Print Friendly and PDF

Translate

Better Watch Out (2016)

|

 


89 dk

Yönetmen: Chris Peckover

Senaryo: Zack Kahn, Chris Peckover

Ülke:  Avustralya, ABD

Tür: Komedi, Suç, Korku

Vizyon Tarihi:

01 Ekim 2017 (ABD)

Dil: İngilizce

Nam-ı Diğer: Safe Neighborhood

 Oyuncular

    Olivia   DeJonge

    Levi   Miller

    Ed   Oxenbould

    Aleks   Mikic

    Dacre   Montgomery

Özet

Zengin bir ailenin çocuğu olan Luke’a bakmak için tutulan çocuk bakıcısı Ashley, gecenin kolay geçeceğini düşünür. Ancak davetsiz misafirlerin gelip ikisini dehşete düşürmesiyle Ashley, bunun sıradan bir haneye tecavüz olmadığını fark edecektir.

Altyazı

Burnunu da hallettik mi tamamdır, Buzdan Adam.

 Seni göt lalesi!

 Ben bebeğim.

 Çeviri: Thracian82 Çocuklar!

 Yemek saati.

 Lütfen içeri gelin.

 Merhaba anne.

 Biliyorum, bu akşam evde kalıp eşyalarımı toplayacağımı söylemiştim, ama  Evet, tabii ki kulaklık takıyorum.

 Neyse, ne diyordum?

 Sürpriz!

 Evde değilim.

 Lernerlar çocuklarına bakmamı istediler.

 Ne?

 Gizlice Ricky'yle görüşmek mi?

 Nereden aklına.

Niye böyle bir şey.

?

 Hadi !

 Pardon.

 Ashley!

 Ashley, iyi misin?

 Merhaba anne.

 Yok yok.

 Bir şey olmadı.

 Trafik işte.

 Anne, bak, kapatmam lazım.

 Seni seviyorum.

 Gel bakalım, hadi gelsene.

 Hadi diyorum, biraz zorla beni.

 Yapamazsın tabii, ben en iyisiyim çünkü.

 - Evet, başlıyoruz.

 - Ya, çok iyi gidiyorum şu an!

 "Kızı havaya mı sokmak istiyorsunuz?

 O zaman korku filmi izleyin.

 "Korktuğumuz zaman beynimiz dopamin salgılar.

 Bu, tahrik olduğumuz zaman salgıladığımız kimyasalın aynısıdır.

" - Kızlar korkunca azıyorlar yani?

 - Demiştim sana.

 İnternette okuduğun her şeye inanıyorsun.

 O boya kutusu muhabbetinde olduğu gibi.

 Harbiden şu boya kutusu tartışmasına geri mi döneceğiz?

 - Ben geçen hafta noktayı koymuştum.

 - Ben ikna olmadım.

 Hayır, hayır, seninle beraber baktık.

 O acil servis doktoru, boya kutusunun   hırsızın suratını içeri göçertebileceğini söylemiş.

 - Yanıldın işte, kabul et.

 - Böyle bir şey sırf resimleri için okunur.

 Bir de kadınların ne istediğini öğrenmek için.

 - Oğlum.

 - Ne?

 Kızın yaşı bizim iki katımız falan.

 Bence bu iş olmaz.

 Beş yaş.

 Aman ne mesele.

 Annemle babam arasında da beş yaş fark var.

 Anlamıyorsun.

 Luke, Ashley 10 numara kız.

 Tam 10 numara.

 Sense beş  - Neyse işte.

 - O da benden hoşlanıyor, biliyorum.

 Dananın kuyruğu bu gece kopacak.

 Tamam, öyle olsun.

 Yalnız ağabeyim bana esrar verdi.

 Yani bakıcına çakmaya çalışmak yerine benimle oturup tüttürsen?

 Olmaz oğlum, planımı uygulayacağım.

 Sen de işimi bozmaya kalkma.

 Valla Luke, ikimizin de iyiliği için   tüm içtenliğimle dilerim ki bulasın kendine 'bi am   ma dert ettin  Altı üstü bilgisayar arızası.

 Teknik yardım alırsın.

 Geek Squad'ı arasana.

 - O çocuklar çok iyi.

 - Aferin, çok güzel sıvadın Einstein.

 Çok güzel kokuyorsunuz Bayan Lerner.

 - Eve dönüş saatin yok mu senin Garrett?

 - Var, ama annem dedi ki  - En geç 11'de yat, tamam mı?

 - Biliyorum.

 - Dişlerini fırçalamayı da unutma.

 - Fırçalarım anne.

 - Pizza için para bıraktım.

 - Tamam!

 Robert.

 Robert, kapar mısın şunu.

 Migrenimi azdırıyor.

 Evet, hayatım.

 Benim süslemelerim dikkat çekici bir şekilde ağaçtan kaybolmuş.

 O şeyleri kesinlikle ağaca asmıyoruz.

 Çıngıraklı ayakkabıları isterim, yoksa bacağını dizden aşağı keserim.

 Bugüne kadar hiçbir erkeğe sakso çekmediğine emin misin?

 Üniversitede bile olmadı mı?

 İçkiyi fazla kaçırdığın bir hafta sonu?

 Balık tutmaya gittiğin zaman?

 Gizli, özel bir arkadaşın?

 - Hiç mi olmadı?

 - Hatırladığım kadarıyla hayır.

 Çünkü, çok açık söylüyorum Robert, bunlar o kadar  - Meteroseksüel mi?

 - O öyle telaffuz edilmiyor.

 - Metro o.

 Metroseksüel.

 - Gey tarzı şeylerden hoşlanmaya hakkım var.

 Bir kadeh bir şey içmem lazım.

 İnanmıyorum, fetüs makinesi!

 Ben bunu unutmuşum.

 Oğlum, bu ne lan?

 Harbi çok ürpertici.

 Hâlâ geceleri bununla uyumadığını söyle ne olur.

 - Evet, uyuyorsun.

 - Sus lan, yarak.

 - Valla uyuyorsun.

 - Tabii ki hayır.

 Baksana, siz şey yaparken belki ben sizi havaya sokarım.

 Geldi.

 Vay canına, nefes kesiyorsun.

 - Teşekkür ederim.

 - Kazağın güzelmiş.

 - Teşekkürler, güzel kravat.

 - Teşekkür ederim.

 Bizi bırakıyorsun demek.

 Taşınıyormuşsun, Deandra söyledi.

 Evet, birkaç gün sonra Pittsburg'a taşınıyorum.

 Benden izin aldın mı peki?

 Gene de geldin, eks.k olma.

 Ne de olsa bir yandan taşınma telaşın var.

 Öyle, ama veda etmeden de gitmek istemedim.

 - Vay be!

 Ne kadar ince düşüncelisin.

 - Bayan Lerner, harika görünüyorsunuz.

 Teşekkür ederim.

 Ama daha önce de söyledim, bana Deandra de.

 "Bayan Lerner" deyince kendimi fosil gibi hissediyorum.

 Robert!

 Bakın kimler odasından çıkmaya karar vermiş.

 - Çöp çıkarılsın dememiş miydim ben?

 - Küreği de unutma.

 Hadi Luke, sonra keyfimize bakarız.

 Evet, hadi bakalım, sen çöpleri al, ben de geri dönüşüme atılacakları alayım.

 Koçum, seni bilmem ama ben bu kızı özleyeceğim.

 Yeni halılar!

 Hayret bir şey Rob.

 Başlıyoruz.

 Şimdi, sana bunu göstermek istiyorum.

 Bu sefer biraz farklı bir şey yapacağız.

 Lucas gene uykusunda yürümeye başladı.

 - Hay lanet olsun!

 - Bir saniye.

 Garrett, ne işin var burada?

 Kaşıntı için merhem var mı sizde?

 - Omzum gerçekten çok  - En üst rafta.

 Bu çocuk bizimkine kötü örnek oluyor.

 Gözün üstünde olsun.

 Dişlerini fırçalayıp yatağa yattıktan sonra uyku hapını vermeyi unutma, olur mu?

 Sonra bu kalemi alıp kapı koluna yerleştirirsin.

 Gördün mü?

 Bu şekilde.

 Odasında kalırsa ne âlâ.

 Uykusunda yürürse de haberimiz olur.

 Bilmediği şeyden de zarar görmez.

 - Tatlım, hadi çıkalım artık!

 - Pekâlâ.

 Ashley, bir şey lazım olursa ararsın, tamam mı?

 Görüşürüz.

 Bol şans.

 Geç saate kadar oturup korku filmi izleme, tamam mı?

 - Gene kâbus görmeye başlarsın sonra.

 - Yapma şunu.

 Çocuğu utandırıyorsun.

 Robert, o kravat ne öyle?

 - Yakıyor, değil mi?

 - Hayır, alakası yok.

 Lütfen, yalvarıyorum.

 Teşekkür ederim.

 Daima   hazırlıklı olacaksın.

 - Lütfen geçen yılki gibi beni rezil etme.

 - Sözüm söz.

 Nihayet.

 Ee, ne yapmak istersin?

 - Film seyredelim mi?

 - Aslında benim bir telefon etmem gerekiyor.

 Sen de git bilgisayarda oyun falan oyna.

 Her şey çok hızlı gelişti.

 Bu gece biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var.

 Kafamı toplamaya, her şeye veda etmeye, o ne demekse artık.

 Ricky, tabii ki seni görmek istiyordum.

 Bilemiyorum.

 11:30.

 Şayet birkaç cinsel suç işlemek istersen lafıma kulak asmayıp çat kapı gelebilirsin.

 Ricky, hayır, şaka yaptım.

 Hayır, istemiyorum.

 Luke!

 Luke!

 - Ne?

 - Örümcek var.

 Öldür şunu.

 Öldürsene!

 Ez gitsin!

 Yanlış bir şey yapmadı ki.

  Ash!

  Ashley!

 Ashley, iyi misin?

 Başımın çaresine bakabilirim, eks.k olma.

 Cevabım hâlen hayır.

 Git.

 Artık özgürsün.

 Hadi bakalım koca oğlan.

 Ricky, biliyorum.

 Evet, biliyorum yakında gideceğimi.

 Erkeğim sensin, biliyorsun bunu.

 Yarın görüşsek olmaz mı?

 Tamam.

 Tamam.

 Ufaklık erken yatarsa belki.

 Tamam.

 Tamam, hoşça kal.

 Luke?

 Luke!

 Luke, neredesin?

 Luke, neredesin?

 Luke!

 - Lucas, ne yapıyorsun?

 - Sen içmeyecek misin?

 Hayır, içki içmek için yaşın çok küçük.

 Ver şunu bana.

 - Bunu mu?

 - Evet, onu.

 Ver bakayım.

 Lucas, kes!

 Ne oldu sana böyle?

 Bir keresinde Garrett'la bütün bir şişeyi içmiştik.

 Çok fena kusmuştu.

 - Benim gibi iyi içici değil.

 - Acayip etkilendim bak.

 Ver hadi şimdi.

 Lucas, ben çok ciddiyim.

 Hayır.

 Teşekkür ederim.

 - Tanrım.

 - Affedersin.

 Kapıyı kapamayı unutmuşsun be saftirik.

 Bunu yaptığıma inanamıyorum.

 Selam, kusura bakma, şu an konuşamam.

 Az önce bir şişe şampanya açtı.

 Hayır, seni davet ettiğim yok.

 Baksana, bu gece görüşebileceğimizi sanmıyorum.

 Ne için bir fırsat?

 Durumu daha da zorlaştırmak için mi?

 Ne?

 Bu yaptığın belden aşağı vurmak.

 Şimdi kapatıyorum.

 - Yakalandın.

 - Ben mi?

 Size ne demeli beyefendi?

 Sen söylemezsen ben de söylemem.

 Tamam, anlaştık.

 İçki içerek beni etkileyemezsin, tamam mı?

 Seni zaten çok hoş buluyorum.

 Sana bir şeyler yedirelim şimdi, ne dersin?

 - Pepperoni mi Hawai mi?

 - Fark etmez mantarlı olmasın da.

 Sen şu  Sakin ol yahu.

 Bir tane daha iç.

 Lernerlar'ın evi.

 Alo?

 Alo?

  İmdat!

 Yardım edin!

  Hadi, hadi!

 - Kimmiş?

 - Kimse.

 Neden Ricky'le çıkıyorsun?

 Herif pisliğin teki.

 Özür dilerim.

 O anlamda söylemedim.

 Ne anlamda söyledin?

 Yani, önce Jeremy, şimdi de Ricky.

 Şu dünyada istediğin erkeği elde edebilirsin   ama sen gidip sana hiç değer vermeyen herifleri seçiyorsun.

 Luke  Öncelikle, çok tatlısın   ama aslında Ricky'nin harika bir tarafı da var.

 Benim taşınmam da çok ağır geldi, o yüzden nazik ol.

 Ayrıca şu an sarhoşsun ufaklık.

 Sarhoş da değilim, ufaklık da değilim.

 - 12 yaşındasın.

 - Birkaç hafta sonra 13 olacağım.

 - Yaşıma göre olgunum.

 - Biliyorum.

 Senin yaşında olsam seninle çıkardım.

 Sahiden mi?

 Tüh!

 Pizza söylemeyi unuttum.

 Luke, sipariş verdiğini bana söylemedin.

 Vermedim ki.

 Merhaba.

 Kusura bakmayın, biz sipariş vermedik.

 312 Claremont burası değil mi?

 - Evet.

 - Birisi bunu sipariş etmiş.

 Babamdır muhtemelen.

 Buyurun, üstü kalsın.

 Size  Size iyi bir gece dilerim.

 Oldu, sağ olun.

 Tabaklarla peçeteleri hazırla beyefendi  Nefret ediyorum şundan.

  İmdat!

 İmdat!

  - Buraya çok s.k gelir misin?

 - Ara sıra.

  Bir başıma kalıp düşünmek için gelirim.

 Ne?

 Güzel bir ambiyans oldu.

 Bu gece sende bir şeyler var.

 Dur biraz, pizzayı baban sipariş ettiyse niye üstünde mantar var?

 Bilmem, sebze yememi istediği içindir belki.

  - Şu biraları sen alır mısın?

 - Olur, az bekle.

  Kim o?

  Cindy, aptallaşma.

  Bir an evvel eve gitmezsem erkek arkadaşım beni öldürecek.

  Erkek arkadaşın burada değil.

  Çok fenasın.

 - Seninkilerin tatil için planları ne?

 - İçip kavga etmek.

 Öldürüyorsun beni.

 Ricky, niye rahat bırakmıyorsun beni?

 Ben hemen döneceğim, tamam mı?

 Alo?

 Öldürüyorsun beni ya.

 Tamam, bakarız.

 Bilmiyorum.

 Bakarız dedim.

 Sana hâlâ kızgınım ben.

 Öyle kolay yırtamazsın.

 Sonra konuşuruz  Belki.

 Tamam, hoşça kal.

 Sen hep benim küçük kankam olacaksın.

 - Biliyorsun, değil mi?

 - Filmi izleyelim, olur mu?

  Nereye kayboldun?

  Bobby, yukarıda mısın?

 Tanrım!

 Olamaz!

 Burasını seyredemem.

 Ne diye  Ne diye tavan arasına gidiyorlar ki?

 Çok aptalca.

 Tanrım!

 Sen bir şey duydun mu?

 Luke, Luke, Luke, hayır!

 - Hayır Luke, hayır.

 - Neden?

 Hayır, çünkü Luke  Bak, içkilisin, biliyorum  - Sen de öyle, niye öpmüyorsun peki beni?

 - Çünkü Luke, son derece yakışıksız bir şey.

 Tamam mı?

 Lernerlar'ın evi.

 Konuşacak mısın?

  Seni görüyorum.

 Jeremy, sen misin?

  Joey, sen misin?

 Madem beni görüyorsun söyle bakalım, kaç tane parmağımı kaldırıyorum?

  Bir şey görüyorum.

  Hadi gidelim buradan.

 Orada birisi var.

  - Ne oldu sana böyle?

 - Orada biri var diyorum!

 Luke, kapatır mısın şunu?

 - Neden?

 - Dediğimi yapar mısın lütfen?

  Hadi gidelim.

 Orada birisi var  Şunu bana verir misin?

 Luke?

 Arayan Jeremy miydi?

 Sanmıyorum.

 Kimdi o zaman?

 Herif sana kafayı takmış, herkes biliyor.

 Bu ne be!

 Hortum nerede?

 Kapıdaki her kimse üstüne sıkacağım.

 Luke, telefonumu getir!

 - Kahretsin Luke!

 - Hadi !

 Çok pardon!

 - Ona kaç para verdim ben, haberin var mı?

 - İsteyerek olmadı.

 Gitti 8 plus.

 Attığın yere bakmaz mısın sen?

 Ashley, annem sana yenisini alır.

 Luke!

 - Ben korkmuyorum.

 - Kapıdaki kim bilmiyoruz ama.

 Bak o zaman.

 Kimse yok.

 Ne oluyor be?

 Luke, hayır!

 Yapma!

 Sen ne  - Luke!

 - Her kimsen kes artık.

 Tekvando biliyorum.

 Gördün mü?

 Onları korkut  Selam.

 Nasılsın?

 Çekil üstümden!

 Oğlum!

 Surata bak!

 Yüzünüzün hâli aynı şöyle  - Pislik!

 - Ne yapıyorsun sen ya?

 - Gelip size bir bakayım dedim yahu.

 - Neredeyse polisi arayacaktım!

 Arka tarafta öyle sinsi sinsi dolaşıp ne yapıyordun?

 - Nerenin arkası?

 - Arka bahçe.

 Arka bahçeye gitmedim ben.

 Burada kalın.

 - O neydi öyle?

 - B  Bilm  - Dur biraz, onunla ne yapacaksın?

 - Luke, telefonun nerede?

 - Annemle babam aldı.

 - Bende var.

 Tamam, 911'i tuşla.

 Ben yukarı çıkıyorum.

 - Çıklık atarsam 'Gönder'e basıp saklanın, anlaşıldı mı?

 - Tamam.

 Oğlum, bana eşek şakası yapıyorsan seni çok fena tepelerim.

 Ne yapıyorsunuz siz ya?

 Aşağıda beklesenize.

 - Bir ses duyduk.

 - Lütfen bizi yalnız bırakma.

 Tamam, ama sakın arkamdan ayrılmayın.

 Ses nereden gelmişti?

 Tanrım.

 Birileri Noel'i hapiste geçirecek.

 Ne?

 Telefonum buradan hep çekerdi.

 Ne?

 Ne oluyor ya?

 Bilgisayar nerede?

 - Çocuklar!

 - Benim odada.

 Polise ulaşmamız lazım.

 Arayan Jeremy bile olsa belasını s.keceğim.

 Hadi .

 Bu ne ya?

 'Finnandjake' nereye kayboldu?

 - O ne?

 - İnternet ağı.

 Gitmiş.

 Nasıl yapıyorlar bunu?

 Luke, sen benimle gel.

 Garrett, sen burada kalıp başka bir şeye bağlanmayı dene  - Ne, Wi-Fi mı?

 - Hepsi kilitlenmiş.

 Hayır ya Garrett!

 Şu tekno sihrini falan konuştur işte.

 O ne demek amına koyayım?

 İnanmıyorum ya!

 Güvenlik panelini bulsak yeter, polisler birkaç dakikaya burada olur.

 Evinizde nasıl güvenlik sistemi olmaz?

 Hiç ihtiyacımız olmadı ki.

 Burası gayet güvenli bir mahalle.

 Tamam, benim arabayı alalım.

 Atlayıp doğruca  Ne oldu?

 Geri çekil.

 Kapıya yaslan.

 Garrett!

 Garrett!

 Garrett, ne yapıyorsun?

 Eğilsene!

 Garrett, pencereden uzaklaş!

 - Öbür tarafındaymış.

 - Neymiş o?

 EVDEN ÇIKAN ÖLÜR Bu da neyin nesi?

 Sesi duydunuz mu?

 Üst kata çıkın.

 Herkes üst kata.

 Çabuk!

 - Hadi !

 - Ben gidiyorum.

 Garrett, geri gel!

 Garrett!

 Garrett!

 Garrett'a ne oldu?

 Yaralanmış mı?

 Dinle beni.

 Üst kata çıkacağız, tamam mı?

 Yatak odasına.

 Kapıyı kilitleyip saklanacağız.

 Sonra ne olacak?

 Sonra ne olacak?

 Pencereden bağıracağız, tamam mı?

 Komşular bizi duyana kadar var gücümüzle bağıracağız, onlar da polisi arayacaklar.

 Ya bizi vururlarsa?

 Ya bağırıyoruz diye içeri girerlerse?

 Bana bak.

 Senin yardımına ihtiyacım var.

 Sakin kalmaya çalış.

 - Bu beladan kurtulacağız, tamam mı?

 - Tamam.

 - Seninkilerin silahı var mı?

 - Evet.

 Nerede saklıyorlar?

 Yatağın kenarında, babamın tarafında.

 Tamam, gidip silahı alacağız.

 İçeri girmeye kalkan olursa da  Onları vuracağız.

 Tamam.

 Tamam.

 Duvarın dibinden, karanlıktan gideceğiz, tamam mı?

 Orada biri var.

 Ne yapıyorlar?

 Ne istiyorlar?

 Ne yapacağız?

 Yürü, yürü, yürü.

 Geliyor!

 Tamam.

 Şimdi Luke, onlar gidene kadar burada bekleyeceğiz.

 Garrett'ı öldürdüler.

 Ya annemle babamı da öldürürlerse?

 Hayır.

 Lucas, öyle bir şey olmayacak, tamam mı?

 Şu silahı almalıyız bence.

 Hayır Luke, aşağıdaki adamların elinde pompalı tüfek var, anladın mı?

 Hayır, burada kalacağız.

 Ne yapıyorsun?

 Burada kal!

 Hayret bir şey, Luke.

 Lucas!

 Çok ciddiyim!

 Luke, bizi duyabilirler.

 Neredesin?

 Hadi , üstümde bir şey var.

 - Luke!

 - Ne?

 - Üstümde bir şey var!

 - Ne o?

 Üstümde bir şey var!

 Hadi !

 Olamaz, yüzümde!

 Hayır!

 Al şunu!

 - Ash, bana bak!

 - Al şunu!

 - Al şunu!

 Al!

 - Bana bak!

 Tuttum seni.

 Bir şeyin yok.

 Yapamayacağım.

 Babamın silahını aldım mı tamam.

 Ondan sonra güvendeyiz.

 Çekinme.

 Ağlayabilirsin.

 Ben de korkuyorum.

 - Ama silahı almalıyım.

 - Hayır, bekle.

 Gitme.

 Çabuk!

 Galiba alt katta.

 - Dolu mu o?

 - Evet, kontrol ettim.

 Hayır!

 Yürü hadi, yürü.

 Sen burada kal.

 Ben çıkıp onları korkutacağım.

 - Hayır Luke, burada kal.

 - Merak etme, ben seni korurum.

 Luke, dışarı çıkmak kahramanlık değil, tamam mı?

 Aptallık.

 - Luke!

 - Sen bana güven.

 - Luke, buraya gel!

 - Bırak beni.

 Olamaz!

 Sıçtık!

 - Kapatabilir misin?

 - Kapanmıyor.

 Kapat şunu!

 Git.

 Git.

 Luke, çok özür dilerim.

 Lütfen git.

 Bu senin masken.

 İnanmıyorum.

 - İnanmıyorum!

 - Ash, hayır!

 Garrett!

 Kanka?

 Çıkar şu maskeyi!

 Ne bu şimdi, şaka mı?

 Ben  Biz seni korkutacaktık.

 Korkuttunuz da.

 Ödüm bokuma karıştı.

 Neden?

 Neden böyle bir şey yaptınız?

 Ben seni kurtaracaktım, ama bu dalyarak  Luke, arkadaşının elinde gerçek bir silah var!

 Bunun şakası olmaz.

 Nasıl yapabildiniz bunu?

 Çünkü sen bana çocukmuşum gibi davranıyorsun.

 Ne yani, sen de beni silahlı kolpa soyguncuların elinden kurtararak   ne kadar büyük bir erkek olduğunu mu kanıtlayacaktın?

 Çocuksun işte!

 Az kalsın boynumu kırıyordum.

 Ne çeşit bir ergen yalandan bir haneye tecavüz tezgâhlayarak   hoşlandığı kızla yakınlaşabileceğini düşünecek kadar şuursuzlaşabilir?

 Sen akıl hastasısın!

 Saygısız, bencil veledin tekisin ve terapiye ihtiyacın var.

 Epey hem de Ben gidip babanın av malzemelerini yerine koyayım  Hayır Garrett, olduğun yerde kalıyorsun.

 Luke, başın fena hâlde dertte.

 Annenle babanı arıyorum şimdi.

 Ashley.

 Ashley!

 - Ashley!

 - Ne var?

 Oğlum, sen ne yaptın?

 Ne yaptın lan sen?

 Vay anasını, amma hızlı gidiyorum!

 "Öldür, Becer, Evlen", "Adventure Time"'daki dişi karakterlerden seçiyorsun.

 Başla.

 - Prenses Ciklet'i s.kerdim.

 - Ne?

 Marceline'i seçmez misin?

 Kesinlikle hayır.

 Bir kere karı cikletten yapılma   yani uzayabiliyor, ikincisi ise amcığının tadı ciklet gibi.

 Oğlum, bu da demek oluyor ki her yeri yapış yapış ve ıslak.

 Oğlum, öyle daha iyi işte.

 - Nereden öğrendin, annenden mi?

 - Hayır, kız kardeşinden.

 Dahası, Şeker Krallığı'nda herkes ete deliler gibi hasret   yani süper sakso çektiğine şüphe yok.

 Kas.k kıllarından ciklet ayıklamak senin için sorun değilse tabii.

 Senin öyle bir derdin olmaz gerçi.

 Oğlum, var ya  Bundan sen de denemelisin.

 Sanki  Lokum gibi.

 Her tarafta.

 Sana yarım doz verseydim daha iyi olurdu belki.

 Adı neydi bunun?

 - Oksi.

 - Oksi.

 Süpermiş.

 Süper.

 Süper, süper, süper, süper.

 Süper.

 Böyle bir kelime var mı?

 Bir kere daha yapmalıyım.

 Gidip bir keşif yapacağım.

 Halıya dikkat et!

 Annem öldürür lan beni!

 - Pardon.

 - Çekil şuradan.

 Hadi.

 Ne yaptığını bildiğine emin misin?

 Her zaman bilirim.

 Bir şey eks.k.

 Neler oluyor burada?

 Yuh!

 Kaç çeşit losyon var sende?

 İşte.

 Böyle çok daha iyi.

 - Hastasın oğlum sen.

 - Yok be, gayet güzel oldu.

 Sen ne diyorsun Ashley?

 Teşekkür ederim Luke.

 Hayatımda hiç bu kadar güzel gözükmemiştim!

 Neler olduğunu merak ediyorsundur.

 Artık her şey ortaya döküldü.

 Sana karşı olan hislerimi biliyorsun.

 Bak, gerçekten, ama gerçekten seni vurmak istemiyorum Ashley   ama vururum.

 Ağzındaki bandı çıkarırsam çığlık atmazsın, değil mi?

 Yoksa seni vurmaktan başka çarem kalmaz ve dediğim gibi   gerçekten, ama gerçekten seni vurmak istemem.

 Anladın mı beni?

 Luke, dinle beni.

 Konuş demedim sana.

 Ben izin verince konuşacaksın.

 Tamam.

 Konuş bakalım.

 Luke, dinle beni.

 Sanırım beyin sarsıntısı geçirdim.

 Hastaneye gitmem lazım.

 Şu silahı indir ve çöz beni.

 Buna derhâl bir son vermelisin.

 Hayır.

 Bu yaptığın yanına kalır sanıyorsan aldanıyorsun.

 Ashley, cinayet bile işlesem yanıma kalacağını söyleyen sendin.

 - Luke!

 - Şaka yapıyorum.

 Aman be Ashley.

 Gevşe biraz.

 - Hadi 'Gerçek mi, Cesaret mi?

' oynayalım.

 - S.keyim ya, hemen çözer misin beni?

 Ağzını bozmasana Ashley.

 Kazanırsan seni çözerim, ama kaybedersen  Eğer kaybedersen   bunu içersin.

 Nedir o?

 Bu benim sigorta poliçem oluyor.

 Bu aralar okul bahçesinde neler temin edilebildiğini duysan şaşırırsın.

 Luke, sekiz yaşından beri tanıyorum seni.

 Bu gece elinde silahla beni tehdit ediyorsun.

 - Yanlış bir şey bu.

 - Çok da tın.

 Batı Afrika'daki siyasi yozlaşma da yanlış.

 Bu arada benim ödeve yardım edersin.

 Pazartesiye yetiştirmem lazım.

 Pekâlâ Ashley, ben başlıyorum.

 - Gerçek mi, cesaret mi?

 - Cesareti seçiyorum ve büyü diyorum.

 Gerçek mi, cesaret mi Ashley?

 Şu silahı doğrultturma kendine.

 Saçmalık bu.

 - Gerçek.

 - Bunu diyeceğini biliyordum.

 Tamam, gerçek.

 - Kaç erkekle s.kiştin?

 - Ne?

 - Luke, ne yapmaya çalışıyorsun?

 Sana hiç yakışmıyor.

 - Soruma cevap ver.

 Hiç.

 Hadi oradan!

 Bakire değilsin.

 Herkes biliyor Jeremy'le yattığını.

 Hayır, sağda solda öyle söylediği için ondan ayrıldım.

 Tamam.

 Sıra bende o zaman.

 Luke, gerçek mi, cesaret mi?

 - Tabii ki cesaret diyorum.

 - Tamam.

 Memesine dokun.

 Hayır, lütfen yapma.

 Kural böyle Ashley.

 Bir tercihin var mı?

 Sağ mı, sol mu?

 Peki, ben seçiyorum.

 Çok güzel.

 Millet bunlarda ne buluyor şimdi anladım.

 Lan, şeyin  Sus lan!

 - Niye ittiriyorsun be?

 - Sakın beni ittirme.

 - Seni çok fena yaparım.

 - Tamam.

 Tamam Çok güzelmiş.

 Sen nasıl hissettin?

 Ufak bir çocuk elle sarkıntılık etmiş gibi.

 Ashley  Seni sevmeyen birini sevmek nasıl bir şeydir bilir misin?

 - Senden daha iyi bilirim.

 - Hayır, bilmiyorsun.

 Herkes seni seviyor.

 Bütün erkekler seninle s.kişmek istiyor.

 Luke, başın çok fena dertte.

 İkinizin de.

 Hele annenle baban eve gelsin.

 Hiçbir zaman öğrenmeyecekler.

 Sıra sende.

 - Luke, gerçek mi, cesaret mi?

 - Niye kimse bana sormuyor?

 Gerçek.

 Garrett'a hamsterını öldürdüğünü söyledin mi?

 - Ne?

 - Cevap hayır.

 Sıradaki.

 Lebron kafesteki delikten çıkıp kaçtı demiştin bana.

 - Öyle.

 Çıkmadan önce ölmüştü sadece.

 - Ne diyorsun amına koyayım?

 Kazayla oldu, ayrıca olayın üstünden iki sene falan geçti.

 Artık bir kedin var, her halükârda ölecekti yani.

 Garrett, gerçek mi, cesaret mi?

 - Bana niye yalan söyledin?

 - Gerçek mi, cesaret mi?

 Cesaret.

 Cesaret diyorum ve onunla öpüşmemi falan söylersen iyi edersin.

 - Rüyanda görürsün.

 - Niye ki?

 Niye bütün eğlenceyi kendine saklıyorsun?

 Çünkü o benim bakıcım.

 Sen dokunamazsın.

 Benim burada ne işim var o zaman?

 Kızı sadece korkutacaktık, ama şimdi iş boka sardı.

 Ya yakalanırsak?

 Bu iş hiç hoşuma gitmedi.

 Sahiden mi?

 Oğlum dursana!

 Ne yapıyorsun?

 Benden bu kadar.

 Eve gitmek istiyorum.

 Hayır, hayır, şimdi gidemezsin.

 Başladığımız işi bitirmeliyiz.

 Senin dediğin gibi eğlenceli olmadı.

 Ya birisi öğrenirse?

 Hapiste beyaz çocuklara ne yapıyorlar haberin var mı?

 Garrett, dinle beni.

 Bu suça sen de ortak oldun artık.

 Bana yardım etmezsen yakalanırsın.

 Plana sadık kalmalıyız.

 Bu olanların hiçbirini hatırlamayacak, inan bana.

 Tamam.

 Bir an önce şu işi bitirelim artık.

 Hadi !

 Ha Hadi !

 Ramak kalmıştı.

 Madem hile yaptın, olacak olan şu  Annemle babam eve gelince seni baygın hâlde bulacaklar   ve görecekler ki, ben yattıktan sonra içki dolabına gömülmüşsün   ve Pittsburg'a taşınmadan önce bir güzel dağıtmışsın.

 Kanıt a ve kanıt b.

 Sabah olunca da bu olanların hiçbirini hatırlamayacaksın.

 Luke bana detaylıca anlattı.

 En iyi yolu bu.

 Luke kendisiyle beraber sana da hapsi boylatacak.

 Büyük bir hata yapıyorsun.

 Kaç hadi.

 Hemen polisi ara.

 Buna bir son verebilirsin.

 - İç.

 - Çok beklersin.

 Yapma!

 İçmeyi seversin sen.

 Ricky'le beraber sürekli içiyorsun.

 Sorun ne?

 Gözler bu tarafa.

 İçersen hepsi silinip gidecek.

 Bunu yapmak zorunda değiliz.

 İç.

 Sürtük!

 İmdat!

 Hayır, hayır, hayır!

 Sus.

 Sakin ol, burada kal ve buraları temizle.

 Tamam.

 Kim o?

 Ashley'i görmeye geldim.

 - Ricky?

 - Benim, açsana kapıyı.

 - Burada değil.

 - Bak, burada olduğunu biliyorum.

 Yarım saat kadar önce mesaj atıp beni buraya çağırdı.

 Seni görmek istemiyor.

 - Konuşacağım sadece.

 - Git buradan.

 Artık seni sevmiyor.

 Bana kendisi söyledi.

 Ashley!

 - Ashley, dışarı gel de konuşalım!

 - Bağırmasana!

 Seni görmek istemiyor.

 Tamam.

 Tamam.

 Baksana.

 Bunları kendisine verebilir misin rica etsem?

 Tamam.

 Kapı aralığından uzatıver.

 Oldu, sağ olasın.

 Çekil lan önümden.

 - Çıksana dışarı!

 - Ash!

 Pizza mı söylediniz?

 Ash!

 Müziğin sesi niye bu kadar açık lan?

 Ash!

 Saklanıyor musun?

 - Bulacağım seni!

 - Hayır!

 Morali bozuk.

 Biliyoruz herhâlde.

 Bunları ne için aldım sence?

 Yarından önce seninle görüşemez.

 Lütfen sessiz ol.

 Lütfen, lütfen!

 Niyeymiş o?

 Selam, şeyi  Fareyi yakaladım.

 Kocaman fare.

 Hızlıydı namussuz, ama hakkından geldim  Nerede o?

 Ash nerede?

 Üst katta, ama yarın gelsen daha iyi olur.

 Dur!

 Mesele sadece sen değilsin.

 Sancısı var.

 - Ne?

 - Âdet sancısı.

 - Gerçekten çok kötü.

 - Evet, üstüne bir de ishal olmuş.

 Ash!

 Yukarı geliyorum!

 - Ne rahatsızlığın olduğu umurumda değil.

 - Ne ishali amına koyayım?

 - Pardon ya.

 Ne yapacağız şimdi?

 - Bilmiyorum.

 Sen yanından ayrılma.

 Ne yapıyorsun sen?

 Bu yaptığın hiç hoş değil.

 Ash!

 Nerede oğlum bu kız?

 - Dedim ya, şu an seni görmek istemiyor.

 - Ashley!

 Hadi ama, utanmana gerek yok.

 Yavrum!

 Tampon falan yok mu yanında?

 Lan, burada neler  N'oluyor lan?

 Ne yapıyorsun lan sen?

 Ona ne yaptın?

 Nerede o?

 Şimdi seni geberteceğim, bok herif!

 Bırak onu.

 Elindekini bırak.

 Çok ciddiyim, yoksa suratını dağıtırım.

 Üçe kadar sayıyorum, bir, iki, üç  Tamam, tamam, tamam.

 Sakin ol bakayım!

 Sakin ol!

 - Sakın vurma beni, tamam mı?

 - Dizlerinin üstüne çök şimdi.

 - Lütfen.

 - Tamam, tamam.

 - Lütfen dizlerinin üstüne çök.

 - Tamam, tamam!

 Tamam, sağ ol.

 - Atışa hazırlık yapıyor.

 - Hayır, hayır, hayır!

 Luke!

 Ne yaptın amına koyayım?

 Ne yapacağız şimdi?

 Çok heyecanlı, değil mi?

 Hayır!

 Hayır ya, hapse gireceğiz.

 Anlamıyor musun?

 Hapse gireceğiz amına koyayım!

 - Luke, hapiste geberip gideceğiz.

 - Öyle bir şey olmayacak.

 Hadi !

 Niye ikisine birden sakinleştirici veremiyoruz?

 Elimde o kadar vardı.

 Hem olsa bile veremem, bu dallamanın suratında delik var çünkü.

 Ortalığı bayağı bir karıştırdın Ricky.

 Garrett'la benim için olay iyice içinden çıkılmaz bir hâle geldi.

 - Bırak Ricky'yi gitsin.

 - Bunu yapamayacağımı sen de biliyorsun.

 Çivi gibi bir şeyin üstüne yüzüstü düştüğünü falan söyleriz.

 Garrett da oda arkadaşı olarak dediklerini tasdik etmek için onunla gider.

 Senle ben burada kalır, ortalığı temizleriz.

 Sen annenle baban gelmeden yatmaya gidersin, sonra da  Sen polisi ararsın, onlar da gelip beni üstümde pijamalarla tutuklarlar.

 - Hiç sanmıyorum Ash.

 - Ya ciddi söylüyorsa?

 Paçayı sıyırmamıza yardım edebilir.

 Kadınlar hakkında öğrenmen gereken çok şey var.

 Niye beni dinlemedin?

 Sana mesaj atarım demiştim.

 Mesaj attın zaten.

 - Ne?

 - Telefonuma bak.

 Sen ona mesaj attın.

 - Ne diyorsun sen?

 - Buradan kurtulmamızı istemiyorsun.

 Onu buraya sen çağırdın!

 Luke, sen ne  Buraya gelmesi için Ricky'ye mesaj attın, değil mi?

 Hayır ya.

 Niye öyle bir şey yapayım?

 Tamam, attım.

 Sana söyleyecektim, ama bu amele 15 dakika erken geldi.

 Hazırlıksız yakalandım.

 Rahat ol.

 Ben her şeyi planladım.

 Başka neler planladın?

 - Başka ne yalanlar söyleyeceksin bana?

 - Garrett  Git biraz yürüyüşe çık ve sakinleş.

 - Garrett?

 Garrett, lütfen gitme.

 Lütfen.

 - Gerekiyorsa bir tane daha oksi al.

 Garrett!

 Şuraya bak.

 Telefonun hâlâ çalışıyor.

 İkinci konuğumuzu davet etmenin zamanı geldi.

 Eski hödük sevgili.

 Jeremy?

 Onu buraya davet et.

 Senden rica etmiyorum.

 Beni vuracağın falan yok Luke.

 Eğer onu derhâl buraya davet etmezsen seni vururum Ashley.

 Kusura bakma ufaklık.

 Senin saçmalıklarına alet olmayacağım.

 Peki.

 Tanrım, lütfen açmasın.

 Lütfen açmasın.

 Lütfen açmasın.

 Hayır, şu bandı gene koyma.

 Koli bandının 1001 çeşit kullanım alanı var.

  - Alo?

 - Merhaba Jeremy.

  Kimsiniz?

 Aslında ben Ashley için aramıştım.

  Burada Ashley diye biri yok dostum.

 Yanlış numara.

 Yuh, geri zekâlıya bak!

 Bu herifle çıktığına inanamıyorum.

  - Alo?

 - Jeremy, sakın kapatma.

 Yanımda Ashley var.

 Seninle konuşmak istiyor, ama telefonda değil.

  - Kimsin?

 - Bir tuhaf davranıyor.

 Galiba senin buraya gelmeni istiyor.

 Bana bakıcılık yapıyor ve   Claremont'ta yaşayan o hibino musun sen?

  - Evet.

 - Söyle orada beklesin.

  - Ben hemen geliyorum.

 - Tamam, arka taraftan gel.

 - Ne oluyor?

 - Yok bir şey.

 Luke.

 Luke, dinle beni, olur mu?

 Ne yaptığının farkında değilsin.

 Hemen durmazsan birilerinin canı yanacak.

 Garrett'ın hamsterını öldürdüğünde ne olmuştu hatırlamıyor musun?

 Bana anlatırken ağlamıştın.

 Çok üzülmüştün.

 Kazayla olmamıştı.

 Söyle bakayım, seni ezik amele.

 Bir sene sonra Ashley seni hatırlayacak mı sanıyorsun?

 Az önce her ne dediysen tekrar söyle bakayım.

 Dedim ki  Lavaboya gitmem lazım.

 İğrençsin!

 Kes şunu!

 S.ktiğimin özürlüsü!

 İkimizi de buradan kurtaracağım.

 Ash, kurtulur kurtulmaz kaç.

 Çok ciddiyim, sakın dönme.

 Ben başımın çaresine bakarım.

 Dinle.

 Kesmeye devam et.

 Bak, gelecek için planların var, o yüzden bana mesafe koyduğunu biliyorum.

 Üniversiteye gideceksin, bir kariyerin olacak.

 Çocuklar haklı.

 Benim geleceğimde bunlar yok.

 Senin adına mutlu olduğumu bilmeni istiyorum.

 Çok iyi olacaksın.

 Geliyor.

 Acele et!

 Sidiğin çok pis kokuyor lan.

 Kokuşuk.

 Ne yiyorsun amına koyayım?

 Jeremy'nin evi buraya 30 dakika mesafedeydi, değil mi?

 Biraz boş vaktimiz var demek ki.

 S.kiş!

 Evet, s.kiş!

 İkinizi s.kişirken izlemek istiyorum.

 - Bana bak, seni küçük pislik  - Hayır, sen bana bak.

 Elinde silah olan benim.

 Bırak koca oğlan rolünü oynasın.

 Hoşuna gidiyor.

 Ashley bakire olduğunu söylüyor   ama eminim sen buna günde iki kere çakıyorsundur, yanılıyor muyum kokuşuk?

 Yapmadınız mı?

 Bu gece sizin geceniz çocuklar.

 Şaka yapıyorum.

 Rahat olun yahu.

 Ben sapık değilim.

 Sidik kokusu değil bu.

 Garrett, n'oluyor amına koyayım!

 Ne oldu ya?

 Sakinleş demiştin bana.

 - Bu evde kimse esrar içemez!

 - Bir dahakine daha net konuş o zaman.

 Geri zekâlı!

 Annem öldürecek beni!

 Bana büyüklük taslama.

 - Ver şunu bana.

 - Hayır.

 - Ver dedim.

 - Hayır.

 Ver şunu bana!

 - Acele et!

 - Ediyorum.

 Hadi !

 - Çek bakalım.

 - Olmaz.

 - Böyle şeylerle işim olmaz.

 - Luke  Garrett, ikiniz de, hep birlikte konuşup sakinleşebilir miyiz?

 Bence hepimizi memnun edecek bir çözüm yolu bulabiliriz.

 Haklısın.

 Hepimizin sakinleşmeye ihtiyacı var.

 Ricky, önce sen.

 Hayır dedim.

 Şundan bir fırt çekmek mi istersin, yoksa şu silahın tadına bakmak mı?

 - Luke, yeter!

 - Ona bir seçenek sunuyorum.

 Manyak bir şey bu!

 Kes şunu!

 Ne yapıyorsun?

 Bıraksana!

 Bütün ev esrar kokuyor, o yüzden sistemine sokmam lazım.

 - Ne demek "sistemine"?

 - Garrett, gel buraya.

 - Yardım et de çekelim.

 - Nereye götürüyorsunuz onu?

 Bekle burada, dumanlı kafa.

 Niye bu çocukla takılıyorsun sen?

 En iyi arkadaşım çünkü.

 Emin misin?

 Evet.

 Bir yeri mi boyayacaksın?

 Hangimizin haklı olduğunu kesin olarak öğreneceğiz.

 'Efsane Avcıları' hesabı.

 Baksana Garrett, izci kampında kazık bağını saat yönünde mi   yoksa tersi yönde mi bağlıyorlardı?

 - Kazık neyi?

 - Boş ver.

 Hallettim.

 Neyi hallettin?

 Neler oluyor lan burada?

 Valla  Hiçbir fikrim yok.

 N'oluyoruz amına koyayım?

 'Evde Tek Başına' numaraları mı çekiyorsun ona?

 Ne yapıyorsun oğlum sen?

 Lütfen bırak gideyim.

 - Kafasıyla aynı hizada mı?

 - Ne yapıyorsun amına koyayım?

 - Öldüreceksin herifi!

 Kes şunu.

 - Garrett.

 Garrett'tı, değil mi?

 - Evet.

 - Lütfen çöz beni.

 - Tamam.

 - Boya kutusunun onu filmdeki gibi arkaya fırlatacağını söylemiştin.

 Tamam.

 Söylediğim her şeyi geri alıyorum, özür dilerim.

 - Sen kazandın.

 Dur artık, lütfen.

 - Bir kere daha deneyelim.

 Ashley!

 Hadi !

 - Gözlerini bağla.

 - Hayatta olmaz.

 Kes artık şunu!

 Manyaklık bu!

 Garrett, seni uyarıyorum.

 Gözlerini bağla.

 Dinle beni, her ne için kızdıysan özür dilerim.

 Tamam mı?

 Luke, özür dilerim.

 Sana vurduğum için özür dilerim.

 - Dikkat et, gevşek bağlama.

 - Bunu yapmak zorunda değilsiniz çocuklar!

 Delirmişsiniz siz!

 - Ashley!

 - S.kerler!

 Ashley!

 Bırak onu, yoksa seni vururum!

 Şükürler olsun.

 Ashley, şükürler olsun.

 Bırak onu dedim!

 Peki.

 Aman Tanrım!

 Vay anasını, kafasına bak!

 Kafası bildiğin patladı!

 Demiştim sana Garrett.

 Demiştim sana!

 Niye gülüyorsun?

 - Niye gülüyorsun dedim!

 - Çünkü beni vuramazsın Ash.

 Daha fazla yaklaşma, çok ciddiyim.

 Sorumlu bir ebeveyn daima kurşunları ayrı bir yerde saklar.

 Garrett, yakala onu!

 Elimizden kaçarsa ikimiz de ölürüz!

 Hadi , Hadi , Hadi !

 Hadi !

 - Lütfen, lütfen!

 - Hayır!

 Hayır!

 Kendine gel.

 Kendine gel.

 Hadi !

 Bırak beni, s.ktiğimin delisi!

 Uzak dur benden!

 Lütfen.

 Lütfen!

 Hayır!

 Gelirsen her şey daha kolay olur, lütfen!

 Bırak!

 Ne oluyoruz amına koyayım?

 Hayır, hayır, hayır.

 Ashley!

 Ashley!

 Ashley!

 Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır!

 İmdat!

 İmdat!

 Teşekkürler, harikaydınız!

 - Biz teşekkür ederiz!

 - Kakao içinizi ısıtır umarım!

 İyi geceler.

 Mutlu Noeller.

 Bu sene gruba birkaç kişi katılmış.

 Uyumlarını bayağı bir artırmışlar.

 Bakın kimler uyanmış.

 Şansına küs Ash.

 Noel şarkıcıları gitti, yan komşularımız Lingardlarsa   şu an Florida'lar.

 Senin için Ricky'nin icabına baktım.

 Şu an canın yanıyor, ama ileride bana teşekkür edeceksin.

 Hoşuna gidiyor mu?

 Onu neden öldürdün?

 Yanlış.

 Evde esrar içerek onu sen öldürdün.

 O esrar kanıt teşkil ediyor.

 Hapse mi girmek istiyorsun?

 Alt tarafı esrar.

 Kimseyi öldürmene gerek yoktu.

 Garrett, bu işten sıyrılacağız.

 Dersi asıp da yakalandığın günü hatırlıyor musun?

 Soyunma odasına giren serserilere engel olduğuna onları kim ikna etti?

 Ben.

 Annem çantasından para çalarken bizi yakaladığında   kim uyurgezer numarası yaptı da sen kaçabildin?

 - Söylesene.

 - Bu çok daha büyük bir olay.

 Oğlum, paçayı sıyırmanın ustasıyım ben.

 Bu gece nasıl sona erecek ve biz nasıl temize çıkacağız biliyorum.

 Sen benim dediğimi yap yeter.

 Tamam mı?

 Tamam mı diye sordum.

 - Evet.

 - Güzel.

 İzle şimdi.

 Ashley bir mesaj yayınlayacak.

 Basit bir şey, mesela   "Neden eski sevgililer insanı rahat bırakmıyor?

 Jeremy beni korkutuyor" gibi.

 Şimdi, tek yapman gereken, ben Jeremy ile ilgilenirken onun sessiz kalmasını sağlamak.

 'İlgilenmek' derken?

 'Öldürürken' demek istedin herhâlde.

 Tabii ki hayır!

 Aman be Garrett.

 Sadece  Sadece birkaç tohum ekeceğiz.

 Ondan sonra da üstündeki şu boyayı temizleyeceğiz   çünkü sosisli gibi görünüyorsun.

 Bilmek istemiyorum.

 Garrett, lütfen.

 Ne demeye çalışıyorsan, lütfen sus.

 Selam Ash.

 Selam.

 Selam, seni gördüğüme sevindim.

 Hiçbir problem yok, tabii.

 İyiyiz tabii.

 İyiyiz.

 Evet, iyiyiz!

 Hem de nasıl!

 Evet!

 Evet!

 Ash!

 Ashley!

 Hadi !

 Bu ne amına koyayım?

 Ashley!

 Ashley?

 Ashley?

 Ashley!

 Lütfen.

 Ashley?

 Lütfen sessiz ol, lütfen sessiz ol.

 Lütfen.

 - Lütfen sessiz ol.

 - Ashley, hadi ama.

 Ashley.

 - Ashley.

 - Selam.

 Ha Hadi  lan.

 Ödümü kopardın amına koyayım.

 Nerede o?

 - İçeride.

 - İyi o zaman.

 Bekle.

 Ne?

 Az yavaş ol.

 Böyle gel.

 Geç otur.

 Olmaz.

 Ashley nerede lan?

 Geliyor.

 Rahat ol.

 Önce gelip seninle konuşmamı istedi benden.

 Bu gece bitsin istiyorum artık.

 Bu da neyin nesi?

 Beni görmek istediğini söylemiştin.

 Özür dilemeni istiyor.

 - Ne için?

 - Komşuları uyandıracaksın Çok da s.kimdeydi!

 - Çok da s.kimde senin komşuların.

 - Sen biliyormuşsun, öyle dedi.

 Tamam.

 Nerede o?

 Özür dileyeceğim.

 Yazıya dökmeni istedi.

 Saçmalık amına koyayım.

 "Sevgili Ashley.

 Özür dilerim.

" - Bu kadar mı?

 - Ne?

 Ne dememi istiyorsun?

 Hepsi bu kadar mı diye sordum sadece.

 Gidip bitirdiğini söyleyeyim mi?

 Ver şunu.

 S.keyim.

 "Ashley.

 Çok özür dilerim.

" - Bunu neden yapıyorum hiç bilmiyorum.

 - Çünkü sen iyi bir insansın, tamam mı?

 Neler olacağını, onun neler yapabileceğini tahmin edemedin.

 Çöz artık beni, olur mu?

 Sokağın karşısına kadar koşup polisi ararız.

 Ama Luke gittiğini anlarsa deliye döner.

 Sana zarar vermeyecek, tamam mı?

 Ona izin vermem.

 - O benim en iyi arkadaşım.

 - Hayır, değil.

 Sen luke'un umurunda değilsin Garrett.

 Seni istediği gibi kullanıp yönetiyor.

 Arkadaşın olsa sana bu gece yaşattıklarını yaşatmaz.

 Edebiyat parçalayayım istiyorsun demek.

 Çocuk?

 Bitirdim!

 Çocuk, nereye  S.ktiğimin kedisi!

 Çocuk, nereye  "Sevgili Ashley.

 Çok özür dilerim.

 "Lütfen yaptıklarım için beni affet.

 Seni çok seviyorum.

 Jeremy.

" Pardon.

 Pardon.

 Her şeyi yoluna koyacağım, tamam mı?

 Bunların olmaması gerekiyordu.

 Çok özür dilerim Ashley.

 Keşke cesaret edip de karşısına dikilip  Ona dokunmamanı söylemiştim, göt herif!

 Vurdun  - Vurdun beni.

 - Bak senin yüzünden ne yaptım!

 Ölüyorum.

 Beni buna neden zorladın?

 Beni buna neden zorladın?

 İmdat!

 İmdat!

 İmdat!

 İmdat!

 Kes sesini!

 Annemi istiyorum.

 Hadi !

 Hadi  git!

 Hadi  git!

 Hadi  git!

 Hadi !

 S.keyim!

 Kahretsin.

 Sana gıcık olmaya başlamıştım zaten.

 Gitmeme hiçbir zaman izin vermeyecektin, değil mi?

 Yakaladın beni.

 Hatırlıyorum da, eskiden annem beni yatağıma yatırırdı.

 Ona sıms.kı sarılır ve bırakmazdım.

 Kendimi ne de güvende hissederdim.

 Öylece uykuya dalardım.

 Sonra birden, yapmaz oldu.

 Neden bilmiyorum.

 Şimdiyse doğru düzgün uyuyamıyorum.

 Artık neden yapmadığını çok iyi biliyorum.

 Neden?

 Neden?

 Aç gözlerini.

 Ashley, aç gözlerini.

 Soruma cevap ver!

 Bana bak!

 "Sorunlusun" de.

 "Hayal kırıklığına uğradım" de!

 "Korkuyorum" ya da, "Eve gitmek istiyorum" de.

 Bir şey söyle!

 Ashley.

 Ashley.

 Lütfen, bir şey söyle.

 İyi geceler.

 Hadi , yanağındaki delik.

 Hadi  ya!

 Hadi !

 Lan  Hadi .

 S.ktiğimin geyikleri!

 Komik bile değildi ve Chantal'la Dave ne kadar berbat olduğunu anlatıp durdu.

 - O kadar utandım ki.

 - Aman, kancıklık yapıyorlar işte.

 - Ne yapıyorlar?

 - Yok bir şey.

 Bahsettiğimiz bir çeşit  Seksten bahsetmiyoruz, değil mi?

 Çünkü bu yemekten sonra kendimi davul gibi hissediyorum.

 Aman Tanrım, Lucas nerede?

 Aman Tanrım!

 Lucas!

 Lucas!

 Lucas!

 - Neler oluyor?

 - Ben yanındayım.

 Ben yanındayım.

 Korkunç bir trajedi.

 Anne babalarının bilgisi var mı?

 Onlara haber verildi mi?

 - Garrett'ın anne babasına?

 - Henüz verilmedi.

 Daha geçen hafta Garrett'ın babasıyla konuşmuştum.

 - Yas danışmanı gelecek mi?

 - Sizin için bir tane ayarlayacağız.

 Buradaki yaşıyor!

 Dur tatlım.

 Sen burada bekle canım, tamam mı?

 Sen burada bekle.

 Hayati göstergeleri stabil.

 - Durum nedir?

 - Boynundan bıçaklanmış.

 Kanamayı durdurması için üstüne koli bandı yapıştırmış.

 Akıllı kız.

 Kan kaybını önlemiş.

 Gidelim.

 Çeviri: Thracian82 Anne, Ashley için endişe ediyorum.

 Biz de hastaneye gidelim.

||

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar