In the Blood (2014)
| |
108 dk
Yönetmen:
John Stockwell
Senaryo:
James Robert Johnston, Bennett Yellin
Ülke:
İngiltere
Tür:
Aksiyon, Suç, Gerilim
Dil:
İngilizce
Oyuncular
Gina Carano
Cam Gigandet
Danny Trejo
Luis Guzmán
Stephen Lang
Özet
Son yıllarda rol aldığı Çapraz Ateş (Haywire) ve Hızlı ve
Öfkeli 6 (Fast & Furious 6) filmleriyle adından sıkça söz ettirmeyi başaran
ünlü MMA dövüşçüsü Gina Carano başrolde. Filmde, kocasının kaçırılması üzerine
intikam almak için kolları sıvayan bir kadınının aksiyon ve macera dolu öyküsü
anlatılıyor..
Altyazı
Babam, beni her zaman koruyamayacağını söylerdi hep.
O bir kaçaktı.
Ve günlerinin
sayılı olduğunu biliyordu.
Güvenebileceğim
tek insanın, kendim olduğunu söylerdi.
Bu insan beni
yüzüstü bıraksa da.
Babam bana
dövüşmeyi öğretti.
Hayatta kalmak
için.
Kurban olmamak
için.
Ağlamamak için.
Çünkü o
gözyaşları, bana karşı kullanılabilirdi.
Ve o
öldürüldüğünde, hiç ağlamadım.
Hiç.
Bir damla bile.
****
Mutlu olmanı
istiyorum, ama bu, tedbirli olmaman anlamına gelmiyor.
Siz lisedeki
sevgililer falan değilsiniz, tamam mı?
Siz iğne değişimde
tanıştınız Tanrı aşkına.
Adsız Narkotiklerdi o.
Ve hala temiz olmamın
sebebi de o kız.
Evet, bunun için
minnettarım, ama hala bilinmeyen çok şey var.
Kendini
tekrarlamasına alışmak gibi Kardeşim
şanslı biri.
Babam, istikrarlı
şansın bir yetenek olduğunu söylerdi.
O halde kardeşim
sürekli şanslı.
Evlilik anlaşması bir
kaidedir, Derek.
Evlilik bir iştir.
Eğer işler kötüye
giderse, bir çıkış planına ihtiyacın olacak.
Ava çoktan imzaladı.
Eğer beni mirastan
mahrum bırakmak istiyorsan, senetleri getir, seve seve imzalayayım, ama bir çıkış planına ihtiyacım
yok.
Dışarıda tanışmam
gereken biri var mı?
Ailen, arkadaşların
falan?
Sorun değil, yanında
biz varız artık.
Senin ailen biziz.
Lütfen oturun.
Derek ve Ava hayatlarındaki en özel anı yaşıyor.
- Ben, Derek - Ben, Derek
- Ava, seni - Ava, seni - karım
olarak alıyorum.
- karım olarak alıyorum.
- Tanrım.
- Ödü patlıyor.
- Çok korkuyor.
- Korkmuyorum.
Dedem, 1940'larda
burayı neredeyse bedavaya aldı.
Ve çocukken, yazın
buraya gelirdik.
Ama babam artık
buranın çok gösterişsiz olduğunu düşünüyor
ve yalnızca dört mevsim kalıyor.
- Nasıl sence?
- İnanılmaz.
Bu benim büyükannem düğününde.
Ve buradaki de, benim
amcam ve annem iki veya üç yaşında falanken.
Annem öldüğünden beri
ilk defa geliyorum buraya.
Seni çok severdi.
Keşke onunla
tanışabilseydim.
Evet.
Neden ben sürmüyorum?
Süren ben olmalıyım!
- Ne düşünüyorsun?
- Bence bunu soran
kişi ben olmalıyım.
Genelde öyle olur,
ama Tanrım.
Merhaba.
Sevebilir miyim?
Adın ne senin?
- Ricardo.
- Ricardo mu?
- Çok yakışıklısın.
- Eline yakışıyor.
Öyle mi?
Merhaba.
Merhaba.
- Şuna bak, babasını
istiyor.
- Ve biz de onu
alacağız.
Gel bakalım, ufaklık.
Harika bir anne
olacaksın.
- Öyle mi dersin?
- Öyle olacağını
biliyorum.
Benimkiler pek iyi
olamamıştı.
Evet, biliyorsun çocuk nasıl yetiştirilmez konusunda iyi bir
eğitim aldık.
Lavaboya gitmeliyim.
İspanyolcası böyle Her gün yeni bir şey öğreniyorsun.
Hemen dönerim.
Bana ufak bir öpücük
ver.
Hiçbir yere gitme.
Tam orada kal.
Kıpırdama.
- Merhaba, nasılsınız?
- İyiyim.
- Manny.
- Ava.
Seninle tanışmak
güzel, Ava.
Harika bir manzara,
değil mi?
Muhteşem.
- Nerelisiniz?
- Connecticut.
Earl Sanders'ı
tanıyor musunuz?
Sanmıyorum.
Her sene gelir buraya.
O da Connecticut'lı.
Connecticut biraz
büyük bir yer.
Ailem Texas'da.
- Pekala.
- Evet.
Tamam, orası o kadar
yakın değil, ama olur.
Bebeğim, bu Manny.
Texas'da ailesi
varmış.
- Selam, dostum,
nasılsın?
- Vay, sen nasılsın?
- İyiyim, iyiyim.
- Güzel.
- Hoş geldiniz.
- Teşekkürler.
- Siz çocuklar kaç
gün daha buradasınız?
- Birkaç gün daha.
Ve birkaç gece.
Cabarete'ye gittiniz
mi?
Sanmıyorum.
Çok ama çok güzel bir
yerdir.
Karayiplerdeki en
uzun zeplindir.
- Ve yağmur
ormanlarındaki.
- Hayır, benim
yükseklik korkum var.
- Kulağa harika
geliyor.
- Hadi ama.
Orayı arkadaşım
işletiyor.
Sizi yarın
götürebilirim.
Ve çok da güvenli bir
yerdir.
Geçen yıl sadece bir
kişi falan öldü.
Sadece bir kişi!
Rahat ol, şaka
yapıyorum ya.
Ya dans?
Dans etmeyi sever
misiniz?
Zeplini tercih
ederim, ama Ben dansa bayılırım, ama bu Ben dans edemem.
Şey, arkadaşım
adadaki en güzel barı işletiyor.
- Oraya gidebiliriz.
- Ben istemem.
Ben çok isterim.
- İkisini de
yapabiliriz.
- Çok mu istersin?
Evet.
Benim ne yapmak
istediğimi söyleyeyim sana.
Biz içki içmiyoruz!
Şerefe!
Pekala, çek ellerini
oradan, dostum.
Kim lan bu?
Sorun yok, bebeğim.
Yanıma gel.
Tamam.
Boş ver o yabancıyı, benimle
dans ediyorsun.
Rahatla dostum.
Bu benim kızım, tamam
mı?
- Senin amına
koyacağım!
- Tranquilo!
Hadi ama.
- Sadece dans etmek
istiyorum.
- Rahat ol.
Biz dans ediyorduk,
ve bu amına koyduğum da erkeklik taslıyor.
S.k erim onu.
Bu Ava, bu da Derek.
Onları ben getirdim.
Tutun onu.
Bekle, sonra
konuşuruz.
Seni sürtük!
Lan!
Ava, benim.
Gitmeliyiz bebeğim.
Hadi, hadi.
Hadi, bebeğim.
İyisin bebeğim,
gidelim.
- Hadi Manny!
- Hadi, bebeğim.
Gidelim.
Gidelim, gidelim.
- Sürekli aynı şeyler
oluyor.
- Ben sadece dans
ediyordum.
- S.k imde değil bu ikinci kez oluyor.
Anladın mı lan?
Yoruldum lan bundan.
- Ben sadece kızla
dans ediyordum.
- Bu son kez olsa iyi
olur.
Oğlum ne yapıyorsun
lan sen?
Sanırım yarın kulübe
gidemiyoruz.
Az önce kime
sataştığını biliyor musun?
O Büyük Biz, dostum.
Bu çok kötüydü,
dostum!
Manitana göz kulak
olsan, iyi olur.
Çıldırdın resmen.
Ninja gibiydin a.. na
koyayım.
Manny!
Manny!
Boş ver.
Kes şunu.
Bu da neydi böyle?
Üzgünüm.
Aldığım en iyi
tavsiye mi?
Kimseye güvenme.
Senin ihtiyar gibi
fahişelik mi yapıyorsun?
Benim 15
yaşındakilerle bir sorunum yok.
15 yaşındakileri
severim.
Bazen, kendini
savunmanın tek yolu saldırmaktır!
Tut onu!
Yanındaki adamdan
daha sert ve daha hızlı olmak istiyorsun, anladın mı?
Orospu!
En sonunda, acıyı ve
korkuyu unutup, dersi hatırlayacaksın.
Anladın mı?
Çok yavaş!
Pek çok insanın,
geçemeyeceği sınırlar vardır.
Sen, o sınırların
dışına çıkmayı öğreneceksin.
Limitleri aşmayı
öğreneceksin.
Seni sürtük!
Orospu!
Birileri seni yere
yığarsa sen de onları yere yığacaksın.
- Saat kaç?
- Bilmiyorum, Tanrım Ben bakarım.
Geliyorum be!
Manny?
Merhaba.
Kapıyı aç lütfen,
dostum.
- Dostum.
- Ne?
Dün geceki Büyük Biz
var ya, adamlarıyla buraya geliyor, ve özür dilemeye de değil.
- Nerede kaldığımızı
nereden bilebilirler ki?
- Bilmiyorum.
Taksici falan
söylemiştir.
Pılınızı pırtınızı
toplayın, gidiyoruz.
Ciddi misin?
Nereye gideceğiz,
dostum?
Kafa buluyordum
seninle, dostum.
- Bu hoş değil, hiç
hoş değil.
- Sizi kaldırdım ki,
zepline yetişebilelim.
- Hadi!
- Hayır, ben
gitmiyorum.
Gelmeyi ne zaman
kabul ettik ya?
Gideceğiniz en
güvenli yer.
Hemen gitmeliyiz,
çünkü geç kalırsak, zeplindeki adam Jojo bizi burada bırakır.
- Pekala.
- Hayır.
- Sıradaki!
- Sıradaki sensin.
- Hadi!
- Tanrım!
- Hadi, bebeğim.
- Tanrım.
- Oldu işte, tamam.
- Bunun
kopmayacağından emin misin - Evet, sorun
çıkmaz.
Pekala.
Seni tekrar görmezsem
falan Öyle söyleme!
Eldiveni buraya
getir, tamam mı?
Geri yaslan ve tadını
çıkar.
İşte oldu.
Tanrım.
Geri yaslan, geri
yaslan!
Tanrım!
Tanrım, dostum.
Geldin!
Geldin!
Evet, in, in.
Yap şunu, dostum!
Evet, kardeşim.
Nasıldı, dostum?
- Nasıl hissediyorsun?
- Harikaydı.
- Harikaydı.
- Dostum, daha hiçbir
şey görmedin.
- Nasıl yani?
- Asıl olay şimdi
başlıyor, El Viudador.
- O ne anlama geliyor?
- "Dul Bırakan.
" Dul bırakan İşte geldik!
El Viudador!
Şuna bakın.
- Tanrım.
- Harika, değil mi?
- Bunu yapamam bence.
- Karayiplerdeki en
uzun zeplin.
- Bunu yapamam
bebeğim, lütfen.
- Cidden mi?
- Hiç sanmıyorum.
- Geri yaslan ve
tadını çıkar.
Hadi yapalım şunu.
- Tek giden ben miyim
yani?
- Evet.
Zum yap.
Çok uzakta.
- 1,5 kilometre.
- 1,5 kilometre mi?
- Evet.
Tanrım.
Pekala.
- Hazır mısın?
İşte - Ananı
Hayır.
Tanrım!
Delinin tekiyle
evlendim.
Merhaba!
Hayır, hayır.
Dur.
Lanet olsun.
A.. na koyayım.
Oraya git ve ona
yardım et.
Dayan, dostum.
- Dayan!
- Lanet olsun!
Lanet olsun.
Geldim, dostum!
Geldim.
Bende tutunacak bir
yer var.
Sende büyük taşşaklar
var.
Dizlerini yavaş yavaş
çöz, tamam mı?
Bırak, bırak, tamam.
Hadi.
Yardım et.
Tamam, beni izle.
Pekala.
Bir, iki Tamam, tuttum seni.
Tuttum seni, dayan.
Dayan, evet.
Dayan.
Dayan!
Kayıyorum.
Bekle.
Öbür elini ver bana.
Bırakma!
Ambulans çağır.
Lanet olsun!
Derek!
Derek.
Derek!
Tanrım.
Bebeğim?
Derek?
Derek?
Manny!
Manny, yardım et!
Hayır, hayır.
Kocamla gidiyorum ben
de.
Gideceğim!
- Onunla gideceğim.
- Üzgünüz.
- Bu sigorta ile
akalı bir durum.
- Bu saçmalık!
Kocamla gidebilirim
ben de!
Tamam, hangi
hastaneye gidiyorsunuz?
Alın.
Ana hastane burası.
İyidir.
Gidin, gidin!
Hadi!
- Manny nerede?
- Bilmiyorum.
Hayır, hayır.
Centro Medico'ya
gitmeliyim.
Pardon.
Çok özür dilerim.
Kocam, 20-30 dakika
önce ambulansla buraya geldi.
Çizelgenizi kontrol
edebilir misiniz?
Hayır, hayır, ben
iyiyim.
Kocamın durumu çok
daha kötü.
Lütfen Derek Grant'i
kontrol edin, tamam mı?
Hayır, hayır.
- Sarışın, mavi gözlü.
- Amerikan.
Derek'e ulaştınız ama
bilin bakalım ne oldu?
Kendisi balayında.
Derek'e ulaştınız ama
bilin bakalım ne oldu?
Derek Grant yok.
Burası Centro Medico
mu?
Burada mıyız?
Onu buraya getirdiler.
Ambulans görevlisi bana
bu kartı.
Kocam burada,
yüksekten düşürdüler onu.
Onu ambulansa
yerleştirdiler ve buraya getirdiler.
Burada Derek Grant
yok.
Başka Centro Medico
var mı?
Hanımefendi!
Hanımefendi.
Lütfen bana
dokunmayın.
Çek ellerini
üzerimden!
Lütfen, hanımefendi.
Pardon, hanımefendi.
Özür dilerim.
Derek Grant'ı
arıyorum.
Burada mı?
Çizelgenizi kontrol
edebilir misiniz?
Bu o.
Burada mı?
Buraya bir ambulansla
mı geldi?
Hayır.
Özür dilerim, bayan.
Kocamı arıyorum.
Kocam bu.
Bayan, onu gördünüz
mü?
Bana yardım eder
misiniz lütfen?
Alo?
- Sandy, ben Ava.
- Merhaba, neler
oluyor?
Derek seni aradı mı?
Hayır, neden ki?
Sorun ne?
Kocam kayıp.
Hayır, İngilizce.
İngilizce
konuşabiliyor musunuz?
Ve kocanız için
hastaneyi arayacak, tamam?
Hareket etmeyi kes.
Sence yardımıma
ihtiyacın var mı, Ava?
Kimsenin yardımına
ihtiyacın var mı?
Yok.
Güvenebileceğin tek
kişi, kendinsin.
Bu seni iyileştirir.
Hayatta kalanların
yaraları olur, eziklerin ise cenazeleri.
Senin istediğim şey
yaralar.
Onlar dövme
gibilerdir.
Ama hikayeleri daha
iyidir, değil mi?
Ava, sen etraftaki en
sert şeylerden yapıldın.
Bunu sakın unutma,
tamam mı?
- Ambulansı kim aradı?
- Emin değilim.
Sanırım adı Jojo'ydu.
Manny ona öyle
diyordu.
- Bu Manny, sizi
zepline mi götürdü?
- Evet.
Soldaki.
- Soyadı?
- Bilmiyorum.
Onunla nerede
tanıştınız?
Sahildeki bir
restoranda.
Sahildeki bir
restoranda mı?
Neden kocanızla
birlikte ambulansa binmediniz?
İzin vermediler ki.
- İzin vermediler mi?
- Sanırım, sigorta
ile ilgili bir sorundan dolayı olduğunu
söylediler.
- Ama denedim.
- Nereye
götürdüklerini söylediler mi?
Size söyledim ya.
Centro Medico Punta
Cana.
Punta Cana.
Punta Cana Teşekkürler.
Kocanızın, adadaki
herhangi bir hastaneye veya kliniğe alındığını gösteren bir kayıt yok.
- Belki de gitmemeye
karar vermiştir.
- Gitmemeye mi?
Bilinci kapalıydı ve
bacağı tamamen yan dönmüştü.
Nasıl olacak da
gitmeyecek?
Kredi kartında bir
hareketlilik yok.
Telefonundan da kimse
aranmamış, yani ya öldü ya da takip
edilmemek için, bataryası çıkarıldı.
Belki de ambulans
kaza yapmıştır.
Belki şarampole falan
yuvarlanmıştır ve kimse de arayamamıştır.
Pekala, bilmiyorum
ama dışarıda onu aramamız gerek.
Belki de ihtiyacımız
olan tüm bilgileri almıyoruzdur.
- Bu da ne demek
böyle?
- İçiyor muydunuz?
- İçmediğimizi
biliyorsun.
- Sorma hakkım var.
Bunun cevabını
biliyorsun.
Bu adada bir çok
ambulans şirketi var çok düzensiz
biçimdeler ve rekabet de üst düzeyde.
Olay yerine ilk
giden, parayı alır.
Burası çok güzel bir
adadır, ama fırsatçı ve güvenilmez partiler ile herkes kendini daha iyi duruma getirmeye
çalışıyor.
Özellikle de, konu
varlıklı Amerikanların harcamalarına gelince.
Ama, yanılıyor
olabilirim de.
Eğer kaçırıldıysa,
yakında bir şeyler öğreniriz.
Önümüzdeki 24 saat
içinde - Tanrım.
- Bir sonraki
adımımız nedir?
Aslında, dün
kapalıydık.
Pazartesileri hep
kapalıyız, yani kimse yoktu burada.
Hayır, ben buradaydım.
Ben vardım, kocam
vardı, Manny ve Jojo vardı.
Hayır, hayır, özür
dilerim.
Bizim Manny veya Jojo
adında çalışanımız yok.
Manny çalışmıyordu
zaten, sahibinin arkadaşı olduğunu söylemişti.
- Sahibi benim.
Şey, zeplinin adı El
Viudador'du.
Hayır, hayır.
bizim o adda bir
hattımız yok.
- Burası olduğuna
emin misiniz, çünkü - Evet.
Harika bir güvenlik
sicilimiz var ve adada bunun gibi dört
tane daha hat var ki Bakın, burasıydı.
Yolu, itfaiyeyi, her
şeyi hatırlıyorum.
Buradan 30 dakika
uzaklıkta, aynı ipi kullanan ve aynı
buraya benzeyen bir zeplin daha var.
Bekleyin.
Jojo, değil mi?
Kocam zeplinden
düşerken dün sen de buradaydın, değil mi?
Bu Jojo.
Hayır.
- Seni tanımadığını
söylüyor.
- Niye yalan
söylüyorsun?
Ambulansı sen aradın.
- Neden yalan
söylüyorsun?
- Tamam.
Dün buradaydık.
Burada olduğunu söyle.
Burada olduğunu söyle.
Bırakın bunu ben
halledeyim, tamam mı?
Bırakın ben
halledeyim.
Belki de başının
belaya gireceğini sanıyordur.
Başını belaya sokacağınızı sanıyordur.
Parası da ödendi ona.
Bilmiyorum.
Bakın, burası
olmadığını anlayın, tamam mı?
Müşterilerimi
korkutuyorsunuz.
- Götür şu orospuyu
buradan.
- Pekala, ofisime
dönelim.
- Hayır.
- Sonraki adımı
konuşalım.
- Geri çağır onu!
- Hayır, hayır.
- Gitmeliyiz.
- Lütfen, gidin.
- Gitmeliyiz.
- Lütfen, lütfen.
- Bu Jojo'ydu.
- He, tamam.
Ofiste konuşuruz.
- Onu almalıyız bence.
Her şey yolunda, her
şey güvende.
Şimdiye kadar
eğlendiniz, değil mi?
Oturun.
Pazar gecesini
konuşalım.
La Zona Kulübünde
çekilen bir video gönderildi bana.
Görüşüne göre de çok
vahşi bir tarafınız var.
Uyuşturucu alıyor
musunuz?
Çünkü bu adamı
neredeyse öldürüyordunuz.
Kendimi savunuyordum.
Neden bu konu
hakkında konuşmadınız?
Çünkü Derek'in
kayboluşuyla, bunun bir alakasını olduğunu düşünmüyorum.
Bundan emin misiniz?
Teşekkürler.
Demek Büyük Biz adında
bir adamla sataştınız.
- Onun insanları
kaçırdığını biliyorsunuz.
- O halde neden onu
sorgulamıyorsunuz?
Sorgulayacağız.
- Kocanızla aranız
nasıldı?
- Harika.
Görünüşe göre,
kocanızın tüm mal varlığının varisi sizsiniz.
Ben onun karısıyım.
- Bunlar ne?
- Robot resimler.
Neden dağıtılmadılar?
Çünkü adadaki
insanların yarısına benziyor ve kaynaklarıma düzgün olarak dağıtmalıyım.
- Evet,
kaynaklarınızla tam olarak ne yapıyorsunuz?
- Şu anda mı?
Eğer kocamı
aramayacaksanız, ben ararım.
Gidelim.
Ne oldu?
Derek.
Derek, Dur!
Dur!
Derek!
Hayır, hayır.
Özür dilerim.
Yanlış araba.
- Makarna yapıyorum,
sen de ister misin?
- Hayır.
- Ava, iki gündür bir
şey yemedin.
Su alsam olur mu?
Derek Grant, üç gün
önce kaybolan kişi.
Çiftler, adada balaylarındalardı.
Tüm ipuçları, hatrı
sayılır bir fidye parasını düşündürüyor
- Arayan oldu mu?
- Gerçekten birisinin
aramasını beklemiyorsun, değil mi, Ava?
- Ne?
- Gerçekte neler oldu?
- Neden bize
söylemiyorsun?
- Söylemediğim bir
şey olduğunu mu düşünüyorsun?
- Bence bize
söylemediğin çok önemli bir şey var.
- Baba.
Belki de o barda bir
şeyler oldu ve Derek öldürüldü.
Ya da biri seni
öldürmek istedi ve yerine onu öldürdü.
Belki de ikiniz programın dışına çıktınız ve işler çok
vahşileşti.
Bilmiyorum işte.
Ama bildiğim şey onun kaybolmasından senin sorumlu olduğun.
Bence finans
durumumdan faydalanmaya çalışıyorsun.
Finansınız umurumda
değil, Bay Grant.
Oğlunuzu seviyorum
ben.
Onu, tüm hayatımda
sevdiğim her şeyden daha çok seviyorum ve
daima da seveceğim.
S.k tirin gidin.
Pardon, özür dilerim.
- Bayan, biraz
bekleyin.
İlk o gidiyor.
- Hatırladın mı beni?
- Lanet olsun.
- Hadi
konuşabileceğimiz bir yer bulalım.
Hayır, hayır!
Lanet olsun!
Hayır!
Hayır.
Hayır!
Hayır, hayır.
Pekala, Jojo, bana
bilgi vermeye başla yoksa öleceksin.
Anlıyor musun?
Bana bak!
- Kocama ne oldu?
- Bilmiyorum, bayan!
- Düşmek mi
istiyorsun?
- Hayır, hayır!
Kocam ve beni zepline
aldın mı?
Bana bak!
- Kocam ve beni
zepline aldın mı?
- Evet.
- Polislere neden
yalan söyledin?
- Bilmiyorum.
Manny, Manny bize sessiz kalmamızı söyledi.
Manny bize, çok
tehlikeli olduklarını söyledi.
- Kimler
tehlikeliymiş?
- Bilmiyorum.
- Ölmek mi istiyorsun
orospu çocuğu?
- Hayır!
Pekala, bana bak.
Ambulansı kim aradı?
Manny aradı.
O biliyor.
Manny her şeyi
biliyor, lütfen.
- Pekala.
- Bende numarası var.
Pekala.
Numarası ne?
809-555-3210.
Telefonu aradım ama
telesekretere geçti direk, ama kesinlikle Manny'nin sesiydi.
Bana şimdi inanıyor
musunuz?
Manny kocamın nerede
olduğunu biliyor.
Manny'i bulmalıyız.
Gidelim.
- Ellerinizi
arkanızda birleştirin.
- Arkanı dön.
- Ne?
Arkanı dön!
Gidip kocamı bulalım!
Amerika'da, itiraf
almak için işkence yapabilirsiniz ama burada yapamazsınız.
Ve seni biraz
onurunla yollayacağım buradan.
Memur Santos, seni
Porto Riko'ya geri götürecek.
Artık adamızda hoş
karşılanmıyorsun.
Anladın mı?
Pardon, efendim.
Lavaboya gitmeliyim.
Kelepçelerimi
çıkaracak mısınız?
İçeri gir.
Buraya gelip bana
yardım etmeniz gerekecek.
Biraz peçete
verebilir misiniz?
Sevgilim beni havuza
atmanın komik olduğunu düşündü de.
- Burası sizin odanız
mı?
- Öldüreceğim onu.
- Yalnız mısınız?
- Evet.
- Uzun sürmez.
- Öyle umalım.
Merhaba, Manny.
İnsanlar bir anda
ortadan kaybolmaz.
Ben kaçak olarak
buradayım.
Polislerle konuşamam
yoksa beni geri yollarlar.
- Eve dönmüş olmayı
isteyeceksin.
- Yemin ederim!
Kocan hakkında hiçbir
şey bilmiyorum.
- Derek nerede?
- Bilmiyorum!
- Ambulansı sen
aradın.
- Evet.
Ama ben aradığımda,
birinin zaten aradığını söylediler.
- Kimin?
- Bilmiyorum.
Bu adamlar kim?
Arkadaşların kim?
- Bu ne?
- Sağlık
görevlilerinden birinde bu dövmeden vardı.
- Dövme bu adamdaydı.
- Bu onların
mahallesinin.
Bu T.S.
Orası onların.
Herkes bilir.
Polis, politikacılar,
orospular bile bilir.
Eğer benimle kafa
buluyorsan, işler daha da çirkinleşir.
Bundan daha mı çirkin?
Kapıyı aç,
bekleyenler var.
- Burada güvende
değilsin.
- Bilmediğim bir şey
söyle bana.
Eğer Derek'i bulmana
yardım etmemi istiyorsan, bununla Açın
şunu.
Altıma işedim.
Açın şu lanet Tamam be, rahat olun.
Bu yabancı kızlarla
Karayipli s.k i de çok güzel gidiyor ya.
Ezikler.
- Manny, saate bak ve
eve yeni geliyorsun.
- Rahat ol, anne.
- Nerelerdeydin?
- Neredeydin?
- Arkadaşlarla
takılıyorduk.
Anne, bu Ava.
- Başka bir kız mı?
- Ne zaman gerçek bir
kız bulacaksın?
- Ben sevgili
istemiyorum, yeter artık.
- Torun mu istiyorsun?
- Evlenebileceğin bir
kız bul.
Gidelim hadi.
Burası benim odam.
- Bir daha de.
- Tanrı seni kutsasın.
- Demek annenle
yaşıyorsun.
- İlk ben geldim ve onu buraya getirmek için yeteri kadar
para biriktirdim.
Geldiğimiz adada,
uyuşturucudan başka yapacak iş yoktu.
Yarın beni
götüreceksin.
Ve o adamı bulmak
için birlikte hareket edeceğiz.
Eğer bir insanı ilk
birkaç gün içinde bulamazlarsa, yüksek ihtimalle Söyleme, lütfen.
Söyleme.
Özür dilerim.
Derek hayatta ve onu
geri getirmek için ne gerekiyorsa yapacağım.
- Bunu anlamalısın.
- Anlıyorum.
Rahatla.
Dinlen biraz.
Uzan oraya.
Burada, kanun falan
yok.
Anneciğim veya
babacığım yok, tamam mı?
Gördüğün her şey,
aslında öyle değil.
Buradaki herkes, hoş
karşılanmamaya karşı tecrübeli.
- Bu adamları
gördünüz mü hiç?
- Hayır.
Buradaki herkes
gözden uzaktır.
Ya buralı değillerdir
ya da herkes onları terk etmiştir.
Arabada kal.
- Orada takılan çok
adam var, sana söylerler.
- Harika, kendine iyi
bak.
- Kel, altın dişli,
boynunda dövme olan bir adam gördünüz mü?
- Hayır.
Bekle, bekle.
- Ne?
- Gördüm.
- Neyi?
- Dur, geri dön, geri
dön!
Pekala.
- Ne oldu?
- Dur işte.
Bu, bu o.
- Ne?
- Onun dövmesi.
Altın dişli sağlık
görevlisinin dövmesi.
Bak.
- Nedir bu?
- Horoz dövüşlerinde falan
yaptıkları şeyler.
- Nerede olduğunu
biliyorum.
Gidelim.
- Tamam.
- Pekala.
- Gidelim hadi.
Hayır, hayır.
Dışarı çıkma, tamam
mı?
İlanı ver bana.
Burada kal.
- Bu, o mu?
- Hayır.
Neredesin?
- Buldum onu.
- Seni duyamıyorum.
Ne?
Ne oluyor lan!
Santo Cerro'ya
gidiyorum.
Gitme oraya.
Sen ve ortağın, kocamı
ambulansınıza bindirdiniz.
- Onu nereye
götürdünüz?
- Ben ambulans falan
sürmüyorum.
Babam çok okuyan bir
adam değildi ama insan anatomisi
hakkında birkaç şey bilirdi.
Bana, bütün hayati
organların yerini gösterdi.
Yanlış adamı
yakaladın!
Mide çok yumuşaktır.
Kalın ve ince
bağırsakların var.
Yumuşak olan şeyi
patlatmak zordur.
- Kocam nerede?
- Söyledim ya, bir
şey bilmiyorum!
Belki de biraz da
dalağa bakmalıyız.
Ama dalaksız da
yaşayabilirsin, değil mi?
Kocam nerede?
Bilmiyorum.
Ciğerlerine de
bakabilirim.
Ciğerini patlatırsam,
muhtemelen 5 ya da 6 dakika içinde kay kaybından ölürsün.
Tamam, tamam!
O kız bana mesaj
atıyordu.
Araçtan indirdiler
beni.
Sonrasında neler
olduğunu bilmiyorum, yemin ederim!
Ertesi gün, Omar bir
ton parayla geldi.
İşimden istifa
etmemi, hiçbir şey söylememi istedi.
Ben de istifa ettim,
tamam mı?
Yaptım işte.
Omar'ı arıyorsun,
beni değil!
Aradığın kişi o, ben
değil!
- Ne yapıyorsun?
Ne yapıyorsun?
- Kardeşine mesaj
atıyorum.
Seni öldürecek!
Sen denedin.
Bak ne hale geldin?
Timo?
Beni hatırladın mı?
Eminim hatırladın.
Şimdi, bana kocamın
nerede olduğunu söyleyeceksin.
Kocam nerede?
Birilerinin evine
zorla girip onlara saldırdın mı?
Kendilerini korumak
amacıyla, ölümcül güç kullanma hakları var.
- Timo kocamı
aldıklarını kabul etti.
O da işin içinde.
- Ne işinin?
Bilmiyorum, onlara
para geldiğini söyledi.
Çıkarın onu, gidelim.
Sana ne düşündüğümü
söyleyeyim.
Bence o iki adama,
kocanı öldürmeleri için para verdin.
Ve onları susturdun,
böylece senin adını veremeyeceklerdi.
Başından beri, tanık
olduğum tüm vahşet ve kanuna aykırı
davranışlar, sadece senin tarafından yapıldı.
Omar Tavarez'in ölümü
ve Timo Tavarez'i öldürmeye teşebbüsten
gözaltındasın.
Ve şu anda da,
resmen, kocanın kaçırılışından ve muhtemel
ölümünün de baş şüphelisisin.
Ve ne lazım biliyor
musun?
Banyo, duş ve avukat.
İstediğin sırayla
yap, ama ihtiyacın olan şeyler bunlar.
Tamam, beni alın, ama
kocam yaşıyor.
Onu bulmalısınız.
Hala dışarıda,
yaşıyor.
Sorgulama için seni
merkeze götürüyorlar.
Lütfen, bana bak!
Kocam hayatta.
Evet, seni sorgulama
için merkeze transfer ediyoruz.
Derek'in babası ve
kız kardeşi idam cezası ile yargılanmanı istedi.
Lütfen, kocamı bulun.
Lütfen, işinizi yapın.
İyi şansl.
ar Kocam yaşıyor.
Merkeze falan
gitmiyoruz, değil mi?
- Ne dedi?
- Hiçbir şey.
Hadi, yapalım şunu.
Gidelim.
- Her şey yolunda mı?
- Hayır, bunun ne
anlama geldiğini biliyorsun.
Ava.
Kızının odasına gel
de konuşalım biraz.
Lütfen, yapma.
Sessiz konuş.
Kızını uyandırmak
istemezsin.
Silahı ver.
Otur.
- Ailen.
- Ailen mi?
Hadi ailen hakkında
konuşalım.
Ne yapardın?
Nereye gitmek
isterdin?
Bak, bendim.
Bunu ben yaptım.
- Anlamıyorsun, ona
borçluyum.
- Kime?
Avilar.
Villa Jaragual
Kliniğindeki doktor.
O benim için bir şey
yaptı, tamam mı?
Kız kız çok küçüktü ve o da
kızın ailesinin, kızın hamileliği hakkında bir şey öğrenmemesini sağladı.
Her şeyimi ona
borçluyum.
Eğer karım ve
çocuklarım Evet, tam bir aile adamısın.
Bunu anlayabiliyorum.
Kocam nerede?
Doktor, bir hata
yaptı.
Kemiğini sarmaya
çalıştı ama uyluk atardamarını patlattı.
Onu kurtarmaya
çalıştı.
Bak, bana olayı örtbas etmem için yalvardı.
Aksi takdirde,
Amerikalılar onun kliniğini kapattırırdı.
Kocanı, kliniğe gelememiş
gibi göstermek istedi.
Bunca zamandır bana
yalan söylüyordun.
Kocamın ölü olduğunu
biliyordun ve beni de öldürtmeye çalıştın?
Gitmelisin.
Lütfen yapma bunu.
Ailemin ve kızımın
önünde olmaz, lütfen.
Anlıyorum, tamam mı?
Yaşamayı hak
etmiyorum.
Kötü biriyim ben.
Lütfen, burada olmaz.
İki seçeneğin var.
Bu bir bu da iki.
Bunlardan biri sessiz.
Banyoya gidebiliriz.
En azından seni kızın
değil de karın bulur.
Sana ne oldu böyle?
Ölmüş.
Ölmüş.
Derek ortaya çıktı, o Beni kurtardı.
Beni değiştirdi.
Seni, sen değiştirdin.
- O sadece sana bir
neden verdi.
- Bu işi bitirmeliyim.
"Bütün piçler
gittiğinde ve öldüğünde geriye sadece
kafanı dinlemek kalır.
" Güzelmiş.
Nereden buldun bunu?
Her gece, uyumadan
önce duyardım bunu.
Çok kötü bir ninni.
Sana yardım
edebilirim.
Edemezsin.
Bunu tek başıma
yapmalıyım.
Eline ne oldu öyle?
Lanet olsun.
- Bir doktora
görünmelisin.
- Görünmeyi
planlıyorum.
Yarın ilk iş o.
Derek Grant adına
bakabilir misiniz, lütfen?
Lütfen.
Derek Grant yok.
Leta, burada mısın?
Leta, neredesin?
Oksijenin sınırlı, bu
yüzden beni dikkatli dinlemeni istiyorum.
Kocama ne olduğunu
bilmek istiyorum.
Bacağı kırık olan
Amerikalıya.
Nasıl öldüğünü ve
cesedine ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
Bilmek istediğin şeyleri
anlatmaya hazır mısın?
Neden bahsettiğini
bilmiyorum.
Neden Gerçekten mi?
Derek Grant!
Garza, küçük kız,
hamilelik!
Lütfen, bilmem gerek!
- Garza'yı
tanımıyorum.
Hamile kızdan falan
haberim yok.
- Güzel.
Anlamıyorsun.
Neyle uğraştığını Gerçekten mi, çünkü bence oldukça basit bir
şey bu amına koyayım!
Bekle!
Bekle.
Bence bilmek
istediğin her şeyi öğreneceksin.
Bir bak.
Bir bak.
Sen Garza'ya öldüğünü söyledin.
Hayır, bekle.
Sana yardım
edebilirim.
Eğer o tetiği
çekersen, kocan gerçekten ölür.
Onu ameliyathaneye
götürün.
- Ailen nasıl doktor?
- San Fernando'dalar.
- Çocuklar?
- Annelerinin yanında.
- Bu kim?
- Yeni asistanım.
Amerikan ama
güvenilir.
- Öyle mi?
- Adın ne?
- Christie.
Christie.
Silvio Lugo.
- Eline ne oldu?
- Kapıya sıkıştı.
- Aptal kapı, değil
mi?
- Aynen.
Seni aramam gerek.
- Güzel kokuyor.
- Am kokusu.
Tanrım, Luillo.
Güzel ve sıkı.
Ara beni.
Gidelim.
Hey, S, nasılsın
dostum?
O mucizevi sütünden
vermeye hazır mısın?
Sen benim altın
biletimsin.
Luillo, Big Biz'den
sıkıldım.
O orospu çocuğu beni
sinir ediyor.
Onun icabına
bakmalıyız.
O 80'lere özgü saçı
yok mu Hep aynı.
Doktor, neyi
bekliyorsun?
Biraz anestezi.
Hayır, hayır, adamım
dayanabilir.
Öyle değil mi, Papi?
S.k tir et onu.
Devam et, işte böyle.
Güzelce temizle onu.
- Orospu!
Lanet olsun!
Özür dilerim, götüm.
Ama çok tatlısın, umurumda
değil.
İstediğin her şeyi
yapabilirsin.
- Bu sürtüğün harika
memeleri var.
- Kesin.
İşte böyle.
Göster bana, doktor.
Sorun yok, Papi.
Dayanabilirsin.
İşte oldu.
Oldu işte.
Sorun yok.
İşte böyle.
Harika gidiyorsun,
kardeşim.
Harika gidiyorsun.
İşte böyle, Papa.
İşte böyle.
Aferin.
Aferin sana.
Hadi, doktor, ver onu
bana.
Evet görmek istediğim şey bu.
Hayatın gerçek kaynağı.
Teşekkürler, Papi.
Bana bana ne veriyorsunuz?
- Silvio, sorun ne?
- Bana ne
veriyorsunuz?
Beni uyutmaya mı
çalışıyorsun?
Doktor, bu kızı
nereden buldun?
Kimse kıpırdamasın!
Kaldırın lan
ellerinizi!
Eller yukarı beyler,
eller yukarı.
Silahı ver bana.
Yat yere.
Yat lan yere!
- Kimsin lan sen?
- Karısıyım.
Yani, adamımın
sürekli bahsettiği kız sensin.
Ne oluyor lan?
Gerekli miydi bu?
Tüm bu vahşet!
Cidden, burada
birbirimize yardımcı oluyoruz.
Kocan hayat kurtaran
biri, biliyor musun?
Bende kanserin şu
nadir görülen tipi var.
- Ne deniyordu ona?
- Multipl miyelom.
Evet, o işte.
Ve tek etkili tedavi
de, kemik iliğinden alınan kök hücre nakli.
Doktora bana donör
bulması için çok para ödedim.
Ama kolay değil,
değil mi, Doktor?
- Raulitto, yardım
edinsene lan!
- Geri çekilin!
- Silahı var amına
koyayım.
- Kapat çeneni.
Daha çok İspanyolca
öğrenmelisin, bebeğim.
Dinle, birkaç adamımı
çağırabilirim, yani henüz vurmadıklarını
ve buradan çıkmana yardımcı olabilirler.
- Ben kendim çıkarım.
- Emin misin?
Burası büyük bir bina.
Aslında, Christie,
kocanı paylaştığın için sağ ol.
- Çıkıyorlar,
yakalayın onları.
- Sürtük kapıyı
kilitledi.
- Buradan gidin.
Seni buradan
çıkaracağız, tamam mı?
Ee neler yaptın bakalım?
- Bana yardım etmen
gerek, tamam mı?
- Tamam.
Pekala.
Nerede lan bunlar?
Bırak onu!
Bırak onu, sürtük!
Bir s.k imi
beceremediniz, amına koyayım.
Yavaş, yavaş.
Silahı ona tut.
Yaptığınız şey için
size para ödeyebilirdim, parayla karşınızda dikilebilirdim ama konu kendi organlarını bağışlama olunca
insanlar çok bencil oluyor.
Ama dokusu tamamıyla
uyan bir donörü tehlikeye atamazdım.
Kocanın kemik iliği
ve benim sıkı diyetim ile Senin kız da
sertmiş kardeş.
Nereye kaçacaksın,
tavşan?
Bir adada olduğunun
farkına var!
Benim adamdasın!
İşler sizin için çok
kötü bitecek gençler.
Söylesene, Derek, o
elindeki şeyi kullanmayı biliyor musun ki?
Evet.
Siz manyaksınız amına
koyayım!
- Takip edin!
Adam beni vurdu.
- Pembeli çocukları
takip et.
- Kimseyi görüyor
musun?
- Sola dön.
Tam orada, sarı
elbiseli.
Sola dön, tam oraya.
Tamam.
Pembeli, kısa
pantolonlu.
Pekala, sonraki dönüş
nerede?
Orada, orada,
Pembeli, sağa dön.
Gidelim, inin
arabadan.
Hadi, hadi!
Sizi bulacağım!
Hadi, gelin, gelin.
Gelin.
- Vuruldun mu?
- Ne?
- Buraya gel.
Otur, lanet olsun.
Burada kalamayız,
güvenli değil.
Neresi güvenli?
- Evimden gidin.
- Sakin ol, anne.
Bırakın onu.
Her yeri kontrol edin.
Mutfağı, banyoyu, her
yeri.
Bayan, lütfen.
Bu sizi ilgilendirmez.
Bu, ben ve boktan
oğlunun aramızda.
- Bırakın onu.
- Anne, anne - Neredeler?
- Kim?
Neden bahsettiğini
bilmiyorum.
- Bu senin kardeşin
mi?
- Çocuktan uzak dur.
- Kim bu?
- Dokunma ona.
Adın ne evlat?
Benimle gelmek ister
misin?
- Onu rahat bırak.
- Sen sus lan sen sus.
- Tanrım, çok
güzelsin.
- Bırak onu.
Diğer evlere bakın.
Gözüm üzerinde ibne.
Saygısızlar.
Kapat Kapat lan şunu.
Sağır mısın amına
koyayım?
Yabancılar nerede?
Yabancılar?
Yabancılar nerede
biliyor musunuz?
Mendez, sen git şu
eve bak.
Sen de öbür eve bak.
Raulio, benim gel.
O ibneler ortaya
çıkacaktır.
- Ben buradan
gidiyorum, tamam mı?
- Oradan git oradan.
Herkes sessiz.
Nerede olduklarını bilmiyor
musunuz?
Ya burada etrafa
saçtığım o kadar para?
Dönüşte görüşeceğim
sizinle.
- Burada yabancı var
mı?
- Hayır, burası benim
evim.
Bakacağız.
Eğer yabancı varsa,
hem senin hem de onların başı belaya girecek.
Buralarda hiç yabancı
gördünüz mü?
Eğer sizi, onlara
yardım ederken yakalarsam, bozuşuruz.
Nasılsın, küçük
dostum?
Hiç yabancı gördün mü
buralarda?
Hiç mi?
Tutmak ister misin?
İstemiyor musun?
Raul?
Kardeşim?
Neyin var?
Nerede lan bunlar?
Aslında var ya Gel hadi.
Böyle olması
gerekmiyor.
Seni sürtük.
Hadi, neyin var
göster bakalım.
Göster bana.
Bu evde neler oluyor,
bayan?
Benimle uğraşmak mı
istiyorsun?
Hadi.
Eller yukarı!
Ellerinizi gösterin!
Hızlı ol, fırsatı
kaçırıyorsun.
- Orada kaç kişi
olduklarını bilmiyorum.
- Biz hazırız,
efendim.
Umarım güzel bir
balayı geçirmişsinizdir.
Öldür onu!
Öldür onu!
Ava, yapma!
Tutuklayın onu!
Size para ödüyorum!
Durun!
Herkes dursun!
Bu, ada için çok kötü
bir şey.
Bu ibnenin hayatı
uzasın diye turistleri kaçıramayız!
Bıçağı ver bana!
Bıçağı ver.
- Bu seni
ilgilendirmez, ibne.
- İlgilendirir çünkü
bu benim işim.
Ne işi lan?
Orospuları s.k me ve
kumar işi mi?
Evet.
Fahişelerim,
turistler olmadan çalışamaz.
Kendi kendimize mi
kumar oynayacağız?
Bıçağı ver bana.
Ver şu bıçağı.
Ver şunu.
Herkes gözlerini
kapatsın Çocuklar, gözlerinizi kapatın.
Kapatın gözlerinizi
çocuklar, kapatın.
Ölmüyor musun?
Şimdi ölmüyor musun?
Evet.
Doğru.
Öldün.
Bırakın onu!
Bırakın onu!
Derek!
İyi misin?
Bu orospu çocuğu size
ne ödüyorsa iki katını ödeyeceğim.
Pekala.
Siz!
Evinize, ait olduğunuz
yere dönme zamanı geldi!
Şu andan itibaren bu ada daha iyi bir yer olacak.
Onu da gerçekten
öldürmedim bayıldı.
Hadi çocuklar, gidin!
Carlos sizi Porto
Riko'ya götürecek.
Tişört kalsın.
Bana iyi şans getirdi.
Teşekkürler her şey için.
Güle güle!
Yakında yine gelin!
Sizi şimdiden özledim!
Çeviri: Mert Yıldız twitter.
com/MertAliYildiz||
« Prev Post
Next Post »