Print Friendly and PDF

Translate

Saklı Seçilmişler 3 (2004) The Skulls III

|


 102 dk
Yönetmen:J. Miles Dale
Senaryo:John Pogue, Joe Johnson
Ülke:Kanada
Tür:Gerilim
Vizyon Tarihi:23 Mart 2004 (ABD)
Dil:İngilizce
Müzik:Christophe Beck, Mark Kilian
Oyuncular
Clare Kramer
Bryce Johnson
Barry Bostwick
Steve Braun
Karl Pruner
Devam Filmleri
2000 - Saklı Seçilmişler(30,237)5.6
2002 - Saklı Seçilmişler 2(2,827)4.6
2004 - Saklı Seçilmişler 3(1,770)4.7

Özet

Taylor Brooks, New England'ın önemli kolejlerinden birinde okuyan, genç ve başarılı bir geç kızdır. Okulun büyük bir çoğunluğunun üyesi olduğu "Saklı Seçilmişler" adlı gizli bir topluluğa girmeye karar verir. Zamanında babasının ve abisinin de üye olduğu ve hatta abisinin kabul töreni provası sırasında öldüğü bu topluluğa üye olmakta çok ısrarcıdır. Taylor'ın ilk kadın üye olarak topluluğun tabularını yıkma isteği, onu diğer üyelerden farklı kılmaktadır. Ancak üyeliğe kabul edilmesi kötü olayların başlangıcı olur.

Altyazı

Her yıl bazı seçkin üniversitelerde    genç erkeklerden oluşan elit bir  grup gizli topluluklara seçilir.
   Kardeşlik birliklerinin aksine  bu topluluklar    geleceğin liderlerini belirlemekle ilgili  eylemlerini gizli tutarlar.
   En güçlü gizli topluluk  geçmişten bu yana daima  
 Taylor benim Sam.
   Hayır!
   Taylor dur!
   Her şey yolunda!
   Korkmana gerek yok.
   - Burada olmaman gerekiyor.
   Neden buradasın?
   Neden Sam?
  Neden?
   Babam seni özlüyor.
   Ben de öyle.
   Sorun yok.
   İşte buradayım.
   Taylor!
   Sence bunların anlamı ne?
   - Anlamı mı?
   - Evet.
   Ne demek istiyorsunuz?
   Yapma!
   Burada rüyalardan bahsediyoruz.
   Ben de açıklamaya çalışıyorum.
   Ben sana bir şey açıklayayım.
   Her ne kadar şaşırtıcı ve    belki de ilgili olsa da    geçen ay korkutucu bir rüya  görmüş olman gerçeği    biz burada gerçekten yaşanmış  bir cinayetten bahsediyoruz.
   Bu yüzden beni aydınlatır ve sadece  gerçeklerden bahsedersen memnun olurum.
   Bu aptal oyunları oynamayı bırak  anlaşıldı mı?
   Ben oyun oynamıyorum.
   Oyun oynamıyorum.
   Burada bulunmak zorunda değilim  haklarımı biliyorum.
   Aşağıda senin iki katın hakka  sahip ölü bir üniversite öğrencisi var.
   Bazı cevaplara ihtiyacım var  hem de hemen.
   Bildiğin gibi anlat öyleyse.
   Neden bu rüya bu kadar önemli?
   Bunu daha önce de görmüştüm.
   Geçtiğimiz dört yıl boyunca belki on kez.
   Babamın evinde kaldığım zamanlarda    Kampusa sadece birkaç  kilometre uzaklıkta.
   Bu yüzden babam şehirdeyken  bazen orada kalırım.
   Sam'in ölüm yıl dönümüydü.
   Sam erkek kardeşin miydi?
   Dört yıl önce kendini öldürmüş  cesedini sen bulmuşsun.
   O zaman lise sonda mıydın?
   İkinci sınıftaydım.
   Eğer bu rüyayı daha önce  on kez gördüysen    o gece neden bu kadar önemli?
   Çünkü daha önce hiç  başlığını çıkartmamıştı.
   Onu bulduğum zamanın ne kadar  korkunç olduğunu unutmuştum.
   O zamana kadar babamla bu  konuyu hiç konuşmamıştık.
   Baba!
   Sam'le konuştuğunuz son şey  neydi hatırlıyor musun?
   Yani herhangi bir şey  söylemiş miydi?
   Onun endişeli olduğunu biliyorum.
   Senin onunla gurur duymanı istiyordu.
   Onunla gurur duyuyordum.
   O benim oğlumdu.
   Biz en son senin hakkında konuştuk.
   Taktığın şu saat hakkında.
   Taylor!
   Onun bir ''Kurukafa'' olmasını öyle çok istiyordun ki  
 - Taylor bu çok uygunsuz bir konuşma    Ben sadece onun da benim  yaşadığım deneyimleri tatmasını istedim.
   Geçiş aşamasında başarılı olamayınca    seni hayal kırıklığına uğrattığını düşündü.
   O benim varisimdi    Biraz daha çaba gösterseydi    O çok çabaladı baba.
   Ama ben de varisinim.
   Öyle değil miyim?
   Taylor  ne demek istediğimi biliyorsun.
   Seni hiçbir zaman daha az  sevmedim bunu biliyorsun.
   Bunu biliyorum.
   Biliyorum.
   Ama aramızda bir fark vardı.
   Öyle değil mi?
   Böyle düşünmene sebep olduysam  özür dilerim.
   Sadece bana da ona olduğun  gibi babalık etmeni isterdim.
   Öyle olmak isterim.
   Bak!
   Yarın gece Washington'a  geri döneceğini biliyorum.
   Ama öğleden sonra  yüzme yarışım var.
   Eğer ilgini çekerse    - Selam harika yarıştın.
   - Tebrikler.
   Sağolun çocuklar!
   Sağolun!
   Tebrik ederim.
   En azından biri gelecek kadar önem verdi.
   - Asla kaçırmazdım.
   Tabi kaybetmeye başlamazsan    Bir kaybedenle takılırken  görülmek istemem.
   Öyleyse kazananlar arasında  olduğum için şanslıyım.
   Şanslı olduğumun farkındayım.
   Bay Rawlings!
   - Roger!
  Yani Bay Lloyd!
   Roger desen olur.
   Bir dakikan var mı?
   Kesinlikle.
  - Güzel.
   Hemen dönerim olur mu?
   - Tamam.
   Sana engel olmama izin verme.
   Yapma Taylor o bir ''kurukafa''  bu hafta seçmeleri yapacaklar.
   Bunun ne kadar önemli olduğunu  biliyor musun?
  - Hem de nasıl.
   Biliyorum.
   Selam Roger.
   Merak ettim de kaç kadın almayı planlıyorsunuz?
   - Pardon?
   Ciddiyim.
  Kurukafalar bu yıl en iyi  adayları mı seçecekler    yoksa her zamanki gibi şımarık  zengin oğlanları mı alacaksınız?
   Bu konuda bir bilgim yok.
   Ama bildiğim kadarıyla    bu bahsi geçen organizasyon  seni kesinlikle ilgilendirmez.
   Ben sadece artık 21.  yüzyıl'da  yaşadığımızı söylüyorum.
   Belki artık sizin de buna  alışma vaktiniz gelmiştir.
   Çünkü ben adaylığımın  değerlendirilmesini kesinlikle isterim.
   Dediğim gibi neden bahsettiğin  hakkında en ufak bir fikrim yok.
   Belki de bu konuşmayı  başka bir zaman sürdürebiliriz.
   Dur bir dakika!
   Roger Lloyd'la ilk karşılaşman mıydı?
   Hayır ama, Onunla ilk kez o zaman konuştum.
   Ama daha önce görmüştüm.
   Derslerde kampusta    - Ve ondan hoşlanmıyordun    - - Onu tanımıyordum.
   Erkek arkadaşının önünde tanımadığın  bir adamla yüzleşmeye karar verdin.
   Bu bir yüzleşme değildi.
   - Ama Roger'la Ethan'ın seni dışlamalarına kızmıştın.
   Ethan'ın Roger'ı etkilemek için  kendini paralamasına kızmıştım.
   Kurukafalar'a seçilmek için mi?
   - Evet.
   Ama onun için işleri berbat  ettiğimi düşündü.
   Bu da neydi böyle?
   - Ona üye olmak istediğimi bildirdim.
   Neden önce bana söylemedin?
   Benim işimi bozmaya mı çalışıyorsun?
   Hayır Ethan.
   Belki de kendim için  bir şeyler yapmaya çalışıyorumdur.
   Belki de sadece kadınım diye  ikinci sınıf muamelesi görmekten bıktım.
   Sen neden bahsediyorsun?
   Kurukafalar kadınları kabul etmiyor.
  İşte bu kadar.
   İstiyorsan kız kardeşlik derneklerinden birine katıl.
   Tanrım!
  Bunu nasıl düşünemedim?
   Bu konuda ciddi olamazsın.
   En çok senin bana destek olmak  isteyeceğini düşünmüştüm.
   Seni her açıdan destekliyorum.
   Ama Kurukafalar seni asla  kabul etmeyecektir.
   Bu yüzden bu konuyu neden  konuştuğumuzu anlamıyorum.
   Ben de öyle.
   Yazmam gereken bir makale var.
   Sonra görüşürüz.
   Hole ıslak çantalarını atmayı  bırakmanda anlaştık sanıyordum.
   Yirmi soru oynamayı bırakıp bana sorunun    ne olduğunu anlatır mısın?
   Ne olabilir ki?
  Erkekler!
   - Tahmin etmiştim.
   Sanırım dondurma vakti geldi.
   Kasede mi yoksa  kendi kutusunda mı istersin?
   Demek kız kardeşlik derneğine  katılmam gerektiğini düşünüyorsun.
   Bana sorarsan bu çok  eğlenceli olabilir.
   Hadi!
  Yapma!
   Seninle beraber olmayı çok özledim.
  Çok eğlenebiliriz.
   Ve geçiş aşamasında sana iltimas geçerim.
   Üzgünüm ama bu aynı şey değil.
   Kız kardeşlik dernekleri okuldayken  eğlenmek içindir.
   Bu iyi bir şey ama  benim buna ayıracak vaktim yok.
   Kurukafalarsa buradan ayrıldıktan  sonra yapacaklarınla ilgilidir.
   Kurukafalar mı?
   Ciddi olamazsın.
   Neden herkes böyle diyor?
   - Çünkü bu doğru.
   Hem bunu neden isteyesin ki?
   Temsil ettikleri şeyi kıskanmadığımı  söylersem yalan olur.
   Para, güç    Onlar olmasa babam asla    - Hayır!
   - Baban bir Kurukafa mı?
   - Verenica bunu söylemedim    bunu benden duymadın.
   Bu hakkında konuşabileceğin  türden bir şey değil.
   Yani onu kongreye  soktuklarını mı söylüyorsun?
   Ama çok can yakmadı.
   Sadece bununla ilgili değil.
   Beni görme şekliyle ilgili.
   Bunu kardeşim için çok istemişti.
   Yani    Her neyse.
  Eğer bunu  kendi adıma becerebilirsem    yani bir şekilde Kurukafa olabilirsem    belki Sam'e olanları unutmasına  yardım edebilirim diye düşündüm.
   Belki en sonunda beni nazik kızından  başka bir şekilde görmesini sağlarım.
   Eğer kendine bir penis yaptırmazsan  asla kabul edilmezsin.
   Bundan bu şekilde  sıyrılabilmeleri çok yanlış.
   Bir kanun falan olmalı.
   Ne var biliyor musun?
   Haklısın!
   Merhaba, yasama kitaplarının  nerede olduğunu öğrenebilir miyim?
   - Koridorun sonunda.
   - Tamam teşekkürler.
   Dekan Martin!
   Dekan Martin!
   Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
   Bir ayrımcılık davası açmak istiyorum.
   Kampusun işleyişine karşı.
   - Bu ciddi bir konu bayan    - Brooks Taylor Brooks.
   Babanız kongre üyesi  Martin Brooks değil mi?
   - Evet efendim.
   - Yasal bir şikayetiniz olduğuna güvenebilir miyim?
   Evet efendim var.
   Bu özel grubun kampus içinde çalışmasına  çok uzun bir süredir izin veriliyor.
   Üstelik okulun politikasıyla  uyum göstermedikleri halde.
   Yeni üyelerini seçmek üzereler ve  ben bu seçime karşı çıkmak istiyorum.
   - Bunların hangi grup olduğunu söylemiştin?
   - Kurukafalar!
   Bu noktada bunun bir şaka  olduğunu umuyorum.
   Hayır efendim değil.
   İddialarımı yazdım.
   Yarın öğlen ofisime gel.
   Tamam efendim.
   Teşekkürler.
   Sana katılmamın mahsuru var mı?
   - Buna uygun giyinmemişsin ama    Evet biliyorum.
  Durabilir miyiz?
   - Daha biraz önce su molası vermiştim.
   Bir özür molasına ne dersin?
   Taylor geçen gün Roger'ın yanında  aptallık ettim özür dilerim.
   Özür dilemene sevindim.
   Ama olmamış gibi davranamayacağım.
   Çok hır gür çıkarmaya niyetli misin?
   Dekana bir şikayette bulundum.
   Ne yaptın?
  - Evet.
   Seni seçmeleri için onları mecbur etmeye mi çalışıyorsun?
   Beni ve uygun diğer kadınları da.
   Bunu duyduğuma inanamıyorum.
   Özrünü çabucak unutmuşa benziyorsun.
   Tamam dinle!
  Babanla arandaki meseleyi biliyorum.
   Ona bir şeyleri kanıtlamak istiyorsan bu da tamam ama neden bu konu?
   Neden bu olmasın?
   Çünkü diğer insanların işini de berbat edeceksin.
   Yani senin mi?
   - Evet benim.
   Dinle Taylor Roger Lloyd  bana bir yer için söz vermişti.
   Eğer onu kızdırırsan benim işim de bozulmuş olur.
   - Yarın öğlen dekanla buluşuyorum.
   Seni ararım.
   Nasıl olur bilirsin.
   Bu tam bir saçmalık!
   Bırak beni!
   - Dinle    Kolumu bırak Ethan!
   Bunu sana zarar vermek için yapmıyorum.
   Ama vazgeçmeyeceğim.
   Üzgünüm.
   Oturun bayan Brooks.
   Teşekkür ederim.
   Hemen konuya girelim.
   Söz sizin.
   Geçen yıl itibarıyla kampustaki  bütün erkek grupları    kapılarını kadınlara da açtılar.
   Sanırım Kurukafaların da  aynısını yapmalarının vakti geldi.
   Ama eğer Kurukafalar da diğer gruplar  gibi olsaydı burada olmazdık değil mi?
   Sonuçta üyeliği mümkün kılan  eşsiz oluşumuz değil mi?
   Evet evet öyle ama    Eşsizliğimiz!
   O zaman neden  bu toplantıyı yapıyoruz?
   Zamanınız almayayım.
   - Çünkü söyleyeceklerinle ilgileniyorum.
   Senin iddiana göre  federal yasaları ihlal ediyoruz.
   Ama üniversitenin maddi desteğine ve onun  imkanlarını kullanmaya ihtiyacımız olmadığına göre   bizi onun kurallarına  uymaya zorlayan şey nedir?
   Aslına bakarsanız iddia    Kurukafaların merkezinin kampusa  ait bir bina olduğu üzerine kurulabilir.
   Bu yüzden bu organizasyon bütün  cinsiyet yasalarına uymak zorunda.
   Mezar Kurukafalar tarafından yapıldı  ve bakımını da onlar yapıyor.
   Bütün masrafları karşılıyorlar.
   Olabilir.
   Ama bu belgede de görüldüğü gibi  mezar üniversitenin arazisi üzerine inşa edilmiş.
   Arazi Kurukafalara 1793'de kiraya verilmiş    yıllığı bir dolardan.
   250 yıllık kira peşin olarak ödenmiş.
   Bu da arazinin 2043 yılına kadar  okula ait olduğunu gösterir.
   - Tamam biz de araziyi satın alırız.
   - Kira sözleşmesini bağlayıcılığı var.
   Ve bu satın almak için bile delinemez.
   Bu bina okul arazisi üzerinde.
   Onu kullanan bir organizasyon  veya binada gerçekleşen bir aktivite    hem erkeklere hem de  kadınlara açık olmak zorunda.
   Bu meşru olamaz.
   - Bravo bayan Brooks.
   Kütüphanede geçirdiğiniz zaman işe yaramış.
   Bunu konuda kurulu uyarmıştım.
   Ve onlara bu durumu  fark etmeniz durumunda    isteğinizi yerine getirmekten başka  bir şansım kalmayacağını da söylemiştim.
   Ne?
   Bunu yapamazsınız.
   Karar zaten verildi.
   Bayan Brooks seçime girecek.
   Zaten sonuçta onun babası da bir üyemizdi.
   Teşekkür ederim.
   Hey!
   Size bir tavsiye bayan Brooks;  bu ufak zaferinizi unutmayın.
   Çünkü hayatınız bir cehenneme  dönüşmek üzere.
   Ben buralarda olduğum sürece  asla Kurukafa olamayacaksın.
   Bu çok ilginç bir teklif.
   Yani onun tehdit ettiğini mi söylüyorsun?
   - Hayır.
   O sadece bir tepki verdi.
   Hiçbir anlamı yoktu.
   Sahi mi?
   Ne yapmamı bekliyorsunuz?
   Yalan söyleyip Roger'a arkadaşça mı davranayım?
   Size gerçeği söylüyorum.
   Bu işin bitmesini ben de sizin kadar istiyorum.
   O zaman neden işimize  yarayabilecek bir şey vermiyorsun?
   Uğraşıyorum.
   - O zaman biraz daha uğraşın bayan Brooks.
   Bu kulübün cinayetle ilişkisi ne?
   Her şey!
   Yani bu üç hafta kadar önceydi değil mi?
   Daha sonra ne oldu?
   Ethan seçilemedi diye  kendimi kötü hissettim.
   Kızgın olduğunu biliyordum ama ilişkimizin  kurtarılmaya değip değmediğini görmek istiyordum.
   Yemek yapabildiğini bilmiyordum.
   Bir kız başka şeyler de yapabilir.
   Harika görünüyor.
   Bütün bunları yapmana gerek yoktu.
   Sadece birlikte vakit geçirmek  için bir şans yaratmak istedim.
   Yalnız başımıza!
   Bu aramızdakini kaybettiğimiz sanmıştım.
   Bence nerede durduğumuzu bilmemiz gerekiyor  ama ben de bunu kaybetmek istemiyorum.
   Bizi kaybetmek istemiyorum.
   Tamam.
  Hemen dönerim.
   - Tabi.
   Bay Lloyd.
   - Bayan Brooks.
   Mezar'da hazır olmanız isteniyor.
   Sizin için sorun olur mu?
   Hayır.
   Taylor neler oluyor?
   Selam Roger.
   - Ethan.
   Evet bayan Brooks?
   Ethan?
  - Evet tabi.
   Özür dilerim Ethan.
  Aslında bu konuşmayı  seninle yapıyor olmalıydım.
   Tabi.
   Hemen gidiyoruz.
   Hoşça kal diyeyim.
   - Şimdi dedim!
   Çağırıldığında her şeyi bırakırsın.
   Kurukafa her şeyin üstündedir.
   Kurukafa her şeyin üstündedir.
   Bayan Brooks lütfen  odanın ortasında diğerlerine katılın.
   Selam çocuklar.
   - Sessizlik!
   Bana da bağırmıştı.
   Bu arada ben Brian.
   Beyler önümüzde diz çökün!
   Tavşan deliğine girme vakti beyler.
   Eğer hazırsanız.
   Ben Nathan Lloyd  1975 mezunuyum.
   Kurukafalar cemaati adına  size hoş geldiniz diyorum.
   Ama size sırlarımızı vermek  konusunda güvenmemiz için    önce siz bize güvendiğinizi göstermelisiniz.
   Her biriniz önünüze konulan  bardaktakini içmelisiniz.
   Bu içecekle öleceksiniz.
   Ruhunuz temizlenecek    ve tekrar doğacaksınız.
   İnanç beyler!
   Bize inancınızı verin ki    bizimki sonsuza dek sizin olsun.
   Ayağa kalkın ve eski hayatınızın  son simgelerini yok edin!
   Kıyafetleriniz çıkarın!
   Ayağa kalkın!
   Eğer tereddüt ederseniz  burayı bir daha asla göremezsiniz.
   Pekala çocuklar adamı duydunuz.
   Utanmanın zamanı değil.
   Şimdi ya da asla arkadaşlar.
   İyi misin?
  - Tamam.
   Hepiniz buna uygun bulundunuz  ve davetimizi kabul ettiniz.
   Hepinizin geçmişi farklı.
   Ama bizim cemaatimizde  hepiniz eşit olacaksınız.
   Bu bizim ''Açığa Çıkarma'' dediğimiz  bir sürecin sadece başlangıcı.
   Önümüzdeki 14 gün boyunca buna değer  olduğunuzu kanıtlayacak bir dizi sınavdan geçeceksiniz.
   Test edilmeye hazır olun.
   İyi uykular!
   Sen iyi misin?
   - Evet.
   Donuyorum.
   Şu cüppeleri giyelim.
   Herkes iyi mi?
   Şurada bir şey var bakın.
   - Bize bir not var.
   - Bakalım hadi.
   Bir çeşit saat galiba.
   Ne diyor?
   Hepiniz yeniden doğdunuz.
   "Bu cemaatin bir üyesi olma  yolundaki ilk adımınız.
 "  "İkinci adımınız evinizi bulabilmeniz.
 "  "Bunu süre dolmadan yapın yoksa yolculuğunuz  burada biter.
  Hepiniz gelmezseniz hiçbiriniz gelmeyin.
 "  Neredeyiz ki biz?
   Tamam bir yol veya bir nehir falan bulmalıyız.
   Bize yolumuzu gösterecek bir şey.
   - Tamam gidelim.
   - Durun.
  Taylor Nerede?
   Taylor!
   Burada yok.
   - Güzel belki de ondan kurtuldular.
   Hey dahiler anlamıyor musunuz?
   Bunu takım olarak başarmalıyız.
   Bu da testin bir parçası olmalı.
   Bulmama yardım edin.
   İkiniz arka tarafa bakın.
 Kalanlar dağılsın.
   Taylor?
   - Taylor neredesin?
   - Haydi Taylor gidelim artık.
   Taylor çık ortaya hadi.
   Çıkarın beni!
   Yardım edin!
   Çıkarın beni!
   Çocuklar çıkarın beni.
   Burada aşağıdayım.
   Bir şey gördün mü?
   - Hayır.
   Lanet olsun!
   Zamanınız azalıyor.
   Herkes meydanda toplansın.
   Ben arka taraftan bir tur daha atacağım.
   Tamam sakin ol Taylor.
   Bu sadece bir test.
   Sakinleş!
  Düşün!
   Evet bunu yapabilirsin.
   Çocuklar ben buradayım!
   - Taylor!
   - Geri dönün çocuklar!
   Taylor?
   Brian bu tarafa.
   İyi misin?
   - Evet ya sen?
   - Evet.
   Diğerleri nerede?
   - Bizi bekliyorlar al şunu giy.
   Teşekkürler.
   - Haydi gidelim buradan.
   Ona bakıcılık yapmak zorunda kalacağımız belliydi.
   Kimin umurunda ki?
  Zaten bu süreci  atlatabilmesi mümkün değil.
   Arkamdan konuşmayı  bırakmanızı çok isterdim.
   Beni merak etmeyin.
   Şimdi ne yapacağımızı bilen var mı?
   Mezara geri dönmek için 20 dakikamız var.
   Sorun şu ki nerede olduğumuzu bilmiyoruz.
   Tabi ki biliyoruz.
   Burası Doğu Rock Parkı.
   Hayır aslında burası şehrin öbür yanı.
   Burası Batı Rock Parkı.
   Nereden biliyorsun?
   - Ağaçlar farklı.
   Ayrıca bir nehir sesi duymuyorum  Doğu Rock'da nehir var.
   - O bir botanikçi!
   Ben sürekli burada koşarım.
   Eğer haklıysam 400 m kadar  aşağıda bir mezarlık olmalı.
   Bu ağaçlık şehire kadar inip  Edwood Parkı'yla birleşir.
   Bu da bizi kampusa geri götürmüş olur.
   - Evet.
  Haydi gidelim.
   Onu mu dinleyeceğiz yani?
   - Haydi gidelim.
   Haydi acele edin.
   Haydi çocuklar başaracağız.
   - Açın kapıyı başardık.
   Hatta iki dakikamız daha var.
   Yolunuzu bulmuş olmanıza sevindim.
   Hepinizin adına.
   - Hayal kırıklığına uğramış gibi konuşma Roger.
   Sizi seçtik çünkü başarmanızı bekliyoruz  bütün testleri geçmenizi bekliyoruz.
   Ve oğlumun da dediği gibi  hepinizin adına.
   Lütfen içeride bize katılın.
   - Haydi içeri girelim.
   - Tamam, gidelim.
   Çok etkilendiğimi söylemek istiyorum.
   Teşekkürler.
  Görünüşe göre bana  şans tanımak isteyen bir tek sen varsın.
   - Diğer çocuklar da düzelir.
   - Ben bundan çok emin değilim.
   Sen de onların düzelmelerini sağlarsın.
   Bu çok hastaca bir şey.
   Yani sizi canlı bir şekilde öylece gömmeleri.
   Yani birinin canı yanabilirdi.
   Zaten amaç da bu.
   Bağlılığını test etmek istiyorlar.
   Anlayacağında emin olmak için.
   - Neyi anlayacağından?
   Artık sizin hayatınızı  kontrol ettiklerini mi?
   Bunu mu söyleyecektin?
   Onun gibi bir şey.
   Kontrolünüzü onlara vermenizi,  onlara güvenmenizi istiyorlar.
 istiyorlar.
   Ve o iki hafta için  başka bir seçim şansınız yok.
   Ancak bu arada ne tür ödüllerin  sizi beklediğini de gösteriyorlar.
   Tabi ki bütün ödüller değil.
   Biz eşitiz.
   Veronica!
   Uyanık mıydın?
   Hiç uyuyamadım ki.
   Gizli Kurukafalar faaliyetleri demek.
   Detaylar lütfen.
   Yapma V bu konuda  konuşamayacağımı biliyorsun.
   Umarım sana her ne yaptırdılarsa  bizim kızlara yaptırdığımız gibi değillerdir.
   Eminim korkunç şeylerdi.
   - Tahmin bile edemezsin.
   Neyse ben kahve içmek istiyorum.
   Unutma bu sabah  kahvaltı için babanla buluşacaksın.
   Olamaz.
   Günaydın baba.
   Geciktin.
   Özür dilerim.
   Bütün gece dışarıdaydık.
   Bu bir özür mü yani?
   Anlarsın diye düşünmüştüm.
   Yani ne kadar zor olduğunu biliyorsun.
   Geçen hafta konuşmuştuk.
   Bu üyelerin beni gecenin her saatinde  aramaya başlamalarından önceydi.
   Merak etme baba  beni savunmanı beklemiyorum zaten.
   Aslında senden hiçbir şey beklemiyorum.
   Beni kötü adam yerine koyma.
   Girişimini takdir ediyorum Taylor.
   Ama burada  şehir kulübünden bahsetmiyoruz.
   Bizim kurallarımız her zaman dış  dünyadakilerin kuralları yerine geçmiştir.
   Ve bir sürü güçlü insan bu kurallara  karşı gelindiğini veya değiştirildiğini görmek istemiyor.
   - Asla geri adım atmamamı öğreten sen değil miydin?
   - Beni iyi dinle genç bayan.
   Şanslısın ki Nathan Lloyd  bu kurulun başkanı.
   Dekana seni seçmesini söyleyen o  ve bunu bana nezaket olsun diye yaptı.
   Kararı kimin verdiği veya  neden verdiği umurumda değil baba.
   Bunu yapmayı seçen benim.
   Ve bunu senin desteğin olmasa bile yapacağım.
   Ben bu desteği alacağımı sanmıştım.
   - Taylor!
   İkimizin de pişman olacağı bir şey  söylemeden gidip biraz uyuyacağım.
   Oturun bayan Brooks!
   Size ancak gidin dediğimde  evinize gidebilirsiniz.
   Dinlenmeye ihtiyacım var.
   - Devam etmelisin bana yardımın gerekli.
   Haydi Taylor    Yardım et bize.
   Çünkü şu an aşağıda  kafası dağıtılmış bir çocuk var.
   Ve bunun nasıl olduğunu bilmek istiyoruz.
   Belki bunu bize anlatırsın.
   Nasıl olduğunu anlamalısınız.
   İstediğiniz bu değil mi?
   - Tabii ki bu.
   Bak görünüşe göre üzerinde  çok büyük bir baskı vardı.
   İlk aşamadan yeni geçmişsin  sallantıda bir ilişkin var    Baban sana destek olmuyor.
   Bu çok zor olmalı.
   İdare ediyordum.
   - Taylor!
   Taylor!
  - Selam.
   - Ne çılgın bir iki haftaydı değil mi?
   - Öyle denilebilir.
  Derslerde bile zor ayakta duruyorum.
   Ben denemekten vazgeçtim bile.
   Sabah Latin Amerika Edebiyatı'nda kendimden geçmişim.
   Hocanız kim Cooper mı?
   - Evet bay heyecan!
   - Sanırım üzerine alındı.
   - En azından biraz dinlenmişsin.
   Gidip kahve içmek ister misin?
   - Sadece çok büyük bir fincandaysa.
   Bir açıdan ben de senin gibiyim.
   Kurukafaların beni seçmemesi gerekiyordu.
   Ne demek istiyorsun?
   Buna dikkat çekici bir eğitim eksikliği diyelim.
   En azından Kurukafaların yüksek standartları itibariyle.
   Alt orta sınıf bir aile, anne tarafından yetiştirilmişim.
   Babamı hiç sorma, çünkü bilmiyorum.
   - Üzgünüm.
   - Hayır annem harikaydı.
   Geldiğim yerden utanmıyorum.
   Diğerlerinin geldiği yerden gelmedim.
   Sadece Kurukafalar için biraz farklı.
   Nathan Lloyd bana yardım etti.
   - Ciddi misin?
   - Annem onun şirketinde çalışıyor.
   Ben de geçen yaz ofisinde staj yapmıştım.
   - Vay canına!
  Onu etkilemiş olmalısın.
   Bilemiyorum.
  Bana Roger'la aralarında  harika bir ilişki yokmuş gibi geldi.
   Neyse beni gözeten bir baba  figürü hayatımda hiç olmamıştı.
   Bu hoş bir şey.
   Peki ya sen?
   Onca şeyden sonra sence değdi mi?
   Henüz bilemiyorum.
   Ben bu işe babama bir şeyler  kanıtlamak için başladım.
   Sanırım hepimiz  böyle bir onayı bekliyoruz.
   Ama şimdi sanırım artık bunu  kendime kanıtlamaya çalışıyorum.
   Evet anlıyorum.
   Peki Ethan nasıl?
   Yani siz ikiniz berabersiniz değil mi?
   Artık emin değilim.
  O bu  duruma çok kızıyor ve onu suçlayamam.
   Bu çok kötü.
   - Bütün bunlar bittiğinde ne olacağını göreceğiz.
   Şu anda bu geceyi  daha çok merak ediyorum.
   Her ne olacaksa  oldukça maceralı olacak galiba.
   Hepiniz son iki haftada  uzun bir yol kat ettiniz.
   İşte burada beyler.
   En son testiniz.
   "Mezarın anahtarı uzun süredir kayıp.
  Büyük Mavi  Yılan tarafından yutuldu ve onun bağırsaklarında saklı.
 "  "Onun sırtına saplanmış işareti arayın  böylece anahtarı bulacaksınız.
 "  "Ama hepinizin onu kaldırması gerekecek.
 "  Bu da ne demek oluyor?
   - Bir bilmece.
   Aslında oldukça kolay.
   - Öyleyse lütfen bizi aydınlat.
   Tombala!
   Bu nehir Mavi Yılan.
   Bu işaret nehirin sırtına saplanmış.
   - Ve anahtar onun bağırsağında.
   Yani bu şey suyun altında mı?
   Haydi gidip bakalım.
   Haydi.
   Altı kişinin kaldırmasına ihtiyaç var.
   - Ayrıca birinin gidip anahtarı alması gerek.
   Eğer beni çekersen ben yaparım.
   - Anlaştık gidip çocukları alalım.
   Yukarı çıkıyorlar mı?
   Anahtar sende mi?
  Ona ihtiyaç var.
   - Taylor nerede?
  Taylor!
   Gidip onu olmalıyım.
   - Geri gitmemiz gerek.
   Almış anahtarı almış!
   Tebrikler beyler.
   Size de bayan Brooks.
   ''Açığa Çıkarma'' süreci sona erdi.
   Şimdi bu mezara  giriş anahtarınızı alacaksınız.
   Ayrıca bir kural kitabı da alacaksınız.
   Onu iyi okuyun.
  Bizim cemaatimizin içinde  başarılı ve ödül dolu bir yaşamın anahtarı var.
   Kurallara göre yaşar  kurallara göre ölürüz.
   Cemaat üyeleri dışında  bu sırlar konusunda kimseye güvenmeyin.
   Bu duvarlar içinde görüp  duyduklarınız kimseye anlatmayın.
   Dışarıdan hiç kimse  cemaatin çalışmasını    veya üyeliğimizin bileşimini bilmemeli.
   Aklınızdan çıkartmayın!
   Kurukafa diğer her şeyin üstündedir.
   Şimdi hepiniz sol bileğinizi uzatın.
   Son bir çetin sınav daha var.
   Hissedeceğiniz acı geçicidir.
   Ama işaret sonsuza kadar kalır.
   Sizden önceki tüm  Kurukafaların yaptığı gibi    ve sonra geleceklerin  yapacağı gibi onu taşıyacaksınız.
   Buna dayanırken sessiz olun!
   - Baba!
   İçeri gelebilir miyim?
   Bir sorun mu var?
   - Hayır.
   Bunu getirmek için geldim    ve nasıl olduğunu görmek istedim.
   Hala acıyor ama iyileşecek.
   Dinle Taylor, bana ne yaptığını söylediğinde  seni yanlış anladım.
   Nathan Lloyd ''Açığa Çıkarma'' sürecini  harika geçirdiğini söyledi.
   Ve sen de buna şaşırdın?
   Şaşırmamam gerektiğini biliyorum.
   Taylor    Ne zaman veya niye  senden uzaklaştığımı bilmiyorum.
   Bu kesinlikle yapmak istemedim.
   Sam'in ölümü    - Biliyorum.
   Bir şey var   İtiraf etmek istemedim.
   Onu ben buna ittim.
   Yapmak istemediği bir şeyi yapmasını    Olmadığı bir şey olmasını istedim.
   Senin ne yapmak istediğini anlamam ile  her şey geri geldi.
   Belki de görmek istemediğim  şeyleri gördüm.
   Sana hiç dürüst davranmadım.
   Baba    - Bunu düzeltmek istiyorum.
   Ve tekrar başlamak.
   Bunu ben de isterim.
   Ayrıca    Birinin kızı ilk Kurukafa olacaksa    bu benim kızım olsa iyi olur.
   Bu senin için.
   Akşam görüşürüz.
   Bu gece mi?
   Bu gece ne var?
   Sanırım gelip görmen gerekecek.
   Bu dündü öyle mi?
   - Evet.
   O zaman neden  bize ne olduğunu anlatmıyorsun?
   Yani bütün bu olanlar nedir?
   Taylor!
   Sanırım babamla konuşmalısınız.
   Pardon?
   Bu noktadan sonrası karmaşıklaşıyor.
   Onu görmem gerek.
   - Taylor neler olduğunu bilmeliyiz.
   Bize söyleyebilirsin.
   - Ama yapamam.
   Yani tam olarak.
   - Anlatamazmış saçmalık.
  Sadece anlatmayacaksın  Ya bu çocuğu öldürdün veya kimin yaptığını biliyorsun.
   Her iki şekilde de sende sonuçlanıyor.
   Bu doğru değil.
   Bu doğru değil.
   - O zaman doğru nedir?
   Bilmiyorum.
   - Sanırım biliyorsun    ama söylemezsen sana  yardım edemeyiz.
   Allah kahretsin, bu saçmalıktan  bıktım artık bayan Brooks.
   Sokakta ölmediğini biliyoruz.
  Cesedin oraya  saldırı süsü vermek için konulduğunu biliyoruz.
   Dün gece onunlaydın değil mi?
  - Hayır.
   Değil mi?
  - Hayır lütfen.
   Bırakın artık çocuklar.
   Neden bahsediyorsunuz yüzbaşı?
   - Bu baylar bayan Brooks'u temsil ediyor.
   Onu tutmak için sebebimiz olmadığına göre  
 - Sebep yok mu?
   Evet öyle dedektif.
   İşbirliğiniz için teşekkürler  bayan Brooks gitmekte özgürsünüz.
   Avukatları kim çağırmış?
   Bunun bir önemi var mı?
   Allah kahretsin!
   Taylor!
   Hey.
   Bu kadar uzun sürdüğü için pardon.
   Umarım fazla bir şey açık etmemişsindir.
   Yani Kurukafalar hakkında mı?
   - Evet.
   Merak etme.
   - Gel hadi seni bırakırım.
   Hayır teşekkürler.
   Sanırım baban  bu duruma çok üzülmüştür.
   Bu anlaşılır bir şey değil mi?
   Baba?
   Baba?
   Tatlım.
   Baba bu konuyla  ilgim olmadığına inanmalısın.
   İnanıyorum tabi ki inanıyorum.
   Ama neler oldu?
   Hala emin değilim.
   'Sen dün davetiyeyi bıraktıktan sonra  hepimiz Nathan Lloyd'un evine götürüldük.
 '  - İşte geldik.
   - Evet geldik.
   Vay canına!
   Burası harika bir yer.
   Beyler içeri girerseniz  çalışanlar sizi yerleştirecek.
   Bayan Brooks sizin için  başka bir yer ayarlandı.
  Beni Takip edin.
   Umarım burada yalnız kalmayı  sorun etmezsiniz.
   Buna gerek yoktu.
   - Aslında vardı.
   Gördüm ki son iki haftayı  erkeklerle yarışarak geçirdiniz.
   En azından bir hanımefendiyi  nasıl ağırlayacağımızı göstermeliyiz bence.
   Çocuklar asıl evde odalarına yerleşirken  biz de size biraz mahremiyet vermek istedik.
   Teşekkür ederim.
   Benim evle ilgili halletmem gereken bazı meseleler var.
   - Hükümet teklifi mi?
   Yapabileceğim bir şey var mı?
   - Hayır sağol.
  İlgilenen başka biri var.
   Ama yiyecek içecek sağlayanların  bu kez çekini almasını sağlayabilirisin.
   Tabii.
   - Sonra görüşürüz.
   Resepsiyon bir saat sonra başlayacak.
   Sonra görüşürüz.
   Resmi kıyafet mi?
   Ethan!
  - Buradayım.
   Ethan burada ne arıyorsun?
   - Sana bir mesaj getirdim.
   Neden bahsediyorsun sen?
   - E- Mail’inden tabi.
   Bana seninle burada buluşmamı söylemiştin.
   - Taylor!
  Dışarıda mısın?
   Ön tarafta bir misafir evi var beni bekle.
  Ama kimseye  görünme.
  En kısa sürede gelmeye çalışacağım.
   Dışarıda ne yapıyorsun?
   - Sadece temiz hava alıyordum.
   Bu sorun olur mu?
   - Babam içerde seni görmek istiyor.
   Ethan!
   Buradayım.
   Neler oluyor?
   Bunu sen söylesene.
   Buraya gelmemi isteyen sendin hatırladın mı?
   Soran tek kişi sendin,  hatırladın mı?
   Nedir bu?
   Salakça bir Kurukafa şakası mı?
   Ethan'ı buraya çağır ve onu rezil et falan mı?
   - Hayır!
   Ben bir şey gönderme    Neyin var?
   Bilmiyorum.
   Kendimi iyi hissetmiyorum.
   Harika çok mu içtin?
   - Hayır.
   Haydi biraz uzanman gerek.
   Ethan?
   Ethan.
   Ethan?
   Ethan.
   Bu hiç komik değil neredesin?
   Ne arıyorsun?
   Neler oluyor Taylor?
   Burada birisi mi var?
   Hayır.
   Evet.
   Ethan dün gece buradaydı.
   İnanamıyorum onu buraya mı getirdin?
   Bunun özel bir olay olması gerekiyordu  lanet olsun Taylor bu bir sır olmalıydı.
   Onu ben davet etmedim.
  Birden ortaya çıktı.
   - Ama sanırım gitmesini de sağlamadın.
   Nerede o?
   Emin değilim.
   Etrafta kan vardı.
   - Ne?
  Nerede?
   Misafir evinde kapıda.
   Sen iyi misin?
   Ne oldu bilmiyorum.
   Dün geceden hiçbir şey hatırlamıyorum.
   Başım ağrıyor bilemiyorum.
   - Aman Tanrım!
   Ne oldu?
   Ethan!
   Ethan.
  Ethan!
   Hayır ona dokunma.
   - Aman Tanrım!
   911'i aramalıyız.
  Bir şeyler yapmalıyız.
   Hayır artık çok geç.
   - Onu eve götür.
   Martin belli ki Rowling'in oğlu  oldukça güçlüymüş.
   Eminim ki Taylor  sadece kendini savunuyordu.
   Böyle mi oldu?
   Nefsi müdafaa mıydı?
   Hayır nefsi müdafaa değildi.
   Bunu ben yapmadım.
   Ama akla yakın tek şey bu.
   Eğer nefsi müdafaa idiyse  o zaman polise gidebiliriz.
   Tabii ki.
   Öte yandan bunu ispatlamak  çok zor olacak.
   Ve Martin senato seçimi öncesinde  basın bu olaya fazlaca karışacaktır.
   Hatta Taylor bir savunma bile hazırlamadan.
   Bundan nasıl sıyrılabiliriz?
   İşte bunun için cemaate aidiz.
   Bunu halledebilirim  eğer istediğin buysa tabii.
   Evet.
  İstediğim bu.
   Hayır!
   Hayır.
  Bunu ben yapmadım.
   Bunu ben yapmadım anlamıyor musunuz?
   Kimin yaptığını bulmalıyız.
   - Taylor!
   Bunu hatırlamıyorsun bile.
   Seni korumak zorundayız.
   Kendimizi korumalıyız.
   - Onu eve götür.
   Ben çaresine bakarım.
   Biz Taylor Brooks'u arıyoruz.
   'Beni bu sabah eve götürdükten sonra  dedektiflerin gelmesi çok üzün sürmedi.
 '  'Onları her şeyi anlatmak istedim.
 '  Buna başladım da.
  Ama dün geceyle ilgili  konuşmaya başladığımızda bunu yapamadım.
   Sonra avukatlar ve  Roger Lloyd geldi.
   Ne oldu?
   Nathan aradı.
   - Ne zaman?
   20 dakika kadar önce  sen eve gelmeden hemen önce.
   Haberlerdeki olayı gördüm.
   Cesedini bir ara sokakta bulmuşlar.
   Polisin bu olayı onunla  ilişkilendiremeyeceğinden emin misin?
   Merak edecek bir şey yok.
   - Yapmadığını söylüyor Nathan ve ben ona inanıyorum.
   Başka bir yolu    - Bunu bir düşün Martin.
   Zorla girilmeye çalışılmamış  nasıl akşamdan kalma olduğunu gördün.
   Ne olduğunu bile hatırlayamıyor.
   Ve bir de kan!
   - Biliyorum.
   Sen ve kızın için bu işi  sonuna kadar idare edeceğim Martin.
   Ama karşılığında bir şeye ihtiyacım var.
   Nedir?
   Şirketim kongreye kapalı bir teklif vermişti.
   Ordunun ihtiyaçlarını karşılayacak komite konu  üzerinde düşünüyor.
  Senin idare ettiğin komite.
   Nathan bunu konuşmuştuk.
   - Martin bunu istediğimi    hak ettiğimi biliyorsun.
   Ordunun ihtiyacı olan mobil ve kablosuz  teknolojinin tek sağlayıcısı olmak.
   Nasıl böyle bir durumdan  faydalanmaya çalışabilirsin?
   Bana en azından bu kadarını  borçlusun meclis üyesi.
   Kurukafa her şeyin üstündedir unuttun mu?
   Geçen ay ilk teklifi verdiğimde bunu unutmuş gibiydin.
   Körlemesine birbirimizi destekleyip  sonuçlarını görmezden gelemeyiz.
   Benim yaptığım şey de  tam olarak değil mi?
   Öyle veya böyle  kızın bu karmaşadan sorumlu.
   Ve ben de senin için bu işi hallettim.
   Şimdi ihtiyacım olduğunda  senin desteğine güvenebilir miyim?
   Desteğimi alacaksın.
   Kontratın değeri nedir?
   - Milyarlarca dolar.
   Milyarlarca dolar.
   Baba görmüyor musun?
   Bunların hepsi bir kurmaca.
   Benim suçlu olduğuma inanmanı istiyorlar ki  onlarla beraber çalışasın.
   Tekrar polise gitmeliyiz.
   - Onlara ne diyeceğiz?
   Görmüyor musun?
  Bunu senin  yapmış olup olmamanın bir önemi yok.
   Önemli olan; bunu sen yapmışsın gibi görünmesi.
   Böylece her ikimizin hayatı da mahvolacak.
   O zaman ne yapacağız?
   Bundan sıyrılmalarına izin mi vereceğiz?
   Bilmiyorum Taylor.
   Bilmiyorum.
   Şimdilik, okula dön ve  tekrar yüzmeye başla.
   Normal hayatımıza geri dönüp  bu olayı geride bırakacağız.
   Bu akşam uçağım var  Washington'da bir oylama olacak.
   Taylor    bırakalım da Kurukafalar bunu halletsin.
   Tek yol bu.
   Pekala herkes dışarı.
   Richardson bu kaba işeyeceksin.
   Jean McCauley.
   - Neler oluyor?
   Ayın bu döneminde NCAA testleri olur.
   Hey Taylor?
  - Evet.
   İşin bitince ofisime gel.
   Selam.
   - İçeri gel otur.
   Neler oluyor?
   - Bu NCAA'den doktor Franks.
   Doping testlerinden sorumlu.
   - Evet tanışmıştık.
   Kişisel bir trajediyle uğraştığını biliyoruz.
   Açıkçası bu gün seni gördüğüme şaşırdım.
   Bazen benim için yüzmek  stresle başa çıkmanın en iyi yoludur.
   Hiç bir şey aldın mı?
  Xanax, valyum  rapor etmediğin bir tür yatıştırıcı falan?
   Belki uyumana yardım etmesi için falan.
   Hayır hiçbir şey almadım.
   Yalan söylemiyorum.
   Neden söyleyeyim ki?
   Mesele de bu Taylor.
   Sana inanıyoruz.
   Bazen bazı kadın atletlerde  işaret veren bazı durumlar görürüz.
   Sisteminde Benzodiazopine  denilen bir ilaç bulundu.
   Şimdi eğer bu tedavi amaçlı değilse    o zaman bu özel madde  bir Rohipnol göstergesi olabilir.
   Bu insanları tuzağa düşürmek için  kullanılan bir uyuşturucudur Taylor.
   Endişe ettiğiniz için teşekkürler  ama böyle bir şey olmadı.
   Son bir kaç günde içmeye çıktığında    zihnin karışık uyandığın  bir gece öncesini hatırlamadığın olmadı mı?
   Hayır.
   Bir kaç gün ara versen iyi olur.
   - Tabi.
   Belki bir kaç gün.
   Taylor.
   Kendini korumak için konuşmalısın.
   Kurban olmak zorunda değilsin.
   Evet.
  Teşekkürler.
   Bu gün burada bir araya  gelmemizin sebebi    Wallace'ın yasını tutmak  ve yaşamını kutlamak.
   Eminim ki bir çoğunuz  aynı şekilde hissediyorsunuz.
   Harika bir törendi değil mi?
   Eğer bir şeye ihtiyacın olursa  yanındayız.
   Sadece yalnız bırakılmak istiyorum.
   Bizi düşmanın haline getirme Taylor.
   - Bu bir tehdit mi Roger?
   Sadece bir öneri.
   Benim sana bir önerim var.
   Benden uzak dur!
   Gerçekten ne yapabileceğimiz bilmek  istiyorsan uğraşmaya devam et.
   Tehdit mi istiyorsun?
   Bir de bunu dene.
   Elbise bizde.
   Cinayet silahı da.
   Evet bildin misafir evindeki cam heykel.
   Ve bil bakalım ne oldu?
   Her tarafında parmak izin var.
   Polisin bunları bulmasını istemiyorsan  hizaya gelsen iyi olur.
   Ya bizlesindir ya da bize karşı.
   Ortada olmak diye bir şey yok.
   Her şey yolunda mı?
   Her şey gayet iyi.
   Eve bırakılmak istersin diye düşündüm.
   Teşekkür ederim.
   Brian    Ne kadar takdir ettiğimi bilmeni isterim  Yani olan bunca şeyden sonra    - Bir şey söyleme.
  Burada olabildiğime seviniyorum.
   Brian!
   Bu sensin!
   Aman Tanrım!
   Bunca zamandır beni takip ediyorlarmış.
   - Taylor!
   Beni oyuna getirdiler.
   Ethan'la pistteki fotoğrafımız  biz seçilmeden önce çekilmiş.
   Onun partide olduğunu biliyorlarmış.
   Nasıl bilebilirler?
   Muhtemelen hepimizin fotoğrafları vardır.
   Onlar için nasıl bahane bulursun?
   Bana uyuşturucu verdiler Brian.
   Ve Ethan öldü.
   Ve beni tehdit ediyorlar ki babam  Lloyd'a istediğini versin.
   Bu fotoğraflar mesajı anladığımdan emin olmam için.
   - Bak onlar adına bahane bulmuyorum.
   Sadece onlara meydan okuduğun için    - Bunlar hiç olmamış gibi hayatıma devam edemem.
   Hayatının geri kalanını  hapiste geçirmekten iyidir.
   Ben bir fark göremiyorum.
   Hey!
   Hey sen dur!
   Bu da neydi böyle?
   - Bilmiyorum.
   Ama onu kimin gönderdiğinden  kesinlikle eminim.
   Nathan Lloyd'un bu işin içinde  olduğuna inanamıyorum.
   Taylor bu kim?
   - Hayır olamaz!
   Gidelim!
   Veronica!
   Veronica!
   Veronica!
   Ne!
   İyi misin?
   - Ben iyiyim neden?
   Konuşmamız gereken bir şey var.
   Ben ısıtıcıya bakarım.
   Zavallı Ethan.
   Buna inanamıyorum.
   Dinle V yarından itibaren bir süreliğine  gidip başka biriyle kalmalısın.
   Sadece bir şey olursa diye.
   Ön tarafta kimseyi göremiyorum.
   Sence tehlikede miyim?
   Sanırım etrafımdaki herkes tehlikede.
   Peki ne yapacaksın?
   Bütün bunların arkasında Roger ile  babasının olduğunu ispatlamalıyım.
   Ama nereden başlayacağımı bilemiyorum.
   Peki ya e- mail?
   - Ne olmuş ona?
   Ethan sana bir e- mail aldığını  söyledi öyle değil mi?
  - Evet.
   Ama ben göndermedim.
   - Ama biri gönderdi.
   Belli ki bu fotoğrafları çeken  onun partide olacağını biliyordu değil mi?
   Gerçek gibi görünmesi için senin öğrenci  e- mail hesabına girebilmeleri gerek.
   Bunun ne işimize yarayacak?
   - Eğer senin kampustaki hesabını kullandılarsa    üniversitenin servis sağlayıcısından  mesaja ulaşabilmemiz gerekir.
   Denemeye değer.
   Kütüphane terminali doğrudan  kampus servis sağlayıcısına bağlı.
   Senin için şans benim için değil.
   Bilgisayar servisi ofisinde çalışan  bir çocukla beraberdim.
   Her neyse üniversite servis sağlayıcısının  şifresini bilmek güzel bir şey.
   İşte başlıyoruz.
  Hangi bilgisayardan gönderilmiş  olursa olsun senin hesabından yollanan e- mailler.
   İşte orada.
  Bu partinin olduğu günün tarihi.
   Ethan'a gönderilmiş.
   Sevgili Ethan, Geçen iki hafta için çok üzgünüm.
   Gerçekten konuşmamız gerekiyor.
   Kurukafaların baskısına  daha fazla dayanamıyorum.
   Lütfen bu gece benimle  Lloyd malikanesinde buluş.
   Beni arka tarafta bekle ve  kimsenin seni görmesine izin verme.
   Yani Ethan bunun gerçekten  senden olduğunu düşünmüş.
   Ama kim göndermiş?
   - Kim bilemiyoruz ama bilgisayarın adresi var.
   Adresle ne demek istiyorsun?
   Her bilgisayarın gönderilen her e- mail içine  yerleştirilen tek bir adresi vardır.
  Buna IP adresi denir.
   Yapmamız gereken bununla çakışan bilgisayarı bulmak.
   Böylece e- maili kimin gönderdiğini bulmuş olursun.
   İşte adresi senin için yazacağım.
   Sen bir dahisin V.
   - Tabi ya ne demezsin.
   Ama sana söyleyemeyeceğim şey  bu bilgisayarı nerede bulabileceğin.
   Sabaha kadar beklemek gerekecek ama  aramaya başlamak için iyi bir fikrim var.
   Ama önce Lloyd'un istediği şeyi  almasını engellemeliyiz.
   Taylor oylama bir saat sonra.
  Lloyd'un şirketinin  kontratı alması için  her şeyi zaten yaptım.
   Baba onları şimdi durdurmazsak  hiçbirimiz asla özgür olamayız.
   Tatlım, kendim için endişelenmiyorum.
   Endişem sensin, senin geleceğin    Bunu düşünme.
   Bir şekilde gerçeği ortaya çıkartacağım.
   Eğer bu olmamış olsaydı, yine de  Lloyd'a bu kontratı verecek miydin?
   - Hayır vermezdim.
   - Neden?
   Geçen ay bir uçağımızı kaybettik.
   Lloyd'un şirketinin ürettiği donanımlara sahipti.
   Yön bulma sisteminde bir uyuşmazlık  olduğuna dair söylentiler var.
   ve uçağın düşmesine bunun neden olduğu yönünde.
   Eğer şimdi bunu alırsa,  gelecek sefer ne isteyecek?
   Doğruluğuna inandığın biçimde oy kullan  Sonuca ulaşmak üzereyim.
   ve emin ol,  bu gece evde kalıyoruz.
   - Taylor?
   - Sana sonra anlatırım.
   - Beyler, geçin lütfen.
   - Şu taraftan.   Martin Brooks ve kızının bize meydan okumaya  niyetli oldukları ortaya çıktı.
   Planlarda önemsiz bir değişiklik.
   Sahte delilleri polise  vermek zamanı geldi.
   Taylor!
   - Uyan!
   - Ne oluyor?
   - Polis burada.
   - Kahretsin!
   Bir şeyler olmuş.
   - Ne istiyorsunuz?
   - Beni götürürlerse, hiçbir zaman gerçeği ulaşamam.
   Veronica, elinden geldiğince oyala onları.
   - Hemen kapıyı açın!
   - Kim o?
   - Polis, açın kapıyı.
   - Bekleyin, giyinik değilim.
   Merhaba, yardım edebilir miyim?
   - Taylor Brooks nerede?
   - Geçen geceden beri görmedim.
   - Siz kimsiniz?
   - Adım veronica Bell.
   Oda arkadaşıyım.
   Sık sık babasının evinde  kalır mısınız o yokken?
   Babası kasaba dışına çıktığında,  çeşitli şeyler için yardım ederim.
   Valdez.
   Elimizden az önce kaçırmışız sanırım.
   Oda arkadaşınızın, niçin bunu odasında  sakladığı hakkında bir fikriniz var mı?
   Yavaşla.
   Taylor!
  Polisten kaçtın, artık bir kaçaksın.
   Biliyorum.
   Seni bu işe bulaştırdığım için üzgünüm.
   Gitmek istersen, anlarım.
   Battı balık yan gider artık.
   Sağol.
   Hadi bir bilgisayar bulalım.
   Saklan!
   'Patron kendi yolunda. !
   - Anlaşıldı.
   Hadi gidelim.
   Ne yapıp edip  dikkatini dağıtmamız gerek.
   Alo, Lloyd Malikanesi.
   Alo?
   Tamam, bilgisayarı budum.
   Başına bir şey gelmesine izin vermeyeceğim.
   Olabildiğince çabuk buraya gel.
   - Bilgisayara ele geçirmeliyiz.
   - Ben yapacağım.
   Dikkatli ol.
   Brian.
  Ne yapıyorsun?
   Aldım,  Hey!
   Olduğun yerde kal!
   Kıpırdamayın bayan.
  Ne yapıyorsunuz?
   - Çantayı ver!
   - Al bakalım.
   - İyi misin?
   - Evet, iyiyim.
  Hadi gidelim.
   - Oh hayır, bu Lloyd!
   - Şuraya saklanalım.
   Polise gitmemiz gerek.
   - Bunun doğru bilgisayar olup almadığını bilmiyoruz.
   - Şimdi anlarız.
   Dert değil, zamanımız azalıyor.
   - Sanırım beklemeliyiz.
   Yanıt verme.
   "Brian, içeri şimdi girdim.
  Nerdesin?
 "  "Brian?
 "  Nathan Lloyd'du.
   Anahtarı nerden biliyordun?
   Lloyd'a yardım ediyorsun.
   Beni buraya kasten getirdin.
   Sözde, onu olay çıkmadan  getirecektin buraya .
   Roger'ı yemek odasının  zeminine yığılmış buluyorum,  güvenlik görevlim de  dişlerini lavaboya tükürüyor.
   - Roger bizden önce gelmişti ve   
- Anladım.
   Artık hiçbiri sorun değil.
   Ne yapacaksınız?
   Beni öldürecek misiniz?
   Hayır.
  Sen kendini öldüreceksin.
   Trajik olarak, erkek arkadaşını öldürdüğün yerde.
 .
   Bunu nasıl yapabildiniz?
   Başından beri planlamıştınız.
   Hepsi babamı ele geçirmek içindi, değil mi?
   Baban, birinci kuralı unuttu:  Kurukafa her şeyin üzerindedir.
   İlk önerimi geri çevirdiğinde,  bu nefis ironiye inanamadım;  kızı üyemiz olmak için bize meydan okuyordu.
   Sen ve baban,  bu belayı başınıza kendiniz sardınız.
   Peki ya Ethan?
  Bu işle hiçbir ilgisi yoktu.
   - Uygun kişiydi.
   - Onu kim öldürdü?
   Bilmek istiyorum.
   Sen miydin Brian?
  Ücretin neydi?
   Ethan'ı Kurukafa'ya girmek için mi öldürdün?
   Aslında, önemli meseleler söz konusu olduğunda  aracı kullanmam ben.
   Brian'ın nasıl bir işe bulaştığı  hakkında hiç bir fikri yoktu.
   Aman Tanrım!
  Hayır!
   Yardım et!
  Brian!
   Brian!
   Ama Brian, sadık bir suç ortağı  ve onu takdir ediyorum.
   Yapılması zorunlu işleri  yapmaya gönüllüdür.
   Oğlunun aksine, değil mi?
   Söylemek istediğin bu, değil mi?
   Beni yoldan çıkartamazdın  o yüzden Brian'a önerdin?
   - Sana evde kalmanı söylemiştim.
   - Seni dikkatle dinliyorum.
   Üzgünüm Taylor.
   Bilmiyordum.
   Buradan gidiyoruz.
  Polis yolda    - Ben ne dersem ona inanırlar.
   - Aslında, şimdiden bir çok şey anlattınız bile.
   İşte, yakala.
   991'i aramış.
   Seni aptal fahişe!
   Kim olduğumu biliyor musun?
   Bundan kolayca sıyrılabilirim.
   - Yapamazsın.
   - Buradan çıkmamız gerek.
   - Olduğun yerde kal.
   - Bu işten kurtulacağız,  güven bana.
   Devam et Taylor.
   Haydi git.
   Bu işten sıyrılmana izin vermeyeceğim baba.
   Brian, geri dön!
   Olduğun yerde kal!
 Ellerini kaldır  ve bana doğru dön.
   Oh, Tanrım.
  Roger!
   Kıpırdama!
   - Müfettiş, lütfen, beni dinlemelisiniz.
   - Kenara çekil Taylor.
   Arabaya gir.
   Silahı bırakın Bay Llyod.
   Size gerek yok.
   Mesele kontrolüm altında.
   Bunu daha sonra tartışırız.
   Hemen silahı bırakın.
   Peki, demek amirlerinizi arayacağım.
   Taylor, içeri dön.
   Hadi.
   Silahı bırak.
   Buna nasıl cüret  !
   Ateşi kesin!
   - İyi misiniz Bayan Brooks?
   - Her şeyi Lloyd yaptı.
   - Ethan'ı o öldürdü.
   - Biliyoruz; Roger bize anlattı.
   Zaten, biz de tam çözmek üzereydik ki,  Roger bize haber verdi.
   Ölmüş.
   Ambulans çağırmalıyız    Lloyd arazisi, 153 Maple Grove.
   Ateşli silahla vuruldu.
   - Bana bir adli ekip gönderin.
   - Yoldalar.
   Arabaya bin, evlat.
   Taylor.
   Seni görmek isteyen biri var.
   Yaptıkların için teşekkürler.
   Teşekkürü hak etmedim.
   Özür dilemeye geldim.
   İkinizi yalnız bırakayım.
   A, Taylor    Senin hatan değildi Roger.
   Artık biliyorum.
   Sonunda doğru olanı yaptın.
   Senin için iyi olmasa da  
 Tüm hayatım boyunca babamı memnun etmek için  Kurukafa üyesi olmayı beklediğime inanamıyorum.
   Büyük hataydı.
  Bunu yapabileceğine inanmayı  hiç istemedim ama sanırım, hep biliyordum.
   Suç aletini polise o verdi  ve e- mail ile ilgili olarak Brian'ı ararken  kulak misafiri olduğumda her şeyi anladım.
   Bu yüzden bilgisayarı aldım.
   Onu yok edeceğini anlamıştım.
   Brian!
   - Hala inanamıyorum.
   Tamamen güvenmiştim ona.
   - Sanırım tüm hayatını bir hapiste geçirecek.
   Ne uğruna?
   Kurukafa?
   Hem, bilmeni isterim ki,  Aslında, girmek için mücadele etmeni  takdir ediyorum.
   ve özellikle çıkmak için.
   Sana bunu daha önce söyleyemedim.
   Babamın benden beklediği rolü  oynamakla öyle meşguldüm ki    Bunun nasıl olduğunu bilirim.
   Dostluğumuzun sona erme ihtimali var mı?
   Hala bir kurukafa mısın?
   O zaman iyi bir başlangıç yapabileceğimizi  söyleyebilirim.
   Şimdi nasılsın?
   İyiyim.
  İyi    Biraz kalmak ister misin?
   Konuşacağımız çok şey olduğundan eminim.
   Evet, bu hoş olur.
   Hadi gel    Kolun nasıl?
 ||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar