Tristan Ve Isolde (2006) Tristan + Isolde
| |
125 dk
Yönetmen:Kevin Reynolds
Senaryo:Dean Georgaris
Ülke:İngiltere, Almanya, Çek Cumhuriyeti
Tür:Aksiyon, Dram, Romantik
Vizyon Tarihi:25 Ağustos 2006 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Anne Dudley
Nam-ı Diğer:Tristan & Isolde | Tristan and Isolde
Oyuncular:James Franco, Sophia Myles, Rufus Sewell, David
O'Hara, Mark Strong
Özet
Kralın şövalyelerinden olan Tristan ve kralla yakında
evlenecek olan Isolde'nin imkansız aşkının anlatıldığı epik bir film.
Altyazı
BRİTANYA, KARANLIK ÇAĞLAR ROMA İMPARATORLUĞU YIKILDI.
TOPRAKLAR HARABELER
İÇİNDE KALDI.
İŞGALCİ KABİLELER
ARASINDA BÖLÜŞÜLDÜ.
BATIDA ROMA'LILARIN
DOKUNMADIĞI İRLANDA, GÜÇLENDİ VE DENİZ TARAFINDAN KORUNDU.
GÜÇLÜ VE ACIMASIZ
KRALLARI TARAFINDAN YÖNETİLEN İRLANDA'LILAR BRİTANYA'LILARI ZORLA KONTROLLERİ
ALTINA ALDILAR.
İRLANDANIN BÜYÜMESİ
İÇİN KABİLELERİN BİRLEŞMESİNE ASLA İZİN VERİLMEZDİ.
Benim ilk avımdan bir
yıl daha erken.
Ne zaman geyik
avlayabilirim?
Geyik mi?
Haydi ama.
Geçen hafta
söylediğini tekrar anlat.
Anlat ki bırak o sana
hatırlatsın.
Yakaladım.
Yakaladım.
Neden İrlandalılar'a karşı
birlik oluyorlar?
Çünkü birileri onlara
karşı çıkmalı.
- Sen de mi?
- Ben, Marke, bütün
kabileler.
- Tek başımıza
direnemeyiz.
- Ben direnebilirim.
Benim küçük savaşçım.
Dikkatli olmalıyız
TANTALLON KALESİ Bu tarafa doğru.
Selam.
Eve eşin için bir şey
almadan dönersen, bunu fena halde ödersin.
- Alabilir miyim?
- Tabi ki alabilirsin
oğlum.
Angıllar geldi lordum.
Keltler tıpkı
dostlarım Juteler ve Saksonlar gibi.
Güzel.
Marke ile birlikte hepimiz burada olacağız.
Evet, büyük bir gün.
- Umalım da öyle
olsun.
- Evet.
Teşekkür ederim.
Haberleri duyduk.
Bir evlat için dua et.
- Anne.
- Tantallon'a
hoşgeldin.
Bunu sana yaptım.
- Çok güzel görünüyor.
- Sana katılıyorum
dostum.
Dostlar.
Bize bir bakın.
Britanya kabileleri.
Bölünmüş zayıf tıpkı İrlandalılar'ın olmamızı
istediği gibi.
Ama eğer tek bir kara
parçası olsaydık yani birleşik onların sayısını ikiye katlardık.
Onları tamamen bozguna
uğratırdık.
Bugün işte bu yüzden
buradayız.
Bu ittifak
antlaşmasını imzalamak için.
Kral kim olacak?
Aramızdaki en güçlü
kişi Lord Marke.
Bakın, eğer bütün
altınınızı İrlanda'ya göndermekten köle
olarak yaşamaktan memnunsanız, hiçbir şey yapmayın.
Onu yapmaktan memnun
olsaydık buraya gelme riskini göze
almazdık.
Evet.
Doğru söylüyor.
Haklı.
Ona katılıyorum.
Dostlarım, karımın
bir çocuğu olacak.
Kalbim bana erkek
olacak diyor.
Onun hepimizin bütün
kabilelerin birlik olduğu toprakta yaşlanmasını
istiyorum: Pikt, Kelt, Angıl, Jute, Sakson
barış içinde.
Bu ada Romalılar
dağıldığından beri hiç birlik olmadı.
Bu antlaşmayı bu
yüzden imzalıyorum.
Peki neden sizi
izleyelim ki?
Belki de, Wictred, bu
odadaki baronların yarısının bilgisi
dahi olmadan, senin son ittifak kurma çaban başarısız olduğu için.
İrlandalılar burada.
Bütün adamlarınızı
alın.
Kadınları koruyun.
Tamam mı?
- Kapıyı engelleyin.
- Tristan!
Bu taraftan haydi.
Çabuk ol.
Bunu nasıl bildiler?
Tristan!
Bırak dövüşeyim.
Tristan.
DUNLUCE KALESİ İRLANDA
KRALİÇESİ'NİN CENAZESİ O şimdi tanrılarla Isolde.
Onu bir gün tekrar
göreceksin.
Öyle mi?
Morholt döndü.
Anlaşmadan haber var
mı?
Güzel, Morholt.
Güzel.
Annen seni çok
seviyordu.
Neden öldü, Bragnae?
Neden?
Lanetli bir buğu aldı
onu.
Bir hastalık.
Hayır.
Kalbi aldı.
D'OR KALESİ Kocan mı?
Kardeşim, çok üzgünüm.
İnfazlar bir gün
sürdü.
Bizimle eğlendiler.
Bütün bir nesil
erkekler.
O kim?
Tristan, Aragon'un
oğlu.
Onun ailesi artık biz
olacağız.
Senin yaşlarında bir
oğlum var.
Melot?
Melot?
Melot, bu Tristan.
Ne yapalım, lordum?
Yeniden inşa edin.
Kendini tutma.
Haydi!
Tristan benimle dövüşmüyor.
Bak, korkuyor.
Bir, iki, üç, dört - Hala dövüşmüyor mu?
- Bir aslanın
yüreğine sahip.
Sadece zamana
ihtiyacı var.
Neden miğferini çıkardın?
Ağlayacak mısın?
Benim de babam öldü
ama ben ağlamıyorum.
- Melot.
- İşte böyle kaç.
Saklanacak başka bir
tane daha kapak bul.
Korkak.
Tristan!
9 YIL SONRA Tristan.
Tristan.
Bir şey bulduk.
Haydi, bu taraftan.
Buna bayılacaksın.
Evet, tuzak kapısını
buldum.
Tuzak kapısını kim
buldu?
Pekala Simon, bize
nasıl bulduğunu anlatacak mısın?
Şuna bir bak.
Bu yol nereye gidiyor?
Göreceksin.
Onu alacağım sanırım.
Kalenin Romalılar'ın
binalarının üzerine kurulduğunu biliyoruz
ama geriye bir şey kalmadığını düşünüyorduk.
Burası bir lahit
falan olmalı.
Evet.
İşte geldik.
Kalenin dibi.
Bundan başka kimin
haberi var?
- Kimsenin.
- Güzel.
Bu vahşiler
Cornwall'daki kaleyi yeniden inşa etmişler
tek farkı şimdi taştan yapılmış.
Cornwall'ın bir
sonraki vergisi için köleler istiyorum.
Genç olanlarından.
Direnirse bırak
Marke, Morholt onu ezsin.
Kralım.
Morholt.
Uzakta ve yakında
ordularını zaferlere götürdüm.
Seni zengin ve güçlü
hale getirdim.
Evet, yaptın.
Sen en sadık olansın.
Cornwall'dan döndüğüm
zaman umuyordum ki Seni ne memnun ederdi?
Bir eş.
Bir saat içinde hava
kararacak.
Sence orada ne var?
Britanya.
Eski Roma toprakları.
Kötülük ve kederlerle
dolu bir yer.
Orayı görmek istiyorum.
Geleceğin neye benzediğini
biliyor musun?
Senin için yaratılmış
bir yaşam görüyorum.
Baban seninle
konuşacak.
Dilediğin zaman takas
edebileceğin bir eşya mıyım ben?
Kendi yaşamımda bir
söz hakkım yok mu?
Kralına karşı bir
görevin var.
- Sen benim babamsın.
- O zaman bana itaat
et kızım.
Baban sana haberi
verdi mi?
Memnun kaldın mı?
Kabul ettim.
Tahmin
edebileceğinden daha çok birbirimize benziyoruz.
Nasıl yani?
Ben de iksirlerle
uğraşırım.
Zehir.
Bir balon balığının ciğerlerinden
yapıldı.
Tek bir damlasıyla felç eder.
Deve dikeni, bir ağaç
kabuğu ile güvenle hale getirilmiş.
Bunun için bir
panzehir biliyor musun?
Yohimbin.
Sert bir erkeği daha da sert yapar.
Tek tedavisi terk
etmektir.
Düğün günümüze kadar asileri halletmek için Cornwall'a gidiyorum.
Serbest bırakın.
Hey.
Etrafından.
Lütfen yardım edin.
Hayır.
Yardım edin.
Git Tristan'ı bul.
Bırakın onu.
Oraya götürün onu.
Bir ip bulun.
Herhangi bir şey
yapmaya çalışan her kim olursa olsun aynı
kaderi paylaşır.
Hayır.
Hayır.
Yapmayın.
Hayır.
Yapmayın.
Yalvarıyorum lütfen.
Eğer başka bir
saldırı olursa misafirlerimizi öldürüp
bütün bu toprakları yerle bir ederiz.
Atları alın.
- Ne zaman
saldırıyoruz?
- Hemen.
- Elimizdeki herşeyi
onlara fırlatalım.
- Bunu yapacağımızı
umuyorlar.
Atlılarıyla bizim
sayımızı ikiye katlarlar.
Adamları ölüme
götürürüz.
Ne yani bir şey
yapmayacak mıyız?
!
Donnchadh bunu daha
çok sever.
Diğer kabilelerin
önünde küçük düşmek.
Hayır.
Harekete geçmeliyiz.
Sonuca götüren bir
şey olmalı.
Ama yalnız başımıza
hareket edemeyiz.
Evet York'un iyi
adamlarının bizimle gelip savaşmasına izin verir misiniz?
Hm?
Ya da Saxon'lar ya da
Wessex?
Benim adamlarım
savaşa giderken bir grup Angıl ve Kelt'i yöneteni bırak bir Pikt'i bile izlemek istemiyorlar.
O zaman neden
buradasın?
Tristan'ın adamlarını
yönetmeme izin vermesi gerektiğini düşündüm.
- Kimseyi izlememek
gibi bir huy edindim.
- Marke hariç mi?
Bak, Marke beni
çocukken bu saraya getirdi.
Sen ise kaçtın.
Yani kralları düşündüğüm
zaman neden onun aklıma geldiğini anlayabilirsin.
Korkakları düşündüm.
Roma yolunda
teknelerinden sadece bir gün uzaktalar.
Tristan'la birlikte
onlarla savaşmak için kim at sürecek?
Planın nedir Tristan?
Hızlı koşan iki adam
lazım.
İşte gidiyorlar.
Peşlerinden!
Siz bekleyin.
Etrafından dolanın.
Morholt.
Geri dönüyorlar.
Yanlarında da bir
kelle var.
Bu bir tuzak.
Köleleri öldürün.
Çabuk olun.
Kaçmalarına izin
vermeyin.
Simon.
Seni eve götüreceğiz.
Simon.
Ölmek istemiyorum.
Tristan.
Bacaklarımı ve
ellerimi hissedemiyorum.
Zehir.
İkinci bir kayık.
Tristan.
Ona bir kral töreni
yapılacak.
Elveda, Aragon oğlu
Tristan.
İrlandalılar'a ölüm.
İrlandalılar
Cornwall'a geldiğinde ve babam teslim olduğunda siz 100 kişiden bir düzinesini sağ
bıraktınız.
Ben daha az iyi
yürekliyim.
Lider ve üç kişi bu
mesajı evlerine götürecekler.
Geri kalanına gelince Zafer.
Peki ya Tristan?
Simon da.
Onu oğlum gibi
sevmedim mi ya da onu kendi amaçlarım için
kötüye kullandım mı?
O biliyordu.
Biliyordu.
- Nereye gidiyoruz?
- Uzaklara.
Sıkıntılı mısın
evladım?
Konuş benimle.
Baban bizi bulacak ve
kafamı uçuracak.
Sen benim emrimdesin.
Lütfen!
Ben kimsenin emrinde
değilim.
Evet, öylesin.
Ve Morholt'un karısı
olacaksın.
Annem gibi aşksız bir
hayat yaşayayım.
O da ne öyle?
Nerede?
Isolde, bekle.
Yapma.
Bunu yaptığına
inanamıyorum.
Lütfen beni bekle.
Isolde, yapma.
Isolde.
Bu bir adam.
Ölmüş mü?
Yaşıyor!
Bragnae, yardım et.
- Olamaz şu işe bak.
- Yardım et.
- Isolde.
Çabuk ol.
Dur.
Çabuk ol.
Kalbi yavaşlıyor.
- Ne yapıyorsun?
- Onu ısıtmalıyız.
Şimdi.
Elbiselerini çıkart.
Çabuk.
Çabuk.
Çabuk.
Kokusunu aldın mı?
Zehri kokladın mı?
Isındığı zaman
devedikeni ve ağaç kabuğuna ihtiyacı olacak.
15 yıldır bir erkekle
çıplak kalmamıştım.
Merhaba.
Uzun zamandır
uyuyordun.
İrlanda'dasın.
Bunu biliyor muydun?
Sorun değil.
Burada güvendesin.
Kimse bilmiyor.
Korkma sakın.
Uyu yeter.
Uyu.
Ah hayır, hayır.
Merak etme.
Ona ihtiyacın yok.
Ona senden bahsetmeyi
unuttum.
Hayvanlarla birlikte
dışarıda beklerim.
- Başkasının
bilmediğini söylemiştin.
- Üzgünüm.
O benim hizmetçim,
susma yemini var.
Uzan, lütfen.
Lütfen.
Bir şeyler
hatırlayabilmen güzel.
Bu acıtabilir.
Başka bir şey
hatırlıyor musun?
Seni içinde bulduğum
tekne var ya Bu nasıl oldu?
Çok soru sordum değil
mi?
Şunu kuru tut.
Elbiselerle ekmek
burada.
Suyun var ve ateşin
de yanıyor.
Banyo yapmak
istersen, okyanus hemen dışarıda.
Nereye gideceğini
bilemeyeceksin, bu yüzden gitmeye çalışma.
Bana güven yeter.
Bunu niye yapıyorsun?
Geri geleceğim.
Tehlikeli bir oyun
oynuyorsun.
O bir İngiliz, Isolde.
Ve biz onu esir aldık.
Ne sebeple olursa
olsun ona ismini söyleme.
Beni duydun mu?
Bu yerden kaçmayı
dileğini sanıyordum.
Beni duyuyor musun?
Böyle bir şey
yapmayacaksın.
Yarın daha çok
yiyeceğe ihtiyacı olacak.
Bu senin sorunun
değil.
Uzaktaydınız.
Demek fark ettin.
- Evet, biraz.
- Neredeydin?
Bragnae ile rahibe manastırını
gözlüyorduk.
- Sığınak mı
arıyordunuz?
- Bazı kadınların
ihtiyacı vardır.
Yeni dinde sığınak bulamayacaksın.
Senin yerin burası.
Morholt'la.
Nişanlımdan haber var
mı?
Gecikti.
Ama rahattır,
şüphesiz onu görmeye can attığın için.
Adını hala söylemedin.
İsimlerle canımızı sıkmasak
daha iyi olur.
Ama bilmezsem sana nasıl
teşekkür edeceğim?
Ettin işte.
Eğer ısrar ediyorsan
adım Bragnae.
Ben sarayda bekleyen
bir kadınım.
Annemle babam öldü.
Annem senin anlamakta
zorlandığın sevecenliğin kaynağıdır.
Babam ise seni
bulduğu yerde bırakırdı.
Ben Aragon oğlu
Tristan.
Pekala, Aragon oğlu
Tristan ben de seni tahmin etmeye
çalışıyordum ama sanırım çoktan her şeyi gördüm.
Bayım, umarım
riskleri biliyorsunuzdur.
Mümkün olduğunca
çabuk bizi terk ederseniz memnun
kalırız.
Benden hoşlanıyor.
Aslında haklı.
Riske giriyorsun.
İşte.
Peki ya senin ailen?
Onlar ben çocukken
öldüler.
Ne yüzünden?
Daha farklı bir
İrlandalı sevecenliği yüzünden.
Üzgünüm.
O zaman yarın.
Yarın.
İşte canını sıkan kadın
sana güç getirdi.
Beni yüreğine bir
mühür gibi vurdun koluna bir mühür gibi çünkü aşk ölüm kadar güçlüdür.
Çok saçma.
Söylediğin şeylere
inanıyorum.
Sence yaşamdan daha
fazlası yok mu?
- Neden fazlası?
- Görev ve ölümden
fazlası.
Duygulara sahip
olmadan hissetmek ne işe yarar ki?
Bize ait olmak için
yaratılmamış şeyler için neden bekleyelim?
Beni dinleme.
Sen her şeyden çok
eminsin.
Senin kesinliğin bir
zırh gibi.
Keşke bende de olsa.
Neden ihtiyacın olsun
ki?
Bir bayan olmanın
neşesi.
Sahip olamayacağım
bir şey istemek.
Kendime ait bir yaşam.
Gitme zamanınız geldi.
Ben sonra gelirim.
Dinlenmeniz gerekiyor.
Eğer nişanlınız sizi
görmek isterse.
Sözlendin mi?
Evet.
Nasıl biri?
Koyu renk saçlı.
Uzun.
Neredeyse senin iki
katın.
Mükemmel bir
centilmen.
Sanmıştım ki daha önce olamayacağın bir şey istemekten
bahsederken Neden bahsettiğimi
bilmiyordum.
Dışarıda kayaları
geçince bir tekne var.
Ayrılacağın zaman
öyle gitmelisin.
Hemen gitmelisin.
Nasıl hissediyorsun?
Bilmiyorum.
Tristan!
Kayığını buldular.
Tam şu sıralar kral
kıyıları arıyor.
Seni bulacak.
O herkesi bulur.
Gelgit yaklaşıyor.
Gitmelisin.
Benimle gel.
Benimle gel.
- Gelemem.
- Neden?
- Lütfen.
- Tristan.
İkimiz de bunun
olamayacağını biliyoruz.
Başından beri
biliyorduk.
Bu gerçek olmadığı anlamına
gelmez.
Gerçek.
Sadece olamaz.
Bir yerde yaşıyor
olduğunu ve arada sırada beni düşündüğünü
bilmek istiyorum.
Bu hayatta daha
fazlası olduğunu bilmek istiyorum ve seni
öldürürlerse bunu bilemem.
Lütfen.
Git.
Corna'lı bir savaşçı
kıyıda olabilir.
Sakın ha.
Konuştuğum sırada onu
arıyoruz.
Umalım da bulduğumuz
sadece çürümüş cesedi olsun çünkü senin
nişanlını öldürdü.
Morhot öldü.
Savaşta düştü.
Isolde.
Bragnae, onu al ve
rahatlat.
- Şoka girdi.
- Onun kederiyle ben
de.
İngilizlere hemen
saldırmalıyız.
Bütün gücümüzle hemen
saldırmalıyız.
Bütün gücümüz mü?
Marke'ın kabilesi tarafından
kesilenler mi?
Bahsettiğin güç o mu?
Sayılarımız artana
kadar onlarla karşılaşmayacağız.
Onları kurnazca
böleceğiz.
Ne şekilde peki?
Bir ödül belki de.
Bu turnuvada ne
oluyor?
Donnchadh.
Kazanan İngiliz
kabilesine kızını ve Leonois
topraklarını da çeyiz olarak öneriyor.
Bizi birbirimize
düşürmek için akıllıca bir yol.
Evet, diğer baronlar
bunu görecektir.
Wessex'in baronu
olarak bu turnuvada dövüşmek halkıma
karşı bir görevdir.
Kendin için demek
istiyorsun.
Peki ya Tristan'a söz
verdiğin destekten ne haber?
Tristan öldü.
Halkım yeterince acı
çekti.
Leonois serveti
önerisini görüyorlar.
Her türlü ittifaktan
daha gerçekçi olduğunu da.
Benim rotam belli.
Benimki de öyle.
Öyle olsun.
Sen yorgunsun.
Dostlarımızı harekete
geçirmeliyiz.
Melot, Melot, Melot,
Melot.
Sen benim kanımdansın.
Ve soylu bir
varlıksın ama Geri döndü.
Yaşasın.
Tristan yaşıyor.
Aramıza döndü.
Bu Tristan.
Olamaz.
Öldüğünü gördüm.
Bırakıldım.
Nasıl?
Nasıl?
Lütfen bize daha
fazlasını anlat.
Tristan bir öykün
olmalı.
Tristan'a kadeh kaldıralım.
Ölümden döndü.
Evet, ölümden döndü.
Tristan, İrlanda
kralı turnuvada kızını teklif ediyor ve
kabilelerimizi bölüyor.
Servetin gücü adına
baronların yarısı savaşmaları için
şampiyonlarını gönderiyor.
Tristan.
Tanrı bilir ona ne
oldu.
Yüzüm senin
gözlerinde.
Seninki de
benimkinde ortaya çıkıyor.
Gerçek olan sadece
yürekler yüzlerin rahatlığındadır.
Ne olursa olsun bu
asla karışmaz.
Eğer ikimizin aşkı
bir olursa ya da senin ve benim sevgim birbirine benzerse Hiçbir şey yavaşlamaz ve hiçbir şey ölemez.
Ne?
İttifakı canlı
tutmanın tek yolu bu inan bana.
Ortaklarımızla
dövüşmenin nesi ittifakı sürdürecek?
hepsi zaten
turnuvaya girecek.
Sadık kalan her
barona çeyizi paylaşacağını ilan ederek
karşılığında üstün gelene destek önereceğiz.
Ne dersin?
Diğerleri de
kazandığında seni izlemiş olacak.
Eğer kazanırsak Kaybedersek Wictred'i izlemek zorunda kalırız.
Yenilmez bir şampiyon
lazım bana.
Ben.
Sen daha iyileşmedin.
Bu yolculuk benim
ilacım olacak.
Hazır olacağım.
Olacağımı biliyorsun.
Bu haraketin kaynağı
ne?
Gidip sana bir eş
kazanmama izin ver.
Bir damla kan
dökmeden barış sağlayabiliriz.
Belki hala acısını
çektiğin yarayı iyileştirebiliriz.
Ateşkes.
Güvenli bir geçişimiz
olacak.
şu tarafa.
Nasıl görünüyorum?
Nasıl mı görünüyorsun?
Şu prenses nerede?
Adı neydi?
Isolde mu?
Nasıl biri merak
ediyorum.
İşte.
Neredeyse bitti.
Hayır, tam değil.
Eğer bir hediyeysem, tamamen
paketlenmem gerekir.
- Adın ne?
- Grath oğlu Levon.
Sana inanmıyorum.
Arıların nasıl da
bala geldiğini gördüm.
- Adın ne?
- Aragon oğlu Tristan.
Demek yaşıyor.
Şimdilik.
Glastonbury Wictred.
Kendi yerime başka şampiyonu
savaştırmayacağım.
Bunu not al.
Neden Wictred?
Çünkü baronlar onun arkasında
asla birleşmezler.
Sence kız frengi mi?
Zamanın
başlangıcından beri şövalyeler
turnuvalarda bir araya gelir.
Gerçek bir yürek
savaşta galip gelebilir.
Savaşçılar başlayın!
Onu şimdi halleder.
- Gerçekmiş gibi
davran.
- Ne?
Teslim oluyorum.
Umarım yeterince
gerçekti.
Su ister misin?
Harikaydın.
Hey, bunu yapamazsın.
İzin verin.
Hanwald, Aragon oğlu Tristan'a
teslim oldu.
Wessexli Anwick
Kensington'la dövüşecek.
- Güzel Tristan güzel.
- Bu çok kolaydı.
Adi çekiliş de buraya
kadarmış.
Doğru zamanı seç.
Önce onu yere düşür.
İşte!
Kensington, Wessexli Anwick'a
teslim oluyor.
Glastonbury'li Lord
Wictred Pollock'la dövüşecek.
- Tristan oğlu Aragon - Topuz.
Cornwall'dan
Hanwald'la dövüşecek.
Hanwald, Aragon oğlu Tristan'a
teslim oluyor.
- Senin oldu.
- Bir tane daha işi
bitirecek.
Derin nefes al.
Bir tane daha ve
kazanacaksın.
Wictred Glastonbury lordu.
Tristan, D'Or
Cornwall şampiyonu.
Savaşçılar başlayın!
Tristan!
Tristan!
Tristan!
Tristan.
Aah!
Pes.
Pes!
Başardın.
Harikaydın.
Etkileyici bir zafer.
Morholt'u bozguna
uğratan adamın buradaki zaferi tabi ki
beklenirdi.
Cornwall tarafı
olarak kızınıza tahtımda bir yer
öneriyorum.
İngiltere tahtında bir liderin arkasında birleşmiş olarak.
Isolde.
Belki de bir eşini
alan kişi ona bir eş daha veriyor.
Ben seninim.
Hayır.
Aragon oğlu Tristan
seni Cornwalllı Lord Marke adına
kazandı.
Haydi gidelim.
Gel buraya Isolde.
Başardık ha?
Bırakın o denizin
karşısına geçirsinler.
Düğünden sonra
Isolde'u evlatlıktan reddedeceğim.
Bu ittifak harap
olacak.
Tristan prenses seninle konuşmak istiyor.
Beni başka bir adama
vermek için hayatını tehlikeye attın.
Adının Bragnae
olduğunu söylemiştin.
Neden böyle bir şey
yaptın?
Tanrım, ben ne yaptım?
Bunu durdur o zaman.
Bir şey söyle.
Yapamam.
- Seni kralımın adına
kazandım.
- Ama ben seninim.
- Sen bana dokundun
ben de sana.
- Önemli yok.
Önemi olan tek şey bu
Tristan.
Benimle gel.
Her yere giderim.
Evliliğin bütün kan dökümünü
sonlandıracak.
Başka bir adamla
evliliğim.
Isolde, artık bununla
yaşayacağız.
Yaşamak zorundayız.
Bunu bana yapma.
Kıyıya yaklaştık.
Ya çok çirkinse, ya
bana sahip olmak istemezse?
Olacak kardeşim.
Ödül sensin.
Lordum.
Isolde.
Hoşgeldin.
Daha mutlu olamazdım.
Herşey farklı olsaydı görevsiz bir yerde yaşayabilseydin benimle
olur muydun?
Isolde öyle bir yer
yok.
Senmişsin gibi
davranacağım.
Ne diyorsun?
Evden uzaktasın.
Ben hala bir
yabancıyım.
Bunu anlıyorum.
Ama benden
korkmamalısın.
Benim tek dileğim
seni mutlu etmek.
Bir eş bir kadın olarak.
Ve umalım da bir gün tam
olamadığım gerçeği seni rahatsız
etmesin.
Bu çok güzel.
Sen mi yaptın?
Bir hediyeydi.
Tristan.
Bir süre burada
kalabilir miyim?
Tabi ki.
Biraz ekşi ama bak
tadına.
Tristan.
Onu daha önce hiç
böyle görmemiştim.
Belki kendi yaşında biri
onunla konuşmalı.
Belki.
Marke ve Edyth
misafir olduğunu söylüyor.
Senin için endişeliler.
- Ben de öyle.
- Gayet anlaşılıyor.
Çarşıda kahkahalar.
El ele tutuşmalar.
Sana şarap
doldurduğunda küçük bir öpücük.
O benim kocam.
Kimin krallığında ve
neden bulunduğumu unutma.
Evet.
İtiraf etmem
gerekirse görevlerini yaparken biraz zorlanacağını
sanıyordum.
Yas tutmadan tek
bir ana bile iznim yok.
Bununla yaşıyorum.
Senin de
söylediğin gibi bununla yaşamak zorundayız.
Ben o anları
düşünerek işkence içinde yaşıyorum.
Onun sana her
bakışında git gide daha fazla hasta oluyorum.
İçimde bir şeyler
yanıyor.
Kendimi kendimi alevler içinde hissediyorum.
Ve bir türlü kurtulamadığım bir suçluluk
duygusu var.
Roma köprüsü.
Görünmeden oraya
gelebilirim.
Seninle olmak için
her zaman oraya gidebilirim.
Hoşgeldiniz Anglia, Rothgar
ve Orick baronları.
Wessex, Kaye ve
Wictred.
Madem sen kral
olacaksın ve onun kızı da kraliçe Donnchadh
da taç giyme törenine gelecek mi acaba?
Gelecek.
Bir sonraki dolunayda.
Herkes hazır
bulunacak.
Bir ayda çok şey
olabilir.
Onu aklımızda
bulundurarak ve yeni toprakların değişkenliğini
düşünürsek bir veliaht belirlemeliyim.
Kız kardeşim sizlere
yol gösterebilecek birini yetiştirdi.
Yükselmesi gerekiyor.
O bir hırs adamı er meydanında azılı biri yüreğini aklıyla uysallaştırmayı öğrenmiş biri.
Size Aragon'un oğlu Tristan'ı
takdim ediyorum.
Romalılardan beri ilk
kez bu ülke, birleşmiş olarak ayakta duruyor.
Ben senin veliahtın
olamam.
Melot olmalı.
Aynı kandansınız.
Ayrıca kuzeye gitmeyi
istiyorum.
Artık lorda
uymuyorsun ve şimdi de veliahtım olmak istemiyorsun.
İnşa etmek için
yardım ettiğin bu duvarlar, yani evinde hiç mi rahat bulamıyorsun?
- Bu duvarlar bana
zindan olmaya başladı.
- Neden?
İstediğim herşey
anlamsız görünüyor.
Çocukluğundan beri
benim için herşeyini feda ettin.
Tek hayal için.
Şimdi o hayale
kavuştun.
Biraz kaybolmuş gibi
hissetmen doğal bir şey.
Veliaht olmak isteyip
istememenin bir önemi yok.
Veliaht sensin.
Ancak sen benim
veliahtım olursan kral olacağım.
Elimden gelseydi bunu
daha kibar söylerdim.
Bu durumda veliahtın
benim.
- Belki de bir eş
bulma zamanın geldi.
- Hayır.
- Sonsuza kadar
yalnız yaşayamazsın.
- Yaşayabilirim.
Isolde.
Tristan'a aşkın
önemini açıklamaya çalışıyordum.
- Görünüşe göre
onsuz yaşayabilirmiş.
- Neden?
Yaşamak için başka
şeyler de var.
Görev.
Onur.
Onlar yaşam
değildir, Tristan.
Onlar hayatın
kabuklarıdır.
Aşksız günler
geçiren kişiler sonunda içinde boşluk
hissederler.
Aşk tanrı
tarafından yaratıldı.
Onu yok sayarsan
hayal edemeyeceğin kadar acı çekersin.
O zaman artık
onsuz yaşamayacağım.
Güzel.
- Çok güzel.
Gel.
Geç kalacağız.
- Geç mi?
Savaşçılar dolunayda
at sürer.
Eski bir gelenektir.
Bu gece seni
özleyeceğim.
Benden önce kaç
kişiyi sevdin?
Hiç.
Benden sonra?
Hiç.
Lord Marke!
İyi misiniz?
Gururumdan başka bir
şey incinmedi.
- Dinle seninle
konuşmam gerek.
- Evet.
Bir taç giyme
törenimiz bile olmadı Marke ve Wictred şimdiden olasılıkları hesaplıyor.
Şimdi de bütün
baronları korkutup seni veliahtı ilan ederek geleneği bozuyor.
Onu sen daha iyi
olursun diye ikna etmeye çalıştım.
Evet, barış aynı
savaş gibi dönek olabilir Marke'ın
yapamamasından korkuyorum.
Beni dinle!
Dikkatimiz Cornwall
üzerinde olmalı.
Melot.
Seni seçmediğine
üzüldüm.
Gerçekten.
Konuşabilir miyiz?
Burada ne yaptığını
anlamış görünmüyorsun.
Lütfen bana olanları
anlatır mısın?
Sızlanmandan sıkıldım
artık.
Sence onlara ne oldu?
Onlar sadece hayatını
yaşadı.
Kendimi bu yerde
hayal görürken buluyorum.
Şöyle düşünüyorum.
Herşey çok güzel.
Orada kitaplar ve bir de çocuk.
Benimki mi olurdu
onunki mi?
Kimin olduğunu
anlayamam değil mi?
O yürekli bir adam
Tristan.
Ondan nefret
edemiyorum.
Dün çarşıda el ele
tutuşan bir çift gördüm.
Ve bunu hiç
yapamayacağımızı fark ettim.
Asla onun gibi
olmayacak.
Piknik olmayacak
ya da rahatça gülümsemeler.
Yüzükler olmayacak.
Sadece çok çabuk
terk edilen çalıntı anlar.
Bu güzelmiş.
Bana hepsi aynı
görünüyor.
Bunu dene.
Tristan.
Nerede saklanıyordun?
Şimdi burada olduğuna
göre bu gece varlığınla onurlanacak mıyız?
Tam zamanı.
- Isolde nerede?
- Şey, bundan tam
emin değilim.
Bahçede yürüyordu ve ben birazcık yoruldum.
Sonra da geri döndüm.
Yani hepsi benim
hatam.
Yakalanmak mı
istiyorsunuz?
Şu anda seni arıyor.
Kalenin içinden olmaz.
Hayır, seni görecektir.
Sana bunun olacağını
söylemiştim.
Değil mi?
Burada unutulmuş bir
kapı var.
Kalenin dibindeki
odaya çıkıyor.
Haydi.
- Bundan nefret
ediyorum.
- Çabuk ol.
Devam et.
Bundan usandım.
Senin için yalan
söylemekten.
O zaman söyleme.
Bir hizmetlinin
çocuğu vardı.
Çok hastaydı ama
şimdi iyi.
Sana nerede olduğunu
sormadım.
Kalbin çok hızlı
atıyor.
Öyle mi?
Isolde, seni mutlu
edebilmek için yapabileceğim bir şey var mı?
Seni mutlu etmek
istiyorum.
Ben iyiyim.
O Tristan'a aşık.
Cinsel anlamda yakınlar.
Eğer onları ifşa
edersem Marke'ın kalbini ve diğer baronların ona olan güvenini kıracaktır.
Nasıl?
Marke'ın şampiyonu
zincire vurulursa D'Or kalesini alırım.
Sen ordularını karşılıksız
indirebilirsin.
İç sularda hiç
savunma olmaz.
Peki senin ödülün ne
olacak?
Marke'ın tahtını
istiyorum.
Birkaç yıl içinde saltanatı
parçalanır biz de gider parçaları
toplarız.
Tristan?
Seninle konuşabilir
miyim?
Sence mümkün mü
gözü aşkla kör olmuş bir adamın Sence
bir adamın gözünün önündeki ihaneti görmemesi mümkün mü?
Bunu Isolde'un
eşyası arasında saklanmış olarak buldum.
Sence bir aşığı mı
var?
Sana bir şey
söyledi mi?
Hayır.
Belki onu
izleyebilirsin.
Ben Bunu başkasından isteyemem.
Ne düşündüğünü
biliyorum.
Bir çocuk gibi
davranıyorum.
Ama Normalde yüzleri okuyabilirim ama onunkinde tarafsız olamayacağımı
hissediyorum.
O çok zarif.
Ona sadece
baktığım zaman Onu gerçekten seviyorsun.
Oh, seviyorum.
Hem de dehşetle.
Ne kadar boş
olduğumu hiç bilmiyormuşum.
Beni güçlendiriyor.
Beni heyecanlandırıyor.
Ve bu bileziği
gördüğümde, dikenlerden yapılmış bir bilezik.
Bileziğin bir
anlamı yok.
O sana sadık.
Bundan eminim.
Sen öyle diyorsan.
9 tane saydım.
İçeri girerlerse bir
eliniz kara bir bayrak diksin.
Yanında korumalar mı
getirdin?
Benim durumumda biri
tek başına yelken açamaz, Lord Marke.
Endişelenme, kıyıdan
uzakta kalacaklar.
Kızım, seni özledim.
Yeğenim Melot,
Cornwall valisi.
Ve Tristan, en iyi
generalimin katili, Isolde'un galibi, ittifakın koruyucusu.
- Sen talihli bir
adamsın.
- Kesinlikle.
Tristan!
Görünüşe göre boşuna
endişelenmişim.
Kraliçeyle dans
edebilir miyim?
- Yoksa Tristan mı
sıradaydı?
- Hayır.
Doğru.
Sen Isolde'la hiç
dans etmedin.
Tristan için yeni bir
şarkı çalın.
Yavaş olsun.
Orayı neden yaktın?
Biliyorsun.
Benimle orada buluş
yoksa ölürüm.
Sana hala bir iki şey
öğretebilirim.
Dans etmek de
onlardan biri.
- Onu şimdi suçla.
- Hayır, hayır, hayır.
Suçlamalardan daha
fazlası olacak.
Bir sorun mu var?
Hayır.
Kendimi yorgun
hissediyorum.
- Gidip biraz
uzanacağım.
- Yat tabi ki.
Dostlar, dostlar.
Beni dinleyin.
Dolunayı unuttuk.
At sürme zamanımız
değil mi?
Hayır, hayır.
Bu gece bir istisna.
Ama taç giyme töreni geleneği
desteklemeli.
Yoksa şimdiden ihmal
mi ediyoruz?
Onurlandıracağız onu.
Yarım bir geceyle.
At sürüyoruz.
Tristan nerede?
İrlanda'yı özledim.
Isolde, bu sona
ermeli.
- Bu sanki nefes
alma der gibi.
- Böyle olmamalı.
Bu taraftan.
Haydi.
Lütfen beni terk
etme.
Lütfen.
Isolde.
Tristan siz?
Hayır.
Bunun Cornwall'da
nasıl olduğunu görüyorum.
Param çok fazla.
İttifakım yeterince
güzel!
Ama kızımı adamlarınıza fahişe gibi veriyorsunuz.
- Öyle değil.
- Burada kendimle
ilgili bir bağ göremiyorum.
Bu kralla barış olmaz.
Günah için sadakat
sözü vermeyeceğim.
Bunun için
savaşmayacağım.
Yakalayın onları.
Yakalayın onları.
Kahramanını gör.
Artık kendi
kahramanlarım olacak.
Kıyıdalar.
Değerini kanıtla.
Eğer bir adam
kadınına hükmedemezse bütün krallığı
nasıl yönetecek?
Yönetemez.
Evet.
Barış talep
etmekteyiz.
Herşey parçalanıyor.
Bunu
hissedebiliyorsun.
Haklısın.
Çok az zaman var.
Çok şükür ki,
Donnchadh'ın buradaki kimseyle alıp veremediği yok.
Sana bu mesajı
vermemi istedi.
- Nedir bu?
- Yarın D'Or kalesine Donnchad'la birlikte saldırınca kaybedeceğin
adamların bedeli.
Dürüst olun.
Halkımızın daha güçlü
bir şefe ihtiyacı var.
Bu kim olacak?
Melot.
Çok uzun zamandır
aramızdaki en yetenekli inkar edildi.
Ona sadakatimi
sunuyorum.
Ve veliahtı olarak
hizmetimi öneriyorum.
Bu planı çok sevdim.
Özür dilemeye geldim.
Bencilce davrandım.
Bu gece son 9 yılda
küstahça sana yeterince şey verdiğimi düşünüyordum.
Sevgine değilse bile
en azından saygına layık olmak için.
Bir yuva.
Bir krallık.
Sana ait bir yaşam.
Neden yeterli olmadı?
Anlat bana.
Anlat bana!
Ne yaptığını
bilmiyorsun!
Herşey yok oldu!
Herşey!
Bütün sebebi yeteri
kadar alamaman.
"O sana sadık,
bundan eminim.
" Seni kan emici.
Bu eli uzatmayıp senin kör olası hayatı kurtarmasaydım ne
olurdu?
O güne nasıl lanet
ediyorum.
Nasıl da lanetliyorum.
Haydi kendini
savunarak bana hakaret et.
O zaman cezanı
düşüneceğim.
Donnchadh
konuştuğumuz sırada bize doğru geliyor.
O gençti.
Hatalıydılar.
Kral ol ya da olma
zarar vermene izin vermem.
Ne zamandır?
Onun öldüğünü
sandığınızdan beri.
Onu İrlanda'da bir
kumsalda yaralı halde buldum.
Onu babamdan sakladım.
Ve ona adımın Bragnae
olduğunu söyledim.
Yani Dunluce'daki
turnuvada Donnchad'ın kızını kazanmaya geldiğinde
ben olduğumu bilmiyordu.
Bunca zamandır yüreğim
ona ait.
Ve çok üzgünüm.
Çok denedi.
Çünkü hayal edebileceğinden
daha fazla seni seviyor.
Onları ikna edeceğim.
Donnchadh'ların bunu
öğrendiğinden eminim.
Elbette.
İşler böyle
ilerledikçe onlardan bir süredir
şüphelendiğimi itiraf ediyorum, tabi.
- Tristan ve Isolde
mu?
- Bunu hiç çözemedim.
Biliyor musun?
Nasıl idare
ettiklerini.
D'Or'dan görünmeden
nasıl girip çıktığını.
Tünelden.
Ne?
- Roma tüneli.
- Göster bana.
- Ne demek bu?
- Kralın isteği.
Elveda.
Siz ikiniz koşun.
Kaleye çıkın.
Ona İrlanda'da
olanlardan bahsettim.
Bize özgürlüğümüzü
veriyor.
Seni sevmek neden
bu kadar yanlış geliyor?
Kayığa bin.
Tristan, bunu
yaparsak Bütün zamanlarda ikimizin
aşkının bir krallığı çökerttiği söylenecek.
Bizi unutma.
Tristan, hayır!
- Tristan!
- Dur!
Dur!
Dur!
- Tristan!
- Yeter artık!
- Isolde!
- Tristan!
Hayır?
!
Tristan!
Isolde yeter!
Haydi.
Haydi.
Geldiler.
Köprüyü kaldırın.
Bizi bekleyin!
Haydi.
Onları indirin.
Onları oraya bırak.
Gerisini kapıya koy.
Haydi.
Haydi canlanın.
Malları ve yakıtı
saklayın.
Surlara bir kaç okçu
yerleştirin.
Bütün okçular bizi
terk etti.
Tıpkı halkın yarısı
gibi.
Siz yine de kaldınız.
Buna şaşırdıysan
şimdiden yaralandık.
Haydi.
Haydi çabuk olun.
Çabuk olun.
Haydi.
Çabuk olun.
Haydi yukarı.
Yakın.
İradeleri süt kadar
sağlam.
Kuşatma bizi
dağıtacaktır.
Wictred ve anahtarı
nerede?
En alttaki Roma
tesislerinden geçiyor.
Bunu tanrı gönderdi.
Ateş!
Kalkanlar yukarı.
Kalkanlar yukarı.
Yakın durun.
Ona ne söyleyeceksin?
Ona affedilmez
hatalar yaptığını ve çekilmesi gerektiği zamanın geldiğini söyleyeceğim.
O da neydi?
Çabuk olun.
Alarm.
Hattın önüne nişan
alın.
Bekliyorlar.
Buradalar!
İrlandalılar içeride.
Beni izleyin.
Merdivenleri koruyun.
Sen bana yardım et.
Zinciri kırın.
Bir duvar oluşturun.
Buraya.
Hemen buraya.
Sen Ne oldu burada?
Aptallığımın ödülü.
Bir düzine İrlandalı
yolunu ateşe verdi.
- Melot, Marke'a
yardıma geldim.
- Herkes yalan
söylüyor.
- Onları buraya ben
getirmedim.
- Hayır.
Ben getirdim.
Neden?
Birinin bana
inandığını sandım.
Herşey eski haline
dönecek.
Tristan, ben
solucanlara gidiyorum.
Doğru söylediğine
yemin et bana.
Kardeş olduğumuz gibi.
Kayığımı hazırla.
Merdivenlere dikkat
edin.
Buradalar.
Geride tutun.
Onları geride tutun.
Merdivenlere dikkat
edin.
Her an çıkabilirler.
- Köprüyü indir.
- Hain.
- Marke bekle
gidemezsin.
- Bana bir kalkan
bulun.
- Marke şimdi
gidemezsin.
- Hayır.
Yerinde kal.
Kalkan getirin.
Buraya sıkışıp kaldık.
Bu Tristan.
Tristan onlarla mı?
Hayır.
Bizimle.
Tristan!
Tristan.
Buraya nasıl girdin?
Eski bir sır diyelim.
Sırlar.
Artık geçmişte kaldı.
Geçmişte.
Kazıklı çitleri
aştılar.
O zaman cesur
olmalıyız.
Yol açın.
Yol açın.
Yol açın dedim.
Bu adamın geçmesine
izin verin.
Şimdi hazır olun!
Görün!
Bir hainin kellesi.
Siz her zaman ne
olduğunu ve tekrar olabileceğini göremeyecek kadar küçük adamlar mısınız?
Tarafsız yer olmaz!
Haydi bizi öldürün!
Ya da onu öldürün.
Memnun edin onları.
Mecbur edin onları!
Beni buradan çıkar.
Beni nehire götür.
Prenses.
Buyurun.
Haydi.
Çabuk.
Getirin onu.
Marke sen gelmelisin.
Savaşın sana ihtiyacı
var.
Herşeyi yitireceğiz.
Çağrılarına kulak
vermeliyim.
Ben kralım.
Onları elimizden
geldiğince geri püskürttük ama güney yolunu tuttular.
Elveda, dostum.
Seni sevdiğimi
bil, Tristan.
Nereye gidersen,
ne görürsen daima seninle olacağım.
Haklıydın.
Hayatın ölümden
daha büyük olduğunu bilmiyordum.
Ama aşk ikisinden
de büyük.
Yüzüm senin
gözlerinde seninki de benimkinde ortaya
çıkıyor.
Ve gerçek sadece
yürekli yüzlerin rahatlığındaydılar.
Bundan daha iyi yarımküreleri
nereden buluruz?
Kuzeyin keskinliği
olmadan, batı reddetmeden.
Ne ölürse ölsün
asla eşit karışmaz.
Eğer ikimizin aşkı
bir olursa sen ve ben aynı şekilde
seversek.
Hiçbir şey
kaybolmaz.
Hiçbir şey ölmez.
AŞKLARI BİR
KRALLIĞI ÇÖKERTMEDİ.
EFSANE MARKE'NIN
İRLANDA'LILARI YENİP D'OR KALESİNİ
YENİDEN KURDUĞUNU VE YAŞAMININ SONUNA KADAR BARIŞ İÇİNDE SALTANAT SÜRDÜĞÜNÜ
SÖYLER.
ISOLDE, TRISTAN'I
ROMA YIKINTILARININ TOZLARINA GÖMÜP, MEZARINA İKİ SÖĞÜT AĞACI DİKTİ, SONSUZA DEK BİRBİRLERİNE SARILARAK
BÜYÜMELERİ İÇİN.
SONRA KAYBOLDULAR.
Önceki Yazı
« Prev Post
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »
Next Post »