Print Friendly and PDF

Translate

Alacakaranlık Efsanesi...Yeni Ay (2009) The Twilight Saga... New Moon

|

 


130 dk

Yönetmen:

Chris Weitz

Senaryo:

Melissa Rosenberg, Stephenie Meyer

Ülke:

ABD

Tür:

Macera, Dram, Fantastik

Vizyon Tarihi:

20 Kasım 2009 (Türkiye)

Dil:

İngilizce, İtalyanca

Müzik:

Alexandre Desplat

Oyuncular

    Kristen Stewart

    Christina Jastrzembska

    Robert Pattinson

    Billy Burke

    Anna KKendrick

Özet

Bella'nın yaşadığı vampir saldırısından sonra, doğum gününü kutlamaya Edward ve ailesinin evine gider.

 

Fakat hediye paketi kağıdı Bella'nın parmağını kesince damlayan kan yeni vejeteryan olmuş Jasper'ın kendini engelleyememesine sebep olur. Bunun sonucunda Cullen ailesi Bella ve Edward'ın iyiliği için Forks'tan ayrılırlar.

 

Kalbi kırılan Bella hayatı umursamamaya başlar ve bu esnada Jacob Black'le yakınlaşır.

Altyazı

 

Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulur.

  Ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan   ateşle barut gibi.

  Büyükanne?

  Edward, yapma!

  Seni görecek.

  Pekala.

  Büyükanne, tanıştırayım.

  İyi ki doğdun, Bella.

  İyi ki doğdun.

  Anlaşmıştık, hediye olmayacaktı.

  Zaten benimki paketli değil.

  Bu sayılmaz.

  Harika bir şey.

  Teşekkürler, baba.

  Bu da senin için, annenden.

  İşbirliği yaptık.

  Aslında fikir ona ait.

  Düşündük de, son sınıf fotoğraflarını koyarsın.

  Son sınıf.

  - Nasıl bu kadar çabuk büyüdün?

  - Büyümedim.

  O kadar da yaşlı değilim.

  Bana öyle gelmedi.

  Oradaki beyaz saç mı?

  Hayır.

  İmkanı yok.

  İyi ki doğdun.

  Çok komik.

  Bir kişinin daha kayboluşuyla birlikte ölü sayısının üçe ulaştığı tahmin ediliyor.

  Korucular, katil hayvanı arıyor.

  Bella geldi.

  Bella.

  - Merhaba.

  - Merhaba.

  Bugün büyük gün, Bella.

  Romeo ve Juliet Makalesi günü.

  - Evet.

  - Söylesene, neden adın Bella?

  Hadi bir fotoğrafınızı çekeyim.

  Annem hatıralarla dolu   bir koleksiyon defteri yapmamı istiyor.

  Tabi, harika olur.

  Fotoğraf çektirmeyi sevmiyorum.

  Hayır, hayır, hadi gel buraya.

  Burnum büyük çıkarsa photoshoplarsın.

  Fotoğrafta ben varken kimse size bakmaz.

  Güzel oldu.

  Ne güzel, Cullen geldi.

  Sonra görüşürüz.

  - İyi ki doğdun.

  - Hiç hatırlatma.

  Doğum günün gerçekten kutlanacak bir gün.

  - Ama yaşlanmam değil.

  - Yaşlanman mı?

  Sanırım 1 8 yaş, oldukça gençsin demek.

  Senden bir yaş büyüğüm.

  Hayır, değilsin.

  Ben 1 09 yaşındayım.

  Vay canına.

  Belki de bu kadar yaşlı biriyle çıkmamalıyım.

  İğrenç.

  Aslında seninle hiç çıkmamalıydım.

  - Derse gitmeliyiz.

  - Tamam.

  Bekle biraz.

  Biri seni bekliyor.

  - Bella!

  - Jacob!

  Sizi yalnız bırakayım.

  Merhaba pazılar!

  Anabolik steroid kullanmak senin için çok sakıncalı.

  Sadece forma giriyorum, Bella.

  Daha sık görüşseydik, bu kadar etkilenmezdin.

  Okul değiştirmelisin.

  O zaman sizinkilerle takılabilirsin.

  Böyle iyiyim.

  Res Okulu'nun ayrıcalığını tercih ederim.

  Oraya hurda sokmama izin veriyorlar.

  Anlıyorum.

  Neden topluyorsun?

  Rabbit için bir parça alıyordum.

  Tamamlandığında, gelip bir tur atmalısın.

  Hızlı mı?

  Yeteri kadar.

  - Tamam.

  - Pekala.

  İyi ki doğdun!

  Baban babama söylemiş.

  Evet, söylemiştir.

  Geçen gün bunu gördüm ve aklıma sen geldin.

  Kötü rüyaları yakalar.

  Bu, mükemmel.

  Teşekkür ederim.

  Rica ederim.

  - Sonra görüşürüz.

  - Evet, sonra görüşürüz.

  Tamam.

  Neden Jacob sana hediye verebiliyor da ben veremiyorum?

  Sana verebileceğim bir şeyim yok.

  Bella, zaten nefes alarak bana her şeyi veriyorsun.

  Anladım.

  Teşekkür ederim.

  - Tüm istediğim bu.

  - Bella!

  İyi ki doğdun!

  Alice, hani hediye yoktu!

  Ama bunu açtığını önceden gördüm   ve hediyeye bayıldın!

  Bu gece giyeceksin.

  Bizim evde.

  Hadi, lütfen.

  Eğlenceli olacak.

  - Tamam, pekala.

  - Evet, harika!

  Tamam, 7'de görüşürüz!

  Jasper, ruhu kontrol etmek hiç adil değil.

  Üzgünüm, Bella.

  İyi ki  Boş ver.

  Vampirlere güvenemezsin.

  Güven bana.

  Aşkım!

  Eşim!

  Ölüm, güzel nefesini emdi.

  Güzelliğinin üzerine bir güç yoktu.

  Senin sanatın ele geçirilmedi.

  Fakat, güzelliğin bayrağı, dudaklarındaki ve yanaklarındaki kızıldır.

  Ve ölümün solgun bayrağı da burada tekamül etmiyor.

  Kutlanmaktan nefret ederim.

  Daha kötü trajediler vardır.

  Romeo'ya bak.

  Aptallığıyla gerçek aşkı öldürüyor.

  Evet.

  Yine de bir şeye imreniyorum.

  Juliet gerçekten mükemmel.

  Böylesine bir güzelliği sevmen çok doğal.

  İmrendiğim kendisi değil, intiharı.

  Bazıları için   neredeyse imkansız.

  Ama insanlar için, az bir zehir bile   kalbe hançer gibi saplanır.

  Birçok seçenek var.

  Neden böyle diyorsun?

  Bir keresinde düşünmüştüm.

  Sana zamanında ulaşabileceğimi sanmıyordum.

  İşte o zaman planımı yapmıştım.

  Peki planın neydi?

  İtalya'ya gidip Volturi'yi kışkırtacaktım.

  - Ne?

  - Bence, Volturi  Şimdi, dikkatinizi işlediğimiz konuya verdiğinizi kanıtlamak için   son satırları kim tekrar etmek ister.

  Bay Cullen?

  Tabii, Bay Berty.

  Burada, ebedi kalıntımı tertip edip   dünyadan bıkmış talihsiz yıldız boyunduruğunu sallayacağım.

  Gözlerim, son kez bak!

  Kollarım, son kez kucakla!

  Dudaklarım, nefes kapısı dudaklarım   erdemli bir öpücükle mühürlen!

  Çekici bir ölüm için sonsuz pazarlık!

  Ekrana dönün, çocuklar.

  Böylece, bir öpücükle, ölürüm.

  Volturi çok yaşlı ve çok güçlü bir ailedir.

  Bizim dünyamızdaki krallığa en yakın şey diyebilirim.

  - Bu, Carlisle mı?

  - Evet.

  Bir süre onlarla yaşadı.

  Onları çok zarif diye tasvir eder.

  İnsan yaşantısına saygıları yoktur   ama en azından sanata ve bilime saygı duyarlar.

  Ve kanuna.

  Tüm kanunların üstündedirler.

  Vampirlerin kanunu mu var?

  Pek sayılmaz.

  Sadece bir tane var ve zorunludur.

  Nedir o?

  Varlığımızı sır olarak tutmak.

  Kendimizi göstermeyiz   ve dikkat çekici bir şekilde öldürmeyiz.

  Tabi ölmek istemezsen.

  Bunlardan bahsetmeyelim.

  Birinin seni inciteceğini düşünemiyorum.

  Bella, beni incitebilecek tek kişi sensin.

  Korkacak başka bir şeyim yok.

  Bu doğru değil.

  Victoria bir gün benim için gelecek.

  Ama Alice onun kararını görecek ve biz de hazır olacağız.

  Beni dönüştürürsen   seni koruyabilirim.

  Bella.

  Sen zaten beni koruyorsun.

  Eğer hala hayatta isem   bunun bir tek nedeni var   o da sensin.

  Ama seni korumak, benim görevim.

  Yani kız kardeşim hariç herkesten korumak.

  Zamanı geldi!

  Zamanı geldi!

  Zamanı geldi!

  Zamanı geldi!

  Bunlar için özür dilerim.

  - Alice'i dizginlemeye çalıştık.

  - Sanki mümkünmüş gibi.

  - İyi ki doğdun, Bella.

  - Teşekkürler.

  Bunu çantanda buldum.

  Sakıncası var mı?

  Olgun kadınlar ha?

  Seksiymiş!

  - Ne oldu?

  - Önce sen, Rosalie.

  Bir kolye.

  Alice seçti.

  Teşekkürler.

  Aşkınızı gösterin!

  Bu, Emmett'ten.

  Kamyonetine çoktan taktık.

  Sonunda senin de güzel bir ses sistemin var.

  Sakın, kamyonetimi kötüleme.

  Esme ve Carlisle'inkini aç.

  Gününü aydınlatacak bir şey.

  Son günlerde biraz solgun görünüyorsun.

  Parmağımı kesti.

  Jas, Jas  Sadece küçük bir damla   kan.

  Jasper'i götür buradan.

  Üzgünüm, yapamam  Koluna dikiş atmalıyım.

  Jasper'ı kontrol edin.

  Eminim kendine çok kızmıştır   ve şu an senden başkasını dinlemez.

  Edward.

  - Bu partiyi hiç istememiştim.

  - Senin hatan değil.

  Jasper bizim kadar insan kanından uzak kalmadı.

  Nasıl etkilenmiyorsun?

  Yıllarca pratik yaptım.

  Daha basit bir yaşam sürmeyi hiç düşündün mü?

  Hayır.

  Kim olmak istediğimi biliyordum.

  İnsanlara yardım etmek   bana mutluluk veriyor.

  Her ne kadar lanetli olsam da.

  Lanetli mi?

  Yani, cehennem gibi mi?

  Carlisle, lanetli olamazsın.

  Olamazsın.

  Bu, imkansız.

  Teşekkür ederim, Bella.

  Bize karşı her zaman sıcakkanlı oldun.

  Beni bu yüzden mi dönüştürmeyi düşünmüyor.

  Durumu tersten düşün.

  Edward kadar inansaydın   onun ruhunu alır mıydın?

  Beni her şeyden   koruyamazsın.

  Bir noktada, bir şey bizi ayıracak.

  Bu, kaza ya da hastalık olabilir   ya da yaşlılık.

  Sonuçta ben bir insanım.

  Tek çözüm yolu beni dönüştürmen.

  Bu bir çözüm değil.

  Bir trajedi.

  Büyükanne gibi göründüğümde beni sevmeyeceksin.

  Bella, sana karşı hissettiklerimi anlamıyor musun?

  Carlisle, ruhun hakkında   ne düşündüğünü söyledi.

  Buna inanmıyorum.

  Ruhum için endişelenme.

  İçeri girsen iyi olur.

  Hâlâ doğum günüm.

  Bir şey isteyebilir miyim?

  Öp beni.

  Seni seviyorum.

  Seni seviyorum.

  Merhaba.

  Biraz yürüyelim mi?

  Forks'tan ayrılmak zorundayız.

  Neden?

  Carlisle, olması gerekenden 1 0 yaş genç gösteriyor.

  İnsanlar fark etmeye başladı.

  Tamam ama Charlie'ye söyleyecek bir şey bulmam lazım.

  ''Biz'' derken 

Ben ve ailemi kastetmiştim.

  Edward, Jasper'la olanlar önemsiz bir şeydi.

  Haklısın.

  Önemsiz bir şeydi.

  Önemsizdi ama beklediğim bir şeydi.

  İleride olabileceklerin yanında çok önemsiz.

  Benim dünyamda sana yer yok, Bella.

  Ben sana aidim.

  Hayır, değilsin.

  Ben de geliyorum.

  Bella.

  Benimle gelmeni istemiyorum.

  Beni istemiyor musun?

  Hayır.

  Bu her şeyi değiştirir.

  Tamam.

  Senden bir tek şey istiyorum.

  Bana bunun için söz verir misin?

  Sakın aptalca bir şey yapma.

  Charlie'nin hatırına.

  Buna karşılık olarak ben de bir söz vereceğim.

  Bu, beni son görüşün olacak.

  Geri gelmeyeceğim.

  Hayatına bundan sonra bensiz devam edeceksin.

  Sanki hiç var olmamışım gibi olacak.

  Konu benim ruhumsa eğer, al onu!

  Sen olmadan onu istemiyorum.

  Konu, ruhun değil.

  Benim için uygun değilsin.

  Yeterince uygun değilim.

  Olayların bu kadar uzamasını hiç istemezdim.

  Lütfen  Gitme.

  Hoşça kal.

  Edward.

  Edward.

  Edward.

  Edward!

  Edward.

  Cullen'ları bir kez daha arayacağım.

  - Cullen'lar kasabada değil.

  - İyi kurtulmuşlar.

  Nereye gittiler?

  Onu bulacağız, Charlie.

  - Teşekkür ederim, Harry.

  - Charlie!

  Bakın.

  O, iyi.

  Tamam, tuttum.

  Teşekkür ederim, Sam.

  EKİM KASIM

Alice, ortadan kayboldun.

  Her şey gibi.

  Başka kiminle konuşabilirim?

  Kayboldum.

  ARALIK

Sen gittiğinde   ve o gittiğinde   her şeyi yanınızda götürdünüz.

  Baktığım her yerde onun yokluğunu görüyorum.

  Sanki göğsümden koca bir delik açılıyor.

  Bella.

  Ama yine de mutluyum.

  Çektiğim acı, onun ve hepinizin gerçek olduğunu   bana hatırlatan tek şey.

 E-posta Gönderim Bilgisi - Başarısız Pekala.

  Buraya kadar.

  Ne?

  Annenin yanına, Jacksonville'e gidiyorsun.

  Forks'tan ayrılmam.

  Bells, o geri gelmeyecek.

  Biliyorum.

  Bu normal değil.

  Bu davranışların.

  Açıkçası beni ve anneni çok korkutuyorsun.

  Bebeğim, gitmeni istemiyorum.

  Gerçekten, ama lütfen Jacksonville'e git ve yeni arkadaşlar edin.

  Eski arkadaşlarımı seviyorum.

  - Ama onlarla hiç görüşmüyorsun.

  - Görüşeceğim.

  Yarın Jessica ile birlikte alışverişe gideceğiz.

  Alışverişten nefret edersin.

  Benim, kızlar gecesine ihtiyacım var.

  Pekala.

  Kızlar gecesi.

  Alışveriş.

  Hoşuma gitti.

  Git, güzel bir şeyler al.

  Merhaba, Jessica.

  Benim, Bella.

  Evet, Bella Swan.

  Neden insan yiyen zombileri izlemek istiyorsun?

  Birilerini öpen seksi erkekler de yok.

  Yani iğrenç.

  Neden bu kadar çok zombi filmi yapıyorlar ki?

  Cüzzam hastalığıyla bir paralel çizmek mi gerekiyor?

  Kuzenimde cüzzam hastalığı vardı, yani hiç komik değil.

  Tüketicilik için bir mecaz falan mı bu?

  Herkes kendi zekasıyla   övünmeyi ne kadar seviyor.

  Bazı kızlar alışverişi sever ama anlaşılan bütün kızlar değil.

  Gerçi aradığında şaşırdım.

  Çünkü senin depresyonda olduğunu sanıyordum.

  Senin için çok endişelendim.

  Ama bunu atlatman gerekiyor.

  - Ben de aynı şeyleri yaşıyorum.

  - Kızlar, sizi götürelim mi?

  Biliyorsun, Mike ''sadece arkadaşız'' demek istiyor.

  Zor bir durum, gerçekten çok zor.

  - Bakın ne bulduk?

  - Şuna da bakın.

  Nereye gidiyorsun güzelim?

  Yürümeye devam et.

  Burası tehlikeli.

  - Hadi gidelim.

  - Biraz baksana.

  Sanırım, şu çocukları tanıyorum.

  İçkimiz var.

  Motosikletimiz var.

  Harika görünüyorlar.

  Gidebilir miyiz?

  Bir şeye bakmalıyım.

  Merhaba güzelim.

  Pekala, bir müşterimiz var.

  Geri dön.

  - Kapa çeneni.

  - Sen kapa çeneni.

  Üzgünüm, biriyle karıştırdım.

  Sorun değil.

  İstediğin kişi olabilirim.

  Pekala, ne diyorsun?

  Aptalca bir şey yapmayacağına söz vermiştin.

  Var olmamışsın gibi olacağına söz vermiştin.

  - Yalan söyledin.

  - Bir şey mi dedin?

  Neyse, önemli değil.

  Dur!

  Dur, dur dedim!

  Senin neyin var böyle?

  Sadece, merak ettim de.

  Bir şey gördüğümü sandım.

  Sen delirmişsin ya da intihara meyillisin.

  Yani o çocuk bir psikopat olabilirdi.

  Kendimi, saçma TV şovları gibi FBl görüşme odasında düşündüm.

  Ne kadar güzeldi!

  Harika.

  Şimdi de, adrenalin hastası mı oldun?

  Çok iyi.

  Bungie-jumping yapabilirsin   rastgele birinin motoruna binmene gerek yok.

  Deli!

  Alice, onu gördüm.

  Belki de delirdim.

  Ama sanırım, o iyi.

  Tehlike isteği onu bana gösterecekse   o zaman tehlike peşinde olacağım.

  Bella!

  Nerelerdesin sen?

  Hoş geldin.

  Sana bir şey getirdim.

  - Pekala.

  - Biraz çılgınca.

  Hurda metal.

  Hiç gerek yoktu.

  Hurda deposundan aldım.

  Tamir ettirmek pahalıya patlar diye düşündüm.

  Ama sonra düşündüm ki yardım edecek   tamirci bir arkadaşım var ve  Tamirci arkadaş ben mi oluyorum?

  - Motorlarla ne zamandır ilgileniyorsun?

  - Şu andan itibaren.

  Aptalca ve saçma olduğunu düşünürsen bunu anlarım.

  Evet, tamamen aptalca ve saçma bir şey.

  Ne zaman başlayalım?

  Hemen.

  - Lütfen.

  - Pekala.

  Dikkat et, o şey gerçekten ağır, bu yüzden  Jacob, sen çok güçlüsün!

 Bunu nasıl olabilir, daha 1 6 yaşındasın.

 Yaşlar sadece rakamdır.

  Sen 40 mı olmuştun?

  Bazen öyle hissediyorum.

  Şarkı güzeldi.

  Sevmedin mi?

  Artık, pek müzik sevmiyorum gibi bir şey.

  Pekala.

  Artık müzik yok.

  Bunu her gün yapacaksak   ki umarım yaparız   beraberken ders çalışsak iyi olabilir.

  Billy'nin, seni kötü etkilediğimi düşünmesini istemem.

  Beni mi kötü etkileyeceksin?

  Lütfen.

  Sen 

Senden daha yaşlıyım.

  Bu da, beni etkileyen, seni de etkilenen yapar.

  Hayır, hayır.

  Beden ölçüm ve bilgi düzeyim, beni senden yaşlı kılar.

  Bu da, nazik solgunluğun ve bilgi eksikliğin yüzünden.

  Seni, ölüm makinesi yapmak için ikna ettim.

  Sence bu seni genç ve toy kılmıyor mu?

  Pekala.

  Nerede duruyoruz?

 - Ben 35'im, sen de 32 civarında olmalısın.

  - Hadi ama.

  - Jake, içeride misin?

  - Sorun değil, onlar arkadaşım.

  - Merhaba, Jake.

  - Merhaba.

  Beyler, bu Bella.

  Bella, bunlar Quilez ve Embry.

  Adım, Quil Ateara.

  Demek tamir hikayesi gerçekmiş.

  Evet, bildiği her şeyi ona ben öğrettim.

  Peki ya, sevgilisi olduğun kısmı?

  Biz, arkadaşız.

  - Biliyordum.

  - Yanılmıyorsam   onun bir kız ve arkadaşım olduğunu söylemiştim.

  Embry, sen böyle bir ayrım hatırlıyor musun?

  Hayır.

  Demek kız arkadaşlarınız var.

  Harika!

  Evet, tabii.

  Quil aslında kuzenini okul balosuna getirdi.

  Gerçekten çok komik.

  Bak sana neyin komik olduğunu göstereyim.

  Tanrım!

  İşte bu komik.

  Quil'e 5 dolar yatırdım.

  Kabul.

  Sevgili Alice  Keşke elimde gerçek adresin olsa.

  Keşke sana Jake'ten bahsedebilsem.

  Daha iyi hissetmemi sağlıyor.

  Demek istediğim, beni hayatta tutuyor.

  Göğsümdeki delik   Jake ile beraberken sadece bir anlığına da olsa   iyileşiyor gibi.

  Quil sürekli gelmek istiyor.

  Sanırım seni biraz fazla sevmiş.

  Ona, genç erkek avcısı olmadığımı söyle.

  Yaşla ilgili derdin ne senin?

  Cullen isimli çocuk kaç yaşındaydı ki?

  Jacob bile, kabuslarımı uzak tutamıyordu.

  Bella, Bella.

  Bir şey yok.

  Her şey yolunda.

  Bu şeyin işe yaradığını sanmıştım ama sanırım yanılmışım.

  Bir şey sorabilir miyim?

  Jacob ile takılırken   aklın birazcık da olsa dağılıyor, değil mi?

  Bazen   senin için iyi olanı sevmeyi öğrenmen gerekir.

  Beni anlıyor musun?

  Ben ne biliyorum ki?

  Ben sadece umutsuz vakayım.

  Ünlü bekar.

  Pekala.

  Ben yatıyorum.

  Seni seviyorum.

  Motorları tamir edemediğimi söyleseydim, bana ne derdin?

  Çılgın becerilerinden şüphen mi var?

  Hayır.

  Tabi ki şüphem yok.

  Yeteneklerim yerinde.

  Sadece  Daha zeki olsaydım, daha kısa sürede tamir ederdim.

  Motorları tamir edemeyeceğini söyleseydin, bunun çok fena olduğunu söylerdim.

  Ama eminim onları yapmanın bir yolunu bulurdun.

  Şu, Sam Uley mi?

  Evet ve tayfası.

  Aman Tanrım!

  Bunu gördün mü?

  Kavga etmiyorlar, Bella.

  Yamaç dalışı yapıyorlar.

  Çok korkunçtur, ama büyük hazdır.

  - Haz mı?

  - Çoğumuz daha aşağıdan atlarız.

  Gösterişi Sam ve tayfasına bırakırız.

  Aranızda bir sorun mu var?

  Bilemiyorum.

  Burayı kendilerinin sanıyorlar.

  Embry onlara, steroid almış yedek öğrenciler derdi.

  - Şu haline bak!

  - Bu, Embry mi?

  - Evet.

  - Ne oldu ona?

  Okulu bıraktı.

  Şimdi de küçük bir köpek yavrusu gibi Sam'in peşinde dolanıyor.

  Aynı şey Paul ve Jared'e de oldu.

  Ve Sam bana çok garip bakıyor.

  Sanki bir şey için beni bekliyormuş gibi.

  Bu, beni biraz korkutuyor.

  Belki de onlardan uzak durmalısın.

  Çalışıyorum.

  Pekala.

  - Korkmuş gibisin?

  - Hayır.

  Pekala.

  Fren?

  Debriyaj.

  Güzel.

  Gaz.

  Hazır mısın?

  Şimdi yavaşça, debriyajı serbest bırak.

  Bella.

  Dur.

  İyi misin?

  Tekrar deneyeceğim.

  Tamam.

  Fren yap!

  Tekrar deneyeceğim.

  Kendini öldürmek mi istiyorsun?

  - Tekrar deneyeceğim.

  - Hayır, unut gitsin.

  Artık motor falan yok.

  Başın

 Aman Tanrım, özür dilerim.

  Kanadığı için mi özür diliyorsun?

  Evet, sanırım öyle.

  Sadece kan, Bella.

  Büyütmeye değmez.

  İşte.

  Neye bakıyorsun?

  Çok güzelsin.

  Kafanı ne kadar kötü çarptın?

  Bilmiyorum.

  Hadi, gidelim.

  Ormanda bir şey gördüm.

  Tabi ki bebeğim, sana inanıyorum.

  Hayır, inanmıyor.

  Sadece şansını deniyor.

  Hayır.

  Kapkara, kocaman bir şeydi.

  Dört ayağı üzerinde bile bir insandan uzundu.

  Belki de bir ayıydı.

  Ya da uzaylı.

  Soruşturma açılmadığı için şanslısın.

  Onu gördüm.

  Onu gören, tek sen değilsin.

  Merkezde babama da bilgi gelmiş.

  Yürüyüş yapan 5 kişi bir ayı tarafından öldürülmüş.

  Ama ayıyı bulamıyorlar.

  Bu sevgilimden son şüphe duyuşunuzdu.

  Pekala  Bella döndü demek!

  Evet, sanırım.

  Hoş geldin o zaman!

  Baksana, yani sen tekrar konuşup   yemek yediğine göre, ki buraya biraz protein girmesi lazım.

  Merak ediyordum da, benimle birlikte sinemaya gelir misin?

  Evet, tabi.

  Tamam, gelirim.

  Harika.

  Bir bakalım.

  Belki de şu filme gidebiliriz.

  ''Love spelled backwards is love''.

  Evet, aptalca bir isim ama romantik komedidir.

  - Yani, sanırım öyle.

  - Hayır, romantik olmasın.

  ''Face Punch'' filmine ne dersin?

  Duymuş muydun?

  Sanırım aksiyon filmi.

  Evet, mükemmel.

  Silahlar, adrenalin

 Tam bana göre.

  Pekala.

  Bence hep beraber gidelim.

  ''Face Punch'' filmini izlemek ister misiniz?

  ''Face Punch'' mı?

  Evet.

  Mike, hatırladın mı?

  Biz de o filmi izleyecektik.

  Fragmanı harikaydı.

  Evet, hatırladım.

  Bella ile sinema gecesi!

  ''Face Punch'' demek?

  Aksiyon filmlerini sever misin?

  Pek sayılmaz.

  Film kötüymüş.

  Çok kötüymüş.

  Sen bu filmi izleyebilecek yaşta mısın?

  Yani yetişkin denetimi altında olmadan?

  - Evet, bu yüzden biletimi o alıyor.

  - Anlıyorum, tamam.

  Jessica vazgeçti ve Angela da rahatsızlandığı için   Eric onunla ilgileniyor.

  - Sadece üçümüz kaldık.

  - Harika!

  Harika.

  Silahını bırak!

  Sen silahını bırak yoksa kafanı uçururum!

  İkiniz de, hemen silahlarınızı bırakın!

  Yoksa ikinizin de kafasını uçuracağım.

  Pekala, unut gitsin.

  Hadi yapalım şunu.

  Ben sanırım kusacağım.

  Tanrım.

  Ne kadar nazik!

  Daha sağlam midesi olan biri için dayanman gerekir.

  Böyle sahnelere gülüp, zayıfların kusmasına sebep olan birini.

  Evet, gözümü bunun için açık tutacağım.

  Kendimi kötü hissediyorum.

  Sanırım o da yaygın virüsü kaptı.

  Ne oldu?

  Elini tutamaz mıyım?

  Hayır, tabi ki tutabilirsin.

  Ben sadece, sana karşı biraz farklı hissediyorum.

  Yani  Bana şunu söyle.

  Benden hoşlanıyorsun, değil mi?

  Ve benim güzel olduğumu düşünüyorsun?

  Jacob, lütfen, bunu yapma.

  Neden?

  Her şeyi mahvetmek üzeresin.

  Ve sana ihtiyacım var.

  Benim zamanım bol.

  Pes etmeyeceğim.

  Pes etmeni ben de istemem.

  Ama bir yere gitmeni istemiyorum.

  Biliyorum, bu çok bencilce.

  Ve ben tamir edebileceğin bir araba değilim.

  Hiç düzelemeyeceğim.

  Sana karşı adil olmalıyım.

  Onun yüzünden, değil mi?

  Bak   sana ne yaptığını biliyorum.

  Ve Bella, ben bunu sana kesinlikle yapmam.

  Seni asla incitmem.

  Söz veriyorum.

  Seni hayal kırıklığına uğratmam.

  Bana güvenebilirsin.

  Pekala.

  Eve gitmem gerek.

  Filmden önce de midem bulanıyordu, tamam mı?

  Sizin sorununuz ne?

  Şu an mı?

  Sorun sensin.

  Miden bulanıyorsa, belki de hastaneye gitmelisin.

  Seni hastaneye yatırmamı ister misin?

  Jake, Jake, film bitti.

  Ne yapıyorsun sen?

  Sen yanıyorsun!

  Ateşin çıkıyor gibi.

  Sen iyi misin?

  Ne oluyor bilmiyorum.

  Gitmeliyim.

  Tuhaf bir çocuk.

  Jake.

  Babam, mononükleozun olduğunu söyledi.

  Ziyaret etmeme izin vermiyor, ama beni arayabilir misin?

  Merhaba, yine ben, sadece  Sinemada söylediğim şey için özür dilerim.

  Sadece sesini duymak istedim.

  Baskı gibi algılama.

  Jacob.

  Lütfen.

  Ara beni.

 Pekala.

  Saat 3 gibi döneriz.

  Hey.

  Bak, bugün balık tutmaya gitmek zorunda değilim.

  Evet, zorundasın.

  Hayır, gitmelisin.

  Git hadi.

  Lütfen git.

  Sadece dikkatli ol.

  Her zaman dikkatliyim.

  Ayılar beni alt edemez, Bella.

  İyi Kung-fu bilirim.

  Jake!

  Hey!

  Saçını mı kestin?

  Ve dövme mi yaptırdın?

  Bella  Dışarı çıkamayacak kadar hasta olduğunu sanıyordum.

  Hatta telefonu kullanamayacak kadar.

  Git buradan!

  Ne?

  Git!

  Sana ne oldu?

  Sorun ne?

  Jake!

  Ne oldu?

  Sam seni de mi buldu?

  Olan bu mu?

  Sam bana yardım etmeye çalışıyor.

  Onu suçlama.

  Ama suçlayacak birini arıyorsan   sevdiğin kan emicilere ne dersin?

  Cullen ailesine.

  Neden bahsettiğini bilmiyorum.

  Neden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun.

  Herkese yalan söyledin.

  Charlie'ye bile.

  Ama bana yalan söyleyemezsin.

  - Artık değil, Bella.

  - Jacob!

  Jacob!

  Dinle, Bella   artık arkadaş olamayız.

  Jake, seni incittiğimi biliyorum.

  Bu beni öldürüyor!

  Beni öldürüyor!

  Belki bana biraz zaman verirsin.

  Ben  Hayır.

  Konu sen değilsin.

  ''Konu sen değilsin, benim'' değil mi?

  Gerçekten mi?

  Bu doğru.

  Konu, benim.

  Ben iyi biri değilim.

  Eskiden iyi bir çocuktum.

  Ama artık değilim.

  Bunların bir önemi yok, tamam mı?

  Bitti artık.

  Benden ayrılamazsın.

  Demek istediğim   sen benim en iyi arkadaşımsın.

  Söz vermiştin.

  Biliyorum.

  Seni incitmeyeceğime söz vermiştim, Bella.

  Ve sözümü tutuyorum.

  Evine git   ve sakın geri gelme.

  Yoksa incinirsin.

  Alice   olaylar   yine kötüleşti.

  Jacob olmadan, dayanamıyorum.

  Edward'ı artık görmüyorum.

  Artık gerçekten, hiç var olmamış gibi hissediyorum.

  Onu tekrar görebileceğim bir yer bulacağım.

  Bella.

  Laurent?

  Seni burada bulmayı beklemiyordum.

  Cullen ailesini ziyaret etmek istedim ama ev boştu.

  Seni arkalarında bırakmalarına şaşırdım.

  Sen onların   evcil hayvanı değil miydin?

  Evet, öyle bir şey.

  Cullen ailesi sık sık ziyarete geliyor mu?

  Yalan söyle.

  Evet, sürekli geliyorlar.

  Daha iyi yalan söyle.

  Uğradığını onlara söylerim.

  Sanırım Edward'a   bunu söylememeliyim.

  Biliyorsun, çok koruyucudur.

  Ama o uzakta, değil mi?

  Burada ne işin var?

  Victoria'ya iyilik olsun diye geldim.

  - Victoria.

  - Hâlâ Cullen ailesinin   koruması altında olup olmadığına bakmamı istedi.

  Victoria, ölen arkadaşına karşılık, seni öldürmenin   adil olduğunu düşünüyor.

  Dişe diş.

  Tehdit et.

  Edward, bunu yapanı öğrenir ve peşinizi bırakmaz.

  Öğreneceğini sanmıyorum.

  Onun gözünde ne kadar değerin var ki   seni burada korumasız bırakmış?

  Victoria seni öldürmemden mutlu olmayacak.

  Ama elimde değil.

  İnsanın ağzını sulandırıyorsun.

  Lütfen, yapma.

  Sen bize yardım etmiştin.

  Korkma.

  Sana bir iyilik yapıyorum.

  Victoria, seni yavaşça ve acı vererek   öldürmeyi planlıyor   ama ben hızlıca yapacağım.

  Söz veriyorum.

  Hiçbir şey hissetmeyeceksin.

  Edward, seni seviyorum.

  İnanmıyorum.

  - Baba, onları gördüm.

  - Sorun ne?

  - Ormanda.

  Onlar ayı değil.

  - Ne demek ormanda?

  Bella, ormanda ne işin var senin?

  Onlar kurt.

  Yani kocaman kurt gibiler.

  Bundan emin misin, Bella?

  Evet, az önce gördüm.

  Bir şeyin peşine takıldılar.

  Kurtlar?

  Onları gördün?

  Pekala, tamam.

  Harry   avlanacağız gibi görünüyor.

  Birkaç adam toplar mısın?

  Evet, tabi toplarım.

  Kurtlar şimdiye kadar ölmüştür.

  Laurent, Victoria'ya benim korumasız olduğumu   söyleyecektir.

  Merkeze gitmeliyim.

  Evet, evet bence de gitmelisin.

  Sen sadece evde oturur musun?

  Bella.

  Korkuttun beni.

  - Ne yapıyorsun?

  - Geri çekil, yukarı geliyorum.

  Hey.

  Bak, özür dilerim.

  - Ne için?

  - Keşke açıklayabilsem.

  Ama gerçekten açıklayamam.

  Kimseye söyleyemediğin bir sırrın oldu mu hiç?

  Sadece sana ait olmayan bir sır?

  İşte benim durumum böyle.

  Hatta daha kötüsü.

  Ne kadar zor bir durumda olduğumu bilemezsin.

  Sana yaptıkları   bu şeyden nefret ediyorum.

  Ama en kötü tarafı da, bunu zaten biliyor olman.

  Bella, La Push plajında yürüdüğümüz zamanı   o zaman  ''Soğuk Olanlar'' hakkındaki   hikayeyi hatırlıyorum.

  Sanırım, aklında neden sadece o kısmın kaldığını şimdi anlıyorum.

  Ama yapabileceğin bir şey olmalı.

  Hayır.

  Gitmem gerek.

  Endişelenmeye başlamışlardır.

  Gel buraya.

  Lütfen.

  Hatırlamaya çalış.

  Bilseydin   her şey daha kolay olurdu.

  Uğraşıyorum, ama Jake  Jake, ne yapıyorsun?

  Bekle, Jake.

  Jake.

  Edward, korkuyorum.

  Korkmalısın.

  Sadece eski ve korkutucu bir hikaye.

  Bununla ilgili bir şey söyleyemem.

  Quileutelilerin soyunun sözüm ona kurtlara dayandığını biliyor muydun?

  Bella?

  Onu görmeliyim.

  Burada değil.

  - Üzgünüm, onu gerçekten görmeliyim.

  - Bella?

  Ne yaptın sen?

  Ne yaptın?

  - Ne yaptın sen?

  - Sakin olun.

  Böyle olsun istemedi.

  Ne yaptık ki!

  Jacob ne yaptı?

  Ne dedi sana?

  İkiniz de sakin olun.

  Bana hiçbir şey söylemedi çünkü sizden korkuyor.

  - Artık çok geç.

  - Bella, geri çekil!

  Paul, hemen sakinleş.

  Bella!

  Kaç!

  Jake, kaç!

  Paul!

  Bella'yı Emily'nin evine götürün.

  Sanırım, her şey açığa çıktı.

  Alice, her şeyin doğru olması mümkün mü?

  Peri masalları ve korku hikayelerinin?

  Mantıklı ve normal diye bir şey olmaması mümkün mü?

  Bence dönüp Jacob'a bakmalıyız.

  Umarım Paul dişlerini döküp, ona gününü gösterir.

  Mümkün değil, Jake doğuştan yetenekli.

  Havadaki hareketini görmedin mi?

  5 dolarına bahse girerim ki Paul ona dokunamamıştır.

  Gelsene, Bella.

  Seni ısırmayız.

  Kendi adına konuş.

  Emily, Sam'in nişanlısıdır.

  Yüzüne bakma.

  Sam'i rahatsız eder.

  Neden bakayım ki?

  Aç mısınız beyler?

  Sanki olmamanız mümkünmüş gibi.

  Bu kim?

  Bella Swan.

  Başka kim olabilir ki?

  Evet.

  Demek vampir kız sensin.

  Sen de kurt kız olmalısın.

  Sanırım.

  Onlardan biriyle nişanlıyım.

  Kardeşlerinize de bırakın ve bayanlar önden.

  Kek ister misin?

  Tabi.

  Teşekkürler.

  Sam'in emirlerinden bir çıkış yolu bulmayı Jake'e bıraktınız demek.

  Bana bir şey söylemedi.

  Kurtlara özgü bir şey.

  İstesek de istemesek de Alfa'nın emirlerine uyarız.

  Birbirimizin düşüncelerini okuyabiliyoruz.

  Çeneni kapatır mısın?

  Bunlar geleneğimizin sırları.

  Lanet olsun!

  Bu piliç, vampirlerle koşuyor!

  Vampirlerle koşamazsın.

  Çünkü hızlıdırlar.

  Öyle mi?

  Biz daha hızlıyız.

  Hâlâ korkmadın mı?

  Tanıştığım ilk akıl okuyucular değilsiniz.

  Jake haklıymış.

  Tuhaflıkta üstüne yok.

  Hey.

  Üzgünüm.

  Demek kurt adamsın?

  Evet.

  En son öyleydi.

  Kabilenin şanslı üyelerinde bu gen vardır.

  Bir kan emici kasabaya gelirse ateş yükselmeye başlar.

  Mononükleoz?

  Evet, keşke.

  Durdurmanın bir yolunu bulamıyor musun?

  Demek istediğim, bu yanlış.

  Bu yaşam tarzını ben seçmedim, Bella.

  Böyle doğdum, elimde değil.

  Ne kadar ikiyüzlüsün!

  Sana uygun türde bir canavar değil miyim?

  Konu, ne olduğun değil   ne yaptığın.

  Cullenlar kimseyi incitmedi   ama siz insanları öldürüyorsunuz.

  Bella, birini öldürdüğümüz falan yok.

  Peki kim öldürüyor?

  Siz insanları korumak için uğraştığımız şey   öldürdüğümüz tek şey   vampirler.

  Jake, yapamazsın.

  Merak etme, değerli Cullen ailene dokunamayız   anlaşmayı bozmazlarsa.

  Benim demek istediğim o değil.

  Vampirleri öldüremezsiniz.

  Onlar sizi öldürür.

  Öyle mi?

  Oysa uzun saçlıyı kolayca hallettik.

  Laurent mi?

  Sırada kızıl saçlı sevgilisi var.

  Victoria burada mı?

  Buradaydı.

  Geçen gece sınıra kadar kovaladık.

  Ama geri geliyor.

  Neyin peşinde olduğunu bilmiyoruz.

  Ben biliyorum.

  Benim.

  Merak etme, burası güvenli bir yer.

  Sizin yanınıza yaklaşamaz.

  Dikkatli olmalısınız.

  O hızlıdır.

  Ne kadar hızlı olduğunu bilmiyorsun.

  Bize karşı olan güven eksikliğin, biraz onur kırıcı.

  Pekala.

  Gitsem iyi olur.

  Gitmen gerek.

  Evet.

  Öldüreceğim bir vampir var.

  Alice, ben iyiyim.

  Sadece, yalnızım.

  Ve son günlerde sürekli yalnızım.

  Jacob gitti.

  Victoria'yı avlıyor.

  Ve Charlie de Jacob'ı avlıyor.

  Ve sen de gittin.

  Tıpkı Edward gibi.

  Artık kimsem yok.

  Bir şey mi buldun, Harry?

  Hayır, bir şey yok.

  Onu tekrar görebilmem için   ne yapmam gerektiğini biliyorum.

  Sakın yapma.

  İnsan olmamı sen istedin.

  İzle beni.

  Lütfen.

  Benim için.

  Ancak bu şekilde yanımda oluyorsun.

  Bella, lütfen.

  Nefes al.

  Nefes al.

  Hadi, Bella, nefes al!

  Bella?

  Beni duyabiliyor musun?

  Jake?

  Buraya gel.

  Aklından ne geçiyordu?

  Bir şey görmek istedim.

  Onu eve götür!

  Ben, Harry'nin evine gitmek zorundayım.

  Harry'ye ne olmuş?

  Harry Clearwater kalp krizi geçirmiş.

  Charlie ve babam, Harry'nin evindeler.

  Harry iyi mi?

  Öldü.

  Hadi, seni eve götüreyim.

 Bedenim 42 derece.

  Tanrım!

  Ellerim donmuş.

  Hiç üşümemek güzel bir şey olmalı.

  Kurtların doğasında var.

  Hayır.

  Bu, Jacob'ın doğasında var.

  Sen, sıcaksın.

  Kendi güneşin gibisin.

  Böyle daha mı iyi?

  Artık benimle ilgili her şeyi biliyorsun.

  Ve   Emily'e olanları gördün.

  Sam bir anlığına öfkelendi   ve kontrolünü kaybetti.

  Emily çok yakınında duruyordu.

  O anı asla geri alamayacak.

  Peki ya ben de sana kızarsam?

  Bazen   kaybolacakmışım gibi hissediyorum.

  Böyle bir şeyi sana   söylememe gerek yok.

  Ama, bunu sana hep hatırlatacağım.

  Kendini kaybetmeyeceksin.

  Buna izin vermem.

  Nasıl?

  Sana her zaman   ne kadar özel olduğunu hatırlatacağım.

  Her şey için teşekkürler.

  Bekle.

  Bir vampir var.

  Nereden biliyorsun?

  Kokusunu alabiliyorum.

  Seni buradan götüreceğim.

  Bu, Carlisle'nın arabası.

  Buradalar.

  Bella, bu bir tuzak.

  Dur.

  Benimle gelmelisin.

  Bana zarar vermezler.

  Bir Cullen buraya gelirse, burası onların topraklarıdır.

  Anlaşmaya göre, sadece kendi bölgemizi savunabiliriz.

  - Seni burada koruyamam.

  - Sorun değil.

  Korumana gerek yok.

  Çizgiyi geçmek üzeresin.

  O zaman çizip durma.

  Lütfen.

  Alice!

  - Tanrım!

  - Bella!

  Özür dilerim.

  Burada olduğuna inanamıyorum.

  Peki o 

Nasıl hayatta kaldığını açıklamak ister misin?

  Ne?

  Seninle ilgili bir şey gördüm.

  Bir yamaçtan atladın.

  Neden kendini öldürmeye çalışıyorsun?

  Charlie ne olacak?

  - Peki ya  - Kendimi öldürmeye çalışmadım.

  Yamaç dalışı yapıyordum.

  Acemice.

  Ama eğlenceliydi.

  Hayatını bu kadar aptalca tehlikeye atan biriyle hiç tanışmamıştım.

  Sen  Ona söyledin mi?

  Hayır.

  Birkaç ayda bir arıyor sadece.

  Yalnız kalmak istediğini söyledi.

  Bella, bu ıslak iğrenç köpek kokusu da ne?

  Benden geliyordur.

  Yani Jacob'dan geliyor.

  Hangi Jacob?

  Jacob, bir çeşit kurt adam.

  Bella, kurt adamlar takılacak iyi arkadaş değillerdir.

  Kendi adına konuş.

  Güvende olduğunu görmek istedim.

  Beni burada koruyamayacağını sanıyordum.

  Sanırım umurumda değil.

  Ben ona zarar vermem.

  Sen zararsız bir Cullen'sin.

  Ben diğer kan emiciden bahsediyorum.

  Sizin yüzünüzden onu öldürmeye çalışıyor.

  Victoria mı?

  Evet, Victoria buralarda.

  Onu görmedim.

  Ve senin sudan çıkışını da görmedim.

  Sen ve diğer köpeklerin dahil olduğu şeyleri göremiyorum.

  Sakın beni kızdırma.

  - Kesin, kesin şunu!

  Durun.

  - Olaylar çok çirkinleşecek.

  Size bir dakika veriyorum.

  Alice.

  Gitmiyorsun, geri geleceksin.

  - Değil mi?

  - Köpeği dışarı atar atmaz.

  O da  Geldiler mi?

  Cullen'lardan kimler burada?

  Ne kadar kalacaklar?

  Hayır.

  Sadece Alice burada.

  Ve istediği kadar kalabilir.

  Diğerleri de dönecek mi?

  Hayır.

  Geri dönmeyecekler.

  Başka bir şey var mı?

  Hepsi bu kadar.

  Madem hepsi bu kadar, Sam'e koşsan iyi olur.

  Yine yaptım.

  Sözümü tutmamaya devam ediyorum.

  Böyle bir şey yapman gerekmiyor.

  Evet, gerekiyor.

  Bella  Hep benimle kal.

  Swan'ların evi.

  Kendisi şu an burada değil.

  Charlie cenazede.

  Kimdi o?

  Ne oldu?

  Hep yoluma çıkıyor.

  Kimdi o?

  Bella, geri çekil.

  - Jake, kimdi o?

  - Bella, arayan Edward'dı.

  Öldüğünü düşünüyor.

  Rosalie, neden buraya geldiğimi söylemiş.

  Neden

 Neden onunla konuşmama izin vermedin?

  - Seni sormadı ki!

  - Bella.

  - Umurumda değil!

  - Bella, Bella!

  O, Volturi'ye gidiyor.

  O da ölmek istiyor.

  Seni terk etti, Bella.

  Seni istemiyor, hatırladın mı?

  Suçlu hissettiği için kendini öldürmesine izin vermeyeceğim.

  Peki baban ne olacak?

  18 yaşındayım.

  Gitmekte özgürüm ve ayrıca not bıraktım.

  Lütfen, Bella.

  Lütfen burada kal.

  Charlie için.

  Benim için.

  Gitmem gerek.

  Sana yalvarıyorum.

  Lütfen.

  Hoşça kal, Jacob.

  Pekala.

  Kararınızı verdiniz mi?

  Korkarım ki özel yeteneklerin   yok edilemeyecek kadar değerli.

  Ama, hayatından memnun değilsen bize katıl.

  Yeteneklerini kullanmaktan gerçekten memnun oluruz.

  Bizimle kalmayı düşünmez misin?

  Bunun yine de olacağını biliyorsunuz.

  Sebepsiz yere ölmeyeceksin.

  Ne kayıp ama.

  Sanırım bu arabayı kiralamadın.

  Umarım araba hırsızlığına karşı değilsindir.

  Bugün değil.

  Ne oldu?

  Ne gördün?

  Onu reddettiler.

  - Yani  - Olay çıkaracak.

  - Kendini insanlara gösterecek.

  - Olamaz.

  Ne zaman?

  Öğle vaktini bekleyecek, güneşin tam tepede olduğu zamanı.

  Alice, acele etmelisin.

  Volterra var.

  - Neden kırmızı giyinmişler?

  - San Markos Festivali.

  Vampirlerin şehirden ihraç edilişini kutluyorlar.

  İntihar için ideal ortam.

  Volturi, kendisini ifşa etmesine asla izin vermez.

  5 dakikamız kaldı.

  Biliyorum, Bella.

  Derin nefes al.

  Alice?

  Bella, geldiğini göremeyeceği tek kişi sensin.

  Ben gelirsem, düşüncelerimi okuyup yalan söylediğimi düşünür ve acele eder.

  - Nereye gideceğim?

  - Saat kulesinin altına.

  Git hadi.

  Yapma!

  Cennette miyim?

  Geri çekilmelisin.

  Aç gözlerini, bana bak!

  Yaşıyorum!

  Geri çekilmelisin!

  Bella.

  - Buradasın.

  - Buradayım.

  Yaşıyorsun.

  Evet.

  Yapmadan önce beni görmeni istedim.

  Hayatta olduğumu bilmen gerekiyordu.

  Suçlu hissetmene gerek yoktu.

  Artık gitmene izin verebilirim.

  Suçlu hissettiğim için değildi.

  Sadece, senin olmadığın bir dünyada yaşayamazdım.

  - Ama, demiştin ki  - Yalan söyledim.

  Söylemek zorundaydım.

  Sen de bana kolayca inandın.

  Çünkü beni sevmen mantıklı değildi.

  Ben bir hiçim.

  Sadece bir insanım.

  Bella.

  Benim için çok değerlisin.

  Her şeyimsin.

  Artık hizmetinize ihtiyacım yok, beyler.

  Aro seninle tekrar konuşmak istiyor.

  Kural çiğnenmedi.

  Yine de bu konuşmaya daha uygun bir yerde devam etmeliyiz.

  Pekala.

  Bella, neden gidip festivalde eğlenmiyorsun?

  Kız da bizimle gelecek.

  Hayır.

  Canınız cehenneme.

  Hadi ama beyler.

  Bu bir festival.

  Olay çıkarmak istemeyiz.

  Kesinlikle.

  Yeter!

  Jane.

  Aro, neden uzun sürdüğünü öğrenmemi istedi.

  Ne derse onu yap.

  Devam edin.

  Sakın korkma!

  Sen?

  Korkmuyorum.

  - O, insan mı?

  - Evet.

  Biliyor mu?

  Evet.

  Peki neden  Dönüşmek istiyor, değil mi?

  Ve dönüşecek.

  Ya da ölecek.

  Kardeşim.

  Birini getirmeye gittin, ikisiyle döndün.

  Ve bir de buçukluk.

  Jane, harikasın.

  Ne güzel bir sürpriz!

  Bella, Alice'in görüşlerine rağmen yine de yaşıyor.

  Sizce de harika değil mi?

  Mutlu sonlara bayılırım.

  Çok azı mutlu biter.

  Kızın kanı ilgini çok çekiyor.

  Beni susattı.

  Ona nasıl bu kadar yakın durabiliyorsun?

  - Elbette zor oluyor.

  - Bunu görebiliyorum.

  Aro, bir dokunuşla aklımdan geçen her şeyi görebiliyor.

  Şimdi her şeyi biliyorsun.

  Hadi, devam et.

  Gerçekten çok iyi bir ruh okuyucusun, Edward.

  Yine de Bella'nın düşüncelerini okuyamıyorsun.

  Büyüleyici.

  Benim yeteneklerim için de bir istisna olduğunu görmeyi çok isterim.

  Bu şerefi bana verir misiniz?

  İlginç.

  Hiçbir şey göremiyorum.

  Merak ediyorum da   bakalım hepimizin güçlerine duyarsız mı?

  Ne dersin, Jane?

  - Hayır!

  - Acı.

  Durun!

  Durun!

  Lütfen, durun!

  Durun!

  Acı vermeyi kesin!

  Lütfen, lütfen!

  Jane?

  Efendim?

  Devam et, Jane.

  Bu canını biraz acıtabilir.

  Fevkalade!

  Hepimizi şaşırtıyor.

  Şimdi seninle ne yapacağız bakalım?

  Ne yapacağını zaten biliyorsun, Aro.

  Çok fazla şey biliyor.

  Bizim için sakıncalı.

  Bu doğru.

  Felix?

  Hayır!

  Lütfen!

  Hayır, hayır, lütfen!

  Beni öldürün!

  Onu değil, beni öldürün!

  Harikulade!

  Bizim gibi vampir biri için hayatından mı   vazgeçiyorsun?

  Ruhsuz bir canavar için!

  Ondan uzak dur!

  Ruhu hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.

  Bu çok acı.

  Keşke ona ölümsüzlüğü vermek istemiş olsaydın.

  Bekleyin!

  Bella bizden biri olacak.

  Bunu görmüştüm.

  Ben dönüştüreceğim.

  Daha gerçekleşmeden   gördüğün şeyleri görmek ne kadar büyüleyici!

  Yeteneklerin, seni harikulade bir   ölümsüz yapacak.

  lsabella.

  Git şimdi.

  Kendini buna hazırla.

  Hadi şu işi bitirelim.

  Heidi her an gelebilir.

  Ziyaretiniz için teşekkür ederim.

  Yaptığımız iyiliğe karşılık   sözünüzü tutmanızı tavsiye ederim.

  Çünkü size ikinci bir şans vermeyeceğiz.

  Güle güle, genç arkadaşlarım.

  Güzel avlanmışsın, Heidi.

  Evet, ağız sulandırıcı görünüyorlar.

  Biraz da bana ayır.

  Bu taraftan, lütfen.

  Bir arada kalın.

  Durun, durun!

  Buradasın.

  Uyuyabilirsin.

  Uyandığında burada olacağım.

  Bella, gitmemin tek sebebi   seni bu şekilde koruyabileceğimi düşünmemdi.

  Sadece   normal ve mutlu bir hayatının olmasını istemiştim.

  Ama çekip gitmen çok kolaydı.

  Seni terk edip gitmek, hayatımda yaptığım en zor şeydi.

  Sana yemin ederim   seni bir daha yüzüstü bırakmayacağım.

  Çok üzgünüm.

  - Charlie geliyor.

  - Bella.

  İyi misin?

  İyiyim.

  Baba, endişelenmene gerek yok.

  Bunu son dediğinde, gittin  ve seni 3 gün boyunca göremedim.

  Gerçekten özür dilerim, baba.

  Bella, bunu bir daha bana yapma.

  Asla.

  Ve hayatının geri kalanında   evden çıkman yasak.

  Tamam.

  Teknik olarak kurallarına karşı gelmiyoruz.

  Kapıdan içeri adım atamayacağımı söylemişti.

  Ben de pencereden girdim.

  Beni kolay affetmeyecek.

  Biliyorum.

  Peki ya sen?

  Umarım affedersin   çünkü sensiz nasıl yaşarım, bilmiyorum.

  Gel buraya.

  Alice beni dönüştürdüğünde   benden kurtulamazsın.

  Seni dönüştürmesi gerekmiyor.

  Volturi'den gizlemenin bir yolu vardır.

  Hayır.

  Hayır.

  Ne istediğimi biliyorsunuz.

  Sizin için, zor olduğunu da biliyorum.

  Bu yüzden aklıma gelen en adil çözüm, oylama yapmak.

  - Bella, sen ne dediğini  - Lütfen susar mısın?

  Alice?

  Seni zaten kardeşim olarak görüyorum.

  - Evet.

  - Teşekkür ederim.

  Ben de evet diyorum.

  Sürekli seni öldürme arzusu olmaması güzel olurdu.

  Özür dilerim.

  Sana yaptıklarım için ikinizden de özür dilerim.

  Ve cesur davranıp kardeşimi kurtardığın için   sana minnettarım.

  Ama bu, kendim için seçmek istediğim bir hayat değildi.

  Keşke biri benim için de ''hayır'' oyu kullansaydı.

  ''Hayır'' diyorum.

  Tabi ki ''evet'' diyorum.

  Volturi'lerle başka bir konuda karşılaşırız.

  Sen zaten ailemizin bir parçasısın.

  ''Evet.

 '' Bunu bana neden yapıyorsunuz?

  Bunun anlamını biliyorsunuz!

  Onsuzken ölmeyi seçtin.

  Seçme şansım yok.

  Oğlumu kaybetmeyeceğim.

  Charlie için her şeyin kolaylaşması adına, mezun olana kadar bekleyeceğim.

  Edward, beni senin dönüştürmeni istiyorum.

  Benimle konuşmak istiyor.

  Demek hâlâ hayattasın.

  Seni ondan uzak tuttuğumu düşünüyor.

  Düşüncelerimi okumayı kes!

  Jacob, biliyorum bana söyleyeceklerin var   ama izin verirsen bir şey söylemek istiyorum.

  Teşekkür ederim.

  Ben yokken, Bella'yı hayatta tuttuğun için teşekkür ederim.

  Evet, yoktun.

  Senin yararın için değildi, güven bana.

  Yine de minnettarım.

  Ama şimdi buradayım   ve o gitmemi istemediği sürece de yanında kalacağım.

  Göreceğiz.

  Şimdi konuşma sırası bende.

  Anlaşmadaki kilit noktayı hatırlatmak istedim.

  Unutmadım ki!

  Kilit nokta nedir?

  Onlardan biri, bir insanı ısırırsa   ateşkes sona erer.

  Peki ya bunu kendim seçmişsem!

  Hayır.

  Buna izin vermem!

  Onlardan biri olmayacaksın, Bella!

  Buna sen karar veremezsin.

  Sana ne yapacağımızı biliyorsun.

  Seçme şansım yok!

  Bella, lütfen, gel.

  Bekle.

  Bana zarar verecek mi?

  Aklını oku.

  Jake  Seni seviyorum.

  Lütfen  Bana seçim yaptırma.

  Çünkü o olacak.

  Her zaman oydu.

  Bella.

  - Hoşça kal, Jacob.

  - Onun adına konuşma!

  Bella, git buradan.

  Durun!

  Durun dedim!

  Canımı yakmadan birbirinize dokunamazsınız.

  Jake.

  O haklı.

  Bizden biri olmamalısın.

  Tek başıma yapamam.

  Lütfen, sadece bekle.

  Bana 5 yıl ver.

  Çok uzun bir süre.

 3 yıl?

  Çok inatçısın.

  Ne bekliyorsun ki?

  Tek şartım var   tabi seni benim dönüştürmemi istiyorsan.

  Şartın nedir?

  Sonsuza dek 

Benim de istediğim bu!

  Evlen benimle, Bella.

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar