Print Friendly and PDF

Translate

Saklı Seçilmişler (2000) The Skulls

|


 106 dk
Yönetmen:Rob Cohen
Senaryo:John Pogue
Ülke:ABD , Kanada
Tür:Aksiyon, Suç, Dram
Vizyon Tarihi:08 Aralık 2000 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Müzik:Randy Edelman
Web Sitesi:Universal
Oyuncular
Joshua Jackson
Paul Walker
Hill Harper
Leslie Bibb
Christopher McDonald
Devam Filmleri
2000 - Saklı Seçilmişler(30,237)5.6
2002 - Saklı Seçilmişler 2(2,827)4.6
2004 - Saklı Seçilmişler 3(1,770)4.7

Özet

Yaklaşık 200 yıldır artık bir gelenek haline gelmiş olan en iyilerin seçimi Amerika'nın bildiği gibi fakat asla gün yüzüne çıkarmadığı gerçeklerden biridir. Bu çok gizli ve özel gruplar her yıl başarılı üniversitelerin en iyi öğrencilerinden seçtiği %1'lik kısmını üye kabul eder ve onları geleceğinin bir teminatı olarak yetiştirir. Amerikan Başkanlarından en az üçünün bu cemiyetlere mensup olduğu bilinmektedir... Ve gelmiş geçmiş en güçlü cemiyet Skulls toplululuğudur. Üyeler birbirlerine çok sıkı bağlarla bağlıdır ve bir kez üye olduysanız artık ömrünüz boyunca bu bağlılığınız devam etmek zorundadır. Luke McNamara (Joshua Jackson) için de böylesine gizli fakat seçkin bir topluluğa üye olmak hayallerinin gerçekleşmesi demektir. Yalnızca okulda iyi notlar almak, en gözde öğrenciler arasına girmek ya da takım kaptanı olmanın dışında gelecekte çok iyi referanslar ve çok paranın yolu da bu cemiyetten geçmektedir.
Büyüklenmişçesine girdiği bu topluluğun onu sevdiği kıza ve onun ailesinin onayına ulaştıracağını düşünmektedir. Oysa her şeyin bir fiyatı vardır...

Altyazı

Her yıI "Ivy League" kollejinde, elit bir grup öğrenci "Gizli Topluluklara" katıIması amacıyla seçilir.
  Diğer kardeşlik grupları gibi olmayan bu topluluk, geleceklerini   şekillendirecek merdivenlerden çıkarken gerçekleştirdikleri eylemlerini gizlerler.
  En az üç Amerikan başkanının bunlara üye olduğu bilinmektedir.
  Gelmiş geçmiş en güçIü Gizli Topluluk  
SAKLI SEÇİLMİŞLER
Bu sabah ne istersiniz?
  Yulaf ezmemiz, jambonumuz ve omletimiz var.
  Biz jambonlu omlet aldık.
  Ben de bir jambonlu omlet alabilir miyim?
  Biraz daha yulaf ezmesi dostum.
  Bu defa tabakta tutmaya çalış.
  Evet dostum, biraz daha yulaf ezmesi.
  Tanrım, bu defa tabakta tutmaya çalış.
  Chloe, bazen çok sinir bozucu olabiliyorsun.
  İIgi çekici.
  Dostum.
  Buraya gel.
  Sabahın sekizi olduğunu   ve daha kahveni içmediğini biliyorum   ama senin gibi soylu bir çocuğun biraz görgülü olması gerekir.
  Sana hanımefendiden özür dilemeni öneririm.
  Özür dilerim.
  Özür dilerim.
  İkinci sınıf öğrencileri.
  Onları sevmeliyiz, öyle değil mi?
  Her zamankinden mi?
  Evet.
  Çok güzel olur.
  Yarış bugün saat 4:00'te.
  Gelecek misin?
  Bilmiyorum.
  Çok dikkat çeken Gross National Product'ın   kökenleriyle ilgili bir seminerim var.
  Bu yüzden  Bunu kaçırmak istemem.
  Aslında ben isterdim.
  Lady için.
  Teşekkürler Sir.
  Orada görüşürüz.
  Evet, tabii ki.
  Pekala.
  C.
  Wright Mills'in The Power Elite kitabı.
  Temel tezi nedir?
  Bazı enstitülerde oluşan elit gruplar   diğerlerinin hayatını yönetir  Ve bize şu soruyu düşündürür  Amerika gerçekten bir sınıf toplumu mudur?
  Yoksa anaokulundan beri bize öğretilen meritocracy mi?
  Bay McNamara?
  Ben ikisinin birden olduğuna inanıyorum efendim.
  NasıI ikisi birden olabilir?
  Deneyimlerim sonucu erdemin   zenginlikle ödüllendirildiğini, zenginliğin de sınıf atlamayı getirdiğini gördüm.
  İyi buluş Bay McNamara.
  Güzel araba hanımlar.
  Söylesene, ne zaman değiştirdin?
  Dün ödünç aldığımızda.
  Önemsiyormuşsun gibi.
  İnanın bana.
  Araba çalmaya devam etmenizi istiyorum.
  Bir avukat olduğumda, lise dostlarımı savunarak bir servet kazanacağım.
  Siz, üçünüzden başlayarak.
  N'aber J.
 J.
 ?
  Saçların uzunken daha iyisin.
  Ben de aynı şeyi senin için düşünüyorum.
  Ben seni olduğun gibi beğeniyorum.
  Teşekkürler.
  Gördün mü Lukey?
  İşler bizim gibi kaybedenler için bile değişebiliyor.
  Asla kaybeden olduğunu düşünmedim.
  Kitapların, kanoların Ivy onurun var değil mi?
  Haydi bakalım McBride!
  Görüşürüz dostum.
  McNamara, bu kanoyu çıkartmazsanız diskalifiye olursunuz.
  Üzgünüm efendim.
  Özür dilerim, geciktim.
  Tamamdır.
  Finiş çizgisine gecikmediğimiz sürece.
  Hazır.
  BaşIıyoruz, itin!
  Bay McNamara kürek çekmeyi nerede öğrenmiştir?
  Bence lokal kanalizasyonlarda.
  O bir kasabalı.
  Annesi bir yaşındayken ölmüş, baba bilinmiyor.
  Hazır, kürek çekin!
  Bize, üç yıI Ivy şampiyonluğunu kazandırdı.
  Bu bir gerçek.
  Büyüdükçe bana benziyor.
  Gerçekten mi?
  Onu kontrol etmemize gerek yok değil mi?
  Neden, o Caleb Mandrake.
  O doğduğundan beri bir seçilmiş.
  Caleb, yarışı göremiyorum.
  Hayal et.
  Biz Ivy Yarışları'nın başlamasına hazırlanırken arkanıza yaslanın   ve yarışmacıların sıralarına girmelerini bekleyin.
  Birinci kulvardaki mavi formalı geçen yıIın   Ivy şampiyonları  Bulldog Eight.
  Kürekte yenilmeyen takımın kürekçileri Kaptan Luke McNamara ve Will Beckford.
  Ümit vadeden takım Harvard Crimson ikinci   kulvarda kürekçileri Pat McCarry, Kaptan Lisa Littlered Williams.
  İşte Ivy Lig yarışları başIıyor.
  "Dikkat" dendikten sonra, silah sesiyle yarış başlayacaktır.
  Üçüncü kulvarda Cornell, beyaz ve kırmızı renklerle yarışıyor.
  Princeton Tigers dördüncü kulvarda ve turuncu renklerde.
  Yeşil renkle yarışan Dartmouth beşinci kulvarda.
  Altıncı kulvarda kırmızı ve mavi renkte Penn'ler.
  Dikkat.
  Haydi.
  Bu üç.
  Bacaklarınızı itin.
  Bu dört.
  Haydi.
  Bu beş.
  İtin!
  Altı!
  Haydi.
  Haydi yap.
  Yedi.
  İşte bu.
  Bu sekiz.
  Haydi Luke.
  Haydi!
  Dokuz.
  Bu on.
  Haydi yerleşelim.
  Uzatalım ve yerleşelim  Çok güzel Luke.
  Böyle tutun Luke.
  Güzel.
  Harika.
  Bulldog'lar iki sıra öne geçti.
  Harvard ve Cornell yarı yolda onlara yetişmeye çalışıyor.
  Bir Bulldog zaferi daha olacak gibi duruyor.
  Bizi yakalamalarına izin vermeyin.
  Haydi!
  Bu beş!
  Bu altı!
  Haydi bacaklarınızla!
  Onları yakaladık.
  Gidiyoruz Tam burada tut Luke.
  Güzel.
  Dört sıra ilerdeyiz.
  Bu yarış bizimdir.
  Kötü niyetliyiz.
  Beş tane kötü niyetli adam istiyorum.
  Bu bir!
  Kötü niyet.
  Bu iki!
  Orada neler oluyor?
  George'un kürek kilidi kırıIdı.
  Bulldogların bir kürek kilidi kırdı.
  Tamam George.
  Üç dediğimde atla.
  Küreğini fırlat George.
  Bir!
  İki!
  Üç!
  Atla!
  Tamam.
  Hızlanın!
  Haydi.
  Hızlanmalısınız.
  Haydi!
  Hızlanın.
  Hızlanın.
  Sekize karşı yedi kürek?
  Hiç şansları yok.
  İnanamıyorum!
  Bulldoglar hala devam ediyor!
  Haydi!
  Haydi!
  Tüm enerjinizle.
  Biz kıdemliyiz.
  Bunun olmasına izin veremeyiz.
  Ne diyorsun Luke?
  Hızlanalım!
  Luke kazanacağız diyor.
  Haydi!
  İki kıç daha kaldı.
  Şimdi iki kıç geçiyoruz.
  Haydi buna ihtiyacım var!
  Fellers, ellerden bileklere.
  İşte bu.
  Tüm gücünüzle haydi!
  Haydi!
  Bütün enerjinizle!
  Hepsini!
  Şimdi!
  Her şeyinizle!
  Bir kıç kaldı!
  Finişe çok az kaldı!
  Şunu kazanalım!
  Beş kürek kaldı!
  Haydi!
  Haydi!
  Bu iki!
  Bir kıç kaldı!
  Bu üç!
  Bu dört!
  Haydi şunu kazanalım!
  İşte bu kadar!
  Kazandık!
  Kazandık!
  Harikasınız çocuklar!
  Evet!
  Kazandık!
  Diğerleri de arkasında mı?
  Hepsini geri çevirdi.
  Ya bir topluluğa katıImak istemiyor   ya da bizi bekliyor.
  Sorun ne?
  Gece yarısında balkabağına mı dönüşeceksin?
  Ya da bir "Kurukafa" olamayacağından mı korkuyorsun?
  Mezuniyet masrafımı karşılayacaksa kız izcilere bile katıIırım.
  Masraflar, masraflar.
  Bugün Harvard Hukuk Fakültesi başvurumu yaptım.
  Okul ücretine ne dediler?
  Bu yıI üç bin doların üstünde.
  Kahretsin.
  Üç bin mi?
  Bu demek oluyor ki bir düzine ya da daha fazla part time işle bile veya burslarımla   bu üniversiteye hala  Şöyle söyleyelim   yüz bin, yüz on bin dolar  Mezun olduğumda.
  Faizi unutma.
  Eğer her şeyi erteleyebilirsem okula 110 bin dolar   borçlu olacağım ve Harvard Hukuk'a da  Aşağı yukarı 150 bin dolar.
  Bu da demektir ki haftada 90 saatlik bir iş bulmalısın.
  Böylece bir araba alabilirim!
  KullanıImış bir araba.
  KullanıImış bir araba.
  Kadınların bunu nasıI çekici bulduğunu biliyor musun?
  Yani hiç oyun oynamayacağım.
  Neredeyse şimdikinden de az  Şey gibi  Ne?
  Hiç.
  Teşekkürler.
  Bunu takdir ediyorum.
  Sonunda artık istediğim tür çalışma fırsatı bulduğumda  Kalp krizine 10, mezara girmeye ondan bir kaç yıI fazla zamanın kalmış olacak.
  Kesinlikle.
  Geleceğim beni öldürecek.
  Beni öldürecek.
  "Kurukafalar" ı unut.
  Hemen bu yıI başla   ve Chloe'ye onun için ne hissettiğini söyle.
  Dünya'da kalmayı deneyelim olur mu?
  Tamam mı William?
  Chloe, Miss Porter'a gitti ve ben dans bile edemedim.
  Chloe'nin ailesi   kendi jetlerine sahip ve ben daha bir jete binmedim.
  Resim gözünün önüne gelmeye başladı mı?
  Teşekkürler.
  Teşekkürler.
  Birinci sınıf öğrencisi bir "Kurukafa" yla çıkmıştım.
  Onun bir "Kurukafa" olduğunu nereden biliyordun?
  Gizli toplulukların   kardeşliklerden farklı olduğu, ömür boyu sürmesi zorunluluğu   üzerine bir tartışma yapmıştık.
  Böylece onun ve "Kurukafa" nın gerçekten rahatsız edici olduğunu fark ettim.
  Odadan çıktım ve bir daha geri dönmedim.
  Kurallarından biri olmalı.
  Haklarında bir sürü dedikodu yapıIıyor.
  Birinci kural: Gece yarısına kadar seçilmediysen seçilmemişsindir.
  İşte gidiyoruz.
  Reverans yapın  "Kurukafalar".
  Topluluğun nerede bitip üniversitenin nerede başladığını söylemek çok zor Yukarıda olduğunuzu biliyoruz.
  Evet, aşağıda olduğunuzu biliyoruz.
  Bir cevap bekleme.
  C.
 I.
 A.
  o duvarların arasında bulundu.
  Evet ama İkinci Dünya Savaşı'nda hala iyi adamlarken.
  Evet, iyi çocuklar.
  Dediğin gibi.
  Tüm bildiğim; eğer bir sırsa   ve eğer elitse iyi olamayacağı.
  Beyler, haydi yiyelim.
  Pizza burada.
  Gel buraya bebeğim.
  Ne var orada?
  Burada olan şey pizza.
  New Haven'da hilal büyüleyici görünüyor.
  Saat 12.
  Sonunda yiyebileceğiz artık değil mi?
  Evet.
  Yemek.
  30'unda kalp krizi geçireceksin.
  Bunu görebiliyorum.
  Alo?
  Lucas McNamara Iütfen.
  Kimin aradığını sorabilir miyim?
  Luke, sana.
  Kim olduğunu söylemiyor.
  Senin burada olduğunu kim, nasıI bilebilir?
  Sırrımız yayıImış olmalı aşkım.
  Kapat çeneni.
  Alo?
  Yeniden doğmaya hazır mısın?
  Kimsiniz?
  Ankesörlü telefon.
  Dışarıda Ad binası.
  Kırk saniye.
  Kimdi?
  Luke  Astroloji laboratuarı.
  Yirminci kat.
  Bisikletsiz.
  Pervaz.
  İşte gidiyoruz McNamara.
  Sanırım yeniden doğuş kısmını atlatamayacak.
  Nefesini kontrol etsek iyi olur.
  Bilmiyorum.
  Belki uyuşturuculara pek iyi tepki vermiyordur.
  Bundan daha fazla nereden bulabilirim?
  Ayağa kalk ve çeneni kapat Mandrake.
  Özür dilerim Bay Monk.
  Yeniden doğuşunuzu kutlarım.
  Bir "Kurukafa" diğerlerinden üstündür.
  Söyleyin.
  Bir "Kurukafa" diğerlerinden üstündür.
  Daha yüksek.
  Bir "Kurukafa" diğerlerinden üstündür.
  Bu grubun dışında olan kimse, bu üyeliğin   düzenini ve oluşumunu bilmeyecek.
  Dünyamıza girebilmeniz ve bu yıla başlamanız   için kurulumuz size küçük bir görev verdi.
  Bunu bir test olarak da yorumlayabilirsiniz.
  Üniversitelerin gizli toplulukları   neredeyse 200 yıIdır küçük bir oyun oynar.
  Maskotlar.
  Biz onlarınkini çalarız, onlar da bizimkini.
  Tamamlanmış bir set için sadece bir adet eksiğimiz kaldı.
  "YıIan ve İskelet" ler.
  Maskotları bir Piton.
  Bu pitonun zehirli olduğu söyleniyor mu?
  Muhtemelen.
  Ama şunu hatırlayın: Pulsuz bir yıIan   yelkovanlarını gösterir.
  Şafak sökene kadar vaktiniz var.
  İzliyorduk.
  İzleyeceğiz.
  Haydi!
  Bir hendek var ama köprü yok.
  Çok tuhaf insanlar.
  Pekala beyler, ne için bekliyoruz?
  Kilitli.
  Affedersiniz baylar.
  Kilitler benim uzmanlık alanım olur da.
  Adım ne demiştin?
  Luke McNamara.
  Caleb Mandrake.
  Biliyorum.
  Kahvaltını üç yıIdır ben veriyorum.
  Özür dilerim.
  Yemek salonundaki herkes birbirinin aynı.
  Küçük şapkalardan olmalı.
  Evet, şapkalar yüzündendir.
  Bunu yapmayı dünyanın neresinde öğrendin?
  Boşa harcanmış gençliğin kazançları.
  Topluluk için gerçek bir tehdittim.
  Burada yıIan falan yok.
  Tamam.
  "Pulsuz bir yıIan yelkovanlarını gösterir.
  " Dediler ki  Dediler ki; "YıIan binada   ama bu binanın içinde demek değil.
  " Evet.
  Yelkovanlarını gösterir.
  Tabii ya.
  Yelkovan.
  Haydi gidelim.
  Bak orada.
  Hazır mısın?
  "Bir Kurukafa diğerlerinden üstündür.
  " Derken kastettikleri bu olmalı Hazır mısın?
  Evet.
  Sana doğru.
  Bir defa daha.
  Yardım et Luke!
  İzin verme!
  Tutun Caleb!
  İzin verme!
  Tutun!
  Dayan!
  Beni yukarı çek!
  Beni yukarı çek!
  Luke!
  Luke nerede?
  Topluluk için gerçek bir tehditsin.
  Üniversitenin düzeni sadece sıradanlığa pirim tanıyarak   bencil şeyleri  İIk yapması gerekenleri   ikinci sıraya koyarak mezunları   hayal kırıklığına uğratırlar.
  Bravo.
  Bu harika bir makale Will.
  Bana değil Bob Woodward'a bravo.
  Ama zaman ver.
  İşte gerçek bir makale.
  Size neler oluyor çocuklar?
  Gecen nasıIdı?
  Gecen nasıIdı ne demek?
  Hafızanı tazelememe izin ver.
  Gelen telefondan sonra, cehennemden kaçan yarasa gibi   dışarı çıkmadan önce pizza yemek üzereydik.
  Şimdi de burada, sürüklendiğin cehennemden çıkmış gibi duruyorsun.
  Eee?
  Gerçekten sadece çok uzun bir geceydi, hepsi bu.
  Gerçekten mi?
  ÇıIgın bir gece olmalı.
  Kızın bir adı var mıydı?
  Dolaysız soru, dolaysız cevap: Bir "Kurukafa" mısın?
  Bir "Kurukafa" mısın?
  Bilmiyorum.
  Bilmiyor musun?
  Bilmiyorum.
  Bilmiyorum, bildiğim tek şey bunun her durumda   can sıkıcı geleceği ama şu anda bunun hakkında   konuşmayı gerçekten hiç istemiyorum.
  Oyunbozanlık yapmak istemiyorum ama  Sen söyledin, ben değil.
  Will  Hayır.
  Üç yıIdır   bu özel okul züppeleriyle dalga geçtik.
  Bize hiç zaman ayırmazlardı.
  Şimdi de onlarla takılacağını mı söylüyorsun?
  Will, bu ilişkimizi hiç etkilemeyecek.
  Bu saçmalığı nasıI söyleyebilirsin?
  Bana asla söyleyemeyeceğin şeyler yapacaksın?
  Yemin ederim, bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
  Öyle mi?
  Harika.
  Süper.
  Hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
  Bu harika.
  O zaman bana her şeyi anlat.
  Evet.
  Söyle dün gece nereye gittin, ne yaptın?
  Neden ıslaksın?
  Haydi.
  Söyle.
  Bu doğru.
  Çok doğru.
  Yürü git.
  Aynı konuyu tekrarlayıp duruyoruz Will.
  Bir şey mi söyleyeceksin?
  Beni destekleyecek misin?
  Bir defalığına bir duruşun olsun.
  Ona doğruyu söyle.
  Hırsını ondan çıkarma!
  Bana nasıI konuşacağımı söyleme.
  Söylemek istemeyeceğiniz şeyleri söylemeden önce biraz sakinleşin.
  Tamam mı?
  Tamam.
  Gerçekten söylemek isteyeceğim bir şey söyleyeyim.
  Will  Hayır Chloe.
  Mesela beraber Maury'te oturuyoruz, tamam mı?
  Eğleniyoruz, içiyoruz, kızlarla konuşuyoruz.
  Birden Caleb Mandrake ve yedi yeni arkadaşın içeri giriyor.
  Onlarla mı oturacaksın benimle mi?
  Yoksa buna izin verilmiyor mu?
  Caleb hakkında ne biliyorsun?
  Şimdiden onlara ilk isimleriyle hitap etmeye başlamış  Saçmalama.
  Caleb Mandrake'yi nereden tanıyorsun?
  Tahmin ediyorum.
  Ama Caleb sorun değil, değil mi?
  Sorun biziz.
  Ne?
  Will, bunun üzerine konuşuruz tamam mı?
  Bir orta yolu olmalı.
  Hayır, gördün mü?
  İşte yanlışın.
  ArkadaşIığa gelince, orta yol yoktur.
  Ben Caleb Mandrake.
  Lucas McNamara'yla konuşabilir miyim?
  Evet.
  Hemen efendim.
  Caleb, bir saniye bekleyebilir misin?
  Önemli değil.
  Teşekkürler.
  Dinle, Chloe.
  Gerçekten üzgünüm ama  Özür dilerim.
  Caleb, ne oldu?
  Uzun süre beklememiz gerekmedi.
  Neden?
  Ne oldu?
  Benim bilmediğim bir şey mi biliyorsun?
  Bana bir iyilik yap ve yastığının altını kontrol et.
  Diş perisinden küçük bir hediye bulabilirsin.
  Tebrikler Bay Lucas McNamara.
  Size de Bay Mandrake.
  Size de.
  İIk kim?
  Bizi bekliyorlardır.
  Kent Hodgins buraya Iütfen.
  Jonathan Edward Payne buraya.
  Hugh Dalton Mauberson buraya Iütfen.
  Lawrence Thorne buraya.
  Caleb Mandrake buraya Iütfen.
  Lucas McNamara buradan Iütfen.
  Ben yargıç Litten Mandrake, kurul adına hoşgeldiniz.
  Tüm üyeliklerde güvenebileceğiniz   herhangi bir şey için her zaman orada olabilecek birine ihtiyacınız vardır.
  Bir ruh eşine.
  Benim ruh eşim, 72 mezunlarından Senatör Ames Levritt.
  Beyler, çiftler halinde yerleştirildiniz.
  Ruh eşleri.
  Her ruh eşi diğerini tamamlaması ve onun   sorumluluğunu alması için seçilmiştir.
  Teşekkürler.
  Açın.
  Üyeliğimiz, hayat gibidir.
  Zevkleriyle, zorluklarıyla   ve bazen de acısıyla.
  Ama hayata benzemeyen tarafı, aramızdaki bağın sonsuz olmasıdır.
  Aranızdaki bu bağı mühürleyelim.
  Dayanabildiğiniz kadar sessiz olun.
  İyiydi.
  Beyler, saatlerinizi takın.
  Kurulun şahitliğiyle artık ruh eşleri oldunuz.
  Ve şimdi, beyler kurallar.
  Kurallarla yaşar, kurallarla ölürüz.
  Kurallar kitabınızı okuyun.
  Olası her durum için bir kural vardır.
  Girişimizin anahtarını ve kural kitabınızı   hayatınızı koruduğunuz gibi koruyun.
  En önemlisi, bizim kurallarımız   dışarıdaki hayatın yerine geçer.
  "Bir"Kurukafa"diğerlerinden üstündür.
  " İyi işti beyler.
  Kutlarım.
  "Kurukafalar" ın başkanı olarak  kurul ve   dünyanın her tarafından 322 mezun adına   hoşgeldiniz beyler.
  Evinize hoşgeldiniz.
  En gururlu günüm Caleb.
  Teşekkürler baba.
  Gurur duymanı istiyorum.
  Teşekkürler.
  Güzeller.
  Bu sabah dekanın bahçesindeymişler gibi.
  Kadınların taze çiçekleri seveceğini düşündüm.
  Dün seni kızdırdım.
  Özür dilerim.
  Gerçekten mi?
  Rüşvet gibi.
  Bütün bunlar da ne?
  Luke McNamara, Action Jackson.
  Adını Jackson Pollock'tan aldı.
  Son sınıf tezim.
  Bilgisayarıma resim yapmayı öğretiyorum.
  Gerçekten, bekle.
  Aslında, bilgisayarın yaratıcıIığını gerçekten   şekillendiren tamamen gelişi güzel olması.
  Sanatçı ben miyim, bilgisayar mı   ikimiz birden mi?
  Belki de kimse değildir.
  Belki de en saf haliyle karışıklıktır.
  Dinle, bu şey resim yaparken burada olmak zorunda mısın?
  Seni yemeğe götürebilir miyim?
  Evet.
  Neden biliyor musun?
  Çünkü o, ne zaman başlayıp ne zaman duracağını ayarlayabiliyor.
  Kesinlikle "A" alacağım.
  Bu akşam ben ısmarlayacağım, ne kadar açsın?
  Ne kadar mı açım?
  Çok açım.
  Çok mu açsın?
  Mesela, 20 dolarlık mı açsın?
  Bu da biraz para çekmem gerektiği anlamına geliyor.
  "Lütfen Pin Kodunuzu Girin" Bakiyeyi kontrol etmem gerekecek.
  Önemli bir haftaydı.
  Bir kitap aldım.
  Yirmi bin dolar mı?
  Bir hata olmalı.
  Sen "Kurukafalar" a katıIdın.
  Aman Tanrım.
  Zenginim!
  Sen "Kurukafalar" a katıIdın.
  Chloe, ben o çocuk gibi ortalıktan kaybolmayacağım.
  Lütfen, benim için sadece mutlu ol.
  Peki.
  Eğer mutluysan, ben de mutluyum.
  Harika.
  Benim için mutlu olduğunda  Beyler, Iütfen beni takip edin.
  Bay Mandrake siz burada olacaksınız.
  Bay Mauberson siz burada olmalısınız.
  Ve Bay McNamara siz burada olacaksınız.
  Beyler, siz Iütfen beni izleyin.
  Tanrım, evet.
  Bay McNamara.
  Küçük bir kravat sorunu mu yaşıyoruz?
  Evet, öyle.
  Sorun etme.
  Ben ustasıyım.
  Biraz beceri gerektirir.
  Özellikle de başkası için bağIıyorsan.
  Çünkü her şeyin tersini yapman gerekir.
  İşte oldu.
  Güzel.
  Daha önce yapmışsın gibi duruyor.
  Bilirsin.
  Bir iki kez.
  Boşa harcanmış gençliğin kazançları.
  Teşekkürler.
  Lucas, Caleb.
  Bir dakika gelebilir misiniz?
  Gelin.
  Harika bir fikrim var.
  Son Şükran Günü'nü nerede geçirdin?
  Son Şükran Günü'nde Pizza Hut'taydım.
  Pizza Hut mı?
  Şükran Günü'nü bizimle geçireceksin.
  Bir Mandrake geleneğimiz var.
  Avlanırız   ama sadece ne vurursak onu yeriz.
  Bozguna uğrarsak, Şükran Günü'nü, aç kalıp ateşin önünde   brandi içerek geçiririz.
  Ama endişelenme.
  Caleb iyi nişancıdır.
  Gelmeyi çok isterim.
  Aslında geldiğim yerde de aynı gelenek vardı.
  Sadece bizim vurduğumuz şeylerin adı güvercindi.
  Ames, seni Bay Lucas McNamara'yla tanıştırmak istiyorum.
  Senatör, sizinle tanışmak bir zevk.
  O zevk bana ait Lucas.
  Senin hukuk fakültesi başvurun için bekliyorduk.
  Ben kabul komitesindeyim.
  Ames, bir adayın önünde tartışmanın uygunsuz olduğunu biliyorsun.
  Haklısın Litten.
  Caleb senin planların ne?
  Suyun içinde, ne olacağını görmek için bekliyorum.
  Öyleyse artık yorulmuş olmalısın.
  Yoruldum baba.
  Çünkü beni havuzun dibine doğru itiyorsun.
  Affedersiniz.
  Bir içki almalıyım.
  Bütün bunlar hakkında ne düşünüyorsun?
  Dürüst olmak gerekirse bütün bunlar benim için biraz fazla.
  Benim için de öyleydi.
  Biz benzer geçmişleri paylaşıyoruz.
  Umarım   bu topluluğun etkilerini en iyi şekilde değerlendirirsin.
  Sormak istediğin bir şey var mı?
  Milyonlarca.
  Örneğin bütün bunları kim ödüyor?
  Kitabında, kural 46: "Her üyenin, mallarından belli bir yüzdeyi "Kurukafalar" a bırakması gerekir" Peki ya ritüel odasındaki savaş   kelimesinin anlamı ne?
  Liderimiz olmak isteyenler kendilerini   kanıtlama savaşını kendileri seçerler.
  Peki ya barış?
  Her zaman yapıIması gereken savaşlar olmuştur.
  Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa önemsiz bir şey bile olsa   beni ara.
  Babanla senatör arasında gerilim var gibiydi?
  Evet.
  Okul arkadaşıymışlar.
  Ruh eşleri.
  Ama ilişkileri babamın Levritt'i   başkanlıktan devirmesinden sonra gittikçe kötüleşti.
  Bu ayak izlerini takip etmek zor olmalı.
  Tutkulu biridir.
  En üst mevkiye çıkma fikrine aşıktır.
  Aşktan söz açıImışken  Lucas McNamara, doğru mu?
  Evet.
  Nereden biliyorsun?
  Hakkında herşeyi biliyorum.
  Dansetmek ister misin?
  N'aber?
  Uygulama dersini kaçırdın.
  - Evet, meşgulüm - Neyle?
  Sır.
  Sol yumrukta iyisin.
  Senin gibi iri, uzun boylu bir adam  Aferin sana.
  Aferin sana.
  Her yerde seni aradım.
  Seninle hemen konuşmam gerekiyor.
  Chloe, bu Caleb Mandrake.
  Exeter'de tanışmıştık.
  Hiç çıktık mı?
  Bir defa.
  Belli ki senin için de benim için olduğu kadar unutulmazmış.
  Seninle sonra görüşürüz.
  Tamam.
  Tabii.
  Bak Luke, kendimi çok komik hissediyorum   ama anahtarımı unuttum.
  Nerede biliyorsun.
  Her şeyi berbat etmek istemiyorum, seninkini ödünç alabilir miyim?
  Tabii ki.
  Ama son baktığımda   insanları unutkan oldukları için atmıyorlardı değil mi?
  Teşekkürler Lucas.
  Tüm oda bir buçuk metrelik harflerle   kazınmış savaş kelimesinin egemenliği altında.
  Ana odanın uzunluğu aşağı yukarı 24 metre.
  Ve çok görkemli.
  Neredeyse on adet kolon var.
  Tamamı traverten mermerden yapıImış.
  - 150 yıllık servet.
  Daha önce hiç  - Sen.
  - Caleb Mandrake.
  - Arabama zorla girdin   anahtarımı, kitabımı çaldın.
  Şimdi kameranı, kaseti ve eşyalarımı geri istiyorum.
  Tamam.
  Sorun değil.
  Sakin ol.
  İşte anahtarın.
  Alabilirsin.
  Ama kitabın evde.
  Yanımda getirmedim.
  Yine de ne zaman istersen verebilirim.
  Tamam mı?
  Ama sakin ol.
  Şafak sökene kadar seninle kalacağım.
  Saat 2:45  Will  Will!
  Will!
  Yardım edin!
  Biri yardım etsin!
  Yardım edin!
  Yardım edin!
  Anlamıyorum.
  Will   bunu yapacak  O bunu yapacak son kişi.
  Bazen insanları zannettiğimiz kadar iyi tanımıyoruzdur.
  Bir kaç sorum olacak.
  Daha sonra biraz uyumalısın.
  Kapı tokmağından başka bir şeye dokundun mu?
  Bilmiyorum.
  Buraya çok gelirim.
  Her zaman.
  Neden sabahın üçünde buradaydın?
  Gazete için mi çalışıyorsun?
  Hayır, sadece onunla biraz konuşmak istedim.
  Sabahın üçünde konuşacak kadar önemli olan neydi?
  Tartışmıştık.
  Önemli bir şey değildi.
  Yani kavga ettiniz.
  Bu kavga neyle ilgiliydi?
  Kelimeleri ağzıma tıkma.
  Sana tartışmıştık dedim.
  Biz oda arkadaşıydık.
  Sadece buydu.
  Sakinleş.
  Neden heyecanlandın?
  Ne demeye çalışıyorsun?
  - Ne demeye çalışıyorsun?
  - Rahatla evlat.
  Açık ve basit olarak tartışma ne ile ilgiliydi?
  Hepsi bu.
  Dedektif Sparrow, ben Martin Lombard.
  Kolejin müdürüyüm.
  Bunu şimdi yapmak zorunda mısınız?
  Onu biraz rahat bırakamaz mıyız?
  Bir kaç sorum daha var ama belki de bu doğru zaman değildir.
  Sizinle temas kuracağım.
  Gidebilirsiniz Bay McNamara.
  Biraz uyu.
  Affedersiniz.
  Affedersiniz.
  Aman Tanrım.
  Şimdi duydum.
  Üzgünüm.
  Çok üzgünüm.
  Annesine ne diyeceğim?
  Bu da gitmeli.
  Bunların da paketlenmesini istiyor musun?
  Sana söylemek istediğim bir şey var.
  Will, "Kurukafa" hakkındaki şeyleri açığa çıkarmaya çalışıyordu.
  İIgilendiği bir çok belge vardı.
  - İş teklifleri bile.
  - Biliyorum.
  Notlarını buldum.
  Neden bana bunu söylemek için bu kadar bekledin?
  Will yemin etmemi istedi.
  Eğer bu yazının onun intiharıyla bir ilgisi varsa   bence polis bilmeli.
  Ortalıkta devamlı sorular sorarak dolaşıyorlar.
  Onlarla konuşamazsın.
  Bu hikayenin Will'in ölümüyle bir ilgisi var mı?
  Var mı?
  Bilmiyorum Chloe.
  Bilmiyorum.
  Eğer gerçekten olduğumuzu düşündüğümüz arkadaşlar olsaydık belki de   her şey çok daha farklı olacaktı.
  Ben yalan söyledim.
  Will yalan söyledi.
  Ve şimdi de sen yalan söylüyorsun Bana yalan söylüyorsun.
  Çekil.
  Çekil!
  Dedektif Sparrow.
  Bugün sınıfta herhangi bir gerçeği öğrendin mi Lucas?
  Kız arkadaşın Will ile neden kavga ettiğinizi söyledi.
  O benim kız arkadaşım değil.
  Peki, o zaman arkadaşın olan kız.
  - Ayrıca çok ilginç bir şey daha bulduk.
  - Nedir?
  Will Beckford'un kafasının arkasında bir çürük vardı.
  Normalde kendilerini asan insanların kafalarının   arkasında balyozla vurmalarından oluşan çürük bulunmaz.
  Açıkça anlaşıIıyor ki Will Beckford'a intiharından   ya da intihar gibi durması istenilen bu durumdan önce şiddet uygulanmış.
  Bunun seni geceleri ayakta tutmasına izin verme çünkü işimizi yapıyoruz.
  Ayrıca acının ne kadar derin olduğunu biliyorum.
  Seni arayacağım.
  Sen beni önce aramazsan tabii.
  Sol yumruğu birini 30 saniyede nakavt etmeye yeter.
  Onda şans olduğunu söylüyorlar.
  İşte bu, eğer içeri girerse  Bir boksör değil.
  Beyler  Bu gece topluluğa kabulünüzün   son aşaması olan Açığa Çıkarma Süreci başlayacak.
  Yalancının cehennemine bizimle gelin.
  Beyler, içeri girin.
  Ben, 73 mezunlarından Dr.
  Rupert Whitney.
  Protokolü ben yöneteceğim.
  Sonraki bir kaç hafta size rehberlik edeceğim.
  Açığa Çıkarma Süreci bizim en kutsal ritüelimizdir.
  1700'lerin başından beri bir "Kurukafa" geleneği   olan bu ayin sınıfınızın birbirine tamamen   teslim olmasını sağlar.
  Ruh eşinizle aynı anda cihazın içine gireceksiniz.
  Orada ona istediğiniz konuda   istediğiniz soruyu sorabilirsiniz.
  Amaç birbiriniz hakkında öğrenebileceğiniz her şeyi öğrenmeniz.
  Her konuda tatmin olduktan sonra   onları serbest bırakın.
  İIk olarak hangi çift gitmek istiyor?
  Caleb ve ben gideceğiz.
  Luke, en çok korktuğun şey ne?
  En çok korktuğum şey mi?
  En çok korktuğum şey yalnız kalmak.
  Annem, ben çok küçükken   bir araba kazasında ölmüş.
  Yüzünü bile hatırlamıyorum.
  Hayatım boyunca, bir kaç yıI öncesine kadar kardeşim gibi   yakın olan biriyle tanışana kadar hiç ailem olmadı.
  Geçen hafta onu da aldılar.
  Bu neden oldu dersin?
  - Bir fikrin var mı?
  - Bilmiyorum.
  Buna kim cevap verebilir ki?
  Sen.
  Sen bana yaptığın en kötü şeyi söyleyebilirsin.
  Annemin en yakın arkadaşıyla bir maceram oldu.
  Babandan neden bu kadar çok korkuyorsun?
  Babam hep yaptığım şeyleri örtbas eder.
  Hep başımı beladan kurtarır.
  Hiçbir şey için, hiçbir zaman sorumluluk almam.
  Güzel.
  O zaman bunun için sorumluluk al.
  Yaptığın en kötü şey neydi?
  - Nereden başlasam  - Benimle oyun oynama!
  Yaptığın en kötü şey neydi?
  En kötü?
  - Neden bahsediyorsun?
  - Ne yaptığını biliyorum.
  Neden bahsediyorsun?
  Bil bakalım bunu nerede buldum?
  Teşekkürler.
  Kaybolmuştu.
  Nerede olduğunu merak ediyordum.
  Beyler.
  Tebrik ederim.
  McNamara, Mandrake.
  Başkan sizi görmek istiyor.
  Yukarıda bekliyor olacağım.
  O bir "Kurukafa".
  Marty, bizi yalnız bırakabilir misin?
  Tabii ki.
  Aferin Luke.
  Aferin.
  Bana aferin deyip durmayın.
  O gece Will Beckford'a   ne olduğunu, gerçeği öğrenmek istiyorum.
  Gerçek.
  Bence ruh eşin gerçeği duymaya hazır.
  Sen değil misin Caleb?
  Oda arkadaşın anahtarımı ve kitabımı çaldı.
  Bu yüzden seninkileri ödünç istedim.
  Sonra ritüel odasına gittim.
  Herşeyin fotoğrafını çekiyordu.
  Arabama zorla girdin!
  Anahtarımı, kitabımı çaldın!
  Onu durdurmaya çalıştım.
  Şimdi kameranı, kaseti ve eşyalarımı geri istiyorum.
  Tamam, işte anahtarın.
  Alabilirsin.
  Ama kitabın evde.
  Yanımda getirmedim.
  - İstediğini alabilirsin.
  - Bana anahtarları şimdi ver.
  - Kitabı beraber alalım.
  - Hiçbir şey söyleme.
  - Tamam.
  Sakin ol - Hiçbir şey söylemeyeceğim.
  Başına hiçbir şey gelmeyecek ve her şey yoluna girecek.
  Peki ya sana bunu yapamayacağımı söylersem?
  Bırak beni!
  Düştü   ve boynunu kırdı.
  Yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
  Yapabileceğin hiçbir şey yok muydu?
  Polisi arayabilirdin.
  Caleb, Will öldü!
  Yetkililere gitmedik, çünkü bu bizim için kötü olurdu.
  Caleb'in geleceği, benim hukuki kaygılarım, "Kurukafa" için içtiğimiz andın   sorumluluğu  Bütün bunlar bir kaza yüzünden mahvolabilirdi.
  Bu yüzden biz de bu kazayı intiharmış gibi göstermeye karar verdik.
  Şunu unutmayalım.
  Will Beckford yasadışı olarak bir arabaya girdi.
  O bir hırsız, kendine ait olmayan bir araca izinsiz girdi Bu doğru değil.
  Doğru olmayabilir   ama işe yaradı.
  Bu seçtiğin hukuk fakültesinin ön kabul belgesi.
  - Daha bir hukuk fakültesine başvurmadım.
  - Hayal et.
  Herşey ödendi.
  Seni korumak için herşeyi yaparım.
  Sen benim için yapmaz mısın?
  Bakar mısınız, bir bardak kahve ve biraz da süt alabilir miyim Iütfen?
  Pardon.
  Beni arayarak büyük bir risk aldın.
  Önemsiz bir şey için olsa bile beni arayabilirsin demiştiniz.
  Hatırlıyor musunuz Senatör?
  - Biliyor musun?
  - Ben kuruldayım evlat.
  Litten Mandrake bile kendini böyle gizleyemez.
  - Buyurun.
  - Teşekkürler.
  Sessiz kalma kararını nasıI başarıyorsun?
  Siz nasıI başarıyorsunuz?
  Topluluğumuzun mecburi kaderi Lucas.
  "Kurukafalar" belki yardım edemezler ama   herkese kuşkuyla bakar.
  Her eylemin, her gizli itirafın kaydı vardır.
  Gizli kameralar.
  Öyleyse kasetler de olmalı.
  Organizasyonumuz bütün kaynağını Yargıç Mandrake'nin   doğrulamasıyla yüksek mahkemenin   habercisi olarak federallere iletir.
  Gündemi raydan çıkartacak berbat bir gerçeğin   ortaya çıkmasından herkes nefret eder.
  Bu berbat gerçek   gerçekten yararlı olabilecek bir bilgi parçası.
  Belki de birinin özgürlüğünü geri alması için   kurulla yapacağı pazarlığın bir parçasıdır?
  Birinin hayatını geri getirebilir mi?
  Eski hayatın geri verilse nasıI olurdu Luke?
  - Doğum günü geçen haftaydı.
  - Biliyorum.
  Bu bir barış teklifi.
  - Seninkini kapat!
  - Çocuklar şu kahrolası televizyonları kapatın!
  Televizyonları kapatın!
  - Misafirimiz var.
  - Selam çocuklar.
  Sizinle konuşmalıyım.
  Sully, doğum gününü kaçırdığım için özür dilerim.
  Eğer günah çıkartmak istiyorsan, kilise sokağın sonunda.
  - Neden defolup gitmiyorsun - Şaka yapmıyorum.
  Başım gerçekten belada tamam mı?
  Eğer bana yardım etmezseniz   Sully'nin doğum günü unuttuğum son doğum günü olmayacak.
  Sana neden yardım edelim?
  Bilmiyorum.
  Belki kız tavlamak istersiniz.
  Ya da affedici olmak istersiniz.
  Ya da benim sizinle olduğumdan daha iyi birer arkadaş olursunuz.
  Bir saniyeliğine buraya gelin.
  Bence kesinlikle bu pencereden dışarı bakmalısın.
  Çünkü muhtemelen 63 model modifiye bir T Bird göreceksin.
  Çift egzostlu, full kırmızı orijinal iç döşemeli.
  Ve bana ait.
  Bana yardım ederseniz, size ait olur.
  Ne olduğunu bilmek ister misin?
  Kaseti günde iki defa değiştiriyorlar.
  Sabah ve akşam saat onda.
  Saatini ona göre ayarlayabilirsin.
  Programını biliyoruz.
  Önden çıkmıyor.
  Geldiği yoldan geri dönüyor.
  Geldiği yoldan geri dönüyor.
  Tamam.
  Onu gördüm.
  Doğuya gidiyor.
  Takipteyim.
  Bir sorununuz mu var Bay McNamara?
  Evet efendim.
  Aslında ailemle ilgili acil bir durum.
  Affedersiniz.
  Onu kaybetme.
  Bu kasetleri nereden aldığını bulmalıyız.
  Dur, bekle.
  Nereye gittiğini zannediyorsun?
  Sturtevant Collection'a geçiş kartı olmayan kimse giremez.
  Gidelim.
  Haydi.
  Bunun ne olduğunu biliyor musun?
  Bu bir dinleme cihazı.
  Bir dinleme cihazı!
  Anladın mı?
  Şimdi beni dinlemeni istiyorum.
  Lombard'ın adamlarının peşini bırakmanı istiyorum.
  Daha fazla karıştırma.
  Devam edersen kendi mezarını kazıyor olursun.
  Ne yaptığını fark etmeyeceklerini mi zannettin?
  Kahretsin, yaptığımız her şeyi biliyorlar!
  Gittiğimiz her yeri biliyorlar!
  Senin evine dinleme cihazları kondu!
  Benimkine de!
  Yukarıdaki arkadaşının da.
  O da güvende değil.
  Hiç birimiz güvende değiliz!
  Arkadaşına zarar vermek istemezdim Luke.
  Tanrı adına yemin ederim arkadaşına zarar vermek istemezdim.
  Lütfen  Lütfen onlara bir sebep verme.
  Lütfen.
  Tek ihtiyaçları olan şey bu.
  Chloe, seninle konuşmalıyım.
  Derse geç kalıyorum.
  - Lütfen!
  - Konuş öyleyse.
  Chloe, Iütfen!
  Ne?
  Bir arkadaşım vardı ve bazı kararlar verdi   ama kararlarının hepsi geri tepti.
  Her şey yanlış gitti.
  Neden?
  Neden yanlış gitti?
  Çünkü bencil ve hırslıydı.
  Ona hep istediği   her şeyi verebileceklerini zannetti.
  Ama sonunda ona verdikleri tek şey felaket oldu.
  Yani, bu arkadaşım bir ağacın dalına oturabilir ve dal kesilebilir.
  Ama bu dalla ilgili her şey doğru.
  Peki ne yapmalıyım?
  Oturmalıyız ve sen bana bir arkadaş gibi her şeyi anlatmalısın.
  Tamam.
  Bence Bay McNamara'yı atmanın zamanı geldi.
  Artık bize sadık değil.
  Bizden oğlunun kaderini onunkine tercih etmemizi mi istiyorsun?
  Üyelerimiz asla böyle ahlaksız ve adaletsiz bir karara müsaade etmeyecektir.
  - Üyelerimizin anlamak zorunda olduğu  - Hiçbir zaman öğrenmemeliler.
  Kural 88'e göre, eğer kurul, kurul içinde sır olarak   saklanacak bir karar vermek isterse bu   oylamaya sunulmalıdır  Öyleyse başIıyorum; Bay Lucas McNamara hastanemizde   psikiyatrik değerlendirmeden geçirilecek.
  Kural 88'e göre   bunun için sizi oylamaya çağırıyorum.
  Teklif kabul edilmedi.
  Ames, seninle yukarıda biraz görüşebilir miyiz?
  Aynı şeylere inanırdık.
  - Ne oldu?
  - Sınırlar olduğunu öğrendim.
  Gerçekten mi?
  Seviştikten sonra patlamış mısır yemeyi seviyor.
  Benim de günahlarım oldu.
  Ames o sadece 19 yaşında.
  Eminim eşin ve Virginia'da oy kullananların   benim kadar anlayışIı olacağından emin değilim.
  Pekala.
  Yeniden oylama yapalım mı?
  Beni böyle mi terk ediyorsun?
  Bu komik mektupla mı?
  "Arkadaş kalabilir miyiz?
 " Mektubu ben yazdım.
  Okumana ihtiyacım yok.
  Mektubu senin yazdığını biliyorum!
  Hayır, arkadaş kalamayız.
  Şu üç şeyi iyi hatırla: Benimle konuşmayacaksın, beni aramayacaksın ve bana bir daha asla   bu aptal mektuplardan yollamayacaksın!
  Aptal!
  Zeki oyun Lucas.
  Zeki oyun.
  - Tamam.
  Şimdi bizi duyamazlar.
  - İnandılar mı?
  Kesinlikle.
  Çok inandırıcıydın.
  - İhtiyacım olacak herşeyi getirdin mi?
  - Evet, içindeler.
  Anlamadığım bir şey var.
  Madem bu kadar zekiler   bu kasetleri yok edebilirler.
  Bu insanları tanımıyorsun.
  Böyle çalışıyorlar.
  Birbirlerine karşı birbirlerinin küçük, çirkin sırlarını kullanıyorlar.
  Dur.
  Eğer kaçmaya karar verirsen sana yardım edebilirim.
  Ailem  Ailem sana yardım edebilir.
  Öyle yaşayamam.
  - Bir şey için söz vermeni istiyorum.
  - Ne için?
  Ne olursa olsun işin içine girmeyeceksin.
  - Bunu yapamam.
  - Lütfen.
  İçine girdim bile.
  Karıştım.
  Eğer tehlikedeysen bunu yapamam.
  Senin yanında olacağım.
  Bu insanların neler yapabileceğini anlayabiliyor musun?
  - Seni öldürecekler.
  - Seni seviyorum.
  Evet.
  Seni seviyorum.
  - Tamam, beni yakaladınız.
  - Kapat çeneni!
  Silaha gerek yok.
  Haydi.
  - Bana kaseti ver.
  - Kaset burada.
  İşte burada.
  İşte burada.
  Sadece gelip alman gerekiyor.
  Gel ve al.
  - Getir.
  - Haydi.
  Tam burada.
  Haydi!
  Haydi!
  Gidelim, gidelim!
  Haydi!
  Gidelim!
  Gidelim!
  Haydi, haydi, haydi!
  Güzel plandı Lukey.
  Tamam, başIıyor.
  İşte orada.
  Anahtarımı çaldın   kitabımı çaldın!
  Kameranı, kaseti   ve eşyalarımı geri istiyorum.
  İşte anahtar.
  Kitabı sonra alırız.
  Hayır, bana anahtarları veriyorsun.
  Kitabı alıyoruz.
  Hiç kimseye bir şey söylemiyorsun.
  Hiç kimseye bir şey söylemeyeceğim ve hiçbir şey olamayacak.
  Bırak beni!
  - Hayır!
  - Tanrım.
  Tanrım!
  Hayır!
  Tanrım!
  Baba!
  Beni dinle!
  Hayır, şimdi konuşmalıyız!
  Bir şey oldu!
  Baba, ritüel odasında birini öldürdüm!
  Baba polisi aramalıyım!
  Hayır, 911 'i aramalıyım!
  Onu burada bırakamam!
  Evet anlıyorum!
  Anladım!
  Tamam!
  Tamam, çıkıyorum!
  Luke.
  Tanrım.
  Dur.
  Hareket ediyor.
  - Hareket ediyor.
  - Tanrım, hala yaşıyor.
  Evet, kesinlikle.
  - Kolunu gördün mü?
  - Evet.
  İleri alsana.
  Burada dur.
  Dur, dur.
  Sağ aşağıdaki ele yaklaşabilir misin?
  Yardım edin.
  Luke, bunlar kim?
  Bunlar kim?
  Bu, Martin Lombard   kolej müdürü.
  - Çoktan ölmüş efendim.
  - Kiminle konuşuyor?
  Sadece Mandrake olabilir.
  - Yapacak.
  Tamam.
  - Şuna biraz daha yaklaşabilir misin?
  Evet.
  Lombard, Mandrake için çalışıyor.
  Daha yakına.
  Daha yakına.
  Aman Tanrım.
  Onu öldürdüler.
  Onu öldürdüler.
  Ne yapacaksın?
  Luke, biz de senden bahsediyorduk.
  Burada ne yapıyorsun?
  Özür dilerim ama bununla yaşayamazdım.
  - Ona ne yaptığını söylemek zorunda kaldım.
  - Ne yapmışım?
  Bana anlattığın her şeyi.
  Will'le nasıI kavga ettiğinizi.
  Kazayı ve bunu gizlemek için nasıI intihar izlenimi verdiğini.
  Size yalan söylüyor Dedektif.
  Yalan söylemiyorum.
  Yalan söylememi gerektirecek hiçbir şeyim yok.
  Kanıtım var.
  Bilmek istediğiniz her şey bu kasette.
  Bay Mandrake, ifadenizi aldık.
  Sizinle daha sonra konuşacağız.
  Bay McNamara'yı misafir edin.
  Şu kaseti izleyebileceğimiz bir şey bulun ve savcıyı arayın.
  Buraya birini istiyorum.
  Son kayak seyahatimden beri bu kadar kar görmedim.
  Size söyledim, kaset bu.
  Burada.
  Bölünmüş ekrandaydı.
  Çalışan dört ayrı kamera vardı.
  İleride olmalı.
  Bu  Harika.
  Siz bu kahrolası kaseti değiştirdiniz!
  Haydi.
  Bu kasette ne olduğunu hayal ettiğini söyle.
  Üzerinizde ne etkileri var?
  Neden onlar için çalışıyorsunuz?
  - Onlar kim?
  - "Kurukafalar"!
  - Kim?
  - "Kurukafalar".
  "Kurukafa".
  Burada kimin torpilinin geçtiğini sanıyorsunuz?
  Sizi izliyorlar.
  Beni izliyorlar.
  Her şeyi kontrol ediyorlar!
  Yaptığımız her şeyi kontrol ediyorlar.
  Onu bile!
  Yeterince dinledim.
  Tamam.
  Uzak durun.
  Onları uzak tutun.
  Dinlemelisiniz.
  Dinle!
  Martin Lombard oda arkadaşımı öldürdü.
  - Martin Lombard mı?
  Kolej müdürü mü?
  - Kasette olan buydu!
  Evet, Tanrı aşkına, Will Beckford'un boynunu kırdı!
  - Will Beckford'un boynunu kırdı!
  - Anlıyorum.
  - İntiharı sadece örtbas etmek için kullandılar.
  - Martin Lombard mı?
  Evet ve o bu işin içinde!
  Neden Martin Lombard oda arkadaşını öldürdü?
  Çünkü Litten Mandrake öyle söyledi.
  Yargıç Litten Mandrake mi?
  Yargıç Litten Mandrake.
  Bütün bunları o idare ediyor.
  Bu saçmalık.
  - Bu gerçek!
  Onun için çalışıyorsun!
  - Saçmalık bu!
  Dinleyin, Iütfen.
  Bana inanmalısınız.
  Dinleyin, o da bu işin içinde tamam mı?
  Ben masumum.
  Size doğruyu söylüyorum!
  Doğruyu söylüyorum.
  Seni aşağıIık herif!
  Bunu bana nasıI yaparsın?
  Bırakın beni!
  Üzerinizde ne etkileri var?
  Onu buradan çıkarın!
  Üzerinizde ne etkileri var?
  Sizi nasıI etkileyebilirler?
  Beni dinleyin!
  Ben masumum!
  Ben masumum!
  - Burada ne işin var?
  - Kaseti gördüm.
  Ne kaseti?
  Neden bahsediyorsun?
  Caleb yapma.
  Luke akıI hastanesinde.
  Oradan çıkmasına hiçbir zaman izin vermeyebilirler.
  Lütfen, bana yardım et.
  Sadece polise gerçeği anlat.
  Lütfen.
  Bence gitsen daha iyi olur.
  Caleb, gitmeden önce son bir şey söyleyeceğim.
  Kasetteki en ilginç şey, sen binadan çıktıktan sonra oldu.
  Will Beckford ölmemişti.
  Yardım edin!
  Ne oldu?
  Bayan Whitfield!
  Bayan Whitfield, sizinle konuşmamız gerekiyor.
  Nerede?
  Arabaya bin.
  Seni Luke'a götüreceğim.
  Seni Luke'a götüreceğim.
  Haydi gidelim.
  Orada Senatör, camlı bölmede.
  Luke, benim, benim.
  Bana yardım edin!
  Herşey düzelecek.
  Seni buradan çıkartacağım.
  Seni buradan çıkartacağım.
  Herşey düzelecek.
  Seninle ilgileneceğim tamam mı?
  Herşey düzelecek.
  Bu arabayı sen kullanacaksın.
  Dur.
  Dur.
  Nereye gidiyoruz?
  Ne yapacağız?
  Şimdi, ona bütün bunlar için sadece bir çözüm olduğunu hatırlatmalısın.
  "Kurallarla yaşar, kurallarla ölürüz.
  " Lütfen, ne demek istediğinizi anlamıyorum.
  O biliyor.
  Şimdi gidin.
  Hastaneden çıkıyorum.
  Tamamen seninler.
  İyileşeceksin tamam mı?
  Bu seni iyileştirecek.
  İyileşeceksin çünkü oradan çıktın.
  Geri dönmeyeceksin.
  Her şey düzelecek.
  Beni duyuyor musun?
  Tanrım!
  AşağıIık herif!
  Kahretsin!
  Kahretsin!
  Dayan.
  Tanrım!
  Kahretsin, hayır!
  Kahretsin!
  Haydi.
  Bırak onu!
  Hastaneden beri sizi takip ediyorum.
  Senatör böyle istedi.
  Anlamadım.
  Senatörün bunu çözeceğinize inancı büyüktü.
  Senator Levritt için mi çalışıyorsunuz?
  Jipe binip buradan gidin.
  Kasette ne olduğunu gördünüz mü?
  Bana sorular sorma.
  Sana cevaplar vereyim.
  Şimdi gidin.
  Teşekkürler.
  Şimdi ne yapacağımızı düşünmeliyiz, çünkü bizi bulacaklar.
  Tamam.
  Sparrow, Levritt için çalışıyordu   ama kasetleri değiştiren ve   yardımına ihtiyacım olduğunda bana yardım etmeyen de oydu.
  Oradan çıkana kadar bekledi.
  Bütün bunlar ne demek oluyor?
  Levritt bize ne demeye çalışıyordu?
  "Kurallarla yaşar, kurallarla ölürüz.
  " Ne?
  Levritt.
  Bana bunu söyledi ve sana hatırlatmamı istedi.
  Kural 119, sayfanın tam ortasında.
  "Bir meydan okuma gerçekleşebilir ve bu centilmence sürdürülür.
  " "Centilmence".
  Ne demek anlamadım.
  Ben anladım.
  Levritt benim için sadece bir tercih olduğundan emin olmak istemiş.
  Centilmence.
  Bugün günlerden ne?
  Cuma.
  "Kurukafalar" yarın adanın dışına çıkacak.
  Bebeğim gel.
  Uzan.
  Yarın "Kurukafalar" ile savaşacağım.
  200 yıIdır yaptığımız gibi   Açığa Çıkarma Süreci'nin bitişini kutlamak amacıyla toplandık.
  Ve artık her şeyi birbirinizle paylaştığınıza göre   hepinize ne kadar takdir edildiğinizi göstermek isteriz.
  "Kurukafalar" ın başarıIı gelişimine.
  Diğerlerinden üstün.
  Dinleyin!
  Dinleyin!
  Hayır.
  Lütfen Bay McNamara, Iütfen.
  Burada bulunmamanız gerektiğini biliyorsunuz.
  Özellikle de bu kıIıkta.
  Bay McNamara.
  Gelin çekinizi alın.
  Kural 119'un hükümleri uyarınca   Will Beckford'un ölümü konusunda kendim ve Bay Caleb Mandrake   için adalet istiyorum.
  Kural 119 ne?
  Ciddi bir konuda üyeler arasında anlaşmazlık çıkarsa   centilmenlik çerçevesinde meydan okuma gündeme gelebilir.
  - Bu ne anlama geliyor?
  - Seni düelloya davet ediyor.
  Düelloya mı?
  Şaka yapıyor olmalısın.
  Hayır efendim.
  Yapmıyorum.
  Dr.
  Whitney?
  Geleneğimizin bir parçası.
  Bu adam bir kaçak.
  Tutuklanmalı.
  Yetkilileri çağırın.
  Bizim kurallarımız onlarınkinin yerini alır.
  Hepiniz biliyorsunuz.
  Bu düelloda oğlumun yerini alma hakkımı kullanmak istiyorum.
  Alamazsınız Başkan.
  "Karışıklık çıkmasını önlemek amacıyla hiçbir   konsey üyesi çocuğuyla ilgili kararlarda yer alamaz.
  " Kural 119 B, satır 15.
  Bu işten kurtulmanın iki yolu var Lucas.
  Biri, meydan okumanı geri almak.
  Ya diğeri?
  ÖImek.
  Caleb iyi nişancıdır.
  Hiç şansın yok.
  Öyleyse, sanırım Şükran Günü'ne gelemeyeceğim.
  Baba, sana bir şey sormam gerek.
  Will Beckford ben ritüel odasından çıktığımda hala yaşıyor muydu?
  Oğlum, seni seviyorum   ve sana hiç yalan söylemedim.
  Cevabım hayır.
  Beyler, başlama zamanı.
  Bay Mandrake, meydan okuyan sizsiniz   bu yüzden silah seçimi size ait.
  Beyler, pozisyonunuzu alın.
  Sırt sırta.
  Will'e olanlar hakkında onlara gerçeği söyle.
  Özür dilerim Luke.
  Benden özür dileme.
  Sadece onlara doğruyu söyle.
  Hayır, yapmak zorunda olduğum şey için senden özür dilerim.
  Silahlarınızın horozunu çekin.
  Ateş etmeye hazırlanın.
  On adım.
  İşaretimle.
  Bir  iki  Caleb, Will Beckford'a yaptığın kazara oldu.
  Cinayet işleyeceksin!
  Arkadaşını öldürmeye hazır mısın?
  Ruh eşini?
  Onlara sadece gerçeği söyle ve herşey bitsin.
  Dokuz  On.
  Onlara gerçeği söyle!
  Sadece onlara gerçeği söyle.
  Ateş et Caleb!
  Baba!
  Ateş et, kahrolası!
  Onlara gerçeği söyle.
  Bunun üstesinden beraber geliriz.
  Çantamı getirin!
  Çantamı getirin!
  Burada bir doktor var mı?
  Arkada kal!
  Rahatlayın Bay Mandrake.
  Gazlı bez!
  Gazlı beze ihtiyacımız var!
  Ona izin verin!
  Çaba sarf etmeye değmesin.
  Çantam nerede?
  Geri çekil!
  Her şey bitti Caleb.
  Her şey bitti.
  Bana her zaman yapılacak savaşlar olduğunu söylemiştin.
  - Bu senin savaşın.
  - Evet.
  Ve iyi adamlar kazanır.
  Hiç kimse kazanmaz.
  Doğru değil.
  Mandrake bitti.
  Federal mahkemeye asla kabul edilmeyecek.
  "Kurukafalar" ın başkanı ben olacağım.
  Sen temize çıkartılacaksın ve   gelecekte yeni jenerasyon "Kurukafalar" ı yönetmeme yardım edeceksin.
  Sevdiğim biri bana eğer sırsa ve elitse, iyi olamayacağını söylemişti.
  Doğru söylemiş.
  - Beni kullandın.
  - Hayır Luke.
  Sana yardım ettim.
  Sana, senin ve bizim işimize yarayacak bir dünya yaratmayı öğrettim.
  Bunu bırakıp gidebileceğine inanıyor musun?
  Sana verdiğimiz her şeyi?
  Ve günün birinde, seni bir iyilik için aradığımda   beni reddedebilecek misin?
  Eğer reddedersen bu, ailen için kurduğun hayatı tehlikeye sokmayacak mı?
  Bu şüphelerle yaşayabilir misin bilmiyorum Lucas.
  İzle ve gör.
  Aferin oğlum.
  Aferin.
 ||


Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar