Şeytan II: Aykırı (1977)
| |
Exorcist II: The Heretic
118 dk
Yönetmen:
John Boorman
Senaryo:
William Goodhart, John Boorman, Rospo Pallenberg
Ülke:
ABD
Tür:
Korku
Vizyon Tarihi:
17 Haziran 1977 (ABD)
Dil:
İngilizce, Fransızca
Müzik:
Ennio Morricone
Nam-ı Diğer:
Exorcist 2: The Heretic | The Exorcist 2 | The Exorcist II |
The Exorcist II: The Heretic
Oyuncular
Linda Blair
Richard Burton
Louise Fletcher
Max von Sydow
Kitty Winn
Tüm Kadro
Devam Filmleri
1973 - Şeytan
(364,168)8.0
1977 - Şeytan II:
Aykırı (22,165)3.8
1990 - Şeytan 3
(26,307)6.4
2004 - Exorcist:
The Beginning (33,625)5.2
2005 - Dominion:
Prequel to the Exorcist (10,648)5.2
Özet
Tuhaf ve ürkütücü kabuslar, ele geçirilmesi ve içindeki
şeytanın çıkartılmasından sonraki 4 senede Regan McNeil'ın peşini
bırakmamıştır. Acaba, Havadaki Kötü Ruhlar'ın Şeytanı Pazuzu, hâlâ içinde
midir? Ve eğer öyleyse, Vatikanlı bir araştırmacı ve hipnoz uzmanının birleşmiş
dini ve psikiyatrik bilgileri onu bu şeytani etkiden kurtarabilir mi
Altyazı
PEDER LANKESTER MERRIN
Peder Merrin, ölümün gölgesinin vadisinde yanımda olun.
Neden ben?
Hastaları
iyileştiriyorum.
Neden ben?
Tamam, yarın 8:00'de.
Debbie.
Debbie, duyabiliyor
musun?
Hayır mı?
Yükselteceğim.
Debbie, Debbie.
Duyuyor musun?
Annem gecikti.
Hiç zamanında gelmez.
- Merhaba.
- Merhaba Regan.
Tam vaktinde.
- İlk defa.
- Evet.
Nasıl gidiyor?
Pek bir şey yok.
- Rüya görüyor
musun?
- Hayır.
Peki.
- Bak, zamanını boşa
harcıyorum.
- Neden böyle
diyorsun?
- Buraya neden
geldiğimi biliyorsun.
- Sen söyle.
- Annemi rahatlatmak
için.
- Bunu açıklar mısın?
- Kendini suçlu
hissediyor.
- Niçin?
Boşanma, meslek
hayatı sürekli seyahatte.
Regan.
Neden gerçeği söylemiyorsun?
Bana güvenmiyor
musun?
Güveniyorum tabii.
Washington'daki
olayı hatırlamadığını söylüyorsun.
Sana inanmıyorum.
Çok hasta olduğumu
ve kabuslar gördüğümü hatırlıyorum.
Hepsi bu.
O kötü rüyalar
hala içinde.
Benim bir şeyim yok.
Regan.
Regan.
Bir şey göstermek
istiyorum.
Bunu görüyor musun?
Bu makineyi birlikte
kullanabiliriz.
Bizi hipnotize
edebilir.
Çok gevşeyecek ve
rahat olacaksın.
Sonra birlikte o
kabuslara bakar, onları anlayabiliriz.
Ve çözeriz.
Yalnız olmayacaksın
Regan.
- Buna ne diyorsun?
- Bence buna hazır
değilsin.
Bu ne demek?
Doktor sensin, sen
açıkla.
Beni izleyin lütfen.
Kardinal Jaros, İsa
Derneği'nden Peder Philip Lamont'u takdim edeyim.
Bu görevi
reddetmenizin nedenini açıklar mısınız?
Tüm dini
sorumluluklarımdan azledilmeliyim.
Layık değilim.
Peder, sizden bir
cin kovma ayini daha istemedim.
Peder Merrin'in
ölümünü araştırmanızı rica ettim.
Cin kovma ayinleri
yaptınız.
Peder Merrin'i
tanıyordunuz.
Ayrıca onun öğretilerini
aldınız.
Bu görev için daha
uygun birini düşünemiyorum.
Philip, seni görmek
çok güzel.
Merrin'in ünü
tehlikede.
Yazılarına el
kondu.
Şaşırmadım.
Kilisede hiç kimse şeytan sözünü duymak istemiyor.
Şeytan, ilerici görüşlerimizin bir ayıbı
haline geldi.
Korkarım, Merrin aşırıya kaçtı.
Şeytanın gücünün Tanrı'yı devirecek bir
tehdit olduğunu söylüyordu.
Yani ona yapıştıracakları bir günah buldular.
İlahiyat fakültesindekilerin çoğu onun şeytanın ellerinde öldüğüne inanıyor.
Şu Amerika'daki cin kovma ayininde.
Papaya yakın olan bazıları ise onun bir
satanist olduğunu söyleyecek kadar
ileri gidiyor.
En sonunda yani.
Belki Peder Merrin kimsenin izleyemeyeceği
bir yol seçti.
Ama bize ilham verdi Philip!
Bak.
Unutma, İsa'yı da takip etmek zordur.
Gençtik.
Bugün nereye baksam yalnız kötülüğü görüyorum.
Tanrı susuyor.
Merrin'in son cin
kovma ayiniyle ilgili gerçekler gün
ışığına çıkana kadar vasiyetnamesini koruyamam.
Araştırmayı sen
yürüteceksin.
Gizlilik içinde
ihtiyatlı hareket edecek, yalnız bana bildireceksin.
Buna layık
değilim!
Sen İsa'nın bir
askerisin.
Layık ol.
Tamam.
Bu rengin adına iyi konsantre olmanı istiyorum.
- Gene Tuskin, Peder.
- Lamont, doktor.
Buyurun.
- Liz, peder ne
istiyor?
- Nereden bileyim
Regan?
Benimle ilgili,
değil mi?
Neden böyle dedin?
Ya sorgu hakiminin
raporu, ifade?
Dosya bu kalınlıkta.
Biliyorum.
Ne yazık ki, Peder
Merrin'in ölümüne çok az ışık tutuyor.
Kıza soru sormayı
umuyordum.
- Otursanıza.
- Teşekkür ederim.
Regan o deneyim
nedeniyle ağır bir travma geçirdi.
Sanırım cin kovma
ayini sorunu daha da artırmış.
Üç kişinin öldüğünü
bilmelisiniz.
Regan'ın suçluluk
duygusu öyle büyüktü ki, her şeyi bastırdı.
Özür dilerim peder.
Onu sorgulamanıza
izin veremem.
Hatırlamanın şoku
ile kendini cezalandırabilir.
İntiharı
engelleyemem.
Ağır bir
sorumluluğunuz var: Onun ruhunu korumak.
Benim sorumluluğum
onun aklını ve bedenini korumak peder.
Neyle karşı karşıya olduğunuzun farkında
mısınız?
- Neyle karşı karşıyayım peder?
- Şeytanla.
Akıl hastalığı.
Karşı karşıya olduğumuz bu.
Ya da hastalıklı bir toplumun yaralıları
diyelim.
Şeytanın
Şeytan tinsel bir varlık.
Canlı ve yaşayan.
Sapkın ve saptırıyor, hayatın en derin
dokusuna doğru ağını örüyor.
- Affedersiniz.
- Ne oldu?
Fikrimi değiştirdim.
Makineyi denemek
istiyorum.
- Güzel.
- Şimdi olabilir mi?
Özür dilerim.
Daha fazla rahatsız etmeyeyim.
Önemli değil peder.
İsterseniz
kalabilirsiniz.
Regan, bu Peder
Lamont.
Regan MacNeil.
- Merhaba.
- Memnun oldum.
O halde yarın
deneriz Regan.
Olur mu?
Peder, belki bana
yardım edersiniz.
- Tamam mı Regan?
- Güzel.
Bu deneyler düşüncenin uzağa iletilebileceğini doğruluyor.
- İşte, bir kaşığı
eğiyor.
- Sharon.
- Sahnede değil - Bak, yapabiliyorum.
ama
laboratuvar kontrolünde ve kuşkucu bilim adamları gözetiminde.
- Çok kolay.
- Aman Tanrım, Regan.
doğa
kanunlarına karşı geliyorlar.
Nasıl olabilir?
Baksana sersem.
Her şeye inanıyorsun!
Dur.
ama
tamamen yanılsama: Zihnin bir izdüşümü.
Bu EEG biyotepki
elektrodu.
Beyin frekansını
alıyor.
Bu flaşla entegre
halinde ve iki değişen durumu senkronize
ediyor.
- Hazır mısın, Regan?
- Evet.
Tıpkı sana
gösterdiğim gibi yapacağız.
Kollarını gevşet.
Şimdi, flaş ışığı
üzerinde yoğunlaşmanı istiyorum.
İyice gevşe.
Kendini bırak ve
ışığa bak.
Şimdi gevşemeni ve
ruhunu derinleştirmeni istiyorum.
Ruhunu dinle.
Daha derin.
Daha derin Regan.
Beni duyuyor musun
Regan?
Evet.
Alarm sesini
duyduğunda uyanacak ve kendini iyi hissedeceksin ama hiçbir şey hatırlamayacaksın.
Anlıyor musun?
Evet.
Çok iyi.
Şimdi, Washington'daki odanı hatırlıyor musun?
Evet.
- Odanı görebiliyor
musun?
- Hayır.
Öyleyse daha derine
inmeni istiyorum.
Odanı görene kadar hafızanda
daha derinlere in.
Ruhunu derinleştir, onu
göreceksin.
Daha derine.
Daha derine, Regan.
Daha derine.
Şimdi görebiliyor
musun?
Evet.
Senin yanına
ineceğim.
Bana nasıl yardım edeceğini hatırlıyor musun?
Evet.
Güzel.
Beni olduğun yere indir.
Senle ben, Liz ile
Peder Lamont'un vereceği komutlara uyacağız.
Anlıyor musun?
Evet.
Şimdi kendi ışığımı
açacağım.
Sen de tonumu
seninkine indirmeme yardım edeceksin.
Beni duyuyor musun
Gene?
Evet.
Öyleyse gevşe.
Ruhunun giderek daha
derine inmesine izin ver.
Benimkiyle buluşsun.
Rahatla.
Daha derine.
Daha derine.
Güzel.
- Regan'ın odasını
görüyor musunuz?
- Evet.
Regan, Peder Merrin'in
sana geldiği zamanı hatırlıyor musun?
Evet.
Regan, şimdi Peder
Lamont'a yanıt vereceksin.
- Regan.
- Evet?
O zaman, odada ölmeden hemen önceki Peder Merrin'i
hatırlamaya çalış.
- Yalnızız.
- Kalbi güçlü mü?
Kararlı mı?
Dua ediyor.
- Acı çekiyor mu?
- Evet.
- Kirli ruhu mu kovuyor?
- Dua ediyor.
Sen, Regan.
Sen ne yapıyorsun?
Dr. Tuskin?
Gene?
Gene, uyan!
- Nesi var?
- Kalbi, çok hızlı
ve zayıf!
Onu tak.
Geri dönüp onu hemen bulmalısın.
Yerini biliyorum.
Ona ulaşmama yardım et.
Liz, bunu tak.
- Dr. Tuskin'e ulaşmama yardım et.
- Pekala, deneyelim.
İyice gevşeyin,
ışığı seyredin.
Güzel.
Daha derinlere in.
Ruhunun sesini dinle
ve derinlere indir.
Daha derine.
Daha derine.
Daha derine.
- Defol git!
- O benim, daima.
- Hayır!
- Daima.
- Daima.
- Peder, lütfen.
Onu geri getirin.
Peder, beni duyuyor
musunuz?
Peder, lütfen.
Onu geri getirin.
Tanrı adına!
Gene'e
hatırlamamasını söyleyin.
Gene,
hatırlamayacaksın.
Gene,
hatırlamayacaksın.
- Ne oldu?
- İyi misin?
Kalbin hızlı ve
zayıf atıyordu.
Ne olduğunu
bilmiyorum.
Seni o halden
çıkaramadım.
Peder Lamont
senkronize olup seninle temas kurdu.
Seni çıkardı.
- Hatırlamamanı
söyledi.
- Hatırlıyor musun?
Hayır.
Siz hatırlıyor
musunuz?
Gel Regan.
Hemen dönerim.
Eminim güzel
resimlerdir.
Nasılsın?
Resim çizmemi ister
misin?
Ne çizmemi istersin?
- Bir ev.
- Bir ev mi?
Neden ev istiyorsun?
Ev sıkıcıdır.
Yüz çizmeme ne
dersin?
- Nasılsınız?
- İyiyim.
Siz?
Ben iyiyim.
Bir zihinle
senkronize olmanın psikolojik etkileri uzun sürer.
Çok güçlüdür.
- Görmek
istediğinizi gördünüz mü?
- Şeytan güç
kazanıyor.
- Peder Merrin
öldürüldü.
- Regan tarafından
mı?
O yapmadı.
İçindeki yaptı.
Bir çocuğun zihni
değildi.
Korkunçtu.
Son derece korkunç.
Ve büyüleyici.
Senkronize hipnoz
hakkında henüz çok şey bilmiyoruz.
Gördüğünüz bir
rüya, fantezi veya halüsinasyon olabilir.
Bir anı değil.
Adlar, sadece adlar.
Adları duymaktansa yüzü görmeli.
Şimdi bunu
tartışamam.
Hastalarıma
bakmalıyım.
Doktor, gördüğüm şey Özür dilerim.
Yarını beklemek
zorunda.
Merhaba Amy.
Regan sizin bir
resminizi çizmiş.
Anlamı ne?
Sizsiniz.
İyi resim yapar.
Alevler.
Alevler.
Doktor.
Doktor, alevler.
Büyüyorlar.
- Yangını
söndürmeliyiz.
- Sakin olun.
Geriye dönüş
sonrası, hipnozun bir etkisidir.
Hayır, yardım edin.
Çok geç kalmış
olabiliriz.
- Nereye
gidiyorsunuz?
- Yardım edin.
Yaptığı resim.
- Lütfen peder,
yapmayın.
- Hayır, bir yerde
yangın var.
İtfaiyeyi arayayım.
Tamam.
Çocuklar, içeri
girebilirsiniz.
Her şey yolunda.
Girin haydi.
- Sağ olun.
- Rica ederim.
- Sağ olun.
- Aldım.
Regan'ın resmi,
alevler.
Bizi uyardı.
Aramızdaki temas
makineniz aracılığıyla oldu.
Her ne idiyse
çocukları kurtardı.
Bir makine yaptı.
Yaptığınız iş inanılmaz.
Mucizevi!
Makine, patolojik
durumları delen bir cihaz.
Hayır, terapiden
bahsediyorsunuz.
Öneminin farkında
değilsiniz!
Takdir hoşuma gitse de, bence abartıyorsunuz.
İçindeki şeytanla
yüz yüze geldiğimi anlamıyor musunuz?
Makineniz onun
içinde çok eski bir iblis olduğunu gösterdi!
Onunla
savaşmalıyız!
Regan'a yardım
etmeliyiz!
Şimdi her şey
yolunda.
İçeri girebilirsiniz.
Siz gelmeden önce
ona yardım etmeye çalışıyordum.
Regan'la senkronize
olmamı sağlayın!
Böylece olayları
kontrol edersiniz.
Bilemiyorum.
Artık içeri
girebilirsiniz.
Her şey yolunda.
Kaygınızı biliyorum.
Regan birden
hatırlar, şoka girer kaygısı.
Bence Regan her şeyi
şimdiden hatırlıyor.
Ölümler,
cinnetler, cinler.
O dışarıda, tek
başına bu şeyle baş etmeye çalışıyor.
Tek başına.
Gel Regan.
Gel Regan.
Uçmaya gidiyoruz.
Çok, çok uzağa.
Günaydın Sharon.
Niye bu kadar erken kalktın?
Güvercinler
uyandırdı.
Herhalde açlar.
Döndüğünde evde
olmayabilirim.
Kendin girebilir
misin?
- Sorun olmaz ya?
- Nereye gidiyorsun?
- Washington'a.
Uzun sürmez.
- Washington mı?
Annenin gitmeden
önce yapmadığı bazı şeyler var.
Peki.
Uçmak mı istiyorsun
bebeğim?
İşte, uç.
Geldiğin için
minnettarım.
Bn.
MacNeil geç olmadan size yardım etmemi istiyor.
Peder Merrin için
her şeyi yapar.
Regan için canını
verdiğine inanıyor.
Onu aziz
yapacaklar mı?
Dünya daha fazla
aziz istemiyor.
Bu resmi bir
araştırma değil.
Peder Merrin
geldiğinde kendisini nasıl hazırladı?
Dua mı etti?
Polis açıklayamadı,
değil mi?
Peder Merrin iblisin
adını söyledi mi?
Hayır.
O onu tanıyordu ama.
- Nereden biliyorsun?
- Adını söyledi.
İblis, Peder
Merrin'i bekliyor gibi miydi?
Evet.
Pederi korkuttu
sanırım.
Peder Peder Merrin korkuyor muydu?
Gerçekleştiği yeri
görmelisiniz.
Peder geldiğinde kız
ne durumdaydı?
Korkunç.
O şeytani yüz.
- Sonra onun yanına
yaklaşamadım.
- Şimdi onunlasın.
İki yıl uzak durdum.
İki lanetli yıl
aklımı kaçırıyordum.
O sürede hep onu
görmek istedim.
Nihayet döndüm ve
anladım ki yalnız onunlayken huzur
içindeyim.
Neden acaba?
Anlayamıyorum.
Beni korkutuyor.
Bir psikiyatra ya da
rahibe göründün mü?
- Şu anda biriyle
konuşuyorum.
- Senin için
gelmedim.
İşte.
Şurası.
Dua.
Dua etmeyi denedin mi?
Dua mı?
Bu odada ölen
Peder Merrin'in ruhu için dua ediyorum.
Ve şeytanın
gölgesiyle dokunulan Sharon için.
Ve kendim için.
Kendim için.
- Haftaya Frank,
tamam mı?
- Devam etmenin
yararı var mı?
Ben savaşıyor
olacağım.
Sen de savaştığın
sürece.
- Merhaba.
- Merhaba.
Buyurun.
Kendi - Kendi çocuğunuz var mı?
- Evet, iki tane.
Bir oğlan, bir kız.
Onlara daha çok
zaman ayırmak isterim.
Tüm bu
sorumluluklarınız varken zor olmalı.
Boşanmanın getirdiği
sorunlar da cabası.
İyi baş ediyorsunuz.
Kalbiniz iyi.
Yalnız yaşamak zor.
Bir kadına hiç
ihtiyaç duymuyor musunuz?
Duyuyorum.
Sırlarımızı mı
söylüyoruz?
Peder Merrin'i
rüyanda görüşünü hatırlıyor musun?
Evet.
Onu şimdi
görebiliyor musun?
Evet.
Nerede?
Uzun zaman önceydi,
Afrika 'nın din adamlarını inceliyordum.
Bu çocuk, bu genç erkek çok
özel güçlere sahip.
Çekirge sürüsüne karşı onun yardımına
muhtaçlar.
Ama belki bu sürü o çocuk
yüzünden geliyor.
Büyük iyilik, kötülüğü kendine çeker mi?
Regan, arkadaşın
Peder Lamont da hipnotize oldu.
Onu kendine
indirgemeni istiyorum.
Yapması gerekeni
söyle.
Peder Lamont.
Evet?
Beni çağırın.
Regan.
Ben Pazuzu'yum!
Pazuzu!
Beni rüyamdaki adımla çağırın.
Çağırın beni.
Pazuzu.
Havanın ruhlarının kralı!
Pazuzu!
Havanın kötü ruhlarının kralı!
Havanın ruhlarının!
Kudretli Tanrım!
Havarilerine tehlikeleri geçmeleri için güç
verdin!
Bize güç ver!
Korkmayın!
İçeride güvendeyiz!
Pazuzu ve onun orduları bile bu en kutsal yere giremez.
Defol git Şeytan!
Yok ol!
Tanrı'nın yarattığı
bu kuldan çık!
Cehennemin dibine gitmeni
emrediyorum!
- Merrin seni yendi.
- Hayır!
Güçlü olduğu bir
yerde biraz zaman kazandı.
Çocuk şifacı
olduğu için ona saldırdın.
Şimdi anlıyorum.
- Ama Merrin onu
kurtardı!
- Asla!
Kokumo 'yu şimdi
de ele geçirebilirim.
- Sana gücü
göstereceğim.
- Hala yaşıyor!
- Nerede?
- Seni ona
götürmemi mi istiyorsun?
Evet.
Emin misin?
Göster bana.
Gel, rüzgarın
dişlerinde uç.
Kanatlarımı paylaş.
- Neydi?
- Bir leopar.
Üstüme atladı.
Çocuk hala
yaşıyor.
Pazuzu'yu
korkuttu.
- Bir şey
hatırlıyor musun?
- Afrika'da mıydı?
Neden böyle dedin?
Milli Tarih
Müzesi'nde gördüğüm bir şey gibiydi.
- Ama hatırlamaman
gerekiyordu.
- Biliyorum.
- Tamam Regan,
bugünlük bu kadar.
- Peki.
Pazuzu o çocuğu
gösterdi.
Şimdi bir adam.
Afrika'da bir çamur kentte.
Belki onu
bulabilirim.
Şeytan üstünde
bir güce sahip.
Regan o yerlerden
birini tanıdı.
Ama bize müzeden
hatırladığı bir şey olduğunu söyledi.
Ona sorayım.
Bir dakika.
Sakin olun.
Size bir bakmak
istiyorum.
Merhaba.
Merhaba.
Dr. Tuskin'i mi bekliyorsun?
Çok iyi biri, değil
mi?
Neyin var senin?
Ben otistiğim.
Nasıl yani?
Ben içe kapanığım.
Ben konuşamıyorum.
Ama şimdi
konuşuyorsun.
Evet.
Ben seni duyabiliyorum.
- Beni duyuyor musun?
- Tabii!
Senin neyin var?
Bir cin çarpmıştı.
Şimdi yok, gitti.
Dr. Tuskin, Sandra'nın ses terapi sınıfına
gelmesini istiyor.
Anne.
Ona ne olmuş, biliyor musun?
Konuşuyorsun!
Konuşuyorsun!
Beni duyuyor musun
anne?
Konuşuyor!
- Tanrım.
- Gene'i çağır.
İyi misin?
Anne, iyiyim.
- Ne oldu?
- Regan, Sandra'yı
konuşturdu!
- Ne?
- Onu hemen eve
götürmeliyim!
Konuşmaktan
vazgeçmeden önce babası duymalı!
- Konuşmayı
bırakmayacak.
- Hayır, bırakma
bebeğim!
- Konuşmaya devam et!
- Odama gelin.
Olmaz!
Babası beni asla affetmez.
Eve götürmeliyim!
Peki, götürün.
Liz, sen de git.
Haydi.
Ne yaptın?
Hiçbir şey.
Sadece onunla konuştum.
Önce içinden
konuşuyordu, sonra dışından konuşmaya başladı.
Gene, sence diğer
çocuklarına da yardım edebilir miyim?
Biliyorsun musun
Regan, başkalarının kafalarıyla oynamak çok tehlikeli.
Sandra iyi görünüyor ama bunu bir daha deneme.
- Şeye kadar - Neye kadar?
Yaşın ilerleyene
kadar.
Tamam.
Sharon geldi.
Hoşça kal!
Sharon'a söyleme,
çünkü annemi arayıp endişelendirir.
Tamam mı?
- Hiçbir tahmin
duymak istemiyorum.
- Onun aklına girdi!
- Bilimden
şaşmayalım.
- Bilimin arkasına
saklanma.
Dinle, annesi yokken
Regan'dan ben sorumluyum.
- Ondan uzak dur!
Buna son ver!
- İçindeki cinle
savaşmalısın!
- Onun tinsel
gücünü engelliyor.
- Cinler mi?
Cinlerimizi biz
yaratırız, burada.
Bu fikre
saplanmışsın!
Hayır!
Etkileniyorum, ama tehlikeleri biliyorum.
Peder Merrin
hayranlığa kayacağından korkuyordu.
İdolleştirme desek?
Merhaba peder.
Buraya geldiğimi
nasıl bildin?
Bilmiyordum tam olarak.
Seninle konuşmam
yasak.
Doktorun emirleri.
Peder?
- Rahipler duyu dışı
algıya inanır mı?
- Bazıları.
Bir Fransız rahip hepimizin bir tür telepatiyle
birleşeceğimize inanır.
Herkesin paylaşacağı bir dünya beyni.
Bu ne zaman olacakmış?
Bilmiyorum.
Peder Merrin, çağdaş
araştırma sayesinde yakında olacağına inanırdı.
Dr. Tuskin'in yaptığı türden araştırma ile.
Ama biz hazır
olmadan gerçekleşirse kendimizi yanlış
yöne, şeytana giderken bulabiliriz.
Bakın peder.
Bu o!
Peder Merrin'in
Pazuzu ile savaştığı yer.
Peder Merrin'i
hatırlıyor musun?
Başka ne
hatırlıyorsun?
Her şeyi.
Korkmuyor musun?
Keşke korkmamanı
söyleyebilsem.
Leoparlı adam
Pazuzu'dan niçin korkmuyordu?
Bilmiyorum.
- Öğrenmeye
çalışacağım.
- Adı Kokumo.
ETİYOPYA KAYA
KİLİSELERİ
Kokumo Pazuzu'dan
nasıl kurtulduğunu bana öğretebilirse geri
dönüp sana söylerim.
Hemen Afrika'ya
gitmeliyim!
Kokumo'yu
bulabilirsem cin kovma ayinlerinin geçerliliği
kanıtlanmış olur.
Ama dahası Merrin'in şeytanı defedecek yeni adamlar çıkacağı
kehanetini hatırladınız mı?
Aramızda olabilirler.
Kokumo onlardan biri
olabilir.
Bir rüyada onu
gördüm.
Şeytan üstündeki
gücünü gördüm.
Senden Peder
Merrin'in cin kovma ayinlerini araştırmanı istedim onun yerine geçmeni değil.
Acilen duaya
ihtiyacın var.
- İnzivaya çekilmeni
öneririm!
- Neden devam
etmeyeyim?
Lamont, kiliseye
açıkça karşı geliyorsun!
Yalvarırım, tekrar düşün!
Seni görevden
almaktan başka seçeneğim yok.
Başka bir fiilde
bulunma.
İnzivandan sonra
tekrar konuşuruz.
Teşekkür ederim.
Büyük günah işledim.
İtaatsizlik, gurur.
Ama şeytan bize
üstün geliyor!
Karşı gelmek
zorundaydım!
Karşı gelmek
zorundaydım!
Nerede?
Çatıda.
Hep oradadır.
Onu kilitleyemem.
- Peder Lamont'a
yardım etmelisin.
- Ne demek
istiyorsun?
Senin yardımına
ihtiyacı var.
Nasıl yardım
edebileceğimi bilmiyorum.
Evet, biliyorsun.
Regan, neden söz
ediyorsun?
Biliyorsun.
Senkronize olup ona bu şekilde ulaşmaktan.
Ama Afrika'da
olduğunu söyledin.
Senkronize olunca
farklı.
O zaman nerede olduğun
fark etmez.
Onları bulabilirsin.
Onlara yardım edebilirsin.
Beni görmeye bu
yüzden mi gelmiyordun?
- Senkronize olmana
izin vermem diye?
- Evet.
Veremem.
Senin için en iyi
olduğuna inandığımı yapmalıyım.
Peder Merrin'i hatırlayacak
biri var mı?
Belki baş rahip.
Ona sorabilirim.
Peder Merrin'i
tanıyormuş.
Çok kutsal olduğunu
söyler.
Kokumo'yu tanıyor
muydu?
Merrin bir gün çok
hasta bir oğlanla gelmiş.
Bir kaza olmuş.
Rüzgar Ne dedi?
Şeytani bir rüzgar.
Ve bir keşiş düserek
ölmüş.
Büyük rüzgar çok toz
kaldırmış ve ceset hiç bulunamamıs.
Her yeri iyice
aramışlar.
Oraya düşmedi.
Şu çıkıntıya çarptı ve şuraya düştü.
Size göstereyim!
Dikkatli ol!
Dur!
Beni bekle!
Şurada!
Şuradaki kayanın
yarığında.
- Cesetin burada
olduğunu nasıl bildin?
- Cin Pazuzu
öldürmüştü onu!
Bir transta Pazuzu
ile uçtum!
Açıklaması zor.
Hipnotize olmuştum.
Hayır peder!
Lütfen bekle!
Dur peder, bekle!
Peder!
Lütfen!
Hayır!
Peder!
Beni dinleyin!
O şeytana tapan
biriyle konuşmaz!
Ben şeytana
tapmıyorum!
Lütfen ilaç verme.
Lütfen beni Gene'e
verme.
Şimdi iyiyim.
- Seni uyutacak.
- Ama rüya görmemi
önleyecek.
Belki bu bir süre
için iyi olur.
Ama bana ihtiyacı
var.
Onu bulmak
zorundayım.
Düzeleceksin,
iyileşeceksin.
Öldürmeye
çalışıyorsun ruhumu.
Duvarları çamurdan bir
şehir.
Altın rengi.
Altın rengi çamurdan
bir şehir.
Jepti olmalı.
- Biliyor musun?
- Afrika'daki her
kutsal yeri bilirim.
Din benim işim.
Plastik azizler,
ikonalar, Budalar, vudu muskaları Adım
Edwards.
Hıristiyan birliği Edwards derler bana.
Philip Lamont,
arkeolog.
Tanıştığımıza memnun
oldum peder.
Ne bu?
Çekirgeler!
Çekirgelere karşı
ilaçlama!
Bu, sürünün
geleneksel rotası!
Onları DDT ile durduracaklarını
sanıyorlar!
- Bu rotayı daha
önce uçtum!
- Ne zaman?
Bir Bir cinin kanatlarında!
Jepti'ye götürdü mü?
Evet, götürdü.
Yüce Tanrım bana yardım et.
Kokumo'yu bulmalıyım.
Direndim.
Pazuzu'yu çağırmadım.
Yardım et bana.
Beni çağır.
Regan.
Beni rüyadaki adımla
çağır.
Çağır beni.
Pazuzu, havanın
kötü ruhlarının prensi.
Beni Kokumo'ya götür.
Peder Lankester
Merrin adına sana sesleniyorum.
Beni nasıl buldun?
Pazuzu'nun ele
geçirdiği bir kızın zihninde gördüm.
- Hala rüya
tehlikesinde.
- Ona nasıl yardım
edebilirim?
Hangi kıza yardım
edersin?
Pazuzu'nun ele
geçirdiğine mi, Peder Merrin'in tuttuğuna mı?
Kızın şeytani
kalbini çıkarman gerek.
Ama Pazuzu
kanatlarıyla sana değdi.
Bana ulaşmak için Pazuzu'yu
çağırdın.
Tanrı'na inancını
kaybettin, inanmıyorsun.
İnanıyorum!
Regan'a yardım etmek için her şeyi yaparım!
Her şeyi!
Öyleyse inancını
kanıtla.
Buraya geç.
İnancım yeniden
doğan İsa Mesih'e.
Kanıtla.
Buraya geç!
Umutsuzluğundan çık.
Pazuzu seni almaya
gelirse bir leopar tükürürüm.
Yardım edebilir
miyim?
Düştüm.
Başaramadım!
Sıcaktan belki.
Gelin, içerisi daha
serin.
- Sen kimsin?
- Adım Kokumo.
- Peder Merrin'i
tanıyor muydun?
- Evet.
Gençliğimde,
Etiyopya'da.
Harika biriydi.
Cin Pazuzu'yu genç
bir kızdan kovarken öldü.
- Sen hiç - Pazuzu'ya çarpıldım mı?
Annem öyle söylerdi.
- Çekirgeler?
- Evet!
Size göstereyim!
Bu, ekvatoral Afrika'daki ana kontrol
istasyonlarından biri.
Anahtar etmen kanatların sürtünmesi.
Hava kuru iken çekirgeler kendi yollarına
giden mutlu bireyler.
Sağanak bir yağmurla çok sayıda çekirge
yumurtadan çıkınca bir araya
toplanırlar.
Kanatları birbirine sürtünür.
Bu acı onları değiştirir.
Burada onları çeşitli biçimlerinde
görüyorsunuz.
En önemlisi, kanatların sürtünmesi kişiliklerini
değiştirir.
Tahrip edici, obur, yağmacı ve tek zihniyetli
bir sürü halini alırlar.
Çekirge sürüsü zihniyeti.
Kötücül sürü toprağı siler süpürür, dokunduğu
her şeyi alır.
Kötücül, temas ettiğini kötücül yapar.
Kanatlar size sürtündüyse hiç bir umut yok
mudur?
Çalışıyoruz.
Bilimin yardımıyla.
Bu genç dişiye bakın.
Kanatların sürtünmesine dayanmak üzere
geliştirildi.
En azından bizim umudumuz.
Ona İyi Çekirge demek istiyoruz.
Onun yavruları sürüdeki ajanlarımız olacak.
Zincir reaksiyonu kıracaklar.
Sonsuza dek neşeli, kaygısız çekirgeler
olacaklar.
Dua edelim de
başarılı olsun.
İyi çekirge mi?
- Nereye gidiyorsun?
- Yok bir şey.
Sizi banyodan çıkaramıyorum.
Sabunu kaybettim!
Sırılsıklam oldum!
Yarın ara.
Beni sırılsıklam
yaptın, bak!
Alo?
Ne zaman?
Dr. Tuskin
biliyor mu?
Doktor nerede?
Bekle, bu Regan
olabilir.
Sen!
Hepsi senin hatan.
Regan hasta.
Sen tahrik ettin.
Hastaneden kaçmış.
Kim bilir nerede!
- Onu görmek
zorundayım.
- Bu ne cesaret!
Lütfen.
Ona yardım edebilirim.
Ona yalnız ben Bizi rahat bırak!
Cinler, Tanrı ya da başka
şey duymak istemiyoruz!
Git buradan!
Seni hastaneye
yatırdılar.
Dr. Tuskin
anlamıyor.
- Leoparlı adamı
buldun mu?
- Buldum.
Pazuzu'yla nasıl savaşılacağını
söyledi mi?
Dedi ki iyi ve kötü, içinde mücadele ediyormuş.
Onunla savaşmalıyız.
Bunu yanıma aldım.
Senkronizatör mü?
Polisi arasan?
Hayır.
Gary.
Linda.
Eşyalarınızı alın.
Sizi Bn.
Billing'e bırakacağım.
Bu haksızlık anne.
- Biliyorum, ama
mecburum.
- Ne yapacaksın?
Onu kendim bulacağım.
Pederi de.
- Sandra'yı
hatırlıyor musunuz?
- Evet.
Hala konuşuyor.
Büyük bir yeteneğin
var.
Onu kötülükten koru.
Pazuzu kanatlarını
bana sürtecek.
Korkmayın.
Peder Merrin bize
yardım eder.
Tamam Regan.
Hazırım.
Beni yanına indir.
O benimle.
Aşağı gelin.
Aşağı, peder.
Benimle buluşmaya.
Ölüyorsun Merrin,
ölüyorsun!
Umutların da seninle
ölüyor!
Yalnız Kokumo değil,
onun gibi başkaları da dünyaya gelmeye başladı.
Onları bulduğum her
yerde kötülüğe karşı korumaya çalıştım.
Bu yüzden şeytan bu
iyiliği bozmak için Pazuzu'yu gönderdi.
Neden ben?
Hastaları iyileştiriyorum.
Philip, benim yerime
geçmelisin.
O değerli bir kız ve onu
sana emanet ediyorum.
Peder?
Ne Peder, bekleyin!
Nereye gidiyorsunuz?
- Neden buraya
gelsinler?
- Senkronizatör.
- Yok!
O bizden çok önde.
- Biliyorum.
- Haber var mı?
- Regan
senkronizatörü almış.
Beni görün.
Lütfen beni görün.
Gene, o arıyor.
2. hatta.
- Regan?
- Gene,
senkronizatörü aldım.
Özür dilerim,
mecburdum.
İhtiyacım vardı.
Dixie Oteli, 27
numarada bıraktım.
- Neredesin?
- Penn İstasyonu.
- Peder yanında mı?
- Evet.
Washington 'a mı
gidiyor?
Eve mi?
Regan, onunla gitme.
Mecburum.
Suç benim.
O bunu benim için
yapıyor.
Regan, beni dinle.
Korkunç bir
tehlikedesin.
Gene, gitmek zorundayım.
Üzgünüm.
Hoşça kal.
Neredeymiş?
Penn İstasyonu'nda.
Hey, dur!
Aptal kız!
- Nereye?
- Washington'a.
- Seninle geliyorum.
- Çocuklarımı ara.
Arayacağım.
Peder, biletler!
Paranız var mı?
Hayır, birlikteyiz!
O hasta.
Ona Ona iğne yaptılar.
Onu rahat bırak.
O bana ait!
Kaza.
Doktor!
Doktora ihtiyacım
var!
Devam et.
Biri cankurtaran
çağırmıştır.
Regan bekleyebilir
herhalde.
Dur!
Ben doktorum, yardım edeyim.
Bakayım.
Kımıldamayın.
Güç.
Yaklaşıyor.
Hissedemiyor musun?
Muazzam bir güç.
İçime doluyor.
Her şeyi yapabilirim.
Gene Gene'i aradın, değil mi?
Peder, lütfen dalgın
durmayın.
- Kravatınızı
gevşetsenize.
- Sağ olun.
Bana neden öyle
bakıyorsun?
Güç.
Seni oraya
götürmeliyim.
Bunu Kokumo mu
söyledi?
O dedi ki
İyi Çekirge
- Taksi tutalım.
Çabuk ol!
- Evet.
Taksi!
Taksi!
- İşte bir tane!
- Hey bayan!
Bayan, o benim
taksim!
Hayvanlar!
- Kusura bakmayın.
- Bu insanlar!
Nereye?
Ona adresi ver.
Georgetown.
Prospect Caddesi,
No:8.
- Prospect Caddesi,
No:8 mi?
- Evet!
Haydi gidelim!
Yürü!
Kızın eve gitmesi lazım!
Şimdi ne var?
Buna itiraz edeceğim!
- Yararı olmaz.
- O bir doktor.
- Fark etmez.
Burası Washington.
- Biri ölüyor.
Peder, hayır!
Peder, bekleyin!
Lütfen acele edin!
Haydi!
Burası Prospect
Caddesi.
Ev şurası.
Hakim olamıyorum!
Çıldırıyor!
Aman Tanrım!
Size ulaşmama izin
verin.
Sharon.
Çıkar beni buradan!
Yardım et!
Regan'a yardım
etmemiz gerek!
En azından Regan'a
yardım et!
- Ne için?
- Bu şeyle savaşmak
için!
Adını söyle.
Pazuzu.
İçeri girmem gerek.
Bırak içeri gireyim!
Regan Hayır!
Peder Lamont, yardım edin!
Kokumo!
Peder Merrin'i hatırlıyor musunuz?
Hayır!
O benim.
Beni seçti.
Pazuzu'nun Regan'ı
tek Regan!
Bize katıl peder.
Lütfen.
Öldür onu.
Kanatlar.
Kanatlar bana sürtünüyor!
Kanatlar bana
sürtünüyor!
Yapmalıyım!
Yapmalıyım!
Ona İyi Çekirge
demek istiyoruz.
Kanatların
sürtünmesine dayanmak üzere geliştirildi.
Hayır!
Kanatlar bir kez sürtündü mü, sonsuza dek
benimsin!
O, zincir reaksiyonu
kıracak.
Öldür onu!
Sana emrediyoruz!
Neden ben?
Neden ben?
Onun şeytan kalbini
sökmen gerek.
Pazuzu!
İmdat!
İmdat!
Biri yardım etsin!
Yardım edin bana!
Yardım edin!
Ben şeytanı
seçtim.
Hayır.
Sharon, inanca olan açlığın
senin gerçeğindi.
Vakit geldi.
Artık kurtulduk ve
güçlü kılındık.
İnsan ırkının
düşmanı zapt edildi.
Özür dilerim.
Şimdi anlıyorum.
Ama dünya anlamaz.
Henüz değil.
Gitmek zorundasınız.
Ona iyi bakın.
- Ne oldu?
- Aman Tanrım!
Ne korkunç!
Tanrı aşkına, ne
oldu?
- Binada kimse var
mıydı?
- Açılın lütfen.
Burada olanlara
tanık oldunuz mu?
İçeride kimse var
mıydı?
Bayan, iyi misiniz?
« Prev Post
Next Post »