Print Friendly and PDF

Translate

Yarını Yok (2017) 24 Hours to Live

|


93 dk
Yönetmen:Brian Smrz
Senaryo:Zach Dean, Jim McClain, Ron Mita
Ülke:  Güney Afrika, Hong Kong 
Tür:Aksiyon, Bilim-Kurgu, Gerilim
Vizyon Tarihi:01 Aralık 2017 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Tyler Bates
Nam-ı Diğer:24 Horas Para Viver
Oyuncular
Paul Anderson 
Ethan Hawke E
Rutger Hauer 
Nathalie Boltt 
Liam Cunningham 

Özet

24 Hours to Live, Travis Conrad adlı bir adamın hayatını adadığı The Agency adlı örgüt tarafından ihanete uğrayıp öldükten sonra 24 saatliğine yeniden hayata dönerek işleri yoluna koymaya çalışmasının hikayesini anlatıyor. - 

Altyazı

 Afrika'ya ilk ayak bastığım zamanı hatırlıyorum.
 Irak gibi buradan da nefret edeceğimi düşünmüştüm.
 Üstünde birbirimizi öldüreceğimiz daha fazla kum diye düşündüm.
 Ama yanılmıştım.
 Gördüğüm en güzel yerdi.
 Aklımı başımdan almıştı.
 İkinci görevimden sonra Kızıl Dağ'a katıldım.
 Ordudan dört kat fazla ücret teklif ettiler.
 Daha iyi ekipmanlar, intikal yerini seçme hakkı.
 Ailem çok fakirdi.
 Bana piyango çıkmış gibiydi.
 Dünyayı daha güvenli bir yer yapmak için zengin ol.
 Aynen.
 Yetti artık.
 Çıkar bizi buradan.
 Siktir.
 Hadi çıkar bizi buradan.
 Siktir.
 Yaşıyor musun?
 Evet, yaşıyorum.
 Siktir.
 Al bakalım.
 Umarım o yem bıçağı değildir.
 Balıklar senden nefret ediyor.
 Öyle mi dersin?
 Evet.
 Balıklar yaşlı adamları sever.
 Okusaydın bu şeyler hakkında daha bilgili olurdun.
 Ve senden nefret ettikleri için hiç bir şey yakalayamadık.
 Neden benden nefret ediyorlarmış?
 Doğadaki hayvanları çeken şey insanın ruhudur.
 İçimizden yayılan ışığı görebiliyorlar.
 Bu bir teori ya da okuduğun bir şey mi?
 Yoksa  Evet.
 Kütüphanedeki bir kitaptan.
 Kütüphane mi?
 Kütüphaneye falan gitmezsin sen.
 Şamanistik ruh hayvanları kitabından.
 Demek istediğim, senin ruhun falan yok.
 İçinden yayılan bir ışık da, ve onlar bunu biliyor.
 Görüyor, kokusunu alıyorlar.
 Ama balıklar koku alamazlar.
 Benden daha sarhoşsun Frank.
 Bunu yapmaya hazır mısın?
 Hayır.
 Üzerinden bir yıl geçtiğine inanamıyorum.
 En azından beraberler.
 Evet.
 Evet.
 - Biliyor musun?
 _ Neyi?
 İki nokta arasındaki   en kısa mesafe düz bir çizgidir.
 Evet.
 Bu harika.
 Biz neden yapmıyoruz?
 Başardık.
 Lanet olsun Koltuğu sahilde unuttuk.
 - Nerede uyuyacaksın?
 - Yerde uyuyacağım.
 Çünkü huysuzun tekisin.
 Hayır, çünkü halını seviyorum.
 Biraz su ister misin?
 Bütün nehirler denize akar.
 Eğer deniz dolmamışsa.
 İyi geceler Frank.
 Nereye gidiyorsun?
 Biraz yürüyeceğim.
 Travis.
 Seni seviyorlardı.
 Bunu unutma.
 Teşekkürler dostum.
 Bana bir iyilik yap, burada yapma.
 Aklımdan bile geçirmem.
 Kızlar hoşuna gitti mi?
 Striptiz kulüplerine gitmem.
 Eşim ve bir çocuğum var.
 Hey, kapı sıkışmış.
 Biri kapıyı açsın.
 Dur bir saniye, açıyorum.
 Al şunu.
 Bu ne lan?
 Aç şu kapıyı.
 Hadi, aç şunu.
 Dur, açıyorum.
 Açıyorum, bir saniye.
 Hadi, aç şunu.
 Aç.
 Tamam.
 Dur, dur.
 Tamamdır.
 Açın bakalım.
 Size nasıl yardımcı olabilirim?
 Biz Kızıl Dağ üyesiyiz.
 Seni bulmak için geldik.
 Bizi Jim Morrow yolladı.
 Jim'e ara verdiğimi söyledim.
 Bu ne şimdi böyle?
 Acil bir durum.
 Sizin durumlarınız hep acildir.
 Tanrı aşkına.
 Salla şu memeleri.
 Onlar benim en iyi adamlarımdı.
 Pek etkilenmedim.
 Aramıyorsun.
 Beni ekip duruyorsun.
 Kendimi kullanılmış gibi hissediyorum.
 Sana ara verdiğimi söylemiştim.
 Biliyorum, biliyorum.
 Ne istiyorsun o zaman?
 Bir şeyler içmeni.
 Biraz fıstık ye.
 Çok lezzetliler.
 Tatiline bir kaç gün ara vermeni istiyorum.
 Bizim için birini öldürmen gerekiyor.
 Bunu benim için yapar   buraya geri gelir ve kaldığın yerden devam edersin.
 Pazartesi günü döndüğümde ararsın.
 Pazartesiye kadar bekleyemem.
 O zaman başka birini bul.
 Gerçekten söylememi istiyorsun değil mi?
 Duymak mı istiyorsun?
 Tamam o zaman.
 Kızıl Dağ senden başka kimseyi istemiyor.
 En iyisini.
 Buna ne dersin?
 Şansına küs, Ben kimse için çalışmam.
 Ben bağımsız bir paralı askerim.
 - Evet.
 - Eskiden senin olduğun gibi.
 Evet, hepsi senin davranış özgürlüğünden haberdar.
 İçkiler için sağ ol.
 Ben gidiyorum.
 Sonuna kadar dinlemeyecek misin?
 Hayır dinlemeyeceğim.
 Jasmin'e selam söyle.
 Wetzler günlük bir milyon teklif ediyor.
 Bir milyon.
 Bu işkillendirecek kadar yüksek bir rakam Wetzler için bile.
 Evet   bazı sorunlar var.
 Biri işi eline yüzüne bulaştırdı.
 En fazla ne kadar verebilirsin?
 Bir buçuk milyon.
 Vay.
 Sen de her zamanki gibi kendi payını alırsın.
 Ne biliyor musun?
 Bu işi artık mutluluk saçmak için yapmıyorum.
 Siktir.
 Teklifi iki katına çıkarırsan varım.
 Olmuş bil.
 İşte burada.
 Hedefin bu.
 Adı Keith Zera.
 26 yaşında.
 - Kendi adamlarından biri mi?
 - Öyleydi.
 Birleşmiş Milletler soruşturmasında kamera karşısında tanıklık etmeyi bekliyor.
 Kızıl Dağ'a karşı mı?
 Ne için?
 Az önce sana günlük 2 milyon sebep verdim.
 Sorunun cevabı önemli değil.
 Önemli olan şu.
 Dün Namibya sınırından geçerlerken, onu öldürmeye çalıştılar.
 Şimdi Interpol onu şebekeden bağımsız saklıyor.
 Onun sorgusunu yerinde alması için birini yolluyorlar.
 Ama konumu bilinmiyor.
 Bu ne zaman olacak?
 Cuma günü öğleden sonra.
 Yani bu ispiyoncuyu Afrika'da bir yerde bulup öldürmek için   72 saatim var.
 - İşte bu kadar.
 - İlk deneme neden işe yaramadı?
 Kızıl Dağ olayı sonu kötü biten bir  adam kaçırma olayı gibi göstermek için yerli milisleri kullandı.
 -Uyuşuk domuzlar.
 - Aptal herifler.
 Onun koruma takımından bir unsuru hafife aldılar.
 Adı Lin Bisset.
 Onunla son görülen kişi.
 Ve hala nefes almasının sebebi.
 Interpol ha?
 Aynen.
 Çocuğu var mı?
 Evet.
 Pek moralimi bozmuyor.
 İşler biraz çirkinleşiyor Jim.
 Bu işlerin hepsi çirkin.
 25 milyar dolarlık bir kurum söz konusu.
 Amerikan Senatosu'nun yarısı Kızıl Dağ'a minnettar.
 Biliyorum.
 Biliyorum.
 Tamamen saçmalık.
 Ama icabına bakılmasını istiyorlar.
 Okumaya devam et ahbap.
 10 dakika sonra uçuyoruz.
 Nasıl yaptın?
 İşteyken düştüm.
 Ne kadar sakar olabildiğimi bilirsin.
 Anneanneni dinliyor musun?
 Pek değil.
 Christopher.
 Eve ne zaman geliyorsun anne?
 Yarın akşam.
 Söz veriyorum.
 Seni görmek için sabırsızlanıyorum.
 Buyurun.
 Merhaba.
 Bu kadar erken saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim.
 Doğru adres olup olmadığından bile emin değilim.
 Eski bir dostu arıyorum.
 Lin Bisset.
 Oxford'da yarıyıl tatilini beraber geçirmiştik.
 Evet, kızım olur.
 Adınız nedir bayım?
 Adım Denis Merrick.
 Amerikalıyım.
 Burada mı acaba?
 Onunla konuşabilir miyim?
 Maalesef değil.
 Ama isterseniz, uğradığınızı söylerim.
 Tamam.
 Çok memnun olurum.
 Dennis Merrick tamam mı?
 Oxford'dan.
 Tamam.
 Aslında eğer sorun olmazsa   ona sürpriz yapmayı çok isterdim.
 Nerede olabileceği hakkında bir fikriniz var mı?
 Nasıl bulabileceğim hakkında.
 Bu akşam eve dönüyor.
 Bu Lin'in oğlu mu?
 Dün akşam Skype'tan görüştük.
 Elini incitmiş.
 Bu yüzden biraz erken gelecek.
 Sen kimsin bu arada?
 Ben Dennis Merrick.
 Virginia'dan.
 Annenin eski bir arkadaşıyım.
 Daha önce hiç duymamıştım.
 Christopher.
 Sorun yok.
 Sadece annesine göz kulak oluyor.
 Buna saygı duyarım.
 Benim de senin yaşlarında bir oğlum var.
 Kaç yaşındasın 10 buçuk mu?
 Evet.
 O ne öyle?
 Wolverine çantası mı?
 Bakabilir miyim?
 Bugün oğluma bunlardan birini almak için mağazaya gittim.
 Ama sadece Hulk çantaları vardı.
 Ben de almadım.
 Neden bilmiyorum  Çünkü Hulk boktan.
 Evet.
 Haklısın.
 Hulk boktan.
 Peki.
 İkinize de çok teşekkür ederim.
 Umarım tekrar görüşürüz.
 Güle güle.
 Kimlik doğrulama.
 Yankeeler boktan.
 Sizin için ne yapabilirim Bay Conrad?
 Cape Town, Güney Afrika'dan Hong Kong'a   önümüzdeki 30 saat içerisinde kalkacak  bütün uçakların yolcu listesi gerekli.
 Aranızda ismi 11 harften oluşan, gezgin azizin adını bilen var mı?
 Bilmiyorum.
 Hiç mi fikrin yok?
 Kiliseye pek gitmedin herhalde.
 Pekala.
 Teşekkürler beyler.
 İyi yolculuklar.
 Sen ismi 11 harften oluşan gezgin azizin ismini biliyor musun?
 Maalesef.
 Bilmediğini biliyordum.
 Affedersiniz.
 Bağışlayın ama ismi 11 harften oluşan gezgin azizin adını biliyor musunuz?
 İşimden dolayı çok sık uluslararası seyahat ederim.
 Gezerken biraz da öğrenmeye çalışıyorum.
 Görünen o ki daha çok öğrenmem gerek.
 Size de iyi uçuşlar.
 Bir bira daha.
 Buyurun.
 Teşekkürler.
 - Siktir git buradan adamım.
 - Ne dedin sen?
 O benim kız arkadaşımın sandalyesi.
 Christopher.
 Efendim?
 Aziz Christopher.
 11 harf.
 Bravo.
 Teşekkür ederim.
 Oğlumun ismi.
 Gerçekten mi?
 Ne oldu?
 Uçağını mı kaçırdın?
 İptal oldu.
 Yarın öğleden sonra birde.
 Lanet olsun.
 Kendimi şanssız sanıyordum.
 Yaklaşık 6,5 saat boş vaktim var.
 Bundan çok daha iyi bir restoran biliyorum.
 Sizi akşam yemeğine çıkarabilir miyim?
 Peki.
 Şuraya geçelim.
 Eline ne oldu?
 İş kazası.
 İş kazası mı?
 Kulağa biraz şüpheli geliyor.
 Ne işle meşgulsün?
 Sen ne işle meşgulsün?
 Sanırım senden hoşlanmaya başladım.
 Bu yüzden cevap vermeyeceğim.
 Demek striptizcisin.
 Hayır.
 Hayır, hayır.
 Şirketimin, insanları   onlar olmadan yaşayamayacaklarına inandırdığı   şeyleri satın almaları için ikna etmeye çalıştığını söyleyebiliriz.
 Şu anda aynı şeyi mi yapıyorsun?
 Satın almam için ikna etmeye mi çalışıyorsun?
 Kendimi ürün olarak görmüyorum.
 Ve sana kesinlikle müşteri gözüyle bakmıyorum.
 Evde seni bekleyen kimsen yok mu?
 Vardı.
 Geçen sene bu zamanlarda eşimi ve oğlumu kaybettim.
 Hey, Jim.
 Hedefin konumunu aldım.
 Satış elemanı.
 Ben seni ararım.
 Sana sesli mesaj bırakıyordum.
 Kapa çeneni!
 Dizlerinin üstüne çök.
 Tamam, Lin, indir şu silahı.
 - Her şey yolunda.
 - Çök hemen.
 - Şimdi _ Tamam, tamam.
 Seniz özlüyorum baba.
 Ne zaman geliyorsun eve?
 Bir şey değil, piç kurusu.
 Seni seviyorum ahbap.
 Üzgünüm.
 Nabız geri geldi.
 Yardım edin.
 İsmi ne?
 Geri dönmesini istiyor musun istemiyor musun?
 Lanet ismi ne?
 Travis Travis, Travis.
 Adım Helen.
 Ben doktorum.
 Sadece sesimi takip et.
 Burada benimle kal.
 Her şey yoluna girecek.
 Kalp atışı sabitleniyor.
 Benimle kal, Travis.
 Aynen böyle.
 İyi gidiyorsun.
 Hey adamım.
 Neler oluyor böyle?
 Interpol ajanı    seni vurdu.
 Hatırlıyor musun?
 Öldürdü seni.
 Az önce seni cehennemden geri getirdik dostum.
 Bu imkansız.
 Aslında değil.
 Kızıl dağ yıllardır bu prosedürü geliştiriyor.
 Ve başarılı olması için neler yaptıklarına inanamazsın.
 Gerçek şu ki, bazıları oldukça kötü.
 Ve   gizli.
 Ne demek gizli?
 Bana neden söylemedin?
 Üst seviye gizlilik, Travis.
 ya da, kısacası.
 Henüz ölmediğin için.
 Ölmeden kısa bir süre önce Keith Zera'nın   ifadesini vermek için tutulduğu güvenli bölgenin   konumunu öğrendiğine dair bir telefon araması yapmıştın.
 Konumu hatırlıyor musun?
 İfadesini vermeden ona ulaşmak için iki saatimiz var.
 Bu bilgi hayati önem içeriyor.
 1220 Longmarket, oda numarası 102.
 Bundan emin misin?
 Evet.
 Güzel.
 Lanet prosedür nihayet işe yaramaya başladı.
 - Bu iş senin.
 Zera'yı öldür.
 Bizzat kendin.
 - Bizzat kendim mi?
 Affedersin, bir sorun mu var?
 Ben bir denetimciyim efendim.
 Artık pis işlere bulaşmıyorum.
 Söz verdim.
 Kime?
 Karına mı?
 Jim, şimdi senin arkadaşlık ve profesyonellik arasındaki görünmez çizginin.
.
  düşündüğün yerde olmadığını fark etme zamanın.
 Ve Conrad yumuşak davranıp Interpol ajanının yaşamasına izin verdiği için  onun da icabına bakacaksın.
 Evet, efendim.
 İşte bu kadar Travis Artık mükemmel bir silahsın.
 Yolun açık olsun.
 Jim, çıkar şunları.
 Bunu yapamam.
 Ne demek istiyorsun?
 En başından beri hep yamalama bir işti.
 Bu kutudan asla çıkamayacaksın.
 Doktoru buraya getiriyorum şimdi.
 Sana işleri kolaylaştıracak bir şeyler vermesi için.
 Bazı pis işler yaptık.
 Sonu da böyle bitiyor dostum.
 Üzgünüm.
 Jim?
 Jim?
 Jim!
 Hidromorfon.
 Çok güçlü bir narkotiktir.
 Ne olduğunu biliyorum.
 Çok büyük bir kayıp.
 Üzgünüm.
 Bana neler oluyor?
 Öleceksin.
 Tekrar.
 - Bunu nasıl durdururum?
 - Yapamazsın.
 -Senden daha iyi bilen kim var?
 - Hiç kimse.
 Prosedürü ben tasarladım.
 Vücudun ilaç karışımını reddedecek.
 Zihinsel yetilerin çökecek.
 Eğer hâlâ hayatta kalırsan, ki kimse kalamadı.
 Bu tür arızalara karşı yerleştirilmiş bir emniyet önlemi var.
Lazarus ünitesi.
 Ne kadar zamanım var?
 24 saatten az ömrün kaldı.
 Hattı güçlendirin.
 Hadi.
 Devam et, devam et.
 Ne yapıyorsun burada?
 Burada olmaman gerek.
 Adam.
 Bana ne oluyor?
 Halüsinasyon görüyorsun.
 İlaçların yan etkilerinden biri.
 Yerinde olsam kaçardım.
 Bugün bir kadını öldürmemekle hata yaptım.
 Seni öldürmediğime pişman etme.
 Üzgünüm.
 Travis, beni bırakıp kayboldun.
 İnan bana orada olmayı ne kadar çok istediğimi bilemezsin.
 Neredesin peki?
 Güney Afrika'da.
 Tanrım.
 Geri gelmeyeceğim.
 Tamam mı?
 Hiç  Hiç bir zaman.
 Ne?
 Sorun nedir?
 Kötü bir yoldayım Frank.
 Ne kadar kötü?
 Daha kötü olamazdı diyelim.
 Elime yüzüme bulaştırdım, dostum.
 Sen haklıydın.
 Sanırım benim ruhum yok.
 Herhalde hiç olmadı.
 Sen harika bir kayınpederdin.
 Gerçekten.
 İhtiyaçları olduğunda orda değildim.
 Mazeretim yok.
 Travis, sen Kate ve Adam'ın her şeyiydin.
 Pes etme.
 Taksi Taksi.
 Ver şu telefonu bana.
 Tamam, anahtarları da ver.
 Ver anahtarları.
 Kongo'nun iç kısımlarından sahile uzanan bir    ham petrol hattının güvenliğini sağlıyorduk.
 Ve bir gün görevimizin değiştiğini bildirmek için aradılar.
 ''Biz'' derken tam olarak neyi kastediyorsun?
 Hızlı mevzilenme birimi.
 Kızıl Dağ'ın en üst mürettebatı.
 Biz  Biz her yerdeydik.
 Emirlerimiz bir sonraki günün sabahında Namibya'da bulunmaktı.
 Bana o sabahki olayları anlat.
 Geçen yıl hairan ayının 7.
 günündeki.
 Yolculuğumuzu gece yaptık.
 Sınırın 50 kilometre kuzeybatısına.
 İn cinin top oynadığı bir yerdi.
 Genellikle bir iki arazi aracı bazen belki de helikopter olurdu.
 Bu yüzden iş makineleri getirmemi söylediklerinde şaşırmıştım.
 Nasıl makineler?
 İki loder, bir dozer ve damperli kamyon.
 Bizi uzak bir konteyner sahasına götürdüler.
 Peki içerde ne vardı Bay Zera?
 Cesetler.
 Heryerde cesetler vardı.
 Cesetler milislere mi aitti?
 Siviller.
 Erkek, kadın ve çocuklar.
 Nasıl öldüklerine dair bir belirti var mıydı?
 Hayır.
 İlk başlarda yoktu.
 En azından biz farkedemedik.
 Sonra hepsinin göğsünde ve   bileklerinde yara izleri olduğunu fark ettik.
 Görünüşe göre hepsinin üzerinde tıbbi deney yapılmış.
 Tahminen kaç tane ceset vardı dersiniz?
 En azından 70 tane.
 O gece bir futbol sahasının yarısı büyüklüğünde bir çukur kazıp   bütün cesetleri yaktıktan sonra gömdük.
 Hepsini, teker teker.
 Hepsini büyük bir toplu mezara mı?
 Evet.
 Bizlere gizlilik sözleşmemizi hatırlatıp   ek risk-tehdit bonusu olarak kişi başı 50 bin dolar ödeneceğini söylediler.
 Irak'ta iki kere görev yaptım.
 Yani evet, kötü şeyler yaşadım.
 Ama  hiç bir zaman kamyon dolusu sivili yakmak için yazılmadım.
 Ve bu hayatım boyunca hiç bir zaman ve asla aklımdan çıkaramayacağım bir şey.
 Ne zamandır Kızıl Dağ için çalışıyorsun?
 Yere yatın.
 Çekilin, hadi, hadi.
 Siktir.
 Yerde kal.
 - Git, şimdi.
 - Hadi.
 Tamam, içeri girip indirin onları.
 Anlaşıldı.
 - Bu tarafa, duvar dibinden.
 - Çabuk, çabuk.
Kapıya doğru.
 Yere yatın.
 Gidelim.
 Ayağa kalk.
 Atla arabaya.
 Şansım varken seni öldürmeliydim.
 - Sür.
 - Kimler gelmiş.
 2 milyonluk dolarlık adam.
 Bir daha sakın bana silah doğrultma.
 Sür.
 Tamam, sıkı tutunun.
 Gidiyoruz.
 Baya popüler bir adama benziyorsun.
 Elinde Kızıl Dağ'a karşı ne var?
 - Bu gizli bir bilgi.
 - Umrumda değil.
 -Ne var elinde ?
 -Onların tamamını bitirmeye.
.
  yetecek şeyler.
 Sen kimsin lan?
 Senin suikastçinim.
Şimdi o silahı bana doğrultmaya devam edersen  - Lanet silahi sana   - Sakin olun.
 Siktir.
 Siktir.
 Lanet olsun.
Elinde ne var bu adamlara karşı?
 - Eğil.
 - Siktir.
 Uyansana lan.
 Siktir.
 Siktir.
 Hepimizi öldüreceksin.
 Ben olmasaydım çoktan ölmüştün.
 Az önce koruduğum adamı öldürmek için burada olduğunu söyledin.
 - Sana güvenmiyorsam, kusuruma bakma.
 -  Güvenmek mi?
 Beni vurdun sen.
 Kendinizi toparlar mısınız artık?
 İyi misin?
 İyi miyim?
 Tabii, bit doz morfin ve birkaç dikişten sonra   cillop gibi olurum.
 Benim gittiğim doktora gitme.
 Siktir.
 Devam et.
 İzin ver bakayım.
 Böyle ölmek istemiyorum.
 Üzgünüm.
 16 saat sonra görüşürüz.
 İyiyim, iyiyim.
 Kart nerde?
 Kart mı?
 Tabii.
 Lanet hafıza kartı nerede?
 Hiç bir fikrim yok.
 Demek hiç bir fikrin yok.
 Bakmadın, kontrol etmedin.
 Emirlerimiz gayet açıktı efendim.
 Hedefi etkisiz hale getirip kamerayı.
.
 Siktir git burdan.
 Git.
 Efendim.
 Durum nedir?
 İşi bitiremedik.
 Bu işi üçüncü kez batırışın.
 Ne yapman veya kimi öldürmen gerektiği umrumda değil.
 Bitir şu işi.
 Savaşın yönünü değiştirmek için   .
.
bu prosedüre bir milyar dolardan fazla para harcadım.
 - Anlıyorum.
 - Öyle mi?
 Seni ve beni nasıl bir sonun beklediğinin   farkında mısın ?
 Aileni de.
 Efendim.
 Bana güvenli bir hat bulun.
 Kimlik.
 Red Sox boktan.
 Sizin için ne yapabilirim Bay Morrow?
 Hong Kong planını aktive et.
 Şimdi.
 O ifadenin sende olduğunu öğrenirlerse  sana bütün güçleriyle saldıracaklardır.
 O doğru olanı yapmaya çalıştı.
 Evet, mezar taşına yazmaları lazım.
 - Şimdi ne olacak?
 - Al şu arabayı.
 Evine, hayatına geri dön.
 Cesetler için birilerini yolla.
 Cesetler derken?
 Geriye sadece 16 saat ve dört dakikam kaldı.
 Bu Kızıl Dağ'ın bana hediye ettiği, Kişisel aç kapa makinem.
 Bundan öteye gidemem.
 Bu çok berbat bir teçhizat Lin.
 Birilerinin bu konuda bir şeyler yapması gerek.
 Ama ben olamam.
 Alo.
 Travis ile görüşebilir miyim lütfen?
 Seni istiyor.
 - Alo - İşte burdasın.
 Dostum, ölü adam.
 Bildiğin gibi değil.
 Peki Zera?
 O benden daha ölü.
 Tebrikler dostum.
Tekrar pis işlere bulaştın.
 Kızın çocuğu elimizde Travis.
 Eğer çocuğu tekrar görmek istiyorsa  O hafıza kartını getirin.
 Tek istediğim bu.
 Hadi ama, bilirsin bu işleri.
 O ifadede neler olduğunu biliyor muısun?
 Ona sadece kartı getirmesini söyle.
 Tam bir hokkabazsın dostum.
 Paylaşmak istediğin başka sırlar var mı eski dostum?
 Kızıl dağ  Christopher'ı ele geçirmişler.
 elindeki kart ile takas etmek için.
 Lin.
 Christopher.
 Beni dinle.
 Oğlunu geri alman için sana yardım edeceğim.
 Söz veriyorum.
 Söz veriyorum.
 Şimdiden uçakla onu buraya getiriyorlardır.
 Onu buraya, şirketin merkezine getirecekler.
 Eskort araçların kullandığı yolu biliyorum.
 Onlar daha şehre girmeden baskın yaparız.
 Bu kadar şeyi nerden biliyorsun?
 Adam kaçırma protokollerinin hepsini bilirim.
 Nasıl?
 Çünkü ben de kullandım.
 Adam.
 Benimle gel baba.
 Benimle gel baba.
 Seni özlüyorum babacığım.
 Ben de seni özlüyorum dostum.
 Bu sefer bizimle kalacak mısın ?
 Roscoe, Mike hadi gidiyoruz.
 - Jones, Conrad.
 - Söz veriyorum.
 Bu sefer geldiğimde kalacağım, söz veriyorum.
 Tamam mı?
 Dinle evlat, artık gitmem gerek.
 Telefonu annene verir misin?
 Bunu daha fazla yapamazsın Travis.
 Tutmayacağın sözler veriyorsun.
 Bu hafta çok daha fazla kazanıyorum  Paraya ihtiyacımız yok.
 Sana ihtiyacımız var.
 Bu şirketten dolayı evde değilsin şimdi.
 Kate, lütfen bu konuşmaya devam edemem.
 - Tamam mı?
 Lütfen.
 - Travis, hadi gidiyoruz.
 Travis.
 Siktir.
 Gidelim.
 Neler oluyor?
 İyiyim, özür dilerim.
 Nereye gidiyorsun?
 O kapıyı açmak istemezsin.
 Senin oğlunu getirecek olan ekibi tanıyorum.
 Çok iyiler.
 Biraz yaratıcı olmamız gerek.
 Eşin ve oğlun mu?
 Evet.
 Tamam, gidip görmemiz gereken birisi var.
 Travis Conrad, sabahın dördünde!
 Ne diyebilirim ki ?
 Seni özledim dostum.
 Keşke ben de aynısını söyleyebilseydim.
 Arkadaşın kim?
 Amahle, bu Lin.
 Lin, Amahle.
 94 yılında tanışmıştık, daha mutlu olduğumuz zamanlarda.
 Evet, ikimiz de gerçek asker iken.
 Ona Kedi Travis diyoruz biliyor musun?
 Çünkü dokuz canı var ve hep dört ayağının üzerine düşer.
 Ve taşaklarını yalar.
 Ve şimdi bu serseri bu saatte   evime gelmiş.
 Ne için?
 Kızıl Dağ hakkında ne biliyorsun?
 Buraya bir sürü destekte bulunuyorlar  Sağlık hizmetleri, eğitim, gençlik programları için para.
 Geçtiğimiz iki yıl boyunca, Yüzlerce mülteci kayıplara karıştı.
 Kardeşim, Lütfen.
 Bana bilmediğim bir şeyler söyle.
 Kızıl Dağ tarafından kaçırılıp katledildiler.
 Tıbbi prosedürlerde kobay olarak kullanıldılar.
 Mengele tarzı psikopatlıklar gibi.
 İnsanlar laboratuvar faresi gibi kullanıldı.
 Biliyor musun?
 Burada çok insan var.
 Benim için çalışan insanlar Aileleri kaybolan insanlar.
 Gel, biraz dolaşalım.
 Geç kaldınız, siz haber verin.
 Kalanlar, acele edin.
 Merkez, ben kurtarma timi lideri.
 Tarih 2 kasım ahır yoluna doğru seyir halindeyiz.
 Anayol üzerinde yanan bir araba var.
 Güzergahı değiştirmek için izin istiyoruz.
 İzin verildi.
 Yolcuyu mümkün olan en kısa zamanda merkeze getirin.
 2 ve 3.
 ekipler kargaşanın etrafından dönüyoruz.
 Bu Travis Conrad mı?
 Hassiktir.
 2 ve3.
 ekip ,ler araçlardan inin, ben hallederim.
 Dostum adın neydi senin?
 Bana Z diyebilirsin.
 Evet.
 Z nasılsın?
 Fena değil Travis.
 - Sen nasılsın?
 - Daha iyi zamanlarım olmuştu.
 Şurdaki çantada sendeki yolcuya karşılık olarak vermek istediğim  318 bin dolar var.
 Bu çok cömertçe bir teklif.
 Ama yapamayacağımı biliyorsun.
 Senin için hayatından daha mı önemli?
 Ne yapacaksın?
 12 ye karşı 1 .
 Şu insanları görüyor musun?
 Bunlar bir şekilde ortadan kaybettirdiğiniz    insanların aileleri ve arkadaşları.
 Benim o konuyla bir alakam yok.
 Bunu pek umursafıklarını sanmıyorum.
 Belki sen umursuyorsundur?
 Hatırlamazsın ama senin astındım.
 Musizi Köprüsü, Kongo.
 Nasıl biri olduğunu biliyorum, dostum.
 Böyle olmak zorunda değil.
 Adın neydi demiştin?
 - Z.
 - Gerçek adın.
 - Adını söyle.
 - Zack.
 Pekala Zachary dinle beni.
 Bütün hayatımı insanları nasıl inciteceğimi öğrenerek geçirdim.
 Para için adam öldürüyorum, aynı senin gibi.
 Peki karşılığında ne kazandım?
 Hiçbir şey.
 Eşimi kaybettim, oğlumu kaybettim.
 Herşeyimi kaybettim anlıyor musun ?
 Şimdi, kendimi affetmeden önce  yapmam gereken bir sürü iş var.
 Ben buradan o çocukla ayrılacağım.
 Ya bir çanta parayla burdan gidersin.
 Ya da ben cesedinin üstüne basarak geçerim.
 Christopher.
 Christopher.
 Dur.
 Hayır.
 Hadi, gidelim hadi.
 Siktir.
 Hadi gidiyoruz.
 - Çocuk öbür arabada.
 - Nerden biliyorsun?
 Çünkü yolcular asla arka arabaya bindirilmez.
 Asla.
Bu bir kural.
 Çekilin yoldan, çekilin.
 Daha hızlı, onları kaybedemeyiz.
 Siktir.
 İşte, oradalar.
 Güven bana, tamam mı?
 - Christopher.
 - Anne, sen misin?
 Göremiyorum, çıkar şu şeyi.
 Nasılsın bakalım?
 Seni çok seviyorum.
 Çık bakayım burdan, hadi, hadi.
 Bunu tek başıma yapamam Travis.
 Kate, dinle beni.
 Şirketle konuştum.
Bu sefer son.
 Bir dahaki sefere eve geldiğimde, bir daha ayrılmayacağım.
 Söz veriyorum.
 Söz veriyorum.
 Seni bir hastaneye götürmemiz lazım.
 Onun için biraz geç kaldık.
 Oğlumu kurtardın.
 Hayır, sen kurtardın.
 Bizimle gel.
 Yapmam gereken işler var.
 Sen de o ifadeyi   yetkili makamlara ulaştırmalısın.
 - Hoşçakal.
 - Güle güle.
 Travis.
 Hoşçakal, Wolverine.
 Güle güle, Hulk.
 Travis.
 - Yaşıyor mu?
 - O benim içeri giriş biletim.
 Tamam çocuklar.
 Umarım yolcu teslimatı hakkında bütün kuralları bildiimi biliyorsundur.
 Eğer ters bir şey yapar veya yerimi belli etmeye çalışırsan.
 Hiç tereddüt etmeden vururum seni.
 -Tamam.
 _ Anladın mı?
 Evet, efendim.
 Geldiğimizi haber ver.
 Sakin.
 Sakin ol.
 Sadece haber ver.
 Kızıl Dağ merkez üssü, 2 nolu kurtarma ekibi konuşuyor.
 Yolcuyla beraber giriş yapıyoruz, tamam.
 2 nolu kurtarma ekibi, merkez konuşuyor.
 Kimliğinizi doğrulayın lütfen.
 ViskiFokstrot.
9-3-4-2.
 Onaylandı, ekibiniz son işaret noktasında merkeze bilgi vermedi.
 Yolcunun durumu nedir?
 Yolcu güvende.
Doğu kapısına yaklaşıyoruz.
 Anlaşıldı, devam edin.
 Tamam, harika bir iş çıkardın.
 Rahatlayabilirsin.
 Bilmen gereken bir şey var.
Yüksek bir ihtimalle   18 dakika sonra öleceğim.
 Bu yüzden umrumda olan tek şey.
 Kadına ve çocuğuna hayatlarını kurtarmaya   yetecek kadar bu adamları oyalamak.
 - Anladın mı?
 - Evet, efendim.
 Eğer bugün ölmek istemiyorsan, Her şeyin yolunda gitmesine dikkat et.
 Hayatımı kurtardın.
 Sonsuz sadakat, dostum.
 Bir şey mi oldu ?
 Bazı akıl almaz şeyler yaşadık değil mi dostum?
 Aynen öyle.
 Her zaman riskli olduğunu biliyorduk.
 değil mi?
 Peşine düştüğümüz tüm o insanlar   intikam alabilirler.
 Bir şey mi oldu?
 Jasmin'e mi bir şey oldu?
 Hayır.
 Kate ve Adam.
 Ne?
 Öldüler.
 Üzgünüm, dostum.
 Bu ne lan?
 Çocuk falan değil bu.
 Lütfen beni vurma, ne istersen yaparım.
 -Otur yerine.
 Afedersiniz, efendim.
 Kuzey kapısında bir sorun var gibi görünüyor.
 Kapalı devre video yükleniyor.
 Bütün giriş çıkışları kapat.
 Ve Bay Morrow'a onu görmek istediğimi söyle.
 Emredersiniz, efendim.
 Efendim, ön kapıda bir hareketlenme var.
 Evet.
 Biliyorum.
 Koduğumun Conrad'ı.
 Efendim.
 Açıklama bekliyorum.
 Evine git, çık buradan.
 Fikrimi değiştirmeden git hemen.
 Pekala Travis, hadi işe koyulalım.
 Aklından ne geçiyor?
 Beni kapıya bağla.
 Hemen, efendim.
 Bırak konuşayım.
 Travis, benim.
 Bitti, dostum.
 Beni duyuyor musun?
 Bu adamlar, bize benzemezler.
 Sadakatsizler.
 Prensipleri yok.
 Benim tek bir prensibim var Conrad.
 Ben ne emir verirsem vereyim.
, harfiyen uygulanır.
 Az önce bir ekibe senin kayınpederini bulup öldürmelerini emrettim.
 Hafıza kartını ver bize.
 Tek istediğimiz bu.
 Kimse incinmesin.
 Jim, bunun doğru olmadığını ikimiz de biliyoruz.
 Heryere bağlantı istiyorum.
 Hemen, efendim.
 Hadi ama, Frank, Frank, Frank.
 Siktir.
 Araçtaki sürücüyü yakalayın.
 Geri çekilir, ayak diretir, ya da ilerlemeye çalışırsa öldürün.
 Siktir.
 Görünüşe göre ikimiz de hapı yuttuk.
 Tamam, Travis.
 İli nokta arasındaki en kısa mesafe düz bir çizgidir.
 Bu senin için Frank.
 Dur, tamam devam et, devam et.
 Önce aracı kontrol edin.
 Öldüğünden emin olun.
 Bir, iki, üç.
 Koru beni.
 Sol tarafa.
 Efendim, araca ulaşamıyoruz.
 Merdiven tamamiyle kapatmış.
 Etrafından dönün.
 Bir ekibi hemen burada istiyorum.
 Emredersiniz, efendim.
 Echo ekibi benimle gelin.
 Interpol ajanını ve o lanet kartı bulmak için bir saldırı ekibi yollayın.
 Tamam efendim.
 Hemen yolluyorum.
 Doğru zamanda  Doğru yerdesiniz.
 Orospu çocukları.
 Saldırı ekibi konuşuyor, yola çıkıyoruz.
 Anlaşıldı.
 Hedefin durum raporunu istiyorum,hemen.
 Anlaşıldı.
 Araca yaklaşıyoruz.
 Bu da ne?
 - Güvenlik kapısı kapatıldı.
 - Açın kapıyı.
 Efendim, sistemde bir güvenlik hatası tespit edlidi.
 Tüm kapılar etkisizleştirilmiş.
 Bu o.
 Hâlâ hayatta.
 Efendim, araçta kimse yok.
 Kızı korumak için yapıyor.
 Bizimle taşak geçiyor.
 Siktir.
 Efendim burda patlatılmaya hazır kablolu C-4 var.
 Dikkatli olun.
 Odayı çevreleyin.
 Kimse içeri girmesin.
 Tech, duyuyor musun?
 Evet, efendim.
 Sizin için ne yapabilirim?
 Bana bir helikopter yolla.
 Ve o interpol sürtüğünün peşine dışarıdan bir ekip yolla.
 Onu yakalar yakalamaz arayın beni.
 Yerinizi koruyun.
 çocuklar.
 Ne yapıyorsun?
 Bir şeyler içeceğim.
 İster misin?
 Conrad'ı oldüren adama 1 milyon dolar.
 Ölü kalması şartıyla.
 Çok üzgünüm.
 Önemli değil baba.
 Neredeyse vardın eve.
 Çık dışarı, Travis.
 Efendim, helikopteriniz geldi.
 Onu vurmak istemiyorsun.
 Arkadaşın olduğunu sanıyorsun.
 Ben Adam ve Kate'in ölüm emrini verirken.
 Rahatça görmezden gelebildi.
 Ailesi olmayan bir adamın kaybedecek bir şeyi yoktur.
 Biliyordun.
 İşi bırakmanı istemiyordu.
 İşi bırakmanı istemiyordu.
 Onları kurtarabilirdin Beraber kurtarabilirdik.
 Ben kendi ailemi koruyordum.
 Seçenekler senin ailene karşı benim ailemdi.
 Yap hadi.
 Vur beni.
 Seni öldürmek istemiyorum.
 Balıkların beni sevmesini istiyorum.
 Efendim, Interpol ajanı ve oğlunun yerini tespit ettik.
 Yerli taaruz ekibi bulundukları konuma intikal ediyor.
 Hedef görüş alanımda.
 Ateş edeyim mi?
 Negatif.
 Yerinde kal.
 Bırak yaşasın.
 Sonsuz sadakat.
 Bunun ne olduğunu biliyor musun?
 Bu senin arkadaşlık ve profesyonelik   arasındaki çizginin düşündüğün yerde   olmadığını anladığın an.
 Siktir Git.
 İndir silahını, indir lanet silahını.
 İndir onu.
 Yapma.
 - Gel Buraya.
 - Baba, balık yakaladım.
 Ne yakaladın?
 Göster bakalım.
 Balık yakaladım.
 Bana ne olduğunu göster.
 Adam.
 Adam, ne yakaladığını göster.
 Travis, beni duyuyor musun ?
 Sesimi takip et.
 Her şey iyi olacak.
 Mücadele etmeyi bırak ve sesimi takip et.
 Beni duyabiliyor musun ?
 Yaşamama izin vermiştin, hatırladın mı?
 Çeviri: RakıBalboğa||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar