Aranan Hedef (1977) Mort d'un pourri
| |
123 dk
Yönetmen:Georges Lautner
Senaryo:Jean Laborde, Michel Audiard, Claude Sautet
Ülke:Fransa Fransa
Tür:Suç, Dram, Gerilim
Vizyon Tarihi:01 Ekim 1978
Dil:Fransızca
Nam-ı Diğer:The Twisted Detective
Oyuncular
Alain Delon
Ornella Muti
Stéphane Audran
Mireille Darc
Maurice Ronet
Özet
Politik bir skandaldan kurtulmak için cinayet işleyen ve
kısa bir süre sonra kendisi de cinayete kurban giden bir meclis üyesinin
tetiklediği soruşturma, işadamı Xavier Marechal'e kadar gelir dayanır.
Altyazı
Beni seviyor musun?
Beni sevdiğini söyle.
Uyu.
Neden beni sevdiğini
hiç söylemiyorsun?
Ben sana her zaman
söylüyorum bunu.
Hem niye birlikte yaşamıyoruz
ki biz?
- Seni sıkıyorum,
değil mi?
- Hayır.
Seni seviyorum de
bana veya beni sıkıyorsun de bari.
Bir şarkının nakaratı
gibi.
Of, lanet olsun!
Bir başladı mı tam
başlıyor - Nasıl yani "bir başladı
mı tam başlıyor"?
- Uyu.
- Kim o?
- Benim, Philippe.
Yalnız mısın?
Hatun içeride uyuyor.
Saat kaç?
Saat beş.
Bunu telefonun saat servisinden
öğrenebilirdin Aptalca bir şey yaptım.
Ciddi bir şey mi?
Bir felaket.
Serrano Serrano'yu öldürdüm.
Xav Kim geldi?
Hiç kimse Sen uyu.
Serrano pisliğin
tekiydi.
Seni milletvekili seçtiren
o değil miydi?
Evet Belki de her şeyin başlangıcı o oldu.
Ama aynı zamanda konforlu
yaşamının da.
Tamam!
İyi para kazandım.
Milyarlar değilse
bile büyük inşaatlar imar izinleri inşaat ruhsatları istimlakler.
Ama bir gün
"yeter" dedim.
Ve o zaman Serrano
belgeleri makbuzları çıkarıverdi önüme Tabii, salak gibi tekrar o kokuşmuş düzene geri döndüm.
Hep böyle batılır
pisliğin içine.
Birkaç büyük iş daha.
Biri tam bıçak sırtındaydı.
Vaugirard'daki işi
hatırlarsın.
O aşağılık,
birdenbire, benim imajımı beğenmemeye başladı.
Serrano ise dimdik ve
tertemizdi; iyi mi?
Sonunda durumu
anladım.
Grup, genel seçimde
benim bölgemden Dupair'i aday gösterecekti
Benim yerime Dupair.
Ne saçmalık!
Bu benim mevkiimin,
siyasi hayatımın, her şeyin sonu demekti.
Gece, Serrano'nun
bürosuna gittiğimde İstifa dilekçemi
hazırlamıştı.
Bir tek imzam
gerekliydi.
İşte, imzan yeterli.
Yoksa her şeyi basına
açıklayacaktı.
Benim için tuttuğu
dosya önündeydi.
Daktiloyla yazılmış birkaç sayfayı kasanın içine koydu.
Kasa açık duruyordu.
Bana "Vekil
olmadan da gayet güzel yaşanır.
" dedi.
O pis herif beni resmen
alaya alıyordu.
Birden kendimi
kaybettim.
Ona tokat attım.
Boğuşmaya başladık.
Boğazımı sıkıyordu.
Kendimi savunmak için
elime geçen ilk şeyi kafasına indirmek
zorundaydım, kâğıt ağırlığını kavradım Yığıldı
kaldı.
Öyle ağır bir darbe indirmek
istememiştim.
İşte böyle oldu.
Ne zaman?
Dün gece, saat 10'a
doğru.
O zamandan beri ne
halt ettin?
Meclise, Palais
Bourbon'daki gece oturumuna gittim, kendimi
göstermem lazımdı.
Salona girdiğimde saat
neredeyse 11'di.
Saat 10'dan 11'e
kadar epeyce bir zaman var.
Evet.
Ya sen?
O saatlerde sen
neredeydin?
Peki, seninleydim.
O zaman dinle.
Christiane'la
birlikte evde yemek yedik.
Saat 10 buçuğa doğru meclise
gittim, Böylece aklanırım.
Şimdi eve dönebilirim.
Kimseyle karşılaştın
mı?
- Kébir.
- Ah, tabii, onunla.
Peki, öğlen yemeğinde
buluşalım.
Philippe.
Serrano'nun evi
dolmaya başlamıştır.
Belki de bu sabah orada
bulunman iyi olurdu.
Evet Biliyorum.
Oraya gitmem gerekir Ama.
Tamam, ben giderim.
Sağ ol.
Ne olmuş?
Küçük bir mesele.
Xav'ı gördün mü?
Evet, evet.
Peki?
Durum şu: Dün akşam üçümüz
birlikte yemek yedik O, sen ve ben.
Ve şimdi haberler Milletvekili Michel Serrano bu sabah
bürosunda ölü bulundu.
Akşama görüşüyor
muyuz?
Seni ararım.
İlk belirlemeler,
olayın bir cinayet olduğu yönünde Olay yerindeki muhabirimiz, polise haber
veren tanığa ulaşmayı başardı.
Bay Gonzales, siz
binanın camlarını temizliyordunuz, değil mi?
Evet Ben camları temizlerim işte Bay Serrano'yu
saat 9'da mı buldunuz?
O civarda işte Memurlar sabah işbaşı yapıyorlardı.
Bizse 2 saattir cam
siliyorduk.
Siz o sırada tam olarak
neredeydiniz?
Yani, yukarda işte Batı tarafında 32.
katta.
Sonra ne oldu?
Yani, siliyordum ben
işte sağa sola falan Adam masasının
üzerinde yatıyordu Silmeyi bıraktım Uyuyor mu sarhoş mu bilemedim.
Arkadaşımı çağırdım Cama vurdum
Ama adam hiç bir şey duymuyordu.
Aynı ölü gibiydi,
yani.
Bu normal değil diye
düşündüm.
- Ve hemen polisi
aradınız?
- Telefon etmek için
aşağı atlamadım, tabii ki!
Milletvekili
Serrano'nun şirketleri, La Defense'ın siyah camla kaplı gökdelenlerinde yer
alıyor.
Merhum milletvekili,
gayrimenkul işleriyle - Özür dilerim
bayım, içeri giremezsiniz.
- Adım Xavier
Marechal.
- Sayın Milletvekili
Dubaye'i temsil ediyorum.
- Biraz bekleyin,
komutanımı çağırayım.
Dinleyin beni, lanet
olsun!
Benim fotoğraf çekmem
lazım "Pislik herifler birazdan makam arabalarıyla gelip, rahatça içeri
girmeye başlar.
" - Bir pislik diğer pisliği öldürmüş işte.
- Bunlar ne zaman
toptan temizlenecek?
Giremezsiniz.
Onbaşım, sizi görmek isteyen
işte bu bey.
- Bay Marechal siz
misiniz?
- Evet, benim.
Beni izleyin, sizi 32.
katta bekliyorlar.
Yasak, giriş yasak.
Bu bey, cinayet
masasından meslektaşım Morot.
Bay Serrano'nun kaybı
Bay Dubaye'i çok sarsmış olmalı.
Sanırım çok
yakındılar.
Kendisini sorguya
almak isterdik yani, demek istediğim Sayın Milletvekili Dubaye'in bu trajediyle
ilgili görüşünü almak isteriz.
Beni temsilcisi
olarak gönderdi çünkü bu sabah
meclisteki özel oturuma katıldı Yani
ölümle Sayın Serrano'nun kaybıyla ilgili
olan oturuma.
Bay Dubaye'in merhum
Serrano'yu en son nerede ve ne zaman gördüğünü söyleyebilir misiniz?
Hayır, fakat benim
Bay Dubaye'i en son nerede ve ne zaman gördüğümü size söyleyebilirim.
Kesinlikle dün gece,
herhâlde Saat 23.
00 civarında.
Aslında, akşam
yemeğini birlikte yedik.
- Doğal olarak, Bayan
Dubaye de - Portakal soslu kalkan balığı
pişirmişti.
- mükemmel bir ev hanımıdır.
- Hiç şüphem yok.
Yemek, Fransa'da
önemlidir.
Sayın Marechal,
vekâleten burada olduğunuzdan bu sorgulama sizi şaşırtabilir Ancak, bu cinayetin kaçınılmaz olduğunu söyleyerek
korkarım sizi daha çok şaşırtacağım.
Merhum Serrano,
elindeki bazı belgeler nedeniyle korkulan bir adamdı.
Oysa kimseyi sonsuza
kadar korkutamazsınız.
Siyasi bir cinayet mi?
Siyasi ve alçakça.
Alçakça derken,
alışılagelmiş anlamında kullanmıyorum.
Yok, cinayetin sebebi
hırsızlık değilmiş.
Geldiğimizde
kasasında 8 milyon nakit duruyordu.
Ancak Bay Serrano bir günlük tutuyormuş.
Herhâlde, sizin bu günlükten
haberiniz yoktur?
- Pek tabii.
- Tam oturmayan bir
şey var.
Bayan Dubaye'in
portakal soslu kalkanıyla ilgili bir kafa karışıklığı olabilir.
Durieu.
Beklesinler!
Hemen getiriyorum.
Bay Dubaye'in dün
akşamki programıyla ilgili olarak Bay
Marechal'in söyledikleri yani şahitliği
ki eminim kendisi yemin altındayken de bunları
aynen yineleyecektir elimizdeki bilgilerle örtüşmüyor Bayan Braco'nun ifadesinden söz ediyorsunuz
sanırım?
Evet!
Marceline Braco, ta
kendisinin!
Bay Serrano'nun
sekreteri.
Matmazel.
- Merhaba.
- Merhaba.
Bay Marechal de
buradayken, Bay Dubaye ile ilgili söylediklerinizi tekrarlar mısınız?
Tabii Bay Serrano, dün akşam Bay Dubaye ile
buluşacaklarını söylemişti.
- Saat kaçta?
- 10 gibi.
Burada.
Bu buluşmadan
haberiniz var mıydı Bay Marechal?
Hayır, tabii ki hayır.
Bay Serrano
randevusunu Matmazel Braco'ya haber vermeden
iptal etmiş olmalı.
Bay Serrano asla öyle
bir şey Ne yani, size bildirmeden
kravatını değiştirdiği veya tuvalete gittiği olmadı mı?
- Oldu tabii.
- Peki o zaman.
Çok teşekkür ederiz.
Polisi o aramış.
Ekip gelene kadar,
rahatlıkla defteri ortadan kaldırabilirdi.
Defter mi?
Ne defteri?
Yani Günlük, işte
Size bahsettiğim şu dosya.
Çalınmış mı?
Haberiniz yok muydu?
Nasıl haberim olsun, malum
olacak değil ya?
Bana cinayetin nedeni
hırsızlık değil diyen sizsiniz.
Şimdi ise, bir dosya
çalındı diyorsunuz.
Bir suç işlendiğinden
emin misiniz bari?
Gidebilirsiniz Bay
Marechal.
Buraya geldiğiniz ve
oyunumuza keyifli sohbetinizle katıldığınız için teşekkür ederiz.
Gelecek sefer,
sizinle Fakat, bir başka sefere gerek olmayacak,
değil mi Morot?
Kesinlikle hayır.
Ne yazık ki Bay Marechal'in
aktörlük yeteneğinden mahrum kalacağız Keşke
şu çalınan defter hakkındaki performansını tekrarlasaydı Sırf zevk olsun diye.
Ah, burada sekreter
hanımın hakkını da vermek lazım.
Pekâlâ beyler,
sizlere her zaman yardımcı olmaya hazırım.
Mersi.
Günaydın Bay Marechal.
- Günaydın Bay
Marechal.
- Günaydın Françoise.
Telefon hiç susmadı.
Hollandalılar bana
sürekli Ne istiyorlarmış?
Söylemediler, ama bir
kutu çikolata göndermişler.
Galiba 15'indeki işi
ertelemek istiyorlar.
Güzel, çikolataları
yiyin ve ayın 16'sına kadar ofiste olmayacağımı söyleyin.
Peki bu?
Evet, biraz önce Bay
Fondari aradı.
Çok acil olduğunu
söyledi.
Alo, Bay Fondari'yi bağlar
mısınız lütfen?
Bay Marechal, Bay
Fondari ile görüşmek isterdi.
Serrano olayından haberin
var, değil mi?
Seni hemen görmem
lazım.
Şart mı?
Seni temin ederim çok
önemli.
Merhaba.
- Bay Brumaire'le
tanışıyor musun?
Bu, Bay Lalo.
- Memnun oldum.
Merhaba, Bay Marechal.
- Ne içersin?
- Bir şampanyalı kir.
Marcel!
İki şampanyalı kir, lütfen.
Ne oldu?
Serrano ile
görüşmenizden sekreteri Braco'nun haberi varmış.
Lanet olsun.
Ahmak karının
tekidir, neyse ki - Nerede bizim içkiler?
- Şimdi hazır, Sayın
Vekil.
Cinayet masasından
Morot diye birini tanıyor musun?
- Hayır.
Neden?
- Çünkü hiç de ahmak
biri değil.
Çok kurnaz bir tek sözümü bile yutmadı.
- Ama sindirmek
zorunda kalacak.
- Biraz zor.
Ayrıca bana kayıp bir
defterden söz etti.
Demek öyle.
Bunu akşam konuşalım.
- Bizimle yemeğe
kalıyor musun?
- Hayır, Fondari'yle
buluşacağım.
Fondari'yle mi?
İşte Christiane da
geldi.
- Avukat Lacor.
- Hemen geliyorum,
Sayın Başkan.
- Selam Xav.
- Selam Philippe.
Hürmetler Sayın
Başkan.
Merhaba beyler.
Sizleri gördüğüme çok
sevindim.
Polis Serrano
olayıyla ilgili hâlen suskun.
Detayları öğrendiniz
mi?
- Bugün ne kadar
güzelsin.
- Alkol güzelliğimi
muhafaza ediyor.
- Böyle aptal aptal
konuşmasan.
- Aptalca değil, avam
o kadar.
- Artık içkiyi
bırakmasını söylesene ona.
- Doğru, içkiyi
bırakmamı söylemelisin bana.
Bunu evimize gelip
söylemen daha zarif olurdu Ta ne
zamandır ziyaretimize Dün akşamdan beri.
Gerçekten de, artık içkiyi
bırakmalısın.
Ama ben Şaka yapıyordum.
Masanız hazır Sayın
Vekil.
Ah, bu harika oldu.
Söylesene, Fondari
beni de öğle yemeğine davet etmedi mi?
Hayır, beni çağırdı,
hepsi bu.
Nasıllardı?
Kimler?
Aynasızlar.
Yalnızca işlerini
yapıyorlar.
Daha işin başındalar.
Cinayet masasından
Morot'yu tanıyor musun?
İşinin ehlidir.
Sana defterden söz
ettiler mi?
Zaten herkes yalnızca
bundan bahsediyor.
Bana sordular, ben de
hayır dedim.
Şimdi aynı soruyu ben
sana sorabilir miyim?
- Serrano günü gününe
kayıt tutuyordu.
- Bununla kime şantaj
yapıyordu?
Kimseye.
Yani Birilerine şantaj yaptığını hiç sanmıyorum.
Bununla insanları kontrol
altında tutup gözdağı veriyordu.
Aradaki nüans tam da
burada Görüyorsun ya Xav, defter
Serrano'nun elindeyken, bir nevi düzen vardı.
İnsanlar oyunu
kuralına göre oynamayacak birilerinin defteri ele geçirmesinden korkuyorlar.
Seni temin ederim ki benim
bu işle en ufak bir ilgim yok.
Tabii ki, Philippe'in
de yok.
Bay Tomsky.
Sayın Başkan Sayın Başkan
- Rezervasyonsuz geldim.
-Hiç önemi yok.
Bay Tomsky'nin
masasını hazırlayın!
Sizi ağırlayacak
yerimiz her zaman vardır, efendim.
Buyurun, şöyle
geçiniz lütfen, burada rahat edeceksiniz.
Buyurun.
- Afiyet olsun Sayın
Başkan.
- Kalkan balığını
tavsiye ederim.
Peki O zaman
Ne istiyorsunuz?
Xav O defteri mutlaka bulmak lazım.
- Önce katili bulmak
lazım.
- Evet Sonuçta aynı şey, değil mi?
Pek olmayabilir.
Bay Marechal, size
telefon var.
Mersi.
Evet?
Alo, benim Kebir.
Büronu aradım, orada
olduğunu söylediler.
Polisler geldi, evini
aradı.
Önce kapıcıyı
sorguladılar, sonra buraya indiler Dün
gece dışarı çıkıp çıkmadığını öğrenmek istiyorlardı.
Philippe'in arabasını
gördüm mü diye sordular.
Peki o zaman,
teşekkürler haberdar ettiğin için.
Evet, tabii, seni
ararım.
Görüşürüz.
Philippe sana selam
söyledi.
Keşke bana da
verseydin.
Polisler sana onun hakkında
da soru sordular mı?
Yani, kemanlarımızın
akordu bir olsun diye soruyorum.
Dün gece Philippe
benimleydi.
Ah, tabii Evet, elbette.
Sana bu işle alakam olmadığını
hatırlatıyorum.
Ancak, bazı dostlarım
için şu defter, veba demek!
Philippe'le bunu iyi
anlamanız lazım.
Bir şey biliyorsanız,
bana söylemelisiniz.
Yoksa inanın, bu işin
sonuçları çok feci olabilir.
Beni aptal yerine mi
koyuyorsun?
Senin şu üç sayfaya
polis Serrano'nun dosyası, Fondari kayıt defteri diyor; neler oluyor?
Ne yapmaya
çalışıyorsun Philippe?
Bunu ben de bir
bilseydim.
Senin üç parça kâğıt
dediğin şey, şimdi kaç sayfa oldu?
Bak Serrano günü gününe paranın ve "işlem"lerin kaydını tutuyordu Ve paranın dağıtıldığı isimlerin.
Bu kayıtların nasıl
bir silaha dönüşebileceğini bir düşünsene, özellikle de seçim arifesinde?
Arazi veya rüşvet işlerinden
para yiyen bir adama kim namuslu bir
milletvekili adayı der?
O adamın kaydını
çıkarırlar ve hop, sahneden silinir gider.
Serrano böyle bir
silaha sahip olduğu sürece, ipler onun elindeydi.
- Kral öldü!
Yaşasın kral!
- Böyle konuşma, biliyorsun
şantajcılıkla işim olmaz.
Madem ki defterden faydalanmayacaksın,
onu yok et!
Evet, düşündüm bunu Ama bu siyaseten bir hata olabilir.
Ben bu tip siyasetten
hiç hazzetmiyorum Philippe, hem de hiç!
Peki ya benim o
siyasete nasıl tahammül ettiğimi bir düşünsene.
Emin ol, intikam
almak gibi niyetim yok.
Tek istediğim kendimi
savunmak, saldırmak değil!
- Bir gün, bakan
olduğumda - Hayal kurmayı keser misin
sen!
- Neden, niçin hayal
kurmayayım?
- Anlamıyor musun?
Dur yardımcı olayım!
Şu anda bir şüpheli olduğunu
hatırlatırım.
Polisler beni
sorguladı, Kebir'i ve Braco'yu da.
Karını ve Fondari'yi
de sorgulayacaklar.
Baştan beri
inanmadıkları tanıklığımı çürütmek için dosyayı bulmaya çalışacaklar Dosya sende çıkarsa, yandın!
Dosyayı evde
bırakmadım, o kadar aptal değilim.
Rocquencourt Parkı
yakınında küçük bir daire satın almıştım.
Ne?
Kendi üstüne mi?
Hayır, bir emlak
şirketi adına.
Sahibi olarak senin
adının geçtiği?
- Evet, tabii, yani Diğerleriyle birlikte.
- Diğerleri kimin
umurunda!
48 saat dolmadan,
aynasızlar emlak şirketini keşfetmiş, daireni aramış olacaklar Tabii, Fondari dosyayı bu geceden çalmazsa.
Çok geç olmadan, yani
herkesten önce davranmalıyız.
Sen pek korkmuşa
benzemiyorsun.
Şey fazla değil, hayır.
Fondari ve polis
sohbetinle beni yeterince korkuttun, merak etme.
Niye Lyon'a gidiyorum
biliyor musun?
Telefonda 3 dakikada halledeceğim
hidrolik pompa işi için.
Çünkü belki orada bir
an için huzur bulabilirim.
Hâlimi gör işte,
dostum!
Birkaç saat huzura
muhtacım.
Tamam dostum,
söylemen kâfiydi.
Ben giderim.
- Senin için bir kroki hazırlayayım.
- Yapma Rocquencourt'u herkes Herkes bildiğini sanır ama oraya varınca yolu
şaşırır.
Gel de bak.
Kébir?
Ben Xavier.
Senin arabalardan
birini iki saatliğine ödünç verir misin?
Evet, bana büyük bir
iyilik edersin.
Tamam, bak Pontoise Bulvarı'nın çevre yolu sapağında yarım saat sonra buluşalım.
Tamam mı?
Görüşürüz.
İşte.
Suresnes Yolu'ndan
yukarı çıkarken eski Versailles Yolu'ndan sap
sonra Rocquencourt okunu göreceksin.
Park girişi Site parkın içinde.
D Blok, 2.
Kat, asansörden inince
soldaki 2.
kapı.
D Blok, 2.
Kat, asansörden inince
soldaki 2.
kapı.
İçerde, arka odada,
antika bir Çin işi dolap var .
orta çekmecesi
kilitli.
İşte orada.
Bir de genç bir kadın
bulacaksın.
Hâlâ o arkadaki odada
mı?
Evet Bir süreliğine kalmasına izin verdiğim bir
arkadaş.
Philippe Ne var?
Avukat Lacor
meselesinden beri Christiane sana fazlasıyla itimat ediyor Dosyayı alınca ne yapacağım?
Garda bir emanet kasasına koyup, anahtarı sana getireyim mi?
Evet, herhâlde en
doğrusu bu.
Tamam, görüşürüz.
Görüşürüz.
Arka odadaki o hanıma
da geleceğimi haber ver.
Araban mı bozuldu?
Hayır, ama polisin
büroyu gözetliyor olmasından korktum.
Hipodromdan dön.
- Ne oldu?
- Galiba izleniyoruz.
Hızlan, yoksa
kurtulamayız.
Beni izlemiş
olmalılar.
Kébir!
Kaç, Xav, kaç çabuk.
ROCQUENCOURT PARKI -
Philippe haber verdi mi?
- Evet.
Adınız ?
Xav.
Çabuk hazırlanın!
Gidiyoruz.
Philippe, Lyon'a
gitmiyor mu?
- Gidiyor.
- Ama beni o alacaktı
Programı mı değişti?
Size söylemedi mi?
Xavier sana
açıklayacak, dedi.
Olamaz.
Dedi.
O bana Xavier demez.
O, Xav dedi ama ben Xavier'yi
tercih ederim.
Ben de.
Acele edin!
Sizi burada bulmamalılar.
Her an gelebilirler!
Kimler?
Niçin?
Sizi öldürmek için.
Durun.
- Anahtarlar ve
kimliğiniz yanınızda mı?
- Evet.
Hayır.
Söndürmeyin.
Lütfen, açıklar
mısınız?
Hayır.
- Başka bir çıkış var
mı?
- Anlayamıyorum.
- Başka çıkış var mı?
- Evet.
Hizmetçi kapısı.
Alın, bu Philippe'in
hayatı demek!
Ortadan kaybolun,
sakın buraya dönmeyin.
Yarın, Montparnasse
Garı'nda saat 3'te buluşalım.
Tamam mı?
- Tamam.
- Tamam.
- İyi akşamlar.
- İyi akşamlar.
- İyi akşamlar.
- İyi akşamlar.
Ama o benim arabam!
Marthe, Marthe,
arabamı çalıyorlar, gitti arabam Arabamı
geri getirin, geri getirin!
Ben geldim Philippe.
Philippe!
"Yalnız mısınız,
bayan?
" Seni beklerken yanıma kaç serseri gelip bunu sordu
biliyor musun?
Peki, kaç tane kahve
devirdim?
Ne kadar zamandır
ağaç oldum burada?
Ne oldu?
Christiane?
Uyuyor muydun?
Philippe öldü.
Kaza mı?
Christiane Hayır kaza değildi.
Evet Tamam.
Evet.
Başına bunun
geleceğini biliyordu.
Bayan Dubaye, defin
iznini aldınız mı?
Evet.
Lütfen, ofisime kadar
benimle gelir misiniz?
Pardon, izin verin.
Bay Dubaye ile
aranızdaki sıkı ilişkiye dayanarak Sayın
Marechal, acınızın gerçek olmadığına dair en ufak bir şüphem yok Yine de iki gün içinde iki milletvekilinin ölümü,
sizce de fazla değil mi?
Serrano'nun dosyası
el yakıyor bayım.
Onu elde tutmak hiç
iyi değil.
Sizce dosya Bay
Dubaye'de miydi?
Benim ne düşündüğümü siz
gayet iyi biliyorsunuz.
Kanımca, Dubaye
Serrano'yu öldürdü.
Bir detayı
atlıyorsunuz, Komiser Evet, farkındayım,
cinayet anında siz Bay Dubaye ile birlikte yemekteydiniz.
Ne düşündüğümü
söyleyip bitireyim: Bu, bulduğunuz en iyi çözüm olmamış.
Eğer siz önceki gece
Bay Dubaye ile birlikte olmamış olsaydınız
kendisi bu sabah bizimle beraber ve hâlâ hayatta olabilirdi.
Philippe'in
Serrano'yu öldürmüş olduğunu varsayalım, bu sizi onun katiline götürür mü?
Hayır.
Sizi arka kapıdan
geçireyim.
Herhâlde Bayan Dubaye
gazetecilerle karşılaşmak istemez Onu
kim öldürdü?
Bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey
var: Philippe'in bana bıraktığıyla geçinmem mümkün olmayacak.
Serrano'nun dosyası
sende mi?
Bu kanıya nasıl
vardın?
Dosya bende olsaydı, geleceğimi
garantiye alırdım.
O durumda geleceğin
olmayabilirdi.
Dürüst kalmayı ben de
isterdim.
Ama fakir kalmak?
Zor iş.
Hayatta kal, yeter.
O zaman, bana bakman
lazım.
Bunu yapabilmeyi
isterdim!
Kafanı takma Chris,
güven bana.
Bunu yapabilmeyi
isterdim!
Bay Marechal?
Ben Nicolas Tomsky, Philippe'in
bir arkadaşıyım.
Kaybından dolayı derin
bir üzüntü duyuyorum.
Birkaç günlüğüne
Paris'te bulunuyorum.
Bu acı günlerinizde
herhangi bir şeye ihtiyacınız olursa, lütfen çekinmeden beni arayın.
İşte, kartım.
Çok teşekkürler bayım.
Görüşmek üzere, Bay
Marechal.
Brest'ten gelen
ekspres tren, 18 numaralı perona girmiştir.
İki pul bir
kartpostal lütfen.
- Affedersiniz.
- Rica ederim.
Tren gecikti.
Teşekkürler.
Sinemaya gidelim mi?
- Bu akşam.
- Daha önce olsa daha
iyi.
Kımıldama.
Hep de sinemaya
gidiyoruz.
Bir paket Lotus.
Bir de kahve lütfen.
Alo!
Gelen Yolcular
Cafe'si mi?
Evet, barınızda
bekleyen bir hanımla buluşacaktım.
Hayır Ben Şey
Bayan Rocquencourt.
Bayan Rocquencourt?
Bayan Rocquencourt!
- Evet.
- Telefon size.
- Alt kata inin, 1
numaralı kabin.
- Mersi.
Tamam Dünkü yerde.
Alo Philippe mi
Çok korkunç.
Evet, korkunç, fakat şimdi
ağlamanın sırası değil Peşimizde birileri var.
Yanınıza yaklaşamam.
Ne Rocquencourt'a, ne
de evime gidebilirim.
Nerede buluşabiliriz?
Gece bir arkadaşımda
kaldım.
Neuilly'de Saint-James Sokağı No 14'te.
O zaman Oraya dönün.
Telefonu kaç?
720 27 03.
Aradığımda, sizi
nasıl isteyeceğim?
İsmim Valerie.
Valerie Agostinelli.
Gidin ve sakın oradan
ayrılmayın.
Akşam uğramaya
çalışacağım.
Bekleyin bir saniye Valerie, kabini hemen terk edin!
Kaçın çabuk!
Fakat, ne oluyor?
Tuvalete gidin!
Nereye olursa!
Ama çabuk kaçın!
İstersen bu hafta
sonu.
Bayan ne arzu etmişti?
Nicole?
Bana mesaj var mı?
Evet, evet, söyleyin
ona 15'inde piyasaya süreceğim.
Başka?
Komiser Morot mu?
Peki, beni büromda
beklemesini söyleyin.
- Sayın Komiser,
merhaba.
- Bay Marechal.
- Sizin için ne
yapabilirim?
- Birçok şey.
Sizi beklerken biraz
düşündüm de.
Beni mi?
Davranışınızı.
Bunun gibi bir
olayda, yalancı tanıklığın büyük bir suç olduğunu biliyor musunuz?
Anlayamadım.
Tamam Ya Kebir?
Şu zavallı Kebir?
Şimdi anladınız mı?
O geceki programınızı
sormayacağım eminim ki bir yerlerde zeytin
soslu ördek yiyordunuz.
Şu zavallı Kebir bir
arabanın içinde ölü bulunmasaydı sorun değildi
Ona ait olmayan bir arabanın içinde.
Bunu izah edebilir
misiniz?
Hayır, hem de hiç.
Ama onu tanıyordunuz,
değil mi?
- Evet, tanıdığımı
zaten biliyorsunuz.
- Elbette.
Epey bir bilginiz
varmış.
Yeteri kadar değil.
Daha fazlasını
öğrenmek isterim.
Ben de.
Özellikle de
Philippe'i kimin öldürdüğünü.
O zaman bana yardımcı
olun.
Örneğin sizinle,
Dubaye ve Kebir'in ölümleri arasındaki olası bağlar hususunda?
Geçmiş.
Sadece bu mu?
Sadece bu.
Bununla birlikte, bazı
tesadüfler de var Eğlendiren cinsten.
Bay Dubaye'in içinde
kendi karısı olmayan genç bir hanımı barındırdığı evin iki adım ötesinde, Kebir kendisine ait olmayan
bir aracın içinde öldürülüyor.
Bu, bir tesadüf
değil, yalnızca bir cümle kurgusu.
Doğal olarak, bu genç
hanımın varlığından haberiniz yoktur.
Aynen.
İşte.
Bu fotoğraf yarın
sabah bütün gazetelerde yayınlanacak, aranıyor ilanıyla birlikte.
İçimde bu aramanın
son derece etkin olacağını söyleyen his var.
Şöyle bir sorun var:
Onu önce kim bulacak?
Ben mi, yoksa Kebir'in
katilleri mi?
Tabii, benim
tarafımdan bulunması bu kişinin iyiliğinedir.
Kimi aradınız?
Valerie Agostinelli?
Ben Xavier Marechal, Philippe'in
arkadaşıyım.
Teşekkürler.
Valerie!
Ben Leslie, Leslie
Collins.
Memnun oldum.
Bu çok korkunç, tüyler
ürperten bir olay Arkadaşım Leslie.
Tanıştık Daha iyi misin?
- Evet.
- Eve öyle kötü bir
hâlde döndü ki, zavallıcık Herhâlde
cafeden buraya kadar koşmuşum.
Herkesten
korkuyordum, polisten bile.
Herkesten korkun
Valerie, özellikle de polisten.
Sizi arıyorlar.
Bunu gazetelere
göndermişler.
Yarın, binlerce
gazete nüshasında yer alacak.
Ne aptalca bir iş.
- Belgelerim
yanınızda mı?
- Evet.
Açsanız, buzdolabında
tavuk var.
Geç mi kalacaksın?
İşim uzun sürerse, Georges'ta
kalırım.
İyi geceler.
- İyi geceler.
- İyi geceler.
Neden Philippe'i
öldürdüler?
- Bunun yüzünden.
- Nedir bu?
Bir isim listesi.
Gazetelerin ön sayfasında
sık sık yer alan isimler kokuşmuş
düzenin "kim kimdir"i, bir ahlaksızlar seçkisi.
Bunu ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Kullanmayı, fakat
henüz nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Öncelikle
fotokopisini çektirmek daha pratik olacak.
Fakat böyle bir
dosyayla köşedeki fotokopiciye de gidemem Bana bir kez daha güvenebilir misiniz?
Evet, bravo, bravo
Leslie Dönmeye başla daha hızlı
daha fazla gülümseyerek Çok iyi Leslie.
Çok güzelsin.
Şimdi, bunu daha
hızlı yapar mısın?
Ve kocaman bir
gülümsemeyle.
Haydi Çok iyi
Bravo Mükemmel.
Son bir makara Aynı lensle.
Tamam.
Hanımlar, izninizle.
- Nasıl gidiyor?
- Tam ayarlayamadım.
Christophe 135'le, lütfen.
Teşekkürler.
- Teşekkürler.
- Şimdi olacaktır.
Güzel.
Yeni makaraya
başlıyoruz, bu kez çok daha yavaştan alıyoruz.
Şimdi olacak.
Ne hoş başlıyor Villiers, parkometreleriyle ünlü valimiz.
Karısı, oğlu, damadı,
hepsinin işi pisboğazlık.
İşte hepsi aynı!
Bir isim, bir tarih
ve bir para miktarı.
Bak bu ciddi işte Helmut Tihieler.
Avrupa çapında
rüşvetler.
Havacılık, nükleer
santraller.
Serrano hafif
kalıyormuş.
Helmut'u elde tutmak
için, işe daha yukarıdan başlaması gerekirdi.
Çok daha yukarıdan?
Philippe?
Evet.
Bu adamlarla ne iş
yapıyordu peki?
Siyaset.
Eğer polis beni
bulursa, onlara ne diyeceğim?
Polisin sizi
bulmaması lazım Valerie.
İki üç gün boyunca arkadaşınızın
evinden çıkmayın.
.
Bir ihtiyacınız
olursa, beni ararsınız Bu ev Bu büro
Bu da araç telefonum.
İşte, iyi geceler.
Ve teşekkürler.
Teşekkürler.
İyi geceler.
Taksi İmdat!
O yöne gitmiyorum!
Bana yardım edin!
Yardım edin!
Rueil Malmaison
yönüne gidecek son tren 3 dakika sonra hareket edecektir Alo?
Ne oldu, Valérie?
Sonra, askerler geldi.
Onlara adamların beni
takip ettiğini söyledim.
Kapının camı
kırılmıştı.
Belki de adi
hırsızlar yapmıştır.
Histerik davranmaya
başladım Ama, şimdi daha iyiyim.
Siz yine de
kemerinizi takın.
Siz hepiniz
canavarsınız!
Özür dilerim Xavier.
Sakin olun.
Sizi güvenli bir yere
götürüyorum.
İşte, hazır, küçük
Valerie.
Beş dakika içinde
uykuya dalarsınız, göreceksiniz.
- Pijama ister
misiniz?
- Hayır.
Teşekkürler.
- O hâlde iyi geceler.
- İyi geceler.
- İyice dinlenin.
- Ayakta uyuyorum
zaten.
Çok zarif, mükemmel
bir kız.
Paul, tamamen
yanılıyorsun.
O, Philippe'in
sevgilisiydi.
İdi Dünya böyledir işte Senin Philippe hep böyle güzel kızlardan
hoşlanırdı.
İçmeye başlamadan
önce Christiane da çok güzeldi.
Ama, Philippe o
kızları mahvetti.
Fazlasıyla koftu.
Eğlenceli, uçarı, ama
kof.
Ne olur, başka
şeylerden konuşalım.
Mesela senden!
Seninle görüşmeyeli ne
kadar zaman oldu?
Bu bayram 3.
yıl dolacak.
Sen yüz yıl
yaşlanmışsın.
Ama sadece viski
değil beni yaşlandıran.
Sanatım beni
mahvediyor, yaratıcılık tüketiyor!
Çocukları eğlendirmek
nasıl bir cehennem azabı, bir bilsen.
Hep yeni, sansasyonel
bir şey gerekiyor!
Hep aynı şeyi çizerek
2000 yılına kadar idare edeceğini mi sanıyordun?
Ne olurdu yani?
Mikelanjelo da hep
aynı yüzleri, aynı sakalları çizdi durdu.
Hep aynı asık
suratlar, Tanrı, Musa, bıktırana kadar hep aynı sakallar.
Bak, sana ne
diyeceğim.
Artık ben de resim yapmaya
başlayabilirim.
Michelangelo gibi mi?
Eğlen sen.
Ben ciddiyim.
Cezanne gibi,
yalnızca kendim için resim yapmak istiyorum.
Evet, artık bunu
kendime o kadar sık söylüyorum ki.
Sonunda söylediğime kendim
de inanacağım.
Siyasete atılmalıymışım
aslında, değil mi?
Yürü o zaman, zaten
başlamışsın, devam et.
Senin Philippe neye
battı öyle?
Bilirsin, bulunduğu
mevkide O birilerine hizmet ediyordu, birileri
de ona hizmet ediyordu.
Sonunda, olan oldu.
Desene, seninki
nezaketten öldü Belki de.
Kendine dikkat et.
- Bana çok kızmadın
ya?
- Niye kızayım ki?
Philippe hakkında
epey saçmaladım da.
Ama sen haklısındır,
onu benden iyi tanıyordun.
Bundan artık o kadar emin
değilim, Paul.
Xav!
Küçük hanım istediğin
kadar kalsın burada.
Hem böylece seni de daha
sık görürüm.
Alo?
Beyimiz nihayet
ortaya çıktı.
Öldüğünü sandım.
Bütün gece seni
aradım.
Ne düşündüm biliyor
musun?
"Benden kurtulmak
için trajediyi bahane ediyor.
" dedim.
Ya, bu tam da benim
tarzım.
Bu akşam yemek mi?
Bir saniye.
Dur, bir saniye,
ayrılma.
Kapı çalınıyor.
Seni ararım.
Hayır, kapatma, eğer
silah sesi duyarsam, hemen örtünün altına saklanırım.
Çok komiksin.
Ne var?
Bay Marechal?
Evet.
Bizi Bay Fondari
gönderdi.
Sizinle görüşmek
istiyor.
Telefonunu mu kesmişler?
Bay Fondari bu aralar
telefonları çok fazla kulağın dinlediğini düşünüyor.
Bir saniye, geliyorum.
- İçeri girebilir
miyiz Bay Marechal?
- Hayır.
Buda, 12.
asırdan, orijinal.
Değerini biliyor
musun?
400.
000 Frank!
Orada, vitrindekiler,
tam 300.
000 Frank.
İmparatoriçe
Tseu-Mi'nin bütün özel koleksiyonu.
Bu işlerden pek
anlamam.
Aslında ben de Yani, fazla bir şey anlamam, tavsiyelere
uyarım.
Schlieben'i tanırsın,
hani şu uzman?
Buralara
gelebileceğimi hiç düşünmemiştim.
Nasıl başladığımı bir
bilsen!
Evde 11 kişiydik.
7 yaşında fırında
çalışmaya başladım.
Aklın alıyor mu?
20 yaşındayken, bankaya
elimde silahla girmiştim.
10 yıl sonra ise,
Credit Lyonnais Bankası'nın özel müşterisiydim artık.
Buraya gelebilmek
için, zor işler halletmem, bir sürü herifi yenmem gerekti!
Kimi, mesela?
Kusura bakma,
örneklerle konuyu daha iyi kavrıyorum.
Hayır, hayır, hayır,
Serrano'yu ben öldürmedim.
Ne de adamlarım.
Sözüme güven Ya
Philippe'i?
Philippe'i öldürmem
için sebep yoktu ki?
Onu satın almam
yeterliydi Sırası gelmişken, metresiyle ne haltlar karıştırıyorsun merak
ediyorum.
Genç hanım gündeme
renk kattı.
Aynasızlar
sinirlenmeye başlıyor.
Onu nerede
saklıyorsun?
Dosya onda, değil mi?
Hep kıl payı bir farkla
Komiser Morot'nun sorduğu soruların
aynısını soruyorsun.
Onu ipleyen yok,
gerçeği asıl bana anlatmalısın.
Niçin?
Çünkü ben sana ondan
daha çok kötülük yapabilirim.
Muhtemelen.
Dinle, bana öyle
geliyor ki son birkaç gündür kendi hesabına çalışıyorsun.
Durum buysa, hata
ediyorsun.
Sen her zaman ikinci
adam olacaksın, mükemmel bir ikinci adam.
Ancak sınırlarını iyi
belirle ve onları aşma.
İşte ancak böyle
ayakta kalınır.
Tavsiye için
teşekkürler.
Bak genç adam, ben
ellime dayandım.
Zenginim ama hâlâ
bana kötülük edebilecek kişilere tabiyim.
Beni anında, ihtarsız
devre dışı bırakabilirler.
Onlar, beni bütün
imkânlarını kullanarak dosyayı bulmakla görevlendirdi.
Bu imkânları
kullanacağım, ama derdim işi gürültüsüz çözmek
Sen evrakların nerede olduğunu, en azından kimde olduğunu biliyorsun.
Onlar bize lazım.
"Bize"
derken?
Sayende göz ardı
ettiğim bir şeyi anladım Bir memursun, Fondari.
Mükemmel bir ikinci adam,
ama sonuçta bir ikinci adamsın Evraklar bende değil, ama bende olsaydı da Başını belaya sokacaksın, Xav!
Hayır, henüz değil!
Hemen değil Çünkü önce, senin üstlerine danışman lazım.
Uzun sürmez.
Bay Marechal iki
kişiyle görüşüyor.
Uzun sürme ihtimali
var.
Beklerim.
- Bay Marechal?
- Evet?
Avukat Lacor geldiler.
Bay Dubaye'in
bürosuna alın.
Sayın Avukat - Merhaba Xav.
- Christiane nasıl?
Gayet iyi Çok iyi.
Aslında, çok iyi pek
doğru bir ifade olmadı ama.
Philippe'in
çıkarlarını gözettiğim gibi, onunkileri de gözetmeliyim.
.
- Elbette.
- Sen nasılsın?
İyiyim.
Hollandalılar
sözleşmeyi imzaladı.
Sana bir kopya
göndereceğim, Christiane'a da.
- Gayet iyi.
- Başka bir şey var
mıydı?
Hayır.
Ah, az daha
unutuyordum !
Elysée Matignon'daki
"Üstün Nitelikli Fransız" törenine davetiyen vardır da belki
kaybetmişsindir Gelemem, kusura bakma, yapmam
gereken başka işler var.
Haydi ama, ayarlarsın
onları.
Bak, bazı şahıslar,
inan bana, çok önemli şahıslar seninle tanışmak istiyor.
Peki, o zaman onlara büromun
adresini ver.
Onlar seninle
tesadüfen karşılaşmayı yeğliyor.
Bak, söz veremem, gelmeye
çalışırım.
Mutlaka gel.
Bir de hazır
görüşmüşken, son bir şey Belki haberin
yoktur, bir grupla ilgim var Koro mu?
Spor kulübü mü?
Aslında bu, üyelerin
birbirine yardım etme yeminine sadık kaldıkları bir tür mason locası.
- Anladın mı?
- Hayır.
Hiç anlamadım.
- Hiç yardımcı
olmuyorsun ama.
- Seni dinliyorum ya,
işte.
Bak, seninle kafa
yapımız uyuşur, bu ülkede bir şeylerin değişmesi lazım, değil mi?
Bence Valois
Hanedanı'ndan beri bir şeyler değişiyor zaten.
İşte, gerçek bir
vizyon sahibi.
Komünistler de
paranın tadını aldıklarında, asla vazgeçemeyecekler.
O zaman ülkenin
idaresini biz alacağız.
İsviçre'de
hesaplarımız burada posta kutuları, barınaklar,
silah ambarları hazır Tabii, hâlen
organizasyon aşamasındayız, hazırlık yapıyoruz, planlıyoruz - Demek fon
topluyorsunuz?
- Evet.
Ve sen de saymansın.
Evet, tabii ki,
saymanım!
Bunun ne kadar zor
bir iş olduğunu tahmin bile edemezsin!
İşte bu konuda ne
kadar yüce gönüllü olduğumu göreceksin.
Ben gerçekten kulüp, dernek
faaliyetlerinden hiç hazzetmem.
Peki, ama bunu
mutlaka düşün.
Her hâlükârda bu
akşam görüşüyoruz.
Söyledim sana, söz
veremem.
Tamam, tamam!
Ama ben, senin de katılacağın
sözünü verdim bir kere.
Bak, beni
ilgilendiren konularda kararlar vermemelisin.
Yoksa, bir gün başına
geliverir.
Ne gelir?
Biliyor musun,
Lucien, aramızda kalsın, beni yiyip bitiren bir şey var.
Nedir?
Seni pataklamak
arzusu.
Haydi, git.
Dostlarım,
affedersiniz.
ÖZEL KULÜP Nerelere
kaybolduğunuzu merak ediyorduk Bay Marechal.
- İyi akşamlar.
- İyi akşamlar.
İçerde kimler var?
Politikacılar,
sevimli palyaçolar, birkaç düşes ve epey orospu geldi "Üstün Nitelikli Fransızlar" yani!
Ne yazık ki, bazı
dostlar da aralarında.
Biliyor musun, Philippe
için çok üzüldüm.
Teşekkürler.
Çok iyisin - Merhaba
Xav.
- Selam Armel.
Biliyor musun, seni
beklemiyordum Seni hiç arayamadım, bir
türlü fırsat olmadı.
Ya evet Aynen, ben de, sorma - Armel - Evet.
- Yarın akşam, ben
katılamayacağım.
- Mutlaka gelmelisin,
ayarla kendini dostum.
Bir bira, lütfen.
Xav!
Seni burada görmek ne
büyük mutluluk.
Geldiğini hemen haber
vereyim.
Elektra kadar yaslı
olmanı beklemiyordum ama böyle de -
Burada olmama bozuldun mu?
- Sence, bu hoş mu?
- Başkalarının ne
düşündüğü hiç umurumda değil.
- Biraz erken, değil
mi?
Ne bu şimdi?
Merhum kocamdan beklenmeyen
erdemler, benden bekleniyor.
Size bir diyeceğim
var Daha alçak sesle konuşur musun?
Bak, sana
hatırlatırım ki alçak sesle, ölmüş Philippe
yüzünden nasıl dul kaldıysam yaşayan
Philippe yüzünden de boşanmış olacaktım.
Her hâlükârda, ben
yalnız bir kadınım!
Ya Avukat Bey?
Umduğunla
düzüşemezsen, bulduğunla düzüşürsün.
Zengin olursam
benimle evlenecek miydin?
Artık içme, lütfen.
Ne olur kendine hâkim
ol.
Serrano'nun dosyasını
alınca, zengin olacağım.
Chris, çok rica
ediyorum.
Senin fiyatın ne
kadar Xav?
Christiane!
- Xav, Başkan seni
bekliyor.
- Gidelim.
Sayın Başkan, size Bay
Marechal'i takdim ederim.
- Sayın Başkan Lansac.
- Dostlarım, Birazdan
görüşürüz.
Buyurun, oturun lütfen.
Sizinle tanıştığımıza
çok sevindim.
Ama aynı zamanda
üzüntülüyüm.
Büyük bir dost ve
önemli bir üye kaybettik.
Eminim ki anısını
korumak hususunda, prensipte aynı fikirdeyiz.
Prensipte evet, Sayın
Başkan Ancak izlenecek yol konusunda İzlenecek bir tek yol var: Şu rezil
müsveddeleri yok etmek.
Sadece yok etmek mi?
Bundan emin misiniz,
Sayın Başkan?
Haklısınız.
Dostumuz Dubaye'in
adına leke sürecek belgeleri yok etmeli
ayrıca belli bir alçaklar kliğini de tir tir titretmeliyiz.
Gerçekleştirmekte
olduğunuz şu anlaşmanın fikri bile o alçakları titretmeye yeter.
Şu an için henüz erken
bir deprem.
Philippe'in anısını
korumak ve belli bir kliği tasfiye etmek
hususunda Başkan Lansac'ın yüksek fikirlerine tamamen katılıyorum Ancak, bu mücadelede bana nasıl bir görev
düşüyor, anlayamadım?
Son derece küçük bir
şey Bay Marechal.
Sizden Serrano'nun
dosyasını istemiyoruz.
Yalnızca, acaba
belgelerin arasında Şu kayıp dosyada Sizden yalnızca Büyük Şef'le ilgili iki üç
sayfayı istirham edeceğim.
Onları ne
yapacaksınız?
Onları etrafta
dolaştıracağım.
Ama sadece gerekli
olan yerlerde.
Sonra, Büyük Şef
bitiverecek gözden düşecek, yok olacak.
Siz iyi bir
adamsınız, şu birkaç sayfayı lütfen verin.
Tabii, eğer bende
olsalardı seve seve verirdim.
Xav!
Dostumuzun hukuk
danışmanlığını yaptığı, sizin de başında
bulunduğunuz şirketiniz Sojoka genişlemeli Örneğin Lüksemburg'a veya Almanya'ya
yayılmalı.
Babamın "sağmal
inek" dediği şey, artık Avrupa Birliği olma yolunda.
Dört, altı, dokuz
ülkeli bir Avrupa!
Tüm işbirlikleri
iyidir!
Sizin üstün
özelliklerinizden ve zekânızdan mahrumken dahi servet kazanıyorum.
Düşünün ki sizin gibi
değerli bir beyefendi, neler başarabilir.
Senin fiyatın ne, Xav?
Pardon?
Yok bir şey.
Affedersiniz, ben Benim de gidip bir ödül vermem gerekiyor.
Teklifimi düşünün Bay
Marechal!
Ama acele edin!
Lansac'ın sana söylemediği
bir şey var.
Bak, tabii ki biz o
belgeleri istiyoruz ama özellikle
belgelerin yeniden sahibinin eline geçmesi hiç işimize gelmez.
- Hangi sahibi?
- Serrano.
O öldü.
Yeri dolduruldu.
İnsanlar geçici,
görev bakidir.
Dinle, Xav, bir
otobüsün altında kalmanı istemiyorum.
Zaman kazanman için
elimden geleni yaparım.
Önümüzdeki 24 saat süresince konuyu görüşeceğiz Cevabını bekleyeceğim.
Sonrasında, artık
senin sigortacın olmak istemezdim.
Şimdilik, Başkan sana
teveccüh gösteriyor.
Kendisini kamu
yararına adaması beni çok heyecanlandırdı, lütfen bunu kendisine ilet.
Ben gidiyorum.
Çok sıkıldım, eve
dönüyorum.
Sen de geliyor musun?
- Ne yapmak için?
- Dur Philippe'i kimin öldürdüğünü öğrenmek istiyor
musun?
Gidelim mi,
Christiane İzninle.
Geleceksin, değil mi?
Sevgili Dostlar, bir
dakikanızı istirham ediyorum Bu akşam,
Başkan Lansac'ın burada aramızda olmasından
onur duyuyoruz.
Bakıyorum da sen de
üstlerinle görüşmeye gelmişsin sanki?
- Sana ne anlattı?
- Kim?
Başkan.
Kıçımın başkanı.
Gençleri nasıl bir
gelecek beklediğinden, emeklilerin durumundan bahsettik.
Sinir bozucu olmaya
başladın, Xav Lanet olsun, derdin ne
senin?
- Şimdiye dek hep
yanımızdaydın.
- Philippe'in yanında.
- Philippe benden
emir alıyordu.
- Ben değil.
- Senin de alman
lazım.
- Mecbur değilim.
Neden her şeyi böyle
karıştırıyorsun?
Ben Philippe'i her
zaman korudum, sen de biliyorsun.
Bu iş pahalıya
patlıyor Serrano, Philippe, o Arap, üçü
de gitti.
Sonuçta, uyarmadı
deme.
Huzurlarınızda Başkan
Lansac!
Burası ne sıcak Başım çatlıyor Tanrım.
Beni neden böyle
korkuttunuz?
İnsanların evine
böyle girilmez ki.
Yani, telefon etseydiniz.
İçeri nasıl girdiniz?
Cevap versenize.
Sizi konuşkan biri
bilirdim Oh, ama ne istiyorsunuz benden?
Bakın, beni
etkilemeye çalışıyorduysanız başardınız.
Ne oldu?
Sinirlenecek bir şey
yok.
Çözüm neyse Gelin, oturup konuşalım.
Bana söyleyebilirsiniz Derdiniz neyse artık.
Hem sonra, belki
ayarlayabiliriz Bakın, her an gelebilecek birini bekliyorum ve sizi burada
görünce çok şaşıracaktır.
Durun, beni dinleyin,
bakın hiç gülmüyorum ama ben Ya, siz ne
istiyorsunuz ki benden?
Yaklaşmayın, yoksa
çığlık atarım.
İmdat!
Hayır!
8.
kattan atlamış,
oradan, görüyor musun?
İntihar.
Olmayabilir.
Serrano'nun
dosyasından üç sayfa göndereceğim.
Ya alırsınız, ya da vazgeçersiniz,
tamam mı.
Evet, size özel
olacak.
Daha neler.
Meslektaşlarınızın
yarın sabah bu pisliği manşetten duyurmasını istiyorum, tamam mı?
Peki, madem ki yalnız
sizde olsun istiyorsunuz Emindim zaten.
Tamam, zarfı size İki saat içinde ulaştırıyorum.
Kimin adına?
Dubreuil.
Tamam, teşekkürler.
Umarım, ne yaptığını biliyorsundur.
Ben asıl onların ne yapabileceğini
biliyorum.
Hazırladım Bakmak ister misiniz?
Geriye, seçim yapmak
kalıyor.
Bu, bir yengeç sepeti.
Büyüklü küçüklü.
İşte, bunu tuttum.
Dupaire!
Ahlakçı Dupaire.
Uzun saça, porno
filmlere, kürtaja karşı kampanyalar açan Dupaire Görünen o ki silah
kaçakçılığına karşı değilmiş bu Dupaire.
Bu daha birinci.
Kaç tane istiyorsunuz?
On tane ayıralım.
Sonra aralarından en iğrenç,
en güzel üç tanesini seçeceğiz.
- Belgeleri böylece
kaybettiğinizin farkında mısınız?
- Evet.
Bazıları, belki de
sadece Hata mı yapmıştır?
Daha fazlası Çok büyük hatalar!
Bunu onlara pahalıya
ödetmiş olmuyor musunuz?
Onlar Philippe'e
tolerans gösterdiler mi?
Sizce buna değer
miydi?
Nesnel olarak bakınca?
Benim için "nesnel",
laçka bir deyimden başka bir şey değil.
Dupaire.
Bir, iki, üç.
Her zarfa üçer tane
mi?
Neden üç de dört
değil?
Philippe, Christiane,
Kébir.
Serrano artık ölenlerin
arasında geçmiyor mu?
Evet, ama ben
benimkilerle uğraşıyorum.
Haberler: Serrano
olayında yeni gelişmeler.
Dün gece, Paris'te
birçok gazetenin meçhul bir kişi tarafından arandığı ve bu kişinin olayda kaybolan dosyasının üçer
sayfasını gazetelere gönderdiği belirlendi.
SERRANO BELGELERİ
ELİMİZE GEÇTİ Meçhul kişinin kimliği hâlen bir sır.
3 BAKANA AĞIR
SUÇLAMALAR Gönderilen üç sayfa, üst düzey politikacıların işe karıştığına dair
bilgiler içeriyor.
Bayan Dubaye'i son
günlerinde görenler, onun bu kadar çökmüş görünmediğini söylüyorlar.
Bir kaza veya aşırı
miktarda sakinleştirici yutma gibi ölüm sebeplerini kabul edebilirim Ama 8.
kattan aşağıya
atlaması ancak intihar süsü verilmiş bir mizansen olabilir.
Bu tür mizansenler
genelde müessesenizin alameti farikasıdır.
Bakın, kurmaca polisiyeleri bir kenara bırakalım.
Bayan Dubaye
"Üstün Nitelikli Fransız" gecesinden, gece yarısına doğru çıkmış.
Hemen arkasından siz
de mekândan ayrılmışsınız.
- Tesadüf.
- Öyle diyorsanız!
Avukat Lacor, Bayan
Dubaye'e binanın girişine kadar eşlik etmiş.
Bunu kendisi söylüyor.
Bu durum bana iki
güzel şüpheli sağlıyor.
Tabii, başka da
bulurum.
- Ama nedense beni
tercih ediyor gibisiniz.
- İtiraf ediyorum.
En kolayını seçtim.
Elysées Matignon:
Saat 00.
45 Maxence Lucien Şef
garson: "Serrano'nun dosyasını ele geçirdiğimde, zengin olacağım, dediğini
duydum.
" Kadından 5 dakika sonra kulüpten çıktığınızı gören 50
tanık var.
Keza, cinayetten
birkaç dakika sonra da Bulvar Rapp'daymışsınız.
Yeterli gelmedi
galiba.
Yargıca yetecektir
ama.
Ama bunlar sorgu
hâkimine yetecektir.
Affedersiniz, Bay
Marechal'in büromuza geldiğini yeni öğrendim.
Kendisi belki de
yatıya kalacak.
Sevgili meslektaşım,
yoksa hâkimin bürosuna mikrofon mu taktınız?
Sayın yargıç Favet,
Bay Marechal için gözaltı kararını şimdi imzaladı.
Sayın yargıcın vardığı
sonuca ondan önce varmış olmak istemezdim
sevgili dostum, ama Dubaye olayı, benim yetki alanımda kalıyor.
İki tane Dubaye olayı
var.
Nasıl bir el
çabukluğuyla olayı ikiye ayırdığınızı öğrenmek isterim.
Sayın yargıç ki
gerçek bir sihir düşmanıdır, son derece kartezyen bir mantık yürütmüş Bay Dubaye, Serrano'yu öldürür ve dosyayı ele
geçirir.
Bay Marechal,
Dubaye'i öldürür ve belgelerden örnekleri basın yoluyla açıklar.
Veya sayın yargıç,
işe başkalarının da karışabileceğini göz önünde bulunduruyor.
Bunlardan birisi,
öyle biri olabilir ki hiç aklımıza getirmeyelim daha iyi.
Her şekilde cinayet
suçlaması benim yetkim dâhilindedir.
Peki ama iktidarın
gözünde cinayet sadece bir araç, bundan endişelenmiyor musunuz?
Dinleyin beni Yalan haber yayma, iftira ülke savunmasıyla ilgili gizli belgeleri
ifşa Yani, devletin iç ve dış
güvenliğine zarar verme.
Bu da benim yetkimde.
Polisler Savaşı'nın
yeni bir bölümünü mü izliyoruz?
İsterseniz,
gözaltının tebliği için büroma geçelim.
Ne kadar dinamiksiniz!
Etrafa neşe
saçıyorsunuz!
Neden beni onun pençelerinden
kurtardınız?
Bakın, ben Hadi, hadi
Siz beni korumaya alan bir tür tampon birim oldunuz .
çünkü Philippe
Dubaye'in ölümünde suçum olmadığımı çok iyi biliyorsunuz.
Bakın, ben resmi
versiyona herkesten daha az ikna olduğumu da biliyorum.
Gerçekte Bay Dubaye'i
metresi öldürdü ve kaçtı.
Sizce de ortaya çıkıp
benimle görüşmesinin sırası gelmedi mi?
Kısa bir süre için.
Peki ya Christiane
Dubaye?
Gazetelerin yazdığı
versiyon benim için gayet uygun.
İyi günler Savcı Bey.
Evet, Bay Marechal şu
anda karşımda.
Tabii, veriyorum.
Alo?
Bay Marechal?
Büromda bulunan bir bey
sizinle görüşmek istiyor.
Hemen arkasından Komiser
Pernais ile konuşacağım.
Bay Marechal, ben
Tomsky.
Artık bir araya
gelmemizin vaktidir diye düşünüyorum.
İki gün sonra
Fransa'dan ayrılacağım.
Ama gitmeden önce
sizi evimde misafir etmek istiyorum.
Yarın bir av partisi
düzenliyorum.
Saat 8 sizin için
uygun mu?
La Motte-Beuvron Evet, evet
Orleans'dan sonra 30.
kilometre.
Biliyorum Benim için gayet uygun beyefendi, fakat bir mani var, ben Hâlen gözaltındayım.
Ah, evet Anlıyorum Veriyorum
Savcı Bey.
Alo?
Emredersiniz, Savcı
Bey.
Anlıyorum, bir rica, tabii,
küçük bir rica Bu konunun bana yazılı
olarak bildirilmesini yeğlerdim Savcı Bey.
Sayın yargıç Favet haberdar
edildi demek Tabii, evet, evet Bu durumda
Hürmetlerimi arz ederim.
Bu durumda Bay
Marechal, bana ancak, size iyi avlar dilemek kalıyor!
Bu Tomsky kimdir?
Gördüğünüz gibi İlişkileri sağlam bir bey.
Sizi kurdun ağzından
kurtardım, ama şimdi sürüyle saldırıyorlar.
Bu oyun çok zorlaştı
Bay Marechal ve sanıyorum daha da kanlı
olacak.
Serbestsiniz.
Xav!
Seninle yüksek
mevkiden birileri irtibat kuracak yani
henüz kurmadılarsa diye söylüyorum.
Dostlarım dönmeni
istemiyorlar.
Seninle aramızda belli
bağlar olmasaydı - Avukat Bey, sizi
bekliyorlar.
- Evet.
Kamyoncular iyi
insanlardır, Bay Marechal.
Vay be Lucien!
Ne var?
Gel kendin bak, bence
hedefi tam tutturmuşsun!
Hesabı görülmüş.
Anında, evet, o kadar
yavaş gitmek zorundaydım ki Ya beni geçerse diye korktum ama.
Vay canına!
Römorku sök!
Holland- Holland.
Hafif silahları
seviyorsanız?
Hayır.
O zaman, bunu
öneririm.
Hayır, demek
istediğim silahlardan hiç hazzetmediğim.
Yine de markasını
hemen bildiniz.
Size bildiğim ama hiç
hazzetmediğim ne kadar çok şey olduğunu söylesem, şaşarsınız Bir o kadar çok da insan var.
Ben de, avdan sonra
bu şeylerden ve insanlardan bahsedelim isterim.
- Yani ava da mı
çıkacağız?
- Tabii ki!
İzninizle, hemen
geliyorum.
Beyler, pardon Sana söylediğim her şeyi unut Xav.
Hem zaten sana hiçbir
şey söylemedim ben!
Seni burada görmeyi
beklemiyordum!
- Avukat Bey, siz Bay
De La Fresnais ile gidin.
- Olur.
Haydi, yola çıkın.
Bay Marechal, siz
benimle gelin!
Phillippe size benden
hiç bahsetmedi mi?
Oysa, bana sizden çok
sık bahsederdi.
Sizi çok severdi.
Ya, siz?
Siz de beni seviyor
musunuz?
Bu aralar sevilmeye çok
ihtiyacım var Bay Tomsky.
Bir kaza olmuş.
Şimdiden bir ölü var,
ha?
Az kalsın avdan önce
de bir ölüm haberi alacakmışız.
-Yolda başınızdan
geçenleri öğrendim.
-Haberler çabuk
yayılıyor.
Endişelenmeyin
dostum, önemli değil, iyileşeceksiniz.
Hemen hastaneye
götürülmesi lazım.
Tabii, Doktor Bey.
Durumu ağır mı?
Bel bölgesi, iri
saçmalarla dolu.
Çok endişeliyim.
Hekim, saçmaların
derine nüfuz etmediğini söylüyor.
Seni kurtaracağız,
eski dostum.
Tabii ki.
Sizi götüreyim mi,
Bay Marechal?
Spor etkinliğimiz
kısa sürdüğüne göre, şimdi daha verimli bir aşamaya geçebiliriz.
Sayfaların altında
imzam bulunmasa da elinizdeki dosya
bana aittir Ya da şöyle söyleyeyim, bazı
kişilere karşı teminatım altındadır.
Bay Marechal,
siyasi iklim hâli hazırda iyi değil.
Güncel
yayınlarınız ülkenizin çıkarlarına zarar veriyor.
Benim ülkem, sizin
umurunuzda bile değildir.
Haklısınız.
Diğer ülkeler de
değil.
Proletaryanın
uluslararası hâkimiyetinin yerine paranın hâkimiyetini kurduk.
İnanın bu daha
ciddi bir konu.
Artık düşman veya
müttefik kelimelerinin anlamı kalmadı.
Artık dostumuz
yok, ortağımız var.
Düşmanımız yok,
müşterimiz var.
Sermaye, sınır
tanımıyor.
Sanıyorum ki
yolsuzluk ve ahlâksızlık da öyle.
İşte bu sebepten
dolayı Serrano dosyasının yayınlanması, hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
Ben istifa
edeceğim, birkaç siyaset soytarısı zıplayacak, siz hapse gireceksiniz Ve tüm bunlar, temelde hiçbir şeyi
değiştirmeyecek.
Bana öyle geliyor
ki kamuoyunu çok, ama çok hafife alıyorsunuz.
- Lockheed
skandalında kamuoyu neyi değiştirdi?
- Peki ya Nixon
skandalı?
O, bir para işi
değildi, ahlâken yanlıştı.
Yani, ahlâk diye
bir şey var demek?
Sakin olun,
sonuçta o asrın skandalı olarak anılacak.
Bay Marechal, siz
dedelerimiz gibi namuslusunuz.
Oysa artık ne
yazık ki bunun bir anlamı yok.
Son büyük devlet
başkanınız sizi öküz yerine koyduğunu ima etmedi mi?
Bir bakanın hızla
zenginleşmesi, öküzleri neden rahatsız etsin ki?
Peki, sizce bundan
ekonomik gidişat etkilenir mi?
Haydi canım!
İşin özü, inşa
etmek, üretmek ve danalara istediklerini vermektir: yani yiyecek, içecek, becerecek biri Ve bir de Cumartesi çıkacakları yeşil otlak.
Kışlar için de
yüksek yaylaları unutmamalı.
Girin!
Beyler şimdi geldi.
İçeri gelsinler.
- Merhaba.
- Sayın Bakan Size Bay Marechal'i takdim edeyim.
En güncel ve en
gösterişli reklâmınızı kendisine borçlusunuz Birkaç yıl önce o tuvalet
kâğıtlarına el koymalıydık!
Bu düpedüz iftira!
O zaman neden
mahkemeye başvurmuyorsunuz?
Gazetecilerin hepsi
satılmış, pislik!
- Zaten onları - Satın almak gerekir.
Ya da ava davet etmek.
Şimdi şu dosyayı bize
vereceksiniz, ne kadar?
Bay Marechal'in her
şeyden elini eteğini çekmesinin karşılığı 2 milyon eder.
- Bunu tartışırız.
- Yok olmaz.
Başka arzunuz var
mıydı, Bay Marechal?
Philippe'in katilinin
adı.
Biliyor olsaydım bile
size söyleyeceğimi sanmıyorum Hayır, kim
olduğunu bilmiyorum.
Sabit fikir olmuş.
Yalnız, bu son dakika
arzunuz Öncelikli olan, bu!
Pazarlığın geri
kalanıyla ilgilenmiyorum.
Canımızı sıktığın
yetmedi mi, ha!
Philippe, umurumuzda
değil!
Philippe'in katili
umurumuzda değil!
Benim görevim
tamamlandı, çünkü şimdi Bay Fondari'ninki başlıyor.
- Sizi ikna etmiş
olmak isterdim.
- Ben kalıyorum.
- Olmaz.
- Bu itin nasıl pes
ettiğini görmek istiyorum!
Gazetelerin yazdığına
inanmaya başlıyorum.
Siz gerçekten bir
kurtçuk, bir pisliksiniz, Sayın Bakan.
Zor yolu seçtiniz Bay
Marechal.
Gerçekten üzgünüm.
Amsterdam'dan beni
ararsınız, değil mi?
Sizi unutuyordum Bay
Fondari.
Elbette, arayacağım.
Ben sana söylemiştim.
Aptallık ederek vardığın
noktaya bak.
Sana ne oldu böyle?
İstediğin kadar
parayı alacaktın.
Hayatının sonuna
kadar lüks içinde yaşayacaktın.
Beni her şeyden
haberdar etmen gerektiğini sana
söylemiştim ama sen, sen kendini bir şey sandın.
Ben de Philippe'in
katilini kıstırmak istediğimi söylemiştim ama bu seni pek heyecanlandırmadı.
Polis, katilin sen
olduğunu düşünüyor.
Ben de.
Neyse ki senin ne düşündüğünün
pek bir önemi kalmadı.
Marcel.
Bu beye küçük bir iğne
yapacaksın.
Bu, sodyumlu
Penthio Barbitol.
Naziler bunu beyin
hücrelerini uyarmak için kullanıyordu.
Hafızaya balıktan
daha iyi geliyormuş.
Lütfen, kolunuzu
sıyırır mısınız?
Hadi babacığım, ayağa
kalk.
Toparla kendini.
İşimiz var.
Neden hayatı kendine
zindan ediyorsun?
Bende seninki gibi bir
tip olacaktı, kral olurdum.
Bay Marechal,
tutuklusunuz.
Durieu.
Suçluya yataklık
etmek yalancı tanıklık ve Serrano cinayetine ortaklıkla
suçlanıyorsunuz.
Durieu, götürün onu.
Bay Fondari, sizi
yarın sabah büromda bekliyor olacağım.
Hâlâ Orfevres
Rıhtımı'ndaki polis merkezinde misiniz?
Evet, telefonum da
aynı: Louvre 26 33 Ama bu defa Savcı
Bey'in arayacağını hiç sanmıyorum.
Kendisi soğuk
algınlığına yakalanmış.
Atmosferin üst
katmanlarında sıkça görüldüğü gibi, ısı aniden düşüverdi çünkü.
Aman yarın gelirken
yanınıza yünlü bir şeyler alın.
Hiç belli olmaz.
Durieu Siz diğer arabayı alın.
Beni beklemeyin.
Merkezde görüşürüz Anlaştık.
Peki ya kadınlar
olmasaydı bu karmaşadan nasıl sağ
çıkacaktınız?
Sizi o kurtardı.
Teşekkürler, Valerie.
- Ona her şeyi
anlatmam gerekti.
- Anlatmanız bu kadar
uzun mu sürdü?
Hayır, anlattıklarını
daktilo etmek zaman aldı.
Peki, beni neyle
suçluyorsunuz?
Peki, bütün bu
işlerin arkasındaki ismi bulabildiniz mi?
Evet.
Hiç kimse.
Çıkar ve baskı
grupları iç içe girmiş, sürekli değişen
şirketler var.
Ama bir yüz, bir
kimlik yok.
Aracılar var, Tomsky
gibi; kuklalar var Lansac gibi ciğeri
beş para etmez katiller var Fondari gibi
soytarılar var, Dupaire gibi - küçük
habis adamlar var - Dubaye gibi mi?
Serrano gibi.
Bakın, Dubaye beni ilgilendirmiyor,
Serrano da.
Beni ilgilendiren
şey, o dosya.
Müsterih olun,
dosyayı hasır altı etmek için değil,
gün ışığına çıkarmak için istiyorum.
Fakat bunu sizin gibi
yapmayacağım.
Raporumla birlikte
onu Adalet Bakanı'na bizzat elden teslim edeceğim Bizzat elden mi?
Evet, Bay Marechal.
Ben hayatımı düzgün
insanlarla ve düzgün bir şekilde çalışarak kazanıyorum.
Eğer başarısız
olursam, erken emekliye ayrılıp Nive
Nehri'nde somon avlamaya giderim.
Ne zamandır hayalini
kuruyorum.
Ona istediğini verin.
Yoksa, o adamlar
sizi öldürecek.
Bakın, "o
adamlar"!
O da aldanmış.
"O adamlar"
ne anlama geliyor?
Bana isim lazım,
katilin ismi!
Bana ismini
vermeyecekseniz, gidin başımdan.
Ben nankör bir
adamım, Valerie, ancak böyle sadık kalabiliyorum!
Dikkat edin!
Philippe'i kim
öldürdü?
Philippe'i kim
öldürdü?
- Dur, ölüyorum!
- Geber.
Ama yavaş yavaş
olacak bu, ne zaman gebereceğini sana ben söyleyeceğim.
Bana bunu yapamazsın,
Xav!
Beni böyle bırakma,
dizim!
Hayır!
O aşağılık herif
umurumda değil Git kendini becer Tamam, sana söyleyeceğim, o Ama bu imkânsız.
Bir komiser böyle
arkasında 4 ceset bırakıp, ortadan kaybolmaz ki.
Kaçırılmış olsa, üstlenen
mutlaka çıkardı.
Evet, tamam, evet,
beni yarım saat sonra arayın.
Alo Alo, benim!
Kim arıyor?
Ah, evet ?
Enteresan.
Evet.
Geliyorum.
Sizi nereden alayım?
Evet, evet, evet,
yalnız.
- Nereye gidiyoruz?
- La Defense'taki R.
E.
R Garı'na.
Kararınıza ne sebep
oldu?
Korku.
İnsanı bazen doğru
yola getirir.
Size teşekkür
etmeliyim.
Ama aramızda kalsın,
bana bir hediye verdiğinizi mi düşünüyorsunuz?
Hediyeden bahseden
kim?
Bir isim karşılığında
anahtar.
Kimin ismi?
Philippe'in katilinin.
İnanın eğer bilseydim Hadi ama Komiser Karısını ve çocuklarını unutan telefon numarasını unutan adamlar gördüm ama kendi adını unutanı hiç görmedim.
Adrien Morot, Cinayet
Masası Komiseri gündüz polis, gece
katil.
Bu kadar büyük bir
saçmalık duymadım!
Haklısınız, çok büyük Pernais'ye açılan yaylım ateşi aklımı başımı
getirdi.
Fondari gibi eski bir
kurdun bir komisere ateş edebilmesi için, güçlü bir zırhı olması gerekirdi.
Onun gibi bir pisliğe
kim dokunulmazlık sağlayabilirdi?
Ancak bir aynasız!
Bu olaydaki aynasız sayısı
belliydi Pernais ve siz.
Yaylım ateşi
Pernais'yi akladı İşte, sizin hatanız
burada!
Fondari'nin kendi
başına aldığı kararlar hep budalacadır zaten.
İşte, budalalığın iki
ucu: Pernais ve Fondari, koyun ve insan müsvettesi.
20 yıldır, Fondari
kanunu hiçe sayıyor.
Pernais ise
yüceltiyor En tehlikeli olan da o, çünkü
zırvalıkları örnek gösterilirken Fondari'nin
aptallıkları marjinal kalıyor.
Sizin düzen
anlayışınız gibi.
Ah, hayır!
Bu yanılgıdan
kurtulun Tam tersine, o anlayışı
bulunduğum görev sayesinde geliştirdim.
Daha iyi bir mevkide
olamazdım.
Paris'in bütün
sefahat düşkünlerini tanıyorum!
- Onların ellerini
sıkıyorum.
- Bazen de
boğazlarını.
Adi heriflere
dayanamıyorum, Marechal!
Bu ülkeyi kangren
ediyorlar günümüzün dalaverecileri
tapınağı işgal etmiş gazeteleri
yönetiyor seçim kampanyalarını
destekliyorlar.
Böylece, pazarı ve
her türlü iltiması kendilerine tahsis edecek adamları seçtiriyorlar.
Yeni bir seçkinler
sınıfı oluşuyor.
Onların çocukları
ise geleceğin aristokrasisini oluşturacak.
Kutsal hukukun
itlerin eline geçtiği bir çağa doğru yol alıyoruz.
Vereceğiniz
belgelerle, toplumu kemiren kurtçukları kozadayken yok edeceğim.
Biz, aynı amaç
için mücadele ediyoruz, Ben Dubaye'i devreden çıkardığımda aynı safta
olacaktık.
Peki ya Christiane
Dubaye?
Alkol yüzünden çok
fazla gevezelik ediyordu.
Ama korkmanıza hiç
gerek yok biz aynı soyun evlatlarıyız: Bizim mücadelemiz bir: Bu ülkeyi vebadan
kurtarmak!
Bu anın tarihi bir
an olduğunun farkında mısınız?
Artık biz tarihe
mal olmuş şahsiyetleriz Bay Marechal!
Robespierre ile
Saint-Just de tam bu duyguyu yaşamışlardı, bu zafer sarhoşluğunu.
Ve de mahkemede
yer alacak psikiyatrlar Ne mahkemesi?
Sizinki.
Psikiyatrlar orada
sizin paranoyak olduğunuzu söyleyecekler
Ama sizin tam olarak ne olduğunuzu hiçbirisi söyleyemeyecek çünkü
mahkeme salonunda hoş karşılanmaz.
Gerçek şu ki
Morot, siz bir aptalsınız.
Ama içiniz rahat
olsun, tarihte de sizin gibiler oldu!
Savonarole ve
Fouquier-Tinville sizin seleflerinizdi
İnsanlığı tehdit eden iki felaket var: Kargaşa ve düzen.
Kokuşmuşluk beni
iğrendiriyor, fakat fazilet de tüylerimi diken diken ediyor.
Dinleyin bakın.
"Adi
heriflere dayanamıyorum, Marechal.
" "Bu ülkeyi kangren ediyorlar.
" "Günümüzün tapınaklarını " Bütün bunlar,
Philippe Dubaye için, ha?
Onu aklamak adına bir it çetesinin postlarını
kurtaracaksınız.
Teslim olun, Morot,
garı çevirdik!
Morot!
Teşekkürler Teşekkürler
ve bravo.
Bunun için
gelmemiştim.
Başkomiser Morot Zehirli bir
hümanist ama üstün nitelikli bir polisti.
Onun için
"işinin ehli" diyordu Fondari, bir diğer hümanist.
Dosyayla ne
yapacaksınız?
Bir kopyasını sorgu
hâkimine, orijinal nüshayı ise Adalet Bakanı'na vereceğim.
İçinde Philippe Dubaye
ismi herhâlde geçmiyordur.
Neden geçsin ki?
Hem, hangi sıfatla?
Hoşça kalın, Komiser.
Peki ya şimdi ne
olacak?
Pek bir şey olmayacak.
Komiser Pernais
namuslu biriyse, istifasını verir ve somon tutmaya gider.
Eğer namussuzsa,
emniyet müdürü bile olur.
Halkın seçtiği
bazı görevliler çölde küçük bir tura çıkarlar
Geri döndüklerinde, anında cumhuriyetçi maskelerini yenilerler.
Hayır!
Bu işten gerçekten
zarar görecek olanlar sadece somonlar.
Rahat uyuyun
Parisliler.
Her şey yolunda.
||
« Prev Post
Next Post »