Print Friendly and PDF

Translate

G.I. Joe: Kobra'nın Yükselişi (2009) G.I. Joe: The Rise of Cobra

|


118 dk
Yönetmen:Stephen Sommers
Senaryo:Stuart Beattie, David Elliot, Paul Lovett
Ülke:ABD, Çek Cumhuriyeti
Tür:Aksiyon, Macera, Bilim-Kurgu
Vizyon Tarihi:07 Ağustos 2009 (Türkiye)
Dil:İngilizce, Fransızca, Scottish Gaelic
Nam-ı Diğer:G.I. Joe | Dark Sky: First Strike
Oyuncular: Adewale Akinnuoye-Agbaje, Christopher Eccleston, Grégory Fitoussi,Joseph Gordon-Levitt, Leo Howard

Devam Filmleri

2009 - G.I. Joe: The Invasion of Cobra Island(316)6.3
2009 - G.I. Joe: Kobra'nın Yükselişi(194,526)5.8
2020 - G.I. Joe: Ever Vigilant(?)?

Özet

Daha önceki ortak işleri Transformers ile dünya çapında büyük bir gişe başarısı sağlayan Paramount Pictures ve Hasbro, yine muazzam bir macera-aksiyon filminde beraber iyi bir proje ortaya çıkarıyorlar. G.I. JOE ekibi, Mısır çöllerinden, kutup buzullarının altındaki sulara varana kadar her yerde en yüksek teknolojileri, gelişmiş casusluk ve askeri ekipmanları kullanarak, yozlaşmış silah satıcısı Destro ile, gizemli Cobra örgütünün dünyayı kaosa sürüklemesine engel olmaya çalışıyor. G.I. Joe: The Rise of Cobra’ nın yönetmenliğini The Mummy ve The Mummy Returns filmlerinden tanıdığımız Stephen Sommers yapıyor.

Altyazı

FRANSA – 1641
 James McCullen, seni İskoç domuzu   orduya ait silahları Kralımız 13.
  Louis'nin   düşmanlarına sattığın için ihanetten suçlu bulundun.
  Üstelik silahları Kralımıza sen satmıştın.
  Sizin Kralınız, kendi müttefiklerini katleden   bir pislik torbası.
  Ondan iki katı para almalıydım.
  Düşmanlarla komplo kurarak Kraliyeti yıkmaya çalıştın.
  Senin ahmak Kralının aksine   düşmanları McCullen'in asıl kaderinin yalnızca silah sağlamak değil   savaş çıkarmak olduğunu biliyor!
  Hüküm infaz edilmeden söyleyeceğin başka bir şey var mı?
  Evet, var.
  McCullen soyu hayal edebileceğinizden çok daha büyük ve çok daha güçlü.
  Oğullarım ben öldükten sonra bile yükselmeye devam edecek.
  Onların oğulları da.
  Tanrı'nın izniyle onların oğulları da.
  Benim ölümümle son bulmayacak!
  Seni öldürmeye niyetimiz yok, McCullen.
  Başkalarına ibret olacaksın!
  Bir daha hiç kimse senin o hain suratını görmesin diye   bu maskeyi hayatın devam ettiğin sürece takacaksın!
  ÇOK UZAK OLMAYAN BİR GELECEKTE NATO SİLAH KOMUTANLIĞl Yaklaşık dört yüzyıldan beri atalarım dünyanın   en büyük silah yaratıcılarıydı.
  Belki bu yüzyılda hepsini geride bırakırım.
  Nanomitler.
  Kusursuz küçük askerler.
  Kanser hücrelerini izole edip yok etmek için geliştirildiler.
  MARS Endüstrileri'nde, biraz da NATO fonu yardımıyla   onları neredeyse her şeyi yapmaya programlayabiliyoruz.
  Örneğin, metal yemek.
  Dünyanın bu ilk nanomit savaş başlığı testini izleyin.
  Bu başlıkların her biri   yedi milyon nanomit içeriyor ve bir tankı ya da tüm bir şehri   yiyebilecek kapasiteye sahip.
  Gördüğünüz gibi, bir anda yoluna çıkan her şeyi yiyecek haline dönüştürüyor.
  Bir kez serbest bırakılınca bir daha durmazlar.
  Asla.
  Hedef yok edildikten sonra fırlatıcı, her başlığa özgü   kapatma anahtarlarıyla nanomitlere kısa devre yaptırıp   istenmeyen yıkımları önlüyor.
  Beyler, ilk nanotek savaş başlığı siparişiniz   Kırgızistan'daki fabrikamdan yarın sizlere gönderilecektir.
Silah çantası hareket halinde.
  NATO'ya varış iki dakika.
  MARS SİLAH KOMPLEKSİ KIRGIZİSTAN NATO iyinin de iyisini istiyor, o yüzden buradayız.
  Önde ve arkada Panther'ler, RHINO ise ortada paketi taşıyacak.
  Apache'ler havadan koruma sağlayacak.
  Takım.
  Hazır olun.
  Dağılın, çocuklar.
  Bay McCullen imza istiyor.
  - Patlamaz değil mi?
  - Etkin değil, kapatma anahtarları içinde.
  Ancak ben olsam tümseklere dikkat ederdim yine de.
  Hey, Bill?
  Bunu RHINO'ya koy olur mu?
  Pekala, hanımlar!
  Gidelim!
  Apache'ler, yükümüz ağır, gözünüzü dört açın.
Anlaşıldı.
  Hava sahası Ganci'ye kadar açık.
  Duke, biraz düşündüm.
  Seni bu konuda uyarmıştım.
  Tayin yerim hakkında.
  - Hava Kuvvetleri deme.
  - Hava Kuvvetleri!
  - Bu konuyu kapattık sanıyordum.
  - Sen kapattın, ben değil.
  On üç yaşımdan beri uçuyorum.
  Babanın ilaçlama uçağı sayılmaz bence.
  Jetlerden bahsediyorum, ahbap.
  İzne her çıkışımızda testleri geçiyorum.
  - Uçmak mı istiyorsun?
  - Evet.
  Sana bir trambolin alırım.
  Formu doldurdum.
  Pastel boyayla doldurulanları kabul ediyorlar mı?
  Etmemeleri için bir tek neden söyle.
  Yerde olmak istiyorum, savaşın içinde, üstünden uçmak istemiyorum.
Öncü 1, Öncü 2 konuşuyor, gece görüşüne geçiyorum.
Anlaşıldı.
  Uzaklaş biraz.
  Bana biraz alan bırak.
Öncü 1, Öncü 2 konuşuyor, gece görüşüne geçiyorum.
  Keşif ekibiyle 40 km.
  sonra buluşmayacak mıydık?
  Evet.
  Ne oldu?
  41.
  km'yi az önce geçtik.
  Gözünüzü dört açın!
  Keşif alanı hala temiz, efendim.
Anlaşıldı.
  Burada bizden başkası yok.
Tom, bölgeyi taraLanet olsun!
Neydi o?
Öncü 1 vuruldu!
  Helikopter düştü!
  Geri çekil!
  Saldırıya uğradık!
  Savaş başlıklarının peşindeler!
  - Avcı 2, saldır!
  - Düşür şu pisliği!
Anlaşıldı.
  Şu herifin biraz canını yakalım.
Ateşe başlıyoruz!
  Ateş, ateş, ateş!
- Füzeler hazır.
  - Kilitlen ve ateşle.
Füzeler fırlatıldı!
Füzeleri havada vurdular!
Tanrım.
  - Öncü 2 düştü!
  - Bizi sıkıştırıyorlar!
  Tüm birimler, dağılın!
  Tekrar ediyorum, tüm birimler, dağılın!
  Yerden havaya füze yollayın!
  Yok edin şunu!
  Geri geliyor!
  Ellilikleri üstüne boşaltın!
  Füze geliyor!
  Sıkı tutun!
  - İyi misin?
  - Evet ama bacağım sıkıştı.
  O da neydi öyle?
  Biz de savaşmalıyız.
  - Bacağıma dikkat et!
  - Ayağa kalk!
  Duke, savaş başlıklarını al!
  Kapa çeneni!
  Önce seni çıkarmalıyım buradan!
Ateş!
  Sağ taraf, sağ taraf!
  Kalk ayağa, kalk!
  Bacağım!
  - Burada kal.
  - Nereye?
  Çantayı alacağım.
  Hava Kuvvetleri, tabii.
  Kıpırdama!
  Merhaba, Duke.
  Ana?
  Kabul et, bunu çoktan hak etmiştin.
  Ana!
  HEDEF KAYDEDİLİYOR GERİ SARILIYOR KİLİTLENDİ Güle güle.
  Ana!
  Bir kadını vurdurtma bana!
  Dikkat!
  Geri çekilin.
  Geri çekilin dedim!
  - Silahı yere bırak.
  - Düşman değiliz.
  Silahlarınızı bana doğrultarak dostum da olmuyorsunuz.
  - Çantayı ver.
  - Sizi tanımıyorum.
  Onları da.
  Öğrenene kadar ne silah bırakırım ne çanta uzatırım.
  - Biz olmasaydık adamlarınla ölürdün.
  - Ver şimdi çantayı.
  - Hangi birimdensiniz?
  - Gizli bilgi.
  Seninle konuşmak isteyen biri var.
Adınızı ve rütbenizi belirtin.
- Önce sen.
  - Ekibim az önce hayatınızı kurtardı.
Teşekkür etmen gereken bir durum.
  Aklımdaki bu değildi.
  Başka bir destekten bana bahsedilmedi, o yüzden ekibinizi geri çekin.
  Yoksa keklik gibi avlarız sizi.
  Ya da avlamayız.
Sakin ol, Ripcord.
  Nereden tanıyorsun beni?
Üstün nişancı, silah uzmanı, lisanslı jet pilotu.
  - Sana söylemiştim.
  - Sırası değil, Rip.
Ben, General Clayton Abernathy.
  Beni duymuşsunuzdur belki.
  General Hawk.
  Afganistan, NATO İleri Komuta.
Eski görevimdi o.
  Artık yepyeni bir birimdeyim.
  İzleme sinyalini devre dışı bırakmalıyım.
Çantayı yere bırak ve o savaş başlıklarını teslim etmemize izin ver.
  Mümkün değil.
  Bana zimmetli.
  Benim görevim.
  Ben taşır, ben teslim ederim.
Pekala, nasıl istersen fakat gerekli araca sahip değilsin.
O nedenle Alfa Timim sizi bana teslim edecek.
  Tam olarak neredesiniz, efendim?
  Gelip kendin gör.
  Özel Harekatçıların dayanıklı olduğunu sanırdım.
  Dayanıklıyız.
  Ancak hassasız da.
  Tamam.
  Kalsın, sağ ol.
  Vay canına, bunlar birinci sınıf ilaçlar.
  Hey, kardeşim, gerçek canlı saçların varmış.
  Ve Kung Fu kavraması.
  - Yere uzan.
  - Olur.
  Nasıl bir birim bu?
  Aksanlarınıza bakarsak, düzenli ordu değil.
  Sen İngilizsin.
  Ya sen, Kuzey Afrika Fransız bölgesi mi?
  - Fas.
  Sen nerede doğdun?
  - Duke doğmadı, o ordu malı.
  - Peki ya sen?
  - O konuşmaz.
  - Neden?
  - Söylemiyor.
  Demek hepiniz aynı birimdesiniz fakat bana adını söyleyemezsiniz, öyle mi?
  Söylersek atılırız.
  Konvoyuma saldıranların peşinden mi gideceksiniz?
  Pekala, her kimseniz ve bu birim her neyse   katılmak istiyorum.
  - General.
  - İyi iş çıkardınız, Joelar.
  Çok iyi.
  Çukur'a hoş geldin, Duke.
  - Siz ikiniz hakkında çok şey okudum.
  - Okuduğun her şeye inanma.
  Birkaç yıl önce sizi aramıza almaya çalıştık.
  Özel Harekata katılmam istenmedi hiç.
  Öyle mi?
  Dört yıl önce Tayland'ı hatırlamıyor musun?
  Barı dağıtmadan önce.
  Dört yıl önce dostumun sorunları vardı.
  Sorun konusunda sorunlu.
  Hayatım boyunca ordudaydım ve hiç böyle bir operasyon görmedim.
  Bana güvendin.
  Ben de sana güveneceğim galiba.
  Aslında, G.
 l.
  Joe diye bir şey yok, ancak olsaydı   dünyadaki en iyi askeri birimlerin en iyi elemanlarından oluşurdu.
  Alfa Köpekleri.
  Herkesin başarısız olduğu yerde, biz olmayız.
  İlk yılımızda on ülke bize katıldı.
  Birlikte çalışıyoruz, istihbarat paylaşıyoruz.
  Şu an 23 kişiyiz.
  - Nedir o?
  - Kamuflaj elbisesi.
  Arka tarafın fotoğrafını çeker ve önüne koyar.
  - Bay McCullen aktarım için bekliyor.
  - TeleGörünüş'le bağlayın.
  - Peki bize kim saldırdı?
  - Bilinmiyor.
  Fakat elinde teknoloji harikası   silahları vardı, yani güçlü bir finansman söz konusu.
  Yetenekleri şimdiye kadar karşılaştığımız her şeyin ötesinde.
  Böyle yenilmemizin tek nedeni bu.
  Onun hakkında bulabileceğimiz her şeyi bulmalıyız.
  Bilmek savaşın yarısıdır.
  Beyler, Bay McCullen.
  MARS Endüstrileri'nin Başkanı ve savaş başlıklarının mimarı.
  General, güvenlik için sizi seçmeliydim.
  Ne?
  Ekibim yapabileceği her şeyi yaptı orada.
  Birçok iyi adam öldü.
  Evet ama sen ölmedin.
  adamsın.
  Bu görev gizliydi, demek ki biri bizi sattı.
  Bu dört savaş başlığını yapmak için 10 yıl ve 13 milyar Avro harcadım.
  Göreviniz onları korumaktı Yüzbaşı ve General olmasa başaramazdınız.
  Bu adil bir değerlendirme değil.
  Emirlere harfiyen uydu.
  Yeterli değilmiş demek ki.
  Size saldıran pisliklerin sizi bulmaması için   çantadaki izleme sinyalini devre dışı bırakmalısınız.
  Çoktan yaptık.
  Aferin!
  Zarar görmüşler mi bir bakmama izin verin.
  Aç, lütfen.
  Tarayıcıma göre sağlamlar.
  Şifre ne?
  Gelişmelerden haberim olsun, lütfen.
  Breaker?
  Ses çözümleyicim sesine inişli çıkışlı tepki verdi.
  McCullen bir şeyler çeviriyor ve bizim bilmemizi istemiyor demektir.
  Süre bitimindeyiz.
  O savaş başlıklarına hemen ihtiyacımız var!
  NATO'dan para koparmak için on yıl uğraştım!
  Çalmak kolay bölümüydü!
  Fabrikanda çalmama izin verseydin, işler kontrol altında olurdu.
  Bu arada müşterilerimin güvenini kaybederdim!
  NATO'nun suçu olmalıydı!
  Ne oldu?
  - Onu görünce tereddüt mü ettin?
  - Hayır.
  Bunun onunla hiçbir ilgisi yok.
  Kıskançlığımı mazur gör.
  Çantanın izini buldun mu?
  İzleme sinyalini devre dışı bırakmışlar, tabii ki.
  Tekrar devreye sokmaları için onlara bir şifre verdim.
  Mısır'da.
  Çukur.
  Ondan sadece fısıltıyla bahsedilir.
  O savaş başlıklarını geri alacağım.
  Umarım.
  Gerçekten orada olsaydım, bana dokunmana izin verirdim.
  Sana birjet göndereyim.
  Önce iş.
  Ayrıca ben evliyim, unuttun mu?
  En başta beni gönderseydin, başlıklar elinde olurdu.
  Seni şimdi gönderiyorum, Storm Shadow.
  Başka hata yok.
  Programı daha fazla tehlikeye atamayız.
  Benim için gözünü onun üstünden ayırma.
  Amerikan politikası.
  Valiler, senatörler, kongre üyeleri.
  Hiçbir işin yapılmamasına şaşmamalı.
  İşte biz de bunu düzelteceğiz, Bay Zartan.
  Kral Kobra.
  Muhteşem yaratık.
  Doğanın Azrail'i ve öldürücü amacın sembolü.
  Saldırana kadar görünmez.
  - Zehri bir ısırıkla bir fili öldürebilir.
  - Çok güzel.
  Yirmi tane NeoViper yarattık.
  On dokuzu önünüzde duruyor.
  İşe yarıyor mu?
  Her birine nanomit solüsyonundan 1000 cc enjekte ettik.
  Çığlıkları nihayet durduğunda, beyin tarayıcıları beynin kendini koruma bölgesinde   tam bir etkisizlik gösterdi.
  - Anlayacağım dilden, Doktor.
  Korku hissetmiyorlar.
  Kortikal sinir hücresi kümeleri tam bir etkisizlik gösteriyor.
  Acı hissetmiyorlar.
  Ahlak kavramları devreden çıkmış.
  Ne pişman oluyorlar ne vicdan azabı çekiyorlar.
Nanomitler bir savaş mekanizması olarak bir araya geliyor önce bloke ediyorlar, sonra kobranın zehrini akıtıyorlar.
  Ve tümüyle itaatkarlar mı?
  Elbette.
  Gerçek dünya uygulamaları sınırsız.
  Sen söyle, çalışıyor mu?
  Bir ekip Storm Shadow ve Barones'le buluşsun.
  Olmuş bil.
  Joelar neye uğradıklarını anlamayacaklar.
  Yirminci NeoViper Washington DC'ye yerleştirildi ve sinyalinizi bekliyor.
  İyi iş çıkardın.
  Sırığı bahçenin dışına attın.
  Başkanlık sığınağı yapıldı.
  Karaborsada bir tane savaş başlığı satabilirsek   araştırmama devam edebilirim  Bilgi açlığını takdir ediyorum ancak dünya yeterince karışık.
  Dünyanın ihtiyacı olan birleştirme.
  Liderlik.
  Mutlak kontrole sahip biri tarafından dünya kaostan kurtarılmalı.
  Pekin, Moskova, Washington.
  Füzeler patladığında, dünya gezegenin en güçlü adamından yardım isteyecek.
  İşim bittiğinde, para kendi kendine akacak.
  İstediğin tüm araştırmaları yapabileceksin.
  Bu görüntü, taktik kameralarımızdan birine ait.
  Görüntüyü   sonsuz bir taramadan geçiriyoruz.
  Bu şey değil mi?
  Dünyadaki herhangi bir sunucudaki istediğimiz fotoğrafa ulaşabiliriz.
  Herkesin bir şekilde fotoğrafı çekilir.
  Futbol maçı, ATM, havalimanı.
  Onu bulacağız.
  Sonra da onu kimin gönderdiğini bulacağız.
  NATO'dan geldi, efendim.
  İyi misin?
  Ona ne oldu?
  Görünüşe göre savaş başlıklarının resmi koruyucusu oldum.
  Görevin sona erdi, Duke.
  Başlıklar taşınınca, peşinizden gelecek.
  İstihbarat ve silahlarıyla sizi bulacak.
  - Ne demek istiyorsun?
  - Önce siz onu bulmalısınız.
  Biz varız.
  Ekibimiz orada yok edildi.
  İntikam almayı hak ediyoruz.
  Sen G.
 l.
  Joe'nun bir parçası olmayı isteyemezsin.
  Senden istenir.
  Beni dört yıl önce keşfetmişsiniz.
  Şimdi hazırım.
  Ben de adamlarımı kaybettim.
  İntikam istiyorsan  - Onu tanıyorum.
  - Pardon?
  'Bilmek savaşın yarısı' demiştin.
  Onun kim olduğunu biliyorum.
  Sarışındı.
  İsmi, Ana Lewis.
  Son dört yıla kadar onunla ilgili her şeyi anlatabilirim sana.
  Ondan sonra, belli ki çok şey değişmiş.
  Sonunda, karım eve döndü.
  Merhaba, Daniel.
  Savunma Bakanıyla toplantın nasıl geçti?
  Etkilendi.
  Hızlandırıcı mükemmel çalıştı.
  Orada olmanı isterdim.
  Sen ve küçük laboratuar farelerin çok akıllısınız.
  - Monte Carlo nasıldı?
  - İstediğimi elde edemedim.
  - Minnettar olmalıyım galiba.
  - Çoğu koca olurdu.
  Çoğu kocanın böyle gizemli eşleri yok.
  Nerede ne yaptıklarını biliyorlar.
  Bildiklerini düşünüyorlar.
  Ana, kavga istemiyorum.
  Seni özledim.
  Sıkı bir kavgadan hiç bıkmam.
  Fakat seninle değil, hayatım.
  Kendime çeki düzen vereyim, aşağıda buluşuruz.
  Seni seviyorum, güzel baronesim.
  Baronun sana dokunması durumunda, McCullen onu öldürmemi emretti.
  O benim kocam.
  Tabii ki bana dokunacak.
  Laboratuarındaki işleri birbirimize 'dokunduktan' sonra daha iyi gidiyor.
  Önemli olan bu.
  Ne yapıyorsun, beni mi gözetliyorsun?
  Seni gözetleseydim   asla haberin olmazdı.
  Yaklaşıyorum.
  En iyi öğrencimdin.
  Savaş başlıklarını almaya seninle geliyorum.
  Şafakta gidiyoruz.
  DÖRT YIL ÖNCE Benimle gel, Ana.
  Bunu göreve gitmeden önce yapmak istiyordum.
  Duke, çok güzel.
  Bu çok güzel.
  Sadece bunlardan birini alacağım, neden olmasın?
  Ne diyorsun peki?
  Evet de, seni aptal.
  Gerçek bir Amerikan kahramanı o.
  Ortamı mahvettiğin için sağ ol, Rex.
  - Üzgünüm.
  Seni üsse götürmeye geldim.
  - Ne?
  Bu kadar erken mi?
  Saat 05:00'te gidiyoruz.
  Öyle mi?
  Görevin, değil mi?
  Rex'i de bu yüzden laboratuardan aldın.
  Üzgünüm ama ben  Evet, tabii, gizli.
  Söyleseydin beni öldürmek zorunda kalırdın.
  Gizli bilgiden bahsetmişken, hala cevap vermedin.
  Evet.
  Tabii ki evet.
  Bir şartla.
  Dahi, entel kardeşimin   zarar görmeyeceğine söz ver bana.
  Kalan tek akrabam o.
  Söz ver bana, Duke.
  Söz veriyorum.
  Hey!
  En sevdiğim üç kişi.
  Bay Weems.
  - Bak.
  - Vay canına.
  Güzel taş.
  Demek ki çok seviyor.
  - Evlilik teklifi mi ediyorsun?
  - Ettim.
  Evet dedim.
  Aman Tanrım!
  Tebrikler!
  Düğün pastasının tepesindeki küçük beyaz çift gibisiniz.
  Çok şirin.
  Bir öpücük ver bana.
  Dur.
  Nişan, resmi değil.
  Resmi değil.
  Soruma cevap verene kadar değil.
  Dostumu seviyor musun?
  Daima.
  Ve sonsuza kadar.
  Bu ekibe girmek için şantaj yaptınız.
  Bundan hoşlanmak zorunda değilim.
  Fakat sizi göreve hazır hale getirmeliyim.
  Joe tarzı.
  Bunlar Delta 6 Hızlandırıcı Elbisesi.
  - Neyi hızlandırıyor?
  - Seni.
  Daha hızlı koşmanı, daha yükseğe zıplamanı, daha sert vurmanı sağlar.
  Giyin şunları.
  Tepeden tırnağa hidrolik ve yüksek basınçlı pnömatik.
  Gelişmiş sibernetik başüstü gösterge kaskı elbiseye veri gönderir.
  Siz düşünürsünüz, o yapar.
  Benzinli çift tırmanma zıpkını ve ısıya duyarlı güdümlü roketler.
  Ve en sevdiğim kısım.
  10 mm'lik kovansız Gatling hafif makineli tüfek.
  Saniyede 50 atış yapabilir.
  Tam bağımsız ateş gücü.
  Sizin gibi kovboylar için mükemmel.
  Söylediklerini dinleyemedim.
  Nasıl görünüyorum?
  Sorusu olan?
  Çavuş Stone.
  - Bunlar Joe mu?
  - İlgisi yok.
  Joker onlar.
  Hey.
  Bunlara ihtiyacın olacak.
  Bilgin olsun, göstergemde hedef gördüğüm an   onu yok ederim.
  Kahretsin!
  - Bir daha.
  - Bir daha mı?
  Bilgin olsun, bazı hedefleri vurmak diğerlerine göre daha zordur.
  Bir daha!
  Hayır, o kaska ihtiyacın olacak!
  Geri çekil, Snake Eyes.
  Dağılın.
  İzlediğin kadar öde programı değil bu.
  Buna çok yetenekliyim!
  - Birini kaçırdın.
  - Haydi ama.
  Bu bir rekor olmalı.
  - Rekor yirmisinin de ölmesi.
  - Kimin?
  Tahmin edeyim: Snake Eyes'ın.
  Hayır.
  Benim.
  Bir şeyi vuracaksan, öldür onu.
  Aksi halde git örgü ör.
  RIPCORD Skor - %99 Acemi şansı.
  Konsantrasyonunu bozma.
  - Bir daha.
  - Bir daha mı?
  Snake Eyes'ın devrildiğini hiç görmedim.
  Onlar, Joe.
  Olabilir.
  Dostum.
  Breaker bana Scarlett'in 12 yaşında   üniversiteden mezun olduğunu söyledi.
  Tuhaf küçük müthiş bir deha o.
  - Ondan hoşlandın.
  - Affedersin!
  Neyse ne.
  Rip?
  Rip!
  Katyapı İlkesi Ölüm Vadisi'ne ilerledi altı yüz atlı.
  Sahilde kitap mı okuyorsun?
  Dinle, bence biz iyi bir başlangıç yapmadık.
  Bak, ben senden etkilendim.
  Ve sen de benden etkilendin.
  Ve şu   lanet Zen Ustası canıma okuyor.
  Demek istediğim  - Birbirimizden etkilendik.
  - Teşekkür ederim!
  Sen öyle diyorsun.
  Ben demiyorum.
  Demiyor musun?
  Ne diyorsun peki?
  Çekicilik bir duygu.
  Duygular bilime dayanmaz.
  Ve eğer ölçemezsen ya da bir şeyin varlığını kanıtlayamazsın   benim için öyle bir şey yoktur.
  Tamam.
  Bunu daha sonra konuşuruz.
  Dikkat!
  General güvertede!
  Rahat.
  Duke, test ettiklerimizin yarısından daha iyi sonuçlar aldın.
  Rip, seninkileri Duke'inkilerle ortalamasını alırsak, sen de geçtin.
  - Aramıza hoş geldiniz.
  - Teşekkür ederiz.
  Elbette geçici olarak.
  Teşekkür ederiz, efendim.
  KİŞİ TEŞHİS EDİLDİ TEHDİT YOK Alıcılar, güneybatıda sismik hareket tespit ediyor.
  Sarsıntıdır, yine de kontrol edin.
  İşte silah çantamız.
  Pekala.
  Siz üçünüz, makineleri koruyun.
  - Rahatsız ettim için üzgünüm, efendim.
  - Önemli değil.
  Burayı, burayı ve burayı imzalamanız gerek.
  Bir de burayı  Hoşça kal, tatlım.
  Doğru ya.
  Sen kadınları öldürmezsin.
  Senin için bir istisna yapacağım, Zartan.
  Savaş başlıkları, Rip!
  Haydi gidelim!
  Kımılda!
  Savaş başlıklarını aldık.
  Kaçış için köstebek matkaplarını hazırlayın.
İlgileniyoruz.
  - Nasıl çıkacağız şimdi buradan?
  - Beni takip et.
  Sanki öyle yaparmışım gibi.
  Kontrol odasını bul.
  Dış kapağı aç.
  İlgileniyoruz.
  Temiz!
  İRİS KAPISINA ERİŞİM Haydi, haydi, kıpırda!
  Bunu uçurabilir misin?
  Kıpırdama!
  Çantayı yere koy!
  Tamam.
  Yaptım.
  Dur.
  Ana, tam orada dur.
  - Beni vuramazsın.
  - Mecbur kalırsam vururum.
  Derinlerde, hala aşık olduğum Zorlama.
  Neler olabilirdi?
  Değil mi, Duke.
  Ver şu çantayı bana, lanet olsun.
  Kıpırdarsan sıkarım.
  Yap haydi.
  Beni bir kez öldürdün.
  Dikkat et!
  Çantayı bırak!
  Merhaba, kardeşim.
  Bunu ye!
  Hey, dahi!
  Görüşürüz, Duke!
  - Kaç savaş başlığı?
  - Dört, Sayın Başkan.
  - Tehdit var mı?
  İstek var mı?
  - Şu ana kadar yok, efendim.
  - Demek ki teröristlerin amacı belli değil.
  - Değil.
  Savaş başlıklarını kullanacak.
  General Hawk'ın durumu stabil ancak bir gün daha bilinci açılmaz.
  Dayanıklı hergele.
  - İyi misin?
  - İyiyim.
  - Kimsenin beni görmesini istemedim.
  - Neden?
  Adamlarımızı kaybettik.
  General Hawk yaralı.
  Boynum önemli değil.
  Neredeyse ölüyordun.
  Endişelenmek için bir nedenin var.
  Çocukluğumdan beri kaybettiğim ilk dövüş.
  Babam bana kazanmayı öğretti.
  Birine her zaman her şeyi kazanmayı nasıl öğretirsin anlamıyorum.
  Kendine bir bak.
  Hala hayattasın, değil mi?
  Yere düştün, ayağa kalktın.
  Öğrenmeni istediği şey belki de buydu.
  Fakat bu da 'açıklanamayan ve ölçülemeyen   duygusal bir tepki olurdu'.
  Görünüşe göre bugün hepimiz hayaletler görüyoruz.
  TOKYO - YİRMİ YIL ÖNCE Hırsız!
  Storm Shadow!
  Hırsızlık yapıyordu!
  İngilizce konuş, Storm Shadow.
  Terbiyene ne oldu senin?
  Karnı aç.
  Onu içeri davet etmeli   ve ona doğru yolu göstermeliyiz.
  Aşağılığın teki!
  Karaktersiz!
  Öyle dövüşmüyor.
  Şimdi, adın ne olsun?
  Bu atalarımdan birine aitti.
  İki tarafa da silah satmaktan yakalandı.
  Fransızlar bunu hayatının sonuna kadar taktırttı.
  Ona Destro diyorlardı.
  Ülke yok edicisi.
  Onu neden saklıyorsun?
  Silah tüccarlığıyla ilgili en önemli kuralı unutmamak için.
  Asla iki tarafa da satmamak mı?
  Asla iki tarafa da satarken yakalanmamak.
  Savaş başlıklarını Paris'e götürün ve doldurun.
  Birini denemenizi istiyorum.
  Denemek mi?
  Ne kadar başarılı olduklarını dünyaya CNN göstersin.
  Korku, motive edici harika bir etkendir.
  Aklımda bir hedef var.
  Fransızların hiç unutamayacağı bir hedef.
  McCullen Soyu'na yaptıklarını hiç unutmadım.
  Hazır mısın, Zartan?
  Doğuştan hazırım.
  Hayatımızın başarısı olacak bu.
  Kılık değiştirme ustası olarak benzerin yok, dostum.
  On sekiz aydır hedefimi inceliyorum, özelliklerini öğreniyorum.
  Ancak şeytan ayrıntılarda gizlidir.
  Beyler, prosedür başlasın.
  Bir şey daha.
  Beynimi kendim kontrol ederim, çok teşekkürler.
  Haydi yapalım şunu.
  Vay canına.
  Bu biraz kötü oldu.
  Öyle mi dersin?
  Haydi bazı testler yapalım.
  Göz rengi.
  Cilt tonu.
  Kıl folikülleri.
  Ve   yeniden yüz oluşturma testleri başlıyor.
  İpleri kimin elinde öğrenmeliyiz.
  Silahları ve finansmanlarına göre, birinci sınıf profesyoneller.
  Bu da ihtimalleri daraltıyor.
  Silah çantası.
  - McCullen bize çantayı açtırttı.
  - Yani?
  Bahse girerim şifre izleme sinyalini devreye soktu.
  Haklısın.
  McCullen, o serseri.
  Yani McCullen AR-GE'sini NATO'dan fonluyor ve sonra da onları çalıyor.
  Kim demiş zeki olmadığını?
  Onu buldum.
  Bu, o.
  İsmi, Ana DeCobray.
  Resmi ünvanı Barones.
  Barones mi?
  Vay canına, değerini arttırmış.
  Yani, mali olarak.
  Kim o?
  Daniel DeCobray.
  Önemli bir bilim adamı.
  Paris'te bir laboratuarı var.
  Ne tür bir laboratuar?
  Parçacık hızlandırıcı.
  Savaş başlıklarını silahlandırmak için onu kullanacaklar.
  Oraya gidiyor.
  Kruvasan severim.
  - Haydi, haydi, haydi!
  - Gidelim!
  Kamyona yetiş!
  DOĞU AFRİKA - DÖRT YIL ÖNCE Dışarı çıkın!
  Haydi, haydi, haydi!
  Saat 2 yönünde!
  - Haydi, haydi, haydi!
  - Kımıldayın!
  - Yere yatın!
  - Onları görüyor musun?
  İster misin?
  Sakızın hep yardımı olmuştur bana.
  İyi misin?
  Sayın Bilim Subayı, sıra sizde.
  Dört dakikada bulamazsanız, çık oradan.
  Beş dakika sonra o ev orada olmayacak.
  Hava saldırısı istedim.
  İşte başlıyoruz!
  Haydi, haydi, haydi!
  Olamaz!
  - Sana karşı dürüst olmalıyım!
  - Dürüst olmandan nefret ediyorum!
  Uzun bir beş dakika olacak!
  Hayır, hayır!
  Çok erken!
  Daha çok erken!
  Rex!
  Rex!
  Rex.
  - Gitmeliyiz.
  - Rex'i almalıyım.
  Gitmemiz gerek!
  Karaşahin bekliyor!
  Yapabileceğin bir şey yok, ahbap.
  Haydi gidelim!
  Hazır!
  Nişan al!
  Ateş!
  İleri marş!
  PARİS, FRANSA - SABAH 08:25 De Cobray Bilimsel Laboratuarları Sen mi imzalarsın, ben mi?
  Ana?
  Bu da kim?
  Ne yapıyorsun?
  Nedir bu?
  Bir şey yapmanı istiyorum ve fazla vaktim yok.
  Bu şeyler de ne?
  Silahlandıracağın savaş başlıkları.
  Yoksa buradaki herkesi öldürürüz.
  Burası sivil laboratuar!
  Silahlandırma için programlama protokollerimiz yok!
  Protokoller çantanın içinde.
  Sana söyledim, fazla vaktim yok.
  Dubble Bubble sakızı mı o?
  Son sakızım.
  - Onu bana ver.
  - Tamam, al.
  Plana sadık kalın.
  Scarlett, Snake Eyes, ön tarafa.
  Rip, Duke, arkaya.
  Breaker gözümüz kulağımız olacak.
  Emirleri ben veririm.
  Ne dersem yapacaksınız.
  Anlaşıldı mı?
  Evet, baba.
  İşte.
  - Hepsi etkin.
  - Merci, Daniel.
  Sana bir daha dokunursa onu öldüreceğimi söylemiştim.
  İlk söylediğinde duymuştum.
  Neredeyse geldik.
  Scarlett, elbiseni giy.
  Bu, o.
  Hummer'ı yakala, Snake!
  Dikkat et!
  Her biri milyonlarca dolar değerinde.
  Milyonlarca dolar!
  Anlaşıldı!
  Tanrım!
  Benim hatam!
  Benim hatam!
  Bir daha olmayacak!
  Çok teşekkürler, dostum!
  Haydi, Scarlett.
  Kalıyor musun, geliyor musun?
  Savaşa katıl!
  Takip sinyali iyi.
  Peşini bırakma, Snake Eyes!
  Şu serseriyi tepeden atalım.
  Dikkat et!
  Heavy, burası çok kalabalık oldu!
  Tıkalı trafiğe doğru gidiyorlar.
  Bu nasıl bir kaçış yolu?
  Belki de kaçmıyorlardır.
  Belki bir yere gidiyorlardır.
  - Olası bir hedef mi?
  - Evet.
  Bir sürü metalin olduğu   bir yer.
  Eyfel Kulesi'ni havaya uçuracaklar.
  Onları durdurmalısınız!
  Çalışıyoruz.
  Hemen demek istedim!
  Eyfel Kulesi'nde bir savaş başlığı kullanacaklar!
  Ez onu!
  Snake!
  Altta!
  Öldür onu!
  Şu kızıl kafa canımı çok sıkmaya başladı!
  Kahretsin!
  Tanrım!
  Seni tuttum.
  Güzel kurtarış, becerikli çocuk.
  Şimdi iyi davranmaya başlama.
  Gitmem gerek.
  Atla!
  Şu şeyi devirelim artık!
  Peşini bırakma, Snake!
  Bir de bunu deneyin, çocuklar.
  Kahretsin!
Onları kaybettik!
  Binadan sokağa çık.
  - Kapı nerede?
  - Aç bir tane!
  Gidelim, Rip!
  Geliyorum!
  Onları göremiyorum!
  Neredeler?
  - Eyfel Kulesi'ni tahliye ediyorlar!
  - 2 km uzaktayız.
  Snake, bir şey yapmalısın!
  Ya şimdi ya hiç.
  Pes etti.
  Asla pes etmez.
  Çekilin!
  Çok deliydi.
  Hiç beklemiyordum.
  Ne oldu sana?
  Trenin içinden geçtim.
  Sana ne oldu?
  Üstünden atladım.
  - Bunu yapabiliyor musun?
  - Kullanma kılavuzunu oku demiştim.
  Kullanma kılavuzu mu var?
  Gelecek sefere ben kullanacağım.
  İşte.
  Kapatma anahtarını al.
  Çekilin yoldan!
  Çocuklar, hayattalar ve hareket halindeler!
  Savaş başlığını etkinleştirdiler.
  Anahtarın peşine düşüyorum.
  Duke, anahtar Barones'te!
Storm Shadow'da bir savaş başlığı var ve aktif!
  Çekilin yolumdan!
  Çık dışarı!
  Güzel ayakkabılar.
  - Sen başlığı al, ben anahtarı alırım!
  - Tamamdır!
  Kahretsin, şu ninja bayağı hızlı!
  Olamaz.
  Lanet olsun.
  - Tüm şehri yiyecekler.
  - Duke, anahtara basmalısın!
  Tanrım.
Silahsız.
  Tebrikler, Duke.
  Az önce Paris'i kurtardın.
  Büyük bir bölümünü.
  - Kan mı o?
  - Spagetti sosu.
  Hiç sorma.
  - Duke ellerinde.
  - Biliyoruz.
  - Ne yapıyorsun?
  - Beyin korteksine bağlanıyorum.
  Bunu söylemeyi sevmiyorum ama bu durumda sana fazla bir şey veremez.
  Beyin ölümden sonra bir süre daha yaşar.
  Elektrik dürtülerine ulaşabilir ve onları görüntüye dönüştürebiliriz.
  - Duke'u bulmak için mi?
  - Önce savaş başlıklarını.
  Bu herif eve dönüş yolunu hatırlarsa, belki ikisini de bulabiliriz.
  İşte görüntüler geliyor.
  Bakalım bu herif nerelerde dolaşmış.
  - Hala yaşıyor!
  - Kafasında 8 cm'lik iğneler var!
  Ölüler break dans yapamaz!
  Neler oluyor?
  - Nanomitler!
  Onu yiyorlar.
  - Kendi kendini yok ediyor olmalı.
  - Acele et, Breaker!
  - Haydi, haydi.
  Hayır!
  Olamaz!
  NEOVIPER 19 YOK EDİLDİ Nanoteknolojinin güzelliği.
  - Mahvolduk.
  - Sakin ol.
  Alabileceğim her şeyi aldım.
  'Hayır!
  Olamaz!
 ' ne içindi peki?
  McCullen için.
  Bizi izliyorlardı.
  Peki ne elde ettin?
  Fazla değil.
  Sadece görüntüler.
  Bu işin en iyisi olduğunu sanıyordum.
  En iyisiyim!
  Az önce yaptığımı kimse yapamazdı.
  Dur, hayır.
  Ne yapıyorsunuz?
  Biz iyi adamlarız!
  - Ellerini kaldır.
  - Vaktimiz yok!
  - Dostlarla çatışmaya girme iznimiz yok.
  - Bana pek dostça görünmediler.
  Dinleyin, Yüzbaşı  Rip!
  Diğer üç savaş başlığını bulmaya çalışıyoruz.
  - Joelar ne durumda?
  - Tutuklandılar.
  Fransızlar oldukça kızgın.
  Elbette kızgın olurlar!
  Fransız Büyükelçisini bağla.
  FRANSIZ ANTİ TERÖR MERKEZİ  saldırı sonucu birkaç saniye içinde  Lütfen ona dokunmayın!
  Malzemelerim çok  Tamam, dokunuyor.
  Aferin, becerikli çocuk.
  Onun suçu değil.
  Sadece duygusal.
  - İzin ver bir bakayım şuna.
  - İyiyim ben.
  Yardım etmeye çalışıyorum.
  General!
  Fransızlar hepinizi serbest bırakmayı kabul etti.
  Bir daha asla dönmemeniz şartıyla.
  - Asla mı?
  - Daha kötüsü olabilirdi.
  Yani hiçbir zaman, bir daha asla mı?
  Dahası var.
  Devlet başkanlarınız tarafından geri çağrıldınız.
  Alfa Timi, Çukur'a geri dönüyor.
  Peki ya Duke?
  - McCullen'ı ara.
  3 başlık bizde.
  - Hemen arıyorum.
  Neden beni hemen öldürmedin?
  McCullen'ın aklında senin için özel bir şey var.
  McCullen.
  Ne oldu sana?
  Artık umursuyor musun?
  Üzgünüm.
  Rex için çok üzgünüm.
  Rex'i eve getiremediğim için üzgünüm.
  Ve sonrasında seninle yüzleşemediğim için çok üzgünüm.
  Evet, herkes bir şeyler için üzgün.
  Sınıf birincisi, Snake Eyes.
  Üstat, hayır.
  Üstat.
  Ne yani?
  Duke'u öylece bırakacak mıyız?
  Emirler böyle.
  Scarlett ya da Breaker olsaydı?
  O zaman ne yapardın?
  Uzak görünüyor.
  Üs için uygun bir yer.
  Kar.
  Geriye Dünya'nın üçte biri kalır.
  - Şu McCullen'ın gölgesi mi?
  - Ne buldunuz?
  - Küresel trigonometri.
  - O dersi asmıştım.
  Cismin yüksekliği, gölgenin uzunluğu, tarih ve saatle yer belirlenebilir.
  Bu yüzden asmıştım.
  Elimizde ne var, Breaker?
  McCullen'ın boyu 180 cm.
  Gölgesi 46 cm.
  görüntü   %6 oranında bozulmuş, demektir ki 51 saat 17 dakika önce alınmış.
  Kutup buzullarında.
  - Heavy, sen ne dersin?
  - Evet.
  - Ne demek istiyorsunuz, efendim?
  - Çukur'a dönmeniz emredildi diyorum.
  Ancak ne zaman ve hangi yoldan döneceğinizi söylemedim.
  Kuzeyden belki de.
  Çok buz var.
  Boydan boya binlerce kilometre.
  Üssü aramak madende iğne aramak gibi.
  Samanlıkta.
  Doğru.
  Kömür madeninde samanlık aramak.
  Hayır!
  McCullen'ın onun için planları var!
  Yeter!
  Planın neydi?
  5000 kilometrelik buzuldan koşarak geçmek mi?
  Aptal asker.
Haydi.
  Tuhaf.
  Çantayı çaldıklarında, tarayıcımı tekrar devreye girerse diye   çantadaki izleme sinyaline ayarlamıştım.
  Az önce tekrar devreye girdi.
  İşte benim adamım!
  Üç tane kaldı.
  Savaş başlıklarını füzelere götür.
  Bir saat içinde fırlatılacaklar.
  Tamamdır.
  Gölün Güzel Tanrıçası.
  Rahatsız ediyor mu seni?
  Komik.
  Dünyanın değişmek üzere olan güç dengesine rağmen   iki adam kızı kim alacak diye birbirlerine pis pis bakabiliyor.
  Seni çok mutsuz edeceğim.
  Mutsuzum zaten.
  Sualtı kamerasından video görüntüsü geliyor.
  Lanet olsun.
  Kutup buzullarının altında askeri üs kurmuşlar.
  Mükemmel bir yer.
  Tespit edilmesi imkansız, savunması kolay.
  - Duke orada olmalı.
  - Ve savaş başlıkları.
  Sessizce içeri girmeliyiz.
  Asansör kabloları.
  Yüzey girişleri var.
  Bir şey daha var.
  Sonara bakalım.
  Buzun içinden giden tüneller var.
  Kendi hücum denizaltıları var.
  Nedir o?
  - Füze tüpleri.
  - Nanomit savaş başlıkları için olmalı.
  Yüzeye çıkar bizi.
  Dışarıdan dikkatlerini dağıtacağım.
  Siz üsse sızın.
  Duke'u bulup  - Savaş başlıklarını alacağız.
  - Kötü adamları öldüreceğiz.
  Alfa Timi'ne kendi  ÇUKUR - SABAH 06:00  ulusal üslerine dönme emri verildi.
  Ancak tüm emirlere karşı gelerek yapmak istediğim bir şey var.
  Ayrılmak isteyenler varsa   bunu kötü karşılamam.
  Pekala, o zaman.
  Savaş başlıklarını ne yapacaksın?
  İyi eğitilmişsin.
  Hala istihbarat toplamaya çalışıyorsun.
  O halde bana söyleyebilirsin.
  Açık değil mi?
  Ben işadamıyım.
  Onları kullanacağım.
  Milyonlarca insan ölecek.
  İstediğin nedir?
  Gezegendeki herkesin yüreğine korku salmak.
  O zaman en güçlü insandan yardım isteyecekler.
  Senden mi?
  Hayır, benden değil.
  Resmin bütününü göremiyorsun.
  - Anlat o zaman.
  - Sürprizi mahvetmek istemiyorum.
  Misafirler.
  Tüm nanoteknolojimin arkasındaki dahiyle tanış.
  Dahi mi?
  Çok naziksin.
  Gördüğün gibi, nanomit başlıklarımı yüksek hızlı füzelere yüklüyoruz.
  En yüksek hızları Mach 5'e ulaştığında, Joelar bile   onları yakalayacak teknolojiye sahip olmayacak.
  Kim bu?
  Yeni bir çaylak mı?
  Oldukça gönülsüz bir çaylak.
  Prosedür için onu hazırlayayım.
  Tüm ekipler, General Hawk konuşuyor.
  Görev yetkisi verildi.
  Tekrar ediyorum, görev yetkisi verildi.
  Bol şans, Joelar.
  Ekipler yerlerini aldı.
  Uydu bağlantısı ver.
  Olan biteni görmek istiyorum.
- Bir şeyler buldun mu?
  - Olumsuz.
Tarayıcıda hiçbir şey yok.
  - Güzel atış.
  - Teşekkür ederim.
  Miami'den çok uzaktayız.
  Bu bir Gece Avcısı.
  Gerçekten yapmışlar.
  Hızlı görünüyor.
  Şu McCullen'ın etkileyici aletleri var.
  MARS Endüstrileri gezegendeki   tüm silahların %70'ini üretiyor.
  Yüzde yetmiş.
  Bunu biliyor muydun, Duke?
  McCullen'ın operasyonunun iki yönü var.
  Kılıç ve Kalkan.
  Kılıç, silahları üretiyor ve satıyor.
  Kalkan, savunma teknolojileri üretiyor.
  İleri teknoloji yeraltı sığınakları gibi, nükleer patlamadan   nanomit savaş başlıklarına kadar her şeyden koruma amaçlı sığınaklar.
  Maalesef, benim seçtiğim sığınak   sadece bir prototipti.
  Kimsin sen?
  Rex?
  Seni pislik!
  Ana seni defnetmişti!
  Acıklı bir tören olmuştur, eminim.
  3 atışlık selamlama.
  Savaşa bizzat katılanlar.
  Kollarında katlanmış bayrak.
  Neden geri dönmedin?
  Çünkü bir şey keşfettim.
Saat 18:25, 23 numara.
Birazcık acıtacak sadece.
Bir sonraki biraz daha fazla acıtacak.
Mindbender, neye mal olursa olsun yap.
  Ben de öyle yapacağım.
Unutma, bilim fedakarlık gerektirir.
  - Güzel, değil mi?
  - Olduğun yerde kal!
  Beni vuracak mısın?
  Kimyasal ya da nükleer değiller, öyle değil mi?
  Hayır.
  Çok daha iyi bir şey.
  Gerçekten güzel.
  Nanomitler.
  Diğerlerinin yaptıklarının   ışık yılları ötesinde.
Muhtemel saldırı alarmı.
Muhtemel hava saldırısı.
  Tüm personel sığınağa.
  Haydi.
  Ne yapıyorsun?
  Kapatma o kapıyı!
  Hayatta kalırsak, sana her şeyi gösteririm.
  Patlamadan kurtulduk.
  Bir şekilde.
  Dr.
  Mindbender ve ben, daha sonra kusursuzlaştırdığım ve senin bizzat   tecrübe edeceğin araştırmayı alıp kaçtık.
  Ana'nın bundan haberi var mı?
  Senden haberi var mı?
  Hayır ve asla olmayacak.
  Fırlatma dizisi başlasın.
Fırlatma dizisi başlıyor.
  Geri sayım dört  üç  iki  bir.
Ana motorları ateşleyin.
Ateşleme başarılı.
  Füzeleri fırlatıyorlar!
Pekin füzesini kaybettik!
  Yok edildi, efendim.
  Tüm savunma sistemleri alarma geçsin.
  O burada.
  - Peki ya diğer ikisi?
  - Bize kapatma anahtarları gerek.
  - Menzilden çok uzaktalar.
  - Birinin onları yok etmesi gerek.
  Bu galiba ben oluyorum.
  - Efendim.
  - Ne oldu?
  Üç savaş başlığı az önce kutup buzullarından fırlatıldı.
  - Biri yok edildi.
  - Diğer ikisi atmosfere giriyor.
  - Sığınağa gitmeniz gerek, efendim.
  - Talepte bulunmadılar.
  Planları ne?
  İşte bu harika.
  - Bunu uçurabilecek misin peki?
  - Her şeyi uçurabilirim.
  Bana şu savaş başlıklarına kadar rehberlik et, yeter.
  Tamam.
  Ripcord?
  - Bol şans.
  - Teşekkürler.
  Hey.
  Bana bir iyilik yap.
  - Duke'u kurtar.
  - Tamamdır.
  Zemin basınç kaplamalı ve lazer korumalı.
  Bozuk paradan büyük bir şey zemine değdiğinde, kızarır.
  Beni ölüme terk ettin, Duke.
  Şu halime bak.
  Canavar olmanın nasıl bir şey olduğunu şimdi öğreneceksin.
  Fazla vaktimiz yok.
  Tanrım.
  Güvenlik, kumanda odasına!
  Buna basarsam, o ölür!
  Bunu kendi ablana yaptın!
  Ablamı seviyordum!
  Nasıl bir haldeydi, fikrin var mı?
  Ben ölmüştüm, sen gitmiştin.
Hiç kendini yalnız hissettin mi?
Acısıyla başa çıkmak için ona yol gösterdim.
  Ona bir amaç verdim!
  Hayatta olduğunu söylemen yeterliydi!
  'Bilim fedakarlık gerektirir.
 ' Her şeyi senin yüzünden yaptı!
  Ve senin yüzünden, Duke!
  Onu terk ettin.
  Bunu unutmayalım!
  Seni öldüreceğim, Rex.
  - Hala yaşıyor mu?
  - Şimdilik.
  Kontrolün bizde olduğunu söyledin.
  Bu olmayacak dedin!
  Olabileceğini düşünmedim.
  Programlamayı alt eden görmedim.
  Bunu onun için yaptı.
  Acı dayanılmaz olmuştur.
  Yapman gereken şey   lazer panelini yeniden dikkatlice program  Ya da bıçak sokarsın.
  İçerideyiz.
  SHARC'ları yollayın!
- 1-10 arası SHARC'lar ayrılıyor!
  - A-D arası SHARC'lar ayrılıyor!
Tam gaz ileri.
- 11-20 arası SHARC'lar ayrılıyor!
  - V, F, T  yan pozisyon.
  Pekala, çocuklar.
  Saldırı düzeni.
Yayılın.
  Joelar düzenden çıkana kadar bekleyin.
  Yakın düzen.
  İşte geliyorlar.
- Enerji topunu ateşleyin!
  - Ateşleniyor, efendim.
  - Ben yaparım!
  - Bırak onu yere!
  Seçim senin, Duke!
  Enerji topu dolduruluyor.
  Yakın düzen!
  O topun sizi açıkta savunmasız bırakmasına izin vermeyin!
Saat 10 yönünde tanımsız uçak.
Vuruldum, vuruldum!
Füze iki.
  Tüm telemetre ve itici sistemler yeterli.
- Ripcord, beni duyabiliyor musun?
  - Açık ve net.
Mach 6'ya çıktım ve çok hoşuma gitti!
  Haydi, güzelim.
  Neler yapabileceğini, göster bana.
  İki savaş başlığının koordinatları elimde.
  En yakın hedef Moskova.
  İlk önce onu vur.
  İkinci hedef Washington.
  SABAH 05:32 Bu sığınakta güvende olacaksınız.
  - Şehre düşmesine ne kadar kaldı?
  -17 dakika.
  Bundan sonrası Joelara bağlı.
  Acele edin, Sayın Başkan.
  Güvenliğinizi sağlamalıyız.
  ÜRETİCİ MARS General, motorlarımızı kaybettik.
  Tümüyle devre dışı kaldık.
  Biri o topu yok etsin!
  O denizaltıda 200 Joe var!
  Uğraşıyoruz, efendim.
  Topun kumanda odası tam şurada olmalı.
  Seni sevdiğini mi sandın?
  Onunla bir hayat mı hayal ettin?
  İkiniz de onu hak etmiyorsunuz.
  Bu kadar!
  Ölüyor!
  Sakın yapma, Rex!
  Uyan.
  Seni buradan çıkaracağım.
  Ayağa kalk!
  Benimle geliyorsun!
Ripcord, Moskova füzesi 4 dakika sonra çarpacak!
  Onu görüyorum.
  Tam önümde.
  Tekrar atmosfere girmeden önce yok et onu!
  Nanomitler yere ulaşırsa, tüm şehri yok ederler!
  Houston, bir sorunumuz var.
  Atış idaresi yok.
  Ne demek istiyorsun?
  Onları hiçbir yerde göremiyorum!
  Sesle kontrol ediliyordur.
  Ateş!
  Vur!
  Patlat!
  Silahla vur!
Hiçbir şey olmuyor!
  Bahse varım başka bir dildedir.
  McCullen, İskoç.
  Uçak Kelt diline yanıt verebilir.
  Şunu dene, şeyTeine.
'Teine'.
  İskoçya Keltçesi'nde 'Ateş' demek.
  Tamam, anladım.
 'Teine!
 ' - Savaş Başlığı 1 Sinyal Kayboldu - Aferin.
  Moskova'yı kurtardın.
  Sadece işimi yapıyorum.
  Şimdi beni Washington'a götür.
  Harika haber.
  Ona iletirim.
  - Bir Joe, Moskova başlığını vurmuş.
  - Tanrı'ya şükür.
  Ne yapıyorsun sen?
  Aman Tanrım!
  Tamamdır.
  Merhaba, Sayın Başkan.
  Bay McCullen size saygılarını gönderdi.
  Tanrım.
  Demek tüm bunların nedeni buymuş.
  Sıkı durun, çocuklar.
  Tüm silahlar topa!
  Torpidoları fırlat!
Kanat adamımı kaybettim!
  Joe denizaltısına tekrar nişan alıyor.
Hedefe kilitlendim!
Enerji topu arızası.
  Enerji topu arızası.
Top artık devre dışı.
  - Tüm sistem çöktü!
  - Tekrar etkinleştirmeye çalışıyorum!
  Şimdi öleceksin.
  Hemen fırlat!
  Buz kütlesine rota çiz!
  - Rex ve McCullen'ın peşine düşmeliyiz!
  - Rex mi?
  Scarlett, bu Duke!
  İyi görünüyor!
  Neden onunla birlikte?
  McCullen'ın denizaltısı buz kütlesine doğru gidiyor!
  Duke, arkamızda!
  Peşimize düştüler!
  - Ana, vur onları!
  - Seve seve.
  Üstadımız öldürüldüğünde sessizlik yemini ettin.
  Şimdi tek kelime etmeden öleceksin.
  İkincisi görüş alanımda.
  Alt atmosfere girmesine sadece 30 saniye var!
  Yakaladım seni!
  'Teine!
 ' HEDEF ISKALANDI - Lskaladın!
  - Alt atmosfere girdi!
Biliyorum!
  Uğraşıyorum!
  Uğraşıyorum!
  Kahretsin!
  - O herifleri atlatamıyorum!
  - Mermim bitti!
  Elimizde başka ne var?
  Ağır Lazer Topu.
  Kulağa hoş geliyor.
- Scarlett!
  - Hey, Duke!
  McCullen ve Rex'in peşinden gidiyorum.
  Çıkın oradan!
- Olmaz.
  Rip bir başlığı daha vuracak.
  - Rip mi?
  Nerede o?
  Füze yok etmek için gidiyor!
- Düşman bir Mantis peşimizden geliyor.
  - Kapıyı kapat.
  İşte buradasın!
  Biri kapaktan girdi!
  Onları vurdum!
  Duke!
  Geri geldiler!
Ateş ediyorum  3  2  1.
  Başka bir çıkış olmalı!
Alternatif rota çiziliyor.
Çarpmaya 20 saniye.
  Haydi, haydi.
  Çok yakınsın!
  Uzaklaş!
  Aslına bakarsan, tam gerektiği kadar yakın olduğumu düşünüyorum.
  Teine!
  Nanomitleri üst atmosfere götürüyor.
Ripcord!
  Çık o uçaktan!
  Neredeyse oldu!
  Kendini fırlat, Ripcord!
  Cur magh!
  Cur magh!
  Night Raven Sinyal Kayboldu Başardı.
  Gerçekten de başardı.
  Ripcord?
Ripcord?
  Ripcord!
Bana bağırmamanı rica etmemiş miydim?
  Dinleyin!
  Dışarıda hala tehlikede olan bir sürü Joe var.
  Haydi onları eve getirelim!
- İşe yaradı mı?
  - Evet, yaradı.
  Güzel.
  Çünkü galiba tutuklanacağım.
  Bir kez daha.
  Kıpırdama!
  Aynı ekipteniz.
  Tamam, tamam, tamam.
  Durumumuz nedir?
Kıç pervanesi ve sonarı kaybettik!
  Öldür onları.
  Tüm Joeları öldür.
- Buz kütlesini patlat!
  - Derhal, efendim.
  TÜM GÖREVLER İPTAL EMRİ İptal ediyorlar.
  Buz kütlesini patlatacak!
  Duke'tan tüm Joelara!
Buz kütlesi patlayacak!
  Tonlarca buz ve demir size doğru gelecek!
  Herkes geri çekilsin!
  Hemen geri çekilin!
  Kapı!
  Kapıya git!
  Koş!
  Ana, sağ salim, hemen şimdi gidebiliriz buradan.
  ROTA ÇİZİLDİ Yakalayalım şunları.
  İşte benim hatunum.
  - Kıl payı gidiyoruz!
  - O ikisinin kaçmasına izin vermem!
  Haydi, çıkın oradan!
  Snake!
Scarlett konuşuyor.
  Güvendeyiz.
Duke konuşuyor.
  Güvendeyiz.
  Yaşasın Joe!
  Artık baş başa olduğumuza göre   senin için tasarladığım özel bir şey var.
  James   birazcık acıtacak sadece.
  Bir sonraki, daha çok acıtacak.
  Nanomitler.
  Kusursuz küçük şifacılar.
  McCullenların uzun listesindeki yerimi sonunda aldım.
  James McCullen artık yok.
  Sen artık Destro'sun.
  Ne yaptın bana?
  Kobra'nın yükselişi ve ortaya çıkışı için   vakit geldi.
  Bana   Kumandan diyeceksin!
  Yüzbaşı Duke Hauser konuşuyor.
  Bordalamaya hazır olun.
Efendim?
  Durmak bilmiyorsun, Duke.
  Hakkını vermek gerek.
  Seni suya gömmemi ne engelleyecek?
  Kendi kendi koruma.
  Seni tutukluyorum, Rex.
  Sen ve hangi ordu?
  Benim ordum.
  Duke   aramızdaki savaş daha yeni başladı!
  Seni bekliyor olacağım.
  Hiç böyle bir kodlama görmedim daha önce.
  Rex onları programladığında, onların çıkarılmasını istememiş.
  Yapabileceğin hiçbir şey yok mu?
  Zaman alacak ama onları çıkaracağız.
  O şeylerin kafandan çıkardığımız an, beni daha çok göreceksin.
  Beni kurtaramazsın, Duke.
  Yaptıklarımdan sonra, kimse kurtaramaz.
  Onları sen yapmadın.
  Senden vazgeçmeyeceğim.
  - Tanrım, iyi görünüyoruz.
  - Buna alışsan iyi edersin.
  Heavy Duty, buralarda kalıcı olmanız gerektiğini düşünüyor.
  - Teklif mi ediyorsunuz?
  - İstemek gibi gelmedi bana.
  - Çünkü ekibe katılman isten  - İstiyorum.
  Ben varım.
  - Ne düşünüyorsun?
  - Çok duygusal düşünüyorum.
Tüm Joelar Mongoose Operasyonu için hazır olsun.
Tüm kara araçları, Grimm Kardeşler Üssü'nde toplansın.
Tüm Howler Avcıları, Roma Harabeleri'nde toplansın.
  Bol şans.
  Sayın Başkan, sizi görmek güzel.
  Teşekkür ederim.
  - Sağ salim dönmeniz güzel.
  - Teşekkür ederim.
  - Eve hoş geldiniz, efendim.
  - Teşekkür ederim.
  Herkese teşekkürler!
 ||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar