Ma-seu-teo (2016)
| |
143 dk
6.7/10 puan 37 kullanıcı oyladı
Yönetmen:Ui-seok Jo
Ülke:Güney Kore
Tür:Aksiyon, Suç
Vizyon Tarihi:01 Ocak 2017 (ABD)
Dil:Korece
Web Sitesi:Resmi Distributor Website
Nam-ı Diğer:Maseuteo
Oyuncular
Byung-Hun Lee
Woo-Bin Kim
Dong-won Kang
Dal-su Oh
Ji-won Uhm
Özet
Entelektüel bir suç soruşturma ekibi, 'Won Network' adındaki
bir şirketinin peşine düşer. Şirket büyük bir dolandırıcılık olayına
karışmıştır
Altyazı
İngiltere başbakanı Winston Churchill'in toplantısı
olduğu için şoförü hız yapmış.
Bir trafik polisi aracı durdurmuş.
Şoför, "Bu Başbakan'ın arabası, geçmemize izin ver.”
demiş.
Fakat polis demiş ki:"Arabada gerçekten Başbakan
varsa bile bu hız yapmak için bir bahane değil.”
Polisin tavrından etkilenen Churchill, terfi ettirilmesi
emrini vermiş.
Terfi emrini alan emniyet müdürünün cevabı ise şöyle
olmuş: "Başbakanım, bu karakolda sırf
görevlerini yaptılar diye polis memurlarını terfi ettirmeyiz.”
İngiliz polisleri yapmaları gerekeni yaptıkları için çok
güvenilirdir.
Bu davayı
kusursuzca kapatıp yolsuzluğun kökünü kurutacağız.
Bir kez daha, bu unutulmaz günde One Network üyesi
olduğunuz için teşekkür ederiz.
Şimdi sırada son etkinliğimiz var.
Geçtiğimiz 3 yılda zorlu mücadelemizi yürüten Başkan Jin Hyeon Pil alkışlarınızla
karşınızda.
Başkanımızı yürekten alkışlarla karşılayalım lütfen.
Bu sabah bir rüya
gördüm.
One Network adında
büyük bir ailem vardı.
Her biriniz beni
kucaklıyordunuz ve çok mutluydunuz.
Sıcaklığı hâlâ
burada içimde.
Bu teknoloji
çağında düşük faiz oranlarıyla farklı
yollarla ürün alıp kâr sağlamak.
Bu yenilikçi iş
modelini ilk tasarladığımda 3 ilke belirledim.
Birincisi, gelir
dağılımda hassasiyet.
İkincisi, atılgan
yatırım.
Üçüncüsü,
şeffaflık ve açıklık.
Bu üçü muhtemelen
bir iş insanının en nefret ettiği şeylerdir.
Herkese One
Network'un harika sonuçlar veren yapılanmasını tanıtmak istiyorum.
One Network.
Üç yıl önce Başkan Jin Hyeon Pil, Pazarlama Müdürü Kim Mi
Yeong Bilişim Bölüm Şefi Pak Jang Gun birlikte
One Network'u kurdu.
Her üyesinin yatırım fikrine ilgi gösterip ilgili hesaptan günlük para yatırıldı.
Kim şimdi bu?
İnsanların güvenilir bulduğu bir internet bankacılık
sistemi.
Elmas madenleri, değerli metaller, yurtdışında bulunan
diğer kaynaklarımız ülkeleri geliştirmek
için yurtiçi ve yurtdışında yapılan gayrimenkul
yatırımları
- Kadın mı?
Yine mi sorun
çıkarttın?
- Kim Anne!
Bel altına
karışmayacağız diye anlaşmıştık.
Güney Kore'nin en ileri kuruluşu olmayı umut ediyoruz.
İnsanların kalbi
böyledir.
Biri her ne kadar
saygı değer ve güvenilir olsa da bir
şekilde bazı insanlar onu eleştirir ve toplumun
kınayacağı bir objeye dönüştürür.
Öyle ki o kişinin
kendi kalbinde bile güven yavaş yavaş ortadan kaybolur.
Piramit sistem.
Dolandırıcı.
Çöp.
İnsanlar hakkımda
bunları söylüyor.
Bu zor zamanları
yaşarken sizler elimi son ana kadar bırakmadınız.
Aksine bana güç
verdiniz.
Aptallığım
yüzünden sayısız yanlış anlaşılma ve küçümsemeye tanık oldunuz.
Fakat sizi
düşündüğümde kalbim azmediyor.
Dünyanın yanlış
anlamaları düzeltilebilir insanların
aşağılamaları imrenmeye döndürülebilir.
Bu yüzden
sorumluluğu üstlenmeli ve harekete geçmeliyim.
Bugün dünyanın
imrenen bakışları arasında bir araya
toplandık.
One Network.
Tüm üyelerini
zenginleştiren bir kuruluş.
Bunu sadece kendim
için hayal etseydim o zaman bu işletmeye "One" denirdi.
Ancak sizin bana
verdiğiniz güven sayesinde birlikte
paylaştığımız hayal ve umutlarla bir
Network'da toplandık.
Millet One Network bir bütündür.
Başkanımızın bize verdiği hayal ve umut bizi bir araya getirip bir bütün yaptı.
Şimdi yeni bir
hayal kurma zamanı.
Bugünden sonra
geniş bir denize ve çok daha büyük bir
dünyaya meydan okuyacağız.
Piramit sistem,
dolandırıcı bunların hepsini unutalım.
Tasarruf bankası
devralıp güvenli ve saygın bir şekilde kolayca para kazanacağız.
One Network'umuz Mevduat Koruma Kanunu'na dayalı dünyadaki
ilk yatırım şirketi olup yeni bir çığır
açacak.
Jin Hyeon Pil!
Jin Hyeon Pil!
Mesajımı okuduğunu biliyorum Jang Gun.
Konuşalım.
Jin Hyeon Pil!
Jin Hyeon Pil!
Sonsuz meydan okumamızı duymayan kalmasın.
Global bir mali yatırım şirketi var!
Jin Hyeon Pil!
Jin Hyeon Pil!
Başkan bir sonraki toplantı yerine gidiyor.
Mesaja cevap vermemek
hoş bir alışkanlık değildir.
Mesaj mı?
Ha şu mesaj!
Peki sen kimsin?
In Ji değilsin.
Hae Mi mi?
O da değil Bana göre biraz yaşlısın.
Ben, Entelektüel
Suçlar Soruşturma Birimi'nden Komiser Shin Gemma.
One Network'u
soruşturuyoruz.
Bize yardımcı
olacağını umut ediyoruz.
İster gönül rızasıyla
gel istersen de iş arkadaşlarımla gel.
Hangisi olsun?
Elin boş gelmişsin,
istersem arkadaşlarınla gitmeyi reddedebilirim.
Doğru.
Ama o zaman da seni
adalete engel olmaktan göz altına alabiliriz.
Ben giderim.
- Yola çıkıyoruz.
- Tamam.
Ufaklık.
Biraz daha hızlı
gidebilir miyiz?
Tabii.
Çabuk, çok yavaşsınız.
Paranın hemen
gönderilmesi lazım.
Çabuk.
- Tamam mıdır?
- Evet.
1 numaralı hesap 1
milyon dolar.
2 numaralı hesap
500,000 dolar.
Park Jang Gun geliyor.
Ya Jin Hyeon Pil?
Şu anda Kim Gwan Mun ve Büro Şefi Han San Uk'la toplantıda.
Finans sektörü çok
gürültülü.
Bir tasarruf bankası
satın almak o kadar kolay değil diyorum sana.
Sadece paranın olması
yetmez.
Bin bir güçlükle
değerlendirme aşamasına getirdim ama bundan sonra iş benden çıkıyor.
İki hafta önce de
değerlendirmeye getirmek zor diyordun.
Yarın muhabirlerle
karşılaşırsan işlerin olumlu yönde ilerlediğini söyle yeter.
Tek söylemen gereken
bu.
Ardından sana mucize
nedir göstereceğim.
Üyeler çılgına
dönecek.
Tefeci oluğunu
duymuşlar.
Onları biraz fazla
yolmuyor musun?
Japonya'da piyango
bileti için vergi ödenmiyormuş.
Yani sıradan
insanların hayallerinden vergi alınmıyor.
Ülkemde ise bir şişe
soju için bile vergi ödeniyor.
Benim üyelerim de
çıkarları ve kâr payları için vergi ödüyor.
Ben mi yoluyorum?
Onları asıl yolan kim
acaba?
Hayatları boyunca
sıkıntı çekmiş, kara tuşlarla yaşayan bu insanlara tatlı ve güzel bir hayal veriyorum sadece.
Niyetim iyi.
Öyle değil mi?
Vergisiz hayaller.
Bu söz ne kadar da
anlamlı.
Şiir gibi.
Uzun sürecek mi?
Bir arama yapabilir
miyim?
Yapamazsın dersem
yapmayacak mısın?
Anne, biraz geç
kalabilirim.
- Ne?
- Bir saate haber
vermezsem tek başına git.
Annem.
Bu gece aile partimiz
var da.
- Sorun ne?
- Bir şey yok.
Sivil savunma 1 saate başlayacak.
Gerçekten çok
yoğunlar.
Jin Hyeon Pil'in toplantısı bitti.
Kim Anne gitti.
Sivil savunma yapıyoruz!
Yönetmeliğe uygun
olarak sadece sözleşme ve sabit diskleri alın.
Sakin olun.
Dikkatlice yapın.
Şef Pak Jang Gun daha
gelmedi.
Ben, Entelektüel
Suçlar Soruşturma Birimi şefi Kim Jae Myeong.
Sen de One Network Bilişim
Bölüm Şefi Pak Jang Gun.
Şimdi, burada, biz niye
karşı karşıyayız?
Bir bilsem Biz sıradan bir network değiliz.
On binlerce üyenin
kâr payı tek bir gün atlamadan hesaplarına yatıyor.
Para toplamak, para
kazanmak ve para ödemek yasadışı mı?
- Yasadışı değil.
- Değil mi?
Madem yasadışı değil
size kartımı vereyim.
- Üye olmam için mi?
- Evet, yaptığım şey
bu.
İşimize aşina mısınız?
Her hesapta 10 milyon
dolar var, günlük 20 bin dolar kâr payı ödeniyor.
Yıllık faiz 7.
3 milyon dolar.
Üye yaptığınız her
kişi için 2 milyon dolar teşvik alıyorsunuz.
500 milyon doların
%40'ını tefeci gibi alıyorsunuz, değil mi?
Her ay hiçbir şey
yapmadan 13 milyon dolar kazanıyorsunuz.
Çok iyi anlamışsın.
Bir de tasarruf
bankası alırsak şirketimiz daha da müthiş olacak.
Seni çaktırmadan
alırım.
Ekip şefi olarak
dünya kadar para kazanırsın.
Ne dersin?
Bu iş değil, kurtuluş.
Kurtuluş.
İşte.
Bu ne böyle?
Sen Başkan Jin Hyeon
Pil'in sağ kolusun, değil mi?
Bunu yaparak suç
işledin.
Ama bu hesap defteri
sayesinde serbest kalabilirsin.
One Network'un veri
kontrol odasının konumu ve Jin Hyeon Pil'in hesap defteri.
Sadece bu ikisini
istiyorum.
Söylediğine göre
elmas üyesin.
Yazdığın günlük
hesaplama programı sayesinde 500 milyon
dolarda durması gereken hesap sonunda milyarlara fırlıyor.
Artık soruşturmuyoruz.
Suçunun cezasını
çekmen lazım ama bize yardım ettiğin
sürece sana bir şans tanıyabiliriz.
Yardım mı?
Şimdi mi?
Burada size mi?
Neden?
Jin Hyeon Pil, Kim
Anne, Pak Jang Gun.
Benim mezelerimsiniz.
Jin Hyeon Pil'den
rüşvet alanlar ve onların üstündekiler.
Bu kez onları tek
hamlede yakalayacağım.
Kazancın ne kadar?
1 milyon dolar mı 10
milyon dolar mı?
Ne kadar söz vermiş
olursa olsun kesinlikle alamayacaksın.
Hesap defterini ilk
kez duyuyorum, veri odasının yerini de sadece Başkan biliyor.
Başkan Jin böyledir.
Sana güvendiğini
söyler ama güvenmez.
Kötü herif.
Yani önce sağlam bir
planınızın olması lazım.
Sonra benden yardım
ister O benim telefonum mu?
5 dakika kaldı.
Tüm o veriler
gerçekten yok olursa yazık olur.
Çabuk, şalteri aç.
Cidden bir şey mi
oldu?
Bizimle dalga geçme.
Hayatını hapiste çürüyerek
geçir ya da ertelenmiş bir cezayla temiz
hava solumaya devam et.
İkisinden birini seç.
Alo!
Herkes dursun.
Alo!
- Başladınız mı?
- Ne oluyor?
Trafik kazası oldu.
Ne olur ne olmaz diye
karakola geldik.
- Sonra konuşuruz.
- Tamam.
Aman ya!
Ödümü kopardı.
Başkan Jin'in korkunç
ve uyanık gözleri vardır.
O gözlerle adam bile
öldürebilir.
Al.
Bu senin can simidin
olacak.
Seninle iletişime
geçene kadar bekle.
İşini yapmaya devam
et.
- Bana güveniyor
musun?
- Ben sadece kendime
güvenirim.
Sivil savunma 1 saate başlayacak.
Kim Anne.
Bu kez tam bir
karışıklığa neden oldular.
- Mesajı gördün,
değil mi?
- Ne oldu?
Jang Gun kaza yaptığı
için prosedür gereği karakoldaymış.
İlk seferi için bütün
bir saat mi?
- Evet.
- Kontrol et bakalım.
Arabadan anlıyor.
Sorun çıkarmaz değil
mi?
Kaçar diye korkmuyor
musun?
Biraz kaprisli olması
normal.
Yaralandın mı?
İyi bir arabam var.
Gayet iyiyim.
- Gangnam mı?
- O karakol değil
miydi?
Hayır, hayır.
Seseodong karakolu.
O pislik illa karakola
gidelim diye tutturdu.
Belki de arabamı
kıskanmıştır.
Benim.
Şirketimizin
arabalarından birine bugün arkadan çarpılmış.
Trafik biriminden
tanıdığın var, değil mi?
- Plakayı söyle.
- Ne?
Aracının plakası ne?
- AA3092.
- AA3092.
Sana zahmet olacak
ama çok önemli.
Peki, bulunca ara
beni.
Kim Anne, benden
şüpheleniyor musun?
Hayır, teyit ediyorum.
Efendim.
O halde sigorta
şirketi ilgilenecek.
Peki, teşekkürler.
Kapatıyorum.
- Özür dilerim.
- Ne için?
- Her neyse.
- Özür mü bu?
Jang Gun, duyguların
mı incindi?
İncinme değil de
hayal kırıklığı diyelim.
Hayal kırıklığına
uğradın.
Ben orada gösteri
yapacağım diye gözyaşı dökmek zorunda kaldım.
Ama sen ufak bir kaza
yüzünden sivil savunmayı başlattın.
O sürede ne kadar
kaybettik sence?
Sivil savunmayı şaka
mı sanıyorsun?
Kim Anne.
Gerçek bir anne gibi
üyelerle ilgileniyorsun ama bu çocukla niye anlaşamıyorsun?
Aranız çok soğuk.
On binlerce insanla
nasıl konuşuyorsun?
İlk tanıştığımız
zamanı hâlâ hatırlıyorum.
3 yıl oldu, hadi yine
yapalım.
Bunu yapmayı hiç
sevmiyorum.
Gelmiyor musunuz?
Hadi.
Elleri birleştirin.
Sana önemsiz gelen o
bir saat ve kalbindeki o ufak
güvensizlik yüzünden tüm iş hayatımız sarsılabilirdi.
Bir daha böyle
yapmayın.
Özür dilerim.
- Yanlış anlaşılma için
özür dilerim.
- Ben de.
Tamamdır.
Yiyelim hadi.
Ödüm koptu.
Shin Gemma: Yırttın mı?
Derin bir nefes alıp
anlaştığımız gibi yap.
Kim Anne.
Shin Gemma.
Kaderim adında
"ma" olan kadınlara bağlı.
Geldi.
Pak Jang Gun yukarı çıkıyor.
Bu kaçıncı?
Lanet broşürler.
Sonra alırım onları.
Gyeong Nam.
- Ayvayı yedim.
- Ayvayı yemişmiş!
Bir yıldır
görüşmüyoruz, söylediğin bu mu?
Gerçekten ayvayı
yedim.
- Gyeong Nam.
- Ayvayı yedik.
Veri kontrol odasının
konumunu ve defteri verecek misin?
Burada olduğunu
bilmiyorlar değil mi?
- Bu hiç adil değil.
- 50 milyon dolar bu,
sersem.
Burada tıkılı kalıp
ramen yedin.
Bu kadar kolay mı
vazgeçiyorsun?
Hapsi boyladıktan
sonra paran olsa kaç yazar?
Polis her şeyi
biliyor.
Tutuklamalara
başlayacaklar.
Bu yüzden düşünmemiz
lazım, düşünmemiz.
Beynimizi kullanalım.
Yatırım fonu 5 milyon dolarım var.
Senin de 10 milyondan
fazla yok mu?
- Tüysek olmaz mı?
- Kafayı yemişsin.
Kaçarsak Başkan Jin
hemen anlar.
- Bekle.
- Ne yapacağız?
Bunlar Başkan Jin'in yurtdışı
hesapları, değil mi?
Evet ama sadece
hesapları biliyorum hesap bilgilerini bilmiyorum.
Tamam.
O halde Başkan Jin'in
bilgisayarına bir virüs yerleştir.
Bilgileri al ki
parayı alalım.
Sen 2, ben 3.
Sözleştiğimiz gibi 50
milyonu alacağız.
Onlar da veri odasını
ve hesap bilgilerini alacaklar.
Üstelik Başkan Jin
hapse girecek biz serbest kalacağız.
- Nasıl?
- Bekle, bekle.
Sadece 50 milyon
dolar mı alacağız?
Orada yüz milyonlarca
dolar vardır.
Dostum.
Fazla açgözlü olursak
iyi olmaz.
İnsanlar
açgözlülükleri yüzünden hapsi boyluyor.
Sessizce halledelim.
Basit ve net.
- Tamam, tamam.
- 50 milyon dolar,
tamam mı?
Kalan hayatımız
boyunca bize yeter.
İyi bir virüs hazırla
sen.
Detaylarla ben
ilgilenirim.
Tamam mı?
Tamam.
Güçlü ol.
Bu son.
İşte, bu can
simidimiz.
Yine ne var?
- Şarj aleti lazım.
- Şurada kaç tane var
baksana.
Onlar yetmez.
Güçlü ol.
Gidiyorum.
- Bekle biraz, dur.
- Ne var?
- Sana bir şey
vereceğim.
- Almayacağım!
- Alsana!
- Almayacağım!
Parmak iziniz kayıtlı değil.
- Hoş geldiniz.
- Yine mi silindim?
- Anlayış gösterin.
- Bu kadarı da fazla
değil mi?
Buraya geldiğimde
gururum ne kadar incindi biliyor musun?
Güvenlik
talimatlarını okuyayım mı?
Doğru olan
talimatlara uymaktır ama ben emniyet müdürüyüm.
Birazcık bile boyun
eğmiyorsun.
Boyun eğseydim bu
yaşımda bu konuma gelemezdim.
Bunda haklısın işte.
- Toplantıya
başlayalım mı?
- Yani Pak Jang Gun
yemi yuttu mu?
Lanet bal.
İstemiyorum demiştim.
- Gidelim.
- Tamam.
- Çok güzel gerçekten.
- İstemiyorum.
- Al şunu!
- Aman ya!
- Çok güzel.
- İstemiyorum.
Çok lezzetli.
Her şeyin üstüne
sürebilirsin.
Pislik herif, al şunu!
Gerçekten güzel.
Bir kez dene.
Çok güzel.
Şimdiden mi?
Aman.
Dur.
Bu, Jin Hyeon'un akıl
bankası değil mi?
- Aptal olmadığına
emin misiniz?
- Aptal gibi
davranıyor bence.
Mali Hizmetler
Komisyonu Büro Şefi Han Sang Uk.
Cuma günü 3'te 7.
görüşmelerini
yaptılar.
Jin Hyeon Pil'in
tasarruf bankası projesini ayarlamaya çalışıyor.
Son zamanlarda Jin
Hyeon Pil medyayla haşır neşir oluyor.
Yarın sabah kesin bir
haber çıkar.
Hükümeti kendi
yararına kullanmak üye sayısını hızla arttırdı.
Toplam kayıp tahminen 1 milyar dolara yaklaştı.
1 milyar doları nasıl
saklayabilirler?
Hesap defterini
buldunuz mu?
Büro Şefi Han 5 milyon dolar rüşvet aldı.
Yarın alın onları.
Yarın yaparsak Jin
Hyeon Pil hesap defterini alıp kaçabilir.
Bu yüzden çok
çabalayıp onu yakalamamız lazım.
Savcılar işi uzatır.
Sonra mahkemede
serbest kalır.
Bir iki kez mi oldu?
Şimdiden yorulmadınız
değil mi?
Hesap defterini
bulursak işi biter.
Jin Hyeon Pil
piramidin en alt basamağında.
Bu, tepedeki
insanları yakalamamız için bir fırsat.
Park Jang Gun'u
yakalamak için 6 ay harcadık.
Veri kontrol odasını
bir gün içinde bulduk.
Bir hafta daha verin
bize.
Ülke kurulduğundan
beri ortaya çıkan en büyük skandal bu olacak.
Bu ekip soruşturma
yapın diye kuruldu, şimdi dünyayı değiştirmek istiyorsun.
Kaçık herif.
Güney Kore'ye benim
gibi bir kaçık lazım.
Bir sürü birinciliği
var.
Hukuk sınavını da geçmiş.
Normal biridir
sanmıştım.
Anasının gözü çıktı.
1.
sınıf güvenlik.
Polis Şefi mi?
Kahretsin, her şey
yolunda görünüyor.
Yeni bir mali yatırım konseptine sahip olan One Network Sinseong Tasarruf Bankası'nı almak için gerekli
belgeleri sunup mahkemeye başvurdu.
One Network'un satın alma niteliğine sahip olmadığı
konusunda birçok görüş var.
Şimdilik bir şeyler
söyleyelim.
Sinseong'un mevduat parası ne olacak?
Sinseong Tasarruf Bankası satın alınacak mı?
Çabuk sor.
Sor şu soruyu.
Büro Şefi Han Sang Uk, mali denetim bitti mi?
Bu kadının derdi ne?
One Network'un satın alınma ihtimali nedir?
Ne yapıyor bu adam?
Görüşleriniz nelerdir?
Bir teftiş olacak,
mevcut sonuçlara göre olma ihtimali çok yüksek.
Denetim devam ediyor.
Büro Şefi Han Sang Uk'un yanıtı böyleydi.
Harikaydı.
One Network, Sinseong Tasarruf Bankası'nı satın alırsa Mevduat Koruma Kanunu'na dayalı ilk mali
yatırım ağı olacak.
Yatırımcılarının artacağını öngörebiliriz.
Bu kadar mıydı?
5 milyon doların
üstüne biraz hafif kaçmadı mı?
Hayır.
Bunun değeri en az 4
milyon dolardı.
4 milyon.
Hayal ve umutlarınızı
gerçekleştiren One Network’a hoş geldiniz.
Şuna bak!
- Üyelikler
beklediğimden de hızlı artıyor.
- İyi iş çıkardınız.
Emeğinize sağlık.
Kolay gelsin.
Çok iyi.
Hat vızır vızır
çalışıyor.
Ne?
- Tamam mı?
- En popüler
İskandinav stilidir.
- Kodu doğrula.
- Eline sağlık.
Numara yapıyor.
Brezilya'daki en büyük 3 şehrin en yeşili olan Curitiba Niye hızlandı böyle?
- Alo.
- Gyeong Nam, yemi
yuttu.
Hesabına ne zaman girer
bilmem tuvalette bile bilgisayar yanında olsun.
Parayı hesaba
girdikten hemen sonra mı çekeceğiz?
Delirdin mi?
50 milyon dolar bu.
Hemen anlar, aptal.
Başkan Jin
yakalandıktan sonra sen saklanacaksın, benim cezam ertelenecek.
Sonra parayı alıp yurt
dışına kaçacağız.
1,2,3 tamam mı?
- Tamam.
- Tamam.
Kahretsin.
Bilgisayarla nasıl
sıçacağım?
Puşt.
Tamam, başlayalım mı?
Geldi.
O benim arabam.
Kahretsin!
Dur!
Dur!
Bekle!
Beni görmemiş gibi
davrandı.
Büro Şefi Han Sang
Uk, rüşvet almaktan tutuklusunuz.
Bir arama yapmak
istiyorum.
Ne?
Ne?
Ufaklık.
Sabahın köründe bal
almaya gittiğine göre canın tatlı çekmişti galiba.
- Evet.
- Pak Jang Gun.
Hapse girmek ister
misin?
Şimdi.
Hayır.
Asla.
- Güzel.
Sayende veri kontrol
odasının yerini bulduk.
- Geriye hesap
defteri kaldı.
- Gerçekten
bilmiyorum.
Gerçekten.
Bilmiyorsan gizlice
kaçır.
Nasıl kaçırabilirim?
Nasıl bulacağım ki?
Şu andan itibaren Jin
Hyeon Pil hesap defterini kullanacak.
Sen sadece yanında
dur.
Bu ne?
Dinleme cihazı mı?
Bana ihanet etme,
sana güveniyorum.
Tek lafımla devre
dışı kalırsın.
Güvenmek mi?
Bu kelimeyi uzun
zamandır duymuyordum.
Son tanıtımımızın
sonuçları harikaydı.
Beklenen değerin iki
katıydı.
Bir alkışı hak etmedi
mi?
Her zaman söylediğim
gibi biz bir aileyiz.
Fakat aile dediğin
bir evde birlikte yaşar.
Peki bu evin daha
büyük olması gerekmez mi?
Bu da biraz küçük.
Birkaç milyon insanın
sığabileceği bir yer var mıdır acaba?
Evet.
Bu nasıl peki?
Hepimiz için altın
bir kule hazırlıyorum.
Ailemizin sonsuza
kadar yaşayabileceği bir yer.
Bu yerin adı One Island.
Herkesin hayal ve umutlarını gerçekleştiren One Network.
İlk teminat promosyonları şu anda 1 milyarı geçti.
One Island internet,
eğitim, servis ağı ve daha nicelerini barındırıyor.
Altın Kule, her türlü hizmeti sağlayacak.
Büro Şefi Han Sang Uk'un sorgusu başladı.
Jin Hyeon Pil ayrıldı.
Operasyona başlayın.
Pak Jang Gun koş.
Bekle, bekle, bekle!
Tamam.
Ofise gidiyorsun
değil mi?
Arabam tamirde.
Şuraya kıvrılırım.
Gidelim.
- Durum ne?
- Öyle bir birim yok,
o kişiyi de hiç duymamışlar.
Amiri emniyet müdürü.
Oldukça sıkı
saklanmış, bulması zor.
Aman ne güzel.
Kim Anne bile bir şey
bulamıyor mu?
Büro Şefi Han'ı nasıl
öğrendiler?
Sence de bir casus
yok mu?
Endişelenecek bir şey
yok.
Araştırabildiğin
kadar araştır.
Arabayı döndür.
Yönlerini
değiştiriyorlar.
Gözünü ayırma.
Tamam.
Sağdan döneceğiz.
Bir şey mi oldu?
Niye eve geldin?
Gel.
Sana bir şey
göstermek istiyorum.
Beni duyabiliyor
musun?
Evin önündeyim.
Seni çok net görüp
duyuyorum.
Endişelenme de onunla
git.
- Hadisene.
- Tamam.
Eğlenceli, değil mi?
Bunu yaptırmak için
bir servet harcadım.
Bakalım.
- Otur, boynum
ağrıyor.
- Tamam.
- Efendim, Başkan Jin.
- Evet, benim.
İyisin, değil mi?
Bir şey yok.
Ufak bir sorun çıktı.
Mali Hizmetler
Komisyonu Büro Şefi Han Sang Uk bugün tutuklandı.
Kendisine iftira
atıldığını söyleyip ona yardım etmemi istedi.
Mesaj atıyor, arayıp
duruyor.
Can sıkıcı bir durum
bu.
İzinsiz tutuklama mı?
Tabii ki tutuklama emri
olması lazım.
- Kim olduklarını
biliyorsun değil mi?
- Biliyorum,
biliyorum.
O zaman iki hakim var.
Dört tane de savcımız
var.
Rütbeleri nedeniyle her
birine 5 parça verilecek değil mi?
Yani birer parça daha eklense iyi olur.
Hakim Lee'nin hesap numarasını biliyorsun değil mi?
Evet, biliyorum.
Öyle yapacağım.
Bu ihtiyarın fiyatı
çok yüksek.
Güç bu tür şeyleri
satın alabilir.
Yüzünü hesap defterine çevir.
Onları devamlı olarak
güzelce bununla beslersen para esrara
dönüşür.
Buraya yazdıklarım benim
köpeklerim.
Onlara seslenirsem
ısırırlar.
Isırmalarını
söylersem tek parçada yutarlar.
İyi düşün.
Benim arkamda kim var.
Senin önünde kim var.
Belli ki aramızda bir
hain var.
Hain mi?
Hangi şerefsiz o?
Haini ben
araştıracağım.
Pak Jang Gun'u alacağım.
Büro Şefi Han serbest bırakıldı.
Hiç vakit
kaybetmediler.
2 çarpı 6 milyon
dolar.
Kolay para oldu.
Uzaklaş.
Abin meşgul.
Bakiye 10 milyon doların üzerinde.
Yurtdışı işlerinde
çalışıyorsun, değil mi?
Burada biraz
huzursuzum da.
Geçen sefer çok iyi
olan adamlar vardı ya onları gönder.
Hayır, hayır.
Sınırsız özel yetki.
İki hakim var.
Dört tane de savcımız
var.
Kanıt kesin.
Pak Jang Gun çektiği
için yasadışı olarak elde edilmedi.
Hesap defterini almak
için arama izni talep edeceğim.
İzin alamayacaksın.
Savcı çoktan arayıp
soruşturmadan kimin sorumlu olduğunu öğrenmek istedi.
Benim yüzümden böyle
bir sürü telefon alıyorsunuz.
Hâlâ gülebiliyor
musun?
Han Sang Uk yarım
günden kısa sürede çıktı.
Bu yeni bir rekor.
Jin Hyeon Pil şerefsizi
sence kimi aradı?
Her kimse o hesap
defterindeki biriydi.
Kim Jae Myeong, emin
misin?
İzin belgem olmasa da
bir yol daha var.
Yarın o hesap
defterini mutlaka elime geçireceğim.
Buraya veda ediyorum.
İyi iş çıkardın.
Selamlaşmaya vakit
yok.
Yine mi?
Ne, ne, ne?
- Alo.
- Benim.
Kahretsin.
Mum dibine ışık
vermezmiş.
Şu an tam önümdesin.
Niye yalnız geldin?
Parti olacak
sanmıştım.
Bu hiç hayra alamet
değil.
Bakışından anladığım
kadarıyla bir şey yapmamı istiyorsun, değil mi?
Cin gibisin.
Yarın saban 9:30'da
Jin Hyeon Pil işe gidince hesap defterini al.
Senin aracılığınla
elime geçerse kanıt niteliğinde olacak.
Aklını mı kaçırdın?
Oraya girmemi mi
bekliyorsun?
Söylediğin her şeyi
yaptım ya, ne oldu?
One Network senin
programın sayesinde milyarlık oldu.
Bu yüzden zavallı
vatandaşlar dolandırılırken alkış tutuyorlar.
Kurbanlar için
üzülmüyor musun?
Başlatma şimdi!
Vatandaşlar mı?
Dolandırılmak mı?
Tek düşündüğün o
hesap defteri değil mi?
Kurbanlar ne zaman
umurunda oldu ki?
O defter olmadan
üstekileri yakalayamaz, kurbanlara yardım edemeyiz.
Tabii ki cezan da
ertelenmez.
Anlaşılan ülkedeki
elit kesimin seviyesi bu.
Dedektif Kim Jae
Myeong, benim için endişelenme.
Yarın sabah 8'de
operasyona başlayacağız.
Mahkeme kararıyla Mali Hizmetler Komisyonu Büro Şefi Han
Sang Uk serbest bırakılmıştı.
Bu sabah 5:50 civarlarında cesedi bulundu.
Arabadaki ateşin sönmesinin ardından kişisel eşyalarına ve
cesedine ulaşıldı.
Cep telefonunda masum olduğunu söyleyen bir intihar notu
bırakmış.
Henüz kesinleşmemiş olsa da
ağır sorgulama yüzünden intihar ettiği tahmin ediliyor.
Acil tutuklama ve sorgu gereği resmi makam soruşturma altında.
Şimdi ne olacak?
Acil durum alarmı.
Kaçmaya hazır ol.
Han'ın intihar etmek için bir nedeni olmadığı öldürülmüş olabileceği de söyleniyor.
Şef Kim!
Şef Kim!
Önce bir dur!
- Durum kötü, biz
suçlanacağız!
- Biri öldü!
Şimdiye kadar her şey
parayla ilgiliydi.
Daha önce kimse
ölmemişti.
O adamlar sınırı aştı.
Sınırı ben de aşamam
mı?
Şimdi ne yapacağız?
- Destek isteyeceğim.
Siz gidin.
- Peki.
- Peki.
Pak Jang Gun ne işler
çeviriyor bilmiyorum.
Jin Hyeon Pil'in
evinin etrafını kuşatın.
- One Network'un
genel merkezine girmeye hazır olun.
- Peki.
- Veri kontrol
odasına gitmeniz ne kadar sürer?
- 30 dakika kadar.
Ne var?
Benim.
Hain.
Yerel polis
karakolundan değiller.
Arama izni alır almaz
buraya gelecekler.
- Kim bu herifler
peki?
- Ne?
Ne kadar harikalar ki
onların ayak işlerini yapıyorsun?
Özür dilerim.
Aklım başımda değildi.
Bana söz verdiğin 50
milyon doları ister ver ister verme ama bir kez daha güven bana.
Güvenirsem hatanı
nasıl telafi edeceksin?
Önce üyeleri çift
teşvik vereceğiz.
Böylece banka hesabı
ikiye katlanacak.
O sırada sivil
savunmayı başlatacağız.
Veri kontrol odasındaki
bilgilerin silinmesiyle bir karışıklık çıkacak.
Böylece plana uygun
olarak gizlice yurt dışına gideceksin.
Ufak bir kayıp
yaşansa da şu anda her şeyin durması lazım.
Madem geri döndün
seni affetmem mümkün.
Daha sonra gelseydin
sen de ölürdün.
Bunu onları oyalamak
için kullanacağım.
Gerçek hesap
defterini yanına al.
Dışarıdakilerin sana
inandığına emin misin?
- Ne?
- Yemi yutması için sana
güvenmesi lazım.
Evet.
Hesap defterini
alacağım.
Ben onay verene kadar
bu bölgedeki tüm güvenlik kameralarını kesin.
Etkileyiciler.
O ufak sıçan defteri ne zaman değiştirdi?
Defteri Başkan Jin
yakalandıktan sonra vereceğim.
Sana mesaj
göndereceğim.
Parayı çek yoksa
biteriz.
Unutma.
Gerçekten onlara hesap
defterini verecek misin?
- Niye ki?
- Kendini garantiye
almalısın.
Resmini çek.
Tamam.
Kapat.
Ne zamandır oradasın?
Pak Jang Gun!
Şef Kim, ne oluyor?
Dur!
Durdur arabayı!
Arabayı durdur dedim!
Durdur!
- İyi misin?
Ne oluyor?
- Pak Jang Gun
kaçırıldı.
Bulunduğum yere
destek gönder.
Onları
yakalayabiliriz.
Gerçek hesap defteri
olduğuna emin misin?
Jin Hyeon Pil yem
olarak sahte defter kullanıyor olabilir mi?
Destek ekibini Pak
Jang Gun'un peşine gönder.
One Network'un veri
kontrol odasına girin.
Jin Hyeon Pil'i ben
yakalayacağım.
Bu, tekne için ödeme.
%10'luk hizmet bedeli
de içinde.
Tamam mı?
- Evet, doğru.
- Evet.
Şimdi size kim yem
verecek?
- Evet.
- Başla.
Hayır, hayır, hayır.
Çık dışarı!
İçeride olduğunu
biliyoruz!
Bitti.
- İzin belgemiz yok.
- Belge lazım değil,
aç kapıyı.
Tamam.
Ben yaparım.
Dur!
Dur!
Kahretsin.
Ne istiyorlar benden?
İyi misin?
Gerçek hesap defteri.
Şu anda genel merkeze
gidiyorlar.
Veri kontrol
odasındaki bilgileri almak için çok geç değil.
Topla kendini.
Pak Jang Gun'u
bulmamız lazım.
Şefim.
Pak Jang Gun'un
konumunu bulduk.
Dağlık bölgedeki bir depo alanında.
Burayla sen ilgilen.
Veri kontrol odası.
Veri kontrol odasına
girdiniz mi?
Evet, yönetimsel
veriler indirildi.
Sunucunun gücü
kesildi.
Burada aracı
değiştirmişler.
Bölgede görgü tanığı ya
da güvenlik kamerası yok.
Pak Jang Gun.
Kahretsin!
Veri kontrol odasında
patlama oldu!
Veri kontrol odası
patladı!
Jun Su!
Jun Su içerideydi!
Ambulans.
Çabuk ambulans çağır!
Tebrikler.
Güney Kore'ye veda et.
Planımız değişince ne
kadar çok kaybettim.
Tebrike değer mi?
Bu dünyada gerçekten babana
bile güvenmeyeceksin.
Eskiler ne kadar da
doğru söylemiş.
Jang Gun, hilekar piç.
Evet, eskilerin
söyledikleri hep doğru.
Yeni konsept bankacılığın kurucusu addedilen One Network Başkanı Jin Hyeon Pil gizlice
kaçtı.
Yurtdışındaki yatırımları 200 milyon doları aşmıştı.
Yapılan soruşturmaya göre 40,000'den fazla kurban var.
3 milyar dolarlık yatırım fonunun nerede olduğu hâlâ
bilinmiyor.
Veri kontrol odasındaki patlama yüzünden bir polis memurunun
durumu ağır.
Tek bir hatan vardı.
Çok fazla açılıp herkesi
yakalamaya çalıştın.
Söylediğim gibi bu
ülkeyi tek başına değiştirmen imkansız.
Hepsi benim hatam.
Sorumluluğu alıp
istifa edeceğim.
İstifa etmek mi
istiyorsun?
Hiç iyi bir fikir değil
bu.
Ortalık sakinleşene kadar kendine iyi bak.
Burada ne yapıyorsun?
6 Ay Sonra Dinlendiğin şu son birkaç ayda faiz aniden
yükselip ana parayı geçti.
Yaraların yüzünden organlarını
satamıyoruz.
Şimdi ne olacak piç
kurusu?
Önce faizi ödemeye
başlayacağım.
Güven bana.
Başkan Jin'i
sırtından bıçaklamışken sana güvenmemi mi bekliyorsun?
O zaman ne yapmamı
istiyorsun?
Geri ödeyeceğim.
Geri ödemeyecek bir
pislik değilim.
Çok çalışıyor ama
kolay değil.
Başarabilir.
Kesinlikle başaracak.
Dolandırıcı Jin Hyeon Pil'in kaçarken kullandığı düşünülen küçük bir balıkçı teknesi Doğu Çin Denizi'nde
bulundu.
Güvertede Başkan Jin ve Kim Anne olarak da bilinen pazarlama müdürü Kim Mi Yeong'un parmak
izleri bulundu.
Araştırma ekibi başka ipuçları arıyor.
Yavaş ilerleyen soruşturma yüzünden kurbanların öfkesi
büyüyor.
Mağdur ailelerden biri birlikte intihara bile kalkıştı.
Şu anda durumları kritik.
Geçtiğimiz yıl boyunca polis ne yaptı?
Finans avukatları ne yapıyor?
Hâlâ göremiyor musunuz?
Gizli mülklerini kullanarak soruşturmayı hasır altı
ediyorlar.
Ben, özel soruşturma
birimi savcısıyım.
Özel soruşturmaya
dahil olanlar benim astlarım.
Hepiniz bana güvenin.
Lütfen vekalet
belgesini mühürleyin.
Herkesin parası
kurtarılacak.
Buyurun.
Dikkatlice okuyup adınızın yanını imzalayın.
- Vekalet yazan yerin üstü mü imzalanacak?
- Evet.
Ne işin var burada?
Ne yüzle gelirsin?
- Özür dilerim.
- Bilişim Şefi mi o?
- Bilişim Şefi bu!
- Defol pislik!
Senin yüzünden
yatırım yaptık!
Paramı geri ver!
Geri ver!
Jin Hyeon Pil nerede?
Pak Jang Gun!
Pak Jang Gun!
Sonunda bu hale
gelmişken karşıma mı çıkıyorsun?
Sence
cezalandırılıyor muyum?
Bana söz verdiğin son
bu muydu?
Niye öyle bakıyorsun?
Zavallı mıyım?
Kahrolası bir zavallı
mıyım?
3 gün önce Vietnam'da dolandırıcı Jin Hyeon Pil ve Kim Mi
Yeong'un yanmış cesetleri bulundu.
Polis cesetlerin kimliklerinin doğrulandığını açıkladı.
Ne?
O lanet insanlar
ölmüş elimden ne gelir?
Gel benimle.
Sana bir şey
göstereceğim.
Aptal mıyım ben?
Yine kandıracak mısın
beni?
Ne de olsa
güvenmiyorsun bana.
Başkan Jin'i
yakalamak için beni bırakan sendin.
Senin de kendi planın
yok muydu?
Bunu biliyordum ama
yine de cezanı ertelemek için uğraştım.
Niye anlamıyorsun?
Bir yıldır bekliyorum.
Öldüklerine gerçekten
inanıyor musun?
İsa'ya inanıyor musun?
4 gün içinde yeniden
dirilecek.
Yüzde yüz.
Evin var.
Devlet memurusun.
Yakışıklısın da.
Evli misin?
Değilsindir.
Bu ne?
Geçen sürede başka
bir kimlikle Çin üzerinden dolaştı durdu.
Sonunda Hainan'a
kaçmasını sağladılar.
Bu, Güneydoğu
Asya'daki gizli uçuş güzergahı.
Sonra birden
Vietnam'a gidip öldü.
Ne tesadüf ki yanmış
cesetlerde pasaport bulduk.
Kokuyu alıyorsun,
değil mi?
Bunca zaman bunu mu
yapıyordun?
Gerçek dolandırıcı
buradaymış.
Bu pisliği bulamıyor musun?
Onun güzergahı farklı.
6 ay önce Rusya'daydı
ama şimdi yeri bilinmiyor.
Jin Hyeon Pil yakında
mutlaka ortaya çıkacak.
Selam seksi ahmak!
Ablanı özledin mi?
Jin Hyeon Pil ve Kim
Mi Yeong'un resmi ölüm nedenleri.
Savcılık soruşturmayı
kapattı.
Bir de bu var.
Emniyet Müdürü'nün emekli
olmadan önceki hediyesi.
Dedektif Kim Jae
Myeong için 3 aylık tatil.
Ücretsiz.
Güzel.
Uzun bir seyahat.
Ne yapsak?
Benim, dava kapandı.
Rahatlayabilirsin.
Ölüsün artık.
Daha sana ne
yapabilirler ki?
Çok teşekkürler.
Sayende dirilebilirim.
Orada işler nasıl?
Seni yağlı bir müşteriyle tanıştıracağım.
Bu kez iyi iş çıkar.
Hiç merak etme.
Bu kez sözleşme
tamamlandığında hayret edeceksin.
Önceki tepkin
"ya" ise bu kez
"vay" diyeceksin.
Harika bir yemek ısmarlayacağım
sana.
Öyle mi?
Merhaba.
Nasılsınız?
Teşekkürler.
- Selam.
- Buraya.
Çok, çok sevimli.
Ne zaman geliyorlar?
Buradalar.
Pekâlâ, işte.
Armağanını al.
Curitiba,
Brezilya'nın ekolojik şehri.
Şehirde çok, çok
büyük bir yeşil alan mevcut.
Dünyanın bir numarası.
Ve en iyi çevre dostu
trafik politikası.
Rüya şehir.
Hükümetiniz kötü,
yozlaşmış, anlarsın ya.
İnsanlarınız fakir.
Şehriniz, çok, çok
fazla suç.
Üzgünüm ama bu doğru.
Senatör, şehrinizin temiz
evlere ihtiyacı var.
Çocuklarınız için
doğru bir eğitime.
Curitiba.
Dünyadaki en iyi yeşil
şehir.
Nasıl peki?
Sizin gibi bir
belediye başkanı vardı.
Çok zeki bir lider.
Sonra, bum!
Mucize!
Manila'nın mucizesi sizinle
başlıyor, Senatör ve biz Choe
şirketiyle.
Senatör.
Bunu, bizim 3 milyar
dolarımız ve hükümetinizin 3 milyar dolarıyla
hep birlikte inşa edebiliriz.
Buradan başlayarak, Tondo'nun
varoş şehri Eko-Manila'nın rüya şehrini
garanti ediyoruz.
Çocuklar için
yaptığınız şeyler beni hayran bıraktı.
Çin'den gelen yabancı
bir çift bizim yapabileceğimizden çok
daha fazlasını başarıyor.
Olur mu hiç, Senatör.
- Ancak tek endişem;
zaman.
- Zaman mı?
Zamansal, bu işi
sürdürmek zor.
Kendi dönemimde bu
işi başlatmalıyım.
Bir ay içerisinde 3
milyar dolar verebilir misiniz?
Bu adam kafayı yemiş
olmalı.
Bir ay içinde 3
milyar doları nereden bulabiliriz ki?
Evet, kesinlikle
yemiş olmalı.
Bu vizyonun çok
yakında gerçekleştiğini görmeyi sahiden de çok isterim.
Manila'nın mucizesi.
Bir ay sizin için
mümkün müdür?
Bugün bizim altıncı görüşmemiz.
Çin'de 6 numara tereyağından kıl çekmektir.
Pekâlâ.
Güzel.
- Bir ay!
- Bir ay!
Bir ay içerisinde bu
miktarı nasıl toplayabiliriz?
- Bir çözüm yolu
falan da yok.
- Amanın.
Efendim, mutfaktalar.
Cidden görüşmeyeli
çok oldu.
Hepiniz burada
mısınız?
Amma da pejmürde görünüyorsunuz.
Hazırlanın, avlanmaya
gideceğiz.
Baş ağrımın geçmesi
için biraz kan görmem lazım.
Gidelim.
Kaçış güzergâhı
burası mı?
Piç herif.
Kaç zamandır seni
arıyordum.
Sayende adaya kaçtım
ve burnumu bile dışarı çıkartmadım.
Bu adamlar için
olmasaydı muhtemelen arı yetiştiriyor olurdum.
Kuş beyinli seni.
Ne demeye bu kadar
mutlusun?
Ben var ya, bu herifi
cidden çok özledim.
Ağlayacağım neredeyse.
Pekâlâ.
3 milyar doları
mideye indirmek için Jin Hyeon Pil ne yapacak?
Ölüp de yeni bir
kimlik edindiğine göre pis işleri bırakmış olabilir mi?
İnsanları dolandırmak
adamın iliklerine işlemiş bir kere.
Namusuyla para
kazanmaktansa ölmeyi tercih eder.
Hazırda bir plânım
var.
Tüm sorumluluğu ben
üstleneceğim.
Jin Hyeon Pil ve onu
destekleyen tüm alçaklar bu defa kesin
suretle yakalanmalı.
Bu, şimdiye kadar bulduğumuz banka hesabı ismi.
Yurt dışına aktardığı miktar 2 milyar dolar yerel olarak saklı tuttuğu ise 1 milyar
dolar.
Buradan Jin Hyeon
Pil'in izini bulmalıyız.
Öyleyse
başlayacağımız yer; One Network banka hesabı.
Güzel.
Başlayalım.
Buraya bakın.
Alacaklı hesapları.
Ve bu da var.
Para görünür olmasa
da yine de dışarı akmaya devam ediyor.
Bir saniye.
Bu benim işimdi.
Bir başarıdan sonra
yatırımcılara gider ve piramidi bir daha başlatırdım.
Kolayca gizlenmeyen
taşınmaz mallar ve para da yurt dışına transfer edilirdi.
Yani kurbanları
yeniden yolmayı mı plânlıyordunuz?
Cidden bir avuç
piçmişsiniz.
Ben gerçek bir piçim.
Öyleyse kolay.
O piçin yerini bulmamız
gerekiyor sadece.
İt herif.
Söylesene, Bayan Shin
ile görüşmek neden bu kadar zor?
Önemli bir anlaşma bu.
Bu konuyu zaten
konuşmuştuk.
Buraya kadar nasıl
gelirsin?
Geri dönmelisin.
Biraz zaman ver bize.
Pekâlâ.
Size zaman vereceğim.
Fakat başka
bağlantılarım var.
Bayan Shin'i ortaya
çıkartacak unsurlar.
Yine geleceğim.
Muhabirlerle bir
akşam yemeği ayarla ve Bayan Shin için de bir armağan hazır et.
Anladım.
Bakar mısınız?
Özür dilerim
telefonumu kaybetmişim de sanırım.
Bir kerecik
telefonunuzu kullanabilir miyim acaba?
Muhtemelen
telefonunuz çoktan kapanmıştır.
Böyle selvi boylu bir
güzelsiniz diye dünya samimi bir yer gibi geliyor olmalı size.
Kapanmışsa size güzel
bir yemek ısmarlarım.
Buyurun.
- Evet, nasıl gidiyor abla?
- Alo?
Amanın, şükürler
olsun.
Evet, şu an
neredesiniz?
Şu an lavabodayım.
Ye Rim kim oluyor?
Ye Rim.
Hangi meslekle
meşgulsün?
Yalnızca orada burada
bir şeyler yapıyorum işte.
Başımda cidden bir
sürü mesele var.
Sana mı danışsam?
Ücretim oldukça
yüksektir.
Ofiste ateş pahası evdeyse
de bedavadır.
Ne dersin?
Evim oldukça hoştur.
Ses yalıtımı da
iyidir.
Hesap lütfen.
Oppa.
- Kaç tur demiştin?
- Üç, neden ki?
Bugüne bizim ilk
turumuz diyelim.
Acele etmeyelim.
Olur.
Jin Hyeon Pil öldüğü
için her şey sona ermedi mi yani?
Bu vekâlet mektubu bir
işe yaramıyor mu yani diyorum!
Jin Hyeon ister ölü
olsun ister diri davayı hızlandırmak
için elimden geleni yaptım.
Fazla endişelenmeyin.
En zor kısmı çoktan atlattınız.
Bundan böyle işler
düzelecek.
- Öyleyse size güveneceğiz.
- Elbette.
Baş belası herif yine geberip gitti.
Ne demeye telefonuna hiç bakmıyorsun?
!
Bayan Shin ile
görüştün mü?
Bu defa da olmadı.
Bayan Shin ile ilgili
her şeyi bana bırak dememiş miydim?
Azıcık güven bana,
tamam mı?
- İnsan bu kadar da şüpheci olur mu?
- Sana nasıl
güvenebilirim?
!
Şu ana kadar anca 70
milyon dolar transfer ettin.
Bu ay içinde 1 milyar
dolar daha transfer etmen gerek.
Elini çabuk tutamaz
mısın?
Bu uğurda helikopter
bile aldım!
Orada ense mi
yapıyorsun?
Yemekler güzelce
boğazından geçiyor mu?
Bir ay mühletim
olduğunu bana söyleyen sendin, Başkan Jin!
Bir milyar dolardı, bir milyar dolar.
İkide bir arayıp da beni rahatsız etme demiştim sana.
- Bana bak, orospu ço - Bay Choe!
- Eceline mi susadın?
Sana böyle yap diye
mi bu kadar para döktüm?
Aldığın paranın
karşılığını ver.
İyi ama para Alo?
- Bugün, hava çok çok
güzel!
- Çok iyi!
Önden buyurun,
Senatör!
Başkan Jin'i kontrol
edemez misin?
Bu şekilde başımın
etini yiyip durursa iş falan yapamam.
Bayan Shin'i avucuna
almalısın!
İşin ucunda 3 milyar
dolar var.
Son teslim tarihini kaçırırsak anlaşma yatar!
Mutlaka ele geçirmelisin onu, mutlaka!
Anladık, anladık!
Amanın.
Şu lanet olası Bayan
Shin.
İyi de Bayan Shin,
Bayan Shin diye bahsedip durdukları kim oluyor?
Kore yeraltı
ekonomisinin mucidi.
Bilmiyor musun?
Ekonomik kriz
sırasında büyük firmaları silip süpüren büyükanne mi?
Bayan Shin'e
başvurmalarının tek bir sebebi olmalı.
Acayip büyük miktarda
para transfer etmeleri gerekmesi.
Bir ay.
Bayan Shin.
Yurt içi para aklama.
Cevap ortada.
Bu ülkeyi seviyorum,
Senatör.
Bölüm Şefi.
Açık söylemek
gerekirse suçlu değil miydin sen?
Büyük bir suç ortağı.
Nereden bakarsan bak polis
soruşturmasına yardım ettin.
- Bu noktada hiç
inandırıcı değil, affedilir gibi de.
- Evet.
Ne yapıp ettiğimi
gayet iyi biliyorum.
Ne var ki hayatta
kalmalıydım.
Hayatta kalırsam
suçumu telafi edebilirim.
Borcum 20 milyon
doları aştı.
Ciğerim çoktan ikiye
ayrıldığından nihayet zar zor yürümeye başlar oldum.
Borcumu ödememe
yardım ettiği sürece her şeyi yaparım.
Siz söyleyin ben
yaparım.
Ne yapmalı seninle?
Duydun, değil mi?
Yolun sonuna varmış gibi görünüyor.
Bir denesek mi?
Zekâsını kullanarak
parayı artırmanın bir yolunu bulamaz mıyız?
Artık işe yaramaz
oldu.
Bir köşeye atılmış
bir kartı ne diye yeniden kullanalım ki?
Nasıldı?
Yemi yutacaklar mı?
Öyle olursa bana minnettar olursun, değil mi?
Şu an sahneye bir
kere daha geri döndük.
Pak Jang Gun'un ortaya çıkışı onu sarsmaya yetmeli.
Cevap vermeyecek misin?
Kim yayıyor bu
söylentileri?
Kim olduğu önemli mi?
Finansman sağlamada bir sorun olduğu doğru.
Uzun zamandır burada olmamıza rağmen zırnık koklamıyoruz.
Geçen defaki olay tekrarlanabilir diye herkesin etekleri
tutuşuyor!
Kim olduğunu bu
yüzden öğrenmek istiyorum ya.
Kim olduğunu bilirsen Han Sang Uk gibi öldürecek misin?
Böylesi pisliklerin ne denli zor temizlendiğini bilmiyor
musun?
Seni sırtlamaya nasıl devam edebilirim?
Duyuyor musun beni?
Demek beni sırtlayan
sendin.
Ben de seni
sırtlayanın ben olduğumu sanmıştım.
Parayı kapmaktan
başka bir bok bilmeyen pezevenk seni.
Seni buralara kadar
getirmek için harcadığım her kuruşun hesabını mı yapmalıyım?
Beybaba.
Bırak da seni
sırtlamaya devam edeyim.
Sana bir sürü para
vereceğim.
Alo?
Alo?
Konuşmanın ortasında
suratıma mı kapattı bu orospu çocuğu?
Deli misin?
Böylesi düşüncesizce
nasıl davranırsın?
Kesinlikle.
Neden böyle yapıyorum?
Şakayı bırak.
Avukat Hwang'ın
başının etini yemeye devam et.
Ense yapmaktan başka bir
şey bilmiyor hergele.
Fırlat!
Fırlat!
Fırlat!
Bana bak, bu Başkan Jin piçi beni ısırmaya mı niyetli?
Bana karşı bu denli küstahken pisliğini falan temizlememi de
beklemesin!
Hangi cüretle kalkıp da o piç Efendim
Ülke meselelerinden Başkan Jin'e kadar bir ton sıkıntınız olmalı.
Ne o?
Onu yerinden mi etmek
istiyorsun?
Kim Anne, böyle bir şey yapabilir misin?
Yalnız değilim.
Burada bir tek parayı
görüyorlar.
İnsanları
göremiyorlar.
Bu meseleyi bana bırakın ve yüreğiniz ferah bir şekilde
uyuyun.
- Pekâlâ.
- İsim; Peter Kim.
Harvard İşletme
mezunu.
Başkan Jin'in önüne
atacağımız yem bu demek.
Bu fikir nereden
aklınıza nereden geldi?
Başkan Jin gibi bir
adamı yakalamak için onun dengi birine sahip olmalısındır.
Çok korkutucu, çok.
Bu da kim?
- Erkencisin
bakıyorum.
- Evet.
- Beraber geldiğin
kim ?
- Amerika'dan
tanıdığım genç bir arkadaş.
Seul'u ziyarete
geldiğinden birlikte yemek yiyelim dedik.
Bendeniz; Hwang
Myeong Jun.
Bir hukuk firmam var.
İyi.
- Zaman farkı cidden
pestilimi çıkarıyor.
Bana müsaade.
- Tamam.
- Sonra görüşürüz.
- Tamam.
Sonra görüşürüz.
- Bu adam ne ayak
şimdi?
- Oyun oynuyor işte.
Oyun oynuyor diye kabalık
etmesi de gerekir mi?
Parayla oynuyor.
Ünlü bir lobici olur
kendisi.
- Ölçüsü akıllara
ziyan desem?
- Lobici mi?
Evet.
Seul'a hisse
senetlerini şöyle ucundan bir sallamak için geldi.
Koyu saçlı bir yabancı.
Evet, koyu saçlı bir
yabancıdır o.
- İsmi ne peki?
- Peter.
Peter Kim?
Evet.
Sizi çıkaramadım.
Hwang Myeong Jun ben.
Bir hukuk firmam var.
Bir mesele mi vardı?
Ryan'ı tanıyorsunuz,
değil mi?
Babası üniversite
dekanı olan hani.
Ryan'dan kırk yılın
başı haber alıyorum ama bizim Peter öyle mi?
"Adam inanılmaz!
Tek kelimeyle
inanılmaz!
" Ne var ki uzun zamandır görüşmüyoruz.
Ya, öyle mi ?
Öyleyse sizinle
tanışmak güzeldi.
Tanıştığımıza memnun
oldum.
- Peter Kim mi?
- Evet.
Peter Kim.
- Ne?
Patti Kim mi?
Şarkıcı mı?
~Eski bir Koreli
şarkıcı.
~ - Patti Kim değil.
Peter Kim.
- Peter?
Peter Kim mi?
- Adamın sağlam
olduğundan emin misin?
- Aklın durur.
Bayan Shin reddeder
diye korktuğumdan geri çekilmiştim ama çok
daha etkili biri çıkageldi.
Geçmişini araştırdığımda tüylerim diken diken oldu resmen.
Para Aklama Makinesi diye anılan para aklama üstadıymış.
Üniversitedeki astlarından biri sınıf arkadaşım olduğundan kimlik bilgisi, mezuniyet yıllığı, ayakkabı
numarası hepsi kayıtlı.
Bir görüşme ayarlayıp ne kadar ileri gidebiliriz diye
bakmayı plânlıyorum.
Dünyada ne kadar çok
utanmaz sahtekâr olduğunu biliyorsun, değil mi?
- Elbette ki biliyorum.
- Kendini saymıyor
herhâlde.
Şayet gerekseydi
Tanrı bile yalan söylerdi.
- Gözlerine yakından bak.
- Gözlerine mi?
Neden gözlerine?
Akıllı bir hergelenin
ağzı yalan söylese de gözleri söyleyemez.
Ya, öyle mi?
Şu silahına bir
bakayım.
- Başka yok mu?
- Var tabii.
Başkan Jin ile ben
suya düşsek kimi kurtarırdın önce?
Durumunuzu bildirin.
Ana girişte bir durum yok.
Lobide durum sakin.
- Ekipmanı kontrol ettiniz mi?
- Evet.
Kontrol edildi.
Güzel.
Pekâlâ, Hwang Myeong Jun giriş yapıyor.
Pak Jang Gun'u içeri yolluyorum.
Amanın, geciktiğim
için özür dilerim.
Beklemiş olmalısınız.
Kusura bakmayın,
trafik sıkışıktı da.
Geciktiniz.
Dakik olunmamasına acayip
uyuz olurum.
Her halükârda, zaman ayırdığınız
için teşekkür ederim.
Teşekküre ne gerek
var.
İnsanlarla görüşmek
nihayetinde benim işim.
Ancak insanlarla
görüşen biri değilsiniz, değil mi?
Ne demek istiyorsunuz?
Lakabınızın; Para
Aklama Makinesi olduğunu duymuştum.
Maksadınız belli
olduğuna göre doğrudan sadede gelelim.
- Kore'de mi yabancı
ülkelerde mi?
- Kim?
Maksadınız kara para
aklamak değil mi?
Para aklama
makinesini çalıştırmam için ne kadar ve ne durumda olduğunu bilmeliyim.
Sahiden de lafı hiç
dolandırmıyormuşsunuz.
Oldukça acil bir işim
var ama hâlihazırda fonlarla ilgili bir sıkıntı mevcut.
Müşterim de oldukça
huzursuz.
İlk olarak şu para aklama maharetlerinize bir kulak versek
mi?
Oldukça acil bir işim
var.
Fonlarla ilgili bazı
sıkıntılar olduğundan size danışmak istemiştim.
Para aklama makineniz
ne yapabilir peki?
Para aklama makinesi kulağa
nasıl geliyorsa öyledir aslında.
Gayet net.
Yıkanacakları koy,
deterjan ekle, programı seçip çalıştır tamam.
- O kadar basit mi?
- Nasıl karmaşık
olabilir ki?
Kesinlikle.
Boşuna Para Aklama Makinesi
demiyorlarmış size.
Benim müşterim var ya
oldukça ihtiyatlı birisidir.
Şunu birazcık daha
detaylı izah edebilir misiniz?
Orası meslek sırrım.
Şunu bir kez daha
sorayım.
- Ne kadar ve ne
durumda?
- Cidden de üstatmış.
Ayrıcalıklı bir aklama
olduğundan son derece minnettarım.
Hamiline tahviller hâlinde bir milyar.
Mümkün mü?
Hamiline tahviller
hâlinde bir milyar.
Baş döndürmeye
yetecek kadar varmış.
- Zaman?
- En fazla üç hafta.
Azıcık acelemiz var
da.
Yapabilirim.
Acil olduğundan ve
miktar da büyük olduğundan On mu?
- Anlaştık.
- Anlaştık.
İki katı.
İş plânı.
Daha sonra detayları
özel olarak hukuk firmamda konuşabiliriz.
Pek titizmişsiniz.
Manila olduğu kesin
gibi görünüyor.
Onları tutuklasak
daha iyi olmaz mı?
Filipin hükümeti bile
bu işin içindeyken durum oldukça tehlikeli.
Şimdi onları
tutuklarsak kurbanların zararına olur bu.
O adam her şeyi
açıklar mı sence?
Sırf Jin Hyeon Pil'i
yakalamak için yeniden bu işe girişmedik.
Bu bizim son şansımız.
Başına taş falan mı
düştü?
- Zor bir ricam var.
- Ne vakit kolay oldu
ki?
- Bu defa kim?
- Birini hayata
döndürüp onu tutuklamayı plânlıyorum.
- Jin Hyeon Pil mi?
- Evet.
Açıklama yapman için bir
dakika veriyorum sana.
Filipin hükümetinin 3
milyar dolarını mideye indirmek için ortaya
3 milyar dolarını koyması lazım.
2 milyar doları yurt
dışında 1 milyar dolarıysa hâlen bu ülkede.
1 milyar doları nakde
falan mı çevirmemi istiyorsun.
Hayır.
Niyetim onu ikiye
katlamak.
Ancak bu şekilde
plânım işe yarar.
Sözün kısası; bana 3
milyar dolar borç verirseniz kurbanların
zararı tek seferde karşılanacaktır.
3 milyar dolar mı?
Bu benim para aklama
makinem.
Hindistan.
Hong Kong.
Japonya.
Para aklamak için
hâlihazırda üç ülke kullanıyorum.
Avukat Hwang basit
bir güzergâh istediğinden Bir numara:
Singapur paravan şirketinde müşterek bir hesap oluşturmak.
İki numara: 2 milyar
dolarlık tahvili üzerime aktarmak.
Numara 3: Para aklama
makinesinin içinden 2 milyar dolarlık fonu Singapur'a sevk etmek.
Böylece para aklama
tamamlanıyor.
- Bu kadar kolay mı?
- Kolay.
Paranın parça parça aklandığını
mı sanıyordunuz?
Ebadın gerekli zamana
uyması gerekiyor.
Ayrıntılar,
uluslararası hukuka uygunluğu belirlemek için önemlidir.
Doğru.
Ancak anahtarla bunu
yapabilecek tek kişi de benim.
Öyleyse bu yalnızca
basit bir banka işlemi.
~Eko-Manila Projesi~ - Bu iflas edecek sonunda.
Eko-şehir sahte
sonuçta.
Filipin hükümetinin 3
milyar dolarının peşinde değil misiniz?
- Bu herif de kim?
- Sus!
Madem bu işe giriştiniz neden iki katı olmasın?
3 milyar dolarla
yetinecek misiniz?
Birdenbire neden
konuyu değiştirdiniz?
Tek başıma karar verebileceğim
bir şey değil bu.
Zaten size
sormuyordum.
Müşteri?
Projenin boyutunu ikiye
katlamaya var mısınız?
Vay anasını.
Su döksün derken adam
kalkmış ateşe benzin mi döküyor?
- İkiye nasıl
katlayabiliriz bunu?
- Manila haritanız
var, değil mi?
Orada deniz büyüklüğündeki kocaman gölü görüyor musunuz?
Aklınıza ne getiriyor
peki?
Bizim uzmanlık
alanımız.
Kanal açmaktan
bahsediyorsun.
Sonuçta iflas edecek
bu projede yapamayacağınız bir şey var mı ki?
Kanalın çevresine de bir
tema parkı inşa edilemez mi?
Şöyle kesenin ağzını
biraz daha açarak gemilerin geçiş
ücretlerine kadar toptan verilmesi yeterli olur, değil mi?
Bu durumda diğer 3
milyar dolar ne olacak?
Güney Kore'de 3 milyar dolar verebilecek kişi kim olabilir sizce?
Bayan Shin.
Bu herif cidden bir
harika.
Benzersizdir.
Eskiden ona karşı hiçbir
olumlu hissim olmasa da son zamanlarda
kanım kaynar oldu.
- Demek ki aynı
hisleri paylaşıyormuşuz.
Gözden geçirdiniz mi?
Lafların ve
resimlerin ne ehemmiyeti var ki zaten?
Rakamlara bakar
bakmaz tak diye cevap belli oluyor.
Sen ne yapıyorsun
peki, piç kurusu?
Ne desem Ben, Pak Jang Gun denen piçim.
Jin Hyeon Pil denen
piçi yakalamak isteyen iyi bir piçim.
Bu, senin marifetin
mi?
Bu yemek; Kim Jae
Myeong'un eseri.
Bense; tadına
bakılmasında ve sofranın kurulmasında yardımcı oldum.
Yin and yang gibi bir
şeyiz anlayacağınız.
Doğru bir şekilde
yapılmazsa bu miktarın yarısı gidebilir.
Hayatınla bile telafi
edemezsin.
Eh, benim hayatıma
kıyasla sizin gibi bir emeklinin hayatı
daha kıymetli, değil mi?
- Arsız velet.
- Neden tehditmiş
gibi geliyor kulağıma bu?
- İstediğiniz şekilde
yorabilirsiniz.
- Nedir bu?
- Başka ne olabilir?
3 milyar dolar.
Vay be, o kadar kolay
mı?
Hanımefendi!
Öylece mi
veriyorsunuz?
Depozitoya falan
ihtiyacınız yok mu?
Bizlerin de bir iş
ahlakı vardır.
Jin Hyeon Pil, o
hergele, çok fazlasını mideye indirmeye kalktı.
Yasal bir sistem
kurduğuma göre elbet korunmasına da yardım etmeliyim.
Tek kelimeyle
harikasın.
Dünyanın tüm yükünü
sırtlandığına göre.
Yüzün de göze hoş
görünüyor.
Çocukları düşünün çimlerin
üstünde oynayan.
Çöplerin içinde
oynamayan.
Bir kanal yapalım.
Temiz su, bilirsiniz
ya?
Çocuklar için güzel
bir çevre.
O zaman yüzlerinde
büyük bir gülümseme göreceksiniz.
O tek şeyi ümit
ediyorum.
Bay Choe.
İnanılmaz birisiniz.
Hayır, değilim.
Bay Senatör.
Beraber gidelim.
Evet!
Bırakalım da çocuklar temiz bir çevrede, temiz bir suda
yaşasınlar.
Niye çıkaramıyorum şu
şeyi dışarı?
Amanın, taş devrinden
kalma bir telefon dolandırıcılığı.
Evet, yemi yutmaya
hazırım.
Numaranı değiştirmemişsin.
Dinliyor musun?
Korktun mu?
Ölü birinden telefon
almışken nasıl olur da korkmam?
Neredesin?
Cehennemde mi?
Kore'den kaçmayı
başardığıma göre cennette olmalıyım.
- Yüz yüze görüşelim.
- Nedenmiş o?
"Nedenini"
yüz yüze görüştüğümüzde konuşabiliriz.
Bir düşün bakalım.
Bayan Shin'i çoktan ikna ettiğinizi duydum.
Para aklama işi
başladı, değil mi?
Hayır.
Doğrudan müşteriyle
muhatap olmadıkça makine çalışmayacak.
Hadi ama.
Kendisinin Manila'da olduğunu
biliyor olmalısınız.
Beni ilgilendirmez.
Hwang Byeong Uk'a
telefon açıp transferin yüz yüze yapılması
gerektiğini söyleyin.
Yüz yüze mi ?
Alo?
Alo?
Bu hiç iyi olmadı
işte.
Amanın!
Para iyi güzel de bu
koku fena, bu koku.
Şu ikisini al götür
de küçük bir tekne bakın.
Şöyle hızlısından.
Bana bak, buraya gel!
Çabuk, çabuk!
- Henüz bir şey bulamadın mı?
- Tuhaf değil mi?
Merak etmiyor musun?
Telefon!
Peter'ı buraya gönderiver.
Sonuçta ben oraya
gidemem.
Belgeler mükemmel.
Tek yapmamız gereken parayı
transfer etmekken gerekli mi ki bu?
Yüz yüze görüşemezsiniz!
Tehlikeli.
Kes sesini, kes.
Yalnız gönder onu.
Saklambaç mı oynuyor
bunlar?
Git dedi diye gidiyor
musun?
Bayan Shin ve Filipin
hükümeti yetmezmiş gibi başına daha mı iş açıyorsun?
Destek sağlayamam.
Bir sorun çıkarsa
kendi imkânlarınla çözmen gerekecek.
Endişelenmeyin.
O herifi kendi ellerimle
yakalayıp geri getireceğim.
Senin için
endişelendiğimden değil, hergele.
Kendim için
endişelendiğimden.
O da geliyor mu?
Değişkenlerin çokluğu
yetenekli birini gerektirdiğinden o da bizimle gelmeli.
Manila Katedrali öğlen 12:00 Yarın ne olacağını tam olarak
kestiremeyiz.
Olur da bir sorun
çıkarsa yerel Polis Şefi aracılığıyla yardım isteyin.
Yetkiyse Memur Shin Gemma'ya devredilecek.
Eko-Manila hesabı para yerine ulaştığında dondurulacak.
Bir tehlike hâlinde,
Pak Jang Gun derhâl ayrılacaksın.
Unutma sakın.
Hayatım pek kıymetli
olduğundan unutacak değilim.
Endişelenme.
Güzel.
Öyleyse görevi bir
kez daha gözden geçirelim.
Peki.
- Hayırdır?
- Yalnızca dağınık düşünceler.
Bildiğin üzere,
Başkan Jin kurnaz tilkinin tekidir.
Sorun olmayacak mıdır?
Bir şey olursa kafanı
kullan.
Madem geldin,
korkmamalısın.
Manila Katedrali'nin yerini biliyorsun, değil mi?
Gidelim.
Hadi, hadi.
Jang Gun dışarı çıktı.
Takip etsek mi?
Hayır.
Bırakın gitsin.
Bu konsept hiç de
fena değil.
Yüzün daha iyi
görünüyor bakıyorum.
Seni yeniden görmek
de güzel.
Duygusala bağlamadan
önce hemen sadede gelelim.
Bu zamana kadar
ilerlettiğim proje yarın sonuca bağlanacak.
Başkan Jin'in 3
milyar doları ve başka bir 3 milyar dolar daha olacak.
Mideye indiren biz
olabiliriz.
3 milyar dolar mı?
3 milyar dolar mı
diyorsun?
Başka bir 3 milyar
doları nereden ayarttınız?
Başkan Jin'in
karşısına baş ağrıtıcı birisi çıktı.
Sonucunda da ördek
yumurtası oldum çıktım.
~Terk edildim.
~ Erkeklerin hiçbiri kadir kıymet bilmiyor.
İyi de ben de erkek olduğuma
göre ne yapacağız?
Beynini ödünç
alabilir miyim?
Parayı iç etmenin bir
yolunu bulursan sana da pay veririm.
Amanın, işe bak.
Kim Anne'ye nasıl
güvenebilirim?
Mührümü Seul'da
bırakmışken seni kendime nasıl inandırabilirim?
Hesap defteri.
Başkan Jin'in hesap
defterini bana ver.
Hiç olmazsa gerekirse
diye elimin altında olmalı.
Pekâlâ.
Hesap defteri artı
yüzde on.
Başkan Jin'den intikam
alman için yeterli mi?
Elbet bana yüzde on
verirsin.
3 milyar artı 3
milyar dolar eder 6 milyar dolar Dur
bakayım.
600 milyon dolar mı?
Son sefer olarak
düşün bunu.
Bana güvenebilir
misin?
Konuğu şimdi geldi.
Beyaz saçlı ve ipek
gömlekli bir herif.
Buluşma yeri
değiştirildi.
Öğlen 2, Tadami.
Acele edin.
Geç kalmayın.
Peki.
Harekete geçiyoruz.
Bay Kim.
- Bay Kim neredesiniz?
!
- Takım Liderim!
Duyuyor musunuz?
!
Kaçırıldığından emin
misiniz?
Onunla irtibat
kuramıyoruz.
Takım Lideri
tehlikede!
Anladım.
Polis Şefi'nden
yardım talep edin.
Beş dakikada bir
durum raporu verin.
Anlaşıldı.
Hukuk Firması MJ.
Avukat Hwang Myeong
Jun ile görüşmeye gelmiştim de.
- Burada ne işin var?
- Buralardaydım da bir
kahve içsek mi demiştim.
Polis Şefi, benim.
Şu an bir meselemiz var
da.
Yardımınızı rica
ediyoruz.
- Peki, anladım.
- Sıçtık.
Ne yapmalıyız?
Ne yapmamız lazım?
Bir yolunu buldum.
Buluştuğunuzda ânında hesap numarasını gir.
O sırada her iki bilgisayar üzerinden de giriş yapacağım.
- 50 metre
içerisinde, 5 dakika lazım sadece.
Tamam mı?
- Güzel.
- Dün orada mıydı?
- Peki ya hesap
defteri?
- Elimde.
Geldin mi?
Şimdi bu yaptığınız
ne demek oluyor?
İzleyen bir ton göz
olduğundan sessiz bir yere getirttim seni sadece.
Benim kim olduğumu ve
nasıl birisi olduğumu biliyor musun?
Bu kadarını bilmem
şart mı?
Kore'de işlerim gayet
iyiydi ama bir takım pürüzler yüzünden geçici
olarak buraya gelmem gerekti.
Ne kadar iyiydi ki
işleriniz kendinizi burada buluverdiniz?
Dur.
- Ne kadar uzakta?
- Çok değil.
Telefonunu alayım bir.
Bu herif niye burada?
- Deli misin?
!
- Ben de sana
güvenmiyorum.
Hızlan.
Her ne sorunun varsa
gidereceğiz.
Ancak önce şu işi bir
halledelim.
Olmaz.
Bu şekilde iş yapmama
imkân yok.
Dünya üzerinde senden
daha çok parası olan sayısız insan var.
Geri götürün beni.
Amma da
pimpirikliymişsin.
Anladık, anladık.
Sinirlenmişsin belli
ki.
Geç de otur şöyle.
- Kahveni bitirip
kalkmayacak mısın?
- Kim arayıp duruyor?
Birini hayal
kırıklığına uğratıyorsun.
Kaçtım ben.
- Hazır mısın?
- Aç şunu.
Bayan Shin'in
adamları şu an Junggye İstasyonu kavşağında bekliyorlar.
Sangil Binası'nın
yukarı katında bir kilise var.
Kulenin içindeki
duvarı yıktığınızda bir kasa göreceksiniz.
Şifresi oldukça
karmaşıktır.
1-2-3-4-5-6-7.
Başkan Jin'in tahvilleri elimizde.
Gerçekler.
İşlem tamamlandığında yeniden irtibata geçeceğiz.
Para aklama başlıyor.
Bayan Shin'in hesabından
Eko-Manilia hesabına 1 milyar dolar
yatır.
Tamamdır.
Güzel.
Para aklama
tamamlandı.
Ben 2 ekleyeceğim ve
sen de Bayan Shin'den 3 ekleyeceksin.
Değil mi?
- Ne o?
Bana güvenmiyor musun?
- Ortalık dolandırıcı
kaynıyor sonuçta.
Elbette seni kast
etmiyorum.
Neden boş?
Az evvel 2 aldık!
Başkan Jin'in parası hesapta.
Acil bir kararla
hesabı dondurmak ister misiniz?
Kim Jae Myeong'un yerini belirleyin.
- Sen daha gitmedin
mi?
- Avukat Hwang Myeong
Jun.
- Evet?
Kanunlar gereği para
aklama suçu işleme şüphesiyle tutuklusunuz.
Bana bak.
Hangi bürodansın?
Söylemeyip de
düşüncesizlik etme.
Büroma gittiğimde
konuşacağız.
Para toplandı.
Filipin hükümeti
transferlerini yapmadan önce benim kontrolüme geçmesi Bayan Shin'in şartıydı.
- Artık gidebilir
miyim?
- Azıcık daha kal.
Bir aradalar.
Para bir arada ve
insanlar bir arada.
- Efendim?
- Söyle bakalım,
karara vardın mı?
- Ne?
- Kim Anne sormuştu
ya hani.
İkimiz de suya düşsek
önce kimi kurtarırsın diye.
Seç.
Ne oluyor be?
Manyak piçler!
Bana bak, dışarı çık.
Sırf birkaç resim
için tonlarca para harcadım.
Dedektif Kim Jae
Myeong.
Puşt herifler.
Senin yüzünden masum
insanların ölmesini istemiyorsan dikkatlice
düşün.
Ne var ne yoksa bu hesaba
transfer et.
- Genel bir hesap bu.
- Yerlerini buldum!
Şu parayı lüpletmek
için kaç zamandır göbeğimi çatlatıyordum.
Gerçekten sana
minnettarım.
Kanal plânı gerçekten
bir başyapıttı.
Yani neden bunu ben
akıl edemedim ki?
Sahip olduğun zekâyı
neden iki kuruşluk memurluk maaşı için heba ediyorsun?
Peki sen, seninkini
neden sahtekârlık için kullanıyorsun?
Sahtekârlık mı?
Cidden.
Çiklet parasıyla iş
yapan insanların yaptığına elbet sahtekârlık denir.
Miktar 10 milyon
dolara vardığındaysa kanunlar buna mali suç der.
Peki ya milyarlarla
oynadığında buna ne denir sence?
Sizler buna ne
derseniz deyin boyladığınız yer tıpatıp aynıdır.
Amanın.
Yani şimdi
birilerinin hapse gireceğini mi demeye getiriyorsun?
Affedilecekler.
Dünya böyle çünkü.
Süzülmüşsün.
Bıçak yaran iyileşti
mi?
- Gördüğün üzere turp
gibiyim.
- Doğru tarafı
seçmeliydin.
Bu hâlin ne böyle?
Buyurun.
Hepsi kıçıkırık bir hesap defteri için, pes.
Ne o?
Ne var?
Dik dik bakmak bir
şeyi falan mı değiştirecek?
Amanın.
Neyin peşindesin ki
bir o tarafa bir bu tarafa atlıyorsun?
Çift taraflı kaset
misin?
Birbirinize benziyor
olsanız da bir bakıma da farklısınız.
Ne var ki Şu herifin yüzüne bakmayı yeğlerim.
Ne biçim bir saçmalık
bu?
Ben de ne çeşit bir
saçmalık olduğunu bilmiyorum.
Getiriverin şunu.
Sürat teknesi hazır,
değil mi?
Takım Liderim, beni duyuyor musunuz?
Çalıştır.
Birazdan orada olurum.
Takviye birliği saat 4 itibariyle vardı.
Şimdi içeri girebilirler mi?
Beklemede kalın.
Beklemede kalın.
Buralara kadar gelip elinizden
geleni yaptınız ama işler pek iyi
sonuçlanmadı mı ne?
Bahtınıza küsün artık.
Bugünün düşüncesiyle bir
senedir bekliyordum.
Ne?
Bizlerin hiçbir
hazırlık yapmadan buraya geleceğimizi mi sanıyorsun?
Hwang Byeong Uk'a telefon açıp transferin yüz yüze yapılması gerektiğini
söyleyin.
- Zoru oynuyorsun ha?
- Eline birkaç resim
olsun geçmesine izin ver.
- Birazcık zorlu
olmalıyım, değil mi?
- Elbette ki.
Umarım resimde iyi
çıkmışımdır.
Jin Hyeon Pil'in
bilgisayarına sızmam için zaman lazım.
Beş dakika kadar.
Ayarlanabilecek bir
şey.
Ayrıca hesap numarası
ve şifreyi girdi mi tamamdır.
Zaman Makinesi Harekete Geçirildi Bu da ne?
Ne oluyor?
Neyi var bunun?
!
Ne o?
Ne var?
Dik dik bakmak bir
şeyi falan mı değiştirecek?
Kaçmasına izin vermeyin!
Yakalayın onu!
Çabuk olun!
Yakalayın onu!
Hadi!
Takım Liderim, geri dönün!
Çok tehlikeli!
Silah!
Silah!
Gidelim!
Çabuk git!
Gülüyor musun?
Bu kadar komik olan
ne?
Söylesene!
Ne yani ağlayayım mı?
Beni öldürmek için
sabırsızlanıyorsun, değil mi?
Ancak beni öldürürsen
parayı hayatta bulamazsın.
Ateş et.
Vur beni, orospu
çocuğu.
Vur beni!
Lanet olsun!
Manyak piç!
Gazla!
Çarp ona!
Çarp ona!
Çarp!
Silahın!
Silahını ver!
Gidip Jin Hyeon Pil'i
yakala önce.
- Çabuk git.
- Kes sesini.
Hepsi bitti artık.
Dur!
Dur!
Dur!
Dur!
Dur!
Dur!
Lanet olsun Tüm heyecanı kaçırmaya hiç niyetim yok.
Ne halt etmeli?
Nereye koysam ki bunu?
Beni geri götürürsen
dünya alt üst olacak.
Sonuçlarıyla baş
edebilir misin?
Çok büyük bir hata
yapıyorsun şu an.
Bir tek seni
yakalamak için buralara kadar gelmedim.
Üzgünüz.
Aramanız reddedildi.
Lütfen daha sonra
tekrar deneyin.
İyice bir düşün.
O bahsettiğin dünyanın
ne hâle geldiğini.
Jin Hyeon Pil.
Cinayet, kundaklama
ve özel mali dolandırıcılık şüphesiyle tutuklusun.
Oluyor, cidden!
Gerçekten de bir
rüyaya benziyor.
Jin Hyeon Pil tutuklandı.
Takım Lideri de polis memurları da iyiler.
Fakat bayâ zorluk
çekmişe benziyorlar.
- Jin Hyeon Pil
tutuklanmış.
- Aferin!
Hasır serildi.
Bakalım nasıl sona
erecek.
- Jin Hyeon Pil!
- Suçlarınızı kabul
edin!
Özür dileyin!
Jin Hyeon Pil'im ben!
Haksız yere suçlandım.
Piramit pazarlama dolandırıcısı Jin Hyeon Pil tutuklandı.
Nerede ve nasıl tutuklandığı, hükümetin rüşvet kabul edip
etmediği tüm bu haberler şu ana dek engellenmiş
olsa da Jin Hyeon Pil'in yetkililere ödenen
rüşvet hesap defterinin gerçekte var
olup olmadığı halkın merak konusu olmuş durumda.
Cidden de bunu
yapabilir misin?
Seni kapının önüne
koymazlar mı?
Devlet hazinesi
yoluyla olursa kurbanların tazmini en aşağı bir yıl sürer.
Umut işkencesi resmen
bu.
İnsanlarınsa
bekleyecek takati yok.
- Kendin yapmak ister
misin?
- Ellerim titriyor.
Yapamam.
Düğüm işte böyle
çözülür.
Amanın.
Hayatım asla yolunda
gitmedi ve hep darboğazdaydım.
Benim iyi birisi
olduğumu düşünen ilk kişi sendin.
- Fena değildi.
- Şükürler olsun.
Şimdi bana güveniyor
musun?
Hayır.
Beni deli ediyorsun.
Kucaklaşsak mı?
Hayır.
Bana müsaade.
Ortaya çıkar bunu.
Çeviri: emiş &
juliet YÇÇtwitter/esvncn twitter/005Julietİki sahne daha var, video bitene
kadar izleyin.
- Beraber gidelim.
- Burayı seviyorum.
İyi ama cidden de tüm
ödemeler gitti mi?
- Tek bir dolar bile
kalmadı mı?
- Kes sesini.
Hislerimi
incitiyorsun.
Bana bak, dur orada,
dur.
Gözlerime bakıp
cevapla.
Bana inanmıyorsun.
Hâlen beni
tanımıyorsun.
Gidiyorum.
Piç kurusu.
Bana maymunuymuşum gibi
davranıyor hergele herif.
An Gyeong Nam.
Banka hesabı bakiyeniz; sıfır won.
Orospu çocuğu!
Seni piç!
Aşağılık herif!
Hava ne kadar da güzel.
Sahiden de bundan
başka bir yol yok mu?
Birkaç ay geçti bile.
Hesap defteri ortaya
çıktı.
Şebeken ise tamamen
çöktü.
Cumhurbaşkanı seni
kurtaramaz.
Ortalık yatıştıktan
sonra başka herkes dışarı çıkabiliyorken ben neden çıkamıyorum?
Sen sensin de ondan.
Çıkarsan kurbanlar
seni öldürür hapishanede de dayaktan
ölürsün.
Bu senin en iyi
seçeneğin.
Siktir et.
Nerden en iyisiymiş?
Topu topu tüm yediğim Tereddüt etmemeli kararlı olmalısın.
"Acıyor,
acıyor" diye düşünürsen gerçekten acır.
Öz-hipnoz bu,
öz-hipnoz.
Uzmanlık alanın değil
mi bu?
Kes sesini.
Başım ağrımaya
başladı.
Git.
- Gördün mü,
gerçekten acıyor.
- Defol!
Gittikçe durumu
kötüleşiyor gibi.
Daha büyük bir
hastaneye gönderseniz belki de daha iyi olur.
Lanet olsun.
Filipinlere gitmemeliydim.
Lanet olsun.
Tayland, Tayland'a gitmeliydim.
||
Önceki Yazı
« Prev Post
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »
Next Post »