! Lütfen.
Vaktimiz yok.
Beni seviyorsan, bana
değer veriyorsan git.
İyi bir hayat yaşa.
Beni hatırla.
Lanet olsun sana! Jimmy!
Beni öldürmek istiyorsan gel de kendin yap! Buradayım! Beni istiyor musun?
Gel.
- Merhaba, Jimmy.
- Merhaba, Mike.
- Galiba buraya
kadar, ha?
- Evet, öyle Mike.
- Sadece kendini
suçlayabilirsin.
- Yalan.
Kaderini
değiştiremezsin, Mike.
Bugün ölmen gerekiyor.
Belki.
Fakat beni sen
öldürmeyeceksin.
Doğru, Mike.
Geleceği gördüm.
Hala kaderini
değiştirebileceğini düşünüyor musun, Mike?
Ben geleceğim, Mike! Jennings,
Rethrick'in elinde.
- Emekliye ayırın.
- Ne?
Makine elimizde.
Yaratıcısının yanlış ellere
düşmesini istemeyiz.
Beni suçlama.
Sen ve Michael, ölene
kadar mutlu yaşayabilirdiniz, hafızanız silinmeden.
Beğenmediği bir şey görmüş
birine benziyor.
Programı durdurmaya o
karar verdi.
Şu açıdan bak.
Geleceği değiştirdin,
Michael.
Sen müdahale etmesen
ikiniz de yaşardınız ve biz dost kalırdık
böyle olmasındansa.
Böyle olmamalıydı.
O kadar çabuk mu pes
ediyorsun?
İkinci bir şansa
inanmıyor musun?
Doğruyu söylemek
gerekirse, inanıyorum.
GİT Haydi, haydi.
Rachel! Gidelim.
- Kayıt var mı?
Belge?
- Patlama her şeyi
yok etmiş.
Galiba makineyi ele
geçiremedik, değil mi?
Jennings'den bir iz
var mı?
Hayır, ne yazık ki
başaramadı.
Ufaklık çiçekçi
açarken aklı neredeydi?
Bu bitkiler yaşam
destek ünitesine bağlı gibi.
Gerçekten mi?
Bu konuda yetenekli
olduğunu söyledi.
Bence ölümcül bir
yetenek.
Ufaklığın şansı var
ki biyoloğum.
Şansımız var ki
biyolojiden çaktım ve ikinize de yardım edemem.
Demek öyle.
Çok yazık çünkü yeni bir şirket için ortak arıyorum.
- Gerçekten mi?
Ne yapacaksın?
- Dünyayı kurtaracak
bir plan.
Sana göre değilim.
Değiştirmene yardım
edebilecek biriyle idare edebilir misin?
- Güzel.
- Bizim sonumuz nasıl
peki, Michael?
- Geleceğimizde ne
var?
- Bilmiyorum.
Böyle olmasını
seviyorum.
- Bir şeyi biliyorum.
- Neyi?
Bir daha hiçbir
şeyi unutmak istemiyorum.
Ayrılın! Ayrılın! Kuşçu
geliyor.
- Ufaklık! - Yemek
vakti.
- Onları buldun! -
Evet, buldum.
Burada her şeyi kim
yapıyor?
- Sen kahramanımsın! -
Teşekkürler.
- Duydun mu?
Ben kahramanım.
- Harika.
Galiba hatırladım.
Bunlar bizim
kuşlarımız mı?
Elbette.
Onları birlikte
almıştık.
Kuşları hatırlıyor
musun?
Aferin.
Geleceği gördün ve
sadece Polly ile Tweetie'yi mi hatırlıyorsun?
Bizi zengin edecek bir
şey hatırlasana?
- Bir saniye.
- Ne var?
- Galiba bir şey daha
vardı.
- Hayır, hayır.
Zarf boş.
Hiç endişelenme.
Bekle.
Hatırlamaya
çalışıyorum.”
Sadece gidemeyeceğin yerlere bakarsan, önündeki
zenginlikleri kaçırırsın.”
Bu kuşlardan
kurtulamayacağını biliyor olmam gerekirdi, değil mi?
Elbette.
Onlar aileden sayılır.
Burada
olacaklarını biliyordum.
Gidemeyeceği yere
bakan şey nedir?
Kafesteki bir kuş.
Önündeki zenginliği
kaçırırsın.”
Önündeki zenginlik.”
90 milyon değerinde
piyango.
- İçinde ne var?
- Bu 90 milyon
dolarlık kupon.
- Bir dakika.
- 90 milyon.
- Güzel.
- Evet, gurur
duyuyorum.
- Bir dakika.
Hayır! - Ne
yapıyorsun?
Komisyonumu konuşmak
için iyi bir an.
Yüzde 33.
- 5 olduğunu
sanıyordum.
- Hayır, yüzde 33.
- Yüzde 33.
- Bunu hak ediyor.
Benim bölgemde
bulundu.
Sana geri dönecek.
Parayı alacağım.
« Prev Post
Next Post »