Print Friendly and PDF

Translate

Alacakaranlık Efsanesi Şafak Vakti Bölüm 2 (2012) The Twilight Saga Breaking Dawn - Part 2

|

 


115 dk

Yönetmen:

Bill Condon

Senaryo:

Melissa Rosenberg, Stephenie Meyer

Ülke:

ABD

Tür:

Macera, Dram, Fantastik

Vizyon Tarihi:

16 Kasım 2012 (Türkiye)

Dil:

İngilizce

Müzik:

Carter Burwell

Oyuncular

    Kristen Stewart

    Robert Pattinson

    Taylor Lautner

    Peter Facinelli

    Elizabeth Reaser

Özet

Kitaptaki olaylar, Bella ve Edward'ın evlenmesi, balayına gitmesi ile başlıyor. Balayına, Brezilya'daki Esme Adasına gidiyorlar ve birlikte oluyorlar. Bu birliktelikle Renesmee isimli bir bebekleri oluyor. Bunun için, tekrar eve geri dönüyorlar. Bebek Bella'yı parçalayarak çıktığı için Bella ölümle burun buruna geliyor. Bunu gören Edward da Bella'yı vampire dönüştürüyor.

 

Bebek doğunca, Jacob bebeğe mühürleniyor. Renesmee hayvan avlanırken Irina bebeği görüyor ve Edward Bella ikilisinin Volturi kurallarından birini bozduğunu düşünerek yani bebeği ölümsüz yaptıklarını sanarak Aro, Marcus ve Caius'u uyarmasının yanına giderek haber verir.(irinanın annesi de bir bebek vampir yampıştı ama volturiler onu öldürdü bu yüzden bebek vampir konusunda çok hassas)(volturiler, Bella'nın insanlara vampirlerin olduğunu haber vereceğini düşünerek ilişkinin de başında Bella'nın ölümsüz olmsını da istiyordu eğer ölümsüz olmasaydı Bella'yı öldüreceklerdi) Volturiler ve Cullen ailesi karşı karşıya geliyorlar.Fakat bebeğin ölümsüz olmadığını fark ediyorlar.Bu arada devreye Alec ve Jane ikilisi giriyor ama güçleri Bella'nın kalkanını geçemiyor bu yüzden Volturi geri çekiliyorlar. Ayrıca bu kararın değişmesinde Alice çok önemli bir rol almaktadır çünkü Alice ve Jasper evden ayrıldıklarında Güney Amerika'dan yarı insan-yarı vampir getirmişlerdir.Ve Volturiler geri çekilip İrina'yı da öldürmüşlerdir.Fakat Carlisle volturilerin geri döneceğini ve yanlarındakileri vampirlerin bir gün yakalanacağını düşünmektedir.

Altyazı

Çok güzelsin.

  Şu an ısılarımız aynı.

  Bella, dur.

  Sen şu anda benden daha güçlüsün.

  Artık sen beni incitmeyeceksin.

  Seni seviyorum.

  Seni seviyorum.

  Reneesme?

  O inanılmaz.

  Nerede?

  Onu görmeliyim.

  Bekle, bekle.

  Susuzluğunu kontrol etmen lazım.

  Evet, avlanmalısın.

  Gözlerini kapat.

  Ne duyuyorsun?

  Bella, dur.

  Bella, yapma!

  Üzgünüm, bu kadar uzakta insan olacağını düşünemedim.

  Buradan gitmeliyim.

  Tamam, yardım edebilirim.

  Ya da etmem.

  Büyülendim.

  İnsan kanından kaçabildin.

  Avın ortasında.

  En olgun vampirler bile bunda sorun yaşar.

  Hala buradasın.

  Sen de öyle.

  Seni böyle görmeyi ummuyordum, böyle   sen.

  Ürkütücü gözlerin hariç.

  Uzak dursam iyi olacak.

  Bebek önce bana nasıl davrandığını görse iyi olur.

  Reneesme ne zamandan beri umurunda?

  Pekala.

  Bir kokla.

  Herkes ne demek istiyormuş şimdi anladım.

  Jake, gerçekten kokuyorsun.

  Çocuklar.

  Birlikte harika görünüyorsunuz.

  Kızımızla tanışmak ister misin?

  Aileye hoş geldin.

  Muhteşem görünüyorsun Bella.

  Biri tanışmak için bekliyor.

  Rosalie.

  Çok güzelsin.

  Bu neydi?

  Sana dair ilk anısını gösterdi sana.

  Nasıl gösterdi?

  Ben nasıl akıl okuyorum?

  Alice geleceği nasıl görüyor?

  Yeteneği var.

  Sadece iki gün mü baygın kaldım?

  Sıra dışı bir hızla büyüyor.

  Pekala.

  Bugünlük bu kadar deneyim yeter bence.

  Jacob.

  O gayet iyi.

  - Evet.

  Yine de zorlamayalım.

  Derdin ne senin?

  Söyle ona Jacob.

  Bu güzel olacak.

  Dur bir saniye.

  Bella.

  Bak, bu   kurtlarla ilgili.

  Kurtlarla ilgili ne?

  Biliyorsun bunu kontrol edemiyoruz.

  Kiminle olacağını da seçemiyoruz.

  Anlamı sandığın gibi değil Bella.

  Yemin ederim.

  Reneesme'yi götür buradan.

  Edward dokunma bana, canını yakmak istemiyorum.

  Ben  Kendini kızıma mı mühürledin!

  Benim seçimim değildi!

  - O bir bebek!

  - Durum öyle değil!

  Öyle olsa Edward beni yaşatır mıydı?

  - Hala çelişkideyim.

  - Ona bir kez sarıldım.

  Bir kere Jacob!

  Ve sen onunla kurtlara özgü aptal bir bağ mı kurdun diyorsun?

  Benim o!

  Yok bir şey Leah.

  Ondan uzak duracaksın.

  Bunu yapamam biliyorsun.

  Durdur onu Edward.

  "Bir şey yok" dedi.

  Muhteşem, değil mi?

  Üç gün önce yanımda olmayı nasıl istiyordun hatırlasana.

  Geçti artık, değil mi?

  - Çoktan.

  Bunu o sağladı.

  Orada olmamı baştan beri Nessie istemişti.

  Nessie mi?

  Ona Loch Ness Canavarı'nın adını mı taktın?

  Seth, iyi misin?

  Seth, özür dilerim.

  Tamam, bir şeyi yok.

  Bella.

  Beni tanıyorsun.

  Herkesten iyi tanıyorsun.

  Ness için tek istediğim   Reneesme için, emniyet.

  Mutluluk.

  Bak.

  Bir şey ilk kez bana anlamlı geliyor.

  Sen, ben, her şey bir yana.

  Ve artık nedenini anlıyorum.

  Nedeni buymuş.

  Nihayet.

  Sıra bende.

  Nerede uyuyacak?

  Benim kollarımda.

  Ya da Edward'ın, Esme'nin.

  Mutlu yıllar!

  Yaşlanmam üç gün önce durmuştu.

  Olsun, biz yine de kutlayalım.

  İtiraz yok.

  Sürprizlerden hala nefret ediyorum.

  Bu değişmedi.

  Bunu seveceksin.

  Evine hoş geldin!

  Kendi evinizde olmak sizi mutlu eder dedik.

  - Ne diyorsun?

  - Bence mükemmel.

  Girsenize.

  Çok eğlenin.

  Bu oda Reneesme'nin olacak.

  Dolap.

  Vay canına.

  Alice senin için doldurdu.

  Belli.

  Bu oda da bizim.

  Vampirler uyumaz.

  Amaç uyumak değil ki.

  Gerçekten de kendini tutuyormuşsun.

  Buna doyabileceğimi hiç sanmıyorum.

  Hiç yorulmuyoruz.

  Dinlenmek yok, nefesimizi düzenlemek   yemek yemek yok.

  Peki nasıl duracağız o zaman?

  Rosalie'yle Emmett öyle fenaydılar ki   onlara üç kilometre yakın olabilmem 10 yıl aldı.

  Biz daha kötü olabiliriz.

  Kesinlikle olacağız.

  Vay canına.

  Ne çabuk bitti.

  Reneesme nerede?

  Sarışın kaptı onu.

  Bir şeyler kırıldı mı?

  Emmett.

  Hayır.

  Charlie mi bu?

  Günde iki kere arıyor.

  Durumu hiç iyi değil.

  Kurtulamadığını ona söylemeliyiz.

  Yasını tutmalı Bella.

  Tamam, ama yarın yapalım.

  Burayı özleyeceğiz.

  Yine geliriz.

  Hep geliyoruz.

  Durun.

  Kimse gitmekten bahsetmedi değil mi?

  Herkes öldüğüne inanıyor, görülmesi riskine giremeyiz.

  Öylece yok mu olacaksın?

  Jacob, başka çaremiz yok.

  Merhaba.

  Bir haber var mı?

  Charlie.

  Bella  Hayır, olamaz.

  Hayır, hayır, hayır.

  O iyi, iyi.

  Eve döndü ve kendini daha iyi hissediyor.

  Öyle söylesene.

  Harika.

  Bekle.

  Önce görmen gereken bir şey var.

  - Bella'yı görmem gerekiyor.

  - Bak.

  Bella'nın iyileşmesi şeye bağlıydı.

  O şey yaptı  Değişti.

  Ne demek "değişti"?

  Boşuna konuştum.

  Ne yapıyorsun sen öyle?

  Sandığın gibi bir dünyada yaşamıyorsun.

  Jacob giyinir misin?

  Bu sana tuhaf gelebilir.

  Çok tuhaf.

  Ama   her gün daha da tuhaf şeyler oluyor.

  İnan bana.

  Sorunu hallettim.

  Gidiyorum dedin.

  Ne yapmamı bekliyordun?

  Onu nasıl bir tehlikeye attın bilsen!

  Volturi'ler bizi bilen herkesi öldürecekler.

  Senden bahsetmedim onlara, inan.

  Kendimi söyledim, "Bella farklı" dedim.

  Bir yeğenimiz var.

  Onu evlat edindik.

  Ciddi olalım Jake, o bu işin peşini bırakmaz.

  Bella'nın nasıl bir fiziksel acı yaşayacağını düşün.

  Bu kızgın bir demirin   boğazından aşağı girmesi demek.

  Susuzluğunu kontrol edebilirse tabii.

  Bakın.

  Charlie cehennem hayatı yaşıyor.

  Hem o hayatında olursa daha mutlu olacaksın.

  Jacob bunu kendinden başkasını düşünerek yapıyormuş gibi   davranma lütfen.

  Böyle hissetmene üzüldüm.

  Çünkü 10 dakikaya kadar burada.

  Ne!

  Önemli olan hızlı hareket etmemen.

  Oturmayı dene.

  Bacak bacak üstüne at.

  Biraz daha yavaş olsan.

  Dakikada en az üç kez gözlerini kırp.

  Güzel.

  Bir çizgi kahraman için.

  Nefesini tut.

  Susuzluğuna iyi gelir.

  Omuzlarını hareket ettir, nefes alıyor gibi görünürsün.

  O kadar dik oturma.

  İnsanlar böyle yapmaz.

  Tamam.

  Anladım.

  Dolaş, göz kırp, kambur dur.

  İyi şanslar.

  Merhaba Charlie.

  Bella nerede?

  Bella.

  Merhaba baba.

  İyi misin?

  Hiç olmadığım kadar.

  Sağlığım çok iyi.

  Sen bir hayvana falan dönüşmedin değil mi?

  Keşke o kadar müthiş olabilse.

  Biz sizi yalnız bırakalım.

  Jake bana dedi ki bu   bu gerekliymiş.

  Ne demek anlamadım.

  Bence böylesi çok daha iyi.

  - Sana ne oldu bilmek istiyorum.

  - Anlatamam.

  - Bence bir açıklamayı hak ediyorum.

  - Doğru.

  Bir açıklama istiyorsan; burada kalamam.

  Yapma.

  Hayır!

  Artık gitmek yok!

  Baba, bana güvenmek zorundasın, ne olmuş olursa olsun.

  Ben iyiyim.

  Hatta iyi demek az gelir.

  Bu sana yetmez mi?

  Bana yeter mi?

  Ben bilemiyorum Bella.

  Ta çocukluğunu bildiğim adam karşımda koca bir kurda dönüştü.

  Ve kızım, kızım gibi ama sanki   kızım değil.

  Sana bilmen gereken her şeyi anlattığıma güvensen baba.

  Ama bir şeyleri bilmeme gerek yok.

  Hayır.

  Gerçekten yok.

  Seni tekrar kaybetmeyeceğim.

  Olmaz.

  Kaybetmeyeceksin.

  Söz veriyorum.

  Seni özledim Bella.

  Çok özledim.

  Ben de seni, baba.

  Charlie.

  Bu Reneesme.

  Yeğenin.

  Kızımız.

  Tabii.

  Evlat edindiniz.

  Reneesme.

  Gözleri aynı sen Bella.

  Bilmem gerekmiyor sanırım.

  Aferin Bella.

  Hiç böyle güçlü bir yeni doğan görmemiştim.

  Ben yeni doğduğundan emin değilim.

  Çünkü çok evcil.

  Emmett onu kışkırtma, aramızda en güçlümüz o.

  Lütfen.

  Canın yanmasın Emmett.

  Üç diyince!

  Bir   iki   üç!

  Gördünüz mü?

  Teşekkürler.

  İnsan olarak dünyadaki sürem dolmuştu.

  Ama kendimi hiç olmadığım kadar canlı hissediyordum.

  Ben bir vampir olmak için doğmuşum.

  Bütün taşlar yerlerine oturuyordu.

  Volturi'ler bile yeni halimi kabullenmiş görünüyorlardı.

  Gerçi hala kanıt istiyorlardı ama.

  Görünürde tek bir düşmanımız kalmıştı.

  Zaman.

  Reneesme çok hızlı büyüyordu.

  Onunla kalan süremiz hepimizi korkutuyordu.

  Bu her anı daha da değerli kılıyordu.

  Bak, bir kar tanesi.

  Çok güzelmiş.

  Hadi bir tane daha yakala.

  Edward "Cevapları Brezilya'da bulacağız" diyor.

  Bir şeyler bilen kabileler olabilirmiş.

  O da kim?

  Sanırım Denali'deki kuzenimiz.

  lrina!

  Tanya onu gelip bizimle barışmaya ikna etmiş.

  Fikir değiştirmiş gibi görünüyor.

  Jacob'ı görmek ona ağır gelmiş olmalı.

  Keşke onunla konuşabilseydim.

  O aileden biri.

  Yola gelecek.

  Bu ne güzel sürpriz.

  Ne istiyorsun?

  Bildirmem gereken bir suç var.

  Cullen'lar   korkunç bir şey yapmışlar.

  İzninle canım.

  Olamaz.

  Ne oluyor Alice?

  Volturi'ler.

  Buraya geliyorlar.

  Aro.

  Caius, Marcus, korumalar ve lrina.

  Gel tatlım.

  Neden?

  - lrina ormanda ne gördü?

  - Sadece yürüyorduk.

  Ness kar tanesi topluyordu.

  Tabii.

  lrina, Reneesme'yi ölümsüz sanıyor.

  Ölümsüz çocuklar çok güzel olurlardı.

  Çok tatlıydılar.

  Yanlarında olmak sevmeye yeterdi.

  Ama dönüştürüldükleri zaman büyümeleri duruyordu.

  Onları eğitmek, zaptetmek yoktu.

  Küçük bir gerilimle koca bir köyü yok ederlerdi.

  İnsanlar bu yıkımları haber aldılar.

  Hikayeler yayıldı.

  Volturi'ler müdahale etmek zorunda kaldılar.

  Çocuklar sırrımızı koruyamayacakları için   yok edilmeliydiler.

  Hayır!

  Hayır!

  Hayır!

  Yaratanlar onları korumak için   var güçleriyle savaştılar.

  Ne zamandır var olan gruplar dağıldı.

  Sayısız insan öldürüldü.

  Gelenekler, dostlar, hatta aileler bile kayboldu.

  - Anne, hayır!

  - Anne!

  Hayır!

  Denali'lerin annesi ölümsüz bir çocuk yaptı yani.

  Evet.

  Ve bedelini ödedi.

  Ama Reneesme o çocuklardan biri değil.

  O doğdu, ısırılmadı, her gün büyüyor.

  Bunu Volturi'lere açıklayabilir misin?

  Aro kanıtları lrina'nın zihninde buldu.

  Savaşacağız.

  Onların saldırı silahları çok fazla güçlü.

  Jane'le kimse baş edemez.

  Alec daha da kötü.

  O zaman onları ikna edelim.

  Bizi öldürmeye geliyorlar.

  Konuşmaya değil.

  Haklısın.

  Bizi dinlemeyecekler.

  Ama belki başkaları ikna eder Carlisle   tüm dünyada dostlarımız var.

  - Onlara "Savaşalım.”

 diyemem.

  - Savaşmak değil.

  Tanıklık.

  Gerçeği yeterince bilen olursa   belki Volturi'ler de dinlemeye ikna olur.

  Dostlardan bunu isteyebiliriz.

  En azından yine Londra'ya gidiyoruz.

  Görmeyeli uzun zaman olmuştu.

  Pekala.

  Gösteri başlasın artık.

  Alice bunu vermemi istedi.

  Dün gece Jasper'la buradan okyanusa doğru açıldılar.

  Carlisle.

  Bizi terk ettiler.

  Neden?

  Yazmamış.

  Bakabilir miyim?

  Yerler kar tutmadan toplayabildiğiniz kadar   tanık toplayın.

  Kar tutunca gelecekler.

  "Venedik Taciri" Alice'in talimatları netti, ama soru da hala belliydi.

  Onlara en ihtiyacımız olan anda neden çekip gitmişlerdi?

  Ne biliyorlardı?

  Tanık aramaya kuzeyde en yakın akrabalarımızdan başladık.

  Edward her şey yolunda mı, bir sorun yok ya?

  Geleceğinizi neden haber vermediniz?

  Sorun lrina mı?

  Ondan haber mi aldın?

  Doğrudan değil.

  Gelinin neden arabada bekliyor?

  Neden bir kurt getirdin, kokusunu buradan alıyorum.

  Ailem tehlikede, bana yardım etmelisiniz.

  Neler oldu?

  Açıklamak zor, önyargılı olmayın yeter   yapabilir misiniz?

  Elbette.

  Evet.

  Yeni insanlar tanıma zamanı.

  - Ya beni sevmezlerse?

  - Sevecekler.

  - Sevecekler.

  Anladıkları zaman.

  Senin gibi birini görmediler, hepsi bu.

  Pekala.

  Volturi'ler peşimize düşecekler.

  - Derhal götür onu buradan.

  - O göründüğü gibi değil.

  Bu bir suç ama!

  Yaklaşma!

  Damarında kan taşıyor.

  Sıcaklığını hissedebilirsiniz.

  Ben hissediyorum.

  Onun biyolojik babası benim.

  Bella da annesi.

  - Bu mümkün değil.

  Doğru.

  Ben hala insanken dünyaya geldi.

  - Hiç böyle bir şey duymamıştım.

  - İzin verirseniz göstersin.

  Tanya, bu kadarını bize borçlusun.

  Kardeşin açıklamamıza izin vermiyor diye   idama mahkum olduk.

  Korkma ondan.

  Bu onun iletişim kurma şekli.

  Doğru.

  Ölümsüz değil.

  Ailenin geri kalanı da bu korkuyla yüzleşecekti, biliyordum.

  Bilinmeyenin korkusuyla.

  Volturi'lerin korkusuyla.

  Amun.

  Lütfen.

  - Yardım edemem Carlisle.

  - Acil olmasa yardım istemezdim.

  Gitmelisiniz.

  Ben dinlemek isterdim.

  Amun'un dostlarıyla hiç tanışamamıştım.

  Beni saklamayı tercih ediyor.

  Neden, tahmin ederim.

  Carlisle.

  Benjamin.

  Benjamin elementleri etkileyebiliyor.

  Benim de kendimi kontrol yeteneğim müthiş.

  Bunlar kim?

  Senna ve Zafrina.

  Amazon'dan.

  Senna ve Zafrina'nın gelişi, dileklerimizin dünyanın   en ücra köşelerinden bile duyulduğunun kanıtıydı.

  Hem de diğerleri tanıkları yakınlarda ararken.

  Ve işte geldim.

  Carlisle'ın Yorkshire'da savaş meydanında tanıştığı   bir vatansever, en ilginç yandaşımız olacaktı.

  Kapa çeneni.

  Kapa.

  İlk İngiliz istilasından nefret etmiştim.

  İkinciden daha da nefret ediyorum.

  Beatles'tan bile mi?

  Ciddi misin Garrett?

  Alışkanlıklar ölmüyor.

  Carlisle'a lazımsın.

  İlginç görünüyor.

  - İmdat!

  - Ama önce yemeğimi bitireyim.

  Yardım edin!

  İmdat!

  Her birini tek tek kazandık.

  Görmelerini sağladık.

  Carlisle, İrlandalı dostlarını Forks'a gelmeye ikna etti.

  Yardımları için minnettardık ama   insan kanına susamaları durumu karmaşıklaştırıyordu.

  Rosalie'yle Emmett'ın yolladıkları göçebeler   daha da belirsiz tiplerdi.

  Özellikle de Peter.

  Yeni doğanken Jasper'ın yanında savaşa girmişti.

  Burada ne çok kırmızı göz var.

  Bölgede avlanmamayı kabul ettiler.

  Başka yerde beslenirler.

  Topraklarına daha çok vampir ayak bastıkça   daha çok Quilleute dönüştü.

  Özleri onları sürüye katılmaya zorluyordu.

  Tamam, sakin ol.

  Yok bir şey.

  Sana bir şey olmayacak.

  Son olarak, Carlisle ve Esme de son tanıklarıyla döndüler.

  Kaç tane geldi?

  18.  İyi dostlarınız var.

  Alice nerede?

  Artık hepimiz Aro'nun listesindeyizdir.

  Yüzyıllar söz konusu dedin, beni buraya getirdin.

  Ne dostsun Carlisle.

  Alistair, gel herkesle tanış.

  Sana ne dedim, savaş halinde Volturi'lerin karşısında olmam ben.

  İş, savaşa varmayacak.

  Tavan arasında olacağım.

  Pek insancıl değildir.

  18 tane vampire evimizi açtık.

  Çoğunun özgün yetenekleri vardı.

  Zafrina zihne hükmedebiliyordu.

  Ne görmenizi isterse onu görmenizi sağlıyordu.

  Şu an el ele olmasaydık gerçek olduğuna yemin edebilirdim.

  Ben bir şey görmüyorum.

  Edward, eşinin bir kalkan olduğunu söylememiştin.

  Kalkan nedir?

  Benim gördüklerim çok farklıydı.

  Bu bir savunma yeteneği.

  Ben bu yüzden zihnini hiç okuyamıyordum.

  Aro da aynı şekilde.

  Senin çok güçlü bir yeteneğin var.

  Evet, o gerçekten de bir kalkan.

  Bu onu yere sermeliydi.

  Ya da senin voltajını hep abartmışlar.

  Belki yalnız zayıflara işliyordur.

  Garrett bence yapma.

  Sen müthiş bir kadınsın.

  Etrafa çok ciddi zararlar verebilirsiniz.

  Bu yüzden kendinizi kontrol edebilmelisiniz.

  Annenize falan kızarsanız   kafasını koparmanız olmaz.

  Her kim geliyorsa davetsiz geliyor.

  Vladimir.

  Stefan.

  Evinizden çok uzaktasınız.

  Ne arıyorlar burada?

  Duyduk ki Volturi'ler size karşı ayaklanmışlar.

  Ama yalnız olmayacağınızı bilin.

  Bizi suçladıkları şeyleri yapmadık.

  Ne yaptığınız umurumuzda değil Carlisle.

  Biz bin yıldır bekliyoruz.

  Bu İtalyan pisliklerine biri dur desin diye.

  Volturi'lerle savaşmayı planlamıyoruz.

  Yazık.

  Aro'nun tanıkları hayal kırıklığına uğrayacak.

  Savaş hoşlarına giderdi.

  Aro'nun tanıkları mı?

  Hala dinler diye umuyorlar.

  Aro bir topluluktan birini isterse   deliller ortaya atılır.

  Demek daha önce yaptı.

  Çok nadiren oluyor.

  Sürekliliğini hiç fark etmemiştim.

  Hep pişmanlık duyduğunu öne sürdüğü bir kişi   tespit edip onu affediyor.

  Ve bu kişinin hep bir yeteneği var.

  Ona hep bekçilerin arasında bir yer verilir.

  Bütün mesele Alice.

  Elinde onun gibisi yok.

  - O bu yüzden gitti.

  - Tanığa neden ihtiyaç duysun ki?

  Adaletin yerini bulduğunu duyurmak için.

  Koca bir topluluğu katlettikten sonra.

  Benjamin.

  Tia.

  Gidiyoruz.

  - Nereye gideceksiniz?

  Alice'in onlara yeteceğini ne biliyorsunuz?

  Benjamin'in peşine düşmeyecekleri nereden belli?

  Neden Zafrina, Kate ya da   yetenekli başka birilerini daha istemesinler?

  Amaçları ceza vermek değil, güçlenmek.

  Güç kazanabilmek.

  Carlisle savaşmanızı istemeyebilir.

  Ben istiyorum.

  Ailemin iyiliği için.

  Ve tabii sizin için.

  İstediğiniz yaşam tarzı için.

  Sürü savaşacak.

  Bugüne kadar vampirlerden hiç korkmadık.

  Savaşacağız.

  Bu bir krala ilk karşı gelişim olmayacak.

  - Sizinleyim.

  - Hayır.

  Doğru olanı yapacağım Amun.

  Sen de ne istersen onu yap.

  Biz de sizinleyiz.

  Biz de öyle.

  Pek uğraştırmadılar.

  Umarım uğraşmamız gerekmez.

  Göreceğiz.

  Herkes cesur davrandı.

  Aro'nun ordusunun üstümüze geldiğini biliyorduk.

  Ve yakında Jane'in karanlık yetenekleriyle tanışacaktık.

  Onun felç eden dumanından daha kötüsü de ağabeyi Alec'ti.

  Görüntünüze, sesinize, dokunma duyunuza el koyabilirdi.

  Onu reddettim.

  Carlisle'ın yanında olmayacağım.

  Alec?

  Asla karşı tarafta olmayacağım.

  Tabii ki.

  Benim sevgili Toshiro'm.

  Sanırım Carlisle hala seni bekliyor.

  Carlisle yok edilmeyi garantiledi sanırım.

  Yazık.

  Öyle değil mi?

  Aro saldırmadan bizi etkisiz hale getirmek isteyecek.

  Jane ve Alec önce bana saldıracaklar.

  Hareketlerini önceden gördüğüm için.

  Hepimizde kalkan olmaması kötü.

  Savaşmamı sağlamıyor ki.

  Ama bize yardım edebilirsin.

  Onu yansıtabilirsen.

  Nasıl yani?

  - Başkalarını kalkanın içine alarak.

  - Mümkün olur mu?

  Yetenekler zaman içinde gelişebilir.

  Akım başta yalnız avuç içlerimdeydi.

  Şimdi vücudumun her yerine yayabilirim.

  Nasıl başardın?

  Anlat.

  Gözünde canlandırabilmelisin.

  Nasıl hareket ettiğini.

  Ne renk olduğunu.

  Şimdi büyüt bu görüntüyü.

  Seni bile aşsın, ilerlesin.

  Bir şey onu motive etse iyi olur.

  Hayır.

  Sorun değil, kaldırabilirim.

  - Şimdi böyle dersin.

  - Odaklan Bella.

  Yoksa canı çok acıyacak.

  Edward bunu yapmaya henüz hazır  Üzgünüm, hazır değilim dedim sana.

  Dostum onu motive etmiyorsun.

  Sen dener misin?

  Kate!

  Yeterince teşvik olmuyor gibisin.

  Gidip bakayım Reneesme uyanmış mı.

  Sen deli misin?

  Pekala.

  Şu an tam güç halindesin.

  Katlanılabilir bir acıydı.

  Hadi tekrar deneyelim.

  Emmett?

  Böyle iyi.

  "Burada hafifçe çalan tatlı bir müzik var.

  Yerdeyse açmış güllerin yaprakları.

  Geceleri de duvarlar arasında, o durgun   durgun suların arasında çiy taneleri.

  Hafif ışıltı veren loş duvarlar.

  Gökyüzünden gelen müziğin melodisi.”

 Anne.

  Alice Teyze'yle Jasper Amca neden gittiler?

  Biz öleceğiz diye mi?

  Hayır.

  Bence bizi korumak için gitti onlar.

  Ama diğer herkes de bunun için yanımızda canım.

  Kimsenin sana zarar vermesine izin vermem.

  Hadi, uyu bakalım.

  Ne tuhaf.

  Fiziksel olarak bir tankı devirebilecek kadar   güçlü hissediyorum.

  Ama zihinsel olarak bitkinim.

  Banyoya ne dersin?

  Nasıl soyunulacağını hatırlıyorum.

  Ama ben senden daha iyi yaparım.

  Bella.

  Seni hafife almak gibi çok kötü bir huyum var.

  Karşına çıkan zorlukları   asla aşamayacağını düşündüm.

  Ama sen aştın işte.

  Sayende savaşmak için bir nedenim var.

  Bir ailem.

  Ben gidip suyu hazırlayayım.

  "İçindekiler" Alice mesajı yalnız benim almamı garantilemişti.

  Mesaj yalnız benim zihnimde Aro'dan korunurdu.

  Eğitimine ara vermen şaşırttı beni.

  Reneesme'yi ben babama götürmezsem   o bize gelecek.

  27 vampirin içinde bir insan.

  İyi olmaz.

  Edward'a böyle dedin biliyorum.

  Her neyse.

  O kan emicilerden uzaklaştığıma seviniyorum.

  Affedersin.

  Biliyorum.

  Çok iyi insanlar.

  Ama yapma.

  Dracula 1 ve 2, onlar   beni ürkütüyor.

  İşte geldi.

  Gel bakalım.

  İşte!

  Vay canına!

  Şuna bak.

  Boyun bir karış uzamış senin.

  Ciddiyim.

  Rahat 15 santim.

  Hadi içeri gelin, yemek sofrada.

  Hem daha ağaç süsleyeceğiz.

  Aslında benim birkaç işim var.

  Çabuk dönerim.

  Hadi.

  Gel bakalım.

  Alice'in notu beni yeniden umutlandırmıştı.

  Belki de bizim için bir planı vardı.

  Ve belki kilit adam Jay Jenks'ti.

  Bay Jenks'le buluşacaktım.

  - Bu taraftan efendim.

  - Bayan Cullen.

  - Merhaba.

  Aradığınıza çok sevindim.

  Özel müşterileri hep burada ağırlarım, ofisten çok daha rahat.

  Ve daha kalabalık.

  Tam olarak ne iş yapıyorsun Jay?

  Bilirsin, ondan bundan.

  Ama hep farklı şeyler, bu yüzden ilginç.

  Alice'le Jasper'ı tanıyalı çok oldu mu?

  Onlarla 20 yıldan fazladır çalışıyorum.

  Hatta eski ortağım, Jasper'ı 15 yıldan fazladır tanırdı.

  Kendisi   aşırı sağlam bir adam.

  Öyledir.

  Bay Jasper tatilinin tadını çıkarıyor sanırım.

  Nereye gideceği hakkında bir şey söylemedi mi?

  Hayır, hayır, hayır, hayır, sadece gidiyorum dedi.

  Sipariş vermek için uğramıştı.

  Siparişi hazırdır herhalde.

  Elbette.

  Teslimatları asla geciktirmem.

  Bir sorun mu var?

  Hayır.

  Eşimle hep birlikte yola çıkacağız sanıyordum.

  Jasper "Sadece iki kişi olacak" dedi.

  Gayet net ifade etmişti bunu.

  - Evet, benim hatam.

  Belli ki pek öyle olmayacak.

  Alice her şeyi net görmüştü.

  Reneesme'nin bir geleceği olacaktı.

  Ama biz Edward'la bunun parçası olmayacaktık.

  Gel bakalım.

  Biricik Reneesme'm.

  Ben sonsuza dek birlikte olacağız sanıyordum.

  Ama sonsuzluk sandığım kadar uzun değilmiş.

  Alice bana neden ipuçları bırakmış anladım.

  Seni korumak için.

  Jacob'la ihtiyacınız olacak her şey bu çantada.

  Jacob seni koruyacaktır.

  Ticuna efsanelerini öğrenmeni de sağlayacaktır.

  Çok romantik bir davranış, değil mi?

  Bir grup dürüst ve iyi insan kötülerin karşısında.

  İtiraf edeyim, bir an beni bile inandırıyordun.

  Bir an için.

  İyi şanslar.

  İhtiyacınız olacak.

  Görüşürüz.

  Kar tutacak.

  Bugün hala bizim ama.

  - Sue.

  - Geldim canım.

  İyi ki Charlie ona bakacak birini buldu.

  Bella, kimse pes etmeyecek.

  Pekala.

  Hediye zamanı.

  Koşun!

  Seth, Leah, yemeyi bırakın.

  Jake, sen başla.

  Hadi.

  - Ne aldın bana bakalım.

  - Hiçbir şey.

  Ne alacakmışım?

  Hadi ama ne aldın, göster.

  Paket yapmak için pek vakit olmadı ama   bu senin.

  Fraser Nehri'ne beş günlük balık avı seyahati.

  Sue'yla ikinize.

  Yarın gidiyorsunuz.

  Gerçekten çok güzel.

  Teşekkür ederim.

  Ama yarın, yarın olmaz, yarın gidemem.

  İşlerini ben çoktan ayarladım bile.

  Sinsi.

  Ve çok da hoş doğrusu.

  Ne yazık ki iadesi de yok.

  Benden kurtulmaya mı çalışıyorsunuz?

  Çünkü başardınız.

  Fraser Nehri mi, alabalık kovalıyoruz demektir.

  Gökkuşağı ya da boğa balığı bile tutabiliriz.

  Bu kadın balıktan anlıyor.

  O nedir güzelim, bakayım.

  Jacob sana mı yapmış bunu?

  Takalım mı?

  Çok güzel.

  Evet, gerçekten güzel.

  İşte istediğim buydu.

  Savaş öncesi biraz şenlik.

  Savaş hikayeleri anlatırız.

  Ya da böyle heykel gibi dikilsek de olur.

  Bir Amerikan savaşı söyle.

  Katılmışımdır.

  Büyük birini anlatsana.

  Custer'ı ısırmaya şu kadar yakındım.

  Ama önce Kızılderililer kaptı.

  Oleg'in Bizans saldırısını anlatsın size.

  Onu tek başına kazanmadı o.

  Konu savaşlarsa 11 yıl savaşlarından bahsedin.

  Hiç kimse İrlandalılar kadar iyi ayaklanamaz.

  Siz o savaşta yenildiniz.

  Evet.

  Ama müthiş bir isyandı.

  Biz baştayken herkes ayağımıza gelirdi.

  Duacılar, diplomatlar, yardım isteyenler.

  Hepsinden güçlüydük biz.

  Ama hiç beyaz şapkalar takıp "Biz aziziz.”

 demedik.

  Ne olduğumuzu dürüstçe söylerdik.

  Açıkça.

  Uzun bir süre hiçbir şey yapmadan oturduk.

  Zamanla taşlaştığımızı fark etmedik bile.

  Belki de   Volturi'ler kalelerimizi yakarak bize aslında iyilik yaptılar.

  Tam 1500 yıl boyunca bekledik.

  Onlara teşekkür etmek için.

  Elimde değil, düşünüyorum da   sırf ben bir insana aşık oldum diye kendilerini tehlikeye attılar.

  Sen eşini buldun.

  Mutlu olmayı hak ediyorsun.

  Bedeli ne olacak?

  Burada herkesin uğruna savaşacağı bir şey var.

  Tabii benim de.

  Carlisle, sana hiç teşekkür etmedim.

  Bu inanılmaz hayat için.

  Anlamı "Canımdan bile fazla.”

 Seni işte bu kadar seviyorum.

  Yarın Jacob'la kalmanı istiyorum canım.

  Ne olursa olsun.

  Gideceğimi söylesem bile   hep benimle olacaksın.

  Üzülme bebeğim.

  Güvende olacaksın.

  Daima.

  Sağ kalmayı başarırsak   seninle her yere geleceğim kadın.

  Şimdi böyle dersin.

  İngiliz askerleri geliyor, İngiliz askerleri geliyor.

  Aro, Alice'i arıyor.

  Aro.

  Gel, eskiden olduğu gibi tartışalım.

  Medeni bir şekilde.

  Güzel konuşuyorsun Carlisle.

  Ama karşımıza çıkardığın bu orduyla güzel sözler   sana yetmeyecek gibi.

  Sana yemin ederim, amacım savaşmak değildi.

  Biz hiçbir kuralı çiğnemedik.

  Çocuğu görüyoruz.

  Aptal muamelesi yapma bize.

  Bu çocuk ölümsüz değil!

  Gördükleriniz buna tanıklık edecekler.

  Gelin bakın.

  Yanaklarında insan eti ve kanını göreceksiniz.

  Yeter artık!

  Ben gerçeği her ayrıntısıyla öğreneceğim zaten.

  Ama olayın daha merkezinde olan birinden.

  Edward?

  Çocuğun yeni doğan eşine nasıl yapıştığını görüyorum.

  Sanırım işin içindesin.

  Onu tanımak isterim.

  Genç Bella.

  Ölümsüzlük sana yakışmış.

  O tuhaf kalbini duyuyorum.

  Merhaba Aro.

  Muhteşemsin.

  Yarı fani   yarı ölümsüz.

  Bu yeni doğan ona hamile kalmış   ve doğurmuş.

  Hem de hala insanken.

  Mümkün değil.

  Beni kandırdılar mı kardeşim?

  Muhbiri buraya getirin.

  Gördüğün bu çocuk muydu?

  - Emin değilim.

  - Jane?

  Değişmiş.

  Bu çocuk daha büyük.

  Demek suçlamaların yanlış.

  Cullen'lar masumdur.

  Hatamın bütün sorumluluğunu ben alıyorum.

  Üzgünüm.

  Caius, hayır!

  lrina!

  Hayır!

  Kör et onu.

  - Görmek istiyorum.

  - Tanya.

  İstedikleri de bu.

  Saldırırsanız hepimiz ölürüz.

  Acı.

  İşe yaradı.

  Görüyorsunuz hiçbir kuralı çiğnemedik.

  Haklısın.

  Ama, bu tehlike olmadığı anlamına gelmiyor ki.

  Tarihimizde ilk kez olan bir şey bu.

  İnsanlar türümüz için birer tehdit.

  Onların modern teknolojisi   bizi yok edecek silahlar doğurabiliyor.

  Sırrımızı gizli tutmak   hiç bu kadar gerekli olmadı.

  Çok riskli bir zaman.

  Yalnız bilinen, güvenli.

  Yalnız bilinen, tolere edilebilir.

  Ve bu çocuğun ne olacağını bilmiyoruz.

  Böyle bir belirsizlikle yaşayabilir miyiz?

  Bugün savaştan kaçınalım.

  Ama yarın ölmek için.

  Hayır, hayır.

  Alice.

  Alice.

  Sevgili biricik Alice'im   seni nihayet burada görmek ne hoş oldu.

  Çocuk türümüz için tehlike değil, elimde kanıt var.

  Bırak göstereyim.

  Kardeşim.

  Sana ne gösterdiğimin hiçbir önemi yok.

  Görüyor olsan bile   kararını yine değiştirmeyeceksin.

  Hadi.

  Kızıma iyi bak.

  Saldırın.

  Götürün onu!

  Bırakın!

  Jacob!

  Jacob!

  Jacob!

  Jacob!

  Dikkat et!

  Hayır!

  Nihayet.

  Artık biliyorsun.

  Farklı bir yol seçmezsen   geleceğin işte böyle olacak.

  Yolumuzu değiştiremeyiz, o çocuk hala ciddi bir tehdit.

  Ya dünyanın ondan hiç haberi olmayacağını bilseniz?

  Barış içinde yaşar mıyız?

  Elbette, ama dediğin imkansız.

  Aslında değil.

  Ben de kendime göre tanıklar arayıp buldum.

  Brezilya'nın Takuna Kabilesi'nden.

  - Bizim yeterince tanığımız  - Bırak da konuşsun.

  Ben yarı insan ve yarı vampirim.

  O çocuk gibi.

  Bir vampir annemi baştan çıkarmış.

  Annem beni doğururken ölmüş.

  Aquilen teyzem beni kendi büyüttü.

  Onu ölümsüz yaptım.

  Kaç yaşındasın?

  Ben tam 150 yaşındayım.

  Olgunluğa kaç yaşında eriştin?

  Doğduktan yedi yıl sonra   tamamen yetişkin oldum.

  O günden beri değişmedim.

  Neyle beslenirsin?

  Kan ve insan gıdaları.

  İkisiyle de yaşarım.

  Bu çocuklar bize çok benziyor.

  Yine de Cullen'lar kurtlarla iş birliği içindeler.

  Doğal düşmanlarımızla.

  Canlarım.

  Burada bir tehlike yok.

  Bugün savaşmak yok.

  Ne ödül ama.

  İşte kaçıyorlar, saldırmanın tam sırası.

  Bugün değil.

  Sizi aptallar!

  Volturi'ler gitmiş olabilirler!

  Ama burada olanları asla affetmezler.

  Uzun bir süre aramızda olacak öyle değil mi?

  Çok uzun bir süre.

  İyi ki sen varsın.

  Sana hala "baba" diyebilir miyim?

  Hayır.

  Merhaba.

  Evet.

  Artık hep birlikte olacağız.

  Sana bir şey göstereceğim.

  Ne?

  Ben Edward Cullen.

  Bunu nasıl yaptın?

  Çalışarak.

  Artık biliyorsun.

  Kimse kimseyi benim seni sevdiğim gibi sevmedi.

  Bir kişi hariç.

  Şunu yine göstersene.

  Hayır, öyle hemen olmaz.

  Sonsuza dek.

  Sonsuza dek.

 

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar