Print Friendly and PDF

Translate

Şeytan (1973) The Exorcist

|

 


 122 dk

Yönetmen:

William Friedkin

Senaryo:

William Peter Blatty

Ülke:

ABD 

Tür:

Korku

 Vizyon Tarihi:

04 Mayıs 2001 (Türkiye)

Dil:

İngilizce, Latin, Yunanca, Fransızca, Almanca, Arapça

Nam-ı Diğer:

The Exorcist: The Version You Haven't Seen Yet | The Exorcist: The Version You've Never Seen | William Peter Blatty's The Exorcist

Oyuncular

    Ellen  Burstyn

    Max   von Sydow

    Lee  J. Cobb

    Kitty  Winn

    Jack  MacGowran

 

Tüm Kadro

Devam Filmleri

 

    1973 - Şeytan (364,111)8.0

    1977 - Şeytan II: Aykırı (22,157)3.8

    1990 - Şeytan 3 (26,288)6.4

    2004 - Exorcist: The Beginning (33,619)5.2

    2005 - Dominion: Prequel to the Exorcist (10,645)5.2

Özet

Chris MacNeil , 12 yaşındaki kızı Regan ile Georgetown'daki evlerinde yaşamaktadır. Kocasından ayrılmış olan Chris , kızı Regan'ın doğumgünü için bir parti planlar. Chris , Regan'ın doğumgünü sırasında dengesiz davranışlar sergilemesi üzerine kızının bir hastalığa yakalanmış olabileceğini düşünür. Regan , bir çok doktora gösterilir ve bir çok kez tedavi edilmeye çalışılır. Ama zaten kesin bir teşhis koyamayan doktorlar Regan'ı tedavi edemezler. Bu zamanda küçük kızın şeytanca hareketleri günden güne artmaktadır. Regan'ı tedavi edemeyen doktorlar son çare olarak Chris'e şeytan çıkarma işlemini uygulayabilecek bir rahip bulmalarını tavsiye ederler. Chris , dindar olmamasına rağmen , arkadaşı Burke Dennings'in boynu kırılarak kızının odasının camından atılması üzerine korkuları artar ve peder Damien Karras'tan yardım ister.

Altyazı

SEREM ŞEYTAN

KUZEY IRAK

 Bir şeyler buldular  küçük parçalar.

  Nerede?

  Tepenin altında.

  İlginç bulgular  Lambalar, ok uçları, sikkeler  Bu çok tuhaf.

  Aynı dönemden değil.

  Başka bir şey?

  Hayır, teşekkürler.

  Kötülüğe karşı kötülük.

  Peder  Keşke gitmek zorunda olmasaydınız.

  Yapmam gereken bir şey var.

  Seni çok seviyorum.

  - Günaydın.

  - Günaydın Bayan MacNeil.

  - Bugün nasılsın?

  - İyiyim, teşekkürler.

  Tamam, ben hallederim.

  Sağ ol.

  - Günaydın hanımefendi.

  - Günaydın Karl.

  Karl, tavan arasında fare var.

  Birkaç tane kapan alsan iyi olacak.

  Fare mi?

  Ne yazık ki evet.

  Ama tavan arası tertemiz.

  O zaman tertemiz farelerimiz var.

  - Fare yok.

  - Onları duydum Karl.

  Su boruları olmasın?

  Sakın fare olmasın?

  Şimdi gidip şu kapanları alır mısın?

  Hemen giderim.

  - Şimdi gitme, dükkanlar daha açılmadı.

  - Gidip bakacağım.

  Daha açılmadılar!

  Şuradaki kalabalığın içinde birkaç rahiple bir rahibe görünsün istiyorum.

  İşte istediğim şey bu.

  Bu sahne gerçekten gerekli mi?

  Bu sahneyi iptal etmeyi düşünür müsün?

  Şu kahrolası şeye baksana.

  Çok anlamsız.

  Bence çok açık.

  Sen burada hocasın.

  Binanın yıkılmasını istemiyorsun.

  - Ben de okuma yazma biliyorum!

  - Sorun ne?

  Binayı niye yıkıyorlar?

  Yazarı mahkemeye mi verelim?

  Sanırım bu aralar Paris'te.

  Kaçıyor.

  Sevişiyor.

  Sahne 39, otel.

  Çekim 4.

  Tamam.

  Herkes yerine  ve motor  Bu sizin kampusunuz mü?

  Savunma Bakanlığını kampustan defedelim!

  Burası bizim okulumuz!

  Buna hakları yok!

  Hayatımda yeterince cinayet gördüm!

  Daha fazlasına gerek yok!

  - Bir dakika!

  - Bir dakika susun!

  Bir dakika!

  Tanrı aşkına, hepimiz insan haklarından yanayız.

  Ama eğitim isteyen gençlerin de hakları var!

  Anlamıyor musunuz?

  Bu sizin prensiplerinize de uymuyor!

  Gençleri okullarından kovarak hiçbir yere varamazsınız!

  Bir değişiklik yapmak istiyorsanız, bunu düzene uyarak yapmalısınız.

  Tamam kes!

  Bugünlük bu kadar.

  - Yürüyerek gideceğim.

  - Tamam.

  Şunu alıp eve götürsene.

  - İyi akşamlar Tom.

  - İyi akşamlar  Kendimi sahtekar gibi hissetmediğim tek bir gün yok.

  Rahiplerle, doktorlarla, avukatlarla konuşuyorum.

  Aynı durumda olmayan tek bir kişi bile yok.

  Merhaba!

  Buradayım.

  - Selam, günün nasıl geçti?

  - Fena değil.

  Sanki Disney için Ho Şi Minh'in hayat hikayesini çekiyoruz.

  Onun dışında müthişti.

  Burada işler nasıl?

  Heyecan verici bir şey var mı?

  Bir davetiye geldi.

  Nedir bu?

  Beyaz Sarayda yemek.

  Dalga geçiyorsun!

  Büyük bir parti falan mı?

  Sanırım 5-6 kişi olacaksınız.

  Perşembe mi?

  Tamam.

  Selam anne.

  Bugün ne yaptın?

  - Bir şeyler.

  - Bu da ne demek?

  - Sharon'la arka bahçede oyun oynadık.

  - Evet.

  Nehir kenarında piknik yaptık.

  Anne, görmeni isterdim!

  Güzel, kül rengi bir atı olan bir adam geldi.

  Gerçekten mi?

  Ne cins?

  Kısrak mıydı, yoksa aygır mıydı?

  Sanırım aygırdı.

  Kül rengi.

  Çok güzeldi.

  Adam ata binip dolaşmama izin verdi.

  Yarım saat atla dolaştı.

  Çok sevdim!

  Anne, bir at alamaz mıyız?

  - Washington'dayken olmaz tatlım.

  - Neden anne?

  Eve döndüğümüzde bakarız, tamam mı?

  Ne zaman?

  Bakarız Regan, bakarız.

  Şu davetiyeye de bir cevap yazsam  Regan yapma!

  Gel buraya!

  Tamam, bırak şunu!

  Hayır!

  Pişman olacaksın!

  Hayır hayır  Peder!

  Eski bir rahip çömezine yardım eder misin?

  Ben Katolik’im.

  Anne!

  - Seni gördüğüme çok sevindim.

  - İyi görünüyorsun.

  İyiyim.

  - Bacağın nasıl?

  - Sen nasılsın?

  İyi misin?

  Anne, ben iyiyim.

  Dayın John  ziyaretime geldi.

  Öyle mi?

  Ne zaman?

  Geçen ay.

  - Çok mu sıkı oldu?

  - Hayır.

  Fazla zorlamamalısın anne.

  Sürekli merdiven- lerden inip çıkamazsın.

  Biraz dinlenmelisin.

  Tamam.

  Seni daha iyi bir yere götürebilirim anne.

  Yalnız olmayacağın bir yere.

  Çevrende insan olur.

  Sürekli oturup radyo dinlemek zorunda kalmazsın.

  Anladın mı?

  Burası benim evim ve hiçbir yere gitmiyorum.

  Dimmy, canın mı sıkkın?

  - Hayır anne.

  - Mutlu değilsin.

  Söyle, derdin ne?

  Anne, ben iyiyim.

  Gerçekten iyiyim.

  Geliyor.

  İşte!

  - Şuna bak!

  - Beğendin mi?

  Çok sevimli, değil mi?

  Şuraya koyayım da kurusun, hala kurumamış.

  Hey, bu da nereden çıktı?

  - Ben buldum.

  - Nerede?

  Dolapta.

  Bununla oynuyor musun?

  - Evet.

  - Nasıl oynandığını biliyor musun?

  Göstereyim.

  Bir saniye, iki kişi lazım.

  Gerekmez, ben hep tek başıma oynuyorum.

  İkimiz oynayalım.

  Oynamamı gerçekten istemiyorsun ha?

  Ben istiyorum, Kaptan Howdy istemiyor.

  - Kaptan kim?

  - Kaptan Howdy.

  Kaptan Howdy de kim?

  Bilirsin, ben soru soruyorum, o cevap veriyor.

  - Kaptan Howdy  Anladım.

  - Çok tatlı biri.

  Eminim öyledir.

  Dur da sana göstereyim.

  Kaptan Howdy, sence annem güzel mi?

  Kaptan Howdy, bu hiç de hoş değil.

  - Belki de uyuyordur.

  - Öyle mi dersin?

  Neden bunları okuyorsun?

  Çünkü hoşuma gidiyor.

  Hem güzel bir fotoğraf da değil.

  - Yaşından büyük gösteriyorsun.

  - Sen kendine bak!

  Kendine bak ha!

  Makyajcım orada değildi.

  Dur da şu kirpiği alayım.

  Alamadım.

  Doğum gününde ne yapacağız?

  Bu sene pazar günü, çok iyi, değil mi?

  İşim de yok.

  Ne yapabiliriz?

  Bilmiyorum.

  Ne yapmak istersin?

  Bir fikrin var mı?

  Biraz düşüneyim.

  Washington'u tam olarak gezemedik.

  Lee Mansion'a, daha bir sürü yere gitmedik.

  Ne dersin?

  Washington'u gezeriz.

  - Tabii hava güzel olursa.

  - Tamam, öyle yapalım.

  Yarın akşam da sinemaya gideriz.

  Seni seviyorum!

  Ben de seni Regs.

  Çok iyi vakit geçireceğiz.

  İstersen Bay Dennings de gelebilir.

  Yani bence bir sakıncası yok.

  Teşekkürler  ama neden Burke'ün de bizimle gelmesini isteyeyim?

  Ondan hoşlanıyorsun.

  Evet, ondan hoşlanıyorum.

  Sen ondan hoşlanmıyor musun?

  Neler oluyor?

  Onunla evleneceksin, değil mi?

  Dalga mı geçiyorsun?

  Burke Dennings'le evlenmek mi?

  Saçmalama.

  Tabii ki hayır.

  Bu da nereden çıktı?

  Ama onu seviyorsun.

  Evet, onu seviyorum.

  Pizzayı da seviyorum, ama bir pizzayla evlenmiyorum.

  Onu babamı sevdiğin gibi sevmiyor musun?

  Regan, babanı seviyorum.

  Babanı her zaman seveceğim tatlım.

  Burke sık sık buraya geliyor, çünkü  yalnız biri.

  Yapacak başka işi yok.

  Ben başka türlü duydum.

  Öyle mi?

  Ne duydun?

  Bilmiyorum.

  Düşünmüştüm de.

  Yanlış düşünmüşsün.

  Nereden biliyorsun?

  Çünkü Burke ve ben sadece arkadaşız.

  Tamam mı?

  Gerçekten.

  Uyumaya hazır mısın?

  İyi geceler tatlım.

  O benim annem Tom.

  Çok yalnız, onun yanından ayrılmamalıydım.

  Hiç olmazsa New York'ta yanında olurdum.

  Yakınında olurdum.

  Naklin için bir şeyler yapmaya çalışırım.

  Bana gereken yeni bir meslek Tom.

  Bu işi istemiyorum.

  Bu iş yanlış, doğru değil.

  Sen en iyisin.

  Gerçekten öyle mi?

  Bu psikiyatriden öte bir şey, biliyorsun.

  İnsanların sorunlarının bir kısmı inançla  ulvi amaçlarıyla, hayatın anlamıyla ilgili ve ben artık bunları kaldıramıyorum.

  Bu işi bırakmalıyım, ben uygun değilim.

  Sanırım inancımı yitirdim Tom.

  Alo?

  Evet, ben Bayan MacNeil.

  Bakın, dalga mı geçiyorsunuz?

  20 dakikadır hattayım.

  Tanrım, inanabiliyor musun?

  Doğum gününde bile kızını aramıyor!

  Belki de düşüremedi.

  Daha neler!

  Umurunda bile değil!

  - Bırak da ben  - Ben hallederim Sharon.

  Sorun değil.

  Bana cevap vermiyor demeyin.

  Excelsior Oteli, Roma!

  Bir daha dener misiniz lütfen?

  Hayır, size numarayı dört defa verdim!

  Siz okuma yazma biliyor musunuz Tanrı aşkına!

  Allah kahretsin!

  Bana sakin ol falan demeyin!

  Dalga geçiyorsun!

  Ama daha demin yatmıştım.

  Ne yapıyoruz, sahne 61'i mi?

  Flo'ya mavi kemeri hatırlat, tamam mı?

  Sen ne yapıyorsun burada?

  Yatağım sallanıyordu.

  Uyuyamadım.

  Kahretsin!

  Karl, bir daha yapma bunu!

  Çok üzgünüm.

  Gördünüz mü, hiç fare yok.

  Fare yok.

  Çok sağ ol.

  Harika.

  Aman Tanrım!

   Yumruğunu bırak.

  Kolunu kaldır.

  Çok iyi.

  Kötü bir şey oldu mu?

  Hareketsiz bir şekilde dur.

  Normal nefes al.

  Yaptığım titreşimi hissediyor musun?

  Regan?

 !

  Herhangi bir şey hissediyor musun?

  Bunu hissediyor musun?

  Hiçbir şey hissetmiyorum.

  Ağzında sıkıca tut.

  Bunu orda tut.

  Bu senin vücut sıcaklığını gösteriyor.

  Bu ilerleyen kırmızı ışık da senin vücut sıcaklığın.

  Bunu istemiyorum.

  Bir sinir düzensizliği var  zannettiğimizden daha az düzeyde ama.

  Ne kadar uğraştırır, ne boyutta tam bilmiyoruz.

  Ergenlik döneminde sık görülen bir şey bu.

  Onda bütün semptomları görülüyor.

  Hiperaktiflik.

  Onda daha hafif.

  Matematiksel çalışmalar.

  Matematiksel mi?

  O da nedir?

  Ona zarar vermeden yoğunlaşması için.

  Şimdi bu Ritalin.

  Günde 10 miligram.

  Bu sakinleştirici mi?

  Bir sakinleştirici.

  Bir sakinleştirici!

  Tanrım, o şimdiden uçacak  Bu onun durumunda görünenler için önemli değil.

  Hiperaktif çocuklar hakkında kimse bilgi sahibi değil.

  Ritalin onların bu durumdan kurtulması için şart.

  Ve ne kadar ve nasıl biz gerçekten bilmiyoruz.

  Fakat ondaki semptomlar depresyonu geçebilir  Bu alanımın dışında  Kızım depresif olamaz  Babasından bahsetmişsin.

  Onunla ayrılmışsın.

  Onu bir psikiyatra mı göstereceğim  Hayır  Bekleyeceğiz ve Ritalin'in yardımcı olmasını dileyeceğim.

  Cevapları düşüneceğim.

  İki - üç hafta bekleyeceksin.

  Tamam.

  Ve onun yalanlarını engelleyecek.

  O kaç parça?

  Yalan mı?

  Yatağını salladığını söylüyorum  Kızının sürekli küfretmesini mi istiyorsun?

  Müstehcen kelimeler  Hayır, asla.

  Kesişiyoruz  yalan söylemeye benzer  -  bu bağışlanamaz.

  - Anlamıyorum  O asla küfretmez  Onu bir süre gevşek bırakmayın onu sorguya tabi tutun.

  Buna inanmak için derinlemesine araştıracağım.

  O ne söylüyor peki?

  Sözlük dağarcığı hayli geniş  Örnek verin bana.

  Neye benziyor.

  Kendine özgü ne söylüyor?

  Kendine özgü Bayan MacNeil  Ona tavsiyelerde bulundum.

  O ise parmağımı tutup bana şunu söyledi  becerdiğim kahrolası  Buna inanamıyorum  Bir psikiyatr düşünüyor musunuz?

  Hayır.

  Daha iyi bir açıklamayı tercih ederim her zaman.

  Bekleyeceğiz.

  Bekleyeceğiz ve göreceğiz.

  Bu süreç içerisinde  kaygılanmayın asla.

  Nasıl?

  Ödem beynine zarar vermiş, anlıyor musun?

  Yanına doktor yaklaştırmıyor.

  Sürekli bağırıyordu, hatta radyoyla konuşuyordu.

  Bana hemen haber vermeliydin.

  Normal bir hastane bu tip hastalarla ilgilenmiyor Dimmy.

  Onu uyutup buraya öyle getirdik.

  Bacağı iyileşinceye kadar burada kalacak, sonra çıkartacağız.

  2-3 ay sonra çıkacak, hem de eskisinden daha iyi olarak!

  - Bayan!

  - Evet.

  Bayan Karras'ı görmek istiyoruz.

  - Randevunuz var mıydı?

  - Var.

  - Akrabası mısınız?

  - Ben kardeşiyim, o da oğlu.

  Bir saniye.

  Çok garip.

  Rahip olmasaydın şimdi New York'un en ünlü psikiyatrı olurdun.

  Annen de çok güzel bir evde yaşardı.

  Sen git Dimmy.

  Ben seni burada bekleyeceğim.

  Bayan Karras en sonda, solda.

  Anne, benim Dimmy.

  Bunu bana neden yaptın Dimmy?

  Anne, seni buradan çıkaracağım.

  Seni eve götüreceğim.

  Anne, her şey düzelecek.

  Seni eve götüreceğim.

  Onu başka bir yere yatıramaz mıydın?

  Nereye?

  Özel bir hastaneye mi?

  Parasını kim verecekti Dimmy?

  Sen mi?

  İçkimde yabancı birinin kılı var.

  Anlayamadım.

  Daha önce hiç görmemiştim.

  Ya siz?

  Yukarıda çok rahatız.

  Gemini ve Mercury projelerine göre çok fazla yerimiz var.

  Altı metreküp yerimiz var, bu sayede hareket edebiliyoruz  Bir daha giderseniz beni de götürür müsünüz?

  Niye?

  Mars'ın ilk misyoneri!

  Baksana, Gestapo'da halkla ilişkilerle mi, yoksa iç işleriyle mi ilgileniyordun?

  Ben İsviçreliyim!

  Evet, tabii.

  Eminim Goebbels'le birlikte bowlinge de gitmemişsindir.

  Pis Nazi!

  Kilisenin arkasında.

  Neresi olduğunu anladınız mı?

  Kırmızı tuğlalı bir bölme var.

  Orası ne işe yarıyor?

  Orada sürekli gördüğüm rahip kim?

  Hep orada.

  Siyah saçlı, çok güçlü birine benziyor.

  Kim o?

  Damien Karras.

  Kilisenin arkasındaki yer onun ofisi.

  Psikiyatri danışmanımız.

  Zavallı, dün gece başına çok kötü bir şey geldi.

  Annesi öldü.

  Kadın tek başına yaşıyordu ve  sanırım onu bulmalarından bir iki gün önce ölmüş.

  Domuzun Almanı!

  Tanrının belası pis Nazi kasabı!

  Kes şunu!

  Seni öldüreceğim!

  Senin derdin ne?

  Tatlı olarak ne var?

  Uyuyor musun?

  Burke, araban kaldırımın kenarında.

  Louie seni bekliyor.

  Hava da güzel.

  Evet tatlım  Ne?

  Boş ver.

  - Kendini iyice kaybetmiş!

  - Küfelik olmuş, hepsi bu.

  Hey, harika bir parti!

  Durmayın, devam edin.

  Beni cesaretlendirmenize gerek yok.

  Bence cennet beyaz bir gece kulübü.

  Assolist olarak da ebediyen bendeniz ve herkes bana bayılıyor.

  Bir konuğumuz var.

  Yukarıda gebereceksin!

  Aman Tanrım!

  Tatlım!

  Tatlım, neyin var?

  Üzgünüm, hastaydı.

  Söylediklerinin farkında değil.

  Bunu sana ne söyletti Regan?

  Biliyor musun tatlım?

  Anne.

  Benim neyim var?

  Doktorun da söylediği gibi, çok gerginsin, hepsi bu.

  Sen haplarını al yeter.

  İyileşeceksin, gerçekten.

  Leke çıkıyor mu Willie?

  Evet, sanırım.

  İyi.

  Anne!

  Chivas Regal alacak parayı nereden buldun, bağış kutusundan mı?

  Bu bir hakaret.

  Ben yoksulluk yemini ettim.

  Öyleyse nereden buldun?

  Çaldım.

  İnanırım.

  Fakülte başkanları içki içmemeli, kötü örnek olur.

  Onu büyük bir günah işlemekten kurtardım.

  Tanrım!

  Yanında olmalıydım.

  Orada değildim.

  Yapabileceğin hiçbir şey yoktu.

  Uzan.

  Şu sigarayı ver.

  Hadi.

  Artık uyuyabilecek misin?

  Evet.

  Şimdi de benim ayakkabılarımı mı çalacaksın?

  Hayır.

  Ayak falına bakıyorum.

  Şimdi çeneni kapat ve uyu.

  İyi geceler.

  Çalmak günahtır.

  İstemiyorum!

  Tatlım sana yardım etmeye çalışıyorlar.

  İstemiyorum!

  Aşağılık piç!

  Kulun Mary Karras'ı hatırla ulu Tanrım.

  O, inanan biri olarak aramızdan ayrıldı ve şimdi huzur içinde uyuyor.

  "Tanrım, senden yücesi yok, ben değersiz bir kulum.

  "Ama bir sözün yeter, ruhum yaralarını sarar.

  "İsa'nın bedeni sana sonsuz hayatı sunsun.

 " Bu tip şeyler  beynin kimyasal elektrik aktivitesindeki bir bozukluğun belirtisidir.

  Kızınızın durumunda bozukluk yan lopta.

  Burada, beynin yan tarafında.

  Sık görülmez, garip sanrılara sebep olur  genellikle de kasılma nöbetlerinden önce.

  Kasılma nöbeti mi?

  Yatağın sarsılması şüphesiz kas spazmlarından kaynaklanıyor.

  Hayır, spazm değildi.

  Ben de yatağın üstüne çıktım.

  Yatak zıplıyordu, yerden havalanmıştı.

  Koca yatak sallanıyordu!

  Ben de üstündeyken!

  Bayan MacNeil, kızınızın sorunu yatağıyla ilgili değil.

  Beyniyle ilgili.

  Sebebi ne?

  Beynin yan lopundaki bir lezyon.

  Bir çeşit felç durumu.

  Ama doktor, kişiliği nasıl değişti anlamıyorum.

  Yan loptaki sorunlarda bu sık görülür.

  Öyle mi?

  Günlerce, hatta haftalarca sürebilir.

  Yıkıcı, suç işlemeye yatkın davranışlar da  sık sık görülür.

  Ne olur iyi bir şeyler de söyleyin.

  Sakin olun, eğer sorun bir lezyonsa şanslı sayılır.

  Yapılması gereken tek şey yarayı almak.

  Regan, doğrulup buraya yaklaşır mısın?

  Tüpe dikkat et.

  Biraz daha.

  Çok iyi.

  Şimdi seni aşağı doğru biraz kaydıracağım, tamam mı?

  Çok kısa sürecek.

  Yapış yapış.

  Regan, şimdi biraz soğuk ve ıslak bir şey hissedeceksin.

  Şimdi şuranda bir batma hissedeceksin.

  Kıpırdama.

  Çok iyi.

  Şuranda biraz baskı hissedeceksin.

  Kıpırdama.

  Başlat!

  Burada hiçbir şey yok.

  Damarlarda da bir sorun yok.

  Başka testler de uygulayayım mı?

  Gerekmez.

  Onu yine muayene etmek isterim.

  Affedersiniz doktor, Chris MacNeil arıyor.

  Çok acilmiş.

  - Vaktin var mı?

  - Tabii.

  Doktor Klein?

  Ben Doktor Klein, bu da Doktor Tanney.

  Konuşmamızdan sonra durum daha da kötüleşti.

  Gelin.

  - Yine kasılmalar mı var?

  - Evet, ama daha şiddetli.

  - İlaç verdiniz mi?

  - Evet.

  - Ne verdiniz?

  - Thorazine.

  Ondan önce de Ritalin.

  Doktorlar geldi.

  Anne lütfen!

  Lütfen anne, durdur onu!

  Yakıyor!

  Bir şeyler yapın doktor.

  Lütfen ona yardım edin!

  Durdur onu!

  Beni öldürmeye çalışıyor!

  Anne!

  Tamam Regan, bakalım sorun  Yaklaşmayın!

  Bu domuzcuk benim!

  Becer beni!

  Becer beni!

  Becer beni!

  Benden uzak durun!

  Onu sıkı tutun!

  Anne, onlara izin verme!

  Onu uyuttuk.

  Yarına kadar uyur.

  Neler oluyor?

  Yataktan nasıl öyle havalanıyor?

  Patolojik vakalarda anormal güçlenme görülebilir.

  Ya da fiziksel hareketlerde artış.

  Mesela  40 kiloluk bir kadın, çocuğunun bir kamyon lastiği altında sıkıştığını görür  ve kamyonu yerden 15 santim havaya kaldırır.

  Gördüğünüz gibi, burada olanlar da aynı şey.

  Yani prensip aynı.

  Yani nesi var?

  Hala beynin yan lopunda  Siz neden bahsediyorsunuz?

  Onu görmediniz mi?

  Tamamen kafayı yemiş biri gibi davranıyor!

  Bir psikopat gibi, iki kişilikli biri gibi, ya da  Bayan MacNeil, şimdiye kadar sadece yüz tane  kişilik bölünmesi vakasına rastlanmıştır.

  Biliyorum, psikiyatrik tedavi istiyorsunuz  ama sorumlu bir psikiyatri uzmanı da öncelikle vücutla ilgili sorunlara bakar.

  Şimdi ne yapacağız?

  Pnömoansefalogram yaptırarak lezyonun yerini bulmak istiyorum.

  Yine omurilikten sıvı alacağız.

  Tanrım!

  EEG ve arteriyogramlarda gözümüzden kaçan şeyi  bu şekilde bulabiliriz.

  En azından bazı olasılıkları ortadan kaldırmış oluruz.

  Doktor Tanney röntgenlerde bir soruna rastlamadı.

  Yani her şey normal.

  Evde uyuşturucu bulunur mu?

  Tabii ki hayır.

  O tip şeyler bulunmaz.

  Emin misiniz?

  Tabii eminim.

  Size söylerdim.

  Ben esrar bile içmem.

  Yakında eve dönmeyi mi planlıyorsunuz?

  Yani Los Angeles’e.

  Hayır, düşünmüyorum.

  Ben yeni bir ev yaptırıyorum.

  Bundan önceki satıldı.

  Ben onu  Okullar tatil olunca Regan'ı Avrupa'ya götürmek istiyordum.

  Niye sordunuz?

  Sanırım bir psikiyatr aramanın vakti geldi.

  Alo?

  Kahretsin!

  Tanrım!

  Neden Regan'ı tek başına bırakıp gittin?

  Çıldırdın mı sen?

  Penceresi açıktı!

  - Sana söylemedi mi?

  - Kim?

  - Burke!

  - Burke'ün bu işle ne ilgisi var?

  Kimse yoktu.

  Thorazine almaya giderken  Burke'e onunla kalmasını söyledim ve  Tahmin etmeliydim.

  Bence de!

  Test sonuçları nasıl?

  Bir psikiyatr arayacağız.

  Selam Chuck, gel.

  Sanırım duydunuz.

  Neyi duyduk?

  Duymamışsınız.

  Burke öldü.

  Herhalde sarhoştu.

  Dışarıdaki merdivenlerden aşağı düşmüş.

  M sokağına kadar yuvarlanmış.

  Boynu kırılmış.

  Tanrım!

  Evet, biliyorum  Ben alnına dokununca gözlerini aç.

  Rahat mısın Regan?

  Evet.

  Kaç yaşındasın?

  12.

  İçinde biri mi var?

  Bazen.

  Kim o?

  Bilmiyorum.

  Kaptan Howdy mi?

  Bilmiyorum.

  Ona sorarsam, cevap vermesine izin verir misin?

  Hayır.

  Neden?

  Korkuyorum.

  Benimle konuşursa, senin içinden çıkar.

  İçinden çıkmasını istiyor musun?

  Evet.

  Şimdi Regan'ın içindeki kişiye sesleniyorum.

  Eğer oradaysan, sen de hipnotize oldun demektir.

  Bu yüzden sorularıma cevap vereceksin.

  Öne çık  ve bana cevap ver.

  Sen Regan'ın içindeki kişi misin?

  Kimsin sen?

  - Yardım edin!

  - Bırak onu!

  Peder Karras?

  Tanışıyor muyuz?

  Hayır, ama sizi hemen tanıyacağımı söylemişlerdi.

  Bir boksöre benzediğinizi söylediler.

  Cinayet Masasından William F.  Kinderman.

  Sorun ne?

  Doğru.

  Gerçekten de boksöre benziyorsunuz.

  Beden ve Ruh'taki John Garfield'a benziyorsunuz.

  Kesinlikle, John Garfield.

  Bunu daha önce söyleyen oldu mu?

  Sizi de Paul Newman'a benzeten oldu mu?

  Çok.

  Burada film çeken yönetmeni, Burke Dennings'i tanıyor musunuz?

  Onu görmüştüm.

  Onu görmüştünüz.

  Geçen hafta öldüğünü biliyor musunuz?

  Gazetede okuduğum kadarıyla.

  Sevgili peder, büyücülük konusunda ne biliyorsunuz?

  Cadı avcılığı değil, büyü yapma açısından.

  Bu konuda bir makale yazmıştım.

  Öyle mi?

  Psikiyatrik açıdan.

  Biliyorum.

  Okudum.

  Kiliselerdeki kutsal eşyalara yapılan saldırılarla  büyücülüğün bir ilgisi var mı?

  Belki.

  Kara ayinlerde uygulanan bazı yöntemler.

  Şimdi de Dennings.

  Nasıl öldüğünü okudunuz mu?

  Düşmüş.

  Durun da size anlatayım, ama lütfen  aramızda kalsın.

  Burke Dennings, sevgili peder  M sokağına giden merdivenlerin dibinde bulundu.

  Kafası tamamen dönmüştü.

  Arkaya bakıyordu.

  Düştüğü için olmamış mı?

  Mümkün.

  - Mümkün, ama  - Pek olası değil.

  Kesinlikle.

  Bir tarafta, sanki büyüyle işlenmiş bir cinayet var.

  Diğer bir tarafta da kara ayinlerde uygulanan yöntemlerle kiliseye saldırı.

  Sizce kiliseye saldıran kişiyle katil aynı kişi mi?

  Belki de çılgın biri  Kiliseden nefret eden biri.

  Bilinçsiz bir isyan.

  Hasta bir rahip ha?

  Bakın peder, anlıyorum, sizin için zor bir durum  ama bu kampustaki rahiplerin psikiyatrik danışmanı sizsiniz.

  Yani kim hasta, kim değil siz bilirsiniz.

  Yani o tür bir hasta olsa bunu siz bilirdiniz.

  Bu tarife uyan birini tanımıyorum.

  İş ahlakı.

  Bilseydiniz bile söylemezdiniz ha?

  Büyük ihtimalle söylemezdim.

  Sizi rahatsız ediyorum, ama bir psikiyatr  hem de güneşli Kaliforniya'da  bir hastası hakkında bildiklerini polise söylemediği için kodesi boyladı.

  Tehdit mi?

  Yok, laf olsun diye söylemiştim.

  Laf olsun diye bir şey söyleyeyim  yargıca rahatlıkla "günah çıkarıyordu" diyebilirim.

  Peder, bir saniye!

  - Film seyretmeyi sever misiniz?

  - Çok.

  Şehirdeki en iyi filmler için bedava biletler verirler.

  Karım hep yorgun olduğu için hiç gelmek istemez.

  Çok yazık.

  Yalnız gitmeyi sevmem.

  Filmler hakkında konuşmayı  tartışmayı, eleştirmeyi severim.

  Benimle sinemaya gelmek ister misiniz?

  Crest'te Othello oynuyor, biletim var.

  Oyuncular kim?

  Debbie Reynolds Desdemona rolünde, Groucho Marx da Othello.

  İyi mi?

  Ben o filmi gördüm.

  Son kez soruyorum, tarifime uyan bir rahip tanıyor musunuz?

  Hadi!

  Hayır, soruma cevap verin Rahip Paranoya.

  Tamam.

  Kim yaptı, biliyor musunuz?

  Kim?

  Dominikenler.

  Onların peşine düşün.

  Biliyor musunuz, sizi sınır dışı ettirebilirim.

  Yalan söyledim.

  Sal Mineo'ya benziyorsunuz.

  Çağımızda pek görülmeyen bir psikolojik rahatsızlık.

  Ancak ilkel toplumlarda görülen bir şey.

  Buna "uyurgezerlik durumunda cinnet" diyoruz.

  Açıkçası bu konuda fazla bir şey bilmiyoruz.

  Sadece  bir çelişkinin ya da suçluluk duygusunun  hastada şöyle bir kuruntu yarattığını biliyoruz  hasta, bedeninin yabancı bir varlık tarafından ele geçirildiğini sanır.

  Ya da bir ruh.

  Bakın, inansanız iyi edersiniz, size bir kere daha söylüyorum  onu kahrolası bir tımarhaneye kapatacak değilim!

  Siz ne isim koyarsanız koyun, o benim yanımda kalacak!

  Üzgünüm.

  Üzgün müsünüz?

  Bir sürü doktor bir araya gelmişsiniz  tüm söyleyebildiğiniz saçma sapan şeyler.

  Tabii tedavi için ufak bir olasılık daha var.

  Şokla tedaviyi düşünüyorum.

  Söylediğim gibi küçük bir olasılık.

  Ne olduğunu söyler misiniz Tanrı aşkına!

  Neymiş o?

  Dini inançlarınız var mıdır?

  Hayır.

  Ya kızınızın?

  Yoktur.

  Niye?

  Şeytan çıkarmak hakkında bir şey duydunuz mu?

  Hahamın ya da rahibin  bedeni ele geçirmiş ruhu kovmak için uyguladığı özel bir merasimdir.

  Günümüzde bu yöntemi uygulayan pek kimse kalmadı.

  Utandıkları için gizli gizli yapan Katolikler haricinde.

  Ama  işe yaradığı görüldü.

  Aslında zannettikleri sebeplerden dolayı değil.

  Sebebi telkin gücü.

  Hastanın ruhunun ele geçirildiğine olan inancı  nasıl bu hastalığa sebep olduysa, aynı şekilde  şeytan çıkarmaya olan inancı da iyileşmesine sebep olabilir.

  Yani bana kızımı bir büyücüye mi götürmemi söylüyorsunuz?

  Söylediğiniz bu mu?

  Bunu Regan'ın odasına sen mi koydun?

  İyileşecek mi?

  Karl, bunu sen koyduysan bana söylemeni istiyorum.

  Sen mi koydun?

  Hayır.

  Ben koymadım.

  Bu, Regan'ın yastığının altındaydı.

  Siz mi koydunuz?

  Ben koymadım.

  Ben de koymadım.

  Özür dilerim.

  Ne var?

  Biri sizi görmek istiyor.

  Kimmiş?

  Belki kızınız o gece Bay Dennings'in  odasına gelip gelmediğini hatırlıyordur.

  Bunu niye soruyorsunuz?

  Hatırlıyor olabilir mi?

  Hayır, uyutulmuştu.

  Ciddi bir şey mi?

  Korkarım öyle.

  Ne olduğunu  Hala bilmiyoruz.

  Cereyanda kalmasın.

  Sonbaharda evin içi sıcakken cereyanda kalmak  mikroplara davetiye çıkartmaktır.

  Affedersiniz, başka bir arzunuz var mı?

  Yok Karl, teşekkürler.

  Böyle iyiyiz.

  Bütün bunları niye soruyorsunuz?

  Çok garip.

  Merhum ziyaretinize geliyor, sadece 20 dakika kalıyor  ve hasta bir kızı tek başına bırakıp çıkıyor.

  Açık konuşmak gerekirse  pencereden düşmüş olması pek olası değil.

  Hem de boynunun düşme sonucu o hale gelme ihtimali  herhalde binde bir.

  İçimden bir ses  Bence  bir, çok güçlü biri tarafından öldürüldü.

  İki, kafatasındaki çatlaklar  ve daha başka bir sürü şey  bir durumun çok olası olduğunu gösteriyor.

  Olası, kesin değil.

  Bu da kurbanın öldürüldükten sonra kızınızın penceresinden aşağı atılma olasılığı.

  Ama odada kızınızdan başka kimse yoktu, öyleyse bu nasıl olmuş olabilir?

  Tek bir seçenek var.

  Bayan Spencer'ın evden çıkışıyla sizin eve dönüşünüz arasında  biri gelmiş olabilir.

  Tanrım, bir saniye.

  Hizmetçileri ziyaret eden olur mu?

  Hiç olmaz.

  O gün bir paket falan bekliyor muydunuz?

  Bildiğim kadarıyla hayır.

  Yiyecek, kuru temizleyiciden bir paket?

  Ben hiç bilmem.

  Bunlarla Karl ilgilenir.

  Anlıyorum.

  Ona sorabilir misiniz?

  Boş verin.

  Çok düşük bir ihtimal.

  Boş verin.

  Bir fincan kahve daha ister misiniz?

  Lütfen.

  Çok güzel.

  Bunlar kızınızın marifeti mi?

  Teşekkürler.

  Bu arada  kızınıza, o gece Bay Dennings  odasına gelmiş mi gelmemiş mi sorabilirsiniz.

  Bakın, kızımın odasına gitmesi için hiçbir sebep yok.

  Biliyorum, farkındayım, ama  eğer bazı İngiliz doktorlar "bu mantar da ne" diye sormasalardı  bugün penisilin diye bir şey olmazdı.

  Öyle değil mi?

  Biraz daha iyi olunca ona sorarım.

  Bir zararı olmaz.

  Bu arada  Önemli değil.

  Bundan nefret ediyorum, ama  kızım için bir imza verebilir misiniz?

  Tabii.

  Kalem nerede?

  Bende var.

  Çok sevinecek!

  Adı ne?

  Yalan söyledim.

  Benim içindi.

  Adım arkada yazıyor, Kinderman.

  Melek diye bir filminiz var ya  onu altı defa seyrettim!

  Gerçekten mi?

  Çok güzeldi.

  Teşekkürler.

  Çok iyi birisiniz.

  - Teşekkürler.

  - Siz de çok iyi birisiniz.

  Kızınız biraz iyileşince yine gelirim.

  - İyi günler.

  - Güle güle.

  Lütfen, hayır!

  - Dediğimi yap!

  - Lütfen, yapma!

  Orospu!

  Dediğimi yap!

  Lütfen, hayır!

  Bırak da İsa seni becersin!

  Ver şunu bana!

  Yala!

  Yala!

  - Bayan MacNeil!

  - Kapıyı aç!

  Senin o aşağılık kızın ne yaptı, biliyor musun?

  Bayan MacNeil?

  Gidin lütfen.

  Ben Peder Karras.

  Özür dilerim.

  Merhaba.

  Önemli değil.

  Günlük kıyafetimle geleceğimi söylemeliydim.

  Evet, iyi olurdu.

  - Sigaranız var mı peder?

  - Tabii.

  Sağ olun.

  Hava soğuk.

  Evet.

  Nasıl oldu da bir psikiyatr rahip oldu?

  Tam tersi oldu.

  Beni tıp fakültesine Kilise gönderdi.

  Hangisine?

  Harvard'a, sonra Bellevue'ye  ve Johns Hopkins'e.

  İşte bunun gibi yerler.

  - Peder Dyer'ın arkadaşısınız, değil mi?

  - Evet.

  - Yakın mısınız?

  - Çok yakınız.

  Benim partimden bahsetti mi?

  Tabii ki.

  Kızımdan bahsetti mi?

  Hayır, kızınız olduğunu bilmiyordum.

  - Ondan bahsetmedi ha?

  - Hayır.

  Ne yaptığını söylemedi mi?

  Ondan bahsetmedi.

  Rahiplerin ağzı sıkı oluyor ha?

  Değişir.

  - Neye göre değişir?

  - Rahibine göre.

  Elbette.

  Peki, ya biri size gelip de  yani bir katil ya da bir suçlu  gelip de sizden yardım isterse?

  Onu ele verir misiniz?

  Ruhsal yardım peşindeyse onu ele vermem.

  - Vermez misiniz?

  - Vermem.

  Ama onu teslim olması için ikna etmeye çalışırım.

  Peki ya şeytan çıkarma meselesi?

  Anlayamadım.

  Ya kişinin ruhu, bilirsiniz, bir iblis tarafından ele geçirilmişse  şeytan çıkarma ayini için ne yaparsınız?

  Onu bir zaman makinesine yerleştiririm  ve 16.

  yüzyıla gönderirim.

  Anlayamadım.

  Şeytan çıkarma artık yapılmıyor.

  Öyle mi?

  Ne zamandan beri?

  Ruh hastalıklarını, paranoya ve şizofreniyi öğrendiğimizden beri.

  Bunlar Harvard'da öğretilen şeyler.

  Bayan MacNeil, Cizvitlere katıldığımdan beri  şeytan çıkarma ayini yapmış bir tek rahip görmedim.

  Evet, şey  çok yakınım olan birinin başına geldi.

  Büyük ihtimalle ruhuna şeytan girdi.

  Şeytan çıkarma ayinine ihtiyacı var.

  Peder Karras, o benim kızım.

  Şeytan çıkarma işini unutmak için bir sebep daha.

  Niye?

  Anlamıyorum.

  Bu her şeyi daha da zorlaştırır.

  Nasıl yani?

  Kilise şeytan çıkarma iznini vermeden önce  gerçekten gerekli mi diye bir araştırma yapar.

  Bu da zaman alır.

  Tek başınıza yapın.

  Yapamam.

  Kilisenin onaylaması lazım, bu da çok seyrek olur.

  Gelip onu görün.

  Tabii, bir psikiyatr olarak.

  Psikiyatra değil, bir rahibe ihtiyacı var!

  Dünyadaki bütün psikiyatrlara gitti.

  Onlar size gönderdiler, siz de onlara mı göndereceksiniz?

  - Tanrım, kimse bana yardım etmeyecek mi?

  - Siz anlamıyorsunuz, kızınız  Tanrım, ona yardım edemez misiniz?

  Ona yardım edin!

  Bağlanmak istemiyor.

  Merhaba Regan.

  Ben annenin bir arkadaşıyım.

  Sana yardım etmek istiyorum.

  O zaman beni çöz.

  Kendine zarar verebilirsin Regan.

  Ben Regan değilim.

  Görüyorum.

  O zaman tanışalım.

  Ben Damien Karras.

  Ben de şeytan.

  Şimdi lütfen çöz beni.

  Eğer şeytansan niye o kemerleri yok etmiyorsun?

  Bu, çok basit bir güç gösterisi olurdu.

  Regan nerede?

  Burada, bizimle.

  Bana Regan'ı göster, ben de seni çözeyim.

  Eski bir rahip çömezine yardım eder misin peder?

  Annen de bizimle birlikte Karras.

  Ona mesaj bırakmak ister misin?

  Eline geçmesini sağlarım.

  Eğer bu doğruysa  o zaman annemin kızlık soyadını da bilirsin.

  Nedir?

  Nedir?

  Teşekkürler.

  Bakın, ben ona daha fazla zarar verme taraftarı değilim.

  Ne yaparsanız yapın, daha kötü olamaz.

  Yapamam.

  Kiliseye ruhun ele geçirildiğini kabul ettirmek için kanıt lazım.

  Ne gibi?

  Daha önce bilmediği bir dili konuşması gibi.

  Başka?

  Bilemiyorum, bakmam lazım.

  Sizin uzman olduğunuzu sanıyordum.

  Bu konunun uzmanı yok.

  Büyük ihtimalle bu konuda birçok rahip kadar bilginiz var.

  Kızınız kötü bir ruh olduğunu değil  şeytanın ta kendisi olduğunu söylüyor.

  Siz de benim kadar çok hasta görseydiniz  bunun "ben Napolyon'um" demekten farklı olmadığını anlardınız.

  Bana kızınız için neyin yararlı olduğunu sordunuz.

  Bulabileceğiniz en iyi hastanede  altı aylık gözetim.

  Bana Regan'a benzeyen birini gösterdiniz.

  Aynı yüz, aynı ses, her şey aynı  ama onun Regan olmadığını biliyorum.

  Bunu bana yüreğim söylüyor.

  Size söylüyorum, o yukarıdaki şey benim kızım değil.

  Söylemenizi istediğim tek şey  kızımın sorununun sadece kafasında olduğu!

  Bana, "şeytan çıkarma hiçbir işe yaramaz," demenizi istiyorum!

  Bana söylediğiniz bu mu?

  Regan bir rahibin geleceğini biliyor muydu?

  Hayır.

  Annemin kısa bir süre önce öldüğünü biliyor muydunuz?

  - Evet, çok üzgünüm.

  - Hayır.

  Regan da biliyor muydu?

  Hayır.

  Niye sordunuz?

  Önemli değil.

  İyi geceler.

  "İsa ekmeği böldü, havarilerine dağıttı ve şöyle dedi  " 'Alın bunu, hepiniz yiyin.

  " 'Bu benim bedenimdir.

 ' "Yemek bitince İsa kadehi aldı.

  "Yine hepinize şükran ve övgülerini sundu.

  "Kadehi havarilerine verdi ve şöyle dedi: 'Alın bunu  " 'hepiniz için.

  " 'Bu kadehte benim kanım var.

  " 'Bu, yeni ahitle günahların bağışlanması uğruna dökülen kandır.

 '" Şeytan kovmak için ne güzel bir gün!

  Hoşuna mı gitti?

  Hem de nasıl.

  Ama Regan'ın bedeninden kovulacaksın.

  Bu bizi birleştirecek.

  Seninle Regan'ı mı?

  Seninle bizi.

  Bunu sen mi yaptın?

  Bir daha yap.

  Zamanı gelince.

  Hayır, şimdi.

  Zamanı gelince.

  Mirabile dictu, sence de öyle değil mi?

  Demek Latince biliyorsun.

  Regan'ın içinde ne kadar kalmayı düşünüyorsun?

  Gövdesi çürüyüp kokuşuncaya kadar.

  O da ne?

  Kutsanmış su.

  Onu benden uzak tut!

  Yakıyor!

  Kimsiniz siz?

  Biliyorsun, inzivaya çekilmiş gibiyim.

  Hayır, sadece iş beni çok yordu.

  O iyi.

  Sadece  Bu konuda konuşmak istemiyorum, tamam mı?

  Tamam, seni ararım.

  Bu iş biter bitmez, tamam mı?

  Yok, şimdi başka bir şey yapmaya çalışıyorum ve  Hayır, hayır.

  Bir şey yok.

  Çok teşekkürler.

  - Bir içki alır mısınız?

  - Lütfen.

  Ne içersiniz?

  Skoç.

  - Buzlu ve sulu.

  - Tamam.

  Buz yok.

  Gidip mutfaktan alayım.

  Öyle de içerim.

  Sorun değil.

  Lütfen oturun.

  - Emin misiniz?

  - Evet, oturun.

  Babası nerede?

  Avrupa'da.

  - Ona olanları söylediniz mi?

  - Hayır.

  Bence söylemelisiniz.

  Ona kutsanmış su dedim.

  Üstüne serptim ve çok sert tepki verdi.

  Musluk suyuydu.

  Farkı ne?

  Kutsal su kutsanmıştır.

  Bu da durumu kanıtlamamızı zorlaştırıyor.

  Burke Dennings'i öldürdü.

  Ne?

  Burke Dennings'i öldürdü.

  Onu pencereden fırlattı.

  Hiç kimse.

  Kimsiniz siz?

  Hiç kimse!

  Evet, bu bir dil.

  Bu İngilizce.

  İngilizce mi?

  Tersten okunmuş İngilizce.

  Dinle.

  Bize zaman tanı.

  Bırak kız ölsün.

  Ben hiç kimseyim.

  Rahibi korkut.

  Merrin!

  Ben hiç kimseyim.

  Merrin!

  Rahibi korkut!

  Evet?

  Hemen geliyorum.

  Chris'in görmesini istemedim.

  Sorun ne?

  Ne oldu?

  BANA YARDIM EDİN

 Gerçek olduğundan emin misiniz?

  Bilmiyorum.

  Pek değil, bu bir varsayım.

  Ama  Roma Dua Merasimleri'nde yazan şartlara uyup uymadığına dikkatlice baktım.

  Şeytan çıkarma ayinini siz mi yönetmek istersiniz?

  Evet.

  Tecrübeli birini bulsak daha iyi olabilir.

  Belki de misyonerlik yapmış biri.

  Anlıyorum efendim.

  Birini bulmaya çalışalım.

  Bu arada birini bulur bulmaz sizi ararım.

  Teşekkür ederim efendim.

  Evet, olayın geçmişini biliyor.

  Onun yardımcı olmasında bir sakınca yok.

  Nasıl olsa bir psikiyatrın da bulunması gerekiyor.

  Peki ayini kim yönetecek?

  Bir fikriniz var mı?

  Lankester Merrin'e ne dersiniz?

  Irak'ta olduğunu sanıyordum.

  Ninova'da kazı yaptığını duymuştum.

  Haklısınız, ama işi bitti.

  3-4 ay önce geri döndü.

  Şu anda Woodstock'ta.

  Ne yapıyor, ders mi veriyor?

  Bir kitap daha yazıyor.

  Çok yaşlı olduğunu düşünmüyor musunuz?

  Sağlığı nasıl?

  İyi olmalı.

  Baksanıza, sürekli kazı yapıp duruyor.

  Hem de bu konuda tecrübeli.

  Bilmiyordum.

  Sanırım Afrika'da 10-12 yıl önce bu işi yaptı.

  Ayin aylarca sürmüş.

  Neredeyse ölüyormuş.

  Peder.

  - Siz Bayan MacNeil misiniz?

  - Evet.

  Ben Peder Merrin.

  Buyurun.

  Teşekkürler.

  - Peder Karras burada mı?

  - Evet, çoktan geldi.

  - Peder  Sizinle tanışmak bir şeref peder.

  - Çok yorgun musunuz?

  - Hayır.

  Hemen yurda gidip  bana bir papaz cüppesi  iki tane beyaz ayin cüppesi, mor ipek atkı, biraz kutsanmış su  ve  Roma Dua Merasimleri kitabını almanızı istiyorum.

  Kalın olanı.

  Başlamamız gerektiğini düşünüyorum.

  İlk önce olayın gelişimini dinlemek ister misiniz?

  Niye?

  En önemlisi kötü ruhla karşılıklı konuşmaktan kaçınmak.

  Konuyla ilgili şeyler sorabiliriz, ama onun dışındakiler çok tehlikeli.

  Yalancıdır.

  Kötü ruh yalancıdır.

  Kafamızı karıştırmak için yalan söyleyecektir.

  Ama yalanla gerçeği karıştırır  bize saldırmak için.

  Sana psikolojik saldırılarda bulunacak.

  Çok etkilidir.

  Onu dinleme.

  Sakın unutma, onu dinleme!

  Gördüğüm farklı kişilikler hakkında bilgi vermem  sanırım size yardımcı olur.

  Şimdiye kadar üç kişilik gördüm diyebilirim.

  - Kendisini  - Sadece bir kişi var.

  Bayan MacNeil kızınızın orta ismi nedir?

  Teresa.

  Ne güzel bir isim.

  Şu aşağılık şıllığı becersene peder!

  Sus!

  "Ey göklerdeki Babamız, ismin mukaddes olsun.

  "Egemenliğin kurulsun.

  Gökte olduğu gibi yerde de senin istediğin olsun.

  "Bugün de bize gündelik rızkımızı ver.

  "Bize karşı suç işleyeni bağışladığımız gibi  "sen de bizim suçlarımızı bağışla.

  "Ve bizi doğru yoldan ayırma.

  "Bizi kötülükten azat eyle.

  "Kurtar beni yüce Tanrım.

  Kudretinle benim davamı koru.

  "Kibirli insanlar karşıma dikildi ve zorbalar hayatımı almak istiyor  "ama Tanrı benim yardımcım ve O benim hayatıma hayat katıyor.

  "O, ihtiyacım olduğunda beni korudu.

  "Babaya, Oğula, Kutsal Ruha şükranlarımızı sunalım.

  "Başlangıçta olduğu gibi, şimdi ve daima, dünya ebedidir.

 " - "Sana güvenmiş olan  - "bu kulunu kurtar Tanrım.

  "Tüm kudretini, ey Tanrım, ona siper et.

 " "Karşı karşıya olduğu düşman  "ona gücünü geçiremesin.

  "Kötülüğün Çocuğu ona karşı güçsüz olsun.

 " Annen cehennemde herkese veriyor Karras!

  İnançsız köpek!

  "Tanrı sizinle olsun.

 " - "Ve seninle olsun.

  - "Dua edelim.

  "Ulu Tanrım, her şeye kadir Babamız, ölümsüz Tanrım  "ve peygamberimiz İsa'nın Babası  "o düşmüş zorbayı sonsuza kadar cehennemin alevlerine hapseden  "yegane Oğlunu o kükreyen aslanı ezmek için dünyaya yollayan yüce Tanrım  "yardım çığlığımıza karşılık ver  "ve kendi suretinden yarattığın bu kulunu  "bu korkunç yıkımdan  "ve Şeytanın pençelerinden kurtar.

  "Senin üzüm bağını kurutan canavarın  "yüreğine korku sal Tanrım.

  "O kudretli ellerinle onu  "kulun Regan Teresa MacNeil'in içinden kov.

  "Böylece kendi suretinden yarattığın bu naçizane kulun  "onun ellerinde esir olmasın  "ve sonsuza değin seninle Kutsal Ruhun birliğinde yaşayacak  "ve hüküm sürecek olan Oğlun sayesinde günahlar affedilsin.

  - "Amin.

  - "Tanrım, dualarımı duy.

 " Peder Karras.

  Damien.

  Lütfen devam et Damien!

  "Ve izin ver yakarışım sana erişsin.

  "Her şeye kadir Tanrım, Tanrı Babanın Kutsal Kelamı Hazreti İsa  "tüm varlıkların Yaratanı  "sen ki kutsal havarilerine  "yılanların ve akreplerin başını ezme gücünü verdin.

  "Bu değersiz kulunun  "bütün günahlarını  - "bağışla " - Piç!

  "ve bu vahşi iblise karşı koyma gücünü ihsan eyle.

  "Tanrının haçını gör.

  Defol düşman güç.

  "Tanrım, dualarımı işit.

  "Yakarışlarım sana ulaşsın.

  - "Tanrı sizinle olsun.

  - "Ve seninle olsun.

  "Seni dışarı atıyorum pis ruh!

 " - Seni düzeceğim ibne!

  - "Tanrı ve Hazreti İsa adına.

  "Sana emreden O'dur!

  "O ki seni cennetin zirvesinden cehennemin derinliklerine atmıştı !

 " - Becer onu!

  - "Defol.

 " - Becer onu Karras!

  - "Bu Tanrının kulundan çık git.

  "Defol!

  "Baba, Oğul  "ve Kutsal Ruh adına.

  "Babayla ve Kutsal Ruhla birlikte yaşayan ve hükmeden  "Efendimiz Hazreti İsa'nın kutsal haçıyla.

 " Damien!

  "Amin.

  "Tanrım, insan ırkının yüce koruyucusu  "bizden merhametini " Anneni sen öldürdün!

  Onu ölüme terk ettin!

  Sus!

  Annen seni hiç affetmeyecek!

  "Yaşayanların ve ölülerin yüce yargıcı adına sana emrediyorum  "Tanrının bu kulunun gövdesinden çık!

  "İsa'nın gücü " Kutsanmış su!

  "İsa'nın gücü seni buna zorluyor!

  "İsa'nın gücü seni buna zorluyor!

  "O seni kanlı haçıyla aşağı bir mertebeye düşürdü!

  "Beni bir günahkar olarak tanıdığın için emrimi küçümseme.

  "Sana emreden Tanrının ta kendisidir!

  "Sana emreden İsa'nın ta kendisidir!

  "Tanrı Baba sana emrediyor!

  "Tanrının Oğlu sana emrediyor!

  "Kutsal Ruh sana emrediyor!

  "Haçın kudreti sana emrediyor!

  "Şehitlerin kanı sana emrediyor!

  "İsa'ya yol ver Karanlıklar Prensi!

  "Her şeye kadir Tanrı karşısında suçlusun.

  "Oğlu karşısında suçlusun.

  "Bütün insan ırkı karşısında suçlusun.

  "Tanrı seni kovuyor  "O ki tüm yaşayanları ve ölüleri  "ve dünyayı alevlerle yargılayacaktır.

 "

Yoruldun mu?

  Devam etmeden önce biraz dinlenelim.

  Müsaadenle Damien.

  Dimmy, bunu bana neden yaptın?

  Lütfen Dimmy.

  Korkuyorum.

  Sen annem değilsin.

  Dimmy lütfen!

  Ne oluyor?

  Kalbi.

  Ona bir ilaç veremez miyiz?

  Komaya girer.

  Sen benim annem değilsin!

  Dinleme.

  Neden Dimmy?

  Damien!

  Dimmy lütfen!

  Dışarı çık.

  "Göklerdeki Babamız, ismin mukaddes olsun.

 " Bitti mi?

  Kızım ölecek mi?

  Hayır.

  Seni orospu çocuğu!

  Benim ruhumu al!

  Benim içime gir!

  Kahretsin, benim ruhumu al!

  Benim ruhumu al!

  Hayır!

  Anne.

  Biri mi düştü?

  Şu merdivenlerden düştü!

  Rags?

  Günah çıkarmak istiyor musun?

  Yaşamın boyunca  yaşamın boyunca Tanrıya karşı işlediğin günahlardan dolayı pişman mısın?

  - Bunu nereye koyayım?

  - O ne?

  Pikap.

  Şu kutuya koy.

  Hepsi bu.

  Seni özleyeceğim.

  Ben de.

  Kararında ısrarlı mısın?

  Bunu odasında buldum.

  Acele etseniz iyi olacak.

  Ragen haydi tatlım, gitmemiz lazım.

  Hiçbir şey hatırlamıyor.

  Bu iyi.

  - Her şey tamam.

  - Oldu.

  Tatlım, bu Peder Dyer.

  - Merhaba peder.

  - Merhaba.

  Hazırız hanımefendi.

  - Hoşça kalın.

  - Güle güle.

  Sizi ararım.

  Hoşça kalın.

  - Hoşça kalın.

  - Belki yine görüşürüz.

  Umarım.

  Peder Dyer!

  Sanırım bunun sizde kalmasını istersiniz.

  Niçin siz saklamıyorsunuz!

  ŞEYTAN ÇIKARAN (Exorcist şeytan çıkaran anlamına gelir) YÖNETMEN WILLIAM FRIEDKIN WILLIAM PETER BLATTY'nin kitabından uyarlanmıştır 

 

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar