Print Friendly and PDF

Translate

Dumplin' (2018)

|


110 dk
Yönetmen:Anne Fletcher
Senaryo:Kristin Hahn, Julie Murphy
Ülke:ABD 
Tür:Komedi, Dram, Müzikal
Vizyon Tarihi:01 Aralık 2018 (ABD)
Dil:İngilizce
Müzik:Jake Monaco
Web Sitesi:Resmi Instagram
Oyuncular
Jennifer Aniston
Odeya Rush
Dove Cameron
Bex Taylor-Klaus
Luke Benward

Özet

Willowdean, annesinin taktığı lakapla Dumplin', arkadaşlarının kısaltması ile ise Will, fazla kilolu bir genç kızdır. Ancak fazla kiloları onda asla güven eksikliği yaratmamıştır ve halinden çok memnundur. Annesi Rosie ise gençliğinde güzellik kraliçesi olmuş bir kadındır. Kilosuyla dalga geçilmesini pek umursamayan genç kız günün birinde Bo adında bir çocukla tanışır ve ona hissettikleri derinleştikçe kendi bedeni hakkında tereddütlere düşmeye başlar. Güvenini tazelemek için gençler arası güzellik yarışması Miss Teen Blue Bonnet'e katılmaya karar verir. Yanında da yarışmanın şartlarından çok farklı durumlardaki arkadaşlarını da götürür. Will ve annesi Rosie, bu süreçte aralarındaki farklılıkları bir kenara bırakıp birbirlerine destek olmak zorundadır...

Friends dizisinin Altın Küre ve Emmy ödüllü sevilen yıldızı Jennifer Aniston’ın başrolünü üstlendiği Netflix yapımı Dumplin, Julie Murphy'nin 2015 yılında yazdığı aynı isimli romandan beyaz perdeye uyarlandı.Filmde sevilen başrole Danielle Macdonald, Odeya Rush, Dove Cameron, Bex Taylor-Klaus, Luke Benward, Harold Perrineau ve Dan Finnerty gibi isimler eşlik ediyor. “Benimle Evlenir Misin?” ve “Teklif” filmleriyle tanınan Anne Fletcher yönetmen koltuğuna otururken, senaryoya Kristin Hahn imza atıyor.

Notlar:

Dumplin':
1-Kısa boylu ve kilolu kişilere verilen bir lakapmış. Tıknaz 
2-Bir çeşit hamur tatlısı (00:22:34,102 --> 00:22:36,229).

Dolly Parton:
Dolly Rebecca Parton, Amerikalı kadın country ve country pop şarkıcısı ve müzik yazarı. 1959 yılından beri müzik çalışmalarına devam etmektedir. 1978 yılından beri 7 kez Grammy ödülü almıştır, ayrıca 42 kez de Grammy ödülüne aday gösterilmiştir.
Daha fazla bilgi için https://tr.wikipedia.org/wiki/Dolly_Parton veya https://en.wikipedia.org/wiki/Dolly_Parton
Magic 8-Ball (00:16:09,426 --> 00:16:10,803) (01:43:19,776 --> 01:43:21,778):
Mattel firması tarafından üretilen, fal bakmada veya tavsiye vermede kullanılan bir oyuncaktır. Fal küresi.
Pack Rat (00:17:38,515 --> 00:17:40,392):
1-Bulduğu şeyleri yuvasına götürüp saklayan büyük bir tür Kuzey Amerika faresi.
2-Gereksiz ve işine yaramayacak şeyleri toplayıp saklayan kişi.
Joan of Arc/Jeanne d'Arc (00:26:34,467 --> 00:26:36,970):
Yüz Yıl Savaşı boyunca İngiltere'ye karşı ülkesi Fransa'ya memleketi Lorraine'deki cephelerden başlayarak manevi anlamda büyük
destek olan ve sonradan ünü Fransa'nın dört bir yanına yayılmış bir Fransız Katolik azizesidir.
Heteropatriarchy (00:33:09,153 --> 00:33:11,698):
https://en.wikipedia.org/wiki/Heteropatriarchy

Altyazı

# Don't try to cry #
# Your way out of this #
# Don't try to lie #
# Or I'll catch you in it  # Lucy teyzemden çok şey öğrendim.
  Adımı nasıl heceleyeceğimi öğretti.
  W-I-L-L-O-W-D-E-A-N.
  Willowdean.
  Ayrıca böyle bir adı nasıl sevebileceğimi öğretti.
  # When you left, you thought I'd sit #
# And you thought I'd wait And you thought I'd cry # - # You called me a dumb blonde # - # Dumb blonde #
# Ah, but somehow I lived through it #
# And you know if there's one thing This blonde has learned #
# Blondes have more fun # Annem buralarda biraz ünlüdür.
  Bu da benim için çok meşgul olduğu anlamına geliyor.
  Bu yüzden Lucy teyzem bazı şeyleri nasıl söyleyebileceğimi öğretti  "Evet, hanımefendi", "Hayır, beyefendi.
 " İnsanların gözlerinin içine nasıl bakabileceğimi, Bir hurda yığını içerisinde nasıl bakıcı bulabileceğimi  Fakat en çok, Lucy teyzem, Dolly Parton'u öğretti.
  # Just because I'm blonde Don't think I'm dumb #
# 'Cause this dumb blonde Ain't nobody's fool # Aman tanrım, onu görüyor musun?
  Tam bir domuz gibisin.
  Seni şişko.
  Defolun!
  Onlara aldırma, Willowdean.
  Dünya, kim olduğunu anlatmayı   deneyeceğin insanlarla dolu.
  Fakat bu, senin karar vermen için.
  Beni duyuyor musun?
  Lucy teyzemin kelimelerle arası iyidir.
  Her zaman bana ne söyleyeceğini biliyor gibi görünür.
  Dolly'nin kendine dediği gibi, "Sahte elmasların dünyasında gerçek bir elmas olmak zordur" Haydi şimdi hazırlanalım.
  Her zaman en iyi Dolly partilerini biz yapardık.
  Annem bunlara hiç katılmazdı.
  Çünkü   Onları veya bizi gerçekten anladığını düşünmüyorum.
  Aynı şeylere tekrar tekrar     bakmak garip.
  Ta ki beklenmedik bir şey, her şeyi nasıl gördüğünüzü aniden değiştirene kadar.
  Merhaba.
  Sizi görmek ne kadar da güzel.
  - Merhaba.
  Willowdean, Bu Ellen ve annesi.
  İçeri gir, tatlım.
  Geriye baktığımda, Bence Lucy teyzem Ellen Dryver kapıda göründüğü gün    ne yaptığını tam olarak biliyordu.
  Elle ve ben bir defa Dolly Parton'a bizi birbirimizle tanıştırdığı için     teşekkür mektubu yazdık.
  Bize geri yazdı.
  "En iyi arkadaşların aynı anda herşeyi ve hiçbir şeyi vardır.
  Siz iki kız aynı hikayenin farklı versiyonları gibisiniz.
  Sevgilerle, Dolly.
 " # Just because I'm blonde Don't think I'm dumb #
# 'Cause this dumb blonde Ain't nobody's fool #
# When you left, you thought I'd sit #
# And you thought I'd wait And you thought I'd cry #
# You called me a dumb blonde # Hadi kızlar devam edin.
  Yarışmaya hazır olmalıyız.
  Geri döndüler.
  # And you know if there's one thing This blonde has learned #
# Blondes have more fun #
# You flew too high #
# Up off the ground # Bazen düşünüyorum Lucy teyzem bana öğretemeyeceği bir şeyi anlatmak için     Dolly ve Elle'yi verdi: Bu dünyada onsuz nasıl yaşayacağımı.
  Sanırım Dolly'nin dediği gibi, "Eğer gökkuşağı istiyorsan, yağmura katlanmak zorundasın.
 " Bombalama atlayış!
  Tamam.
  Bu Patrick Thomas aptalın teki.
  Toplarına hızlı bir tekmeye ihtiyacı var.
  Yaz günlerinin sonsuza dek süreceğini hissettirdiğini hatırlıyor musun?
  Mmm, evet, ve   Lucy bizi buraya getirip Dolly şarkıları dinletirdi, ve bize kirazlı limonlu kar külahları aldırdı.
  Fakat sadece Pazartesileri   Çünkü Cumalar tüm dikkati haketmezdi.
  Annemin tören döneminde onsuz nasıl hayatta kalacağımı bilmiyorum.
  Diyetine başladı bile.
  Gerçekten mi?
  "Sadece pilates yeterli olmuyor, Tıknaz.
  Gelecek Ekim'e kadar bu elbiseye girmeliyim.
  Bu bir gelenek.
 " Uff, eski güzellik kraliçesi ile hayatım.
  Buzdolabımız tavşan yemeklerine ve çeşnilerine indirgendi.
  Bombalama!
  Oh.
  Ooops.
  Bir şeyi itiraf etmeliyim yoksa direkt cehenneme gidebilirim.
  Ne zaman Millie Mitchellchuck'ı görsem, Bence, "Ben şişmanım, Fakat en azından ümitsiz değilim.
 " Of, bilmiyorum.
  Her zaman mutlu görünüyor.
  Evet, her zaman.
  Hey!
  Buraya gel!
  Buraya gel!
  Elle Belle!
  - Elle Belle!
  - Canım!
  Merhaba.
  Merhaba.
  Hmmm   Will  Sweet 16'de benimle çalışan Callie'yi hatırlıyor musun?
  - Merhaba.
  - Merhaba.
  Seni gördüğüme sevindim.
  Hmmmm, Callie, bu yıl güzellik yarışması yapıyor.
  Will'in annesi güzellik yarışması yöneticisi.
  1991'de güzellik kraliçesiydi.
  Rosie Dickson senin annen mi?
  Gerçekten mi?
  Bildiğim kadarıyla.
  Hey, belki Elle Belle ve ben bazen uğrarız.
  Annene güzellik yarışması ile ilgili sorular sorarım.
  Bilirsin, sadece gelişigüzel.
  Hmmm, maalesef, Annem genelde evde olmaz.
  Ya güzelliklik yarışması toplantılarında ya da bakım evinde     yaşlıların kıçını siliyor.
  Bu çoğu eski güzellik kraliçesinin başına gelen şey.
  Tamam.
  - Hmmmm, sonra görüşürüz.
  - Tamam.
  - Bye.
  - Bye.
  Morgan'a selam söyle.
  Tamam, bu da neydi?
  O zararsız.
  Eğer sen öyle diyorsan, Elle Belle.
  - Selam, Tim.
  - Selam, Will.
  Bye, Tim.
  Bye, Will.
  Ve bugünün büyük ödülü     Billboard hit'i     Odd Jobs albümünden.
  "9 to 5"?
  Bir kazananımız var.
  # Tumble out of bed And stumble to the kitchen #
# Pour myself a cup of ambition #
# And yawn and stretch And try to come to life # Buraya gel.
  # Jump in the shower And the blood starts pumpin' #
# Out on the street And the traffic starts jumpin' #
# With folks like me on the job From 9 to 5 #
# Working 9 to 5 #
# What a way to make a living #
# Barely gettin' by #
# It's all taking and no giving #
# They just use your mind #
# And they never give you credit #
# It's enough to drive you #
# Crazy if you let it #
# 9 to 5 #
# For service and devotion #
# You would think that I #
# Would deserve a fair promotion #
# Want to move ahead #
# But the boss won't seem to let me #
# I swear sometimes That man is out to get me # İlk üç kez bastığında seni duymuştum.
  Willowdean.
  Mmm.
  Merhaba, Bo.
  - Selam, Marcus.
  - Selam, Naber Will?
  Afedersiniz.
  Merhaba.
  Masa 7 neden kızgın görünüyor?
  Oh, Siparişlerini hazırlatmayı unuttum.
  Ama sipariş üç kombo, bana bir saniye ver Tamam, anladım.
  Sadece üç çikolatalı shake yap.
  Teşekkürler, Will.
  Bo?
  Üç komboyu ne kadar hızlı çırpabilirsin?
  Bana biraz zaman tanı.
  Bir kazananımız var.
  Az önce yaz çekilişimizi yaptık, ve kazanan şanslı masamız 7 numara.
  Hepiniz kombolarınızın yanında bedava shake kazandınız.
  Ve siparişiniz geliyor.
  İlk gün tatlı bir gün olacak gibi görünüyor, Çünkü Cumalar tüm dikkati haketmez.
  - Şimdi tamam.
  - Kombolarınız hemen çıkacak.
  Haydi!
  Kazananların kim olduğunu herkes duysun!
  Sen bir dahisin.
  "Salmonelle'yı tut" dedim, değil mi?
  Umut ediyorum ki kazananlarımız onu hayatta tutacak.
  Tıknaz.
  Tıknaz.
  Anne!
  Şu lakap.
  Tatlım.
  Unh-unh.
  Unh-unh.
  Geç kalamam, Tıknaz.
  Onur konuğuyum, Lütfen yukarı çıkabilir misin?
  Ve Mimi'nin düğünü için sana aldığım çiçekli elbiseyi giyer misin?
  Ve saçlarımı şekillendirmek için     fırçalayabilir misin?
  Başımın üstünde yerin var ama   Mesele şu ki Bu akşamı unuttum.
  Elle ile plan yaptık.
  Bir anlaşma yaptık.
  Bu şekilde kurtulamazsın.
  Tamam?
  Elle'yi de getir.
  O da sevecek.
  Burada hiç boşluk var mı?
  Oh.
  Bebeğim?
  Alnında küçük bir şey var.
  Harpy's'deki o yağlı şeyleri yemiyorsun, değil mi?
  Anne, burger ve hotdog sevmediğimi biliyorsun.
  Evet, fakat   Bu arada solunda bir boşluk var.
  Ne?
  Tamam.
  Lütfen Elle’e 10’da hazır olmasını söyler misin?
  Beni dinlemedi.
  Tamam, iyi.
  Biliyorum, yeterince yakınız.
  Evet.
  Tıknaz.
  Diğer taraf.
  - Ooops.
  - Oh!
  - Tamam, hayatım, sadece ayak bileklerimi tut.
  - Uh-huh.
  - Tamam.
  - Tamam.
  Mm-hmm.
  İyi.
  Tamam.
  Oh, tanrım.
  - Tamam?
  - Tamam.
  - Burası.
  - Tamam.
  Anladım.
  - Tamam.
  - Tamam.
  Başımı mı vurdum?
  Tamam.
  Teşekkürler, Ellen.
  - Rica ederim.
  - Üzgünüm.
  - Şunu biraz tutacak mısın?
  - Mm-hmm.
  Oh, tanrım.
  Teşekkürler.
  Wow, gerçekten buraya mı park ettin   Başka boş yer yoktu.
  Demek istediğim, tanrım   İkinci: Miss Coolie Simmons.
  Oh, tanrım, başlıyor.
  Oh.
  Keşke   Keşke hepsi kazanabilseydi.
  Hepsi çok çalıştılar.
  Evet.
  Yürümek çok çok zor.
  Miss Teen Bluebonnet.
  Oh, Miss Teen Sweetwater!
  Oh, tanrım, bakıyorumda   -   bir dakika bile yaşlanmamışsın.
  - Oh, sahne arkası ışıklandırmasındandır.
  Geldiğin için çok teşekkür ederim.
  Ah lütfen.
  Bu kızları desteklemek için bir milyon kilometre yol yapabilirim.
  Özel bir misafirimiz olması güzel bir zevk.
  İzleyiciler yüzümü görmekten bıktı.
  Cidden, inan bana.
  Görünüşe bakılırsa Bayan Amerika yarışması gibi görünüyor.
  Teşekkürler.
  Bu arkaplanlar gerçekten sosyal medyamıza hoş bir hava getiriyor.
  - Sosyal medya?
  - Evet.
  Hashtag patlaması.
  Oh!
  En iyi güzellik yarışması ödülünde bu yıl    siz Bluebonnetlere paranızın karşılığını vermeyi umuyoruz.
  Bak!
  Oh, hmmm.
  O zaman etek boyuna dikkat et.
  - Çünkü biraz kısa duruyorlar.
  - Tamam.
  Kızın olmalı.
  Oh, hayır.
  Bu Ellen, kızımın en yakın arkadaşı.
  Bu kızım, Willowdean.
  Wow.
  Tamam.
  İkinizle de tanıştığıma memnun oldum.
  - Bizde memnun olduk.
  - Her ikinizle de.
  - Tanıştığımıza memnun oldum.
  - Ve şimdi sunucunuz   - Delia Shepherd.
  - Evet, gitmeliyim.
  Tamam.
  İyi eğlenceler.
  Çok heyecanlı.
  İyi akşamlar.
  - Bu gece sizlere çok özel bir konuğu   - Oh.
    tanıtmak benim özel görevim.
  Bu yılın kraliçesine tacını vermek üzere, eski dostum, Bluebonnet yarışmasının yöneticisi, 10 defa Texas güzeli seçilen, Clover City'den 1991 güzellik kraliçesi, Bayan Rosie Dickson karşınızda.
  Hmmm  Teşekkürler, Bayan Delia.
  Kızlar, bu gece hepinizin harika   göründüğünü söyleyebilirim.
  Bu yılın kazananını     açıklamak benim için onurdur   Bayan Darlene Williams.
  Haydi.
  Çok güzel!
  Harika görünüyorsun demek istedim!
  Clover City KQRK radyosundan ben Eugene Reed, Sevgili dinleyicilerimize 85 yıllık     Miss Teen Bluebonnet güzellik yarışmasına katılmalarını hatırlatıyorum.
  Başvurular köşede.
  Gördüğüm kadarıyla evet.
  İçeri gelseniz ya.
  Size burger veya başka bir şey yapayım.
  - Gitmeliyiz.
  - Seni görmek güzeldi.
  - Tamam.
  - Seni görmek güzeldi.
  İyi günler.
  Bye, Bo.
  Merhaba, nereye gidiyorsun?
  Merhaba.
  Onlar     senin zengin okul arkadaşların mı?
  Hepiniz çok şanslısınız.
  Yazın bitmesine iki hafta daha kaldı.
  Biliyor musun, Holy Cross'a giden herkes zengin değil.
  Hayır, öyle demek istemedim.
  Ben sadece   Bilirsin, zengin veya fakir Hepimiz aynı "gelecek için hazırlan" meselesiyle uğraşmak zorundayız.
  Bir nevi     büyük bir plan yapmamız gerekiyor gibi, Fakat bu kasabadaki yetişkinlerin çoğu     büyüdüklerinde ne olmak istediklerini bile bilmiyor.
  Keşke sadece fal küreleri olsa.
  Hmm.
  Bu arada teşekkürler.
  Garip bir şekilde     hep bunlardan birini istemiştim.
  Dün masa 7'yi zehirledik mi?
  Sanırım çiçek yollasak iyi olur.
  Hadi.
  İşe geri dönsek iyi olur.
  Oh, yıldızım.
  Beni korkuttun.
  Bu Lucy'nin en çok sevdiği elbiselerinden biriydi.
  Tıknaz, şu an bununla ilgili konuşmak istemiyorum.
  Yaz sonuna kadar bu konuyu açmayacağımız konusunda anlaşmıştık.
  Anne, teyzem 6 ay önce vefat etti.
  Ne zaman onun hakkında konuşabiliriz?
  Tüm bu eşyalarla ne yapmayı planlıyorsun?
  Hmmmm, bilmiyorum, şey   Sanırım çoğunu bağışlayacağız.
  Teyzen gereksiz ve işine yaramayacak şeyleri toplayıp saklardı.
  Sadece yer açmalıyız.
  Ne için?
  Lucy'nin ekstra geliri olmadan değişiklik yapmaya başlamak zorunda kalacağım.
  Bu şekilde idare edebiliriz.
  Yarışma için mi değişikliklerden bahsediyorsun?
  Evet, Willowdean.
  Yarışma için.
  Evet, o zaman, Bağışlanmadan önce herşeye bakmak istiyorum.
  Tamam, hanımefendi.
  Will, hadi.
  Hazır değil misin?
  Geç kalmak istemiyorum.
  Bugün okulun ilk günü.
  Hala uykunu alamadın mı?
  Beni taşınmakla mı tehdit ediyorsun?
  Annem Lucy'nin odasını toparlıyor.
  Mmm.
  O halde, olabildiğince saklamalısın.
  Onun arı broşunu bulmak istiyorum.
  O broşu çok beğenirdim.
  Evet, Bana da onu hatırlatıyor.
  Bilirsin, onun her zaman sahip olduğu gösterişli uslubu.
  Hmm.
  Bunu ne zaman aldın?
  Hazırlık okulundan Bo, verdi.
  Bunun senden hoşlandığı anlamına geldiğini biliyorsun, değil mi?
  Hayır.
  Hoşlanmıyor.
  O   herkese karşı iyidir.
  O   - Bilmiyorum, o böyle biri.
  - Mm-hmm.
  Yani o herkese böyle şeyler veriyor?
  Tamam, Will.
  Hmmm  Erkekler kızların dikkatini çekmeye çalışmadıkları sürece     küçük hediyeler vermezler.
  Hayatın gerçeği bu.
  Elle  Bo gibi erkekler benim gibi kızlarla çıkmazlar.
  Bu da hayatın gerçeği.
  Bak, sadece arkadaş olmak istiyor.
  Yani gerçekten hoşlandığı kızlarla ilgili bana sorular sorabilir.
  Bu doğru mu?
  Mmm.
  "Kaynakların hayır diyor.
 " Söyledim sana.
  Bak, geç kalamam.
  Orada seninle buluşacağım.
  Tıknaz, geç kalacaksın.
  Sweetwater zamana ayak uydurmak için çok çalışıyor.
  Bana sorarsan sonucu olmayan bir iş bu.
  Biliyorum, ama buna değer.
  Mm-hmm.
  Mm-hmm.
  Bir saniye bekler misin?
  Tatlım, ekstra yaptım.
  Sorun değil.
  Sadece bir muz alacağım.
  Yani geç kalmayacağım.
  Neden   - Tamam, iyi ilk günler.
  - Teşekkürler.
  Her neyse, tek söylediğim     Bu şehir yarışmalarının her yıl daha da kapsamlı olmasıdır.
  Demek istediğim Texas'la ilgili bir şey yok.
  Sanki yoktan ortaya çıkmışlar gibi.
  Evet, katılıyorum.
  Fakat olay şu ki, eğer onunla konuşursak, Bize birkaç ekstra dekor bulabilir.
  Oh, Tanrım.
  - Seni tekrar arayacağım.
  - Tamam.
  Ne kadar popüler olduğu umrumda değil.
  Açılış numarası için Beyoncé şarkısı yapmıyoruz.
  Tüzüklerimiz kesinlikle sözleri ve müziği uygun şekilde ana hatlarıyla belirtir.
  Beni her ne kadar popüleriteden uzaklaştırsa da  - Uh-huh.
  -   Bu kurallara uymak benim işim.
  - Katılıyorum.
  - Tamam, bir saniye bekle.
  Tamam, hayatım, Joe'nin tamirhanesini arayacağım, Arabanı çektiğinizde neyin yanlış olduğunu bulacağız, tamam mı?
  Teşekkürler.
  Beyoncé ismini daha fazla duymak istemiyorum.
  Yani, her neyse   Oh, Tıknaz!
  Olamaz!
  Tıknaz!
  Evet, Tıknaz.
  Telefonunu unuttun.
  Tıknaz?
  Rica ederim.
  Çok üzgünüm.
  Bunun anlamı ne?
  Küçük Tıknaz de bana.
  Ne oldu?
  Annem yaptı yapacağını.
  Off, Tanrım.
  Herkes duydu.
  Çok utanç vericiydi, Elle.
  İşte Tıknaz geliyor!
  Boşver şunu, aptalın teki.
  - Hey, dostum, Millie geliyor.
  - Whoops!
  Oh, oh, oh, oh, oh!
  Sanırım koridorları genişletmeleri gerek.
  Millie, iyi misin?
  Tam isabet.
  Uygunsuz şiddet sebebiyle uzaklaştırma almak mı?
  Hiç böyle bir şey duymamıştım.
  Senin derdin ne?
  - Benim mi?
  Bu senin suçun.
  - Benim suçum?
  Ben sadece hayatım boyunca bana taktığın o iğrenç lakabı kullanan     bir kabadayıya karşı kendimi savunuyordum.
  - O bunu haketti.
  - İyi günler, Bayan Dickson.
  Neden, sen, sen de, Bayan Hall.
  Beni dinle küçük hanım.
  Saçma sapan bir takma ad için neden bu kadar hassas oluyorsun?
  Anne, bunun bir takma addan çok daha fazlası olduğunu biliyoruz.
  Bir daha ortaya çıkıp asla onu söylemeyeceksin, Fakat biliyorum kızının böyle görünmesine dayanamıyorsun.
  - Ne?
  - Küçük yuvarlak bir hamur tatlısı gibi.
  Off, bu doğru değil.
  - Oh, lütfen.
  Senin dünyana uymuyorum.
  - Bu doğru değil.
  - Anlıyorum.
  - Dinle, Sadece fırsatlara     sahip olmanı istiyorum, tamam mı?
  Bu büyük kızlar için daha zordur.
  Ben onlardan biriydim, biliyorum.
  Tamam?
  Luce ve ben de.
  - Bunu biliyorsun.
  - Evet, liseden önceki yaz     senin kilo verip Lucy'nin başaramadığı ve sonra senin     güzellik yarışmasını kazandığın hikayeyi duydum.
  Kelimenin tam anlamıyla taçlandırdığın başarının.
  Ses tonuna dikkat et, genç bayan.
  Ben hala senin annenim.
  Kayıtlara geçmesi için, İkimizde beni kimin büyüttüğünü biliyoruz.
  Ve o beni hiçbir zaman kendimle ilgili kötü hissettirmedi.
  Gerçekten onu bu kadar idol etmeseydin keşke.
  Kendine daha iyi baksaydı muhtemelen hala burada olacaktı.
  Sen her zaman kilosuna odaklanmıştın.
  Onun kim olduğunu bile bilmiyorsun.
  Onu hiç özlüyor musun?
  Unut bunu.
  Eve yürüyeceğim.
  Şey, Tüm Dolly Parton     partilerinize gidemediğim için özür dilerim.
  Çünkü başınızın üzerine bir çatı koymak için işe gitmem gerekiyordu.
  Çünkü annelerin yaptığı budur.
  # If you need a helping hand #
# Need someone to understand #
# Oh, here I am #
# Oh, here I am #
# Here I am #
# My world is such an empty place #
# I need someone to fill the space #
# Here I am # - # Here I am # - # Oh, here I am #
# Here I am # Miss Teen Bluebonnet Güzellik Yarışması Başvurusu # Here I am #
# Oh #
# Ooh # Ne?
  # Here I am #
# Oh #
# Ooh # Will.
  Yukarıdayım.
  Okulun ilk günü uzaklaştırma aldığına inanamıyorum.
  Beklediğimden daha başarılısın.
  Ödevini getirdim.
  Ne yapıyorsun?
  Şuna bak.
  Lucy tek kelime etmemişti.
  Görünüşe göre güzellik yarışmasına katılmayı düşünmüş.
  Fakat annem gibi mezuralarıyla     onu küçük gören insanların bakışlarından çekinmiş.
  Bu bakışları biliyorum.
  Neler oluyor?
  Bence Lucy'nin hiç bir zaman yapamadığını yapıp güzellik yarışmasına başvuracağım.
  Annemin yüzündeki ifadeyi görmek için     kayıt gününde oraya yürümek istiyorum.
  O benden hep utandı.
  Şimdi iyi bir sebebi olacak.
  Hmm.
  Topuklu bir protesto gibi mi?
  Kesinlikle.
  Topuklu bir protesto.
  Annen bu işkence aletleriyle nasıl yürüyebiliyor?
  Yapabildiğini sanmıyorum.
  - Oh, evet.
  - Bu Rosie Dickson'nın kızı mı?
  Burada ne yapıyor?
  Oh, tanrım.
  Oh, Cesurca.
  Teşekkürler.
  Evet, ben de.
  Herkese merhaba.
  Eğer sen başvuruyorsan, ben de başvuruyorum.
  Ne?
  Hayır.
  Hayır, ben şişman kızların manevi lideri değilim, tamam mı?
  Bu kötü bir fikir.
  Evine git.
  En sevdiğim şeyler kötü fikirler olarak başlar.
  Millie, hayır.
  Hatırlıyor musun?
  Lucy için buradayız.
  Tamam.
  Ne yapıyorsan yap, sadece kalabalık etme.
  Bir ebeveyninin imzasını unutmuşsun, canım.
  Bir ebeveyninin imzası olmadan katılamazsın.
  Willowdean Opal.
  Teşekkürler.
  Bana bir şey için cevap vermeye mi çalışıyorsun?
  Neden yarışmaya katılmamın tek nedeninin     intikam almak olduğunu varsayıyorsun?
  Ben Rosie Dickson'nın kızıyım.
  Kanımda bu var.
  Ayrıca, ilgilendiğim kadarıyla, Bir mayo vücudu, mayo giymiş bir vücuttur.
  1933'ten beri     toplumumuzun temel taşlarından     biri olan kurumumuzla     veya benimle     alay etmene izin vermeyeceğim.
  Biliyorum.
  Muhtemelen tüzüklerinizi şu an ezberden okuyabilirim.
  Defalarca duydum.
  Formu imzalamadığım sürece katılamayacağını biliyorsun değil mi?
  - Anne?
  - Mm-hmm?
  Bu formu imzalamazsan demek ki sana göre yeterince iyi değilim.
  Bu odadaki her kızın benden daha çok hak ettiğini söylüyorsun.
  Çünkü ben onlar gibi değilim.
  Ve buraya ait değilim.
  Bunu mu demek istiyorsun?
  Tamam   Yetenek etkinliği için neler planlıyorsun?
  Sürpriz.
  - Wow, tamam.
  - Oldu o zaman.
  Özel muamele yok.
  - Böyle bir beklentim yok.
  - Tamam.
  Güzellik yarışmaları düşündüğünden daha zordur.
  Bilmiyorum.
  Oh, tanrım.
  Oh  tanrım.
  Wow.
  Eteğinin rengini gördün mü?
  Evet!
  Bu çok eğlenceli olacak.
  Çok eğlenceli.
  Adım Hannah, güzel bayan.
  Neden buradasın?
  Merhaba?
  Tamam, bayanlar, Lütfen yerlerinize oturun.
  Ne demek istiyorsun?
  Senin olayın ne?
  Merhabalar.
  Anneler geldiğiniz için teşekkür ederim.
  Kızlarınızı sadece kısa bir süreliğine alacağız, tamam mı?
  Teşekkür ederim.
  Oh, tanrım.
  Kaydolduğun için çok heyecanlıyım.
  Bekah Colter'ı gördün mü?
  Rakibimiz.
  Tamam.
  1933 yılından beri     Texas eyaletinde gerçekleştirilen     ilk güzellik yarışması olan     Clover City Miss Teen Bluebonnet'e     hepiniz hoş geldiniz.
  Evet!
  Evet!
  Şimdi, önümüzdeki altı hafta kasırga gibi geçecek.
  Bu odada bulunan bir kişi     Miss Teen Bluebonnet olacak Wow.
  Çok heyecanlı.
  O sen olabilirsin.
  Hazır oladuğunuzu düşünüyor musunuz?
  Evet!
  İyi şanslar kızlar.
  Whoa.
  Miss Teen Bluebonnet güzellik yarışmasının biletlerinin bugün     satışa çıkacağını dinleyicilerimize hatırlatmak istiyorum.
  Sadece beş hafta sonra.
  Bunu harika bir şarkı ile kutlayalım.
  # I know I'm not perfect #
# But nobody is #
# There's plenty more important  # Millie?
  Millie?
  - Ne yapıyorsun?
  - Yarışmanın hazırlık kampının  .
  kızlardan bazılarını tanımanın iyi bir yolu olacağını düşünüyordum.
  Annemin çıkagelmesi durumu için araya kaynamalıyım.
  Araya kaynamak mı?
  Neden, Millie?
  Neden?
  Çünkü başvuru formunda annemin imzasını taklit ettim.
  El işi kulübüne katıldığımı düşünüyor.
  Millie, annenin bunu     öğrenmesini engellemek neredeyse imkansız.
  Şey, başka seçeneğim yoktu.
  Ona sorduğumda hayır dedi.
  Ki bu hayır bir daha sorma anlamına geliyordu.
  Bu yüzden ondan bir adım önde durmalıydım.
  Yoldan çekil, koca göt!
  Şişko, şişko.
  - Bok yiyesiceler.
  - Sizin için dua edeceğiz.
  Bye, Will.
  Hey kızlar!
  Bekleyin beni!
  - Will.
  - Mm-hmm.
  Tamam, hmmm, Ron bunları asmamızı istiyor.
  Hmmmm, arkadaşların burada, masa 6'da.
  Tamam, bekle.
  - Bunlar benim arkadaşlarım değiller.
  - Yeteneğim için sahneye çıkacağım.
  Şey, belki başka fikirler hakkında beyin fırtınası yapabiliriz.
  Burada ne yapıyorsunuz kızlar?
  Selam, Will.
  Ara verdiğin zaman buluşma toplantısına     katılıp katılmayacağını merak ediyorduk.
  Her birimiz için bir tane yaptım.
  Ben   istemiyorum, teşekkürler.
  Oh, oh, Will, şuna bakabilir misin, lütfen?
  - Teşekkür ederim.
  - Teşekkür ederim.
  Dediğim gibi, yetenek kısmı için gerçekten gücümüzle oynamak zorundayız.
  Ve benim güçlerimden biri de şarkı söylemek.
  Ben kilisede ibadet lideriyim.
  Ve hula-hop çevirebilirim ve step dansı yapabilirim.
  Eğer hepsini aynı anda yaparsam, bu gerçekten muntazam olabilir.
  Gerçekten.
  Daha önce kimse bunu yapmamış gibi, değil mi?
  Teşekkür ederim.
  Güçlü yanlarımıza oynadıkça ve göstericiliğimizi sürdürdüğümüz sürece, Yarışmayı başkaları kadar kazanma şansımız var.
  Ve birçok güzellik yarışması kazananı çok önemli şeyler yapmaya devam ediyor.
  - Willowdean'nin annesi gibi.
  - Millie.
  Sanırım bir çeşit yanlış anlaşılma oldu.
  Gerçekten yarışmayı kazanmaya çalışmıyoruz.
  Çalışmıyor muyuz?
  Şey, ben çalışmıyorum.
  Onun neyin peşinde olduğunu bilmiyorum, ama   Bak, bu   Bu bir protesto.
  Bir noktaya değinmek istiyoruz.
  - Beni de sayın.
  - Peki, amacınız ne?
  Kadın ruhunun bilinçsizce içselleştirdiği, baskıcı hetero-patriarşiye karşı bir isyan.
  - Off.
  - Diğer bir deyişle     Biz Spartaküsüs.
  Bu yarışma da Roma İmparatorluğu.
  Anlamadınız mı?
  - Tamam, tamam.
  Hey.
  - Oh, hayır.
  Her devrim küçük şeylerle başlar.
  İsyan etmek istemiyorum.
  Bu yarışmaya sekiz yaşından beri katılmak istiyorum.
  Tamam, Millie, Bence herkesin söylemeye çalıştığı şey, Evet, teknik olarak hala yarışmaya katılıyoruz, Ve yine de eğlenceli olacak.
  Bu sadece   İçecekleriniz.
  Biliyor musun, bence biraz geri çekilmelisin.
  Belki birazdan biraz fazla.
  Mesela   tamamen geri çekil.
  Tamam, o zaman.
  İyi toplantılar.
  Oh.
  Ve bunu yapmaya hazır olduğunuzda bana haber verin.
  Tamam, Millie, şimdi bana dosyanı gösterebilirsin.
  Ama sonra onu benden uzaklaştıracaksın, tamam mı?
  Tamam.
  Şey, Seninkini sarı yaptım, Çünkü bana güneş ışığını hatırlatıyorsun.
  - Aw!
  - Hmmm, düşünüyordum da, senin yeteneğinin   Sana yardım edebilir miyim?
  - Burada.
  - Aldım onu.
  Teşekkürler.
  Hey.
  Hmmm, bu gece küçük bir meteor yağmuru var.
  Böyle şeylere ilgin var mı bilmiyorum, ama   Bilirsin, bunu görmek güzel olacaktır.
  Eğer düşünüyorsan.
  Tamam.
  Kesinlikle.
  Güzel.
  Ne   Selam.
  Selam.
  - Oraya gelmemi istiyor musun?
  - Evet.
  Tamam.
  İşte en iyi koltuk tam burada.
  Teşekkürler.
  Bu gece gerçekten çok güzel.
  Evet.
  - Sana bir şey sorabilir miyim?
  - Kesinlikle.
  Şu   fotoğrafta da neyin nesi?
    dolabındaki fotoğraf?
  Şu kız  , kadın   Dolly Parton'u bilmiyor musun?
  Bilmeli miyim?
  O bir nevi tüm zamanların en iyi şarkıcısı ve söz yazarıdır.
  O bilinen biridir.
  Oh.
  Tamam.
  Hmmm   Neden o?
  Lucy teyzem onu çok severdi.
  Muhtemelen konuşmaya başlamadan önce Dolly şarkıları söylüyordum   Onunla ilgili inanılmaz bir şey var.
  Bilirsin, onun hakkında söyleyebileceğin her şakada, onun kötü bir espri anlayışı var   ve sanki o her zaman bir adım önde gibi, bilirsin?
  Uh  Gerçekten geç oluyor.
  Ben   Ben eve gitmeliyim.
  Nereye   Nereye gidiyorsun?
  Ben ne yaptım?
  Hiç bir şey.
  Ben   sadece   eve gitmeliyim.
  Meteorlar için teşekkürler.
  Hadi kızlar.
  Parlama vaktiniz geldi.
  Ve Üç, iki, bir.
  Şu fırtınaları def edin, kızlar.
  Hayat fırtınalarını.
  Nefes ver.
  Bir, iki, üç.
  Ve aşağı.
  Ne?
  Hadi kızlar, Şimdi korkularınızı def edin!
  Nefes ver.
  Nefes al.
  "Meteorlar için teşekkürler"?
  Çok aptalcaydı!
  Bizi izlemeye devam edin, Miss Teen Bluebonnet yarışması için iki bilet vereceğim.
  Sadece dört hafta kaldı ve biletler hızla tükeniyor.
  Neden buna gidiyoruz?
  Annenle boğa güreşi yapan sensin, hatırladın mı?
  Merak etme, çok eğleneceğiz.
  Tamam, Naber?
  Dün gece Bo beni öptü.
  Ne?
 !
  - Sana söylemiştim!
  - Tamam, tamam.
  Konfetileri beklet.
  Sonu iyi bitmedi.
  - Neden?
  - Şey   İlk başta  .
  harikaydı, Dudaklarım hissizleşene kadar onu öpmek istedim.
  Fakat sonra sırtımdaki şu noktaya dokundu ve   Ben, ben   aşırı heyecanlandım.
  Birdenbire, şey gibi düşündüm, Bu yakışıklı çocuk neden beni öpmek istiyor?
  Ve sonra böyle bir kız olduğum için kendimden nefret etmeye başladım.
  Tamam, tamam.
  Orada dur.
  Biliyor musun, daha önce Tim ile aynı garip hislerim vardı.
  - Gerçekten mi?
  - Mm-hmm.
  Demek istediğim, göbeğime veya çenemdeki bir sivilce lekesine dokunduğunda, Bir psikopat gibi gıkımı çıkaramıyordum.
  Hmm.
  # Who will do it?
  Who?
  #
# If we don't # Geç kaldınız.
  Tamam.
  Herkes ısındı mı?
  - Evet.
  - Kesinlikle.
  Gönderdiğim bağlantıdaki adımları kim ezberledi?
  Oh, bir çoğunuz.
  Tamam, çok iyi.
  Bekah, gelip gösterir misin?
 .
  Ve, hmmm   Hmmm   Ellen.
  Buraya gelir misin?
  Pekala, haydi dans edelim.
  Selam.
  Beş, altı, yedi, sekiz.
  Yandan, yandan.
  Harikaydınız!
  - Onlar çok iyiydiler.
  - Bu harikaydı.
  Teşekkürler.
  - Onlar çok iyiydiler!
  - Çok güzel, kızlar.
  Çok güzeldi.
  Tamam, şimdi, kazanmak ve kaybetmek arasındaki fark     tamamen ayrıntılardır.
  Tamam mı?
  Hayatınız boyunca lazım olacak.
  Tamam, siz ikiniz.
  Uh, Ellen?
  Neden burada kalmıyorsunuz?
  Tamam.
  Ve geri kalanımız, deneyelim.
  Yedi, sekiz.
  Çene yukarı.
  Tamam, gülümsemeyi unutmayın.
  Bu çok eğlenceli.
  Bu çok seksi.
  - Evet.
  - Çok iyi.
  - Elle, bu çok şekerdi!
  - Sen de.
  - Birlikte alıştırma yapmalıyız.
  - Harika.
  - Rosie ile konuşacağım.
  - Tamam.
  - Bye, Elle Belle.
  - İşte görüşürüz.
  - Bayan Rosie.
  - Bye.
  Hazır mısın?
  - Güzel hareketler.
  - Videoyu sadece bir defa izledim.
  Çok kolay hareketlerdi.
  Sorun ne?
  Mesele, bizim amacımızın tam tersi olmasına rağmen, Mükemmel bir yarışmacı kız gibi etrafa sıçrıyor olman.
  Herkes için onu mahvetmeyi denemektense     belki de amacımıza ulaşmanın daha iyi bir yolu vardır.
  Amaç mahvetmek.
  Sen   Sen meseleyi henüz anlamıyorsun Çünkü devrim için uygun değilsin.
  - Ne demek istiyorsun?
  - Bırakmalısın, Elle.
  Sen bu şeyi denemeden bile kazanabilecek türden bir kızsın.
  Senin gibi ben de kendimi buraya ait hissetmiyorum.
  Orada çok rahat görünüyordun.
  Devrime kimin katılıp katılamayacağına senin karar verebileceğini düşünmene inanamıyorum.
  Yarışmalardan nefret ettiğini düşünüyordum.
  Belki de sürekli seni dinlediğimden kendime hiç şans vermemişimdir.
  Tamam, evet.
  Kilolu insanlardan nefret eden Coppertone Callie'ye katıl ve     Sonsuza kadar mutlu ol.
  Bilgilerine arz ederim, Willowdean  Seni hiç bir zaman kilolu olarak görmedim.
  Elle Belle, buraya gel.
  Ben senin kilolu olduğunu düşünüyorum.
  Bilirsin doğruyu söylemeliyim.
  Yardımlarınız için teşekkür ederim, Bayan Rosie.
  Oh.
  Annem bu yarışma meselelerini anlamıyor.
  Dürüst olmak gerekirse bazen beni anladığına bile tam olarak emin olamıyorum.
  Bu çok utanç verici.
  Utanç verici ama biliyor musun, tatlım?
  Bu yarışmaların tam olarak ne olduğunu çoğu kişi anlamaz.
  - Hayır.
  - Bu onların kaybı.
  - Oh, selam, Will.
  - Selam.
  - Bekah'ı tanıyorsun.
  - Merhaba.
  Evet, elbette.
  - Selam.
  - Selam.
  Annen herşey de çok becerikli olduğu için   -    çok şanslısın.
  - Oh   Oh, lütfen.
  Elbise çok iyi oturdu.
  Sadece tek bir şey lazım.
  Uh, Tıknaz, lütfen bana masadaki iğnelerimi verir misin?
  - Teşekkür ederim.
  - Teşekkürler, tatlım.
  Harpy's'de Bo Larson ile çalışıyorsun, değil mi?
  - Hmmm, Evet.
  - Evet?
  Tamam, Bo Larson okuldaki yeni çocuk.
  Ve oldukça yakışıklı, değil mi?
  Evet.
  Tamam, iyi, bye.
  - Bye.
  - Bye.
  Ona Sadie Hawkins'i ayarlayacağım.
  - Ayarlayacak mısın?
  - Evet.
  - Çok heyecanlı.
  - Evet.
  Oh, ne şanslı çocuk.
  Sana nasıl hayır diyebilir ki?
  Oh.
  Merhaba?
  İşteyim şimdi.
  Oh.
  Hmmm   Tamam.
  Elle, bu çok yanlış geliyor.
  Kavga mı ediyoruz?
  Evet, çok yanlış.
  Ve insanları değiştiremeyecekleri şeyler için reddetmek de öyle.
  Elle Belle?
  Arkada bana yardım edebilir misin?
  Teşekkürler.
  Gitmeliyim.
  # Don't try to cry #
# Your way out of this #
# Don't try to lie #
# Or I'll catch you in it #
# Don't try to make me #
# Feel sorry for you #
# Just because I'm blonde-- # Ucubeleri davet etmeli miyim?
  Bu çok heyecanlı ve tehlikeli.
  Clover City'nin 100 mil içindeki hiçbir şey bu tür bir coşku garanti etmez.
  Bu yer de ne?
  Dürüst olacağım, daha önce böyle bir şey yapmadım.
  Gerçekten mi?
  İçeri girmeli miyiz?
  Hmmm  Üçe kadar sayalım mı?
  Tamam.
  Bir   - iki   - Üç.
  Ohh, Ne yapıyoruz?
  Bilmiyorum.
  Kimlikler.
  Lucy teyzen seni buraya hiç getirmedi mi?
  Burası bir bar.
  Hey, hey.
  Lucy kim?
  Hmmm   Lucy Dickson.
  Oh, Lucy'yi çok iyi bilirim.
  O   o iyi bir insandı.
  İçeri girin.
  # Keep on dancing on Dixie Avenue # Burada senin için başka bir tur daha var.
  Bu da ne?
  Ne yapıyor lan bunlar?
  Bilmiyorum.
  Selam, Bobby, senin çocukların mı?
  Emin değilim.
  Sizin için burada bir masa var.
  Nereye gidiyorsun?
  Buyurun.
  Canlarım.
  Tamam, şimdi, seni barda görmek istemiyorum.
  Pekala, motorcular ve kovboylar.
  Gecenin ilk Dolly şarkısı için   Silahlarınızı kılıfına sokun ve alkışlayın.
  # I can see you're disappointed #
# By the way you  # Willowdean, Yanlışsam düzelt, Ama bu bir erkek.
  Çok tatlı bir erkek, değil mi?
  Uh-huh.
  Evet.
  # Yes, I've made my mistakes #
# But listen and understand #
# My mistakes are no worse than yours #
# Just because I'm a woman #
# Two doors down #
# They're laughing and drinking And having a party #
# Two doors down We're not aware that they're around # Neredeyse etkilendim.
  # Oh, two doors down #
# Oh-oh-oh, oh #
# Two doors down #
# Oh-oh-oh, oh #
# Two doors down #
# Oh-oh-oh # O harika.
  # Two doors down # Oh, bu da ne lan.
  - Kan   kan demek istedim.
  - Pekala.
  Beyler, bayanlar, teşekkürler.
  Peruk tanrıları bu akşam üzerimize gülümsediler.
  Popüler taleplere göre, Bazı mucizevi düzenlemelerle,   Lütfen bu akrilikleri bir araya getirin ve Bayan Rhea Ranged’i     memnuniyetle karşılamamıza yardımcı olun.
  Hepinize merhaba.
  Şimdi, hepiniz Dolly'nin ne dediğini biliyorsunuz.
  "Bir bayan olarak doğmuş olmam iyi bir şey     yoksa kadın elbiseleri giyen bir erkek olurdum.
 " Mm-hmm.
  Hepiniz akıl okuyucusunuz.
  Ooh.
  Evde olmak çok güzel.
  - Size dönmek çok güzel.
  - Teşekkürler.
  - Seni seviyoruz, Dolly.
  - Beni özlediğiniz için teşekkürler.
  - Yolda yalnızlık çekebiliyorsun.
  - Çık oraya tatlım!
  # Jolene, Jolene #
# Jolene, Jolene # Bu benim en çok sevdiğim şarkı.
  # I'm begging of you Please don't take my man #
# Jolene, Jolene #
# Jolene, Jolene #
# Please don't take him Just because you can #
# Your beauty is beyond compare #
# With flaming locks of auburn hair #
# And I cannot compete with you, Jolene #
# Jolene, Jolene #
# Jolene, Jolene #
# Please don't take him Just because you can #
# Jolene, Jolene #
# Jolene, Jolene # - Beklediğim gibi değildi.
  - Hiç bitmesin istedim.
  Şey, Merhaba bayanlar.
  Gösteri hakkında ne düşünüyorsunuz?
  Daha önce hiç hissetmediğim şeyler hissediyorum.
  - Bu yer adamı böyle yapar, emin ol.
  - Harikaydı.
  Şimdi, eğer biraz vaktin varsa, sahne arkasında sana merhaba     demek isteyen biri var.
  Kamyonette buluşuruz.
  - Tamam.
  - Tamam o zaman, hadi.
  İçeri gelin.
  Lee.
  Evet.
  Çocuğum.
  Seni orada izleyiciler arasında görünce, Lucy Dickson'nın hayaletini gördüğümü zannettim.
  Tanrı ruhunu kutsasın.
  Oh.
  Onu tanıdığına inanamıyorum.
  Oh, bebeğim, Lucy çok güzeldi.
  İç ve dış olarak.
  - Benzerliğinizi hala atlatamadım.
  - Biliyorum!
  - Genetik işte?
  - Uh-huh.
  Kaçabilirsin, ama saklanamazsın.
  Bunu kanıtlamak için babamın burnunu aldım.
  - Buyur otur.
  Tamam o bende, Dale.
  - Tamam sen de.
  Burası onsuz aynı değil.
  Ooh.
  Peki seni buralara ne getirdi, şekerim?
  Sanırım bu gece buraya bir şekilde ona daha yakın hissetmek için geldim.
  O her şeyi düşünmeme yardım ederdi.
  Ve şimdi onun için kendimi     bir işe bulaştırdım.
  Fakat şimdi ne yapıyorum bilmiyorum.
  Oh, sorun değil.
  Keşke onunla konuşabilseydim.
  Keşke, tatlım, ben de.
  Biliyor musun   Lucy olmasaydı asla o sahneye çıkmazdım.
  O bir şekilde benim buraya ait olduğumu biliyordu.
  Ben yapmadan önce o biliyordu.
  Bahse girerim ne söyleyediğini zaten biliyorsundur.
  İkimizde biliyoruz.
  "Ya büyük oyna ya da hiç oynama, ancak her iki şekilde de     bir çift kırmızı ayakkabıyla yapın" Şimdi, bilirsin, adil olmak gerekirse, Lucy'nin oraya gitmesi biraz erken oldu, Çoğu kişiye olmadığı gibi.
  Dolly'nin ne dediğini biliyorsun, "Kim olduğunuzu anlayın ve bilerek yapın,     şimdi oraya doğru atladığınızı hayal edin,     ileriye doğru on devasa adım.
 " "Anne, yapabilir miyim?
 " "Evet.
 " "Evet, yapabilirsin.
 " Senin için hep buradayız, tatlı eriğim.
  Tamam mı?
  Teşekkür ederim.
  Şu yüze bak.
  Çok güzelsin.
  Oh.
  Hillsong gibi bir çok çağdaş Hıristiyan     müziği dinlerim.
  - Sen ne tür seversin?
  - Metal.
  Oh, işte geldi.
  Alnında kocaman bir dudak izi var.
  Ne oldu orada?
  Lucy'nin sesini duydum.
  Tamam.
  Onun bir kaset çalarının olduğunu biliyor musun?
  Neden bir pijama partisi için evime gelmiyorsunuz?
  - Bu çok garip.
  - Neden garip ki?
  Kızlar.
  Bir hatırlatma yapmak istiyorum.
  Yetenek kostümleri ve resmi kıyafetlerin tarafımızdan onaylanması gerekecektir.
  Ve onaydan sonra yapılan küçük değişikliklerin ötesindeki herhangi bir değişiklik     derhal diskalifiye ile sonuçlanacaktır.
  Yani sürprizlerinizi jüriye değil seyircilere saklayın.
  Pekala, ilk olarak Millie Michaelchicks ile başlıyoruz.
  Michaelchucks?
  - Mitchellchuck.
  - Mitchellchuck!
  Bir, iki   # He is high and mighty #
# Ooh, mighty is his power #
# Mighty is his love #
# He is there with the answers Let us lift him up # Tamamdır, hmmm   onaylandı.
  Sadece buna biraz daha çalışmanı tavsiye ediyorum.
  Belki biraz ince ayar yapabilirsin.
  Teşekkür ederim.
  Sıradaki.
  # Hey there, cowboy # Şuna bakın.
  - Wow.
  - İnek gibi görünüyor.
  Geleneklerimizi canlı tutalım, yüreğine sağlık.
  Onaylandı, onaylandı.
  Sıradaki, Hannah Perez.
  Oh, tanrım.
  Hey, hey, ho, ho, Ataerkillik ortadan kalkmalı!
  Hey, hey, ho, ho, Ataerkillik ortadan kalkmalı!
  Hmmm, şey, gösterin bu mu?
  Müzik yok mu?
  Bunu onaylayamayız çünkü teknik olarak bu bir yetenek değil.
  Sıradaki, Bekah Colter.
  Ow.
  Bir kez daha deneyebilir miyim?
  Whoo!
  Hayır, hayır.
  Durabilir misin?
  Onaylandı.
  Tamam, onaylandı.
  Onaylandı.
  Onaylandı.
  Oh, afedersin.
  1991'de bununla kazanmıştım.
  Birden heyecanlandım.
  Çok iyi.
  Tamam, son olarak, Willowdean Dickson.
  Mmm.
  Göster günlerini.
  Tamam.
  Bu elimde     içi boş sıradan bir cam şişe var.
  Ve bu elimde ise sıradan bir bozuk para var.
  Görüyor musunuz?
  Şimdi bozuk parayı     sihirli bir şekilde şişenin ağzından geçirmeyi deneyeceğim.
  Tamam.
  Teşekkür ederim.
  İşte başlıyoruz.
  Sola doğru gitti.
  Ta-da.
  Söylemek istediğin bir şey var mı?
  Daha fazla pratik yapacağım.
  Söz veriyorum.
  Onaylandı.
  Verdiğin söz göz önünde bulundurularak.
  Bu kesinlikle bir sürprizdi.
  Ve benden almaman gereken tek serbest geçişti.
  Bu konuda konuşmak istemiyorum.
  Tıknaz, bunu neden yaptığını anlayamıyorum.
  - Biliyorsun, bırakmanın utanılacak bir yanı yok.
  - Desteğin için teşekkür ederim, Anne.
  # I want to be the girl in the movies #
# The one with the glint in her eyes #
# The girl that seldom loses #
# Beautiful with grace and style #
# Acting out her story #
# Standing in her glory # Masa 9 su istiyor.
  Ben de öyle düşünüyorum.
  Belki de.
  Oh, Merhaba.
  Merhaba.
  Yarışma provasına bugün gelecek misin?
  Um  Hayır, bugün çalışacağım.
  - Merhaba, Bo.
  - Merhaba.
  Aç mısın?
  - Evet.
  Ne önerirsin?
  - Sihirbazlık gösterisi yapan oydu.
  Evet, oydu.
  - Gitmem gerek.
  - Tamam.
  - Sihirbazlık gösterisi   - Bir   dakika içinde döneceğim.
  Ne istediğinize karar verdiniz mi millet?
  Her şey yolunda mı?
  Evet.
  Sanırım az önce ilk defa     bir soruya bir kelime ile cevap verdiğini duydum.
  Mmm.
  Pekala, bak şimdi.
  Tam olarak belirtmem gerekirse, sana söyleyecektim.
  Senden hoşlanıyorum, Will.
  Neden?
  Nasıl neden?
  Bekah'a ne olacak?
  Bekah?
  Bekah'a ne olacakmış?
  Benden sadece dans etmemi istedi?
  Hepsi bu.
  Ve ben de kabul etmedim.
  Bekah'tan bu şekilde hoşlanmıyorum.
  Ben     anlamıyorum.
  Pekala   - Oldukça basit.
  - Hayır.
  Hayır, değil, Çünkü sen ve ben     gerçek dünyada uyuşmuyoruz, Bo.
  Senin Bekah gibi bir kızla birlikte olman lazım.
  Sen neyden bahsediyorsun?
  Oh, tanrım.
  Bunun hakkında konuşuyorum.
  Bunu nasıl görmezsin?
  Benimle olmanın nasıl olacağını bilmiyor musun?
  Seni asla insanların ne düşündüğünü önemseyen biri olarak görmemiştim.
  Yapamam, Bo.
  - Ve bu beni korkak biri yapar, fakat ben   - Evet yapar.
  Willowdean Dickson.
  Bence sen çok güzelsin.
  Seni bundan daha az hissettiren başkalarının canı cehenneme.
  Gerçekten benim ne düşündüğümün önemi yok, değil mi?
  Mmm.
  Biraz daha.
  Evet.
  Tekrar deneyelim.
  Hadi, hadi.
  - Bir kez daha deneyelim.
  - Tamam.
  tamam.
  tamam.
  Bir ayak öne, sonra diğer ayak.
  Merhabe, ben Will.
  Lütfen mesajınızı bırakın.
  Evet, böyle.
  Harikasın.
  Neredesin?
  Bizimle burada buluşacağını söylemiştin.
  Lanet olası telefonunu açsana.
  # Here you come again #
# Just when I am about to make it work Without you #
# All you gotta do #
# Is smile that smile #
# And there go all my grimaces #
# Just leave it up to you #
# And in a little while #
# You're messing up my mind #
# And filling up my senses # Willowdean, uyan.
  Willowdean  Tam vaktinde.
  Hazır değilim.
  Sadece 10 günümüz var.
  Bu tam bir felaket olacak.
  Sabırsızlanıyorum.
  Hideaway'e tekrar hoşgeldiniz, kızlar.
  Burada farklı bir şey bulacağız.
  Pekala, benim küçük uğurböceklerim, Gerçek bir yarışma kraliçesi olmanın ne olduğunu öğrenmeye hazır mısınız?
  - Bu bir Hawaii elbisesi, değil mi?
  - Bunları yere koyar mısın?
  Burada bir yırtmac var.
  # People always coming up to me And asking  # Oh, evet.
  evet.
  evet.
  Çok kokoş, hayır.
  Bunlar nasıl?
  Hayır.
  Eğer bunu başaracaksak     bir çift kırmızı ayakkabıyla başaracağız.
  # To offer up a few words of advice #
# You better get to livin', givin' # Bayıldım!
  - Çok gülümseme, kırışıklıkların çıkacak.
  - Ew.
  Whoo, hatun.
  # You better get to knowin', showin' # Evet!
  # Just a word unto the wise # Bir poz ver.
  Kızlar.
  Oh, wow.
  Bu harika.
  # He's high and mighty # Bunları sevmedim.
  Hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını unutma.
  Ve çek.
  Çek.
  Korkma.
  İşte oluyor.
  Sorun değil, bazen sıkışıyor.
  İşte bu yüzden güzel şeylerimiz olmaz.
  Tamam.
  - Hayır, tamam değil.
  - Tamam.
  Kural bir, çene yukarı.
  Yerde hiç bir şey yok.
  Bir, iki, üç, eteğini tokatla.
  - Evet, kraliçe.
  - Tokatla.
  Annem bundan nefret edecek.
  Bir, iki, evet, kızlar.
  Beş, altı, yedi.
  Buna çalışcaksınız.
  Evet, kızlar.
  - Bir önerim var.
  - Oh, Hadi.
  Hadi.
  Haydi haydi böylede sallayın, sallayın, tamam mı?
  Bundan da biraz ekleyin.
  Evet, böyle.
  Hey, dikkat edin.
  İki, üç, dört, beş, altı.
  Evet, kızlar!
  Bu     salonu     yıkın.
  Evet, benim için ne görüyorsun?
  Uygun bir korse görüyorum.
  Yere kadar süzülen pullar görüyorum.
  Yürürken mistik bir esintiyle havalanan tüylü bir yaka görüyorum.
  Onu önce burada görmelisin, tatlı kız.
  Burada.
  Tamam.
  # Get to livin' # Willowdean, kalkma zamanı.
  Bugün büyük gün.
  Tamam.
  Geç kaldın.
  Lee'ye öğlen gardırobuma ihtiyacım olduğunu söyledim, O da, "Ben tasarımcıyım, tatlı eriğim, sihirbaz değilim.
 " dedi.
  Ama sen hariç herkes onaylandı.
  Yedek getirmek zorunda kaldım.
  Tamam, haydi hatırlayalım.
  Tane tane konuş çünkü ilk izlenim için asla ikinci bir şansın olmaz.
  Kısa ve öz olun çünkü bu bir güven belirtisini gösterir.
  Ve "gibi" ve "hmmm" kullanmaktan kaçının, çünkü sizi bilgisiz gösterir.
  Ve deneyimlerinizden bahsedin     Çünkü dikkate değer bir hayat yaşadığınızı gösterir.
  Bunların hepsi Rosie-izm'in kuralları.
  Off, kalabalığa karşı konuşmak kusacağımı getiriyor.
  Tamam.
  Hadi, sert çocuk.
  Evet!
  Merhaba?
  Günaydın, kızlar, Yarışma provasına hoşgeldiniz.
 .
  Sizlere değerli jüri üyelerimizi tanıtmak istiyorum.
  Bayan Tabitha Herrera.
  Yirmi yılı aşkın bir süredir     saç konusunda uzman Tabitha Kuaför ve Güzellik Salonu'ndan.
  Ve Bay Clay Dooley.
  Kalitenin uygun fiyatla buluştuğu, Clay Dooley Chevy'den.
  Ve Burgundy Herrer.
  Şimdi 21.
  yüzyıl salonlarını süsleyen, Eski güzellik kraliçelerinden.
  Şimdi mikrofonu, yarışmacılarımız için     rastgele isimleri ve soruları seçecek olan jürilerimize teslim ediyorum.
  Teşekkür ederim.
  Bayan Willowdean Dickson.
  Sen seçildin.
  Tamam.
  Bugün sana sormak istediğimiz soru şu  Sadakati nasıl tanımlarsın?
  Um  Sadakat.
  Sadakat, şüphe ve farklılıklarda bile     asla birinden vazgeçmememiz anlamına gelir.
  Bu unutulmaz,     anlamlı     ve yeri doldurulamaz     paylaşılan deneyimler tarafından     beslenen eylemleri     kapsayan bir kelimedir.
  Ama körü körüne sevmek değildir.
  Verildiği için alınmamalıdır.
  Sadakat, kimsenin hatalı olduğunu     söylemeyeceği zaman, ona hatalı olduğunu söylemektir.
  Ve sadakat, zaman içinde inşa ettiğiniz     güven nedeniyle hatalı olduğunuzda özür dilemektir.
  Sadakat gerçek dostluktur.
  Teşekkürler, Bayan Dickson.
  Hanımlar, üzerinde isminizin yazılı olduğu masayı bulun.
  - Benim ismim nerede, nerede?
  - Kendi kendini sakinleştir.
  Oh, işte burada.
  Bir sorunuz olursa, yardım için buradayım.
  Pekala, kızlar.
  Bol bol vaktimiz var.
  Tıknaz.
  Sadece bir kelime.
  İzin vermediğimiz sürece bir şey ifade etmiyor, fakat     seni incitirse, beni de incitir.
  Özür dilerim.
  Ben de.
  Devrim için uygun olmadığını düşünmek yanlıştı.
  Haklısın.
  Bu hareket sandığından daha fazla zarar verebilirdi.
  Seni çok özledim.
  Oh, ben de seni çok özledim.
  Özür dilerim.
  Gerçekten yargılamayı bırakmak istiyorum.
  Söz veriyorum.
  Ben   Herkesin kendi hikayesi olduğunu biliyorum.
  Callie'nin bile.
  Ve eğer siz arkadaş olmak istiyorsanız, anlayışla karşılıyorum.
  Tamam.
  Willowdean Opal Dickson.
  Sen benim en iyi arkadaşımsın, ve hep öyle kalacaksın.
  Artık şu yarım yamalak şişe numarasını yapmıyorsun, değil mi?
  Bir kaç sihirbazlık numaram var.
  Ama yine de kesinlikle senin yardımlarına ihtiyacım olacak.
  - O zaman "Yaşasın devrim!
 ", bebeğim.
  - Oh, seni çok özledim!
  Ben de seni!
  # Like a fool, I'm holding on To you-ooh-ooh-ooh #
# You-ooh-ooh-ooh #
# Like a fool, I'm holding on to you # Umarız bu gece düzenlecek olan 85.
  Miss Teen Bluebonnet     güzellik yarışması için biletlerinizi almışsınızdır.
  Bu yılın kazananı kim olacak?
  Sunucunuz olarak bu gece görüşmek üzere, Eugene Reed.
  - Bye.
  - Bye.
  Daha sonra gösteride görüşürüz.
  Tamam.
  Bye.
  Selam.
  Her şey yolunda mı?
  Sen haklıydın.
  Onun kim olduğunu     asla bilemedim.
  Bunu   Bunu anlamıyorum.
  Demek istediğim, Lucy her zaman kendinden emindi.
  Onun kendine güveni   Beni korkuturdu.
  Onun isteyipte     yapamayacağı bir şeyi hayal edemiyorum.
  Oh  Fakat şu elbise.
  Yarışmayı kazandığım yıl, Yeni bir elbise alacak     paramız yoktu.
  Sonra Lucy  Son anlarda ikinci el dükkanından bir elbise bulmama yardım etti.
  Ve o   Ben "her şey tamam,     elbise tam oldu,     hiç kimse bir kaç eksik pulu     farketmeyecek" dememe rağmen    sabaha kadar elbiseyi düzeltti.
  Ben bunu demiştim.
  Ve ertesi sabah   Elbiseyi bana geri verdiğinde dedi ki: "Bu hayatta     kazanmak ve kaybetmek arasındaki fark     tamamen ayrıntılardır.
 " Öyle demişti.
  Lucy bana bunu öğretti.
  Bunu daha önce bana hiç söylememiştin.
  Neredeler?
  Ne nerede?
  Onun   kutuları   Lucy'nin kutuları.
  Neredeler?
  Oh  Şey   Onları bağışladım.
  Oh.
  Sanırım ondan çok fazla şey verdim.
  Ooh.
  Anne?
  Pekala, kızlar, başlıyor.
  Kostümler, şapkalar, botlar.
  Hadi, hadi, hadi!
  Millie!
  Millicent Amethyst Mitchellchuck!
  Bu da ne?
  Emin değilim.
  Oh.
  - Ne?
  - O bilmiyor.
  Hatırladın mı?
  Bana yalan mı söyledin?
  Yalan mıydı?
  Yüzüme karşı yalan mı söyledin?
  Sen   el işi kulübüne katılmamış mıydın?
  Özür dilerim.
  Bu sen misin?
  - Ama   - Ne?
  Ben sorduğumda hayır dediğinde yanılıyordun.
  Sadece beni korumaya çalıştığını anlıyorum, Ama bazen de bana destek olmalısın.
  Peki, tamam.
  Bu özel bir konu ve eve giderken bu konuyu     arabada tartışalım.
  Hayır, Bayan Mitchellchuck?
  Um  Millie rekabet etmek zorunda.
  O bunun için çok çalıştı ve gerçekten bunu hakediyor.
  O kırılgan değil.
  Tahmin edemeyeceğiniz kadar güçlü.
  Ve biliyorsunuz sekiz yaşından beri bu yarışmaya katılmayı hayal ediyor.
  Doğru mu bu?
  Kurallarda, kilolu kızların başvurmaması gerektiğini söyleyen hiçbir şey yok.
  Sana söyleyecek bir şeyim var.
  Eğer bir Mitchellchuck     kereste çakabilseydi     bir Mitchellchuck ne kadar çok kereste çakabilirdi?
  Eğer bir Mitchellchuck kereste çakabilseydi     çakabildiği kadar çok kereste çakardı.
  Tamam.
  Üzgünüm, ama bana yalan söyleyemezsin.
  Yalan yok.
  - Bir daha söylemeyeceğim, anne.
  - Bu evet demek mi oluyor?
  Evet, bu bir evetti.
  Haydi.
  Bir soru.
  Saçını ve makyajını kim yaptı?
  Oh, uzun hikaye, anne.
  - Sonra söyleyeceğim.
  - Bilmek istemiyorum.
  Çok heyecanlıyım.
  Bayanlar ve baylar, Clover City 85.
  Miss Teen Bluebonnet     güzellik yarışmasına hepiniz hoşgeldiniz.
  Lütfen bu yılki yarışmacılar için alkışlarınızı esirgemeyin.
  Bu çok hoştu.
  Teşekkürler!
  Ve bu sevgi dolu, güzel ve koordine     yarışmacılar için büyük bir alkış alalım.
  Karşınızda Bayan Rosie Dickson ve bu yılın temasına geçelim.
  "Texas, büyük, değil mi?
 " Rosie, sen de çok büyüksün, Öpücüklerinde.
  Şaka yapıyorum.
  Büyük, değil mi?
  Evet, büyük, bir kez daha   Tamam, kızlar.
  Yaşam tarzı ve fitness.
  Yerlerinizi alın.
  Şeritlerinizin doğru yerde olduğundan emin olun bayanlar.
  Bu gece herkes burada bir Chevy alacak.
  Sadece şaka yapıyorum.
 .
  Ve şimdi, bir sonraki etkinliğimiz, Sağlık ve fitness.
  Lütfen Bayan Bekah Colter'ı karşılayalım.
  Tamam.
  1971'de Dolly'nin solo sanatçı olarak yedinci single'ı, aynı yıl "Nickels and Dimes" ile yazıldı.
  Mmm-mmm.
  "Hepsi yanlış, ama her şey yolunda.
 " Şimdi haydi şunu yapalım.
  Bayan Willowdean Dickson.
  Oh, ve Bayan Ellen Dryver ile birlikte.
  Burada neler olup bittiğinden emin değilim.
  Bayanlar ve baylar.
  Her vücut   - Bu harika.
  - Evet.
    bir mayo vücududur.
  Evet, evet.
  Bayanlar ve baylar daha önce hiç böyle bir şey görmedim.
  Ama kesinlikle kalabalık da buna bayıldı.
  Bu kızlar harika değil miydi?
  Ve şimdi, Bayan Hannah Perez.
  Çok netiz, bunu kendim için yapıyorum, onlar için değil.
  Parçala onları.
  Bayan Millicent Mitchellchuck.
  Pekala, Millie!
  Whoa.
  Millie!
  O benim kızım.
  Ne?
  - Kızınız mı?
  - Uh-huh.
  O Millie'nin annesi.
  - Ne?
  - O Millie'nin annesi.
  Ve şimdi Bayan Callie Reyes ve özel konuğu Bayan Precious'in     yeteneklerini izleyeceğiz.
  Hepsi bilekte.
  Süpür, süpür, kaydır, kaydır, kaydır.
  Kalbini kutsa.
  Çok doğalsın.
  Oh, lütfen, Bayan Precious.
  Sen bir oyuncak bebeksin.
  Sıradaki yetenek yarışmacımız     Bayan Willowdean Dickson olacak.
  Sihirbazlık gösterisiyle sizleri memnun etmek için burada.
  İzleyin.
  # Here you come again #
# Just when I've begun To get myself together #
# You waltz right in the door #
# Just like you've done before #
# And wrap my heart Round your little finger #
# Here you come again #
# Just when I'm about To make it work without you #
# You look into my eyes #
# And lie those pretty lies #
# And pretty soon I'm wondering How I came here without you #
# All you gotta do # Oh, tatlım.
  # Is smile that smile #
# And there go all my defenses #
# Just a little bit from you #
# And in a little while #
# You're messing with my mind #
# And filling up my senses #
# Here you come again #
# Lookin' better than a body Has a right to # Nasıl yaptı onu?
  Çok zarif.
  # And here I go #
# Here I go # Çok beğendim.
  # Here you come again #
# And here I go # Evet!
  # Here I go # Oh, tanrım.
  Oh, tanrım.
  Oh, tanrım, harikaydı.
  Oh.
  Oh.
  Bu büyüleyici sihirbazlık gösterisi için     teşekkürler, Bayan Willowdean Dickson.
  - Harikaydı.
  - Doğum yapmış gibi hissediyorum.
  Sıradaki yetenek yarışmacımız Bayan Millicent Mitchellchuck olacak.
  Bu gece sizin için High and Mighty'yi söylecek.
  # High and mighty #
# He is high and mighty #
# I believe # - # I do believe # - O inanılmaz.
  # That His love has #
# Set me #
# Free #
# I believe, I believe #
# I believe He is high and mighty #
# Oh, mighty is His power #
# Mighty is His love #
# He is high and He's mighty #
# It's a wonderful feeling # Willowdean, Bayan Dickson seni soyunma odasına çağırıyor.
  # He said if I be lifted up #
# What did he say?
  #
# He said if I be lifted up #
# After holding on to me #
# Let's lift Him higher #
# Higher #
# Higher and higher each day #
# 'Cause He is high #
# And He's mighty #
# And He has washed my #
# Sins away #
# He is high and He's mighty # Evet!
  Çok güzeldi!
  - Harika!
  - Evet!
  Seni seviyoruz!
  İnanamıyorum!
  İnanamıyorum, başardım.
  Çok iyiydin, çok.
  - Gerçekten, dostum, harikaydım.
  - Gerçekten.
  Çok iyiydin.
  İçeri gel.
  Wow.
  Bu   Bu gerçekten sürprizdi.
  Teşekkürler.
  Seninle gurur duyuyorum.
  Lucy'de çok gurur duyardı.
  Ama ne yetenek gösterim ne de şarkım onaylanmamıştı.
  Tamamen itiraf etmek gerekirse, Ne de giydiğim elbise.
  Teknik detaylar, Ama   "Onaydan sonra yapılan küçük değişikliklerin ötesindeki herhangi bir değişiklik     derhal diskalifiye ile sonuçlanacaktır" Biliyorum.
  Hazırlık.
  Başarının anahtarı.
  Final yürüyüşünü yapabilir miyim?
  Yarışmak için değil, sadece bitirmek için?
  Hayır.
  Keşke yapabilseydim.
  Keşke yapabilseydim, tatlım, Ama bu diğer kızlara adil olmaz.
  Kızım için bir istisna yapmak?
  Üzgünüm, Tıknaz.
  Oh, kahretsin!
  Sana böyle dememden nefret ediyorsun.
  Söylememeyi deneyeceğim   Özür dilerim.
  - Anne.
  - Söz veriyorum, söylememeyi deneyeceğim.
  Sorun değil.
  Sadece bir lakap.
  Ben tıknazım.
  - Will  - Ben Will'im.
  Ben Willowdean'im.
  Ben, ben bir güzellik kraliçesiyim.
  Diskalifiye olmuş biriyim.
  Ben hepsiyim.
  Ansızın girdiğim için özür dilerim.
  Tim gıda zehirlenmesinden dolayı tuvaletten çıkamıyor.
  Kavalyem şu an hasta.
  Ne yapacağımı bilmiyorum.
  Ben diskalifiye oldum, benimkini alabilirsin.
  Öne yakın bir yerde kadın kıyafetleri giyen adamın yanında oturuyor.
  - Bekle, ne?
  - Diskalifiye mi oldun?
  O zaman ben de yokum.
  Bunu sensiz yapmayacağım.
  - Elle.
  - Durun.
  Bekle bir saniye.
  Bekle, bekle.
  Tamam.
  Tüzükteki hiçbir maddede diskalifiye olmuş bir yarışmacının     başka bir yarışmacıya eşlik edemeyeceği yazmaz.
  Doğru mu?
  Tamam, gidip Tim'e söyleyim.
  Çok rahatlayacak.
  Tamam.
  Oh, bekle!
  Tatlım, gitmeden önce fermuarımı çekebilir misin?
  Mm-hmm.
  - Tamam.
  - Tamam.
  - Tamam, aşağı çek.
  - Tamam.
  Çekiyorum.
  Oh, bu dikiş yeri doğru mu?
  - Belki.
  - Oh, hayır.
  Neler oluyor?
  Uh, şey   - Ne?
  - Anne   Ne var, Ne var?
  - Sanırım bozulmuş.
  - Hayır.
  - Evet.
  - Hayır, uh-uh.
  Hayır, hayır.
  Hadi.
  Oh, tanrım.
  - Hayır.
  - Hayır?
  - Hayır.
  - Hayır!
  Oh, hayır.
  Oh, hayır!
  Oh, hayır.
  Hayır, hayır, hayır, hayır, olamaz.
  Hayır.
  Bu elbiseyi giymeliyim.
  Bu bir gelenek.
  Oh, tanrım.
  Yedek kıyafet de getirmedim.
  Hazırlık başarının anahtarıdır.
  Bir fikrim var.
  Beş dakika içinde döneceğim, bana güvenmelisin.
  Oh.
  Tamam   Ne yapacaksın?
  Oh, tanrım.
  Oh!
  Oh, tanrım.
  Anneme.
  Kocaman sev.
  Lucy bana bunu öğretti.
  Seni çok seviyorum anne.
  Will Oh.
  Lucy.
  Hayır.
  Oh, tanrım.
  Oh, tanrım.
  Oh, hayır.
  Hayır.
  Hayır, hayır, hayır, hayır, olamaz.
  Oh, tanrım.
  Oh.
  Oh, hayır.
  Oh, hayır.
  Oh, hayır, hayır, olamaz.
 .
  Oh.
  Will.
  Oh.
  Küçük bir yardıma ihtiyacın olabileceğini duydum.
  Hadi, kızlar, acele edin.
  Gece elbisesi yürüyüşü vakti.
  Hadi gidelim.
  Merhaba, kızlar.
  Güzellik yarışmasının bir takım sporu olabileceğini kim bilebilirdi?
  - Ben biliyordum.
  - Oh, kapa çeneni.
  Bayanlar ve baylar, beklediğiniz an geldi.
  Zerafeti güzelliğine rakip sunucumuzu     taktim etmek benim için bir onurdur.
  Sürprizlerle dolu bu gecede geleneği bozmayıp bizimle olan   10 defa Texas güzellik yarışmasını kazananan, Favori Bluebonnet kraliçemizi takdim ediyorum.
  Alkışlar Bayan Rosie Dickson için.
  Bu mu?
  Harika görünüyorsun.
  Bu elbise içinde o kadar iyi görünüyor muyum?
  Hayır.
  Bayanlar ve baylar, Gece elbisesi sunumumuzu tanıtmak     benim için bir zevktir.
  Bay Bobby Nelson eşliğinde, Bayan Bekah Colter'i davet etmek istiyorum.
  Lucy bizi bu işe sokmuş olabilir, Ama kendimiz için bitirelim mi?
  Dibine kadar evet.
  Şimdi de Bayan Willowdean Dickson eşliğinde, Bayan Ellen Dryver'i davet etmek istiyorum.
  İnanamıyorum.
  Çok güzel görünüyorsun.
  Teşekkür ederim.
  Teşekkür ederim.
  Oh, ne gece ama, hah?
  Şimdi de Tristan Abbot Barnes eşliğinde Bayan Callie Reyes'i davet etmek istiyorum.
    Onları sadece lutüfları, yetenekleri, akılları için değil   Asıl, cesaretleri için kutluyorum.
  Lafı daha fazla uzatmadan, jürinin sonuçlarını açıklamanın vakti geldi.
  Evet, kızlar.
  Pekala, Clover City, Miss Teen Bluebonnet üçüncüsü   Bayan   Callie Reyes.
  Oh, tanrım.
  Teşekkür ederim.
  Teşekkür ederim.
  Muhteşem.
  Clover City'nin Miss Teen Bluebonnet güzellik yarışması ikincisini     takdim ediyorum   Bayan Millicent Mitchellchuck.
  Evet!
  Oh, tanrım.
  Oh, tanrım.
  Evet!
  Evet!
  Evet!
  Oh, tanrım.
  Tek düşünebildiğim     Lucy'nin her neredeyse bunu görebilmesini ummaktı.
  Biz kızların kim olduğumuzu keşfetmemizde onun bir yardımı olduğunu biliyorum.
  Dolly gibi, bir amaç için yapıyordu.
  Tamam.
  Clover City'nin Miss Teen Bluebonnet     güzellik yarışması kazananı ünvanının yeni sahibini takdim ediyorum.
  Bayan   Bekah Colter.
  Oh, tanrım.
  İnanamıyorum.
  Oh!
  Çok teşekkür ederim!
  Wow!
  # Look at her # İnanamıyorum!
  # She's the belle of the ball # - Çok teşekkür ederim.
  - Teşekkür ederim.
  # Ain't she grand?
  #
# So give her a hand #
# She beat 'em all # Üzgünüm, bayanlar, belki gelecek yıl.
  # Look at her, she walks #
# With that magical gown #
# Strutting all over the town  #
# You all wish you were her #
# Maybe next year # Fal küresine danıştım.
  Evet?
  Ne dedi?
  Dedi ki  "İyi görün.
 " Kazandın mı?
  Hayır.
  Aw.
  Diskalifiye oldum.
  İşte benim kızım.
  # Two doors down #
# They're laughing and drinking And having a party #
# Two doors down They're not aware that I'm around #
# Here I am #
# Crying my heart out, feeling sorry #
# We're having a party Just two doors down #
# I think I'll dry these useless tears And get myself together #
# I think I'll wander down the hall And have a look around #
# 'Cause I can't stay inside This lonely room and cry forever #
# I think I'd really rather join 'em Two doors down #
# Yeah #
# Two doors down #
# They're laughing and drinking And having a party #
# Two doors down They're not aware that I'm around #
# 'Cause here I am No longer crying and feeling sorry #
# We're having a party Just two doors down #
# Oh-oh-oh, oh #
# Two doors down #
# Oh-oh-oh, oh #
# Two doors down #
# Two doors down #
# They're laughing and drinking And having a party #
# Two doors down We're not aware that they're around #
# 'Cause here I am #
# Feeling everything but sorry #
# We're having our own party Two doors down #
# Popcorn, soda, box of Raisinets #
# Velvet-cushioned seats And soft armrests #
# Best seat in my favorite movie house #
# Start my dreaming as the lights go out #
# Up on the silver screen, I picture me #
# Living out my passions, hopes And fantasies #
# I want to be the girl in the movies #
# The one with the glint in her eyes #
# The girl that seldom loses #
# Beautiful, with grace and style #
# Acting out her story #
# Standing in her glory #
# Happy ever after #
# I want to be the girl in the movies #
# It's time I show the world Just what I'm about #
# I'm stepping up and I'm stepping out #
# I'm feeling bold and I'm feeling proud #
# I want to be that girl #
# I want to be the girl in the movies #
# Hmm, hmm, hmm #
# Gonna stand up and I'm gonna matter #
# 'Cause I've had enough Of my dreams being shattered #
# And I've had enough Of my tears being splattered #
# I've already been that girl #
# Oh, I want to shine #
# I want to shine #
# It's my time #
# And I want to shine #
# I want to be happy, I want to be free #
# Just like the girl in the movies #
# All I'm trying to do Is just give you some good advice #
# And you give it so freely #
# But hey, this is my life #
# You don't have to be cruel #
# You don't have to be so cold #
# I guess we're both hell bent On keeping our own control #
# So I push you away And then I pull you in #
# We say what we have to say And make up again #
# But if we tried #
# You and I could make amends #
# 'Cause in push and pull #
# Nobody ever wins #
# It's a push and pull #
# When will it ever  

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar