Ölümle Yaşam Arasında (2003) The Life of David Gale
| |
130 dk
Yönetmen:Alan Parker
Senaryo:Charles Randolph
Ülke:ABD, Almanya, İngiltere
Tür:Suç, Dram, Gerilim
Vizyon Tarihi:12 Aralık 2003 (Türkiye)
Dil:İngilizce, İspanyolca
Müzik:Alex Parker, Jake Parker
Web Sitesi:Universal
Oyuncular
Kate Winslet
Cleo King
Constance Jones
Kevin Spacey
Kevin Spacey
Özet
David Gale ölüm cezası karşıtlarının en önemli isimlerinden
biridir ve idam cezasısının kaldırılması için büyük çaba sarf etmektedir.
Kendisi gibi idama karşı çıkan Constance Harraway adındaki
bayan tecavüze uğramış ve vahşice öldürülmüştür ancak bu trajik olayın acı
tarafı ise suç David'in üzerine kalmıştır.
Gazeteci Elizabeth Bloom ile çok özel bir röportaj yapmayı
kabul eden David ona olayı açıkça anlatır. Çok iyi bir haber yakaladığının
farkında olan Bloom onun anlattıklarını dinledikçe olayın başka boyutlarını da
öğrenir.
Bu adamın hayatı onun ellerindedir ve bu masum adamı
kurtarmak için hemen harekete geçer. David Gale'ın idamına çok az zaman
kalmıştır ve çabaları sonuç verip onu kurtarabilecek midir?
Altyazı
ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDA (DAVID GALE'IN HAYATI)
Lanet olsun!
Hey!
Durun lütfen!
Yüksek Mahkeme eski
felsefe profesörü David Gale'in Cuma
günkü infazını durdurmayı reddetti.
Gale, 1994 yılında
Austin Üniversitesi'nden meslektaşı olan
Constance Harraway'e tecavüz ve cinayet suçundan giydiği hükmün yeniden gözden geçirilmesini istemişti.
Dava ulusal medyanın
ilgisini üzerinde toplamıştı.
Bunun nedeni ise Gale
ve Harraway'in kâr amacı gütmeyen bir organizasyon olan DeathWatch eylemcisi olmaları.
Teksas'taki vergi
mükelleflerinin tek bir insanı ölüme göndermek için ne kadar para ödediğini biliyor musunuz?
- Ne istiyoruz?
- Ölüm cezasının
kaldırılmasını!
Sayın Vali, bu
ülkedeki ölüm cezasının etkili bir sistem olmadığını artık kabul etsek olmaz mı?
Gale'in cezasını
durdurmayacaklarmış.
Şu anda televizyonda.
Dinle.
Savunma avukatları,
Gale'in ölüm cezasına karşı girişmiş olduğu eylemlerin Teksas adalet sistemiyle haksız yere
uğraştığı iddiasını tartışmayı
umuyorlardı.
İnfazın durdurulması
reddedilirse Bitsey'nin röportajı yapacağı konusunda anlaşmıştık.
Gale onunla günde iki
saat konuşacak.
Salı, Çarşamba ve
Perşembe.
Cuma olmaz.
Hayır.
Cuma günü infaz
gerçekleşecek.
Avukat sadece Bitsey
dedi.
Gale kaybetti.
Sadece Bitsey demek,
sadece Bitsey demek.
Kuralları ben
koymuyorum Joe.
Ben şişman ve siyah
bir kadınım.
Yapmamız gereken
Bitsey'yi Teksas uçağına bindirmek.
Neden yasal olaylar
karşısında böyle davranıyorsun?
Bekle, oraya
geliyoruz.
"Sadece Bitsey
demek, sadece Bitsey demek.”
ne anlama geliyor?
Seni istediler.
Başka biri olmaz.
- Onlar kim?
- Gale'in avukatları.
Daha doğrusu Gale'in
avukatı.
Austinli iyi bir adam.
Neden beni istiyorlar?
- Yapmak istemiyor musun?
- Ben öyle demedim.
İnfaz edilmek üzere
olan bir adamın neden birden bire beni
istediğini anlayamıyorum.
Belki de çocuk
pornosu ile ilgili çalışman ve hapse girmen hoşlarına gitmiştir.
Belki de resmini
görmüştür ve senin güzel olduğunu düşünmüştür.
- Kaç kez yanına
girebileceğim?
- Üç röportaj.
Daha fazlası için
vakit yok.
Cuma günü adam gitmiş
olacak.
- Hikayemiz tam
olarak ne olacak?
- Tecavüz, cinayet,
ölüm cezası.
Çok akıllı bir adam.
Belki masum bile
olabilir.
Evet.
Tabii.
Onu arayacağımı söyle.
Teşekkürler.
Pekala, problemin ne?
Selam Barbara.
Günaydın Bitsey.
Pekala.
Aklıma takılan şu; masrafları bir kenara bırakırsak üç günlük röportaj için 500 bin dolar sadece
yasa dışı değil aynı zamanda da mide
bulandırıcı.
Piyasa değeri bu.
Adam ilk defa
konuşacak.
Bundan başka, hâlâ bu
olay bizi rahatsız ediyor.
Neden?
Halkın da bildiği
gibi mahkemeye itaatsizlikten yedi gün
hapishanede yattın.
Kaynaklarımı korumak
için.
Eğer bu hikayeden
rahatsız oluyorsan neden onu ulusal ve
uluslararası baskılarda kapak yaptın?
Bizi rahatsız eden
şey tecavüzcü bir katilin hayatının son
üç gününü cinsel sapıkları korumakla ünlenmiş
bir gazeteciye röportaj vererek
geçirmek istemesi.
Ayrıca bu gazetecinin
çok çekici bir kadın olması.
Bu eşitsizlik.
Haydi!
Çirkin bir erkek
olsaydım gidebilir miydim?
Gündemdeki konu bir
erkeğin varlığıyla dağılırdı.
Avukatların şöyle
dediklerini duyar gibiyim: "Bloom News Dergisi'ne karşı".
"Sayın Yargıç,
aldığım işlerin cinsiyetime göre verildiğini
fark ettim.”
Şimdi gitmesine izin
vermelisin.
- Ben öyle demek
istemedim.
- Gitmene izin vermek
zorunda.
Pekala.
Yeter.
Ama yanında her zaman
bir stajyer olacak.
Stajyer mi?
- Şaka yapıyor
olmalısın.
- Aynen öyle dedi.
- Adi herif.
- Patron o.
- Stajyer olmaz.
Ben hep yalnız çalışırım.
- Bu kez değil Bitsey.
Çocuk bakıcılığı
yapamam.
Gale'in DNA'ları her
yerdeydi.
Menisi kadının
içindeydi.
Evinden çıkarken
görülmüş.
Bütün mutfakta ve
torbanın üzerinde parmak izleri varmış.
- Yarım parmak izi.
- Yarım parmak izi
yeterli.
O torbaya ölümcül bir
silaha dönüşmeden önce dokunmuş olabilir.
Sen arkadaşlarının
çöp torbalarına dokunur musun?
Evet.
Evlerdeki plastik
şeyler beni çok duygulandırır.
Özellikle de plastik
kaplar.
Plastik kaplar mı?
Belki de o plastik
torba tezgâhın üzerinde duruyordu.
Bunu o yaptı.
Şimdi de ölecek.
Ayrıca biliyor musun?
Belki de hak ettiği tam
olarak budur.
Ama cinayette
mantıksız bir şeyler var.
Adam bir entelektüel.
Harvard'da sınıf birincisi
olmuş.
Rhodes bursu almış.
Yayınlanmış iki
kitabı var.
Akademik bir dâhi.
Karısına bir bak.
Tam bir Grace Kelly.
Eski zenginlerden.
Babası İspanya
Başkonsolosu.
- Kahretsin!
Yine ışık yandı.
- Boş ver.
Kiralık nasıl olsa.
- Burnuna bir koku
geliyor mu?
- Adam ateşli bir
liberal.
Bir insanın politik
görüşlerinin suç işleme eğilimiyle - hiçbir ilgisi yoktur.
- Yanlış.
Su kaynattıysa koku gelmesi
gerekmez mi?
Seri katillerin yüzde
yetmiş üçü Cumhuriyetçilere oy veriyormuş.
Sigaranı dışarı at da
kokuyu duyabilelim.
Arabayı kokutacaksın.
Dışarı at.
Çevreyi kirletemem.
Bu arabada kesinlikle
bir sorun var.
Çok sinir bozucu.
Huntsville'e ne kadar
kaldı?
"Dinlenme
Bölgesi" Kenara çekeceğim.
"News Dergisi
muhabirleri Bitsey Bloom ve Zack Stemmons
arabalarında bir sorun olunca dinlenme bölgesine girdiler.
Ama sorun olanın
sadece arabaları olmadığını bilmiyorlardı.”
Muhabir olan benim.
Sen bir stajyersin.
Öyle olsun.
Sıcak mı?
Evet.
Her zaman böyle olmaz
mı?
Ne yapayım?
Ofisi ara ve kiralama
şirketinin yol servisinin telefonunu al.
- Çekmiyor.
- Lânet olsun!
Çişimi yapmam gerek.
Zack!
BİRİNCİ GÜN -
Günaydın.
- Selâm.
Bunun için biraz
erken değil mi?
Sigara içilmeyen
bölüm şurada.
Kitaptan bahsediyorum.
"Mantıksal
Tükenme.”
David Gale.
Adam bir dâhi.
- Saat kaç?
- 9.
15.
Bu çevrede 10
hapishane var.
İdam mahkumları Ellis
Ünitesi'nde.
Ama yıl sonuna kadar Terrell
Ünitesi'ne geçirilecekler.
Garsonun erkek
arkadaşı orada çalışıyormuş.
Daha önceki erkek
arkadaşı da Huntsville Ünitesi'nde.
Ondan önceki iki
tanesi ise Walker'da.
En yakışıklı çocuklar
Estelle Ünitesi'ndeymiş.
Söylediği,
"Kalçalarım, Estelle'den birini ayarlayamayacak kadar büyük".
Ellis, kasabanın 15
dakika dışında.
Beş buçuk saatimiz
var.
Asla mönüde yiyeceklerin
resmi olan bir yerde yemek yeme.
Austin'e gidip suç dosyalarını
incelemeliyiz.
Haberimiz için çok iyi
şeyler bulabiliriz.
Bu bizim haberimiz
değil.
Bu bir haber bile
değil, bir röportaj.
Hatırlaman gereken en
önemli şey de bunun benim röportajım olduğu.
Önümüzdeki beş saat boyunca
ne yapacağım?
Etrafı dolaş.
Doğru dürüst bir
restoran bul.
"Âdet gören Mike
Wallace" la ünlenmen ne büyük
haksızlık.
Bizi buraya davet
ettiren o ünüm.
Meslektaşlarımın
hoşuna gitmese de oyunu kurallarıyla oynarım.
- Buna şöyle derler.
- Hırs mı?
Objektif olmak.
- Ne istersiniz?
- Sadece kahve.
Üstüme gelme çok
bilmiş.
Starbucks'dan daha fazla
kilise olduğunda dindar bir bölgede olduğunu
anlarsın.
Ve Starbucks'dan daha
fazla hapishane olduğunda.
Lütfen memura
göstermek için kimliğinizi hazır tutun.
GÜVENLİK Ellis
Ünitesi, Huntsville, Teksas.
Ziyaretçiler İçin
Geçiş İzni Betsy Bloom, Gazeteci, İzin Verildi Sizinle görüşmeye hazır.
Evet benim.
Sizinle durumun
doğrularını ve yanlışlarını tartışacak değilim.
Bizim işimiz eyâlet
hapishanesindeki sistemin yürümesini sağlamak.
Burası Fransa ya da
Almanya değil.
Burası Teksas.
Bu nedenle Teksas yasalarını
uyguluyoruz.
Bir şey değil
hanımefendi.
Hoşça kalın.
Teşekkür ederim
Margie.
Muhabir Bloom ve
Stevens sanırım.
Evet, merhaba.
Stemmons.
Üzgünüm.
Bir daha olmaz.
Ben Duke Grover.
TDCJ, Halkla
İlişkiler'den.
Genellikle isimler konusunda
çok iyidir.
Bugünlerde şunu
sormak hoşuma gidiyor: Size "Bayan" mı yoksa "Hanımefendi"
mi dememi istersiniz?
- Bitsey.
- Öyleyse Bitsey - Margie, misafirlerini çalıyorum.
- Tamam o zaman!
- Hiç hapishanede
bulundunuz mu?
- Evet.
- İdam cezası
bölümünde?
- Hayır.
Yine kimlik lütfen.
Teksas Eyaleti'ndeki
bütün infazlar Huntsville Ünitesi'nde yapılır.
Ama şu an için idam mahkumları
burada tutuluyor.
Burası şu anda infaz
gününü bekleyen 442 suçlunun evi.
Ortalama bekleme süresi
dokuz yıl.
Bazılarının cezası
hafifletilir.
Ama çoğu infaz edilir.
Sizi akşam
yemeğinizden edeceğim.
Ama böyle olması gerekiyor.
- Bay Gale'in New
York'tan gelen misafirleri.
- Çantalarınızı
alabilir miyim?
Burada üç şeye dikkat
ederiz: Güvenlik, güvenlik, güvenlik.
Ziyaret bölümü tamamen
güvenlidir.
Sizden sadece cama dokunmamanızı
istiyoruz.
Windex pahalıya
maloluyor.
Üzerinizde silah yok
değil mi Bitsey?
Pardon.
Hayır.
- Bay Stemmons, sizde
var mı?
- Hayır efendim.
- Cep telefonu?
- Çekmiyor.
Öyleyse burada
bırakmanızın bir sakıncası yok.
Ayrıca yanınızda
büyük miktarda para taşımanız ve açık
ayakkabı giymeniz de yasak.
Bunlar iyi.
Şimdi içeri girmek
ister misiniz?
Buyurun.
- Teşekkürler
hanımefendi.
- Tamam.
- Açık ayakkabı mı?
- Onları çılgına
çeviriyor.
Sizin sıranız Bay
Stemmons.
Buradan geçin.
Güzel.
Ziyaret bölgesinde
hoş olmayan bir durum olduğunda sizden
olduğunuz yerde kalmanızı rica ediyoruz.
Lütfen polis
memurlarımız size bazı direktifler vermeyi
uygun bulurlarsa dediklerini uygulayın.
Söylediğiniz her şey
duyulabilir.
Suç eylemleri
konusunda tartışmaya girmeyin.
Bir hapis molası
vermeyi düşünmüyorsun değil mi Bitsey?
Yağmur durmuş gibi
görünüyor.
Dikkat edin.
Burası kaygan
olabilir.
Burası bizim Japon
bahçemiz.
Havuza para
atmamanızı rica ediyoruz.
Buradan.
Neredeyse geldik.
İşte burası.
Burası bizim ziyaret
bölgemiz.
Onlar sizin Bay
Belyeu.
Benden bu kadar.
Umarım güvenli bir
ziyaret olur.
- Teşekkür ederiz.
- Şimdilik hoşçakalın.
- Bayan Bloom.
- Evet.
Buraya gelin ve rahatınıza
bakın.
Bu halkla ilişkilerci
park yerinizi onayladı mı?
Hediyelik eşya
mağazasının bunu yapacağını söyledi.
Çok zeki biri.
Braxton Belyeu, Bay
Gale'in avukatı.
- Bu, Zack Stemmons.
- Memnun oldum.
İşte burada da günün
adamı.
Merhaba.
- Merhaba.
- Selam.
Otur Gale.
Tutuklular ayakta
duramaz.
Neden şu şeyin sesini
kısmıyorlar?
Avukatım hoparlör sisteminin
sesini biraz kısmanızı rica ediyor.
Gale, otur yerine!
Hain davranma pratiği
yapıyorlar da.
Eminim az zamanınız olduğunu
düşünüyorsunuzdur.
Bildiğiniz gibi üç
kere iki saatlik röportaj yapabileceksiniz.
Bugün, yarın ve
Perşembe günü.
Saat 3:00'te.
Size daha fazla zaman
veremediğimiz için üzgünüz.
Popüler söylentinin
aksine biz savaşmaya daha başlamadık.
Bildiğimiz kadarıyla
bu röportajı yalnız yapacaksınız.
- Dergi bu konuda - Yalnız yapacağım.
Anlaşıldı.
Ayrıca hiçbir şekilde
kayıt aleti kullanmayacaksınız.
- Doğru.
- Harika.
İmzalamanız gereken birkaç
belge var.
Size uygun olan en
kısa zamanda Austin'deki ofisime uğrayın.
Perşembe sabahı
diyelim mi?
Harcamalar ve bu gibi
şeyler için.
İyi.
Öyleyse Perşembe günü
görüşürüz.
İyi şanslar.
Daha sonra uğrarım.
Seninle ziyaretçi
otoparkında ölüme meydan okuyan bir
sigara içmeye ne dersin?
Hoşça kalın.
Evet.
Lütfen bir sandalye
çekin.
- İlginç bir karakter.
- Evet.
Şu anda dışarıyla tek
kontağım o.
Ayrıca iyi bir
arkadaş.
Eski karınız nerede?
Onun ya oğlumun
hakkında soru sormanızı istemiyorum.
Size sunduğum başka
bir şey.
Onlar hakkındaki
sorular anlaşmamızın bir parçası değil.
Sadece "kayıt
dışı" deyin.
O zaman söylediğiniz
şey benimle mezara gider.
Bana bu konuda güvenebilirsiniz.
Bu kayıt aleti
sayılır mı?
- Nasıl başlıyoruz?
- Neden burada
olduğumu anlatarak başlayın.
Bu camın arkasına
bakan hiç kimse bir insan görmez.
Bir suç görürler.
Ben David Gale
değilim.
İnfazına dört gün
kalan bir katil ve tecavüzcüyüm.
Buradasınız çünkü
hayatımın nasıl sona erdiği kadar onu
nasıl yaşadığım ve hangi seçimleri yaptığımla da hatırlanmak istiyorum.
- Neden ben?
- Neden olmasın?
Siz de yakın zaman
önce bir süre parmaklıkların arkasında kaldınız.
Bu doğru.
Çünkü sırları mezara kadar
götürüyorsunuz.
Kaynakları korumak,
bu çocuk pornosu bile olsa, hem dergi - hem de benim politikam.
- Biliyorum.
Bu konuda ün saldınız.
Anlatılması zor bir
hikayem var Bayan Bloom.
Hiç kolay olmayacak.
Nereden başlayacağız?
"GERÇEK!”
Size Austin
Üniversitesi'nde nasıl Felsefe Bölümü Başkanı "İSTEK!" olduğumu anlatmalıyım.
"GÜÇ!”
HAYAT!
ŞEHVET!
FANTEZİ!
Haydi düşünün.
O zamanki
zihinlerinize ulaşmanızı ve bana,
fantezilerinizin neler olduğunu
anlatmanızı istiyorum.
Dünya barışı mı?
Ben de öyle
düşünmüştüm.
Uluslararası bir ünlü
olmayı mı hayal ediyorsunuz?
Pulitzer Ödülü
kazanmayı mı hayal ediyorsunuz?
Ya da Nobel Barış
Ödülü?
MTV Müzik Ödülü?
Görünüşte zeki ve
yakışıklı olan ama gizli gizli soylu
bir tutkuyla yanan ve hemen sizinle yatmak isteyen biriyle tanışmanın hayalini mi kuruyorsunuz?
- Ben iki tane alayım!
- Ne dedin?
- Ben iki tane alayım!
- Kimberley iki tane
alacakmış.
Lacan'ın bakış
açısını anladınız mı?
Fanteziler gerçekdışı
olmak zorundalar.
Çünkü istediğiniz
şeyi elde ettiğiniz anda artık onu
istememeye başlarsınız.
İsteğin devam edebilmesi
için objesinin sürekli olarak eksik
olması gerekir.
İstediğiniz o şey
değildir.
Onun fantezisidir.
İstek çılgınca
fantezileri destekler.
Özür dilerim.
"Sadece
gelecekteki mutluluğumuzun hayalini kurarken gerçekten mutlu oluruz.”
derken Pascal'in
anlatmak istediği de buydu.
Bugün geldi.
Bu nedenle
"Avlanmak, öldürmekten daha zevklidir.”
deriz.
Ya da "Ne dilediğine
dikkat et.”
Ona sahip olacağın
için değil.
Çünkü ona sahip
olduğun zaman artık onu istemeyeceğin için.
Lacan'ın verdiği
ders şu: İstekleriniz doğrultusunda yaşamak sizi asla mutlu etmez.
Gerçek anlamda
insan olmak demek fikirler ve idealler
için yaşamak demektir.
Hayatınızı
istediklerinizin ne kadarını elde
ettiğinizle değil yaşadığınız
samimiyet, şefkat ve özveri anlarıyla ölçmek
demektir.
Çünkü sonunda kendi hayatlarımızı önemli kılmanın tek yolu diğer insanların yaşamlarına değer vermektir.
Pekala.
Sizinle Pazartesi
günü görüşürüz.
Geç kaldığım için
üzgünüm.
Bir şey vardı.
Genellikle vardır
Berlin.
Notlarımın pek iyi
olmadığını biliyorum.
Biraz klişe olacak
ama geçmek için her şeyi yaparım.
Her şeyi mi?
Her şeyi.
Pekala Berlin.
Sana çok iyi bir not
vereceğim.
Eğer dersini çalışırsan.
TA, Belediye
Başkanı'nın yaptığı bütün konuşmaların kaydını çıkarmış.
Şunu dinle.
"Gazeteci: Sayın
Vali, bir hafta içinde üç infazın fazla
olduğunu düşünmüyor musunuz?”
Vali: "Onları
getirin, bağlayın ve başlayalım diyorum.”
Valimizin içindeki
yaramaz çocukla bağlantı halinde olması ne güzel.
Bir daha söyler misin?
Neden bu tartışma
programına sen çıkmıyorsun?
Senin popon
benimkinden daha güzel.
- Farkında değilim.
- Biliyorum.
Öyle demek istemedim.
Bazı yerleri
işaretledim.
Bilgece konuşmaların arkasına
sığınacaktır.
"Ölüm cezası
Tanrı'nın yasasıdır.”
"Dişe diş.”
gibi.
Sen gerçek olanlar
hakkında konuş ve egona dikkat et.
Şunları söyleme: "Otoriteden
nefret ediyorum.
Çünkü oradaki herkes
büyük şapkalar takıyor.”
"Yönetimde
olanların hiçbiri New Yorker okumuyor.”
Başka bir şey var mı?
Bu gece Amnesty'den yeni
istatistikleri alacağım.
Onları Greer'deki
partiye getir.
Not vermem gereken kâğıtlar
var.
- Ya yarın akşamdan
kalma olursan?
- Ben kaçıyorum.
Saat 10:00'da.
- Ayık ve zinde
olmalısın!
- Zinde!
Selam Jamie.
Takvimini işaretledin
mi?
Elbette işaretledim.
Annemin eve gelmesine
bir, iki, üç, dört gün kaldı.
Sadece dört gün mü?
Bu harika bir haber.
Sana bir şey
sorabilir miyim?
Bu gerçekten çok
önemli.
Elbette sorabilirsin.
Kahvaltıda krep
yiyebilir miyiz?
Reçel ve çilekle.
- Bakarız.
- Çikolata topları da
olsun.
Onlar çikolata
parçaları.
- Bir de krema.
- Krema mı?
Küçük bir çocuk için ne
çok şey istiyorsun.
Neden şimdi
uyumuyorsun?
- Cloud Dog'u da öp.
- İyi geceler Cloud
Dog.
Tamam işte.
Uyu şimdi.
İyi geceler.
- Balıklara yem
vermeyi unutma.
- Ne?
- Balıklara yem
vermeyi unutma.
- Tamam.
Gece yarısından önce
dönerim.
Beni araman gerekirse
işte numaram.
Eğer istersen
buzdolabında tavuk var.
Belki daha sonra
kendime bir şeyler hazırlarım.
- Güle güle.
- Hoşçakal.
Baba, balıklara yem
verdin mi?
Verdim.
Uyu artık.
O, NFL'nin Emmanuel
Kant'ı.
Tutarlı, doğru ve
etkili biri.
Sıkıcılığını
unutmayalım.
- Çok sıkıcı.
- Sıkıcı bir şey
arıyorsan William Bennett'in
"Erdemler Kitabı" nı oku.
Hâlâ uyku sersemiyim.
Biri beni uyandırsın.
- John nasılsın?
- Daha iyi olan yarın
nerede?
Karım mı?
İspanya'da.
Yine mi?
Üzgünüm.
John, Alma'yı gördün
mü?
Seni arıyordu.
Karımın beni
aldattığı herkesin bildiği bir sır.
Hermeneutical bias.
Eğlenceli olan tek
gerçek birinin saklamaya çalıştığı gerçektir.
Bu yıl Barselona'ya dört
kere gitti.
Bir şey saklamaya çalıştığını
sanmıyorum.
Babası Başkonsolos.
Evet.
Ama başkonsolosluk
Madrid'de.
Bu arada Berlin
burada.
- Çok sinirli.
- Neden?
Onu okuldan attık.
Mektubu bugün aldı.
Bunu fırsat bilip ofisimde
patladı.
Benim hakkımda mı konuşuyorsunuz?
Aslına bakarsan öyle.
Seni sünnet
ettiklerinde yanlış yeri attıklarını söylediğimi sana söyledi mi?
Evet.
Bundan bahsetti.
- Ona
"schmuck" denir.
- Ne?
Sünnette sonra atılan
deri parçası.
Sanırım adı
"schmuck" dı.
- Ne kadar zekiyiz
değil mi?
- Ben bir içki daha
alacağım.
Bana Black Bush.
Bugün çok adice
davrandın.
Okuldan
gönderildiğini şimdi öğrendim.
Bu bir özür mü?
Hayır.
Daha çok bir gönül
alma.
Ross!
Ross!
Tamam.
Şairler kederle
şarkılar söyler
Ölürken masum gençler
Para içinde yüzenler
Ne de iyi giyinirler.
Gale!
Gale!
Bir zamanlar
Cancun'lu bir lezbiyen vardı Genç bir adamı odasına çıkardı İkisi bütün gece
tartıştı Kim kimi nasıl yapacaktı.
Yeter!
Tükendim!
Başka yok.
Ross!
Ross!
Tamam.
Ben bittim.
Artık bir öğrenci
değilim.
Bunun anlamını bilmek
istediğimi sanmıyorum.
Bir zamanlar Berlin
adında bir kız vardı Zaman zaman severdi biraz yapmayı Şimdi ve tekrar değil Şimdi,
tekrar tekrar Güzel mi?
Evet.
Çok güzel.
Bir sırrım var.
Ama söylemek için
oraya gelmem gerekiyor.
Hayır.
Buraya - Yerinde kal.
- Geliyorum.
Kadın.
Orada kalmalısın.
Peşinde olduğum not
değildi.
Bunun iyi bir fikir olduğunu
sanmıyorum.
Şimdi konuşabilir, analiz
edebilir ve düşünebiliriz.
Ya da dudaklarını vücudumda
gezdirebilirsin.
Beni reddetme.
Lütfen.
- Kopart onu.
- Ne?
Kopart onu.
Hayır.
Arkadan.
Arkadan.
Sert ol.
Daha sert.
Omuzumu ısır.
Geldiğiniz için
teşekkürler millet.
Nereye gideceğiniz beni
ilgilendirmez.
Tamam çocuklar.
Eve gitme zamanı.
İyi geceler.
Bu işe yaramayacaktır.
Yanlış bir tartışma
olur.
Diyelim ki ölüm
cezasına çarptırılmış masum birini bulduk.
Ne değişecek?
Tekrar mahkeme
yapıldıktan sonra Vali televizyona çıkacak ve
"Gördünüz mü?
DeathWatch'daki iyi
insanlar sayesinde sistem doğru işliyor," diyecek.
Masum bir insanın
infaz edildiğine dair kesin bir kanıtımız olsa
İllinois'de olduğu gibi resmi geciktirme isteyebilirdik.
- Sen iyi misin?
- Affedersin.
Evet.
Ama bu olmayacak.
Ölenlerin davası
olmaz ve daha ölmemiş olanlar sayılmaz.
- Anladım.
- Bu nedenle konuşman
mantıklı olsun.
Şunu yapmayı kes!
Neyi?
Aktif dinlemeyi.
Aktif dinleyicilerden
nefret ederim.
Dinliyormuş gibi
yapmakla o kadar meşguldürler ki ne dediğimi duymazlar.
Aynı zamanda hem
dinleyebilir hem de aktif bir dinleyici olabilirim.
- Amnesty
istatistiklerini getirdin mi?
- Evet.
Hayır.
Evde kaldı.
Bende bir kopyası var.
- Bana ne olduğunu
anlatacak mısın?
- Hiçbir şey.
Her şey.
Dün gece son derece aptalca
bir şey oldu.
Umarım prezervatif kullanmışsındır.
Tanrım.
David.
Öğrencilerinden biri
miydi?
Berlin'di.
Harika.
Bu harika.
Neler
söyleyeceklerini tahmin edebiliyorum: "Gale onu vicdanı rahat bir şekilde düzebilsin
diye kızı okuldan uzaklaştırdılar.
Güç farkı eşittir
zorlama.”
Bu harika.
Çok zayıfsın.
Sen benim karım değilsin
Constance.
Tanrı'ya şükür.
Zaten meraklı olduğum
bir pozisyon değil.
Canın cehenneme!
- Öyle demek
istemedim.
İyi misin?
- Evet.
- Gerçekten mi?
- Evet.
Gidelim!
Amerika'da yılda 17
bin cinayet işleniyor.
Ölüm cezasını
kaldıran on eyaletteki cinayet oranı ulusal
ortalamanın altında.
Eğer dinsel konulara
girerse ona Amerika'daki hemen hemen
bütün mezheplerin ölüm cezasına karşı olduklarını söylersin.
- Dinliyor musun?
- Evet.
Pekala.
10 saniye.
Onları yayına al Mac.
Beş, dört "Batter's Box" tan yeniden merhaba.
Vali Hardin'le
yaptığımız dört bölümlük özel programa devam ediyoruz.
Onunla ölüm cezaları
hakkında tartışacak olan kişi DeathWatch'ın
bölge yöneticilerinden Profesör David Gale.
Söz sizde Bay Vali.
Her zaman aynı şeyi söylüyorum
ve söylemeye de devam edeceğim.
Öldürmekten nefret
ediyorum ve yönetimim bunu durdurmak için öldürmeyi göze alıyor.
Buna ne diyorsunuz?
İdam cezası katiller
için caydırıcı bir nitelik taşımıyor.
Bunu biliyorsunuz.
Bu konuda yapılan
bütün araştırmalar ki 200'den fazla
oldu ve onları siz de okudunuz aynı
sonuca vardı.
Belki de İncil'i
okumalısınız.
Deuteronomy: 19:21.
"Göze göz,
dişe diş.”
Peki Gandi bu konuda
ne demiş?
"Eski göze
göz yasası hepimizi kör eder.”
Üzgünüm ama bu saçma bir
liberal düşünce.
- Buna inanıyor
musunuz?
- Elbette.
İlginç.
Çünkü ilk
kampanyanızda bunu siz söylemiştiniz.
Sizi köşeye
sıkıştırdı.
Buna ne diyeceksiniz?
Evet öyle.
"30
yaşındayken bir liberalseniz kalpsiz birisiniz demektir.
Eğer 40 yaşında hala
liberalseniz beyinsiz birisiniz demektir.”
- Winston Churchill.
- Etkileyici.
Söylediğiniz şeye şu
alıntıyla karşılık vereceğim: "Sağlıklı bir toplum kendini
kötülüklerden arındırmak için durmadan çalışmalıdır.”
Evet.
Buna katılıyorum.
- Bunu da mı ben
söylemişim?
- Hayır.
Hitler söylemiş.
Sayın Vali, bu
ülkedeki ölüm cezasının işe yaramadığını
neden herkes kabul etmiyor?
İnsanları yalancı
şahitlere, değersiz bilgilere ve gammazlamalara
dayanarak ölüme mahkum ediyoruz.
Teksas'ın, Çin
dahil bütün dünyadaki nüfus başına düşen en yüksek hapis cezası oranına sahip olduğunu biliyor muydunuz?
İnfaz ettiğiniz 43
kişi bir dönem barodan ihraç edilmiş ve
devlete itaatsizlik suçu işlemiş avukatlar tarafından temsil edildiler.
Şu anda idam edilmeyi
bekleyen iki kişinin avukatları mahkeme
sırasında uyuyakaldılar.
Ben avukat değilim.
Teksas Ceza Mahkemesi
bunun mahkemenin yeniden yapılması için
bir neden olmadığına karar verdi.
Bu hatalı ve
mantıksız bir sistem.
Hatalı bir sistem
masum insanları öldürür!
Pekala.
Yanıtlamasına izin
verin.
Tamam.
Sizin oyununuzu
oynayalım.
Birinin adını verin.
Ben iktidardayken
idam edilen bir masum insanın adını söyleyin.
100 civarındaki idam
olayında.
Artık sayamıyorsanız
söyleyeyim: 131.
- Bırakın bitirsin.
- Her neyse.
Bana bir isim verin.
Onu yazacağım.
Masum olduğunu kanıtlayacağınız
bir isim.
Hemen resmi geciktirme
isteyeceğim.
Bay Gale?
Sonuç ortada.
Zamanımız daralıyor.
Konuklarım Vali
Hardin ve DeathWatch'dan Profesör
Gale'e teşekkür ederim.
Yazılar geçsin.
Umarım yarın da benimle
birlikte olursunuz.
Aynen şunları
söylemiştin: "Egom çalışmalarımın önüne geçerse bana söyle.”
- İşte söylüyorum.
- Bak bunu isteyerek
yapmadım.
Bir tartışma
programında olma düşüncesine sadece iki saniye itiraz edebiliyorsun.
- Bu ne anlama
geliyor?
- Sen otoriteleri
suçlamaya halka David Gale'in iktidarda
olanlardan daha zeki olduğunu
kanıtlamaya o kadar heveslisin ki olan DeathWatch'a oluyor.
İzleyicilerin olmadan
çalışmayı dene.
Bağış toplamaya çalış.
Bir tek tanıtım
zarfını bile kapattın mı?
- Bay Gale?
- Vali şu tarafa
gitti.
Ramirez.
Austin Polisi'nden.
Bu da memur Hasermann.
Valiyle tartışma
programı yapmak suç mu oldu artık?
Hayır efendim.
Ama tecavüz bir suç.
TECAVÜZ!
KAN!
MORLUK!
İNKAR!
CİNAYET!
CEZA!
İNTİKAM!
Berlin'de ısırık
izleri ve morluklar vardı.
Gale, zaman doldu!
Elbiseleri
yırtılmıştı.
Tırnaklarının
arasında deri parçalarım vardı.
Tecavüzden başka bir
şeye benzemiyordu.
Sonra şikayetçi
olmaktan vazgeçti ve şehri terk etti.
Böylece sanki ben
suçluymuşum, o ise mahkemeye çıkamayacak
kadar alt üst olmuş izlenimi oluştu.
Karım benim nerede
olduğumu, neden onu karşılamaya gitmediğimi düşünürken havaalanında bunları okuyordu.
Kefaletle serbest
bırakılmam iki haftayı buldu.
Ya Berlin?
Bunu neden yaptığını düşünüyorsunuz?
Otoriteye
parmağını sallamak için.
İktidarda olanlara
ne kadar zeki olduğunu göstermek için.
Öğrencinin öcü.
Gerçekten bilmiyorum.
- Onu nerede
bulabileceğimi biliyor musunuz?
- Hayır.
İlk yıl San
Francisco'dan bir kartpostal gönderdi.
Üzerinde "Her
şeyi yapabilecek olan öğrenciden.”
yazıyordu.
Başka bir şey söyledi
mi?
"Tahmin
edebileceğinden çok daha fazla üzgünüm.”
- Yürü Gale.
- Zamanım azalıyor.
Karısının iki hafta
boyunca onu hapishanede bıraktığına inanabiliyor musun?
Onu kim suçlayabilir
ki?
Üniversitedeki şu
Berlin denen kızın adresini bul.
Hala gerçeği
söylediğine inanmıyor musun?
- Berlin'le ilgili mi?
- Bütün hepsiyle
ilgili.
Kim bilir?
Zaten doğru diye bir
şey yoktur.
Sadece bakış açıları
vardır.
Gerçek yok derken,
gerçeğin olmaması bir gerçektir diyorsun.
Bu mantıklı bir
çelişki.
Felsefe madalyası almaya
mı çalışıyorsun?
Konu tecavüz
olduğunda suçlama suçlu sayılmaya yetiyor.
İnsanın üzerine
yapışıyor.
- Bu iştah açıcı bir
metafor.
- Teknik olarak bir
benzetme.
Bence doğruyu
söylüyor.
Buna hapishane
lobisinde otururken mi karar verdin?
Bu sadece benim bakış
açım.
Üç ayrı mahkeme onu
suçlu buldu.
Bu benim için
yeterince bakış açısı sağlıyor.
İKİNCİ GÜN 330 Kaçtı?
Yedi.
3303.
3305.
3307.
Şurada.
Tanrım, tabelaya bak.
DAVİD GALE'İN ÖLÜM
EVİ VE MÜZESİ
Selam.
Ben Bitsey Bloom.
Bu da Zack Stemmons.
Gezmek mi
istiyorsunuz?
Adam başı 20 dolarlık
zorunlu bağış var.
Buna 5 fotoğraftan oluşan
bir dosya da dahil.
- Tamam.
- Önce parayı
almalıyım.
Tabii.
Ben veririm.
Defteri imzalayın.
Gerçek adınız olmasa
da olur.
Olayla ilgili
araştırma yapmak üzere geldiğinize dair.
Kâr amaçlı olmayan
durumlarda devlet bunu istiyor.
Fotoğraf dosyasından
alın.
Eğer bir tanesini
paylaşırsanız çok iyi olur.
Baskıyı yapan pislik herifler
az bastılar.
Buradaki benim.
Erkek arkadaşım çekti.
Video kasetimiz de
var.
50 dolar.
Çünkü göğüslerim
görünüyor.
Göğüslerimin
görünmediği versiyonu 35 dolar.
- Çok gelen oluyor mu?
- Artık pek fazla
değil.
Gale'in infazı
yaklaştığından dolayı yoğun bir hafta olur diye düşünmüştük.
Burada yaşamaktan rahatsız
olmuyor musun?
Ailemle yaşamaktan
iyidir.
Buradan başlıyor.
Bazen kadın onun
buraya davetsiz gelmesine izin verirmiş.
Her zaman sarhoş
gezermiş.
Sergi bir.
Deli gibi viski
içermiş.
Geri kalanı mutfakta.
İşte 2 numara.
Kamera sehpası
buradaymış.
Genellikle gelenlere
gösterdiğimizi erkek arkadaşım ödünç aldı.
Fotoğraf makinesi,
fotoğraf ya da video kaset bulamadılar.
Gale onları saklamış
olmalı.
Bu seri katiller
sonradan bakmak için fotoğraf çekerler.
O seri katil değil.
Her neyse.
Tam şurada, tamamen çıplak
bir haldeymiş.
Sayaç okumaya gelen adam
onu kapıdan görmüş.
Gale onun ellerini
kelepçelemiş ve ağzını bantlamış.
Sonra da nefes
alamasın diye başına bir torba geçirmiş.
İz bırakmamak için eldiven
kullanmış.
Eldivenlerin üzerinde
bantın yapışkan malzemesinden buldular.
Ziyaretçilerden
sergiye dokunmamalarını rica ediyoruz.
En iğrenç bölüm ise
kelepçelerin anahtarını buldukları yer.
Evet.
Biliyoruz.
Bekle.
Ne?
Neredeymiş?
Midesindeymiş dostum.
Gale kafasına torba
geçirmeden önce ona yutturmuş.
Bu en çarpıcı
bölümüydü.
Sorunuz var mı?
Hâlâ sigaranın
kokusunu alabiliyorum.
O barbekünün kokusu!
Düşünebiliyor musun?
Anahtar midesindeymiş.
Hava çok soğuk!
- Zack?
- Ne var?
Şu dinlenme
bölgesindeki kovboy değil mi?
Aynı kamyonet.
Garip bir tesadüf mü?
Tesadüfler her zaman
gariptir.
O yüzden
tesadüftürler.
Kayıt dışı.
Tamam.
Kayıt dışı.
Constance,
"Securitate Metodu" olarak bilinen yöntemle öldürüldü.
Elleri
kelepçelendikten sonra kurbana anahtar yutturuluyor.
Ağzı bantlanıp,
kafasına bir torba geçiriliyor ve boğulmaya
terk ediliyor.
Securitate'ler,
itiraf etmediklerinde ya da bilgi vermediklerinde bunu Romalılara yaparlarmış.
Bazen ikinci bir
şans vermek için torbayı yırtarlarmış.
Aksi takdirde özgürlüğünü sağlayacak anahtarın içinde
olduğunu bilerek ölüyorsun.
Ucuz ama etkili
bir yöntem.
Sorun şu ki bir keresinde bundan yazdığım bir yazıda
bahsetmiştim.
Mahkeme bunu
bilmiyor.
- Biri suçu sizin
üzerinize mi atmaya çalışıyor?
- Bundan daha fazlası
var.
Bir kamera sehpası
var.
Doğru.
Cesede dönük.
- Tekrar kayıtta
mıyız?
- Evet.
Sehpanın üzerinde parmak
izi yoktu.
Bu demek oluyor ki biri
onu getirdi, kurdu sildi ve bıraktı.
Neden?
Sanki dışarıda bir
yerlerde o öğleden sonra neler olduğunun
kaydı olduğunu bilmemi istiyorlar.
Sanki özgürlüğümün anahtarının
dışarıda bir yerlerde olduğunu bilerek
ölmemi istiyorlar.
Belki de
paranoyaklaşıyorsunuzdur.
Ben bu eyaletin önde
gelen ölüm cezası karşıtı eylemcilerinden biriydim.
Şimdiyse ölüm
cezasına çarptırıldım!
Bu size biraz garip
gelmiyor mu?
Onların kim
olduklarına dair bir fikriniz var mı?
Hayır.
Ama bunu araştıran
biri var.
Masumiyetimi
kanıtlaması için güvendiğim biri.
Belyeu bir dedektif
mi tuttu?
Bir gazeteci.
Bana yardım etmesi
gerekiyor.
- Masum olduğumu
biliyorsun.
- Hayır.
Hayır bilmiyorum.
CİNAYET!
KABUL!
ACI!
KIZGINLIK!
DÜŞMAN!
HİÇBİR ŞEY!
ÖFKE!
Beni kürk gibi giy
baba!
Tamam.
Senin kahramanın kim?
- Git Cloud Dog'u
getir.
- Hey Cloud Dog!
Uçaktan inince beni
ara.
Deneme ayrılığını
başarıyla geçen bir çift olmuş mudur?
Sorunları halletmeye
çalışma fikrine ters değil mi bu?
Yapma.
Bin tatlım.
- Sonra görüşürüz,
Tuzlu Su Timsahı!
- Hoşça kal Tatlı Su
Timsahı!
- Kendine iyi bak
sarımsak!
- Tamam salam!
Kay.
- Dinle.
- Sana bir e posta
gönderdim.
- E posta mı?
- Oku onu.
Gel haydi tatlım.
Gönderen: Sharon Gale
Oku onu.
Boşanmak istiyorum.
Herkesin iyiliği için.
Hapis olayları
Evi satıyorum.
En azından şişeyi
saklayabilirdin.
Evet?
Resmi olarak
izinlisin.
Resmi olmayan şey ise
gitmeni istiyorlar.
Dörde iki.
Ross ne dedi?
Söylememem gerekiyor.
Sana karşı.
Ya sen?
Senin için ve politik görüşüme karşı.
Havuz Kuralları: Dikkat!
Cankurtaran Yoktur.
Lütfen.
Madam, dinleyin.
Adım David Gale.
Evet.
Daha önce de
aramıştım.
Lütfen.
Ne?
Hayır, boş verin.
Sharon Gale'i
telefona çağırabilir misiniz?
Evet Bayan Gale!
Alo?
Bu fikir üzerindeki görüşlerinizi
duymak istedim.
Bakın Profesör Gale
Burada oturup diğerlerinin yaptığı gibi size bölümün yaptığı
kısıntılardan daha fazla yayınlanmış
eseriniz olması gerektiğinden bahsedebilirdim.
Her neyse.
Hepsi saçmalık.
Siciliniz mükemmel.
Orijinal bir sessiniz.
Bugünün değerleri
korku tarafından belirlenen kapitalist
sisteminde değeriniz altınla ölçülür.
Sorun alkol
probleminiz bile değil.
Üniversitemizde,
desteği Prozac olmayan bir fakülte üyesinin bulunması iyi olurdu.
Ama dürüst olmak
gerekirse eğer sizi işe alırsam idare
heyeti üyelerinin ve dedikoduyu seven öğrencilerin
gözünde bir tecavüzcüyü işe almış
olacağım.
Dava düştü.
İnsanlar iyi bir
avukatınız olduğunu söyleyeceklerdir.
Ben masumum.
Anlamıyorsunuz değil
mi?
Bu politik anlamda
yanlış olur.
Kulübe hoş geldiniz.
Socrates ölüme mahkum
edildi.
İddiaya girerim
bunu bilmiyordunuz.
Ölüm cezasına
çarptırılmıştı.
Ama Atina yasaları
mahkumun kendi alternatif cezasını teklif
etmesine olanak sağlıyordu.
Bu harika bir
fikir değil mi?
Onlara ihtiyacınız
olduğunda nerede bu Atinalılar?
Her neyse, sonra
Socrates Bu arada onun çok çirkin olduğunu
söylemiş miydim?
Socrates'in çirkin
olduğunu söylemiş miydim?
Socrates çirkindi,
Platon şişkoydu ve Aristotales kadın elbiseleri giyerdi.
Her neyse, sonra
Socrates şu fikri ortaya atıyor.
Diyor ki; "Ölmek
yerine para cezası versem?”
Para cezası
vermeyi teklif ediyor.
Yaşamak için tek
yapması gereken ceza olacak kadar yüksek
bir miktar teklif etmesi olacaktı.
Bilin bakalım ne
kadar teklif etti?
30 $!
Bu size mantıklı
geliyor mu?
30 $.
Bu 30 mina ediyordu.
O günkü para birimi
mina idi.
Yani minae.
Minae çoğulu.
30 $!
30 gümüş para.
Yargıçlar o kadar
sinirlenmişler ki çoğu, önce suçlu olduğu yönünde oy kullanmak yerine direkt ölmesi yönünde oy
kullanmışlar.
Bu hiç mantıklı
gelmiyor.
30 gümüş para.
Tıpkı Yahuda gibi.
İsa'yı öpen kişi.
O da kadın
elbiseleri giyerdi.
Alkol rehabilitasyon
programını başarıyla bitirmediğin sürece
onu ziyaret etmeyi unut.
Bir Noel kartı
alırsan kendini şanslı say.
Velayet kararı da
çıkarabilir.
Bu ne demek oluyor?
Eğer karın, bir
İspanyol mahkemesini çocuk için
tehlikeli olduğuna dair ikna ederse onu bir daha göremezsin.
Onun eve gelmesi
gerek.
Geri gelmeli.
Pete, içkilerimizi
tazeler misin?
Ben istemem.
Öyleyse gidip onu getirmemiz
gerekecek.
Avrupa, Meksika değil
David.
Orada gerçek sınırlar
var.
İçeri girebilirsin.
Ama yanında 6 yaşında
bir çocukla dışarı çıkmak çok farklı
bir şey.
Jamie'yi yeniden görmek
istiyor musun?
- Öyleyse hayatına
çeki düzen ver.
- Ben iyiyim.
Pronto.
Kim başlamak istiyor?
Selam, adım David.
Ben bir alkoliğim.
Selam David.
Pekala Bay Gale Radio Shed yöneticisi olarak başarılı
olmanızı sağlayacağını düşündüğünüz üç özelliğinizi söyleyin bana.
Üç.
Tamam.
Özür dilerim.
Özür dilerim.
Hoş geldin.
Teşekkürler.
- İyi görünüyorsun.
- İyi hissediyorum.
Görmen gereken bir
şey var.
Betty Sue Johnson'a yeni
bir tarih verdiler.
İnfaz tarihi sekizi
oldu.
Bu akşam
Washington'la görüşeceğim.
Eğer Milli İdare
Başkanı acil fon sözü verirse Kadının
cezası hafifletiliyor ve sen sistemin yürüdüğünü kanıtlamış oluyorsun.
Ama bir hayat
kurtaracağım.
Bu morluk nasıl oldu?
Ev işi yaparken.
Yoksa kovboyun sana sert
mi davranıyor?
İşte burada.
Dusty, seni hiç
buraya davet edip de çalıştırmadığı oldu mu?
Tamam.
Bana onun hikayesini
anlat.
17 yaşında hüküm
giymiş.
Gerçekten onun
arkasında olmak istiyorum.
Çok açık sözlü biri.
Kimi öldürmüş?
Ölüm cezasına bile
cesaretle gider.
Constance, kimi
öldürmüş?
Bir polisi.
Sen delisin.
Sadece şöyle böyle
değil tamamen aklını kaçırmış birisin!
On yedi.
Resmi olarak bir bira
içmesine bile dört yıl var.
Ama bir polis
öldürmüş Constance.
- Yardım edebilecek
misin?
- Elbette.
Sen yanıyorsun.
Selam Bay Gale.
Nasılsın?
Seni görmek güzel.
Kafein takviyesi
servisi.
- Nasılsın David?
- Nasılsınız çocuklar?
Merhaba.
Hizmet diye buna
denir.
Teşekkürler.
Memnuniyetle.
Soldaki latté senin
için John.
- Mocha.
- Teşekkürler.
- Washington'la
görüşüyor.
- Sinclair, yeni
Milli İdare Başkanı.
Eminim biraz zaman
kazanabiliriz.
Kablolu yayın
olabilir.
İyi olur.
Dinle, kapatmam
gerekiyor.
Basında çıkacak ilk
yazının genç kadınlar üzerine olması konusunda sana katılıyorum.
Washington'ın danışma
yetkisine bakmasını sağlayacağım.
Buna rağmen eminim ki
temyizde kız bunu deneyecektir.
- Hangi kaynaklardan - David gidecek.
Neredeyse unutuyordum.
Gale oralarda yok
değil mi?
- Hayır.
- Güzel.
Öyle olmaya devam
etsin.
DeathWatch ile
ilişkisi bitti.
İsteyeceğimiz son şey
bu tecavüz olayının bize zarar vermesi.
Böyleleri uzun süre
şişeden uzak duramazlar.
Ciddiyim Constance.
Oraya gelmesini
yasakla.
Biliyorum ki siz
ikiniz David!
Sharon, lütfen
telefonu aç.
Sana yalvarıyorum.
O benim de oğlum.
Onunla konuşmak
istiyorum.
Alo?
Jamie sen misin?
Hey küçük geyik.
Seni çok özledim.
Ben baban.
Jamie dur!
Telefonu kapatma!
Kahretsin!
Lanet olsun!
Beni korkuttun.
Koyunumun bir
yemekliğe ihtiyacı var.
Yemlik.
Koyunumun bir yemliğe
ihtiyacı var.
İyi misin?
Şişenin üzerine
düştüm ve yaralandım.
İçeri gel.
Neden Aziz
Judeis'e kaybedilen davaların azizi dendiğini biliyor musun?
Çünkü asıl adı
Yahuda idi.
Yahuda.
İki Yahuda vardı.
Bir aziz olan
Judae ve diğeri Yahuda, kötü olan.
İsa'yı gammazlayan
oydu.
Ortaçağ'da iyi
olan Yahuda'ya dua etmezlerdi.
Çünkü yanlışlıkla
hâttâ kötü Yahuda'nın girebileceğini düşünürlerdi.
Gerçekten ümitsiz bir
durumda olmadıkça ona hiç iş
vermezlerdi.
En sonunda adını
değiştirdiler.
Mektupların uçuyor.
Kahretsin!
Siz doktor musunuz?
Neyi var?
İyileşecek.
- Nereden
biliyorsunuz?
- Sakin olun.
Mektuplarına
bakıyordu ve birden yere düştü.
Ne olduğunu
bilmiyorum.
- Lütfen!
Bir doktor var mı?
- Burada bekleyin.
- Onun yanında
olmalıyım!
- Sakinleşin Profesör!
Yeniden tutuklanmak
mı istiyorsunuz?
Kim olduğumu nereden
biliyorsunuz?
Haberleri izliyorum.
Şimdi gidip bekleyin.
- Nasılsınız?
- İyi.
Constance nasıl?
Uyuyor.
Lösemi
hastalarının durumu stresten çok
etkilenir.
Ne?
Constance'ın
hastalığı düzenli bir hayat gerektirir.
Constance, lösemi hastası
mı?
Bilmiyor muydunuz?
Bir saniye.
Hayır.
Bilmiyordum.
SAMİMİYET!
ACI!
ONUR!
SEVGİ!
ÖZVERİ!
Bazen ne kadar bencil
olabiliyoruz değil mi?
Constance'ın
öleceğini ilk duyduğumda ona çok kızdım.
"Bunu bana nasıl
yaparsın?”
Diye düşündüm.
"Başka insanlara
ihtiyaç duymanın benim için ne kadar zor olduğunu biliyordun.”
Neden size söylemedi?
Çok meşgul olduğunu söyledi.
Sanırım ölüm peşinde olduğundan
dolayı başkalarının ondan
kurtulmalarına yardım etmek istiyordu.
Hayatını buna
adamıştı.
Constance, bu dünyayı
bulduğundan daha iyi bir yer olarak bıraktı.
Küçük ama zor bir
şeydi.
Gidelim.
Ne buldun?
Austin Savcısı'yla
konuştum.
Belyeu bir şakaymış.
Onun için aynen şu
cümleyi kullandı: "Kovboy şapkası var ama sığırı yok.”
- İki kere
itaatsizlik cezası almış.
- Ne?
Para cezası
safhasında iki kez her şeyi berbat etmiş.
Hafifletici sebepleri
iyi kullanamamış.
Ülkenin en iyi
avukatlarından bazıları tarafından
yapılan tekliflere rağmen Gale bütün
dava sürecinde onunla çalışmayı tercih etmiş.
Belyeu'de
başarısızlıklarına devam etmiş.
Demek Belyeu bir şaka
ha?
Bu harika.
- Başka bir şey?
- Berlin hakkında
hiçbir şey yok.
Röportaj parasını bu
gece Houston'dan alacağız.
- Houston mu?
- Merkez ofis öyle
söyledi.
- Su kaynatma lambası
iki kere yandı.
- Gidelim.
1 milyon doların bu
kadar ağır olacağını tahmin etmezdim.
- 500 bin.
- Yine de ağır.
Ama hikayemiz için 1
milyon daha uygun olurdu.
Affedersin senin
hikayen.
- Dur bir saniye.
1 milyon mu?
- Sakin ol Zack.
Sadece para.
İçeri geliyor musun?
Pardon?
İçeri gelmek ister
misin?
Lütfen.
Paralı erkeklerden hoşlandığını
sanıyordum.
Zack?
- Ne?
- Kapı açık.
Belki de hizmetçi
unutmuştur.
Bak.
Birini çağırmalıyız.
Bekle.
- Bu ne?
- Bilmiyorum.
Bu hiç iyi değil.
- Ben banyoya
bakacağım.
- Hayır Bitsey.
Burada bekle.
- Bitsey!
- Ne var?
- Zack, üzerinde
parmak izi olabilirdi.
- Bak.
Resepsiyondaki kadın
seni kimsenin aramadığını söyledi.
Bütün anahtarlar
farklı.
Sadece o ve kocasında
varmış.
- Ona ne söyledin?
- Kıskanç bir erkek
arkadaşın olduğunu.
- Ya video için?
- Sormadı.
Sanırım erkek
arkadaşının neden kıskandığıyla ilgili bir şey olduğunu düşündü.
Polisleri
çağırmayacağına emin misin?
Buraya anahtar olmadan
giren her kimse parmak izi bırakmayacak
kadar zekidir.
Kumanda bende.
İşte.
Kasettekileri görmek istediğinden
emin misin?
Üçe bas.
Umarım bu düşündüğüm şey
değildir.
Aman Tanrım.
- Bu o mu?
- Bu o.
Belyeu yarın sabah
ilk iş ona kaseti götürmemizi söyledi.
Ayrıca polis
çağırmamakla doğru olanı yaptığını söyledi.
Bunu atlatabilecek
misin?
ÜÇÜNCÜ GÜN
Büyük ihtimalle bunu hak etmiştir.
Bu dünyada bir sürü hasta
ruhlu insan var.
Eğer yanlış bir şey
yapar ve suçlu bulunurlarsa Diyelim ki
Gale gerçeği söylüyor ve aşağılık biri
mükemmel bir cinayet hazırlayarak ona
tuzak kurdu.
Kazanmasına saatler
kala neden bir dergi muhabirine kanıt
göndersin ki?
Bu akla yakın değil.
Hayır.
Bu mükemmel.
Teksas'ta yeniden
mahkeme talep etmenin ne kadar zor olduğunu biliyor olmalı.
Bir derginin bunu infazdan
önce yayınlayamayacağını biliyor.
Bir günlük gazeteye
vermemiz gerek.
Bu da olmayacak.
En önemlisi de bugün Gale'e
söyleyeceğimi biliyor.
Yani?
Ya eğer Constance'ın
öldürülmesi Gale'i hedef alan bir olaysa?
Ondan kurtulmanın
yanı sıra, idam karşıtlarını deli durumuna düşürmek içinse?
Elbette katillere
sempati duyacak.
O da onlardan biri.
Tecavüz ve cinayet
suçundan 6 yıl hapiste yatmasını sağladılar.
Şimdi de ölmesine
izin veriyorlar.
Hem de herkesin onu
nefretle anacağını bilerek.
Hayatını, işini,
anılarını mahvettiler ve bunları ona izlettirdiler.
Bu ne büyük bir
nefret.
Öyleyse neden bunu
dışa vuruyorlar?
Eğer kendine
saklarsan nefretin tadı kalmaz.
- Bir refakatçimiz
var.
- Kim?
Kovboy mu?
Saklanma konusunda
çok yeteneksiz.
- Bizim salak
olduğumuzu düşünüyor olmalı.
- Hızlanıyor mu?
- Hayır.
Geriden geliyor.
- Plakasını al.
- Üzgünüm.
- Saptı.
Bu adam ne istiyor?
Boby, lütfen bu video
kasetin bir kopyasını yap ve bitince
Bayan Bloom'a orijinalini getir.
İki kez
izleyemediğiniz için sizi suçlayamam.
- Gece uyuyamazdım.
- Anlıyorum.
Şunu söyleyebilirim
ki ölümden Anneler Günü'nde gelen bir
kilise üyesinden daha fazla korkmam.
Ama bu kaseti
izlerken kendi kendime sürekli olarak;. "Bu
Constance değil.”
demem gerekti.
Ne yazık ki herkes
benimle aynı fikirde olmayabilir.
Bu onun evinde, onun
mutfağında oluyor.
Ama evi şu anda Garip
Tipler Firması tarafından ele geçirilmiş durumda.
Bu kaset 20 dolara herhangi
biri tarafından yapılmış olabilir.
- Bununla erteleme
alabilir miyiz?
- Biz mi?
Bu benim ilk rodeom
değil Bayan Bloom.
Çalışan bir makine
var.
Yarın 6:00'da
gelirseniz bu makine doymuş olacak.
- Hepsi burada Bay
Belyeu.
- Teşekkürler Aaron.
Şimdi yaşadığımız
zorluklara sizin inanılırlığınızın - sorgulanması da eklenebilir.
- Neden?
Mahkumla arkadaşlık
yapıyorsunuz.
- Ne yapıyorum?
- Mahkemenin gözünde Gale'in bu kasette oynatacağı en uygun kadın
sizsiniz.
O ikna edici bir adam.
Siz eyalet dışından
bir kadınsınız.
Bu iyi görünmüyor.
Bay Belyeu, biri o
kaseti odama koydu.
Buna dair hiç
kanıtımız yok.
- Teşekkür ederim
Boby.
- Teşekkürler.
Kendimize acıyıp oturup
Kafka okumayalım.
Belki de anlayışlı bir
yargıç buluruz.
Bir saat içinde
kaseti yargıya teslim edeceğim.
- Gale'i görmeye mi
gidiyorsunuz?
- Evet.
İyi.
Daha sonra sizi
motelden arayıp neler olduğunu anlatırım.
Kabanım.
Kahretsin.
- Ne?
- Onu gördün mü?
- Kimi?
- Kovboyu.
Burada mıydı?
Lobide!
Bak bakalım kamyoneti
ön tarafta mı?
Plakasını al.
Kim olduğunu bul.
Bunu mahvetme.
Çok önemli.
- Hapishaneye nasıl
gideceksin?
- Taksiyle.
Kahretsin!
Dürüst davranmıyorsun.
Belyeu'nun ofisinden
çıkıyorum ve o adamı lobide görüyorum!
Sakinleşsen iyi olur.
Ziyaretçilerin
oturmaları gerekmektedir.
Belki de oturmalısın.
Adı Dusty Wright.
DeathWatch'ın
Constance'dan önceki bölge direktörü.
Kaçığın tekidir.
Ders verici bir
gösterinin karmaşa ve tutuklamalarla bitmesi
gerektiğini düşünen biri.
DeathWatch onu kovdu.
Çünkü bir gösteri sırasında
birine yumruk atmıştı.
Ama Constance onu organizasyonun
içinde tuttu.
Constance'a hayrandı.
Birbirlerine çok
yakındılar.
Benim duruşmamda şahitlik
yaptı.
Sana destek olmak
için mi yoksa ölüm cezasına karşı olduğu için mi?
- Aleyhimde ifade
verdi.
- Aleyhinde mi?
İçki içmemle ilgili şahitlik
yaptı.
Büyük davalarda alkol
hafifletici sebeptir.
Her zaman kendi kendime
bir şekilde daha az ceza almam için böyle
davrandığını söyledim.
Sanırım onu benim öldürdüğüme
inanıyor.
Dusty nefretin
kolayca kör edebileceği biri.
Belki de Constance'la
birlikte olduğun için senden nefret ediyordu.
- Constance'la
birlikte değildim.
- İçinde menin
bulundu.
Biliyorum.
Bak, her şey göründüğünden
daha karışık.
BARBARLIK!
KAYBEDİLMİŞ DAVALAR!
YIKIM!
Hayata saygı her şeydir.
Birini öldürdüğünüz zaman onun ailesinden
çalarsınız.
Sadece sevdikleri birini değil, aynı zamanda
insanlıklarını da.
Kalplerini nefretle katılaştırırsınız.
Tarafsız olabilme kapasitelerini onlardan
almış olursunuz.
Onları kana susamaya mahkum edersiniz.
Bu zalimce ve dehşet verici bir şeydir.
Ama bu nefret asla yapıcı olamaz.
Zarar verilmiştir artık.
İstediğimiz eti aldıktan sonra hala doymak
bilmeyiz.
İnfaz evinden öldürücü enjeksiyonun onlara fazla olduğunu mırıldanarak çıkarız.
Medeni bir toplum eninde sonunda katı gerçekle
yüzleşecektir.
İntikam almak isteyen kişi iki mezar birden
kazar.
Betty Sue'nun
ailesini dışarı çıkarıyorlar.
Teşekkür ederim Dusty.
Şu kaybedenlere bakın!
Köylüler,
fahişeler, uyuşturucu bağımlıları, şizofrenler!
Onlar katil!
Ölmeleri kimin
umurunda?
Çark sürekli
dönmeye devam ediyorsa bu kimin umurunda?
Bugünkü toplantıya katıldın
mı?
Evet ama sanırım daha
az guru tarzında olan bir yer bulmam gerekiyor.
İlacını aldın mı?
Daha iyi misin?
Kübler Ross'un
bahsettiği safhaları biliyor musun?
Ölmek üzere
olanların geçtiği safhaları?
Öfke.
İnkâr.
Uyuşmak.
- Depresyon.
- Depresyon.
Kabul.
- Sen hangisindesin?
- İnkâr.
İnkâr iyidir.
Böyle bir sürecin
olması beni yoruyor.
Ölen birinin
yaptıklarını yapmaya hevesli değilim.
Çim yapraklarına hayranlık
duymak yabancılara her anın tadını çıkarma
konusunda söylevler vermek.
Köprüleri tamir
etmek.
Pişmanlıkları
itiraf etmek.
- Ne yani?
Pişmanlıkların yok mu?
- Hiç yok.
Vay!
Geri alıyorum.
- Bir çocuğum olsun
isterdim.
- Evet.
Ben de.
- Üzgünüm David.
- Hayır.
Sadece daha çok riske
girmiş olmayı isterdim.
Yeterince seks
yapmadım.
- Daha fazla seks
yapmalıydım.
- Gerçekten mi?
Kaç sevgilin oldu?
Üniversite dahil mi?
Üniversite dahil.
Seks aslında o kadar
da önemli bir şey değil.
Çok fazla önemseniyor.
Daha fazla seks
yapmalıydın.
Seks objesi olarak
görülemeyecek kadar çok çalışıyor insan.
Kısa süre sonra da
hiç farkedilmemeye başlıyor.
Ben seni görüyorum.
Şunu beş yapmak ister
misin?
Eli tamamlamak için.
Merhamet seksi mi?
Hayır teşekkürler.
Merhamet ettiğim için
olmayacak.
- İyi misin?
- Evet.
Merak etme.
Çok güzel.
Konuş benimle.
Sesini duyayım.
Buradayım.
Çok mutluyum.
Sarıl bana.
Tanrım, çok
korkuyorum.
- Her şey yolunda.
- Hayır durma.
- İçimde kal
lütfen.
- Tamam.
Seni içimde
hissetmeye ihtiyacım var.
Ben buradayım.
Çok yoruldum.
Korkmaktan
yoruldum artık.
Biliyorum.
Ben yanındayım.
Yardım et bana,
lütfen.
Korkularımdan
kurtulmamı sağla.
Ben yanındayım.
Hiçbir yere
gitmeyeceğim.
- Yardım edebilir
miyim?
- Hayır.
Gidiyorum.
Üzgünüm.
Teşekkürler.
ZALİM!
AHLAK!
MASUM!
NEREDEYSE!
SUÇLU!
MAHKUM!
Dusty yaptı.
Nedeni vardı.
İkinizi de tanıyordu.
O gün o eve geldi.
Eğer bundan emin
olsaydım bugün bu konuşmayı yapıyor
olmazdık.
Sana bunun için
ihtiyacım var.
Seni bunun için
seçtim.
- Şimdi sana her şeyi
söyledim.
- Ama hâlâ bilmiyorum.
- Biraz daha zamana
ihtiyacım var.
- Zamanın olacak.
- Bunu daha önce
yapmalıydın.
- Beni kurtarmak için
burada değilsin.
Oğlumun babasıyla
ilgili anısını kurtarmak için buradasın.
Bütün istediğim bu.
Seni öldürmelerine
izin mi vereceksin?
Bitsey, bütün
hayatımızı ölümü durdurmaya çalışarak geçiriyoruz.
Yemek yiyerek, icat
ederek, severek dua ederek, savaşarak öldürerek.
Ama ölüm hakkında gerçekten
ne biliyoruz ki?
Sadece hiç
kimsenin geri gelmediğini.
Ama hayatta öyle bir
nokta geliyor ki o an zihin bütün arzuları ve tutkuları yeniyor.
Alışkanlıklar hayallerden ağır basıyor.
Ve kayıplar Belki de ölüm bir armağandır.
- Bunu düşün.
- Bitti.
Gidelim Gale.
Tek
söyleyebileceğim, yarın bu saatte ölmüş olacağım.
Zamanını biliyorum.
Ama nedenini
bilmiyorum.
Bulmak için 24
saatin var.
Hoşça kal Bitsey.
- Bayan Bloom?
- Evet.
Kabanınızı getirdim.
Hava soğuyor.
Davetsiz kaseti
getiren arkadaşımızdan bir haber var mı?
Hayır.
Temyizle ilgili bir
haber var mı?
Reddedildi.
Kaset iki saat önce federal
bir yargıca gitti.
Elinizdeki ufak bir
parçaydı.
Kasetçi arkadaşınızı
daha yaramaz şeyler yapmayı planlıyor olabilir.
Şu sıra etrafta fazla
dolaşmasanız iyi olur.
Odanızdan çıkmayın.
- David nasıl?
- Dayanıyor.
Zor bir gece olacak.
Ona, o işi
halledeceğimi söyler misiniz?
- Oğluyla ilgili
olanı demek istiyorum.
- Ona söyleyeceğim.
İnfazda burada olacak
mısınız?
Öyleyse yarın
görüşürüz.
Kendinize iyi bakın.
Dusty Wright ve
Constance yakınlar mıydı?
Evet.
Birbirlerine çok
bağlıydılar.
- Sevgili miydiler?
- Şimdi hassas bir konuyu soruyorsunuz.
Sadece bir
dedikoduydu.
O kadar.
İyi geceler.
DÖRDÜNCÜ GÜN
Uyan!
Havluyu yere sen mi
attın?
Ne?
Bu havlu banyoda
yerde duruyordu.
- Onu sen mi oraya
attın?
- Sanırım.
Burası bir motel.
- Bunu evinde yapıyor
musun?
- Hayır.
Four Seasons
Oteli'nde kalmıyoruz ki.
Buraya gel ve
televizyonu al.
Onu yanımıza alacağız.
Sen neden
bahsediyorsun?
Nereye gidiyoruz?
- Austin'e.
Televizyonu al.
- Tamam.
Bekle.
100 dolar kazanmak
ister misin?
Ne yapacağım?
Olayın olduğu yere
geçiyoruz.
Televizyonu yatağa
koy Zack.
Şimdi, bir saat
boyunca ben ne dersem onu yapmanı
istiyorum.
"Zıpla"
dersem zıplayacaksın.
- Zıplamamı mı
istiyorsun?
- Örnek verdi.
Erkek arkadaşın
sehpayı yerine koymuş.
Artık o benim erkek
arkadaşım değil.
- Video kamera hâlâ
burada mı?
- Evet.
- Güzel.
Getir onu.
- Önce parayı
almalıyım.
Zack, ona parayı ver.
Tezgahın üzerindeki
şeyleri kaldırabilir misin oradan?
- Lambanın
oradakileri.
- Evet.
Teşekkürler.
- Eldivenleri tabak
rafına koy.
- Tabak rafım yok.
Zack, sen yapabilir
misin?
Ters yüz yap.
Bantı yere koy.
Ocağın yanına.
Adın ne?
Nico deyin.
Nico, yüzün tezgaha
dönük olarak yere yatmanı istiyorum.
O kısmını hâyâl
edebiliriz.
- Zack, onu pozisyona
sok.
- Tamam.
Şöyle gel.
- Tamam.
- Şimdi öne.
Orası.
Tamam.
Yan yatsın.
Üst bacağı biraz öne
çıksın.
Öyle.
Şimdi şuna bak.
Ayağını oynatıyor.
Bunu moteldeyken fark
ettim.
Ayağını kasten oynatıyor.
Sonra hareketsiz
kalıyor.
15 saniye kadar
hareketsiz kalıyor.
Sonra debelenmeye
başlıyor.
Bu hiç mantıklı değil.
Eğer bu bir cinayet
olsaydı önce debelenir, sonra hareketsiz
kalırdı.
Ölmüş olurdu.
Belki de katilin
gideceğini umarak rol yapıyordu.
Ya da
- Kıza torba
geçirmeliyiz.
- Fazla ileri gitmiş
oluruz.
Ben yaparım.
Teşekkür ederim Bobby.
Anayasa Mahkemesi
görevlisi başlama emrini verdi.
Anahtarları Zack'e
ver ve sehpanın arkasında dur.
Torbayı çıkarmadan
önce üç dakika beklemenizi istiyorum.
Bundan emin değilim.
Çok tehlikeli.
Tam üç dakika.
Kızın yanında dur.
Gözün saatte olsun.
- 22 saniye.
- Bunu yapmamalı!
Aman Tanrım!
Bu hiç hoş değil.
Artık deneme yok
tamam mı?
Bana ne olduğunu
söyle.
- İyi misin?
- Bunu kendi yaptı.
Bantta ve torbada
parmak izi bırakmamak için eldiven kullandı.
Sonra da eldivenleri tezgahın
üzerine koydu.
Ama ters yüz olmuş
şekilde.
Ev kadını alışkanlığı.
Bir katil olsa onları
fırlatıp atardı.
Tıpkı senin motelde yaptığın
gibi.
Pekala, belki.
Peki bunları neden
taktı?
Onlara ihtiyacı vardı.
İçgüdüsel olarak
torbayı çıkartacağını biliyordu.
Anahtarlarını da
yuttu.
Böylece onlara
ulaşamayacaktı.
Hiçbir kurtuluş yolu olmamasını
sağladı.
Neden kendini asmadı
ya da ilaç içmedi?
Neden elbiselerini
çıkardı.
- Neden bunu bir
cinayet gibi gösterdi?
- Bilmiyorum.
Her şey hesaplanmış.
Kelepçe takıyor, ağzı
bantlanıyor.
Eldivenler.
Kahrolası sehpa.
Neden insan kendini
cinayete kurban gitmiş gibi gösterir ki?
Kadın kalbi yaralı bir
ölüm cezası karşıtı.
Peki neden masum bir
adama tuzak kurdu?
- Neden Gale'i ölüme
gönderdi.
- Ne?
Masum birinin
suçlanacağını tahmin etmiş olmalıydı.
Aman Tanrım Zack!
İşte bu.
Olabileceğini
kanıtlamak için.
Sistemin masum
insanları mahkum ettiğinin kesin kanıtı olması için.
- Yapma!
- Hayır.
O böyle düşündü.
Bir düşün!
Bu kadın DeathWatch
için yaşıyordu!
Nasılsa öleceğine
göre neden DeathWatch için ölmesin?
O nedenle kamera
sehpası oradaydı.
Kanıtı kaydetmek için.
O nedenle kaset
elimize geçti!
Kaseti odana ölü bir
kadın mı bıraktı?
Elbette hayır.
Yardıma ihtiyacı
vardı.
O kaseti saklayıp,
sonra da ortaya çıkaracak birine.
Bu davaya adanmış
biri.
Güvenebileceği
biri.
Ne garip bir herif.
Dusty çılgının teki.
Bir çok amaç için
çalışan bir kaçık.
Asıl plan büyük
ihtimalle Dusty'nin kaseti Gale'in infazından sonra ortaya çıkarmasıydı.
Bir sene kadar sonra.
Bu ona itibarını geri
kazandıracaktı.
Yani Dusty Wright kasetle
birlikte bekliyor.
Gerçeği bilen tek
kişi de o.
Dusty yanlış bir infazın,
Gale'i son anda kurtarmaktan politik
açıdan daha işe yarar olduğu düşünüyor.
Çünkü son anda
kurtulursa bu sadece sistemin doğru yürüdüğünü gösterir.
Ölümden dönenler
sayılmaz.
"Binlercesini
durduracaksa bir ölümün ne önemi var?”
diye düşünüyor.
Yani kasetin tamamını
infazdan sonra ortaya çıkaracak.
Demek ki orijinal
kaset orada bir yerlerde olmalı.
- Saat kaç?
- 4:50.
Bitsey.
Tanrım!
Kaset hakkında
konuşmak istiyorum.
Hayır.
15 dakika sonra
aşağıdaki benzin istasyonunda buluşalım.
Telefonun yanından
ayrılma.
Kamyonetini görünce
ara.
Bir kere çaldır.
- Sonra ormana git.
- Biliyorum.
Git.
- Ormana Zack.
- Git!
Kahretsin!
Gale'in son yemeğinin
detayları açıklandı.
Reçelli krep Teksas Eyaleti'ndeki bütün infazlar saat
6:00'da yapılıyor.
Dört krep!
Yanında reçel!
taze çilekler Son sözlerin söylenmesinden sonra enjeksiyon
hazırlandı.
Taze çilek, büyük
porsiyon!
sakinleştirmesi için
sodyum thiopental.
Reddi wip marka krema!
Bu onu uyutacak.
Pancuronium bromide diyaframını ve ciğerlerini parçalayacak.
Potasyum klorid ise kalbini
durdurmak için.
Çikolata parçaları ve
ekstra çikolata!
ve çikolata
parçaları.
Bu karışım Teksas
Eyaleti'ne infaz başına yaklaşık 86,08
$'a mâl oluyor.
- En çok neyi
özlüyorsunuz?
- Yemeği.
onunla at dilinde Kahretsin.
Hayır.
Lânet olsun!
Haydi kovboy,
neredesin?
Saat 8:30'da
listedeki bir sonraki otele baktık.
Çabuk.
Haydi.
Kahretsin!
Hazır mı?
- Kahretsin!
- Gelmedi.
Haydi!
Lütfen Bitsey, gel
haydi!
Herkesi ara!
Vali'yi, Hapishane
Müdürü'nü, New York Anayasa Mahkemesi'ni!
- Ne kadar uzak?
- 8 dakikan var.
- Belki de daha fazla.
- Tamam.
Yetişeceğiz.
- Yapabilirsin.
- Git!
Duşa.
Aman Tanrım.
Saati söyle.
bu büyük yığın Lânet olası saati söyle!
Hayır!
Şimdi olamaz.
Şimdi olmaz kahrolası!
Kahretsin!
Lânet olsun!
İnfazları durdurun!
Yerimden defol tamam
mı?
Ne kadar yakınsın?
Bir, iki Işık nasıl?
Şurada biraz parlama
var.
Sanırım saat 8:00'de Larry
king'de olacak.
Pudra alabilir miyim?
Hafta boyunca yapılan
anketler Amerikalıların yüzde 66'sının ölüm cezası taraftarı olduğunu gösterdi.
Protestocuları
gösterebilir misin?
Burada iki tarafın da
eşit şekilde temsil edildiğini görüyorsunuz.
Yüzde 50 kadarı ölüm
cezası karşıtı, yüzde 50 kadarı ise buna taraftar.
Haydi!
Haydi!
David Gale gitmeli!
Cain, Abel'ı
öldürdüğünde Tanrı onu cezalandırdı ama öldürmedi.
O zavallı kıza
tecavüz etti ve öldürdü.
Bence ölmeli.
Katiller!
Televizyonda kadına
tecavüz ettikten sonra onu boğduğunu söylediler.
Bence ölmeyi hak
ediyor.
O şeyi koluna
saplıyorlar ve uykuya dalıyor.
Bana kalırsa onu bir
baltayla öldürmeleri gerek.
Katil olan sizsiniz!
O ölmeli.
Sadece iğne batmasını
duyacak.
Teksas Eyaleti, David
Gale'in cezasını infaz etmiştir.
Saat 6:12'de öldü.
6:02'de bağlandı.
David Gale'in bu
akşam saat 6: 12'de öldüğü resmi olarak
açıklandı.
Teksas, David Gale'i Gale'in saat 6:12'de öldüğü ilan edildi.
Huntsville'deki Walls
Hapishanesi ölüm saatini 6:12 olarak açıkladı.
Son bir söz söylemedi.
Kurbanın ailesinden
kimse hazır bulunmadığından dolayı kurbanın
ailesinin açıklaması olmayacak.
İşte elimize geçen
son bilgiler.
Dün gece News Dergisi web sitesinde muhabir Bitsey
Bloom tarafından ele geçirilen bir
kaset yayınlandı.
Görüntülerden anlaşıldığı
kadarıyla Constance Harraway intihar
etmiş.
Bloom, kaseti Cuma
sabahı Huntsville'de Gale ile son
röportajı yaptığı dönemde kaldığı bir
motelde bulduğunu söyledi.
Kaset eski DeathWatch
üyesi Dustin Emil'deydi.
İzlediğiniz gibi,
polis sabahtan beri nerede olabileceği hakkında bir ipucu bulabilmek amacıyla kulübesinin
altını üstüne getiriyor.
1994 yılında
tutuklandığından beri infazın yapılması
için bekliyordu.
Siyahlar ve Latin
kökenlilerin ölüm cezasına çarptırılma oranı
beyazlardan beş kat daha fazla.
Ölüm cezasını
durdurma hareketi fanatiği olan Hepsi
burada mı?
Dustin Wright'ı
arıyor.
Öyle görünüyor ki Wright
ölüm cezalarında hata yapma
potansiyeline dikkat çekmek için bu
kaseti saklıyordu.
Pasaport ve bilet
içinde.
Dana, buradaki insanların
sorduğu soru Bu korkunç bir trajedi.
Soruşturma
başlatılacaktır.
Dusty denen adam
yakalanacak ve adalete teslim edilecektir.
Adalet!
Ne zamandan beri bu
kelime Teksas halkı yılmayacaktır.
Ölüm cezasının
arkasındayız.
Çünkü işe yarıyor.
Rahatsız birinin yaptığı
hareketlerden dolayı sistem suçlanamaz.
Adalet adına insanlar
öldürülüyor.
Banyo suyuyla
birlikte bebeği de atmayalım dostlarım.
Olayın ironik yanı
David Gale yaşamı boyunca yapmaya
çalıştığı fakat başaramadığı şeyi, farkında
olmadan ölümünde yaptı.
Ben Bastrop,
Teksas'tan A.J. Roberts.
Bu şimdi geldi.
David bunu senin
almanı istedi.
Bunun özgürlüğünün
anahtarı olacağını söyledi.
Tahmin
edebileceğinden daha fazla üzgünüm.
Berlin.
"Özgürlüğünün anahtarı"
mı?
Ne?
Bitti.
Önceki Yazı
« Prev Post
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »
Next Post »