Yaşam Savaşı: Uzay Vampirleri (1985) Lifeforce
| |
116 dk
Yönetmen:Tobe Hooper
Senaryo:Colin Wilson, Dan O'Bannon, Don Jakoby
Ülke:İngiltere, ABD
Tür:Aksiyon, Korku, Gizem
Vizyon Tarihi:01 Şubat 1987 (Türkiye)
Dil:İngilizce
Nam-ı Diğer:Space Vampires | Space Intruders
Oyuncular
Steve Railsback
Peter Firth
Frank Finlay
Mathilda May
Patrick Stewart
Tüm Kadro
Özet
Halley kuyruklu yıldızı dünyaya yaklaşırken bir uzay gemisi,
bu kuyruklu yıldızı önceden incelemek üzere bir görevlendirilir. Kuyruklu
yıldızı inceleyen ekip, meteorun hemen ön kısmında organik bir uzay gemisi gibi
birşey keşfederler. Bu uzay gemisinin içine araştırma için giren ekip,
beraberlerinde dünyaya korkunç bir kabus getireceklerdir. Birbiri ardına
içlerinden yaşam enerjileri çekilerek öldürülen kurbanların hikayesi vampirlere
kadar gidecektir!… ünlü korku filmleri Poltergeist (1982) ve The Texas Chain
Saw Massacre (1974) filmlerinin yönetmeni Tobe Hooper'dan
Altyazı
Ağustos, Zulu Saati 2:30 p.m H.M.S.
Churchill, dış uzaya
sıçradı.
Mürettebat: Müşterek
İngiliz-Amerikan uzay takımı.
Görevleri: Adını Dr
Halley'den alan kuyruklu yıldızı yakalamak
ve araştırma yapmak.
Churchill, Nerva
motorlarıyla donatılan ilk uzay aracıdır.
Churchill'i sabit bir
ivmeyle iter ve uzun uçuşlarda dünyadaki
gibi bir yerçekimi yaratırlar.
Churchill ilk
randevusuna doğru rota aldı.
- Efendim, bu çok
garip.
- Ne?
Kuyruklu yıldızın
çekirdeğinin etrafındaki ışık bulutundan küçük bir sinyal alıyorum.
Bende de görünüyor.
Uzunluğunu kontrol ediyorum.
Tarama açımın
sınırları içerisinde.
- Neler oluyor?
- Cihazları kontrol
ettiniz mi?
Her beş dakikada bir.
- Radar 150 mil
gösteriyor.
- 150 mil ne?
- Uzunluğu.
- 150 mil uzunluğunda
mı?
150 mil uzunluğunda ne
olabilir?
Bir radar sinyali
alıyorum.
- Kuyruklu yıldızın
içinde bir şey var.
- Göster.
- E.G.R.
doğrulandı.
- Güzel.
E.G.R.
maksimumda.
Üçte üç tarandı.
Anlaşıldı.
Yüksekliği nedir?
Dikey analize göre en
az iki mil okuyorum.
Çevre ısısı: Altı
derece.
Yüzde ikiden daha az
manganez, titanyum Üsle bağlantı kurmaya
çalışın.
Onlara burada
gizlenmiş yapay bir nesne bulduğumuzu söyleyin
''Gizlenmiş'' dememizi istediğinizden emin misiniz?
Kuyruklu yıldızın merkezinde
saptandı.
Buna bir açıklama
getirilene kadar böyle diyeceğiz.
Güvenli uydu
bağlantısı kullanın.
Üzgünüm Kumandan,
tamamen kuyruklu yıldızın rüzgarına girdik.
Hiçbir şekilde üsle
bağlantı kuramıyoruz.
Bu durum ne kadar
sürecek?
Tüm yol boyunca.
Ne yapacaksın?
İçine gireceğim.
Sadece bir şansımız
olacak, Derebridge.
Bu şey 76 yıl boyunca
bir daha gelmeyecek o zamana kadar
ikimiz de ölmüş olacağız.
Şimdi yapmalıyız.
- Nerva'yı kapatın.
- Kapatılıyor.
Kapalı.
- Güneş panelleri
içeri alındı.
- Kontrol.
Bana verileri çıkar
Bob.
E.
V.
A.
Manevrası başlatıldı.
Sence bu şey nereden
geldi?
- Kuyruklu yıldızı mı
araştırıyordu?
- Haydi beyler iş
başına.
Yüzeyi iyice harap
olmuş.
Çok uzun zamandır burada
olmalı.
Her ne ise çürümeye
terkedilmiş.
Beklemede kal,
Churchill.
İçeri giriyoruz.
Tamam, Carlsen.
Anlaşıldı.
Dinlemedeyiz.
Churchill, organik
dev bir damara benziyor.
Daha önce de
buradaymışım gibi hissediyorum.
Oh, oğlum.
Bu inanılmaz.
Umarım bunu videoya kaydediyorsunuzdur.
Anlaşıldı.
Alıyoruz.
Hepsi kayıtta.
Oh, lanet olsun.
Şuna bakın.
Oradalar.
Churchill sanırım gemi sakinlerini bulduk.
Dev yarasalara
benziyorlar.
- Yüzlerce olmalılar.
- Binlerce.
Umarım ölüdürler.
Tarih öncesinden
kalma gibi görünüyor.
Tamamen kurumuşlar.
- Ufalanıyor.
- Evet doğrudur.
Yıllar boyunca bütün
sıvıları uzaya akıp gitmiştir.
Birini paketleyip
getireceğiz.
Numune torbasına
alıyoruz.
Tanrım.
Bu da ne?
Kumandan gemide yeni bir konuşlanma görülüyor açılan çok büyük bir yapı gibi.
Devasa.
Tanrım bu da ne?
Buradan hemen
gitmeliyiz.
Kimse bir yere gitmiyor.
Herkes olduğu yerde
kalsın.
Churchill, ben
Carlsen.
Dışarıda neler oluyor?
Açılmayı durdurdu.
Sadece dev bir
şemsiyeye benzediğini söyleyebilirim.
Yüce Tanrım.
Kesinlikle çok büyük.
Şu an ne yapıyor?
Hiçbir şey efendim.
Açılmayı durdurdu.
Öylece duruyor.
- Neyden yapıldığını
söyleyebilir misin?
- Metal değil.
Radarda şeffaf
görünüyor.
Tamam.
Tekrar başlarsa haber
ver.
Her hareketini.
Anlaşıldı mı?
Başüstüne efendim.
Şu tarafa gidelim.
Burada bir şey var.
Kumandan burası Churchill.
Sinyalinizi
kaybediyoruz.
V.T.R.'yi kaybettik.
Kumandan cevap verin!
Üç vücut.
Mükemmel korunmuş.
Bana şey gibi
bakıyorlar Bana bir şeyler oluyor.
Bende bir sorun var.
Kumandan cevap verin.
Burası Churchill.
Duyuyor musunuz?
Bir nevi uykuya
dalmışlar gibi görünüyor.
Bekle.
Geliyoruz.
Churchill,
görebiliyorsanız iki çıplak erkek ve
bir kadın var.
Burası Churchill.
Görüntü alamıyoruz.
Devam et, Tom.
Churchill, Genç bir
kız bulduğumuzu söyledim.
"Kız"?
Yani nsan mı?
Kesinlikle insan
formunda.
Mükemmel diyebilirim.
Uzayda altı ay kalmış
olsaydım.
Bana mükemmel
görünürdü.
- Derebridge, sorun
ne?
- Sorun ne?
- Kaç tanesini
götürmek istiyorsun?
- Üçünü de alalım
derim ve diğer bölümdeki ölü şeylerden birini.
Onları çıkarabilecek
miyiz bir bakalım?
Churchill, cevap ver.
Burası Görev Kontrol,
İngiltere.
Duyuyor musunuz?
Duysalar şimdiye
kadar cevap vermeleri gerekirdi.
Hiçbir yayın
alamıyoruz, Dr. Bukovsky.
Otomatik devre dahi
yanıt vermiyor.
Telsiz iletişimleri
tamamen kesik.
Tanrım, umarım sadece
iletişimleri kesiktir.
Yörüngeleri ne
durumda?
Görebileceğiniz gibi
stabil ama küçük bir kayma var.
Geri dönüş
işlemlerine başlamış olmaları gerekirdi
ama hiçbir şey yok.
Bu ne anlama geliyor?
Kuyruklu yıldızdan
ayrıldıktan sonra rotalarını tekrar
ayarlamaları gerekirdi, ama hiç bir güncelleme yapmadılar.
- Columbia mı?
- Columbia.
Motorlar ateşlendi.
Kontrol burası
Columbia.
Kenetlenme işlemini
başlatmaya hazırız.
Devam edin, Columbia.
İyi gidiyorsunuz.
Geçiş köprüsünü
hazırlayın.
Geçiş köprüsü.
Geçiş köprüsü
kilitlendi.
Columbia, geminin
tamamı zarar görmüş.
Aman Tanrım.
Houston, bir
sorunumuz var.
Burada yangın çıkmış.
Ambar bölümüne
bakacağım.
Siz ikiniz üst kata
bakın.
Columbia, hepsi ölmüş.
Burada bir şey yok,
Columbia.
Ambar bölümüne
giriyorum.
Kayıtları alacağım.
Somner ambar bölümünde görmen gereken bir şey var.
Anlıyorum.
Kızın muhafazasını
nasıl açtınız?
Biz açmadık, Bakanım.
Biz de kendi kendine
nasıl açılmış olabileceği hakkında konuşuyorduk.
- Kristal muhafazayı
x-ray ile taradınız mı?
- Kristal olduğundan
emin değiliz.
Muhafazalar metalik
değil.
Organik olduklarından
bile emin değilim.
Muhafaza tam
önümüzdeydi ama biz hiçbir şey görmeden
açılmış.
- Ya vücutlar?
İlk incelemelere
başlayacağız.
Tabi Dr Fallada ölü
olduklarına dair onay verirse.
Yabancı bir yaşam
formunun ölü olup olmadığına karar verebilir miyim bilmiyorum.
Bizden daha az canlı
göründüklerini kabul edemez misiniz?
Dün Hong Kong'da
altın düşüşe geçti.
Bu nedenle Avrupa
döviz piyasasında .
.
Pound, Dolar ve Alman Markı karşısında yine belirsizlikte
kaldı.
Haberlerden sonra
ayrıntılı piyasa raporuyla birlikte olacağız.
Ben şehir
haberlerinden James Graham.
Şimdi haber büromuza
dönüyoruz.
Halley Kuyruklu
yıldızı kuzey semalarında belirdi 100
milyon mil öteden geçecek olan yıldız birle-altıncı
ufuk çizgileri arasını tamamen işgal edecek.
Bu gece hava son
derece açık Dr. Edmund Halley'in bir grup hayranı onun
sıradışı keşiflerini yaptığı Greenwich
gözlemevinde adına bir anma merasimi düzenleyecekler.
Kuyruklu yıldızların
bir zamanlar kötülüğün habercisi olarak
görüldüklerini izleyicilerimiz bilmek isteyebilirler.
Eskiden kuyruklu
yıldızlara "disaster" adı verilirdi
ki latincede "kötü yıldız" anlamına geliyordu.
Derin uzay sondası
Churchill' in başına gerçekten de kötülük getirmiş olabilir.
Kraliyet yönetimi
mürettebatın ölü ya da diri olduklarına dair
suskunluğunu sürdürüyor.
Diğer gelişmeler için Bedenimi kullan.
- Kız nerede?
- Gitti.
Onu gördüm.
Bunu o yaptı.
- Güvenlik - Merhaba.
Ben Professor Fallada.
Dr. Bukovsky' nin odasındayım.
- Güvenlik şefini
hemen bana gönderin.
- Başüstüne efendim.
Merak etme.
Çıplak bir kız bu
tesisten çıkıp gidemez.
Kontrol burası 4-9.
Şu an neye bakıyor olduğuma
inanmayacaksınız.
- Kontrol, tekrar
eder misin?
- Beni duydun sanırım.
Binada dolaşan çıplak
bir kız var.
Dışarı çıkmamalı.
Afedersin ama çıplak
dediğini sandım.
Doğrudur.
Dediğim gibi.
Onu bulabileceğinden
eminim.
Şaka olmalı.
Desem de inanma.
Pekiala bayan, olduğunuz
yerde kalın.
Onları duydun.
Yakala dediler.
Sakin ol dostum.
Aklı başında değil.
Kontrol, kızın yerini
ana lobide saptadık.
İşte.
Gel.
- Evet?
- Kızın yerini
saptadık efendim.
- Nerede?
- Ana lobinin
merdivenlerinde.
Tamam.
Ana lobideymiş.
Düzelebildin mi biraz?
Güzel ve doğal.
Haydi.
Gel bana.
Babacığına gel.
Durdur şunu.
Haydi!
Yakala onu!
- Sen iyi misin
dostum?
- Evet.
Tüm sivil personel
alanı derhal boşaltın.
Tekrar ediyorum: İşi
olmayan herkes kendi güvenliği için
lütfen alanı boşaltsın.
Bi bir polis
anonsudur.
Üzgünüm beyler,
fotoğraf yok, lütfen.
Her şey yolunda.
- Hanginiz Dr. Bukovsky?
- Benim.
- Ben Albay Caine.
- S.
A.
S.
' tan mı?
Kayda almamanız için
son uyarımdır.
Bu D seviyesinde bir
durumdur.
Fazla yaklaşmayın.
Bir cinayet mi
demiştiniz?
Söyler misiniz, kız
sizi nasıl etkisiz hale getirdi?
O hayatımda karşılaştığım en karşı konulmaz
kadındı.
- Bir şekilde ona
kapıldım - Seksüel yönden mi?
Evet, karşı konulamaz
bir biçimde.
Dehşet vericiydi.
Kontrolumu kaybettim.
Odaya geldiğinizde
nöbetçi ölmüş müydü?
- Onu o haldeyken siz
mi buldunuz?
- Evet.
Ve bu kız Churchill
ile geldi?
Hı hı.
Sizinle İngilizce mi
konuştu?
Evet.
İngilizceyi nasıl
bilebilir ki?
Geriye dönelim, gemi
kayıtlarının yangında yok olduğunu söylüyorsunuz.
Yangında yok
olmadılar.
Halka söylediğimiz
buydu.
Silindiler.
"Silindiler"
mi?
Ayrıca Churchill'in kaçış
modülü de kayıp.
- Bir kaçtı mı yani?
- Bilmiyoruz.
Maalesef, yanık
vücutların durumu sağlıklı sayım
yapmamıza imkan vermedi.
Yangının sıcaklığı
modülü ateşlemiş olabilir mi?
Yangını ne başlatmış?
Geminin oksijen
sistemi alev almış.
Korkunç bir yangın
olmalı.
Ama bu üç vucüdun hiç
bir şekilde yangından etkilenmediğini söylüyorsunuz.
- Doğrudur.
- Onları nerede
buldunuz?
Uzay malzemelerinin
olduğu ambarda.
Orada her şey yanıp
kül olmuştu.
İnanılmaz, değil mi?
- Muhafazaları
incelediniz mi?
- Elimizdeki bütün
teknikleri kullandık.
X-ray taramaları
sadece bulanık şekiller veriyor.
- Bu ne anlama
geliyor?
- Kesinlikle maddesel
nesneler değiller.
Daha çok bir enerji
alanı gibi.
Bu bizim
sınırlarımızı aşıyor.
Bunların hepsi Evet, biliyorum, inanılmaz.
Nöbetçiye otopsi
yapılmış mıdır?
Sanırım hayır.
Peki ya diğer iki
vücut?
Albay müsaadenizi
isteyebilir miyim?
Sanırım midem
kaldırabileceğimden fazla bulanıyor.
Evet, elbette.
Kapınızda gördüm Dr. Fallada, burası bir biyokimya tesisi.
Ama anladığıma göre
asıl ilgi alanınız Ölüm, Albay Caine.
Doğru.
Buna Thanatology
denir.
Ölüm sizin için
bürokratik bir problemdir.
Nedeni?
Zamanı?
Kimin yaptığı?
- Haklı mıyım?
- Ya sizinki?
Ben ölümün kendisi
ile ilgilenirim: Ölürken, öldüğümüzde ve sonrasında ne olur?
- Ölümden sonraki
yaşamı mı kastediyorsunuz?
- Evet.
- Ölümden sonra yaşam
var mı?
- Gerçekten bilmek
ister misiniz?
Ama sorunuzun cevabı:
evet, sanırım var.
Yanılmıyorsam, hayat
enerjisi ölümden sonra da devam etmekte.
Sizce bu gece
olanların bununla bir ilgisi mi var?
Evet, evet var.
Şu kız sanırım,
varlık Bukovsky'nin biraz, nöbetçinin
ise tüm enerjisini emdi, hayat
enerjilerini.
- Bir vampir mi?
- Öyle de
tanımlanabilir.
Bir bakıma hepimiz
vampiriz.
Diğer yaşam
formlarından enerji alırız.
Bu seferki ise
farklı bir form.
Şu kız aslında kız
değil.
Bu
gezegendekilerden ve bizim yaşam formumuzdan tamamen farklı ve tamamen tehlikeli.
Tanrım.
- Bunların canlı
olduğuna inanıyor musun?
- Bir şeye inanmak
için para almıyorum.
Ben inanıyorum.
Bana hiç ölü gibi
gelmiyorlar.
Bir sorunumuz vardı ama
şu an herşey konrtol altında.
Aşağı gelseniz iyi
olur.
Başüstüne efendim.
Tamam efendim.
Görünüşe göre bu
ikisi artık tehlike yaratamayacak.
Bunlara otopsi
yapmanın imkanı kalmamış.
Nöbetçiyi incelemek
istiyorum.
Bekçinin otopsisine
başlandı mı?
Sanırım efendim.
Genç erkek bedeni
üzerindeki otopsidir.
Öleli yaklaşık 2 saat
oldu.
- 20 yaşında mı
demiştin?
- Evet.
Albayı aşağı gönderin!
Hemen yakalayıp
tecrit odasına götürün!
Neler olduğunu hiç
anlamıyorum.
Ne önerirsiniz?
Önerebileceğim tek
şey bu bedeni de başka bir hücreye koyun.
Bu nöbetçi iki saat
önce saldırıya uğramıştı.
Bunu örnek alarak
aynı şeyin bir daha gerçekleşmesine şaşırmam.
- Dediğini yapın,
Kelly.
- Başüstüne efendim.
Ayrıca vurulan iki
erkeğin vucütlarını istiyorum.
Parçalarını toplayın
ve gözlem altında tutun.
- Beni hemen İçişleri
Bakanı'na bağlayın.
- Efendim.
- Albayı arıyorlar,
efendim.
- Efendim telefon
size.
Hemen geliyorum.
Hyde Park' ta bir
ceset bulmuşlar.
Çıplak bir kız.
Tanınmaz haldeymiş.
Sizin kız olabilir mi?
- Ee?
- O değil.
Müfettiş, bu çocuklar
kim?
Erken saatte
buradalarmış efendim.
Onu gördüğümüzde epey
erkendi sanırım.
Her neyse, saçı buna
benziyordu.
- Ayıkla pirincin
taşını.
- Yalnız mıydı?
Hayır, bu yüzden
ilgimizi çekti.
Siyah saçlı bir kızla
birlikteydi, ikisi de süper görünüyordu.
İkisinin de
elbiseleri yoktu.
Onların şey
olabileceğini düşündük.
Şey anlarsınız.
Evet.
Siyah saçlı kızın nereye
gittiğini gördünüz mü?
Hayır.
Belki bir şey
yaparlar da seyrederiz diye arkalarından
izliyorduk.
- O sırada bunu
bulduk.
- Ne zaman oldu bu?
- Yarım saat önce.
- Bu çocuklar bizi arayınca
biz de size haber verdik.
Evet, Teşekkür ederim
müfettiş.
Kızın işi olduğu
belli.
Bunu da merkeze
diğerlerinin yanına gönderelim mi?
Evet, bence de en
iyisi öyle yapmak.
Müfettiş, başka bir
şey bulursanız bana bildirin.
- Onu götürüyoruz.
- Başüstüne efendim.
Giydirelim.
Görmenizi istediğim
bir şey var efendim.
Dr. Hans Fallada, Sir
Percy Hestlestine, İçişleri Bakanı.
Tam zamanında
geldiniz.
Tamı tamına 2 saat
oldu.
Bu uzaylı kızın ilk
saldırdığı nöbetçi.
Korktuğum gibi,
dönüşmek için düzenli olarak enerji
çekebilecekleri kurbanlara ihtiyaç duyuyorlar
aksi takdirde - Aksi takdirde ne?
Aman tanrım.
Ulu Tanrım.
Bir de nöbetçinin
saldırdığı patolog var.
- Gördün mü?
- Onun da beslenmeye
ihtiyacı var.
Aynı şey 1 saat
içinde parkta bulduğumuz kıza da olacak.
Ulu Tanrım!
Bu sonuncu muydu?
- Başka rapor edilen
oldu mu?
- Hayır efendim.
Gelen tüm çağrıları
buradan takip ediyoruz.
- Ne?
- Yok bir şey.
Bu yaratıkları
Churchill'mi getirdi demiştin?
Evet efendim ama bu
onlardan biri değildi.
Onların kurbanıydı.
Peki Churchill'e
nereden gelmişler?
Şu en elimizde bunu
belirleyecek hiçbir şey yok.
- Belki bu
belirsizlik değişebilir.
- Ne?
Pasadena J.P.L.'den
bir çağrı aldım.
Goldstone izleme
aynası bir şey yakalamış Churchill'in
kaçış modülünün Dünya atmosferine girdiğini düşünüyorlar.
- Nerede?
- Teksas.
Nereye?
Walter Reed Askeri
Hastanesi mi?
Yaralı mı?
Sadece bitkin demek.
Onu hemen buraya
getirin!
Albay Carlsen?
Sizi bekliyorlar,
efendim.
Albay Carlsen,
efendim.
Tom.
Senin öldüğünü
sanıyordum.
Özel Hava
Komutanlığından Albay Caine'i tanıştırmama izin verin.
Nasılsınız?
- Dr. Fallada' yı tanıyorsun.
- Colonel.
Otursana.
Seni buralara
sürüklediğim için kusura bakma.
Eminim sıkı bir
hemşireyle acısını çıkarırsın.
Churchill'de neler
olduğunu bilmiyoruz.
Evet, tabii ki.
Anlatacaklarıma
inanmak sizin için zor olabilir.
Söyleyeceğin her şeye
inanmamız bizim en küçük sorunumuz olacak.
- Devam et.
- Ne biliyorsunuz?
Churchill'de yangın
çıkmıştı.
O üç insansı bedenin yangında
zarar görmediklerini bilmek ilgini
çekebilir.
Muhafazaları onları
korumuş.
Londra'ya getirildiler
ve kadın olanı kaçtı.
Şimdiden 3 kişiyi
öldürdü.
Aman Tanrım.
Yani her ne
biliyorsan bir an önce bize söylemelisin.
Lütfen neler olduğunu
anlat.
Vücutları yabancı
uzay aracının içinde bulduk.
Yabancı uzay aracı mı?
Colonel, baştan başla.
Konu hakkında hiçbir
şey bilmediğimizi farzet.
Halley Kuyruklı
yıldızına 9.000 mil yaklaştığımızda yıldızın
merkezinde bir nesne tespit ettik.
Sonra vücutları
bulduk ve onları Churchill'e naklettik.
Üç insansı vücut ve
bir tane de yarasaya benzer bir yaratık var.
Burası Churchill.
Anlaşıldı.
Geri dönün.
Dünyadan bir haber
var mı, Rawlings?
Hayır efendim,
yıldızın kuyruğu gittikçe ısınıyor.
- Sorun ne,
Derebridge?
- Bilmiyorum, Tom.
Güçsüz hissediyorum.
Güçsüz mü?
Ben canlı
hissediyorum.
İyi misin?
- Evet iyiyim.
- Tamam.
Herkes görev
yerlerine dönsün.
Haydi bu lanet yerden
gidelim.
Dünyaya doğru yola
çıktığımızda mürettebat birer birer ölmeye
başladı.
İlk önce Telsiz
subayı Rawlings öldü.
Rawlings ne yaptığını
bilmediğini söylüyordu.
Hatırlamıyorum.
Son bir saat içinde
burada benden başka sadece sen vardın.
Son günlerde kendimi
iradesiz hissediyordum sanki kendimde
değilim.
Hatırlamıyorum.
Rawlings'in cesedini ertesi
gün bulduk.
Tam olarak nasıl ölmüştü, Colonel?
Yaşamı çekilmişti.
Geri kalanlar da birer birer ölmeye başladılar.
Nasıl bilmiyorum ama bir şekilde
ben kaldım.
Bir sorun olduğu
belliydi.
Hep kızı düşünüyordum
Evet?
Kız?
Hatırlamıyorum.
Hatırladığım tek şey gözlem penceresinden Dünya'nın yörüngesine girdiğimizi görmem oldu.
Gemiyi dünyaya nasıl
geri getirdiğimi anlayamadım.
Hepsini yok etmeye
karar verdim.
Şimdiye dek yaptığım en
zor şeydi.
Anlıyoruz.
Bunu yapmak için
büyük cesaret gerekir Hayır
anlamıyorsunuz.
Bir parçam kaçmak
istemedi.
O kız bütün
arkadaşlarımı öldürdü, buna rağmen kaçmak istemedim.
Şimdiye kadar
yaptığım en zor şeydi derken bunu kastetmiştim.
Albay Carlsen çok
bitkin görünüyor.
Biraz uyuması için
ona izin vermeliyiz, daha sonra devam ederiz.
Pekiala.
Teşekkür ederim,
Colonel.
NASA bir şey görmüş Halley Kuyruklu yıldızından olağan dışı bir
yapının ayrıldığını rapor etmişler.
Bize yönelmiş.
Neymiş?
Radar ölçümlerinde
obje sivri şekilli ve 150 mil uzunluğunda
görülüyor.
Mevcut yörüngesini
bozmadan devam ederse iki günden biraz fazla sürede dünyanın yörüngesine girmiş olacak.
Başbakandan bir
telefon aldım.
Hükümet toplantı
yapacakmış.
Başbakan cevaplar
istiyor.
Gözlerini kapat.
Bana yaşamını
veriyorsun.
Alıyorsun.
Hayatımı
çekiyorsun.
Çok fazla çekiyorsun.
Sadece rüyaydı.
- Ne gördün?
- Kız
Yanımdaydı.
Yanında mı?
Nasıl?
Aklımın içinde.
Benimle bir tür
zihinsel iletişim kurdu.
Yaşamımı çekiyordu.
Bize rüyanı anlat.
Anlatamam.
Gitti.
Unuttum.
Hatırlamıyorum.
Hiç hipnotize edildin
mi?
Denememize ne dersin?
Tamam, deneyelim.
- Şimdi olmaz.
Çok bitkin.
- Tamam.
Yarın sabah.
Göz kapakların
yoruluncaya kadar sabit bak ve sonra kapat.
Kendini çok yorgun ve
uykusuz hissediyorsun.
Galiba rüyalarımda
benimle konuşuyor.
O Kız Hissediyorum
Ona karşı bir şey hissediyor
musun?
Ona çok yakın hissediyorum.
Seninle iletişim
halinde mi?
Aklım sanki bana ait
değil.
O senin zihninle
iletişim kurabiliyorsa belki sen de
onunkiyle kurabilirsin.
Onu görebiliyor musun?
Nerede olduğunu görebiliyor
musun?
Evet.
Şu an nerede?
Bir yer.
Adını bilmiyorum.
Yürüyor.
Yüzü farklı ama bu o.
"Yüzü
farklı" mı?
Bu nasıl olabilir?
Vücut değiştirmiş.
- Ne yapıyor?
- Bir adama bakıyor.
Adam kim?
Herhangi biri.
Sağlıklı biri.
Onu öldürmeyi mi
planlıyor?
- Hayır.
-Neden?
- Yakalanacağından
korkuyor.
- Nasıl
yakalanacağından?
- Cesetler yolunu
belli edebilir.
Ne yapmak istiyor?
Ondan biraz enerji çekmek istiyor.
Tamamen öldürmeden.
- Bunu yapabilir mi?
- Evet.
Başka bir zihin daha
var.
Evet.
Adı Ellen.
Bir vücutta iki
kişi mi var?
İki zihin mi?
Ellen ve vampir?
Evet.
Bir adamı izliyor.
Adam ne yapıyor?
Park etmiş, arabasıyla
uğraşıyor.
Plakasını iste.
Arabanın plakasını görebiliyor
musun?
Evet.
Oku.
FMC 129E ya
da R.
Arabanın markası ne?
Beyaz Volvo.
Şimdi ne yapıyor?
Gidiyorlar.
Kız adama ismini
sordu mu?
Eteğini dizlerinin üzerine çekiyor.
Kız Adam elini onun bacağına koydu.
FMC129E ya da R beyaz bir Volvo.
Sürücü, Ellen adında
bir kızı aldı.
Kızın kim olduğunu ve
onu nerede bulabileceğimizi öğrenmemiz gerek.
Olanlarla ilgisi var.
Daha fazla
açıklayamam.
Teşekkür ederim.
Sence kızla ilgili
söyledikleri gerçek mi?
Yakında görürüz.
Bu yaşam formu,
bedenden bedene, zihinden zihine geçebiliyorsa
her kurbanından küçük miktarda enerji alıyor demektir.
Bu da demektir ki;
yeni kurbanları tanımamız imkansız olacak.
Arkasında hiç bir iz
bırakmak istemiyor.
Kız uzun süredir
kendi bedeninde değilse, asıl bedeni nerede?
- Saklanmıştır.
- Bulalım şunu.
Sanırım bütün bu
olanlarda sen haklısın.
Şu gemi nedir?
Görevi ne?
Bunu bilemeyiz ama
en kötüsünü farzetmeliyiz.
Belki de
efsanelerdeki vampirler gibidirler.
Nasıl yani?
Onları kendi
dünyalarına götüren tabutlardır.
Olamaz mı?
- Hawaii'den bir
görüntü alıyoruz.
- İşte geliyor.
- Bir numaralı ekrana
aktar.
- 240,000 milden
geliyor.
Aman Tanrım çok büyük.
Hugh, sana söylediğim
deri örneklerini aldın mı?
Güzel.
Elbette, emniyetli
prosedür izleyeceğim.
Şimdi geldi.
Şu askeri gönder
lütfen.
Teşekkür ederim.
Bir dakika çavuş.
Geldiğiniz için
teşekkürler.
Hemen sizinle
ilgileneceğim.
Takip ettiğimiz şu
araba.
Yorkshire'da yaşayan
Ned Prince adında bir adama ait.
- Hemen gözaltına
aldık.
- Peki ya kız?
Dediğin gibi adı
Ellen olan bir hemşireyi almış.
Ellen her neyse.
Soyadını bilmiyor.
Öğleden sonrasını
birlikte geçirdikten sonra onu Thurlstone Hastanesi'ne bırakmış.
Adam zar zor
konuşuyor.
Tamamen bitkin düşmüş.
Thurlstone bir nevi
akıl hastanesi değil miydi?
Evet, deli suçlular
için.
Nasılsınız?
Ben hastane müdürü Dr.
Armstrong.
Ofisime buyrun.
- Soğuk bir gece.
- Zehir gibi soğuk.
Burası hemşire
lojmanları.
Ellen Donaldson 5
numarada.
Teşekkür ederim.
Yukarı gelip
göstereyim mi?
- Gelmeseniz daha iyi
- Gelin, Dr. Armstrong.
Sizinle görüşmemiz
gereken bir kaç konu var.
Evet?
Kimsiniz?
Adım Colin Caine.
Buraya Dr. Armstrong
ile geldim.
Sizinle konuşmak
istiyorum.
İçeri gelebilir miyim?
Evet?
- Ne istiyorsunuz?
- Adım Colin Caine.
Bu Albay Carlsen, Birleşik
Devletler Hava Kuvvetleri'nden.
İçeri girip
konuşabilir miyiz?
Dr. Armstrong ile görüştük.
Oturabilir miyim?
Öğleden sonra
birlikte olduğunuz şu adam; Ned Price hakkında birkaç şey sormak istiyorum.
- Neyden
bahsettiğinizi bilmiyorum.
- Bence biliyorsunuz.
- Ellerinizi
görebilir miyim - Anlamadım?
İçeridesin değil mi?
- Bilmiyorum - Söyle.
Ondan çıkmış.
Başka bir bedene
girmiş.
- Nereden biliyorsun?
- Zihninde
görebiliyorum.
Direniyor.
Söylemesi için onu
zorlayacağım.
Dış görünüşüne
rağmen bu kadın bir mazoşist.
Aşırı derecede
mazoşist.
İsmi öğrenmem için
kendisini zorlamamı istiyor.
Onu incitmemi
istiyor.
Zihnindeki
görüntüleri görebiliyorum.
Kalmak istiyor musun?
- İstemiyorsan
dışarıda bekle!
- Hiç te değil.
Ben doğuştan röntgenciyim.
İçeride misin?
Orada mısın?
İzin ver.
Şimdi.
Ee?
Eşgalini aldım.
Hemşire Donaldson'a
bakması için birini gönderseniz iyi olur.
O iyi mi?
Size burada
oturanlardan birini tanımlasam, kim olduğunu söyleyebilir misiniz?
Mümkündür.
İri erkek, şişman,
kır saçlı, yüzünde doğum lekesi var.
Jeffrey Sykes, çocuk
katili.
Bu bilgiyi nereden
aldınız?
- Şimdi nerede?
- Hücre hapsinde.
Huysuzluk yaptı.
- Bu neyle ilgili?
- Nakletmek için ne
yapabiliriz.
- Az bir zamanımız
kalmış olabilir.
- Londra'yı arasam
iyi olacak.
- Telefonunuzu
kullanabilir miyim Doctor?
- Elbette.
- Sykes'i hemen
görmemiz gerek.
- Sabaha kadar
bekleyemez mi?
Pekiala, ayarlayayım.
Yardımcı olabileceğim
ne varsa Kumandan.
Bu kadar gizemli
olmasaydı keşke.
Polis bilgi isterse
onlara ne diyeceğim?
Hastalarımla ilgili
konulara karışıyorsunuz Dr. Armstrong, durumunuzu çok iyi anlıyorum.
Bununla birlikte,
sadece bir ulusal güvenlik meselesi olduğunu söyleyebilirim.
Anlıyorum.
Ama hastalarımla
ilgili konularda benim de yanınızda
bulunmam gerekmez mi?
- Anlayacağınız - Bir saniye konuşabilir miyiz?
Elbette.
Bu adamın zeka
seviyesi 4 yaşındaki bir çocuk kadar.
Bu Albay Caine'e
havale etmem gereken bir karar.
Evet, elbette siz de
gelebilirsiniz.
Başlayabilir miyiz?
- Ona ne yapacaksınız?
- Hipnotize etmek
istiyorum.
Nedir bu?
Pentothal ve morfin.
Hipnoz öncesinde
hastayı kontrol altına almak için tavsiye edilir.
Sakin görünüyor.
- Hazırsanız
başlayalım.
- Lamson.
Efendim.
İlaç tehlikeli
olabilir mi?
Hiçbir şekilde
direnmemeli.
Risk daima vardır
efendim.
Alabilir miyim?
Uyandırayım.
- Ne yapıyorsunuz?
- Olduğun yerde kal.
O hasta, Lamson.
Bize yardım et.
Şimdi açıklayamam.
İşte katilimiz Sir
Percy.
Çıldırdı.
Ona sorgulamak
istiyorum.
Nereye götürebiliriz?
Rampanın sonunda
efendim.
Yalnız kalmamız gerek.
O olduğunu nasıl
anladın?
Hemşire lojmanlarında
iken omzuma dokundu.
Zihnini gördüm.
Ne?
Albay, yaratık kız
tarafından ele geçirilmiş olan insanların
zihinlerini görebiliyor efendim.
Onlara dokunduğumda
oluyor.
Masaya yatıralım.
Nasıl Hala Armstrong'un içinde olduğunu nereden
biliyorsun?
Başka birine
geçmesine engel olan nedir?
Tuzağa düştü.
Hissedebiliyorum.
Emin misin?
- Lamson.
- Efendim?
- Bana bir doz ilaç
daha getir.
- Genellikle bir doz
yeterlidir.
Bu alışılmış bir
durum değil.
Bu ilacın etkisi ne
kadar sürüyor?
Bir dozun mu?
Bir kaç saat.
Kesinlikle daha
fazlasına ihtiyacımız var.
- Üç doz getir.
- Üç mü?
Sorumluluğu alıyorum.
Dediğini yap.
Başüstüne efendim.
İkinci doz güvenli mi?
Mutlaka kalbine zarar
verecektir.
Bana bak, burada
neyle uğraştığımızdan haberin yok.
Eğer etkisi geçerse kız
kaçar.
Beni duyuyor musun?
Beni duyuyorsan
sadece ''evet'' de.
Seninle konuşmama izin vermiyor.
Seni tutsak eden
şeyin ne olduğunu görebiliyor musun?
Evet.
Kız Benle konuşmak zorunda olduğunu söyle!
Evet?
Pentothal getirdim.
Teşekkürler.
Hepsi gerekecek.
Tutun.
Buna gerek yok.
İçeride misin?
Beni hala duyabiliyor
musun?
Onun aklına girebilir
misin, kızın aklına?
Bu ilaçla olmaz.
Duvar gibi.
Muhtemelen çok fazla
verdin.
Kapa çeneni!
Dinle, sürtük yapmak zorunda kalırsam haftalarca seni
böyle tutarım.
Şimdi konuş benimle.
Carlsen, benimle ol.
- Benden ne
istiyorsun?
- Seni seviyorum.
Nesin sen?
Nasıl böyle mükemmel insan
oldun?
Gemideki kuşa
benzeyen yaratıklar ne?
Bedenlerimiz
önemsizdir.
Sen ve adamların
gemiyle yaklaştığınızda sizin için
onları değiştirdik.
Zihinlerinize girdik ve yeni bedenler bulduk.
Ben şeklimi senin
zihninden aldım.
Dilinizi öğrendim.
Zihninin
derinliklerinde bulduğum kadın hayallerinin
kadınıydı.
Ben senin zihnindeki
dişiyim.
Nesin sen?
Bedenin nerede?
Bırak beni!
Benimle bütünleş,
Carlsen.
- Yayılıyor.
- Nasıl?
- Onu durduramadın.
Çok geç.
- Bu imkansız.
Başından sonuna kadar
yarım adım ötesindeydim.
Bu adam nefes almıyor.
Ayrıca nabız da yok.
Sanırım boynu
kırılmış.
Sir Percy ve Dr. Armstrong için birer sedye hazırlayın.
Kalan bütün ilaçları yolculuk
için hazırla.
Başüstüne efendim.
Bu şeyi
durduramadığımı ve yayılmaya devam ettiğini söyledin.
- Bu ne demek?
- Bilmiyorum.
Kız bizi kasten
Londra'dan uzaklaştırmış olabilir mi?
Kurbanların hepsini
bulduk mu?
Parktaki kızdan
başkaları da varsa - Bu şey yayılmış
olabilir.
- Zincirleme
reaksiyonla geometrik olarak, şimdiye
dek Tanrım.
Teğmen, Londra'da S.R.C.
'ye ulaşmak için telsizi kullanabilir miyiz?
Bir dakika efendim.
Bir şey geliyor.
Bu S.R.C.
Size ve Carlsen' a.
Devam edin.
Beni duyabiliyor
musunuz?
Fallada, yükses sesle
konuş!
Seni duyamıyorum!
İki erkek ölmemiş.
Onları vuran iki
askerin bedenlerine girmişler ve
askerlerin bedenlerini kendilerininkiyle değiştirmişler.
Onlarla kurbanları
arasındaki fark bu.
Kurbanlar kendi
bedenlerinden çıkamıyor.
Sadece orjinal olan
üçü yapabiliyor.
- Ama birini öldürdüm.
- Hangisini?
Erkek vampirlerden
birini.
-
Dönüştürebilenlerden birini.
- Nasıl öldürdün?
Eski yöntemle,
Carlsen.
Kurşun bir mızrağı
kalbine soktum, tam kalbine değil ama
kalbinin iki inç aşağısındaki enerji merkezine.
Çelik değil, kurşun
metal.
Anladın mı, Carlsen?
- Orada mısın Carlsen?
- Evet.
Carlsen, ve sen de,
Caine inanıyorum ki vampir efsaneleri bu tür yaratıklardan
geliyor.
Muhtemelen bu
yaratıklardan çok var.
İnanılmaz geliyor
biliyorum.
Beni duyuyor musun
Carlsen?
İnanmaktan daha ötesi.
Gerçek.
Daha önce de Dünya'yı
ziyaret ettiler.
- Ya diğer erkek?
- O serbest.
- Kız sizinle mi?
- Evet.
- Yakında orada
olacağız.
Bekleyin.
- Deneriz.
- Siz konuşurken
geldi efendim.
- Nedir bu?
Başbakandan Sir
Percy'e şifreli bir metin.
Direkt hükümet
binasına gitmemizi söylüyor.
Teğmen hakimiyeti
kaybetmeyin!
Onu kaybettik.
Gitti!
- Nereye?
- Onun bedeni
Londra'da.
Londra'nın neresinde?
Churchill'de
gerçekten neler olduğunu bana anlatmak zorundasın.
Telsiz donanımını ve gemi
kayıtlarını yok eden Rawlings değildi.
- Bendim - Neden?
Churchill'in Dünya'ya
ulaşmasını istemedim.
Ulaşsa dahi, kimsenin
neler olduğunu bilmesini istemedim.
Neler oldu peki?
Onun muhafazasını
açmıştım.
Ya ben ya o yaptı.
Kendime hakim
olamadım.
Asla böyle bir şeyle karşılaşmamıştım Tahmin bile edemeyeceğin kadar aşıktım.
Dehşete düşmüştüm.
Hafızam bana oyunlar
oynuyordu.
Beni çağırıyordu.
Ruhani bir gücü vardı.
Beni istiyordu, Caine.
Ruhaniden de fazlaydı.
Enerjimin birazını
çekti.
Ve bana kendi
enerjisinden verdi.
Onları bulduğumuzda
sadece üçü hayatta kalmış olmalıydı.
Geriye sadece üçü
kalmıştı.
Adamlarımı birer
birer öldürdü.
Ama ben hayatta
kaldım.
Benim hayatta kalmamı
istedi Beni seçti!
Neden?
O insan değil.
O bir kadın değil.
O sizi yok etti.
Dünyaları yok etti.
Bunu duymak
isteyebilirsiniz efendim.
BBC özel haberleri.
Bu gece Londra
bombardımandan bu yana en büyük yıkımın
eşiğinde.
Şehrin bir çok
yerinde kontrol edilemeyen yangınlar görebiliyorum.
Binlerce insan bu
salgın hastalıktan kaçmak için son
çabalarıyla caddelerde deli gibi sağa sola koşuşuyor.
Sıkı yönetim
uygulanmaya başlayalı üç saat geçti fakat
hiçbir işe yaramadığı ortada - Evet sizi
bekliyorduk.
- Teşekkür ederim.
Devam edin.
- Acele et çavuş.
- Başüstüne efendim.
- Diğer tarafa geçin -
Anlaşıldı.
Kabineyi tahliye
etmek için her şey hazır mı?
- Evet.
- Lütfen oturun
beyler.
Albay Caine ve Albay
Carlsen geldiler efendim.
Başüstüne.
Başbakan sizi
birazdan kabul edecek.
Beklerken birer çay
alır mıydınız?
- İşimiz çok acil.
- Eminim başbakan
bunu biliyordur.
- Baylar.
- Başbakanım.
Ben Colonel Caine, Özel
Hava Kuvvetleri eminim Churchill
mürettebatından Albay Carlsen'ı da duymuşsunuzdur.
Evet, elbette.
Raporunuzu duymayı sabırsızlıkla
bekliyorum beyler.
Bu arada Sir Percy
nerede?
Korkarım öldü.
Oh, bu çok üzücü.
Efendim, uzayda
Dünya'ya doğru gelmekte olan nesne hakkında
bilgimiz var - Evet beyler.
Bir dakika izin verir
misiniz?
Bayan Haversham, lütfen
gelir misiniz?
Hemen dönerim.
Hemen döneceğim
beyler.
Lütfen.
Biri hemen doktor
çağırsın.
Burada doktora
ihtiyacımız var.
Kalk!
- Helikopter silah
var mı?
- Hayır efendim!
- Aydınlatma
tabancası var efendim - Nerede?
Açıp kapatınca ateşe
hazır olur!
Vur onu!
Siz Başbakanın
yanında iken operasyon merkezinden bir çağrı aldım efendim.
Şehirde sıkı yönetim
ilan edilmiş.
Biz de NATO'nun
komutası altına girdik.
- NATO mu?
- Evet efendim.
Benim birliğim
Blackheath' daki toplanma alanına hareket etti.
.
S.R.C.'ye in teğmen.
Fallada ile
konuşmamız gerek.
Blackheath'a inmem
gerek efendim.
Şehir hava
karantinası altında.
Dediklerini yapmazsak
bizi vurup düşürürler.
Zero, burası X-ray
318 iniş izni istiyorum.
Tamam.
Zero, anlaşıldı.
X-ray 318,
inebilirsiniz.
Helikopterden
uzaklaşın!
Karantina
altındasınız!
Bu tarafa gelin
lütfen efendim.
Daha fazla
yaklaşmayın!
Orada durun!
Komutanınla konuşmak
istiyorum asker.
Ben, Özel Hava
Kuvvetleri'nden Albay Caine bu da
Birleşik Devletler Hava Kuvvetlerinden Albay Tom Carlsen ve Churchill'in eski kumandanı.
Dr. Hans Fallada S.
R.
C.
'de mi?
- Kim olduğumuzu
biliyor.
- Hayır, öyle birini
tanımıyorum.
Sen duydun mu?
Hala Londra'da olmalı.
Albay, neler olduğu
hakkında bir bilgin var mı?
Tüm bildiğimiz
korkunç bir salgının Londra'yı silip süpürdüğü.
Kuluçka dönemi 2 saat
gibi görünüyor.
Bu süre dolana dek sizi
buradan içeri alamam.
Albay salgın hakkında
bilgimiz var.
Biz hasta değiliz.
Hakkında bilgim var
dedim!
Boşa zaman harcıyoruz!
Temasla bulaşmayı
önlemek için Londra'yı tamamen izole
ettik.
İşe yaramaz ve tehdit
çevre bölgelere sıçrarsa Evet?
Termonükleer bombayla
salgının yok edilmesine onay verildi.
Emir Brüksel'den General
Ames'ten geldi.
Buraya gelmesine üç
saatten daha az bir süre kaldı.
Gemi hakkında bir şey
duydunuz mu?
- "Gemi" mi?
- Halley Kuyruklu
yıldızındaki nesne.
Tam Londra' nın
üzerindeki bir yörüngede durmuş.
Bulutlara doğru
yükselen bütün o küçük mavi ışıklar insan ruhları.
- Nereden
biliyorsun?
- Hissediyorum.
Dönüşüm sürecinde
serbest kalan yaşam enerjisi toplanabilir.
"Toplanmak"
mı?
Bu şemsiye ne?
Bir toplayıcı mı?
Enerji serbest
kalmıyor.
Yukarıya çekiliyor.
Erkek vampir yaşam
enerjisini topluyor ama kıza
aktarabilmek için toplayıcıya göndermek zorunda.
Kız nerede?
Orada.
Vücudundan gelen
parıltıları hissediyorum.
Etrafına yayılıyor.
Aldığı şeyler.
- Onu bulabilir misin?
- Şehrin diğer
tarafına geçebilirsem.
Ya erkek?
Kızı bulduğumu
anlarsa gelecektir.
Beni çekiyor.
Gitmeliyim.
Neden?
Bana verdiği
enerjiyi geri istiyor.
Yeni bir yaşam
formu aldıklarına o yaşam formunu
öğrenmeleri gerekiyor.
Bir bakıma evlilik.
Kız beni seçti.
Fakat benimle
birleştiğinde kendinden bir parçayı bana verdi.
Şimdi onu geri
istiyor.
Bölgenizde herhangi
bir hareketlilik var mı?
Tamam.
- Hayır efendim.
- Anlaşıldı,
mevkinizi koruyun.
Tamam.
Albay beni dinleyin.
Carlsen asıl kaynağı
bulabileceğini düşünüyor.
Sadece iki taşıyıcı
var.
Onları yok edebilirsek,
Londra'yı yok etmemize gerek kalmaz.
Fakat sadece 1.
5 saatimiz var.
Ateşi kesin!
Carlsen nerede?
Adamlarımdan ikisini
yıkıp zırhlı bir araç aldı.
Nereye gittiğini
söyledi mi?
Uzay Araştırma
Merkezinin nerede olduğunu sordu.
Rogers ona söyledi, sonra
bir anda kendimi yerde buldum.
- Anlaşıldı.
Bu kimin arabası?
- Bu mu?
- Albayın.
- Anahtarları bana
ver.
- Ne?
- Arabaya el
koyuyorum!
Ver.
Ve silahını.
Ne yaptığını
bildiğinden emin misin?
Oraya girdiğin anda
tekrar dışarı çıkmana izin veremeyiz.
- Dikkat edin!
- İçeri giriyor!
Albay Caine, S.A.S.
Nehrin öbür tarafına
geçiyorum.
- Oraya gidemezsiniz
efendim.
- Biliyorum.
Kapıları kapatın!
Burayı emniyete alın!
Haydi!
Seni canlı gördüğüme
sevindim.
Duygularımız
karşılıklı.
- Bu sefer gerçekten
öldü mü?
- Onları öldürmenin
tek bir yolu var.
- Bukovsky nerede?
- Öldü.
- Nasıl?
- Diğerleri gibi.
Sen nasıl hayatta
kaldın?
- Carlsen' ı
arıyorsun.
- Buraya geldi mi?
Hayır.
Belki seni yanlış yönlendirmiştir.
- Nerden biliyorsun?
- Biraz daha çalışma
yaptım.
- Devam et.
- Ölümden sonra yaşam olduğunu keşfettim.
- Nasıl yaptın?
- Zihinsel transfer
vardır.
Vampirlerle
kurbanları arasında oluşur.
- Carlsen kızın
peşinde.
- Nerden biliyorsun?
- Hissediyorum galiba.
- Kız nerede?
Bilmiyor musun?
- Carlsen biliyor.
- Nerede?
Katedralde.
Kaçtığından beri
orada.
Oldukça güzel bir
duygu ne dersin?
Kral ve kraliçelerin
mezarı.
Olduğun yerde kal.
İşte gidiyorum.
Geleceğini biliyordum.
Buradayım.
Artık bu çılgınlığa
bir son verebilir misin?
Gel.
Benimle ol.
Sana ihtiyacım var.
Bizi bulman ve dünyaya getirmen en başından planlanmıştı.
Kaderin ağları
senin kanın ve ruhunla benim yaşam formumun
yeniden doğmasını sağlayacak.
Benimle gel Carlsen.
Bana gelirsen daha
fazla korkmayacaksın.
Hemen geliyorum.
Bu hisler nedir?
Sana neden bu
kadar yakın ve ihtiyacım varmış hissediyorum?
Çünkü sen bizden
birisin.
Daima öyleydin.
Benim gibisin.
Benimle ol.
Biraz daha biraz daha
« Prev Post
Next Post »