Print Friendly and PDF

Translate

Homefront (2013)

|

 


100 dk

Yönetmen:

Gary Fleder

Senaryo:

Sylvester Stallone, Chuck Logan

Ülke:ABD

Tür:Aksiyon, Suç, Gerilim

Vizyon Tarihi: 27 Kasım 2013 (ABD)

Dil:

İngilizce

Müzik:

Mark Isham

 

Oyuncular

 

    Jason   Statham

    James  Franco

    Izabela V  Vidovic

    Kate   Bosworth

    Marcus   Hester

Özet

Eski DEA ajanı Phil Broker (Jason Statham) ailesini sakin bir kasabaya taşır. İlerleyen zamanlarda yolu bir grup uyuşturucu kaçakçısıyla kesişir ve sakin aile hayatı altüst olur.

 

Homefront eleştirmenlerden olumsuz yorumlar aldı. Film, Rotten Tomatoes'da 97 incelemeye göre 4.8 ortalama puan aldı. Sitenin fikir birliği şöyle: "Film yetenekli oyuncu kadrosuna sahip iken, klasik aksiyon gerilim filmlerine hiçbir şey eklemeyen hayal kırıklığına uğratacak kadar donuk bir film."

Altyazı

Geldiler.

 - Bu beni çok mutlu edecek.

 - Ne kadar hazırladık?

 Bu parti 13 kilo civarı olacak.

 Kaçıl şuradan, keş.

 Benimle taşak mı geçiyorsun sen?

 - O haltı burada yakayım deme!

 Git dışarıda yak, Jojo.

 - Tamam.

 Uçak başına 50 kilo diye anlaşmıştık, JT.

 Port Arthur'a nakliye olmasını senin adamın istedi, orası benim sorunum değil.

 Danny T, bunu takdir edecektir.

 - Her şey hazır mı Dalton?

 - Evet, tamamız.

 Aynı uçak, aynı pilot, aynı fiyat.

 - Güzel.

 Şu işe yaramaz uçak işini siktir edin!

 Bunu Tucson'a kadar götürebilecek 20 babayiğidim var amına koyayım.

 Ama benim yolum güvenli olanı.

 Karar senin, Danny.

 Dinle, benim oğlumsun ancak bunu Dalton'un yoluyla halledeceğiz.

 Millet, bu haltı paketlemeye başlayın bakalım.

 30 dakikaya çıkıyoruz.

 Haydin!

 Başlıyoruz, beyler!

 Yürü, yürü, yürü.

 - Yürü, yürü, yürü.

 - Eller yukarı!

 Girmeliyiz.

 Girmeliyiz.

 Polis!

 Eller yukarı!

 Kıpırdamayın.

 Kıpırdamayın.

 Eller yukarı!

 Eller yukarı!

 Yere yatın!

 Tanrım.

 Birisi bana içerideki ajanım hakkında bilgi verebilir mi?

 - Kıpırdamayın.

 - Tamam.

 Yapma bunu!

 Yapma!

 Seni adamımız sanmıştık amına koyduğumun haini!

 - Gidelim.

 Gidelim.

 - Bu da neydi lan?

 - Jojo hemen buradan siktir olup gidelim!

 - Bırakın silahlarınızı!

 Durun!

 O gizli ajanımız!

 Geri durun!

 Geri durun lan!

 Koyduğumun silahlarınızı indirin!

 Hadi gel bakalım, orospu evladı!

 Tüm birimler, iki kaçağımız var.

 Koyu yeşil Pontiac Gto araçla St.

 Bernard güneydoğu yolundan MLK'ye doğru gidiyorlar.

 Ajanımız peşlerinde.

 Tekrar ediyorum, ajanımız peşlerinde!

 Orospu evladı!

 Her yerde polis var amına koyayım!

 Hassiktir!

 Hassiktir!

 Haydi, Dalton.

 Cesaret oyunu mu oynamak istiyorsun lan sen benimle?

 Gel bakalım.

 Arabadan çık, Danny.

 Arabadan çık!

 Orospu evladı hain!

 Bırak silahını.

 Bırak silahı Jojo.

 Bırak silahını.

 Bırak!

 İndirin silahlarınızı!

 Geri çekilin!

 Geri çekilin!

 O polis!

 Ondan uzak durun!

 Geri durun!

 Amınıza koyayım.

 Adamımızdın ama sen oğlumu öldürdün orospu evladı!

 Sen artık öldün!

 Çocukların birer ölü amına koyayım!

 - Adam etkisiz haldeydi!

 - Elini silahına doğru uzattı.

 Protokolü uyguladık Broker!

 Broker.

 Broker!

 Bana sırtını dönüp gitme.

 Broker!

 SİVİL CEPHE <b>Çeviri: Raho İyi seyirler.

 İKİ YIL SONRA - Şapkan güzelmiş.

 - Teşekkürler.

 - Şapkamı geri ver.

 - Korktun mu?

 - Sana şapkamı geri ver dedim.

 - Onu istiyor musun?

 Gelip alsana.

 Ne o, ağlayacak mısın?

 Haydi.

 Ağla bakalım.

 - Senden iki defa istedim.

 - Ne iki defası ezik?

 İki defa rica ettim.

 Evet, bu işi yapacaksan o zaman bunu adam gibi yapmalısın.

 Buralarda her türlü keresteyi bulabilirsin.

 Ham servi'yi, uzun yapraklı çamı   sıkıştırılmış emprenyeli çamı, ki o benim favorimdir.

 Artık herkes IKEA'dan aldığı o uyduruk keresteleri kullanıyor.

 Şuna bak.

 Böcekler tüm keresteleri mahvediyor be dostum!

 Her iki yılda bir bunu yapmana neden olan mucizenin kaynakları.

 - Ne zahmetli bir iş ama.

 - Efendim?

 - Hemen geliyorum.

 - Bir sorun mu var?

 - Maddy'nin okuluyla ilgili bir şey işte.

 Bunu sen bitirebilir misin?

 - Lafı olmaz.

 Ama ben seninle birlikte çalışıyorum.

 Senin altında çalışmıyorum Broker.

 - Broker telaş yapma.

 Muhtemelen bir şey yoktur.

 - Evet, muhtemelen dediğin gibidir.

 Rayville'e Hoş geldiniz.

 Seni anlıyorum ancak sakin olmalısın.

 Sakin mi olmalıyım?

 Sakin değilim.

 Hem ne diye sakin olacakmışım?

 Hayır, bu işin mantıklı bir tarafı yok ve bu kargaşanın derhal çözülmesini istiyorum.

 - Çözülecek tatlım ama kendini böyle harap etmenin bir faydası yok.

 - O da kim?

 - Doğru söylüyor.

 Jim'i dinle.

 - Kim o?

 Onu tanıyor musun?

 - Tanımıyorum.

 Kahrolası bücür kızın babası mı bu?

 Kızın babası sen misin?

 - Bay Broker?

 - Ne oldu?

 Maddy gayet iyi.

 Şu an sınıfta oturuyor.

 Benimle gelir misiniz?

 Oğlumu görmek istiyorum.

 - Teddy bebeğim iyi misin?

 - Cassie!

 - Şuna bak.

 Canın yandı mı?

 Tabii yanmıştır.

 Şuna bak, yeni gömleği kanlar içinde kalmış Jimmy.

 Okulun bahçesinde oynarken   küçük sinsi sürtüklere karşı dikkatli olmalısın.

 - Hey.

 Hey.

 Hey de ne?

 Ne Hey'i?

 Bir şey mi diyeceksin?

 Bana bir şey mi söyleyeceksin?

 - Biz burada dışarı çıkmalarını bekleyelim.

 - Şerif neden burada ki?

 Cassie Bodine sebebiyle.

 Son gelişinde okul müdürümüzü tehdit etmişti.

 Özel bakıma ihtiyacı olan bir oğulları var.

 - Bu arada ben okulun psikologu, Susan Hetch.

 - Phil Broker.

 Harika bir kızınız var.

 İyi misin?

 Ne oldu bakalım?

 Onu yapmam gerektiği gibi iki defa uyardım.

 Okul bahçesindeki kamera kayıtlarından Maddy'nin Teddy'e oldukça sert   vurduğu görülüyor.

 Sanki ne yaptığını biliyormuş gibi görünüyordu.

 - O başlattı!

 - Kabadayının teki.

 - Maddy, yapma ama.

 Belki de bu işin suçlusu benimdir.

 Ona kendisini savunmayı öğreten bendim.

 - Küçük kızına kavga etmeyi öğretmek iyi bir şey mi sence?

 - Hayır.

 Ama kendisini savunmayı öğretmek; evet, iyi bir şey.

 Maddy, bir dakikalığına koridorda bekleyebilir misin?

 - Tabii, efendim.

 - Teşekkür ederim.

 Sizi buraya hangi rüzgâr attı?

 Burası çoğu insan için birazcık ücra bir yerdir.

 Kızım at istiyorum diye tutturdu.

 Maddy'nin annesi de buralarda büyüdü anlayacağınız   burasının yeni bir başlangıç yapmak için biçilmiş kaftan olduğunu düşündük.

 Kızınızın dosyasında, eşinizin kısa bir süre önce vefat ettiği yazıyor.

 - Geçen yıl mıydı?

 - Evet.

 Bu onun için çok zor oldu.

 Annesi bir süre hastaydı.

 Başka bir şey var mıydı?

 - Neden bana sataşıyor ki?

 - Sana sataşıyor çünkü senin farklı biri olduğunu sanıyor.

 - Ama ben farklı biri değilim.

 - Onun için öylesin ama.

 Hiçbir sorun olmayacak.

 Bu adam elini kolunu sallayarak gitmediği sürece bir sorun yok.

 - Burada hiçbir şey yaşanmadı.

 - Yeter.

 - O zaman bir şey yapsana!

 - Tamam be!

 Broker!

 - Jimmy.

 - Broker!

 - Pekâlâ, sen arabaya geç tatlım.

 - Ne oluyor?

 Sen arabaya geç lütfen.

 - Gerekeni yap Jimmy!

 Jimmy, kamyonetine geri dön lütfen.

 Oğluma kahrolası bir özür borçlusun.

 Memur beyin söylediği gibi sakin ol tamam mı?

 Jimmy, kamyonetine geri dön lütfen.

 Sinsi küçük sürtüğün teki oğluma vuruyor ve birisi bize kahrolası bir özür borçlu.

 - Aynen öyle.

 - Ona öyle deme.

 Rica ediyorum ona öyle hitap etme.

 Kamyonete biner misin tatlım?

 - Bana arkanı dönme.

 - Tatlım hadi kamyonete bin.

 Hakla şunu Jimmy.

 Vur Jimmy.

 - Jimmy dur!

 - Hakla şunu.

 - Tutukla onu!

 Keith!

 - Kaçıl üzerinden.

 Geri çekil.

 - Ne yapıyorsun lan sen?

 Tutuklasana şu orospu çocuğunu!

 - Bayım, geri durun.

 Lanet olsun, ne yapıyorsun sen?

 Keith ne yapıyorsun lan sen?

 Cassie, kapa çeneni!

 - Paçayı sıyırmasına izin mi vereceksin?

 - Sorun yok bebeğim.

 Kamyonete bin.

 - Hiç de öyle durmuyor.

 - Sorun yok.

 - Kamyonetine bin.

 - Hiçbir şey yapma sen.

 - İyi misin?

 Nefes al Jimmy.

 Hayret bir şey!

 Evet, anca elini kolunu salla sen.

 - Burada suçlu ben miyim?

 - Hayır, hayır.

 Olan biteni gördüm.

 Haddini aştı.

 Ama onu yere bu kadar sert çarpmak zorunda mıydınız?

 Oğlunun önünde mahcup duruma düştü Bay Broker.

 İkimiz de mahcup duruma düştük şerif.

 O iyi mi?

 İyi misin?

 Griffin'lerin eski evine mi taşındınız?

 - Buralarda meşgul olmak için ne yapıyorsun?

 - Bu soruları sormanızın bir sebebi var mı?

 Belki arkadaşça davranmaya çalışan, belki sıkıcı, belki de meraklı biriyimdir.

 Sebebe ihtiyacım yok.

 Sormak benim görevim.

 İşler bir anlık kontrolden çıktı, şerif.

 Bir daha olmayacak.

 Baba.

 Birkaç öğretmenim şu anda bize bakıyor.

 - Korkağın tekisin.

 - Ne?

 Sikik korkak herifin tekisin dedim.

 Öyle birisin.

 Herkesin önünde adamın maskaralıklarınla bizi rezil etmesine izin verdin.

 - Şimdiye bütün kasabanın diline düşmüşüzdür.

 - Bak, ben denge  - Neyin kaybettin Jimmy?

 Neyini?

 - Dengemi kaybettim!

 Senin kaybettiğin dengene sokayım.

 Adam seni evirip çevirip, yere çaptı.

 Anne, küfür etme.

 Babam da benim gibi tökezledi.

 - Plan ne, Jimmy?

 - Şu anda bir planım yok.

 - Keith hâlâ peşimizde zaten.

 - Sikmişim Keith'i!

 Hem o yeni kamyoneti nasıl almış ki?

 O yeni kamyoneti nasıl aldığını bilmek istiyorum?

 - Kim?

 - Kim mi?

 Kim mi, amına koyayım?

 O herif işte!

 Seni rezil duruma sokan orospu çocuğunu diyorum.

 Unuttun mu?

 Tanrım, seni yere nasıl da çarptı ama.

 - Abimi görmeliyim.

 - Bu meseleyi ailemizin içinde tutalım, Cass.

 Abim ailemizden biri değil mi?

 Evet, şimdi de salağın önde gideni gibi davranıyorsun.

 Haydi, ateşleyin şunu artık.

 Şu haline bak, aptal herif!

 İyi günler.

 Meth sevdalıları, burada bir şeyler mi pişiriyormuş.

 Kapat şu müziği.

 Kapat şu amına koyduğumun müziğini!

 - Kaç yaşındasın sen?

 - 17.

 - Pekâlâ, sen git.

 - Geliyor musunuz?

 - Onlar gelmiyor!

 Siktir ol git buradan!

 Size gelecek olursak, çocuklar  Hassiktir!

 Sikeyim.

 Adım Gator Bodine.

 Umarım canınızı çok yakmamışımdır bayım.

 Eğer benim çevremde yasadışı madde faaliyetlerinize devam edecek olursanız   başınıza geleceklerin birazını tatmanızı istedim o kadar.

 Bak adamım saygısızlık etmek istemedik.

 Bu, sadece biz bize yaptığımız bir şey.

 Ona en ufak şüphem yok.

 Siz çocuklar burada sadece eğleniyorsunuz.

 Hayatın tadını çıkarıp, onu kutluyorsunuz.

 Ama ben yine de sizi uyarıyım.

 Kamyonetimde 20 litrelik benzin bidonum var.

 Eğer bir daha çevremde uyuşturucu yaptığınızın kokusu burnuma gelirse   size onu tıpış tıpış içirmekten mutluluk duyarım.

 Tanrım, yapma!

 Şimdi, dinle bakalım.

 Bir grup küçük çocuğu öldürmek zorunda kalmak istemiyorum.

 Şimdi ayağa kalk ve koş.

 Burası hariç, istediğin istikamete doğru koşabilirsin.

 - Anlaşıldı mı?

 - Evet.

 Pekâlâ, şimdi siktir olup gidin buradan!

 Gidin!

 Koşun!

 Koşun!

 Anaokulu çocukları imalathanesi resmen.

 Koyduğumun veletleri beş para etmez.

 Bileklerin nasıl boksör?

 - Gayet iyi baba.

 - Öyle mi?

 Dikkat, Maddy'nin kızgın yumruğu geliyor.

 - Baba.

 Ciddi misin?

 - Ciddi miyim?

 - Yapma ama.

 - Pekâlâ, dinle.

 Kendini savunduğun için seninle gurur duyuyorum.

 O çocukla mesafeni koru.

 Sesi deniz motoru gibi çıkıyor.

 Ne o, horluyor mu yoksa?

 - Baba?

 - Söyle.

 Bugün korktun mu?

 - Doğru söyle.

 - Biraz korkmanın yanlış bir tarafı yok.

 - O zaman neden hiç korkmamış gibi görünüyordun?

 - Tecrübelerim yüzünden.

 İyi geceler Luther.

 - Baba?

 - Söyle.

 - Bayan Hetch'e ne diyorsun?

 - İyi bir kadın olduğunu söyleyebilirim.

 - Neyi kastettiğimi biliyorsun.

 - Evet.

 Kastettiğini tam olarak anladım.

 - İyi geceler.

 - İyi geceler.

 Siktir.

 - Bak sakin olmalısın.

 - Sakin mi olmalıyım?

 Orospu çocuğunun tekinin bize saygısızlık etmesini hak ediyor muyuz sence?

 Bunu söylemek istemiyorum ama kocanı yere sermesi büyütülecek bir şey değil gibi.

 - Keith'le konuşurken, onun  - Amına koyduğumun şerifi de mi oradaydı?

 Griffin'lerin eski evinde ikamet ettiğini söylediğini duydum.

 Sokayım.

 Oraya gidip bir şeyler yapamaz mısın?

 - Ne gibi şeyler?

 - Herkesin aklını aldığın gibi onlarınkini de al.

 Korkut onları.

 Patron.

 Akşam işimiz var mı?

 - Sizinle bir dakikaya konuşacağım tamam mı?

 - Tamamdır.

 Seni tekrar görmek güzel Cassie.

 - Bu ikisinin sorunu ne lan?

 - Boş ver sen.

 - Koyduğumun maymun kılıklı herifleri.

 - Biraz gergin görünüyorsun.

 - Farkındayım.

 Bir şeye ihtiyacım var.

 Küçük bir şeye ihtiyacım var.

 Gerginliğimi ortadan kaldıracak bir şeye.

 Yalvarmamı mı istiyorsun?

 Hayır.

 Hayır.

 - Ben kendime hakim olabiliyorsam sen de olabilirsin değil mi?

 - Tabii.

 - Broker meselesini halledeceğim.

 - Teşekkür ederim.

 Çocukların doğum günlerini düzenleme benden sorulur.

 - Onun için bu görevi üstlenmekten mutluluk duyarım.

 - Sağ ol.

 Bu tür işlerde pek iyi değilimdir.

 İşin yarısını es geçerim.

 Merak etme.

 Ben hallederim.

 Eğlenceli olacak.

 Biliyorsun, seni çok seviyor Susan.

 Kızım için önemli bir şey olduğunu söyleyebilirim.

 - Arada onunla konuşsan olur mu?

 - Tabii ki.

 Maddy annesiyle saatlerce konuşurdu.

 Bir bayanla daha fazla konuşması gerektiğini düşündüm.

 - Buna sevinirim.

 - Sağ ol.

 Bir şey daha var.

 Buradaki insanlar bazen aptalca şeyler yapabilir.

 Aptalca şeyler derken?

 Burada hâlâ eski insanlar gibi öç alma istediği duyanlar var.

 Ve sen de burada yenisin.

 Anlayacağın bence Maddy için en iyisi, işi uzatmadan her şeyi tatlıya bağlaman olur.

 Bu sadece iki çocuğun arasındaki bir mesele.

 İki çocuğun arasındaki bir tartışma meselesi sana soluğu acil serviste aldırabilir.

 Bu kasabada acil servisi ünitesi olduğunu bilmiyordum.

 Artık biliyorsun.

 Bak, insanlar aralarında seni bir soru işareti olarak görüyorlar, anlayacağın  İşi tatlıya bağlayıp, soru işaretini çek işareti yapmalıyım.

 Buralarda aradığın bir şey mi var?

 Hiç sanmıyorum.

 Bak, olan oldu.

 Daha fazla sorun çıksın istemiyorum.

 Sorunu çıkaran senin çocuğundu.

 Bizimki değil, seninki.

 Bu konuyu kapatmak için ne yapabilirim, Jimmy?

 Ne mi yapabilirsin?

 Bir özür istiyorum.

 Adam gibi bir özür.

 Karımdan da oğlumdan da özür dilemeni istiyorum çünkü doğrusu bu.

 Çünkü oğlum yaşanan her bir haltı gördü.

 - Yaşananlar için özür dilerim.

 - Onlar için de dile!

 Onlar için de diliyorum.

 Artık aramız iyi mi, Jimmy?

 Evet, iyi.

 Tamamdır.

 Bu kadarı yeter.

 Sen benzini doldurmaya başla.

 Bir dakikaya geliyorum.

 Baş belası dondurucu!

 - Şuna bak.

 - Siktir!

 Hâlâ bu hurda yığınını tamir ettirmedi.

 Selam, komşu.

 Nasılsın?

 O pompayı alabilir miyim?

 İşim bitmek üzere.

 O pompaya derhal ihtiyacım var.

 Beni anlıyor musun?

 - Yardımcı olabilir miyim millet?

 - Hayır.

 Yardımına ihtiyacımız yok.

 Onun işi bitti.

 Kamyoneti doldur, Clay.

 Toplam 12.

84$ tuttu, bayım.

 İşim daha bitmedi.

 Bence bitti.

 Her ne düşünüyorsan, onu bir daha düşün.

 "Bir daha mı düşüneyim.

" Adam bir daha düşünmemi istiyor.

 Vanayı yeniden açayım deme.

 Siktir.

 Şimdi sıçtın işte.

 Benzinliğin arka tarafına geçip   orada ağzını burnunu bir güzel kırsam diyorum?

 - Bunlar bu civardan mı?

 - Hiç görmüşlüğüm yok.

 Senden bunu yapmanı kim istedi?

 Hiç kimse.

 Buraya getir.

 Isıtıcının içine dök.

 Evet?

 Amına koyayım.

 Nasıl olur lan?

 Adamın veledi yeğenimin okuluna gidiyor işte!

 Evini bilmiyorum, amına koyayım!

 Tamam, halledeceğim.

 Lanet olsun.

 Baba?

 Eline ne oldu?

 - Şurası?

 - Evet, orası  Teedo'yla ahırın arka tarafındaki paslı, eski çitleri sökmeye çalışıyorduk.

 Böyle işte.

 Sökmeyi başardık ama.

 İyi günler.

 Bir dakikalığına aracınızdan çıkabilir misiniz?

 Sen burada kalabilirsin ufaklık.

 Çok uzun sürmeyecek.

 Bir sorun mu var şerif?

 Benzin istasyonunda çıkan bir kavgayla ilgili bir rapor aldık.

 - Bu konuda bir bilgin var mı?

 - Beni şikayet eden birisi mi var?

 - Hayır, şikayette bulunan kimse yok.

 - O zaman konuşacak bir şeyimiz de yok.

 Nesin sen, evlat?

 Tanık Koruma Timinden misin?

 Eski ordu askeri?

 Eski güvenlik polisi?

 Eski, neysin?

 Eğer eski ordu askeri olsaydım şerif   cevabım muhtemelen "bilgilerimi gerekli olmadığı sürece açıklamam," olurdu.

 Belki de şu anda bilgilerime gerek duyan insanlar yoktur.

 Bilmen gereken bir şey var, Broker.

 Gözüm üzerinde evlat.

 Elini bir yere baktır.

 Her zaman olduğu gibi beni yine geçecek misin?

 Sanırım.

 - Okulda yeni arkadaşlar edindin mi?

 - Evet, birçok arkadaş edindim.

 - Fen bilgisi dersinde çok güzel şeyler öğrendim.

 - İnanmıyorum.

 Nehir boyunca uzanan servi ağaçlarının 30 metreye kadar uzayabildiğini biliyor muydun?

 Güzelmiş.

 - Yılanlar kadar güzel değil ama.

 - Yılanlar mı?

 - Evet.

 Mokasen zehirli su yılanı, bakır kafalı yılan, elmas sırtlı yılan.

 - Burada kral kobra yoktur değil mi?

 - Baba, kral kobralar uzak doğuda yaşar.

 Rahatladım doğrusu.

 - Baba?

 - Söyle.

 - Neden buraya taşındık?

 - Burada kral kobralar olmadığı için.

 Hadi ama, etrafına bir baksana.

 Harika bir evimiz, atla gezinti yolumuz, arka bahçemizden akan bir nehrimiz var.

 Gerçekten, başka neye ihtiyaç duyabiliriz ki?

 Wi-Fi.

 - Wi-Fi mı?

 - Evet, Wi-Fi.

 Evde kimse var mı?

 Kapınız açık.

 Ben komşunuzum!

 - Aynı hizadaydı.

 - Tamam.

 Belki de sen geçmiş olabilirsin.

 Grace'i biliyor musun?

 - Okulundaki yeni bir arkadaşın mı?

 - Okulda öğrendiğim yeni bir kelime.

 Grace.

 "Letafet.

" Evet, güzel bir kelimedir.

 Bence annemi tanımlayan bir kelime.

 Evet, iyi bir hafızan var Maddy.

 Öyleydi.

 Giyinişi, gülümseyişi   her şeyi öyleydi.

 Annemi özledim.

 Ben de özledim.

 Onu o kadar çok özlüyorum ki, karnıma ağrılar giriyor.

 Ve bazen senin için endişe duyduğunu hissediyorum.

 Senin mutlu olmanı istiyor gibi geliyor.

 Gel buraya.

 Eğer sen yanımdaysan, ben de mutluyum demektir.

 Hadi ama, başka ne derdim olabilir ki?

 - Haydi, bana yetişmeye çalış.

 - Her zaman yetişmeye çalışıyorum zaten.

 Luther!

 Luther!

 Sakin ol oğlum.

 Sakin!

 Sakin.

 Baba?

 Baba!

 - Luther'ı gördün mü?

 - Luther'ı mı?

 Hayır tatlım.

 Çanının sesini duymuyorum.

 Etrafa bir bakacağım.

 İçeriye geçip, yatmaya hazırlan sen.

 - Merak etme, onu bulacağım.

 Hadi içeri geç sen.

 - Tamam.

 - Baba, biliyorsun Luther olmadan uyuyamam.

 - Biliyorum ama denemeni istiyorum tamam mı?

 - Onu bulacağım.

 - Tavşancığı da bulacak mısın?

 - Evet.

 İkisini de bulacağım.

 - Sorun olmayacak.

 - Tamam.

 Luther.

 Gel, pisi pisi.

 Luther.

 "Phil Broker.

" Orospu çocuğu!

 Saçları güzelmiş.

 "Birkaç yıl önce, Danny Turrie'nin liderliğindeki   The Outcast motosiklet çetesinin içine sızdı.

" Sen bittin!

 Sen artık ölüsün!

 Vay anasını!

 Broker, Broker, Broker.

 Tanıştığımıza memnun oldum, Ajan Broker.

 Luther?

 Luther?

 Gel buraya.

 Geliyor!

 Evet?

 - Selam, sanırım bizim için bomba bir şey buldum.

 - Nasıl, bomba bir şey?

 - Sen buraya en kısa sürede gel işte.

 - Vardiyam üç saat sonra bitiyor.

 Sonra ta Shreveport'a mı geleyim?

 Saçmalama Gator.

 Tamam, tamam.

 Sabah yapacağın ilk iş bu olsun tamam mı?

 Her şey değişecek.

 Bodine TEKNE & TREYLER ONARIM Evet!

 Jojo'yu hatırlıyor musun?

 Jojo Turrie'yi?

 Danny T'nin oğlunu mu?

 Tabii ki, hatırlıyorum.

 - Manyağın tekiydi.

 - Öyleydi.

 Polis onu 47 defa vurasıya dek.

 Tek çocuğunu böyle kaybetmek, Danny T'nin bu konuda hâlâ sinirli olduğunu duydum.

 Öyle.

 Jojo ve Danny T'yi içeri attıran muhbiri yakalamaya yaklaşamadılar bile.

 - Ee?

 - Çünkü adam sadece muhbir değildi.

 Adam kahrolası bir gizli polisti.

 Oku şunu.

 Bu Broker, mahkeme salonuna çıkarmadıkları muhbir ajanları.

 - Ne?

 - M.

C.

 Dalton, onun muhbir adı.

 Narkotik polisin teki Rayville'de yaşıyor demek.

 Hassiktir!

 - Bunun ne demek  - Sakin ol, sakin.

 Sanırım burada sadece kızınla birlikte gözlerden uzakta yaşıyor.

 İnan bana, bu elimize geçen bir şans.

 - Burada ne işin var, Broker?

 - Kapatsana şunu.

 Lafı dolandırmayıp, direk sadede gelelim.

 Dün evimde küçük çaplı amatör saçmalıklar olmuş.

 Bu konu hakkında bir bilgin var mı?

 - Neden bahsettiğini bilmiyorum.

 - Bu sana komik mi geliyor Klum?

 Komik mi geliyor amına koyayım?

 Senden özür diledim.

 Küçük kızımla benim huzurumu bozmayın.

 Bu konuyu daha fazla uzatma.

 Ve Klum  - Kızımın kedisini geri istiyorum.

 - Kedi mi?

 - Ben kedi falan bilmiyorum  - Bugün istiyorum!

 Sağ salim getireceksin.

 Anlaştık mı?

 Güzel.

 Sen buradan gittiğinden beri burada birçok şey değişti.

 Şunlara bak, cam kaplar, ateşleyici, jeneratör, egzoz sistemi.

 - Her şey tıkırında gidiyor.

 - O zaman ne diye Danny T'ye ihtiyaç duyuyoruz ki?

 Onlara muhbir polisi verip, karşılığında eyalet çapında dağıtım hakkı isteyeceğiz.

 Öyle ama Gator bu adamlar koyduğumun motorcuları sonuçta.

 Onlara güvenemezsin.

 Onlara bu adamı vereceksin ve sen daha arkanı dönmeden adamın işini bitirecekler.

 Ve hiçbir şey alamayacaksın.

 Bak, bu küçük işler yapma ve komisyoncu derdimiz bitiyor demek oluyor.

 - Tek yapmamız gereken pişirip paramızı almak olacak.

 - Asla bu kadar kolay olmaz.

 Tek yapman gereken birkaç hünerini kullanıp   Danny T'nin avukatıyla konuşmak.

 Bak sen şu işe.

 Onlara yardım edeceksin.

 Mütevazı kızı oynayacaksın.

 Para istemeyeceksin.

 Danny'e bu elemanı bir hediye, bir iyilik olarak vereceksin.

 Gator, o adam domuzun önde gideni.

 Sen bana güven.

 Hayatının görüşmesini yapacaksın.

 - Yarınki büyük güne hazır mısın bakalım?

 - Sadece bir doğum günü işte.

 Hadi ama bu senin 10.

 yaş günün.

 Bu özel olanı.

 Sanırım öyle.

 Bak, bunu etrafta zıplarken buldum.

 - Etrafta zıplarken mi?

 - Evet, etrafta zıplarken.

 Teşekkürler.

 Güzelmiş.

 Orijinali kadar iyi olmadığını biliyorum ama tavşancığı bulana kadar idare eder dedim.

 Evet.

 Düşünüyordum da, bence doğum günü partini sınıfında yapmalısın.

 - Bayan Hetch de gelebilir mi?

 - Partiyi organizasyon eden kendisi zaten.

 - Benden çıkan fikirle, tabii ki.

 - Teşekkürler baba.

 Ne demek.

 Sheryl.

 Sheryl Mott.

 Sürpriz, sürpriz, sürpriz.

 Bulunması zor olan bir adam değilsin Werksey eski alışkanlıklarına devam ediyorsun.

 Nasıl gidiyor, Sheryl?

 Ne haber, evlat?

 - Bir şeyi görmeni istiyorum.

 - Ne gibi?

 Yeni bir çete dövmesi yaptırdın da onu mu görmemi istiyorsun?

 Bundan biraz daha önemli bir şeyi görmeni istiyorum.

 Bu, Danny T için bir hediye.

 10 dakikanız var.

 Bir hediye olduğunu söyledi.

 Bu herif oğlumu öldürdü amına koyayım.

 Lütfen, bana bu orospu evladının nerede yaşadığını bildiğini söyle.

 - Bil bakalım ne oluyor?

 Gitme zamanı geldi.

 - Kız biliyor.

 - Onu akşama bitirirsin.

 - Tamam.

 Benim için bu konuyla ilgilen.

 Bayan Klum?

 Şimdi ne yapacaksın Broker?

 Ne söylemek istiyorsun?

 Bu hafta sonu doğum günü partime gelmek ister misin?

 Ne, Teddy?

 Seninle konuşuyor tatlım, benimle değil.

 Haydi.

 Sanırım.

 Gelirim.

 Güzel, haydi gidelim.

 Pekâlâ, hadi bakalım.

 Teddy'nin gömleğinin kan olmasını telafi ediyorsun sanırım?

 - Evet, telafi ediyorum.

 - Sanırım karşılığını verdin.

 Sonra görüşürüz, Bayan Klum.

 İlginç bir şey duydum.

 Öyle mi?

 Neymiş söyle bakalım.

 Jimmy Klum'la oğlu fena pataklanmış diye duydum.

 Etkileyici.

 Nereden duydun bunu?

 Kasabada bilardo oynarken, yeterince bira içersen duymayacağın şey yoktur Broker.

 Bu arada bu eski haber oldu artık.

 İşi tatlıya bağladık.

 - Böyle mi düşünüyorsun?

 - Evet.

 Sana yeni haberlerim var.

 Buradaki insanlar işi tatlıya, o kadar kolay bağlamazlar.

 Hiç kolay olduğu görülmedi.

 Buralarda hâlâ eski kafalı öç alma isteği görülür.

 Birisi evime girmiş.

 Eski kafalılardan biri midir?

 Öyledir, buna ödeşme derler.

 Birisi sadece ödünü patlatmak istemiş, bir şey olmaz.

 - Jimmy Klum mudur?

 - İmkanı yok.

 Jimmy Klum karı kılıklının tekidir.

 Bak, buradaki herkesi tanırım ve Jimmy Klum kılıbığı eve falan giremez.

 - Ama kayınçosu farklı bir durumdur.

 - Kayınçosu kim?

 Bazı salakça sebeplerden ötürü ona "Gator" diyorlar.

 Rayville havzasının aşağısında yaşıyor.

 Girişinde tekne tamircisi yazar ama bir haltı tamir ettiği yoktur.

 Dedikodulara göre meth pişiriyormuş.

 Senin yerinde olsam, ona karşı çok dikkatli olurdum Broker.

 Adam tehlikeli biri, anladın mı?

 Şerif onu tanıyor mu?

 Onu tanıyor mu?

 Gator'la, şerif Keith birlikte ekip gibiler resmen.

 Gator, Keith'e birilerini ispiyonluyor.

 Ona bilgiler vererek işini kolaylaştırıyor.

 Karşılığında da Gator ne zaman pişirmeye koyulsa, şerif görmezlikten geliyor.

 Saçmalığın daniskası.

 Evet, tarih dersi için teşekkürler.

 Bak, ben bu haydutlarla beraber büyüdüm ve kiminle uğraştığını bilmelisin dedim.

 Belki ilgini çeker diye söyleyeyim, Gator da kahvaltısını benim gibi Lions kafede yapar.

 Çok tehlikeli görünmüyor olabilir ama sen söylediklerimi unutma.

 Adam tehlikeli biri.

 Çılgın şeyler yapabilir.

 Neredesin?

 Benimle Creek Road kerevit lokantasında buluşmak istediler.

 - Bu haltlara alerjim olduğunu biliyorsun değil mi?

 - Sen işine bak Sheryl tamam mı?

 Yanıma gönderdikleri adam, Cyrus Hanks.

 Bana maval okuma.

 Adamı tanıyan benim.

 Adam hayvanın teki Gator.

 - Soğuk kanlı katilin teki anasını satayım.

 - Sen endişelenme.

 Yapman gerekeni yap.

 Şuna bak hele.

 - Güzel yer Cyrus.

 - Evet, şişman insanların yanında kendimi rahat hisseden bir adamım.

 Yemeklere kumarbazlar gibi kapıldıklarından olan biten hiçbir şey umurlarında olmuyor.

 - İlaveten ben de bunlara bayılıyorum.

 Aç mısın?

 - Hayır, değilim.

 Az ballı, sütsüz kahve alabilir miyim tatlım?

 Şimdi, o muhbir sikiğini nasıl bulabiliriz bakalım?

 Nerede yaşadığını biliyor musun?

 - Onun ve çocuğunun yaşadığı yeri biliyorum.

 - Peki, onu ele vermek için sen   tam olarak ne istiyorsun?

 Polis için hiçbir şey istemiyorum.

 - O size hediyem.

 - Hediyen mi?

 Hediye demek.

 Ne zamandan beri meth sürtükleri hediye vermeye başladı?

 Son birkaç yılımı, doğru ekipmanları   doğru ortağı ve doğru bir mekânı bir araya getirmeye uğraşarak geçirdim.

 Tek istediğimiz dağıtım imkanı ve işin aslı size  Beni nasıl da aptal yerine koydun değil mi Sheryl?

 Çünkü bakıyorum da bu kıvrak vücudunun altında bir dahi yatıyor amına koyayım.

 - Polis nerede?

 - Anlaştık mı?

 - Polis nerede?

 - Anlaştık mı Cyrus?

 Gel şuraya.

 Kafanı önce masaya vurup, daha sonra da yere vurup patlatmadan önce 5 saniyen var.

 - Anladın mı?

 Beni sınamaya kalkma Sheryl!

 - Tamam.

 Nerede amına koyduğumun polisi?

 - Güle güle.

 - Güle güle.

 Selam.

 Ne yapıyorsun?

 - Temizlik.

 - Temizlik mi?

 - Evet.

 - İçerisi çok pislenmiş.

 - Farkına varmana sevindim.

 Buraya niye geldin ki?

 Kızın babası olan Broker konusunu hallettiğimi söylemeye gelmiştim.

 - Ondan uzak durmanı istiyorum.

 - Elinde benim için bir şeyin var mı?

 Cassie, sana bir şey izah ediyorum şurada.

 Broker'ın yanına dahi yaklaşma artık.

 - Anladım.

 - Tamamdır.

 - Elimde hiç yok yani kusura bakma yardımcı olamayacağım.

 - Elinde hiç yok demek?

 - Bence sen palavra sıkıyorsun.

 - Cassie neden kendini temizlemiyorsun?

 - Bana saçmalama lan!

 - Git bir duş al amına koyayım!

 Bir sandviç falan ye.

 O zaman burada ne işin var lan?

 Duşu gidip sen al lan Gator.

 Şu haline bak!

 Cassie, kendine gel!

 Bıktım bu saçmalıktan!

 Teddy uyuyor.

 Onu uyandırmak istemiyorsan şu sesini  Merak etme.

 Daha fazla ses çıkarmayacağım, gidiyorum.

 Dahası yok.

 Benden bu kadar.

 Sana dahası yok Cassie.

 Gator.

 İşler nasıl gidiyor birader?

 Ne?

 - Bak, birader bir iyiliğe ihtiyacım var.

 - İyiliğe mi?

 Bak, Jimmy daha az önce karının zırvalıklarınla uğraştım zaten.

 Artık karıma o haltı vermeyi bırakmanı istiyorum.

 Tamam mı?

 Yani ona bir baksana.

 Paramparça oluyor.

 Belki de daha iyi bir işe girip, karının kendisine gelmesini sağlayabilirsin.

 - Efendim?

 - Uyuyor muydun?

 - Bebekler gibi.

 Elinde ne var bakalım?

 Gator Bodine.

 İstediğin gibi soruşturdum.

 Birkaç kere tutuklanmış.

 Hiç suçlu bulunmamış.

 Detay istiyor musun?

 - Hayır, zahmet etme.

 - Ama burada bir detay var Broker.

 Sheryl Marie Mott, Shreveport'da eski motorcu grubu kızıymış.

 Angola'da uyuşturucu kaçakçılığından iki defa içeri alınmış.

 O zamanlar eski dostun Danny T'nin yanında takılırmış.

 Birdenbire, Danny T'nin sürtüğü Rayville'de takılmaya başlamış.

 Ciddi misin?

 Bana bir fotoğrafını gönderir misin?

 Evet, masama oturduğumda ilk işim Mott'un dosyasını sana e-mail ile yollamak olacak.

 Sağ ol, dostum.

 Peki şu elaman Cyrus, onu tanıyor musun?

 - Evet, tanıyorum.

 - Onunla düzüştün mü?

 İğrençsin.

 Vay be.

 Siktir!

 Bu ilginç olacak.

 Önceden adamakıllı tanışmamıştık.

 - Ne bu, tanışma konuşması mı?

 - Evet, aynen öyle.

 İsmini sormayacağım.

 Şahsen benim için en önemlisi bir adamın namıdır.

 - Bazıları için.

 - Evet.

 Belki sen de buralarda zavallı çocukların babalarını gözlerinin önlerinde döverek   nam salmışındır.

 Bazı insanlar sana karşı biraz sinirlenmiş.

 Kızı Jimmy'nin oğlanı dövmüş, şaka gibi değil mi?

 Nasıl bir baba çocuğuna böyle bir şey öğretir ki?

 - Bak, ben daha fazla sorun çıksın istemiyorum.

 - Tamam.

 Söylemek istediğin başka bir derdin var mı?

 Çünkü burnuma yanık odun kokusu geliyor.

 Eğer benimle bir sorunun varsa, o beni ilgilendirir.

 - Çocuğumu işe karıştırma.

 - İşe karıştırmak mı?

 Biraz kafam karıştı.

 Kafa karışıklığını düzeltelim o zaman.

 Evi biliyor musun?

 Bizim yaşadığımız evi.

 Acınası korkağın teki evime dalmış.

 Küçük kızımın oyuncağını, kedisini çalıp, arabanın lastiğini patlatmış.

 Anlayacağın orası benim evim amına koyayım.

 Eğer biri daha teşebbüs edecek olursa karşısında beni bulacak.

 Tamam.

 Bence sen aradığın cevapları yanlış yerde arıyorsun.

 Seni uyardım Bodine.

 Kızına rahat olması gerektiğini söylemelisin.

 Böyle bir kabadayı babası varken endişelenmesi gereken hiçbir şey yok.

 Tanıştığımıza memnun oldum.

 Kahvaltını bitir sen.

 - Ne yapıyorsun lan, Gator?

 - Pezevenk işi kişisel hale getiriyor.

 Öyle de olacak zaten.

 Mevzu bu akşam gerçekleşecek.

 ŞÜPHELİ - SHERYL MOTT Luther?

 Selam.

 Selam oğlum.

 Kediyi yere bırakıp, yavaşça yukarı doğru kalk.

 Luther?

 Luther?

 - Yakaladım seni.

 - Selam Broker.

 Benim Broker'ım buradaymış.

 Nasılsın adamım?

 Beni duyabiliyor musun?

 Orada mısın?

 Beni duyuyor musun?

 Beni şimdi duyabiliyor musun?

 Eminim duyuyorsundur.

 Bu gördüğün inşaat demiri, pompalı tüfekten daha marifetlidir.

 Eğer kafanı çok sert, çok hızlı sallayacak olursan o kafanı koparıverir.

 - Bu çok hassas bir operasyon.

 - İyi iş çıkarıyorsun Lew.

 Aptalca bir iş yapsak Gator çok kızardı.

 Size çok fazla kızıyor olmalı.

 Bu komikti.

 Komik adamsın Broker.

 Harbiden komiksin lan.

 - Çok bilmiş orospu çocuğuna bak sen.

 - Amına koyduğumun ukalası.

 Hoşuna gitti mi bakalım?

 Herkes senin polis olduğunu anladı Broker.

 Polis gibi yürüyor, polis gibi kavga ediyor, hatta polis gibi kokuyorsun amına koyayım.

 Hadi.

 Adamım, Gator birazdan burada olur.

 Bence bu kadarı  Sikimde değil lan!

 Burada benim sözüm geçer!

 Beni duyuyor musun?

 Beni duyuyor musun?

 Veledine kim göz kulak oluyor?

 Veledine kim göz kulak oluyor?

 Kız arkadaşın mı?

 Bakıcısı mı var?

 Belki de zavallı yavrucak evde yapayalnız bir şekilde   babasının eve gelip ona uyku masalı okumasını bekliyordur.

 Ne oluyoruz lan!

 Sen öldün!

 Orospu çocuğu!

 Eve gittiğimde, kızıma uyku masalı okuyacağım.

 Sonu böyle bitiyor.

 Sadece neden gittiğimizi söyle?

 Neden?

 Sana bir özür borçlu olduğumu biliyorum ama şimdi vaktimiz yok.

 - Okul ne olacak peki?

 - Sabah dosyalarını isteriz.

 Sorun olmaz.

 Dosyaları istemek mi?

 Hayır, neden gidiyoruz?

 - Ne oldu?

 - Sorun yok.

 Yeni bir iş için tekrar şehre gelmemi istiyorlar.

 - Bir davayı incelememiz gerekiyor.

 - Hayır!

 Annemin burada yaşamamızı istediğini söylemiştin.

 - Sen söylemiştin baba.

 Unuttun mu?

 - Evet, söylemiştim.

 İşler değişti tatlım.

 İşler değişti.

 Üzgünüm Maddy.

 Özür dilerim.

 Yalancının tekisin.

 - Gator.

 - Sen de Cyrus olmalısın.

 - Sheryl senden bahsetmişti.

 - Öyle mi?

 Ne tatlı biz kızmış.

 Şerefine soktuğum nerede yaşıyor?

 12.

 karayolunun 5 km güneyindeki ormanlık alanda yaşıyor.

 Sana bir harita çizebilirim.

 Hatta evin içini bile çizebilirim.

 Hayır, haritaya ihtiyacım yok.

 Bana yolu siz göstereceksiniz Gator.

 Şuna baksanıza.

 Bu da ne lan böyle?

 Burada bir sürü insan var.

 Parti mi var amına koyayım?

 Bilmiyorum anasını satayım.

 Şerefsiz herif hepsini yanına alıp gelmiş.

 Yolu göstermeye hazır mısın, Gator?

 Hayır, ben gelmiyorum.

 Ne dedin sen?

 Bak, çıkan bir olayda arayacakları ilk adam benim.

 Anlayacağın oraya gelemem.

 Halka açık bir yerde olacağım.

 Sanırım hainin ağzına kurşunu sıkışımı görmeye gelemeyeceksin.

 Sanırım, öyle.

 Çocuk ne olacak peki?

 İşi tek seferde bitireceğiz değil mi Gator?

 Aynen öyle.

 Yarım kalan bir şey olmayacak.

 - Kız benimle birlikte gelecek.

 - Hayır, anlaşmamız böyle değildi.

 Hayır, bize yolu gösterecek.

 Onu geri getireceğim.

 Geri gelecek.

 - Onları sadece bir hafta kadar tutabilirim.

 - Sağ ol Teedo.

 Çok makbule geçti.

 Bana söylemen gereken bir şey var mı?

 Var ama şimdi hiç sırası değil.

 Pekâlâ, o zaman ben atları römorka yükleyeyim.

 - Selam Şerif.

 - Selam Gator.

 - Nasıl gidiyor?

 - İyi.

 - Bir şeylerle meşgulsündür umarım.

 - Evet.

 - Güzel.

 Büyük bir satış yaptım da onu kutlayayım dedim.

 - Tebrik ederim.

 - Teşekkürler.

 Bilardo masası beni bekler.

 - Sonra görüşürüz.

 - Tamamdır.

 - Viski için teşekkürler.

 - Ne demek.

 - Beladan uzak dur.

 - Tabii efendim.

 20 dakika.

 Buradan kaybolmayı aklından bile geçirme, anladın mı?

 - Evet.

 - Erkek arkadaşını ara sen.

 Orospu çocuğu!

 Amına koyduğumun!

 Nerede lan bu herif?

 Sikeyim.

 Maddy!

 Hadi, hadi, hadi.

 Maddy!

 Baba, o ses de neydi?

 Baba, o ses neydi?

 Devam edin.

 Burada kalmanı istiyorum tamam mı, Maddy?

 911'i ara.

 Onlara kim olduğunu ve nerede bulunduğunu söyle.

 Evin içine girmeye çalışan silahlı bir adam olduğunu söyle tamam mı?

 Haydi ara.

 911.

 Acil durumunuz nedir?

 Yürü.

 Hayır!

 Kız kaçıyor!

 Maddy!

 - Gator, burada işler ters gitmeye başladı.

 - Ne demek, "İşler ters gitmeye başladı"?

 Koyduğumun yerinde bir sürü silah sesi var.

 Sheryl, sakin ol.

 Bana ne olduğunu söyle.

 Sikerler bu sesi.

 Ben yokum bu işte.

 Olduğun yerde kal ve bana ne olduğunu söyle!

 Maddy, kaç!

 Kaç!

 İmdat!

 İmdat!

 Yardım edin!

 - Yardım edin!

 Lütfen yardım edin!

 Lütfen!

 - İyi misin sen?

 Lütfen yardım edin!

 Bir adam var ve babamla kavga ediyor, geri dönüp  Tamam, tamam beni dinle.

 Bak, sen bu adamların umurunda bile değilsin tamam mı?

 Seni öldürecekler.

 Anladın mı?

 Benimle gelmelisin.

 Benimle gelmek zorundasın!

 Haydi.

 Koyduğumun kancığı!

 - Tamam, değil!

 Baba!

 - Hayır!

 Dinle!

 Sikeyim!

 Bırak beni!

 - Bırak da gideyim!

 - Maddy!

 - Hayır, bırak beni!

 Baba!

 - Maddy!

 Maddy!

 Hadi.

 Hassiktir.

 Maddy!

 Yardım edin lütfen!

 Baba!

 Baba, yardım et!

 Broker?

 - Burada neler oluyor böyle?

 - Evi taradılar.

 Kızımı kaçırdılar.

 Bir tekneyle Mavi Koyu'na doğru gidiyorlar.

 - Ne demek evi taradılar?

 - 5-6 silahlı adam pusu kurmuş.

 Bizi öldürmeye çalıştılar.

 Kızın şu an nehirde mi?

 Kimin kaçırdığını biliyor musun?

 Broker?

 Broker!

 Bir ambulans çağırın!

 - Merkez, bir yaralımız  - İyi olacaksın Teedo.

 - Amına koyduğumun haydutları.

 - Şerif, Broker'ın kızı şu anda telsizde.

 - Broker, kızın telsizde.

 - Yaranın üzerine baskı uygula.

 - Maddy konuşabilirsin.

 - Maddy bana iyi olduğunu söyle.

 Baba?

 Baba, baba.

 Lütfen beni buradan kurtar babacığım.

 Lütfen?

 Endişelenme tatlım.

 Güven bana, seni kurtaracağım.

 - Önce bana seni kimin kaçırdığını söyle?

 - Bilmiyorum.

 Siyah saçlı kadının biri.

 Tamam, bebeğim.

 Şimdi şöyle yapacağız.

 - Seni oradan çıkardıklarında telefonu saklamalısın.

 - Tamam.

 - Bir şeyler ara.

 Etrafta seni bulmamız için bir ipucu göstergesi ara.

 - Tamam.

 Tamam.

 Baba.

 Baba  Maddy.

 Maddy?

 Amına koyayım!

 Merkez, her 30 saniyede bir tekrar kontrol etmenizi istiyorum.

 Onu boş ver şerif.

 Telefonun izini sürdürüp, bir helikopter çağırt.

 Çabucak hallederiz.

 Daha iyi bir fikrim var, telefonun sinyalini takip edin.

 Eyalet polislerine bildirin, bir helikoptere ve 15 km içindeki her bir yolu kapatsınlar.

 - Onu 40 km yap sen.

 - 40 km içerisini kontrol altına alın.

 Onlara tek bir kadının kullandığı 6 metrelik bir Boston Whaler'ı aradığımızı söyle.

 6 metrelik bir Boston Whaler'ı kullanan bir kadını arıyoruz.

 Şimdi, senin şu evine saldıran adamlar nerde bakalım?

 - Oradalar.

 - Nereden biliyorsun?

 Güven bana.

 Biliyorum.

 Sheryl telefona cevap versene amına koyayım!

 Benimle dükkânda buluş!

 Neler oluyor amına koyayım?

 Telefonu ver bana.

 Sessiz olun!

 - Baba?

 - Maddy.

 Baba duruyoruz.

 Çok korkuyorum.

 Lütfen acele et.

 İki tane büyük vantilatör görüyorum.

 Ve bir ambarda durduk.

 Broker!

 Broker derhal bize nereye gittiğini söyle!

 Tamam.

 Haydi.

 Sorun yok.

 Sorun yok.

 Sadece bana elini uzat.

 Defol git!

 Sikeyim!

 Tanrım!

 Hay anasını sikeyim!

 Aç hadi, bebeğim.

 Haydi.

 Haydi Maddy.

 Sheryl seni arayıp durdum.

 Ne oluyor lan?

 - Ne oldu amına koyayım?

 - Her şeyin anası sikildi.

 Bu da ne demek lan?

 Cyrus nerede?

 Herkes nerede?

 - Bilmiyorum.

 - Onları orada mı bıraktın?

 - Çocuğu kaçırdım.

 - Ne?

 - Çocuğu kaçırdım.

 Çocuk burada.

 Kızı buraya mı getirdin?

 Çocuğu buraya mı getirdin?

 Senin kafadan sorunun mu var Sheryl?

 Yapma!

 Yapma, Gator!

 - Neyi yapmayayım kaltak?

 - Ne yapıyorsun Gator?

 - Bitti artık.

 Hadi ama bitti.

 - Buraya veledi mi getirdin?

 - Sıçtın batırdın!

 - Bu senin yapacağın iş değil.

 - Buraya tanığı mı getirdin amına koyayım?

 - Bir çocuğu öldüremezsin Gator.

 Sahip olduğumuz tek şansı sikip attın!

 - Cyrus'u bu işe karıştın!

 - Bağırma!

 - Çocuğu buraya ne diye getirdin?

 - Neden getirdin amına koyayım?

 - Gator.

 Gator.

 Çek lan şu ellerini üstümden!

 Buraya bir tanığı getirdin demek amına koyayım?

 Kahretsin.

 Çeneni kapayıp kızı sessiz tut amına koyayım!

 Bunu becerebilir misin?

 - Burada ne işiniz var?

 - Silah seslerini duydun mu?

 - Hayır, ne silah sesi?

 - Griffin'lerin eski evindeki?

 - Hayır, duymadım.

 - Duymadın demek?

 - Evet.

 İnsanların öldüğünü ve bir çocuğun kayıp olduğunu söylüyorlar.

 Vay anasını.

 Buralarda silah sesi falan yok.

 Belki de eve gitseniz iyi olur.

 Jimmy onu eve götürecek misin?

 Haydi, haydi.

 - Bana bununla bir ilgin olmadığını söyle.

 - Bununla hiçbir ilgim yok.

 Belki şu an kafan biraz güzel olduğundan düzgün düşünemiyorsundur.

 - Eve gitme zamanın geldi tamam mı?

 Jimmy!

 - Cassie, hadi gidelim.

 Biz de burada yaşıyoruz.

 Ne demek istediğimi anlıyor musun?

 - Seni buradan çıkaracağım.

 - Bırak beni.

 - Hayır, bırakmayacağım  - Bırak beni!

 - Sana yardım etmeye çalışıyorum.

 Kes şunu.

 - Babam birazdan  Başka bir seçeneğimiz yok.

 Başka bir seçeneğimiz yok.

 - Lütfen, babamın başı dertte!

 - Hayır, hayır, hayır.

 - Bırak beni!

 Bırak gideyim!

 - Cass!

 Bu bizi ilgilendirmez.

 Hayır, bırak beni babamı bulacağım!

 Bırak da gideyim!

 Burada ne haltlar dönüyor böyle?

 Bu işe karışmak istemezsin Cassie.

 Cassie.

 - Tamam, Gator.

 Sakin ol tamam mı?

 - Sen delisin.

 - Delinin teki olduğunu biliyorsun değil mi?

 - Hayır, kız burada kalıyor!

 - Kalmayacak!

 Cassie, bu işi sen başlattın amına koyayım!

 - Ben bunların hiçbirini istemedim!

 - Doğru söylüyor.

 - Bu işe karışma!

 Kız benimle kalacak!

 - Bırak kız!

 - Seninle kalmayacak!

 - Cassie, sana karışma diyorum amına koyayım!

 - Bırak kızı!

 - Cassie seni uyarıyorum!

 Cassie?

 Cassie!

 Hayır!

 Arabayı durdur lütfen.

 Baba!

 Baba!

 Baba!

 - Eğil!

 Eğil!

 - Lütfen, dur!

 Eğil sene lan!

 Bunu keyfimden mi yapıyorum sanki?

 Az önce kardeşimi vurdum anasını satayım!

 Baba!

 Durdur artık şu arabayı!

 Merkez, liman operatörüne köprüyü açmasını söyleyin.

 Tekrar ediyorum.

 Köprüyü açın.

 - Hayır!

 - Sikerler!

 Kahretsin.

 Köprüyü kapatın!

 Köprüyü kapatın!

 Baba!

 Baba, iyi misin?

 Hayır, yapma lütfen  Kimse ateş etmesin.

 Köprüde çocuk var.

 Yapma lütfen!

 Ona zarar verme!

 Babacığım!

 Yapma!

 Baba, iyi misin?

 Baba!

 Hemen arabaya dön!

 Bunu görmeni istemiyorum!

 Dön şu koyduğumun arabasına!

 - Bunu yapmak zorunda değilsin!

 Yapma!

 - Bana tüfeği verin.

 - Lütfen yapma!

 - Arabaya binsene lan!

 - Bırak onu lütfen?

 - Arabaya bin!

 - Lütfen, korkuyorum baba.

 Beynini patlatmadan önce geç şu arabaya amına koyayım!

 Kahretsin.

 Yanık odun kokusu alıyor musun, Bodine?

 Şimdi o odun alev alev yanıyor mu, Bodine?

 Şimdi, cevaplarımı doğru yerde arıyor muyum?

 Sana namımı göstereceğim!

 Kızım hayatını kurtardı.

 Hadi eve gidelim Maddy.

 Dışarıda görüşürüz Danny.

Seni bekliyor olacağım.

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar