Şeytanın Günü (1981) ...E tu vivrai nel terrore! L'aldilà
| |
87 dk
Yönetmen:
Lucio Fulci
Senaryo:
Dardano Sacchetti, Giorgio Mariuzzo, Lucio Fulci
Ülke:
İtalya
Tür:
Korku
Vizyon Tarihi:
23 Kasım 1981 (İngiltere)
Dil:
İtalyanca, İngilizce
Oyuncular
Catriona MacColl
David Warbeck
Cinzia Monreale
Antoine Saint-John
Veronica Lazar
Devam Filmleri
1980 - Ölüler
Şehri (15,864)6.3
1981 - Şeytanın
Günü (20,486)6.8
1981 - Quella
villa accanto al cimitero (12,846)6.2
Özet
Filmin kahramanı Liza, kendisine miras kalan oteli almak
için New York'tan New Orleons'a gelir. Burada iş yapabileceğini düşünerek oteli
yenileme işine girişir. Fakat otelin yenilenmesi sırasında tesisatçı bodrum
katındaki geçidi açar. Aslında otelin, cehennemin kapılarından birinin üstüne
inşaa edildiği anlaşılır
Altyazı
Bu kitapta Eibon'ün tüm kehanetlerini topladım.
4000 yıldan uzun
bir süredir nesilden nesile aktarılan tüm kehanetler.
Seni dinsiz
büyücü.
Senin yüzünden bu
otel ve bu kasaba ebediyen lanetlenecek.
Yedi dehşet
kapısı, yedi lanetli yerde gizleniyor.
Keder, buna
cehaletle teşebbüs edenlerin üstünde olsun.
Ne yaptığınıza
dikkat edin çünkü bu otel yedi şeytani
kapıdan birinin üstüne inşa edildi.
Ve sizi sadece ben
kurtarabilirim.
Keder, cehennemin
bu yedi kapısından birini açanların üstünde olsun.
Çünkü o kapıdan
şer girecek ve istila edecek dünyayı.
" THE BEYOND
Sana söyledim Martin,
yapamayız.
Bana miras kalan tek
şey bu oteldi.
- Başka bir şey değil.
- İzin ver de bari
planları tamamlayayım.
- Hayır, unut bunu.
Bunun için senden
para almayacağım.
Bak, mesele bu değil.
Ben sadece dış
duvarları biraz temizlemek ve içerisini de düzenlemek istemiştim.
Ve sonra büyük
patlama yapacak, göreceksin.
Bunu şimdi yapsak iyi
olur, çünkü dört beş ay beklersek, inan bana iflas edersin.
Emlak işinde iki
haneli enflasyonun etkisini tahmin bile edemezsin.
Selam Larry.
Nasıl gidiyor?
Günaydın.
Bu geceye kadar bütün
duvarı bitireceğim.
- Harika.
- Hoşçakal.
Dışarısı iyi.
İyi ve eski 19.
yüzyıl Louisiana
tarzı.
Ama içerisi Yani, oteller sadece Gözler!
Gözler!
Gözleri!
Arthur.
Doktor nerede kaldı?
Yolda, geliyor.
Bu adamın hastaneye
gitmesi lazım.
Su var mı?
Üzgünüm, maalesef tesisatçı
gelene kadar su yok.
O zaman onu kaldırsak
iyi olur.
Bana yardım et,
Bacaklarından tut - Tamam.
Yukarı, tamam.
- Durumunu nasıl
takip edebilirim?
Hastanede beni sor.
Ben Dr.
McCabe.
Mükemmel
başlangıcımız suya düştü.
Umalım da kalıcı bir
zarar görmemiş olsun.
Birinin 6 metrelik
bir yapı iskelesinden nasıl düşebileceğini merak ediyorum.
Liza.
Hey, şu resme baksana.
Çok tuhaf.
Çoktan bir müşteri
bulduğunu bilmiyordum.
Müşteri mi?
Burada kimse yok!
Arthur olmalı.
Evet.
Hey, evde kimse yok
mu?
Bir dakika, geliyorum!
Günaydın.
Siz tesisatçı mısınız?
Joe, değil mi?
Evet hanımfendi.
Sorun nedir?
Korkarım ne olduğunu
tam olarak söyleyemiyorum.
Musluklar akmıyor.
Ama nasıl olduysa
bodrumu su basmış.
Peki, bir bakalım.
- Tamam.
Beni izleyin, Bu
taraftan.
Dikkat edin, merdivenler
oldukça kaygan.
İşte burası.
Sizce ne kadar sürer?
Ne kadar sürerse, o
kadar sürer.
Martha!
Öteki uca uzanan bu
küçük yolu yaptım.
Sadece Joe için.
Teşekkür ederim
Martha.
Pekala, ben gidip bir
bakayım.
Arthur nerede?
- Yukarıda, Temizlik
yapıyor.
Elimizden geldiğince
yardım ediyoruz.
Evet, biliyorum.
Teşekkür ederim.
Dinle, biraz sonra
kasabaya gideceğim.
Bana gerekli şeylerin
listesini çıkartır mısın?
Tamam.
Siz merak etmeyin.
Arthur!
Odamda ne yapıyorsun?
Anahtarları arıyordum.
Hangi anahtarlar?
Anneme odaları
temizleyeceğimi söyledim ama
bazılarının kapısı kilitli.
Peki, o zaman o
anahtarları ben bulmalıyım Arthur, değil mi?
Bulamazsam da
çilingir çağırırız.
Bu arada, çatıya
çıkıp bacayı kontrol eder misin?
Sanırım tıkanmış.
Demin araba sesi
duydum.
- Joe muydu?
- Evet.
Niye?
- Sen Liza'sın, değil
mi?
- Evet?
Adım Emily.
Seni arıyordum.
Joe?
Arthur?
Anlamıyorum Emily.
- Sen nasıl - Endişelenme.
Yolu ezbere biliyorum.
Dicky hep yanımda.
Gel Liza.
Sana yolu
göstereceğim.
Oh!
Joe!
Emily.
Neden oteli terketmem
gerektiğini söyledin?
Bunu sana açıklayamam.
Sadece sözüme güven.
Geldiğin yere geri
dön ve acele et.
Git buradan.
Sorunu ne?
Bilmiyorum.
6 yıldır ölü olduğu
sanılan bir ceset için şaşılacak derecede iyi durumda.
Yerel avukat şunu
açıp kahvaltısında ne olduğunu görmemizi söyledi.
- Şunu bir denemeye
ne-- - Unut bunu.
Bu yaşlı adamı senin
makineye bağlamak ister misin?
- Neden olmasın?
- Tamam.
Tamam.
Ama kendi başına yap.
Seni uyarıyorum.
Döndüğümde ona otopsi
yapacağım.
Kırkıncı kez Burada oturacak yer yok.
Tom ile gideceğim.
- Selam, McCabe.
- Selam, James.
Önceden
tanışmışmıydık?
- Harris burada.
- 24.
oda da acil durum!
Yolumdayım, tatlım.
Beni burada bekle,
Jill.
Babanı görmeye
gideceğim.
Mumya!
New York'da ne yaptın?
Bir kızın
yapabileceği neredeyse herşeyi.
İyi İngiliz
terbiyesini ve itibarını kaybetmeden.
Modellik, dans,
sekreterlik.
Neredeyse başarısız
bir tasarımcı olacaktım.
Mirası bildiren
mektup bana ulaştığı sırada.
Büyük sürpriz, ha?
Aşağı yukarı.
zengin ve bekar bir
amcam olduğunu biliyordum.
Ama asla bir otel
işleteceğimi düşünmemiştim.
Söylesene, tüm o
kazaları görünce; yani tesisatçı Joe ve boyacı çocuk.
Bırakmayı düşünmüyor
musun?
İstesem bile yapamam.
Bu benim son şansım.
lf l found a buyer.
Bu oteli işletemezsem
beş parasız kalırım.
Pekala, bak.
Oteli hazır hale getirdiğinde
gelip kalacağım.
Bana şimdiden bir oda
ayırtabilirsin.
Tabi, oda senin.
En iyisi.
Tabi ki.
Sence orayı hazır
etmek daha ne kadar sürer?
Bilmiyorum, fazla
uzun sürdü.
Arthur'la Martha'nın
yarardan çok zararı var.
Organize olamıyorlar.
Onları tuttuysan,
işten de çıkarabilirsin.
Ama onları işten
çıkaramam.
Başından beri varlar.
İlginç, onları daha
önce hiç duymamıştım.
Dr McCabe!
Dr McCabe, Telefona
bekleniyorsunuz.
- Hastaneden.
- Teşekkür ederim.
Affedersin.
Oh Harris, selam.
Ne?
cennetinde.
Bize rızkımızı ver bu dünyada tek başına kalan kızları Jill'i
koru.
Joe ve Mary Ann'in
aramızdan zamansız ayrılışlarıyla Bu
aciz çocuğa cesaret ver, güç ver ve yol göster.
Bunu senden diliyoruz
Tanrım.
Merhametli Tanrım Tanrı, İsa ve Kutsal Ruh adına.
Amin.
Liza!
Emily?
Neden beni dinlemedin
Liza?
Biz körler bazı
şeyleri daha net görürüz.
Seni bundan uzak
tutmak istedim ama şimdi sana herşeyi anlatmalıyım.
50 yıl önce bu
oteldeki herkes ortadan kayboldu.
Herkes.
Odasına kapanmış
olarak burada yaşayan Schweik adında bir ressam bir anahtar buldu.
Neyin anahtarı?
Cehennemin yedi
kapısının.
Bu ev, bu kapılardan
birinin üzerine inşa-- - Kim var burada?
- Kimse yok.
Birisinin varlığını
hissediyorum.
Burada biri daha var.
Hayır, Emily.
Burada kimse yok.
- Evet, Bu o.
Yine geldi.
Otele geri döndü.
Nefesini
duyabiliyorum.
Bırak şunu Emily,
lütfen.
Bu ne?
O mu?
Tablo, sadece eski
bir tablo.
Bu o zil.
Bu 36 numaralı odanın
zili.
Bu öldürüldüğü yer,
odası!
36, Schweik'in oda
numarasıydı.
Anahtarları bulan o
adamın.
Geri döndü Liza.
Asla o odaya girme.
Bak Emily.
Hayatım boyunca New
York'ta yaşadım Ve öğrendiğim birşey
varsa, o da hayaletlerine inanmamam gerektiğiydi.
Şanslıydım ki bu otel
bana miras kaldı.
Karşıma çıkan ilk iyi
fırsattı.
Bu işten vazgeçmem
için kontağın atmasından ya da çılgınca
hikayelerden daha fazlasına ihtiyaç var.
Emily!
Emily!
Bekle!
Liza!
John!
Ama gördüm onu.
Oradaydı, duvara
çivilenmişti.
Onu burada gördüm Çivileri
görüyor musun?
Oldukça eski
görünüyorlar Ama sanki kandan çok pasa
benziyor.
İmkansız gibi
gözüküyor.
Çok anlamsız.
Buna rağmen Bilmiyorum.
Bak.
Bana tam olarak ne
gördüğünü söyle.
Hayır, boşver.
Önemsiz.
Sanırım oldukça vahşi
bir hayal gücüm olmalı.
Emily'nin anlattığı
36.
odayla ilgili
hikayeden çok etkilendim.
Emily?
Emily de kim?
Kavşaktaki eski evde
yaşayan kör kız.
Orada yaşayan kör biz
kız yok ki.
Bu çevrede oturan
herkesi tanırım.
Kitap!
Masadaki kitap.
Gitmiş!
O iki duvarı kaldır
ve bodruma gir.
Ve mutfak ya da belki
bir çamaşırhane için odan olur.
- Ne düşünüyorsun bu
konuda?
Martin!
Sana söylemiştim.
Param yok.
- Masrafsız oldukça
istediğin herşeyi yap.
- Tam yetki mi yani?
- Evet.
Tam yetki ama masraf
çıkarmadan.
İlk işimiz, tüm suyu
boşaltacak birini getirmek Bunu bayağı ucuza getirebilirim.
Bodrumun asıl
planları var mıydı sende?
Burada başka bir
kitap vardı.
Farklı bir tane.
Kitabı almak mı
istiyorsunuz?
Hayır, bunu değil.
Demin burada duran
kitabı.
- Biraz önce
buradaydı.
- O kitap iki senedir
orada duruyor.
Kimse onu almak
istemiyor.
Oysa çok güzeldir.
Liza.
Sorun ne?
- Kitap hakkında mı?
- Sadece bakıyordum.
Şey için Ne?
Bir sorun mu var?
Hasta görünüyorsun.
Bir şeyim yok.
Sadece biraz yorgunum.
Sanırım birşeyler
görmeye başladım.
Sonra belediye binasına
gidip dosyalardan asılları çıkartmalıyım.
Oteli yeniden mi
açıyorsunuz?
Neyse, 1900'den beri
tüm binaların planları şu yukarıdaki raflarda.
Kartta yazdığı gibi,
M 13012.
Pekala, hadi alalım
da bakalım şunlara.
Beni şaşırttınız Bay
Avery.
Bizim kasabadaki
memurların son zaferini duymadınız mı?
Evet.
Öğle yemeğiyle
alakalı birşeydi.
Eminim kendi başınıza
rahat olursunuz.
45-60 dakika kadar
dışarıda olacağım.
Kendinizi tamamen evinizde
hissedin, tamam mı?
Afiyet olsun.
Teşekkür ederim.
Take your time, l'll
be gone an hour or so.
Kapıyı kilitliyorum, böylece
rahatsız edilmezsiniz.
Önce birden ikiye ve şimdi onikiden bire.
Üç haftalık grev.
Harika bir memur
zaferi!
Şimdi.
M 13012.
Mandeville.
Hotel Hotel 7 kapı.
Bu da ne?
"The seven
dreaded gateways to Hell "Yedi dehşet kapısı, yedi lanetli yerde
gizleniyor.
" İyi çocuk, Dicky.
İyi çocuk!
İyi çocuk.
Kim var orada?
Cevap ver bana!
Orada olduğunu
biliyorum!
Neredesin?
Kimsin?
Kim olduğunu
biliyorum.
Bunu hissedebiliyorum.
Benden ne istiyorsun?
Nedir bu, Spike?
Benden ne istiyorsun?
Spike!
Gidin buradan!
Geri dönmek
istemiyorum!
Beni götüremezsiniz!
Bana eziyet etmeyi
bırakın!
Daha fazla
yaklaşmayın!
Gidin, Beni rahat
bırakın.
Gidin, dokunmayın bana!
Beni geri
götüremezsiniz!
Ben bana söyleneni
yaptım.
Şimdi yalnız bırakın
beni!
Gidin!
Gidin buradan!
Asla konuşmadım.
Beni suçlayamazsınız!
Geri dönmek
istemiyorum!
Geri dönmek
istemiyorum.
Saldır Dicky!
Saldır!
Dicky!
Dicky!
Bana yaklaşmalarına
izin verme.
Saldır Dicky!
Saldır!
Kov onları!
Kurtul onlardan.
Beni koru, Dicky!
İyi çocuk, Dicky.
Onları kovdun.
Arthur?
Martha?
Liza.
Kes şunu.
Hadi.
Hadi.
Liza.
Kes şunu.
Hadi, sakin ol.
Gel, şuraya otur.
Arthur bodrumda
Beni öldürmeyi denedi!
Liza, Kes şunu!
Tüm bu hikayeleri
duymaktan bıktım artık.
- Hangi hikayeleri?
- İlki gibi.
36 nolu odada
çivilenen adam.
Ve aslında varolmayan
kör kız.
Emily gerçek.
O var.
Gördüm onu.
!
Konuştum onunla.
- Kavşaktaki eski evde
oturan kızla mı?
- Evet!
O ev 50 senedir
terkedilmiş durumda.
Ama bu doğru değil.
Bu mümkün değil.
Ben oradaydım!
Yani gittim oraya.
- Oradaydım.
orada olduğunu
biliyorum.
Okumam için
bıraktığın kitabı buldum.
- Kitabı buldun mu?
- Ve okudum.
- Ne yazıyor?
- Arthur nerede,
göster bana.
Burada mı?
- Ve seni öldürmek
istedi, öyle mi?
- Lütfen, John.
Bana inanmalısın.
- Peki Arthur şimdi
nerede?
Bilmiyorum!
Saldırdı bana!
Ondan kurtulmaya
çalışıyordum.
Buradaydı!
Şu kesikler Kesik yok.
- Kafayı yiyor
olmalıyım.
- Belki de, Ya da
başka bir şey Sen kimsin Liza?
Sen aslında kimsin?
Ama John.
Anlamıyorum seni.
Ne biçim soru bu.
Neden soruyorsun?
Çünkü Eibon kitabına
göre, bu otel cehenneme çıkan yedi
kapıdan birinin üzerinde.
"Ve karanlığın
deniziyle karşılaşacaksın.
Ve orada
keşfedileceklerin hepsiyle.
" İlginç.
Martha Görünürde kimse yok.
Evet.
Çok yakında hastanede
olacağız.
Harris'le konuşmak
istiyorum.
Herkes nerede?
Merdivenleri
deneyelim.
- Ama John, ben - Hayır, Liza.
Ben bir doktorum.
Ve böyle mantık dışı
açıklamaları kabul etmiyorum.
Harris'le konuşmak
istiyorum.
FBI'ı arayacağım.
John!
Asansör!
Bin şuna!
Jill!
Harris!
Ne oluyor burada
böyle?
Bilmiyorum.
Galiba deliriyorum.
İşte geliyorlar!
Bu Jill.
Otopsi odasında tek
başındaydı.
Bodrum!
Ne oldu?
Neden buradayız?
Hadi!
John!
Liza!
"Ve karanlığın
deniziyle karşılaşacaksın.
Ve orada
keşfedileceklerin hepsiyle.
« Prev Post
Next Post »