Pet (2016)
| |
94 dk
Yönetmen: Carles Torrens
Senaryo: Jeremy Slater
Ülke: İspanya, ABD
Tür: Korku, Gerilim
Vizyon Tarihi: 01
Aralık 2016 (ABD)
Oyuncular
Jennette McCurdy
Ksenia ia Solo
Dominic Monaghan
Nathan Parsons
Gary J. Tunnicliffe
Özet
Her aşk karşılık bulmayabiliyor. İşte 2016 yapımı Pet
filminde de bir adamın bir kadına beslediği yoğun duygularına karşılık
alamayınca aşık olduğu kadını kaçırarak onu bir kafesin içerisine hapsederek
onunla oyun oynamaya kalkışması ile kendisine cevap veren kadının arasında
geçen hikayeyi anlatan filmdir
Altyazı
Günaydın çocuklar.
Nasıl gidiyor?
Bailey, ne haber?
Ne haber?
Merhaba, Chewy.
Merhaba, Watson,
nasıl gidiyor?
İyi görünüyorsun.
Queenie, serseri.
Pekâlâ.
Yiyecek istiyor musun?
İndir mideye.
İşte bu, tüm
yiyeceğiniz bunlar.
Su ister misin?
Nasılsın?
İşte burada, işte
burada.
Pekâlâ, tamam Lexi,
tamam.
Geride kal, geride
kal.
Hey, Lexi.
Geride kal.
Hey, koca köpek.
Koca köpek, Koca
köpek.
Adın Holly, değil mi?
Holly Garling.
Merhaba.
Nasılsın?
Merhaba.
Pardon, tanışıyor
muyuz?
Seth.
West Brook Lisesi'nden.
- Aynı sınıfta
mıydık?
- Bir üst
sınıftaydım.
Hiç takılmadık, ama
kim olduğu biliyordum.
Öyle mi?
Elbette, herkes biliyordu.
Bundan haberim yok.
Artık bir yazarsın,
değil mi?
Güzel.
Harika.
Evet, tüm bu garson
kostümü kılık değiştirmek için.
İnandırıcı.
Meyveli dondurma sipariş
edecektim.
- Ekstra parçacıklı.
- İlk değilsin.
- Bu benim durağım.
- Öyle mi?
Seni tekrar görmek
güzeldi.
Seni görmek de güzel.
Eğer bir planın
yoksa kahve içelim.
İşte orada.
Adamım.
Nate, sana bir soru
sormama izin ver.
Bir kızın seni fark
etmesini isteseydin Şu an ciddi misin?
Evet.
Lanet olsun adamım, seni
tanımıyorum.
Nasıl bir oyun
oynuyorsun bilmiyorum.
Bana ne soruyorsun?
Özür dilerim.
Düşündüm de belki Dinle, dur
Bu kızı seviyor musun?
Burada bir kızdan
bahsediyoruz, değil mi?
Evet, kız.
Ondan hoşlanıyorum.
Kendine biraz güven,
anlıyor musun?
Kendine güvenen adam.
Onları nasıl
güldüreceğini bilir.
Gününü anlat.
Umursuyormuş gibi
davran.
Demek istediğim, bu
bir sır değil.
Kendine güvenen,
eğlenceli, onları güldüren.
Anladım.
Güzel.
Teşekkürler.
Ve bana bir daha böyle
şeylerle gelme, tamam mı?
Sen ve ben, o
şekilde değiliz.
Güzel.
Seth, Dr.
Jessup'ın yardımına ihtiyacı var.
34 no'lu odada bir alman
kurdunu uyutuyor.
Lexi.
Bak, tatlı birisin.
Ama işini yapamazsan yapabilen başkasını bulacağım.
- Anlaşıldı mı?
- O gerçekten iyi
bir köpek.
Merhaba, Lexi.
Hey.
Durum şu ki, biz
sadece Merhaba, kızım.
Merhaba, Lexi.
Hey.
Nasıl gidiyor?
Yürüyüşe çıkmak
ister misin?
İyi kız.
Heyecan verici,
değil mi?
Pekâlâ Lexi.
Hadi bakalım.
Pekâlâ iyi köpek.
Evet, iyi köpek.
- İyi misin?
- Evet, çok iyi bir
köpek.
Yok bir şey, Lexi.
Sorun yok.
İstersen onu götürüp
bakabilirsin.
Binamda köpeklere
izin yok.
Çok katı.
Yeni bir yer bul.
Saati $9'a mı?
Şanslıyım, musluk
suyum var.
Tüm sorunun bu.
İnisiyatifin yok.
Nasıl olurda senin
yaşında biri hâlâ bu bok çukurunda çalışır.
Bu hayatta bir şey
istiyorsan, onu almalısın.
Yani nasıl olacak?
Demek istediğim, onu
istiyorsan, senindir.
Yap, hemen yap.
Pekâlâ Lexi,
başlıyoruz.
İyi bir köpeksin.
Kımıldama.
İyi köpek.
Sevdikleri: Müzik,
Giysi, Deniz Mahsulleri, Kitap, Konser.
Sevmedikleri:
Zorbalık, Bira, Domuz Eti.
Merhaba Holly.
Ne zaman öğle
yemeğine çıkıyorsun?
Ne zaman öğle
yemeğine çıkıyorsun?
Saat 1'de.
1:00.
Merhaba.
Beni hatırlıyor
musun?
Doğru.
Sanırım masa ben
buradayken ayırtılmış ama merak
ediyordum da benimle daha sonra yemeğe
çıkmak ister misin?
Seni bilmem, ama ben
deniz mahsulleri seviyorum.
Öyle mi?
Evet, tüm yediğim o.
Deniz mahsulü, deniz
mahsulü Bir yer var Şeyde bir yer var Wilshire'de "The Crab Joint" adlı bir
yer var.
Orayı biliyor musun?
Biz bu gece ?
Merhaba, Holly.
Merhaba, Holly.
Nasıl gidiyor?
Merhaba Merhaba.
Herhangi bir yer
olur mu?
Evet, herhangi bir
yere oturabilirsin.
Tamam.
Teşekkürler.
Nasılsın?
Ben Holly.
Seninle ben
ilgileneceğim.
Bir yazar olmalısın.
- Anlamadım?
- Yazar.
Otobüste kimliğini gizleyen
bayan.
Birkaç gün önce otobüste
karşılaşmıştık.
- Adım Seth.
- Çok üzgünüm.
Hafızam berbattır.
Garsonundan ne
duymak istersin ki, değil mi?
Hayır, sorun değil.
Başlangıç olarak bir
şey alır mısınız?
Aperatif olarak?
Evet, şey Su alayım.
Sonra döndüğünde
karar vereceğim.
Su.
Bir su.
Getiriyorum.
Saçını beğendim.
Otobüstekinden
farklı gözüküyor.
- Hoş.
- Teşekkür ederim.
Evet.
Kendini güvensiz hissetmemelisin veya utangaç güzel bir saç kesimin var.
Neden menüye göz
atmıyorsun bu sırada suyu getireyim.
Evet.
Turta.
Elmalı turta.
Her şey yolunda mı?
- Seth.
- O ne?
Seth.
Adım Seth.
Yemek nasıl, Seth?
Güzel.
Kaliteli.
Aslında, sana bir
sorum var.
Ben Folds'dan
hoşlanır mısın?
Çünkü bu hafta onun
konserine iki biletim var.
Ve birlikte gideceğim
kız vardı sevgilim falan değil gelemeyecek, işi varmış.
Merak ediyorum da gelmek
istersen - Gidelim mi?
- Üzgünüm, gelemem.
Gösterilere yalnız
gitmeyi sevmiyorum tuhaf hissettiriyor,
anlarsın ya.
Önemli değil, baskı
yok.
Sadece gidebilirdik.
Randevu falan olmak
zorunda değil.
Mesele şu ki, hâlâ
sevgilim var gibi, o yüzden Hayır, yok.
Hesabı buraya
bırakıyorum.
Geldiğiniz için
teşekkürler.
Bekle bir saniye.
- Dışarıda bir adam
var.
- Seksi mi?
Ciddiyim Claire.
Paranoyaklaşma.
Paranoyakken hiç eğlenceli
değilsin.
Neyse boşver.
10 dolarına bahse
varım ki odur.
- Evet, Eric.
- Merhaba bebeğim.
Ne istiyorsun?
Bu davranışınla nereye
varmaya çalışıyorsun?
Sadece konuşmak
istedim.
Seni düşünüyordum.
Sarhoş ve ağlak mı
yine?
Birazcık.
Kimle konuşuyorsun?
Biriyle misin?
Paranoyak olma Eric.
Paranoyak olduğunda eğlenceli
değilsin.
Eric'le bir gece
daha ha?
Gerçekten mi?
Tekrar oraya mı
geleceğiz?
İki yıllık
sevgilindi hiç önemli olmadığına beni
ikna edemezsin.
Ciddiyim.
Yalnız olmak iğrenç.
Ne yani, yaptığı her
şeyi unutmalı mıyım?
Evet.
Unut, bağışla.
Hayatınıza devam
edin.
Eski halinize geri
dönün.
Bunu yapamayacağımı
biliyorsun.
Bize.
Merhaba Sam.
- Birileri popüler
olmuş.
- Ne?
Dinlenme odasına
koyduk.
Pekâlâ Şanslı pislik.
Dökül bakalım, adam
kim?
- Selam.
- Selam.
Dinle, geçen geceki
arama için çok özür dilerim.
Demek istediğim, nasıl
olduğunu biliyorsun.
Evet.
Sana bira falan
getireyim mi?
Eric, böyle şeyler
yapmayı kesmelisin.
Böyle şeyler Şimdi ne oldu?
Hadi ama.
Güller?
En sevdiğim olduğu
biliyorsun.
Bilmiyordum.
Pekâlâ.
Şu an aptal
hissediyorum.
- Bir bira sadece.
- Gitmeliyim.
Tamamen kötü
değildi, değil mi?
Güzel zamanlarımız
da vardı.
Evet.
Neden bir şans daha
vermiyoruz?
Gerçekten o kızın
adını bana andıracak mısın?
Bu çok aptalca.
Bir şeye sahiptik.
Sahiptik.
Eric, geçmiş zaman.
Biraz hava alacağım.
Güzel gece.
- Evet.
- Evet.
- Sigara içmez misin?
- Ben mi?
Hayır.
Güzel.
Hiç başlama, berbat
bir alışkanlık.
Tamam başlamam.
Teşekkürler.
- İyi geceler.
- Çiçekleri sevdin
mi?
Kırmızı ve beyaz gül
seviyor gibi görünüyorsun.
Sadece tahmindi.
Tanrım.
Sen restorandaki
adamsın.
Seth.
Beni takip falan mı
ediyorsun?
Ne?
Hayır.
Sadece Bak,
sapık falan değilim, tamam mı?
Beni tanıyorsun.
Okula birlikte
gittik.
Ne istiyorsun?
Hiçbir şey
istemiyorum.
Sadece konuşmak.
Geçen gün seni otobüste
gördüğümde bu kadar yıl sonra bir
şeyler hissettim.
Biliyorum, sen de
hissettin.
Bundan öylece
kurtulamıyorum.
- Seni tanımıyorum
bile.
- Tanıyacaksın.
Gidebilirsin.
Seninle sadece konuşabilir miyim?
Hayır.
- Bekle.
- Bana dokunma.
Çekil!
Şaka mısın?
Seninle konuşmama
izin ver.
Defol git.
Defol git!
- Açıklamama izin
ver.
- Ne oluyor?
- Beni tutmaya
çalıştı.
- Ne?
Hayır.
Bu doğru değil.
Defol git.
- Sana zarar verdi
mi?
- İyiyim.
Bunun komik olduğunu
mu düşünüyorsun?
Eric, dur.
Dur artık.
- Dur artık.
- Gül bakalım,
mankafa.
Şunu halletmeme izin
ver.
Hadi bakalım.
Kızdan uzak dur.
Buraya bir daha
geleyim deme.
Belki yürüdüğün yola
tekrar bakmalısın.
Hayır, burada bir
yerde olmalı.
İçinde adın yazıyor
muydu?
Veya herhangi bir iletişim
bilgisi?
Sence?
Seni kahrolası
pislik!
Claire?
Burada mısın?
Az önce içine
koyduğum şey; panküronyum bromür.
Felç edici bileşim.
Biraz acıtacak.
Burada ne yapıyorsun?
Patron gece yarısı
aradı teslimat olmalı.
Acele etme adamım.
İmzala.
Doğru.
- Affedersin.
- Bu da ne?
Sanırım bit
temizleme tozu.
Pekâlâ, sonra
görüşürüz.
- Onu duydun mu?
- Ne?
Bir sıkıntı mı var?
- Bir şey mi duydun?
- Sessiz ol adamım.
Onu duydun, değil mi?
"Ah" sesi.
Hiçbir şey duymadım.
Ne ki o?
Lanet olası
havalandırma, adamım.
Her zaman ses
çıkarıyor.
Hallettim.
Hallettim.
- Bozuk mu?
- Her zaman bozuk.
- Bu yer iğrenç.
- Aynen.
Kesin sesinizi.
Ben Seth.
Eğer unuttuysan.
Defol git.
Sen bilirsin.
- Defol git!
- Bunu iyiliğin için
yapıyorum.
Yarın tekrar
deneyeceğiz.
Defol git!
Defol git!
Merhaba.
Sana biraz su aldım.
Burada.
İç.
Nefes al, nefes al.
Doğrul.
Özür dilerim.
Sakin ol.
Sorun yok.
Sana yemek de
getirdim.
Canının isterse diye.
Su, yemek.
Acele etme, tamam mı?
Bugünlük sadece
bunlar var.
Bekle!
Lütfen beni bırakma.
Zor olduğunu
biliyorum.
Benim için de zor.
Ama ilişkimizi tanımlamak
için önemli.
Biraz sınır koymak.
Bu işe yaramayacak.
Aynen öyle.
Yarın geri geleceğim.
Ve başlayacağız.
Seni öldürecek.
Ama bunu zaten
biliyorsun.
Belki cesaretini
kaybeder.
Korkup vazgeçer.
Veya sadece sıkılır.
Yardımcı olmuyorsun.
Silaha bile ihtiyacı
yok Holly.
Tek yapması gereken çekip
gitmek.
Kes sesini.
Kendine bir bak.
Seni yenmesine izin
mi veriyorsun?
Acınası küçük sıçan.
Eğer hepsi buysa belki de orada olmayı hak ediyorsundur.
Kes sesini!
Bana tecavüz mü
edeceksin?
Hayır.
Öldürecek misin?
Umarım öldürmem.
Umar mısın?
Seçeneğim kalmazsa.
Nedenmiş o?
Seni kurtarma
imkânım olmayabilir.
Nedir bu, bir çeşit
dini olay mı?
Tanrı tüm zillileri
öldürmeni falan mı söyledi?
Değişik bir kurtarma
şekli.
Yani hayır.
Ne yani psikopat
herifin teki misin?
Bu şekilde mi
keyifleniyorsun?
Bunu kendim için
yapmıyorum.
Senin için yapıyorum.
Çünkü özelsin.
Özel mi?
Doğru.
Seninle tanışmadan
önce hayatım dengesizdi.
Her an bitip
tükenebilirdim.
Kimse fark etmezdi
bile.
Sonra sen çıkageldin.
Bu şey Bunu zorlaştıran şey farklı olduğunu düşünmüş olmam.
Zekisin.
Eğlencelisin.
Benimle
konuştuğunda, bana baktığında beni
gerçekten fark ediyordun.
Görmemi istediğin
şey bu, değil mi?
Herkesin izlediği
Holly.
Ama ikimiz de biliyoruz
ki bu bir yalan, değil mi?
Canın cehenneme.
Soru da buydu.
Hangisi gerçek Holly?
Dışarıdaki Holly mi yoksa
diğeri mi?
Çünkü seni
kurtarabilmem için bir şans varsa bunu
kullanmalıyım.
Eğer kurtaracak bir
şey kalmamışsa bu odadan asla çıkamayacaksın.
Burada ne yapıyorsun?
Bu tünelin etrafında
seni yakalarlarsa Beni yakalamayacaklar,
oraya gitmiyorum.
Bir paspas kap.
Dışarısı köpek
pisliği gibi kokuyor.
Lanet.
Bu adam tam bir şaka.
O halde Şimdi ne yapacaksın?
Bekleyeceğim.
İyi kız.
Sürükleyici bir
kitap.
Sağlam bir yazarsın,
biliyor musun?
Hırsız.
Şimdi ne var?
Aniden, beni tamamen
çözdün.
Dilerdim.
Hayır.
Çoğunlukla senin
adına üzüldüm.
Sen mi?
Bana mı üzüldün?
Evet, aşk hakkında
bahsettiğin bölüm.
"Aşk, biyolojik
ihtiyaçlarımız için bir işarettir.”
Bilmiyorum.
Bana cahillik gibi
geldi.
Bana gerçekten aşk
dersi mi vereceksin?
Bir kızı kafeste
tutuyorsun.
Sanırım sonunda
çözdüm.
Aşk hakkında konuşan
tüm insanlar gökyüzünden bir yıldırım çarpmasıymış
gibi anlatıyor.
Karşı konulamaz
baskı.
Hiç hissetmediğimi
düşünüyorsun.
Ama bu insanlar
yanılıyor.
Aşk yıldırım
çarpması değil.
Gerçek aşk çaba
ister.
Fedakârlık.
Gerçek aşk sahip
olduğun her şeyi bir başkasına vermektir.
- Aşk budur.
- Dalga mı
geçiyorsun?
Öyle düşünmüyor
musun?
"Aşk
fedakârlıktır" mı?
Buna kim inanır
biliyor musun?
Kendinden nefret
eden insanlar.
Yalnız, depresif
olan insanlar.
Tıpkı senin gibi.
- Öyle olduğumu mu
düşünüyorsun?
- Öyle olduğunu
biliyorum.
Kendinden çok fazla nefret
ediyorsun seni sevmek zorunda olanların nasıl berbat hâlde olduklarını hayal bile
edemezsin.
Aşkı, satın
alabileceğin bir şey olduğuna kendini ikna ediyorsun.
Tüm yapman gereken vermeye
devam etmen.
Söylediğim gibi, senin için üzülüyorum.
Şu acıma laflarını
bırak.
Burada yalnız olan
ben değilim.
Sanırım değilsin.
Claire bu günlerde
nasıl?
Neden bahsediyorsun?
Bazen kapıyı açmadan
önce Claire ile konuştuğunu duyabiliyorum.
Çıkardığınız sesler
başlarda beni korkutuyordu.
Ne konuştuğun
hakkında bilgin yok.
Düşündüğünden fazlasını
biliyorum.
Şu an burada mı?
Hayır.
0 gerçek değil.
Bilmediğimi mi
sanıyorsun?
Unutmaya başladığını
düşünüyorum.
Paranoyaklaşma Eric.
Paranoyakken
eğlenceli değilsin.
Hastasın Holly.
Seni tüketene kadar
bu hastalığı besliyorsun.
Tamamen çözdün bunu,
değil mi?
Hemen hemen.
Hâlâ anlamadığım tek
şey var.
Günlüğün.
İlk başta anlamıştım.
Sen ve Eric
nişanlanıyordunuz.
Ama en iyi arkadaşın
Claire ortaya çıktığında.
Gerçek Claire.
Holly yiyemez.
Holly uyuyamaz.
Holly yüzleşmek
istiyor, ama Holly çok korkuyor.
Defol git.
Sonra bu kısım.
Burası gerçekten
ilginçleşiyor.
Eve geldim ve
Dwayne'den 20 mesaj vardı, değil mi?
"Neredesin?
" "Beni
neden hâlâ almadın?
" Cumartesi günü
beni alacağını söylemesine rağmen.
Mucizevi bir şekilde
nasıl oluyorsa benim suçum oluyor.
Bana anlatacak
mıydın?
Neyi?
Hadi ama Claire.
Biliyorsun.
Pek değil.
Eric.
Nasıl anladın?
Maillerden.
Şifresini
bildiğimden haberi yok.
- Lanet.
- Evet.
Holly, ne dememi
istiyorsun?
Özür dilerim.
Çok sarhoştuk.
Ve bir anlam ifade
etmiyordu.
Anlam ifade
etmedikçe sorun yok yani.
Holly, yavaşla
lütfen.
İnanılmazsın.
- Bunu biliyor musun?
- Üzgünüm.
Tüm bu şeylerden
dolayı nasıl boktan hissettiğimi bilmiyorsun.
Eğer Lanet olsun, lütfen yavaşla.
Bir de en iyi arkadaşım
olman gerekiyordu.
Holly, hadi.
Tanrım.
Holly!
Kahretsin, bizi öldüreceksin.
Bum.
Tanrım.
İyiyiz.
Ben iyiyim.
İyi olacağız Holly.
Biz iyiyiz Holly.
İyi olacağız.
Sorun olmayacak.
İyi olacağım.
Ne olduğunu
düşünüyorsun?
İtiraf mı?
Ben yazarım Seth.
Yaptığım şey bir
çeşit kurgu.
Bu yüzden doğrudan polise
gitmedim.
Emin olmalıydım.
Birkaç gün seni takip
etmeliyim diye düşündüm ama uzun süre
beklememe gerek bırakmadın.
Riskli bir hareketti.
- Hayır!
- Senin için bile.
Çok fazla vardı.
Ne düşündüğümü bilmek
ister misin?
Bence yakalanmak
istiyordun.
Bu yüzden günlük
tutuyordun.
Cezalandırılmak
istedin.
Ortaya çıktığın için
ne mutlu sana.
Anlamıyorsun, değil
mi?
Bu ceza değil.
Seni kurtarmaya
çalışıyorum.
Yap o zaman.
Kurtar beni.
Kurtaracağım.
Kurtaracağım.
Söylediğimde
ciddiyim.
Diğer insanlara
zarar vermeni engelleyeceğim.
Öyle ya da böyle.
Ve Oscar'ı kazanan Beni kurtarmak istiyor.
Bir şansı olduğunu
düşünmesine izin vermeliyim.
Yani tüm bunlar rol
müydü?
Huyuna mı gidiyordun?
Uyumlu davranarak Söylemek istediğin bir şey varsa Kafanın hâlâ oyunda olduğuna emin oluyorum.
İşe yaramaz moral
konuşmana ihtiyacım yok Claire.
Ve sana da ihtiyacım
yok.
İyi misin?
Ne?
Hayır, bir şey yok.
Merak ettim.
Neden yaptığını.
Sanırım Eric'in maillerini
gördüğümde Claire'den gelen tüm o
mesajlar Hayır, Claire değil.
Onu anladım.
Suç tutkun veya her
neyse.
Neden orada
durmadığını bilmek istiyorum.
Neden diğerlerini
öldürdüğünü.
Claire'e
yaptığından dolayı suçlu hissettin
yanına kâr kaldığı için.
Yakalanmak istedin,
değil mi?
Hayır, çünkü
kaçabilirdim.
Buna inanmıyorum.
Neye inandığın
umurumda değil.
Çünkü olay şu, Seth.
Claire'ın öldüğü
şekilde birisi önünde öldüğünde tüm
dünyan aniden belirginleşmiş gibi oluyor.
Yardım istemek için
mi?
O vakit geçirmek
için bir yoldu.
Ne olduğumu
biliyormuş gibi davranma.
Yanılıyorsun, seni
biliyorum.
Seni bundan
biliyorum.
Bunu yazan kız, hayallerin
vardı.
İnsanlarla
ilgilenirdin.
Yalnız olmaktan
korkardın.
Bu gerçek sensin.
o değil Seth biraz gönlünü kaptırmış.
Bu bizimle ilgili
değil.
Bir şeyi seversen, özgür
bırakırsın.
Bu işler öyle
yürümüyor mu?
Bunu yapamayacağımı
biliyorsun.
Büyük beyaz köpek
balığını akvaryuma koyduğunda ne olur
biliyor musun?
Kafasını cama
sertçe vurur.
Her seferinde.
Hadi ama.
Dur Holly, Dur!
Dur Holly!
Yarın buraya
indiğinde ölmüş olursam ne yapacaksın?
Öylece bırakıp
gidemezsin.
Tüm bu yerdeki
parmak izlerinle olmaz.
Kendimi öldürürsem, senin
de hayatın sona erer.
Lanet olası ilişkimizdeki
sınırlar için nasıl olur?
Seth?
Şunu bitir ve
ofisime, beni görmeye gel.
Sorun mu var?
"Sorun mu var?
" Sorumuz da bu,
değil mi?
Seni anlamıyorum.
Köpek kulübeleri
pislik içinde.
Depoyu böcekler
basmış.
Peki Seth nerede?
Burada olmadığına
eminiz.
Nate, iki gündür burada
olmadığını söyledi.
Bayan Gundy, Nate
zar zor Nate işini yapıyor.
Sen de işini
yapmalısın.
Beni kovuyor musun?
Disiplin uyarısı.
Kayıtlarına kalıcı
olarak geçecek.
Bir daha yaparsan,
kovulursun.
Anlaşıldı mı?
Anladım.
Sağ olun.
Benim için ne anlam ifade
ettiğini bilemezsiniz.
Kontrolde olduğunu
düşündüğünde sana olacak şey bu.
Kontrolde olduğunu sanıyorsun
Holly.
Öyle düşündüğünde olacak
şey bu Durum benim kontrolümde.
Adamım buradaymış.
Bakım yapıyordum.
Sormadım.
Hey, Seth.
Maaş çekin bende.
Hâlâ buradasın ha?
Geri kalanı nerede?
Başka yok.
Kontrol sendeymiş
gibi davrandığında olacak şey bu.
Bu yetmez.
Buna sen karar
veremezsin.
Defol.
Defol!
Senin için cehenneme katlanıyorum ve sen ne yapıyorsun, beni tehdit mi
ediyorsun?
O şeyi bir daha
fırlatırsan sana gerçek açlık grevi nasıl
olur gösteririm.
Sen defol.
Dün gece bir rüya
gördüm ve içinde sen vardın.
Sadece ikimizdik.
Deniz kenarında bir
evdeydik.
Bence orada uzun
süredir yaşıyorduk çünkü duvarda
resimler vardı.
Bizim resimlerimiz.
Onlara bakmak
tuhaftı çünkü bir şeyler doğru
hissettiriyordu.
Sanki tüm dünya
hayalmiş gibi.
Ve sahildeki 0 ev
gerçekti.
Her şey olması
gerektiği gibi.
Belki sana otomattan
atıştırmalık getirebilirim.
Sağ ol Seth.
Hadi canım!
Duvarda lamba
düğmesi var.
Hey, adın ne?
Ben Nate.
Beni dinle Nate.
Kilidi kırmak için bir
şey bulmalısın.
Bunu yapabilir misin?
Ne tür bir - Bunu Seth mi yaptı?
- Nate, şu an zaman
yok.
Bir açıdan sert vur.
Birine haber
vermeliyiz.
Polise falan.
Beni buradan hemen
çıkarmalısın.
Devam et, dene şimdi.
Ben de onu yapıyorum.
Hayır Daha sert.
Bu çok berbat bir
durum.
Pekâlâ, harika.
Tamam, üç deyince.
Tamam mı?
1,2,3.
Bekle.
Gerçek aşk nedir, bilir
misin Nate?
- Ne?
- Gerçek aşk.
Birine sevdiğini
söyledin.
Ama o hasta çıktı.
Sonra bir gün birisi
elini eteğini çektirmek ve onu senden
ebediyen uzaklaştırmak için ortaya çıkıyor.
Ne yapardın?
Bilmiyorum, seni
buradan çıkarmaya çalışıyorum.
Bunun olmasını
engellemek için her şeyi yapardın.
Neye mal olursa
olsun çünkü aşk budur.
Aşk fedakârlıktır.
Ne oluyor?
Öldün sen.
Beni mi
bıçaklıyorsun?
Aşağılık herif!
Beton, Seth.
Betonu kullan.
Hareket ediyor.
Hadi, kullan onu.
- Yapamam.
- Yapmak zorundasın.
Seth, seni
kaybedemem.
- Lütfen?
- Lanet olsun.
Bacağımı
hissedemiyorum.
Bu ne lan?
Yardım edin.
Hadi, bir daha dene.
Bir daha.
Üzgünüm, üzgünüm.
Üzgünüm.
Seth.
Beni dinlemelisin, tamam mı?
Ne dersem harfiyen
yapmalısın.
Dinliyor musun?
İlk adım, bedenden
kurtul.
Ne kadar erken o
kadar iyi.
Yak, göm, suya at ne
olursa.
Onu buradan çıkar.
Ama onu tanımlayıcı
şeylerden kurtulmadan bunu yapamazsın.
Diş, dövme, parmak
izi.
Parmak izleri kolay,
onun için keçiboynuzu kullanabilirsin.
Dişlerden sonra, onları
dağıtmalısın.
Çöplük, göl, her
neyse.
Sadece aynı yerde
bulunmasınlar.
Sonra endişelenecek
şey olarak beden kalıyor.
Çöp yakma fırınına
sığmaz.
Yani, o şekilde
sığmaz.
Ne söyleyeceğini
benimle prova yapmak ister misin?
Merhaba Bayan Gundy,
ben Seth.
Geç vakitte aradığım
için üzgünüm.
Nate, ayak işlerini
hallederken kapıya göz kulak olmamı istedi
ve hâlâ dönmedi.
Nereye gittiğini
bilmiyorum.
Pekâlâ, iyi geceler.
Üzgünüm.
Nasıl hissediyorsun?
Bilmiyorum.
Bağlantım kopmuş
gibi.
Başka birine olmuş
gibi sanki.
İlk sefer her zaman en
kötüsüdür.
İlk sefer diye bir
şey yok.
Kazaydı.
Sana söylemiştim.
Beni hep ne uyuz
ediyor biliyor musun?
Sorular.
İlk başlarda tüm
düşündüğüm eğer onun evcil hayvanı olsaydı
ne olurdu?
Zavallı küçük
köpekçik kapının kenarında oturmuş onun
eve gelmesini bekliyor.
Ama hepsi kaybolup
gidiyor.
Onu düşündükçe zevk aldığın bölümleri daha çok
hatırlıyorsun.
Seni nasıl
hissettirdiğini.
En başından beri
hayatında kontrol sendeymiş ve hiçbir
şey seni incitemezmiş gibi.
Bu öyle değil.
Ama tek sorun eninde sonunda her şey normale dönüyor.
Aniden hiçbir
özelliğin kalmıyor, sadece sen oluyorsun.
Kes, tamam mı?
Ve merak etmeye
başlıyorsun.
O hisleri geri
getirmek için ne kadar ileri gitmelisin.
Aynı şey değil.
Ne olduğunu
kabullenmek ayıp değil, Seth.
Bizi güvende tutmak
için yaptım.
Başka çarem yoktu.
Neden dünyadaki diğer
tüm kızlara değil de bana kafayı
taktığını hiç merak etmedin mi?
Tesadüf olduğunu mu düşünüyorsun?
Sen ve ben, bunun
için yaratılmışız.
Hakkımda bir şey biliyormuş
gibi konuşma.
Normal bir insan itiraf
yolu bulur ve polise gider.
Evcil hayvan
dükkânına değil.
"Affedersiniz,
memur bey oradaki garson kızı görüyor
musunuz?
O Hannibal Lecter.
Nasıl bildiğimi biliyor
musunuz?
Dairesine girdim ve eşyasını
çaldım.”
Bunun işe
yarayacağını düşünüyor musun?
O zaman ikinci
planın da kaçırmak mı?
Çünkü bunun
alternatifi, oturup senin başkalarına zarar
vermeni izlemek.
İyi ki birileri
zarar görmedi.
Sana söyledim.
Bu bir kaza.
Dürüst ol, Seth.
Bu hiç bir zaman
hayat kurtarmakla alakalı olmadı, bunu seviyorsun.
Böyle bir güce
sahip olmayı seviyorsun.
Kimin yaşayıp
öleceğine karar vermeyi.
Holly, her şey
bitmiş değil.
Seni kurtarabilirim,
lütfen.
Lütfen.
Seni kurtarabilirim.
Belki de beni
kurtarmamalısın.
Belki de ben seni
kurtarmalıyım.
Yapma, yapma.
Seth, lütfen bana
yardım et.
Çok üşüyorum.
Lütfen beni ısıt.
Bana yardım edebilir
misin, beni ısıtabilir misin?
Ben sevdiğini
sanıyordum.
Seviyorum.
Seni seviyorum.
Holly.
Holly.
Holly.
En yakın zamanda
döneceğim.
Seth.
Bu dedektif Mira.
Sorun mu var?
Konuşabileceğimiz bir
yer var mı?
Nathan ile birlikte
çalışıyorsun, değil mi?
Evet.
Onu en son ne zaman
gördün?
Çarşamba, sanırım?
Çarşamba akşamı.
Ayak işlerini
hallederken kapıya göz kulak olmamı istedi.
- Ne tür ayak işleri?
- Söylemedi.
Ve bu şeyde olmalı saat kaçtı?
9:00, 10:00.
Öyle bir şeydi.
Ön kapıdan mı çıktı?
Evet.
Ön kapı, emin misin?
Evet, neden?
Mesele şu ki.
Ön kapı anahtarsız
giriş sistemiyle çalışıyor.
Senin de bildiğin
gibi, girişler ve çıkışlar kaydediliyor.
En son kapının ne
zaman açıldığını tahmin etmek ister misin?
Sabah 4:00'da.
Sen kaç olduğunu
söylemiştin, akşam 9:00 veya 10:00?
Bu biraz tuhaf, sence
de öyle değil mi?
Hayır, belki yanlış
hatırlıyorumdur.
Yan kapıdan veya
yükleme bölümünden çıkmış olmalı.
Yükleme bölümü mü?
Elbette, evet.
Onu kontrol
etmeliyim.
Sen ve Nathan arkadaş
mıydınız?
Birlikte çalışırdık.
Nazik biriydi.
Seni kovdurmaya
çalışana kadar.
Ne?
O öyle olmadı.
Biz arkadaştık.
Şimdi tekrar arkadaş
mı oldunuz?
Veya arkadaştınız, geçmiş
zaman.
Bunu ikinci
söyleyişin.
Yani, ne derler
bilirsin.
İlk seferde
şaşkınlık, ikinci seferde itiraf.
Bu neyle ilgili?
Standart prosedür.
O hâlde, sana kapıyı
tutmayı söyledi bu çarşamba gecesi saat
9 veya 10 gibi oldu.
Nereye gittiğini
söyledi mi?
Sanırım biriyle buluşması
gerekiyordu.
Telefon görüşmesi
gibi bir şey yapmıştı.
Bu komik, çünkü ilk
yaptığımız şey telefon kayıtlarını incelemekti.
Ve son görüştüğü
kişi kız arkadaşıydı.
O gün akşama doğru
5:32'de.
Merhaba.
Bir şeyler yemelisin.
Holly, hadi.
Hadi ama.
Hadi, yapma böyle.
Artık ne yaptığını
biliyorum.
İşe yaramayacak.
Konuş benimle,
lütfen.
Bitti, Seth.
Anlamıyorum.
Bana yardım
edemiyorsan istediğimi veremiyorsan, kimse
veremez.
Söyle, ne
istediğini söyle.
Cevabı biliyorsun.
Beni bir kafese
koydun.
Bu aşk değil, hükmetme.
Bana hiçbir şey vermedin.
Tek yaptığın almak.
Çıkmana izin veremem.
- Bunu biliyorsun.
- Bunu yapmanı
istemedim.
O zaman ne?
Ne istiyorsun?
Kanıt.
Kanıt mı?
- Bir parmak.
- Bir ne?
Bir parmak?
Benim parmağım mı?
Hayır.
Hayır.
Hayır.
Hayır.
Hayır.
Bu çok kötü.
Göremiyor musun?
Berbat bir şey.
Hayır.
Seni burada kurtarmaya çalışıyorum.
Sana izin veriyorum.
Benden bunu
isteyemezsin Holly.
Bunu yapmayacağım.
Tek olduğumu
düşünüyordum.
Çocukken bile,
biliyordum.
Eğer farkına
varırlarsa ailem, arkadaşlarım Eğer gerçekten ne olduğumu bilirlerse, benden
kaçarlardı.
Bu yüzden uyumlu olmayı, rol yapmayı öğreniyorsun.
Bir süre sonra ne kadar yalnız olduğunu bile fark
etmiyorsun.
Ama sonra biri karşına çıkıyor senin gibi biri.
Bunu bilmediği
hâlde.
Aniden, düşünmeye
başlıyorsun belki de bu şekilde
olmamalı.
Belki de yalnız
olmamalısın.
Sonra iplerini
salıyorsun.
Çünkü bu kişi, düşmene
izin vermiyor.
Seni yakalıyor.
Bunu biliyorsun.
En azından
kendine bunu anlatıp duruyorsun.
Tüm yol boyunca.
Geri dönme.
Eğer hepsi buysa, senin için
buysam sadece evcil bir hayvanınsam.
O zaman benim için geri dönme.
Benim için geri dönme.
Eğer senin için
bunu yaparsam o zaman inanacak mısın?
Evet.
Bu yanlış.
Seth, beni
seviyorsun.
Bundan daha doğru
bir şey yok.
Çok az kaldı.
Kapıyı aç.
- Ne yapıyorsun?
- Lanet kapıyı aç.
Bir parmağını çoktan
kaybettin, Seth.
Kaç tane daha kaybetmeye
hazırsın?
Geri çekil.
Holly.
Bekle.
Ne yapıyorsun?
Sana inanıyorum.
İnanıyor musun?
Sen beni
Beni kurtardın, Seth.
Elbette seni
seviyorum.
Ama bunun ne anlama
geldiğini biliyorsun.
Holly.
Beni terk etme.
Tanrım.
Bu kitap üzerinde
yıllardır çalışıyorsun.
Heyecanlı olmadığımı
söylemiyorum.
Beni aramaları güzel.
Bunun hakkında daha
heyecanlı olursun diye düşündüm.
Yayınlanmak önemli
bir şey.
Basit bir yayınevi,
tam olarak bir "The New Yorker" değil.
Boş versene, yine de
harika.
Seninle gurur
duyuyorum.
Hikâyemi sevmiyorsun
sanıyordum.
Seni seviyorum.
Bebeğim, telefonumu
yollayabilir misin?
Tabii ki.
"Hey azgın şey!
Gün boyu seni düşünüyordum, ara beni.”
Al bakalım.
Sağ ol bebeğim.
Merhaba.
Eric ile kötü bir
gün daha geçirdim.
Hâlâ diğer kızlarla düşüp
kalkıyor.
Bu sabah az kalsın ona
zarar veriyordum.
Ama sonra seni
düşündüm.
Beni ne kadar çok
sevdiğini.
Ve benim için ne
yaptığını.
Sonra daha iyi
hissettim.
||
« Prev Post
Next Post »