Merdiven Altındakiler (1991) The People Under the Stairs
| |
102 dk
Yönetmen:Wes Craven
Senaryo:Wes Craven
Ülke: ABD
Tür:Komedi, Korku, Gizem
Vizyon Tarihi:01 Kasım 1991 (ABD)
Dil:İngilizce
Müzik:Don Peake
Oyuncular
Brandon Quintin Adams
Everett McGill
Wendy Robie
A.J. Langer
Ving Rhames
Özet
Hızlı Kurgusu, Şaşırtıcı Ve İnanılmaz Görsel Efektleriyle
Kaçırılmaması Gereken Bir Korku Klasiği.
Çocuklarını yıllarca evlerinin bodrumunda kapalı tutan bir
ailenin gerçek öyküsünden hareketle çekilen ?Merdiven Altındakiler? korku
filmlerinin usta yönetmeni Wes Craven imzası taşıyor.
Kendilerini evden attıran zengin ev sahibinin malikanesine
izinsiz giren Fool burada korkunç olaylar yaşandığını keşfeder. Evde oturan
tuhaf çift çocukları kaçırmakta; her birinin dilini ve kulaklarını kesip,
gözlerini oyduktan sonra bodruma kapatmaktadır.
Altyazı
Kılıçlar ve asalar.
Bu yıl işin zormuş.
Kıyamet, Ölüm ve Bay Şeytan.
İyi ki benim değil
de senin doğum günü falın.
Şimdi, bu Soytarı
senin kartın, gördün mü?
- Lakabını buradan
buldum Fool.
- Hatırlatma.
Bugün 13 yaşındasın.
Altın saçlı doğum
günü çocuğu büyük bir maceraya başlıyor.
Ben altın saçlı
falan değilim.
Ve başlayacağım tek
şey yedinci sınıf.
Senin adın Fool ve
bundan kaçamazsın.
Kötü bir şey değil.
- Öyle mi?
- Hayır.
Bu aptal olduğun anlamına gelmiyor.
Sadece yeni
başladığın için cahilsin.
- Bu daha iyi
sanırım.
- Ama şuraya bak.
Şimdiden bir sorunu var,
gördün mü?
Bir adım ilersinde
uçurum var.
- Ya köpek?
- O Soytarı'nın yol
arkadaşı.
Havlayan ruhunu
görüyor musun?
Soytarı!
Sakın o uçurumdan düşme.
Akıllı davran.
Yükseği hedefle.
Peki Soytarı bunu
yapmazsa ne yapacak, uçacak mı?
Yapması gerekeni
yapacak, Fool dönüp öbür tarafa yürüyecek,
güneşin ateşinin içine.
Öyle yaparsa yanar.
Sadece çocuk tarafı
yanar.
Sonra öbür taraftan erkek
olarak çıkıyor ve kimse ona bir daha
soytarı demiyor.
Uyumaya çalış anne, yapabileceğin
bir şey yok.
Sadece dinlen anne.
Bu işi ne yapacağımı
bilmiyorum, Ruby.
Ev sahibinin bunu
yapacağını düşünmezdim.
Hele de şimdi.
- Fool, burada
olmamalısın.
- Fool, kitabını
okumaya devam et.
- Sorun ne?
- Yapabileceğin bir
şey yok.
Sen kimsin?
Leroy, Ruby'nin
arkadaşıyım.
Sen Fool dediği
kardeşi misin?
Asıl adım Poindexter ama Ruby tarot kartlarına takık.
Annem neden ağlıyor?
Evden atıldınız.
Yarın geceye kadar
çıkmanız gerekiyor.
- Ruby bunu
kartlarında görememiş herhalde.
- Ama neden?
Kirayı üç gün
geciktirmişsiniz.
Ya üç katını
ödeyeceksiniz ya çıkacaksınız.
Sizde üç katı yok.
Ev sahibi annemin
hasta olduğunu Ruby'nin bebekleri olduğunu
bilmiyor mu?
Evet, tabii biliyor.
Umurunda değil.
Evi yıktırmak
istiyor.
Kalan son kiracılar
sizsiniz.
Ekleyebileceğin
paran var mı?
Nasıl kazanabileceğini
biliyorum.
Oynar mısın?
Lenox Caddesi
binasında bir tek aile kaldı sonra
yıkılabilir.
Güzel bir site inşa
ederiz.
Düzgün insanlar
oturur.
Şömine için bir sürü
odun.
Bir sürü Para.
- Ve para.
- Benim için.
Anne, evlerinden çıkardığın
insanlara ne oluyor?
Seninle konuştuğumu
sanmıyorum.
Seninle konuşulunca
konuş.
İyi kızlar böyle
yapar.
- Yakında çıkaracak
mısın?
- Yarın gece
yarısına kadar.
Karavana.
Fool!
Evden
çıkarıldığınızı duydum.
Hepiniz sokaklarda
kalacaksınız.
Gel buraya!
Selam Fool.
Öyle bir fırsata
ihtiyacı yok.
O iyi bir çocuk,
bırak öyle kalsın.
Benim için çalışsa
hepinizden iyi kazanır.
Yedinin üçü öldü
bile.
Bir de sen varsın
bebeğim Alemde numaralar çekiyorsun.
- Willy uyuşturucu
bağımlısı.
Diğeri kimdi?
Hapse girmişti.
- Washington.
O masum.
Eve ekmek getirmeye
çalışıyordu.
Ben de çocuğa onu
öğretmeye çalışıyorum.
- Doktor olmak
istiyor.
- Siz kirayı bile
ödeyemiyorsunuz!
- Onu tıp
fakültesine nasıl yollayacaksınız?
- Hemen
yollamayacağız.
Öyle mi?
- Annen kanser ve
onu bile aldıramıyor, değil mi?
- Leroy!
Evet, herhangi bir
doktor onu kesip çıkarabilir ama sizin paranız yok!
Ve para kazanmanızın
tek yolu da - Seni küçük pislik - Leroy, bırak Bana dokunma.
Bana dokunma!
Beni dinle küçük
serseri.
Dinle beni.
Bu iş büyük, ve soyulmayı hakkeden biri var.
Aileleri ve
mahalleleri umursamayan biri.
Kendi zengin olsun
diye binaları yıktırmak istiyor.
Kimden bahsediyorsun?
Ev sahibinden.
- Bu binanın sahibinden mi?
- Evet.
Bu hazine haritasını
geçen akşam Spenser'la soyduğumuz dükkanda buldum dükkan sahibine yazılmış bir mektup,
şirketin adı da var.
- Yani?
- Yani şirketin ismi, sizi evden çıkarttıran
şirketle aynı.
O dükkanın sahibi
mahalledeki evlerin yarısının da sahibi.
Ev sahibiniz nerede
oturuyor biliyorum.
Hayır.
Onu rahat bırak.
Hakkında bir şeyler
duydum.
Kötü şeyler.
Altını duydun mu?
Bu ev sahibinizin
topladığı sikkeleri satın almak isteyen şirketten altın sikkeler.
Aptallık mı
yapacaksın, Leroy?
Bunun için Fool'a
ihtiyacın yok.
Onun için biri
planım var bebeğim.
O bile batıramaz.
Ailenin sokaklarda
fasulye yemesini tercih mi edersin?
Bir gün her ayağına
bir Cadillac alacağım anne ve şehirde
onlarla gezip korkunç görüneceksin.
Sen çocuklara bak,
Dexter.
Evin erkeği artık
sensin.
Deniyorum, anne.
Deniyorum.
Bunu yalamadın değil
mi?
- Hayır, efendim.
- Ayağa kalk.
Umarım üzerine olur.
Bütün gün çalıştım.
Arkanı dön.
Kımıldama.
- Anneni seviyor
musun?
- Evet, efendim.
"Evet
efendim" ne?
Evet efendim, seni
seviyorum anne.
Aferin.
- Çatalın nerede?
- Çatal mı?
Sana bununla bir
çatal verdim.
Çatalın nerede?
Düşmüştür.
Belki yerdedir.
- Bilmiyor musun?
- Hayır, yerde olduğuna eminim.
Yani düşürdüğüme eminim.
Çatal bıçak
kaybetmenin cezasını biliyorsun.
Buralarda olduğuna
eminim.
Orada olduğuna
emindim.
- Zenciler dükkanı
soydu.
- Yine mi?
Cehennemde yansınlar.
Bu beni çok gerdi.
Yine başın mı
ağrıyor?
Çok, çok gerildim.
Alice yaramazlık
yaptı.
O duvarların
arasındaki şeyi besliyor.
Hayır.
Unutma, yüzünü morartmayacaksın.
Kötü kızlar Cehennemde yanar.
İşte.
Tanrım, hiç bitmiyor.
Pencerede demir yok.
Evin önünde araba
yok.
Belki şansımız
tükenmiştir.
Fool nerede?
İçeri giriyor.
O rahat.
Yardımcı olabilir
miyim?
Merhaba efendim,
rahatsız ettiğimiz için kusura bakmayın
ama size sattığımız bu enfes kurabiyeleri göstermek istedim.
Üzgünüm.
Ama burada ne yediğimize çok dikkat ederiz.
Sıkıntı verdiğimizi
biliyorum ama Serebral palsi de sıkıntı verir.
- Ve elimizden
geleni yapmazsak - Hayır, üzgünüm.
Peki lavabonuzu
kullanabilir miyim?
Bizi bütün gün
dışarıda bırakıyorlar tuvalete gidecek
hiçbir yer yok.
- Hayır.
Üzgünüm.
Hayır.
Üzgünüm.
Git hadi.
- Sorun değil.
- Hayır.
Git hadi.
Sorun değil.
Arka camlarda ağır
teller var.
Daha önce soyuldular
mı acaba?
Muhtemelen sadece
mahalledendir.
Telleri nasıl
tutuyorlar?
Dışarıdan asma
kilitlerle.
Dışarıdan kilitle mi?
Tanrım.
Başka ne?
Alarm var mı?
- Bilmiyorum.
Beni içeri almadı.
- Tuvalete gitmen
gerektiğini söyle demiştim.
Yemedi.
- Bir bakmak
istiyorum.
- Aptal olma,
Spenser.
Çocuk bize görülecek
her şeyi anlattı.
Planladığımız gibi
Pazar giriyoruz.
Ya direk polisi
arayan alarmları varsa?
Ben güvenliğe
bakmadan Pazar girmiyorum.
Şu kapıya bak.
Bodrum.
Belki sigorta
kutuları.
Oraya nasıl
gireceksin?
Onu kapıdan içeri
bile almadı.
Bu işleri çocuklara yaptırırsan
olacağı budur.
Sen izci kıyafetini beğendiysen
bir de şunu izle.
- Yardımcı olabilir
miyim?
- Doğalgaz
şirketinden geliyorum efendim.
Acil bir durum oldu
da.
- Acil bir durum
oldu.
Sayacınıza bakmam gerekiyor.
- Yolun başındaydı, önünden geçtiniz.
Ona baktım zaten,
evin içinde bakmam gereken bir tane daha var.
Evde sayaç falan yok.
Buna oldukça eminim.
Farkında
olmayabilirsiniz efendim, ama listede var ve bakmak zorundayım.
Sorun şu, bu bölgede
bir gaz kaçağı var ve çok tehlikeli olabilir.
- Kimlik?
- Tabii.
İşin doğrusu şu ki,
polis çağırıp içeri zorla girme hakkımız da var hiç gerekmedi ama olsun.
Bu aralar çok fazla soygun
oldu da.
Mahalle değişiyor.
Hepimiz biraz
gerginiz.
Çok iyi anlıyorum.
Ama tehlikeye
gireceğinize bu ufak sıkıntı daha iyi değil mi?
O kadını nasıl aştı
bilmiyorum.
X ışınlı gözleri var.
Spenser yılan
gibidir.
Bence bir şeyler
karıştırıyor.
- Nasıl bir şeyler?
- Koleksiyonu kendi kaldırıp bize vermemek
gibi şeyler.
- Bizi ortada
bırakacak.
- Spenser sana
bulaşırsa bana da bulaşır.
Alemsin Fool.
Onu orada yalnız mı
bıraktı?
Dalga geçiyor
olmalısın.
Herhalde başkaları
vardır.
Belki yaşlılar ya da
çocuklar.
Belki Spenser şu
kafasını çıkarıp bize bir işaret vermeli.
Belki güvenli
olduğuna emin olmak için ortalığı kolaçan ediyordur.
Belki başkan beni hatunlardan
sorumlu bakan yapar.
Şimdi herhalde en
iyilerini kendisine saklıyordur.
Haydi.
Giriyoruz.
Hayır.
Spenser burada kalın dedi, Leroy.
İyileri kendi alsın
diye mi?
Anneni Ruby ve
çocukları doğrudan sokağa atalım istersen?
Gördün mü?
Fort Knox mu burası?
Dinle, Leroy.
Bu haneye tecavüz iyi fikir olmayabilir.
Bugün 13.
yaşımın ilk günü.
Uğursuz olabilir.
13.
doğum günü hep uğursuzdur.
Ne hatun götürecek
ne meme emecek yaş!
Her durumda sonun kötü!
Tanrım şu işe bak.
Tüm kapıların anası.
Dalga falan
geçmiyorlar.
Spenser.
Spenser!
Leroy, sence benden doktor
çıkar mı?
Hırsızlık doktoru
olabilir.
Sana meslek
öğrettiğim için şanslısın çocuk.
Leroy'a
dayanabilecek kapı yoktur.
Bu evi de hallettik.
Ardına kadar açık.
- Çekil!
- İn üzerinden!
Çekil.
Tüy yumağı!
Annen kedilerle
oynaşıyor!
Koş, Fool!
Tam bir adi!
Gördün mü?
Üzerime uçak gibi
geldi.
Gördüm.
Gitti mi?
Oracıkta bekliyor.
Herhalde onu orada
oturması için eğittiler.
O orada kalacak biz
de burada.
Burası çok garip.
"Maymun görmez,
duymaz, söylemez".
Her dolabın üzerinde
kilit var.
Bunu neden yapmışlar
sence?
Birinin acilen
yıkanması gerekiyor.
Zenginlerin evinde
de fare olduğunu görmek güzel.
Dinle, Leroy.
Çıkalım buradan ön taraftan.
- Ama önce, Spenser kardeşimiz nasıl bakalım.
Dostum boşver
Spenser'ı!
Çıkalım buradan!
O altın sikkeleri de
mi boşverelim?
Belki bu iş için
fazla korkak ya da fazla aptalsındır.
İşte piç herif orada.
Üst katta.
Ona sürpriz yapalım.
Hadi.
Geliyor musun?
Geliyorum.
Bence oraya
çıkmamalıyız, Leroy.
Sorun değil, bayan.
Bak ne diyeceğim.
Sen burada kal,
gözcülük yap.
Bunu yapabilir misin
sence?
Evet.
Bunu yapabilirim.
Dostum, burada 10
aileye yetecek yer var.
Spenser!
Spenser, burada
mısın?
Spenser!
Spenser, arka
tarafta mısın?
Ben aptal değilim.
"Belki de bu iş
için fazla korkaksındır.
" Fool!
Spenser?
Spenser?
Spenser?
Bunu bana nasıl
söylersin?
Seni hiç aldatmadım, başka bir kadına bakmadım
bile.
Benim söylediğim bu
değil.
Sybil intihar
ettiğinden beri Sybil'in ölümü İşte ben buyum.
Hayatta kalan.
Tiffany!
Üzgünüm, John, ikimiz
için üzgünüm hiç doğmayan ve hiç
doğmayacak olan çocuğum için üzgünüm.
Tiffany İşte uçaksavar ateşi!
Ateş ediyorlar.
Bu tuhaf.
Kışlalar.
Kışlaların
yakınlarındalar.
İşte geliyor.
Bağdat aydınlanıyor!
Her damdan arı gibi izli
mermiler uçuyor.
Uçakları göremiyoruz
ama patlamaları şehri sarsıyor.
Otelimizi sarsıyor.
Bir Nerede?
Görüyor musun?
Orada!
İşte orada!
Çatıların üzerinden
uçuyor!
Spenser, orada mısın?
Spenser.
Bunu yapamazsın seni
adi pis hırsız!
Haydi, Spens.
Seni buradan
çıkartacağım.
Dostum, bu doğru
değil.
Sen kimsin?
Leroy, buradan
çıkmalıyız!
Hayır!
Bırak beni!
Merhaba?
Bayan?
Leroy!
Leroy!
Leroy?
- Leroy!
- Tanrım.
Ödümü kopardın!
Öldün sandım, Leroy.
Öylece yatıyordun.
Bir insan yerde
yatıyor diye ölü demezsin.
Dinliyordum.
Orada bir şey var.
Aslında neden şuraya
girip ne olduğuna bakmıyorsun?
Kuş beyinli!
Ben seni kurtarmaya geldim sen dalga
geçiyorsun!
Kafanı oraya sokup
Spenser gibi kafayı yiyeceksin!
- Sen neden
bahsediyorsun?
- Buradan çıkmaktan
bahsediyorum, Leroy!
X ışınlı kadın geldi.
Arkada minibüsün
yanında.
Yanında bir de
Detroit büyüklüğünde bir adam var.
- Lanet olsun.
Spenser'ı gördün mü?
- Evet Spenser'ı
gördüm.
- Bir şey bulmuş mu?
- Bir şey onu bulmuş.
Ölmüş, Leroy Sanırım korkudan ölmüş.
Emin misin?
Onu önceden beyaz mı
sanıyordun?
Salağı bir de şimdi
gör!
- Buraya biri girmiş.
- Bir tane daha
vardır demiştim.
Önden.
Siktir.
Elim!
Aşağı taraftan aç Prince içeri girebilsin.
Tanrım.
Haydi, Fool!
Ne yapıyorsun?
Şurada, açık alanda
dur ki köpek seni görebilsin.
Deli miyim ben?
O canavar daha tüm dişlerini kullanmadı bile!
Söylediğim gibi yap yoksa
kafanı kopartırım.
- O salağı vuracağım.
Merak etme.
- Ediyorum bile.
- Öldür!
- Yakala onları!
Nereye gitti?
Siktir!
Siktir!
Çek şunu üstümden!
- Çek, Leroy!
- Fool!
Ne yapıyorsun, Fool?
Hadi!
Hadi!
Fool!
Hadi!
Kafanı kopartacağım!
Bağırdıklarını
duydum!
Düştüklerini duydum.
Benimle uğraşmamanı
söylemiştim.
- Dostum, hayatını
kurtardım.
Bu insanlar deli mi ne?
- Sen sorsana!
Gir oraya Baba!
Gir yakala onları!
Temizle!
Anne için güvenli yap.
Lanet olsun!
Köpecik.
Burada biri var.
Merdiven
altındakiler sözde doğalgazcıyı halletti.
Öbürü yukarıda
olmalı.
Prince!
Baba onu yakalar.
Ağır kalibreli bir
otomatik.
Açtıkları delikleri
hiç gördün mü?
Yatağın altında
girebiliriz.
Hayır, oraya girmiyorum dostum, orada bir şey
var.
Yer kalmadı.
Kendin bul.
Koş, Fool!
Yakaladım!
Baba!
- Gördün mü?
- Evet!
Bana boğa gibi
saldırdı.
Tam boğa gibi.
Kocaman!
- Bana ne dedi
duydun mu?
- Sana soytarı dedi.
- Soytarı olan o!
- Tek iyi soytarı, ölü
soytarıdır.
Evet.
Yukarıya baksak iyi
olur.
Dağılmış olabilir.
- Hayır.
Dağınıklık istemem.
- Ben baksam iyi
olur.
Biraz yeri silmek
gerekebilir.
Sanırım bir şey
duydum.
Burada kal.
Bodruma dön seni
küçük piç!
Seni küçük hayvan pisliği!
Köpeği getiriyorum.
Pişman olacaksın.
Benim adım, Fool.
- Senin ne?
- Alice.
Korkma.
Hayatında bir kardeş görmedin mi?
- Hiç kardeşim
olmadı.
- Hayır, zenci bir
adamı demek istedim.
- Bu mahallede
zenciler var.
- Mahalle?
Mahalle.
Bilirsin, dışarısı?
Yani burada, içeride
değil dışarıda.
Dışarı
çıkabiliyorsun, değil mi?
- Hiç mi?
- Dışarı çıkılmıyor.
Kimse çıkmadı.
Ben çıkacağım.
Ben farklıyım.
İnsanlar denedi.
Yani bodrumdaki
insanlar mı?
Kim onlar?
Anne ve Baba
mükemmel erkek çocuğunu çok aradılar ama
bütün buldukları kötü çıktı.
Bazıları görmemeleri
gereken şeyler gördü.
Bazıları çok şey
duydu.
Bazıları cevap verdi.
Baba hepsinin kötü yerlerini
kesip teker teker bodruma kapattı.
Fener ve bir tür
yemek veriyorlar.
Kendilerince
mutlular herhalde.
Evet, tabii.
Ya sen?
Seni neden bodruma
kapatmadılar?
Ben kötüyü ne
görürüm ne duyarım ne söylerim.
Tek yolu bu.
- O nedir?
- Ne?
- O bağırmalar nedir?
- O Roach.
- Roach mu?
- Baba onu avlıyor.
Baba Roach'tan
nefret ediyor çünkü o bodrumdan kaçıp duvarlara girdi ve şimdi Baba onu bulamıyor.
Ateş!
Başka bir çıkış yolu
olmalı.
Evin daha da içine.
Tek yol bu.
İşte.
Baba oraya
giremeyecek kadar büyük ve orada olandan korkuyor.
- Ben girmek değil,
çıkmak istiyorum.
- Bazen girmek
çıkmaktır.
Unut gitsin.
Seni duyuyorum!
Seni duyuyorum!
Evet.
Tamam.
Oraya giriyorum.
Öyle mi?
Evet!
Yakalayacağım seni!
Evet!
Prince'im için bir
şey var.
Evet.
Haydi.
Hadi.
Hadi.
Afiyet olsun.
Sağlıklı Prince güvenli ev.
Otur.
Dün gece bir 211
vakasında kullanılan bir minibüsün kayıtlarına
uyan bir araç var.
Baba, arkada polis
var.
Lanet olsun!
Polis!
Polis!
514 cevap ver, 211.
Polis!
Polis!
Merhaba!
Sizin için ne yapabilirim beyler?
Merhaba, bayan.
Bu sizin minibüsünüz
mü?
Tanrım, hayır.
Alışverişten döndüğümüzde burada duruyordu.
Eve döndüğünüzde
gözünüze çarpan birileri oldu mu?
Ya da bir sorun?
Aslında biri zenci biri
beyaz iki adamın biz gelirken uzaklaştığını
gördük.
Bir tür servis elemanıdırlar
diye düşündük.
- Kapınızı
kurcaladıklarını biliyorsunuz değil mi?
- Bir sorun yok.
- Evi kontrol edelim.
- Biz ettik.
Yatak altlarına bir baktık.
- Tertemiz.
- Mahalleyi tarayalım.
Hâlâ bir umut var.
Böyle şeyler çok
oluyor mu?
Sanki biz tutukluyuz, suçlular özgürce
dolaşıyor.
Sizi anlıyorum.
İyi olduğunuz için şanslısınız.
Bu araç dün gece bir içki bayiinin soygunda
kullanıldı.
Aman Tanrım.
- İçki bayii mi?
- Bence içeride kalın ve bir süre kapılarınızı
kilitleyin.
Buna emin
olabilirsiniz.
Umarım yakalarsınız.
- Cehennemde
yakalarsınız.
- Aman Tanrım.
- Ne?
- Sadece iki kişi
değiller.
Bir çocuk var.
Ve şu anda orada küçük meleğimizle beraber.
Tanrım seni neyle
besliyorlar?
Ne oldu çocuk?
Lanet olsun!
Gel buraya seni
benzeteceğim!
Hadi!
Seni öldüreceğim!
Öldür.
Salak.
Öldür!
Git!
Senin yerin burası
mı?
- Sana ne oldu?
- Şu lanet silah.
Prince peşinde.
Alice'e ulaşmadan
onu öldürecektir.
Bir şeyler yapalım!
Bir şey duydun mu?
Çocuk Alice'e ulaştı.
Teşekkürler.
Pek konuşkan değil,
değil mi?
Onun dili kesik.
Tanrım.
Anne onu yardım
çağırmaya çalışırken yakaladı, ve Baba da ona ders vermek Kötü konuşmamak, değil mi?
Baban tam bir ruh
hastası biliyorsun, değil mi?
Aslında annen de ruh
hastası.
Kötü konuşuyorsun.
Söylediğin tek
kelimeyi duysalar seni öldürürlerdi.
Roach Roach benim dostum.
Roach?
Ben Poindexter.
Herkes bana Fool der.
Fool?
İsimlerimiz harika,
değil mi?
Leroy mu bu?
Bunu sen mi yaptın?
Bunları neden yaptın?
Ölen hırsızların ruhlarını
tutmak için.
Ve satıcıların,
işçilerin çok şey gören başka
insanların.
- Bağrımdaki yılan!
Seni küçük Yehuda!
- Onu ne yapayım
Anne?
Evi temizleme vakti.
Bahar temizliği!
Haydi, kımıldayın!
Seni küçük pislik!
Hayır, bekle bir
dakika Senin bu tavrından bıktım!
Şimdi işini yapar
mısın!
Tanrı aşkına temizle!
Bir anne ne yapmalı?
Tembel velet bütün
gün odasında bebek dikiyor!
Çocuklar bodrumda yaramazlık
yapıyor!
Biri duvarın içinde Tanrı bilir nerede ne yapıyor.
Siz çocuklar beni
öldüreceksiniz!
Öldüreceksiniz.
Onları çok aç
bırakıyorum.
Basit bir şey
istiyorum.
Şu korkunç adamın kanını
temizlemeni.
Sen ne yapıyorsun?
Yapmak için o kadar
uğraştığım yeni güzel elbisene bulaştırıyorsun!
Şimdi gir şu küvete ve
kendini kesele.
Hayır!
Girmek istemiyorsun,
öyle mi?
Sana yardım edeyim!
Kendini keseleyeceksin!
Kendini
keseleyeceksin!
Su sıcak ama
cehennem ateşleri daha sıcak.
Hayır!
Beni oraya sokma!
Beni Hayır!
Hayır!
Hayır!
Beni oraya sokma!
Bear Trooper nerede?
Et yığını.
Onu öldürebilirdim ama merdiven altındakilere bırakacağım.
Beni rahat bırak!
Uzak dur benden!
Roach!
Tam orada, Roach.
Sana sessiz ol,
dedim.
Beni delirtiyorsun.
Bekle onları Prince.
Bekle.
Gürültücü piçler.
Gelmeyeyim oraya pişman
olursunuz.
Roach, vurulmuşsun.
Seni hastaneye
götürmeliyiz.
Sikke koleksiyonu.
Leroy haklıydı.
Teşekkürler, Roach.
Alice yukarıda mı?
Roach!
Roach.
Çık buradan!
Git!
Sana ne yaptı?
Sana söylemiştim Duydun mu?
Gel buraya.
Cevap ver!
Ona bir şey söyledin
mi?
Söylediysen ne
yapacağımı biliyorsun.
Duvarın içindeki
sıska arkadaşını öldürdüm.
Buna ne dersin?
Tam onikiden vurdum.
Zenci olanı da.
Kes sesini!
Onun nesi var?
- Seni öldürdüğünü
söyledi!
- Abarttı!
Hadi!
Bekle.
Devam et, Alice.
Bizi bulursa
duvardan vurur.
Elbisem bir şeye takıldı.
Harika.
Devam etmeliyiz,
Alice.
Hadi.
Özgür kaldığın için cehennemde
yan ve yolu gösterdiğin için cehennemde
yan!
Kaloriferi kim açtı?
Yan!
Yan!
Cehennemde yan!
Yan!
Cehennemde yan!
Cehennemde yan.
Alice, yaklaşıyor.
Buradan çıkmak
zorundayız.
Ne tarafa?
Buraları sadece
Roach bilirdi.
Biz de keşfederiz.
Sizi bulacağım!
- Hapşıracağım!
- Seni öldüreceğim!
Bizi duyamazsa bize
ateş edemez.
Dikkat etmeliyiz.
Çok dikkat etmeliyiz.
- Sence vurdun mu?
- Şimdi anlarız.
Hadi, Prince.
Hadi, oğlum.
Haydi.
Öldür.
Öldür.
Öldür.
Öldür onları Prince.
Öldür onları.
Öldür onları!
Bir şey duydum
galiba.
Hadi!
Artık kaçmıyorum.
Hadi!
Fool?
Alice!
Alice, geri çekil!
Duvardan uzaklaş!
Duvardan uzaklaş!
Yakaladım.
Yakaladım!
Tanrım.
Onu vurdum!
Onu vurdum!
Onu vurdum, onu
vurdum!
Onu vurdum.
Onu vurdum.
Onu vurdum, onu
vurdum, onu vurdum.
Onu vurdum, onu
vurdum.
Onu vurdum, onu
vurdum, onu vurdum.
Kanıtla.
Bekle bir dakika.
Orası aydınlık.
Hadi.
Orada olduğunu
biliyorum, seni küçük pislik.
Siktir.
Prince'i öldürdün!
Bak, buradan
mahallenin ışıklarını görebilirsin.
Sisin bu kadar güzel
kokabileceğini bilmezdim.
İmdat!
- Aşağıya tırmanmamız
gerekebilir.
- Tutunacak bir şey
yok.
Çatıdan dümdüz aşağı
iniyor.
- Bekle bir dakika.
- Ne?
Bahçedeki su.
Sanırım bu camın
altında.
Tam kenardan
atlarsak oraya düşeriz.
- Ne kadar derin
bilmiyorum.
- Onları duyuyorum.
Alice, hadi.
Atlamak zorundayız.
Yapamıyorum.
Korkuyorum.
- Alice!
- Orada ne var?
İşte orada!
Onunla ne yapıyordun?
Gel buraya.
Onunla ne yapıyordun?
Gel buraya.
Alice!
Alice!
Hayır, hayır, hayır.
Lanet olsun.
Döneceğim, Alice!
Dayan!
- Piç!
- Döneceğim!
Asla dışarıda ateş
etme.
- Kaçtı.
- İçeri gel.
Lanet olsun.
Kötü çocuk!
Git.
Hemen odana git takımını
giy.
Bunlar başkalarından
gelse bir temiz döver sonra geri götürtürdüm.
- Bunu biliyor
muydun?
- Evet, efendim.
Bunların ne kadar
nadide olduğu düşünülürse bir süre kira
ödemenizi gerektirmeyecek kadar paranız var.
2000 yılına kadar
filan mesela.
- Ya annemin
ameliyatı?
- Annenin ameliyatı
da.
Yarına kadar bunları
sakla.
Annen için ambulans
çağıracağım.
Yarın şunları iyi
bir antikacıya götürürüz.
Hepimiz mutlu oluruz.
Bu arada dikkat et.
O uğraştığın
kardeşler kelimenin tek anlamıyla kötü.
- Bir dakika.
Kardeş mi?
- Kardeş.
Görebileceğin en
deli ailenin son kuşağı.
Her kuşak bir
öncekinden çatlak.
Cenaze evi işleten bir
aileydiler.
Ucuz tabutları pahalıya
satarlardı.
Sonra emlak işine el
attılar başkalarının evlerine el koyarak
para kazanmaya başladılar.
Kazandıkça daha aç
gözlü oldular.
Aç gözlülükleri
arttıkça çılgınlıkları arttı.
O evde neler
döndüğüne dair bir sürü dedikodu var.
Polis bunu ciddiye
almadığı için hiç kanıtlanmadı.
Ama inan bana ben
çocukken hiçbirimiz o evin önünden geçmezdik.
İyi misin, Fool?
Anneme kötü bir şey yaptığımı
anlatıyordum.
Gerçekten kötü.
Şimdi de iyi bir şey yapmalıyım.
Yine tarot falına
baktım.
Çok korkutucu çıktı.
Bir daha o
insanlarla uğraşma.
Birinin uğraşması
gerekiyor.
Belki ben olmalıyım.
Her neyse, Alice'e bir
söz verdim ve bu sözü tutacağım.
- 14.
bölge.
- Merhaba.
Polis mi?
- Evet, burası
karakol.
- Çocuk tacizi
vakası bildirmek istiyorum.
- Tamam bu ne zaman
oldu?
- Şu anda oluyor.
- Gerçek mi değil mi?
- Şaka.
Orası temiz.
Çocukları bile yok.
Kahveleri var ama.
- Kahve alır mısınız?
- Hayır teşekkürler.
- Çok içtik.
Bu kadar saçma bir
şey için gecenin bu saatinde çıkmanız
gerekmesi çok kötü.
Ama eğer bir çocuğun
taciz edilmesini engelleyebileceksek birkaç
sahte ihbara katlanabiliriz.
- Kesinlikle.
- Süt, şeker?
Ne güzel mobilyalar.
Bunları ucuzluktan almadığınız belli.
- Biliyor musunuz,
yıllardır bu ailedeler.
- Öyle mi?
Bu ev şey için
kullanılırdı iş için.
- Öyle mi?
Komiserim, burada
görmek isteyeceğiniz bir şey var.
- Ne?
- Bir bakın.
- Çocuğunuzun
olmadığını söylememiş miydiniz?
- Alice uzun süre
önce aramızdan ayrıldı.
Tanrı onu yanına
almayı uygun gördü.
Odasına o günden
beri dokunmadık.
Belki bir anlamda
aptalız ama bir anlamda hâlâ burada
oturuyor.
- Ve hep oturacak.
- Özür dilerim.
Sizin için çok zor
olmalı.
Özür dilerim.
Bu hiç olmamalıydı.
Özre gerek yok.
Yardımcı olmak
isteriz.
- İkramlarınız için
teşekkürler.
- Rica ederiz.
İyi geceler.
Hayatım boyunca bir daha ne bir polis ne de bir kurabiye görmek istiyorum.
Hangisi midemi daha
çok bulandırıyor bilmiyorum.
Cehennemde yansınlar.
Sonsuza kadar
cehennemde.
- Raf işe yaradı.
- Evet.
Hep yarar.
Basit her zaman en
iyisidir.
Yarın yeni bir köpek
almalıyız.
Büyük bir tane.
Endişelendim.
Polis arka kapıyı çok uzun süre açık tuttu.
- Ne olmuş?
- Her dakika
izleyemedim.
- Sence kaçan olmuş
mudur?
- Hayır.
- Çok baygındılar.
- Ne kullandın?
Atlar için
sakinleştirici.
Yarın o bacaksızı aramaya
başlayacağım.
- Nereye bakacaksın?
- Getto'ya.
Onu bulacağım.
Ve onu öldüreceğim.
- İyi geceler, Anne.
- İyi geceler, Baba.
- Uslu bir çocuk
gibi dua ettin mi?
- Unutmuşum.
Şimdi uykuya
yatıyorum.
Şimdi uykuya
yatıyorum.
Ruhumu Tanrıya
emanet ediyorum.
Ve uyanmadan öldürürsem Tanrı ruhumu yanına alsın.
Tanrı ruhumu yanına
alsın Seni küçük pislik!
Kes sesini!
Yakala onu!
Bebeğimin canını
yaktın!
Yakala onu!
Yakala!
Yakala onu!
Kaçıyor!
Aşağı ki kapı.
- Yakaladın mı?
- Lanet olsun çok
hızlı.
Mutfağı aç!
Siktir!
Ne oldu?
Kaçtı mı?
Cehennemde yan.
Cehennemde yan.
Ya Alice?
Onu ne yapacağız?
Bütün gece orada
kalsın.
Tavan arasından çok
korktuğunu biliyorum.
Hak etti.
- Alice.
- Fool?
İyi misin?
Alice, tuğlaların bazılarını
çıkartabilir misin?
- Yapamam.
Beni bağladılar.
- Nasıl?
Bacadaki bir contaya
bağlıyım.
Buna mı?
Evet.
- Selam.
- Selam.
Bakalım bu
kiremitlerin bir kısmını sökebilecek miyiz?
İn aşağıya.
Lütfen beni indir.
Baba!
Gel yatmama yardımcı
ol!
Baba!
Şimdi dedim!
Gitti.
Fool?
Fool?
- Pencerede
buluşalım.
Hangisi biliyorsun.
- Tamam.
- Onu bul ve bana
getir.
- Tamam.
- Onu merdiven
altına götür ve öbürleri gibi yap.
- Onu öldürürüm.
- Ama onun kulaklarını
kesmeyeceğim.
- Taşakları!
Tut şunu.
Dinle, Alice.
Onlar senin gerçek ebeveynlerin bile değil.
- Ne?
- Değiller.
Evli bile değiller.
Roach ve diğerleri
gibi seni çaldılar.
Onlar adi bebek
hırsızları.
Laf olsun diye
söylüyorsun.
Bana Booker Dede
söyledi, o da bana yalan söylemez.
Şimdi ne yapacağız?
- Ufak bir atlayışa
hazır mısın?
- Sorun şu sen gittikten sonra yaptığı ilk şey orayı
kurutmak ve dibine kırık cam ve kayalar
koymak oldu.
- Bu bir sorun.
- İlk çıktığımız
yeri de şimdi kapattı.
Bekle, Fool!
Bak!
Burası kocaman bir
bomba.
Bütün eve döşemiş.
Dama tırmanabilir
misin?
Orada ne var?
Tek çıkış yolu.
Mutlu evimize ne
cüretle girer?
Alice'i almaya geldi.
Onu öldürmeme izin
vermeliydin.
- Alice'ten uzak dur!
- Onunla yaptı!
Biliyorum!
- Benim küçük kızım
yapmaz!
- O bir orospu!
O da ne?
Tanrım!
Çok acıyor!
Onu gördün mü?
Bir bok göremiyorum.
Kiremide bakayım.
Dur.
Galiba bir şey
duydum.
- Bombalar patlasın.
- Hayır!
- Küçük piç!
- Bu senin akıllı
kiremitlerinden.
- Seni piç!
- Hadi, yapabilirsin.
Sadece kiremitlere
dikkat et.
Lanet olsun.
Sıkı tutun.
Artık benimsin!
Caca!
- Tamam, şunu şöyle
tut.
- Neden?
Nerede olduğumuzu
biliyor musun?
Burası salon.
Arka kapıdan çık.
- O zaman sen de
benimle gel.
- Benim onlarla işim
bitmedi.
- Fool!
- Git!
O silahı alıp
çocukları salıvereceğim.
Fool!
Fool!
Orada dur bakalım!
O küçük piç nerede?
Söyle bana!
- Söyle bana!
- Söylemeyeceğim.
Onu evimizden
çıkartacağız!
Çok kirli.
O kötü.
O korkunç!
Cehenneme git!
Anne!
Eldon!
Tanrım.
Küçük kızımı bana
karşı zehirledi.
Söylemiştim.
O ikisi
O zaman cehennemde yanabilir.
İkisi de.
Anahtarı yok.
O hâlâ içeride.
- Kız bodrumda.
- İmkânsız.
O zaman oğlan orada.
Dua biliyor musun?
Oku.
Kızı görürsen vur.
Gel buraya!
Arkadaşlarını
görüyor musun?
- Vurdun mu?
- Tabii.
Yine polis olabilir.
Bekle.
Adım Ruby Williams, Ben
Haksız Yere Evlerinden Atılmış Kullanılmış
ve Genelde Ağızlarına Sıçılmış İnsanlar Derneğinden geliyorum.
- Ne?
Kardeşin ve sen bu
şehirde 50 binanın sahiplerisiniz hepsinin
sıçan dolu deliklere dönüşmesine göz yumup
fahiş kiralar isteyerek zengin oluyorsunuz.
Kirasını ödeyemeyeni anında evlerinden
atıyorsunuz, böylece evlerini yıkıp
yerlerine ofis yaptırıyorsunuz.
- Doğru sayılır,
değil mi?
- Seni ilgilendirmez!
Öldür küçük pisliği!
Son duanı et çocuk.
- Neler oluyor?
- Yine kaçtı!
Lanet olsun!
Polis!
Kapıyı açın!
Ne?
Polis!
Bu evde ateş edildiğine dair ihbar aldık!
Kapıyı açmazsanız
kırmak zorunda kalacağız.
- Mülkümden defolun!
- Lafımızı bitirmek
istiyoruz bayan.
Sadece kötü ev
sahipleri değilsiniz, 10 kat beteri kendi
hasta ihtiyaçlarınız için toplumumuzdan çocuk çaldınız.
Burada toplum falan
yok.
Ben sadece bir kaç
zen - Ruby, biz buradayız.
- Kesinlikle.
- Seni yakaladık
şıllık.
- Evet.
Ne yapacaksın?
Hepimizi mi
vuracaksın?
Sen de idare edersin.
Lanet olsun, kadını
bayılttın!
Dostum, kadına bakın.
Ona içeride ne
yapıyorlar?
Lanet olsun.
Burada olduğunu
biliyorum.
Dışarı
çıkamayacaksın.
Kimse çıkamayacak.
Kimse.
Fool?
Fool, sen misin?
Dinleyin.
Adamı geçerseniz buradan çıkabilirsiniz.
Bodrumdan dışarı
açılan kapı açık kaldı.
Şimdi dışarı
çıkabilirsiniz, güneşin kuşların,
kadınların yanına.
Bana bir şey mi
vermek istiyorsun?
Hırsız alarmı mı?
Sorun değil.
En iyilerinden ders
aldım.
Bu telleri
kullanarak bağlayabilirim.
Getto'da para
olmadığına şaşırmamak lazım.
Fool?
Fool!
Fool!
Annen gitti.
Bu deli dana nereye gitti
şimdi?
Nereye gittiğini
gördünüz mü?
Kaçmasına izin
vermeyin tamam mı?
Bekle bir dakika!
Sana yardım edelim!
Lütfen kapıyı aç!
Sana yardım etmek
istiyoruz.
Kapıyı aç!
Sistem uzaktan
geçersiz kılındı.
Bütün kapılar
kilitli.
Kaçmana o kadar
kolay izin veremezdim.
Seni görüyorum.
Ben de seni
görüyorum şekerim.
Oraya geri dön!
Oraya geri dön!
Bana dokunma!
Bana dokunma!
Hayır!
Annenin canını
acıttın.
Sen annem değilsin.
Hiç olmadın.
O zaman cehennemde
yan!
Anne!
Hayır, hayır.
Fool!
Fool!
Ne yaptığını
biliyorum.
O parayı sayıyorsun.
Ellerinde tutmanın tadını
çıkarıyorsun.
Ben de yaptım binlerce kere.
Ve yine yapacağım.
Ama sen
yapmayacaksın!
Beni vurursan sen de
ölürsün dostum.
İnansan iyi olur.
Bir çılgınlık yapma.
Orada burayı havaya
uçuracak kadar dinamit var.
Bence saklamak için en
akıllıca yer değil.
Ama orada duruyordu.
Sen silahı bırak.
Silahı bırak.
Seni öldürmek
istemiyorum ama öldürürüm çünkü seni pek sevmiyorum.
Ben oyalanmaktan
bıktım!
Yani ya silahı bırak ya da son duanı et çocuk.
Lanet olsun!
Tamam.
Fool?
Fool, iyi misin?
Kendimi harika
hissediyorum.
||
Önceki Yazı
« Prev Post
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »
Next Post »