Tetikçiler (2012)Looper
| |
113 dk
Yönetmen:Rian Johnson
Senaryo:Rian Johnson
Ülke:ABD , Çin
Tür:Aksiyon, Suç, Dram
Vizyon Tarihi:12 Ekim 2012 (Türkiye)
Dil:İngilizce, Fransızca
Müzik:Nathan Johnson
Çekim Yeri:Thibodaux, Louisiana, ABD
Oyuncular:Joseph Gordon-Levitt
Bruce Willis, Emily Blunt,
Paul Dano,
Özet
Gelecekte geçen aksiyon gerilim filmi Looper'da, zaman
yolculuğu icat edilmiştir ancak yasadışıdır ve sadece karaborsada mevcuttur.
Mafya birinden kurtulmak istediği zaman, o kişiyi 30 yıl öncesine gönderir. O
zaman devreye Joe (Joseph Gordon-Levitt) gibi kiralık bir katil girer ve işi
gerçekleştirir. Joe gittikçe zenginleşmektedir. Hayat güzeldir ta ki mafya
Joe'nun gelecekteki halinin (Bruce Willis) geçmişe gönderilerek öldürülmesine
karar verene kadar...
Filmin senaristi ve yönetmeni Rian Johnson'dır. Filmin diğer
oyuncuları arasında Emily Blunt, Paul Dano ve Jeff Daniels da bulunmaktadır.
Ram Bergman ve James D. Stern ise filmin yapımcılığını üstlenmiştir..
Altyazı
TETİKÇİLER
Zamanda yolculuk, henüz keşfedilmedi.
Ama bundan 30 sene sonra keşfedilecek.
Çabucak yasa dışı bir hal alacak.
Yalnızca büyük suç örgütleri tarafından gizlice kullanılacak.
KANSAS 2044
Gelecekte birinden kurtulmak neredeyse imkansız olacak.
Takip teknikleri yüzünden falan olduğu söylendi.
Gelecekteki bu büyük suç örgütleri birinin ölmesini
istediğinde günümüzde Tetikçi adı
verilen özel katilleri kullanırlar.
Gelecekteki iş verenlerim hedefi uyutup bana gönderirler,
Tetikçilerine.
Elleri bağlı ve başında bir çuval ile belirir.
Ben de gerekeni yaparım.
Gümüşümü alırım.
Böylece hedef gelecekten silinmiş olur.
Ben de teknik olarak var olmayan bir cesetten kurtulmuş
olurum.
Temiz.
- Günaydın, Joe.
- Günaydın, Beatrix.
- Fransızca nasıl
gidiyor?
- Yavaş.
- Kahve nasıl?
- Yanık.
TETİKÇİLER'İN
ALAYBOZANLARI
"BURAYA" İki tane, Jedd.
Selam, Joe.
- Akşama kulübe
geliyor musun?
- Evet.
Dört tane, Jedd.
Merhaba, Hanımefendi.
Açıktan geç.
- Açıktan geç, şakam
yok!
- Bela istemiyorum
dostum.
- Uzak dur ulan!
- Annen seni çok kötü
yetiştirmiş.
Bir ara gelip ananı
motoruma alacağım ve alaybozanımı onun- - Selam, Seth.
- Selam, Joe.
- Yeni mi?
- Evet, sağ ol.
Lanet olasıca şey
çalışmıyor.
La Belle'ye mi
gidiyorsun?
- Demek jet-motor
aldın.
- Aynen.
- O şey sana kaça
patladı?
- Bu gece onunla
çıkacaktım ya.
Tebrikler, onun
yerine benimle geliyorsun.
Yapma.
- İçeriye
girdiğimizde yapma bunu.
- Hatunlar
telekineziye bayılıyor.
- Hiç de bile.
- Evet, öyle.
Ama kasıntı bir şey,
yapma.
Nüfusun yaklaşık yüzde 10'u telekinezi mutasyonuna uğradı.
İlk zamanlar herkes süper kahramana dönüşeceğini sandı.
Anca buraya kadar dönüşebildi.
Şimdi ise birkaç hergelenin bozuk para uçurarak seni
etkilediğini sanmasına yarıyor.
Bütün şehirde olduğu gibi.
Herkes zengin, ama hiçbirinin değeri yok.
- Bu gece tam
doluyuz, Joe.
- Kuliste kimler var
diye bakıp çıkacağız.
- Alaybozanlarınız
yanınızda mı?
- Sence yanımda mı?
Joe ile birlikteyim, bir
bakıp çıkacağız.
- Suzie?
- Selam.
- Bu gece çalışıyor
musun?
- Evet.
Bu gece başka bir tetikçi
ile anlaştım.
Tatlım, çalışmak
zorundayım.
Gel.
- Ne oldu?
- Zach, Abe ile
içeride.
- Niye?
- Döngüsünü kapattı.
Harbi mi?
Bize Tetikçi denmesinin bir sebebi var.
Gelecekten gelen çöpü boşaltma işine imza attığımızda kesin bir şartı da kabul etmiş oluruz.
Zaman yolculuğu gelecekte yasadışı.
İşverenlerimiz sözleşmelerimizi bitirmek istediğinde bizimle ilişkili olduklarına dair her kanıtı
da silmek isterler.
Eğer bundan 30 yıl sonra da hayatta olursak yaşlı halimizi bulurlar, bize geri gönderirler.
Biz de normal bir iş
gibi onu öldürürüz.
Buna "döngü kapatmak" denir.
İkramiyeni altın olarak alırısın.
El sıkışıp
sözleşmenden muaf olursun.
Gelecek 30 yılın keyfine varırsın.
Bu iş ileriyi düşünen insanlara göre değildir.
Kutluyor muyuz?
Önüne bak!
Siktir.
Tanrım!
Siktir, Joe!
- Günaydın, Joe.
- Seni gördüğüme
sevindim, Beatrix.
Tebrikler.
Bu "döngü
kapatma" bu ay dördüncü mü oldu?
Döngü kapandı.
Hadi bakalım!
Döngü kapandı bebeğim!
Geliyorum!
Seth?
Tanrım.
- Her an
gelebilirler, yoksa geldiler mi?
- Kimler?
Tanrım!
Tanrım, Joe!
- Ne yapıyorsun?
- Silahını ver.
- Evet, haklısın.
- Gel, pencereden
uzak dur.
- Sessiz ol.
- Beni saklayacaksın
değil mi?
- Ne yaptın?
- Tanrım.
Bu bir kabus.
Gerçek bir kabus.
Ne yaptığını anlamıştım, neden sordum bilmiyorum.
Ne yaptın?
Şarkı söylüyordu.
Kafasında çuval vardı
ama duyabiliyordum.
Hafızamın
derinliklerinde, karanlık bir odada annem
bana bakarken bu ezgiyi söylerdi.
Onun kendim olduğunu
anladım.
Joe, yapamadım.
Yapamadım.
Görmeliydim.
Bana her şey anlattı.
Gelecekte korku salan
yeni bir patron gelmiş ve bütün
döngüleri kapatıyormuş.
Yağmur Getiren
diyorlarmış ona.
Bunu o söyledi.
Sonra da benden
sigara istedi.
Ben de onu çözdüm, o
da bana baktı.
Sonra koşmaya başladı.
Elimde alaybozanım
vardı.
15 adım sonra
menzilimden çıkacağını biliyordum.
Göz açıp kapayana
kadar gitmişti.
Arkasından baka
kaldım.
Buna "döngüyü salmak" deniyor.
İyi bir şey değil.
Ne yapacağım?
Tek arkadaşım sensin,
Joe.
Bana yardım etmelisin.
Buraya gelerek
aptallık etmişsin.
Burada kalamazsın.
Sana biraz para
veririm, tek yapabileceğim bu.
Joe, para mı?
Nereye gideceğim ki?
Şehirden giden bir
trene binersin.
Kımıldama.
- Corto'ya söyle
dışarıyı kollasın.
- Pencereye bak.
- Kid Blue geldi Joe!
Aç kapıyı!
- Bir dakika!
- Aç şu lanet kapıyı!
- Sana yardımım
dokunmaz, Seth.
Beni saklamalısın
Joe, lütfen.
Sakla beni.
Tanrım, lütfen.
Bana biraz zaman
kazan sonra gideceğim, lütfen.
- Kapıyı mı
kırdıracaksın bana?
- Az dayan!
Lütfen.
Gel.
Hadi, Joe!
Aç şunu!
Tanrım!
- Açman uzun sürdü.
- Bu kadar yakışıklı
olmak kolay mı sandın.
Biz Abe ile konuşmaya
giderken Tai de senin daireni araştıracak.
- Kutuda kahve var.
- Eyvallah.
İki dakika bekleyin!
Senin gibi ezikler
neden alaybozan kullanıyor biliyor musun?
Çünkü 15 metreden
uzak hedefleri vurman imkansızdır.
Ama yakındakini de ıskalamak
imkansızdır.
Tam da korkak
tavuklar için.
Bu onun gibi değil.
Bunun menzili fazla, isabet
oranı yüksek.
Kid, şununla oynamayı
bırak.
Diğer ayağını da
vuracaksın.
- Siktir!
- Ne oluyor lan orada?
- Nasıl gidiyor Abe?
- İyi.
Diğer ayağını da vurmadın,
değil mi Kid?
Geri zekalı.
Pekala.
Büyük büyük dedem,
büyük dedeme "Erkekler örümcek gibidir" dermiş.
- Bu da dikkat etmen
gereken ufak bir tanesi.
- Pek katılmıyorum.
Sahi mi?
Büyük büyük dedem ne
bilsin zaten.
Bu adam gelecekten.
Çete tarafından Tetikçileri yönetmesi için gönderildi.
Kısa zamanda Tetikçilerin başındaki güçlü adam olmak geçmişe gelen Abe için bile
kolay olmuştu.
Şimdi ise şehri o yönetiyor.
Diğer şehirlerde
olduğu gibi.
Etkileyici.
Şu gerdanlık gibi
şeye nasıl dayanıyorsun?
- Bağcık mıydı?
- Kravat.
Çok saçma.
- Kıyafet kuralımızın
olmadığını biliyorsun?
- Moda işte.
Bilirsin, yok
bilmezsin.
Senin gibi giyinen
adamların olduğu filmler bir başka
filmin kopyasıdır.
Şu lanet 20.
yüzyıl filmlerin
taklitleri.
Yeni bir şeyler dene.
Boynuna parlak plastik
şeyler tak - Yeni bir şey yap.
- Peki.
- Sohbetine doyum
olmuyor, Abe.
- Seni severim, Joe.
Seth'in sana
uğradığından eminim.
Bu konuda bir şeyler
yapacağız.
Seth mi?
Elini çekiç ile
ezeceğimi düşünüyor olabilirsin.
Kötü bir şey bu.
Ama ortamı
sakinleştireyim.
Böyle bir şey
olmayacak tabii.
Yapacağım şey, sadece
biraz konuşmak olacak.
Kısa bir konuşma.
- Ve arkadaşını ele
vereceksin.
- Arkadaşımı mı?
- Affedersin, kafam
karıştı.
- Açıklayayım o zaman.
İşe aldığım en genç
Tetikçi sensin.
İlk başlarda çok
salak görünüyordun.
Alaybozanın boyundan
büyüktü.
Seni işe alışımızı
hatırlıyorum.
Ama neredeydik
unuttum.
- Saatçi.
- Evet, aynen.
Bizim dükkanda olay
çıkarıyordun.
Seni yakaladılar, bir
çocuktun ama vahşi bir hayvan gibiydin.
Bir gözünü saçın
kapatıyordu.
Bana tek gözle baktın.
Görebiliyordum.
Televizyondan izler
gibi görebiliyordum.
İleride hayatının
nasıl berbat bir hal alacağını görebiliyordum.
Nasıl kötüye
dönüşeceğini.
Ben de bunu
değiştirdim.
Seni temizledim, eline
bir silah verdim.
- Senin olanı sana
verdim.
- Bunun için
minnettarım, Abe.
Senin olanı sana
verdim.
O çocuğu hatırlıyorum.
"Benim olan için
kimi feda ederim?
" diye kendine soracak olursan bence bu sorunun en güzel cevabı
"Seth" olur.
Seni ne kadar
tanıdığımı göstereceğim.
Seni kıracak değilim.
Sadece hatırlatmak
istiyorum.
Gümüşlerinin yarısını
biriktirdiğini biliyoruz.
Akıllıca bir şey, bunu
yasaklayan kurallar yok.
İşten ayrılınca deniz
aşırı ülkelere gideceksin, değil mi?
- Çin'e mi gideceksin?
- Fransa'ya.
Fransa demek.
Ya adamı ele
verirsin, ya da gümüşlerinin yarısını.
Seth için kendini
ziyan mı edeceksin gerçekten?
- Onu öldürecek
misiniz?
- Gerekmedikçe hayır.
Gelecekteki sonuçları
çok büyük olur.
Ona yapacaklarımız
tehlikeli olacak tabii ki ama onu
öldürecek kadar değil.
Gelecekten gelen bir
adam çok serbest kalırsa- Zaman yolcuğu denen olay adamın beynini yumurta gibi
haşlar.
Neden Fransa?
- Fransa'ya gideceğim.
- Çin'e gitmelisin.
Fransa'ya gideceğim.
Geleceğinden
geliyorum, Çin'e gitmelisin.
- Fransa'ya gideceğim.
- Bence Çin'e- Evdeki
kasamda, halının altında.
Şifresi 6742.
Benimle aşık atma.
Bir saat buralarda
oyalan, Joe.
Bizdensin.
Doktoru çağırın.
15 DAKİKA SONRA WIRE
SOKAK 75 NUMARADA OL Bekleyin!
Bekleyin!
Durun, bekleyin!
Annemin yüzünü
hatırlayamıyorum.
Ellerinle saçlarımı
okşardı.
Bu şekilde.
Bu gece en iyi
arkadaşımın ölmesine izin verdim.
Gümüş için.
- Siktir.
- Evet.
Siktir.
Üzgünüm.
Sana biraz para
vereceğim.
Çok gümüş biriktirdim.
Yarısını sana
vereceğim.
Çocuklarını iyi
yetiştirmen için.
Gümüşünün yarısını
bana mı vermek istiyorsun?
Sana borçlu kalamam.
Benim kendi işim var.
Senin de kendi işin.
Benim için
endişelenmen çok hoş ama ben böyle iyiyim.
Aramızdakiler böyle
devam etse olmaz mı?
- İstediğin bu mu?
- Evet.
Siktir!
24 tane var.
Bir tur daha atarsak bitecek.
Kahretsin!
Dinle Kid, özür
dilerim!
Abe'ye söyle
düzelteceğim.
Onu bulacağım.
Döngümü bulup
öldüreceğim.
1.
YIL ŞANGAY 3.
YIL 6.
YIL 10.
YIL 23.
YIL 25.
YIL 30.
YIL Siktir!
- Aspirin var mı?
- Evet.
Hepsini alayım,
lütfen.
Ceketini de.
Ne yapıyorsun?
Ne yapıyorsun, Joe?
Sana kaçmanı söyledim.
Yapma, seni salak.
Acele edin.
Bu hafta kaçan ikinci döngü bu.
Beni mahvedecek.
Siktiğimin Kid
Blue'su.
Sikeyim.
Seni geri zekalı mal.
Bir trene binmiş
olabilir.
Geçen her saniye
aleyhimize işliyor.
Yürüyün!
- Mal herif.
- Düzeltebilirim.
- Onu bulabilirim.
- Evine git!
Bırak da yetişkinler
halletsin.
Küçük Blue!
Seni yaşlı piç.
Nereden bulacağım
seni şimdi?
YAZILIYOR BEATRIX Kahve?
Lütfen.
Sade olsun.
Biraz da su istiyorum.
Başka bir şey?
- Bir şey yer misin?
- Sipariş verdim ben.
- Pirzola ve yumurta.
- İki pirzola ve
yumurta hemen geliyor.
- Acıtmış olmalı.
- Hatırlayacağından
emin değildim.
Hatırlayabildim.
Zekice.
Hafta sonları çalışan
başka bir kız daha var burada.
- Jen mi?
- Aynen.
Adında daha az harf
var.
Daha iyi olurmuş
aslında.
- Buyurun.
- Teşekkürler.
- Fransızca nasıl
gidiyor?
- İyi.
Çince öğrenmek nasıl
peki söyleyecek misin?
Fransızca öğrendiğime
hiç pişman olmadım.
Bacaklarının arasında
bir silah olduğunu biliyorum.
Olmadı mı?
Yakında öğrenirsin.
Açıkça.
Tamam dinle.
Senin için zor bir
durum.
İkimiz de nasıl
olacağını biliyoruz.
Seni canlı bir
şekilde bu kasabada serbest bırakamam.
Bu benim hatayım.
Kendim kazandım.
Sen kendi hayatını
yaşadın.
Yaşlıların yapması
gerekeni yap ve öl.
Hayatımdan defol git.
Neden bacaklarının
arasındaki silahı çekip kendin yapmıyorsun?
Evlat.
Gözlerine bakmak çok
zor.
- Çok garip.
- Geçmişteki yüzün.
- Evet.
- Nasıl olacağını
biliyorsun yani?
Bunları zaten ben
olarak yaşadın mı?
Zaman yolculuğu
hakkında konuşmak istemiyorum.
Konuşmaya başlarsak
bütün gün burada olacağız.
Grafikler ve çubuklar
hakkında konuşacağız.
Önemi yok.
Kendime zarar
verdiğimde senin de vücudun etkileniyorsa
yaptıklarım da anılarını değiştirmeyecek mi?
Önemi yok dedim!
Anılarım bulanık.
Sis gibi.
Anılarım gerçek
anılar.
Mümkün olan tek
olasılıkları var.
Olma ihtimaline göre netleşiyor veya bulanıklaşıyorlar.
Şimdiki zaman
geldiğimizde ise tekrar netleşiyorlar.
Sen yapınca ben
hatırlayabiliyorum.
Acıtıyor.
- Yani biz ayrı olsak
bile, ben bir şey yapınca hatırlıyor musun?
- Evet.
Ama bu dediğin
karmaşık bir mekanizmanın kesin tanımı.
Çok karışık.
Bildiğim iki şey var.
Aklından geçenler ve yine de onunla tanışacak olman.
Kiminle?
Hayatını kurtaracak.
Uzun bir süre
çocuğumuz olacağını sandı.
Çok iyi bir anne
olurdu.
- Çok istemişti.
- Evet ama o Nasıl Hayatımı
kurtaracağını mı söyledin?
Evet.
Şu hayatına bir bak.
Katilsin, keşsin.
Çocukça bir
zihniyetin var.
Benim olan.
Benim hayatım
seninkini kurtarıyor, sen de "nasıl" diye mi soruyorsun?
Esas soru
"neden" olmalı.
Neden birisi hayatını
feda etmeli?
Neden birisi kendini
harap etmeli?
Kes şu saçmalıkları.
Hayatımın
kurtarılmaya ihtiyacı yok.
Kapa şu çeneni evlat.
Çok bencil ve
aptalsın.
O seni iyileştirecek.
Seni Onun sevgisini çekeceksin.
Bir sünger gibi.
Geçmişi temizlediğini
düşüneceksin.
Güvende olduğunu.
Dün.
Dün ne?
Bundan 30 yıl sonra
dün.
Hatırlayabiliyorum.
Senin değersiz
hayatını kurtaran o güzel kadına neler
olacağını anlatacağım.
Yağmur Getiren'i
duydun mu?
Evet.
O gece Seth
söylemişti.
Gelecekteki yeni
patron.
Terör estiriyormuş.
Evet, terör devri.
Toplu infaz.
Yoksul temizleme.
İstediği her yerde.
Efsaneye göre Yağmur
Getiren birden belirmiş.
5 büyük sendikanın
kontrolünü sadece 6 ayda ele geçirmiş.
- Bunu yapmak için
ordu gerek.
- Ama onun hiç ordusu
yokmuş.
Efsaneye göre
yalnızmış.
- Yapayalnız.
- Nasıl yapmış peki?
Orası muamma.
Ne bir fotoğrafı var
ne de bir ipucu.
Delice.
Yapay bir çenesi
varmış.
Annesinin ölümüne
tanık olmuş.
Eski Tetikçiler
arasında dolaşan bir söylenti işte.
Yaptığı ilk iş
döngüleri kapatmak oldu.
Hepsini.
Bu ne biliyor musun?
Bu sayılar?
Evet, bekle.
Ağır ol.
Joe, bu bizi doğrudan
Yağmur Getiren'e götürecek.
Hastane kayıtlarında
geçiyor.
Yaz bunu.
07,153,902,935.
Yağmur Getiren'i
bulmamıza yarayacak olan bilgi bu.
O burada.
Şu an burada yaşıyor.
Bu bölgede.
Bu bilgiyle onu
bulacağım.
Sonra da öldüreceğim.
Böylece karımı
öldürmelerini engellemiş olacağım.
Seni de sikeyim.
Karını da.
- Hiçbiriniz beni
ilgilendirmiyor.
- Bunlar senin başına
gelecek.
Senin başına geldi.
Benim başıma gelmek
zorunda değil.
Saatinde fotoğrafı mı
var?
Dur bakayım.
Fotoğrafı göster!
Onu görür görmez
ondan uzaklaşırım.
Başka birisiyle
evlenirim.
Söz veriyorum!
Fotoğrafı görürsem
tüm o beynindeki bulanık anıların kaybolur, değil mi?
Kadın gitmiş olur.
Ondan vazgeçersen, güvende
olur.
- Vazgeçmek mi?
- Evet.
Vazgeç ondan.
Senin yüzünden ölmüş.
Seninle tanışmaz, güvende
olur.
Anlamıyorum.
Ondan vazgeçmek
zorunda değiliz.
Vazgeçmeyeceğim!
Onu kurtaracağım!
Tarlalara git!
Orada izini
kaybettirebilirsin!
Trene bin ve şehirden
uzaklaş!
Herkes ne yapıyor
böyle ya?
İşaretimi
bekleyecektiniz!
- Arka tarafta!
- Pencereden kaçtı!
Siktir!
Onu canlı istiyorum!
Hadi!
Sikeyim!
Hadi ulan!
Amına koyduğumun
aleti, hadi!
Takip cihazını
getirin.
Siktir!
Hadi tatlım, kalkma
vakti.
Beni dinle göt herif!
Geçen sene üç evsiz vurdum
ve gömdüm.
Dokunaklı hikayelerin
umurumda değil.
Bu hafta onlardan çok
duydum.
Para da vermem.
Yüzünü bir daha
görürsem, seni ortadan ikiye ayırırım.
Demek onu buldun.
Seth'in jet-motorunu takip
etmen akıllıcaydı.
Onu yakalamak için ekibi
topladın.
- Tekrar yapabilirim.
- Tekrar sıçabilir
misin?
Sahi mi?
Sana yeterince şans
verdim, Kid.
Daha fazla sıçış
planı kaldıramam, kovboy.
Silahını masaya koy.
İyi iş yapabileceğimi
ispatlamak istedim.
Tek istediğim buydu.
Bu benim her şeyim.
Lütfen bir şan daha
ver.
Onu canlı getireceğim.
Onu tutarım.
Kafasına mermiyi sen
sıkarsın.
Hayır!
Bırakın!
Kim var orada?
Olduğun yerde kal.
Ateş ederim.
Dur!
Dur olduğun yerde!
Durmanı söyledim!
Dursana!
DİLSİZE YARDIM EDİN Çok
ağrıyor!
Başım!
Işığa bak!
Bana bak!
En son ne zaman
damlattın?
- Damla mı?
- Damla.
Bir gün oldu.
- Bir gün mü?
Vay be.
- Bacaklarımı
hissetmiyorum.
Bağımlısın seni aptal
keş.
Yardım etmelisin.
Ölüyorum.
Susadım.
Su!
Su!
Susadım.
Cid.
İçeri geç tatlım.
- O adam kim?
- Berduşun teki
tatlım.
- Hayır, değil.
- Öyle mi?
Ayakkabıları çok
parlak.
Çok akıllısın,
maymuncuk.
- Hasta mı?
- Evet.
- İyileşecek mi?
- Evet.
- Söz mü?
- Uyu artık bebeğim.
- İyi geceler tatlım.
- iyi geceler, Sarah.
Onu ilk gördüğüm an.
Onu ilk gördüğüm an.
Bana bak.
Hayır.
Onu ilk gördüğüm an.
Onu ilk gördüğüm an.
Günaydın, maymuncuk.
Yiyecek bir şeyler
ister misin?
Adam uyanmış.
- Artık bizimle mi
kalacak?
- Hayır.
Bırak onu.
- Temizlemeyi
bitirmedim.
- Bırak yere.
- Nasıl hissediyorsun?
- %30 iyi diyebilirim.
Yavaş oluyor ama
hafta sonuna kadar %50 olursun.
Ölüyorsun diye seni
aldım.
Ölmediğine göre sabah dinlenmen bitince çiftliğimden gitmeni
istiyorum.
- Bunu yapamam.
- Pardon?
Biraz daha kalacağım.
- Bana uymaz.
- Üzgünüm.
Ben de üzgünüm.
Sabah dinlenmen bitince
çiftliğimden gidiyorsun.
Gitmiyorum.
Çiftliğimden defol.
Onunla sadece aptal
evsizleri korkutabilirsin.
Bu Remington 870, tek
atışta seni ortadan ikiye böler.
İkiye böler, evet.
Elinde bir silah var.
Korkmadığımı söyledim.
Bana silahını
betimliyorsun.
Korkmadığım bir şeyi.
Havaya ateş ederek
beni korkutacağın mı sanıyorsun?
Beni öldürecek olsan ölmeme
izin verirdin.
- Hayatını kurtardım
diye zayıf mı oldum?
- Ne seni ne de
oğlunu tehdit etmiyorum.
Senin çiftliğinde
durmalıyım.
Temasta bulunmalıyız.
Dışarıda duracağım.
Yapmanı istediğim bir
şey var.
Daha sonra yapmak
zorunda kalma.
Evinizin haritada
işaretli yer olduğunu doğrulayın.
- Doğru yerde miyim
bilmek istiyorum.
- Nedir bu?
- Harita.
- Evet bu benim evim.
Neden işaretli?
Pekâlâ.
Bir önemi yok.
Bir saat içinde
samanlıktan çıkacağım.
Lazım değilse eğer bu
tenekeyi alıyorum.
Buna nerede su
doldurabilirim?
Bu sayıları nereden
buldun?
Bir şey ifade ediyor
mu?
Ne oldu?
Haklıydın.
Ben bir katil değilim.
Seni öldürmeyen bu
kaya tuzunu suratına sıkmaktan çekinmem.
Şimdi cevap ver.
Kimsin sen ve
çiftliğimde ne arıyorsun?
Tamam.
Zamanda yolculuk, henüz
keşfedilmedi.
Ama bundan 30 sene
sonra keşfedilecek.
- Suç örgütleri
tarafından kullanılacak.
- Tetikçi misin sen?
Şehre geri dönemem.
Çünkü patronum Abe beni veya onu 7/24 aramakla meşgul.
Elimdeki tek şey o
harita.
Üç ev işaretli.
Bir tanesi burası.
Buraya gelecek
biliyorum.
Tetikçileri biliyor
musun?
Ne yaptıklarını?
Oğlumun Yağmur
Getiren olduğunu sandığı için onu
öldürmeye buraya mı geliyor yani?
Yağmur Getiren'i
öldürdüğünde ne olacak?
Yağmur Getiren'i
öldürürse geriye gönderilmiş olmayacağını
düşünüyor.
Yani kaybolup gidecektir.
Belirdiği gibi
kaybolacaktır.
Karısına dönecektir.
Kaçmasına izin
verdiğin bu adam kim?
- Gelecekten öyle
birisi mi?
- Birisi işte.
O sayıların ne anlama
geldiğini biliyor musun?
Bu Cid'in doğum günü,
bu da doğduğu hastanenin kodu.
Bu hastanede o gün başka
kaç çocuk doğdu?
- İki tane mi?
- Olabilir.
Bu haritada o üç
çocuğun evi işaretli.
Birisi Yağmur
Getiren, ama hangisi bilinmiyor.
Ne yapacak?
Tanrım.
Gerçekten bunu
yapacak mı?
Bunu düzeltmek için
yapıyor.
Düzelteceğini
düşünüyor.
Buraya geldiğinde onu
durduracak mısın?
- Sana güvenebilir
miyim diye soruyorum?
- Bana güvenmen
umurumda değil.
Oğlun umurumda değil.
Bu adamı öldürürsem hayatımı
geri kazanacağım.
İki çocuğu
öldürdükten sonra buraya gelecek.
Benimle yüzleşmeyi erteliyor.
Bu lanet mısır
tarlası görüşümüzü kesiyor.
Kimse görmeden eve 15
metre yaklaşabilir.
Tarlayı yakmak
mantıklı olacaktır.
Samanlıkta yeterince
benzin var mı?
Hayır, mısır tarlamı
yakamazsın.
- Yarısı kurumuş
zaten.
- Gelecek yılın
tohumu onlar.
Öyle bir şey
yapmayacaksın.
Kafayı mı yedin?
İstediğin şeyi kullan.
İstediğin yere yerleş.
Ama Cid ile konuşmanı
istemiyorum.
Oğluma ben bakarım.
Sen etrafa bak.
Anlaşma böyle.
- Bana uyar.
- Güzel.
Tamam, düzgün dur.
Çiftlikte enfeksiyon kapmak
kolaydır.
İyileşmeye başladı.
Korkak.
Ben burada sen
içerideyken nasıl haberleşeceğiz?
Samanlıkta yemek zili
var.
Birisi yaklaşırsa
çalarsın.
Yemek zili olmaz.
İkaz cihazı veya
telsiz gibi bir şey lazım.
Olduğunu sanmıyorum.
Ama bakarım.
Cid.
- Matematik dersi
nasıl gidiyor?
- Adama yardım etmek
istiyorum.
- Nasıl yardım
edeceksin?
- Oyuncaklarımla.
Olmaz.
Beni dinle.
O adamdan uzak
durmanı istiyorum, tamam mı?
Onun işine karışma, benim
yanımda dur.
İyi biri değil mi?
Göreceğiz bakalım iyi
mi.
Benim yanımda olmanı
istiyorum.
Aferin oğluma.
Şu pili versene.
Geldiğini duyarsan
söyle.
- Ne yapıyorsun?
- İletişim için.
Daha güçlü yapmak
gerek ama.
- Nasıl yapacağız
peki?
- Daha iyi pille.
Zekice.
İnsanları öldürüyor
musun?
Öldürüyorum diyelim.
- Silahınla mı?
- Evet.
- Benimki gibi bir
silah ister miydin?
- Evet.
Onunla ne yapardın?
Sırıkla atlama mı?
Senden daha büyük o.
Kötü şeylerin
olmasını engellerdim.
Ne zamandır annenle birlikte
çiftliktesiniz?
O değil.
Ne değil?
Sara bilmiyor.
Ama ben gerçek annemi
hatırlıyorum.
Ben bebekken olanları
durduramadım.
Neyi durduramadın?
Annemin cinayetini
durduramadım.
Gördüm, ama
durduramadım.
Yeterince güçlü
değildim.
- Bunu annenle
konuşmalısın.
- O benim annem değil.
Yalan söylüyor.
Şehrin batı tarafına
lağım kanalının çıkışında görülmüş.
Hareket halinde.
Şehrin batı tarafında Kelvin sokak.
502, Alley Dorsey.
O şeyi yerinden
pullukla falan çıkaramaz mısın?
Tabi.
Bak şey buldum.
Samanlıkta bulduğum parçalardan
bir cihaz yaptım.
Al.
Bir şey görürsen
üstüne basarsın.
Ne zaman?
Dün akşam beni
uyandırdı.
Sana söylediğimi
söyleme ona.
Annesi olduğunu
söylemiştin.
Evet.
Olmadığını söyledi.
Öyle mi dedi?
Evet.
- Senin oğlun değilse
kimin oğlu?
- Benim oğlum.
Cid'i 22 yaşında
doğurdum.
Ama şehirdeki
hayatımı sonlandırmak istemedim.
Onu buraya, çiftliğe
bıraktım.
Nasıl yaşadığımı
gören kız kardeşim onu aldı.
Onu kız kardeşim
büyüttü.
Onu sevdi.
Cid de ona anne dedi.
Nasıl öldürüldü peki?
- Tanrı aşkına.
- Hatırlıyor.
Onunla konuşmalısın.
Sana tek bir şey
söyledim: Oğlumdan uzak durmanı!
- Silahımı sordu.
- Uzak dur ondan!
Oğlumdan uzak dur
işte ulan!
56 nereye?
Güzel.
Çok akıllısın.
- 21?
- Ne kadar süre
uymadan durabilir?
Bilmem.
Bir süre.
Güzel bir soru.
21 nereye söyle
bakalım?
Güzel.
- 32?
- Joe'ya nöbette
yardım etmelisin.
- Joe mu?
- Her zaman uyanık
kalamaz.
Bu bizim işimiz
değil, tamam mı?
- Bizi güvende
tutuyor.
- Tamamla şunu
bakalım.
32 nereye?
Bunu bildiğine eminim.
- Hayır.
8 kere 3 ne eder?
- 32.
- 8 kere 3 ne eder?
- 32.
8'leri say bakalım.
8, 16 - 32.
- Mola mı istiyorsun?
Hayır.
Niye o zaman olması
gereken yere koymuyorsun.
- Mola veriyoruz.
- Sen koruyamadığın
için o bizi koruyor.
- Ondan uzak durmanı
söylemiştim sana.
- Ben bir şey
yapmadım.
- Beni aptal mı
sanıyorsun?
- Ne olmuş?
- Sana söyledim.
- Ne olmuş?
Ne dediysem onu yap
Cid!
Ne yapacağımı
söyleyemezsin çünkü sen annem değilsin!
Annem değilsin!
Yalancısın!
Yalan söylediğin için
öldürüleceksin!
- Cid, sakin ol.
- Senden nefret
ediyorum!
Yalancı!
Bana yalan söyledin!
Nefret ediyorum
senden!
- Nefret ediyorum
senden!
Yalancı!
- Sakin ol.
Yalancı!
Yalancı!
Annem değilsin!
Yalancısın!
Annem değilsin!
Senden nefret
ediyorum!
Yalancı!
Özür dilerim.
Sorun değil tatlım.
Ha siktir.
İyi akşamlar bayan.
İyi akşamlar.
Nasıl yardımcı
olabilirim?
Geç saatte geldiğim
için kusuruma bakmayın.
- Akşam yemeğinizi
bölmüyorumdur umarım.
- Hayır, sorun değil.
Bütün gün boyunca
güneş altında diğer çiftlikleri dolaştım.
Burayı da bitirip
yarın tekrar uğramayayım dedim.
Olay nedir?
Yalnız mısınız,
hanımefendi?
- Kocam her an
şehirden dönebilir.
- Bunu duyduğuma
sevindim.
Bir bardak su rica
edebilir miyim?
Getireyim.
Bardak da sizde
kalsın.
Aslında hanımefendi bugünkü işimi yapabilmem için beni içeriye
almanız gerekecek.
- Sorun olmayacak.
- Ne için olduğunu
söyleyecek misiniz?
Söyleyeceğim, evet.
Girebilir miyim?
Hanımefendi?
Bu adamı gördünüz mü?
Gençmiş, görmedim.
Babasını da arıyoruz.
Birbirlerine benziyorlar,
50'li yaşlarda.
Birlikte hareket
ediyor olabilirler.
Tanıyabildiniz mi?
Hayır.
Sizde kalabilir.
Çocuklarınız
babalarıyla mı?
- Tek oğlumuz var.
- Kaç yaşında?
On.
Önce samanlığı sonra
da evi göstereyim.
Sonra da gidersiniz.
Samanlığı zaten
kontrol ettim.
Kusura bakmayın.
Eve bakalım bir de.
- Oğlunuz 10 yaşında
mı demiştiniz?
- Evet.
Bir de kocanız var.
Ofise bildirmen
gerekiyor.
Çocuğun babasıyla
birlikte olduğunu söylediniz.
Ne zaman gelirler?
Bilemeyeceğim.
Lanet olası alet.
Sinyal alamıyorum.
Lanet olası.
Tamamdır, oldu.
- Bu adam tehlikeli
midir?
- Mesleği adam
öldürmek.
Soğuk kanlı bir
katildir.
Patronum şehrin
yarısına onu aratıyor.
Şehrin yarısı ve bana.
Onu bulursan ödülü de
büyük olur.
Dünyanın parası.
- Bir düşünün derim.
- Olur.
Pekâlâ.
Üst katı da gösterin.
Ev eskiyor.
Dedem bu tüneli
isyanların sıklaştığı zamanlarda kazmış.
- Büyük annem
delirdiğini sanmış.
- Sağ olsun dede.
- O adam da kim?
- Onu tanıyor olmam biraz
komik.
Adı Jesse.
Severim onu, iyi
adamdır.
Beni bulamayınca
gidecektir.
Annene zarar vermez.
Yani Sara'ya.
Senin annen nerede?
Benim annem mi nerede?
Beni bıraktı.
Senden daha gençtim.
Evsizdik, o da
yalnızdı.
Uzun bir süre ilaç
kullanarak aptallık ettiğini düşündüm ama
şimdi çok yalnız olduğunu anlıyorum.
Sahip olduğu buydu.
Beni dilencilere
sattı.
Oradan kaçtım ve bir
trene bindim.
Boş bir vagonda oturduğumu
hatırlıyorum.
Beni alan o adamları
tekrar tekrar öldürdüğümü hayal ettim.
Anneme ulaştığımda hüngür hüngür ağladığımı, onu kurtardığımı.
Ama kurtaramadın mı?
Hayır.
Ama şehir beni buldu ve
elime silah verdi.
Benim olanı bana
verdi.
Kendinin olanı elinde
tutmak için bir yol arayan adamlar.
Bu da öyle birisi
işte.
Sarah'nın
öldürülmesine izin vermem.
Sanırım gitti.
Sara!
Gel bebeğim.
- Hepsi fahişe.
- Sahi mi?
Boydan boya bütün
sokak.
- Selam, Joe.
- Kontrol etmek
istersen ayarlayabilirim.
Ayarlarım ama görmek
istediğini göremezsen geri ödeme yapmam.
Ne?
Ne oldu?
Gayet başarılı.
Şehirdeyken genç
elemanlar beni etkilemek için çeyreklik
uçururlardı.
Telekinezi olduğumu
kimseye söylemedim.
Ben de çeyreklikleri
yere düşürürdüm.
Bir tanesi parayı
kaldırmak için kasmaktan kıpkırmızı kesilmişti.
O sensin.
Senin döngün.
Bana yalan söyledin.
O adamı öldüreceğini
söylediğinde yalan söylemediğini biliyorum ama.
Kendini.
O gelen adamdan Cid'i
korudun.
Evet.
Aslında - O seni kurtardı değil mi?
- O beni kurtardı,
evet.
O İyi bir çocuk.
Evet, öyle.
Kız kardeşimin
ölümünden sonra geri geldiğimde iki yıl
sonra onu ilk defa verandada otururken
gördüğümü hatırlıyorum.
Ağlamaya başladım.
Haber geldiğinde şehirde
bir partideydim.
Saçma bir parti
elbisesi giyiyordum.
Yaptığım onca saçma
şeyler.
Beni hatırlayacağını Beni hatırlayacağını sanmıyordum.
Ama Bana o bakışı
Onu terk etmiştim.
Bebeğimi terk
etmiştim.
Şehirde bir sürü adam
görüyordum.
Gözlerine baktığımda,
hepsi yolunu kaybetmiş gibiydi.
Beni sevsin ya da
sevmesin.
Elimden geldiğince
onu yetiştireceğim.
Elinden tutan birisi
olacak.
Güvende olacak.
Asla yolunu
kaybetmeyecek.
Merhaba, Joe.
Jesse?
İndir silahını, bırak
onu.
Sarah, Jesse bildiğim
en iyi nişancıdır.
Koltuğa otur ve
aptalca bir şey yapma demek oluyor bu.
Geliyor, döngüm buraya
geliyor.
Seni götürmem gerek.
948 tane saf gümüş
külçem var.
Döngümü kapatınca
Abe'e uğrarım.
Bana ne verirse
seninle bölüşürüm.
Planın bu mu?
- Tamam hepsini
alırsın.
- Hayal mi görüyorsun
sen?
Artık hiçbir şeyi
düzeltemezsin.
Abe'in bir adamını
öldürürsen, senin peşini ölene dek bırakmaz.
Hemen gidiyoruz.
Kamyonetime biniyorsun
ve gidiyoruz.
Üzgünüm.
Yağmur Getiren.
Cid!
Cid!
Aman Tanrım!
Cid.
Bu o!
Ne o telekinezi
ucubesi falan mı?
Biliyordun!
- O silahla ne
yapacaksın?
- Kız kardeşin nasıl
öldü?
Nasıl öldü?
!
Ona da böyle mi oldu?
Onu da böyle mi
öldürdü?
!
Hayır!
Dinle, kitaplığa
tırmanmıştı, geriye doğru düştü.
- Çok korktu ve
patladı.
- Tanrım.
Bir gün kontrol
etmeyi öğrenecek.
Neler yapacağını
biliyorum!
Kontrol etmeyi
öğrenirse, iyi bakılarak büyütülürse.
İyi biri olarak
yetişirse.
Yetişmeyecek.
Joe, uzak dur ondan!
Cid!
Cid, Joe'dan uzaklaş!
Geçti bebeğim.
sorun yok bebeğim.
Şimdi iki şey
gerçekleşti.
Döngüm Cid'in aradığı
çocuk olduğunu öğrendi.
Ve beni arayanlar burada
olduğumu öğrendi.
Her ikisi de 15
dakika içinde ana yoldan gelecekler.
Jesse'nin kamyonetini
al, sığdırabildiğiniz eşyaları koyun.
Kuzey'e, şehirden
uzağa gidin.
Sağ ol.
Bütün adamlarımız
burada.
Hepsini silahlandır,
yürüyün!
Yakaladım onu, Abe!
Yakaladım!
Vay amına Ben yakaladım, götlekler.
Yakaladım.
Bir fahişeyi
sevdiğini biliyordum, ben de binaları kontrol ettirdim.
Şehrin doğu yakasında
bir çiftlikte Joe'yu bulduk.
Bu yüzden bütün
adamlar buraya geldi ve onu yok etmek için silahlandı.
Joe mu?
Sikmişim Joe'yu!
Mermini boşa harcama,
döngüsü burada!
Kimmiş işleri berbat
eden he?
Bunu Abe'e getirdim.
Siktir!
Lanet olsun!
Joe!
Eline silah verdiğim çocuk
sensin ha?
!
Bir gün her şey geri
döner!
Tıpkı lanet olası
kravatların gibi.
Arabayı ve altınları
al!
Git hayatını yaşa!
Kimse peşinden
gelmeyecek!
O işi hallettim!
O çocuğu öldürerek mi
halledeceksin?
Doğru!
O çocuğu öldüreceğim.
Hayatını geri aldın
işte!
Benim hayatım mı?
Senin hayatın!
Sana benziyorum!
Lanet olası!
Aklını mı kaçırdın
sen?
Çocuğun yaşamasına
izin verirsen elinde olan her şeyi alacak!
Benim olan her şeyi
de!
Neye dönüşeceğini
göreceksin.
Henüz görmedim!
Siktir!
Siktir!
Pekâlâ bebeğim,
gidiyoruz.
Kemerini tak bakalım.
- Dur!
- Eğil tatlım.
- Dur lütfen, bizi
vuracak.
- Eğil tatlım.
- Dur!
Bizi vuracak!
- Dur, dur!
- Cid, eğil dedim!
Dur!
Cid.
- Özür dilerim.
- Sorun değil.
Geçti tatlım.
Seni çıkaralım
buradan.
Çık bakalım.
Yavaş.
Tamam.
Mısır tarlasına gideceğiz,
koş.
Koş!
Hayır!
Hayır Cid, yapma!
Hayır!
Sorun yok bebeğim.
Sen iyisin.
Sorun yok bebeğim.
Sorun yok.
Seni seviyorum.
Sakinleş.
Aferin oğluma.
Annen seni seviyor.
Annen seni seviyor.
Geçti.
Anne.
Siktir.
Başardın.
Başardın tatlım.
aferin sana.
Şimdi beni dinle.
Senden tarlaya doğru
koşmanı istiyorum.
Hayır anne!
Seni bırakmak
istemiyorum.
Seni bırakmak istemiyorum
anne, olmaz!
Sorun değil.
Gitmen gerek.
Çekil!
Çekil oradan lanet
olası!
Çekil!
Ve birden gördüm Oğlu için can veren bir anneyi.
Karısı için öldüren bir adamı.
Kötü bir yolu seçecek olan
yalnız ve öfkeli bir çocuğu gördüm.
Bu bir döngüydü.
Sürekli tekrarlanan.
Ben de bunu değiştirdim.
Cid!
Joe nerede?
Gitmesi gerekti,
bebeğim.
Önceki Yazı
« Prev Post
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »
Next Post »