Print Friendly and PDF

Translate

Ruhlar Bölgesi: Bölüm 2 (2013) Insidious: Chapter 2

|

 


106 dk

Yönetmen:

James Wan

Senaryo:

Leigh Whannell, James Wan

Ülke:

ABD   Kanada

Tür:

Korku, Gizem, Gerilim

Vizyon Tarihi:

29 Kasım 2013 (Türkiye)

Dil:

İngilizce

Nam-ı Diğer:

Insidious 2

 

Oyuncular

    Patrick   Wilson

    Rose   Byrne

    Ty   Simpkins

    Lin   Shaye

    Barbara   Hershey

Devam Filmleri

    2010 - Ruhlar Bölgesi (280,735)6.8

    2013 - Ruhlar Bölgesi: Bölüm 2 (156,519)6.6

    2015 - Ruhlar Bölgesi: Bölüm 3 (94,698)6.1

    2018 - Ruhlar Bölgesi: Son Anahtar (53,231)5.7

 

Özet

“İlk filmde başladığımız hikayeyi anlatmaya devam etme fırsatı bulduğumuz için müthiş heyecanlıyız. Birinci filmde yarattığımız karakterleri seviyorum; aynı oyuncu kadrosu ve yapım ekibiyle yeniden birlikte çalışmak da harika. Eve döndüğünüzde ailenizin sizi karşılaması gibi. Ama korkutucu bir yanı da var çünkü ilk filmin başarısı hepimizi hazırlıksız yakalamıştı” diyor ilk kez bir devam filmi yöneten Wan.

Whannell ise şunları ekliyor: “Bir korku filmi için mükemmel bir fikir. ‘Niye kimse astral seyahati kullanmadı?’ diye sorup durduk. Bu bizi gerçekten heyecanlandıran bir şeydi -yani, daha önce kullanılmadığını düşündüğümüz bir fikir ya da konsept olması. Astral seyahati başka hiçbir filmde görmemiştik.” Wan ve Whannell daha aşina bir diğer konsepti, zamanda yolculuğu da kullandılar ki, bu, korku türünde ender görülen bir temaydı. Film Lambert ailesinin peşindeki kötülüğün kökeninde yatan sinsi olayları açığa çıkarmak için 25 yıl geriye gidiyor ve hem ilk filmin çözümlenmemiş gizemlerini aydınlatıyor, hem de Öte olarak bilinen karanlık ölüler diyarının içine giriyor. “İlk film böylesine stilize ve fantastik bir dünya olduğu için, zamanda yolculuk yaklaşımı ikinci film için gerçekten de biçilmiş kaftandı” diyor Wan.

Yönetmen James Wan ve senarist Leigh Whannell (“Saw”, “Insidious”) imzalı sarsıcı korku gerilim “Insidious: Chapter 2/Ruhlar Bölgesi: Bölüm 2”de, hayaletlerin musallat olduğu bir aile, kendilerini tehlikeli bir şekilde ruhlar dünyasına bağlayan, dehşet verici bir sırrı açığa çıkarma mücadelesi veriyor.

Tekrar bir araya gelen Lambert ailesi, büyükannenin evinde kalmaktadır. Tam ruhlardan kurtulduklarını düşündükleri anda, bebek telsizindeki fısıltılar, beyaz elbiseli bir kadın görüntüsü ve koridordan gelen sesler gibi garip olaylar vuku bulmaya başlar. Lanetli Lambert ailesi, ruhlar dünyası ile tehlikeli bir bağlantıya geçmelerine sebebiyet veren çocukluk sırlarını açığa çıkarmak için ne gerekiyorsa yapmak üzere harekete geçer

Altyazı

Merhaba.

 Ben Elise.

 Siz de Lorraine olmalısınız.

 Evet, tanıştığımıza memnun oldum.

 Geç vakitte aradığım için özür dilerim.

 Gündüzleri çalıştığım için, oğlum geceleri ayağa dikiliyor.

 Hiç sorun değil.

 Benim işim de genelde hava karardığında başlar zaten.

 Buyrun, lütfen.

 Teşekkür ederim.

 Selam, Carl!

 Elise, geldiğin için sağ ol.

 Seni aramak dışında ne yapacağımı bilemedim.

 Anlıyorum.

 Büyük sorununu bana da bulaştırmak istedin, değil mi?

 Takılıyorum be.

 Yardım etmekten keyif aldığımı biliyorsun, Carl.

 - Çay, kahve alır mıydınız?

 - Hayır, teşekkür ederim.

 Sakıncası yoksa, hemen başlamak istiyorum.

 Karl telefonda bana, etkilenenin oğlunuz olduğunu söyledi.

 - Doğru mu?

 - Evet, doğru.

 Oğlum Josh.

 Bir şey onu takip ediyor.

 İzninizle.

 Standart kontrolleri yaptım.

 Psikolojik testler, hastalık geçmişi.

 Hepsi normal.

 Sonra fotoğrafları gördüm.

 İlk olarak altı hafta önce fark ettik.

 Önce kamerayla ilgili bir sorun sandım.

 Daha sonra, bundan fazlası olduğu belli oldu.

 Çocukla görüştüm.

 Bana hiçbir şey anlatmıyor.

 Çok korkmuş.

 Ben de korktum.

 Bu evde bir şey var, bunu hissedebiliyorum.

 Beni burada istemiyor.

 Onunla görüşebilir miyim?

 Selam, Josh.

 Ben Elise.

 Sana birkaç basit soru sormak istiyorum.

 Burada yaşamayı seviyor musun?

 Evet, sanırım.

 Mahallede hiç yaşıtın var mı?

 Birkaç tane.

 - Yan komşumuzun çocuğu var.

 - Bu eğlenceli olmalı.

 Bu evde sevmediğin bir şey var mı peki?

 Bazen kâbus görüyorum.

 Kâbusunda neler oluyor?

 Seninle bir şey denemek istiyorum, Josh.

 Ve söz veriyorum, hiç canın yanmayacak.

 Rahatlamanı ve bu sese kulak vermeni istiyorum.

 Sadece buna konsantre ol.

 Geri kalan her şeyi unut.

 Mayıştığını düşün  Şu an rüyadasın, Josh.

 Etrafına bak.

 Ne görüyorsun?

 Yatakta uyuduğumu görüyorum.

 Kendi odanda mısın?

 Hayır, karanlık bir yerdeyim.

 Her taraf karanlık.

 Yalnız mısın?

 Hayır.

 - O burada.

 - O kim?

 Arkadaş olduğunu söylüyor.

 Her gece ziyaretime geliyor.

 Tam şu an nerede duruyor?

 Burada mı?

 Bu evde bizimle birlikte mi?

 Onunla konuşmak istiyorum.

 Tamam.

 Küçük bir oyun oynayacağız, Josh.”

Sıcak-soğuk" oyunu.

 Evin içinde dolaşacağım   ve yaklaşırsam bana sıcak diyeceksin.

 Soğuk.

 Sıcak.

 Sıcak.

 Soğuk.

 Sıcaklaşıyor.

 Çok sıcak.

 Lütfen, dışarı çık.

 Kimsin?

 Ne istiyorsun?

 - Ne oldu?

 - Onu gördüm.

 O bir arkadaş değil, bir parazit.

 Böyle kötü bir şey hiç hissetmemiştim.

 Onun yerine geçmek istiyor.

 Bayan Lambert   oğlunuzun eşsiz bir yeteneği var.

 Bir lütuf.

 Gece uykusunda bir yerlere gidebiliyor ve bir şeyler görüyor.

 Hayatta olan bir kişinin göremeyeceği türden şeyler.

 Ve şu an hayatta olmayan biri de onu görüyor.

 Tanrım!

 Bunun önüne geçebilir misiniz?

 Yeteneğini unutması için lütfu elinden almayı deneyebilirim.

 Bunu nasıl yapacağız?

 Sana göstereyim.

 Ne yapmanız gerekiyorsa yapın.

 Ona unutturun.

***

"Dün gece kendimi izledim" Bir sabah Dalton yataktan kalkamadı.

 Onu en iyi doktorlara götürdük.

 Hiçbiri ne olduğunu çözemedi.

 Sonunda onu eve getirdik.

 Hâlâ komadaydı.

 Sonra evin etrafında tuhaf şeyler olmaya başladı.

 Açıklanması güç şeyler.

 Korkudan ödüm patlıyordu.

 Başka bir yere taşındık.

 Ama geçmedi.

 Bunun bir çeşit doğaüstü güç olduğuna mı inanıyorsunuz?

 Peki şu hizmetten ne zaman yararlanmaya başladınız?

 Gidecek başka kapımız kalmadığında.

 Bayan Lambert, vermiş olduğunuz ifadede   Elise'in dün gece saat 10 sularında   ritüelinin bir bölümünde kocanızı hipnoz ettiği yazıyor.

 Ve bu ritüelde bilinçaltını bir başka boyuta açarak  Kusura bakmayın, kendi yazımı okuyamıyorum.

  ruhlar alemine yönlendirip, çocuğunuzu bulduğunu ve   bilincini yerine getirdiğini söylüyorsunuz.

 Buna gerçekten inandınız mı?

 Mecbur inandım.

 Her ne yaptıysa, işe yaramıştı.

 Dalton uyanmıştı.

 Oğlunuz uyandıktan sonra ne oldu peki?

 Josh!

 Josh, neredesin?

 Josh!

 Renai, buradayım.

 Ne oldu?

 Hayır, hayır, hayır.

 Elise!

 Elise!

 Anne, Dalton'ı götür buradan!

 Çabuk ambulans çağırın!

 Hayır, hayır.

 Elise?

 Tanrım, olamaz.

 Hayır, hayır.

 Ne?

 Niye öyle bakıyorsun bana?

 Benim yaptığımı mı düşünüyorsun?

 Ona inandınız mı?

 - O benim kocam.

 - Bunu sormadım.

 Evet, ona inandım.

 Benim kocam kimseyi öldüremez.

 Bu fotoğrafı ölmeden hemen önce Elise çekmiş.

 Fotoğraftakinin kim olduğunu biliyor musunuz?

 Evimizde çok tuhaf şeyler oluyordu.

 Hayaletler görüyordum  Bu fotoğraftakinin bir hayalet olduğunu mu söylüyorsunuz?

 Bakın, ben hayaletlerle ilgilenmiyorum, Bayan Lambert.

 Hayatleri ortaya çıkaran katillerle ilgileniyorum.

 Elise'in boynunda insan eliyle yapılmış izler vardı.

 Adli tıp raporunda kocanızınkilerle eşleşirse, sizi haberdar ederim.

 - Jessica, biz geldik.

 - Selam çocuklar!

 - Baba!

 - Hey.

 - Bak, ne yaptım.

 - Ne yaptın?

 Kulağını buraya dayıyorsun, ben de buradan konuşuyorum.

 Sen bir dahisin!

 Harika olmuş.

 Çocuklara baktığın için sağ ol.

 Ben gideyim.

 Anne, ben alırım.

 Ben yukarı çıkıp yatakları hazırlayayım.

 Tamam.

 Yatma vakti, millet!

 - Burada ne kadar kalacağız?

 - Polis evimizi araştırırken   biz de kısa bir süreliğine babaannenizin evinde kalacağız.

 Bu ev bize aile yadigârı.

 Siz de şu an babanızın eski odasında yatıyorsunuz.

 - Burada kötü bir şey gördün mü?

 - Hayır.

 - Sen de görmeyeceksin, tamam mı?

 - Tamam.

 Ne oldu?

 Ayıldığına sevindim.

 - İyi geceler, çocuklar.

 - İyi geceler.

 - Hey, Dalton.

 - Ne var?

 - Bak ne yaptım.

 - Bakmazam olmaz mı?

 Olmaz.

 Al hadi.

 Bu çok salakça.

 Hadi.

 Gerçekten işe yarıyor.

 Sana soru soracağım.

 İyi.

 Ama bu ipin gergin olması lazım.

 Biraz geri git.

 Tamam.

 Nasıl sence?

 Bence çok aptalca.

 Lorraine?

 - Hâlâ oluyor.

 - Ne?

 Aşağıdan piyano sesi duydum.

 Kendi kendine çalıyordu.

 Gittiğimde Kali yerde, karyolasının yanında yatıyordu.

 Karyolasından dışarı çıkmıştır.

 İlk defa mı yapıyor sanki Ne!

 Neyin var senin?

 Sadece hayatıma devam etmek istiyorum, Renai.

 Yeniden normal bir aile olalım istiyorum.

 Bunun normal bir tarafı yok, tamam mı?

 O şey hâlâ burada.

 Elise öldü ve kimse bu konuda konuşmuyor!

 Biri onu öldürdü!

 Konuşalım o zaman.

 Ben mi yaptım sence?

 Hayır!

 - Hayır, bunu düşünmedim!

 - İyi, güzel.

 Çünkü ne olduğunu biliyorum.

 Oğlumuzu geri getirmek için o yere gittim.

 Ve kötü bir şey beni takip edip Elise'i öldürdü.

 Bunu gördün.

 O şeyleri gördün.

 Dinle beni.

 Bir daha hiçbir şey huzurumuzu kaçıramayacak.

 Ailemiz bir arada.

 Oğluna kavuştun.

 Bunu düşünmemiz gerekmez mi?

 Evet.

 Gördüğümüz o hayaletler, Elise'in ölümü konusunda   biraz içimi rahatlatıyor.

 Yani ikimiz de ölümün ötesinde bir şey olduğunu biliyoruz.

 Ama bu fayda etmiyor.

 Sonuçta birinin canlı hâli her zaman daha iyidir.

 O kapıyı hiçbir zaman açık bırakmazdı.

 Önce sen.

 Avcı, Ayı, Ninja yapalım.

 Avcı, Ayı, Ninja!

 Bu çok saçma.

 - Ayı nasıl ninjayı yener ki?

 - Üstün koku alma duyusu, adamım.

 Bence burada olmamalıyız.

 Hadi geri dönelim.

 Burası özel bir oda.

 Fazla gitme  - Gördün mü?

 - Aman tanrım.

 Ben yardım etmem.

 - Selam Josh.

 Ben Elise.

 - Selam.

 Sana birkaç basit soru sormak istiyorum.

 Ama güzel sorular soracağım.

 Yanlış anlamayacağın sorular.

 - Bu evde yaşamayı seviyor musun?

 - Evet.

 Amatör çekim.

 Tek kelimeyle, berbat.

 - Bunun önüne geçebilir misiniz?

 - Hafızasını zorlayarak   yeteneğini elinden almayı deneyebilirim.

 - Bunu nasıl yapacağız?

 - Sana göstereyim.

 Kiminle konuşuyor lan?

 Hafızasını zorlayarak yeteneğini elinden almayı deneyebilirim.

 - Bunu nasıl yapacağız?

 - Sana göstereyim.

 Tam şurada.

 Bizi bir daha terk etme lütfen.

 Babaanne  Arkanda biri var.

 Renai?

 - Josh!

 Gördün mü onu?

 - Ne oldu?

 - Birisini gördüm!

 - Hayır, görmedin.

 - Hayır, gördüm!

 Orada biri  - Anne, burada kimse yok.

 Eğer olsaydı ailemi korkuturdu.

 Renai bu tip şeyleri duysun istemiyorum.

 Anladın mı?

 Evet, haklısın.

 Muhtemelen hayal görmüşümdür.

 Git biraz uyu.

 Tamam, geri git ki kablo uzasın.

 Düzgün yapmamız gerek.

 Danny?

 Yakaladım seni, yakaladım seni!

 Anne.

 Tatlım, kahvaltıda ne istersin?

 Ne istersen yapacağım.

 Canım bir şey istemiyor.

 Neyin var?

 Sorun ne?

 Bana anlatabilirsin.

 Kâbus gördüm.

 Tamam.

 Neyle ilgiliydi?

 Yatağımda uyumak üzereydim.

 Babaannem geldi.

 Odamda başka birini daha gördüm.

 Lütfen bizi bir daha bırakma.

 Babaanne.

 Arkanda biri var.

 Uyanmaya çalıştım.

 Biraz sürdü ama uyandım.

 Koridorda sesler duydum.

 Gitmen gerek.

 Gitmelisin.

 Babamdı.

 Biriyle konuşuyordu.

 Gitmen gerek.

 Babamın bir şeyi mi var, anne?

 Hayır!

 Hayır, hayatım.

 Çok şey atlattı sadece.

 Hepsi bu.

 Hepimiz atlattık.

 Sorun yok.

 Sadece bir rüya.

 Çocukları okula ben götürürüm.

 Sen yat, dinlen.

 Biraz rahatla.

 Gel, oğlum.

 Tamam.

 İyi misin, Lorraine?

 Bir terslik olduğunu söyledin.

 Elise'i öldüren şey her neyse   aileme musallat olmuş durumda.

 Bizimle işi bitmedi.

 Dün gece evimde birini gördüm.

 Yardımınıza ihtiyacım var.

 Elise'in evinize Josh'la konuşmak için geldiği   zamanı hatırlıyor musunuz?

 Hayır, hayatımın o kısmını unutmak için çok uğraştım.

 - Ta ki son olaylara kadar.

 - Pekâlâ.

 Onu hipnotize edip birkaç soru sormuş.

 O gece çekilen fotoğrafları dijital ortama aktardım.

 Görüntüyü biraz kırpıp aydınlattım.

 Lorraine, bu Josh mu?

 Bu nasıl mümkün olur?

 Bilmiyoruz.

 Elise hayatta olsa bilirdi.

 Ne?

 Alo?

 Bayan Renai Lambert, ben Dedektif Santal.

 Merhaba, dedektif.

 Adli tıp raporlarını alır almaz sizi bilgilendireceğimi söylemiştim.

 Elise'in boynundaki yaralar kocanızın eliyle uyuşmuyor.

 Şu an elimizde somut bir şey yok, yine de size haber vermek istedim.

 Tanrım.

 Sağ olun, dedektif.

 Bunu duymaya çok ihtiyacım vardı.

 Teşekkür ederim.

 Kali!

 Kali!

 Kali, ne oluyor?

 Kali!

 Kali!

 Ne güzel bir kız çocuğu.

 Bu ne cüret!

 Aman tanrım!

 Kali!

 Kali!

 Kali!

 Kali?

 Bebeğim?

 Bu ne cüret!

 Geldi.

 Carl, ben Specs.

 Telefonda konuştuğun adam.

 Hoş geldin, içeri girsene.

 Selam, Carl.

 Uzun zaman olmuştu.

 Evet.

 Anlaşılan ikimizin yerine de yaşlanmışım.

 Yapma lütfen.

 Specs'le tanıştın.

 Bu da Tucker.

 Elise sizden bahsetmişti.

 Çalıştığı ikinci en iyi kişi olduğunuzu söylüyordu.

 İkinci mi?

 Bonkörlük etmiş.

 Onu aramak hep aklımdaydı.

 Ama haftaya ararım diye erteleyip durdum.

 Ve artık o yok.

 Bu ona veda etmen için bir fırsat olabilir.

 Specs telefonda biraz bahsetti ama  Cevaplanması gereken sorular var.

 Ve cevaplayabileceğini düşündüğümüz tek kişi Elise.

 Lütfen bize yardım et, Carl.

 Onunla irtibat kurmamızı sağla.

 Herkesin irtibat kurmak için farklı yöntemi vardır.

 Benim yöntemim bu.

 Soruları sorarım ve ruh bunlara zarla cevap verir.

 Harflerin arasından kelimeyi bulabilirsiniz.

 Seni davet ediyoruz, Elise.

 Geldiysen bize haber ver.

 Elise, lütfen bizimle konuş.

 Sesimi duyabiliyorsan bize bir işaret ver.

 Bazı şeylere açıklama getirmem gerek.

 Bunun bilimsel bir yanı yok.

 Bazen irtibat kurulamayabiliyor.

 Elise.

 Burada mısın, lütfen cevap ver.

 Burada mısın?

 - Ben hallederim.

 - Olmaz!

 Döngüyü bozma.

 Elise, seni kimin öldürdüğünü bilmek istiyoruz.

 Söyle bize.”

O yaptı.”

 O ne istiyor peki?

 Gördüm.”

Öldürmek.”

 Nerede o?

 "Saklanıyor.”

 Nerede saklanıyor?

 Elise, katilini nerede bulabileceğimizi söyle.

 Our Lady Angls mı?

 "Our Lady Angls.”

 Bu ne anlama geliyor?

 Angels.”

Our lady of the angels.”

 Bir hastane.

 Eskiden orada çalışmıştım, orayı biliyorum.

 Renai?

 Renai?

 Ağırlıklı olarak doğu kanadında çalışırdım.

 Artık tüm hastaneyi kapatmışlar.

 Geriye sadece hayaletler kalmış.

 Şahsen, hayaletleri insanlara tercih ederim.

 Mesele şu ki, biz neyi arıyoruz?

 Elise bir sebep için bizi buraya getirdi.

 Binayı boşver şimdi.

 Birlikte çalıştığın doktorları, hemşireleri ve hastalarını düşün.

 Anne!

 Anne!

 Ne oldu?

 Burada.

 Bu odada ne vardı?

 Burası yoğun bakım ünitesiydi.

 Çok net hatırlıyorum.

 - Bu akşam pizza söyleyelim mi?

 - Peynirli ve makarnalı olsun.

 - Merhaba, Pam.

 - Merhaba, Lorraine.

 Peynir ve makarnalı, anlaştık.

 Sessiz dur ve hiçbir şeye dokunma.

 Durumu nasıl?

 Hayati fonksiyonları stabil durumda   ama hâlâ tepki vermiyor.

 - Tansiyonu iyiye gidiyor.

 - Evet, dozajı arttırdık.

 - Tamam, aynen devam edelim.

 - Tamam.

 Birkaç gün sonra   onu tekrar gördüm.

 Son kez.

 Parker?

 Ne yapı  Dinlenmen gerek.

 Yatağından kalkmamalısın.

 Bak, geçen gün için oğlum adına özür diliyorum.

 Yaramaz bir çocuk olmaya başladı.

 Hillary.

 104 no'lu odadaki hasta niye etrafta dolanıyor?

 Nasıl yani?

 Yoğun bakım ünitesindeki hasta, Parker Crane.

 Ne demek "etrafta dolanıyor"?

 Az önce benimle birlikte asansördeydi.

 - Yatağında olması gerekir  - Lauren  - O hasta dün sabah öldü.

 - Ne?

 İntihar etti.

 En başta hastaneye gelme sebebi neydi?

 Kendini hadım etmeye çalışmıştı.

 Hayır.

 Hayır.

 Hayır, henüz değil.

 Lütfen, hayır.

 İçi geçmiş ruhun bedenini de çürütüyor.

 Yaşamak istiyorum.

 Yaşamak istiyorum!

 Sadece onları öldürürsen olur.

 Hayır.

 Lütfen, yapma.

 Yapamam, anne.

 Lütfen bana bunu yaptırma.

 Yapmalısın.

 Yoksa tükeneceksin.

 Evet, yapabiliriz.

 - Yok artık.

 - Lauren!

 Adamımız bu mu?

 Parker Crane, evet o.

 Bu adreste bir şey olmalı.

 Geçti, geçti.

 Renai.

 Tamam, geçti.

 Geçti.

 Tamam, iyisin.

 - Kali nerede?

 - Odasında, uyuyor.

 Hayır, hayır, uyumuyor!

 - Uyuyor!

 Renai!

 - Hayır, hayır.

 Kali.

 Gördün mü?

 İyi olduğunu söylemiştim.

.

 - Ne oldu?

 Anlat bana.

 - Biri bana saldırdı!

 - Kim?

 - Salonda bir kadın.

 Bana vurdu.

 O şeyler geri döndü, Josh!

 Gitmemiz gerek!

 Çocukları da alıp bu evden gitmeliyiz.

 Evle bir alakası yok, biliyorsun.

 Daha önce de yaşadık.

 Bizi takip ediyor.

 Korkmayı bırakıp, sakin olmalısın.

 Sakin olamıyorum!

 Hayaletler etrafta cirit atıyor.

 Sanki biz de ölmüşüz gibi.

 Hayır, değil!

 Hayır, değil.

 Bu ölü olmak gibi bir şey değil.

 Biliyorum.

 Ben de gördüm.

 O şeylerin var olduğunu gördüm.

 Sende olan şeyi istiyor: Hayatını.

 Ama bunu yapacak güçleri yok.

 Tek yapman gereken onları görmezden gelmek.

 Böylece gideceklerdir.

 Gördün mü, sana demiştim.

 Ne yapıyorsun?

 Çalan şarkı buydu.

 Ne şarkısı, neden bahsediyorsun?

 Bu şarkıyı bilmiyor musun?

 Hayır, bilmiyorum.

 Benim şarkım.

 Sana yazdığım şarkı.

 Endişelenmemiz gereken şey şarkı değil şu anda.

 Bu evde biri var.

 Burada bekle.

 Bakın.

 Camı açık bırakmışlar.

 Adımına dikkat et.

 Bir şey mi hissettin?

 Bu evde pek hoş şeyler yaşanmamış diyelim.

 Burada işimize yarayacak birçok şey bulabiliriz.

 Bu koku da ne böyle?

 - Specs?

 - Efendim.

 Yukarı çık.

 Burası Parker Crane'in yatak odası olmalı.

 Daha çok bir kız çocuğunun odasına benzemiyor mu sence?

 Niye?

 Şu bebek evine baksana.

 Ne?

 Benim de bebek evim vardı.

 Hadi, çıkalım burada.

 Burası benim odam!

 Tucker!

 Dinle, Tucker.

 Burada olmamalısınız.

 Sizi görürse, bana öldürtür.

 Dalton.

 Dalton.

 Ne?

 Sana bir şey göstereceğim.

 Kes şunu, Foster.

 Yatağına geri dön.

 Bir şey olacak şimdi.

 Ben Foster değilim.

 Foster, uyan.

 Foster, uyan lütfen.

 Sen kimsin?

 Onun öldürdükleriyiz.

 Çok fazlayız.

 Ne istiyorsun?

 Lütfen bana yardım et!

 Acımı durdur!

 Geçti!

 Geçti Geçti, geçti.

 Tanrım, tanrım.

 Tamam, geçti artık.

 Sadece bir rüyaydı.

 Sadece bir rüya.

 Ona ulaşmaya çalışıyorsunuz ama ulaşamayacaksınız.

 Oradan yapamazsınız.

 Artık gölgeler sizin eviniz.

 İmdat!

 Elise, bizi niye buraya getirdin?

 Ne arıyoruz?

 "Mors.”

 'Ölüm'ün latincesi mi?

 Carl  Evimdeki kadın buydu.

 Lorraine, dikkat et!

 Ne oldu?

 Ne oldu?

 Fenerini ver bana.

 Buraya gel.

 Sen Elise değilsin, değil mi?

 "Hayır.”

 Kimsin peki?

 "Mater Mortis.”

 Ölümün anası  Bu ne anlama geliyor?

 Parker Crane'in annesi anlamına geliyor.

 Bir, iki, üç.

 Bu tarafa doğru çekin.

 Hiçbir şeye dokunmayın.

 Millet.

 Şuraya bakın.

 Bu ismi biliyorum.

 Ne buldun?

 - Kara Gelin - "Kurbanlardan biri katilden kaçmayı başarmış.”

 "Polise verdiği ifadede, saldırganın siyah bir gelinlik  " ve duvak giydiğini söylemiş.”

 "Kara Gelin 15'inci cinayetini işlemiş.”

 Kurbanlar.

 Aman tanrım.

 Bir saniye.

 Parker cinayetleri işlerken bu elbiseyi giymiş.

 Bu şekilde kamufle oluyordu.

 Annesi zorladığı için birilerini öldürüyordu.

 Çocukluğunu geri istiyordu.

 Bu yüzden oğlunun peşine takıldı.

 - Renai  - Tanrım!

 Lorraine!

 - Nerelerdeydin?

 - Konuşmamız lazım.

 Josh nerede?

 Biraz kırgınlığı vardı.

 Bütün gün yataktan çıkmadı.

 - Dalton ve Foster nerede?

 - Jessica'ya bıraktım.

 Neden?

 Sen ve çocuklar tehlikedesiniz.

 Sonra anlatırım.

 Arabaya bin ve git buradan lütfen.

 Sen de mi gördün onları?

 Evin etrafındakileri?

 Gittiler.

 Gitme zamanı.

 Tamam, sizi dinliyor olacağız.

 Bize ihtiyacınız olursa sinyal çakarsınız.

 - Parola 'zümküfül'.

 Tekrar edin.

 - Zümküfül.

 Hani parola 'boynuzlu at' olacaktı.

 Zümküfül sohbet esnasında dikkat çekmez.

 Hiç de bile.

 Hayatında kaç kere zümküfül dedin?

 Öğle yemeği vakti geliyor.

 Canım zümküfül çekti.

 Zümküfül olsa da yesek.

 Çocuklar.

 Bunun önemli olduğunu zannetmiyorum.

 - Size ihtiyacım olursa anlarsınız.

 - Önemi değil tabii.

 Sakinleştirici iğne.”

Renai'yle alışverişe çıktık.

 Görüşürüz - Annen" Kime bakmıştınız?

 Benim adım Carl.

 Beni hatırlamadığını biliyorum, Josh.

 Elise ve ben bunun için elimizden geleni yaptık.

 Haklısın.

 Seni hatırlamıyorum.

 Bazı sorunlar yaşamaya başladığında annen beni aramıştı.

 Ve gördüklerim karşısında nutkum tutulmuştu.

 Elise yardım etmişti.

 Elise artık yok.

 Acaba bu olayın kapanmasında bana yardımcı olabilir misin?

 Buna ihtiyacım var.

 Tabii ki.

 Tamam.

 Bu çok heyecan verici.

 Kendimi FBI ajanı gidi hissediyorum.

 Ne düşünüyorsun, Lorraine?

 Ne biliyorsun?

 Sanırım, Josh öteki tarafa geçtiğinde   yerine bir başkası geldi.

 Ve gelen ruh daha önce birçok cinayet işlemiş   gelecekte de işleyeceğine inandığımız birinin ruhu.

 Bu yüzden seni ve çocukları ondan uzak tutmam gerek.

 Dün gece, Josh'ın gözlerine bakarken   12 yıldır ilk defa onu tanıyamadığımı hissettim.

 Ondan korktum.

 Şu an Elise ve benim ortak bir dostumuz, Josh'la evde konuşuyor.

 Eğer onu sakinleştirebilirsek, gerçek Josh'a ulaşmayı deneyeceğiz.

 Peki ya onu bulamazsak?

 İyi misiniz?

 İyiyim.

 Biraz hâlsiz uyandım, o kadar.

 Elise'e ne olduğu hakkında herhangi bir fikriniz var mı?

 Hayır, yok.

 Bakın  Hatırlatmalıyım  Bana olağandışı bir şey söylerseniz sizinle dalga geçecek biri değilim.

 Akla hayale gelmeyecek birçok şeyi gözlerimle gördüm.

 Elise, hâlâ kabuslarıma giren bir yere beni göndermişti.

 Ama oğlumu geri getirdim.

 Odadan 10 dakikalığına çıktım ve geldiğimde Elise ölmüştü.

 Boğulmuştu.

 Dehşet verici.

 Evet.

 Çocukken, yaşlı bir kadının size musallat olduğunu söylemişsiniz.

 Aynı kadını öteki tarafta gördünüz mü?

 Hayır.

 Peki.

 İçecek bir şey ister misin?

 Bir bardak su alabilirim.

 Tabii.

 Ne var elinde?

 - Hiçbir şey yok.

 - Zarlarınla oynuyorsun sandım.

 Anlamadım?

 Annem zarlarla oynamayı sevdiğini söyler hep.

 Öyle mi?

 Bu sabah konuştuğunuzu bilmiyordum.

 Bu şekilde haber alıyorum.

 Sen arkanda ne saklıyorsun?

 Arkamda ne sakladığımı zarlarına sorsana.

 Hadi bakalım.

 Zarları at ve görelim.

 Annem, zar konusunda çok başarılı olduğunu söylüyor.

 Hadi, eğlenceli olacak.

 Josh arkasında   Parker Crane arkasında ne saklıyor?

 "BIÇAK" Hiç yanılmaz zaten.

 Hasiktir!

 Hadi!

 Zümküfül.

 - Carl!

 - Zümlüfül!

 Seni tanıyorum, değil mi?

 Eğer sen buradaysan, neredeyim diye sormam gereksiz sanırım.

 Seni öldürdü.

 Özür dilerim.

 Geri dönmezsem o şey ailemi öldürecek.

 Burada kapana kısıldım.

 Bedenimden ayrı kaldıkça daha da güçsüzleşiyorum.

 Elise?

 Elise burada değil.

 O hâlde onu bulmak zorundayız.

 Gidebildiğimiz kadar uzağa.

 Diğerlerini öldürmelisin.

 Hayatta kalmanın tek yolu bu.

 Kes sesini!

 Kes sesini!

 Çık git kafamdan!

 Kes!

 Git buradan.

 Çık git kafamın içinden!

 Tucker şimdi mesaj attı.

 Hazırlarmış.

 Elise?

 Elise!

 Yapma bunu.

 - Ne oldu?

 - Önünde duran biri var.

 - Ben kimseyi görmüyorum.

 - Tam önünde duruyor.

 Seninle konuşuyor.

 Ne diyor?

 Bebeğin onda.

 Bebeğin onda.

 Bebeğin onda.

 Bebeğin onda.

 Şimdi ne yapıyor?

 Bir şeyi işaret ediyor.

 O tarafta.

 Kali'nin odasından gelen sesler duydum.

 - Bebek telsizinden.

 - Muhtemelen parazittir.

 Bilmiyorum, çok netti.

 Sanki biri fısıldıyordu.

 Çok korkuyorum.

 Sonra telsizi dinlemeye gittim ve sesini açtım   bir adamın sesini duydum.

 Yukarı koştum ve içeri baktım.

 Hayır!

 Hayır!

 Bu da ne?

 Bir saniye.

 Bekle burada.

 Renai!

 Merhaba?

 Hayır!

 Hayır!

 Josh!

 Çabuk ol!

 Burada biri var.

 Perdenin arkasında birisi var!

 Josh!

 Josh!

 Renai!

 Renai!

 Uzak dur ondan!

 Uzak dur!

 Cehennem ol!

 Josh.

 Seni gördüğüme sevindim diyebilsem keşke.

 Çok özür dilerim.

 Burada olmaman gerekirdi.

 Er ya da geç hepimiz buradan geçeceğiz.

 Umarım sonrasında daha iyi bir yere gideriz.

 Daha iyi bir yer gördüm.

 Ama beni çağırdığını duyunca buraya geldim.

 Sanırım sana yardım edebilirim.

 Carl, burada ne yapıyorsun?

 Burada olmaman gerekir.

 - Hayal kırıklığına uğrattım, Elise.

 - Hayır, uğratmadın.

 Hayır, uğratmadın.

 Josh'ı arıyordun ve buldun.

 Sen buraya ait değilsin, Josh.

 Ve o varlık da sizin dünyanıza ait değil.

 - Onunla nasıl savaşacağımı bilmiyorum.

 - Karanlığın içinde   anılarını yaşattığı yerde bir evi var.

 Damarlarından onu çekip çıkarmak ve   kendi bedenine dönmek için o anıları kullanacaksın.

 - Evini nerede bulacağım peki?

 - Bunu bir tek sen biliyorsun.

 Hatırlamıyorum.

 Belki yanlış Josh'a soruyoruzdur.

 - Ne oldu?

 - Onu gördüm.

 O bir arkadaş deği, bir parazit.

 Daha önce böyle kötü bir şey hissetmemiştim.

 Onun yerine geçmek istiyor.

 Bayan Lambert, bence oğlunuzun eşsiz bir yeteneği var.

 Bir lütuf.

 Josh.

 Yardımına ihtiyacım var.

 O yaşlı kadınla ilgili hiçbir şey hatırlamıyorum.

 Ama sen hatırlıyorsun.

 Nerede yaşadığını öğrenmem gerek.

 Sana göstereyim.

 Demek bu yüzdenmiş.

 Carl?

 Josh?

 Josh?

 Selam, hayatım.

 Çocukları bekliyorum.

 Daha eve gelmediler.

 Arkadaşım Carl buraya uğradı mı bugün?

 Hayır, sanmıyorum.

 Bunu siz istediniz!

 Canım gerçekten yanmayalı uzun zaman olmuştu.

 Renai, yardım et!

 Kaçırdım.

 Ama size diğerleri kadar tolerans tanımayacağım.

 Renai, git buradan.

 Koş!

 Seninle sonra ilgileneceğim, anne.

 - İşte geldik, çocuklar.

 - Oley!

 - Sağ ol, Jessica.

 - Rica ederim.

 Yarın görüşürüz.

 Gidelim, Foster.

 Bunu ben istemedim, Renai.

 Sizi öldürmemi istedi ama ben reddettim.

 Şimdi görüyorum ki haklıymış.

 Sen zavallı, nankör bir kaşarsın.

 Sürekli ölümden korkarak hayatını nasıl heba ettiğinin   farkında değilsin.

 Çünkü çok yakında sen de onlardan biri olacaksın.

 Seni alıp karanlıktaki evime götürdüğümde   kısacık hayatının aslında ne kadar güzel olduğunu anlayacaksın.

 Anne!

 Anne!

 Baba!

 Yapma!

 Hadi!

 Merhaba?

 Benim adım Parker!

 Bu ne?

 Bunu sen mi yaptın?

 Bu ne cüret!

 Doğru söyle!

 Sen mi yaptın?

 Evet.

 Senin ismin bu değil!

 Senin ismin Parker değil!

 Bu babanın koyduğu isim.

 Senin adın Marilyn.

 Anladın mı?

 Beni tekrar et.

 Benim ismim Marilyn.

 Söyle!

 Benim ismim Marilyn.

 Şimdi sessiz ol.

 Eğer uslu bir kız olmazsan  Eğer uyursam, o karanlık yere gidip babamı bulabilirim, anne.

 Hayır, bu çok tehlikeli.

 Seni bir kere kaybediyordum, buna bir daha izin vermem.

 Yapabilirim.

 Söz veriyorum, onu bulacağum.

 Söz.

 Arkanı dön.

 Dikkatli ol.

 Seni seviyorum.

 Gebert onu, Josh!

 Bitir şu işi!

 Neredeyim be?

 Bırak onu!

 Lorraine?

 Nerede o?

 Renai'yi aldı.

 Bu da ne!

 Parker, onun anılarını imha etmeme yardım et.

 Bu seni özgür bırakacak.

 Girmeme izin ver lütfen.

 Kapıyı aç.

 Küçük kızlar uslu durmayı öğrenmek zorunda!

 Hayır!

 Bebeğim!

 Hey, geri dön!

 Geri dön!

 - Elise!

 - Josh, git artık.

 Keşke seni de yanımda götürebilsem.

 - Beni değil ama Carl'ı götürebilirsin.

 - Ne?

 Sana buraya ait değilsin demiştim.

 Sana sarıldığımda kalp atışını hissettim.

 Hâlâ yaşıyorsun.

 Tekrardan hayata dönme vakti.

 İkiniz de hemen gitmek zorundasınız!

 Gidin, hadi!

 Gidin!

 Geri dön!

 Geri dön!

 - Baba!

 - Dalton?

 - Dalton?

 - Baba!

 - Neredesin, oğlum?

 - Baba!

 Oğlum!

 - Ne işin var burada?

 - Seni eve götürmeye geldim.

 - Beni nasıl buldun?

 - Ayak seslerini takip ettin.

 Uyan!

 Neredesin?

 Geri dön, hadi.

 Bu annem.

 Uyan.

 Ses ver bana.

 - Zeki çocuk.

 - Beni takip edin.

 Uyan!

 Hadi, uyan.

 Benim.

 Renai, benim.

 Geçti.

 Geçti.

 - Baba?

 - Evet.

 - Baba, döndün!

 - Evet.

 Senin sayende.

 Evlatlarım.

 Renai, benim diyorum.

 Geçti.

 Sana ulaşmak için her yolu denedim.

 Şarkını bile çaldım.

 Sen olduğunu bilmeliydim.

 Ancak sen bu kadar kötü çalabilirdin.

 Getirin onu!

 - Hazır mısınız?

 - Hazırız.

 Tamamiyle unutmaya hazırız.

 Başka seyahat yok.

 Olmak istediğimiz tek dünya burası.

 Güzel, Bay Lambert.

 Gözlerinizi kapatın.

 İkiniz de.

 Şimdi derin bir nefes alın.”

Tık" sesine kulak verin.

 Şimdi mayıştığınızı hissedeceksiniz.

 Ve içinizdeki karanlığın uzaklara kayıp gitmesine   izin verin.

 Kimsiniz?

 Size bir mesaj getirdim.

 Allison hakkında.

 Şaka mı bu?

 Allison'la konuşan birinin yakın arkadaşıyız.

 Bu imkânsız.

 Gitseniz iyi edersiniz, yoksa polis çağıracağım.

 Dur, Brian.

 - Kimsiniz, çocuklar?

 - İnsanlara yardım ediyoruz, efendim.

 - Sarsılmış insanlara  - O kadın kim?

 - Hangi kadın, tatlım?

 - Arkalarında duran kadın.

 Arkadaşımız, Allison'ın geçirdiği kazanın   aslında bir kaza olmadığını size söylememizi istedi.

 Hastanede, hayata döndürüldüğü esnada yanında bir şey getirmiş.

 Aslında bir şey değil, bir sürü şey.

 Ve artık bu evde sizinle birlikte yaşıyorlar.

 Allison.

 Allison.

 Aman tanrım!

||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar