Print Friendly and PDF

Translate

Yaşam Savaşı: Uzay Vampirleri (1985) Lifeforce

|

 


 116 dk

Yönetmen:Tobe Hooper

Senaryo:Colin Wilson, Dan O'Bannon, Don Jakoby

Ülke:İngiltere, ABD

Tür:Aksiyon, Korku, Gizem

Vizyon Tarihi:01 Şubat 1987 (Türkiye)

Dil:İngilizce

Nam-ı Diğer:Space Vampires | Space Intruders

Oyuncular

Steve  Railsback

Peter  Firth

Frank   Finlay

Mathilda  May

Patrick   Stewart

Tüm Kadro

Özet

Halley kuyruklu yıldızı dünyaya yaklaşırken bir uzay gemisi, bu kuyruklu yıldızı önceden incelemek üzere bir görevlendirilir. Kuyruklu yıldızı inceleyen ekip, meteorun hemen ön kısmında organik bir uzay gemisi gibi birşey keşfederler. Bu uzay gemisinin içine araştırma için giren ekip, beraberlerinde dünyaya korkunç bir kabus getireceklerdir. Birbiri ardına içlerinden yaşam enerjileri çekilerek öldürülen kurbanların hikayesi vampirlere kadar gidecektir!… ünlü korku filmleri Poltergeist (1982) ve The Texas Chain Saw Massacre (1974) filmlerinin yönetmeni Tobe Hooper'dan

Altyazı

Ağustos, Zulu Saati 2:30 p.m H.M.S.

 Churchill, dış uzaya sıçradı.

 Mürettebat: Müşterek İngiliz-Amerikan uzay takımı.

 Görevleri: Adını Dr Halley'den alan kuyruklu yıldızı   yakalamak ve araştırma yapmak.

 Churchill, Nerva motorlarıyla donatılan ilk uzay aracıdır.

 Churchill'i sabit bir ivmeyle iter   ve uzun uçuşlarda dünyadaki gibi bir yerçekimi yaratırlar.

 Churchill ilk randevusuna doğru rota aldı.

 - Efendim, bu çok garip.

 - Ne?

 Kuyruklu yıldızın çekirdeğinin etrafındaki    ışık bulutundan küçük bir sinyal alıyorum.

 Bende de görünüyor.

 Uzunluğunu kontrol ediyorum.

 Tarama açımın sınırları içerisinde.

 - Neler oluyor?

 - Cihazları kontrol ettiniz mi?

 Her beş dakikada bir.

 - Radar 150 mil gösteriyor.

 - 150 mil ne?

 - Uzunluğu.

 - 150 mil uzunluğunda mı?

 150 mil uzunluğunda ne olabilir?

 Bir radar sinyali alıyorum.

 - Kuyruklu yıldızın içinde bir şey var.

 - Göster.

 - E.G.R.

 doğrulandı.

 - Güzel.

 E.G.R.

 maksimumda.

 Üçte üç tarandı.

 Anlaşıldı.

 Yüksekliği nedir?

 Dikey analize göre en az iki mil okuyorum.

 Çevre ısısı: Altı derece.

 Yüzde ikiden daha az manganez, titanyum  Üsle bağlantı kurmaya çalışın.

 Onlara burada gizlenmiş yapay bir nesne bulduğumuzu söyleyin  ''Gizlenmiş'' dememizi istediğinizden emin misiniz?

 Kuyruklu yıldızın merkezinde saptandı.

 Buna bir açıklama getirilene kadar böyle diyeceğiz.

 Güvenli uydu bağlantısı kullanın.

 Üzgünüm Kumandan, tamamen kuyruklu yıldızın rüzgarına girdik.

 Hiçbir şekilde üsle bağlantı kuramıyoruz.

 Bu durum ne kadar sürecek?

 Tüm yol boyunca.

 Ne yapacaksın?

 İçine gireceğim.

 Sadece bir şansımız olacak, Derebridge.

 Bu şey 76 yıl boyunca bir daha gelmeyecek   o zamana kadar ikimiz de ölmüş olacağız.

 Şimdi yapmalıyız.

 - Nerva'yı kapatın.

 - Kapatılıyor.

 Kapalı.

 - Güneş panelleri içeri alındı.

 - Kontrol.

 Bana verileri çıkar Bob.

 E.

V.

A.

 Manevrası başlatıldı.

 Sence bu şey nereden geldi?

 - Kuyruklu yıldızı mı araştırıyordu?

 - Haydi beyler iş başına.

 Yüzeyi iyice harap olmuş.

 Çok uzun zamandır burada olmalı.

 Her ne ise çürümeye terkedilmiş.

 Beklemede kal, Churchill.

 İçeri giriyoruz.

 Tamam, Carlsen.

 Anlaşıldı.

 Dinlemedeyiz.

 Churchill, organik dev bir damara benziyor.

 Daha önce de buradaymışım gibi hissediyorum.

 Oh, oğlum.

 Bu inanılmaz.

 Umarım bunu videoya kaydediyorsunuzdur.

 Anlaşıldı.

 Alıyoruz.

 Hepsi kayıtta.

 Oh, lanet olsun.

 Şuna bakın.

 Oradalar.

 Churchill   sanırım gemi sakinlerini bulduk.

 Dev yarasalara benziyorlar.

 - Yüzlerce olmalılar.

 - Binlerce.

 Umarım ölüdürler.

 Tarih öncesinden kalma gibi görünüyor.

 Tamamen kurumuşlar.

 - Ufalanıyor.

 - Evet doğrudur.

 Yıllar boyunca bütün sıvıları uzaya akıp gitmiştir.

 Birini paketleyip getireceğiz.

 Numune torbasına alıyoruz.

 Tanrım.

 Bu da ne?

 Kumandan   gemide yeni bir konuşlanma görülüyor   açılan çok büyük bir yapı gibi.

 Devasa.

 Tanrım bu da ne?

 Buradan hemen gitmeliyiz.

 Kimse bir yere gitmiyor.

 Herkes olduğu yerde kalsın.

 Churchill, ben Carlsen.

 Dışarıda neler oluyor?

 Açılmayı durdurdu.

 Sadece dev bir şemsiyeye benzediğini söyleyebilirim.

 Yüce Tanrım.

 Kesinlikle çok büyük.

 Şu an ne yapıyor?

 Hiçbir şey efendim.

 Açılmayı durdurdu.

 Öylece duruyor.

 - Neyden yapıldığını söyleyebilir misin?

 - Metal değil.

 Radarda şeffaf görünüyor.

 Tamam.

 Tekrar başlarsa haber ver.

 Her hareketini.

 Anlaşıldı mı?

 Başüstüne efendim.

 Şu tarafa gidelim.

 Burada bir şey var.

 Kumandan burası Churchill.

 Sinyalinizi kaybediyoruz.

 V.T.R.'yi kaybettik.

 Kumandan cevap verin!

 Üç vücut.

 Mükemmel korunmuş.

 Bana şey gibi bakıyorlar  Bana bir şeyler oluyor.

 Bende bir sorun var.

 Kumandan cevap verin.

 Burası Churchill.

 Duyuyor musunuz?

 Bir nevi uykuya dalmışlar gibi görünüyor.

 Bekle.

 Geliyoruz.

 Churchill, görebiliyorsanız   iki çıplak erkek ve bir kadın var.

 Burası Churchill.

 Görüntü alamıyoruz.

 Devam et, Tom.

 Churchill, Genç bir kız bulduğumuzu söyledim.

 "Kız"?

 Yani nsan mı?

 Kesinlikle insan formunda.

 Mükemmel diyebilirim.

 Uzayda altı ay kalmış olsaydım.

 Bana mükemmel görünürdü.

 - Derebridge, sorun ne?

 - Sorun ne?

 - Kaç tanesini götürmek istiyorsun?

 - Üçünü de alalım derim   ve diğer bölümdeki ölü şeylerden birini.

 Onları çıkarabilecek miyiz bir bakalım?

 Churchill, cevap ver.

 Burası Görev Kontrol, İngiltere.

 Duyuyor musunuz?

 Duysalar şimdiye kadar cevap vermeleri gerekirdi.

 Hiçbir yayın alamıyoruz, Dr.  Bukovsky.

 Otomatik devre dahi yanıt vermiyor.

 Telsiz iletişimleri tamamen kesik.

 Tanrım, umarım sadece iletişimleri kesiktir.

 Yörüngeleri ne durumda?

 Görebileceğiniz gibi stabil ama küçük bir kayma var.

 Geri dönüş işlemlerine başlamış olmaları gerekirdi   ama hiçbir şey yok.

 Bu ne anlama geliyor?

 Kuyruklu yıldızdan ayrıldıktan sonra   rotalarını tekrar ayarlamaları gerekirdi, ama hiç bir güncelleme yapmadılar.

 - Columbia mı?

 - Columbia.

 Motorlar ateşlendi.

 Kontrol burası Columbia.

 Kenetlenme işlemini başlatmaya hazırız.

 Devam edin, Columbia.

 İyi gidiyorsunuz.

 Geçiş köprüsünü hazırlayın.

 Geçiş köprüsü.

 Geçiş köprüsü kilitlendi.

 Columbia, geminin tamamı zarar görmüş.

 Aman Tanrım.

 Houston, bir sorunumuz var.

 Burada yangın çıkmış.

 Ambar bölümüne bakacağım.

 Siz ikiniz üst kata bakın.

 Columbia, hepsi ölmüş.

 Burada bir şey yok, Columbia.

 Ambar bölümüne giriyorum.

 Kayıtları alacağım.

 Somner   ambar bölümünde görmen gereken bir şey var.

 Anlıyorum.

 Kızın muhafazasını nasıl açtınız?

 Biz açmadık, Bakanım.

 Biz de kendi kendine nasıl açılmış olabileceği hakkında konuşuyorduk.

 - Kristal muhafazayı x-ray ile taradınız mı?

 - Kristal olduğundan emin değiliz.

 Muhafazalar metalik değil.

 Organik olduklarından bile emin değilim.

 Muhafaza tam önümüzdeydi ama biz hiçbir şey görmeden   açılmış.

 - Ya vücutlar?

 İlk incelemelere başlayacağız.

 Tabi Dr Fallada ölü olduklarına dair onay verirse.

 Yabancı bir yaşam formunun ölü olup olmadığına karar verebilir miyim bilmiyorum.

 Bizden daha az canlı göründüklerini kabul edemez misiniz?

 Dün Hong Kong'da altın düşüşe geçti.

 Bu nedenle Avrupa döviz piyasasında  .

.

Pound, Dolar ve Alman Markı karşısında yine belirsizlikte kaldı.

 Haberlerden sonra ayrıntılı piyasa raporuyla birlikte olacağız.

 Ben şehir haberlerinden James Graham.

 Şimdi haber büromuza dönüyoruz.

 Halley Kuyruklu yıldızı kuzey semalarında belirdi   100 milyon mil öteden geçecek olan yıldız   birle-altıncı ufuk çizgileri arasını tamamen işgal edecek.

 Bu gece hava son derece açık   Dr.  Edmund Halley'in bir grup hayranı onun sıradışı keşiflerini yaptığı   Greenwich gözlemevinde adına bir anma merasimi düzenleyecekler.

 Kuyruklu yıldızların bir zamanlar   kötülüğün habercisi olarak görüldüklerini izleyicilerimiz bilmek isteyebilirler.

 Eskiden kuyruklu yıldızlara "disaster" adı verilirdi   ki latincede "kötü yıldız" anlamına geliyordu.

 Derin uzay sondası Churchill' in başına gerçekten de kötülük getirmiş olabilir.

 Kraliyet yönetimi mürettebatın ölü ya da diri olduklarına dair   suskunluğunu sürdürüyor.

 Diğer gelişmeler için  Bedenimi kullan.

 - Kız nerede?

 - Gitti.

 Onu gördüm.

 Bunu o yaptı.

 - Güvenlik - Merhaba.

 Ben Professor Fallada.

 Dr.  Bukovsky' nin odasındayım.

 - Güvenlik şefini hemen bana gönderin.

 - Başüstüne efendim.

 Merak etme.

 Çıplak bir kız bu tesisten çıkıp gidemez.

 Kontrol burası 4-9.

 Şu an neye bakıyor olduğuma inanmayacaksınız.

 - Kontrol, tekrar eder misin?

 - Beni duydun sanırım.

 Binada dolaşan çıplak bir kız var.

 Dışarı çıkmamalı.

 Afedersin ama çıplak dediğini sandım.

 Doğrudur.

 Dediğim gibi.

 Onu bulabileceğinden eminim.

 Şaka olmalı.

 Desem de inanma.

 Pekiala bayan, olduğunuz yerde kalın.

 Onları duydun.

 Yakala dediler.

 Sakin ol dostum.

 Aklı başında değil.

 Kontrol, kızın yerini ana lobide saptadık.

 İşte.

 Gel.

 - Evet?

 - Kızın yerini saptadık efendim.

 - Nerede?

 - Ana lobinin merdivenlerinde.

 Tamam.

 Ana lobideymiş.

 Düzelebildin mi biraz?

 Güzel ve doğal.

 Haydi.

 Gel bana.

 Babacığına gel.

 Durdur şunu.

 Haydi!

 Yakala onu!

 - Sen iyi misin dostum?

 - Evet.

 Tüm sivil personel alanı derhal boşaltın.

 Tekrar ediyorum: İşi olmayan herkes   kendi güvenliği için lütfen alanı boşaltsın.

 Bi bir polis anonsudur.

 Üzgünüm beyler, fotoğraf yok, lütfen.

 Her şey yolunda.

 - Hanginiz Dr.  Bukovsky?

 - Benim.

 - Ben Albay Caine.

 - S.

A.

S.

' tan mı?

 Kayda almamanız için son uyarımdır.

 Bu D seviyesinde bir durumdur.

 Fazla yaklaşmayın.

 Bir cinayet mi demiştiniz?

 Söyler misiniz, kız sizi nasıl etkisiz hale getirdi?

 O   hayatımda karşılaştığım en karşı konulmaz kadındı.

 - Bir şekilde ona kapıldım  - Seksüel yönden mi?

 Evet, karşı konulamaz bir biçimde.

 Dehşet vericiydi.

 Kontrolumu kaybettim.

 Odaya geldiğinizde nöbetçi ölmüş müydü?

 - Onu o haldeyken siz mi buldunuz?

 - Evet.

 Ve bu kız Churchill ile geldi?

 Hı hı.

 Sizinle İngilizce mi konuştu?

 Evet.

 İngilizceyi nasıl bilebilir ki?

 Geriye dönelim, gemi kayıtlarının yangında yok olduğunu söylüyorsunuz.

 Yangında yok olmadılar.

 Halka söylediğimiz buydu.

 Silindiler.

 "Silindiler" mi?

 Ayrıca Churchill'in kaçış modülü de kayıp.

 - Bir kaçtı mı yani?

 - Bilmiyoruz.

 Maalesef, yanık vücutların durumu   sağlıklı sayım yapmamıza imkan vermedi.

 Yangının sıcaklığı modülü ateşlemiş olabilir mi?

 Yangını ne başlatmış?

 Geminin oksijen sistemi alev almış.

 Korkunç bir yangın olmalı.

 Ama bu üç vucüdun hiç bir şekilde yangından etkilenmediğini söylüyorsunuz.

 - Doğrudur.

 - Onları nerede buldunuz?

 Uzay malzemelerinin olduğu ambarda.

 Orada her şey yanıp kül olmuştu.

 İnanılmaz, değil mi?

 - Muhafazaları incelediniz mi?

 - Elimizdeki bütün teknikleri kullandık.

 X-ray taramaları sadece bulanık şekiller veriyor.

 - Bu ne anlama geliyor?

 - Kesinlikle maddesel nesneler değiller.

 Daha çok bir enerji alanı gibi.

 Bu bizim sınırlarımızı aşıyor.

 Bunların hepsi  Evet, biliyorum, inanılmaz.

 Nöbetçiye otopsi yapılmış mıdır?

 Sanırım hayır.

 Peki ya diğer iki vücut?

 Albay müsaadenizi isteyebilir miyim?

 Sanırım midem kaldırabileceğimden fazla bulanıyor.

 Evet, elbette.

 Kapınızda gördüm Dr.  Fallada, burası bir biyokimya tesisi.

 Ama anladığıma göre asıl ilgi alanınız  Ölüm, Albay Caine.

 Doğru.

 Buna Thanatology denir.

 Ölüm sizin için bürokratik bir problemdir.

 Nedeni?

 Zamanı?

 Kimin yaptığı?

 - Haklı mıyım?

 - Ya sizinki?

 Ben ölümün kendisi ile ilgilenirim: Ölürken, öldüğümüzde ve sonrasında ne olur?

 - Ölümden sonraki yaşamı mı kastediyorsunuz?

 - Evet.

 - Ölümden sonra yaşam var mı?

 - Gerçekten bilmek ister misiniz?

 Ama sorunuzun cevabı: evet, sanırım var.

 Yanılmıyorsam, hayat enerjisi   ölümden sonra da devam etmekte.

 Sizce bu gece olanların bununla bir ilgisi mi var?

 Evet, evet var.

 Şu kız sanırım, varlık   Bukovsky'nin biraz, nöbetçinin ise tüm   enerjisini emdi, hayat enerjilerini.

 - Bir vampir mi?

 - Öyle de tanımlanabilir.

 Bir bakıma hepimiz vampiriz.

 Diğer yaşam formlarından enerji alırız.

 Bu seferki ise farklı bir form.

 Şu kız aslında kız değil.

 Bu gezegendekilerden ve bizim yaşam formumuzdan tamamen farklı   ve tamamen tehlikeli.

 Tanrım.

 - Bunların canlı olduğuna inanıyor musun?

 - Bir şeye inanmak için para almıyorum.

 Ben inanıyorum.

 Bana hiç ölü gibi gelmiyorlar.

 Bir sorunumuz vardı ama şu an herşey konrtol altında.

 Aşağı gelseniz iyi olur.

 Başüstüne efendim.

 Tamam efendim.

 Görünüşe göre bu ikisi artık tehlike yaratamayacak.

 Bunlara otopsi yapmanın imkanı kalmamış.

 Nöbetçiyi incelemek istiyorum.

 Bekçinin otopsisine başlandı mı?

 Sanırım efendim.

 Genç erkek bedeni üzerindeki otopsidir.

 Öleli yaklaşık 2 saat oldu.

 - 20 yaşında mı demiştin?

 - Evet.

 Albayı aşağı gönderin!

 Hemen yakalayıp tecrit odasına götürün!

 Neler olduğunu hiç anlamıyorum.

 Ne önerirsiniz?

 Önerebileceğim tek şey bu bedeni de başka bir hücreye koyun.

 Bu nöbetçi iki saat önce saldırıya uğramıştı.

 Bunu örnek alarak aynı şeyin bir daha gerçekleşmesine şaşırmam.

 - Dediğini yapın, Kelly.

 - Başüstüne efendim.

 Ayrıca vurulan iki erkeğin vucütlarını istiyorum.

 Parçalarını toplayın ve gözlem altında tutun.

 - Beni hemen İçişleri Bakanı'na bağlayın.

 - Efendim.

 - Albayı arıyorlar, efendim.

 - Efendim telefon size.

 Hemen geliyorum.

 Hyde Park' ta bir ceset bulmuşlar.

 Çıplak bir kız.

 Tanınmaz haldeymiş.

 Sizin kız olabilir mi?

 - Ee?

 - O değil.

 Müfettiş, bu çocuklar kim?

 Erken saatte buradalarmış efendim.

 Onu gördüğümüzde epey erkendi sanırım.

 Her neyse, saçı buna benziyordu.

 - Ayıkla pirincin taşını.

 - Yalnız mıydı?

 Hayır, bu yüzden ilgimizi çekti.

 Siyah saçlı bir kızla birlikteydi, ikisi de süper görünüyordu.

 İkisinin de elbiseleri yoktu.

 Onların şey olabileceğini düşündük.

 Şey  anlarsınız.

 Evet.

 Siyah saçlı kızın nereye gittiğini gördünüz mü?

 Hayır.

 Belki bir şey yaparlar da seyrederiz diye   arkalarından izliyorduk.

 - O sırada bunu bulduk.

 - Ne zaman oldu bu?

 - Yarım saat önce.

 - Bu çocuklar bizi arayınca biz de size haber verdik.

 Evet, Teşekkür ederim müfettiş.

 Kızın işi olduğu belli.

 Bunu da merkeze diğerlerinin yanına gönderelim mi?

 Evet, bence de en iyisi öyle yapmak.

 Müfettiş, başka bir şey bulursanız bana bildirin.

 - Onu götürüyoruz.

 - Başüstüne efendim.

 Giydirelim.

 Görmenizi istediğim bir şey var efendim.

 Dr. Hans Fallada, Sir Percy Hestlestine, İçişleri Bakanı.

 Tam zamanında geldiniz.

 Tamı tamına 2 saat oldu.

 Bu uzaylı kızın ilk saldırdığı nöbetçi.

 Korktuğum gibi, dönüşmek için   düzenli olarak enerji çekebilecekleri kurbanlara ihtiyaç duyuyorlar   aksi takdirde  - Aksi takdirde ne?

 Aman tanrım.

 Ulu Tanrım.

 Bir de nöbetçinin saldırdığı patolog var.

 - Gördün mü?

 - Onun da beslenmeye ihtiyacı var.

 Aynı şey 1 saat içinde parkta bulduğumuz kıza da   olacak.

 Ulu Tanrım!

 Bu sonuncu muydu?

 - Başka rapor edilen oldu mu?

 - Hayır efendim.

 Gelen tüm çağrıları buradan takip ediyoruz.

 - Ne?

 - Yok bir şey.

 Bu yaratıkları Churchill'mi getirdi demiştin?

 Evet efendim ama bu onlardan biri değildi.

 Onların kurbanıydı.

 Peki Churchill'e nereden gelmişler?

 Şu en elimizde bunu belirleyecek hiçbir şey yok.

 - Belki bu belirsizlik değişebilir.

 - Ne?

 Pasadena J.P.L.'den bir çağrı aldım.

 Goldstone izleme aynası bir şey yakalamış   Churchill'in kaçış modülünün Dünya atmosferine girdiğini düşünüyorlar.

 - Nerede?

 - Teksas.

 Nereye?

 Walter Reed Askeri Hastanesi mi?

 Yaralı mı?

 Sadece bitkin demek.

 Onu hemen buraya getirin!

 Albay Carlsen?

 Sizi bekliyorlar, efendim.

 Albay Carlsen, efendim.

 Tom.

 Senin öldüğünü sanıyordum.

 Özel Hava Komutanlığından Albay Caine'i tanıştırmama izin verin.

 Nasılsınız?

 - Dr.  Fallada' yı tanıyorsun.

 - Colonel.

 Otursana.

 Seni buralara sürüklediğim için kusura bakma.

 Eminim sıkı bir hemşireyle acısını çıkarırsın.

 Churchill'de neler olduğunu bilmiyoruz.

 Evet, tabii ki.

 Anlatacaklarıma inanmak   sizin için zor olabilir.

 Söyleyeceğin her şeye inanmamız bizim en küçük sorunumuz olacak.

 - Devam et.

 - Ne biliyorsunuz?

 Churchill'de yangın çıkmıştı.

 O üç insansı bedenin yangında zarar görmediklerini   bilmek ilgini çekebilir.

 Muhafazaları onları korumuş.

 Londra'ya getirildiler ve kadın olanı kaçtı.

 Şimdiden 3 kişiyi öldürdü.

 Aman Tanrım.

 Yani her ne biliyorsan bir an önce bize söylemelisin.

 Lütfen neler olduğunu anlat.

 Vücutları yabancı uzay aracının içinde bulduk.

 Yabancı uzay aracı mı?

 Colonel, baştan başla.

 Konu hakkında hiçbir şey bilmediğimizi farzet.

 Halley Kuyruklı yıldızına 9.000 mil yaklaştığımızda   yıldızın merkezinde bir nesne tespit ettik.

 Sonra vücutları bulduk ve onları Churchill'e naklettik.

 Üç insansı vücut ve bir tane de yarasaya benzer bir yaratık var.

 Burası Churchill.

 Anlaşıldı.

 Geri dönün.

 Dünyadan bir haber var mı, Rawlings?

 Hayır efendim, yıldızın kuyruğu gittikçe ısınıyor.

 - Sorun ne, Derebridge?

 - Bilmiyorum, Tom.

 Güçsüz hissediyorum.

 Güçsüz mü?

 Ben canlı hissediyorum.

 İyi misin?

 - Evet iyiyim.

 - Tamam.

 Herkes görev yerlerine dönsün.

 Haydi bu lanet yerden gidelim.

 Dünyaya doğru yola çıktığımızda mürettebat birer birer   ölmeye başladı.

 İlk önce Telsiz subayı   Rawlings öldü.

 Rawlings ne yaptığını bilmediğini söylüyordu.

 Hatırlamıyorum.

 Son bir saat içinde burada benden başka sadece sen vardın.

 Son günlerde kendimi iradesiz hissediyordum   sanki kendimde değilim.

 Hatırlamıyorum.

 Rawlings'in cesedini ertesi gün bulduk.

 Tam olarak nasıl   ölmüştü, Colonel?

 Yaşamı çekilmişti.

 Geri kalanlar da   birer birer ölmeye başladılar.

 Nasıl bilmiyorum ama   bir şekilde   ben kaldım.

 Bir sorun olduğu belliydi.

 Hep kızı   düşünüyordum  Evet?

 Kız?

 Hatırlamıyorum.

 Hatırladığım tek şey   gözlem penceresinden Dünya'nın yörüngesine   girdiğimizi görmem oldu.

 Gemiyi dünyaya nasıl geri getirdiğimi anlayamadım.

 Hepsini yok etmeye karar verdim.

 Şimdiye dek yaptığım en zor şeydi.

 Anlıyoruz.

 Bunu yapmak için büyük cesaret gerekir  Hayır anlamıyorsunuz.

 Bir parçam kaçmak istemedi.

 O kız bütün arkadaşlarımı öldürdü, buna rağmen kaçmak istemedim.

 Şimdiye kadar yaptığım en zor şeydi derken bunu kastetmiştim.

 Albay Carlsen çok bitkin görünüyor.

 Biraz uyuması için ona izin vermeliyiz, daha sonra devam ederiz.

 Pekiala.

 Teşekkür ederim, Colonel.

 NASA bir şey görmüş   Halley Kuyruklu yıldızından olağan dışı bir yapının ayrıldığını rapor etmişler.

 Bize yönelmiş.

 Neymiş?

 Radar ölçümlerinde obje   sivri şekilli ve 150 mil uzunluğunda görülüyor.

 Mevcut yörüngesini bozmadan devam ederse iki günden biraz fazla sürede   dünyanın yörüngesine girmiş olacak.

 Başbakandan bir telefon aldım.

 Hükümet toplantı yapacakmış.

 Başbakan cevaplar istiyor.

 Gözlerini kapat.

 Bana yaşamını veriyorsun.

 Alıyorsun.

 Hayatımı çekiyorsun.

 Çok fazla çekiyorsun.

 Sadece rüyaydı.

 - Ne gördün?

 - Kız  

Yanımdaydı.

 Yanında mı?

 Nasıl?

 Aklımın içinde.

 Benimle bir tür zihinsel iletişim kurdu.

Yaşamımı çekiyordu.

 Bize rüyanı anlat.

 Anlatamam.

 Gitti.

 Unuttum.

 Hatırlamıyorum.

 Hiç hipnotize edildin mi?

 Denememize ne dersin?

 Tamam, deneyelim.

 - Şimdi olmaz.

 Çok bitkin.

 - Tamam.

 Yarın sabah.

 Göz kapakların yoruluncaya kadar sabit bak ve sonra kapat.

 Kendini çok yorgun ve uykusuz hissediyorsun.

 Galiba rüyalarımda benimle konuşuyor.

 O  Kız  Hissediyorum

 Ona karşı bir şey hissediyor musun?

 Ona çok yakın   hissediyorum.

 Seninle iletişim halinde mi?

 Aklım sanki   bana ait   değil.

 O senin zihninle iletişim kurabiliyorsa   belki sen de onunkiyle kurabilirsin.

 Onu görebiliyor musun?

 Nerede olduğunu görebiliyor musun?

 Evet.

 Şu an nerede?

 Bir yer.

 Adını bilmiyorum.

 Yürüyor.

 Yüzü farklı   ama bu o.

 "Yüzü farklı" mı?

 Bu nasıl olabilir?

 Vücut değiştirmiş.

 - Ne yapıyor?

 - Bir adama bakıyor.

 Adam kim?

 Herhangi biri.

 Sağlıklı biri.

 Onu öldürmeyi mi planlıyor?

 - Hayır.

 -Neden?

 - Yakalanacağından korkuyor.

 - Nasıl yakalanacağından?

 - Cesetler yolunu belli edebilir.

 Ne yapmak istiyor?

 Ondan biraz   enerji çekmek istiyor.

 Tamamen öldürmeden.

 - Bunu yapabilir mi?

 - Evet.

 Başka bir zihin daha var.

 Evet.

 Adı   Ellen.

 Bir vücutta iki kişi mi var?

 İki zihin mi?

 Ellen ve vampir?

 Evet.

 Bir adamı izliyor.

 Adam ne yapıyor?

 Park etmiş, arabasıyla uğraşıyor.

 Plakasını iste.

 Arabanın plakasını görebiliyor musun?

 Evet.

 Oku.

 FMC  129E   ya da R.

 Arabanın markası ne?

 Beyaz Volvo.

 Şimdi ne yapıyor?

 Gidiyorlar.

 Kız adama ismini sordu mu?

 Eteğini dizlerinin   üzerine çekiyor.

 Kız  Adam   elini   onun bacağına koydu.

 FMC129E ya da R   beyaz bir Volvo.

 Sürücü, Ellen adında bir kızı aldı.

 Kızın kim olduğunu ve onu nerede bulabileceğimizi öğrenmemiz gerek.

 Olanlarla ilgisi var.

 Daha fazla açıklayamam.

 Teşekkür ederim.

 Sence kızla ilgili söyledikleri gerçek mi?

 Yakında görürüz.

 Bu yaşam formu, bedenden bedene, zihinden zihine geçebiliyorsa   her kurbanından küçük miktarda enerji alıyor demektir.

 Bu da demektir ki; yeni kurbanları tanımamız imkansız olacak.

 Arkasında hiç bir iz bırakmak istemiyor.

 Kız uzun süredir kendi bedeninde değilse, asıl bedeni nerede?

 - Saklanmıştır.

 - Bulalım şunu.

 Sanırım bütün bu olanlarda sen haklısın.

 Şu gemi nedir?

 Görevi ne?

 Bunu bilemeyiz ama en kötüsünü farzetmeliyiz.

 Belki de efsanelerdeki vampirler gibidirler.

 Nasıl yani?

 Onları kendi dünyalarına götüren tabutlardır.

 Olamaz mı?

 - Hawaii'den bir görüntü alıyoruz.

 - İşte geliyor.

 - Bir numaralı ekrana aktar.

 - 240,000 milden geliyor.

 Aman Tanrım çok büyük.

 Hugh, sana söylediğim deri örneklerini aldın mı?

 Güzel.

 Elbette, emniyetli prosedür izleyeceğim.

 Şimdi geldi.

 Şu askeri gönder lütfen.

 Teşekkür ederim.

 Bir dakika çavuş.

 Geldiğiniz için teşekkürler.

 Hemen sizinle ilgileneceğim.

 Takip ettiğimiz şu araba.

 Yorkshire'da yaşayan Ned Prince adında bir adama ait.

 - Hemen gözaltına aldık.

 - Peki ya kız?

 Dediğin gibi adı Ellen olan bir hemşireyi almış.

 Ellen her neyse.

 Soyadını bilmiyor.

 Öğleden sonrasını birlikte geçirdikten sonra onu Thurlstone Hastanesi'ne bırakmış.

 Adam zar zor konuşuyor.

 Tamamen bitkin düşmüş.

 Thurlstone bir nevi akıl hastanesi değil miydi?

 Evet, deli suçlular için.

 Nasılsınız?

 Ben hastane müdürü Dr. Armstrong.

 Ofisime buyrun.

 - Soğuk bir gece.

 - Zehir gibi soğuk.

 Burası hemşire lojmanları.

 Ellen Donaldson 5 numarada.

 Teşekkür ederim.

 Yukarı gelip göstereyim mi?

 - Gelmeseniz daha iyi - Gelin, Dr.  Armstrong.

 Sizinle görüşmemiz gereken bir kaç konu var.

 Evet?

 Kimsiniz?

 Adım Colin Caine.

 Buraya Dr. Armstrong ile geldim.

 Sizinle konuşmak istiyorum.

 İçeri gelebilir miyim?

 Evet?

 - Ne istiyorsunuz?

 - Adım Colin Caine.

 Bu Albay Carlsen, Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri'nden.

 İçeri girip konuşabilir miyiz?

 Dr.  Armstrong ile görüştük.

 Oturabilir miyim?

 Öğleden sonra birlikte olduğunuz şu adam; Ned Price hakkında birkaç şey sormak istiyorum.

 - Neyden bahsettiğinizi bilmiyorum.

 - Bence biliyorsunuz.

 - Ellerinizi görebilir miyim - Anlamadım?

 İçeridesin değil mi?

 - Bilmiyorum - Söyle.

 Ondan çıkmış.

 Başka bir bedene girmiş.

 - Nereden biliyorsun?

 - Zihninde görebiliyorum.

 Direniyor.

 Söylemesi için onu zorlayacağım.

 Dış görünüşüne rağmen bu kadın bir mazoşist.

 Aşırı derecede mazoşist.

 İsmi öğrenmem için kendisini zorlamamı istiyor.

 Onu incitmemi istiyor.

 Zihnindeki görüntüleri görebiliyorum.

 Kalmak istiyor musun?

 - İstemiyorsan dışarıda bekle!

 - Hiç te değil.

 Ben doğuştan röntgenciyim.

 İçeride misin?

 Orada mısın?

 İzin ver.

 Şimdi.

 Ee?

 Eşgalini aldım.

 Hemşire Donaldson'a bakması için birini gönderseniz iyi olur.

 O iyi mi?

 Size burada oturanlardan birini tanımlasam, kim olduğunu söyleyebilir misiniz?

 Mümkündür.

 İri erkek, şişman, kır saçlı, yüzünde doğum lekesi var.

 Jeffrey Sykes, çocuk katili.

 Bu bilgiyi nereden aldınız?

 - Şimdi nerede?

 - Hücre hapsinde.

 Huysuzluk yaptı.

 - Bu neyle ilgili?

 - Nakletmek için ne yapabiliriz.

 - Az bir zamanımız kalmış olabilir.

 - Londra'yı arasam iyi olacak.

 - Telefonunuzu kullanabilir miyim Doctor?

 - Elbette.

 - Sykes'i hemen görmemiz gerek.

 - Sabaha kadar bekleyemez mi?

 Pekiala, ayarlayayım.

 Yardımcı olabileceğim ne varsa Kumandan.

 Bu kadar gizemli olmasaydı keşke.

 Polis bilgi isterse onlara ne diyeceğim?

 Hastalarımla ilgili konulara karışıyorsunuz  Dr.  Armstrong, durumunuzu çok iyi anlıyorum.

 Bununla birlikte, sadece bir ulusal güvenlik meselesi olduğunu söyleyebilirim.

 Anlıyorum.

 Ama hastalarımla ilgili konularda   benim de yanınızda bulunmam gerekmez mi?

 - Anlayacağınız  - Bir saniye konuşabilir miyiz?

 Elbette.

 Bu adamın zeka seviyesi 4 yaşındaki bir çocuk kadar.

 Bu Albay Caine'e havale etmem gereken bir karar.

 Evet, elbette siz de gelebilirsiniz.

 Başlayabilir miyiz?

 - Ona ne yapacaksınız?

 - Hipnotize etmek istiyorum.

 Nedir bu?

 Pentothal ve morfin.

 Hipnoz öncesinde hastayı kontrol altına almak için tavsiye edilir.

 Sakin görünüyor.

 - Hazırsanız başlayalım.

 - Lamson.

 Efendim.

 İlaç tehlikeli olabilir mi?

 Hiçbir şekilde direnmemeli.

 Risk daima vardır efendim.

 Alabilir miyim?

 Uyandırayım.

 - Ne yapıyorsunuz?

 - Olduğun yerde kal.

 O hasta, Lamson.

 Bize yardım et.

 Şimdi açıklayamam.

 İşte katilimiz Sir Percy.

 Çıldırdı.

 Ona sorgulamak istiyorum.

 Nereye götürebiliriz?

 Rampanın sonunda efendim.

 Yalnız kalmamız gerek.

 O olduğunu nasıl anladın?

 Hemşire lojmanlarında iken omzuma dokundu.

 Zihnini gördüm.

 Ne?

 Albay, yaratık kız tarafından ele geçirilmiş olan   insanların zihinlerini görebiliyor efendim.

 Onlara dokunduğumda oluyor.

 Masaya yatıralım.

 Nasıl  Hala Armstrong'un içinde olduğunu nereden biliyorsun?

 Başka birine geçmesine engel olan nedir?

 Tuzağa düştü.

 Hissedebiliyorum.

 Emin misin?

 - Lamson.

 - Efendim?

 - Bana bir doz ilaç daha getir.

 - Genellikle bir doz yeterlidir.

 Bu alışılmış bir durum değil.

 Bu ilacın etkisi ne kadar sürüyor?

 Bir dozun mu?

 Bir kaç saat.

 Kesinlikle daha fazlasına ihtiyacımız var.

 - Üç doz getir.

 - Üç mü?

 Sorumluluğu alıyorum.

 Dediğini yap.

 Başüstüne efendim.

 İkinci doz güvenli mi?

 Mutlaka kalbine zarar verecektir.

 Bana bak, burada neyle uğraştığımızdan haberin yok.

 Eğer etkisi geçerse kız kaçar.

 Beni duyuyor musun?

 Beni duyuyorsan sadece ''evet'' de.

 Seninle konuşmama   izin vermiyor.

 Seni tutsak eden şeyin ne olduğunu görebiliyor musun?

 Evet.

 Kız  Benle konuşmak zorunda olduğunu söyle!

 Evet?

 Pentothal getirdim.

 Teşekkürler.

 Hepsi gerekecek.

 Tutun.

 Buna gerek yok.

 İçeride misin?

 Beni hala duyabiliyor musun?

 Onun aklına girebilir misin, kızın aklına?

 Bu ilaçla olmaz.

 Duvar gibi.

 Muhtemelen çok fazla verdin.

 Kapa çeneni!

 Dinle, sürtük   yapmak zorunda kalırsam haftalarca seni böyle tutarım.

 Şimdi konuş benimle.

 Carlsen, benimle ol.

 - Benden ne istiyorsun?

 - Seni seviyorum.

 Nesin sen?

 Nasıl böyle mükemmel insan oldun?

 Gemideki kuşa benzeyen yaratıklar ne?

 Bedenlerimiz önemsizdir.

 Sen ve adamların gemiyle yaklaştığınızda   sizin için onları değiştirdik.

 Zihinlerinize girdik   ve yeni bedenler bulduk.

 Ben şeklimi senin zihninden aldım.

 Dilinizi öğrendim.

 Zihninin derinliklerinde bulduğum kadın   hayallerinin kadınıydı.

 Ben senin zihnindeki dişiyim.

 Nesin sen?

 Bedenin nerede?

 Bırak beni!

 Benimle bütünleş, Carlsen.

 - Yayılıyor.

 - Nasıl?

 - Onu durduramadın.

 Çok geç.

 - Bu imkansız.

 Başından sonuna kadar yarım adım ötesindeydim.

 Bu adam nefes almıyor.

 Ayrıca nabız da yok.

 Sanırım boynu kırılmış.

 Sir Percy ve Dr.  Armstrong için birer sedye hazırlayın.

 Kalan bütün ilaçları yolculuk için hazırla.

 Başüstüne efendim.

 Bu şeyi durduramadığımı ve yayılmaya devam ettiğini söyledin.

 - Bu ne demek?

 - Bilmiyorum.

 Kız bizi kasten Londra'dan uzaklaştırmış olabilir mi?

 Kurbanların hepsini bulduk mu?

 Parktaki kızdan başkaları da varsa  - Bu şey yayılmış olabilir.

 - Zincirleme reaksiyonla   geometrik olarak, şimdiye dek  Tanrım.

 Teğmen, Londra'da S.R.C.

'ye ulaşmak için telsizi kullanabilir miyiz?

 Bir dakika efendim.

 Bir şey geliyor.

 Bu S.R.C.

 Size ve Carlsen' a.

 Devam edin.

 Beni duyabiliyor musunuz?

 Fallada, yükses sesle konuş!

 Seni duyamıyorum!

 İki erkek ölmemiş.

 Onları vuran iki askerin bedenlerine girmişler   ve askerlerin bedenlerini kendilerininkiyle değiştirmişler.

 Onlarla kurbanları arasındaki fark bu.

 Kurbanlar kendi bedenlerinden çıkamıyor.

 Sadece orjinal olan üçü yapabiliyor.

 - Ama birini öldürdüm.

 - Hangisini?

 Erkek vampirlerden birini.

 - Dönüştürebilenlerden birini.

 - Nasıl öldürdün?

 Eski yöntemle, Carlsen.

 Kurşun bir mızrağı kalbine soktum, tam kalbine değil   ama kalbinin iki inç aşağısındaki enerji merkezine.

 Çelik değil, kurşun metal.

 Anladın mı, Carlsen?

 - Orada mısın Carlsen?

 - Evet.

 Carlsen, ve sen de, Caine   inanıyorum ki   vampir efsaneleri bu tür yaratıklardan geliyor.

 Muhtemelen bu yaratıklardan çok var.

 İnanılmaz geliyor biliyorum.

 Beni duyuyor musun Carlsen?

 İnanmaktan daha ötesi.

 Gerçek.

 Daha önce de Dünya'yı ziyaret ettiler.

 - Ya diğer erkek?

 - O serbest.

 - Kız sizinle mi?

 - Evet.

 - Yakında orada olacağız.

 Bekleyin.

 - Deneriz.

 - Siz konuşurken geldi efendim.

 - Nedir bu?

 Başbakandan Sir Percy'e şifreli bir metin.

 Direkt hükümet binasına gitmemizi söylüyor.

 Teğmen hakimiyeti kaybetmeyin!

 Onu kaybettik.

 Gitti!

 - Nereye?

 - Onun bedeni Londra'da.

 Londra'nın neresinde?

 Churchill'de gerçekten neler olduğunu bana anlatmak zorundasın.

 Telsiz donanımını ve gemi kayıtlarını yok eden   Rawlings değildi.

 - Bendim - Neden?

 Churchill'in Dünya'ya ulaşmasını istemedim.

 Ulaşsa dahi, kimsenin neler olduğunu bilmesini istemedim.

 Neler oldu peki?

 Onun muhafazasını açmıştım.

 Ya ben ya o yaptı.

 Kendime hakim olamadım.

 Asla böyle bir şeyle karşılaşmamıştım  Tahmin bile edemeyeceğin kadar aşıktım.

 Dehşete düşmüştüm.

 Hafızam bana oyunlar oynuyordu.

 Beni çağırıyordu.

 Ruhani bir gücü vardı.

 Beni istiyordu, Caine.

 Ruhaniden de fazlaydı.

 Enerjimin birazını çekti.

 Ve bana kendi enerjisinden verdi.

 Onları bulduğumuzda sadece üçü hayatta kalmış olmalıydı.

 Geriye sadece üçü kalmıştı.

 Adamlarımı birer birer öldürdü.

 Ama ben hayatta kaldım.

 Benim hayatta kalmamı istedi Beni seçti!

 Neden?

 O insan değil.

 O bir kadın değil.

 O sizi yok etti.

 Dünyaları yok etti.

 Bunu duymak isteyebilirsiniz efendim.

 BBC özel haberleri.

 Bu gece Londra bombardımandan bu yana   en büyük yıkımın eşiğinde.

 Şehrin bir çok yerinde kontrol edilemeyen yangınlar görebiliyorum.

 Binlerce insan bu salgın hastalıktan kaçmak için   son çabalarıyla caddelerde deli gibi sağa sola koşuşuyor.

 Sıkı yönetim uygulanmaya başlayalı üç saat geçti   fakat hiçbir işe yaramadığı ortada  - Evet sizi bekliyorduk.

 - Teşekkür ederim.

 Devam edin.

 - Acele et çavuş.

 - Başüstüne efendim.

 - Diğer tarafa geçin - Anlaşıldı.

 Kabineyi tahliye etmek için her şey hazır mı?

 - Evet.

 - Lütfen oturun beyler.

 Albay Caine ve Albay Carlsen geldiler efendim.

 Başüstüne.

 Başbakan sizi birazdan kabul edecek.

 Beklerken birer çay alır mıydınız?

 - İşimiz çok acil.

 - Eminim başbakan bunu biliyordur.

 - Baylar.

 - Başbakanım.

 Ben Colonel Caine, Özel Hava Kuvvetleri   eminim Churchill mürettebatından Albay Carlsen'ı da duymuşsunuzdur.

 Evet, elbette.

 Raporunuzu duymayı sabırsızlıkla bekliyorum beyler.

 Bu arada Sir Percy nerede?

 Korkarım öldü.

 Oh, bu çok üzücü.

 Efendim, uzayda Dünya'ya doğru gelmekte olan nesne hakkında   bilgimiz var  - Evet beyler.

 Bir dakika izin verir misiniz?

 Bayan Haversham, lütfen gelir misiniz?

 Hemen dönerim.

 Hemen döneceğim beyler.

 Lütfen.

 Biri hemen doktor çağırsın.

 Burada doktora ihtiyacımız var.

 Kalk!

 - Helikopter silah var mı?

 - Hayır efendim!

 - Aydınlatma tabancası var efendim - Nerede?

 Açıp kapatınca ateşe hazır olur!

 Vur onu!

 Siz Başbakanın yanında iken operasyon merkezinden bir çağrı aldım efendim.

 Şehirde sıkı yönetim ilan edilmiş.

 Biz de NATO'nun komutası altına girdik.

 - NATO mu?

 - Evet efendim.

 Benim birliğim Blackheath' daki toplanma alanına hareket etti.

.

 S.R.C.'ye in teğmen.

 Fallada ile konuşmamız gerek.

 Blackheath'a inmem gerek efendim.

 Şehir hava karantinası altında.

 Dediklerini yapmazsak bizi vurup düşürürler.

 Zero, burası X-ray 318 iniş izni istiyorum.

 Tamam.

 Zero, anlaşıldı.

 X-ray 318, inebilirsiniz.

 Helikopterden uzaklaşın!

 Karantina altındasınız!

 Bu tarafa gelin lütfen efendim.

 Daha fazla yaklaşmayın!

 Orada durun!

 Komutanınla konuşmak istiyorum asker.

 Ben, Özel Hava Kuvvetleri'nden Albay Caine   bu da Birleşik Devletler Hava Kuvvetlerinden Albay Tom Carlsen   ve Churchill'in eski kumandanı.

 Dr.  Hans Fallada S.

R.

C.

'de mi?

 - Kim olduğumuzu biliyor.

 - Hayır, öyle birini tanımıyorum.

 Sen duydun mu?

 Hala Londra'da olmalı.

 Albay, neler olduğu hakkında bir bilgin var mı?

 Tüm bildiğimiz korkunç bir salgının Londra'yı silip süpürdüğü.

 Kuluçka dönemi 2 saat gibi görünüyor.

 Bu süre dolana dek sizi buradan içeri alamam.

 Albay salgın hakkında bilgimiz var.

 Biz hasta değiliz.

 Hakkında bilgim var dedim!

 Boşa zaman harcıyoruz!

 Temasla bulaşmayı önlemek için   Londra'yı tamamen izole ettik.

 İşe yaramaz ve tehdit çevre bölgelere sıçrarsa  Evet?

 Termonükleer bombayla salgının yok edilmesine onay verildi.

 Emir Brüksel'den General Ames'ten geldi.

 Buraya gelmesine üç saatten daha az bir süre kaldı.

 Gemi hakkında bir şey duydunuz mu?

 - "Gemi" mi?

 - Halley Kuyruklu yıldızındaki nesne.

 Tam Londra' nın üzerindeki bir yörüngede durmuş.

 Bulutlara doğru yükselen bütün o küçük mavi ışıklar insan ruhları.

 - Nereden biliyorsun?

 - Hissediyorum.

 Dönüşüm sürecinde serbest kalan yaşam enerjisi toplanabilir.

 "Toplanmak" mı?

 Bu şemsiye ne?

 Bir toplayıcı mı?

 Enerji serbest kalmıyor.

 Yukarıya çekiliyor.

 Erkek vampir yaşam enerjisini topluyor   ama kıza aktarabilmek için toplayıcıya göndermek zorunda.

 Kız nerede?

 Orada.

 Vücudundan gelen parıltıları hissediyorum.

 Etrafına yayılıyor.

 Aldığı şeyler.

 - Onu bulabilir misin?

 - Şehrin diğer tarafına geçebilirsem.

 Ya erkek?

 Kızı bulduğumu anlarsa gelecektir.

 Beni çekiyor.

 Gitmeliyim.

 Neden?

 Bana verdiği enerjiyi geri istiyor.

 Yeni bir yaşam formu aldıklarına   o yaşam formunu öğrenmeleri gerekiyor.

 Bir bakıma evlilik.

 Kız beni seçti.

 Fakat benimle birleştiğinde kendinden bir parçayı bana verdi.

 Şimdi onu geri istiyor.

 Bölgenizde herhangi bir hareketlilik var mı?

 Tamam.

 - Hayır efendim.

 - Anlaşıldı, mevkinizi koruyun.

 Tamam.

 Albay beni dinleyin.

 Carlsen asıl kaynağı bulabileceğini düşünüyor.

 Sadece iki taşıyıcı var.

 Onları yok edebilirsek, Londra'yı yok etmemize gerek kalmaz.

 Fakat sadece 1.

5 saatimiz var.

 Ateşi kesin!

 Carlsen nerede?

 Adamlarımdan ikisini yıkıp zırhlı bir araç aldı.

 Nereye gittiğini söyledi mi?

 Uzay Araştırma Merkezinin nerede olduğunu sordu.

 Rogers ona söyledi, sonra bir anda kendimi yerde buldum.

 - Anlaşıldı.

 Bu kimin arabası?

 - Bu mu?

 - Albayın.

 - Anahtarları bana ver.

 - Ne?

 - Arabaya el koyuyorum!

 Ver.

 Ve silahını.

 Ne yaptığını bildiğinden emin misin?

 Oraya girdiğin anda tekrar dışarı çıkmana izin veremeyiz.

 - Dikkat edin!

 - İçeri giriyor!

 Albay Caine, S.A.S.

 Nehrin öbür tarafına geçiyorum.

 - Oraya gidemezsiniz efendim.

 - Biliyorum.

 Kapıları kapatın!

 Burayı emniyete alın!

 Haydi!

 Seni canlı gördüğüme sevindim.

 Duygularımız karşılıklı.

 - Bu sefer gerçekten öldü mü?

 - Onları öldürmenin tek bir yolu var.

 - Bukovsky nerede?

 - Öldü.

 - Nasıl?

 - Diğerleri gibi.

 Sen nasıl hayatta kaldın?

 - Carlsen' ı arıyorsun.

 - Buraya geldi mi?

 Hayır.

 Belki seni yanlış yönlendirmiştir.

 - Nerden biliyorsun?

 - Biraz daha çalışma yaptım.

 - Devam et.

 - Ölümden sonra   yaşam olduğunu keşfettim.

 - Nasıl yaptın?

 - Zihinsel transfer vardır.

 Vampirlerle kurbanları arasında oluşur.

 - Carlsen kızın peşinde.

 - Nerden biliyorsun?

 - Hissediyorum galiba.

 - Kız nerede?

 Bilmiyor musun?

 - Carlsen biliyor.

 - Nerede?

 Katedralde.

 Kaçtığından beri orada.

 Oldukça güzel bir duygu ne dersin?

 Kral ve kraliçelerin mezarı.

 Olduğun yerde kal.

 İşte gidiyorum.

 Geleceğini biliyordum.

 Buradayım.

 Artık bu çılgınlığa bir son verebilir misin?

 Gel.

 Benimle ol.

 Sana ihtiyacım var.

 Bizi bulman   ve dünyaya getirmen   en başından planlanmıştı.

 Kaderin ağları senin kanın ve ruhunla benim yaşam formumun   yeniden doğmasını sağlayacak.

 Benimle gel Carlsen.

 Bana gelirsen daha fazla korkmayacaksın.

 Hemen geliyorum.

 Bu hisler nedir?

 Sana neden bu kadar yakın ve ihtiyacım varmış hissediyorum?

 Çünkü sen bizden birisin.

 Daima öyleydin.

 Benim gibisin.

 Benimle ol.

 Biraz daha  biraz daha 

 

Önceki Yazı
« Prev Post
Sonraki Yazı
Next Post »

Benzer Yazılar