İkizler Projesi (2019) Gemini Man
| |
117 dk
Yönetmen:Ang Lee
Senaryo:David Benioff, Jonathan Hensleigh, Darren Lemke
Ülke: ABD, Çin
Tür:Aksiyon, Dram, Bilim-Kurgu, Gerilim
Vizyon Tarihi:11 Ekim 2019 (Türkiye)
Dil:İngilizce, Fransızca
Müzik:Marco Beltrami, Lorne Balfe
Oyuncular
Will Smith,
Özet
İkizler Projesi, eski bir kiralık katilin peşine düşen
klonundan kurtulmak için verdiği mücadeleyi konu ediyor. Henry, işinde uzman
olan bir kiralık katildir. Artık bu işlerden kurtulup hayatına yeni bir yön
vermek isteyen Henry, bir anda kendisini büyük bir girdabın içinde bulur.
Kiralık katilin peşine, kendisini öldürmek için gizli bir ajan düşmüştür.
Üstelik peşindeki ajan, Henry’den 25 yıl önce alınan genlerle oluşturulan bir
klondur. Henry, her hareketini önceden tahmin edebilen bu klonunda kurtulmak
için zorlu bir savaş vermek zorunda kalır. Filmin yönetmenliğini, daha önce
"Pi'nin Yaşamı" ve "Kaplan ve Ejderha"yı yöneten Ang Lee
üstleniyor. -
Alt yazı
Liège, Belçika Altı numaralı vagon.
Yoldayız.
Dört Alfa.
Tekrar ediyorum, dört
Alfa.
Cam kenarı.
Ekibi yanında.
Anlaşıldı.
Hız?
Saatte 238 kilometre,
sabit.
Sen orada iyi misin?
Kötü adamları
mıhlamayı seviyorum.
Bekle! Bekle! Sivil
var.
Tekrar ediyorum,
sivil var.
- Temiz.
- Onayla.
Onaylandı.
Temiz.
Atış serbest.
Kahretsin.
Aynı yere mi
gönderiyoruz?
Evet, efendim.
Tamam.
Bu en iyi işindi.
Etkilendim.
Neresinden vurdum?
Boynundan.
Hareket hâlindeki bir
trende.
Kayıt mı ettin?
Evet.
Ben ve diğer herkes
çekti.
Bak.
- Sil şunu.
- Henry.
Hadi ama dinle.
Senden önce bu adamı dört
nişancı ıskaladı.
Dört.
Hepsi işinin ustası.
Ama onu sen hakladın!
Güzeldi, tamam mı?
Duygulandım.
Gözlerim doldu.
Sil onu.
Sileceğim.
Tamam.
Buttermilk Boğazı,
Georgia Alarm izinsiz giriş Bunu yapamam.
Ne oluyor kardeşim?
İyi misin?
Onu ensesinden vurdum.
Ama kafasına nişan
almıştım.
Her iş hata kaldırır
ama bu asla.
Sen en iyi
adamımızsın.
En iyisin.
İnan bana,
araştırıyoruz.
Kola istemem.
Bugün değil.
- O ne demek?
- Bana bir bira ver.
Emin misin?
- Gerçekten emekli mi
oluyorsun?
- Evet, efendim.
O zaman eminim.
Peki.
Bir sürü nişancı var,
Del.
Onlar senin gibi
değil.
Senin geçmişine sahip
değiller.
Evet, bence sorun
geçmişim olabilir.
Henry.
Seninle birlikte çok
şey yaşadık.
Dünyayı daha güvenli
bir hâle getirdik.
Yeni birine sana
güvendiğim gibi güvenemem.
Bir çocuk vardı güzel, küçük bir kız, tam yanında duruyordu.
On santim kaçırsaydım ölmüştü.
Anlıyor musun?
Bu sefer şanslıydım.
Vurasım gelmedi.
Olması gerektiği gibi
değildi.
72 leş, Del.
Bu iş insanı biraz
bozuyor.
Sanki içeride bir
yerde ruhum yara almış gibi.
Sadece biraz huzur
istiyorum.
Peki, şimdi ben ne
yapacağım?
Bana şans dile.
Günaydın.
Selam.
Jerry nerede?
Jerry emekli oldu.
Bu koşturmacaya daha
fazla dayanamadı.
Ben Danny.
Nasılsın?
Henry.
Borcum 23 dolar 46
sent.
Teşekkürler, Henry.
Ne arıyorsun?
Huzur ve sessizlik.
Bir de orkinos.
Kamacı Burnu'na mı
gidiyorsun?
Orayı mı tavsiye
edersin?
Oraya gidilecek bir
güne benziyor.
Yaşa ve yaşat tarzı
bir adam değilsin.
Arılara alerjim var.
Okuyor musun, balık
mı güdüyorsun?
Yüksek lisans
yapıyorum.
Deniz Biyolojisi.
Georgia Üniversitesi
mi, Darien?
Saldırın buldoglar! Bu
civarda dikkatli ol.
Buralarda da köpekler
oluyor.
Başımın çaresine
bakabilirim.
Sanırım işler nasıl
gidiyor diye sormama gerek yok.
Senin de olabilirdi.
Sana on defa söyledim.
Selam, kardeşim.
- Seni görmek güzel,
Henry.
- Seni de öyle, Jack.
Orada ne yapıyorsun?
Seksi havalarda mısın?
Hemen geldiğin için
sağ ol.
Tabii ki.
Tabii ki.
Hâlâ evli misin?
Evet.
Karım alışveriş için
Paris'e gitti.
Oğlum yatılı okulda.
- Ya sen?
- Hayır.
Karım yok, çocuklar
yok, Paris de yok.
Bir sonraki savaşa
içelim yani Savaşa Hayır.
Peki, sorun ne?
Onu tanıyor musun?
Kim soruyor?
Başının dertte
olmasından korkan eski dostun.
Tanıyor musun?
Onu Liège'de hakladım.
Sana kim olduğunu
söylediler mi?
Valery Dormov,
terörist.
Hayır.
Valery Dormov,
moleküler biyolog.
Birleşik Devletler'de
30 yıl çalışmış.
Dosyasına baktım.
Biyoteröristmiş.
Dosyayla oynanmıştı.
Kim yapmış bilmiyorum.
- Neden?
- Onu da bilmiyorum.
Bu bilgiyi kimden
aldın?
Bir dosttan öteki taraftan.
Onunla konuşmalıyım.
Tabii.
Skype'tan mı?
Facetime'dan mı?
Onunla konuşmalıyım,
Jack.
Nasıl istersen.
Bana borcu var.
Umarım yanılmışımdır.
Dikkatli olmanı
istiyorum.
DIA'deyken
yapamadığım her şeyi telafi ediyorum.
DIA'deyken yapmadığını
mı sanıyorsun?
Ne adam.
Sana kim olduğunu
söylediler mi?
Savunma İstihbarat
Teşkilatı Virginia Valery Dormov, terörist.
Hayır.
Valery Dormov,
moleküler biyolog.
Birleşik Devletler'de
30 yıl çalışmış.
Benimle görüşerek
büyük bir risk aldın.
Keşke yapmasaydın.
Ne yapmalıydım?
Seni seviyorum,
kardeşim.
Ben de seni.
Çok yazık.
Henry'yi severdim.
Henry, DIA'den Clay.
Benim adamlarımdan.
Ona yalan söylediğini
biliyor.
Takipteyiz.
Emeklilikte standart
uygulamadır.
Kontrol altında
tutulacak.
Kontrol altında mı
tutulacak?
Henry Brogan mı?
Dormov'un
bağlantısını biliyor.
Suratımıza silah
doğrultuncaya kadar peşini bırakmayacak.
Ya amiri olan, kel
adam?
Patterson mı?
Hoşuna gitmese de
bana karşı gelmez.
Dediklerimizi
yapacaktır.
Bu işi halledeceğim.
Rus operasyonu gibi
göstereceğim.
Hiçbir şey
yapmayacaksın.
Ekibime Henry'nin yoldan
çıktığını söylerim.
Ben hallederim.
Dormov'u dört kez
elinden kaçırdıktan sonra mı?
Hayır.
İkizler'e ihtiyacın
var.
Amerikan
topraklarında kan dökmene izin vermeyeceğim.
Elinde Henry Bogan'ı
indirecek kimse yok.
Benim var.
Kendi pisliğimizi
temizleyeceğiz.
Sağ ol.
Senin hataların
yüzünden emek verdiğimiz her şey tehlikede.
Bu işi berbat etmemek
için tek şansın var.
Lütfen şaşırt beni.
Şansın yaver gitti mi?
Tamam.
Çoğu erkek, çiçekleri
veya romantik şarkıları dener.
DIA'den misin?
Duruma bağlı.
DIA ne?
Amerika Dans
Eğitmenleri.
Patterson, beni takip
etmen için seni mi gönderdi?
- Patterson.
- Del Patterson?
Ne tuhaf tesadüf, az
önce buradaydı.
Dinle, yakalandın.
Kimliğin ortaya çıktı.
Pekâlâ, Marvin Gaye
dinliyordum ve şimdi şarkıya dönüyorum.
Darien kampüsünden üç
bina adı söyle.
- Gerçekten mi?
- Hadi ama Deniz
Biyoloğu.
Rhodes binası,
McWhorter binası, Rooker binası.
Şimdi DIA'den olduğunu
biliyorum.
Sivil olsan
"defol git" derdin.
Kibar bir sivil öyle
demez.
İyisin.
Evin nerede?
Ne?
Evini görmek
istiyorum.
Anlayamadım.
Deniz biyolojisi
üzerine tek bir kitap bulamayacağıma eminim.
Ama kesin Henry
Brogan hakkında büyük bir dosya bulurum.
Affedersiniz.
Sohbet keyifliydi ama
yapacak işlerim var.
Affedersiniz, efendim.
Evet, dokuz metrelik
spor tekne benim.
- Tamam.
- Biraz mazot gerek
ve Teşekkürler, efendim.
Bir saniye.
Affedersin.
Sana bir içki
ısmarlayabilir miyim?
Neden?
Sorgulamaya devam
etmen için mi?
Hayır, herhâlde tüm
vaktimi özür dilemekle geçireceğim.
Pelikan Burnu.
Pazar akşamları çok
iyi bir grup çıkıyor.
Lütfen.
İşten kaçta
çıkıyorsun?
- Yedide.
- Bir de 12 voltluk
tahliye pompası gerek.
-12 volt - Tamam, yedide görüşürüz.
Deli gömleğini evde
bırak, olur mu?
Tamam.
Geçen sefer için
üzgünüm.
Alışkanlık olmuş.
İnsanlara kolay
güvenemem.
Ama eminim sen de
öylesin.
Neden öyle diyorsun?
Savunma İstihbarat
Teşkilatı DANIELLE ZAKAREWSKI Onu nereden buldun?
25 yıllık sadık
hizmet, birkaç dost kazandırıyor.
Kimliğim ortaya çıktı.
İfşa oldum.
Patterson'ın ekibinde
misin?
Buyurun.
- Teşekkürler.
- Bir şey değil.
Boilermaker'ı
polisler içer.
Ailende polis var mı?
Babam FBI'daydı.
Ülkeye hizmete
inanırdı.
"İnanırdı"
mı?
Evet, görevde
değilken öldü.
Banka soygununu
durdurmaya çalışırken.
Bunu duyduğuma
üzüldüm.
Dosyana göre dört yıl
Bahreyn'deki Beşinci Filo'daymışsın.
Evet, denizi severdim.
Ama yüzlerce
denizciyle teneke bir kutuda kalmayı sevmedim.
Mogadişu'daki bir
sığınaktan iyidir.
Peki, sonra DIA Savunma Gizli Hizmetleri eleman alımı ve yönetimi görevleri.
Tek bir kusurun yok! Yani Sonra baş müfettiş seni bir rıhtıma, emekli
olmak isteyen bir adamı gözetlemeye gönderiyor.
Bu seni rahatsız
etmiyor mu?
Elveda, Henry.
Seni gözetlemek
güzeldi.
Herhâlde yarın başka
bir yere gönderilirim.
Seni eve bırakmamı
ister misin?
Hayır, sağ ol.
Evim hemen şurada.
Henry, neden emekli
oluyorsun?
Şu ara aynalara
küstüm.
Bu da bir işaret olsa
gerek.
Arkanı kolla.
Sen de.
İyi geceler.
Gelip şu yıldızlara
bakmalısın, Jack.
- Ayak vuruşunu
geliştirmeliyiz.
- Charlie.
- Odaklan, Henry.
- Hadi! Artık beş
yaşındasın, o kadar zor değil.
Şimdi tekrar dene.
Selam, ben Jack.
Denize açılıyorum.
Lütfen bunun
"işe geri dönüyorum" demek olduğunu söyle.
Neredesin?
- Lanet bir gözetleme
işinde.
- Oradan hemen ayrıl.
Eve gitme.
Sevgiline de gitme.
Otobüs terminaline
git.
Nakit parayla bir
bilet al.
- Kahretsin.
- ATM kullanma.
Seni kimsenin
tanımadığı bir yere git.
Emin misin?
Penceremin önündeler.
Üzgünüm, dostum.
Seni de bulaştırdım.
Yapma, ben iyi olurum.
Seninle nasıl
iletişim kuracağım?
Kurmayacaksın.
Kimseyle iletişim
kurma.
Özellikle de
DIA'dekilerle.
Telefonundan da hemen
kurtul.
Hayır, yapma, Henry.
Dur Marino?
Silah zamanı değil.
Kahve zamanı.
Tüyme çantan var mı?
Önce bana burada ne
aradığını söyle.
Biri beni öldürmek
için ekip göndermiş.
Ve sen hâlâ uyuyorsun.
Yani bundan haberin
yoktu, değil mi?
Hayır, tabii ki yoktu.
Olsa söylerdim.
O zaman sırada sen
varsın.
Giyin.
Ofiste tüm teknelerin
yedek anahtarları var, değil mi?
Hızlı bir şey var mı?
Denize mi açılmak
istiyorsun?
Nerede o?
Şimdi mi söylersin Hey! Bırak onu! Kaltak! Şimdi mi söylersin, dişlerini
eline verince mi?
Sonunda söyleyeceksin.
Ben üç saydım.
Kaç adam getirdin?
Seni kim yolladı?
Şimdi mi söylersin
yoksa beş dakika içinde dişlerini eline verince mi?
İyi misin?
- Lassiter.
- Nereden biliyorsun?
Bu tekneye binersen
tanıdığın herkesi ve her şeyi geride bırakacaksın.
Anlıyor musun?
Korkmak iyidir.
Tetikte olduğunu
gösterir.
Daha önce kimse beni
öldürmeye kalkmadı.
Evet ama önemli olan
seni öldüremedi.
Sen neden korkarsın?
Arılar dışında.
Boğulmaktan.
Demek kendi pisliğini
böyle temizliyorsun.
Nutuk çekmeyi bırak.
Sanki Hindenburg'un Titanik'e
çakılışını izlemek gibi.
Henry'yi ne
yapacağımızı söyle.
Henry Brogan da tüm
askerler gibidir.
Genç ve aptalken ne
söylersen inanırlar.
Sonra yaşlanırlar.
Yıpranırlar.
Vicdanları gelişir.
Bu yüzden yeni bir
asker türüne ihtiyacımız var.
Bu işi İkizler
çözecek.
- Üzgünüm, buna izin
veremem.
- Senden izin
istemiyorum.
Amirlerine çıkmak mı
istersin?
Eminim küçük
"ihanet" projemizi duyunca çok severler.
Rusların işiymiş gibi
göstereceğim.
Sen Henry'ye bir
devlet töreni düzenle.
Tabutuna bayrak sar.
21 pare top atışı
olsun.
Güzel bir konuşma
yaparsın.
Herkes ağlar.
Kahraman olarak
hatırlanır.
Hayat devam eder.
- Henry için etmez.
- Hadi ama.
Henry gibi ahmaklar zayiat
olmak için doğar.
Öyle değilmiş gibi
davranmayalım.
Bu iş için bir
elemanın var mı?
Mükemmel bir elemanım
var.
- Pekâlâ.
- Sadece Tamam, ben iyiyim.
Aç mısın?
Evet, hem de çok ama
onun tarihi geçeli üç yıl olmuş.
Gerçekten mi?
Tadı hâlâ iyi.
O adamın dişlerini
dökmeden önce senin hain olduğunu söyledi.
Sen de ona inandın mı?
Yalan söylediğine
yüzde 99 eminim.
Kalan yüzde bir
berbat, değil mi?
Henry, bu daha önce
başına geldi mi?
Hangisi?
Kendi devletinin seni
öldürmeye kalkması.
Hayır, bu yeni.
Uzun süredir
teşkilattasın.
Neden böyle oldu,
biliyor musun?
İnan bana, bilsem şu
anda seninle birlikte bu hoş tatilde olmazdım.
Güzel Bir gün teşkilatın müdürü olunca emekliliği
çok farklı halledeceğim.
Adamım.
Baron Seyahat,
Brogan'ı almaya geldi.
İki kişilik parti! -
Seni görmek güzel.
- Seni de öyle.
Danny, Baron'la tanış.
Tanıdığım en iyi
pilot ve orta yaşlı serseri.
Danny, Baron.
Selam.
İstediğin kullan at
telefonları aldım.
Şimdilik
Cartagena'daki mekânımda saklanabilirsiniz.
Orada sizi kimse
tanımaz, güvende olursunuz.
Evet, başımız biraz
belada dostum.
Sanırım Jack öldü.
- Olamaz.
- Evet.
- Peşinde kimse var
mı?
- Hayır.
Geleceklerdir.
Gidelim.
- Krakerlerden
alabilir miyim?
- Tabii.
Teşekkürler.
Bunu evde de yapıyor
mu?
Sanmıyorum.
Bilmiyorum.
- Yapıyor musun?
- Hayır.
Böyle bir şeyi evde
yapmak uygun değilse, neden fen dersinde uygun olsun?
Bilmem.
Belki fen çok sıkıcı
olduğu içindir.
Alo.
Sanırım emekli olmamı
gerçekten istemedin.
Henry, bir şeyin yok!
Çok şükür! Kes şunu.
Marino öldü mü?
Evet.
Jack Willis?
Ben yaptırmadım.
Hiçbirini ben yaptırmadım,
Henry.
Yemin ederim.
Sana güvenmiştim, Del.
Hâlâ güvenebilirsin.
Seni başka bir hattan
arayayım.
604-555-0131.
Otuz saniyen var.
Affedersin Telefonunu beş dakika ödünç alabilir miyim?
Sana 100 dolar
veririm.
Ajan Zakarewski'nin
evine ekip göndermek kimin fikriydi, oradan başlayalım.
Gerek var mıydı?
Benim kararım değildi.
Teftiş Daire
Başkanı'na çalışıyor, bana değil.
- Kız yanında mı?
- Evet.
İsteği dışında.
Peki, dinle.
Bunu telefonda
konuşmak istemem.
Çocuğumun kahrolası
okulundayım.
Bütün bunlar nedir?
Bir sorunumuz var.
İkizler.
Eski dostun Janet
Lassiter ve ekibiyle çalışıyor.
Onları durduramam.
Tamam.
Dormov.
İkizler'le bir ilgisi
var mıydı?
Dormov, Rus terörist
olduğunu söyleyerek bana trende haklattığın şu adam.
İkizler için mi
çalışıyordu?
Bir zamanlar.
Yani bana Clay Verris
için tetik çektirdin.
Henry, dürüst
olmadığım için pişmanım ama dinle Bunu
bana başka kaç kez yaptın, Del?
Kaç kez dosyalarla
oynayıp, beni bunu hak etmeyen birilerinin peşine yolladın?
Asla.
Bu bir kerelikti, oğlumun
hayatı üzerine yemin ederim.
Dinle, Ajan
Zakarewski bu işin bir parçası değil.
Henry, bunu
düzeltebiliriz, söz veriyorum.
Ama ikiniz de geri
dönmelisiniz.
Nereye, Del?
Pekâlâ, İkizler.
O konuda ne
biliyorsun?
Clay Verris'e ait özel
bir paramiliter güç.
Teşkilat onlarla çok
çalışıyor.
Başka bir şey var mı?
Orduda Baron'la
Verris'in emrindeydik.
Panama'da, Kuveyt'te,
Somali'de.
Ordudan ayrılınca
İkizler'i kurdu ve bizi işe almak istedi.
İkimiz de reddettik.
Ben akıllı davranıp üç
bin kilometre uzağa taşındım.
Evet, ben o konuda
hata yaptım.
Cartagena, Kolombiya Verris,
hedefleri istediği şekilde öldürerek yılda milyonlarca dolar kazanıyor.
İşte İkizler bu.
Adam kaçırmalar,
işkenceler.
12 Suudi prensi
sessizce ortadan kaldırman gerekirse onları ararsın.
Veya ölüm mangalarını
eğitecek birini istersen.
Atış okulunun altıncı
haftasında, Clay Verris beni teknesiyle beş mil kadar açığa götürdü.
Bileklerime ağırlık
bağlayıp beni tekneden attı.
Suda dayanabildiğim
kadar kalmamı söyledi.
Senin korktuğunu
bilmiyordur.
Tabii ki biliyordu.
O yüzden yaptı.
Sen ne yaptın?
Suda dayanabildiğim
kadar kaldım.
Sonra boğuldum.
Öldüm.
Beni sudan çıkarttı,
elektro şok uyguladı.
Bana artık emrinde
çalışmaya hazır olduğumu söyledi.
Kadeh kaldıralım.
- Bir sonraki savaşa Yani Savaşa Hayır.
- yani Savaşa Hayır.
Savaşa Hayır.
Sabah bir çözüm
buluruz.
Şimdi biraz
uyuyabiliriz.
Tabii.
Tek oda mı istersiniz
yoksa İki.
İki.
İki.
Evet.
İstersen onu garaja
atabilirim.
Tamam, iki oda iyidir.
Sadece seçenek
sunuyorum.
Peki, bu taraftan.
Nişancı.
Çatıda.
Ben gidiyorum, beni
takip edecek.
Baron'la güvenli bir
yere gitmeni istiyorum.
Tamam mı?
Nişancı.
Çatıda.
Misafirliğin beş para
etmez biliyorsun, değil mi?
Bizi nasıl buldular?
Kız iyi.
Çok iyi.
Neyi bilmediğini kendi
bile bilmiyor.
Ona iyi bak, olur mu?
Olur.
Olduğun yerde kal! Kimsin
sen?
Seni vurmak
istemiyorum! İyi.
Beni vurma.
Peki ya ben seni
vursam?
Seni çatıda
öldürebilirdim! Belki de öldürmeliydin.
Sana fotoğrafımı mı
gösterdiler?
Evet.
Yaşlıymışsın.
Evlat, bir adım daha
atarsan bana başka seçenek
bırakmayacaksın.
Dur! Dur! Dur! Çekil!
Çekil! Yoldan çekilin! Çekilin! Dur! Dur! Dur! O kimdi öyle?
Brogan.
Teşekkürler, efendim.
- Teşekkürler,
komiserim.
- Bir şey değil.
Evin açığa çıktı.
Beni gelirse
görebileceğim bir yere götür.
İçeri ateş ederek
girmek istedim ama o, diplomatik
yaklaşım daha akıllıca olur dedi.
Evet, ateş etmek daha
hoş olabilirmiş.
İçeride çok iyi iş
çıkardın.
Şimdi ne olacak?
Beni Budapeşte'ye
götürmelisin.
- Budapeşte'de ne var?
- Budapeşte'de ne var?
Jack'in muhbiri.
Yuri.
Bu adamlar, emekli
olmak istediğim için beni öldürmeye çalışıyor.
Peşimden geliyorlar
çünkü Jack'in bana gizli bir bilgi verdiğini sanıyorlar.
Yuri bu konuyu
biliyordur.
Pardon, ortak, benim
Aztec'in menzili dışında.
Gidebilecek bir
tanesini ödünç alırız diye umuyordum.
G nasıl olur?
Hey.
Birinin
Gulfstream'ini mi alacağız?
Yani onu ödünç
vereceğin adamı gerçekten seviyor olmalısın.
Birini biliyorum.
Bir dakika izin ver.
Henry?
Çocuğun var mı?
Hayır.
Neden?
Motosikletteki çocuk.
Onda tuhaf bir şey
fark ettin mi?
Çok iyi olduğunu fark
ettim.
Doğru.
Ya yüzü?
Benzerlik?
Evet, onu da fark
ettim.
Yani Hiç uzun süreli bir ilişkin olmadı mı?
Hayır.
Tabii seni saymazsak.
Haberin olmadan bir
çocuğun olmuş olabilir mi?
Hayır.
- O hâlde nasıl
açıklıyorsun - Danny.
Tamam mı?
Bu arada, teşekkürler.
Ne için?
Ben hedef olmayayım
diye Baron'un evinden ayrıldığın için.
Kaçmak yerine
Georgia'ya beni almaya geldiğin için.
Ben sadece seni özel bir uçağa bindirip Macaristan'a
götürmek istedim.
Orada ne bulacağım?
Macarları.
Doğru.
Ona bakınca hayalet görmüş gibi oldum.
Silahlı bir hayalet.
Sanki çektiğim tüm tetiklerin hayaletiydi.
Glennville, Georgia Sana
Colombia'da kalıp emirlerimi beklemeni söylemiştim.
Seninle konuşmak
istedim.
O çok iyi.
En iyisi.
Bu yüzden seni
gönderdim.
Her hareketimi daha
ben yapmadan biliyordu.
Onu görüyordum, tetiğe
basıyordum ama gitmiş oluyordu.
Hayalet gibi.
Yüzünü görebildin mi?
Tam değil.
Onu merdiven başında,
pis bir aynadan gördüm.
Çatıda olduğunu
sanıyordum.
Öyleydim.
Ama bana ateş açtı.
Atlamak zorunda
kaldım.
Talimde hep ne
yaparız?
Her zaman yüksek
mevki koruruz.
Onu köşeye sıkıştırıp
gitmesine izin vermezsin.
Biliyorum.
Her şey çok garipti.
Biraz çatlak.
Nasıl?
Bilmiyorum, sanki her
şeyi izliyor gibiydim.
Kim o?
Junior, zorlandığın
bu şey, bu gariplik, korku.
Ondan kaçma.
Onu kabullen.
Benimse ve sonra onu
yen.
Tam eşikte
duruyorsun, evlat.
Bu kadar yakınsın.
Aç mısın?
Evet, efendim.
Bir kase mısır
gevreği yer misin?
Evet, efendim.
Gidelim! El bombası! TALİM
TAMAMLANDI Teşekkürler! İşte bu! Geri gidin! Çabuk olun! Başlangıç yerlerinize.
Başlangıç yerlerinize.
Başlangıç yerine!
Hadi! - Bir sürü yeni yüz var.
- Evet.
Yemen'e ilk onlar
ayak basacak.
Muharebe kurallarını
biliyorlar mı yoksa hareket eden her
şeye ateş mi ediyorlar?
Seçilmişler.
Disiplinliler.
Bir evin penceresinden
hedeflerine temiz bir atış yakalarlarsa ateş ederler.
Budapeşte yolunda
bunu düşünmelisin.
Henry az önce oraya
indi.
Göreve gidiyorsun.
Budapeşte, Macaristan
Aniko?
Zaman ayırdığın için
teşekkürler.
Numuneler burada.
Bunu senin için iki
gün içinde hallederim.
Bana iki saat içinde
lazım.
Yuri'yle buluşacağız.
Bizimle görüşmeyi
kabul etti.
Sen iyi misin?
Onun neden senin
kadar iyi olduğunu biliyorum, Henry.
O sensin.
Ne?
Burada bir DNA
laboratuvarı var.
Onlara numune verdim.
Seninkini ve onun
şapkasını.
Sana çok benziyordu.
Oğlun olmalı diye
düşündüm, o yüzden Üç test yaptılar.
Senin DNA'n ve onunki.
Üç test de birebir
aynı çıktı.
Yakın değil.
Aynı.
"Aynı
kişi"de olacağı gibi.
O senin klonun.
Hata yaptığımı, aynı
kişinin numunelerini verdiğimi sandılar ama yapmadım.
O sensin.
Bu nasıl mümkün
olabilir?
Karmaşık bir durum
ama olabilir.
Tek ihtiyacın, taşıyıcı
bir anne ve DNA numunesi.
İnsan
klonlayabiliyorlarsa, daha fazla doktor ya da bilim insanı klonlarlardı, beni
değil.
Nelson Mandela'yı
klonlayabilirlerdi.
Nelson Mandela, giden
bir trendeki adamı iki kilometre öteden vuramazdı.
Yuri.
Bay Brogan.
Başlamadan önce
itiraf etmeliyim ki çalışmalarına yıllardır hayranım.
Bekle.
Yani kim olduğumu
biliyor musun?
Yakından takip
ediyorum, ilk kez arıyorum.
Sizin ülkenizde öyle
diyorlar.
Emekliliğini
kutlayacaktım ama son işin yarım
kalmış, öyle mi?
Evet, devletim beni
kandırdı, sonra da öldürmeye kalktı.
Kastettiğin oysa.
Evet.
Bizim Rusya'da böyle
olaylar sıradandır.
Ama Amerikalılar
hemen kırılıyor.
Peki Dormov neden Rusya'ya dönmeye çalışıyordu?
Ve ben neden onu öldürmek
için gönderildim?
Evet, sadede gelelim.
Tam Amerikan tarzı.
Çok meşgul bir
adamsın.
İkimiz de Jack'le
arkadaştık.
İyi bir adamdı.
Ölümü, senin gibi
beni de üzüyor.
Ama burada olmanın ve
seni hâlâ öldürmememin nedeni henüz ortak bir düşmanımızın olması.
Clay Verris.
Dormov'u Batı'ya
gitmesi için kandırdı, laboratuvarını kurdu.
Şimdi çalışmalarının meyvesiyle
tanıştınız.
Koyun Dolly, 1996'da
klonlandı.
- Ama 1995'te - Koyun bendim.
Bunu bir iltifat
olarak kabul et.
Sen teksin.
Senin DNA'nla Verris,
çocuğu kendi evladı gibi büyüttü.
Onu kusursuz bir
suikastçı olarak eğitti.
Dormov neden gitmeye
çalışıyordu?
Yıllarca onu geri
döndürmeye çalıştık.
Olmadı.
Sonra geçen yıl
bozuşmuşlar.
Dormov korkmuş, bana
ulaştı.
Ben de Bu onu neden bana öldürttüklerini açıklamıyor.
Dormov'un bir çığır
açtığını anladık.
İnsan DNA'sını
değiştirdi.
Seri üretime açılan
bir yol.
Ama Dormov, askerler
daha güçlü, daha akıllı olsun istedi.
Verris Verris, başka bir şey istedi.
Başka ne istedi?
Bay Brogan.
Yaptığın işte bir
numarasın.
Ama yine de
yoruluyorsun.
Korkuların,
tereddütlerin var.
Acı, belki de
pişmanlık duyuyorsun.
Vicdan sahibisin.
Bu seni insan yapıyor.
Ama asker olarak
yetersiz kılıyor.
Mükemmel değilsin.
Kârlılığın düşük.
Clayton Verris, DNA
ile Tanrı'yı oynuyor.
Durdurulması gerek.
O kadar tehlikeliyse neden
bir füze atmıyorsunuz?
Laboratuvarını havaya
uçurun.
Yaptığımız şey bu.
Sadece füze sensin.
Sana şans diliyorum.
Son bir şey.
İki gün önce evden
kaçtın.
Müthiş bir işti.
Heyecandan nefesim
kesildi.
Bekle.
Ne?
Bunu nasıl biliyorsun?
Sıkı hayranınım.
Ne diyebilirim ki?
Söylediklerinin
yarısı bile doğruysa bu çocukla
konuşmalıyız.
O zamana kadar
güvende olmayacaksın.
Yani 50 yaşındaki
hâlin sana gelip onun klonun olduğunu
söylese sakinleşir miydin?
51.
- Ne?
- Yanlış anlama 51 yaşında olduğunu biliyorsun, değil mi?
- Yuvarlıyorum.
- Peki.
O senin bakmak istemediğin
yansıman, Henry.
Ama Verris'e ulaşmak
için en iyi yolumuz.
Janet Lassiter?
Kim soruyor?
Bir mesajınız var,
efendim.
Paranın ulaştığını
garantilemek için Kripto Para hesabıma bin dolar gönderen adamdan geliyor.
Bu adamın bir adı var
mı?
Adı, "Kripto
Para hesabıma bin dolar yatıran adam.
" "Merhaba, Janet.
Bir daha beni
öldürmeye kalkmadan önce şunu düşün: Ev adresin 1362 Carrol Çıkmazı.
Güvenlik alarm şifren
1776.
Her sabah saat 6.
12'de uyanıyorsun.
6.
42'de kafeinsiz ekstra shot'lı soya latte alıyorsun.
Her akşam, büyük
salon pencerenin önünde, TV'de 'Cinayet Dosyası' programını izlerken, Jose
Cuervo'dan yudumluyorsun.
Üstünde şık, rahat
bir eşofman oluyor.
" Ben Lassiter.
Saat on ve iki
yönünde nişancılar var.
O koltuktan hemen
kalk, mıhlanmak üzeresin.
Dünyada benden bir
tane daha olsun isteseydim, çocuk yapardım.
Program, ben
Teşkilat'a katılmadan önce başlamış.
Bunu biliyorsundur.
Evet, mükemmel
Washington yanıtı.
İşler ters giderse
kıvır! Çocuğa bahşiş ver.
Gidebilirsin.
Şimdi, ajanın iradesi
dışında benim yanımda.
Danielle Zakarewski.
Geri dönmek istiyor.
Tamam.
Benim gibi, o da bir
vatansever.
Benden farklı olarak,
hâlâ uzun yıllarını sizin gibi pislikler için çalışarak geçirmek istiyor.
Güvenliği müzakere
edilemez.
On ve iki yönündeler,
Janet.
Janet için ekstra
shot'lı soya latte.
Onu teslim edeceğim
tek kişi Cartagena'da peşime taktığın
adam.
Başkasını göndermeyi
düşünme bile.
Aile buluşması.
Çok tatlı.
Evet.
Devam et.
Bedavaya öldürdüğüm
ilk kişi olacaksın.
Onu Budapeşte'ye en
erken ne zaman getirebilirsin?
Beş dakika?
Güzel.
Vajdahunyad
Kalesi'nin avlusunda olsun, bu gece yarısı.
Latte'nin tadını
çıkar.
Mıhlamak ne demek?
Alnının ortasından
vurmak.
Burada olduğumuzu
nasıl biliyor?
Bu plan işe yarayacak,
değil mi?
Evet.
Nereden biliyorsun?
Onun zevkini
biliyorum.
Benden hoşlandığını
mı söylüyorsun?
Ben mi?
Şimdi mi?
Tabii ki hayır.
Ama daha genç, daha
toy hâlim hoşlanabilir.
Senin için Georgia'ya
geldiğimde hiç düşünmedim.
İçgüdüseldi.
O da aynı içgüdüyle
doğdu.
Ayrıca istediği benim.
Sağa.
Avlu çok güzelmiş.
Affedersiniz, efendim.
Daha fazla
ilerlemeden önce soyunmanız gerek.
Anlamadım?
Dinleme cihazını
taşımadığınızdan emin olmalıyım.
Tamam, öncelikle "efendim" mi?
Büyüklerime saygı
gösteririm.
Lütfen giysilerinizi
çıkarın.
Arkanızı dönün,
lütfen.
İşini eksizsiz
yapıyorsun.
Dikkatli olduğum için
hayattayım.
Onu ara.
Teşekkürler.
Brogan.
12 dakika sonra
başının arkasına iki el sıkacağım.
Görevin, onu sağ
salim teslim etmek.
Görevim seni öldürmek.
Yeraltı
mezarlarındaki Kuvars Salonu'nu biliyor musun?
Olumsuz.
Bu işi seni
görebileceğim, açık bir alanda yapacağız.
Artık 11 dakikan var.
Giyinin.
Bir gezintiye
çıkıyoruz.
Taksi, akıllıca bir
hareketti.
Nerelisin?
Samimiyetin Güneyli
tarzı.
Beni yem olarak
kullanıp sonra da öldüreceksen, en azından biraz sohbet edebilirsin.
Atlanta yakınlarından.
Ortak noktanız çok.
Bundan şüpheliyim.
Şaşırırdın.
Ben de onu
gözetleyerek başlamıştım.
Tıpkı senin yaptığın
gibi.
Sonra onu tanıdım.
Kocaman bir kalbi var.
Senin gibi.
Kalbimi nereden
biliyorsun ki?
Kalbin olduğunu
biliyorum.
Sana verilen işin
yanlış olduğunu söylediğine eminim.
İş iştir, efendim.
Bekçiye kaç para
verdin, merak ediyorum.
Vay canına.
Sola.
Zinciri açın.
Bodrum.
Şehri iyi biliyorsun.
Nat Geo seyrediyorum.
-
"Girilmez" yazıyor.
- Efendim.
Acaba burada kaç kişi
gömülüdür?
Orada durun.
Gidelim.
Bütün ışıkları
söndürürsen çıkışta kurduğun tuzağı nasıl göreceksin?
El bombasıyla oyun
olmaz.
Amacını anlıyorum.
Karanlık onu etkisiz
kılacak, yakın menzil avantajına olacak, değil mi?
Yani bomba atarsa
beni de öldürür.
Ama ya gaz kullanırsa?
Ya da bir tür
yatıştırıcı?
Benden çok ilerdesin.
Gaz maskesi ve gece
görüşü.
Çok akıllıca.
- Şu tarafa.
- Plastik kelepçe! Benim
için olmalı.
Ama sana bir şey
sorabilir miyim?
Cevap vermem için
konuşmaya biraz ara verir misiniz?
Onu ne kadar
tanıyorsun?
Ölmesini neden
istediklerini söylediler mi?
Adam kafayı sıyırmış.
Bir gecede sekiz
ajanı ve gözcüsünü katletmiş.
- Sana öyle mi
söylediler?
- Öyle yapmış.
Hayır.
Hayır, öyle olmadı.
O ajanların
öldürüldüğü gece ben oradaydım.
Beni ve onu öldürmek için
gönderilmişlerdi, İkizler tarafından.
Önemli değil ama
gözcüsü Virginia'da vurulmuştu.
Diğer adamlar da Savannah'da
vuruldu.
Henry uzun mesafeden
atış yapabilir ama o kadar uzaktan değil.
Düşünsene.
Sana mantıklı geliyor
mu?
Ne dediğimi anlıyor
musun?
Bu hiç Daha iyi.
Canın cehenneme! Ayağa
kalk.
Yürü.
Orada dur.
- Sağ ol.
- Al.
Nasıl yakacağını
biliyor musun?
Tanrı aşkına, Henry.
Bomba uyarısı için
sağ ol.
Başından beri onunla
konuşuyordun.
Evet.
Üst araması
yapacaksan tam yap.
Ve bilgin olsun seni öldürmek istemiyorum.
Ama mecbur kalırsam
öldürürüm.
Clay Verris hakkımda
ne anlattı?
Peki.
Ben sana onu
anlatayım.
Çünkü Bay Verris'i
çok iyi tanırım.
Seni nasıl başlattı?
Kuş avlayarak mı?
Tavşan mı?
12 yaşlarındayken
geyiklere mi geçtin?
Tahminen 19, 20
yaşlarında ilk kez bir insanı vurmanı emretti.
Bunlar tanıdık
geliyor mu?
Evet.
Sana "korkundan
beslenmeni" söyledi mi?
Çünkü sen
"zayıfları savunma gücü bahşedilmiş bir savaşçısın.
" Ama çığlığı durduramadı.
Herkesten biraz
farklı olduğunu hissettiğin o gizli duyguyu.
Sana ucubeymiş gibi
hissettiren o duyguyu.
Hiçbir şey
bilmiyorsun.
Evlat, senin içini
dışını biliyorum.
Arılara alerjin var.
Kişnişten nefret
edersin.
Hep dört kez
hapşırırsın.
Kişnişten herkes
nefret eder.
Titizsin.
Detaycı, disiplinli,
aman vermezsin.
Bulmacaya bayılırsın.
Satranç oynuyorsun.
Değil mi?
Eminim, iyisindir de.
Ama uykusuzluk
sorunun var.
Zihnin uyumana hiç
izin vermiyor.
Verdiği zaman da
kabuslar görüyorsun.
Sabahın üçündeki, "lütfen
beni kurtarın" dediğin kabuslardan bahsediyorum.
Bir de şüpheler var.
En kötüsü de onlar.
Onlardan nefret
ediyorsun.
Şüphelendiğin için de
kendinden.
Sana kendini zayıf
hissettiriyor.
Gerçek bir asker
şüphe duymaz, değil mi?
Gerçekten mutlu
hissettiğin tek an, yüzüstü uzanıp tetiği çekmek üzere olduğun an.
O anda dünya çok
anlamlı oluyor.
Sence bunların
hepsini nasıl biliyorum?
Nasıl bildiğin
umurumda değil.
Bana bak, sersem! Bize
bir bak! 25 yıl önce, baban kanımı alıp beni klonladı.
Seni benden yarattı.
DNA'mız aynı.
Doğru söylüyor.
Kes sesini.
Beni seçti çünkü daha
önce benim gibisi hiç yoktu.
Bir gün yaşlanacağımı
biliyordu ve yerime sen geçecektin.
Başından beri sana
yalan söylüyor.
Sana yetim olduğunu
söyledi.
Ve peşime takacak o
kadar adam varken neden seni gönderdi?
Çünkü ben bir
numarayım.
Bir numara olmadığın
ortada.
Kalın kafalısın.
Sanırım bu senin
doğum günün olacaktı.
Benim ölmem
gerekiyordu ve bunu sen yapmalıydın.
Ben yaşadığım sürece Clay'in
küçük deneyi tamamlanmamış olacaktı.
İşte tetiği bu manyak
için çekiyorsun.
Onun hakkında konuşma.
Beni şaşırtmaya
çalışıyorsun.
Seni kurtarmaya
çalışıyorum! Kaç yaşındasın, 23 mü?
Hâlâ bakirsin, değil
mi?
Evet.
Bir ilişkiye girmeyi
çok istiyorsun ama birinin sana yaklaşmasından korkuyorsun.
Çünkü ya biri senin
gerçekte kim olduğunu görürse?
Seni nasıl sevebilir?
Herkes sadece birer
hedef.
Sen de bir silahsın.
Hey.
Hey! Hey! Onu vurma! Onu
vurma! Sakın, yapma! At onu! At onu! Seni vururum! Hayır, vurmazsın! Çek
ellerini üstünden! Bırak onu! Hemen! Ben sen değilim! Beni duyuyor musun,
ihtiyar?
Ben sen değilim! -
Nerede o?
- Gitti.
- Onu vurdun mu?
- Sanırım, evet.
- Neresinden?
- Galiba omzundan.
O zaman iyileşir.
Bu iyi bir şey mi?
Peş peşe iki ayrı
kıtada enselenmeyi başaran adam nadir bulunur.
Hem de kendisi
tarafından.
Nereye?
Georgia'ya.
Verris orada.
Dostum.
Zavallı çocuk.
Dehşete düşmüş olmalı.
Eve dönmekle kendini
ateşe atıyor.
Biraz uyumalıyım.
Sen de öyle.
Ben değil.
İşte o zaman kabus
basıyor.
Uyu.
İKİZLER Söyle bana.
Bu adamı öldürmek
senin için neden bu kadar zor?
Koca Hamak Parkı’ndan
ne kadar nefret ettiğimi biliyor musun, baba?
Ne?
12 yaşımdan beri doğum günümde orada hindi avlarız.
Her zaman nefret
ettim.
Ama ben yetimdim,
değil mi?
Yani doğum günümü
nasıl biliyoruz?
Ama sen bunu hiç fark
etmedin ve hep oraya gittik.
Tamam, gelecek sene Kendin
Pişir Kendin Ye yaparız.
Evet.
Sen, ben ve
laboratuvarda beni yapanlar.
Evet.
Ben hep düşündüm ki bunu bilmezsen daha mutlu olursun.
Mutlu.
Ben ne zaman mutluyum
biliyor musun, baba?
Yüz üstü uzandığımda,
tetiği çekmeye hazır hâldeyken.
Tek mutlu olduğum zaman
o.
Ve bu bir hata bile
değildi.
Yani birini hamile
bırakıp, adamlık edip beni büyütmüş değilsin.
Hayır, sen bir karar
vermişsin.
Bir bilim adamına, bir
insandan başka bir insan yaptırdın.
Hayır, öyle olmadı.
Tam da öyle olmuş.
Sonra beni onu öldürmem için gönderdin.
Dünyada o kadar
nişancı varken neden beni gönderdin?
O senin karanlık
yanın.
Bu işi kendin
halletmeliydin.
Belki karanlık yanım
sensindir.
Bana söylediğin o
yalan annemle babamın beni itfaiye merkezine bıraktıkları.
Ben de inandım.
Bana nasıl
hissettirdiğini biliyor musun?
Gerekli bir yalandı.
Bu saçmalıkların
hiçbiri gerekli değildi! Bunu bana yapmak için bir seçim yaptın.
Ne kadar kötü
olduğumu göremiyor musun?
Saçmalık! Kiminle
konuştuğunu unutuyorsun, Junior.
Ben savaş gördüm.
Kontrolden çıkmış
askerler gördüm.
Çünkü
yapabileceklerinden fazlası isteniyordu.
Sen öyle değilsin.
Senin dünyan dengeli,
güvenilir.
Bunu ben sağladım.
Henry'nin asla sahip
olmadığı bir şeye sahipsin.
Sevgi dolu, kendini
sana adamış, hep yanında olan bir baban var.
Her gün sana değerli ve
önemli olduğunu söylüyor.
Bu olayın tüm amacı sana
Henry'nin yeteneklerini acıları olmadan vermekti.
Bunu da yaptım.
Sakın şüphe etme,
Junior.
Sen bundan daha
iyisin.
Gel buraya.
Seni seviyorum, evlat.
Sakın kendine
güvenini yitirme.
Aynı ilişkilerim
gibi, pek uzun sürmedi ama değdi.
Teşekkürler, tatlım.
Burada bir yerde bir
kamyon olacaktı.
Kımıldama.
Onun içinde ne vardı?
Arı zehiri.
Bunu yapamazsın.
Bunu yapamazsın,
alerjisi var! Nefes alabiliyor musun?
Henry, nefes almaya
çalış.
- İyi misin?
- Lütfen.
Henry, nefes
alabiliyor musun?
Lütfen! Nefes almaya
çalış.
Henry! Henry! Nefes
al! - Bunu neden yapıyorsun?
- Hadi.
- Bunu neden
yapıyorsun?
- Henry, nefes al.
Hadi! Hey, hey.
Nefes al, Henry.
Epinefrin
antihistamin.
İyi olacaksın.
Özür dilerim.
Emin olmalıydım.
Hayır, sorun değil.
Bu saçmalık biraz zor
oldu.
Sohbeti bölmek
istemem ama yerimizi hep nasıl
biliyorsun?
Seni izliyorlar.
Bana güveniyor musun?
Sana çip taktılar.
Üç yıl önceki
ameliyatında.
Verris.
Sen de mi tanıyorsun?
Panama.
Kuveyt.
Somali.
Bizi ona götürebilir
misin?
İcabına bakmalıyız.
İkimiz de.
Sen Philadelphia'da
büyümüştün, değil mi?
Evet.
"Kara
Delik" denen yerde.
Kara Delik.
Bana annemi anlat.
Helen Jackson Brogan.
40 yıl boyunca çift
vardiya çalıştı.
O hatun beni fena
benzetirdi.
- Hak eder miydin?
- Genelde.
Öfkeli, aptal olmak
ve hiçbir çaba göstermemek hak etmek midir?
Babamız pek ortada
değildi, ben beş yaşındayken gitti.
Sanırım bana her
bakışında onu görüyordu.
O yüzden, ben de
defolup gitmek zorundaydım.
Orduya katıldım.
İlk kez gerçek
arkadaşlar edindim.
Yaşasın.
Clay Verris'le orada
tanıştım.
Gerçekten iyi olduğum
bir şey buldum.
Döndüğümde göğsümde
madalyalar vardı.
Annem ölmüştü.
Ben de buna dönüştüm.
Sen hâlâ şansın
varken gitmelisin.
- Tek bildiğim bu.
- Hayır, sana tek
öğrettiği bu.
Şimdi bırakırsan, hâlâ
başka bir şey olabilirsin.
Tabii.
Doktor mu?
Avukat mı?
Koca.
Baba.
Bu işi bahane ederek
olamadığın her şeyi.
Ben onların hepsini
kaçırdım.
O nimetleri ikinci
kez ziyan etmek yazık olur.
Affedersin, adın
neydi?
Bana Junior derler.
Clay Junior.
Artık bir şey
bilmiyorum.
İşte bırakmak için
iyi bir sebep daha.
Bundan emin misin?
Onunla konuşmalıyım.
Ona ulaşınca ne
olacak?
Teslim olmayacaktır.
Bu o.
Onunla konuşabilir
miyim?
Ona artık kanka
olduğumuzu ben söylemek istiyorum.
Cevap ver.
Ben Junior.
Brogan'la mısın?
Neden onunla olayım?
Beni onu öldürmeye
gönderdin, değil mi?
Önemli değil.
Hemen kaç.
Ne?
Kaç.
Ondan hemen uzaklaş.
Junior, güvende
olmanı istiyorum.
Neden?
En sevdiğin deneyin
olduğum için mi?
Hayır, baban olduğum ve
beni dinlemen gerektiği için.
Kaç! - Arabadan
çıkın! - Hadi, hadi! Baron! Hayır! Hadi! Üzgünüm, Henry! Dışarı çık.
Hadi! Hadi! - Komiser
Mitchell?
- Devam et.
Clay Verris.
- Ekiplerinizi geri
çekmelisiniz.
- Efendim?
Biyolojik silahlara
sahip bir terör hücresine müdahale ediyoruz.
Bütün ekipler, derhâl
geri çekilin.
Federal yetkililere
bildirildi.
Yoldalar.
Anlaşıldı.
Beni haberdar edin,
Clay.
Peki, efendim.
Adamlarını hemen geri
çekmelisin.
Ondan uzaklaşarak doğru
olanı yaptın, Junior.
Korkak gibi davrandım.
Beni hasta ediyor! Senden
çok şey istemişim.
Bunu şimdi
görebiliyorum.
Arabasına atılan bir
füzeden fazlasını hak ediyor, baba.
Ne hak ettiği önemli
değil.
Ölmesi gerek.
Artık haydutları geri
çekecek misin?
Hayır.
Ama sen yapabilirsin.
Şunu ateşle, komutayı
al.
Zırhın bağlantı
yerleri zayıf.
Gözler ve boyun
ölümcül.
Sağ tarafı sen al.
Solu ben alıyorum.
Namluyu yere tut.
Kaç kurşun
harcadığını say.
Pası çıkar, smaç
benden.
- Hazır mısın?
- Anlaşıldı.
- Boşalttım.
- Siper al.
Hazır! El bombası! Seni
adam etmeye çalışıyorum! Kendimi klonlamalıydım.
"Sevgi dolu,
kendini adamış, hep yanımda olan baba.
" Sağ tarafta! Devam et.
Yap şunu.
Kaç kurşunun kaldı?
Bir.
Tamam.
Üzgünüm.
Ne için?
Seni bu işe
bulaştırdığım için.
Seni gözetleyen
bendim.
Evet.
Yine de üzgünüm.
Şimdi çarpışalım ve
bu işten çıkalım.
Sen çok iyi bir
ortaksın.
Sağ ol.
Kaçtığım için özür
dilerim.
Evet, zor bir geceydi.
Dışarıda daha kaç
asker var?
Hiç görmedim.
Verris?
Etkisiz hâlde.
Ama hâlâ hayatta mı?
Evet.
Al.
- Yaran nasıl?
- Ben iyiyim.
İyi değilsin.
Yüksek mevziyi koru.
Biz çıkış yolu
açacağız.
Geri çekilin! Acı
hissetmiyor musun?
Niye bu kadar
öfkelisin bilmiyorum, Henry.
Bunların hepsine sen
ilham verdin.
Fikri nerede buldum
biliyor musun?
Sen iyi misin?
Hafci'de.
Evden eve dolaştığını
izlerken keşke hepsi senin kadar iyi olan, bir bölük adamım olsaydı dedim.
Gerçek olabilir mi
diye düşündüm.
Gurur duymalısın.
Ölmüş olmalıydın.
Orada olanları gördün.
Tam bir vahşetti.
Arkadaşların evlerine
tabutta döndü.
Daha iyi bir yol
varsa onu neden kabul edelim?
Şu yarattığımız şeye
bak.
İçinde ikimizi birden
taşıyor.
Sence ülken senin
kusursuz hâlini hak etmiyor mu?
Benim kusursuz bir
hâlim yok.
Onun da yok.
Hiç kimsenin yok.
Yok mu?
Yemen'e gidiyordu.
Şimdi senin yüzünden,
onun yerine annesi babası olan biri gidecek.
Acıyı, korkuyu
hisseden biri.
Biz onu bu
duygulardan arındırdık.
Öldürmeye
çalıştığımız teröristlerin zaaflarına sahip biri.
Sence daha mı iyi
olur?
O zaman neden
onlardan bir ordu yapmıyorsun?
Evet, neden olmasın?
Kaç Amerikan ailesini
kurtarabiliriz, düşünsene.
Kimsenin oğlu ya da
kızı ölmek zorunda kalmaz.
Hiçbir gazi post
travmatik stres sendromundan canına kıymaz.
Dünyayı, gerçek
acılar yaşanmadan daha güvenli yapabiliriz.
Bunun kime zararı
olur?
İnsanlardan
bahsediyorsun, Clay.
Henry.
Bu, İkizler'in
yaptığı en insancıl faaliyet.
Dışarıda benim gibi
daha kaç tane var?
Sen bir tanesin,
Junior.
O bir silahtı.
Sen benim oğlumsun.
Ve seni seviyorum.
Bir babanın evladını
sevdiği gibi.
Benim babam yok.
Hoşça kal, Clay.
Hey.
Peki, ne yapacağız?
Onu teslim mi
edeceğiz?
Onu yargılamazlar, laboratuvarını
kapatmazlar.
Bu işe şimdi son
vermeliyiz.
Hey.
Bana bak.
Bana bak.
O tetiği çekersen, içinde
bir daha tamir edilemez bir yara
açacaksın.
Yapma.
Bırak.
Onu bana ver.
O kabusları
istemezsin.
Güven bana.
Bunu yapmamalısın.
Umursamana şaşırdım.
Artık arkadaş
olamayız.
Çünkü beni öldürmeye
kalkmalarına izin verdin.
Ama ölümüne içmene
seyirci kalamam.
İkizler laboratuvarı
tasfiye edildi.
Klonlama programı
tarih oldu.
Ya Junior?
O dokunulmaz.
Onu kimse rahatsız etmeyecek,
asla.
Kontrol ettik, başka
klon yok.
Ya sen?
Baş müfettiş aradı.
Kesin hüküm giyerim ama
Janet'ı satarsam cezam hafifler.
Bunu hak etti.
Çok üzgünüm, Henry.
Kendine iyi bak, Del.
Tamam, sen de.
Emekliliğin keyfini
çıkar.
altı ay sonra Selam.
Selam.
Seni görmek güzel.
Terfini tebrik ederim.
Büyük planları
olduğunu duydum.
Senden sonra her
şeyin üstesinden gelebilirim.
- Sen nasılsın?
- İyiyim.
Baron'ın vasiyetini
yerine getirdim.
Küllerini
Karayipler'e savurdum.
Şimdi tek istediğim, dünyaya
bir iyiliğimin dokunması.
Nasıl olacağına
bakacağım.
Başaracaksın.
Uykuların iyi mi?
Daha iyi.
- Kabus yok mu?
- Eskisi gibi değil.
Bir de geçen gün
aynayla barıştım.
- Gerçekten mi?
- Çok kötü değildi.
Ayna demişken - Sonra görüşürüz.
- Görüşürüz, dostum.
Selam.
Bu ne?
Bu sensin.
Pasaportun, doğum
belgen, sürücü ehliyetin.
Kredi puanın da
iyiymiş.
Seçtiğin ismi çok
beğendim.
Jackson?
Annemin adı.
Hey, ilk benim
annemdi.
Tabii, tabii.
Bana "tabii
tabii" deme delikanlı.
Hadi gelin, öğle
yemeği için harika bir yer biliyorum.
Bölümünü belirledin
mi?
Mühendisliğe
yöneliyorum.
Mühendislik mi?
Evet, onu
dinlemelisin.
Yerinde olsam, ki
öyle sayılırım, bilgisayar mühendisliğini seçerdim.
Onu yüksek lisansa
bırak.
Sosyal bilimlerle
başla.
- Tamam, onu dinleme.
- Onu dinleme.
Temel bilgilerin
sağlam olsun.
Affedersin, burada
kendimle konuşmaya çalışıyorum.
Evet, kendinle
konuşuyorsun, onunla değil.
Gençken bir sürü hata
yaptım.
Aslında ben de biraz kendi
hatalarımı yapmak istiyorum.
Demek istediğim, ben
zaten yaptım, senin yapmana gerek yok.
- Evet.
Ama o sen değil.
- Tamam, hepiniz
sakin olun.
Ben iyi olacağım.
Sen iyi olursan ben
de iyi olurum.
Ne?
30 yıl sonra senin
gibi görüneceğime inanamıyorum.
Ne?
Lütfen.
Keşke böyle olsan.
Evlat, 30 yıl sonra benim
gibi görünmek için dua et.
Şu an karşında 50
yaşında, olgun kaslı bir erkek bedeni
duruyor.
51.
Diş fırçalıyorum, diş
ipi kullanıyorum, çok çalışıyorum.
Sen 50 yaşına gelince
eminim ki benim gibi her sabah pistte
koşamazsın.
Aslında şimdi
yarışabiliriz.
Şu anda yarışabiliriz.
Köşeye kadar
yarışalım.
Önceki Yazı
« Prev Post
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »
Next Post »